Tumgik
#günlerden spor
selcandy · 2 months
Text
Aşırı Duygusal Olimpiyat Yazısı
Belirli yerlerinde gözlerimin dolacağından emin olduğum bir şeyler yazacağım. Hemen konuya gireyim. Ben sigara kullanan, hatta sigara kullanımını abartan bir insan olarak bir gün Ali’yle yokuş yukarı yürürken onun nefes nefese kaldığını fark edip “oha bana bir şey olmadı sana nasıl oluyor” falan diye sormuştum. Sporcu insanların daha dayanıklı, güçlü, kondisyonlu olmalarını bekleriz ya, “sen sporcusun senin nefesin de kalbin de bizden daha kuvvetlidir” falan demiştim, o da bana “o işler öyle değil işte” falan demişti. “Bir araban var gibi düşün, bunu çok uzun bir süre devamlı yüksek devirde kullanıyorsun, sürekli motora yükleniyorsun ve zamanla arabanın haşatı çıkıyor, öyle düşün” falan diye anlatmıştı.
Tabii ben birisi bunu söyledi diye illa doğru değildir diye düşünerek baya araştırmıştım, çok değişkenli bir mesele de olsa dedikleri kısmen doğruymuş. “Elite athlete” denen şeyin tam Türkçesi nedir bilmiyorum ama açıklaması ulusal ve uluslar arası müsabakalara katılan, kariyerini o derece ilerletmiş olan sporcularmış işte. Bizim Ali, Burak veya Olimpiyatlar vesilesiyle adını duyduğumuz tüm sporcularımız gibi. Mesela takım sporlarında yer alan elit sporcular beden gücünü takım arkadaşlarıyla orantılı kullandığı için onlarda daha az yaygın olan bu “bedeni sporla yorma” olayı, bireysel spor dallarında yarışan elit sporcularda ne yazık ki çok yaygınmış. Bunun gibi çeşitli değişkenler var işte. Kısacası, öyle fitness salonlarında yaptığımız çalışmalardaki gibi “kardiyo çalışmak kalbe iyi gelir, spor yapan sağlıklı yaşar” gibi bir durum değilmiş onlarınki, sağlık için spor yapmanın çok ötesinde bir amaçları olduğu için, yaptıkları spor da sağlığa faydadan çok ötesine geçebiliyormuş yani.
Şimdi biz izleyip geçsek, desteklesek, gururlansak da farkına varamadığımız bir olay var ki milli sporcuların hayatlarının tümü gerçekten “milli” ve “sporcu” kelimelerinden ibaret oluyor. Çok küçük yaşta başladıkları spor kariyerleri zaten yaşıtları gibi bir çocukluk geçirmelerini, onlar gibi yaşamalarını en başından engelliyor. Çocukluğu geçelim, yetişkinlik döneminde de öylesin. Mesela biz Ali ile Burger King’de Big King gömerken, hiç unutmuyorum, Burak yakın tarihte yarışması var diye karşımızda kraker kemiriyordu bir gün. Bir keresinde de sanırım Türkiye şampiyonu olduğu günlerden birindeydi, falanca ülkede ta ne zaman çikolata vermişler de yememiş saklamış, yarışmayı kazanışını o çikolatayı yiyerek kutlamaya karar vermişti.
Ömrünün belirli bir kısmını antrenmandan yarışmaya, yarışmadan antrenmana koşarak geçirdikten sonra yaş denen o nankör rakamdan ötürü sporculuk kariyerine veda edeceğin bir dönem geliyor ki bu zorundalığın bu insanları psikolojik açıdan ne kadar güç bir duruma düşürdüğü empatiyle bile anlaşılabilecek bir durum. Örneğin Ali’nin psikoloğu, Ali sporu bırakıp antrenörlüğe geçeli on sene olmasına rağmen sporcuyken aldığı alkışların, sürekli takdir edilmiş oluşunun onu anormal bir ilgiye ve tempoya alıştırdığını ve şu an hala normale adapte olmakta zorlandığını söylüyor. Hayatınızda kocaman bir boşluk oluşuyor düşünsenize, gününün büyük bir kısmını kaplayan o koşuşturmaca artık yok.
Üstüne bir de bedeninin yaşadığı değişimler var tabii. Elit sporcu olup da kariyerin sona erdikten sonra “ben spora devam edeceğim” desen bile sporculuk döneminde olduğu kadar yoğun çalışamıyorsun, hayat başka sorumlulukları beraberinde getiriyor. Zihin bir yandan vücut bir yandan bir şeylere adapte olmaya çalışırken üzerine bir de yokuş tırmanırken aniden tıkanabiliyorsun. Ne için, ömrünün nereden baksan çeyrek asırını milli bir sporcu olarak ülkeni bir yerlerde temsil etmeye adadığın için. Ve birilerine “sporcular bedenlerini fazla yordukları için acısı sonradan çıkabiliyor” diye açıklama yapıyorsun.
Bilmiyorum, bu Olimpiyatlar gibi, Dünya Şampiyonaları gibi olaylar beni aşırı duygusallaştırıyor ya. Hiçbirine normal bir gözle bakamıyorum, ortada hiçbir şey yokken bile karşıma milli sporcu fotoğrafı düşünce bir anda hüzünleniyorum. Yüksek ihtimalle Ali’yle aramızda geçen bu konuşmadan ve devamında okuduğum şeylerden ötürü. Madalya alan, alamayan, başta elenen, sonda elenen, umarım hepsi o kadar mutlu ve tatmin olurlar ki hayatlarını buna adadıklarına bir an bile pişman olmazlar hiç. Upuzun ömürleri olsun umarım, izninizle ben ağlamaya gidiyorum.
