Tumgik
#danıştay ihale kararı
ihaledanismani · 1 year
Text
0 notes
elazigsurmanset · 2 years
Text
DANIŞTAY KARARIYLA MADEN İHALESİ İPTAL EDİLDİ
Tumblr media
Elazığ'ın Maden ilçesinde bulunan Cumhuriyet tarihinin en büyük rezervi olarak nitelendirilen bakır rezervleriyle ilgili mahkemeye taşınan ve durdurma kararı verilen ihale süreciyle ilgili Danıştay son kararını açıkladı. Karar doğrultusunda ihale Danıştay tarafından iptal edilerek yargı süreci tamamlandı. Elazığ'da çalışma yapan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü önemli maden rezervlerine ulaştı. 3 ayrı bölgedeki rezerv sahalarında, bakırın yanı sıra altın, gümüş, çinko, kobalt ve kurşun madenlerinin de olduğu tespit edildi. Bu kapsamda Elazığ'ın Maden ilçesinde maden rezervlerinin çıkarılması ve işletilmesi için ihaleye çıkıldı. Cumhuriyet tarihinin en zengin rezervleri için 21 Nisanda çıkılan ihaleye 2 firma katılmış, İhaleyi 2 milyar 205 milyon TL ile Port Madencilik Şirketi kazanmıştı. Elazığ kamuoyunda büyük ses getiren maden rezervleri ihalesi sonrasında gerek muhalefet, gerek birçok meslek kuruluşu maden ihalesinde kamunun zarar ettiği gerekçesini ileri sürmüştü. Maden ihalesinde kamunun zarar ettiği gerekçesini savunan Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği, yapılan ihaleyi mahkemeye taşımış ve İdare Mahkemesi "Durdurma" kararı vermişti. Daha sonraki süreçte ihaleyi kazanan firma kararı temyize göndermişti. Durdurma kararıyla ilgili Danıştay 13. Daire Başkanlığı kararını açıkladı. Danıştay maden ihalesini iptal etti. Danıştay’ın iptal kararı ile yargı süreci tamamlandı. Read the full article
0 notes
ihaleciyiz · 5 years
Text
Şikayet başvurusunda belirtilmeyen hususlar artık İtirazen Şikayet dilekçesinde konu edilebilecek
Tumblr media
Bildiğiniz üzere şikayet dilekçesinde belirtilmeyen hususlar itirazen şikayet dilekçesinde konu edilemeyeceği Kamu İhale Kurumu tarafından incelenmemekte ve red verilmekteydi ancak aşağıda okuyacağınız kararda Danıştay Onüçüncü Dairesi aksine karar vererek Kamu İhale Kurumu iddaların Şikayet aşamasında yapılmasına bakılmaksınızın incelemek zorunda olduğunu belirtmiştir. Kısaca artık şikayet dilekçesinde belirtilmeyen hususlar itirazen şikayet dilekçesinde belirtilebilecektir.
2 notes · View notes
deliliktir · 3 years
Text
Ah Eshot Ah!!!! - Bölüm 8
Her ne kadar daha erken yazmak istesem de artık her şeye eskisi gibi vakit bulamamam nedeniyle gecikmeli yazabiliyorum anca. Ama bu sefer gecikme bazı şeyleri de ekleyecek olmam nedeniyle işime gelmedi değil.
Konu: Eshot'un icraatleri ve bazı illerle karşılaştırma
Not: Uzun olmasını gerçekten istemiyorum ama kısa olması da mümkün görünmüyor.
Aslında bu bölümün adını iş gereği birçok yeri gezmemden dolayı "yeni ufuklar" olarak adlandırmak istiyordum ama önceki 7 yazıda da yapmadığım için düzeni bozmak istemedim. Ama buna ilişkin birçok değerlendirmem olacak. Neyse ufaktan geçen seneden başlayarak konuya girelim.
En son geçen sene Temmuz ayında Eshot'un başarısız ihalelerini konu almıştık. Sorunun hala çözülemediğinden bahsetmiştim. 2019 Ağustos'undan bu yana süren sorun esasen tam anlamıyla çözülmüş gibi ama her şey net de değil. Saçma bir cümle farkındayım ama aşağıda anlatınca bence niye böyle dediğimi siz de anlayacaksınız.
Öncelikle geçen sefer 2. ihale de iptal edildikten sonra ESHOT 3. ihaleye 28.09.2020 tarihinde çıktı. Bu ihale ise tarafların teklif verme usulünden yaptıkları hatalardan dolayı geçerli teklif veren olmaması nedeniyle iptal edildi. Daha sonrasında idare 22.01.2021 tarihinde 4. ihaleye çıktı. Her iki ihaleye de E-Kent ve Karbil katıldı. Söz konusu ihalenin muhammen bedeli 86.350.000,00 TL iken E-Kent 57.475.000,00 TL, şu an hizmet veren Karbil ise 76.725.000,00 TL teklif verdi. İhaleyi de E-Kent kazandı. E-Kent'in teklifinin muhammen bedelin çok altında olması nedeniyle soruşturma E-Kent'e yönelik sorgulama yapıldı. Geçip geçmediğine tam hakim değilim ama aşağıda belirttiklerimi görünce hakim olsam da bir önemi olmadığı görülecek.
Ancak 4. ihale sonrasında itirazlar yapılırken ilk iki ihaleye ilişkin olarak Kamu İhale Kurumu karalarına karşı açılan davalardaki temyiz süreci sonunda ilk ihaleye ilişkin olarak E-Kent'in başvurusunun geçersizliğinin düzeltilebilecek nitelikte olması nedeniyle hukuka aykırı bulmuş, ikinci ihaleye ilişkin olarak ise teknik şartnamede işin süresinin 1452 gün yazılmasının 5393 sayılı kanunun 67. maddesi uyarınca hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ihalenin iptaline neden olan Kamu İhale Kurumu kararlarına ilişkin iptal kararları verdi.
Devamında ise bu karalar doğrultusunda Kamu İhale Kurumu ilk ihaleye ilişkin olarak her ne kadar düzeltme yapılması gerekse de ilk ihalenin iptal edilmesi sebebiyle karar doğrultusundaki işlemleri yapmaya gerek olmadığına karar kıldı. İkinci ihaleye ilişkin verdiği kararı ise iptal etti. Bu doğrultuda ESHOT (aslında ESHOT da değil ama ona aşağıda değineceğim) 27.04.2021 tarihinde Karbil'i sözleşmeye davet etti. Sözleşme uyarınca 31.05.2021 tarihinde 64.828.636,36 TL bedel ile 31.05.2021 tarihinden başlayarak 30.09.2024 tarihine kadar Karbil hizmet verecek.  
Bu arada da 4. ihale komisyon kurulu kararı üzerine tüm teklifler reddediliyor. Dördüncü ihale de bu şekilde iptal edilmiş oluyor. Kamu İhale Kurumu'nun sitesi üzerinden dört ihaleye bakınca da ikinci ve hakkında sözleşme imzalandığını belirttiğim ihalede sonuç ilanı yayımlanmış ve sözleşme bilgileri yer alırken diğer üç ihale de iptal edilmiş olarak görünüyor. Şimdi biraz özet mahiyetinde ihalelerde neler olduğunu ihale numarası vb. bilgilerle inceleyelim.
2019/316163 - Birinci İhale/05.08.2019 - Teknik Şartname Nedeniyle İptal Edildi
2020/184707 - İkinci İhale/21.05.2020 - İşin süresinin hukuka aykırı olması nedeniyle iptal edildi ancak Danıştay kararlarıı sonrasında alınan kararlar sonucunda İdare anlaşma imzaladı.
2020/430047 - Üçüncü İhale/28.09.2020 - Geçerli teklif yapılmamış olması nedeniyle iptal edildi.
2020/718306 - Son İhale/22.01.2021 - İhale komisyonu kararı uyarınca tüm teklifler reddedildi (İkinci ihale uyarınca sözleşme imzalandı bu süreçte).
(Tüm bu ihalelere https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/Ortak/IhaleArama/index.html adresi üzerinden bakılabilir.)
İhalelere İlişkin Önemli Kamu İhale Kurumu Kararları
2020/MK-23 İlk İhalenin İptaline İlişkin Karar
2020/UH.I-1004 İkinci İhalenin İptaline Neden olan karar
2021/MK-117 İkinci İhaleye Karşı açılan davada temyiz sonunda Danıştay 13.Dairesinin 14.01.2021 tarihli ve E:2020/3638, K:2021/90 sayılı ilamı uyarınca ikinci ihaleye ilişkin verdiği 04.06.2020 tarihli ve 2020/UH.I-1004 kararın ilgili hükümlerinin iptaline yönelik karar
2021/MK-116 İkinci İhaleye Karşı açılan davada temyiz sonunda Danıştay 13. Dairesinin 14.01.2021 tarihli ve E:2020/3690, K:2021/91 sayılı ilamı uyarınca ikinci ihaleye ilişkin verdiği 04.06.2020 tarihli ve 2020/UH.I-1004 kararın ilgili hükümlerinin iptaline yönelik karar
2021/UH.I-1358 İkinci ihaleye ilişkin sözleşmenin imzalanmasına yönelik E-Kent'in reddedilen itirazı
2021/UH.IV-1175 Son ihaleye yönelik E-Kent'in usulden (vekaletname fotokopisinde imza eksikliği) reddedilen itirazı. Aslında burada daha çok iptal nedeni trajik.
Bunlar dışında da itirazlar var ama şu noktada bunlar daha önemli. Bütün bu kararlar ve dahası için https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/Vatandas/KurulKararSorgu.aspx adresine bakılabilir. Sadece kararı ararken en üstten türünün seçilmesi gerekli. Danıştay Kararları ayrıca https://karararama.danistay.gov.tr/ adresinden incelenebilir.
Şimdi bu noktada her şey çözülmüş -ne kadar istemesem de- Karbil tekrardan ihaleyi kazanmış gibi görünebilir. Ama işin asıl garip noktası sözleşmenin imzalandığı süreçte belediyece alınan bir kararda yatıyor. 26.05.2021 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde alınan karar ile toplu ulaşım ücret toplama sistemi, kart mülkiyetleri ve bununla ilgili her şeyin 11.06.2021 tarihinde ESHOT'tan İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne devrine ve kart sisteminin Ünibel A.Ş. tarafından yapılmasına karar verildi. Böylelikle birçok kişinin istediği gibi belediye hizmeti kendisi devralıyor. Bu noktada kimilerine göre İstanbul'daki Belbim'in görevini Ünibel A.Ş. üstlenecek. Ama bunu ihalelerle düşününce kafamda da oturtamadım.
İlgili meclis kararına https://www.izmir.bel.tr/tr/MeclisGundemi/55 adresinden tarih seçilerek bakılabilir.
