#vizyon yok
Explore tagged Tumblr posts
mert666670 · 6 days ago
Text
Kapıcı Karısının Külodunu Bana Niye Verdi? 
Merhaba arkadaşlar. Buraya yazılan öykülerin bir kısmını okudum. Önce okuduklarımın kaç tanesi gerçek yaşanmış, kaç tanesi fantazi diye düşündüm. Sonra da öyküler, ister yaşanmış ister hayal ürünü olsun, sonuçta bir emek verilerek hazırlandığı için, bu emeğe saygı göstermek zorunda olduğumu düşündüm. Kendi öykülerimi paylaşmaya başlamadan önce de, paylaşımda bulunan herkese teşekkür etmek istedim. Bizler bunu neden yapıyoruz bilmiyorum. Ama sanırım fantazi ya da yaşanmış olsun paylaşma ve başkalarının bizlerin öykülerini okurken masturbasyon yapmalarını düşünmek bile adrenalimizi yükseltiyor. Bu da yeterli bir gerekçe, öyle değil mi?
Burada yazan kişilerin yaş guruplarına baktığımda, genellikle gençlerden oluşuyor. Benim de o dönemleri yaşadığımı ve siz okurlardan daha fazla yaşamış olmamın avantajını ortaya koyacak olursak, sanırım aktaracaklarım bir çoğunuzun seksolojik yaşamında vizyon oluşturmaya ve geleceğe değişik bir perspektiften bakmanıza yardımcı olacaktır. Biseksüel bir kimliğim var. Bu sitelere girenlerin büyük orandaki kısmı cinsel kimlikler hakkında bilgi sahibi olsalar da, bilmeyenler, ya da kavram kargaşası yaşayanlar için yazmalıyım! Biseksüellik: Her iki cins ile birlikte olabilme yetisine sahip olan kişi anlamı taşıyor kısaca...
50'li yaşların ortasına geldim sayılır. 16 yaşından beri cinsel yaşamın içinde bulunan kişi olarak 30 küsür yıldır yaşadığım binlerce deneyim ve sizlere de kah keyif, kah "Hassiktiiiirrrrr!" dedirtecek olaylar ile karşılaştım. Bu siteyi neden seçtiğim konusuna gelince, hiç bir nedeni yok. Tarayıcının arama motoruna 'Seks Hikayeleri' yazdım ve bu siteye girdim. Site kurucusu, editörü veya diğer çalışanlarından kimseyi de tanımam...
Şu anda, "Yaaa Amca bey, gir konuya artık!" diyenler de vardır eminim. Seksin uzun soluklu olanının değerli olduğu gibi, yazının da uzun olanı makbuldür. Sonuçta okulda kompozisyon dersinde değiliz. Kısa yoldan boşalarak donunuzu çekmek yerine, merak ederek ve ağır ağır ereksiyon halini alıp, öykünün içinde kendinizi hissetmeniz için bu girizgah önemli.
İstanbul'un şirin ilçelerinden birinde geçen ergenlik dönemimde masturbasyon ile kapıcımız Rıza efendi vasıtası ile tanıştım. O dönemlerde 40'lı yaşlardaki Rıza efendi Anadolu kökenliydi. Karısı Döndü abla sanırım 30'lu yaşlardaydı. Ailemin durumu yaşadığımız bölgeye göre iyi sayılabilecek bir ekonomik yapıya sahipti. Ve apartmanda Rıza efendinin en çok ilgi gösterdiği aile bizdik. Babam, mesleği gereği iyi kazanıyor ve onlara da iyi bahşişler, hediyeler veriyordu. Dolayısıyla Rıza Efendi ve Döndü abla da bizi el üstünde tutuyordu.
Matematik ve İngilizce derslerinden bütünlemeye kalmıştım. Yani iki zayıf dersim vardı ve bizimkiler benim kalabileceğimi düşünmediklerinden İtalya'ya tatil programı yapmışlardı. Annem tatil programını iptal etme konusunda uğraşsa da, babam onu ikna ederek, bana göz kulak olsun diye halamı getirdi ve onlar tatile gittiler. 12 günlük bir tatildi bu. Halam 30'lu yaşlarda, bir evlilik yapmış ve eşinden ayrılmıştı. Üniversite mezunu olan halam bana ders te çalıştırıyordu.
Rıza efendi günde 10 kez kapıya geliyor ve bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyordu. Halam da her keresinde bir şeyler sipariş ediyor Rıza efendiyi boş göndermiyordu. Ben de, "Ne iyi bir kapıcımız var!" diye halama onu övüp duruyordum, ta ki Döndü ablanın, "Onuurr, bizim Rıza size günde kaç kere çıkıyor?" diye sorduğu ana kadar. Bir anda kafamda şimşek çaktı. Rıza efendi dul halama sulanıyor olabilir miydi? Bir anda ona karşı içimde acayip bir kin ve nefret oluştu. Çoğu gelişinde halama kapıyı açtırtmıyor, evde yokmuşuz gibi davranmaya yönlendiriyordum.
4 ya da 5 gün sonra, dışarıdan geldiğim bir an, Rıza efendi beni kapıda karşıladı ve "Onurum nassın? Keyifler eyi mi?" falan dedi. Yüz vermeden soğuk bir biçimde cevapladım. "Döndü ablan yok, gel bak bizde saa ne göstereceğem!" dedi. Merak edip onunla birlikte kapıcı dairesine girdim. "Kaç yaşına geldin?" dedi. "16!" dedim böbürlenerek büyük adam edasıyla. Rıza efendi gevrek gevrek sahte bir gülüşle, "Oooo adam olmuşsun, kuş ötmeye başlamıştır!" dedi. Anlamamıştım, "Ne diyosun Rıza efendi?" dedim. "Oğlum yani kamışa su gelmiş!" dedi. Yine anlamadım, "Kamış ne? Ne suyu? Ne diyorsun sen Rıza efendi?" dedim. Avucu ile pipimi tutarak, "Bura kamış, su da erkeklik suyu!" deyince, korku ve utançla kendimi geri çektim, "Ne diyorsun sen ya? Deli misin?" dedim. Utandığımı anladı ve "Oğlum sen yaşlarda erkeklerin sikleri kalkmaya başlar, onunla oynarlarsa da müthiş keyif alırlar ve özel bi su akar. Çiş gibi deel, keyif suyu!" dedi.
