Tumgik
oyasumifiratat · 1 year
Text
yiğidin borcu kamçısıdır
O kadar uzun zamandır blog tutuyorum ki artık aynı başlığı yazacağım diye tutuşuyorum bazen. Kız arkadaşım pazar günü mesaisini bitirip eve dönecek bir saate falan o gelmeden bi yazı yazayım dedim. 
Tumblr media
Sanki uzun bir otobüs yolculuğu gibiydi.
Borcum nihayet sonlandı. Bunun müjdesiyle başlıyorum bugünki blog girdime. Yarın bankaya gideceğim ve Temmuz ayından beri dünyamın değişmesine sebep olan bu illeti hayatımdan çıkaracağım. 
Bunu kız arkadaşıma borçluyum çok büyük ölçüde. Tam yedi aydır beraber seferber olup bütün yükü paylaştık. Kendisini çok sevdiğimi ve müteşekkir olduğumu belirtmezsem olmaz. Çok sağolasın küçük kıvır yumağım. 
Bu sene benim için iyi başladı diyemem aslında. Yine habersiz ortadan kayboldum ve önceki yazılarımı hatırlayamıyorum, heyecanlıyım ondan dönüp de bakamıyorum şimdi. O yüzden yine özet geçerek başlayalım.
Tumblr media
Kendimi tutuyorum hala yalan olmasın.
Senenin başında sırtımı yasladığım önemli bir yeri kaybettim. Mis Sokak bataklığındaki güvenli alanım, biricik iş yerimden kovuldum. Kovulmamın ardındaki sebepler beni üzen kısım, yoksa kovulmayı gerçekten umursamayabilirdim. 
Oradaki tek dostum, aynı zamanda iş arkadaşım, işletmecim, biricik kankam son ana kadar benden kovulacağım ihtimalini saklamaya çalışmış. O gün gittiğimde dükkana bana dürüstçe olan biteni anlattı. Çoğunlukla maddi, biraz da mental sorunlarımı bahane eden bir açıdan dolayı ortak/patron zırvalarıyla kapışmış. Benim için çok zor arkadaşımı kovuyorum şu an işten, diyor. Anlıyorum onu. Büyük ihtimalle kovulmamı engellemek için elinden geleni yaptı. Söylediğine göre bir ay önceden buna karar verilmiş çoktan, o da bu durumu değiştirebileceğine inanarak benden gizlemiş. Ona kızmıyorum ama işletmenin anarşist yapısına ve iş ahlakına ters düştü olanlar. Sonuçta uzun zamandır barın bütün iş yükü üzerimdeydi ve sorunsuz bir şekilde işleyişi devam ettirmiştim. 
Bu ayrılığın ardında sosyal nedenler de var, taksim bombası var, ocaktaki asgari ücret zammı var, var da var. 
Zaten ortaklar kadar pay alıyordum dükkanın gelirinden ve asgari zammı herhalde zaten hesaplarındaydı ki bu bir ay önceden verilmiş kararı açıklıyor gibi. 
Bu durum üzerine komplo teorilerini kenara bırakalım uzatmadan. 
Dostum bana iş bulma garantisi verdi ve o gün eve içim rahat döndüm. Sadece borcumun taksitleri sağolsun, böyle plansız bir işsizlik hali doğal olarak ufaktan canımı sıkmıştı. Yine de sevgilim de çalışıyor olduğundan ve kenarda bi miktar para tuttuğumdan bi süre idare edecek güvencem vardı. 
Çok sürmedi, araya küçük bir günlük bir iş ve sonrasında dostumdan aldığım bir telefon numarası, yeni iş yerimi buldum. 
Tumblr media
Dinlemeyi öğrendim gibi duruyor ama.
Yeni iş yerimde iyi bir maaşla işe başladım, güzel vaadler vardı. Ayrıca ilk defa “resmi” bir şekilde üç bardan sorumluydum. Bana ilk kez bu işleri yaptığım halimi hatırlatan ergen bir barboy bile sağladılar. 
Ergen barboyum arkası boş egosuyla, ne konuştuğunu bilmez, kendini akıllı sanan bir tipti. Yine de onu adam yerine koydum, çünkü bilirsiniz, insanlara size nasıl davranılmasını istiyorsanız öyle davranmalısınız. 
Beraber çalıştığım dönem boyunca hiçbir işe elim değmedi sağolsun. İki ay yattığım yerden para kazandım ve vaktimi kitap okuyarak, internette gezinerek geçirdim. Arada canım sıkılınca barboyuma sarıyor, iki üç tartaklayıp geri kaytarmaya dönüyordum. 
Güya, eleman sayımız artacak, işler çoğalacak ve ben de bar şefi olarak çalışacaktım. Bir tane kokteyl menüsü bile hazırladım orda geçirdiğim vakitte. Bu işte yetenekli olduğumu farkettim hatta, meğer başından böyle bir şey yapsaymışım daha çok kazanırmışım. 
Tabii, bomba bahanesi, deprem falan derken işler iyice durdu. Zaten tecrübesiz müdürümüz altından kalkamayacağını anlamış ki, işletmeyi devretme planları yapıyormuş bir süredir. Şubat ayının yirmisi gibi dükkan devredildi, yine işsiz kaldım. 
Senenin daha ilk çeyreğinde iki kere işsiz kalınca insanın morali bozuluyor. Bu sefer de bu dükkanın işletmecisiyle bir dostluk kurmuştuk, bana Büyük Ada’da bir iş ayarlamaya kalktılar. Ben de biraz dürtükleyip sonra vazgeçtim, çünkü oturup hesap kitap yaptığımda farkettim ki çoktan borcumu bitirecek parayı kazanmışım. 
Tumblr media
Kıp.
Günlerden pazar. Hiç yaratıcı hissetmiyorum. 
Dün gece yarısı bir kedinin doğumuna yardım ederek vakit geçiriyordum, küçük pıttığından yavrusunu ittirirken ıkınmasına yardım etmek için arka patilerine destek oldum ellerimle. Vıcık vıcık poşetli bir yavru fırlattı dışarıya. Paketini açtım, onu özgür bıraktım. 
Dürtükledim biraz, hareket etti, ağzını açıp nefes aldı, burnunu okşadım, göbek bağı hala küçük kedinin pıttığından içeriye bağlıydı. Kedi yorulmuş, yavrularını suratına bastırıp purrluyor, bana gözlerini kısıp kısıp öpücükler atıyordu. Charlie - Sevgilimin şişko, obez, şımarık kedisi - yatak masasının üstünden canlı canlı doğum anlarını izliyor, arada hisleyip kendi kendine geriliyordu. 
Normalde Charlie bu odada bulunma hakkına sahip olan tek kedidir. Sevgilim ev arkadaşıyla onun yüzünden problem yaşadığından ötürü, getirdik burda odacığımda dört duvar arasına hapsettik. Bütün gün etrafı dağıtıp pahalı elektronik aletlerimin arasında geziniyor. 
Küçük hamile kedimiz de aslında ev arkadaşımın kedilerinden biri. Üç tane kedileri var ve ikisi dişi. Senaryo hiç hoş değil, ikisi de hamile çünkü ve diğerinin de doğurmasına az kaldı. Dört tane bundan dört tane ondan olsa, evde on iki kediyle nasıl yaşayacağız hiçbir fikrim yok. Üstelik bizim odanın dışında kalan o üç kedi de birbirinden ayrı vahşi. Vahşi derken, sevgiye ve yemeğe o kadar açlar ki bazen zarar görme pahasına kendilerini aşırı tehlikeli pozisyonlara sokabiliyorlar. 
Hiçbirinin ismi yok. Bu da ayrı bi durum tabii. Sevgilimle beraber üçüne de aynı isimle sesleniyoruz. Cümle içinde kullanımlarımızdan zaten kimin kim olduğu anlaşılıyor. Turuncu olanı genelde kıtlıktan çıkmış gibi yemeklere saldırıyor, beyaz olan, yani doğum yapan, sadece sevgi ve şefkat istiyor, bir de böyle kırçıllı mırçıllı koyu bir tane var, o da sadece koltuğun bi köşesinde oturuyor. Hepsine foosa diyoruz. 
Neyse bizim foosa, gitmiş diğer iki foosanın arasında doğurmuş yavruları. Sesi bile çıkmamış yavrucağın. İlk doğumu bi de. Koltuğun üstündeki örtüye çıkmış üç tanesini oracıkta çıkarmış. Yavruların cıyaklamasından anladım doğum yaptığını. Gittiğimde foosalar oturmuş iki yanında sakin sakin izliyorlardı bizimkini. Yavruların göbek bağları kopmuş, plasentalar yenmiş, kurumuşlardı bile. Foosa nasıl da yavrulara salça olmamış, plasentaları yemeye kalkmamış bilemiyorum biraz hayret içindeyim.
İlk defa bir doğumu canlı canlı izledim böylece. Özel bir his yaşadım diyemem, büyülü de gelmedi öyle. Zaten izlerken ne kadar da dünya görüşüme etki etmediğini, hiçbir aydınlanma yaşayamadığımı düşündüm sadece. Yavrulara dokundum, onları düzenledim, foosaya plasentasını yesin diye baskı yaptım, kordon çiğnettim. Sanırım sadece evde yavru kediler gezecek diye biraz sevindim o kadar. Görseniz gerçekten çok tatlılar. 
Tumblr media
İnternet beni öldürüyor.
