Tumgik
#bursa ilkokul
mevsimsizcicek · 2 years
Text
Ekim'22
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu yıl farkında olmadan bir yerlerde leylek görmüşüm sanırım. Afyon-Denizli-Muğla-Datça-İzmir-Manisa-Akhisar-Bursa-İnegöl güzergahında araba kampı yaparak gezmeyi de hatıra sayfalarıma eklemiş oldum. Ankara'ya sevgim hep ayrıdır, ama bu bozkır nedir ya! Pandeminin araya girmesiyle bir yere çıkamadığımdan, bizim ODTÜ ormanının yanılgısıyla kendimi yeşilin kızı mevsimsizçiçek sanıyordum. Yollarda ara verip durdukça öylece baktım durdum doğaya, ara ara içlenip ağaçlara bakıp ağladım; yeşil ve maviyle iyice ruhumu doldurdum ki bozkırda nefes almama yetsin.
Buraya aydan aya yazdığım için, içimde nolur beni yaz beni yaz diye haykıran onlarca anı birikti.
Çok değişmişim. Bu kadar değiştiğimi bilmiyordum, yol boyunca anladım. İşin tuhafı hala yürünecek çok yol var. Geçen terapide aniden "kendini ve çevresini yeni keşfeden bir bebek gibi hissediyorum" cümlesi çıktı ağzımdan. Evet tam olarak bu. Kendimi yeni keşfediyorum. Fakat şaşırılacak şey şu ben yıllardır kendimle ilgili farkındalığımın yüksek olmasıyla övünürdüm, hatta kendimde sevdiğim tek şey buydu. Komik.
Sevdiğimi bilmediğim ya da seviyormuş gibi yaptığım ne çok şey var/mış. Aklımdan hiç ama hiç gitmeyen sorulardan birisi "benim bu hayattaki amacım ne". Geçen defterlerimi düzenlerken ilkokul ve ortaokul yıllarımda tuttuğum günlüğümü baştan okumak hatasında bulundum. Aynı soruları o zaman da sorduğumu görmek beni hem mutlu etti hem de ağlattı. Çizgi film seyredip, dergilerden fanı olduklarımın posterlerini toplayacak yaşta hayat niye zor temalı günlükler/şiirler yazmak pek sağlıklı gelmiyor şu anki bana.
Defter, yazmak vs derken yeni yıl ajandalarına şimdiden bakayım demiştim. Fiyatları gördükten sonra 2016 yılında ilk ajandamı alırken D&R'da yaşadığım bir ajandaya bu kadar verilir mi ikilemini hatırladım. Ne minnoş bir kızmışım.
Okuduklarım:
Nietzsche Ağladığında (Irvin D. Yalom)
Badem (Won-Pyung Sohn)
Yaşama Sanatı (Alfred Adler)
Dinlediklerim:
Son zamanlarda öyle güzel şarkılar keşfettim ki bunun için ayrı bi yazı yazmak lazım. Şimdilik şu ara hayatınızın arka planında çalan şarkı nedir sorusuna vereceğim cevabı yazacağım.
Prove - One Ok Rock
25 notes · View notes
pazaryerigundem · 22 days
Text
Nilüfer Halk Sağlığı Günleri başladı
https://pazaryerigundem.com/haber/187303/nilufer-halk-sagligi-gunleri-basladi/
Nilüfer Halk Sağlığı Günleri başladı
Tumblr media
Nilüfer Belediyesi Halk Sağlığı Haftası’nda 3 gün sürecek Nilüfer Halk Sağlığı Günleri düzenliyor. Vatandaşlara ücretsiz olarak sağlık taramasının yapıldığı etkinlikte  sağlıklı yaşam konusunda bilgi verilerek çeşitli aktiviteler yapılıyor. 
BURSA (İGFA) – Nilüfer Belediyesi’nin halk sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetleri konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla gerçekleştirdiği Nilüfer Halk Sağlığı Günleri, düzenlenen törenle başladı. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü Hizmet Binası’nda düzenlenen açılış törenine Nilüfer Belediyesi Başkanvekili Salih Güleç; Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcıları Okan Şahin, Zerrin Güleş, Serpil Altun, Tezcan Öztürk; Nilüfer Belediye Meclisi Üyeleri Furkan Yavuz, İrfan Özer, Demirhan Aslan, Resul Tarman; Nilbel A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mart, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. Yunuz Arslan, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Türkan ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Programın açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin, halk sağlığı ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamak ve yürütülen çalışmaları daha görünür kılmak amacıyla 3-9 Eylül tarihlerinin ‘Halk Sağlığı Haftası’ olarak kutlandığını hatırlattı. Yerel yönetimlerin halk sağlığı konusunda önemli sorumluluklarının bulunduğunu söyleyen Şahin, bunları koruyucu sağlık hizmetleri konusunda vatandaşları bilinçlendirmek, önemli günler ve haftalarda farkındalık çalışmaları yürütmek, sağlık okur-yazarlığını geliştirmek, devletin sunduğu sağlık hizmetlerine vatandaşların erişimini sağlamak ve kolaylaştırmak, sağlık kurumlarına gidebilecek durumda olmayan vatandaşlara temel sağlık hizmetleri sunmak olarak sıraladı.
Tumblr media
Nilüfer Halk Sağlığı Günleri’nin 5-6-7 Eylül tarihlerinde gerçekleşeceğini belirten Şahin, “Nilüfer’de yaşayan vatandaşlarımıza göz taraması, işitme testi, karbon monoksit ölçümü, vücut kitle endeksi ölçümü, kan şekeri ve tansiyon ölçümü gibi birçok tarama yapmayı, kurduğumuz stantlarda da farklı branşlarda bilgilendirme yapmayı, atölyelerimizde çeşitli deneyim paylaşımlarının yapılmasını, alanında uzman kişiler tarafından verilecek eğitim ve seminerlerle sağlıkta farkındalığı arttırmayı hedefliyoruz. Vatandaşlarımızın sağlık okur-yazarlığı bizler için çok kıymetli. Türkiye’deki sağlık okur-yazarlığının maalesef ilkokul 2 seviyesinde olduğunu görmek bizler için üzücü bir konu. Bizler de Nilüfer Belediyesi olarak bunu geliştirmek, arttırmak için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Destek veren kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz” dedi.
Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkan Yardımcısı Dr. Yunuz Arslan ise bireyin ve toplumun sağlığını olumsuz yönde etkileyen her türlü çevresel ve bünyesel risk faktörleriyle mücadele eden sağlık hizmetlerinin halk sağlığı hizmetleri olduğunu hatırlattı. Belediyelerin bu anlamda önemli hizmetler yaptığının altını çizen Arslan, gerçekleştirilen programın önemini vurguladı.
Konuşmaların ardından Nilüfer Halk Sağlığı Günleri, başladı. Üç gün sürecek programa katılanlar, sağlık taraması yaptırabilecek, farklı konulardaki stantları gezerek bilgi alabilecek, atölye çalışmaları ile eğitim ve seminerlerden faydalanabilecek.  