46 notes · View notes
ehilal · 3 months
Text
#açlıkoyunları 7.gün
Bugün günlerden diyetisyen kontrol günü. Bir haftalık diyet yolculuğunu neredeyse sıfır hata ile tamamlayıp gururla diyetisyenin yolunu tuttum. Kaybedilen kilo 2. Güzel, temiz. Spor yapmadan hareket etmeden verdiğim iki kilo gayet mutlu etti beni. Yüzme ve yürüyüşü de eklersek çok güzel sonuçlarla ilerleyeceğime inanıyorum. Yüzlerce kez diyet yapmayı denemiş ve pes etmiş biri olarak beni eskiden de tanıyan diyetisyenimin 'bu defa sizi bir başka gördüm' demesi de bir miktar gaz verdi.
Diyetisyen çıkışı polis çevirmesi ile karşılaştım. Öyle bir noktadaydı ki beni çevirmediler ama çevirmeden çıkamadım. Hazır girmişken devam et dedim kendime özgüvenle. Kadın bir polisin önünde durdum. Daha camı açar açmaz bir samimiyet, komiklik hissettim. Kadın ehliyet demeden 'ay bir insana kızıl saç bu kadar mı yakışır' dedi. Kız bütün çevirmeler böyle olsa keşke. Sonra ehliyetimi bulamayıp stres oldum. Anlayıp sorunca ben yeniyim de dedim. Kadın 'ay ben de yeniyim' demez mi... Sonrası gülüşmeler. TC den bakalım isterseniz dedim. Sitcom tadında ilerledi sohbet. Kadın hem beni çok beğendi üstüne dört isimden oluşan ismimi havalı buldu ve beni saldı. İlk kez bir polis diyaloğundan keyifle ayrıldım.
Günün geri kalanını özbakım günü ilan ediyor, manikür pedikürün kollarına kendimi bırakıyorum.
İygünler.
2 notes · View notes
ciddilibirdeli · 1 year
Text
bugün günlerden hadi spor yapalım
3 notes · View notes
Text
Bugün günlerden haftalık nakit iade🎁
Geçtiğimiz hafta içersinde bonus almadığınız spor yatırım kayıplarınız için⚽️
Yarın 23:59'a kadar haftalık nakit iadelerinizi talep etmeyi unutmayın❗️
Tumblr media
1 note · View note
halil-caglar · 4 days
Text
Sıfırdan Başlayarak 2025'te İnternetten Nasıl Tam Zamanlı Gelir Elde Ettim?
Tumblr media
Instagram’dan Satış Yapın
Bildiğiniz gibi Instagram artık pek çok kişi için sosyal kazandıran bir platform oldu. Hem keyifli hem de kârlı bir iş olarak karşımıza çıkan Instagram’dan satış, haftada bin lira getiri için rahatlıkla tercih edilebilir.
Popüler bir e-ticaret kanalı haline gelen platform, canlı yayın ve reels videoları gibi birçok özellikle satıcılara destek de oluyor. Buradan hem markalarla anlaşarak satış yapabilir hem el işi ürünler satabilir hem de farklı satıcılarla anlaşarak kuracağınız ortaklıklardan faydalanabilirsiniz.
Instagram’ın Creators sayfasında açıkladığı para kazanma detaylarına bakarsanız, burada topluluğunuz için yaptığınız çalışmalardan, favori markalarınızla ortaklıklardan ve bonuslardan kazanç elde edilebildiğini görürsünüz.
Saç ve Makyaj Yapmayı Öğrenin
Son yıllarda kadınların dış görünüşe daha çok önem verdiğini görüyoruz. Gerek kozmetik dünyasının gelişmesi gerekse güzellik sektörünün patlaması, saç ve makyajı ön plana çıkardı. Dolayısıyla yıldan yıla kuaföre gitme, sadece düğünlerde saç-makyaj yaptırma durumu tarih oldu.
Benzer şekilde demode saçlar ya da makyajlar da rafa kalktı. Özel günlerden günlük hayata birçok kadın, bu ihtiyaçları için takip ettiği ya da etrafından duyduğu isimlere başvuruyor.
Siz de bu alanda kendinizi geliştirerek ekstra gelir elde edebilirsiniz. Özellikle makyaj konusunda gerekli eğitimleri alır ve kendinizi geliştirebilirseniz, bu alandan haftalık en az bin lira para kazanmanız garantidir.
Bilgilerinizi Satın & Özel Ders Verin!
Uzman olduğunuz konularda ders vererek iyi bir gelir elde edileceğini zaten biliyorsunuz. Özellikle bilgisayar, yabancı dil, resim, müzik gibi konularda saatlik ücretlendirilen özel dersler, uzmanlarını zengin ediyor.
Sizin de uzmanlık alanınız varsa saatlik ücreti bazen 500’ü aşabilen özel derslerle haftada bin lirayı rahatlıkla kazanabilirsiniz. Ancak bugün, özel ders ya da eğitim vermek için lisans mezuniyeti aranmayan birçok alanın olduğu da biliyor.
Daha doğrusu örgün eğitim dışında insanların hobi ya da kendini geliştirme gibi farklı amaçlarla aldıkları kurslar var. Öğrenmenin pandemiyle birlikte online ortama daha çok kayması, hem eğitmenler hem de kursiyerler için fırsat yarattı.
Örneğin 180’i aşkın ülkeden öğrenci ve eğitmenin bulunduğu platform Udemy’de kategorilere baktığınızda tasarımdan fotoğrafa yaşam tarzından yemek yapmaya birçok alternatife rastlarsınız.
Yani örgü örmek, ekmek pişirmek, tamirat, satranç ve daha onlarca alanın olduğu platformlarda eğitmenlik yapmayı düşünebilirsiniz.
Kişisel Antrenörlük Yapın
Spor salonuna girip, rutin bir programa dahil olmak artık pek tercih edilmiyor. Bunun yerine kişisel antrenörlerle kişiye özel çalışma programları dikkat çekiyor. Kişisel antrenörlük yapacak kadar uzmanlığınız varsa bu işle rahatlıkla ek kazanç sağlayabilirsiniz.
