Tumgik
#aşktan sözler
fikret-i · 1 year
Text
Tumblr media
Şefkat, aşktan daha büyük latifedir der Said Nursi Hazretleri. Gerçekten de öyle. Sevdaymış, aşkmış... Alev Alatlı beş gün aç kalın görürsünüz demiş ya! Gerçek ise kalbindeki muhabbet, aç da kalırsın. Dağı delmekmiş, delemesen de denersin. Çölleri aşmakmış, bir yolunu bulmaya çalışırsın. Peki evladınla hiç imtihan edildin mi? Evladının hastalığıyla. Sabahlara kadar inlemesi, gözünün önünde erimesi... Başına gelmeyiversin! Hiç bir gaflet seni o andan alıp; ne kalbini ne de zihnini başka şeylerle meşgul edemez. Hatta kaderi tenkit olmasa dersin ki: " Şu biçare evladım, hasta yatağından kalksın da ben onun yerine yatarım." Bazılarımız bazen boyundan büyük sözler konuşuyor. Canından, dünyadaki her şeyden... çok seviyormuşmuş. Vb sözleri ne kadar da düşüncesizce, hesapsızca sarf ediyoruz ya!
49 notes · View notes
1-ruhubozuk · 1 year
Text
Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.
Aşktan haberdar olduğumda sözler cılız bir hıçkırığa dönüştü, yüreğimdeki şarkı derin bir sessizliğe gömüldü.
Ey bana gizlerinin ve mucizelerinin varlığına inandığım Aşk 'ı soran sizler,
Aşk peçesiyle beni kuşattığından beri ben size aşkın gidişini ve değerini sormaya geliyorum.
Sorularımı kim yanıtlayabilir? Sorularım kendi içimdeki için; kendi kendime cevaplamak istiyorum.
İçinizden kim içimdeki benliği bana ve ruhumu ruhuma açıklayabilir?
Aşk adına söyleyin, yüreğimde yanan, gücümü tüketen ve isteklerimi yok eden bu ateş nedir?
Ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?
Baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? Hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var.
Neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?
Uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taştan yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.
Aşk diye seslendiğimiz şey nedir? Söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir?
Başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir?
Yaşam 'dan ve Ölüm 'den, Yaşam 'dan daha acayip, Ölüm 'den daha derin bir düş oluşturan bu uyanıklık nedir?
Söyleyin bana dostlar, içinizde Yaşam 'ın parmakları ruhuna dokunduğunda Yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı?
Yüreğinin sevdiğinin çağrısıyla babasından ve annesinden vazgeçmeyecek kimse var mı?
İçinizden kim ruhunun seçtiği kişiyi bulmak için uzak denizlere açılmaz, çölleri aşmaz, dağların doruğuna tırmanmaz?
Hangi gencin yüreği tatlı nefesli, güzel sesi ve büyülü dokunuşlu elleriyle ruhunu kendinden geçiren kızın peşinden dünyanın sonuna gitmez?
Hangi varlık dualarını bir yakarış ve bağış olarak dinleyen bir Tanrı 'nın önünde yüreğini tütsü diye yakmaz?
Dün kapısından geçenlere Aşk'ın sırları ve değeri sorulan tapınağın girişinde durmuştum. Ve önümden çok zayıflamış, yüzü hüzünlü yaşlı bir adam iç çekerek geçti ve şöyle dedi:
'Aşk bize ilk insandan beri bağışlanmış bir güçsüzlüktür.'
Yiğit bir genç karşılık verdi:
'Aşk bugünümüzü geçmişe ve geleceğe bağlar.'
Ardından kederli yüzlü bir kadın hıçkırarak şöyle dedi:
Aşk cehennem mağaralarında sürünen kara engereklerin ölümcül zehiridir.
Zehir çiy gibi taze görünür, susuz ruhlar aceleyle içer onu; ama bir kere zehirlenince hastalanır ve yavaş yavaş ölürler.'
Sonra gül yanaklı bir kız gülümseyerek dedi ki:
'Aşk Şafak 'ın kızları tarafından sunulan ve güçlü ruhlara güç katıp onları yıldızlara çıkaran bir şaraptır.'
Ardından çatık kaşlı, kara giysili, sakallı bir adam geldi:
'Aşk gençlikte başlayıp biten kör cahilliktir.'
Bir başkası gülümseyerek açıkladı:
'Aşk insanın tanrıları mümkün olduğunca fazla görmesini sağlayan kutsal bir bilgidir.'