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
aykutiltertr · 2 months
Video
youtube
Kaleden Top Atarlar - Oya Sümer ✩ Ritim Karaoke (Anonim Hüzzam Majör 2/4...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/70NJLa9m4ow ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kaleden Top Atarlar - Oya Sümer ✩ Ritim Karaoke (Anonim Hüzzam Majör 2/4 ) @RitimKaraoke Müzisyenlerin ���uluşma Noktası.... ESER ADI           : KALEDEN TOP ATARLAR VAY LEYLİM AMAN SÖZ GÜFTE       : ANONİM BESTE - MÜZİK : ANONİM USÜL                  : 2/4 NİM SOFYAN MAKAM - DİZİ  : HÜZZAM - MAJÖR YÖRESİ İL İLÇE: BİLİNMİYOR KAYNAK KİŞİ   : YOK Kaleden top atarlar , vay leylim aman Güzele söz atarlar , esmerim aman Güzelin hatırına , vay leylim aman Çirkinleri yakarlar , esmerim aman Kalenin ardı tandır ,vay leylim aman Yandır Allahım yandır esmerim aman O yâr küsmüş gidiyor ,vay leylim aman Döndür Allahım döndür , esmerim aman Kalenin ardı çarşı , vay leylim aman Dükkanlar karşı karşı . esmerim aman Gel beraber gezelim , vay leylim aman Dosta düşmana karşı , esmerim aman Erzurum Kandilli'de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Kandilli'de tamamladım. 1990 yılında Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'ni bitirdim. Aynı fakültede Pedodonti anabilim dalında doktora yaptım. 10 tane bilimsel araştırmam çeşitli bilimsel dergilerde yayınlandı. 1996 yılında evililiğim nedeniyle Bursa'ya geldim. Bursa 2 no'lu AÇSAP'ta 6 yıl görev yaptım. Ağız ve diş sağlığı konulu ilkokul eğitimlerinin yanısıra klinik çalışmalarımı yürüttüm. Ardından Bursa ADSM'de uzun yıllar pedodontist olarak görev yaptım. BB Belediye Konservatuarı TSM Bölümü'nü bitirdim. Müzik çalışmaları ve Yoga eğitmeni olarak çalışmalarıma devam etmekteyim. Şarkıdan Türküye -Yana yana Türküden Şarkıya- Aşk Aşkın Türküsü adlı üç albüm çalışmam var. Albümlerim TSM ve THM eserlerinden oluşmaktadır. https://www.oyasumer.com/ https://www.instagram.com/oyasumer/ https://www.facebook.com/sumeroya/ https://www.youtube.com/channel/UClI5xjFaaWps71Qz8g5uMmg Oya Sümer Müzisyen Genel Bakış Videolar Dinle Şarkılar Albümler Zeytin Yaprağı Yeşil Aşkın Türküsü · 2023 Bir Dalda İki Kiraz Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar Aşkın Türküsü · 2023 Daracık Sokaklarını Duman Bürüdü Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Çarşambayı Sel Aldı Aşkın Türküsü · 2023 Garip Bir Kuşdu Gönlüm Yar Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Divane Aşık Gibi Aşkın Türküsü · 2023 Yazımı Kışa Çevirdin Aşkın Türküsü · 2023 Yeşil Yaprak Arasında Kırmızı Gül Goncası Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Bakkallar Satıyor Karaca Üzüm Aşkın Türküsü · 2023 Sarı Gelin Aşkın Türküsü · 2023 Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden Aşkın Türküsü · 2023 Evlerinin Önü Handır Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Şişede Bade Durmaz Aşkın Türküsü · 2023 Gelevera Deresi Aşkın Türküsü · 2023 Kaleden Top Atarlar Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Suda Balık Yan Gider Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Harman Yeri Sürseler Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Bahçe Duvarını Aştım Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 El Çek Tabib Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Al Eyvandan Han Kalmadı Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Entarisi Ala Benziyor Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Kapın Her Çalındıkça Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Değdi Saçlarıma Bahar Gülleri Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Ben Melamet Hırkasını Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Elmalıya Vurgunum Anam Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Hasret İçimde Bir Kor Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Mendilimin Yeşili Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Seni Sevdim Seveli Kanaryam Türküden Şarkıya / Aşk · 2017 Bülbülüm Altın Kafeste Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Yüce Dağ Başında Yanar Bir Işık Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009 Potpori Türkü Şarkıdan Türküye Yana Yana · 2009
0 notes
darkyayincilik · 5 months
Text
Ödüller çocuklarla buluştu
BURSA –  Bursa Büyükşehir Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle, ilkokullar ve ortaokullar arasında ‘’Çocukların Dünyasında İş Sağlığı ve Güvenliği” temasıyla düzenlenen resim yarışması sonuçlandı. Yarışmaya Bursa’daki 10 ilkokul ve ortaokuldan toplam 350 öğrenci katıldı. Yarışmaya ortaokul kategorisinden katılan Macide Gazioğlu Ortaokulu öğrencisi Almina Yavuz birinci, Halil…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haytaogluyunus · 9 months
Text
Tumblr media
ANMA:
31 ARALIK (1988) GÜNÜ;
TÜRK MİLLİYETÇİSİ, TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜNÜN YILMAZ SAVUNUCUSU, BANİSİ
S. AHMET ARVASİ'NİN VEFATININ YIL DÖNÜMÜ.
RAHMET VE SAYGIYLA ANIYOR, DUALARIMI GÖNDERİYORUM.
S. AHMET ARVASİ
Seyyid Ahmet Arvasi
Doğum 15 Şubat 1932
Ağrı, Doğubeyazıt
Ölüm 31 Aralık 1988
İstanbul, Erenköy
Meslek Sosyolog, Pedagog, Yazar
Ahmet Arvasî (d. 15 Şubat 1932 - ö. 31 Aralık 1988) toplumbilimci, pedagog, yazar. Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde doğmuştur. Seyyid'tir. 56 yaşındayken, İstanbul'un Erenköy ilçesindeki evinde 31 Aralık 1988 - Saat: 11:00'da, daktilosu başında vefat etmiştir.
Arvaslar neslindendir. Atalarının Anadolu'ya gelişini kendisi şöyle anlatmaktadır:
« ...Ailem "Arvasî" adı ile bilinir. 650 yıldan beri Anadolu'da yaşar. Orhan Gazi ile tanışan ceddim Hacı Kasım-ı Bağdadi adında bir zattır. Onun oğullarından biri Van Gölü'nün güneyine (Arvas Köyüne) yerleşmiştir. Biz ondan türemiş ve çoğalmışız... »
"Arvasîler" olarak bilinen aile, Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla, "Arvasi" soyadını almıştır. Babası, Abdülhakim Arvasî'dir. Fakat, Necip Fazıl Kısakürek'in manevî hocası olarak bilinen Abdülhakim Arvasî ile aynı kişi değildir. Ahmet Arvasî'nin babası olan Abdülhakim Arvasi bu isim benzerliğini 18 Nisan 1980'de, Mehmet İlhan Bey'e yazmış olduğu bir mektupta şöyle anlatmaktadır:
« Şu an Ankara'nın Bağlum nahiyesinde yatan S. Abdülhakim Arvasî hazretleri ile aynı ailedeniz. Kendileri aynı zamanda babamın da isim babalarıdır. Babama kendi adlarını vermişlerdir. »
Hayatı
Ailenin altı çocuğundan birincisi olan S.Ahmed Arvasî, ilköğretime Van'da başlayıp Doğubayazıt'ta tamamlamladı. Ortaokulu Erzurum'da okudu ve sonrasında Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'nu bitirdi. 1952 yılında Konya'nın Doğanbeyli nahiyesinde ilkokul öğretmeni olarak göreve başlayan Arvasi, yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü - Pedagoji Bölümü'ne başladı ve buradan da 1958 yılında mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki eğitim enstitülerinde hocalık yaptı. 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden 24 arkadaşıyla birlikte siyasî amaçlar için sürgün edilen Arvasî, 1979 yılında emekli olmak zorunda kaldı.
« Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var. »
(Seyyid Ahmet Arvasî)
Emekli olduğu yıl, Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" sıfatıyla aktif siyasete atıldı. Diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Hergün Gazetesi'nde, "Türk-İslam Ülküsü" başlığı ile günlük makaleleri yayımlandı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar partideki görevini ve yazılarını sürdürdü. Darbenin ardından Mamak Cezaevi'ne hapsedildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini burada geçirdi. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazdı. Türkiye Gazetesi'nde Hasbihal başlığı ile makaleleri yayımlandı.
Arvasî'nin Mamak'ta geçirdiği kalp krizini Alpaslan Türkeş şöyle anlatıyordu:
« Tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara mevki hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık. »
Eserleri
Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
Doğu Anadolu Gerçeği
Eğitim Sosyolojisi
Hasbihal (6 cilt)
(Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlanmıştır:)
Emperyalizmin Oyunları
Devletin Dini Olur mu
Kadın Erkek Üzerine
İnsanın Yalnızlığı.
İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri
İnsan ve İnsan Ötesi
Kendini Arayan İnsan
Şiirlerim
Türk-İslâm Ülküsü (3 Cilt)
1 note · View note
turkiyehaberi · 1 year
Link
Bursa'nın Yenişehir ilçesinde Akçeşme İlkokulu Toplantı Salonu'nda ilkokul öğrencileri ve anasınıfı öğrencilerine süt dağıtılırken,...
0 notes
fisiltihaberleri · 2 years
Photo
Tumblr media
#DilEvi'nde ingilizceyi yaşayarak öğreniyorlar Eyüpsultan Belediyesi’nin Dil Evleri’nde, ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik “Hedef Dil” yaklaşımıyla konuşarak, oynayarak ve materyallerle dil eğitimleri veriliyor. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/dil-evinde-ingilizceyi-yasayarak-ogreniyorlar-6785.html #yabancıdil #üniversite #istanbul #dil #england #antalya #eğitim #egitim #dilokulu #lise #ingilizce #okul #bursa #rusya #yurtdışıeğitim #yurtdisiegitimdanismanligi #izmir #education #uk #manchester #ingiltere #universite #stpetersburg #londra #bourmouth #yabancidilkursu #unitedkingdom #southampton #moscow
0 notes
cejna · 2 years
Text
Bursa'da 'trafikte saygı' ödüllendi
Bursa’da ‘trafikte saygı’ ödüllendi
Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Trafikte Saygı ve Sabır” temalı yarışmanın Bursa dereceleri belli oldu. BURSA (İGFA) – Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planı kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü tarafından iller bazında “Trafikte Saygı ve Sabır” temalı yarışma düzenlendi. İlkokul öğrencileri arası resim, ortaokul öğrencileri arası…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ertugrulokulu · 4 years
Photo
Tumblr media
Anasınıfı 6yaş A sınıfı öğrencilerimiz ile öz denetim becerileri uygulamalarımızda bu hafta 🎉🎊🎣🐟 -Dikkatini tek bir nesne/durum/olaya odaklar. -Hedeflerine ulaşmada çabuk vazgeçmez. 📍 - Uygulama sırasında sonuca odaklanmakla beraber, sürecin önemini kavrar. 🛣️ - Hedeflediği bir işi nasıl yapacağını önceden d��şünür ve plan yapar. �� - Bir şeyi başarmak için iradesini kullanır.⌛ . . . #bursaozelokul #eğitim #bireyseleğitim #anaokulu #ilkokul #ortaokul #lise  #kolej #özelokul #bursaözelokul #bursaeğitim #bursa #çocuk #mutluçocuk #bursaetkinlik #bursalıanneler #bursanilüfer #nilüfer #beşevler #ertuğrulokulları #bursailkokul #bursaözelokul #bursaokul #okulbursa #bursaokulöncesi #mutluçocuklar (Ertuğrul Okulları) https://www.instagram.com/p/CGzX7bVFoBD/?igshid=1qwtj23022k7a
0 notes
cagdasyatirim · 3 years
Text
1 Mayıs 1910 yılında Bursa’da doğdu.Tatar Türklerindendir. Sosyolog, akademisyen, siyasetçi ve Türkiye İşçi Partisi’nin son genel başkanı olan Behice Boran ilkokulu okumadığı, kendi çabasıyla okuma yazma öğrendiği ve ailesinin desteğiyle ilkokul düzeyinde bir eğitim aldığı bazı kaynaklarca belirtilir.
Yunanlıların Bursa ve yöresini işgal etmesinden dolayı, ailesi İstanbul’a taşınır ve Boran burada ortaöğrenimini Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde okumaya başlar. Dokuz yıllık eğitimden sonra, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne kayıt yapar. Ancak felsefe eğitimini yarıda bırakarak Amerikan Kız Koleji ile Manisa’da İngilizce öğretmenliği yapmaya başlar.
Boran öğretmenlik yaparken, kolejden tarih öğretmeninin referansıyla ayarlanan bursla yükseköğrenimini Amerika’da yapar. Michigan Üniversitesi’nde sosyoloji doktorasını tamamladıktan sonra 1939 yılında Türkiye’ye döner ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) sosyoloji bölümüne doçent olarak atanır.
Tumblr media
Behice Boran doçent olarak göreve başladığında, aynı zamanda ABD’den doktora alan ilk Türk kadın öğrenci olma unvanını da kazanmış olur.
Bir yandan akademik çalışmasına devam eden Boran, ABD’de tanıştığı Marksist düşüncelere paralel yazılar yazar, sol sosyalist dergilerle ilişkiler geliştirir.
Bu durum üniversite yönetimin dikkatinden kaçmaz ve hakkında soruşturmalar açılır; sakıncalı düşünceler taşıdığı gerekçesiyle aktif öğretim üyeliğine son verilir.
15 Aralık 1945 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı'nın emrine verilir. Bunun üzerine Behice Boran Danıştay’a başvurarak, dava açar.
Danıştay tasfiye kararını oybirliğiyle iptal eder. Boran ve arkadaşları üniversiteye geri dönmeleri üzerine DTCF’de olaylar yaşanır.
Özellikle milliyetçi düşüncelere sahip bazı öğretim üyeleri üniversiteye dönenlere tepkiler gösterir, olaylar yaşanır.
Bunun üzerine üniversite yönetimi Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Niyazi Berkes ve Muzaffer Şerif Başoğlu hakkında soruşturma açar ve yargılanmaları için suç duyurusu yapılır.
Adı geçen öğretim üyeleri bir kez daha yargılanırlar. Boran ve Berkes, "görevi kötüye kullanmaktan" ceza alırlar, ancak bu ceza kararı Yargıtay tarafından bozulur.
Buna karşın 5 Temmuz 1948 tarihinde TBMM’de görüşülen tasarı gereği bu öğretim üyelerinin kadrolarının kaldırılması üzerine Behice Boran öğretim üyeliğinden ayrılmak zorunda kalır.
Boran, daha sonra Niyazi Berkes, Adnan Cemgil ve Pertev Naili Boratav’la birlikte “Yurt ve Dünya” dergisini çıkarmaya başlar.
Kısa bir süre sonra buradan ayrılarak Muzaffer Şerif Başoğlu ile “Adımlar” dergisini çıkarmaya karar verir.
Üniversitedeki görevinden ayrılan Boran, çevirmen Nevzat Hatko ile evlenir.
İki yıl sonra, Türkiye Barışseverler Cemiyeti’ni kurarak siyaset arenasında iyice belirginleşmeye başlar.