Ancak uzmanlığınız olmasa bile kendinize yatırım yaparak kişisel antrenörlük yolunda eğitim almaya başlayabilirsiniz. Sonuçta harcayacağınız emek ve zamanın karşılığını fazlasıyla alabileceğiniz bir işe yatırım yapacaksınız.
Bugün insanlar, daha sağlıklı olmak veya fit bir vücuda kavuşmak için yüksek ücretler ödemekten çekinmiyorlar. Siz de bu durumdan yararlanarak kazancınızı artırabilirsiniz.
Host Olun! Evcil Hayvan Bakıcılığını Deneyin
Evcil hayvan sektörü, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla büyürken alandan yeni para kazanma yolları ortaya çıkıyor. Evcil hayvan bakıcılığı da sektörün yarattığı iş kollarından bir tanesi.
Evinden ayrılmak durumunda kalan pek çok kişi, evcil hayvanlarının bakımını üstlenecek kişilerden yardım alıyor. Burada da host’lar devreye giriyor.
Örneğin Türkiye’nin evcil hayvan platformu PetSurfer, evcil hayvan sahipleriyle (surfer) evcil hayvan bakıcılarını yani host’ları buluşturuyor. Bazıları bakımı kendi evinde verirken bazıları da pet sahibinin evini ziyaret ederek bakım hizmeti veriyor.
Sistemin nasıl çalıştığını siteden detaylıca incelerseniz, bu işten haftalık bin lira kazanç elde edebileceğinizi görürsünüz. Aynı zamanda evcil hayvan bakımı hizmeti verdiğinizi duyurabileceğiniz farklı platformları da inceleyebilirsiniz.
Freelance İşlere Yönelin
Upwork, Fiverr ve Freelancer gibi platformlar aracılığıyla ekstra para kazanma yolları bulun. Giderek popüler hale gelen bu siteler; yazma, programlama, tasarım, pazarlama, veri girişi gibi çeşitli serbest işler yapma fırsatları sunar.
Örneğin ikinci bir diliniz mi var? Çeviri ya da makale işlerine yoğunlaşabilirsiniz. Excel işlerinde mi iyisiniz? Vakti olmayanlar ya da Excel’de iyi olmayanlar için hizmet verebilirsiniz.
Freelancer’ların dileyenlere rahatlıkla ulaştığı ve güvenilir hizmetler sunduğu platformlarda, 1000 lira kazanabilirsiniz.
Web Sitelerini ve Uygulamaları Test Edin
Teknoloji çağının nimetleri arasında bu para kazanma yolu da var. Evet, online para kazanma yöntemleri arasında yer alan başka bir yolu da UserTesting.com gibi sitelerdir.
Bu platformlar aracılığıyla belirli web sitelerinin ve uygulamaların ne kadar iyi çalıştığına ya da çalışmadığına ilişkin düşünceleriniz için para alırsınız. Elbette, kabul edilmek için kısa bir testi tamamlamanız gerekecek, çünkü sahip olduğunuz teknoloji donanımını ölçecekler.
Bununla birlikte yapmanız için size örnek bir test sunabilirler. Ardından seviyenize uygun olarak testler gönderilir ve ödemeniz de buna bağlı belirlenir.
Blogunuzdan veya Youtube Kanalınızdan Reklam Geliri Elde Edin
Videolarınızı paraya ya da sürekli bir gelir akışına dönüştürmeye ne dersiniz? YouTube videolarınız veya blog gönderileriniz büyük bir kitle çekiyorsa, reklamcılıktan 1000 lira para kazanmanız pekala mümkün.
YouTube, YouTube İş Ortağı Programı’na başvurmak için referans olarak 1000 aboneyi belirler. Ardından YouTube İş Ortakları, reklam gelirinden pay alma gibi para kazandıran özelliklere erişim elde eder.
Potansiyel kazanmak için blogunuza veya web sitenize alakalı reklamlar koymak üzere Google’ın YouTube’daki aynı reklam platformu olan AdSense’i de kullanabilirsiniz.
Peki, para kazanmak için YouTube’da kaç görüntüleme gerekir?
Video görüntüleme başına ödeme almazsınız. Bunun yerine, birisi videonuzda gösterilen bir reklamı izlediğinde veya tıkladığında size ödeme yapılır.
Kişiye Özel Ürünler Satın
1000 TL param var ne yapmalıyım diyorsanız, kişiye özel ürünlere ufaktan giriş yapabilirsiniz. Ürün geliştirme, para kazanmanın en kolay yolu değildir, ancak genellikle en ödüllendirici olanıdır ve beklediğiniz kadar zor olmayabilir.
Özel ürünler; mücevherler, giyim ve ev dekoru alanında popülerdir. Ancak sıfırdan bir şeyler yaptığınız hemen hemen her sektöre genişler. Sağlık ve güzelliği ele alalım. Güzellik ve kişisel bakım sektörünün 2025 yılına kadar 716 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Bu kategoride birçok seçeneğiniz var. Mesela cilt bakımı, kozmetik, saç bakımı, kokular, vegan ürünler ve daha fazlasını satabilirsiniz. Pazar talebini değerlendirmek ve trendleri takip etmek, yapılacak ve satılacak popüler şeyler bulmaya başlamak için harika bir yerdir. Siz de detaylı araştırma ve hedefleyeceğiniz kitlenin özelliklerini düşünerek işe başlayabilirsiniz.