Sonra yolunu asasıyla bulan kör bir adam konuştu:
'Aşk ruhlardan varlığın sırlarını gizleyen kör edici bir sistir;
yürek tepeler arasında sadece titreşen arzu hayaletlerini görür ve sessiz vadilerin çığlıklarının yankılarını duyar.'
Çalgısını çalan genç bir adam şarkı söyledi:
'Aşk ruhun çekirdeğindeki yangından saçılan ve dünyayı aydınlatan bir ışıktır.
Yaşam 'ı bir uyanışla diğeri arasındaki güzel bir düş olarak görmemizi sağlar.'
Ve paçavraya dönmüş ayaklarının üzerinde sürüklenen güçsüz düşmüş çok yaşlı bir adam titrek bir sesle şunları söyledi:
'Aşk mezarın sessizliğinde bedenin dinlenmesi, Sonsuzluk 'un derinliklerinde ruhun huzura ermesidir.'
Ve onun ardından gelen beş yaşındaki bir çocuk gülerek dedi ki:
'Aşk annemle babamdır, onlardan başka kimse bilmez aşkı.'
Ve böylece Aşk'ı tarif eden herkes kendi umutlarını ve korkularını bıraktı önüme sır olarak.
O anda tapınağın içinden gelen bir ses duydum:
'Yaşam iki yarıya ayrılmıştır: biri donar, biri yanar; yanan yarı, Aşk 'tır.'
Bunun üzerine tapınağa girdim, sevinçle diz çökerek dua ettim:
'Tanrım, beni yanan alevin besleyicisi yap...
Tanrım beni kutsal ateşine at...'
16 notes · View notes
dramatik-buluntular · 11 months
Text
"hiç hiçe geçmiş iki yoldaş fırtına"
sen de göreceksin diyordu leke oyunları yönetmeni sen de göreceksin; dünya kurtarılacak bir yer değil ve bütün olan biten yo’kuşlara gönülsüz dikilmiş ağaçların dalgınlığıdır
tam iyileşmeye başlıyorum (bu sık sık oluyor) başlamak kelimesinin ellerini kelepçeleyip götürüyorlar kimin götürdüğünü göremedim sözlerinde maske vardı ağzımı kapalı tutmam ve bunu unutmam için düş kurmadan yaşanılamayan bir kenti koyuyorlar önüme oysa ben çocukların ölümle taşak geçtiği yerleri bilirim umut umutsuzluğa kapılıp yarıştan çekildiğini söylüyor işte o an soluğumu ayarlayamıyorum önce bir sis dalgası veriliyor ardından veda duygusu yaratılıyor sise kızmıyorum, sis bazı havaların geçim kaynağıdır ama veda duygusunun yaratılması hiç insani değil
mutluluğa fazla ilgi duymuyorum; mutluluğa güvenilmez dönektir ve bir dediği öbür dediğini tutmaz tamam bi keresinde kazara mutlu olmuştum birkaç kuş acıyıp kalbimi yerden kaldırmıştı sen o kuşlarla arkadaş olup adresimi istemiştin onlardan beni bulduğunda sarışın ve kıvırcık bir parka beklemek kelimesini inandırmaya çalışıyordum yani tam inandırıyordum; aradan beş yıl geçti sonra bir gün elimde olmadan bir şiir yazdım adını “pencerelerin yalvarışı” koymuştum biliyor musun o pencerelerde hiç ev yoktu uzanıvermiştik öylece soğuk taşların mevsimine ayaklarımız dünyanın dışında kalmıştı üşümeyelim diye sigara paketini boşaltıp içinde uyumuştuk hiç hiçe geçmiş iki yoldaş fırtına gibi
bi keresinde parasız ve hayalsiz kalmıştım aşktan artakalan zamanlarımda biriktirdiğim hüznü satılığa çıkardım; öyle çok müşteri vardı ki bekleyen kazandığım boşluklarla eve ellerim dolu geldim o gün sen sevilenler ülkesinde bulmaca çözüyordun soru olmaktan kurtulamayan o kronik soruya takılmıştın yenilginin başkenti neresidir; karanflya demiştim bulutperestlikten içeri almışlardı yüzümün yarısını yarısını da avuçların sahiplenmişti bir iskemle atıp saatlerce baktım konuşmadan nasıl da yakışıyordunuz birbirinize; iyileşme olasılığı ve sen nasıl da öyle dişi toprağın kırık patikasında. konuşursam sözlerin bitebileceğini sanarak sadece baktım bilmiyor musun dedi peşimi bırakmayan dramatik buluntular ustası konuşmaktan değil çok bakmaktan biter sözler her bakışa bir söz eşlik eder çünkü ve bakmak kelimesini kelepçeleyip götürmek için geldiler bu kez izin vermedim (bu sık sık oluyor)