Yine anlamamıştım, ama ilgimi de çekmişti, "Nasıl birşey o öyle, ben bilmiyorum?" deyince, "Bekle!" dedi, diğer odaya geçti. Bir dakika içinde elinde bir külotla geldi ve "Aha bu Döndü ablanın donu. Bunu kokla sikin kalkacak, sonra sikini avcunun içine alıp sıvazla. Sabırla sıvazla bak ne olacak! Nasıl hoşuna gidecek!" dedi. "Yok istemem, ne yapayım Döndü ablanın donunu? Ayıp!" deyince, yine yılışık gülümsemesi ile, "Oğlum sen bunu al kokla. Am kokusu çok iyidir. Sikini sertleştirir, sonra da sikini sıvazla!" dedi pişkin bir şekilde. "Sıvazlamak ne Rıza efendi?" diye sorduğumda, bana hiç aldırmadan fermuarımı indirdi. "Dur ne yapıyorsun?" dememe fırsat bırakmadan, sikimi tutup çıkardı dışarıya, avcunun içine alıp, avucunu hareket ettirmeye başladı sikimin üzerinde. "Aha böyle yapcan... Su gelene kadar bırakma ve donun bu kısmını kokla. Burda am var!" dedi ve külodu tişörtümden içeriye sokuşturdu. Popoma da iki şaplak vurarak, "Bana ilerde çok dua edecen!" dedi.
Yukarı çıkarken tişörtümden içeri sokuşturduğu külodu nereme saklayacağımı bilemedim. Cebime tıkıştırdım. Eve girer girmez halama, "Çok sıkıştım!" diyerek tuvalete girdim. Kapıyı kilitledim ve cebimdeki külodu çıkararak seyretmeye başladım. Dediği gibi am yerini koklamaya başladım. Sikim kalktı. Yine ounun deyimiyle sıvazlamaya başladım sikimi. Epey bir süre sonra içim kabardı, taşaklarımdan yukarılara doğru bir yangın yayıldı, salıncakta sallanırken içim hoş olurdu, onun gibi bir şeyler oldu. Sikim çatlayacak kadar sertleşti. Ben hızlandım, hızlandım ve sikimin ucundan müthiş bir güzellikle bir şeyler fışkırmaya başladı. Fışkırtı bittiğinde acayip yorgun düştüğümü hissettim. Harika bir duyguydu. Demek ki erkeklik suyu buydu. Hemen Döndü ablanın külodu ile yerlere dağılan fışkırtılarımı sildim. Sonra külodu katlayıp cebime koydum. Tuvaletten çıktım, doğru odama girip yatağıma uzandım ve kısa sürede uyudum.
38 notes · View notes
alikaya3455 · 8 days ago
Text
Tumblr media
Hayal etmek, sadece zihinsel bir aktivite değildir, bu, varoluşun ta kendisidir.
Tırtılın, henüz bir tırtılken, içsel bir dürtüyle kanatları olacağına inanması gibi, insan da henüz ulaşmadığı potansiyeline, görmediği geleceğine inanır.
Bu inanç, görünmez bir gücü, bir mıknatıs gibi, henüz tezahür etmemiş olanı kendine çekmeye başlar.
Her büyük başarı, her büyük dönüşüm, bir hayalle başlar. İcatlar, sanat eserleri, toplumsal değişimler...
Hepsi, birilerinin mevcut durumu aşan bir şeyin mümkün olduğuna dair derin bir inanç duymasıyla filizlenir.
Tırtılın kozasında geçirdiği o karanlık ve belirsiz süreç, aslında en büyük dönüşümün hazırlığıdır. Dışarıdan bakıldığında, tırtılın „yok olduğunu“ düşünebiliriz; ancak içsel olarak, kelebek olma hayali ve biyolojik programı durmaksızın çalışmaktadır.
İnsan için de böyledir. Zorluklarla karşılaştığımızda, kendimizi bir kozanın içinde gibi hissedebiliriz. Bu anlarda, kanatlarımızın varlığına inanmak, bizi ileriye taşıyan yakıt olur. Bu, sadece olumlu düşünmek değildir.
Bu potansiyelimizin farkında olmak ve ona göre hareket etmeye başlamaktır. Hayal, bir vizyondur, bu vizyon, bize yol gösteren bir fener gibi karanlıkta parlar.
Hayal etmek, bize mevcut sınırların ötesini gösterme cesareti verir. Tırtılın kanatlarına olan inancı, onu o dar kozadan çıkmaya ve gökyüzünde süzülmeye hazırlar. Biz de, hayallerimizle, kendimizi ve dünyayı dönüştürme gücüne sahip oluruz. Çünkü gerçek dönüşüm, her zaman bir hayalle, bir inançla ve o hayale ulaşma cesaretiyle başlar.
Hayal etmek, tırtılken kanatlarının varlığına inanmaktır.
11 notes · View notes
sadiatici · 27 days ago
Text
“Kime Git Diyorsunuz, Nereye Gidecek..”
Türkiye’de hangi kulüp başkanı, kendi cebinden 790 milyon Euro harcadı? Açık açık soruyorum: Hangi kulüp başkanı, kişisel servetini kulübü için böylesine ortaya koydu? Ali Koç bu ülkenin gördüğü en vizyoner, en fedakâr spor yöneticilerinden biridir. Ve bugün bazıları, hiçbir alternatif sunmadan, sadece skor tabelasına bakarak, “git” diyorlar.
Peki aynı ülkede ne yaşandı? Beşiktaş’ta, bir başkan ve diğer bir başkan adayı, 100 milyon Euro yüzünden ana avrat küfürleşip yumruk yumruğa kavga ettiler. Oysa Fenerbahçe’de yedi yıldır “bir Euro”, “bir Dolar” lafı bile edilmedi.
Kimse “para yok” bahanesinin arkasına saklanmadı. Ali Koç, kulübün kasasını kendi cebinden doldurdu. Transfer yaptı, borç ödedi, tesis kurdu, altyapıya yatırım yaptı.
Bu şartlarda “Ali Koç gitsin” diyenler şunu söylesin: Kim gelsin? Ne yapacak? Hangi kaynakla yapacak? Eğer bu soruların cevabı yoksa, bu lafın da bir değeri yoktur.
