Terkedilmiş Pit Bull Gergin Adama Doğru Koşar, Hayatını Sonsuza Kadar Değiştirir
Terkedilmiş Pit Bull Gergin Adama Doğru Koşar, Hayatını Sonsuza Kadar Değiştirir
Bazen bir insan için mükemmel köpek, beklemediği bir köpektir. Frank Reyes bir noktada bir köpeği evlat edinmek istediğini biliyordu, ancak biri onu terk edilmiş bir Pit Bull ile tanıştırdığında, duyduğu zararlı klişeler yüzünden tereddüt etti. Ama yavruya bir şans vermeye karar verdi.
Daha sonra Sinatra olarak adlandırılan Pit Bull, bir evcil hayvan dükkanında terk edildi. Yürek parçalayan…
Hoşgeldiniz. Buyrun. İşte kalbim. Adımı unuttuğum zamanlarda ÖcüAdam'ım Gövdesi ihlal edilmiş bir yetimim. Şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim. Benim kalbim bir ıslahevidir doktor. Yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde Benim kalbim gövdesi ıslahevlerine çakılı bir kuştur Uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde Kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor Tıkanır, ölür metropollerde.
Korkarım sevgili doktor, bu mektuba kendimi üzerek başlayacağım Çabuk büyüyen bir çocuk gibi, Ceplerimin nerede olduğunu unutacağım önce Ve mazi gizlenecek bir yer bulamayacak kendine. Sonra bir menekşeyi teheccüde kaldırmayı unutacağım. Nerede ölürsem bahtıma idamlar çıkar Gülümseyen bir arap olacak yüzümün size bakan tarafı, Terkedip gitmelerin ağırlaştığı bir güz olacak öte yarısı.
Alnımın dokunduğu yerden savaşlar artacak Ve bahar giysilerine bürünmüş gelirken kıyamet ''gönüllü mağlupları olacak hayatın'' doktor. Yarından korkan ÖcüAdam böyle söyler.
Ah kalbin moğolları! size verecek ne kaldı Bir kitap olup yandı da o Külünden zehir kaldı Bir hayal olup uçtu da Gökte melekler bağırdı ''eve dön, eve dön!''
Döndüm ki; şehrin ağrıları üstüme kaldı.
/toplu insan mezarları/ Üstüme kaldı.
Bir ilkokul atlasında gemilerim yandıydı Cenevizden geliyordum, elimde mektuplarım vardı. Elimde ölü bir kızın sağır saçları vardı Bir mevsimin ortasında kalakaldıydım
Size kendimden bahsediyorum doktor.
İyi ruhların arasında dolaşan bir gölgeden. Acıdan çatlamış kalbi soğuğa dayanıklı kılan bir bilgiden.
Terkedilmiş şizofrenleri kendine çeken vadiden.
Keşişlerin hüznünden.
Ayları karıştıran kişinin Tababet-i ruhiyyesinden.
Size kendimden bahsediyorum doktor Ben ÖcüAdam ve ben kar yağarken ıslanmam.!
içimizde paramparça olup ufacık kırıntılarına kadar bölünmüşken hayat, içimizdeki okyanusların en derinlerinde boğulmuşken umutlar, yangınlar acımasızca alev almışken, içimizdeki tüm parçalar, tüm inandıklarımız, dirençlerimiz, dayanaklarımız, tüm çocukluğumuz paramparça olmuşken, içimiz yıkık bir savaş yerini andırırken, terkedilmiş bomboş bir şehirken, rüzgarlıyken, sessizken, içimizdeki depremlerden ve kıyametlerden sonra en ufak bir canlı belirtisi yokken, nasıl oluyor da ruhumuz hâlâ içimizde? nasıl oluyor da kalbimiz hâlâ atıyor? bakmayın gülümsediğime, ayakta durduğuma, dışarıdan normal göründüğüme, ben paramparçayım. ben, yenilgiyim.
T ve S, Ehriman’ın karanlık sokaklarında ilerlerken, peşlerindeki gölgelerin daha da yoğunlaştığını fark ettiler. T, S’yi korumak için kollarını etrafına sardı ve birlikte bu karanlıktan çıkmanın bir yolunu aramaya başladılar. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu.
Bir süre sonra, T ve S, eski bir binanın önüne geldiler. Binanın kapısı yarı açık ve içeriden hafif bir ışık sızıyordu. T, S’ye dönerek, “Burada bir süre saklanabiliriz,” dedi. S, başını sallayarak onayladı ve birlikte binaya girdiler.
İçeri girdiklerinde, binanın içinin terkedilmiş olduğunu fark ettiler. Tozlu raflar, kırık camlar ve eski mobilyalarla dolu bu yer, bir zamanlar canlı bir mekan olmalıydı. T, S’yi bir sandalyeye oturttu ve etrafı kontrol etmeye başladı. “Burada güvende olacağız,” dedi T, S’ye güven vermeye çalışarak.
Ancak, gölgeler binanın içine de sızmaya başlamıştı. T, S’yi korumak için kollarını daha da sıkı sardı. “Seni buradan çıkaracağım,” dedi T, sesi titrek ama kararlıydı. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu ve kaçacak yer kalmamıştı.
T, bir anlık dikkatsizlikle kırık bir cama çarptı ve eli kesildi. Kan damlaları yere düştükçe, gölgeler bu damlalara doğru yaklaşıyordu. T, bir cam parçasını eline aldı ve bileklerini kesmeye başladı. S, onu durdurmaya çalıştı ama T dinlemiyordu. “Çocuğumuz için kaçmalısın,” dedi T, sesi kararlı ve acılıydı.
S, gözyaşları içinde çaresizce kaçarken, T akan kanıyla gölgeleri uzaklaştırmaya çalışıyordu. T, S’nin güvende olduğunu bilmenin huzuruyla gözlerini kapattı.
Alman keşif gemisiydi. Keşfedilmemiş bir resife çarpınca oluşan delik tamir edilmeyecek olduğundan gemideki misafirler karaya çıkartılıp olduğu yerde terkedilmiş Şimdi başka canlıların yuvası