13 notes · View notes
yurekbali · 2 years
Text
Tumblr media
Aynalar Pazarı - Şükrü Erbaş Cehalet bitti şükür! Bilgiyle bilgisizlik arasındaki o anlamsız ayrım kalktı! Artık herkes her şeyi biliyor. Artık herkes kendini şehvetle seviyor. Kaldıysa bir huzursuzluk, o da bilmeyenlerin bilenleri küçümsemesinden başka bir şey değil! Herkes bilgi zehirlenmesinden ölecek! İki söz arasında kir-çapak, aksırık-tıksırık, toz-pas gibi sesler duyulsa da, herkesin siyasetten iklime, aşktan ölüme, hukuktan petrole, karıncalardan kutuplara... büyük düşünceleri var! Hatta şiir, müzik, resim... bilmek ne, hepsine kendi yüksek seviyelerinden sözler, sesler, renkler ekliyorlar. Öyle yüce gönüllü ki herkes, kimse dehasını esirgemiyor. Özel gazeteleri, televizyonları, sayfaları var! En az bir milyon fotoğrafını görmedikleri kimseyi önemsemiyorlar! Bazıları, “bu bir pornografi” dese de, onlara göre bu içtenlik. Hatta eşitlik. Dürüstlük. Belki biraz yalnızlıktan söz edilebilir ama dünyanın kendilerinden yapıldığını hemen görüyorlar. Yedi milyar yalnızlık olur mu hiç?.. Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor.  Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte... - Şükrü Erbaş, Aynalar Pazarı (Kuş Uçar Kanat Ağlar) - Görsel: Volkan Yiğit (Şükrü Erbaş)
22 notes · View notes
kafaminicibendolu · 7 months
Text
"Aşk diyorsun ama bir yağmur yağarken bir damla darılmış göğe..."
Diğer hesabımda da bilmem kaç kez paylaştığım, her duyduğumda beni düşündüren bir şarkı sözü. Şarkıyı baştan sona çok seviyorum. Hatta, şu anlık bir kararla komple bütün şarkıdan bahsedeyim. Şarkı çözümlemesi olsun bu da.
"Atilla İlhan verirken ilham ismin Aysel oldu kadehe, doldu bu akşam."
Bilmeyen var mı? Herkes okumasa bile duymuştur bu şiiri, "Aysel git başımdan, ben sana göre değilim.". İlham alınmış, şiirin içinde de açık açık söylenmiş. Kafada yaratılan Aysel kavramı yani... Hiç aşık oldunuz mu? Ne kadar oldunuz mesela? Hiç Aysel oldunuz mu ya da Aysel'iniz oldu mu hiç? Şiiri biliyorsunuzdur umarım. Çok sevdiğinden itiyor kendinden Aysel'i. Karanlığına, soğuğuna sürüklememek için "git başımdan" diyor.
"Son diyorsun ama çalan çok ömürden, dönen çok yeminden..."
Ömürden çalan çok... Herkes herkesin ömründen çalıyor şu dönemde. Herkes kendi ömrünü uzatma derdinde çünkü. Bir gün herkes herkesin ömrünü çalacak, hep beraber elimizde koskocaman bir hiç ile kalacağız, haberimiz yok ya da sadece yokmuş gibi davranıyoruz. Yeminden dönen çok... "Her şey lafta kalıyor"", "Anca lafını yapar." gibi sözler yoktur eskiden eminim ki. Söz değerini yitireli çok olmadı. Bunun hakkında çok konuşmayacağım. Daha sonrası için farklı bir yazının konusu olsun.
"Yine yalanlar sever; bir gerçek çocukken kırılmış, dağılmış diye."
Çok bir şey söylemeyeceğim bu söz hakkında. Tek bir şey söylemek istiyorum. - evet sadece bunun için söze değindim - Biz, çocukken kırılıp dağıtılmış çocuklar olduğumuz için yalanlara aşık olmuşuz hep. Aşktan da ibaret değil. O kadar alıştırmışız ki kendimizi bir yalanı yaşamaya, yalanları sevip yaşar olmuşuz.
Gelelim asıl söze. Bundan daha birkaç gün önce psikoloğuma söylediğim bir şey vardı. Bence birini doğru düzgün sevebilmek için kendini çok fazla sevmek gerekiyor. Çünkü birine tam ve düzgün sevgi vermek için kendine vereceğin sevgiden feragat eder, kendine olandan azaltıp ona verirsin. Birini sevmek budur aslında. Kendini sevmeden başkasını sevmeye çalışırsan sağlıksız ve sana, ona, herkese zararlı bir sevgiye dönüşür bu.
