Tumgik
#Hamileler için sağlıklı içecekler
Text
Hamileler hangi bitki çaylarını içebilir?
Hamileler hangi bitki çaylarını içebilir?
Tumblr media
#AnneAdaylarınaÖnerilenBitkiÇayları, #AnneAdaylarınınIçebileceğiÇaylar, #AnneSağlığınıKoruyanBitkiIçecekleri, #BebekGelişimineDestekBitkiÇayları, #BebekIçinFaydalıBitkiÇayları, #BebekSağlığınaDestekOlanBitkiÇayları, #BebekSağlığınaUygunBitkiÇayları, #DoğalIçeceklerGebelik, #GebelikteIçecekÇaylar, #GebelikteTüketilebilecekBitkiÇayları, #GüvenliBitkiÇaylarıHamilelik, #HamilelerIçinBitkiÇayıRehberi, #HamilelerIçinSağlıklıIçecekler, #HamilelikDönemindeIçkiSeçenekleri, #HamilelikteÇayIçmeninFaydaları, #HamilelikteÇaySeçimi, #HamilelikteHangiBitkiÇaylarıGüvenlidir, #HamilelikteIçilebilecekBitkiÇayları, #HamilelikteTüketilebilecekBitkiselÇaylar, #RahatlatıcıBitkiÇaylarıHamilelik https://is.gd/lS4Lmj https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/hamileler-hangi-bitki-caylarini-icebilir/
Hamileler hangi bitki çaylarını içebilir, sağlıklarını ve bebeklerinin sağlığını nasıl koruyabilirler? Hamilelik döneminde bitki çayları tüketmek, anne ve bebeğin sağlığını etkileyebilir. Bu nedenle hamilelik sürecinde güvenle tüketilebilecek bazı bitki çayları bulunur.
Bu çaylar, anne adaylarının rahatlamalarına ve bazı hamilelik belirtilerini hafifletmelerine yardımcı olabilir. Ancak, her hamile kadının vücut yapısı farklıdır, bu nedenle bitki çaylarını tüketmeye başlamadan önce mutlaka bir doktora veya uzmana danışmak önemlidir.
Hamileler hangi bitki çaylarını içebilir?
Zencefil Çayı: Sabah bulantılarına karşı etkili olabilir ve sindirimi kolaylaştırabilir. Ancak fazla tüketimden kaçınılmalıdır.
Papatya Çayı: Sakinleştirici etkisi ile stresi azaltabilir ve uykusuzluğa iyi gelebilir.
Nane Çayı: Mide rahatsızlıklarını hafifletmek için kullanılır, ancak aşırı tüketimi mide yanmasına yol açabilir.
Ihlamur Çayı: Sakinleştirici etkisi ile gevşemeyi destekleyebilir.
Karabaş Otu Çayı: İdrar yolu enfeksiyonlarını hafifletebilir.
Lavanta Çayı: Rahatlamaya yardımcı olabilir ve uykusuzlukla mücadeleye destek verebilir.
Kuşburnu Çayı: C vitamini açısından zengin olup bağışıklığı güçlendirebilir.
Keten Tohumu Çayı: Lif açısından zengin olup kabızlığı önlemeye yardımcı olabilir.
Zeytin Yaprağı Çayı: Zeytin yaprağı, antioksidanlar bakımından zengin bir içecektir.
Brezilya Karışımı Çayı: Bu karışım, sindirim sorunlarına iyi gelebilir ve enerji seviyelerini artırabilir.
Adaçayı Çayı: Bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve antioksidanlar bakımından zengindir.
Kırmızı Ahududu Yaprağı Çayı: Hamileliği destekleyebilir ve kasları rahatlatabilir.
Mürver Çiçeği Çayı: İkinci trimesterde soğuk algınlığına karşı savunmada yardımcı olabilir.
Rezene Çayı: Mide rahatsızlıklarını hafifletebilir.
Sarı Kantaron Çayı: Ruhsal dengeyi destekleyebilir ve hafif depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir.
Bitki çayları hamilelik sürecinde bazı rahatsızlıkları hafifletebilir, ancak her hamile kadın farklıdır ve bazı bitkiler herkes için uygun olmayabilir. Bu nedenle, bitki çayları tüketmeden önce doktorunuzdan veya uzman bir sağlık profesyonelinden onay almalısınız. Hamilelik döneminde bitki çayları tüketirken dikkatli olunmalı ve herhangi bir olumsuz etkiyi önlemek için doktora danışılmalıdır. Ayrıca, bitki çaylarının aşırı tüketiminden kaçınılmalı ve önerilen miktarlarda içilmelidir.
Hamileler hangi bitki çaylarını içmemeli?
Hamilelik döneminde bazı bitki çayları, anne adayının ve bebeğinin sağlığı için risk oluşturabilir. Bu nedenle hamileler aşağıdaki bitki çaylarını tüketmemeye özen göstermelidir.
Kafein İçeren Çaylar: Kafein, bebeğin gelişimini etkileyebilir ve uyku düzenini bozabilir. Bu nedenle yeşil çay, siyah çay ve diğer kafein içeren çaylar sınırlı miktarda tüketilmelidir.
Karabaş Otu Çayı: Karabaş otu çayı, hamilelik sırasında rahim kaslarını uyarabilir ve erken doğuma yol açabilir.
Kamille Çayı: Kamille çayının aşırı tüketimi, bazı araştırmalara göre düşüğe yol açabilir.
Kekik Çayı: Kekik çayı, rahim kaslarını uyararak erken doğuma neden olabilir.
Meyan Kökü Çayı: Meyan kökü, yüksek tansiyona yol açabilir ve hamilelik sırasında tansiyon kontrolü önemlidir.
Ginseng Çayı: Ginseng, kan basıncını yükseltebilir ve hamilelik sırasında tansiyonu kontrol altında tutmak önemlidir.
Peygamber Çiçeği Çayı: Peygamber çiçeği çayının aşırı tüketimi, hamilelik sırasında hormon dengesizliğine yol açabilir.
Hamilelik sürecinde bitki çayları tüketirken dikkatli olmak ve doktor tavsiyesi almak önemlidir. Bu liste, genel bir rehberlik sağlamak için hazırlanmıştır, ancak her hamilelik farklıdır ve bireysel sağlık durumları göz önüne alınmalıdır.
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
Ortak kullanımlı havuz ve tuvaletlere dikkat!
https://pazaryerigundem.com/haber/177794/ortak-kullanimli-havuz-ve-tuvaletlere-dikkat/
Ortak kullanımlı havuz ve tuvaletlere dikkat!
Tumblr media
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte idrar yolu enfeksiyonu vakalarında artış gözlemleniyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Özdemir, bu enfeksiyonlara karşı önemli uyarılarda bulundu. Özellikle okulların kapanması, havaların beklenenden önce ısınması ve uzun bayram tatilinin etkisiyle tatil bölgelerinde yoğunluk artmış durumda. Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi de idrar yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığını artırıyor.
İSTANBUL (İGFA) – Prof. Dr. Tunç Özdemir, “İdrar yolu enfeksiyonu, ortak kullanılan tuvaletler, yetersiz hijyen, uzun süre idrar tutma, deniz, ortak kullanılan sauna ve havuz gibi birçok yerden bulaşabilir. İdrar yolu enfeksiyonu hijyenik olmayan ortamlardan bulaşabilir fakat kişiden kişiye bulaşmaz. Uygunsuz koşullara sahip havuzlar enfeksiyona neden olabilir veya zemin hazırlayabilir” şeklinde konuştu.
İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI VE BELİRTİLERİ
İdrar yolu enfeksiyonu, üriner sistemin herhangi bir yerinde mikroorganizmaların neden olduğu, vücutta en sık görülen ikinci enfeksiyon türüdür. Kadın, erkek ve çocuklarda görülebilen bu enfeksiyonlar, toplum sağlığı için önemli bir problem oluşturuyor. Basit bir şekilde tanı konulabilen idrar yolu enfeksiyonları, bazı durumlarda başka hastalıkları taklit ederek tanıyı güçleştirebilir ve doğru analiz ve tedavi edilmediği takdirde sık tekrarları ile diğer organ ve sistemleri etkileyebilir.
ENFEKSİYON TÜRLERİ
Prof. Dr. Özdemir, enfeksiyonların tuttuğu bölgeye göre isimlendirildiğini belirtti:
Sistit: Mesane enfeksiyonu.
Üretrit: İdrarı mesaneden dışarı taşıyan tüpün enfeksiyonu.
Piyelonefrit: Böbrek enfeksiyonu.
Prostatit: Erkeklerde prostat enfeksiyonu.
Kadınlarda idrar yolu enfeksiyonları erkeklere göre daha sık görülür. Kadınların ‘u her yıl, %60’ı ise yaşamları boyunca en az bir kez sistit atağı geçirirler. Bunun nedeni, kadınların üretrasının kısa olması ve dış ortamdaki bakterilerin kolayca mesaneye ulaşabilmesidir.
RİSK FAKTÖRLERİ VE ÖNLEMLER
Yaşlılarda ve menopoz sonrası kadınlarda idrar yollarının normal yapısal bütünlüğünün bozulması, idrar yolu enfeksiyonu riskini artırır. Cinsel olarak aktif kadınlar ve doğum kontrol yöntemi olarak diyafram ve spermisidal krem kullananlar da risk altındadır. Erkeklerde ise sünnet mutlak koruyucu bir faktördür. Diyabet, yapısal veya fonksiyonel idrar yolu anormallikleri, nötropeni veya ileri HIV enfeksiyonu gibi bağışıklık sistemini baskılayan durumlar da risk faktörleri arasındadır.
HAMİLELER İÇİN BÜYÜK TEHLİKE
Hamilelik döneminde idrar yolu enfeksiyonları sık görülür ve dikkat edilmesi gerekir. Hormonlardaki değişiklikler, vajinadaki floranın değişmesi, şeker hastalığı, böbrek rahatsızlıkları ve cinsel ilişki gibi faktörler süreci daha  karmaşık hale getirebilir.
TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
İdrar tahlili ve idrar kültürü genellikle tanı ve tedavi için yeterlidir. Karmaşık durumlarda böbrek ve mesane ultrasonu, sistoskopi ve BT gerekebilir. Antibiyotikler idrar yolu enfeksiyonları için ilk basamak tedavidir. Tedavi sürecini hızlandırmak için su tüketimi artırılmalı, kahve, alkol ve kafein içeren içecekler azaltılmalı, dengeli ve sağlıklı beslenilmeli, probiyotik ağırlıklı besinler tüketilmeli ve karın bölgesi sıcak tutulmalıdır. Ayrıca maydanoz ve şekersiz kızılcık suyu gibi idrar söktürücü etkisi bulunan besinler tüketilmeli, C vitamini alımı artırılmalıdır.
Prof. Dr. Özdemir, “İdrar yolu enfeksiyonları toplum sağlığı için ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Enfeksiyonların erken tanı ve yeterli tedavisi, komplikasyonların önlenmesi açısından çok önemlidir” diyerek sözlerini tamamladı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
awesomeapitechblog · 3 years
Text
 Hamilelik Döneminde Kafein Tüketmek Riskli Midir?