Bu tarihte Adnan Menderes başbakandır. Ve Kore’ye asker gönderme hazırlıkları yapılmaktadır.
Tam da bu dönemde genel başkanı bulunduğu Türkiye Barışseverler Cemiyeti adına
Kore’ye asker gönderilmesine karşı bizzat dağıtıp, yayımladığı bir bildiriden dolayı gözaltına alınır ve yargılama sonucu 15 ay hapis cezasına çarptırılır.
Hükümlü olduğu 1951 tarihinde oğlu Dursun’u cezaevinde dünyaya getirir.
Boran, 1953 yılında TKP ile ilgili davadan da üç ay tutuklu kalır, cezasını çektikten sonra serbest kalır.
Behice Boran siyasete ilgisini sürdürür, sol sosyalist partilerle temasa geçer. Tam da bu tarihlerde 27 Mayıs darbesi yaşanır.
Düşündükleri, planladıkları bir nevi yine sekteye uğrar. Kendini yeni döneme hazırlamaya başlayarak, 1962 yılında Türkiye İşçi Partisi (TİP)’ne üye olur.
Kısa sürede parti içinde önemli konumlara gelir, yoğun bir çalışma dönemine girer.
27 Mayıs darbesinden sonra 1961 Anayasası kabul edilir ve birçok alanda değişiklik hayata geçirilir. Bunlardan biri de seçim kanunudur.
1965 yılında yapılan genel seçimlerde Türkiye’de ilk defa daha önce kullanılmayan Milli Bakiye Seçim Sistemi ile seçim gidilir.
Bu seçim sistemine “Millî bakiye” veya “Ulusal artık” seçim sistemi de denilir.
Bu sisteme göre, seçim bölgelerindeki milletvekili sayıları nispi temsil sistemine göre bulunur.
Partilerin seçim çevrelerinde aldığı bütün artık oylar toplanır. Açıkta kalan milletvekili sayısına bölünerek milli seçim kotası bulunur.
Her partinin elindeki toplam artık oy milli seçim kotasına bölünerek, bununla orantılı bir şekilde milletvekilleri dağıtılır.
1965 genel seçimlerinde seçime giren TİP, birçok bölgede adaylar gösterir ve Türkiye genelinde yüzde 3’den fazla oy alır; cumhuriyet tarihi boyunca önemli bir başarıya imza atar, böylelikle meclise 12 milletvekili gönderdiği açıklanır.
Ancak Behice Boran aday olduğu halde milletvekili seçilmediği anlaşılır.
Seçim sonuçlarına göre Milli Bakiye sistemine göre alınan oyların milletvekili sayısına yansımasında, bir yanlışlık yapıldığı savıyla YSK’ya itiraz edilir.
İtiraz yerinde görülerek artık oylardan dört milletvekili daha eklenir.
İlk seçim sonuçlarına göre Urfa’dan TİP adına seçilen Hüseyin Kiraz’ın milletvekilliği düşer, artık oylardan TİP genel merkez adayı Behice Boran Urfa’nın ilk kadın Milletvekili olarak parlamentoya girer.
Bu karar tabanda bazı rahatsızlıklara neden olsa da Behice Boran’ın ismi kabul görür. Birkaç dönem Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’yi temsil ederek çalışmasını sürdürür.
1969 yılında yapılan genel seçimlerde ise Milli Bakiye Seçim Sisteminden vazgeçilerek, bir tür baraj sitemi getirilir ve TİP meclise sadece 2 milletvekili gönderir.
Tam da bu dönemde 1970 yılında TİP’in 4. Kongresinde Behice Boran ilk kadın genel başkanı sıfatıyla partisinin başına geçer.
Kısa süre sonra da 12 Mart 1971’de yaşanan askeri muhtıradan hemen sonra TİP kapatılır ve Behice Boran tutuklanır. Kısa sürede 25 yıl ağır cezaya çarptırılır.
1974 yılında aftan dolayı serbest bırakıldıktan sonra TİP yeniden kurulur.
1 Mayıs 1979’da sokağa çıkma yasağını protesto eder ve Taksim’e yürür. TİP’in başındaki Behice Boran, 25 gün tutuklu kalır.
12 Eylül 1980 darbesiyle kapatılan tüm partilerin üyeleriyle birlikte Behice Boran da bir süre evinde göz hapsinde tutulur.
Partisi ve kendisi hakkında soruşturma açılır ve bunun üzerine ilerlemiş yaşına ve bozulan sağlığına rağmen yurtdışına çıkar.
Bir süre sonra 1981 yılında “Yurda dön” çağrısına uymaması nedeniyle vatandaşlıktan da çıkarılır ve Belçika’ya yerleşir.
Yedi yıl gibi uzun bir süre yurt dışında siyasi mülteci olarak yaşar ve 1987 yılında hayatını kaybeder.
Cenazesi Türkiye’ye getirilir ve TBMM’de tören düzenlikten sonra İstanbul’da toprağa verilir.
Behice Boran, köy araştırmaları ile Türkiye’de ilk saha araştırmalarından yapan bir bilim insanı olmasına rağmen, siyasi kimliği hep önde olur.
Oysa eserleri incelendiğinde dönemine göre öngörülü bir sosyolog olduğu görülecektir.
Ama siyasi görüşü ve düşünceleri bu yönünü örtmüş, sol çevrelerde ancak görünür olmuştur.
Ölümünden sonra bazı mektupları, cezaevinden yazdığı günlükler, aile fotoğrafları ve özel eşyaları çöplükten çıktığı iddia edilmiş, bir antikacının eline geçmiştir.
Osmanlıca, Türkçe ve İngilizce yazılan mektup ve yazılar henüz basıldığına dair bir iz yoktur.
Bir dönemin sıra dışı aktörü ve bilim kadını hala birçok ilkin sahibi olarak tarih sayfalarında yer alıyor.
#BehiceBoran111Yaşında♥️
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
pazaryerigundem · 24 days
Text
Kırtasiye masrafları velilerin cebini yakıyor
https://pazaryerigundem.com/haber/187199/kirtasiye-masraflari-velilerin-cebini-yakiyor/
Kırtasiye masrafları velilerin cebini yakıyor
Tumblr media
Okulların açılmasına sayılı günler kala veliler, çocuklarının kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken aile bütçelerini ciddi derecede zorluyor.
BURSA (İGFA)  – 9 Eylül’de başlayacak yeni eğitim öğretim yılına hem öğretmenlerin, hem de velilerin hazırlıkları sürüyor. Okulların açılmasına sayılı günler kala veliler, çocuklarının kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Günümüzün ekonomik koşullarında ilkokula yeni başlayan bir çocuğun çantasını doldurmak, ailelerin bütçesini ciddi şekilde zora sokuyor.
Tumblr media
Bir ilkokul öğrencisinin defter, sulu boya, pastel boya, suluk, okul çantası ve resim defteri gibi temel ihtiyaçları, ortalama 2 bin 500 TL’yi buluyor. Geçmiş yıllara oranla kırtasiye ürünlerindeki bu fiyat artışı, orta halli bir ailenin bütçesini zorlayan nitelikte.