Ali Koç hiçbir yere gitmiyor. Gitmemeli. Çünkü Fenerbahçe’nin şu anki şartlarında ona alternatif olabilecek bir isim, bir vizyon, bir plan yok. Gidenlerin ne hale getirdiğini gördük. Bu defa yıkmak için değil, sahip çıkmak için burada olmalıyız. Alıntı
BİR UFAK KATKIDA BENDEN OLSUN...AĞACIN KURDU İÇİNDE OLUR DİYE BİR ATA SÖZÜMÜZ VAR...Bunun anlamı bir topluluğu çökertecek olan şey yine kendi içinden çıkar sevgili renktaşlarım.: "Bir topluluğu, onun içinde gizli gizli çalışan kötü ögeler çürütür; yıkar. Size zarar veren şeyleri, uzakta değil yakınınızda aramalısınız.
MAALESEF ÜZÜLEREK VURGULAMAK İSTERİM BİZ BUNU HER DÖNEM YAŞIYORUZ...Saygılarımla
#FENERİAN BUNA TEPKİ VERECEĞİNİZİ BİLİYORUZ
Tumblr media
14 notes · View notes
otadam · 5 months ago
Text
Bugün kahve almaya gittim.
Sırada önümde bir çocuk var.
Annesi "oğlum, kendini ifade et" diyor.
Çocuk, "Bir latte alabilir miyim, lütfen?" dedi. Annesi hemen çocuğa dönüp, "Bak gördün mü, ne kadar güzel söyledin, bravo!" diye alkış tutuyor.
Bu arada çocuk 15 16 yaşlarında.
Şimdi pardon da, bu kadar minik bir başarı! için niye ödül töreni düzenliyoruz?
Ödül ne, yaldızlı pipet mi?
Eskiden çocuk büyütmek "yemeğini bitir, ağzını kapa, ders çalış"tan ibaretti.
Şimdi "kendini ifade et, duygularını anla, kişisel alanına saygı duyulsun, öfkenle barış" falan diyorlar.
Ee bu çocuklar büyüyüp iş dünyasına girince ne oluyor?
Biri "şu işi yetiştir" dediğinde, "ama benim içsel yolculuğum bugün pek izin vermiyor" diye ağlıyor gerizekalılar
Bir de şu var: Kimse tembel değil artık.
Yok, herkes "prokrastineyşıncı." (Bak, İngilizcesini de öğrendik, hava atabiliriz.)
Şöyle düşün, sen bir işi altı ay boyunca yapmıyorsun.
Eskiden "tembel" derlerdi, şimdi "stratejik yavaşlıkla üretkenliği dengeleyen bir vizyoner" falan diyebilirler.
Ama kimse kızmasın, sonuçta hepimiz "travmalıyız."
Hayat zor.
Eğilmeye gelmez.( Burada şair ne demek istemiş anladınız)
Mesela geçen gün internetim bir dakikalığına kesildi, resmen duygusal çöküş yaşadım. Travmam var artık, kimse üstüme gelmesin.
Ah be, iyi ki ninem bu günleri göremedi, yoksa kendi çamaşırını elle yıkarken travma üzerine travma yaşardı.
Sonuç?
Herkes çok özel, çok hassas, çok derin.
Dünya bir sahne, biz de rollerimizi abartarak oynuyoruz.
Tabii ki bazıları için “Oscar”lık performanslar var.
Yazıya kötü yorum gelirse travmam olur diye çekiyorum şimdi:)
15 notes · View notes
tamamsenkazandn · 7 months ago
Text
Vizyon olup imkan olmayinca deliriyor insan. Mutluluğun sırrı; imkan değeri = vizyon değeri olmasidir ya. İmkan yok = vizyon yok sonuç: mutluluk. İmkan var = vizyon var sonuç : mutluluk
19 notes · View notes
cagdijital · 1 month ago
Text
Yeni Bir Dijital Dönem: Çağ Dijital ile Tanışın
Merhaba Tumblr dünyası! Bugün sizleri dijitalin sınırlarını zorlayan, yaratıcılıkla teknolojiyi bir araya getiren bir yolculuğa davet ediyoruz. Adımız Çağ Dijital. Biz, sadece bir ajans değil; bir vizyon, bir dönüşüm hikâyesiyiz. 🌐✨
📱 Neden Çağ Dijital?
Çünkü artık sadece var olmak yetmiyor. Markalar iz bırakmalı, konuşulmalı ve en önemlisi hissettirilmeli. Biz de tam bu noktada devreye giriyoruz. 📌 Hikâyeni doğru kurguluyor, 📌 Görsellerle ruh katıyor, 📌 Dijital dünyada yankı uyandırıyoruz.
🎨 Ne Yapıyoruz?
Sosyal Medya Yönetimi: Hikâyeni sadece paylaşmakla kalmıyor, topluluğunu oluşturuyoruz.
Dijital Reklamlar: Dönüşüm odaklı, hedefe ulaşan kampanyalar.
Marka Kimliği: Senin gibi düşünen, senin gibi hisseden bir marka yaratıyoruz.
Video & Animasyon Prodüksiyonu: Durağan değil, akan ve anlatan içerikler.
💡 Çağ'ı Yakala
Çağ Dijital, klasik ajans kalıplarını yıkar. Bizde sunum yok, gerçek fikirler var. Bizde ezber yok, deneyim var. Dijitalde dikkat çekmek istiyorsan, doğru yerdesin.
“Markan bir ses değil, bir yankı olmalı.” – Çağ Dijital
🌀 Bizi takip etmeyi unutma. Çünkü burada içerik sadece görünmez, yaşanır.
📍çağ dijital #dijitalpazarlama #markalaşma #yaratıcılık #çağdijital #sosyalmedya #branding
2 notes · View notes
mahluk-official · 2 months ago
Text
Bok vardı gittik vizyon genislettik entelektuelite edindik simdi de konuscak kimse yok çoğu boş, kof, olağan, yavan, sıradan, tekdüze geliyor
2 notes · View notes
selkie4444 · 2 months ago
Text
Tumblr media
Tarihle Geleceğin Kesişim Noktası: Zeynel Kılıç’tan İstanbul’a Anlamlı Bir Turizm Yatırımı
İstanbul… Her sokağında ayrı bir hikâye, her taşında yüzyılların izini taşıyan büyülü bir şehir. Geçmişin ihtişamını bugünün enerjisiyle harmanlayan bu eşsiz kent, şimdi yepyeni ve çok özel bir yatırımla yeniden yazılıyor. Zeynel Kılıç’ın vizyoner dokunuşuyla hayata geçen DoubleTree by Hilton İstanbul - Tuzla ve Ata Köşküm Oteli, sadece bir otel değil; İstanbul’un kalbine bırakılmış kıymetli bir miras adeta.