Tumblr media
Hamilelik döneminde anne adaylarının merak ettiği çeşitli konular vardır. Herkesin hamilelik sürecinde istekleri farklı olabilir. Özellikle gebeler için ortak bir sorun olan hamilelik ve kafein üzerine detaylı şekilde makale hazırladık. Tüm hamileleri ilgilendirecek ve bebeğin gelişimini riske atacak bir konu olan kafein her anne adayı için risk taşımaktadır. Mis gibi bir kahve kokusu duyduğunda kendini alamayanlardansanız özellikle bu yazıyı mutlaka okumalısınız.   Kafein Zararlı Mıdır? Kahve içip kendini zinde hisseden ve uykuları kaçan insanları çok duymuşsunuzdur. Kahve kafein denildiğinde ilk akla gelen içecektir. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi kafeinin de fazlası zarar. Doğal olarak kafein hamilelik döneminde asla tüketilmez gibi bir dayatma söz konusu değil. Yalnız bu duruma gebelik takibinizi yapan doktorunuzdan bir açıklık getirmesini rica edebilirsiniz. Örneğin genel olarak hamilelerin günde bir küçük fincandan fazla kahve tüketmesini hekimler önermemektedir. Farklılaşan hormon seviyenizden dolayı aşerme gibi bir durum söz konusuysa hekiminizin size tavsiye ettiği yönlendirmeye uyabilirsiniz.   Aşırı Kafein Tüketiminin Gebelikteki Sonuçları Nelerdir? Kafeinin fazla tüketilmesi sonucunda gebeliklerde erken doğum, düşük, bebekte kilo kaybı, ölü doğum gibi olumsuzluklarla karşılaşılmıştır. Bu durumların yanı sıra hamilelikte aşırı kafein tüketen anne adaylarında uyku bozukluğu, baş ağrısı, idrara sık çıkma ve susuzluk gibi şikayetler görülmüştür.     Kafein İçeren Yiyecek ve İçecekler Nelerdir? Kafein denilince başrolü zihinlerde kahve kapmış olsa da içeriğinde kafein bulunan çok sayıda yiyecek ve içecek var. Bunlardan bazıları şu şekildedir. - Çikolata - Kola - Enerji İçecekleri - Türk Kahvesi i - Espresso, - Ice Tea, - Nescafe, - Filtre kahve - Demli çay - Meyveli soda - Puding - Tatlandırıcılar - Kakao - Bazı Ağrı Kesiciler     Hamilelik döneminde marketten aldığınız paketli gıdaların da içeriğine mutlaka bakmalısınız. Uzman hekimler tarafından paketli gıda tüketimi de hamilelikte tüketimi yasaklananlar arasındadır. Çok zorunda kalmadıkça hazır ürün alınmamalı şayet alınıyorsa da içerdiği besin maddeleri mutlaka gözde geçirilmelidir.     Hamilelik Döneminde Kafein Kullanımıyla İlgili İddialar Hamilelerin hiçbir şekilde kahve tüketmemesine dair iddiaları bu dönemde çok duyabilirsiniz.  Takibinizi yapan doktorunuzun dışında hiçbir olumsuz ifadeyi dikkate almayın. Normal miktarda kahve tüketmeye hamileliğiniz boyunca devam edebilirsiniz. Siz kahve içerken ağzınızın tadını kaçırıp kahvenin düşüğe sebep olduğunu söyleyenler olabilir. Bu bilgi herhangi bir dayanağı olmadığı için doğru kabul edilmez. Bu iddia, günlük tüketilmesi gereken 200 mg kafein seviyesinin dışına aşırı şekilde çıkıldığında düşük yapma oranının iki kat arttığı yönünde değiştirilebilir.     Kafein ile İlgili Bilinmesi Gereken Bilgiler Kafein uyarıcı bir etkiye sahiptir. Kan basıncını ve kalp hızını artırmayı tetikleyen özelliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Özellikle gebelik döneminde kan basıncının ve kalp atış hızının artması tehlike arz edebilir. Kafeinin sık idrara çıkmayı tetiklediği de bir gerçektir. Bunun sonucu olarak da vücuttaki sıvı kaybı artacaktır. Kafeinin plasentayı geçerek bebeğe ulaşır. Kafeinin bebek tarafından yıkımı kolay olmayacaktır. Anne karnında fazla miktarda kafeine maruz kalan bebeklerde bazı gelişim bozuklukları ortaya çıkabilir. Kafeinin hamilelikte ciddi bir risk faktörü olmaması için kontrollü alınması şarttır.   Hamilelikte Kafein Tüketmek Yerine Şunları Deneyin Sağlıklı beslenme yaşamın her safhasında önemlidir. Hamilelikte bu duruma daha fazla dikkat edilmesinin sebebi annenin bebeğini de doğrudan besliyor olmasıdır. Günlük tüketebileceğiniz sınırın dışında kafein tüketmemelisiniz. Sağlıklı içeceklere yönelerek kafein isteğinizi unutabilirsiniz. Örneğin içinde bulunduğunuz mevsime göre taze sıkılmış meyve suları, limonata, süt gibi içecekler hamileler için sağlıklı alternatiflerdendir. Read the full article
0 notes
roksi · 3 years
Text
ARALIKLI ORUÇ FAYDALARI NELERDİR?
Kilo vermek için pek çok insan pek çok farklı diyet deniyor. Son zamanlarda popüler diyetler arasında yer alan diyet ise Aralıklı oruç. Bu yöntem gün geçtikçe yaygınlaşıyor. İster 5-2 isterseniz de 16-8 şeklinde saat düzeni oluşturabileceğiniz bu diyet sayesinde kilo verebilirsiniz. Ne yediğiniz kadar ne zaman yediğinizin de önemli olan bu diyeti sizlere anlatmak istiyoruz. 
Aralıklı Oruç Nedir?
Aralıklı oruç farklı saat aralıkları seçilerek o aralıklarda yemek yenilen ve diğer zamanlarda yemek tüketilmeyen bir diyet çeşididir. 
Aralıklı Oruç Diyeti Nasıl Yapılır?
Zaman kısıtlamalı bir diyettir. Bu döngüde oruç tutulur. Bir kişinin 8 saatlik dilimde yiyebileceği yemekler ve miktarlar konusunda bir kısıtlama olmadığı için esnek bir plandır. Bu esnek plan diyet yapmayı kolaylaştırır. Bu noktada aralıklı orucun nasıl yapıldığını çeşitlerini aktararak anlatmak istiyoruz. 
Aralıklı Oruç Çeşitleri Nedir?
Aralıklı oruç diyetinin çeşitleri mevcuttur. Bu diyetin 3 ayrı çeşidi vardır. Aralıklı oruç diyet şekillerini şu şekilde anlatabiliriz;
16-8 Aralıklı Oruç Diyeti: 16 saat oruç tutulan ve 8 saat yemek yenilen bir diyet çeşididir. 12.00 ve 20.00 saatleri arasında bu diyeti uygulayabilirsiniz. Yemek yemediğiniz saatlerde su, kahve ve soda gibi içecekler tüketebilirsiniz.
5-2 Aralıklı Oruç Diyeti: Bu diyet çeşidinde haftanın 2 günü 500 kalori alabilirsiniz. Kalori aldığınız günler ardarda seçilmemelidir. Haftanın kalan 5 günü ise kendi beslenme programınızdan devam edebilirsiniz.
Crescendo Aralıklı Oruç Diyeti: Crescendo aralıklı oruç diyetinde haftanın 2 veya 3 günü 12 ila 16 saat yemek tüketilmez. Bugünlerin ardarda gelmemesi gerekmektedir.
Aralıklı Oruç Diyetinin Faydaları Nelerdir?
Aralıklı oruç diyetinin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz;
Bazı kanıtlara göre aralıklı oruç diyeti daha uzun yaşamanıza yardımcı olabilir. 
Kalp, diyabet, alzheimer ve diyabet gibi hastalıklara karşı koruma sağlayabilir. 
Hayatı kolaylaştırır. Çünkü planlanması gereken öğün sayısını azaltır. Günde 3-4 kez yemek yemeyeceğiniz için hazırlığından temizliğine kadar size zaman kazandırır. 
Araştırmalarda aralıklı oruç diyetinin kilo vermeye güçlü bir şekilde yardımcı olduğunu göstermektedir. Özellikle karın yağı kaybı konusunda başarılıdır. 
Daha az kas kaybına neden olur. 
Aralıklı Oruç Diyetini Kimler Uygulayamaz?
Aralıklı oruç herkes için uygun bir tercih değildir. Bu kişileri şu şekilde sıralayabiliriz;
Zayıf kişiler.
18 yaşının altındaki kişiler. 
Yeme bozukluğu geçmişi olanlar. 
Doğurganlıkla ilgili problemi olan kadınlar. 
Hamileler ve emzirenler. 
Gebe kalmaya çalışan kadınlar.
Kadınların menstruasyon dönemlerinde uygulamaması önerilir.
Aralıklı Oruç Diyetinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Aralıklı oruç diyetinde dikkat etmeniz gerekenler şunlardır;
Egzersiz ihmal edilmemelidir. 
Sağlıklı yağ tüketilmelidir. Margarin gibi yağ çeşitleri kullanılmamalıdır. Hindistan cevizi yağı gibi alternatifler seçilmelidir. 
Disiplinli davranılmalıdır. 
Soda, su ve kahve gibi içecekler yağ yakımını hızlandıracağı için ihmal edilmemelidir. 
İlk kez aralıklı oruç diyeti yapılıyorsa açlık süresi 16 saatten daha az olacak şekilde ayarlanmalıdır. 
Et ve sebze içeren bir beslenme planı hazırlanmalıdır. 
Karbonhidrat tüketimi minimuma indirilmelidir. 
Aralıklı Oruç Örnek Beslenme Planı
Bu kısımda hazırladığımız menü tamamen örnektir. Beslenme planınızı kendi vücudunuza göre hazırlamanız gerektiğini unutmamalısınız. 
Oruç bitiminde; Yumurta Tava, Burgu Peynir, Labne Sos, Salatalık, Biber, Kepek Ekmeği, Ananas Dilimi tüketebilirsiniz. 
Ara öğününüzde ise; Tarçınlı Karamelize Elma- Yoğurt tüketebilirsiniz. 
Aralıklı oruç için hazırladığımız blog yazımızın sonuna geldik. Bu beslenme planının size uygun olduğunu düşünüyorsanız ve planınızı hazırlamakta güçlük çekiyorsanız Roksi olarak size destek olmaktan mutluluk duyarız. Profesyonel eller tarafından özenle hazırlanan aralıklı oruç diyet yemek paketi ile tanışın ve hayatınızı değiştirin!
kaynak:https://www.roksi.com.tr/sizin-icin/blog/aralikli-oruc-diyeti-nedir-nasil-yapilir
0 notes
alemicihan · 7 years
Text
Sıcak havalara karşı alabileceğiniz 10 kritik önlem
Tumblr media
Aşırı sıcakların ve yoğun nemin nefes aldırmadığı bugünlerde sağlığınızdan olmamak için vücudunuzu serin tutmaya özen göstermelisiniz. İşte yemekten giyime kadar aşırı sıcaklara karşı yapılması gerekenler!
Sadece kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocukları değil sağlıklı kişileri bile tehdit eden aşırı sıcaklar; baş ağrısından bilinç bozukluklarına, kusmadan baş dönmesine hatta beyin kanaması ve kalp krizine dek birçok tehlikeye yol açabiliyor.
Acıbadem International Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özkan Uysal, bugünlerde hemen hepimizin bol buzlu içeceklere sarıldığımızı belirterek "Oysa aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler farenjit başta olmak üzere boğaz ile ilgili hastalıklara, ayrıca karın ağrısı ve ishal gibi mide, bağırsak problemlerine yol açıyor. O nedenle doğrusu daha ılık içecekler tüketmek" diyor.
