Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh,
Bir cığara,
Dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni..
Yokluğun, cehennemin öbür adıdır.
Üşüyorum, kapama gözlerini...♠️♠️♠️
59 notes
·
View notes
Sözler verilir sözler unutulur ama gün gelir ihanet eden sadakat ister
33 notes
·
View notes
yaptığım bu haksızlığın bedelini kim ödeyecek
170323
3 notes
·
View notes
Lesley Oldaker, ‘A New Day’, 2021
Oil on canvas, 50 x 50cm
1K notes
·
View notes
Uçalım mı?
Bir yalnızın sessizliği gün doğumuna karışır
Henüz düşünemedikleri adına
Denize doğru kavis çizen boynu
Omzundan aşağı uzanan saçları
Belki de hiç farkına varamadığı sezgileri
Toprakla bütündür artık
Eğilip kendini toplamak ister topraktan
Yazgı dediği;
Seslenmelerin bütünü müdür
Yoksa topraktan parmaklarıyla eşelediği ruhu mu?
Bunları düşünecek vakti yoktur
Yerden göğe doğru yükselmiş otlar
Karşısında boylu boyunca uzanan deniz
Ayaklarına değdikçe
Karnında karıncalanmaya neden olan çakıl taşları
Algısını tamamen kapatır
Anın tadını çıkarmak ister gibi bir hali de yoktur
Salıncak çocukluk demektir çoğu insana göre ya;
Ona göre çoğunluktur.
Sallandığını hayal eder ve çoğul bir hal alır dünyası
Furuğ şiiri düşer yine aklına;
‘’bir elin uzanışını düşlüyorum,
ansızın ben de uçayım sana doğru’’
Sallanmamaktadır
İki eliyle salıncağın zincirini tutmuş
Sağ omzunun üzerinden nereye baktığı belirsizdir
Hafif meyilli bakışları bilirsiniz
Ya korku anında
Arkasını kollamak için yüze asılır bu bakışlar
Ya da bir beklenti halinde
O; bir elin uzanışını düşlüyordur
Beklentilerin verdiği tedirginlik vardır ya hani
O tedirgin de değildir
Kafasında dolanan güzelliklerin
Bir sonucu olmalı mıdır?
Elin belini kavrayıp iteklemesi,
Salıncağın hareketlenmesi değildir onu heyecanlandıran
Tam da o an
Onun hayalini kurabilmektir
Hareketin donduğu
Denizin dinginliğe kavuştuğu
Rüzgârın esmediği bir anda
Çayırlar da susmuşken
Demirler paslanmıyorken
Nefesi bile tamamen durmuşken
sadece bir fısıltı duyulsun ister ağzından;
‘’Uçalım mı?’’
Bu bir soru değildir
Bir merak da
Bu bir tanımdır
Sessizleşen her şeyi dile getirmiştir sanki o an
Ve hareket tekrar donuklaşır
Sadece dudakları kımıldar
Belli belirsiz bir sesle yeniden;
‘’Uçalım mı’’ …
Bedenindeki bütün akış buna hazır
İhtiyacı olan tek şey
Devinimi başlatacak olan bir el
Her şey bu kadar dinginleşmişken
Kalbinin yerinden çıkacak gibi olması
Bütün enerjinin
Bir noktada toplanmasıyla açıklanabilir
‘’Yeryüzü’’nü kendi yüzüymüş gibi hayal eder
Topraktan kendine ait izleri toplarken.
Tam önünde gezinen karıncanın
Tedirginliği bulaşır ellerine,
Yüzü kızarır
Bu karınca bir ‘’şans’’tır onun için
İsmini öyle koyar
Yeniden doğrulur,
El ortada ‘yok’tur henüz
Kalbini heyecanla çarptıran enerjiyi
Ayaklarına yönlendirirken
Halen umudu vardır
Arkasına dönüp bakmaya niyetlenir
Kafasını yana doğru çevirmişken vazgeçer
Arkasında göremediği yer
Bir umuttur onun için
Dönüp o umudu köreltmektense
Arkasındaki elin ihtimali hep olsun ister
Ayaklarını toprağa değdirip sallanmaya başlar
Ve görüntü silikleşir
Ve son kez sorar kendisine
“Uçalım mı?”
178 notes
·
View notes
Birine güvenmek çok ayrı, sevmekten çok daha başka, değer vermekten daha üstlerde bi yerde, kaybetmeme çabasına değer tek duygu gibi.
13K notes
·
View notes
"renkler vardı gülfem, sesler şarkılar vardı, bazen öyle anlarımız olurdu ki alev saçlarından kıvılcımlar saçılırdı, gözlerinden yıldızlar görünürdü, şimdi hiç renk yok... "
15 notes
·
View notes
sancılı bir zihnin en verimli hasadı oluyor kelimeler.
158 notes
·
View notes
Gemi gelmiyor diye kuruyan bir deniz gördün mü?
362 notes
·
View notes
"Çok hızlı gidiyoruz, ruhlarımız geride kalıyor."
52 notes
·
View notes