Yani, aşk diyorsunuz ama daha kendi göğünüzde yağan damlayla barışmamışsınız. Ya da damlayı küstürmüşsünüz göğe, daha gök fark etmemiş bunu. Kendi özümüze dönelim önce, damla küs düşmesin gökten. Sonra aşk deriz belki. Ki öyle çok matah bir duygu olduğunu da düşünmüyorum açık konuşmak gerekirse. Ancak sanırım uzun uzun aşktan bahsetmek istemiyorum burada. Yeterince çok bahsettim zamanında, yeter de artar bence...
5 notes · View notes
aslindabenyogumlll · 1 year
Text
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
2 notes · View notes
vedatcelik13 · 2 years
Text
Yağdıkça
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım...
2 notes · View notes
selimdemirs-blog · 2 months
Note
konuşmadığımı kim söylüyor? ve paylaştığın şeylerden anlayabiliyorum
Şuan kimseyle konuşmuyorum ben ve paylaştığım şeylerden bir şeyler çıkarman saçma hoşuma gidenleri atıyorum bazı sözler aşktan nefret eder gibi bazıları aşkla ilgili karışık yani
0 notes
aykutiltertr · 2 months
Video
youtube
Ayrılmam - Mef & Serdar Ortaç ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (2/4 Türkç...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/MbxgOzehAxQ ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Ayrılmam - Mef & Serdar Ortaç ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (2/4 Türkçe Pop) Mef & Serdar Ortaç - Ayrılmam Söz: Serdar Ortaç & Volga Tamöz Müzik: Serdar Ortaç & Volga Tamöz Yönetmen: Buğra Karaçam          " Ayrılmam "                             şarkı sözleri... Gururla harcadım elimde kalanı Çiçekler aldım sarmadı yaramı Acı bile kendine getiriyor adamı Bir dikili ağacım yok İyileri yakacak, kötülere bakacak Daha iyi çıktımı, beni bile satacak Yolun ötesinden yüreğime akacak Aşka inancım yok Acıları tatmam gerek Açığı kapatmam gerek Kopunca senden,en hoş yerinden İki göbek atmam gerek Ne tende duygu, ne de biraz uyku Yürek de lazım çok Nazara inandım, büyüye inancım yok Ayrılmam Hadi kov beni yüreğinden Hiçbir yere terk etmem Seni zar zor buldum ben Aşktan vazgeçmek yok TikTok'ta Skandal Sözleriyle Bilinen MEF Kimdir? TikTok'ta geniş kitlesi olan MEF, canlı yayında skandal sözlere imza attı. İşte olayın detayları... Türkiye'nin popüler TikTok fenomeni MEF, gerçek adıyla Mehmet Efe Fidan, sosyal medya platformlarında geniş bir takipçi kitlesi ile biliniyor. MEF'in sosyal medya hesabından yaptığı canlı yayında skandal sözleri gündem oldu. İşte haberin detayları... MEHMET EFE FİDAN KİMDİR? MEF, özellikle TikTok üzerinde paylaştığı komik ve ilgi çekici içerikleriyle gençler arasında popülerliğini artıran isim haline gelmişti. Kendine özgü tarzı ve yaratıcı videolarıyla tanınan MEF, sosyal medya üzerinde aktif bir şekilde içerik üretmeye devam ediyor. Gençler arasında büyük bir takipçi kitlesi bulunan MEF'in paylaşımları, sıkça gündemde yer alıyor. TikTok MEF, 2000 yılında İstanbul doğmuştur. TikTok'da etkileyici bir performansa sahip olan Mehmet Efe Fidan, popüler şarkıları arasında "Böyle Bitmemeliydik", "Ess Ess" ve "Yoksun Hikayemde" adlı parçalar yer alıyor. 