Aşırı sıcaklara karşı 10 kritik önlem
1) Sık duş alın ya da vücudunuzu ıslatın 
Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alın. Bu mümkün değilse de ellerinizi, ayaklarınızı, yüzünüzü ve ensenizi sık sık çok soğuk olmayan suyla ıslatın. Çok soğuk suyla yıkarsak kas ağrıları hatta kimi zaman zatürreye kadar gidebilecek durumlar ortaya çıkabilir.
Tumblr media
2) Çay ve kahveyi ölçülü için 
Özellikle bu aşırı sıcaklarda içtiğiniz çay ve kahvenin miktarına çok dikkat edin. Günde 150-200 mg’dan fazla kafein içeren içecek tüketmeyin. Bir bardak çayda ortalama 50 mg, bir kutu buzlu çayda ortalama 70 mg, bir fincan Türk kahvesinde ortalama 60 mg, bir bardak filtre kahvede 150 mg kafein bulunduğu için tüketirken ölçüyü aşmayın. 
Aksi halde çay ve kahve gibi içecekler idrar sökücü etkiye sahip olduğundan sıvı kaybına yol açarken, kalp hızını artırarak çarpıntıya, tansiyonun yükselmesine, sinirlilik ve uykusuzluğa da neden olabiliyor. Ayrıca çay ve kahvenize şeker eklemekten de kaçının.
Tumblr media
3) Dışarıda yemek yerken dikkat edin 
Dışarıda ve açıkta satılan yiyecekleri tüketmeyin. Sıcak havalarda besinlerin hazırlanması ve pişirilmesinde hijyen kurallarına dikkat edilmemesi sonucu bakteriyel gıda zehirlenmelerine daha sık rastlandığından hijyeninden emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyin. Çabuk bozulma riski olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri gibi besinleri açıkta uzun süre bekletmekten kaçının.
Tumblr media
4) Bol su için
Susama hissi olmasa bile günde iki buçuk litre su içmeye özen gösterin. Sıvı kısıtlaması gerektiren bir hastalık durumu varsa ya da idrar sökücü ilaçlar kullanıyorsanız, ne kadar su içeceğinizi mutlaka doktoruna danışın.
Tumblr media
5) Bol sebze ve ölçülü meyve tüketin 
Sıcak havalarda hem vücut direncini arttırmak hem de vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak için sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmeyin. Sebze ve meyveler aynı zamanda su içeriği yüksek besinler olduğundan, vücudun su alımını desteklemesi açısından da önemli. Ancak karpuz, kavun, şeftali gibi yaz meyveleri şeker de içerdiği için ölçülü tüketmek gerekiyor.
Tumblr media
6) Açık renkli giyinin 
Güneş ışınlarının en dik olarak geldiği (saat 10-16 arası) saatlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın. Mutlaka çıkmanız gerekiyorsa açık renkli, bol giysiler tercih edin, geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyin. Güneşin zararlı ışınlarında koruyan (UV filtreli) güneş gözlükleri kullanın. Mutlaka güneş koruyucu krem sürün.
Tumblr media
7) Şeker eklemeyin 
Alkollü içecekler ile fazla miktarda şeker içeren içecekler de vücuttan daha fazla sıvı kaybına neden oluyor. Üstelik şeker, sağlığımız açısından başlı başına tehlike kaynağı. Gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durun.
Tumblr media
8) Spor yaparken sadece su için
Günün en sıcak saatlerinde güneş altında spor ve her türlü ağır fiziksel aktiviteden uzak durun. Mümkünse sabah erken saatleri ya da akşam saatlerini spor için tercih edin. 
Spor öncesinde, spor yaparken ve sonrasında bol su için. Ancak herhangi bir içecek değil özellikle su olmasına özen gösterin. Kafeinli, gazlı ya da şekerli içecekler su ihtiyacımızı karşılamadığı gibi sıvı kaybını daha da artırabiliyor. Su dışında bir şey içilmek isteniyorsa ayran ya da taze sıkılmış meyve suları tercih edilebilir.
Tumblr media
9) Yağlı yiyecek ve kızartmalardan kaçının 
Yağlı yiyecekler ve kızartmalar sağlık açısından genel zararlarının yanı sıra, sıcak havalarda daha da tehlikeli olabiliyor. Çünkü vücut bu besinleri sindirmeye çalışırken ısı regülasyonunda zorlanmalara yol açabiliyor. Haşlama, ızgara ya da buharda pişirme yöntemlerini tercih etmenizde fayda var.
Tumblr media
10) İçecekleri aşırı soğuk içmeyin 
Pek çok kişi bu aşırı sıcaklarda çok soğuk ve buzlu içeceklere sarılıyor ancak içeceklerin çok kaynar olmaması kadar aşırı soğuk olmaması da çok önemli. Aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler karında kramplara neden olabileceğinden tercih etmemekte fayda var. 
Soğuk içeceği tüketmek mide bağırsak sistemindeki kasları tetikleyerek bağırsak hareketliliğinin artmasına neden olur. Biz de bunu kramp tarzında ağrılar olarak hissederiz hatta bunun sonucunda ishal bile ortaya çıkabilir.
Tumblr media
Alem-i Cihan
8 notes · View notes
popop0p0l98k-blog · 15 years
Text
Verdiğiniz kiloları geri almak veya almamak
Verdiğiniz kiloları nasıl geri alabilirsiniz? ya da kilo nasıl alabilirsiniz. işte size önerilerimiz. Kilo vermek kadar ideal kilonuza ulaştıktan sonra onu korumak da çok önemlidir. Bu yüzden sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmeniz gerekir. Kilo verdiniz ancak kilo vermek kadar verdiğiniz kiloları geri almamak, formunuzu korumak da çok önemlidir. Bu nedenle sağlıklı beslenmeye kilo verdikten sonra da devam etmeniz gerekiyor. Aksi takdirde kısa bir süre sonra hızla kilo aldığınızı göreceksiniz. Bunun önüne geç mek için bazı hatırlatmalar yapalım. Mutlaka kahvaltı edilmeli ancak bu seçim için tercih poğaça ve meyve suyu olmamalıdır. Çünkü böyle bir öğün çok fazla yağ ve şeker içerir. Oysa kepek ekmek ve az yağlı beyaz peynir ile yapılan bir sandviç ya da cornflakes, az yağlı süt ve kuru meyve çok daha sağlıklı bir seçim olacaktır. Ara öğünler Mutlaka ara öğün alışkanlığı edinin. Ara öğün kan şekerini dengeler, bir sonraki öğüne kadar daha az acıkmayı sağlar. 10.30- 15.30 saatlerinde yenilecek 1 meyve veya 2-3 grissini yanında ayran ya da 1 dilim peynir ve ekmek yemek uygundur. Öğle yemeği Akşam yemeğine göre çok daha yoğun olabilir. Öğlen et veya sebze yemeğinin yanında ekmek veya pilav ya da makarna yenmemeli hepsi bir arada tüketilmemelidir. Yoğurt ya da cacık yenilmeli, meyve öğleden sonraya saklanmalıdır. Tatlılara gelince haftada 1 kez sütlü tatlı yenilebilir. Yağlı ve hamurlu tatlılardan uzak durulmalıdır. Yağı az yeşil salata istenildiği kadar yenilebilir. Akşam Akşam mönüsü diğer öğünlere göre daha hafif olmalıdır. Et veya sebze yemeğinin yanında salata ve yoğurt ile beraber 1 dilim ekmek veya 1 kase çorba yeterli olacaktır. Yemekten sonra istenirse o günkü yemek çeşitliliğine göre 1 mey veya 1 bardak süt alabilirsiniz. Makarna şişmanlatır mı? Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Acımış Koçak "makarna tek başına şişmanlığın suçudur diyemeyiz" diyor. Doğru miktarda ve az yağlı sosla tüketildiğinde ekmek yerine diyette yenilebilir. 2 yemek kaşığı pişmiş makarna 1 dilim ekmeğin enerjisine eşittir. Öğle yemeğinde yiyeceğiniz bir porsiyon makarna ile günlük ekmek ihtiyacınızın tamamını tüketip akşam yemeğini daha hafif geçirirseniz makarna sizi şişmanlatmaz. Makarna seçiminizde kepekli ve rafine edilmemiş undan tercih yapılması ve üzerinde domatesli, bol sebzeli veya yoğurtlu veya az yağlı bir peynir olması doğru bir seçimdir, beraberinde yeşil bir salata da dengeleyici olacaktır. Alkolün miktarı ne olmalı? 1 gr. alkol 7 kalori, 1 gr karbonhidrat 4 kalori, 1 gr protein 4 kalori, 1 gr yağ ise vücuda 9 kalorilik enerji sağlar. Alkolden gelen enerji miktarı diyetlerde hesaplanabilir. Böylece bazı besinlerin diyetten çıkarılmasıyla yerine alkollü içecekler önerilebilir. Aşırıya kaçmayın Alkolün cinsi, miktarı ve sıklığı genel beslenme ve sağlık için risk taşıyabilir. Diyet sırasında sosyal sebeplerden dolayı haftada 1-2 kez, diyetten başka besinler çıkararak kişiye alkol verilebilir. Ancak bu öneri yapılırken kişinin tüm klinik tablosu bir arada değerlendirilir. Uzun dönemde alkolün bazı kanser hastalıkları ve metabolik hastalıklar için risk taşıyacağı unutulmamalıdır. Kimler kesinlikle diyet yapmamalı? - Hamileler zayıflama diyeti yapmamalıdır. Ancak İdeal kilosunun üzerinde hamileliğe başlayanlar ilk 3 ayı kilo almadan tamamlayıp daha sonra beslenmelerine ilaveler yaparak kilolarını 9-12 kg aralığında tutmaya çalışabilirler. - Emziren anneler için yeterli ve dengeli beslenme önemlidir. Zayıflama diyeti anne sütünde verimsizliğe sebep olur. - Çocuklara da zayıflama reçeteleri verilmemelidir. - Diyabet, böbrek veya karaciğer hastalığı gibi kronik hastalığı olanlar zayıflamak için kesinlikle uzman kontrolünde diyet yapmalı kendi başlarına diyet yapmamalıdır. Bunları sakın unutmayın - 2 kestane = 1 dilim ekmek - 2 yemek kaşığı haşlanmış mısır = 1 dilim ekmek - 1/4 yufka = 1 dilim ekmek - 2 grissini = 1 dilim ekmek - 1 su bardağı dolusu patlamış mısır= 1 dilim ekmek - 5 zeytin = 1 tatlı kaşığı zeytinyağı - 5-6 badem= 1 tatlı kaşığı zeytinyağı kadar enerji içerir En sık yapılan hatalar Diyette en sık yapılan hatalar ekmeğin kaldırılması, öğün atlamak, aç kalarak zayıflamaya çalışmak, tek besin içeren diyetlerdir. Bu hatalar yanlış beslenmeye ve beraberinde getirdiği hastalıklara neden olur. Ayrıca kısa sürede hızlı kilo verdiren popüler diyetlere karşı da dikkatli olmak gerekir. Bunlar da vücut dengesini bozar.
0 notes
fenrees · 4 years
Text
Kafein Nedir?