“EN UYGUN ÜRÜNÜ KÜÇÜK ESNAF VERİYOR”
Dükkanında piyasaya göre fiyatları uygun tuttuklarını belirten kırtasiye işletmecisi Bilgin İkizler, “Biz fiyatlarımızı uygun tutmaya çalışıyoruz ama maliyetler yüksek olduğu için bu da otomatik olarak fiyatlara yansıyor. Ekonomik koşullarda bu alışverişlerin ne kadar zor olduğunu biliyoruz ancak vatandaşlar, bizim gibi küçük esnaflardan alışveriş yaptıkları zaman indirim yapma şansı da bulabilirler. Bölgede en uygun ürünleri biz veriyoruz, buna rağmen zorlanan veliler oluyor.” dedi.
“MARKETLER HEM DAHA PAHALI HEM İNDİRİM YAPMIYOR”
Zincir marketlerin de kırtasiye işine girdiğini söyleyen İkizler, velilerin marketlerden aldıkları ürünlerde pazarlık edemediklerinin altını çizerek, “Marketler kırtasiyelere göre daha pahalıya satış yapıyor. Marketten alışveriş yapan veliler de indirim veya pazarlık gibi imkanları kullanamıyor.” şeklinde konuştu.
Veliler ise devletin kitapları dağıttığı gibi bazı temel kırtasiye ürünleri de karşılaması gerektiğini belirterek, bu konuda çalışmalar yapılmasını istiyor.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gök Sultan Abdülhamid Han'ı, vefatının senei devriyesinde rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyoruz.🥀 Mekanın Cennet olsun büyük Hakan...
• İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran,
• İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan,
• Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve  elektrikli tramvaylar kuran,
• Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi),
• İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan,
• Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan,
• Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran,
• Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..)
• Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran!
• Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktiren de, hastaneleri ziyaret edip hastaların ihtiyaçlarını soran da, sarayın bahçesinde bile hastalara hizmet ettirten de!
• Midilli adasını eşi Fatma Pesend Hanım’ın şahsi mülkünden ısrarla verdiği para ile Fransızlardan geri alanda O!
• Israrla yerli kumaş giyen, Hereke bez fabrikası ve Feshaneyi kuran,
• Ziraat Bankasını kuran, Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odalarını açtıran,
• Yıldız Çini fabrikasını, Beykoz ve Kağıthane kağıt fabrikalarını,
• Toplu sünnet merasimleri yaptırıp her bir çocuğa çeyrek altın gönderen, bu yüzden yaz aylarında toplu sünnetleri moda eden,
• Mezuniyet törenlerinde öğrencilere hediye kitap gönderen,
• Yoksul halkına kendi cebinden ödeyerek kömür dağıtan,
• Ermeni Onnik’in mektubu üzerine kendi parasından takma bacak yaptırtan,
• Biriktirdiği parasından bir kısmını her sene borç yüzünden hapse düşenleri kurtarmaya tahsis eden,
• Modern matbaa makinelerini Türkiye’ye getirten, ücretsiz kitap dağıttıran, 6 bin kitabın çevrilmesini sağlayan, Beyazıt kütüphanesini kurup 30 bin kitap bağışlayan (10 bini el yazmasıdır),
• Yabancı bilim adamı ve yazarlara Nişanlar veren,
• Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektiren,
• Bizim Hekimbaşı çöplüğü dediğimiz yerde gül yetiştiriciliği yaptıran da (Isparta’daki gül yetiştiriciliği de O’nun öncülüğünde başlamıştır),
• Türkiye’nin birçok yerinde saat kuleleri yaptıranda O dur! (İzmir,Dolmabahçe..),
• Hindistan, Cava, Afganistan, Çin, Malezya, Endonezya, Açe, Zengibar, Orta Asya ve Japonya ya elçiler ve din adamları gönderen,
• Latin Amerika ülkeleri ile diplomasiyi başlatan,
• Yalova Termal kaplıcalarını kurduran, Terkos’un sularını İstanbul’a taşıtan, Bursa’nın bir köyünde bile çeşme yaptırabilen O dur, (Sadece İstanbul’a 40 çeşme yaptırmıştır),
• Sarayında yaptırdığı tiyatroda oyunlar ve opera izleyen,
• Sarayda müzik okulu kurduran, çocuklarına piyano çaldırtan, hatta sarayda kızlar bandosu oluşturan,
• Kendi elleri ile yaptığı marangozluk eşyalarını hediye etmeyi seven,
• Kendisine yapılan bombalı suikast de 26 kişinin ölmesine, 58 kişinin yaralanmasına rağmen Ermeni katili affedip Avrupa da hafiyelik yapmaya gönderen de O dur.
• Doğu Türkistan’a gönderdiği askeri yardım ile Çinlilere karşı onları örgütleyen, Çin'in göbeği Pekin'de Hamidiye Üniversitesini kurdurtan da,
• Beş vakit namazını aksatmadan kılan, hiçbir evrakı abdestsiz imzalamayan (hatta yere bile basmayan [yatağının dibinde teyemmüm tuğlası bulunduruyordu]),
• Yeni gemiler alan, toplar(Çanakkale Savaşı’ndaki çoğu top), tüfekler getirten de!
• Telefonu Avrupa’dan 5 yıl sonra ülkemize getiren de O dur!
• Kiliselere, sinagoglara yardım eden (hatta Vatikan’da kilise yapılmasına bile yardım eden),
• Peygamberimize, dinimize veya Osmanlıya hakaret içeren oyunları kaldırtan (Fransa-İngiltere-Roma-ABD) (Bir piyes için bile Alman İmparatorunu devreye sokmuştur),
• ABD’nin Erzurum’da konsolosluk açmasını reddeden, İzmir limanına izinsiz girmeye kalkan ABD savaş gemisini top ateşine tutturan,
• İstanbul boğazı için iki köprü projesi çizdiren (bir tanesi tam bu günkü Fatih S.M.köprüsünün bulunduğu mevkidedir),
• Darülaceze yaptırıp içine sinagog, kilise ve cami koyduran,
• Çocuk hastanesi (Şişli Etfal [çocuklar] Hastanesi) açtıran,
• Kendisine “Allah’ın belası”diyen Namık Kemal’i Rodos ve Sakız adası valiliklerine atayan, parasını cebinden ödediği yerde kabir yaptırtan,
• Posta ve Telgraf teşkilatını kurduran (Sirkeci Büyük Postane binası..),
• Abdülhamit ve Abdülmecid (dünyanın ilk torpido atan denizaltısı) adında denizaltılarımızı Taşkızak tersanesinde yaptırtan da (üstelik kendi cebinden..), O!
• İlkokulu zorunlu tutan (kız ve erkeklere), ilk kız okullarını açtıran, 15 tane okulda karma eğitime ilk defa geçen,
• Öğretmen yetiştirmek için okullar yaptıran (32 tane) (ör.şimdiki adı ile Bursa Çelebi Mehmet okulu), Kız Öğretmen Okullu açan (Daarül Malumat),
• Cami yaptırdığı her köyde birde ilkokul yaptıran (Mesela sadece Sivas’taki ilkokul sayısı 1637), okuma yazma oranının 5 kat arttıran, (1900 yılında ilkokul sayısı 29.130’u bulmuştu, sadece Anadolu’da 14 bin ilkokul vardı)
• Orta okul (Rüşdiye)sayısı 619’a çıktı, Fransızca dersleri konuldu,
• Lise eğitimi için İdadiler açan (109 tane), (İstanbul Erkek-Kabataş Lisesi..)