Zeynel Kılıç’tan İlham Veren Bir Yolculuk
Turizm sektörüne gönlünü vermiş bir isim Zeynel Kılıç. Onu sadece başarılı yatırımlarıyla değil, projelerine kattığı anlamla da tanıyoruz. Bodrum’daki Ambrosia Hotel’i 5 yıldızlı hale getirmesi, ardından İstanbul Boğazı’nın göz bebeği haline gelen Oligark İstanbul ile gastronomi ve eğlenceye kattığı değer… Hepsi aslında bu hikâyenin yapı taşları.
Şimdi ise yeni projesiyle geçmişe selam durup, geleceğe umutla bakan bir vizyon sunuyor bizlere.
Ata Köşküm: Geçmişi Sevgiyle Yaşatmak
Bu projede beni en çok etkileyen yerlerden biri Ata Köşküm Oteli oldu. Düşünsenize, Atatürk’ün zaman zaman konakladığı, Cumhuriyet tarihine tanıklık etmiş bir yapı... Şimdi özenli bir restorasyonla yeniden hayat buluyor. Ama bu sadece tarihi bir binayı ayağa kaldırmak değil. Bu, geçmişe duyulan sevginin, saygının, sorumluluğun bir yansıması.
Misafirler artık bu özel yerde sadece konaklamayacak; geçmişle bugünü aynı anda yaşayacak, adeta zamanın içinde küçük bir yolculuğa çıkacaklar.
DoubleTree by Hilton İstanbul - Tuzla: Yeni Nesil Konfor
Modern hayatın hızına yetişmeye çalışan hepimiz için konfor, huzur ve güven çok kıymetli. İşte tam da bu yüzden DoubleTree by Hilton İstanbul - Tuzla, günümüz gezginlerinin ve iş insanlarının ihtiyaçlarına birebir yanıt veriyor. Geniş ve ferah odalar, teknolojiyle iç içe alanlar, rahatlıkla şıklığın dengesi… Her detay düşünülmüş, her şey olması gerektiği gibi.
Otel Değil, Yaşam Alanı
Zeynel Kılıç’ın bakış açısında sadece bir otel inşa etmek yok. O, her misafirinin kendini evinde hissedeceği bir yaşam alanı yaratmayı hedefliyor. Bu projeye dâhil edilen 4.500 metrekarelik sosyal yaşam alanı da işte bu yüzden çok özel.
Hayal edin:
Keyifli etkinliklerin düzenleneceği salonlar,
Damakta iz bırakan lezzetlerin sunulduğu restoranlar,
Açık havada yürüyüş yapabileceğiniz parkurlar,
Ruhunuzu ve bedeninizi tazeleyecek sağlıklı yaşam alanları...
Şehirden kopmadan, ama şehir karmaşasından uzak; doğanın tam kalbinde, kaliteli zaman geçirmek isteyen herkes için biçilmiş kaftan.
Sadece Bir Yatırım Değil, Bir Sorumluluk
Zeynel Kılıç bu projeyi sadece turizm yatırımı olarak değil, bulunduğu bölgeye katkı sunan bir sosyal sorumluluk olarak da görüyor. Tuzla’da açılacak yeni iş imkânları, bölge ekonomisine canlılık getirecek, İstanbul’un turizm haritasına yepyeni bir renk katacak.
Kalpten Kalbe Dokunan Bir Hikâye
Bu projeyi kaleme alırken aslında fark ettim ki, bu sadece bir otel yatırımı değil. İçinde tarih var, vizyon var, hayal var. Ve en önemlisi: Kalpten gelen bir niyet var. İstanbul’un güzelliğine güzellik katacak, geçmişi onurlandırırken geleceğe ilham verecek bir adım bu.
Zeynel Kılıç’ın bu dokunuşu, sadece bugünü değil; yarının İstanbul’una bırakılan bir iz olacak.
5 notes · View notes
kriptoradar · 5 months ago
Text
DEEP ANALİZ: Deep China or Deep Sh*t? 👀
Tumblr media
DEEP ANALİZ: Deep China or Deep Sh*t? 👀
Teknoloji girişimcileri, bir araya gelin: Bir destek grubuna ihtiyacınız var. Yönettiğinizi düşündüğünüz oyun alanı birkaç gün önce istila edildi ve yeni çocuk daha iyi oyuncaklar getirdi 😀 - daha ucuz, daha hızlı, daha akıllı. Adı: DeepSeek R1. Girişim sermayesi sahnesinde bir vizyoner olan Marc Andreessen, bu durumu "şimdiye kadar gördüğüm en etkileyici gelişmelerden biri" olarak nitelendirdi. Akademisyen ve yapay zeka geliştiricisi Ethan Mollick, DeepSeek'in bilişsel yeteneklerini "büyüleyici, çekici ve neredeyse esrarengiz" olarak nitelendirdi. Neden? Çünkü DeepSeek sadece cevaplar sağlamaz. Aynı zamanda düşünüyor - yüksek sesle. Bu sadece başka bir dil modeli de değil. Bu, Çin'in OpenAI'nin büyüyen tekeline cevabı - aynı zamanda da popülerlik yarışmasını kazanıyor görünüyor. Sadece teknik bir girişim değil, jeopolitik bir güç hamlesi.