Kafein, çay ve kahve, kakao içeriğinde yer alan ve aslen hayvanların merkezi sinir sisteminde bulunana uyarıcı maddedir. Kafein sadece hayvanlarda değil, belirli bitkilerde de bulunur. Kafein, Metilzantin adı verilen madde sınıfına aittir. Uyarıcı etkileri olan, ergojenik destek olarak adlandırılan Kafein, M.Ö 850’de Mısırda tüketilmeye başlanmıştır. Enerji içeceklerine sonradan ilave edilerek kullanılır.
Kafein’in Görevi Nedir?
Kafein’in işlevi, yorgunluk ve uyuma hissini azaltmaktır. Beyinde yer alan nöronlar uyanıklık süresince çalışırlar. Bu süre içinde ise adenozin adını alan reseptörlere bağlı bir madde oluşarak, adenozin seviyesi vücut tarafından devamlı takip edilir. Uyku uyunmamaışsa veya uzun süre çalışılmışsa adenozin seviyesi artar ve yorgunluk ortaya çıkar. Dışarıdan içecekler ile alınana kafein ise kontrol ile aynı görevi görerek, 6 saatlik adenozin yerine geçerek, yorgunluk hissini ortadan kaldırır.
Kafein Faydaları Nelerdir?
Kafein yararları şu şekilde sıralanır:
Dinlenme ihtiyacını daha az hissederek çalışmayı sağlar.
İdeal ölçüde tüketim ile Alzheimer hastalığını önlemede etkilidir.
Odaklanmayı yüksek düzeye çıkarır.
İdeal oranda tüketimde spor ardından yaşanan bitkinlik hissinin önüne geçer.
Ezberleme işlemlerinin daha kolay yapılmasına yardımcı olur.
Reaksiyon hızını yükseltme etkisi ile refleks gerektiren tenis gibi sporların daha başarılı yapılmasına ve tepkilerin daha hızlı verilmesine olanak sağlar.
Kas ağrılarını düşürür.
Metabolizma hızını yükselterek, yağ yakma kapasitesini artırır.
Nabzı ve kan basıncını artırarak, böbreklerde daha fazla kan süzülmesini ve vücuttan su atımının daha hızlı yapılmasını sağlar.
Şişkinliği gidermeye yardımcı olur.
Beyinde yer alan belirli damarları olumlu etki ile daraltarak, migren tedavinse yardımcı olup, baş ağrısını dindirir.
Akciğer sağlığını destekler ve bronşit riskini azaltır.
İdeal tüketim seviyesinde felç olma risklerini % ¼ oranında düşürmektedir.
Deri hastalıklarının iyileşme sürecine katkıda bulunur.
İnsanlar neden ot yemiyor? Merak edilen bilgiye yazımızdan bakabilirsiniz.
Kafein Etkisini Ne Kadar Süre Gösterir?
Kafein’in etki süresi, 4 ila 6 saat arasındadır. Akşam saatlerinde 22:00’da vücuda alınana kafein kişinin saat 3:00’a kadar kendini dinç hissetmesini sağlar. Belirli bir süre uykuya dalınmış ve ardından kalkılmış etkisi uyandırır. Uykuya eşdeğer olmayan kafein belirli ölçülerde tüketilmelidir.
Diğer yandan, fizyolojisi gereği, karaciğer üzerinde katelize olur. Kafein, 20 dakikalık süre içinde % 90 oranında temizlenir. Sindirim sistemi ile hızlı bir şekilde absorbe olarak, yüksek plazma konsantrasyon seviyesine 40 dakika içinde ulaşır. Plazmalarda serbest yağ asidi seviyesini yükseltir. Bu kapsamda kolaylıkla merkezi sinir sistemine etki eder.
Kafein, Lipohilitik niteliği yani yağı seven yapısı ile kolaylıkla bütün vücuda ulaşır. Kan ve beyin bariyerlerinden plasentaya geçiş yapar. Yağ oksidanları üzerinde etkilerini göstererek, iskelet kaslarına ve merkezi sinir sistemine doğrudan etki uygular. Vücutta yer alan lipofiz bez sayını artırır.
Kafein Hamileler İçin Zararlı Mı?
Kafeinin gebeler için zararı, 500 mg üzeri tüketimde ortaya çıkar. Çalışma sisteminde plasentaya ulaşabilmesi ve bebeği etkilemesine bağlı yüksek tüketimi önerilmez. Yüksek oranda kafein tüketen anne adayları, İkinci trimester düşüklerine neden olma riski taşırlar. Bu durum 500 mg’den fazla kafein tüketimi yapan anne adaylarında gözlemlenir.
Kafeinin ideal oran üzerinde tüketimi anne karnında yer alan bebeğinde kalp atışlarını hızlandırır. Emzirme döneminde yüksek tüketimi aynı şekilde bebeği etkiler. Dolaşım ve sinir sistemi üzerinde uyguladığı davranış değişikleri bebekler üzerinde de görülür. Bebeğin doğum ardından unutkanlık ve gelişim bozukluğu gibi problemleri yaşaması için aşırı kafein tüketiminden kaçınılması gerekir.
Kafein Zararları Nelerdir?
Kafein’in zararı hakkında detaylar şu şekilde sıralanır:
Yüksek tüketimde uykusuzluğa bağlı sinir artışı,
Yüksek tüketimde mide bulantısı,
Vücutta ısının artışı,
Nabız atışı yükselmesine bağlı ellerde titreme
Vücudun ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla kafein tüketimi yapılması bu gibi problemlere neden olur.
Sağlıklı gıda tüketmek gerçekten faydalı mı? Merak ediyorsanız yazımızı inceleyebilirsiniz.
Ne Kadar Kafein Tüketilmeli?
İdeal kafein tüketme ölçüsü, kişinin ağırlığının her kilogramı için günlük 6 miligramdır. Bu değer kişinin kilosuna bağlı olarak değişir. 80 kilo olan bir birey, bir gün içinde 480 miligram kafein tüketerek, kafein’in faydalarından yararlanır. 350 miligram kafein ise günlük enerji miktarını tam anlamı ile karşılar. Normal bir porsiyon kahvenin içinde 150 miligram kafein bulunur. Bu kapsamda günde 3 bardak tüketim yapılır.
Kafein Toleransı Ne Anlama Gelir?
Kafein toleransı, kafeinin aşırı tüketimi ardından önceki etkileri alamama ve etkileri fark edememe durumudur. Yüksek miktarda kafein tüketmeyen bir birey günün ilk kafeinini aldığında, çarpıcı ve ayıltıcı bir his duyar. Enerji ve odaklanmayı yüksek düzeye ulaştırır.
Yüksek miktarda kafein tüketen bireyler ise kafeini fazla miktarda tüketmedikleri sürece aynı etkileri alamazlar. Hiç tüketim yapmadıkları günlerde ise kendilerini oldukça yorgun hissederler. Bu toleransı yenmek için ise 9 gün boyunca günde sadece 1 bardak kahve tüketimi yapılıp, diğer kafeinli içecek seçeneklerini çaya çevirmek gerekir. 9 günlük az kafein tüketimi ardından eski etkiler alınmaya devam edilir.
Kafein Çocuklara Zararlı Mı?
Kafein’in çocuklara zararı ideal tüketim oranı olan 2.5 mg’de bulunmaz. Çocuklar üzerinde özel bir etkisi bulunmayan bu madde, sadece yüksek tüketim koşullarında zarar gösterir. Miktarı abartılmadan tüketildiği sürece, çocuklara yönelik her hangi bir zarar vermez.
Kullanım standartında ise 12 yaş altı çocuklara bir günde 2.5 mg’den fazla verilmesi önerilmez.
Kafein Bağımlılık Yapıyor Mu?
Kafeinin bağımlılık yapması mümkün değildir. Kafeinin yüksek miktarda tüketilmesi halinde yaşattığı etki kafein toleransıdır. Bağımlılık, alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların yarattığı ve hayati tehlikeye sürükleyen kavramdır. Kafein tüketiminde yaşanan tolerans etkisi ile 10 günlük periyotta tüketimin azaltılması ile giderilir.
Kafein Hafızayı Güçlendirir Mi?
Kafein’in hafızayı kuvvetlendirmesi mümkündür. Bu işlem bir deney kapsamında kanıtlanmıştır. Psikoloji ve Beyin Bilimleri doktoru Michael Yassa, kafein tüketme alışkanlığı bulunmayan 160 kişin,n katılımı ile bir deney gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, katılımcılara belirli objelerin resimleri, belirli sürede gösterilmiştir. Resimlerin ise akılda tutulması talep edilir.
İkinci adımda deneklere 200 miligramlık kafein tabletleri verilmiş ve yeni resimler gösterilmiştir. Deney sonunda resimlere ilişkin akılda kalan bilgiler sorulduğunda ikinci aşamada kafein alımı ardından verilen doğru cevap oranının çok daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Kafein Doping Sınıfına Giren Bir Madde Mi?
Kafeinin doping sayılması hakkında verilen kararda sadece tüketim oranına sınırlandırma getirilmiştir. Dünya Dopingle Mücadele Ajansı tarafından 2018’de yayıma alınan ‘’ Yasaklı Madde’’ listesinde izleme programı içinde bulunan kafein için Olimpiyatlar kapsamında sınırlı miktarda tüketilmesi kararı alınmıştır. Bu karar kapsamında tam anlamı ile doping maddesi sayılmayan kafein’in Olimpiyat katılımları çerçevesinde belirtilen miktarın üzerinde tüketimi halinde doping tespiti yapılır.
Besinler İçindeki Kafein Miktarları Nedir?
Besinlerdeki kafein ölçüleri şu şekilde sıralanır:
1 porsiyonluk filtre kahvede 150 miligram,
Her biri 1 porsiyon olmak üzer espressoda 100 mg,
Türk kahvesinde 60 mg,
Hazır tekli kahvede 50 mg,
Fincan yeşil çayda 20 miligram,
1 kutu kolada 45,
Sütlü çikolatanın 100 gramında 20,
Bitter çikolatanın 100 gramında 60 miligram,
Bu ölçü değerleri kadar farklı besin ve içeceklerde kafein yer alır.
Türkiye’nin sokak lezzetleri ne kadar hijyenik ve güvenli? Merak edilen bilgiler yazımızdadır.
Kafein Nasıl Çalışıyor?
Kafeinin çalışması, merkezi sinir sistemini ve sinapsları doğrudan etkileme işlemi ile gerçekleşir. Bu kapsamda kişinin uyanık kalması sağlanır. Kafein çalışması, yorgunluk bitkinliğe sebep olan ve sinir boşluklarında biriken asetilkolin ve adenozinin parçalanmasını sağlayarak uyanık kalma faaliyetini ortaya çıkarır.
Kafein Bir Uyuşturucu Mu?
Kafeinin uyuşturucu olması hakkında detaylar şöyledir:
Kafein tüm dünya genelinde kullanımı sınırlandırılmamış olan psikoaktif maddedir.
Diğer bir ifade ile uyarıcı gücü bulunmasına rağmen, sağlığa yararlı etkileri bulunması ve kimyayı etkileyerek zindelik vermesi sebebi ile kullanımı serbesttir.
Bu uyarıcı madde, en çok tüketilen doğal çay ve kahve çeşitlerinin tümünde bulunur.
Kafein Alerjisi Nedir?
Kafeine alerji, mide ağrısı, kalp atışında hızlanma ve ellerde titreme gibi olumsuz etkileri kafein tüketimi ardından yaşayan insanlarda bulunan problemdir. Her hangi bir sebebe veya kafeinin zararlarına bağlı olmadan kişinin vücudunun tamamen kafeine karşı duyarlı olması sonunda ortaya çıkar.