1.4 milyonu aşan takipçisi ile eğlenceli videoları kitlesine ulaştıran isim son günlerde canlı yayında söylediği skandal sözlerle anılıyor. MEF'TEN SKANDAL SÖZLER "TECAVÜZ ETSEM DE YANIMDA DURACAKLAR BELLİ" Sosyal medya fenomeni ve şarkıcı Mehmet Fidan, TikTok platformunda yaptığı bir yayında, skandal ifadelerle gündeme geldi. MEF yayınında, "Bazı kitle var; bir tane itin, köpeğin kitlesi. Onlara karşı konuşmak istemiyorum. Benim kitlem belli. Beni sevenler belli. Yarın öbür gün afedersin bir kıza tecavüz etsem de benim yanımda duracak insanlar belli. Ben de bir insanım. Ben burada sizi eğlendirmek istiyorum." ifadelerine yer verdi. Diskografi Ana madde: Serdar Ortaç diskografisi 1994: Aşk İçin 1996: Yaz Yağmuru 1998: Gecelerin Adamı 1999: Bilsem ki 2002: Okyanus 2004: Çakra 2006: Mesafe 2008: Nefes 2010: Kara Kedi 2012: Ray 2014: Bana Göre Aşk 2015: Çek Elini Kalbimden 2015: Serdar Bizi Diskoya Götür 2016: Gıybet 2017: Cımbız Filmografisi 2024: Kolpaçino 4 4'lük [6] Ödülleri Yıl Ödül veren organizasyon Kategori 1995 1. Kral TV Video Müzik Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Sanatçı 1997 Milliyet Ödülleri Yılın En Sevilen Şarkısı (Padişah) 1999 27. Altın Kelebek Ödülleri En İyi Pop Müzik Erkek Solist 2000 6. Kral TV Video Müzik Ödülleri En İyi Pop Müzik Erkek Sanatçı 2003 Radyo ve TV Oscarları En İyi Show Programı (Serdar Ortaç'la Hep Beraber) 2005 11. Kral TV Video Müzik Ödülleri En İyi Pop Müzik En İyi Erkek Sanatçı 3. MÜ-YAP Müzik Ödülleri Yılın En Çok Satan Albümü (Beni Unut/Çakra) 2007 34. Altın Kelebek Ödülleri En İyi Pop Müzik En İyi Erkek Solist 5. MÜ-YAP Müzik Ödülleri Yılın En Çok Satan Albümü (Mesafe) 2009 36. Altın Kelebek Ödülleri En İyi Pop Müzik Erkek Solist 15. Kral TV Video Müzik Ödülleri Yılın Pop Müzik Sanatçısı Dijital Satış Diamond Ödülü (Nefes) 2011 18. Kral Müzik Ödülleri Kral TV & Kral FM Özel Ödülü (Radyolarda En Çok Çalınan Sanatçı) Balkanika TV Ödülleri Yılın En İyi Erkek Sanatçısı Ödülü Yılın Projesi Ödülü 2017 4. Altın Palmiye Ödülleri Yılın Erkek Sanatçısı
0 notes
okumaodasi · 10 months
Text
YADİGÂR
Burun delikleri kocaman açılmıştı, yeleleri savrulmuş kâh şaha kalkarak kâh bir ok gibi son sürat koşuyordu. Yine de sürücüsünün istediği hıza yetişemiyordu.
Tumblr media
Öylesine öfkeliydi ki ve öylesine kızgın, yüzüne çarpan yel, yerleri döven toynaklar, atın üzerine sıçrayan teri hiçbir şey onu yatıştırmıyordu.
Yıllardır birliktelerdi. Alışıktı sahibinin ara ara böyle deli dolu koşturmasına onu. Ama bugün her şey başkaydı. Çatlayacak gibiydi artık ama onun dur durak bilesi yoktu.
O ilk rüzgâr. Ne zaman başlamıştı. Zamanı var mıdır böyle şeylerin? Köylerinde düğün vardı. Oyunlar, yemekler. Bir köşede oturmuş oynayan kızları seyrediyordu.
Sonra onu gördü, kendi halinde sakin arkadaşlarının yanında… Bir şeyler hep ona çekiyordu bakışlarını, anlayamadı. Oyun bitince kızlar oğlanlar karşılıklı oturup maniler okumaya başladılar.
Öyle güzel bir söyleyişi vardı ki hayret etti. Ortalık sakinleşip yaşlılar evlerine çekilip gençlerde köşede bucakta sohbete başladıklarında, yanına gitti.
Bütün gece konuştular. O gece sanki hayatındaki bütün gecelerin toplamı gibiydi. Her şeylerini anlattılar. Kardeşlerini, köylerini, çocukluklarını, tasalarını, planlarını her şeylerini… Hiçbir insanla konuşmak bu kadar kolay ve böylesine çok olmamıştı.
Ona anlattığı bazı şeyleri kendi bile ilk defa duyuyordu sanki. Öylesine yakındı ki kız ona, şimdi bu hayatta değil, evren var olduğundan, kâinatın ilk tohumları atıldığından beri bir aradaydılar sanki.