Bugün biraz sakinledim gibi hissediyorum. Hala bu son dönemin -Eğer blogdaki eski gönderilerimden hatırlıyorsanız rollercoaster gibi geçti- etkilerini üzerimden atamadım. Bir aydan fazladır hiçbir şey yapmadan yatıyorum. Biraz animasyon çalıştım, onu sonraki postuma saklıyorum şimdilik. Sevgilim eve dönmek üzere. Sadece sıkıcı şeyleri bir boşaltmak istedim, artık işten güçten, barlardan bahsetmek istemiyorum. Paradan bahsetmek istemiyorum. Yine kafamın içine dönebilmek, sadece hayatta kalmak için debelenmeyen, düşünen, fikirler üreten biri olmak istiyorum yeniden. Bunalmak istiyorum. Bunalmayı haketmek istiyorum. 
Hadi görüşürüz.
PS: Yazılarınızı okuyorum şimdi, her ne deliğe saklandıysanız çıkın özledim sizi.  
8 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
yer sarsılır
Tumblr media
Dünya sadece daha kötüye gidecek.
İlkokul resim öğretmenim bir gün bir tablosuyla sınıfa girdi. Tahtanın önünde şövaleye yerleştirdi ve sınıfa dönüp anlatmaya başladı.
Karmaşık bir görüntüydü, yarısı karanlık bir gökyüzünü, geri kalanı da yer kabuğunun daha da karanlık kesitinin tasvirini andırıyordu. O karanlık karmaşada tüten ve solmakta olan parıltılar anlattığına göre ölmekte olan kazazedelerin ruhlarıydı.
O zaman ucuz ve basit bulmuştum resmi. Hala da akla gelebilecek ilk fikir diye benzer düşünüyorum aslında. Küçükken ama empati kurmamıştım, şimdi daha etkileyici geliyor en azından. Çünkü şu detayı hatırlıyorum, bunu çizen ressam, resim öğretmenim de enkaz altındaydı ve o anlarda tecrübe ettikleriyle oluşan zihnindeki görüntüyü böyle resmedebilmişti.
Tumblr media
Ben tesadüflere inanamıyorum artık.
Bu büyük depremden önceki gün Kağıthane'de 3.1 büyüklüğünde başka bir deprem olmuştu. Yakın sayılsam da hissetmemiştim. O sırada uyuyordum sanırım. Çoğu depremi böyle hissetmem, bundan daha önce bahsetmiştim.
Yeni yeni farkediyorum ki bir İstanbullu olarak depremler hayatımın gidişatında aslında belirleyici bir role sahip.
Yazdığım bir hikaye var. Hikayemde depremlerle alakalı bazı konulara değiniyorum. Hatta geçtiğimiz haftalarda hikayem için araştırmalar yaparken bir tür komplo teorisinin temellerini atmış oldum. Hikayemde kurguma dahil edeceğimden burada bahsetmek istemiyorum ama irlde bu konuyu birkaç kişiye anlattım ve son anlatışım da Kağıthane depreminin üzerine eski iş arkadaşıma oldu. Güneydoğu Anadolu üzerine bir kısım geçmişti. Bunun üzerine deprem yaşanınca kendimi kahin gibi hissettim. Hatta komplo teorimin bir miktar anlam kazanmasını sağladı.
Kızarkadaşımın iş yerinde çalışan mutfak şefi ay dönümleri ve deprem arasında bir bağlantıdan söz etmiş. Kız arkadaşım bundan bahsedince onunla da oturup biraz konuştum. Astrolojiyle ilgilenen bir insan kendisi. Skeptik bir şekilde yaklaştığını ama bir yandan aynı benim yaptığım gibi kendi kurduğu bu bağlantılarda da bir pattern gözlemlediğini gördüm. Komplo teorisi olduğu kadar ikna edici korkunç bir yana sahip onun anlattıkları da.
Ve her depremde olduğu gibi Büyük İstanbul Depremi yine gündem konusu. Ve evet yaklaştığını kemiklerimde hissediyorum.
Tumblr media
Nefret ederim yüksek ahlaktan.
Annem aradı, gönüllü olarak afet bölgesine gitmemi önerdi. Borcum var benim dedim, öyle bir opsiyonum yok. Şimdi senin borcun mu oldu, diye sordu. Çok sinirlendim telefonu kapattım.
Birkaç dakika geçti, yine aradı.
Kızkardeşime dağcılık ekipmanlarımdan vermemi istedi o da gidecekmiş falan. Hayır dedim. Vicdansız olmakla suçlandım bir de üstüne. İyice sinirlendim bu sefer yüzüne kapattım bu sefer.
Sinirim geçmedi.
Geri arayıp küfrettim. Duymadı, tekrar aynı küfürleri söyledim. Kapattım telefonu. Sinirim hala geçmedi.
Tumblr media
...
Annemin bir kehaneti var. Belki de bunun için beni aramıştı. 99 depreminin ardından gördüğü bir rüya, belki daha önce buraya yazmışımdır. Şimdi kontrol edemiyorum ama yeniden bahsetmekte bi sakınca yok.
Rüyasında bir adamın deprem sonrasında insanlara yardım etmesini izliyor. Genç bir adam, belki bir doktor. Lost'un ilk bölümünü andıran bir afet sahnesi. Annem hayranlıkla izliyor ve oğlunun da öyle olmasını diliyor.
Sonra bir kadın geliyor, yaşlı bir teyze sanırım. Annemi tebrik ediyor böyle vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirdiği için.
Fantazisi gerçekleşmediği için üzgünüm. Eğer gerçekten düzgün yetişseydim belki kendimi düşünmez gider afet bölgesinde bir işe yarardım.
Zamanında tıp okumayı düşünmüştüm. Ya da en azından dağcılık tecrübelerimden sonra AFAD eğitimlerimi tamamlayacak vaktim olsaydı, o da yine annemle tartışıp evsiz kalmamla beraber yok olmuş başka bir fikirdi tabii, belki gidip rüyalarına konu olan kahraman olurdum. Hayat işte.
Tumblr media
...
İş yerimi değiştirdim, bunun hakkında ayrı bir post atarım. Hayat pek iyiye gitmiyor benim için. Hele bu bombadan sonra ard arda sorunlar zincirlemesiyle karşı karşıya kaldım. İhanete uğrayıp durdum.
Yeni fırsatlarsa kesin değil, hatta çok belirsizler. Yine başka bir bok çukuruna düşüyorum gibi. Umarım sağ salim atlatırım. Kişisel blogum da biraz ilginçleşir belki.
Teşekkürler.
3 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
sen ben ve üçümüz
Tumblr media
Bu yıl beklediğimden çok daha fazlasını yaşadım.
Yoktum. Benden bekleyeceğiniz gibi yine haber vermeden ortadan kayboldum. Güzel haberlerim var ama, ben sanırım nihayet bir şeyleri başardım.
Mesela yalnızlığımdan bahseder dururdum, artık yalnız değilim. Yanımda hep o var, her yerde, her durumda beraberiz. Bazen gerçek gelmediği, bir sanrı olduğu düşüncesine bile kapıldığım oldu. Çünkü varlığı neredeyse Tanrı'nın ya da üst bir mekanizmanın kanıtı oldu. Bana bir melek yolladı.
Bu başka bir anlam da taşıyor, eğer günahlarımın cezası bu kadar kısa sürdüyse demek ki günahlarım o kadar da ağır değilmiş. Günahlarımın bedeli bu kadarsa, yeni günahlara hayatımın kalanında da yer olacakmış. Ben bunu çıkardım geride bıraktığımız şu son seneden.
Tumblr media
Ben hayatım boyunca seni bekledim.
Biraz kaybettiğimiz vakti toparlayalım. Görüşmeyeli neler yaptığımı anlatayım;
Bir sevgilim var artık, önceden bahsetmiştim. Beraberiz sürekli. Son zamanlarda beraber akıl sağlığımız için savaş veriyoruz. Zorlu çalışma şartları, maddi sıkıntılar falan derken kafayı yedik biraz. Üstelik akıl sağlığı hadi neyse, fiziksel sıkıntılarımız da var.
Son ettiğim kavgadan beridir sol kaburgalarımda bir hasar var geçmeyen. Kavga iki saniye sürmüş ve ezici bir şekilde sonlandırmış olsam da, düşmanımı yere vurduğum sırada üstüne yanlış düşmüş olmalıyım. Zaten sinirim bozuktu bu sıralar, canım yandığı için asabiliğimi kendime sakladım. Olur da benzer bir şey yaşasam sakatlığımdan ötürü şiddet eğilimimi dizginlerdim.
Onun da vücudunda tekrarlayan bir hastalığı var, ateşler içinde, orası burası ağrıyor falan. Dinlenemediği için de geçemiyor.
İlaca başlamıştım, ilk ay bitince kontrolde ilacın dozu arttırıldı, ikinci bi ilaç daha orta seviye dozdan reçeteme eklendi. İyi hissediyorum gibi, yeni reçetenin ilk günü bulutlara çıktıydım zaten. Şimdi bedenim alıştı gibi.
Ben bu mental sorunlarla başa çıkma meselesinde ilaca karşı olan kesimi anlamıyorum gerçekten. Her neyse.
Odamı düzenledik, daha yaşanabilir bir yer haline getirmeye uğraşıyoruz. Kocaman bir yatak sipariş ettik iki metreye bir seksen. İlk defa kocaman bir yatağım olacak. Sonunda rahat rahat yayılarak uyuyabileceğiz heyecanlıyım. Şöyle toparladığım bi vakit sipariş ettiğim eşyalarla beraber fotoğrafını çeker buraya koyarım.
Tumblr media
Hedef 2023 demişlerdi, dört gözle bekliyoruz.
Yeni yıla girerken herkes çalışıyor çevremde, ben tatil yapacağım. Boşuna bizim bara gelmeyin, hatta mümkünse Taksim'e çıkmayın. O cümbüşün içinde kalmak istemezsiniz.
Her yıl sonunda herkes gibi gelecek planları yaparım. Bu sefer asgari ücret üzerinden tahmini bir plan yaptım. Onunla beraber maddi gücümüzü birleştirdiğimizden güzel rakamlar çıktı ortaya. Eğer her şey yolunda ilerlerse yedi ayın sonunda hem borcumu sonlandırabilirim, hem de yeni bir başlangıç yapacak vakti kazanmış olacağım gibi duruyor. Birkaç ay çalışmak zorunda kalmadan, belki sadece haftasonları çalışarak yeni fırsatlar kovalarım.
Tumblr media
İntihar edeceksek borcunu ödemeyelim.
Bu ara ilişkilerimde geçmişte kullandığım yöntemleri yeniden kullanmaya başladım. Çevremdeki insanları düşüncelerime maruz bırakıyorum ve tepkilerini ölçüyorum. Onları dürtüp haklarında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. İlgimi çektiği için değil de, belki içlerinde ilgimi çekebilecek bir şey bulurum belki diye.
İyi arkadaş olabileceğim bazı seçenekler belirmeye başladı etrafta dışarı dönük davranmaya başladığımdan beri. Vaktim olmadığından onlara vakit ayıramasam bile, gelecekte vaktim olduğunda etrafımda olmalarını istiyorum. Belki onlara ilham olacak şeyler yaparım.
Son yolculuğumun etkisi sanırım, onun da desteğiyle yeni şeyler deniyorum hayatta. Ve şu anlık gayet başarılı gidiyor her şey. Yerleşiyorum, hayata karışıyorum ve mümkün olduğu vakit yeniden yeşereceğim günleri bekliyorum. Testim sadece sabır ve şanslıyım ki iyi olduğum bir konu.
Tumblr media
Bu yazıyla beraber blogumu tekrar paylaşacağım. O yüzden eğer ilk kez okuyorsanız, teşekkür ederim. Kişisel blogum bazen bir günlük, bazen hikaye vakti, bazen de bazı konuların çarpık zihnimden geçerken nasıl şekillendiği hakkında.
Tumblr sağolsun indexleyemediğim için buraya yazıyorum, tavsiye edilen okuma sırası için kaydırıp aşağı ilk postu bulunuz, oradan yukarıya, mümkünse boş vaktinizde tek seferde okuyabildiğiniz kadar okuyun. Yeni yılla beraber günlük postlara devam edebilirim ama aksadığı da olmakta. Eğer bir tumblr hesabınız yoksa açın, böylece bloguma soru kısmından fikirlerinizi, sorularınızı, yazmak istediğiniz her şeyi yollayabilirsiniz.
Eğer paylaşılmasını istemediğiniz bir şeyden bahsetmek isterseniz belirtin, sorunuzu yayınlamam, sadece bir sonraki yazıda size ithaf edeceğim bir kısımda cevabımı veririm. Sizden başkası anlamaz.
Tamamen kendi postunuzu oluşturabilirsiniz, kendi yorumumla, belki de yorumuma bile gerek kalmadan yayınlarım.
Hatta ilginizi çekiyorsa, blogun başındaki posta sizin de blogunuzu eklerim.
Tumblr media
Ama biz öyle olmak zorunda değiliz.
Yeni yıl umarım herkese beklediklerini ve fazlasını sunar. Yaşamaktan korkmayın, yaşadığınız için onlar korksun.
Kişisel blogumu okuduğunuz için teşekkürler.
2 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
korkunç gerçek
Tumblr media
Belli ki hayallerimizi yaşayamayacağız.
Hala geleceğe dair bir planım yok. Arkadaşımla konuşurken içinden geçeni söyledi, olacak, dedi. Acele etme, siz anı yaşıyorsunuz. Bir süre keyfini çıkar, dedi.
Yatmak ve kalkmak, beraber sürünmek. Süründükçe güçlenmek.
Eskisi kadar güçlü değilim bunu biliyorum ve eskisi kadar güçlü olmamamı tek bir şeye bağlayabilirim.
Kendimle barışıklığıma.
Tumblr media
Gözlerim sadece seni görüyor. Üstümden inmiyorsun ki.
Öncelikle korkunç biriyim, bunlardan bahsetmek istemiyorum ama her yaptığım gerçekten yanıma kalıyor. Kendime olan nefretim başıma gelen kötü şeyleri ceza olarak algılatsa da bana, hayır. Ben asla gerçekten cezamı çekmiyorum.
Yani çekiyorum aslında da, vicdanıma kalmış.
Güzel şeyler yaşamayı sevmiyorum mesela, mutlu olmayı falan. İşte o zaman haketmediğim bir şey yaşıyor gibi oluyorum.
Bunlar beni durdurmuyor tabii, hatta gücümü bundan alıyorum. Haketmediğim şeyleri elde ederek kazanıyorum bu savaşı. Ben modern dünya koşullarında gerçek bir kahramanım.
Sisteme karşı gelmeden onun meyvelerinden faydalanıyorum. Büyük kötüye pipetimi batırmışım hüpp diye kanını emiyorum. Ben böyle bi canavarım.
Tumblr media
Asla ama asla diğerleri gibi olmayacağım.
Çekici biriyimdir de, ne kadar bela ve dert varsa hepsini kendime çekerim.
Kendime çekiliyorum bazen aynanın karşısında. Paralel evrenin diğer ucunda iyi hayatı o yaşarken ben burda duramam diyorum. Aynayı kırmadan diğer tarafa geçmeye çalışıyorum. Beni engelliyor ama. Elimi koyuyorum, elini koyuyor. Kafamı sokim diyorum kafa atıyo bana.
Hani kendimden ne saklıyorum öbür tarafta bilmiyorum ki. Bundan daha iyi ne olabilir?
Tumblr media
Gerçeklik görecelidir.
Bu son yazılarda kendime dönük çok şey yazdım. Beni tanıyorsunuz artık, şimdi aslında hikayeyi genişletmek gerekiyor. Biraz dünyadan, biraz çevremdeki insanlardan yazmaya başlayacağım.
Saçmalıklarımı okuduğunuz için teşekkürler.
2 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
yanıma kalanlar - kötücül oğlan
Tumblr media
Yine kendi pisliğiyle besledim onları.
Son iki hapı da beraber yuttu. İlk bu ilaçları kullandığında evin kapısının önünde panik atak geçirmişti. Pembe küçük tabletler. O kadar küçük ki, çakmak taşını andırıyorlar. Bu sefer iki tanesini birden içiyor, sertralin, bazen iyi hissettiriyor. Çok zayıf bi ekstazi kullanmış gibi.
Kötücül oğlan, eskiden de kötü şeyler yapardı. Bu sefer yaptığı o yüzden biraz hafif kalıyor. Hiç kimse hesap sormuyor zaten.
Çenesi kasılıyor. Seratonin salgılanıyor demek bu. İlaç çalışıyor. Günün büyük kısmı böyle yarım bir mutlulukla geçecek. Saate baktığında memnun hissediyor bu yüzden.
Kötü kız odaya eşikten bakıyor. Çıplak şirin ayakları var, soğuk yerlere basmak istemiyor ki bi ayağı diğerinin üstünde duruyor. Üstünde bol tişört, uzun saçları, uykudan yeni uyanmış gibi.
Kötü kız başına ne gelirse hakediyor. Oğlan iki parmağı havada zafer işareti yapıyor gözlerinin içine bakarak. Kız bu dünyadaki yerini anlıyor.
Tehlikeli olan oğlan değil, ona olan hisleri. Kendini kaybedip de kapılacak olur, timsah gibi onu kapacaktır elbet. Ama bu onun doğası, timsah olan suda yüzmek de onun seçimiydi.
"Al götür hepsi senin olsun."
Oğlan konuşmaz, neden konuşsun? Kalkıp ağlayan kızı suratından yaklıyor. Her şey belli, kız hala onu öpüyor.
Öpüyor ve yanına kâr kalıyor.
Tumblr media
4 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
görüşürüz ezikler
Tumblr media
Bugün kara defterleri kara kutulardan çıkarıp karıştıracağız.
Uyku sorunları çekiyorum bi süredir. O yüzden kafein haplarıyla desteklenen bi gündüz hayatım var. Yani sorun uyuyamamak değil de uyanık kalmak.
Garip uykulu halisünasyonlar da var tabii.
Hatırlıyo olsam bahsederdim fakat bi iki muhabbete konu olan olay dışında hatırlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü çoğunlukla uykuluyken başıma geliyor, unutmamak elde değil. Bazen gölge insanlar, bazen kompleks konseptler manifest olabiliyor.
Psikiyatr randevusu aldım, gittiğimde bu konuları da konuşacağım.
Tumblr media
Aslında çocukluğumdan bahsetmek için yazmaya başladım bu postu.
Çocukluğumu düşünüyorum da, aklıma ilk gelen görüntü şu; odamda, yalnız başıma oyuncaklarla oynuyorum. Arkaplanda bir ranza var, karşımdan güneş vuruyor içeri, havada uçan toz parçaları falan. Yalnızım ve bu tamamen fabrikasyon bir imaj. Gerçek bir anı değil.
Yıl 99, deprem olmuş, İstanbul yerlebir.
Hatırlıyorum demiştim, babam inanmadı doğal olarak. 2 yaşında ne hatırlayabilirdim ki yani. Anlatmaya başladım, inanmaya başladı, oturdum evin krokisini çiziyorum, şaşkınlık içinde izliyor. Bazen garip şeyler hatırlıyorum.
Toplu otuzbir seansı mesela, ilkokulun en saçma zamanları. Sadece durup izlemiştim şok içinde.
Tumblr media
Anlamadığım, sonra niye öpüşmedi bunlar.
Çocukluğumu unutuyorum bunu farkediyorum. Bu beni rahatsız etmiyor. Çocukluğumun özel bi yanı yok çünkü boktan sayılır. Ailem sikko olduğundan olsa gerek, vizyonsuz bi çocukluk geçirdim. Beni kurtaran internet oldu.
Martin Mystere'in bir cildinde vardı. Makinelerin yetiştirdiği çocuk diye. O benim işte. Beni makineler büyüttü!
İnternet tanrılarına teşekkür ederim. Herkese ii geceler.
5 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
kimin sesi - çiğ fındıklar 1
Tumblr media
Akıntı hızlandıkça günler kısalır.
"Bana istemediğin bir şey söyle. Listeye ekleyeceğim."
"İstemediğim bir şey? Nasıl şey gibi mi?"
"Gibi. İstemediğin herhangi bir şey."
"Senden ayrı kalmak."
Bir yandan onlar dünyayı kurtarmakla uğraşırken ben burada sefa sürüyorum. Gerçi bir ilerleme katettikleri yok, işler fena durgun. Her buluştuğumuzda sadece birkaç paket sigara içip dağılıyoruz. Masada bir sürü kağıt, hiçbirinin üzerinde önemli bir şey yazmıyor. Bu işe nasıl vakit ayırıyorlar anlamıyorum. Annesiyle yaşamayan birinin yapabileceği yürden bi iş sayılmaz.
Dünyayı kurtarıyoruz dedim. Her şeyden önce mahallemizi kurtarmaya çalışıyoruz bu aralar. Yakında seçimler var ve tarikatçılar semti ele geçircek gibi duruyor.
"Başkan gerçekten karanlık lordu kontrol etmek mi istiyor?"
"Eğer Bakırköy'ü de ele geçirirse evet amacı bu."
"N'apacaksınız?"
"Hiçbir fikrim yok."
Aslında ermeni mezarlığındaki köşkten bir eşya çalacağız. Sözlerimi tutarım ben, kimseye söyleme dedilerse söylemem. Bu bize biraz zaman kazandıracak.
Ayağa kalktım, mermerden kıçıma geçen soğuk sindirim organlarıma ulaşmıştı artık. Döndüm elimi uzattım.
"Evine bırakayım seni geç oldu artık."
"Gitmek istemiyorum."
Saat yedi buçukta hava kararıyor artık. Hava da soğuk, montum olmasa zaten bu saatte burda duramazdım. Keşke gece aynı eve dönseydik, hiç böyle köşe başlarında birbirimize eziyet etmezdik.
"Ben de gitmek istemiyorum ama bizimki işten çıkıyor birazdan. Benim de orda olmam lazım."
"Beni de götür."
"Olmaz gemiye kız almıyoruz. Özür dilerim."
Suratını asma, hayır. Elimi tutup kalkarken somurtuyor. Ne zaman evli evine, köylü köyüne gidecek olsa bunu yaşıyoruz. Dünyayı kurtaracağım ben kızım. Seni nasıl peşimden sürüklerim böyle pis bir işe?
Yürürken de birbirimize bağlıyız. Parmaklarımız birbirine geçmiş dolanmışız. Montumun cırtları onunkilere yapışıyor. Evinin sokağına geliyoruz, yine köşe başı. Sarılıyor bana.
Boy farkı var biraz, komik sarılıyoruz. Kimseler görmesin diye de iyice duvara yaslanmışız, binadan biyerlerden sular damlıyor üstümüze.
Tumblr media
Günler kısaldıkça ömrün.
Pişman olmak için güzel bir gece, az daha öpüşüyorduk. Şimdi gelmiş bu deri ceketli ihtiyarların arasında pinekliyorum. Önümde neskafe bardağı var, ucuz hafif seramik kupada buharı tütüyor. Kupa plastik gibi. İçmek için çok sıcak, kağıt paketli yarısı ıslanmış küp şekerlerden birini içine atıyorum. Şeker de plastik sanki, biraz zor eriyor. Bayattır heralde, diyorum içime doğru.
"Bir şey mi dedin?" Soykan abi soruyor.
"Yok abi."
"Yok yok dedin, olum gevelemesene şu lafları. Her fikre ihtiyacımız var şu anda."
"Hayat," diyorum. "Hayat bayat."
"Sağol fikrin için amınakoduğum."
Parmağımla önümdeki buruşturulmuş şeker paketine bi fiske vuruyorum. Tıp deyip sekiyor, Kenan'ın önüne düşüyor. O çok sigara içmiş heralde, yeşil masa örtüsünün üstü beyaz beyaz olmuş küllerden, paketi alıp bi kez daha buruşturuyor, ucuz siyah plastikten küllüğün içine koyuyor.
Eleman geliyor küllüğü boşaltmaya. Dönüp soruyorum;
"Abi bu masa örtüsü kıskaçları var ya, şunlar." Gösteriyorum önümdekini, parmağımla bastırıyorum üstüne. Adam cümlemi bitirmemi bekliyor.
"He bunları nerden alıyonuz siz?" Adam bakmaya devam ediyor. "Gerçekten, bunları kim satıyo ya?"
"Ne markette ne bakkalda ne bi milyoncuda gördüm daha önce. Ama bütün çaycılarda kafelerde var." Bakıyorum adam düşünüyor gibi, devam ediyorum konuşmaya.
"Hani nalbur desem değil, nalburda masa örtüsü tutacağı olur mu ya? Ne bilim, Kenan, bunları ermeniler yapıyor olmasın?"
Herkes durup izliyor anlamsız sohbetimi. Küfürlerini duyar gibiyim. Çok da sikimde yani ben annemle yaşamıyorum.
Çaycı omuz silkip terkediyor ortamı. Başbaşa kalınca kağıtlar hışırdıyor.
Tumblr media
Ömrün de bitti işte sonunda.
"Bugün de değilmiş be ya."
Mezarın iblisi parmaklıkların tepesinde çömmüş, iç geçiriyor. "Kısmet."
"Yok ben anlamıyorum, alt tarafı şuna çekiçle vurcaz serbest kalacaksın, niye yapmıyoruz anlamadım."
"Güvenlik kamerası var şurda." Uzun turşu gibi parmağıyla gösteriyor.
"E- onu da kırarım o zaman. Kim napıcak?"
İblis yüzünü ovuyor, "Sen bilirsin Fırat, benden de isteyebilirsin yani."
"Yemezler, kimbilir karşılığında ne isteyeceksin."
İblis mühre doğru bakıyor. İç çekiyor yine. "Ne biliyorsan onu yap." Anlamıyorum ki bir şey yapayım.
"Anlamıyorum ki bir şey yapayım!" Kızıyorum iblise. Sigaramı içeri atıyorum. Sigaraya sonra bana bakıyor.
"Allah belanı versin Fırat."
1 note · View note
oyasumifiratat · 1 year
Text
potansiyel katil
Tumblr media
Bir ilişkinin en zor kısmı vedalaşmak sanırım.
Saçımı yine boyadım geçen gün. Daha doğrusu açtım. Şu an çirkin sarı bir rengi var. Mecbur insan içine çıkmam gereken bir işe sahibim, üstelik barın arkası dükkandaki en aydınlık yer. Spotlar benim üzerimde.
Rahatsız etmezdi aslında ama talihsiz bir şekilde saçımın bir kısmını kaybettim. Son boyadığımda siyaha boyamıştım, yeni saçlar iyi durumdalar ama yıpranan kısımlar pişmaniye gibi parça parça elime geldi. Erkek adamım çok da takmadım açıkçası. Beni üzen şey berbere bozuk saçları düzeltmeye gittiğimde karşılaştığım manzara oldu.
Bi baktım ki berber kapalı. Cama da yazı asmışlar bitane, cenazemiz şurda falan başımız sağolsun ayağına. Biraz taş tekmeledim dükkanın önünde. Bir adam söyledi, kel olan dedi. Benim berberim de keldi. Saçımı düzgün kesen tek berberi de böyle kaybettim, ikinci traşımı olamadan. Yapacak bir şey yok, yarın dedim. Yarın gelirim.
Tumblr media
Harcadığım potansiyeller beni borca soktu en başında.
Ertesi gün içeri girip baş sağlığı diledim diğer berbere. Oturdum koltuğa anlatmaya başladım istediğim saç kesimini. Elimle gösteriyorum falan, bu anladım anladım diyip makasla daldı birden. Kase kesim yaptırırım hep, güzelim tepe saçlarıma dalınca makasla elimin tersiyle itip durdurdum.
"Napıyorsun ya?"
O sırada içeri benim berber girdi. Diyemedim öldün sandım diye. Abi dedim müsait misin, ben senin koltuğa gelim.
Meğer altı berber çalışıyormuş dükkanda. Üçü başka diyarlara, önceki gün de biri diğer dünyaya göçmüş. Diğer berberi azarlayarak şöyle bi saçlarıma baktı. Dedim abi kes gitsin. Biraz garip bi saç modeli tasarladık ayaküstü en azından memnun kalktım koltuktan.
Tumblr media
Saçlarım kısa kesince şövalyelere benziyorum. Belki beyaz bir atım olsa biner gezerim.
Önüne gelen yorum yaptı. Bazıları yaşlı gibi davranmamak için sesini çıkarmıyor, anlıyoruz böyle çılgın şeyleri modundalar. Bi de mutfak goblinlerinden uzun olanı var çok güzel bir şey dedi.
"Tecavüz etmişsin kafana."
Bir kere de demedi ama karşı da gelemedim. On dakka geç gitsem berbere belki daha yakışıklı hissedebilirdim. Başka yorum yapma cürretinde olanları da kötü hissettirmek için onlara önceki saç boyatmalarımda yorum yapan insanlardan bahsettim. Nasıl bahsettiğimi duyunca sesleri kesildi zaten.
"Oo, geri dönmüşsün sarıya!"
Bazı insanlar da özlemiş bu halimi. Sırada beyaz var dedim. Saçımı biraz uzatmam lazım ama. Bu sefer heralde en az bi ay beklerim ikinci tur için.
Tumblr media
Günlerim zevk sefa ve özlem içinde geçiyor. Sevgilim nerdesin?
Şu gey katile benzedim saçımı açınca, yani o kadar da benzemedim de ev arkadaşım ben salonun ortasında gerinirken böyle bi yorum yaptı. Geçen salonda belgeselini izliyorduk.
Hakkında şey demiştim; "Birini öldürecek olsam bu asla Ekin olmazdı. Çünkü annesiyle falan bile konuşurken 'Fırat da burda' falan diye rapor veriyor."
Başına bişey gelse ilk şüpheli benim. Ona göre de bu kişi kız arkadaşı. Ama onun cinayet işlediği bi dünyada herhalde yaşamak istemezdim.
Neyse iyi gibiyim bu günlerde. Yeni yeni hissetmeye başladım belki güzel şeyler yazarım.
3 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
blogumu okuyanlar
Tumblr media
Hepimiz birisi için yazıyoruz.
Blog tutmaya yeniden başlamamla peşimden birilerini de bu karanlık hobiye sürükledim. Şimdi bu insanları teşvik eden kişi olduğumdan kendilerinin bloglarını burada sizin için tanıtıyorum. Bazı gönderilerini zaten blogumda yayınladım birbirimizi görüp tanıyalım diye ama bundan sonra direkt kolayca ulaşmak için bu postu hazırlayasım geldi.
wworldisyours
İstanbul'a sonradan yerleşmiş, ekmeğini taştan çıkaran genç bir ofis çalışanı. Gündelik yaşantısındaki bunalımları ve çevresiyle etkileşimi hakkında yazıyor.
watermelonelywizard
En geveze blog yazarımız. Canayakın meraklı halleri ve kavuşamadığı Lotte'sine yazdığı acıklı mektuplarıyla tam bir romantik. Büyümekte olan bir akıl.
ivykosa
Tonu belirleyen ben olduğumdan bütün bu bloglar biraz uslup olarak birbirine benzese de, ivy'nin blogu bana ayrı bi yakın geliyor. Deli heralde, biraz gotik.
bonus:
kaburgadacicekler
Bizden farklı, melankolik şiirsel ya da şiir gibi şeyler atıyor arada. Uzak sayılmaz ama yakın gibi de. Bi gün eve yakın bir atış yapmasını bekliyorum ki reblogliyim.
Tumblr media
O birisi okur belki diye.
Aç gözlülük heralde, daha fazla insan görmek istiyorum burda. Şu ilk postları üstünden attıkça daha da ilginç haller alacak bu bloglar çünkü, garip bir kültür doğacak belki. Belki de sadece birbirimize mesajlar bırakmış olacağız kimsenin bilmediği, dönüp bakmadığı bir panoya.
Kişisel blogumu ve onların kişisel bloglarını okuduğunuz için teşekkür ederim.
6 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
mutluluğun sırrı
Tumblr media
Kızarkadaşımdan nihayet ayrılıp kendimi onun yarattığı negatif şeylerden kurtardığımdan beridir iyi hisler içindeyim. Kötü hissetmeden, sadece ileriye gidiyorum.
Şimdi biraz rantlama vakti.
Aptal orospu zaten geçmişten bahsetmeden duramıyordu. Bütün ilişki zaten başından beri guilt trippingle manipüle edilmem üzerineydi.
Bu kişinin materyal dertleri beni çok sıkıyordu. Öküz yüküyle parası olmasına rağmen ne bu parayı yönetebiliyor ne de sürekli para harcaması elle tutulur bir sonuç yaratıyordu. Üstelik bunun getirdiği tembellik ve şımarıklık karakterini büyük derecede etkilemiş. Haftanın altı günü çalıştığımdan eve sadece uyumaya giderdim ama nedense evdeki bütün problemler benden sebepliydi. Zaten bir noktada evde su bile içmeyi bırakmıştım bu yüzden.
İlişkilerde ortak alanlardan çok ortak değerler olmalıdır.
Tiksindiğim o normal insanlara benziyor. Onlara özeniyor ve benden aşkımı bekliyor.
Benim ait olduğum kesim arasında, artık adına her ne dersek, eski kız arkadaşım aşırı zayıf bi karakterdi zaten. İnsanların ona bayıldığını sanar mesela, oysaki kendisiyle iletişim kuran insan kitlesi sadece simpler falan. Şaka yapmıyorum, ilişkimiz başladığında sosyal hayatı anında bitti.
Bu son bir senelik ilişkimizde bile ilk ay dışında sanırım benden bile doğru düzgün sevgi görmedi. Sadece konuşmasın, dırdır yapmasın ya da sorun çıkarmasın diye eylemek için arada huyuna gidiyordum.
Aslında kızmam çok yanlış, çünkü kendisi anca gelip geçer bir yan karakter olarak kalmalıyken ona başrol olma şansını verdim. O da görüp görebileceğim en karikatürize memnuniyetsiz ev hanımı karakterine büründü. Bazı insanlar gerçekten eğitilmezler.
Size önerim, asla sessizce peşinizde gezen ve o sırada yaşadığınız tecrübeye bir şey katmayan birine vaktinizi harcamayın.
Tumblr media
Yumuşak popolu kızlar en iyisi, sert popolular ortadan kaybolabilirler.
Blogumu okuyan bazı insanlar henüz ergen olduklarından bu ayıplı kısmı okumalarını önermiyorum.
İlişkide seks önemli bir olay.
Eğer yetişkinseniz seks gerçekten problem haline getirilmemesi gereken bir konu. Ergenlikte bulduğun her yüzeye iki sürtüp yeterince mutlu hissedebiliyosun ama iş yirmili yaşlarda farklı bir hal alıyor. Zaten bu konulara farklı bakış açısı olan biri olarak sorunlar yaşıyordum ve yetişkinliğe geçiş hiç de yararlı olmadı benim için.
Dikkat edilmesi gereken birkaç şey var.
Öncelikle seks normal bir olay değildir. Doğal bir ihtiyaç abi yaa, falan muhabbetlerine kanıp normalleştirmeyin. Bir insan hayli hayli seks yapmadan yaşar ve eksiklik hissetmeyebilir. Seks sosyal bir etkinliktir ve nasıl her önünüze gelenle sıkı fıkı dost olmuyorsanız, önünüze gelenle de sikişemezsiniz.
Seks iki insan arasında özel bir iletişim yoludur ve sizde izler bırakır. Araya kaynattığım hiçbir casual seks tecrübem beni tam anlamıyla memnun etmedi. Sosyal zaferler kazanmanın tatminiyetini yaşayıp varoluşsal masturbasyonuma malzeme çıkardıysam da bi halta yaradığını söyleyemem günün sonunda.
Seks ödül değildir. Biriyle belli şekilde davranıyor diye seks yapmamalısınız, seks içten gelir, belli ritüelleri vardır. Onlar yerine getirilir, beraber yorganın altıma girersiniz. Eğer seksi ilişkide ödül ya da ceza olarak kullanıyorsanız ilişki zaten geri döndürülemez hasarlar almıştır.
Bence bir ilişki taraflardan biri seks başlatmaya kalktığında red yerse bitmiştir. Bunun da bir çözümü olduğunu sanmıyorum açıkçası.
Eski kızarkadaşım yatakta baya sıkıcı biri. Japon pornolarındaki kızlar gibi davranıyor ama ne sesi çıkıyor ne de çılgın yönleri var. Bu konuyu konuştuğumda da ödül ceza muhabbeti yaptı ve açıkçası uğraşmak yerine direkt seks başlatmayı kestim.
Ben kesince de tamamen durdu, çünkü seks başlatmayı beceremediğinden ve seksapelitesi olmadığımdan birkaç kere ne yaptığını anlamayıp terslemişim. Beraber yaşayan çiftler arasında sürekli sürtüşmeler elleşmeler olur. O yüzden yanlış yorumlayıp üstüne gitmemem mümkün. Hem iki okşadı diye kalkıp üstüne atlamamı bekliyor olöası da biraz saçma. Çünkü yine bütün iş bana kalıyor. Kendisi her seferinde berbat kondüsyonu ve kötü mobilitysi yüzünden bütün hareketi bana bırakıyor. Sonucu zaten bildiğimden bazen efora değmediğini düşünüp görmezden geliyordum. Otuzbiri onla sikişmeye tercih ediyordum.
Tumblr media
Mutluluğun sırrı doğum kontrol haplarıdır.
Yani zaten libidosu yerinde olan biri değildi. Seksi de sadece istediği şeyi elde etmek için yapan türde birisi. Yanlış anlamayın, bana herhalde gerçekten aşık olduğunu düşündüğüm tek kişiydi bir zamanlar. Gerçekten bu konuda kötü ve ilk sekslerimiz aşırı mekanik ve ruhsuzdu.
Doğum kontrol hapları işin içine girince zaten iyice menapozlu teyzelere dönüştü. Sağlıklı ilişkilerde ve insanlarda sorun yaratacağını düşünmüyorum ama biraz kumar gibi geliyor hap olayı.
Yatakta sizinle hareket etmeyen biri kadar can sıkıcı bir şey yok. Çektiğinizde gelmez, ittiğinizde gitmez, hantal hamtal hareket ederler falan. Zeynep de zaten eski kızarkadaşım gibiydi, iki öpüşelim diyip yanaşsam kendimi içi su dolu bi fıçıyla boğuşuyormuş gibi buluyordum. İlişkideki rollerinize göre bu değişebilir belki, daha dominant birinin daha sabit olması, çok sarsılmaması beklendik bi davranış olur ama bu örneklerde klasik denizyıldızı gibi yatan kızlardan bahsediyorum.
Tumblr media
Burası bunun için var değil mi?
Yani gel sıkıcı bir insan ol, normi gibi davran, seks oyunun zayıf olsun bir de aşk yaşamak iste. Yazık.
Sevilmek için sevilesi bi insan olmanız gerekiyor. Ya da gerçekten öyle bir parça olacaksınız ki sizi beğenen biri başka kimseyi beğenemiyor olacak.
Ortak değerler de şunun için önemli, eğer materyal şeyler benim için önemli değilse benim için kaç para harcadığınım hiçbir anlamı olmayacak. Eski kızarkadaşım üç kuruş harcasa lafını yapardı. Yani dikkat edin, sizin için önemli olmayan şeyler size sunuluyorsa ve bunun lafı geçiyorsa o ilişkiyi bi gözden geçirmek gerekiyo olabilir. Belki de böyle şeyler birini tanırken en baştan konuşulmalıdır.
Ben büyük bir hata yaptım. Bu son senemi hiatusta geçirdim. Ama şimdi hikayeme yeni bir karakter daha katıldı ve ben yine olaya dahil olana ladar biraz da onu tanıyacağız. Bütün bu süreç tamamlanınca onun hakkında da yazacağım.
Şimdilik süpriz kalsın, bu aşırı kişisel blogumu okuduğunuz için teşekkürler.
4 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
davranışsal bozukluk
Tumblr media
Kaldırdığımız gibi indiririz koçum.
Ona sorsan hiç hesapta olmayan şeyler yaşandı bu son haftada. Bana sorsan ben zaten başından bildiğimi söylerdim. Korkutucu olan bilmek ya da bilmemek değildi tabii, o günleri yaşamaktı. İşte o günleri belirleyen hisler gerçekten hesaplanamaz.
Karanlık ve kuru hayatım daha kara gölgelerin rengiyle ıslanıyor. Daha karanlık ve çok çamurlu, her yerime bulaştı. Köprüyü beraber geçtiğim ayı da hala peşimde kokumu takip ediyor. Koynuna girmediğim sürece dayı demeye razıyım.
En çok hislerime kapılmaktan korkuyorum.
Tumblr media
Kılıcımın parıltısı havada keskin bir yay çizer.
Mis sokaktaki kaderimi kabul etmeye başladım. Borcumu ödeyene kadar buraya mahkum kalacağım gerçeği ile yüzleşmeyi başardım sonunda.
Artık Cihangir'de yaşayan bir barmenim. İş çıkışlarında sevgilimle uyumaya gidiyorum, sabah uyanıp yemek yiyoruz ve sonra yine iş.
Bunu beni rahatsız etmeyecek bi düzene uydurmaya çalışıyorum. Aynı pandemide yaptığım gibi dünyamı evim ve iş yerim arasındaki alana sığdırdım. Beni mutlu eden şeyler de, üzen şeylerde sadece bu alandakiler olacak. Sokakları izleyerek, gece bir iki bir şey içerek, yeni yemekler türeterek günlerim geçecek. Ayrıca geçinmek için yapmak zorunda olduğum işimi de yeni mesleğim olarak kabul ettim. Sadece günü geçirmek için çalışmak dışında biraz da mesleğim dahilinde yeni şeyler keşfedeceğim.
Tumblr media
İnsan her fırsatta umutsuzluğa düşer.
Kabul edemediğim tek şey gençliğimle olan ilişkimin hali. Onlu yaşlarımı hatırlıyorum da biraz garip hissettiriyor. Yirmibeş yaşında birini çoktan ölmüş varsayıyordum. O kadar radikalliğin peşinde eninde sonunda yirmibeş yaşına girince işler iyice karıştı. Odamda yatarken bir his dalgası yüzüme çarptı boğulur gibi oldum.
Hala bir ergen gibi yaşıyor ve hissediyorum.
Aynaya baktığımda bir yetişkin görmüyorum, ilişkilerimde bile hala genç ve toy hissediyorum. Bu da saçma bir dengesizlik yaratıyor benim için. Çünkü eski örnekleri hatırlıyorum da, bazı adamlar vardı, yirmibeş yaş onların tabutuydu. Yetişkinliğin içinde derinlerde tabut kapağını güçsüz pençeleriyle tırmalıyorlardı.
"Seni on yedi falan sanıyordum." internette insanlardan duyduğum en sık yorum. Bazen ergen kızları baitleyen görüntüm rahatsız hissettirmiyor değil. Hatta her yaşımı açıkladığımda önce şaşırsalar da konuşmanın tonu aynı kalıyor. Komik iş, zaten ergen kızlar yirmilerindeki erkeklere ayrı bi çekiliyorlar.
Eskiden garipsemiyordum namlunun diğer ucunda olunca kendinden büyük biriyle beraber olmanın bir sürü pozitif yönü olabiliyor. Yaşıtlarıma göre özgürdüm ergenken mesela, hesap vermeden uzun süreler evden uzaklaşırdım. Tek bir şartı vardı, sakat kalmamak.
Kendi evi olan, ekonomik bağımsız, seksi sadece seks olarak gören ablalarla ilişkiler annesinden izin almadan diğer semte geçemeyen ergen kızlarla olanlardan daha tatlıydı.
Bunu anlayabiliyorum ama şimdi düşününce, bu büyüklerin derdi ne peki? Neden kendi yaşıtlarıyla takılmıyor da veledin tekiyle vaktini harcıyor?
İlişkilerde yaş farkı çok belirgin değilse beni çok rahatsız etmiyor, benzer yaşlarda gözüken ve benzer davranan insanlar istediklerini yapsınlar. Ama gidip de veletlerle aşk oyunu oynayan kimseyi anlayışla karşılayamam. Çünkü iddaa edilen ne olursa olsun genelde büyük olan manipulatif ve yaşıtlarına gücü yetmeyen bir ezik, küçük olan da kandırılmış ukala bir çocuk benim gözümde.
Tumblr media
Siz siz olun. Başka bir şey olmayın.
Şu an halimden memnunum. Sadece keşke bi on yaş geriye gitsem diyorum arada. Benim ergenliğimde bir avuç insanın dahil olduğu o internet altkültürü şu an bu kadar yaygınken ve normalleşmişken ergen olmayı tatmak isterdim. Durum zaten öyle bir hal almış ki, artık o kendi içine kapanık izole gruplar varolamıyor bile. Resmen sosyal bir cennete doğmuş şu anki nesil. O zamanlar sırf sohbet edebiliyoruz diye ne tür gerizekalılara katlanmak zorunda kalıyorduk.
Şimdi ruhu kırılmış yaşıtlarım düz insanlara dönüşüp ortadan kayboluyor. Kaybolmayanlar da zaten zamanında da ilginizi çekmeyecek türden insanlar. Anlaşabildiğim kesim de ergenlerden oluşunca iyice kopuyorum meseleden. Hayat böyle böyle zorlaşıyor.
Yanlış anlaşılmadın ergenlerle iletişim kurmaktan haz almıyorum ama henüz yaşam şartlarının çarklarında ezilip şekillenmemiş beyinleri ilginç konulara sebep oluyor. Fakat bi o kadar da salakça dertleri ve hiçbir şey hakkında fikirleri olmayışı durumu çirkinleştiriyor. Zaten kısa hayatlarında edinebildikleri birikim çok çabuk tükeniyor, bir yerden sonra sadece ilişkileri hakkında konuşup kafa ütülüyorlar.
Yani bunun pek yaşla alakası yok gerçi ama ergenlerin kendini tüketmesi daha hızlı oluyor. Yaşama biçimleri neredeyse beyaz yaka bi yetişkine benzediği için olsa gerek. Ama en azından yetişkin beyaz yakalının sadece lise anıları değil, üniversite ve ofis anıları da var. Neyse, eşit derecede ilgimi çekmiyorlar.
Blogumu sıkılmadan okuduğunuz için teşekkür ederim.
4 notes · View notes
oyasumifiratat · 1 year
Text
ah, pardon
Tumblr media
Bir süredir yazmadığımı farketmişsinizdir. Biraz meşguldüm. Şimdilik size bu videoyu bırakıyorum. Görüşmek üzere.
1 note · View note
oyasumifiratat · 2 years
Text
yaklaşım tüneli
Tumblr media
Zaman sahip olduğumuz tek şey, değerini bil.
Uzakta bir ışık belirir.
Bu ışığın kaynağı olan tek nokta sallanarak bize doğru yaklaşmaktadır.
Ödünü koparan bir gürültü duyarsın.
İrkilirken düşüyormuşcasına elini kavrarsın. O an geçtiğinde gülerek yumuşatırsın ortamı.
Işık yaklaşırken etrafını aydınlatır.
Karanlık bir tünelde başbaşa olduğunuzu hatırlarsın.
Tumblr media
Keşke hep burda kalsak.
Gölgelerin uzadıkça uzadığı, sonunda gölgenin anlamını yitirdiği geç saatler. Artık günler kısaldı farkında mısın? Uzakta izlediğin o renkli bulutlar artık o kadar uzun süre seyrettirmeyecek kendini. Yarım saatte hava kararacak.
Geceler artık soğuk, bir bedenin sıcaklığı bile sende hoi hisler uyandıracak. Bu soğuk dünyada yalnız hissetmeden uyuyacaksın. Ya da onunla aynı yorganın altına gireceğine üşütmeyi göze alacaksın. Başka bir yolu yok.
Uyanmak zorlaşacak. Yatağın manyetik alanı ruhunu dalgalandıracak. Ondan uzaklaşmak istemeyeceksin. Gideceğin hiçbir yer buna değmeyecek çünkü.
Vitamin eksikliği, mineraller. Daha az su içeceksin.
Tumblr media
Aklıma gelenler, en tehlikeli olanlar onlar işte.
Belki de kendinle barışırsın bu kötü havalarda.
Soğuk sana yaşadığını hissettirir. Havanın cildinle ilişkisi canını yakarken elle tutulamayan hislerin bir önem arz etmez.
Belki fedakarlık yapmaya hazırsındır. Kış güçlü gelir, önce yağ rezervlerini tüketirsin. Miden öyle bir ağrır ki, bakmışsın bacaklarından birini kemiriyorsun.
Söyle önce hangisini yerdin? Anneni mi yoksa babanı mı?
Tumblr media
Ben seni yerdim. Yumuşak ve lezzetli gözüküyorsun.
Bir hayatın varken, bunu da böyle harcama. Kendini küçük düşürüyorsun.
Belki bunun üzerine konuşmadık uzun süredir. Belki sesim de çok çıkmadı.
Ama söyle, bütün bunlar ne uğruna?
8 notes · View notes
oyasumifiratat · 2 years
Text
Bu çorba playlisti aslında bu halinde yayınlamak istemezdim fakat zamanla değiştirip düzenlerim diye planlıyorum. O yüzden olur da dinlerken hoşunuza giden bir şey olur hemen bi yere kaydedin, daha sonra orda olmama ihtimali var.
Bu şarkıların büyük çoğunluğu blog tuttuğum zamanlar tekrar tekrar dinlediğim parçalar. Arada filler şeyler var, playlist büyüdükçe onlara veda edip hatırladıkça asıl önemli olanları ekleyeceğim.
Ayrıca olabildiği kadar şarkıları gruplandırmaya çalıştım şimdilik ama düzenledikçe bunları türe göre değil de daha çok benzer vakitlerde dinlediğim hallerde sıralayacağım.
Neyse, playlistimi dinlediğiniz için teşekkürler.
Tumblr media
3 notes · View notes
oyasumifiratat · 2 years
Text
sana dur dedim
Tumblr media
İyi hissetmek için kötü bir gün.
Yazmak konusunda sorunlar çekiyorum bir süredir. Farketmişsinizdir, son günleri sizden gelen mektuplarla atlattım. Bana ilham oldunuz demek isterdim ama gerçek şu ki içimde istek uyandıysa bile ellerim klavyenin üstünde öylece donakaldı.
Yazacak neyim var ki diye düşünürken bu blogun niçin varolduğu aklıma geldi. Çoğunlukla sorunlarımdan bahsetmek için.
Tumblr media
Boş kağıt, boş ekran. Gözlerim binlerce görünmez çizgiyi izler.
Kısa bir öykü yazmaya çalışıyorum. Bu öyküyü de bir kısa animasyon filmi olarak uyarlayacağım. Sorun şu ki bnlerce ikilem doğurdu bu konu benim için. Çünkü kısafilm animasyon için hikaye yazmak daha önce yazdığım formatların hiçbirine benzemiyor.
Şu ana kadar kısa öyküler yazarken kullandığım formüllerden bahsedeyim size. Aslında aşırı basit sayılırlar. Belki aranızda öykü yazmayı sevenler varsa yardımı dokunabilir.
Öncelikle karakterler;
Karakterlerin önemi her zaman belirgin davranış desenleri olması. Belki okuyucu için bu davranış desenleri belirsiz olsa da siz yazan kişi için karakter süprizlere yol açmaz.
Karakter çevresiyle etkileşim içindedir. Bu iletişimdeki en büyük belirleyici karakterin geçmişidir. Karakterinizin geçmişi davranışlarına yansır bu yüzden psikolojisi üzerine derin düşünmeniz gerekiyor.
Eskiden Tabletop RPG/FRP oynarken karakter geçmişini abartan oyunculardan tiksinirdim. Oyunda levellar tecrübeyi temsil ettiğinden, yüksek level olmadıkça karakterlerin detaylı geçmişleri olmasından hoşlanmıyordum. O yüzden ne zaman yeni bir karakter yazsam buna göre yazar, onu oyunun içinde şekillendirirdim.
Bu formül romanlarda da işler. Fakat kıs bir öyküde karakterinizin geçmişini ve düşünme stilini aktarmak oldukça zordur. Hatta özellikle kısafilmlerde drama işlemek neredeyse imkansız kabul edilir, denemeleri de hor görülür.
Yazacağım hikayede kullanacağım karakterler geçmişleri belli, hisleri ve düşünceleri olan kompleks karakterler. Bunları güzelce anlatabileceğim ilginç bir olay yakalamak istiyorum.
Öncelikle bu öykünün bir anakarakteri var. Anakarakterin görevi her zaman hikayeyi bir sonraki adıma taşımaktır. Anakarakter stoik biri de olabilir aksiyon adamı da, önemli olan anakarakterin tercihlerinin hikayede gösterdiğimiz sahnelere bizi yönlendirmesidir.
Tumblr media
Karakterlerimizin, özellikle anakarakterin anlattığımız hikayede bir motivasyonu olması gerekiyor. İstekleri olmayan, istediği şey için uğraşmayan karakterlerin hikayesini anlatmak farklı bir meseledir. Açıkçası o tür karakterleri bile anlatırken motivasyon sadece norm dışı bir sembolizmle işlenir.
Karakterin izleyeceği yolda kısaca formül şu;
Tumblr media
Karakter konfor alanındadır. Bu alıştığı hayatı oluyor kısaca, onu normal yaşantısında izliyoruz. Bu her bölüm resetlenen sitcomlardan tutun, büyük filmlere, her yerde rastladığımız bir açılış yöntemi.
Ama bir şey istiyordur. Karakterimiz memnun değildir ve birçok şey arıyor olabilir hayatta. Aşk, para, intikam...
Karakter hook ile karşılaşır. Artık karakterimiz alışıldık hayatından uzaklaşır. Bu evsiz kalmaktan işini kaybetmeye, savaşa gönderilmeye, ormanda bir gezintiye çıkmaya kadar her şey olabilir.
Adapte olur. Bu dünyanın kurallarını anlayıp, geçmiş hayatından gelen yetenekleri doğrultusunda keskinleşir, yeni şeyler öğrenir.
İstediğini elde eder. Karakter yeni tecrübelerini uygulayarak istediği şeyi elde etmeyi başarır.
Bir bedel öder. Bu karakterimiz için önemli bir gelişmedir. İstediğini elde etmek, istediği bu şey hayatında kendine yer açarken başka şeyleri alır.
Karakter normal yaşantısına döner. Yada bu yaşadıkları normal olur.
Fakat artık aynı kişi değildir. İstediğinin olması ve ödediği bedel onu kendisinin yeni bir versiyonuna dönüştürür.
Basitçe kahramanın öyküsü diyagramına benzeyen bu yapı daha kısa hikayeler için birebir. Fakat çektiğim sorun bu yapıyı maksimum iki-üç dakikalık bir ekran süresine sığdırmak.
Benim hikayemde karakterin isteği gerçek ve anlamlı bir ilişki kurmak. Fakat bunun için hiçbir çabası olmadığını, konfor alanından çıkmadığını görüyoruz. Karakterin önündeki büyük engel dünyaya bakış şekli, sadece belli bir şekilde gerçekleşecek bu ilişkiyi isterken geri kalan bütün fırsatları reddediyor ve kendi ilgisini çeken bu ilişkiyi kurabileceği insanlara hitap edecek bir tavra sahip değil. Bu da karakterimizin engeli.
Karakterin konfor alanından düşüşü sınıfta kaldığını öğrenmesiyle oluyor. Artık peşinde olduğu tek kişi ile aynı ortamda bulunması zorlaşıyor ve aralarının açık olduğunu anlıyoruz telefon yazışmalarında.
Karakterin başka biriyle diyaloğunda sınıfta kalışının yeni bir olay olduğunu öğreniyoruz. Arkadaşı okula gelmesinin anlamsız olduğunu açıklıyor. Dolayısıyla bu da bir kafeye gidip zaman öldürmeye karar veriyor. Ailesinin henüz bu durumdan haberi olmadığını, okul saatlerini kafede geçirmesiyle anlıyoruz.
Bu kafede bir kızla karşılaşır, bu kız karaktere yanaşmaya çalışsa da okul çıkışı vakti geldiğinden karakter aceleyle çıkıyor. Burda aslında istediği şeye zaten çok yakın olduğunu görüyoruz. Fakat benim anlattığım hikaye negatif bir yol izlediğinden bunu reddedişi ödülün ardında ceza olaral gerçekleşiyor.
Okul çıkışında bulduğu arkadaşıyla konuşmaya çalıştığında tersleniyor ve yeni biri olmayı deneyişi reddedilince daha da bastırmaya motivasyonu kalmayan bu genç adam karamsarlığıyla durumunu kabul ediyor.
Yeniden kendi bildiği o dünyaya dönüyor sonunda elbet ama artık eskisi gibi değil, çünkü istediği tek şeyi elde edemedi. Ve yeni fırsatları da görmezden geldiğini biliyoruz.
Burdaki finalde aslında bir korku filmi metodu kullanıyorum. Karakter canavarla (engel) karşılaştığında onu yenip yok edemiyor ve başa çıkamayışı onu sonsuza dek lanetliyor.
Hikaye için yazarken çok umutlu olduysam bile malesef yeterince güçlü duygular hissettiremedim gibi duruyor. Sorunum da bu.
Tıkandığımdan ötürü bol bol düşünmeye başladım. Eskiden niçin hikaye yazıyordum onu hatırladım.
Tumblr media
Bir şeyler hissediyordum.
Şimdi o hisler yerini neye bıraktı bilmiyorum. Sanki ben de daha hikayesinin başında toy bir karakterim ve kafam bu yüzden karışık. Cehenneme tam anlamıyla dönüşmüş hayatımda ızdırap çekmekten ötürü olsa gerek artık beynim oyun hamuruna dönüşmüş, kalbim de sönmek üzere bir köz gibi tütmekte. Ama geçmişim de bana aksini söylüyor, hikayemin başında değil, sonunda olmalıydım. Bu film de bitmeliydi.
Belki de bitti, sadece post credit sahnelerde yaptığım yanlışların sonucuna katlanıyorum. Kim bilir?
9 notes · View notes
oyasumifiratat · 2 years
Text
Ben anlamadım tam sanırım, Ivy şimdi pokemon gibi bişey mi???
Karıncalar da bu kadar düşünüyo mu acaba
Evimde hâlâ internet yok. Dün bunu düzeltme şansım vardı aslında fakat ev arkadaşımın bencilliğini ve sorumsuzluğunu beslememek için kahvemi masada bırakarak yarım saatlik yol gitmeyi reddettim. Çok da pişman değilim. Yazmaya yeniden başlamak için güzel bir fırsat. Ivy’i tanıma serisinin bir bölümüne daha hoş geldin.
Tumblr media
Ivy bir insan değildir. Hemen konuya dalıyorum. Evet, insan değilim kendimi bir insan olarak görmüyorum, hala fiziksel olarak insana benzesem de duygusal âlemdeki çoğu insani özelliği kaybettim diyebilirim. Bunun sebebi hayatım boyunca duygularımı, hislerimi ve davranışlarımı kısıtlamam olabilir. Kullanılmayan uzuvlar zamanla körelir ve düşer. Benim de kullanmadığım hislerim zamanla köreldi ve bazılarını tamamen kaybettim. Bunu nasıl örneklendiririm emin değilim, bir şeylerin beni üzmesi veya mutlu etmesi çok zor mesela, vicdan veya merhamet duygularını barındırmıyorum, birini gerçekten sevemiyorum, âşık olamıyorum. Son söylediğim beni en çok rahatsız edeni. Sevgi, tamamen kaybetmemek için uğraştığım tek duygu olabilir. Âşık olmak bu dünyada bana gerçekten bir şeyler hissettirebilecek sayılı şeylerden biri gibi geliyor. Kafamda çok yanıldığımı söyleyen yüksek bir ses var ama bilemiyorum. Kendimi tamamen duygulara bırakmak istiyorum, bir bakıma aşk benim için özgürleşmek de aslında. Hislerim kafeslenmiş durumda çünkü. Belki bana katılmıyorsundur. Bu konuda seni de dinlemek isterim. Birinin gelip yanlış düşünüyorsun ivy sen de bunları hissedebilirsin demesini ne kadar istiyorum tahmin bile edemezsin. Belki de sadece sosyopatımdır ¯\_(ツ)_/¯
Tumblr media
Havalı olmak için aralara manga kesitleri serpiştirmeli
Eskiden insan olamamak beni rahatsız ederdi ve değişmeye çalışırdım. Diğerleri gibi, insanlar gibi olmak isterdim. Şu an da rahatsız oluyorum hafiften fakat artık kabullendim, değişmeyecek bir şeyi değiştirmek için çabalamıyorum. Hayat bir gün bana bunları hissettirmeye karar verirse bunları memnuniyletle kucaklamaya hazırım.  Anlattıklarımdan yola çıkarak beni kötü biri olarak hayal ettin muhtemelen. İyi biri değilim (iyi biri nedir) ama insanlara kötülük yapmıyorum. Kötü de davranmıyorum. Tanısan seversin aslında. Sevimliyimdir. Düşünceliyimdir de fakat bu düşünceliliğin arkasında her zaman kendime bir çıkarım olduğunu unutmamalısın. Bu en insani yanımdır. Negatiflikten hoşlanmadığımdan ve kısmen karmaya da inandığımdan insanlara kötülük yapmayı bıraktım uzun zaman önce. Gerçekten hak etmedikçe hiçbir yılana dokunmuyorum onlar da bana dokunmuyorlar.
Biraz yüzeysel anlattım gibi ama bu konuda ne kadar derine inersem yetersiz geliyor, ne kadar yazarsam yazayım tatmin olamıyorum. Yazmayalı cidden uzun zaman olmuş bu yüzden umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir. Zamanı gelince bunları yine konuşuruz.
ivy
5 notes · View notes
oyasumifiratat · 2 years
Text
Kısacası inandırıcı bir yalanın gerçekten daha gerçek olması ve kendi duygularıma bile güvenemeyecek olmak beni çok korkutuyor, bunu düşündükçe dünya bir anda anlamsızlaşıyor. Keşke Matrix'deki gibi gerçekten gerçeklerle bağlantılı bir grup insan beni bulsa ve acı da olsa bir gerçekle yaşasam. Yaptığım şey şımarıklık mı bilmiyorum ama buna kayıtsız yaşanabileceğini düşünemiyorum. Sanki beynimiz de bunu biliyor ve bazı şeyleri sarsılamaz gerçekler olarak kafamızın bir yerine saplıyor. Hiç dönüp o konu hakkında düşünmeyelim diye.
Sorulara cevap bulmak zor ve yorucu. Bu blog benim için Diyojen gibi elimde fenerle çıkıp karanlık sokaklarda "İnsan arıyorum." diye gezmekti ve şimdi görüyorum uzakta başka ışıklar da bu arayışa çıkmış.
Blogumun sadece bana ait bir şey olmaktan çıkıp bir janra dönüştüğünğ görmek çok hoş. Bana umut verdi ikinizin ortaya çıkışı umarım zamanla daha büyük bir ağ örüp bizim gibi hisseden diğerlerine ulaşabiliriz.
Tumblr media
Seni Çok Seviyorum Lotte ✨
Başlığı yazarken 3 kere kırinç dedikleri şeyden 2 defa blush blush denen şeyden oldum Allah affetsin.
@oyasumifiratat ve @wworldisyours Bloglarınızı okuyunca lisede tuttuğum yarı eskiz yarı günce defterlerim geldi aklıma. Yazı yazmayı hep sevdim, pek iyi yazamazdım orası ayrı ama burada yaptığınız şey çok hoşuma gitti. Biraz imrendim - özendim açıkçası. :>
Okuduğum kitapların sürekli altını çizerim ama geri dönüp baktığımda birçok yerin altı çizili olur ve ihtiyacım olanı hiç bulamam, normalde de çok dağınık olduğum için (hiç bir şeyi çöpe atamam) genelde dönüp baktığımda ufak çaplı bir kaos görürüm. O yüzden kitapların artık hem altını çizmek hem de altını çizdiğim yerlerle ilgili kendimce bir şeyler yazmak iyi olabilir diye düşünüyorum. En azından zamandan bir şeyler kurtarmış olurum ve kitaplardan kalanları aradığım zaman bulabilirim.
Anlatacak ilginç hikayelerim ya da büyük dertlerim yok, bir tane naçizane Lotte'm var onun haricindeki şeyleri de pek ilginç bulmuyorum zaten ama umarım çok özentiye kaçmaz. Dün gece o kadar çok okudum ki yazdıklarınızı üslup olarak bile benzerlik olabilir şimdi o yüzden özür dilerim.
Şimdi şuraya bi de anime resmi attık mı oldu gibi gibi.
Tumblr media
6 notes · View notes