• İstanbul’da Darülfünün (Üniversite) açan, Dünyanın ilk Dişçilik okulunu kuran,
• Ayrıca Deniz Mühendis Okulu, Askeri Tıp Okulu (GATA’nın atası), Kuleli Askeri okulu, Mekteb-i Harbiyeler (Harp Okulları yani) ,Askeri Baytar Okulu, Kurmay Okulu, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fak.), Mekteb-i Tıbbıye-i (Marmara Ünv.Tıp Fak.), Mekteb-i Hukuk, Ziraat ve Baytar Mektebi, Hendese-i Mülkiye (Yüksek mühendis okulu), Daarül Muallim-i Adliye (Yüksek Adalet Okulu), Maliye-i Mekteb-i Ali (Yüksek Ticaret Okulu), Ticaret-i Bahriye (Deniz Ticaret Okulu), Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel sanatlar fak.), Hamidiye Ticaret Mektebi (İktisadi ve Ticari ilimler akademisi), Aşiret Mektebi (Osmanlılık fikrini yaymak için), Bursa’da İpekböcekçiliği okulu, Dilsiz ve Âmâ Okulu, Bağcılık ve Aşıcılık Okulu, Orman ve Madencilik Okulu, Polis Okulu onun tarafından kurulmuştur.
31 notes · View notes
darkyayincilik · 5 months
Text
Ödüller çocuklarla buluştu
BURSA –  Bursa Büyükşehir Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle, ilkokullar ve ortaokullar arasında ‘’Çocukların Dünyasında İş Sağlığı ve Güvenliği” temasıyla düzenlenen resim yarışması sonuçlandı. Yarışmaya Bursa’daki 10 ilkokul ve ortaokuldan toplam 350 öğrenci katıldı. Yarışmaya ortaokul kategorisinden katılan Macide Gazioğlu Ortaokulu öğrencisi Almina Yavuz birinci, Halil…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haytaogluyunus · 9 months
Text
Tumblr media
ANMA:
31 ARALIK (1988) GÜNÜ;
TÜRK MİLLİYETÇİSİ, TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜNÜN YILMAZ SAVUNUCUSU, BANİSİ
S. AHMET ARVASİ'NİN VEFATININ YIL DÖNÜMÜ.
RAHMET VE SAYGIYLA ANIYOR, DUALARIMI GÖNDERİYORUM.
S. AHMET ARVASİ
Seyyid Ahmet Arvasi
Doğum 15 Şubat 1932
Ağrı, Doğubeyazıt
Ölüm 31 Aralık 1988
İstanbul, Erenköy
Meslek Sosyolog, Pedagog, Yazar
Ahmet Arvasî (d. 15 Şubat 1932 - ö. 31 Aralık 1988) toplumbilimci, pedagog, yazar. Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde doğmuştur. Seyyid'tir. 56 yaşındayken, İstanbul'un Erenköy ilçesindeki evinde 31 Aralık 1988 - Saat: 11:00'da, daktilosu başında vefat etmiştir.
Arvaslar neslindendir. Atalarının Anadolu'ya gelişini kendisi şöyle anlatmaktadır:
« ...Ailem "Arvasî" adı ile bilinir. 650 yıldan beri Anadolu'da yaşar. Orhan Gazi ile tanışan ceddim Hacı Kasım-ı Bağdadi adında bir zattır. Onun oğullarından biri Van Gölü'nün güneyine (Arvas Köyüne) yerleşmiştir. Biz ondan türemiş ve çoğalmışız... »
"Arvasîler" olarak bilinen aile, Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla, "Arvasi" soyadını almıştır. Babası, Abdülhakim Arvasî'dir. Fakat, Necip Fazıl Kısakürek'in manevî hocası olarak bilinen Abdülhakim Arvasî ile aynı kişi değildir. Ahmet Arvasî'nin babası olan Abdülhakim Arvasi bu isim benzerliğini 18 Nisan 1980'de, Mehmet İlhan Bey'e yazmış olduğu bir mektupta şöyle anlatmaktadır:
« Şu an Ankara'nın Bağlum nahiyesinde yatan S. Abdülhakim Arvasî hazretleri ile aynı ailedeniz. Kendileri aynı zamanda babamın da isim babalarıdır. Babama kendi adlarını vermişlerdir. »
Hayatı
Ailenin altı çocuğundan birincisi olan S.Ahmed Arvasî, ilköğretime Van'da başlayıp Doğubayazıt'ta tamamlamladı. Ortaokulu Erzurum'da okudu ve sonrasında Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'nu bitirdi. 1952 yılında Konya'nın Doğanbeyli nahiyesinde ilkokul öğretmeni olarak göreve başlayan Arvasi, yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü - Pedagoji Bölümü'ne başladı ve buradan da 1958 yılında mezun oldu. Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki eğitim enstitülerinde hocalık yaptı. 1978 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden 24 arkadaşıyla birlikte siyasî amaçlar için sürgün edilen Arvasî, 1979 yılında emekli olmak zorunda kaldı.
« Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var. »
(Seyyid Ahmet Arvasî)
Emekli olduğu yıl, Milliyetçi Hareket Partisi Olağan Kongresi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" sıfatıyla aktif siyasete atıldı. Diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde yazdı. Hergün Gazetesi'nde, "Türk-İslam Ülküsü" başlığı ile günlük makaleleri yayımlandı. 12 Eylül 1980 darbesine kadar partideki görevini ve yazılarını sürdürdü. Darbenin ardından Mamak Cezaevi'ne hapsedildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini burada geçirdi. Tahliye olduktan sonra ülkücü gazete ve dergilerde yazdı. Türkiye Gazetesi'nde Hasbihal başlığı ile makaleleri yayımlandı.
Arvasî'nin Mamak'ta geçirdiği kalp krizini Alpaslan Türkeş şöyle anlatıyordu:
« Tutukevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara mevki hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, daha dün gibi hatırımdadır. Görevliler kendisini hastaneye gitmesi için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapının açıldığı merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedâlaştık. »
Eserleri
Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
Doğu Anadolu Gerçeği
Eğitim Sosyolojisi
Hasbihal (6 cilt)
(Hasbihal, daha sonra konularına göre şu isimlerde yayınlanmıştır:)
Emperyalizmin Oyunları
Devletin Dini Olur mu
Kadın Erkek Üzerine
İnsanın Yalnızlığı.
İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri
İnsan ve İnsan Ötesi
Kendini Arayan İnsan
Şiirlerim
Türk-İslâm Ülküsü (3 Cilt)
0 notes
bursailkokul-blog · 4 years
Text
Bursa İlkokul
Ebeveyn olarak hayatımızın en zorlu dönemlerinden biri gözümüzden sakınarak büyüttüğümüz, koruyup kolladığımız evlatlarımızın bizden ayrılarak başka ortamlara adım attığı o ilk andır. Hepimizin içinde benzeri korkular olur. Biri ona zarar verir mi? Huysuzluk yapar mı? Yemek yemiş midir? Uykusu yerinde midir?
Bursa anaokuldan başlayarak Bursa ortaokula kadar 36 yıldır hizmet verdiğimiz Özel Ataevler Koleji, başarının ve güvenin en doğru adresidir. Belirli yaşa gelen çocuklarımızın sosyal açısından arkadaş edinmesini sağlamak ile birlikte, sayısal zekasının gelişmesi, nesneleri ve cisimler tam olarak kavraya bilme, yeme alışkanlıklarını düzeltme, arkadaşlarına karşı kibar ve paylaşımcı bir çocuk olarak yetişmesi için sakin ve düzgün eğitim vermekteyiz.