Birkaç soru ortaya çıkıyor. Acaba ulaşım kartlarına ilişkin olarak Ünibel daha önceki sistemde olduğu gibi yine bir şirketten mi hizmet alacak? Yoksa Belbim misali bir çalışma mı ortaya çıkacak? Açıkçası ilki olursa saçma olur gibi. Zaten Ünibel A.Ş. de isim değişikliğine gitti. İzmir İnovasyon ve Teknoloji A.Ş. ismini aldı. Eshot'un online işlemler bölümünden de bu görülebilir. Bununla birlikte aşağıda linkini paylaştığım haber de buna işaret ediyor. Öyle ki, ilgili hizmet İzmir'de oturtulduktan sonra başka illere de satılabilir.
https://www.egepostasi.com/yerel-yonetimler/eshot-yetkileri-devredildi-izmirim-kartin-etki-alani-genisliyor-h261436.html
Genel tabloya bakılınca üçüncü ve dördüncü ihalelerdeki durumu bilemem ama (nitekim ilk ihaleyi E-Kent kazanmış, hatta sözleşme imzalanıp hizmete girecekken iptal kararı gelmişti) şu noktada Karbil ihaleyi aldı ve sözleşmeyi imzaladı. Öte yandan devam eden süreçte -muhtemelen Karbil sözleşmesinin sonu olan 30.09.2024'te- belediye Ünibel/İzmir İnovasyon Teknoloji A.Ş. ile sistemin tüm altyapısını da kendisi oluşturarak İstanbul benzeri bir hizmet vermeye başlayacak.
Son tahlilde Ağustos 2019'daki çilenin Haziran 2021'e kadar süren -ve kısmen de olsa devam etme ihtimali bulunan- bir sorundu bu. Bir şekilde çözülmesi iyi olmakla birlikte belediyenin tüm bu süreç sonunda kendisinin devralmaya karar vermesi de olumlu. Birçok kişi bunu yıllarca önce söylüyordu. Sanırım bir musibet, bin nasihatten iyidir durumu söz konusu. Bakalım bu sefer neler olacak?
Bu arada kurualacak altyapı sistemi ile durakların akıllı hale getirilmesi, araç içi ekranların kullanılması, kredi kartı, nfc veya karekod ile ulaşımın sağlanması gibi hususlar var. Düzce ve Osmaniye'de bile kredi kartı kullanılabiliyor (Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/sirkethaberleri/ulasim/toplu-tasimada-temassiz-odeme-yayginlasiyor/659303). Bu illeri küçümsemiyorum, İzmir'i ayıplıyorum. Ne olacağını zaman gösterecek olmakla birlikte İzmir'in bu konuda birçok ile göre çok geride kaldığını söylemek zor değil. Hala 2008'de gelen ekranların nasıl hala 2021'de kullanılamadığına ve aynı dönem gelen duraklardaki gelen araç sisteminin nasıl hala düzgün bir şekilde işletilemediğine şaşırıyorum.
İhale konusunu şimdilik kapatıp diğer konulara geçelim. Aslında diğer konularda bile yukarıda bahsettiğim olayların etkisi mevcut denebilir. Mesela 11 ve 12 Haziran'da İzmir'de bayiler de dahil olmak üzere hiçbir yerde kartlara yükleme yapılamadı. Hatta bakiye bulundurun mesajı atıldı. Kaldı ki 9 ile 12 Haziran arasında ayrıca internetten dolum olmayacağına dair de duyuru paylaşılmıştı. Bununla birlikte daha önce internet bakımlarını görmüştük ama hiçbir yerde yükleme yapılamaması olayının 2015'teki faciada bile yaşanmadığını düşünüyorum. Orada kartın kullanımıyla ilgili sıkıntı vardı. İlginç bir durum bence.
Kartın kullanımının yanında yeni validatörlerin (kartın okutulduğu cihaz) de bazı otobüslere eklenmesi durumu söz konusu. Gittiğin kadar öde araçlarının bazılarında E-Kent'in ilk ihale sonrasında taktığı validatörler vardı ama İstanbul ve Muğla'da kullanılan araçlardakine benzer geniş ve uzun validatörlü araçlar da var. Eylül'de belki sayısı da artabilir. Örnek için aşağıdaki paylaşıma bakılabilir.
https://www.instagram.com/p/CPi8r36Jqdj/
İstanbul ve Muğla demişken, neden ikisini örnek verdiğimi düşünenler olabilir (tamam yazıyı takip eden varsa bile bir elin parmaklarını geçmiyor ama ben yine de ihtimal olarak bulundurayım). Aslında girişte bir ipucu verdim. İş gereği gezdiğim yerler oldu bu sene. Bu da bana her birini belli ölçüde deneyimleme ve bu yazı için malzeme çıkarma şansına eriştim. Kısaca her birine değineceğim.
Öncelikle iş nedeniyle Muğla, Adana, İstanbul, Bursa ve Eskişehir'in ulaşımını kısmen de olsa gözlemleme şansım oldu. Aslında Aydın ve Manisa'ya da gidiyorum ama orada pek otobüs vb. toplum ulaşım kullanma ihtiyacım olmuyor. Sadece Aydın'da dolmuşa bindim birkaç kez. O da bizim bildiğimiz dolmuş sistemi. Diğerleri için ise sırayla başlayalım.
Bursa:
Kartların altyapısı noktasında 2015'e kadar İzmir'deki son ihalelerin gediklisi E-Kent varmış. Ancak daha sonrasında belediye sistemi kendi üzerine alıp hizmetin işletilmesini yap-işlet-devret modeliyle yürütmeye karar vermiş. 2018'de ihaleye çıkılmış ama ihalenin sonucunu bulamadım. Asis Elektronik'in sitesinde referanslar kısmında Bursa Büyükşehir Belediyesi gösterilmiş. Öte yandan Bütün kart sistemi BursaKart üzerinden görülüyor.
Bununla birlikte bana en İzmir hissini yaşatan yer burasıydı otobüs olarak. Zira İzmir'de 2008-2009'da gelen turuncu Mercedes'lerden burada da var. İzmir'in Eshot'una karşılık burada Burulaş bulunmakta. Tramvaydan otoparka, deniz otobüsünden İstanbul Havalimanları'na giden otobüslere kadar Burulaş ilgileniyor. Şehir dışına çıkan araçla ilgilendiğini tek gördüğüm yer burası sanırım. Son olarak aktarma olmadığı gibi belli hatların kendine göre tarifesi var ve bazıları cidden pahalı.
Muğla:
Muğla'da bana göre eski bir dost, belediyeye göre eski düşman olan Kentkart var. Açıkçası Kentkart İzmir'den ayrıldıktan sonraki süreçte hatta ayrılmadan önce de hizmetlerini geliştirmişti ama İzmir için yapmak nasip olmadı. Araç validatörleri yukarıda İzmir'e yeni geldiğini söylediğime benzer. Bununla birlikte Kredi Kartı da ücreti daha fazla olsa da rahatlıkla kullanılabiliyor (Bu arada Ankara için de kredi kartı ile binme imkanı gelmiş, onu da araya sıkıştırayım).
Bununla birlikte ben Bodrum'da ( gerçekten iş için gittim) kullandım. Bodrum'da otobüsler daha çok midibüs/minibüs şeklinde ama kart rahatça kullanılır şekilde. Dolmuş ise görmedim. Bununla birlikte Bodrum'da merkezde 7 farklı noktada kart yükleme makinesi var. Keşke İzmir'de de yaygın olsa dedim. Hatta buralardan kart da alınabiliyor ama bayi yok. Merkezden çıkınca bayiler başlıyor. Öte yandan makineler bozuk para kabul edebilir gibi dursa da kabul etmiyor ve para üstü de vermiyor. Makinede para iadesi içinse daha farklı bir sistem var. İade talebini makinede yaptıktan sonra makine size bir fiş veriyor. Daha sonrasında merkezde terminalde yer alan kart merkezine gittiğinizde size bir belge imzalatıp fişi alıyorlar ve nakit olarak parayı veriyorlar. Ben para üstü almak isterken başıma geldiğinden ilk gittiğimde kartı alamamıştım.
Öte yandan gelen aracı gösteren sistem İzmir'de yukarıda bahsettiğim durağın içindeki tabelalı sistem. Bunun dışında belli durakların yanında da dolummatikler var. Yine aşağıda değineceğim HES kodu uygulaması var ve kredi kartında bile gösterilmiş kartı tespit edebiliyor. Kredi kartına HES kodu işletmek ilginç bu arada. Ama İzmir'e nazaran HES kodu değiştirme imkanı güç.
Öte yandan bana en ilginç gelen şey otobüse binerken şoföre nerede ineceğinizi söylemeniz gerekli. Söylemezseniz küfür etmiş muamelesi görüyorsunuz. Garip görünse de her aracın kendine ait tarifesi var. Aktarma veya para iadesi olmadığı için yolcuların yanlış binmesini engellemek için bu yol uygun görülmüş. Bununla ilgili araçlarda ilginç yazılar görebilirsiniz. Bir diğer ilginç gelen ise açık öğretime kayıtlıysanız öğrenci kartı kullanabilmek için aktif bir sigorta kaydınızın olmaması gerekli. Cesurca bir yöntem olduğunu söylemek gerekli. Biraz da amaç millet sırf kart için kolayca öğrenci olmasın diye herhalde. Millet yine yolunu bulur ama bir deneme. Umarım diğer illere yaygınlaşmaz diyorum.
Son olarak otobüs hatları harf ve sayılardan oluşuyor. Bazı hatlar arasındaki fark 285 ile 374'ten bile daha az. Ama mesafeler de kısa olduğu için çok sorun olmuyor. Bodrum'da ayrıca beldeler olduğunu ve bundan dolayı yönetim şeklinin ilginç olduğunu ayrıca söylemek gerekli.
Son olarak konu dışı ama Bodrum'da Ortakent diye bir yer ve Midtown adında da AVM var. Midtown her ne kadar hoş gelse de kulağa Ortakent'in dümdüz çevirisi olduğunu fark edince bütün büyüsü kayboluyor.
Adana:
Muğla'da olduğu gibi burada da Kentkart bizi karşılıyor. Bununla birlikte otobüs, halk otobüsü ve dolmuşlar var. Otobüslerin bir kısmı eski olsa da dolmuşta bile ulaşım kartı kullanılabiliyor. Halk otobüsleri her açıdan dolmuş gibi. Çok fazla geçiyorlar ve gerilmiyor değil insan. Dolmuşlar ise çeşitli kooperatiflere ayrılmış ve kendine göre hatları var. Kimisinde numara varken kimisinde yok.
Bununla birlikte Adana'nın merkezinde her yer gerçekten birbirine yakın. Ve birçok yere sadece yolu takip ederek gidebiliyorsunuz. Öte yandan yayalar en az araçlar kadar tehlikeli. Öyle şekillerde yola atlıyorlar ki nasıl kaza olmuyor şaşırıyorum.
Eskişehir:
Tramvayın merkezine en güzel oturtulduğu yer olabilir. Ayrıca otogardan gelenler için ücretsiz binme imkanı mevcutmuş (-muş diyorum ben kullanmadım, duydum). Tramvayın kendine ait ayrılmış yolu var ama birden fazla tramvay hattı bulunuyor tramvay yolu üzerinde. Otobüs gibi farklı hatlardaki tramvaylar geliyor duraklara.
Ama Eskişehir'de maalesef tam anlamıyla ulaşımı kullanamadım. Sebebi ise kart almama karşın karta HES kodu eklenebilmesi için kartın kişiselleştirilmesi gerektiği ve bunun için de kart merkezine gidilmesi gerektiği. Yani adliye tarafından kartı alsanız bile otogar tarafında bulunan kart merkezine gidip kartı kişiselleştirmeniz gerekli. Tamamen saçmalık. Online hale getirmek zor olmamalı. Şehrin altyapısını ise Asis Elektronik'in firması Akıllı Bilet sağlıyor.