Sanal Asistanlık Yapın
Günümüz olanakları sayesinde 100 TL’yi 1000 TL yapmak oldukça kolay. Örneğin sanal asistanlık. Yüksek düzeyde beceri gerektirmeyen bu işte Udemy gibi platformlar aracılığıyla 100 lira gibi küçük bir ücret karşılığında uzmanlaşabilirsiniz. Ardından yapmanız gereken freelancer platformlarına kayıt olarak asiste edeceğiniz kişinin size ulaşmasını beklemek.
Sonuçta internete taşınan çok sayıda işletme ile sanal asistanlara olan talep giderek artıyor. Peki, sanal asistanlar tam olarak ne yapıyor? Görev alanı genişleyebilecek sanal asistanların yaptıkları başlıca işlere örneklere görselde yer verdik.
0 notes
cahiliyedoktoru · 5 months
Text
Kişisel Gelişim kadar toksik bir şey bilmiyorum. Bizi her türlü sorunun, parçası olduğumuz sistemde değil de hep kendimizde olduğu inancına zorlayan bir zorbalıkla karşı karşıyayız. Sanki bizden başka herkes hayatında herşeyi yoluna koymuş, yaşamın anlamını bulmuş, bütün görevlerini tıkır tıkır yerine getiriyor, bunu yaparken de zamanını en iyi şekilde kullanıyor, sağlıklı besleniyor, spor yapıyor, iş hayatında ve özel hayatında bütün insani ilişkilerini başarıyla yürütüyor, her sabah müthiş bir enerji, yeni fikirler ve pozitif bir bakış açısı ile yaşamı kucaklamaya hazır olarak uyanıyor.
Bi dakika ya. Sanki kendimi tarif ettim farkında olmadan 😁
Şaka bir yana, kanmayın efendim bu modern dünyanın iliizyonist tüccarlarına! El yordamıyla yolumuzu bulmaya çalıştığımız bu hayatta herşey bizler tecrübe edelim diye var. Şükürkâr ve mutlu Müslüman, varlığı ve kişilığini tümüyle ve olduğu gibi kabul eden, ıslah edilmesi gereken yönlerini değiştirmeye çabalarken de kendisinden ihtiyacı olan sabır ve şefkati esirgemeyendir. Zira mükemmel yoktur. Bazı günler bazı günlerden daha iyi hissettirebilir. Bu kabz ve bast halleri arasındaki say, dualite ile yaşamak zorunda olan insan habitatının önemli gerekliliğidir.. Size kendinizi natamam hissettirecek sahte rehberlerden yüzünüzü çevirip Rabbimiz SWT nin bize tayin ettiği yegane rehbere güvenin. (SAV)
Yolun sonundan geriye doğru kendi biricik hikayelerimize baktığımızda "gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır" diyebiliyor muyuz ve yaşamın genel ortalamasını aldığımızda sirat-ı müstakim üzere olduğumuzu düşünüp gülümseyebiliyor muyuz biz ona bakalım.
1 note · View note
elazigsurmanset · 9 months
Text
Yeni Yılda Yeni Bir Sayfa Açın
Tumblr media
Yeni Yılda Yeni Umutlar…Yılbaşı sadece bir tarih değişikliği değil, aynı zamanda birçok kişi için yenilenme ve motivasyonun arttığı bir zaman dilimidir. Haydi sizde yeni yılda yeni bir sayfa açın! Yeni yılın bazıları için bitiş bazıları için başlangıç anlamına gelebildiğini ve yeni başlangıçların yaşamın hızla akışını ve değişimi hatırlattığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Klinik Psikolog Ezgi Dokuzlu Tezel, “İnsanların kendilerine yeni hedefler koymaları, geçmişte yapamadıklarını bu kez başarmak için yeni bir enerjiyle harekete geçmeleri için motivasyon kaynağı olabilir. Elbette yılbaşının yaşamımız için sıradan günlerden farkı yok fakat yeni bir döneme yeni bir yıla geçiş zihnimizde yeni kararları değerlendirmemizi, kendi duygu ve düşüncelerimizi gözden geçirmemizi, sevdiklerimizle beraber olmayı kutlamaya fırsat sağlar. Ailemizle ve sevdiklerimizle zaman geçirmek, ilişkilerimizi gözden geçirmek ve sosyal desteklerimizi güçlendirmek için de güzel bir zaman yeni yıl. Bu sayede duygusal olarak daha iyi hissedebilir ve günlük hayatın stresinden bir nebze olsun uzaklaşabiliriz” dedi.
Yeni Bir Alışkan Canlılık Verir
Yılın ilk günlerinde hayatla ilgili pek çok yeni kararlar alma ihtiyacı hissedilebilir. Yeni başlangıçlar için yeni yılın harika bir zaman olduğunu fakat rutine geri dönüldüğünde başlangıçta olan motivasyonun kaybolabildiğini hatırlatan Uzm. Klinik Psk. Ezgi Dokuzlu Tezel, “Yılın ilk günlerinde hevesli olabilir ve zamanla hayat rutinimize yeniden yoğunlaştığımızda o çok istediğimiz amaçlarımızdan uzaklaşabiliriz. Sağlıklı beslenmek, spor yapmak, yeni bir hobi, bir dil öğrenmek, daha çok çalışmak, yeni yerler görmek, düzenli yaşamak gibi kendimizi geliştirmek için belirlediğimiz hedeflerimiz olabilir. Ancak, bu kararları başlatmak ve sürdürmek her zaman kolay olmaz. Örneğin, bir koşucu yeni yıla ‘her gün koşacağım’ kararıyla başlayabilir. İlk hafta her gün sabah erken kalkıp parkta koşarken, bu yeni alışkanlık ona enerji ve canlılık verir. Ancak zamanla motivasyon azalabilir ve yataktan çıkmak zorlaşabilir. İşte burada, bu koşucunun küçük, ölçülebilir hedefler belirlemesi ve her koşu sonrası kendini ödüllendirmesi önem kazanır. Belki de her 10 koşudan sonra sevdiği bir restoranda yemek yemek, her 10 koşudan sonra dinlenme aralığı koymak gibi hedefler belirlenebilir” dedi.