Öyle mutlu, öyle mutluydu ki anlatılamaz. Sabah ilk iş annesini uyandırdı 1Anne o kızı bana al. Ne yap ne et o kızı bana al! Ben onsuz yaşayamam,” dedi. Annesi şaşkın. Deli, kendi başına buyruk oğlundan böyle sözler duymayı hiç beklemez. “Tamam evlât” dedi. Dedi dedi, demez olaydı. Kızın bir nişanlısı olduğunu ailenin de verdikleri sözden dönmeyi kesinlikle kabul etmediklerini öğrendi. Ne yapardı? Nasıl yapardı? Ailesi çok üzüldü. Ama oralarda öyleydi, söz sözdü.
İçine gömmeye çalıştı, bir gece görmüşüm ne olur sanki dedi. Bana öyle gelmiştir dedi. Deli gönlüm dedi. Günlerce köşe bucak gezdi durdu atının sırtında. Ama fayda etmedi. Sonunda söz möz dinlemiyorum, gideceğim bulacağım onu dedi. Buldu kızı. Güç belâ buluştu “Gel kaçalım ben sensiz yapamam,” dedi. “Unutursun,” dedi kız “Unutursun gün gelir yuva kurarsın çoluğun çocuğun olur, unutursun. Ben seninle kaçamam. Anneme babama yüzümü dönemem”.
Ne dediyse kâr etmedi. Ettiremedi. Kolay vazgeçmedi de ailesiyle konuştu, günlerce köylerinde kaldı. Döndü dolaştı. En sonunda kolu kanadı kırık, döndü evine. Çok geçmeden öğrendi ki evlenmiş.
O gün atladı sırtına atının. O at ki öyle heybetli, yeleleri kahverengi savrulur rüzgârda, bir şaha kalktı mı gökyüzünü kaplar. Sanki birdirler adamla.
Ne kadar gitti onunla bilemedi. Bir süre hiçbir şey bilemedi. Yer neresi, gök neresi, açlık ne, susuzluk ne? Anne nerede, sıla neresi?
Döndü dolaştı yurdu. Ozanlara katıldı. Bazen onlarla söyledi. Ne zaman biraz olsun kendine gelse yine o düşüyordu aklına. O zaman ne yapacağını bilemiyordu. Çaresiz atına atlayıp yollara düşüyordu. Ama nereye giderse gitsin bütün yollar ona çıkıyordu. Yollar bitiyordu, içinde onun ateşi bitmiyordu.
Bir gün köylerden birinde yaşlı bir adama rastladı. Gözlerinde iki yıldız parlıyordu adamın öylesine aydınlıktı yüzü. Yanına oturdu amcanın. Konuştular, amca anladı bizimkinin derdini.
‘”Oğul aşka düşmüşsün sen. Aşk öyle gitmeylen bitmez. Aşkın içinden geçmeden bitiremezsin onu. Aşk seni en yaralı yerinden yakaladığı için, en yaşanmamış ve en çok yaşansın istediğin yerinden yakaladığı için o kadar derinden bağlar seni. Sen kendin göremezsin yapamazsın çünkü. Ancak o gösterebilir. Senin aşkın sana ne gösterdi ona bak. Ne gördün onun yanında. Nasıl bir kendin gördün onda, ne gördün herkesten başka ona bak. Bak bak, ta ki bulana, anlayana kadar. O zaman aşktan geçebilirsin. Sevmek bizim mayamızda var. Elbet seversin yine birini. Ama önce aşktan geç oğul.’’
O günden sonra içinde duru bir su oluştu sanki, yavaş yavaş ruhunu sardı yatıştırdı. Köyüne döndü toprağına sarıldı.  Adamın dediğini yaptı, yaptıkça eskisinden başka biri oldu, hayat ağırlaştı, her şey daha anlamlı oldu. Bir gün gök gözlü yâre rastladı. Onun gözlerine baktığında anladı ki artık aştan geçmişti. Yalnız çok derinde bir yerde bir sızı kaldı ondan yadigâr. Onu hep sakladı.
Tebessüm Çakır
0 notes
fidandal · 2 years
Text
Yağdıkça...Şair: Yılmaz ErdoğanYerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,Kavim göçlerinden bu yana ağlayanVe durmadanCep kanyağı yakıcılığında ezgilerÇalan, çaldıran, yakalatanAdı bende gizli bir kadındı İstanbulŞehre bir yağmur yağdıBen ağladımSevilirken ayrılmak mı kaldı BizanstanYalan dolan yoktu gözlerde sadece sesVerilen sözler birdi edilen yeminler sıfırEşyalar alındı fotoğraflar söküldüyerlerindenBir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşksipariş edildi yenidenBir şehre yağmur yağdıBen ağladımKim daha çok yalan söndürdü çaybardaklarındaHangisi talandı demli öpücüklerinVe buğularda yitirilen kimin adıydıBir aşktan diğerine kaç saate gidiliyorduSoyulur muydu kabuğu hayatınYoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?Yağmur şehre bir yağdıBen ağladımBen ençok seni götürdüm giderkenAklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcılarıYardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandıBen sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyiBenim sevmeye engel evcil acılarım vardıBen yağmur ağladım bir şehre yağdıBen şehre ağladım bir yağmur yağdıBen bir ağladım şehre yağmur yağdıBen...Yağmur...Ağladım...