Bursa ilkokul seviyesinde olan çocuklarınız için öğretmen ve eğitimciler çok önemlidir. Çocuklarımızın doğru bilgiler edinmesi ve sorulan her soruya doğru cevap verecek başarıda öğretmenlerimiz ile iyi bir eğitim almaları için çalışıyoruz. Öğretmenler benzeri dersleri çocukları sevdirmek ve sevdirememe yetkisine psikolojik olarak sahiptir. Doğru eğitimci sayesinde her çocuğun benzeri özellikleri ve yönlendirmeleriyle istenilen başarıyı elde edeceğimizi düşünüp bunu savunuyoruz.
Çocuğun okulu sevmesi devam zorunluluğu konusunda çok önemlidir. Okulumuz; baskıcı, zorla eğitim veren, gergin ve ya sinirli, sert ve ya despot bir eğitimciler tarafından kesinlikle verilmemektedir. Aksine en uygun kurallar ile öğrencileri yetiştiren, tamamen sosyal geziler ve müzeler ile aktiviteleri bol olan rahat ve en doğru eğitimi vermeyi amaçlıyor.
1 note · View note
yusufserkan · 5 years
Text
Türkiye'de Cumhuriyet kurulurken nüfusun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. 40 bin köyün 35 bininde okul yoktu. 1923-1939 arasında 3.936 köye ilkokul yapıldı. Türkiye'deki toplam köy ilkokulu sayısı 1949-1950'de 15.505'e, 1959-1960'da ise 19.157'e çıktı
Bu fotoğraflar, İ. Hakkı Tonguç'un 1939'da “İlk Öğretim” dergisinde yayımlanan “Köylerde Okul Binaları İnşaatı” adlı yazısından alınmıştır.
(İlk Öğretim, 27, İkinciteşrin 1939, C.2, S. 27, s.130-131)
Geçtiğimiz hafta okullar açıldı. 2019-2020 eğitim-öğretim yılı başladı. İktidar, “laik eğitim” yerine “dinsel eğitim” dayatmasına devam ediyor. Ancak laik olmayan eğitim ne milli ne bilimsel ne çağdaş olabilir.
Cumhuriyetin eğitim devrimi her şeyden önce “yaygın cehaleti yenmeyi” amaçlıyordu. Bunun için okula ve öğretmene ihtiyaç vardı. Ancak Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçilirken Türkiye'de ne yeterli okul ne de yeterli öğretmen vardı.
Cumhuriyeti kuranlar, aydınlanma savaşını en alttan, köyden başlattılar; on binlerce okulsuz köye ilkokul yapmak ve öğretmen göndermek için kolları sıvadılar.
OSMANLI'NIN SIBYAN MEKTEPLERİ
Osmanlı'da “taş mektep” de denilen “sıbyan mektebi” adlı ilkokullar vardı. Osmanlı klasik döneminde sıbyan mektepleri, sultanlar ve varlıklı kimseler tarafından İstanbul, Konya, Sivas, Erzurum gibi dönemin büyük kentlerinde camilerin, mescitlerin yanında yaptırılırdı. Çocuklar sınıfta, yerdeki küçük minderlerin üzerinde otururdu. Önlerinde rahleler vardı. Çocuklar, falaka ve uzun bir değnekle cezalandırılırdı. Bu okullar dinsel nitelikliydi. Ders programlarının çoğu Kuran ezberlemekten oluşurdu. Bunu eleştirenler de vardı. Örneğin Ebu Bekr İbni-ul Arabi, bu okullarda çocuklara Kuran'dan önce “yazı” ve “aritmetik” gibi derslerinin okutulması gerektiğini belirtmişti. (1)
II. Mahmut 1824'te çıkardığı bir fermanla tüm çocukların “zanaata verilmeyip dinlerini öğrenmeleri için ilkokula gönderilmelerini” zorunlu kıldı. Bu ferman, “ilköğretimin asıl amacının çocukları dünya işlerine değil, ahirete hazırlamak olduğunu” ileri sürüyordu. II. Mahmut, ayrıca ilköğretimi dinsel alana, şeyhülislamlığa bıraktı. (2)
Tanzimat döneminde diğer okullar gibi sıbyan mektepleri de yeniden düzenlendi. 1847'de bu okulların süresi 4 yıl olarak belirlendi. 7 yaşına basan her çocuğun ilkokula gitmesi mecburi kılındı. İlkokulda dayak yasaklandı.
1869 “Maarif-i Umumiye Nizamnamesi”nin 3. maddesine ve 1913 “İlköğretim Kanunu Muvakkati”nin 8. maddesine göre her mahalle ve köyde veya bir iki mahalle ve köyde en az bir sıbyan mektebi (ilkokul) açılacaktı. İlkokullar, kız-erkek ve müslim-gayrimüslim şeklinde ayrılacak ve kızlar için 6-10, erkekler için 7-11 yaşları arasında 4 yıl devam mecburiyeti olacaktı. (3)
1876 Kanuni Esasi'sinin 14. maddesi ile de ilköğretim “tüm Osmanlı efradına zorunlu” olacaktı.
Ancak bu kanunlar hiçbir zaman uygulanamadı. Osmanlı'da köyler hep okulsuz kaldı. Köylü, okuma yazma öğrenemedi. Osmanlı'da ilköğretim gelişmedi. Örneğin “çok okul açtı” denilen II. Abdülhamit, ancak 253 sıbyan mektebi açabildi. (4) Açılan ilkokullarda da hiçbir zaman bilimsel eğitim verilemedi. Osmanlı'da ilköğretim o derece geri kaldı ki, 19. yüzyılda yeni yükseköğretim okulları açılınca, bu okullara alınacak öğrenciler için “ilköğretim kurslarına” ihtiyaç duyuldu. (5)
Artvin, Şavşat Küplüce Köyü ilkokulu
(Yıllar önce kapatılmış, şimdi çürüyor)
Atatürk ve köy ilkokulları
1923'te Cumhuriyet kurulurken Türkiye nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. Bu köylerin yaklaşık yüzde 90'ında okul yoktu. (6) Başka bir ifadeyle 40 bin köyün yaklaşık 35 bininde ne okul ne de öğretmen vardı.
Atatürk, Milli Mücadele'nin başlarında, 24 Aralık 1919'da Kırşehir'e uğramıştı. Orada Atatürk'ü coşkuyla karşılayanlar arasında Kırşehir Lisesi Müdürü Ömer Aydın da vardı.
Atatürk ile Ömer Aydın arasında şöyle bir konuşma geçmişti:
“Müdür Bey! Kırşehir'de kaç ilkokul var?”
“70 efendim!”
“Peki, kaç köyünüz var?”
“362…”
“Köy sayısına göre okullar çok az! Her köye bir ilkokul yapılması için ne yapılabilir?”
“Efendim! Eğer Umumi Harp'ten dönen yedek subaylar öğretmen yapılırsa (…) okuma yazma oranı birden yükselir!”
Atatürk, daha o günlerde köy ilkokulları ve köy öğretmenleri için çalışma başlattı. (7)
Atatürk, 1 Mart 1923'te meclis konuşmasında, 1922'de özel idarelerce
“3 erkek, 1 kız öğretmen okulu, 5 erkek 3 kız lisesi, 134 erkek, 30 kız ilkokulu ve 10 sanayi ve 2 çırak okulu” yapıldığını ve bu okullar için 190 bin lira ayrıldığını söyledi. (8)
Köy Muallim Mektepleri, Köy Eğitmen Kursları
Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, 1927-1928 eğitim-öğretim yılında Kayseri Zencidere'de ve Denizli'de üçer yıl öğretim süreli iki “Köy Muallim Mektebi” açtı. Bunlar köy öğretmeni yetiştiren ilk kurumlardı. Ancak istenilen sonucu vermeyip kapatıldılar. Mustafa Necati, ayrıca köy öğretmeni yetiştirmek için 1926-1931 arasında devam eden A ve B Kursları açtı. (9)
Sonra Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip de köy öğretmeni yetiştirmek için 1933'te Ankara, İzmir, Bursa ve Adana'da kısa süreli “Köycülük Kursları” açtı. Ancak bu kurslar da 1933'te kapatıldı.