Hedeflere adım adım ilerlenmeli
Hedeflerin adım adım, aşama aşama devam etmesinin sürdürülebilir motivasyon için küçümsenmemesi gereken önemli bir nokta olduğunu vurgulayan Tezel, “Bu nedenle, küçük ve gerçekçi hedefler belirlemek, işleri adım adım yapmak hem karamsarlığa kapılmamak hem de başarıya ulaşmak için büyük önem taşıyor. Önemli olan büyük hedeflere ulaşmak için sabırlı olmak ve küçük başarılarımızla kendimizi takdir etmek” şeklinde konuştu.
Ezgi Dokuzlu Tezel, yeni yıla girerken 4 önemli bilgi paylaştı:
-Kendimize iyi davranarak başarılarımızı küçümsemeden, başkalarıyla rekabet içine girmeden ve kendimizi mevcut halimizle kabul edip yapılması gerekenlere odaklanmalıyız. Daha huzurlu ve sağlıklı hissetmek, isteklerimize daha hızlı yaklaşmak için yeni yılda hedeflerimiz kendi hayallerimiz, rekabetimiz yalnızca kendimizle olmalı. -Yeni bir yıla girerken, geçmiş dönemleri gözden geçirmek ve bu süreçten dersler çıkarmak önemli. Kendinize, geçen zaman içinde hedeflerinize ne kadar yaklaştığınızı, hangi başarıları ve zorlukları yaşadığınızı sorun ve yanıtlarınızı bir yere yazın. -Hataların kaçınılmaz olduğunu ve mükemmelliğin ulaşılamaz bir hedef olabileceğini unutmayın. -Hedeflerinize ulaşırken nasıl hissettiğinizi sorgulayın. Zaman içinde hedeflerimiz ve duygularımız değişebilir, bu değişiklikleri kabullenmek ve uyum sağlamak, yolculuğunuzun bir parçasıdır. Bu süreç, sizi yeni yılda daha sağlam ve bilinçli adımlar atmaya hazırlayacak, geleceğinizi şekillendirmenizde size rehberlik eder.   Read the full article
0 notes
philosophelli · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
kargo teslim etmek için evden çıktığım nadir günlerden biri. tişört giymediğim için de pişman oldum öyle bir sıcaklık. telefonla konuşurken de bu şehre taşınalı iki ay bile olmadığını farkettim halbuki bana beş ay geçti gibi gelmişti. spor da yapmıyorum iki haftadır. olumsuz düşünceler yağmur misali tek bir damlasının ardından gerisi geliyor. hâlime şükretmeli ve dünyadaki bu zulmün durması için dua etmeliyim. Allah vatanımızı milletimizi her türlü düşman işgalinden korusun, savaş yüzü görmeden, özgür bir ülke olarak nice 100 yıllara erdirsin. amin.
0 notes
sporgunlugu · 1 year
Text
SEZARIN HAKKI SEZARA
Ses, deneme, bir, ki, üç...
Bugün havuza gireceğim için mutluydum ama iptal oldu. Bana bu havuz sözü veren arkadaşlarım havuzu telafi etmek için bir dereye sonrasında da bir kaynak suyunun açık havuzuna götürdüler. Dere de kaynak suyu da buz gibiydi. Ama ikisinde de yüzebildiğim kadar ki hareket alanı çok kısıtlıydı, yüzdüm. Spor namına pek dolu bir gün geçiremedim. Bunun yerine soğuk su meditasyonu yaptım diyebilirim. Kısmen de olsa yüzmek iyi geldi. Genel olarak sporla acısını çıkarmak istediğim günlerden birisini daha yaşadım diyebilirim.
Tatilimin bitmesine iki gün kaldı. Cumartesi akşamı dönüş. Pazar sabahı İstanbul'a varış. İlk gün dinlenme ikinci gün kesinlikle genel bir ısınma antrenmanı planlıyorum. En son kaldırabildiğim ağırlıkları kaldıramaycağımı biliyorum o yüzden hedefim ortalama bir şeylerle başlamak. İlk hafta tüm bölgeleri ortalama bir şeyler yaparak geçireceğim.
Tüm bu vicdan azaplarım yine de tatilimin tadını kaçırmıyor. Ne yapıyorsan en azından onun hakkını vermek lazım. Ben de şu anda bunun hakkını vermekle meşgulüm.
0 notes
ladysahs · 5 years
Text
Günlerden spoR🏃🏼‍♀️💪🏻
undefined
youtube
1 note · View note
elisaa-suu · 3 years
Text
BİRTANEM SÖYLE CANIM NE İSTERSEN İSTE BENDEN 💛❤️💛❤️
151 notes · View notes
bbetweenthebarss · 5 years
Text
Tumblr media
6 notes · View notes
reiralea · 3 years
Text
Gri Ceket
(Gerçek yaşam öyküsüdür.)
Günlerden bir gün koyu renkliler bir araya gelmişler ve dünyada yaşamaya karar vermişler. Birlikte güzel anılar biriktirmişler. Ama yeryüzünde o kadar çok zaman geçirmişler ki ilk günkü temizliklerini yitirmişler. Kendilerinden olmayanı ayırmaya başlamışlar. Siyahlar bir cephe oluşturmuş, griyi bile dışlamışlar. Ama gri duruşunu hiç bozmamış. Siyahı da beyazı da anlamış, hatta rengarenk olmayı seçenleri bile... Buna rağmen o herkes tarafından dışlanmış.