İstanbul:
Gelelim kalabalığını sevemediğim İstanbul'a. İstanbul'da iş gereği her iki yakaya da gittim ve havalimanları ile adliye arasını deneyimleme şansım oldu. Havalimanında kartı makineden almak ve rahat yükleme yapabilmek güzel. Öte yandan duraklarda gayet modern arayüze sahip tabelalarla araçların kaç dakikada geldiği görülebiliyor. Ayrıca duraklardaki barkodlar üzerinden de çeşitli bilgiler almak mümkün. Sadece yeni İstanbul Havalimanı'nda araca 1 dakika dedikten sonra gereksiz fazla bir bekleme süresi var. Belki aracın giriş yerinden kaynaklı bir durum olabilir. Belli duraklarda yükleme yapma imkanı da var.
Havalimanlarından şehrin çeşitli noktalarına giden hatlar var. Sabiha Gökçen'de E ile başlayan hatlar varken, yeni havalimanında H ile başlayan hatlar var. Onun dışında otobüsler İzmir'dekine benzer genelde. Ama çok fazla hat var. Ondan dolayı harf ve sayı ikileminin dibine vurulduğu yer oldu. Ama otobüsler konusunda çift katlı otobüslerle fark açtığını söylemek gerekli. Anadolu Yakası'nda bütün sahil şeridini 16D ile gezebilirsiniz. Araçlarda genel olarak ekran var ama bazı araçlarda ekran çok soluk.
Öte yandan metrobüsü de metroyu da deneyimledim. Yolun ortasında yol şeklinde olmasıyla ilginç olsa da kendi içinde mantığı olan bir araç. Ona rağmen çok fazla sefer yapması da ilginç. Gidilen durak sayısına göre ücret almasını da garipsedim. Her durak arası mesafe aynı değil gibi geldi zira. İzmir misali artı paraya benzer bir yapı var ve bazı iade validatörü belli yerlerde garip yerlere konabiliyor. Yine yükleme validatörleri bozuk para girişine sahipken bozuk para kabul etmiyor. Tatsız bence.
Metro ise çok aşırı yer altından gidiyor. Ben Üçyol ve Fahrettin Altay'da hayata söeverken Hastane-Adliye metrosunda neye uğradığımı şaşırdım. Rahat 1 kilometreye yakın yürünüyordur. Bundan dolayı yürürken insanlar metro geliyor mu diye görebilsinler diye belli aralıklarla tabelalar konmuş. Görünce İzmir'de de olabilir diye sorguladım. Metroların içi sırtın pencere tarafına doğru verildiği koltuklarlaydı bindiklerimde. Ekranların bir kısmında reklam varken diğer kısmında durak bilgisine yer veriliyor. Ayrıca yayılarak oturmayınız uyarısı ülkemizin tatsız bir gerçeğini vurgular gibi adeta. Marmaray'ı deneyimlemedim ama gördüğümde İzban ile ne kadar benzer olduklarını anlamam zor olmadı.
Vapur da bayağı karmaşık esasen ama İstanbul gibi bir şehirde bu duruma şaşırmamak gerek. Ayrıca Cuma öğleden sonra trafik berbat. Kadıköy'den Sabiha Gökçen'e gitmek kısıtlama varken bile ölüm gibi bir şeydi. Hala o gün nasıl korona olmadım şaşarım.
Öte yandan beni en rahatsız eden şey İstanbulkart'ların 3 sene kullanılmaması durumunda kartın kapanması ve aktifleştirme imkanının olmaması. Adeta kart almayın dedirten bir durum. Ayrıca İstanbul mobil uygulaması iyi olsa da Moovit genellikle daha yardımcı oldu. Moovit birçok yerde yardımcı oldu. Ama niyeyse havalimanı hatlarını göremedim. E11 ve E10'u kendim keşfetmem gerekti İETT'nin sitesinden.
Genel olarak gözlemlerim bu şekildeydi. Artık İzmir içindeki diğer olaylara geçebiliriz.
Öncelikle çeşitli haberlere göre Temmuz 2020'de Eshot'ta birçok kişi korona oldu. Belediye tüm şoförler için yaptığı test talebi İl Sağlık Müdürlüğü'nce reddedilmiş.
https://twitter.com/vaziyetcomtr/status/1284037461132353539?s=19
Muhtemelen herkes için yılın olayı ise 90 dakikada yeni düzenlemeye gidilmiş olması. Bir önceki sene olan zam sonrasında belediye 90 dakikayı 120 dakikaya çıkarttı ancak bunun karşılığında tam ücret basanlar için ikinci ve üçüncü aktarmada 50 kuruş alınması kararlaştırıldı. İlk başta tepkilerden vazgeçilir mi desem de Tunç Soyer'in açıklamasıyla kalıcı olacağını anladım.
Öncelikle İzban'ın artı para öncesi dönemi gibi 90 dakikanın da ilk geldiğinde ilerisinin planlanmadığını düşünüyorum. Tamam ülkeyi öngörmek mümkün değil ama en başta doğru gelse belki bu kadar tepki olmayacaktı. İzmir'de bir rahat varken onu bozmak pek hoş olmaz. Öte yandan sadece tam ücrette bunun gelmesi de ayrı bir konu. Olan işçiye oluyor desek yalan olmaz. Geçen seneki yazıda -her ne kadar düşük cümle ile belirtsem de- kalıcı fiyat artışını bu tarz durumlara tercih ederim. Kadınlar Günü'nde %50 indirim, otomobilsiz kent gününde ücretsiz ulaşım, bayramlarda 1 kuruş veya ücretsiz ulaşım ve tramvaylarda gereksiz uzun ön işletim seferleri yapıp sonra zam yapacaksanız bunları yapmayın. Düzgün zam yapın herkes ne yapacağını bilsin. Kimse niye otomobilsiz kent gününde ulaşım ücretsiz değil diye dert etmeyecek. Güzel jestler ama gereksiz indirimler. Çok şükür (!) başka milyonlarca derdimiz var. Bu arada bayram demişken son bayramda %50 indirim yapılarak dediğim yere gelinmesi gram şaşırtmamıştır.
Bu düzenleme ile ilgili ayrıca şunu söyleyebilirim. Belediyenin öğrenci, öğretmen ve 60 yaş'ı kapsam dışı bırakıp 120 dakika düzenlemesini yaptığını göz önüne alınca elde edeceği kârın cüzi olduğunu söylemek zor değil. Bunun da yine belli bir zamma itebilme ihtimali olduğunu söylemek zor değil. Geçen sene dediğim gibi, doğrudan zam yapmak istemiyor belediye. Ondan dolayı kırk takla atıyor. Ama bazen buna gerek var mı diye derinlemesine sorguluyorum. Tek sorun pandemiyse geçici arttırmak da bir çözüm olabilir. Zira pandemi döneminde ulaşımda ciddi düşüş de oldu. Ciddi zararlar olduğuna da eminim. Ki artan araç sayısı ile birlikte oluşan trafik de ayrı konu.
Korona sürecindeyken belediyenin iyi yaptığı şeylerden biri de maskematikler. Her ne kadar keşke sayısı daha fazla olsa desem de 5 tanesini 3.56'ya satarak iyi bir fiyatlandırma ortaya koydular. Sadece lastikleri kolay kopabiliyor. Ama fiyatına göre de düşünmek gerekli. Doğrusu Halkapınar'da otomat laneti olarak maskeyi sıkıştırmayı başardım ama ilgili görevli gelip kolayca çözmüştü sorunu.
Yine korona demişken sefer sayısının artması gerektiğinden mi bilinmez uzun süredir görmediğim 98-2001 dönemi araçlarını da çok fazla gördüm (Gri plastik koltuklu, kırmızı beyaz Mercedesler). 20 yaşındaki bu araçları görmek şaşırtmakla birlikte sık sık bozulduklarını da gördüm. Esasen gayet normal bir durum. Zaten belediye de geçen süre zarfında 350'den fazla araç satın aldı. Kırmızı beyaz çizgili Otokar'ları birçok kişi görmüştür herhalde. Bunun dışında kendi sitelerinde paylaştıkları bilgilere göre de 225 araç elden geçirilmiş.
HES kodunu unutmamak gerek. Diğer birçok ilde olduğu gibi İzmir'de de getirildi. Belediyenin bir fantezisi gerçek oldu diyebiliriz. Genel olarak başkası adına kartın kullandırılmasının istenmediği izlenimini elde ettim geçen süre zarfında. HES kodu ile aynı anda iki kişi için kart basılma imkanı ortadan kalkıyor. Belediye istese yapamazdı. Doğrusu ilk geldiği dönemde bazı validatörleri daha tanımlayamadıkları için basılıyordu ama tahmin edersiniz ki düzelttiler. Ama sorun şu ki, bazen bir şey unutulduğu için çıkmak zulüm oluyor. Zira geri döndüğünde 120 dakikadan faydalanılsa bile tekrardan basılamıyor. Ondan dolayı kartı basmadan önce her şeyden emin olmakta fayda var. Bir kere bu yüzden Basmane Metro'dan Atatürk Lisesi'ne gitmek zorunda kalmıştım. Buna ilişkin bir çözüm de üretilebilir bence.
HES kodu ile ilgili en nefret ettiğim şey ise validatör okuma süresinin uzaması. Bazen korkunç derecede fazla bekletiyor. Fotoğrafının linkini verdiğim validatör hızlı okuyor kesinlikle. Ama şu an ömür törpüsü bildiğiniz. İnsanların da uzun süre okutmaya alışması zaman aldı. İlk dönem hemen çekme uyarısını dinlemekle geçiyordu ömür. Bir de eskiden cüzdandan kartı okutabilirken artık okutamıyorum. Bu da ayrı bir eksisi.
Yeni araçlarla ilgili en büyük sorunum numarayı seçememek. Led ekranda kırmızı zemin üzerine gri gibi bir renkle rakam yazmak kimin fikriyse derin sövgülerimi sunuyorum. Turuncu Mercedes'lerde 100 metreden araç numarasını seçebilirken (yazının şekli ve fonttan kaynaklı, yoksa dürbün değil gözlerim) şimdi 30 metreden bile seçmek zor. İşin garibi çok rahat değişebilir bence ama bilemedim. Siyah üzerine yeşil ile servis dışı yazabiliyorlarsa bence bu da olabilir. Bir de en arkada motorun önüne koltuk koymak yerine bavul vs. koymak için yer yapılmış. Bence yer israfı. İzban'da mantıklı ama otobüste alternatif yollar bulunuyor. Çoğunlukla insanlar çevresine falan oturuyor bu arada.
Bir diğer gelişme ise Kordon'a nostaljik tramvay getirildi. Esasen tramvay görünümlü otobüs. Kendine ait yolu var ama ne bir ray var ne bir güç aldığı tel. Öylesine konmuş. Vatman sürekli korna çalıyordu en son gördüğümde. Fiyatını bilmesem de pahalı gibi geldi. Nostaljik vapur da pahalı ama en azından orada canlı müzik de vardı.
İş sebebiyle en çok gittiğim yerlerden biri de Fahrettin Altay. O kadar fazla durak ve yer var ki ilk giden birinin şaşırmaması normal. Ama bir şekilde alışılıyor görünce. Yine de Fahrettin Altay Meydan 9 diye durak görünce insan bir hayatı sorguluyor.
Tabi Fahrettin Altay'a gidince gittiğin kadar öde araçlarına binme şansım da oldu. 984'e ve 982'ye bindim. Açıkçası kendine has araçları da olduğu gibi (her ne kadar Ulukent-Bakırçay arası giden araçlar da aynı olsa da) aktif kullanılan araçları da sisteme uyarlayabilmişler. Mesele yukarıda bahsettiğim turuncu uzun Mercedes'lerde kapılardaki duracak tuşlarından birine iniş validatörü bağlanmış ve kullanılıyor. İnerken ücret ödenmesi için kapının açılmasını beklemek can sıkıcı olsa da İzban'a göre unutmamak daha kolay. İniş validatörünün yakınana oturarak hangi durakta olduğunuzu da görebilirsiniz bu arada. Ekransız araçlarda çaresizlikten doğan bir alternatif.
984 demişken yolunun kendine has olduğunu belirtmem gerekli. Arkeolojik alan olduğu gibi özel olarak Zeytinalanı'na girmesi şaşırtmadı değil. Durak düzeninin Zeytinalanı'nda karışık olduğunu söylemem gerek. Bir de yine 984 seferinde araçtaki kişi sayısını gösteren bir otobüs gördüm. Sanırım numarası 971'di. Aracın ön kısmındaki ekranda kaç kişilik yer kaldığını gösteriyordu. İlginç ama korona için mantıklı uygulama. Devam edeceğini düşünmüyorum o ayrı.
Gittiğin Kadar Öde'yi denemenin yanında İztaşıt'ı da deneme şansım oldu. 975 ve 985'i deneyimledim. İztaşıt araçları midibüs boyutunda olan otobüsler ama modeller farklı. Onun dışında gittiğin kadar öde ile aynı geri kalan kısmı. Araçların mülkiyeti yönünden farklılık olduğu için ister istemez bu tarz bir girişim olmuş demek yanlış olmaz herhalde. Sadece sinir bozucu olan araç durağa tam gelmediyse iade yapmıyor. Genelde taşra bölgeler olduğu için sorun olmuyor ama bu nedenle kalabalık bir yerde ücret iadesi alamamak saçma.
Gittiğin Kadar Öde dışında Halk Taşıt da sık kullandığım şeylerden biri. Eleştirilerimi daha önce yaptım ama iki taraf da memnunsa bana diyecek bir şey kalmıyor. Ama genel ücret indirimi veya daha az zammı Halk Taşıt'a tercih edebilirim. 20'den önce halk taşıt ile indirimli basıp, daha sonra halk taşıt süresi biterse diye düşünüyordum. Sorunun cevabı aradaki farkı almadığı şeklinde oluyor. Ama aktarma ücreti konusunda bilgim yok, zira hala öğrenci kartı kullanıyorum.
Tramvay ve metro anonsları da çeşitlendi bu sene. Halkapınar da -aktarma demek bence ayıp olsa da- tramvay için aktarma istasyonu olduğu belirtiliyor. Bir tek otobüs aktarmasından bahsetmiyor sanıırm. Bunun dışında metroda günaydın anonsu ile karşılaştığım gibi, tramvayda ani fren sonucu gelen rahatsızlık için özür dileriz anonsunu da unutmamak gerek.
Eshot, yıl içinde çeşitli hatlara internet eklendiğini belirtti. Her ne kadar gençlerin sık kullandığı hatlar dese de 304'e koymamasını garipsedim doğrusu. Bir de gençlerin kullandığı hat konusu da ayrı bir mesele ama icraat iyi olduğu için sorgulamıyorum pek. Onun dışında birçok meydanda olan WİzmirNet aracılığıyla altyapı sağlanıyor. Tramvaylara da internet geldiği gibi metrolara da gelecek.
Vapur da yine iş nedeniyle sık bindiğim araçlardan. Yeni vapurlar modern olsa da balkonunun küçük olması kötü. Eski vapurlarda geniş ikinci kat ile daha zevkli oluyor yolculuk. Ben alt katta oturuyorum genelde o ayrı. Ama yeni vapurların üst katında eski otobüslerden alınan koltukları görmek şaşırttı. Alt kattaki koltuklar ile üst kattakiler arasında acayip bir kalite farkı var bu arada. Onun dışında İzmir Körfezi'nde çok sağlam vapur kullanma imkanı olduğu izlenimini edindim. Neden kullanılmadığını da sorguladım. Yapısı gereği Körfez içinde ulaşım ile yollar ciddi olarak kısalıyor. Urla, Foça gibi yerlere sefer sadece yaz döneminde var. Oysa Karaburun ve zorlansa Çeşme için bile düşünülebilir. Ama burada da dolmuş ve otobüslerin tekeli sorunu doğuyor. Çeşme'ye bile yaz dönemi dışında çok komik saatlerde otobüs gidiyor, ki giden araç da Urla'dan gidiyor.
Geçen sene ihale haberini paylaştığım araç üstü reklamları da başladı. Yalnız bazı araçlarda dışarı bakmak rahatsız edici. Bir de arka kısımların kapatılmasını ayrıca sevmedim. Aktarma için arkadaki aracı görmek gerekiyor bazen.
Yıl içinde bir ara bazı araçları çok gereksiz yollardan geçerken gördüm. Mesela 285'i Basmane tarafından geçerken görmek garipti. Çalışma vs. nedeniyle olmuş olabilir ama görmek garipti. Sel olduğu gün 304'ün Konak Tüneli'ne girmemesinden daha da garip bence bu.
Öte yandan ben üniversiteye girmeden önce çalışması olan ama anca ihaleye çıkan Buca metrosu var. Belediye en büyük ihalemiz diye paylaşıyor ama görene kadar yorum yapmayacağım (Akla İzban gelebilir ama TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı'ndan da katkısı var orada). Buca'ya yeteri kadar üvey evlat muamelesi yapılıyor zira. Buca'ya çöp arabası aldık diye mesaj geldi belediyeden. Daha fazla üvey evlat muamelesi yapılamazdı. Karabağlar-Halkapınar metrosu bile daha önce hizmete alınacak sanırım. Kaç sene sonra duyuruldu oysa. Dört-beş sene sonra tekrar konuşulur.
Yol maceralarım sırasında 236'yı keşfettim. 36'ya paralel olan araç sadece Yeşildere Yan Yol (ESHOT bu şekilde bahsediyor) üzerinden gidiyor gibi duruyor. Aynı hatlardan şikayet ESHOT için garip. Onun dışında Kemer'de askeriyeye gitmelerine kadar benzerler. Bu arada Yenişehir Pazar Yeri'nin oradaki dönemeç de Yeşildere yolunda bariyerler konduğundan beri bayağı boş kaldı. İyi bir şey mi kötü bir şey mi bilemedim.
104 ise değişikliklerden nasibini alıyor. En son TOKİ'ye kadar uzattılar hattı. 866 dışında yeni bir alternatif oldu. Kötü değil gibi duruyor ama değişikliklerden yalama oldu artık hat.
İzban özelinde yolcu indirip, almadan giden İzban'ları gördüm. Tam bir küfür nedeni. Zaten seyrek gelen araç bu yüzden adeta süründürüyor. Halkapınar İzban'da Kuzey yönünde beklerken karşıdan vızır vızır geçen İzmir Metro'ları düşündükçe hayatı sorguluyorsunuz.
Yıl içindeki garipliklerden biri de sağlık çalışanlarına yıl sonuna kadar tanınan ücretsiz ulaşım hakkı, yaklaşık 6 ay sonra "Haziran yazacaktık, Aralık yazmışız" denerek iptal edildi. Dediğim gibi garip.
Bir de bir kere 988'de yolculuk yaparken denetim olduğu söylenerek ulaşım kartımın bir makineye okutulması istendi. Ne olduğunu anlamadım ve bunun sonrasında hayatıma etkisi olmadı ama garipti. İşin dahası başka bir yerde de görmemiş olmam. Ne desem bilemedim.
Kısa haber ve isteklerime geçmeden önce son belirtmek istediğim şey ise İzsu çalışmalarının 04.08.2021 tarihi Buca'ya geri dönmüş olması. Bu sefer ise Akıncılar tarafındaki çalışma Buca'yı vurdu. Yazının gecikmesinin yaradığı şey bu galiba. Bunun sonucunda 105-171-233-484-485 sayılı hatlar Şirinyer'e gelecek şekilde ayarlandı. Böyle olunca da trafik olumsuz etkilendi. Nasıl olduysa en çok Gürçeşme yolu etkilendi. Şirinyer Pazar Yeri'nde trafik bekliyordum ama Huzurevi'nin oradan trafik garip. 470'in 304'ten daha hızlı Buca'ya gidebileceğini düşünmezdim. Ama oldu. Önceki kadar kötü olmasa da bu da can sıkıcı. Öncekinde 15 dakikda Konak'tan Şirinyer'e gidip oradan 45 dakikada Adatepe'ye zor varıyordunuz. Tatsızdı.
2'si İstanbul özelinde olan kısa haberleri de paylaşma ihtiyacı hissettim.
-İstanbul'da 4 yaş altı annelere ücretsiz kartlar verildi. -İstanbul'da özel halk otobüsleri de İETT'ye bağlandı. ESHOT'a benzer bir yapı oluştuğu söylenebilir -Fahrettin Altay, Hasanağa Parkı, Hasanağa Parkı 2, Mavişehir ve Plevne Bulvarı durakları BİSİM'e eklendi. -Korona tedbirlerinin bitmesiyle baykuş seferleri geri döndü. Korona döneminde değişen Halk Taşıt saatleri de eski haline döndü. -Torbalı'da bazı minibüs kooperatifleri çeşitli anlaşmazlıklardan dolayı ESHOT garajının önünü kapattı. -Eshot bazı araçlarına Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uluslararası Karikatür Yarışması'nın kazanan karikatürlerini giydirdi. -ESHOT, mobil kart aracı hizmeti ile çeşitli ilçelere kart hizmeti sunmaya başladı. -577 numaralı Nafiz Gürman-Halkapınar Metro 2 hattı açıldı.
Tüm bunların dışında şahsi birkaç gözlem ve isteğimi de yazmam gerekli.
-Mimar Kemalettin tarafında bulunan duraklarda en seyrek geçen araç 470 iken, durağının en ileride olması garip. Bundan dolayı saçma bir trafik oluyor. 680, 681 ve 691'e binen insan sayısı çok ve araçları daha sık. Bundan dolayı ileri konumlandırılırsa trafik için daha mantıklı olur bence. -Otogarda en nefret ettiğim araç 505. Zira hangi yöne gittiğini anlamak mümkün değil. Her seferinde sormak da sıkıcı. Bu tarz durumlar için araçların gittiği yönü gösteren bir şey eklenebilir araçlara. -Durakların ismi her iki tarafında da yazmalı. Yolda durak takibi yaparken işleri kolaylaştırır. Her yerde duraklar simetrik değil ama bu bile bir avantaj olur bence. Reklamlı duraklarda bile yapılabilir rahatça. -Belediye garip garip indirim yapacağına bir günlüğüne bilet getirsin. O günkü biletlerin gelirini de bir yerlere bağışlasın. Hatta duruma göre uygun fiyatlı bile yapabilir. Bu sayede sırf yardım amaçlı bile bilet alan çıkacaktır. -Duraklara otobüs saatleri eklenebilir. Saatler tutmuyor diye eklemiyorlar görüşünü, İzban'da sefer saatlerinin paylaşılması nedeniyle kabul etmiyorum. -Artı para iade validatörlerini İzban çıkış turnikelerine de ekleyebilirler. Kalabalık oluşturacağı için sadece orada olmaması mantıklı ama daha çok görüleceği için insanlar iade almayı daha az unutur.
En sonunda zor da olsa, geç de olsa bitirmeyi başardım. Yine korkunç uzun oldu ama gerçekten çok şey vardı. Geçen seneden kalan ihale, gezdiğim yerler olup bir de normal yoğunlukla birleşince yine uzun oldu. Geçen seneki ihaleyi anlamak için geçen seneki kadar olmasa da yine iyi bir kafa patlattım. Açıkçası iş nedeniyle artık eskisi gibi vaktim olmuyor ve bundan dolayı uzun uzun yazmak yorsa da alışkanlıktan yazıyorum yine. Sabrınız için teşekkürler tekrardan. Bakalım zaman ve ESHOT bize daha neler gösterecek?
1 note · View note
haberkat · 3 years
Text
İzmir Büyükşehir Belediyesi Buca Metrosu'nun ihale kararını temyize taşıdı
İzmir Büyükşehir Belediyesi Buca Metrosu’nun ihale kararını temyize taşıdı
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir 4. İdare Mahkemesi tarafından verilen Buca Metrosu’nun yapım ihalesine ilişkin karar için bugün Danıştay’a temyiz başvurusunda bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir 4. İdare Mahkemesi tarafından verilen Buca Metrosu’nun yapım ihalesine ilişkin kararı temyize taşıdı. Büyükşehir Belediyesi bugün kararla ilgili Danıştay’a başvuruda bulundu. Başvuru Danıştay…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ihaledanismani · 1 year
Text
0 notes
duzcehabergundemi · 4 years
Text
7 Milyon TL Harcandı! Bungalovlar Atıl Kaldı!
Tumblr media
Tarım ve Orman Bakanlığı'nca, Bolu Belediyesi'ne 2012 yılında, 29 yıllığına kiralanan Gölcük Tabiat Parkı için 19 Aralık 2017'de ihale yapıldı. İhale kapsamında, 19 odalı dağ köşkü ile 25 bungalov yapımı ve göl gazinosunun özel işletmeye verilmesi yer aldı. Projeye bazı sivil toplum örgütleri karşı çıkınca yargıya başvuruldu. İDARİ MAHKEME YÜRÜTMEYİ DURDURDU DHA'da yer alan habere göre mahkeme aşamasında, Bolu Belediyesi'nce Gölcük Tabiat Parkı'ndaki ormanlık alana bungalovlar yerleştirildi. Bungalovlar boyandıktan sonra hazır hale geldi. Neredeyse bitmek üzere olan projeyle ilgili 2018 yılının aralık ayında, Bolu İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. 2019 yılının mayıs ayında da mahkeme tarafından proje iptal edildi.   DOSYA DANIŞTAY'A GİTTİ Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Bolu İdare Mahkemesi´nin verdiği iptal kararına itiraz ederek davayı Ankara Bölge İdare Mahkemesi´ne taşıdı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi geçen yıl mart ayında konuya ilişkin kararını açıkladı. Verilen kararda, "Ankara Bölge İdare Mahkemesi dava konusu işlemin kısmen iptali, kısmen davanın reddi, kısmen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda Bolu İdare Mahkemesi´nce verilen kararın istinafa başvurulan kısmı usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, istinaf başvurusunun reddine karar vermiş ve 30 gün içinde Danıştay´a temyiz yolu açık olmak üzere, 11.03.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar vermiştir" denildi. Read the full article
0 notes
emlakhaberi · 6 years
Text
Bahçeşehir Gölet Bölgesindeki inşaatlar durduruldu
Tumblr media
Yıllardır tartışma konusu olan Bahçeşehir gölet bölgesindeki lokanta, kafeterya, mağaza ve ofis inşaatının ruhsatları mahkeme kararı ile iptal edildi. Mülkiyeti Başakşehir Belediyesi'ne ait olan, imar planlarında “gölet, spor, turizm ve rekreasyon” alanında kalan parsellerin hasılat paylaşımı yöntemiyle satışı için belediye meclisinde 6 Mart 2015 tarihinde alınan karar ile belediye başkanına yetki verildi. Bu karar kapsamında 22 Nisan 2015 tarihinde ihale yapıldı. 103 milyon liralık ihaleyi Atmaca Gayrimenkul aldı. Gölet bölgesini yapılaşmaya açan inşaatlar için de 26 Şubat 2016 tarihinde inşaat ruhsatı verildi. Bahçeşehir Gölet Gönüllüleri ve CHP'li meclis üyeleri tarafından göleti betonlaştıran projeye karşı birçok dava açıldı. Davalarda alınan iptal kararlarına rağmen inşaat hızla devam etti. En son karar da İstanbul 12. İdare Mahkemesi tarafından 26 Aralık 2018 tarihinde verildi. Oy birliği ile inşaatlar için düzenlenen ruhsatlar iptal edildi. RUHSATLARIN DAYANAĞI OLAN İŞLEMLER DE İPTAL EDİLDİ  Mahkeme kararında, daha önce ihalenin iptali için açılan davada Danıştay 13. Dairesi'nin yürütmeyi durdurma kararı aldığı kaydedildi. Henüz kesinleşmemiş ve hatta yargı kararı ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilen ihale işlemine dayanılarak düzenlenen ruhsatların hukuka ve usule uyarlık taşımadığına vurgu yapıldı. Ayrıca davaya konu taşınmazlara ilişkin imar planı değişikliğinin de yargı kararları ile iptal edildiği hatırlatıldı. Kararda “Ruhsatlara dayanak olan ihale işleminin kesinleşmediği nazara alındığında dava konusu ruhsatların düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denildi. 26 Aralık 2018 tarihinde oy birliği ile ruhsatlar iptal edildi. “İNŞAAT DERHAL DURDURULMALI” Kararı değerlendiren Bahçeşehir Gölet Gönüllüleri avukatı Cenk Söbe, “Gölet imar planlarının iptal edilmesi ve ihale için verilen yürütmenin durdurulması kararını dayanak gösteren mahkeme, bu kararını tüm taraflara ve Başakşehir Belediyesi'ne tebliğ etti. Gölette devam eden inşaatın hukuksuzluğu bir kez daha yargı organlarınca tespit ve tescil edilmiştir. İstanbul 12.İdare Mahkemesi'nin kararı uyarınca, bugünden sonra gölette yapılacak her türlü inşaat faaliyeti kaçak yapı hükmünde olacaktır. Gölet'teki inşaatın derhal durdurulması gerek” şeklinde konuştu. Read the full article
0 notes
kamu365 · 4 years
Text
Küresel borsa endekslerinde net bir yön yok
*Yeşil ok olumluyu kırmızı ok olumsuzu göstermektedir.
ABD’de majör teknoloji şirketlerinin finansalar sonuçları beklenirken, bu sabah küresel borsa endekslerinde net bir yön yok. Diğer taraftan, Avrupa’da teşvik paketi üzerinde varılan anlaşma ile parite (EURUSD) yükselişini sürdürüyor. Gelişmekte Olan Ülke para birimlerinde de hafif de olsa alıcılı görüntü korunuyor. Paritelerdeki hareketler, düşük faiz ve bol likidite ortamıyla birlikte ek teşvik haberlerinin şu aşamada riskli varlıkları desteklemeye devam edebileceğini gösteriyor. Dolayısıyla bu sabah ekside olan bazı borsalar tekrar artı bölgeye geçebilirler.  Yurtiçi fiyatlamalara bakıldığında, parite etkisiyle dün 6,81’lere kadar gerileyen Dolar / TL bu sabah hafif yükseliş eğiliminde. Ülke risk primimiz (5 yıllık CDS) 501’e düşerken, gün içerisinde 120,6bin seviyesine kadar yükselen ancak seans sonuna doğru gelen yoğun satışlar sonrasında BIST100 endeksi  günü %1,04 oranında düşüşle tamamladı. Dün, Doğu Akdeniz ile alakalı gerilim dışında endeks üzerinde etkili olabilecek net bir haber akışı gözlenmemişti. Bugün ise endeksin, 117bin  – 119bin arasında dalgalanabileceğini öngörüyoruz.
        MAKROEKONOMİ                                                Asya’nın genelinde bugün artıların daha fazla olduğu, bununla birlikte karışık bir görünümün mevcut olduğunu gözlemliyoruz. Teşvikler fiyatlamalarda belirleyici olmayı sürdürürken, Avrupa Birliği’nin koronavirüs teşvik paketi üzerinde anlaşmaya varmasının ardından Euro’daki değer kazancı sürüyor. Gümüş, 2013 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, altın rekor seviyelerine yaklaşıyor. Euro’daki değerlenme eşliğinde dolar endeksi, bir yandan da ABD’deki teşvik görüşmelerinin izlenmesiyle zayıflık gösteriyor. TL’de parite etkisiyle dolar karşısında değerlenerek 6,85 seviyesinin altına sarkmış durumda.
Bugün Japonya’da temmuz ayına ilişkin PMI verisi açıklandı. Kısmi olarak ekonomik daralma azalmakta fakat durgunluğun 3. çeyreğe de yansıdığı görülmekte. İmalat PMI 40,1’den 42,6’ya yükseldi fakat 15 aydır üst üste daralma bölgesinde. Veriye bakıldığında istihdam, yeni siparişler ve üretim azalmakta. Geçen günler ihracat datası da açıklanmış orada da ihracatta çift haneli düşüş görmüştük ki  devasa teşvikler her ne kadar iç talepte canlanma yaratsa da, diğer ekonomilerdeki toparlanma sürecinin uzaması Japonya ekonomisine negatif etki etmekte. Hizmet PMI ise 45’ten 45,2’ye yükselerek yatay seyretti. 
ABD tarafında, TSİ 17’de haziran ayı mevcut konut satışları verisi izlenecek. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, KOVID-19 krizinden sonra ekonomik toparlanmayı kolaylaştırmak için finansal düzenlemelerde hedefler konusunda konuşma yapacak.   Yurt içi tarafta ise, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Kabinesi 2 Yıllık Değerlendirme Toplantısı’nda gerçekleştirdiği konuşmasında, kur saldırısı sonrası normalleşme dönemini, enflasyon ve faizle mücadelede eşine az rastlanır bir başarı ile kapattıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, katma değerli istihdama ve ihracata dayalı üretimi önceleyen bir ekonomik işleyişi yerleştirmeye çalıştıklarını; özel sektör için uzun vadeli ucuz ve sürdürülebilir finansman modellerine sahip bir ekonomi hedeflediklerini; ticarette ihracatımızı destekleyecek, ithalatı azaltacak, cari dengeyi açıktan fazlaya çevirecek bir stratejiyi hayata geçirdiklerini ve hedeflerinin, 2023’e kadar en az 10 tane milyar dolarlık yeni şirket çıkarmak olduğunu vurguladı.   Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) tarafından haziran ayı beyaz eşya sektörü verileri yayınlandı. Buna göre, haziran ayında beyaz eşya iç satışları geçen yılın aynı ayına göre %14 artışla 816.073 adete yükselirken, ihracatın ise 1,7 milyon adetle yatay seyrettiği, bunun yanında beyaz eşya iç satışlarının yılın ilk yarısında ise %4 büyüyerek 3,6 milyon adete çıkarken, ihracatın ise aynı dönemde %14 düşüşle 8,7 milyon adete gerilediği belirtildi. Ayrıca TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer ise, sektörde haziran ayında başlayan pozitif trendin temmuzda da devam ettiğini, ancak pandemide ikinci dalga olasılığının da etkisiyle yılsonu için bir öngörüde bulunamadıklarını söyledi.
ŞİRKET HABERLERİ 
Alarko Holding (ALARK, Sınırlı Negatif): Bağlı Ortaklığı Alsim Alarko Sanayi Tesisleri ve Ticaret A.Ş.’nin % 50 hisseye sahip olduğu grup tarafından, Romanya Demiryolları İdaresi’nce açılmış olan Brasov-Simeria Demiryolu Hattı, Apata-Cata Kesimi Yapım İşi ihalesine verilen teklifin kazanan teklif olarak açıklandığı, gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmasını müteakip sözleşme müzakerelerine davet edilmenin beklendiği daha önce kamuoyuna duyurulmuştu.
Söz konusu işin işveren idare tarafından başka bir ortaklığa verilmesi üzerine açılan dava Şirket aleyhine sonuçlanmıştır.
Emlak Konut GYO (EKGYO, Nötr): İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Protokolü çerçevesinde Şirket tarafından ihale edilen İstanbul Uluslararası Finans Merkezi İkmal İnşaatı İşi’nin sözleşmesi, Yüklenici Siyahkalem Müh. İnş. San. ve Tic. A.Ş. ile 21.07.2020 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşme Bedeli: 207,5mn TL + KDV’dir.
Koza Altın (KOZAL, Nötr): Şirket Tarafından, İzmir ili Bergama ilçesi Ovacık mevkiindeki Ovacık Altın Madeni Üçüncü Atık Depolama Tesisi projesi ile ilgili olarak 03/08/2017 tarihinde “ÇED Olumlu” Kararı verildiği, bu ÇED Olumlu Kararı hakkında, bir kısım davacılar tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhinde İzmir 3. İdare Mahkemesinin iptal davası açılmış olduğu, şirketimizce davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yanında davaya müdahillik talebinde bulunulduğu ve gelinen durumda, İzmir 3. İdare Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği, hususu açıklanmıştı.
Gelinen neticede, davacılar tarafından temyiz edilen İzmir 3. İdare Mahkemesi kararının yürütmesinin durdurulmasını gerektirecek bir neden bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay 6. Daire tarafından davacıların yürütmeyi durdurma isteminin reddine karar verilmiştir.
Odaş Elektrik (ODAŞ, Nötr): Şirket ortakları tarafından dün gerçekleştirilmiş olan pay satış (38mn nominal tutarlı satış işlemi) işlemine yönelik olarak satış yapılan rakamın yaklaşık 30 Milyon TL’lik kısmı ODAS hisseleri ile ilgili verilen teminatlara karşılık olan Alternatif Bank nezdinde yer alan kredinin kapatılmasında ve kalan tutardan en az 50 Milyon TL olmak üzere iştiraki olan Çan Kömür ve İnşaat A.Ş’ ye aktarılacak ve  Yapı Kredi ve Halkbank konsorsiyumunda borç kapatılması amacıyla kullanılacaktır. Yapılan pay satışı işleminin arkasındaki en önemli unsur Çan-2 Termik Santralinin borcunun vadesinin uzatılarak azami oranlarda TL’ye dönülmesi ve sermaye artırımı öncesinde re-finanse edilerek talep edilen ilave borç ödemelerinde kullanılması yönündedir.
SEKTÖR HABERLERİ
Beyaz Eşya: Beyaz eşya iç satışları yılın ilk yarısında %4 büyüyerek 3.6 milyon adete çıkarken, ihracat %14 düşüşle 8.7 milyon adete indi. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Can Dinçer, internet üzerinden düzenlenen basın toplantısında sadece Haziran ayına bakıldığında iç satışların geçen yılın aynı ayına göre %14 arttığını, ihracatın ise yatay seyrettiğini söyledi. (Kaynak: Reuters)
DİĞER ŞİRKET HABERLERİ
Ege Plastik (EPLAS): Egeplast iştirak şirketinin TMSF protokolü kapsamında yeni ödeme planına ilişkin görüşmelerin sürdüğünü duyurdu. Şirket açıklamasında, “TMSF ile iştirakimiz Güçbirliği Holding A.Ş. arasındaki protokolde yer alan ve yeni bir ödeme planı verilmesine ilişkin; Belediye ile iştirakimiz Güç Yapı İnşaat Turizm Mühendislik Gayrimenkul Yatırım San. ve Tic. A.Ş.arasında görüşmeler devam etmektedir” denildi. Açıklamada, TMSF’nin de görüşmelere katıldığını belirtildi.
Halk GYO (HLGYO): Şirket, çıkarılmış sermayesinin 928mn TL’den 970mn TL’ye artırılmasıyla ilgili olarak SPK’ya başvuru yapıldığını duyurmuştur.
Verusa Holding (VERUS): Verusa Holding A.Ş.’nin %100 oranında bağlı ortaklığı olan Standard Boksit İşletmeleri A.Ş., T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (“MAPEG”) tarafından açılan Ruhsat ihalesinden Kütahya İli Gediz İlçesi’nde bulunan maden sahası ruhsatının ihalesini kazanmış olup, 21.07.2020 (bugün) tarihi itibariyle bedeli peşin ödenerek ruhsatı satın almıştır. Son alınan yeni ruhsatla birlikte Verusa Holding A.Ş.’nin %100 oranında bağlı ortaklığı Standard Boksit işletmeleri A.Ş.’nin sahip olduğu maden sahası sayısı 24 adete yükselmiştir.
FAİZ PİYASALARI
Salı günü ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti %7,42 seviyesinden %7,46 seviyesine yükseldi. Merkez Bankası piyasayı toplamda 166,2 milyar TL ile 130,9 milyar TL’si repo ihalelerinden karşılanacak şekilde fonladı. Geri kalan tutarın 35,3 milyar TL’si %7,25’ten piyasa yapıcı bankalara kullandırıldı. ABD 10 yıllık hazine tahvillerinin faizi, dün %0,61 seviyelerinden başlarken, gün içerisinde %0,59-%0,63 bandında hareketin ardından, %0,60 seviyesinden günü kapattı.
Yurtiçi tahvil piyasasında, verim eğrisinde zayıf hacimli piyasada kısa vadeli tarafta kısmi artış gözlenirken, orta ve uzun vadeli tarafta ise 20 baz puana yakın düşüşler gözlendi.
GÜNLÜK ÖZET PİYASA VERİLERİ  
Kaynak Ziraat Yatırım Hibya Haber Ajansı
Hibya Haber Ajansı
The post Küresel borsa endekslerinde net bir yön yok appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/2OYxleR via IFTTT
0 notes
mehmetcansiz · 4 years
Text
Cumhurbaşkanı Kararı İle Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresi 30 Nisandan 15 Hazirana Uzatıldı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (Koronavirüs Tedbirleri) Kanun No: 7226 Kabul Tarihi: 25.03.2020 R.G. Tarihi: 26.03.2020 R.G. No: 31080 GEÇİCİ MADDE 1 - (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;   a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,   b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,   itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.   (2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır:   a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri.   b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler.   c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.   (3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;   a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz,   b) Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,   c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder,   ç) İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.   (4) Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları;   a) Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu,   b) İlk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu,   c) Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı,   belirler.”   30 Nisan 2020 PERŞEMBE  Resmî Gazete  Sayı : 31114 CUMHURBAŞKANI KARARI Karar Sayısı: 2480 Ekli "Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar"ın yürürlüğe konulmasına, 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fikrası gereğince karar verilmiştir. 29 Nisan 2020 Recep Tayyip ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI YARGI ALANINDAKİ HAK KAYIPLARININ ÖNLENMESİ AMACIYLA GETİRİLEN DURMA SÜRESİNİN UZATILMASINA DAİR KARAR MADDE 1- (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla; 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fikrasında düzenlenen durma süresi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 1/5/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır. MADDE 2- (1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3- (1) Bu Karar hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür. Read the full article
0 notes
yapimisi-blog · 6 years
Link
ihalenin aşırı düşük teklif açıklaması istenmeksizin en avantajlı teklif üzerinde bırakılarak sonuçlandırıldığı, Yapım İşleri Uygulama Yönetmelik maddesinin fıkraları Danıştay kararı ile ihalenin ilan edilmesinden önce yürütmesinin durdurulduğu | ihalenin aşırı düşük teklif açıklaması istenmeksizin en avantajlı teklif üzerinde bırakılarak sonuçlandırıldığı, Yapım İşleri Uygulama Yönetmelik
0 notes
oralunal · 6 years
Link
30 Aralık 2002: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce 4.5 km uzunluğundaki Otogar-Bağcılar Hafif Metro Projesi’nin yapım kararı alındı.
26 Nisan 2004: İBB Başkanı Kadir Topbaş üst yöneticilerine imza karşılığı tebliğ yayımladı; “İhale onay belgesi tarafımdan imzalanmayan, hiçbir mal ve hizmet alımı ile yapım işi ihaleye çıkarılmayacaktır.”
30 Aralık 2004: Usulsüz olarak sürekli uzatılan ihale sonuçlandı. Hafif metro inşaatı, 173 milyon dolar’a Gülermak-Doğuş ortak girişimine verildi.
21 Mart 2006: Şimdi sıkı durun: Tamamen ayrı bir metro projesi olan; 15.8 km uzunluğundaki proje bedeli 1 milyar 180 milyon dolar’ı bulan Bağcılar-Başakşehir-Olimpiyatköyü Metro Projesi, (mevcut hattın devamı nitelemesiyle) ihalesiz bir şekilde aynı yüklenici Gülermak-Doğuş ortak girişime yaptırma kararı alındı!
17 Eylül 2007: İhalesiz işlemle ilgili Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığı’na başvuruldu.
22 Ekim 2007: Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na “ihaleye fesat karıştırma”iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu.
24 Temmuz 2008: Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, dilekçeyi İçişleri Bakanlığı’na gönderdi.Bakanlık, İstanbul Valiliğine talimat verdi. Valilik müfettiş görevlendirdi. Müfettiş usulsüzlüğü tespit etti. Valilik, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
13 Mayıs 2009: Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı görevsizlik kararları vererek dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.
10 Haziran 2009: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı karşı görevsizlik kararı vererek dosyayı tekrar yetkili ve görevli Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
TOP ÇEVİRİLİYOR
30 Ekim 2009: Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı iki yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra Kadir Topbaş’ın da şüpheli konumunda bulunduğu “ihaleye fesat karıştırma” soruşturmasını başlattı.
15 Şubat 2010: Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederek dava açtı. (Dosya No: 2010/31).
28 Mayıs 2010: Savcının Topbaş ile ilgili soruşturma izin istemine İçişleri Bakanı işi kapatmak için, “şikayetin işleme konulmaması” kararını verdi.
22 Aralık 2010: İçişleri Bakanı’nın bu kararı Danıştay 1. Dairesi’nden döndü.
4 Nisan 2011: Danıştay kararı üzerine İçişleri Bakanı mecburen Mülkiye Başmüfettişi görevlendirdi. Ön inceleme sırasında Topbaş’ın müfettişe yanlış bilgi verdiği ortaya çıktı. Bakan “soruşturma izni vermedi.
15 Kasım 2011: Danıştay 1.nci Dairesi, İçişleri Bakanının bu kararını da kaldırdı. Milyar doları aşan bir işin ihalesiz olarak verilerek kamunun zarara uğratıldığını belirtti.
17 Eylül 2012: Bu arada dava başladı. Mahkemenin belirlediği ilk bilirkişi rapor tanzim etmeden dosyayı iade etti. Ardından; konusunun uzmanı olmayan iki kişi bilirkişi olarak görevlendirildi. Bunların da davanın konusunu bir yana bırakıp, başka tali bir konuyu incelediği ortaya çıktı!
1 Ekim 2012: İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi Türkiye hukuk tarihinde pek rastlanmayan bir şekilde davada durdurma kararı verdi.
2 Kasım 2012: İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 21.nci Asliye Ceza Mahkemesi’nin “davanın durdurulması” kararını kaldırdı.
12 Şubat 2013: Danıştay’ın kararı üzerine savcılık sonuçta Topbaş ile ilgili iddianame düzenledi.
SANIK TOPBAŞ
22 Şubat 2013: İstanbul 21.nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde Topbaş hakkında “Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk davası” açıldı.
1 Mart 2013: Davanın ilk duruşması yapıldı. Sanık Topbaş duruşmaya gelmedi.
27 Mart 2013: Davanın ikinci duruşması yapıldı. Sanık Topbaş yine gelmedi. Zorla getirilmesinin düşünülmesine karar verildi.
10 Mayıs 2013: Duruşmaya sanık Topbaş yine gelmedi. Mahkeme zorla getirme kararı yerine iki duruşma arasında günsüz olarak gelmesine karar verdi. Ayrıca dosyanın; Sayıştay uzman denetçilerinden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinin incelemesi için Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
25 Temmuz 2013: Ayrıcalığa rağmen sanık Topbaş iki duruşma arasında yine gelmeyince mahkeme “zorla getirme” kararı verdi.
2 Ağustos 2013: Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi dosyayı ne Sayıştay’a ne de Sayıştay’ın uzman denetçisine inceletti. Üç kişilik başka bir bilirkişi heyeti oluşturdu. Bu heyet kamu zararı için başka bir teknik bilirkişi heyetinin oluşturmasını belirterek dosyayı iade etti.
8 Ekim 2013: Sanık Topbaş, özel duruşmada mahkemeye ifade verdi.
10 Ekim 2013: Sanık Topbaş’ın sorgusunu gerçekleştiren ve davayı karar aşamasına getiren mahkeme hakimi İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atandı!
18 Kasım 2013: Mahkemeye atanan yeni hakim duruşmayı erteledi.
23 Ocak 2014: Mahkeme “dördüncü kez” bilirkişi raporu aldırılmasına karar verdi.
25 Eylül 2014: Duruşma yapıldı.
25 Aralık 2014: Duruşma yapıldı. Bilirkişiye ek süre verildi.
19 Ocak 2015: Dördüncü kez bir bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu. Rapor içeriği baştan başa tutarsızdı. Heyetten beş kişiden üçünün de daha önce Topbaş’ın yargılandığı davalarda gerçeğe aykırı bilirkişilik yapan kişiler olduğu ortaya çıktı.
23 Şubat 2015: Mahkeme, bilirkişi tayini konusunda tarafsızlık ilkesini kaybettiği gerekçesiyle HSYK’ya şikayet edildi.
10 Mart 2015: Mahkeme, bu bilirkişi raporunu kaynak gösterip “şüpheden sanık yararlanır” diyerek sanık Topbaş hakkında beraat kararı verdi.
0 notes
webarsiv-blog · 7 years
Text
Avukat Melih Akkurt: "Kamu ihalelerinde düşük fiyata artık herkes dikkat etmek zorunda"
Avukat Melih Akkurt kamu alımlarında yepyeni bir sürece girildiğini ve ihalelere girecek herkesin artık aşırı düşük teklifler konusunda daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.
YASA İLE YÖNETMELİK ÇELİŞİYORDU
Konuyla ilgili olarak kendilerinin uzun süren bir hukuk mücadelesi bulunduğuna dikkat çeken Melih Akkurt sürecin yasa ile yönetmelik arasında uyumsuzluk olduğunu fark etmesiyle başladığını belirtti. Kamu İhale Kanunu'nun aslında aşırı düşük tekliflerle ilgili birçok düzenleme içerdiğini ancak mal alım yönetmeliklerinde bu düzenlemelere yer verilmediğini ifade eden Akkurt, bu nedenle Danıştay'a başvuruda bulunma kararı aldığını vurguladı.
KAPSAMLI BİR DOSYA SUNDUK
Danıştay'ın başvurusunu hızla işleme koyduğunu söyleyen Akkurt, "Danıştay'a sunduğumuz dosyada Kamu İhale Yasası'nda aşırı düşük teklif ile ilgili düzenlemeler yer aldı. Bu düzenlemelere dikkat çekerek, içtihatlar çerçevesinde yönetmeliğin yasaya aykırı olamayacağı tezini dile getirdik. Mal alım yönetmeliğinin yasaya aykırı olması nedeniyle kamu zararı oluştuğuna dikkat çektik. Bunlara ilişkin kapsamlı bilgi ve belgelerimizi dava dosyasına ekledik" dedi.
SÜPRİZ YAPMADI
Hazırladıkları dosyayı inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun da mal alımlarının aşırı düşük teklif sorgulaması yapılmadan sonuçlandırılmasının mevzuata ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna vardığını ifade eden Akkurt, "Aslında Danıştay'ın aldığı karar beklediğimiz bir karardı. Danıştay sürpriz yapmadı ve verilmesi gereken kararı verdi" ifadelerini kullandı.
BOŞLUK OLUŞMAMASI İÇİN DE ÖNLEM ALDI
Danıştay'ın kararında hem yönetmeliğin yasaya aykırı olmaması gerektiği hükmünün bulunduğunu vurgulayan Akkurt, aynı zamanda da hukuki olarak bir sıkıntı oluşmaması için idareye ek süre verilmesi hükmünün bulunduğunu kaydetti. Kamu İhale Kurumu'nun da harekete geçtiğini kaydeden Akkurt, "Beklenilen düzenleme de hayata geçirildi. Kamu İhale Kurumu, Danıştay'ın kararı doğrultusunda kendi mevzuatını güncelledi" dedi.
ARTIK YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Kamu İhale Kurumu'nun yaptığı çalışmalarla artık yeni bir mal alım yönetmeliğinin oluştuğunu ve yürürlüğe girdiğini kaydeden Akkurt, "Bu yönetmeliğin en temel özelliği ise, artık mal alımı yapılırken idarelere 'aşırı düşük teklif' sorgulaması yapılması yükümlülüğünün verilmesidir" ifadelerini kullandı. Böylece 2017 senesi için, idarelerin bütçelerine göre 1.073.073.525 TL veya 1.789.213 TL olan eşik değerin dört katı değerindeki veya üzerindeki alımlarda aşırı düşük teklif incelemesi ve sorgulaması yapması gerektiğini ifade eden Melih Akkurt, "Rakamlar her yıl güncellenecek. Sorgulamadan kasıt, idare 'Sen bu düşük fiyatı veriyorsun. Ancak bu alımı nasıl başarıyla tamamlayacaksın' sorusunu isteklilere yöneltecek. Eğer isteklinin açıklaması 'tatminkar' bir açıklama olursa da, ihaleyi verecek. Aksi takdirde o istekliyi ihaleden eleyecek" açıklamasında bulundu. Melih Akkurt şöyle devam etti:
30 MİLYARLIK BÜYÜMLÜKTEN BAHSEDİYORUZ
"Kamunun mal alımları, ihale pazarı içinde oldukça önemli bir büyüklüğe denk düşüyor. 2017 yılı için 30 milyar lirayı aşan bir büyüklükten bahsediyoruz. Böylesine büyük bir pazarda aşırı düşük teklif sorgulaması yapılması, aslında kamunun kendi kendini korumak için getirdiği bir önlemdir. Bu sayede kamu işi verirken, 'tamamlanacağından' emin olabilir. Karşı tarafın olmayacak rakamlarla işi alıp, sonrasında da işi yarım bırakıp gitmesini engelleyebilir. İşin yarım bırakılması demek, aslında maliyetlerin ikiye yükselmesi demektir. Yarım kalan iş için tekrar süreci başlatmak, işi tekrar bir istekliye vermek, yeni bir ihale maliyeti, zaman kaybı, bunlar hep kamunun zararına olan şeylerdir."
"TEK BİR ADIM KALDI"
Bundan sonrası için tek bir küçük adımın daha kaldığını vurgulayan Melih Akkurt, bunun için de yine Kamu İhale Kurumu'nun harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Kurumların aşırı düşük teklif sorgulaması konusunda net bir kılavuza ihtiyacı olduğunu kaydeden Akkurt, bu nedenle de Kamu İhale Genel Tebliği'nde düzenleme gerektiğini ifade etti. Bu düzenlemenin de hayata geçirilmesiyle aşırı düşük teklif konusunda idarelerin net bir kılavuza sahip olacağını kaydeden Melih Akkurt, "Gelinen aşamaya bakıldığında ise, oldukça yol alındığını görüyoruz. İnanıyorum ki Kamu İhale Kurumu tebliğle ilgili değişikliği de kısa süre içinde hayata geçirecek. Böylece aslında tüm vatandaşları yakından ilgilendiren bir konuda, kamu alımları konusunda, ileri seviyede bir mevzuata ve uygulamaya sahip olmuş olacağız. Bu mevzuat, şeffaf kamu alımları hedefi konusunda atılmış bir adım olacak" dedi.
0 notes
ihaledanismani · 1 year
Text
0 notes
tanitimyazisi-blog1 · 7 years
Text
Avukat Melih Akkurt: "Kamu ihalelerinde düşük fiyata artık herkes dikkat etmek zorunda"
Avukat Melih Akkurt kamu alımlarında yepyeni bir sürece girildiğini ve ihalelere girecek herkesin artık aşırı düşük teklifler konusunda daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.
YASA İLE YÖNETMELİK ÇELİŞİYORDU
Konuyla ilgili olarak kendilerinin uzun süren bir hukuk mücadelesi bulunduğuna dikkat çeken Melih Akkurt sürecin yasa ile yönetmelik arasında uyumsuzluk olduğunu fark etmesiyle başladığını belirtti. Kamu İhale Kanunu'nun aslında aşırı düşük tekliflerle ilgili birçok düzenleme içerdiğini ancak mal alım yönetmeliklerinde bu düzenlemelere yer verilmediğini ifade eden Akkurt, bu nedenle Danıştay'a başvuruda bulunma kararı aldığını vurguladı.
KAPSAMLI BİR DOSYA SUNDUK
Danıştay'ın başvurusunu hızla işleme koyduğunu söyleyen Akkurt, "Danıştay'a sunduğumuz dosyada Kamu İhale Yasası'nda aşırı düşük teklif ile ilgili düzenlemeler yer aldı. Bu düzenlemelere dikkat çekerek, içtihatlar çerçevesinde yönetmeliğin yasaya aykırı olamayacağı tezini dile getirdik. Mal alım yönetmeliğinin yasaya aykırı olması nedeniyle kamu zararı oluştuğuna dikkat çektik. Bunlara ilişkin kapsamlı bilgi ve belgelerimizi dava dosyasına ekledik" dedi.
SÜPRİZ YAPMADI
Hazırladıkları dosyayı inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun da mal alımlarının aşırı düşük teklif sorgulaması yapılmadan sonuçlandırılmasının mevzuata ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna vardığını ifade eden Akkurt, "Aslında Danıştay'ın aldığı karar beklediğimiz bir karardı. Danıştay sürpriz yapmadı ve verilmesi gereken kararı verdi" ifadelerini kullandı.
BOŞLUK OLUŞMAMASI İÇİN DE ÖNLEM ALDI
Danıştay'ın kararında hem yönetmeliğin yasaya aykırı olmaması gerektiği hükmünün bulunduğunu vurgulayan Akkurt, aynı zamanda da hukuki olarak bir sıkıntı oluşmaması için idareye ek süre verilmesi hükmünün bulunduğunu kaydetti. Kamu İhale Kurumu'nun da harekete geçtiğini kaydeden Akkurt, "Beklenilen düzenleme de hayata geçirildi. Kamu İhale Kurumu, Danıştay'ın kararı doğrultusunda kendi mevzuatını güncelledi" dedi.
ARTIK YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Kamu İhale Kurumu'nun yaptığı çalışmalarla artık yeni bir mal alım yönetmeliğinin oluştuğunu ve yürürlüğe girdiğini kaydeden Akkurt, "Bu yönetmeliğin en temel özelliği ise, artık mal alımı yapılırken idarelere 'aşırı düşük teklif' sorgulaması yapılması yükümlülüğünün verilmesidir" ifadelerini kullandı. Böylece 2017 senesi için, idarelerin bütçelerine göre 1.073.073.525 TL veya 1.789.213 TL olan eşik değerin dört katı değerindeki veya üzerindeki alımlarda aşırı düşük teklif incelemesi ve sorgulaması yapması gerektiğini ifade eden Melih Akkurt, "Rakamlar her yıl güncellenecek. Sorgulamadan kasıt, idare 'Sen bu düşük fiyatı veriyorsun. Ancak bu alımı nasıl başarıyla tamamlayacaksın' sorusunu isteklilere yöneltecek. Eğer isteklinin açıklaması 'tatminkar' bir açıklama olursa da, ihaleyi verecek. Aksi takdirde o istekliyi ihaleden eleyecek" açıklamasında bulundu. Melih Akkurt şöyle devam etti:
30 MİLYARLIK BÜYÜMLÜKTEN BAHSEDİYORUZ
"Kamunun mal alımları, ihale pazarı içinde oldukça önemli bir büyüklüğe denk düşüyor. 2017 yılı için 30 milyar lirayı aşan bir büyüklükten bahsediyoruz. Böylesine büyük bir pazarda aşırı düşük teklif sorgulaması yapılması, aslında kamunun kendi kendini korumak için getirdiği bir önlemdir. Bu sayede kamu işi verirken, 'tamamlanacağından' emin olabilir. Karşı tarafın olmayacak rakamlarla işi alıp, sonrasında da işi yarım bırakıp gitmesini engelleyebilir. İşin yarım bırakılması demek, aslında maliyetlerin ikiye yükselmesi demektir. Yarım kalan iş için tekrar süreci başlatmak, işi tekrar bir istekliye vermek, yeni bir ihale maliyeti, zaman kaybı, bunlar hep kamunun zararına olan şeylerdir."
"TEK BİR ADIM KALDI"
Bundan sonrası için tek bir küçük adımın daha kaldığını vurgulayan Melih Akkurt, bunun için de yine Kamu İhale Kurumu'nun harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Kurumların aşırı düşük teklif sorgulaması konusunda net bir kılavuza ihtiyacı olduğunu kaydeden Akkurt, bu nedenle de Kamu İhale Genel Tebliği'nde düzenleme gerektiğini ifade etti. Bu düzenlemenin de hayata geçirilmesiyle aşırı düşük teklif konusunda idarelerin net bir kılavuza sahip olacağını kaydeden Melih Akkurt, "Gelinen aşamaya bakıldığında ise, oldukça yol alındığını görüyoruz. İnanıyorum ki Kamu İhale Kurumu tebliğle ilgili değişikliği de kısa süre içinde hayata geçirecek. Böylece aslında tüm vatandaşları yakından ilgilendiren bir konuda, kamu alımları konusunda, ileri seviyede bir mevzuata ve uygulamaya sahip olmuş olacağız. Bu mevzuat, şeffaf kamu alımları hedefi konusunda atılmış bir adım olacak" dedi.
0 notes
zekbacklink-blog · 7 years
Text
Avukat Melih Akkurt: "Kamu ihalelerinde düşük fiyata artık herkes dikkat etmek zorunda"
Avukat Melih Akkurt kamu alımlarında yepyeni bir sürece girildiğini ve ihalelere girecek herkesin artık aşırı düşük teklifler konusunda daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.
YASA İLE YÖNETMELİK ÇELİŞİYORDU
Konuyla ilgili olarak kendilerinin uzun süren bir hukuk mücadelesi bulunduğuna dikkat çeken Melih Akkurt sürecin yasa ile yönetmelik arasında uyumsuzluk olduğunu fark etmesiyle başladığını belirtti. Kamu İhale Kanunu'nun aslında aşırı düşük tekliflerle ilgili birçok düzenleme içerdiğini ancak mal alım yönetmeliklerinde bu düzenlemelere yer verilmediğini ifade eden Akkurt, bu nedenle Danıştay'a başvuruda bulunma kararı aldığını vurguladı.
KAPSAMLI BİR DOSYA SUNDUK
Danıştay'ın başvurusunu hızla işleme koyduğunu söyleyen Akkurt, "Danıştay'a sunduğumuz dosyada Kamu İhale Yasası'nda aşırı düşük teklif ile ilgili düzenlemeler yer aldı. Bu düzenlemelere dikkat çekerek, içtihatlar çerçevesinde yönetmeliğin yasaya aykırı olamayacağı tezini dile getirdik. Mal alım yönetmeliğinin yasaya aykırı olması nedeniyle kamu zararı oluştuğuna dikkat çektik. Bunlara ilişkin kapsamlı bilgi ve belgelerimizi dava dosyasına ekledik" dedi.
SÜPRİZ YAPMADI
Hazırladıkları dosyayı inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun da mal alımlarının aşırı düşük teklif sorgulaması yapılmadan sonuçlandırılmasının mevzuata ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna vardığını ifade eden Akkurt, "Aslında Danıştay'ın aldığı karar beklediğimiz bir karardı. Danıştay sürpriz yapmadı ve verilmesi gereken kararı verdi" ifadelerini kullandı.
BOŞLUK OLUŞMAMASI İÇİN DE ÖNLEM ALDI
Danıştay'ın kararında hem yönetmeliğin yasaya aykırı olmaması gerektiği hükmünün bulunduğunu vurgulayan Akkurt, aynı zamanda da hukuki olarak bir sıkıntı oluşmaması için idareye ek süre verilmesi hükmünün bulunduğunu kaydetti. Kamu İhale Kurumu'nun da harekete geçtiğini kaydeden Akkurt, "Beklenilen düzenleme de hayata geçirildi. Kamu İhale Kurumu, Danıştay'ın kararı doğrultusunda kendi mevzuatını güncelledi" dedi.
ARTIK YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
Kamu İhale Kurumu'nun yaptığı çalışmalarla artık yeni bir mal alım yönetmeliğinin oluştuğunu ve yürürlüğe girdiğini kaydeden Akkurt, "Bu yönetmeliğin en temel özelliği ise, artık mal alımı yapılırken idarelere 'aşırı düşük teklif' sorgulaması yapılması yükümlülüğünün verilmesidir" ifadelerini kullandı. Böylece 2017 senesi için, idarelerin bütçelerine göre 1.073.073.525 TL veya 1.789.213 TL olan eşik değerin dört katı değerindeki veya üzerindeki alımlarda aşırı düşük teklif incelemesi ve sorgulaması yapması gerektiğini ifade eden Melih Akkurt, "Rakamlar her yıl güncellenecek. Sorgulamadan kasıt, idare 'Sen bu düşük fiyatı veriyorsun. Ancak bu alımı nasıl başarıyla tamamlayacaksın' sorusunu isteklilere yöneltecek. Eğer isteklinin açıklaması 'tatminkar' bir açıklama olursa da, ihaleyi verecek. Aksi takdirde o istekliyi ihaleden eleyecek" açıklamasında bulundu. Melih Akkurt şöyle devam etti:
30 MİLYARLIK BÜYÜMLÜKTEN BAHSEDİYORUZ
"Kamunun mal alımları, ihale pazarı içinde oldukça önemli bir büyüklüğe denk düşüyor. 2017 yılı için 30 milyar lirayı aşan bir büyüklükten bahsediyoruz. Böylesine büyük bir pazarda aşırı düşük teklif sorgulaması yapılması, aslında kamunun kendi kendini korumak için getirdiği bir önlemdir. Bu sayede kamu işi verirken, 'tamamlanacağından' emin olabilir. Karşı tarafın olmayacak rakamlarla işi alıp, sonrasında da işi yarım bırakıp gitmesini engelleyebilir. İşin yarım bırakılması demek, aslında maliyetlerin ikiye yükselmesi demektir. Yarım kalan iş için tekrar süreci başlatmak, işi tekrar bir istekliye vermek, yeni bir ihale maliyeti, zaman kaybı, bunlar hep kamunun zararına olan şeylerdir."
"TEK BİR ADIM KALDI"
Bundan sonrası için tek bir küçük adımın daha kaldığını vurgulayan Melih Akkurt, bunun için de yine Kamu İhale Kurumu'nun harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Kurumların aşırı düşük teklif sorgulaması konusunda net bir kılavuza ihtiyacı olduğunu kaydeden Akkurt, bu nedenle de Kamu İhale Genel Tebliği'nde düzenleme gerektiğini ifade etti. Bu düzenlemenin de hayata geçirilmesiyle aşırı düşük teklif konusunda idarelerin net bir kılavuza sahip olacağını kaydeden Melih Akkurt, "Gelinen aşamaya bakıldığında ise, oldukça yol alındığını görüyoruz. İnanıyorum ki Kamu İhale Kurumu tebliğle ilgili değişikliği de kısa süre içinde hayata geçirecek. Böylece aslında tüm vatandaşları yakından ilgilendiren bir konuda, kamu alımları konusunda, ileri seviyede bir mevzuata ve uygulamaya sahip olmuş olacağız. Bu mevzuat, şeffaf kamu alımları hedefi konusunda atılmış bir adım olacak" dedi.
0 notes