Kafein Alerjisi Belirtileri Neler?
Kafein alerjisi semptomları şu şekilde sıralanır:
Kahve tüketiminde sık hapşurma,
Boğazların ve ağzın şişmeye başlaması,
Baş dönmesi,
Egzama oluşumu,
Nefeste darlık,
Hiperaktivitenin artması,
Düşünceleri kahve tüketimine rağmen toparlayamama,
Bu gibi belirtiler kafeine karşı alerjiye sahip olunduğunu gösterir.
Kafein’in Farmakolojik Özellikleri Neler?
Kafein’in farmakolojik nitelikleri şu şekilde sıralanır:
Merkezi sinir sisteminde psikotropik etki uyandırma,
Solunum sistemini uyarma,
Enerjiyi yükseltme,
Diüretik etki diğer bir ifade ile idrarı söktürme,
Kafein bu farmokolojik özelliklere sahiptir.
Kafein İle Benzer Yanları Olan Maddeler Neler?
Kafeinle benzeyen maddeler şu şekilde sıralanır:
Guaranin: Kafeinin yakın akrabası olan bu madde, sinir sistemi üzerinde etkili, Guarana bitkisinde bolca bulunan içeriktir.
Tannin: Kafeinle yakın özellikleri taşıyan, sinir sistemi üzerinde etkili çay içinde yer alan ikinci maddedir. Vücutta su tutumunu düşüren ve su kaybını yükselten doğal içeriktir.
Kafein’i Spor Faaliyetlerine Etkileri Neler?
Kafeinin spor eylemlerine etkileri şu şekilde sıralanır:
Spor performansını yükseltir.
Tarihte sporda daha dirençli bir yapıya ulaşmak amacıyla kullanılmıştır.
Spor performansını yükseltici etkisi, 1970 yılında David Costill tarafından keşfedilmiştir.
Deney kapsamında ağırlık kaldıran bireylerin daha raht çalıştıkları fakat küçük yan etkilere maruz kaldıkları kanıtlanmıştır.
Yan etkileri kuvvetli olmayan kafein kullanımı ile ergojeniklik beraberinde gelen güç artışı gözlemlenir.
Performansa pozitif etki ise kafein tüketimi ardından, kortizol hormonlarının salgılaması ve kandaki adrenalin miktarının artması ile edilir.
Olimpiyatlara katılımda kafein kullanımına bu kapsamda sınırlandırma getirilmiştir.
Kafein’in Kullanım Yaygınlığı Nasıl?
Kafein’in kullanımdaki yaygınlığı hakkında bilgiler şu şekilde sıralanır:
Büyük oranda çay, kahve ve çikolata içinde kullanılır.
En yaygın şekilde tüketilen farmakolojik maddedir.
En fazla oranlar % 75 değerinde kahve formunda tüketilir.
Yüksek değerler kapsamında Amerika Birleşik Devletleri her yıl tükettiği kahve miktarının % 30’luk kesimini ithal eder.
Amerika’da kişi başına günlük 228 mg kafesin tüketimi yapılır.
İskandinav ülkelerinde ise kişi başı 400 mg kafein bir günde tüketilir.
Kafeini en çok tüketenler ise vardiya çalışanları, askeri personel, sporcular, yorgunlukla savaşması gereken çalışan kategorilerdir.
Kullanım yaygınlığı çerçevesinde bir günde 400 mg’ye kadar kafein tüketimi olumsuz etkilere sebep olmaz.
Düdüklü tencere tehlikeli mi? Hakkında detaylara yazımızdan ulaşabilirsiniz.
The post Kafein Nedir? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/kafein-nedir/
0 notes
tipoloji-blog · 6 years
Text
Mide Yanması Nedir Belirtileri Nelerdir?
Tumblr media
Mide yanması (mide ekşimesi olarak da bilinir), mide içeriğinin bir kısmının yemek borusuna geri zorlandığı bir durum olan asit reflünün (mide asidinin yemek borusuna geri akıtılması) yarattığı yaygın bir sorundur. Göğsün alt kısmında yanma hissi yaratır. Kalıcı asit reflü haftada ikiden fazla olur, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) denir. Mide asidi, mide asidinin yemek borusuna, ağızdan mideye kadar yiyecek taşıyan boruya geri akmasıyla hissedilir. Mide yanması GERD belirtisidir. Nedenleri diyet, obezite ve egzersiz eksikliği içerir. Birincil semptom, mide asidinden boğazda veya göğsünde yanma hissidir. Çoğu durumda, mide ekşimesi genel sağlık üzerinde çok az etkisi vardır.
Mide Yanması Neden Olur? Nedenleri Nelerdir?
Bazen mide yanması normaldir ve nadiren endişe etmeniz gerekir. Tekrarlayan asit reflü, gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH veya GORD) tanısı ile sonuçlanır ve sağlık için ciddi sonuçlar doğurabilir ve diğer altta yatan sağlık sorunlarına işaret edebilir. Gastroözofageal reflü hastalığı her yaştan insanlarda görülür ve neden genellikle obezite, sigara ve düşük egzersiz seviyeleri gibi bir yaşam tarzı faktörlerine atfedilebilir. Gastroözofageal reflü hastalığının (GERD) nedenleri hakkında daha fazla bilgi edinin.
Mide Yanması Belirtileri Nelerdir?
Mide ekşimesi belirtileri çoğu hasta için oldukça açıktır. En yaygın olanı, mide asidinin neden olduğu göğüs ve boğazda bazen yanma hissi olan bir sıcaklık veya ısı hissidir. Diğer belirtiler şunlardır: Göğsün ortasında yanma hissi. Çeneye kadar ulaşabilen artan ağrı Yanma ve hazımsızlık benzeri ağrı. Ağızda pis koku, keskin tat. Bir kişi asit reflü semptomları sık sık yaşıyorsa, daha fazla araştırma için bir gastroenteroloğa danışmalıdır. GERD hakkında daha fazla bilgi edinin.
Mide yanmasına ne iyi gelir?
Gastroözofageal reflü hastalığının neden olduğu tekrarlayan mide ekşimesi için ana tedavi, mide asidinin üretimini azaltmaktır. Yaşam tarzı değişkliği, mide ekşimesini önlemeye veya azaltmaya yardımcı olabilir. Araştırmacılar tarafından doktorlardan toplanan öneriler şunlardır: Sınırlı yağ alımı ile sağlıklı bir diyet Uzanmadan önce yemekten kaçının ve yemek yerken düz oturun Ağır kaldırma ve zorlamadan kaçınma Alkol, kafein, baharatlı yiyecekler, tam yağlı sütler, alkolsüz içecekler gibi gevrek yiyecekler ve domates, limon veya portakal suları gibi asidik gıdalar gibi tetikleyicilerin izlenmesi ve bunlardan kaçınılması. Kilo vermek Sigara içmekten kaçınma Egzersiz yaparak formda kalmak Az ama sık yemek yemek Mevcut ilaçların gözden geçirilmesi Sigarayı bırakmak: Sigarayı bırakmak ve sigara dumanından kaçınmak. Giysilerin uyarlanması: Mide üzerine gereksiz baskıları önlemek için gevşek giysiler giyin. Reçeteli ilaçlar düşünün: Mide ekşimesi olan kişiler, reçeteli ilaçların kullanımı ve bireyin doğru olup olmadığı konusunda doktorlarıyla da konuşmalıdır. Vücut ağırlığını yönetin: Aşırı kilolu veya obez olan kişiler vücut ağırlığını azaltmanın yardımcı olabileceğini fark edebilir. Bir diyet ve egzersiz kilo verme programı asit reflü semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir. Her kişi bu değişikliklere farklı şekilde tepki verir, bu nedenle çok fazla kilo vermeden önce bir sağlık hizmeti sağlayıcısıyla konuşmak önemlidir. Yatağın başını kaldırın: Yatağın başını kaldırmak, yerçekimi belirtilerini azaltmak için yer çekimine izin verebilir. Diğer bir seçenek, yatağın kafasının açısını yükseltmek için şilte ve takozlar yerleştirmektir. Yastıklar, mide ekşimesi semptomlarını azaltmada etkili değildir. Over-the-counter (OTC) ilaçları deneyin: Mide ekşimesi olan kişiler, semptomların giderilmesi için OTC ilaçları konusunda doktorlarıyla konuşmalıdır. Bir doktor, antasitler, famotidin veya ranitidin de dahil olmak üzere asit indirgeyiciler veya lansoprazol ve omeprazol gibi asit blokerleri önerebilir. GERD belirtilerini tedavi etmek için önerilen bazı seçenekler şunlardır: Meyankökü Kırmızı karaağaç Sarı papatya İnsanların herhangi bir bitkisel takviyeye başlamadan önce olası yan etkileri ve ilaç etkileşimleri hakkında doktorlarıyla konuşmaları önemlidir. Çevrimiçi çeşitli bitkisel ilaçlar mevcuttur. Akupunkturu: Kullanımını destekleyecek sınırlı kanıtlar olmasına rağmen, bazı insanlarda mide yanması semptomlarının giderilmesinde akupunktur yararlı olabilir. Rahatlayın: Stres ve gerginlik, mide ekşimesi de dahil olmak üzere çok çeşitli istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Progresif kas gevşetme, meditasyon veya yoga gibi rahatlama teknikleri, bazı semptomlar için rahatlama sağlayabilir.
Tumblr media
: Mide ekşimesinin oluşumunu ve ciddiyetini etkileyebilecek bazı diyet tetikleyicileri vardır.
Ne Zaman Doktora Görünmelidir?
Ulusal Diyabet ve Sindirim ve Böbrek Hastalıkları Enstitüsü, aşağıdaki belirtilerden herhangi birine sahipse hemen doktor çağırmayı önerir. Güçlü olan kusma refleksi veya büyük miktarlarda kusma Yeşil, sarı ya da kanlı kusmuk ya da kahve gibi görünen kusmuk Kusma sonrası solunum güçlüğü Yerken ağız veya boğaz ağrısı Ağrılı veya zor yutma
Hamilelik Sırasında Mide Yanması
Gebelikte mide ekşimesi ve hazımsızlık hormonal değişiklikler ve bebeğin mideye karşı bastırılması nedeniyle yaygındır. Semptomları hafifletmeye yardımcı olabilecek diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri vardır. Amerikan Hamilelik Derneği önerileri: Gün boyunca beş ila altı küçük öğün yemek Yemekten bir saat sonra uzanmamak Yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak Yemekten önce, bir yoğurt yemeye veya bir bardak süt içmeye, belki de içinde bir kaşık bal ile yardımcı olabilir.
Hamileler neden mide yanması geçiriyor?
Hamile kadınların bir dizi nedenden dolayı mide yanması daha olasıdır. İlk olarak, hamilelik sırasında hormon progesteronu gebeliği desteklemek için daha yüksek miktarlarda salgılanır. Progesteron, yemek borusunu mideden ayıran ve rahatlamak için mide yanmasına neden olan valfe neden olur. Buna ek olarak, büyüyen rahim daha sonraki hamilelikte mide ve diğer iç organlara baskı yapmaya başlar. Bu basınç aynı zamanda yiyecek ve mide asidini tekrar yiyecek borusuna da itebilir. Hazımsızlık ve mide ekşimesi, hamilelik öncesi ve daha önce gebe kalanlarda mide ekşimesi geçiren kadınlarda daha olasıdır.