Kültür Bakanı Saffet Arıkan ve İlk Öğretim Genel Müdür Vekili İsmail Hakkı Tonguç, Atatürk'ün desteğiyle 1936'da “Köy Eğitmen Kursları” projesini hayata geçirdiler. Askerliğini çavuş olarak yapmış köylü çocukları, 8 aylık bir kursla köylüye okuma-yazma ve basit hesap öğretecek ve köylüye günlük hayatlarında yol gösterecek temel bilgileri verebilecek biçimde yetiştirildikten sonra geldikleri köylere “eğitmen” olarak tayin edileceklerdi. Eğitmenler gittikleri köylerde köy ilkokulu da yapacaklardı.
1936'da Eskişehir Çifteler-Mahmudiye'de, 1937'de İzmir Kızılçullu'da “Köy Öğretmen Okulu ve Eğitmen Kursu” açıldı. 1937'den itibaren İzmir, Eskişehir, Kars, Edirne, Erzincan, Kocaeli, Kayseri, Malatya, Kastamonu, Manisa gibi pek çok yerde eğitmen kursları açıldı. Köy Eğitmen Kursları 1946'ya kadar açık kaldı. Bu kurslarda, 10 yıllık sürede 30'u kadın 8.675 eğitmen yetiştirilip köylere gönderildi. Bu eğitmenler sayesinde 6.598 köye ilkokul yapıldı. Bu köylerden bazıları, nüfusu 150'den az olan dağ köyleriydi. (10)
1940'ta açılan Köy Enstitüleri'nin altyapısını da işte bu Köy Eğitmen Kursları oluşturacaktı.
Cumhuriyetin köy ilkokulu savaşı
İlk Öğretim Dergisi, C.2, S. 29, 11 Birincikanun 1939.
Genç Cumhuriyet bir ilköğretim seferberliği başlattı. 18-20 yıl içinde hem okul, hem öğrenci, hem de öğretmen sayılarında önemli artışlar oldu.
Şöyle ki,
Öncelikle 1924 Köy Kanunu'nun 13. maddesine göre “köyde bahçeli bir mektep binası yapmak” köyün mecburi işlerinden biri sayıldı. Orman Kanunu'na koyulan bir madde ile de köy okulu için gereken kerestenin ormanlardan parasız verilmesi kararlaştırıldı.
Sonra köy ilkokullarının yapımına başlandı.
Örneğin, Ankara İlköğretim Müfettişi R. Tümer'in verdiği bilgilere göre 1937- 1939 arasında Ankara'da Merkez, Ayaş, Kalecik, Kızılcahamam, Polatlı ve Çubuk kazasının, nüfusları 200 ile 400 arasında değişen köylerinde 272 köy ilkokulu yapıldı. 1940'ta ise 80 köy ilkokulu yapılması için proje hazırlandı. 272 köyde yapılan okullar için Maarif Vekilliği, vilayet bütçeleri ve köy sandıkları üç yıl içinde toplam 531 bin lira harcadı. Okul binaları genellikle taş ve kerpiç olarak yapıldı, çatılar yerli kiremitlerle örtüldü. Koridor ve mutfakların zeminleri beton, dershane ve odaların altları ve tavanları tahtadandı. (11)
İsmail Hakkı Tonguç'un verdiği bilgilere göre –millet, devlet işbirliği sayesinde- 1923-1939 arasında köylerimize 3.936; şehir ve kasabalarımıza da 437 ilkokul binası yapıldı. (12) Yine Tonguç'un verdiği bilgilere göre 1923-1939 arasında, “16 yıl içinde köylere inşa edilen 3.936 okulun –arsa ve bahçeleri hariç- yalnız bina kıymeti, ortalama bir hesapla en az 12 milyon lira” tutuyordu. Tonguç, 1939'da, daha 35 bin köye okul yapılması gerektiğini, bunun için de 50 milyon liraya ihtiyaç olduğunu yazıyordu. (13)
Sonra ne mi oldu?
1935'te 5000 civarındaki köy ilkokulu sayısı, 1939-1940'ta 8.032'ye, 1949-1950'de 15.505'e, 1959-1960'ta ise 19.157'e çıktı. (14)
Yani genç Cumhuriyet, 1930'lardan 1960'lara kadar, 40 bin köyün yaklaşık 20 binine ilkokul yapmayı başardı. Bu okulların büyük bir bölümü tek parti döneminde yapıldı.
Sahi! Sürekli “tek parti camileri kapattı” diyenlerin, hiç “tek parti binlerce ilkokul açtı” dediğini duydunuz mu? Ben hiç duymadım.
Cumhuriyet döneminde ilköğretim okullaşma oranları
M. Nuri Kodamanoğlu, Türkiye'de Eğitim, 2. bas., Ankara, 1964, s. 45, (Grafik 21)
Türkiye'de 1923-1924'te 4.894 ilkokul, bu okullarda 341.941 öğrenci, 10.238 öğretmen varken, bu sayı 1940-1941'de 10.596 ilkokula, 955.747 öğrenciye, 20.564 öğretmene yükseldi. (15)
Türkiye'de öğrenci artış hızı 1935'ten sonra yükselemeye başladı. Bu yükseliş 1950'ye kadar devam etti. Okullaşma oranı erkeklerde yüzde 41'den yüzde 81'e, kızlarda ise yüzde 23'ten yüzde 54'e çıktı. 1950-1960 arasındaki DP döneminde genel olarak öğrenci sayısı artmakla birlikte erkek okullaşma oranı sadece yüzde 3 (yüzde 81'den yüzde 84'e) bir artış gösterdi. Kız okullaşma oranı ise yüzde 2 (yüzde 54'ten yüzde 52'ye) azaldı. Bu dönemde ilköğretim öğrenci sayısının artışı, genel nüfus artışının bir hayli gerisinde kaldı. Bu dönemde köy ilkokulları öğrenci sayılarının artışı da (özellikle 1950-1955 arasında) belirgin biçimde yavaşladı. Yani 1950-1960 arasında, DP döneminde, köylü vatandaşlar ilköğretimden daha az yararlandı. DP döneminde ilköğretimdeki bu yavaşlamanın yerini, 1960'tan sonra gözle görülür bir yükseliş aldı. (16)
★★★
Demem o ki, Osmanlı'da kaderine terk edilen köylüye Cumhuriyet sahip çıktı. Cumhuriyeti kuranlar, okulsuz on binlerce köye okul ve öğretmen götürdü. Bu okullarda köy çocuklarına hem okuma yazma öğretildi, hem de köylüye sağlık, tarım, ekonomi, kültür, sanat konularında temel bilgiler verildi. Köy Eğitmenleri ve Köy Enstitüleri projeleriyle tarihimizde ilk kez köyleri, öğretmenler şekillendirmeye başladı. Aydınlanma köyden başladı. Fakat okur-yazar, aydınlanmış, üreten ve sorgulayan köylü, birilerini rahatsız etti. Önce Köy Enstitüleri sonra da köy okulları kapatıldı. Cumhuriyetin bir eğitim devrimi de böyle yok edildi.
1 note · View note