0 notes
beklerken · 2 years
Text
Aşk, karanlık bir ‘şey’dir. İnsan bile aşk kadar karanlık değildir, insanın gecesi olan anılar bile hiçbir anıya yakıştıramadığımız hayvanlar bile öyle masum kalır ki aşkın yanında: “Rain Dogs” koyu kahveyle iyi gider “Rain Cats” bugünlerde kezzapla aşkı neyle denersen dene ölümle iyi gider yalnızca
Kimse gecesinden bir aşk bağışlamaz kimsenin kelimeler kuyusu olan kalbinde de toplanmaz aşk kimsenin kederinden çalınmaz ve ödünç de alınmaz kimsenin yağmurundan… Aşk karanlığını bağışlar insana kalbini sen toplarsın ona kederi sen yakıştırırsın ve sendeki yağmuru paylaştırırsın kimin gözyaşından kaldıysa
Aşk bazen de onun yerine söylenir herkesin bildiği şeyleri üstelik ilk defa gibi: Aşkı dünyadan getirir insan birine bakarak değil, öyle büyük olmalı ki aşk, karanlığından da fazla, ‘sende aşk yokmuş’ dememeli kimse kimseye ‘aşk kalmamış dünyada’ demeli, ‘suç bende değil’ ‘yoksa ben de âşık olmak isterdim sana, ama yok, yok ki aşk dünyada ben nerden getireyim? ’
Belki sözler de karanlık kalmalı, rengini açmamalı onların da, yoksa… Virgül bile aşk için delildir. Belki sözlerin de aynası olmalı ve bakmalı nasıl söylendiğine ve kime… Niye yok yoksa suretimiz suskunluğumuzdan değerli midir?
Herkesin kaybettiği aşkı ben de bulamadım küçük bir oğlan gibi, sanki acının mutluluk olduğuna inandırmışlar da çocukluğumda inanacak başka bir şey kalmamış bana
“Mavi Kadife” yi niye unutamadığını hatırla simsiyah bir şiirdir baştan sona ve hâlâ, maviliği şairler ve budalalar içindir, istersen İskenderiye armağanı ‘Justine’e de sor, istersen ‘kuyu’ diyelim karanlığa da sen bu şiiri bitir ya da küs ve aşkı eğlendir
Aşk çünkü karanlık bir eğlencedir sen üzülürsün aşk eğlenir
Aşk bir kere yalnız bırakırsa insanı yalnızı bir kere daha yalnız bırakır aşk da
Çünkü insan bir değil iki kere yalnızdır aşkta (iki kere karanlık da denilebilir)
önce, kendinde değildir ve sevgili de inanmaz kendinde olmayana … De ki öyleyse: Ölümden başka her şey ödünçtür ödünç bir bıçak gibi elden ele gezen aşk da ve bir kadının ‘herkes bıçağını bende biledi’ demesinden daha kötüsü, bıçağını o kadında deneyen herkesten biri olmaktır, olsa olsa! Sen de denedin, ‘zor’ olduğu için aşkı yalnızca ondan istedin, oysa aşktan daha zoru, istemekti, bilmedin!
Bilme öyleyse: Aşk bu kadar karanlıksa şiir nedir?
‘Asl’ olan insanın gülümsemesidir başkalarının görmesi değil’ diyemiyorsa…
‘Aşk için daha fazla boşluk yaratmayı’ öğretemiyorsa…
‘Aşk, görünmez oluncaya dek, sevdim seni, derine indim ve gözden kayboldum’ yokluğuna inemiyorsa…
Şiir nedir? ‘Bahçeyi derviş yetiştirir, şiiri aşk’ Bana n’oluyor öyleyse?
‘Ne istediğimi sen bilmezsen ben nasıl bilebilirim? ’ demedikçe şiire ne bizden?
‘Ne kadar güvenebilirsen acı çekmeyen birine aşka da o kadar güven! ’ demeyen şiirden de bana ne?