Mide Yanması ve Asit Reflü Arasındaki Fark Nedir?
Mide ekşimesi, asit reflü ve gastroözofageal reflü hastalığı arasındaki farklılıkları anlamak, aralarındaki bağların anlaşılmasını gerektirir. Mide yanması kendi başına bir durum değildir ve kalple ilgisi yoktur. Bunun yerine, bir asit reflü belirtisidir. Asit reflüsü semptomları sıklıkla görülürse, bir kişinin gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) olduğunu gösterebilir. Mide ekşimesi, asit reflü ve GÖRH'yi ayırt etmek zor olabilir çünkü hepsi aynı anda hissedebilir. Ancak, farklılıkların anlaşılması bir kişinin doğru tedaviyi bulmasına yardımcı olabilir.
Asit Reflü Nedir?
Asit reflü, alt göğüs bölgesinde mide ekşimesi olarak bilinen bir yanma ağrısına sahip olan yaygın bir durumdur. Mide asidi yiyecek borusuna geri aktığı zaman olur. Gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), asit reflü haftada ikiden fazla olduğunda ortaya çıkar. Kesin rakamlar farklılık göstermektedir, ancak asit reflü sonucu ortaya çıkan hastalıklar, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hastane departmanları tarafından görülen en yaygın gut şikayetidir. Amerikan Gastroenteroloji Koleji, 60 milyondan fazla Amerikalı'nın en az ayda bir kez mide yanması ve günde en az 15 milyon kez yaşadığını söylüyor. GERD, Batı ülkelerinde en yaygın olanıdır ve nüfusun tahmini yüzde 20 ila 30'unu etkilemektedir. Kronik mide ekşimesi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Asit reflüsü hakkında bazı önemli noktalar. Asit reflü ayrıca mide ekşimesi, asit hazımsızlığı veya piroz olarak bilinir. Asidik mide içeriğinin bir kısmı yemek borusuna geri döndüğünde meydana gelir. Asit reflü alt göğüs bölgesinde genellikle yemek yedikten sonra yanma hissi yaratır. Yaşam tarzı risk faktörleri obezite ve sigara içmeyi içerir. İlaç tedavileri en yaygın tedavi yöntemidir ve reçeteyle ve reçetesiz olarak kullanılabilirler (OTC).   Kaynaklar: 1, 2, 3     Read the full article
0 notes
kiloverdirirmi-blog · 6 years
Text
New Post has been published on Kiloverdirirmi.Com
New Post has been published on https://www.kiloverdirirmi.com/hamileler-ve-yeni-anneler-neyi-nasil-yemeli/
Hamileler ve Yeni Anneler Neyi Nasıl Yemeli?
Hamileler ve Yeni Anneler Neyi Nasıl Yemeli?
Hamile olan bir bayan hamile kaldığı andan itibaren artık iki taraflı olarak düşünmek zorundadır. Kendisinden çok bebeğinin gelişimini düşünerek beslenme programını ona göre düzenlemeli ve ona göre bir beslenme şekli uygulamalıdır. Hamileler Nasıl beslenmeli ve ne çeşit besinleri menülerinde bulundurulmalı hepsine değineceğiz. Hamile bir bayan her şeyden önce kötü sigara içki gibi kötü alışkanlığı varsa onları önceden bırakmalıdır. Hatta sigara içilen bir ortamda durması bile doğru değildir. Bunun için bebeğini düşünüyorsa bu tür alışkanlıklarına son vermelidir. Diş problemi varsa önceden çözmelidir. Çünkü hamilelik esnasında ilaç kullanamayacağı için bu önemlidir. Yapılmamış aşıları varsa yaptırmalıdır. Bunları hamilelik devresinden önce yaptırmalı ki sonradan sorun olmasın.
Vücudunu Hamileliğe Hazırlamalıdır?
Hamile olmaya karar verme aşamasında hatta diyet programı uygulayarak vücudunun içini sağlıklı yiyecekler yiyerek temizlemelidir. Hamile kaldıktan sonra bebeği için ilk girişimi bu olmalıdır. Sağlıksız bir vücutla hatta kiloluyken hamile kalmak daha kilo almanızı arttırarak zor bir hamilelik ve doğum geçirmenize sebep olacağı için önceden kendinize bu konuda çeki düzen vermeye başlayabilirsiniz.
Hamileler ve Yeni Anneler Yediklerinize Dikkat Edin
Hamile bir bayanın diyet listesi nasıl zengin vitamin depoları olan yiye eklerle doluysa yeni annenin de öyle olması gerekir. Hamilelikten önce bebeğin anne karnında gelişirken anne nasıl yemesine dikkat ediyorsa hamilelikten sonra da emzirme aşaması olacağı için yine yediklerine dikkat etmelidir. Lifli gıdaları bolca tüketmeli, sebze ve meyveleri çok tüketmelidir. Anne ve bebek beslenmesi birbirleriyle orantılı olduğu için anne sağlıklı yiyecekleri sık oranda tüketmeli ve zararlı olanlardan da uzak durmalıdır.
Annenin Yiyebileceği Sağlıklı Yiyecekler ve Yeme Şekilleri
Sebze ve meyveler: Mümkün olduğunca taze olanlarından seçilmelidir. Yerken de özellikle hamilelik döneminde çiğ olarak yemeğe özen göstermelidir. Çiğ olarak besin değerleri kaybolmayacağı için meyvelerin yanında bazı sebzeleri de çiğ olarak yiyebilirler. Böylece tüm vitaminleri kendi aldığı gibi çocuğuna da geçecektir.
Pekmez: Gerek hamilelik döneminde gerekse yeni doğum yapmış anne adayı kan yapması için pekmez yiyebilir. Pekmez hamilelik döneminde kan yaparak bebeği besleyip bebekte kilo alımını hızlandıracağı gibi lohusalık dönemin de de aynı görevi görür. Yalnız çok şekerli olmamasına dikkat etmek gerekir. Hamilelikte yeme içme şekilleri dikkat edilerek şeker gibi fazlası zarar olan yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
Tahıllar: Tahılları tüketirken kepekli olanları tercih ederek yiyebiliriz.
Proteinler: Protein açısından zengin besinler her zaman için tüketilmelidir. Özellikle mercimeğin bol süt yapacağı söylenir. Bunun için mercimek hem iyi bir besin deposudur hem de her durumda sayısız fayda sağlar. Sindirimi de kolaydır.
Süt ve süt ürünleri: Süt ve süt ürünlerini de hem hamilelik dönemi boyunca çocuğun kemiklerinin gelişimi için hem de hamilelikten sonra sıvı alımı için kullanılmalıdır. Bunun için süt yerine ayran ve ya çok daha sağlıklı bir içecek olan kefiri de tercih edebilirsiniz.
Hamilelikte ve Sonrasında Uzak Durulması Gereken Yiyecekler
Gerek hamilelik zamanında gerekse hamilelikten sonra uzak başta sigara olmak üzere her türlü içkiden uzak durulmalıdır. Bunun dışında gazlı olan yiyecek ve içeceklerde hem hamilelik döneminde hem de hamilelik sonrasında uzak durulmalıdır. Gazlı yiyecek ve içecekler bebekte gaz problemi yapacağından annenin bu dönemlerde bunlardan uzak durması en doğrusudur. Kafeinin fazlasını tüketmemek gerekir. Çok fazla miktarda kafeinli içeceklerden de uzak durmak gerekir. Bunlara dikkat edilerek hem kendiniz için doğru bir beslenme şekli uygulamış olursunuz hem de bebeğinizin gelişimine bu sayede katkıda bulunmuş olursunuz.
0 notes
casabali45-blog · 7 years
Text
Aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler kramp nedeni
Aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler kramp nedeni
Aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler kramp nedeni
AŞIRI SICAĞA KARŞI 10 KRİTİK ÖNLEM
Aşırı sıcakların ve yoğun nemin nefes aldırmadığı bugünlerde sağlığımızdan olmamak için tükettiğimiz besinler ve içeceklerden vücudumuzu serin tutmaya dek almamız gereken birçok önlem var. Sadece kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocukları değil sağlıklı kişileri bile tehdit eden aşırı sıcaklar; baş…
View On WordPress
0 notes
Text
New Post has been published on Eskişehir Medyası | Eskişehir Yerel Haber ve Emlak Portalı
New Post has been published on http://www.eskisehirmedyasi.com/ulusal/anne-adaylarina-sicak-gunlerde-beslenme-onerileri/
Anne adaylarına sıcak günlerde beslenme önerileri!
Anne adaylarına sıcak günlerde beslenme önerileri!
Özellikle sıcak yaz günlerinin hamileler için sıkıntı yaşatabileceğini ifade eden Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı, bu dönemde sıvı alınması gerektiğini söyleyerek hamilelik döneminde beslenmeye yardımcı olacak 10 öneriyi sıraladı.
Hamilelik döneminde beslenme, anne adaylarını aklını en çok meşgul eden konuların başında geliyor. Dünyadaki en değerli canlıyı taşımanın verdiği sorumlulukla, daha önce dikkat etmediği birçok konu artık ilgi alanına giriyor. Anne adayları, ‘Bebeğim yeterince besleniyor mu’ düşüncesiyle gereğinden fazla besin alabiliyor ya da yanlış bir beslenme rejimi uygulayabiliyor. Özellikle sıcak yaz günlerinin hamileler için sıkıntı yaşatabileceğini anlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı, bu dönemde özen gösterilmesi gereken konuların başında ise yeterli miktarda sıvı alınması gerektiğini söyledi. Dr. Ramazan Bayırlı, hamilelik döneminde beslenmeye yardımcı olacak 10 öneriyi de sıraladı.
“Yaşam kaynağımız su yanıbaşınızda olsun”
Vücudun taşıma ve bağışıklık sisteminde görevli olan suyun, alınan besin öğelerinin vücut hücrelerine taşınmasında ve metabolik atıkların da vücuttan uzaklaştırılmasında görev yaptığına dikkat çeken Dr. Bayırlı, “Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin artan kan hacmi için günlük 2-3 litre arası sıvı tüketmesi gerekiyor. Bunun 8-10 bardağı su olmalıdır. İdrar renginin açık sarıdan koyu sarıya doğru gitmesi günlük tüketilen sıvı miktarının yetersiz olabildiğini gösteriyor. İkinci olarak suyun dışında tüketilen diğer sıvı içeceklerin kafein, karbondioksit ve yüksek miktarda şeker içermemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, bitki çayları, meyvenin kendi tadı ile yapılmış kompostoların tercih edilebilir. Ancak hamilelik diyabeti riski varsa ve hamilelik hedeflenen kilolar içerisinde devam etmiyorsa meyve suyu ve komposto tüketirken dikkat edilmesi gerekiyor. Terle beraber oluşan tuz kaybını önlemek için tuzu yoğun olmayan ayranın da rahatlıkla tercih edilebilir. Hamilelik ödemi, hipertansiyonu ve preeklampsi sorunu olan anne adayları için özellikle tuzlu ayrandan uzak durulması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Her bitki çayını içmeyin”
Sıvı ihtiyacını karşılamada kullanılabilecek kaynaklardan birinin de bitki çayları olduğunu ve laksatif özelliği olmayan, kasılmaları artırmayacak bitki çaylarının hamilelik döneminde kullanılabileceğini söyleyen Dr. Ramazan Bayırlı; rezene, ıhlamur, papatya, zencefil, anason, nane içerikli bitki çaylarının tercih edilebileceğini belirtti. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı, “Yiyeceklerin besleyici değerini korumak ve özellikle anemiyi (kansızlığı) önlemek açısından yemeklerle birlikte çay, kahve içilmemesi de önem taşıyor. Bağırsak aktivitesini düzenlemeye yardımcı olan ve özellikle yaz ishallerini önlemekte de faydalı bulunan probiyotikler de hamilelikte sıvı alımını kolaylaştıran ürünler arasında yer alıyor. Yüksek kalsiyum içeriği ve ferahlatıcı özelliği ile anne adayları tercihlerini kefirden yana kullanabilirler. Özellikle yaz aylarında artan meyve ve sebze seçenekleri de hem sıvı ihtiyacını karşılamada hem de sağlıklı beslenmeye yardımcı oluyor. Meyve ve sebzelerin vitamin, mineral, lif, su ve bebeğin sağlığı için çok iyi olan diğer besin öğeleriyle yüklüdür. Sofranız ne kadar çok ve farklı renk içerirse besin öğelerini almanız o denli artacak ve çeşitlenecektir. Bol miktarda C vitamini içeren yeşil, kırmızıbiber, çilek, erik, kiraz, maydanoz, A vitamini açısından zengin, kayısı, şeftali, domates, havuç, likopen denilen antioksidan içeriği ile karpuz, çilek, kırmızı erik, kiraz, hem C vitamini, folik asit açısından zengin, hem de anti kanserojen özelliğiyle üzüm, tercih edilebilecek meyveler arasında yer alıyor.” ifadelerini kullandı.