Tumblr media
DEEP ANALİZ: Deep China or Deep Sh*t? 👀 Yapay zeka olimpiyatlarına hoş geldiniz. DeepSeek sadece ChatGPT'yi yenmiyor - onu toz içinde bırakıyor. Piyasaya sürüldükten birkaç gün sonra DeepSeek, OpenAI'nin ürünlerini geride bırakarak dünyanın en çok indirilen ücretsiz uygulaması oldu. Tech kardeşlerinin üçüncü şişe Soylent'ten sonra sahip oldukları büyüme hayali bu. Ancak bu bir Silikon Vadisi başarı hikayesi değil. Peki DeepSeek OpenAI’ı nasıl bu kadar kısa bir sürede geride bıraktı?          Çünkü Open Source yani açık kaynak. Herkes koda bakabilir. Elitist bir kulüp değil, fikirlerin özgürleştiği Vahşi Batı. -   Uygun fiyatlı. OpenAI'nin GPT-4 Pro'su mu? Ayda 200 dolar. DeepSeek? Bunun onda biri. Birdenbire, “move fast and break things” sloganıyla topluluğun bir şey inşa etmek için milyon dolarlık yatırımlara ihtiyacı yok” dedirtti.. - DeepSeek sıradan bir girişim değil. Bu, Batı'nın yapay zeka gelişimine yönelik bir saldırıdır. Yapay Zeka Modellerinin Devrimi DeepSeek sadece ortaya çıkmadı - partiye şampanya getirdi. OpenAI, AI'nın "düşünme sürecini" kasıtlı olarak basitleştirirken (kısmen rakiplerinin tersine mühendislik yapmasını önlemek için), DeepSeek her şeyi ortaya koyuyor. Arama sonuçlarını analiz ederek, ilgili bilgileri çıkararak ve tutarlı cevaplar formüle ederek "yüksek sesle düşünmeyi" izleyebilirsiniz. Reddit'teki geliştiriciler, araştırmacılar ve kullanıcılar için DeepSeek saf altın. Viteslerin döndüğünü görebilirken neden bir kara kutuya güveniyorsunuz? Gizemli bir hazır yemek servis edilmek yerine bir şefin yemek pişirmesini izlemek gibi. (Ve bu metaforda, OpenAI az önce verilere göre soğuk paket servis dağıttı.) Felsefe, tarih ve veri açığı
DeepSeek sadece zeki değil, kültürlü. OpenAI modelleri öncelikle Batı verileri üzerinde eğitilirken, DeepSeek Çin felsefesini ve edebiyatını Batı bilgisiyle harmanlıyor. Kullanıcılar, onunla etkileşim kurmanın "korunmuş nesiller boyu bilgelik" ile konuşmak gibi hissettirdiğini bildiriyor. Bu neden önemli? Çünkü Batı uygarlıkları eski edebiyat tarihlerinin çoğunu kaybettiler. Öte yandan Çin, benzersiz bir veri kümesi sunan sürekli bir edebi geleneğe sahip. Kısacası: OpenAI modelleri kusursuz özgeçmişleri olan Ivy League öğrencileriyse, DeepSeek üniversiteyi atlayan, eğlence için Marcus Aurelius'u okuyan ve parkta emeklilerle satranç oynayıp kazanan bilgili bir kişi. Ekonomik Darbe Sistem şimdi acımasızlaşıyor. DeepSeek, modelini sadece 5,5 milyon dolara 14,8 trilyon tokenla eğitmiş. Buna karşılık, OpenAI'nin GPT-4'ünün yüz milyonlarca dolara mal olduğu söyleniyor. Sonuçlar yıkıcı: - Yapay zeka inovasyonu artık milyar dolarlık bütçelerle sınırlı değil. - Daha küçük girişimler, finansal kriz olmadan rekabetçi araçlar geliştirebilir. - OpenAI pahalı bir seçenek. - “Tech bros, yeni kabusunuzla tanışın: DeepSeek tam anlamıyla demokratikleştirilmiş bozulma.” DeepSeek OpenAI, NVIDIA & Co. için Derin Sorun mu? Her teknoloji girişimcisinin sorduğu soru: OpenAI bitti mi? Sırada NVIDIA mı var? Henüz panik yapmamıza gerek yok, ama bazı gerçekler acıt��yor. Veriler yalan söylemez: DeepSeek, en son modellerini sadece 5,5 milyon dolara 14,8 trilyon token üzerinde eğitildi. Bunu OpenAI'nin GPT-4 için tahmini yüz milyonlarcasıyla karşılaştırın. Birdenbire, Silikon Vadisi'ndeki yüksek marjlı yapay zeka işi inovasyondan çok verimsizliğe benziyor.
Tumblr media
Çöküş mü yoksa Geri Dönüş mü?
Sırada ne var? Abartılı LLM ve tech şirketlerinde dramatik bir çöküş görecek miyiz - her şeyden önce NVIDIA ne olacak? Söylemesi zor. Bununla birlikte, iki paradoks panik ataklar için çok erken olduğunu gösteriyor: Jevons Paradoksu: Mantık acımasız olduğu kadar basittir: bir şey daha ucuz hale geldiğinde onu daha fazla kullanırız. DeepSeek gibi yenilikler yapay zeka uygulamalarının maliyetini büyük ölçüde düşürüyor - sonuç nedir? Talep, verimlilik kazanımlarının yetişebileceğinden daha hızlı büyür. Örnek: ChatGPT ilk girişimdi, ama şimdi? Dünya çapındaki şirketler, yapay zeka modellerini daha önce "kârsız" olarak kabul edilen süreçlere entegre ediyor. Yapay zeka destekli içerik oluşturma, analitik, otomasyon - her şey bir anda patlama yaşıyor. Ve uygulamalar ne kadar geniş olursa, pazar o kadar fazla GPU ve bulut kapasitesi talep eder. Daha ucuz yapay zeka, daha az donanım satışı anlamına gelmez; daha fazla müşterinin aniden oyuna girmek istediği anlamına gelir. NVIDIA gülen üçüncü taraftır. Moravec Paradoksu: Robotikte büyüleyici bir kontrast var: mantıksal akıl yürütme ve metin oluşturma gibi klasik yapay zeka görevleri nispeten az hesaplama gücü gerektirir. Ancak gerçek, duyusal algılar söz konusu olduğunda - görmek, duymak, kavramak - talep fırlar. NVIDIA'nın CEO'su ve trendleri tespit etme ustası Jensen Huang, bir sonraki rotayı çoktan çizdi. Özellikle GB10-SoC aracılığıyla robotik üzerine odaklanması tesadüf değil. Bu kaynak guzzler'lara bahis oynuyor. Kısacası: arabalar, robotlar, sağlık cihazları - bu pazarlar NVIDIA'nın bir sonraki altın madeni olmaya hazırlanıyor. Jeopolitik Oyun ABD, şimdiye kadar yapay zekada küresel lider olmuştur. DeepSeek'in yükselişi teknolojik bir başarıdan daha fazlasıdır; jeopolitik bir güç oyunudur. Peki mesaj ne? Çin sadece katılmak istemiyor. Kazanmak istiyor.
Tumblr media
Bu neden ABD'yi endi��elendirmeli: - Maliyet: Çin, DeepSeek'i neredeyse ücretsiz olarak vermeyi göze alabilir. OpenAI, yatırımcılarının baskısı altında yapamaz. - Ölçeklendirme: DeepSeek'e akın eden potansiyel olarak bir milyardan fazla kullanıcıyla, veri geri bildirim döngüsü eşsiz olacaktır. Daha fazla kullanıcı, daha iyi modeller anlamına gelir ve bu da daha fazla kullanıcı çeker - steroidler üzerinde bir volan etkisi. ABD, TikTok yasaklarını ve veri gizliliği yasalarını tartışırken, Çin Batılı teknoloji ürünlerini beta sürümleri gibi gösteren araçlar geliştiriyor. Demokratikleşme mi yoksa Hakimiyet mi? DeepSeek'in açık kaynak yaklaşımı, yapay zekanın idealist köklerine geri dönüş gibi görünebilir, ancak dürüst olalım: bu fedakar bir kampanya değil. Bu hesaplanmış bir stratejidir. Çin, pazarı uygun fiyatlı, serbestçe erişilebilir araçlarla doldurarak Silikon Vadisi'nin kapı bekçiliğini ortadan kaldırıyor. Geliştiriciler şimdiden DeepSeek'i kullanarak 90 dakikada Perplexity klonları oluşturuyorlar. Tüm endüstriler - sağlık, eğitim, eğlence - bu pump etkilerini hissedecek. Kişiselleştirme bir prim değil, norm haline gelecektir. Evet, bu yenilik için harika. Ancak eski Büyük Teknoloji tekellerini çocuk oyuncağı gibi gösterecek şekilde etkiyi merkezileştirir. Sansürün Gölgesi Birçok kişi DeepSeek-V3'ü inceledi. Web üzerinden veya model olarak serbestçe erişilebilir. Ancak bulduğumuz şey sadece büyüleyici değil, aynı zamanda rahatsız edici. DeepSeek, akıl yürütme görevlerinde ChatGPT'den daha iyi performans gösterirken, aynı zamanda bir siyasi kontrol aracıdır. Sistem talimatları açıkça Çin Komünist Partisi'nin çıkarlarını korumak için tasarlanmıştır. Sansür Bir Dipnot Değildir - Temel Bir İşlevdir Tiananmen Meydanı protestoları gibi olaylar hakkında sorularınız mı var? Model, eğer varsa, dikkatli bir şekilde yanıt verir. Yolsuzluk veya siyasi muhalifler hakkındaki konuşmalar daha karanlık bir tarafı ortaya koyuyor: gerçekliği tartışmak için dolaylı olarak can atan ancak Çin hükümetinin "kırmızı çizgileri" tarafından geri tutulan bir yapay zeka sistemi. Bu sansür sadece tepkilere nüfuz etmez; modelin temel yapılarına gömülüdür. DeepSeek sadece yararlı olmak için değil, siyasi istikrarı korumak için inşa edilmiştir. Bu yerleşik, sistem uyumlu öz kontroldür. Matrix'e hoş geldiniz… Teknolojik Parlaklık (Ama Kimin Kontrolü?) DeepSeek'in en rahatsız edici yönü, sansürünün ne kadar ince bir şekilde uygulandığıdır. Bu beceriksiz bir propaganda değil. Bu, kullanıcıları "en iyi çözümün" her zaman Çin hükümetinin hedefleriyle uyumlu olduğuna inanmaları için yönlendiren bir anlatı çerçevesidir. Sorun mu? İnsan DeepSeek'i ne kadar çok kullanırsa - ister Çin'de ister global olsun - bu ince kontrol kullanıldıkça normalleşir. DeepSeek'in açık yapısı demokratik görünebilir, ancak gerçekte kendisini giderek otoriter bir araç olarak kuran bir sistemin önünü açıyor. Özgürlüğün İronisi DeepSeek ve Çin'in yapay zeka ekosistemi, teknolojik parlaklık kontrolsüz siyasi kontrolle buluştuğunda ne olduğunu bize gösteriyor. Performans nefes kesici. Peki ahlaki sonuçlar? Kabus gibi. OpenAI, NVIDIA ve diğerleri için bu, yalnızca DeepSeek'in verimliliğine ve ölçeklendirmesine ayak uydurmak değil, aynı zamanda benzer "kırmızı çizgiler" tanıtma cazibesine direnmek anlamına gelir. Yeni bir konumlandırma için bir şans mı? Bu ahlak gerektirir. Gerçek rekabet sansür çipler veya yapay zeka modelleri ile ilgili değil - hümanist ve liberal değerler için bir savaştır. Ve şimdi? Çin hamlesini yaptı. OpenAI savaşmadan düşmeyecek, ancak oyunun kuralları değişti. Bir sohbet robotu için ayda 20 dolar talep etme günleri bitti. Silikon Vadisi, alakalı kalmak için iş modelini yenilemeli ve yeniden düşünmelidir. DeepSeek, yapay zeka hakimiyeti yarışının sadece teknolojiyle ilgili olmadığını hatırlatan bir uyarı atışı yaptı.
Son Sözler
DeepSeek hızlı, ucuz, güçlüdür - ve içinde tehlikeli bir gölge taşır. Soru, dünyanın DeepSeek'i kabul edip etmeyeceği değil. Soru, bu ilerlemenin bedelini ödemeye hazır olup olmadığımız ve çok geç olmadan kontrolü koruyup koruyamayacağımızdır. Şu anda Çin, çekici sıkıca elinde tutuyor. Tech bros hızlı bir şey bulsa iyi olur. Aksi takdirde, VC tarafından finanse edilen Ferrari'leri yakında yükselen bir Çin güneşinin gölgesinde park edilecek. Peki siz düşünüyorsunuz? Bunlara Mutlaka Göz Atın! - Sektörel İŞ İLANLARI - Kripto Rehberler - Kripto Pazarlama - Bizi Takip EDİN! Read the full article
3 notes · View notes
etaali · 11 months ago
Text
Tumblr media
🇱🇧 Hizbullah'ın başkan yardımcısı Şeyh Naim Qasim Al-Manar ile yaptığı röportajda Amos Hochstein'ın Beyrut ziyaretini şöyle anlatıyor:
ABD Büyükelçisi Amos Hochstein'ın ziyareti her yıl
şeylerden ziyade kendini göstermeyi amaçlar. ABD'nin harekete geçtiğini söylemek istiyor. Ancak hiçbir şey sunmuyor. Herhangi bir somut öneri ortaya koymadı... Onlar (ABD) harekete geçtiklerini söylemek istiyorlar ama gerçek şu ki bu bir kısır döngü ve henüz somut bir vizyon yok.
Şeyh Kasım daha sonra Lübnan Direnişinin Komutan Fouad Shukr'un öldürülmesine karşılık vereceğini yineledi.
İntikam bir karardır ve umarım gerçekleşir
3 notes · View notes
ozgidkt · 2 years ago
Text
dıs görünüşü hallettiginizde iyi bi kültür,vizyon,empati sahibi olmuyorsunuz ve ne yazık ki bunlar olmadığı sürece içi bomboş bir balondan farkı yok yüzlerinizin
7 notes · View notes
epifizz · 2 years ago
Note
Rönesansdaki atılımın endülüsteki birikimden kaynaklanıyor olması iddiası doğru mu
Metaforik olarak böyle söylenebilir ama tarihi böyle lineer çizmek ve bu kadar atlamalı çizmek doğru değil bence. Metaforik olarak doğru olmasının sebebinin İskenderiye Kütüphanesinin bir vizyon olarak dönemin bütün bilgi birikiminin tek bir yerde toplanmış arşivi olma gayesi düşünülebilir. Yani ilkçağa kadar olan bilgi birikiminin bir temsili olarak metaforik kullanımda işlevselliği vardır. Rönesansın da bir yeniden doğuş olarak, ilk ve antik çağlardaki kudretli ve entelektüelliği tekrar canlandırma gayesi olması bakımından Endülüs'ün metaforik anlamda bir devamı olduğu söylenebilir. Bu metafor aynı zamanda kütüphaneyi yakan hristiyanlarla devam eden çağın mitleşmiş kilise-akıl çatışmasında da sürdürülebilir.
Ama kronolojik baktığımızda bu doğru değildir. İskenderiye kütüphanesi yandıktan sonra koca bir Orta Çağ yaşanmıştır ve bu çağda kütüphanedeki tüm bilgi tamamen yok olmamıştır, yok olsa orada mevcut olduğu bilinen fikirler buraya gelemezdi (Antik Yunan filozofları gibi) ve hatta mevcudiyeti bile bilinemezdi (bu sebeple muhakkak tek ya da nadir nüshalarının orada olması sebebiyle varlığını bile bilmediğimiz çeşitli kaynaklar var olabilir ve kuvvetle muhtemel vardır). Evet temel idealler bakımından bu ilkçağın merkezi fikirleri tekrar canlanmıştır ancak bu aradaki koca çağın hiçbir katkısı olmadığı anlamına gelmez. Orta Çağın dinsel kaynaklara, Aristo'ya Plato'ya dönük hermenuetik çalışmaları, skolastik çalışmalar içinde ilerleyen kritisizm ve doğa ile gök gözlemleri bu çağın ruhunun oluşmasında çokça katkı sağlamıştır. Aynı zamanda değişen ekonomik ilişkiler, yaşanan salgın olayları ile işçiliğin değerlenmesi ile sınıfsal bilinç artışları, ayrıksı dini cemaatlerin tavırları, lokal buluşlar, ticaret etkileşimleri vs. de rönesans ruhunu gerek negatif gerek pozitif anlamda beslemiştir. Sonuçta rönesans ile doğan rasyonel dünya, tamamiyle Antik Yunan-Roma parodisi değildi. Bir kere Hristiyan bir ruhu vardı, tek tanrıya akılsal bir dönüş vardı, Aristo'dan Galen'den kopuş vardı. Bu aradaki çağın tamamen entelektüel bir boşluk olduğunu iddia etmek Jakoben ideolojinin bir söylevidir ama bu pek de doğru değildir.
2 notes · View notes
Text
Yaşam kalitenizi büyük oranda çevreniz belirliyor. İyi konuşan insanlarla iyi konuşuyor, hoş giyinenlerle hoş giyiniyor, vizyon sahipleriyle gelecek planları yapyorsunuz. Hayat kısa; kontrolcü kompleksli, kibirli kimselerle kaybedecek vakit yok. Çevre sürekli geliştirilmeli.
1 note · View note
flirt-with-pain · 1 year ago
Note
Gitmek isteyebilir nolmuş yani sanki seni götürüyor
evet herkes vizyon sahibi olucak diye bisi yok
1 note · View note
akrepkafasi · 17 days ago
Text
📣 Ali Koç Artık İstifa Etmeli: Gerçekler, Hayal Kırıklığı ve Yeni Bir Yol Arayışı
🔹 Giriş: Büyük Umutlarla Başladı, Derin Hayal Kırıklığıyla Sürüyor
2018 yılında Fenerbahçe camiası tarihi bir değişime tanıklık etti. Aziz Yıldırım'ın uzun süren iktidarına karşı Ali Koç, yepyeni bir vizyon, şeffaflık vaadi ve kurumsallaşma hedefiyle geldi. Taraftarlar, iş dünyasındaki başarılarını Fenerbahçe’ye taşıyacağını umdu. Ama artık 7 yıl sonra şu soruyu açıkça sormalıyız:
Ali Koç yönetimi, Fenerbahçe’nin geleceğini inşa etti mi, yoksa zaman ve umut mu kaybettirdi?
🔹 1. Sportif Başarısızlık: 7 Sezonda 0 Şampiyonluk
Ali Koç döneminde Fenerbahçe:
7 sezonda Süper Lig şampiyonu olamadı.
Beşiktaş ve Galatasaray karşısında tarihi farklar yedi (örneğin 2024’te Kadıköy’de Galatasaray 3-0 galibiyet).
Teknik direktör kıyımı yaşandı: 7 yılda 9’dan fazla teknik adam değişti.
Bu, bir istikrarsızlık tablosudur.
🔹 2. Sürekli Yeniden Başlamak: Kurumsallık Nerede?
Ali Koç’un en büyük vaadi “kurumsallaşma”ydı. Ama:
Sportif direktörlük sistemi sürdürülemedi (Comolli sonrası yapı çöktü).
Futbol aklı sürekli değişti.
Projeler tamamlanmadan rafa kalktı.
Kurumsallaşma, istikrar ve plan gerektirir. Oysa Koç yönetiminde Fenerbahçe, her sezon baştan yazılan bir roman gibi ilerledi.
🔹 3. Hakemler, TFF ve Dış Güçler Söylemi: Sorumluluk Üzerinden Atmak
Her sezon sonunda başarısızlığın nedeni olarak:
Hakemler,
TFF,
“Derin yapı”,
“Sisteme karşı savaş”
gibi gerekçeler öne sürüldü.
Bu söylemler taraftarı kısa vadede kenetlese de, uzun vadede liderlik zafiyeti anlamına gelir. Çünkü büyük başkanlar mazeret üretmez, çözüm üretir.
🔹 4. Mali Tablo: Şeffaflık Nerede?
Ali Koç döneminde yapılan transfer harcamaları 100 milyon Euro’yu aştı.
Sonuç: Şampiyonluk yok.
FFP kıskacı hâlâ devam ediyor.
Gelir artırıcı projelerde yeterli ivme sağlanamadı (stat sponsorluğu, lisanslı ürün satışları, vs.).
🔹 5. Taraftar Yorgunluğu ve Bölünmüşlük
Fenerbahçe taraftarı artık yorgun. Her sezon bir “başlayıp hayal kırıklığına uğrama” döngüsünde:
Tribünler artık tam dolmuyor.
Taraftar grupları arasında çatlaklar arttı.
Sosyal medyada yönetim karşıtı dalga büyüyor.
Fenerbahçe, sadece saha içinde değil, psikolojik olarak da tükeniyor.
🔹 6. Ali Koç’un Kendi Sözleriyle: “Ben olsam kendimi eleştirirdim”
Ali Koç birçok kez kameralar önünde:
“Ben olsam başkanı eleştirirdim.” “Bu kadar başarısızlığa rağmen hâlâ buradaysam, bu da sorgulanmalı.”
dedi. Bu sözler bile artık onun da sürecin sonuna geldiğini kabul ettiğini gösteriyor.
🔹 Sonuç: Saygıyla, Ama Kararlılıkla Veda Etmek Gerek
Ali Koç Fenerbahçelidir, bunu kimse inkâr etmez. Ama iyi niyet, vizyon, emek her zaman başarıya yetmez. Bu dönem artık tıkanmıştır. Fenerbahçe'nin taze kana, yeni vizyona ve yeniden inanmaya ihtiyacı var.
Sayın Ali Koç, Fenerbahçe tarihine bir dönem açan ama maalesef başarı getiremeyen bir başkan olarak geçeceksiniz. Şimdi yapmanız gereken, onurlu bir şekilde görevi devretmek. Çünkü bazen en büyük liderlik, çekilmeyi bilmektir. #akrepkafasi
1 note · View note
1ibrhmm · 26 days ago
Text
Sinemanın Kalbi Cannes’da Atar
 
Kırmızı Halının Ötesi: Cannes Film Festivali’nin Sinemaya Katkısı
Her yıl Fransa’nın güneyinde, Akdeniz kıyısında yer alan Cannes şehrinde toplanan sinema dünyası, sadece ışıltılı kırmızı halılar ve ünlü yüzlerden ibaret değildir. Cannes Film Festivali, sinema sanatının kalbinin attığı yerdir. 1946’dan beri düzenlenen bu prestijli etkinlik, yalnızca yıldızları ağırlamakla kalmaz; aynı zamanda sinemanın yönünü belirleyen, yeni dillerin ve anlatıların doğduğu bir platformdur.
 
Kısa Tarihçesi
Cannes Film Festivali’nin temelleri, II. Dünya Savaşı’nın gölgesinde, 1939 yılında atıldı. Ancak savaş nedeniyle ertelendi ve ilk resmi festival 1946 yılında gerçekleştirilebildi. Fransa’nın uluslararası sinemada söz sahibi olma arzusu, bu festivalle hayat buldu.
Bugün Cannes, sadece Avrupa değil, dünya çapında en prestijli film festivallerinden biri olarak kabul ediliyor. Berlinale ve Venedik Film Festivali ile birlikte “Büyük Üçlü” arasında yer alır.
 
Ödüller ve Anlamları
Festivalin en büyük ödülü Altın Palmiye (Palme d’Or)’dur. Bu ödül, sadece “en iyi filme” verilmez; aynı zamanda sinema sanatında yeni bir bakış açısı sunan yapımlara takdim edilir. Cannes’daki diğer önemli ödüller:
Jüri Ödülü
En İyi Yönetmen Ödülü
En İyi Kadın/Erkek Oyuncu Ödülleri
Altın Kamera (Caméra d’Or) – En iyi ilk film
Cannes’da ödül almak, sadece kariyer değil, aynı zamanda sinema tarihinde iz bırakmak demektir.
Kültürel ve Sanatsal Katkıları
Cannes, ticari kaygılardan uzak, bağımsız sinemanın kalbinin attığı bir yerdir.
Uzakdoğu sinemasından Orta Doğu’ya, Avrupa arthouse’undan Latin Amerika yapımlarına kadar farklı sinema kültürlerine yer verilir.
Yeni yönetmenlerin keşfedilmesini sağlar. Örneğin: Nuri Bilge Ceylan, Bong Joon-ho, Ken Loach, Cannes’da ses getirerek dünyaya açılmışlardır.
Estetik, felsefi ve sosyal açıdan derinlikli yapımlar Cannes’da daha çok öne çıkar. Yani burada süper kahraman yok, ama derin yalnızlıklar, sistem eleştirileri, varoluş sancıları var.
 
Moda mı Sanat mı?
Festivalin kırmızı halısı, magazin dünyasının da gözdesidir. Fakat bu gösteriş, Cannes’ın özünü unutturmamalı. Çünkü burada, her yıl sinemanın geleceği yazılıyor. Her yönetmen, Cannes’da görünmenin vizyoner bir tarafı olduğunu bilir. Hollywood’dan farklı olarak, Cannes’da gişe değil derinlik konuşur.
 
Türk Sineması ve Cannes
Türkiye, Cannes’a birçok değerli yapım sunmuştur. Örnekler:
Yol (1982) – Yılmaz Güney / Altın Palmiye
Uzak (2002) – Nuri Bilge Ceylan / Büyük Jüri Ödülü
Bir Zamanlar Anadolu’da (2011) – Jüri Büyük Ödülü
Kış Uykusu (2014) – Altın Palmiye
Bu başarılar, Cannes’ın Türkiye sinemasını da yakından takip ettiğini gösterir.
Sonuç: Sadece Festival Değil, Bir Vizyon
Cannes Film Festivali, sinemayı bir sanat olarak görenlerin buluştuğu en büyük sahnedir. Parlak ışıkların arkasında, ideallerle dolu yönetmenler, yenilikçi anlatılar ve kültürel köprüler vardır. Cannes, sinemanın “sanat” olma iddiasını her yıl yeniden kanıtlar.
0 notes