Dinle öyleyse: Şiir doğudur Asya kadar iyi bir şair de görmedim ben kendinden önce başkalarının düşünü gören …
Çocuğu içinden atarsan anne olursun yağmuru parka atarsan üzgün şiiri içine atarsan içine atmış olursun yalnızca aşk olursun diyemem yine de içine attıkları bu karanlıkta
“Eskiler alıyorum” diye gezene şimdi sokak kalmış mıdır kimbilir: Geceyi tanımadan şiir yazdın âşık olduğun karanlığa kalmadan şiir dediğin ısrardan başka ne ‘ödünç’ diyorsun durmadan, ödünç, ödünç karanlığı mı istiyorsun ödünç yerine karanlıktan şiir çıkmaz, geceden çıkar ve aşk, istemezse, karanlığını bile ödünç vermez şiire!
Bu bir mektup olsaydı seni güldürürdüm mutlaka fakat bu bir şiir, bağışla seni yine güldürdüğüm için, bağışla Bak ben kaldım, sen de Kal! Karanlığa bir yarım ekle yalnız bir de yağmur kız ekle ve kal istersen yarısı mavi, yarısı bordo bu ödünç şiirde
Ya da; Ya yağmuru alıp gidelim buralardan Ya yağmuru terk ettiğin parka bırak beni de!
… (on dakika ara) …
Eski, Yeni, Ödünç Alınmış Ve Mavi Haydar Ergülen
1 note · View note
hasan26b · 2 years
Text
Tumblr media
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay
bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım
Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben...
Yağmur...
Ağladım..
@mabelvesekerlemesi can cazım :) mükemmel ötesi anlılar için teşekkür ederim :”)
1 note · View note
sonsuzsblog · 2 years
Text
Bu yazıdan belki de senin haberin olmayacak çünkü ben sana bu yazıyı atacak kadar cesur bir insan değilim.
Oysa küçükken dedem benim için torunlarımın arasında en cesuru derdi akrabalara peki şimdi?
Dur ben sana diyeyim şimdi ise onun en korkak  torunu benim çünkü ben aşık oldum.
Aşık olmak yoktu kendime koyduğum bir kuraldı bu seninle ilk tanıştığımız zaman neden sana aşk işlerine tövbeliyim dediğimi düşündün mü?
Sanmam,O zamanlar aşktan korkardım birisini seveceğimi bile düşünmezdim peki şimdi?
Aşık oldum,
O kendine sözler veren adam aşık oldu kalbi onu ele geçirdi bu adam kendinin dünyaya bile ait hissetmezken bir bu kadının kalbinin sahibi olmak istedi.
Ne kadar olay olursa olsun ne kadar ağlasam da üzülsem de seni tanıdığım için pişman değilim.
Hele ki seni sevdiğim için asla pişman değilim. Ben seni çok özledim gel artık.. Seninle yazısmsyı seninle konuşmayı senden gelen bildirimi özledim ben sevgilim gel artık gel.
Ben aşk neymiş sende gördüm sende yaşadım. İçim seninle doldu, taştı. Ben ben olmaktan çıktım tamamen sen oldum. Seni düşündüğümde daha da güzelleşiyor dünya. Hayat daha yaşanabilir geliyor. Gözlerine baktığımda anlıyorum yaşadığımı. Zerrelerime kadar hissediyorum varlığını. Yokluğun aklıma geliyor bazen.. nefesimin kesildiğini hissediyorum. Düşüncesinin tüylerimi ürperttiği bir şeyi yaşama ihtimalimi düşünmek bile hayattan vazgeçmeme neden olabiliyor. Varlığını sürekli hissettiğim, senin gülüşünle geçireceğim günler yaşama hevesimi arttıran tek şey. Gel sevgilim benim ol, senin olayım. Birlikte mutlu sonsuz olalım...
0 notes
biryakamozguzeli · 2 years
Text
Neydi bana bütün bunları yaşatan… Neydi bu acı matemin sahibi… Çiçeklerimi solduran bu dondurucu kış nereden geldi..? Ah kalbim… hani söz vermiştik birbirimize, hani imkansız bir sevdanın peşine düşüp yormayacaktık birbirimizi, ne oldu böyle birden? Neden bana, verdiğin sözlere ihanet ettin, ey kalbim?! Neden yaptın bunu…
Hayır, çektiğin acı, sancı için beni suçlama sakın! Hepsi senin suçundu.
Hepsi senin suçun…
19 notes · View notes
uranustankacan · 2 years
Text
Dünya`nın en güzel kızı değil de , dünyanın en güzel kızı olmak istiyorum...
anlayanlar...
2 notes · View notes