Gri bir ceket varmış. Atalarının inancını yaşatmaya devam etmiş. O kendi yerini bilse bile azınlıkta olduğu için ve kendi haklarını gerektiği gibi yaşayamadığı için siyahların arasına katılmış. Başta kimse onu yanlarında istememiş. Siyahların temizlenme zamanı gelmiş. Hepsi korku içindeymiş ama en çok da siyah spor çorabı korkuyormuş. İçerisi kalabalık ve karanlıkmış. Sesini duyuramıyormuş. Gri ceket küçük spor çorabına fısıldamış: "Hey, ufaklık! Tüm bu kargaşa bitene kadar benim cebimde saklanabilirsin. Ben seni korurum." Siyah spor çorabı, bu teklif karşısında biraz kararsız kalmış. Sonra kendini mahçup hissederek Gri ceketin teklifini kabul etmiş. Kendini o cepte güvende hissettikten sonra Gri ceketten özür dilemiş. Bugüne kadar seni hiç dinlemedik, hep dışladık ama bundan sonrasında senin bu iyiliğini herkese anlatacağım demiş. Gri ceket ise yalnızca gülümsemiş.
Son.
22 notes · View notes
bloglovee · 3 years
Text
Günlerden spor yapma 🥰
2 notes · View notes
Note
Selaaam uzun zamandır yazmıyorum bilmem hatırlar mısın, ben şu ileti atmayı falan bilmeyen. Nasılsın neler yapıyorsun merak ettim, uzun zamandır sayfama düşmüyorsun. İnsan bir blogun eksikliğini ve kimsesizliğini de hissedebilirmiş. Beni soracaksın, belki sor diye yazıyorum bilmiyorum. İyi miyim kötü müyüm anlayamıyorum ki. Bir şeyler oluyor yaşanıyor bitiyor ve ben bilmiyorum yol nereye gidiyor. Bana nasıl gelirse ben de öyle gidiyorum. Garip hisler ve telaşlar içerisindeyim. Bir insanı çok seviyorum ve ondan şüphe etmekten korkuyorum. Şüphe... berbat bir şey. Bir kez ve iğne deliği kadar bile hissetsem ondan kurtulamıyorum. Öyle işte daha bir sürü his, duygu... Biraz da sen anlatır mısın. En son cevap verdiğinde bir kız vardı ve bildirimleri kapatmıştın cevaplarından korktuğun için. Umarım dönersin, dönemezsen canın sağ olsun, öpüyorum. Ve geçmiş bayramın sağlık getirsin.
merhaba.. normal bir sekilde yasayip gidiyorum, spor salonlari yine acilmadi.. parklarda antreman yapmaya devam ediyorum. onun haricinde erik yiyorum bol bol.. ekstra hiçbir olay yok.. o kız ile arkadasız. duygu falan kalmadi aranizda, iyi dostuz cok iyi dost hatta. tesekkür ederim sorduğun için :) bayramımız kutlu olsun :) umarım günlerin geçmiş günlerden çok daha iyi olur.. ve umarım yeni günler geçmiş günleri aratmaz...
3 notes · View notes
serco · 4 years
Text
Renksiz Bir Gece
Gri kıyafetlerini çıkardı, saate baktı, 02.15. Gecenin karanlığına keskin gözleriyle bir bakış attıktan sonra kırmızı dudakları “Hep aynı renksiz bir gece” dedi. Sokak lambalarından biri o sırada yanıp sönmeye başladı, aldırış etmedi. Nitekim geceleri dışarıda olmak, onun için dertlerini hatırladığı insanlara “Artık konuşmak istemiyorum” cümlesini hatırlatıyordu, zaman zaman siyaha bürünen zaman zaman aydınlığın simgesi olan beyaz zihnine. Bir bar taburesiydi aradığı diğer türlüsü ağzı ağır içki kokan, tanımak istemediği terli erkekler demekti, hem barmen çok soru da sormazdı, tek sorusu “Ne içersin?” olurdu hem bu durum ona daha anlamlı geliyordu nedeni ise cevaplar, sorular gibi benzerdi “Aynısından.” Kimi zaman tüm gözler onun üzerinde olmalıydı kimi zaman ise sığındığı çatırtı sesler çıkaran ahşap evinde dinlendirmek isterdi, rimeli akmış gözlerini. Yine o günlerden biriydi hem yorgundu, hem de bir anlam arıyordu. Sahi ne yapabilirdi ki? Hindistan’a gidip yeni bir yaşam mı kursaydı? Ya da gerekliliklerden bir sefer olsun vaz mı geçseydi? O her zaman birilerinin dillerini susturarak, kimi zaman kanatarak ulaştı amacına. Belirsizlik olarak tanımladığı geleceğe, ayrı bir ev, geceleri karanlıktan korktuğu için açık bir ışık, istediği saatte uzun köpüklü bir banyo, kimi zaman da şok etkisi yaratacak altında dakikalarca ağladığı buz gibi bir duş, bırakabildi. Bugün ise bir farklılık oldu onun için soğuk yağmur damlalarının altında kıyafetleriyle yakalandı gözyaşlarına, hiç acele etmedi, sokağın ortasına geçti etrafında döndü ve ilk defa gözlerini dikmiş yaratıkları –insanları- önemsememeye başladığı inancına vardı.