“Folik asit ihtiyacınızı sebzelerden sağlayın”
Hamilelik döneminde artan folik asit ihtiyacını karşılamak için yeşil sebzeler, bezelye, barbunya ve üzümden yararlanılabileceğini vurgulayan Dr. Ramazan Bayırlı, sebze ve meyvelerin içerdiği yüksek posa nedeniyle, hamilelikte görülebilecek kabızlığın da önlenebileceğini anlattı. Bayırlı, “Özellikle yaz aylarında tüketilmekle birlikte her mevsimin vazgeçilmez besini olan dondurmayı seçerken kremayla yapılan dondurmalar yerine, taze sütle yapılan ürünleri tercih etmek daha az katı yağ almayı sağlıyor. Şerbetli hamur tatlılar yerine süt ürünü dondurmanın sağlıklı ve nispeten daha düşük enerjili bir seçenek oluşturuyor. Bu nedenle hamilelik sırasında artan kalsiyum ihtiyacının karşılanması içinde de dondurmanın sağlıklı bir alternatif olabilir. Bebeğin büyümesi için hamilelik süresince günlük 70 gr protein ve 150 mg omega 3 alımı bebeğin beyin ve bağışıklık sisteminin gelişmesini ve annenin depresyon riskinin azalmasına yardımcı olabiliyor. Ülkemizde hayvansal protein alımı düşük olması nedeniyle bitkisel protein kaynakları olan olan fasulye, mercimek, nohut gibi kuru baklagillerin alımının teşvik edilmelidir. Günlük alabiliyorlarsa 2 bardak süt, 1 yumurta, 70 gr kırmızı et (2 köfte, 1 fleto biftek) ve balık (1 çupra, 1 uskumru, 90 gr tonbalığı ) alımının desteklenmesi önem taşıyor. Özellikle hamilelik döneminde salam, sosis, sucuk gibi katkı maddeleri ve aşırı tuz içeren yiyecekler mümkün olduğu kadar az yenmesi gerekiyor. Dondurulmuş, çözülmüş et balık ve konserve gıdalar taşıdıkları bakterilere bağlı besin zehirlenmesi yapabilecekleri için tercih edilmemesi yarar sağlıyor.” dedi.
“Yemeklerde muhakkak iyotlu tuz kullanılması gerekiyor”
Son olarak gece beslenmesine de dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ramazan Bayırlı sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden zengin olduğu için beslenmede uygun şekilde ve kilo kontrol edilerek tüketilmesi gerekiyor. Gece yatarken 2 tane ceviz, 10 adet fındık, 2 adet kuru kayısı, 1 adet hurma alınabiliyor. Yemeklerde muhakkak iyotlu tuz kullanılması gerekiyor. Doğal besinlerle yeterli alınmayan iyotun ancak bu sayede anne sütünden bebeğe geçebiliyor. Ayrıca, sebzelerin, makarna ve eriştenin, mercimek, nohut ve kuru fasulyenin haşlama suları dökülmemeli, bu yiyecekler önceden yıkanıp ıslatıldıktan sonra pişirilmesi gerekiyor.”
0 notes
gebemiyimben-blog · 7 years
Text
Hamileler İçin 5 Sağlıklı İçecek
Anne adayının hamilelik sürecinde zengin ve dengeli bir beslenme programı izlemesi hem hamileliğin rahat geçmesi, hem de dünyaya gelecek bebeğin sağlıklı olması açısından çok önemlidir. Ancak gebe hanımların neler yemeleri ve hangi gıdalardan uzak durmaları gerektiği üzerine pek çok kaynak bulmak mümkünken hamilelikte beslenme konusunda içeceklerin yeri ve önemi çoğunlukla göz ardı edilir. Pek çok anne adayında, özellikle de orta ya da ağır şiddette sabah bulantısı sıkıntısı yaşayanlarda dehidrasyon (vücudun susuz kalması) durumuna sıklıkla rastlandığından hamile hanımların gün içinde bol bol su ve diğer sağlıklı içeceklerden tüketmeleri gerekir. Yazımızda hamileyken tüketilebilecek içecekler arasından en sağlıklı birkaçına (su hariç, çünkü gün içinde aşağıda belirttiğimiz içeceklerden ne kadar tüketirseniz tüketin sağlıklı bir gebelik için ayrıca en az 2 litre su içmeniz şarttır) değinecek ve bunların anne ve bebeğe katkılarından bahsedeceğiz.
Süt: Sade, gerekiyorsa biraz bal ya da tarçınla tatlandırılmış bir bardak süt içerdiği yüksek orandaki kalsiyum nedeniyle hamileler için oldukça faydalıdır. Eğer hamilelikte uyku sorunları yaşıyorsanız süt hem sizi rahatlatıp gevşeterek uykuya dalmanızı kolaylaştırır, hem de serotonin hormonunuzu yükselterek kendinizi daha mutlu hissetmenize yardımcı olur.
Taze sıkılmış meyve suları: Marketlerden kartonla alınan meyve suları, üzerlerinde “%100 doğal” ibaresi bulunsa bile, yüksek oranda yapay tatlandırıcı içerirler ve raflara ulaşana dek pek çok kimyasal işlemden geçerler. Taze sıkılmış meyve suyu ise içeriğinde yalnızca meyvenin doğal şekerini bulundurur. Evde hazırlanan meyve suları bunun yanı sıra zengin birer vitamin, mineral ve lif deposudur. Meyve suyunuza bir çimdik toz zencefil eklemek bulantı sorunlarıyla başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Ancak hamileyken gereğinden fazla kilo almamak sizin için önemliyse doğal meyve suyunu günde bir bardaktan fazla tüketmemenizi tavsiye ederiz.
Buzlu çay: Eğer hamileliğiniz yaz aylarına denk geldiyse ev yapımı bir bardak buzlu çay imdadınıza yetişebilir. Ancak buzlu çay kafein içeren bir içecek olduğundan tükettiğiniz miktarı göz önünde bulundurmalı ve günlük kafein sınırınızı (hamileler için önerilen genelde 200 mg – çay, kahve ve her türlü kafeinli içecekten alınan miktar dahil) aşmamaya dikkat etmelisiniz.
Taze sebze suları: Öğün içinde sebze tüketmekten hoşlanmıyor ya da sebzelerin faydalarını içeriğinde bulunduran bir içecek alternatifi mi arıyorsunuz? Birkaç parça taze sebzeyi (salatalık, havuç vb.) biraz su ve birkaç buz küpüyle birlikte mutfak robotundan geçirerek son derece besleyici ve güvenli sebze suları elde edebilirsiniz. Özellikle havuç suyu hamilelere faydalı içecekler arasında barındırdığı zengin A ve E vitaminleri, cildi koruyucu ve saç dökülmesini engelleyici özellikleriyle başı çeker.
Pancar suyu: Ekşi tatlardan hoşlananlara müjde, zengin bir demir ve enerji kaynağı olan pancar suyu da gebelikte tüketilebilecek içecekler arasında yer alıyor! Pancar suyunun içeriğindeki demirin en önemli faydası gebelikte yaşanabilecek kansızlık problemleriyle etkili biçimde savaşması ve gün içinde ihtiyaç duyulan anlarda kişiye müthiş bir enerji desteği sağlaması. Yine pancarda bulunan yüksek miktardaki lif ise sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasını ve vücudun kendini toksinlerden arındırmasını destekliyor.