Onun yaşamı maskelerin ardındakileri merak etmekle geçti. Kimisine maskelerini kullanmadan el uzattı, kimisi için ise hiç indirmedi. Hem ağırdı. Herkesin taktığı plastik ve arkadan lastikle bağlanan maskelere sahip değildi. Lastiklerini kendisi koparmadı, birileri kesmiş olacak ki yerine yenisini takmayı düşünmedi, yeni bir maske aldı, demirden. Ardını görmek isteyenler ağır kesici aletlerle indirmeye çalıştı maskeyi halbuki o şifrenin önemsenmekten ibaret olduğunu biliyordu. Damlalardan kurtuldu artık eve geldi. Islak saçlarıyla yatağına uzandı, aynı keskin bakış, ne yaparsa yapsın çıkmayan, susmaktan pütürleşmiş kalıcı ruj aynı şeyi fısıldadı yanıp sönmekte olan sokak lambasına “Renksiz bir gece.” Işık söndü, “Sonunda sen de tükendin.” dedi. “Eveeett bisse renksiss gece derseniss, söneriss.” diye bir fısıltı geldi kulağına, bir hışımla arkasını döndü, kimse yoktu, çatırtılar iyice zihnini bulandırdı, yoldan geçen bir kedinin geceyi yaran sesi kalp atışlarını hiç bu kadar hızlandırmamıştı. Tekrar pencereye doğru yöneldi, sokak lambası karanlığı içine çekiyordu, tekrar nemli yatağına uzandı ve dış ses konuştu:
-İyice delirdim!
On saniye kadar hiçbir şey duymadı, tiz bir ses kulaklarında yankılanıyordu. Yatağında tepinmeye başladı, bir sağa bir sola dönüyor, dizlerini kontrol edemiyordu. Duvarları daha sert yumrukladı ses duymuyordu, elleri soyuldu “Sağır oldum” dedi. Duymadı. Tekrar pencerenin önüne koştu, sokak lambası yanıp sönüyordu, çığlık attı, sesini duydu. Tek uğraşı atletinin içindeki beyaz kılları yolmak olan, karşı apartmanda sarı loş ışıkta oturup spor haberlerinin karşısında uyuklayan ve 50’li yaşların başında olan Leo’nun da dikkatini çekti. Kimseyi görmedi, perdeyi çekti. Tekrar duyduğuna inanamıyordu saate baktı, 02.38. Her zaman gittiği bara gitmeye karar verdi, bir an önce buradan çıkmalıydı artık. Peki ya lambayı nasıl atlatacaktı? Zaman zaman içine çekmek istediği iki üç dumanı dışarı vermek için kullandığı ve güvercin pislikleriyle dolu arka balkonundan atlamayı düşündü, peki ya eve nasıl girecekti? Sabaha kadar dışarıda olmaya karar verdi hem Robert onunla otururdu. İhtiyacı olan tek şey latin müzikleri eşliğinde tek başına dans etmek, nemli saçlarını savurarak güne merhaba demekti.
Oxford’un Alfreed Sokağına attı kendini. Oradaki sokak lambaları geceyi aydınlatmıyordu. Bir an önce Robert’ı görmek istiyor, onun o alışık olduğu sorularının peşine düştüğünü fark ediyordu. Bir yandan da onda bir farklılık görmek istiyor, bir nevi ilk kez rutini kırmak istiyordu. Acaba onu bu denli görmek istemesinin sebebi neydi? Kendisi gibi olduğunu düşündüğü için miydi, yoksa başka sebepler mi buna neden oluyordu, emin olamadı. Durdu. Oxford şehri çoktan uyuyor, rüyalarını hatırlamak üzere olan insanların nefes seslerini duyduğu kanısına varıyordu. Her nedense daha iyi duyabildiğini, rüzgarın bile ona zaman zaman ulaşmak için çaba sarfettiğini hissetti. Alfreed Sokağının sonuna geldi, saatine baktı, 03.12. El ele tutuşan iki kadını gördü, gülümsedi aklına ön yargıya sahip olmayan aydınlık zihni geldi ardından karanlık tarafa geçti zorla evlendirilen kadınlar, öldürülen lezbiyen sevgililer… Hem bir şey yapmalıydı, konu erkeklerin yaptıkları karşısında kayıtsız kalmak değildi, bir nevi adalet arıyordu, hem bu adalet birinden kendisinin yapamayacağı bir şeyi istemek olmamalıydı. Bir yandan da sokak lambalarını dikkatlice süzüyor, yanıp sönen bir lamba görmemek için adeta yarasa sürüsünden korkuyormuşçasına saklanmaya çalışıyordu. Kendisini bir şekilde The Bear Tavern barına attı, Robert kendisini hemen fark etti, hem zaten bu saatlerde bu şehrin barlarında pek insan göremezdiniz. Eliyle buyur işareti yaptıktan sonra her barmenin yaptığı gibi duruladığı bezi geniş omuzlarına attı.
 Robert: Ne içersin? (ilgisiz bir ifadeyle)
Rojo: Aynısından. (umursamaz bir tavır takınmak istercesine)
Robert, her seferinde aynı cevabı almanın derinliğinde yatan bir nesnenin varlığından haberdardı, nitekim ne zaman o kuyunun içerisine ışık tutsa orada bir şeyin canlanmak üzere olduğunu görüyor, kimi zaman da nesneye dair bir iz bulamıyordu. Robert tezgahın altında buzun içerisinde soğuk damlalara bulanmış bordeaux marka şarabını çıkardı:
Robert: Bugün sana kadeh yok. Nasılsa hepsini içiyorsun.
Rojo: Haklısın bence de (Böyle bir cümle beklemiyor, tam aksine onunla var olan paslanmış zincirlerinden birini değiştirmek istercesine bir hareket bekliyordu).
Rojo: Sen neler yapıyorsun?
Robert: Neyi?
Rojo: Yani hayatta. Barmenlik dışında…
Robert: Ne diyeceğim, şu kadehi sen alsan.
Rojo: Neden? (Bozulmadığını fark ettirmemeye çalışan bir ifadeyle)
Robert: Kadeh sende kalınca çok soru sormuyorsun da ondan.
Rojo: Anladım (Robert’ın da onunla konuşmak istediğini hissetti bir an nefesi ona böyle hissettiriyordu).
Robert: Sana bir şey sor… (BAM!)
Robert cümlesini tamamlayamadan içeriye 5 fötr şapkalı adam çoktan girmişti, etrafı kısa süreliğine kolaçan ettikten sonra uzun pardösülerinin altında gizledikleri tüfekleri ortaya çıkarmaları uzun sürmedi. Öndekilerden biri tüfeği havaya kaldırıp tetiğe çoktan basmıştı. O sırada ortaya çıkan bir kaçışmanın yarattığı toz havada süzülüyor, ışıkların yarattığı etkiyle sanki oradan geçen ışınlanıp kurtulacakmış gibi bir izlenim yaratıyordu. Robert, Rojo’nun omuzlarından tuttu ve onu bar tezgahının arkasına çekmeyi başardı.
Rojo: Kim bunlar?!
Robert: Barın sahibi için geldiler. Sessiz ol.
 Rojo’nun iç sesi konuşur:
-Şimdi tam zamanı değil mi, bir şeyleri düzeltmenin Rojo? Şimdiye kadar bazı durumların yolunda gitmediğini ikimiz de biliyoruz aziz dostum. Sus! Devam et Rojo. İlk kez ona hak veriyorum, Rojo. İkimiz de aynı noktadayız, gün geçtikçe ağır maskenin ardında mimiklerini kontrol edemeyen, hareket edemeyen bir mahluka dönüştün. Hadi fısılda cümleyi biliyorsun... Hayıııır!!!! Eveeett!!!! Beni daha fazla zorlama! Bırak ışıklar yardım etsin, karanlığını aydınlatsın! Ama seni kaybedeceğim? Evet, söyle cümleyi!
Bu sırada fötr şapka takan adamlardan biri şunları söylüyordu:
-Robeeeeeeertttt hadi ortaya çık, seni her gün aynı yırtık tişörtü giyen sünepe! Hadi ama! Bana patronunu getir. Sürekli aynı Amerikan filmlerini oynamayalım, sıkılmadık mı?
İç ses bitti, Robert tam o sırada cevap verecekti ki Rojo onun tişörtünün yırtık tarafını iyice genişletti. Eliyle sus işareti yaptı. Robert o sırada Rojo’nun elinde kendisini görebilecek kadar saf bir bıçak gördü.
Rojo: Renksiz bir gece…
Barın içi zifiri karanlığa kavuşuyor ve bir makinistin tünelden geçmek üzere hissettiği belirsiz bir siyaha bürünüyordu. Şapkalılar şoka girmiş halde oldukları yerde donuyor ve zaman ise onlar için oldukça yavaş akıyordu. Ancak ne onlar zamanın ilerleyişinin farkındaydı ne de Rojo kendisine fısıldayacak uğultunun yaklaşmakta olduğunun bilincindeydi.
Işıklar söner, zaman Rojo için yavaştır, görünmez tek bir ışık kütlesi Rojo’nun zihninde:
-Merhaba sönmess ışıkların temsssiliiii, görünmesslerin görünmessiii aydınlık taraf… Konuşma! Suss! Bırakınıss kendinissi! Zihninin derinliklerini yokla sissii buradan çıkaracak harita orada….  
5 saniye sonra…
Robert var olan sessizliğe anlam veremedi başını kaldıracak vakit bulamıyordu, hem Rojo neredeydi! Bardaki diğer insanların da sessizliğine anlam veremiyordu. Başını hafifçe tezgahtan yukarı doğru kaldırdı yerde yatan 5 fötr şapkanın altından süzülen kanları gördü. Ellerini kocaman açılan ağzına götürdü, ayağa kalktı diğer insanları da göremedi. Rojo’yu aramak için tezgahtan sıyrıldı, bulamadı…
5 saniye önce…
Duyamassınıss karanlıkta görürssünüss onlar sissi göremesss sönmez ışıkların yücessssiii. Yavaşşşş hareket etmezssiniss ışık hıssında ilerlersssiniss, unutamassınıss, geç hatırlarssınıss.
Rojo’nun gözleri parladı, başka biri tarafından yönetiliyor gibiydi sanki birisi onu bir silahın ucuna koymuştu da ateşlemiş gibi hareket ediyordu. Fötrlü yüzlere bıçak darbeleri indirdi bardakileri kollarından tuttu ve evlerine götürdü.
Rojo yatağına uzanmış bir halde saatlerce uyumuşçasına uyandı ve uyuyakaldığını düşündü, doğruldu, saate baktı, 04.15. Bir an bir boşluk hissi yaşadığını fark etti ve son 3 saat sanki zihninden silinmiş gibiydi pencereden dışarıya baktı “Hep aynı renksiz bir gece.” Bir aracın uzun farlarını açan ışığa benzer bir görüntü ve duyarlılık zihnini kapladı, yaptıklarını sokak lambalarının gözünden gördü, yere yığıldı, bayıldı. Uyandı, ayağa kalktı başı ağrıyordu hem bu zihnindeki aydınlık da neyin nesiydi? “Neler oluyor?” diyerek odanın içerisinde volta atmaya başladı, saate baktı, 18.42. Sokak lambaları yandı:
-Merhaba sönmess ışıkların temssiliiii, görünmesslerin görünmessiii aydınlık taraf… Sissiinnn haritanıss temssiliniiss. Adaletin tanrıçassıııı Themis’imiss.
Rojo 3 sokak ötede bir kadının eşi tarafından dövülmekte olduğunu ve 5 sokak ileride bir kadının adamın cüzdanını çaldığını gördü. 13 sokak geride bir çocuğun ailesini bulamadığı için çığlık seslerine tanık oldu, 21 sokak geride ise bir taksi şoförü tabancayla tehdit ediliyordu…
Rojo yatağına uzanmış bir halde saatlerce uyumuşçasına uyandı ve uyuyakaldığını düşündü, doğruldu saate baktı, 04.16. Bayıldı. Saate baktı, 18.43. Sokak lambaları yandı.
-Merhaba adaletin tanrıçassıııı Themis’imiss…
1 note · View note