Hamileler İçin 5 Sağlıklı İçecek
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
Soğuk havalarda içinizi ısıtacak bir bardak bitki çayı, hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de hastalıklardan koruyor. Bitki çaylarına eklenecek bir tutam tane karabiber de metabolizmayı hızlandırarak, kilo almayı önlüyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Dr. Dyt. Yonca.   Madem ki ıstırap içimizdedir; çaresiz katlanacağız.Ahmet Hamdi Tanpınar Soğuk havalarda içinizi ısıtacak bir bardak bitki çayı, hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de hastalıklardan koruyor. Bitki çaylarına eklenecek bir tutam tane karabiber de metabolizmayı hızlandırarak, kilo almayı önlüyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Dr. Dyt. Yonca Sevim, kış aylarında hem hastalıklardan koruyan hem de formda kalmaya yardımcı olan bitki çayları hakkında önerilerde bulundu. Soğuk hava ve yanlış beslenme alışkanlıkları hasta ediyor Havaların soğuması ve enfeksiyonların çoğalması, kış aylarında hastalıkların artmasına neden olmaktadır. Ancak özellikle kapalı alanlarda geçirilen uzun zamanlar, beslenme listelerinde ağırlık kazanan şekerli ve hazır içecekler de bağışıklığı zayıflatmakta ve buna bağlı olarak hastalıkları hızlandırmaktadır. Bunun yerine evde ya da iş yerinde hazırlanabilecek sağlıklı bitki çayları ile hastalıklardan korunmak ve sağlıklı kalmak mümkündür. Ayva, kakule ve ıhlamur çiçekleri soğuk algınlığına birebir Ayva, kış aylarının vazgeçilmez meyvelerinden biridir. Öksürüğün azalmasına ve boğazların yumuşamasına yardımcı olur. Çekirdekleri kıvam artırıcı olup, çaylara eklendiğinde sakinleştirici özelliğe sahiptir. Sindirimi de kolaylaştıran ayvanın ayrıca, kanserden koruma, kilo kaybı, sağlıklı bir cilt, alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve kan basıncının dengelenmesi gibi pek çok olumlu etkisi de vardır. Fakat fazla miktarda tüketilen ayva çekirdeğinin toksik etki yaratabileceği unutulmamalıdır. Ayva çayı Malzemeler: Ayva kabuğu, elma kabuğu, ıhlamur çiçekleri, 3 adet kakule, 3 adet ayva çekirdeği Yapılışı: Tüm malzemeler kaynatılmış suda ağzı kapalı olarak 10-15 dk. demlenir. Çekirdekler sayesinde hafif pembe bir rengi olacaktır. Sabah, öğle ve gece yatmadan 40 dk. önce bir fincan alınmalıdır. Tatlı bir tat isteyenler içerisine 1 çay kaşığı çiçek balı ekleyebilir. Enfeksiyonları ve ağrıları önlemek için portakal, zencefil ve karanfil Portakal, yüksek C vitamini içerdiği için kışın baş tacı meyvelerindendir. Ancak kabuğunun ve içindeki beyaz maddenin de en az içi kadar önemli olduğunu bilinmelidir. Portakal kabuğunda bulunan esansiyel yağlar tümör oluşumu önler ve kanserden koruyucudur. Ayrıca portakal iç kabuğun beyaz maddesinde bulunan bir posa (pektin) bağırsak sağlığını olumlu etkiler, midede kıvam sağlayarak midenin boşalmasını geciktirir ve daha uzun süre tok kalınmasını sağlar. Yaseminli portakal çayı Malzemeler: Portakal, zencefil, karanfil, yasemin çiçeği Yapılışı: Portakal kabukları, 3 halka dilim zencefil, 10 adet karanfil ve bir tutam yasemin çiçeği kaynatılmış suda ağzı kapalı olarak 10-15 dk. demlenir. Sabah, öğle ve gece yatmadan 40 dk. önce bir fincan içilir. Tatlı bir tat isteyenler içerisine 1 çay kaşığı çam balı ekleyebilir. Kuşburnu Yüksek oranda C vitamini içeriği sayesinde güçlü bir antioksidandır. Soğuk algınlığı, ateşli hastalıklar, mide-bağırsak hastalıkları ve zayıflamada da kullanılmaktadır. Kuşburnu çayı Malzemeler: Kuşburnu meyveleri, ekinezya kabuk tarçın Yapılışı: Kuşburnu meyveleri ağzı kapalı bir çaydanlıkta suda kaynatılır. Ocaktan alındıktan sonra içine ekinezya ve kabuk tarçın eklenip, ağzı kapalı olarak 10-15 dk. demlenir. Sabah öğle ve gece yatmadan 40 dk. önce bir fincan alınmalıdır. Bitki çaylarının tüketimi konusunda özellikle kronik hastalığı olan bireyler, hamileler ve alerjisi olan kişiler mutlaka doktora danışmalıdır. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Text
New Post has been published on Orjinal Biber Hapı Resmi Satışı | Meksika Biber Hapı | Acı Biber Hapı
New Post has been published on http://www.biberhapi-siparis.net/zayiflama-cayi-tarifi/
Zayıflama Çayı Tarifi
Zayıflama çayı tarifi ile sağlıklı bir şekilde kilo vermek mümkün olmaktadır. Bunun için önerilere mutlaka uyulması gerekir. Zayıflama çayı gibi tarifler mutlaka düzenli olarak tüketilmelidir. Aksi takdirde fayda sağlamaz. Çok fazla kilo sorunu bulunan kişilerin zayıflama çaylarıyla kısa sürede kilo vermeleri mümkün olmaktadır. Bu çayları antidepresan gibi tıbbi ilaçlar kullanan kişiler tüketmemelidir. Bu tip bitkisel zayıflama çayları 15 yaşından küçük olan kişilere uygun değildir. Bu sebeple bitkisel zayıflama çayı tarifleri çok genç ve çok yaşlı olan kişilere önerilmez.
 Zayıflama çayı tarifi ile vücudun çalışma hızı artar ve metabolizma hızlanır. Böylece yağ yakımı ortaya çıkar. Böylece kişi kilo vermeye başlar. Zayıflama çayı tariflerini uygularken kişinin beslenme düzenine özen göstermesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu dönemde aşırı yağlı gıdalar ve şekerli içecekler tüketilmemelidir. Alkol tüketimi de tamamen bırakılmalıdır.
Zayıflama Çayı Tarifi
Metabolizmanın çalışma hızını arttıran bu zayıflama çayı tarifi ile yağların yakılması mümkün olmaktadır. Aşağıdaki malzemeleri aktarlardan satın alabilirsiniz.
Mate Çayı Tarifi
Malzemeler
Isırgan otu (1 çay kaşığı)
Kurutulmuş mate yaprağı (4 çay kaşığı)
Kekik (2 çay kaşığı)
Kurutulmuş yeşil çay (3 çay kaşığı
Hazırlanışı
Yukarıdaki malzemelerin tamamı birbiriyle karıştırılır. Daha sonra demliğe alınan bu çay karışımı 1 su bardağı suyla birlikte demlenir. Demleme işlemi normal çay yapar gibi olmalıdır. 10 – 15 dakika demlenmesini bekledikten sonra içmeye hazır hale gelir. Yemeklerden önce aç karnına içilmesi tavsiye edilmektedir. Günde 2 bardak içilebilir. Düzenli kullanılması halinde kısa sürede gözle görülür bir başarı elde eder.
Zayıflama Çayı Tarifini Kimler Uygulamamalıdır?
Zayıflama çayı tarifi ağır bir hastalığı olan kişilere önerilmez. Hamileler ve emziren kadınlar da bu zayıflama çayı tarifini uygulamamalıdırlar.
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
Soğuk havalarda içinizi ısıtacak bir bardak bitki çayı, hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de hastalıklardan koruyor. Bitki çaylarına eklenecek bir tutam tane karabiber de metabolizmayı hızlandırarak, kilo almayı önlüyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Dr. Dyt. Yonca.   Madem ki ıstırap içimizdedir; çaresiz katlanacağız.Ahmet Hamdi Tanpınar Soğuk havalarda içinizi ısıtacak bir bardak bitki çayı, hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de hastalıklardan koruyor. Bitki çaylarına eklenecek bir tutam tane karabiber de metabolizmayı hızlandırarak, kilo almayı önlüyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı Dr. Dyt. Yonca Sevim, kış aylarında hem hastalıklardan koruyan hem de formda kalmaya yardımcı olan bitki çayları hakkında önerilerde bulundu. Soğuk hava ve yanlış beslenme alışkanlıkları hasta ediyor Havaların soğuması ve enfeksiyonların çoğalması, kış aylarında hastalıkların artmasına neden olmaktadır. Ancak özellikle kapalı alanlarda geçirilen uzun zamanlar, beslenme listelerinde ağırlık kazanan şekerli ve hazır içecekler de bağışıklığı zayıflatmakta ve buna bağlı olarak hastalıkları hızlandırmaktadır. Bunun yerine evde ya da iş yerinde hazırlanabilecek sağlıklı bitki çayları ile hastalıklardan korunmak ve sağlıklı kalmak mümkündür. Ayva, kakule ve ıhlamur çiçekleri soğuk algınlığına birebir Ayva, kış aylarının vazgeçilmez meyvelerinden biridir. Öksürüğün azalmasına ve boğazların yumuşamasına yardımcı olur. Çekirdekleri kıvam artırıcı olup, çaylara eklendiğinde sakinleştirici özelliğe sahiptir. Sindirimi de kolaylaştıran ayvanın ayrıca, kanserden koruma, kilo kaybı, sağlıklı bir cilt, alerjik reaksiyonlar, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve kan basıncının dengelenmesi gibi pek çok olumlu etkisi de vardır. Fakat fazla miktarda tüketilen ayva çekirdeğinin toksik etki yaratabileceği unutulmamalıdır. Ayva çayı Malzemeler: Ayva kabuğu, elma kabuğu, ıhlamur çiçekleri, 3 adet kakule, 3 adet ayva çekirdeği Yapılışı: Tüm malzemeler kaynatılmış suda ağzı kapalı olarak 10-15 dk. demlenir. Çekirdekler sayesinde hafif pembe bir rengi olacaktır. Sabah, öğle ve gece yatmadan 40 dk. önce bir fincan alınmalıdır. Tatlı bir tat isteyenler içerisine 1 çay kaşığı çiçek balı ekleyebilir. Enfeksiyonları ve ağrıları önlemek için portakal, zencefil ve karanfil Portakal, yüksek C vitamini içerdiği için kışın baş tacı meyvelerindendir. Ancak kabuğunun ve içindeki beyaz maddenin de en az içi kadar önemli olduğunu bilinmelidir. Portakal kabuğunda bulunan esansiyel yağlar tümör oluşumu önler ve kanserden koruyucudur. Ayrıca portakal iç kabuğun beyaz maddesinde bulunan bir posa (pektin) bağırsak sağlığını olumlu etkiler, midede kıvam sağlayarak midenin boşalmasını geciktirir ve daha uzun süre tok kalınmasını sağlar. Yaseminli portakal çayı Malzemeler: Portakal, zencefil, karanfil, yasemin çiçeği Yapılışı: Portakal kabukları, 3 halka dilim zencefil, 10 adet karanfil ve bir tutam yasemin çiçeği kaynatılmış suda ağzı kapalı olarak 10-15 dk. demlenir. Sabah, öğle ve gece yatmadan 40 dk. önce bir fincan içilir. Tatlı bir tat isteyenler içerisine 1 çay kaşığı çam balı ekleyebilir. Kuşburnu Yüksek oranda C vitamini içeriği sayesinde güçlü bir antioksidandır. Soğuk algınlığı, ateşli hastalıklar, mide-bağırsak hastalıkları ve zayıflamada da kullanılmaktadır. Kuşburnu çayı Malzemeler: Kuşburnu meyveleri, ekinezya kabuk tarçın Yapılışı: Kuşburnu meyveleri ağzı kapalı bir çaydanlıkta suda kaynatılır. Ocaktan alındıktan sonra içine ekinezya ve kabuk tarçın eklenip, ağzı kapalı olarak 10-15 dk. demlenir. Sabah öğle ve gece yatmadan 40 dk. önce bir fincan alınmalıdır. Bitki çaylarının tüketimi konusunda özellikle kronik hastalığı olan bireyler, hamileler ve alerjisi olan kişiler mutlaka doktora danışmalıdır. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
ABD'de yapılan bir araştırmada, kahvenin kalp damar hastalıkları, tip 2 diyabet, intihar ve nörolojik sorunlar nedeniyle ölüm riskini azalttığı tespit edildi.
American Heart Association Journal'da yer alan makalede sonuçlarına yer verilen araştırmaya göre, günde düzenli olarak birkaç fincan kahve içmek bazı hastalıklardan ölüm riskini azaltıyor.
Araştırmacıların 30 yıl boyunca takip ettikleri yaklaşık 168 bin kadın ve 40 bin erkek üzerinden elde ettikleri bulgulara dayandırılan makalede, kafeinli ya da kafeinsiz düzenli kahve içmenin kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, intihar ve nörolojik sorunlar nedeniyle ölüm riskini azalttığı belirtildi.
Araştırmacılardan Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Okulu Doktora Öğrencisi Ming Ding, makalede yer alan açıklamasında, kahvede bulunan biyoaktif bileşenlerin insülin direncini ve sistematik inflamasyonu azalttığını bildirerek, kahve içme ile ölüm oranının azalması arasındaki ilişkinin nedeninin tam olarak ortaya çıkması için daha fazla çalışmaya gerek olduğunu vurguladı.
Makalenin yazarlarından Harvard Üniversitesi profesörlerinden Frank Hu da düzenli kahve tüketiminin sağlıklı ve dengeli bir beslenme ile değerlendirilmesi gerektiğini kaydederek, hamileler ve çocukların kafein içeren kahve ve diğer içecekler konusunda dikkatli olmaları gerektiğini ifade etti.
Mustafa Keleş - AA
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes