Tumgik
#gulyabani hikayesi
azizhayri · 1 year
Text
Gulyabani
               Hüseyin Rahmi Gürpınar, Türk Edebiyatının en üretken yazarlarından birisidir. Bilmiyorum bu konuda yani hangi yazarımızın kaç roman kaç öykü yazdığı konusunda bir araştırma var mı? (Bu bir rica aynı zamanda bilen varsa yardımcı olabilir mi?- Hüseyin Rahmi ilk başlarda olurdu. Bendeki kaynağa göre 35’i telif roman olmak üzere 70 eser bırakmıştır.(Refik Korkud-Türk Edebiyatında Şairler ve Yazarlar)  Gulyabani bunlardan birisidir.
                Gulyabani sıkılmadan okuyabileceğiniz tatlı bir roman. Yazarımız 1911 Eylülünde tamamlamış. Yani benim hesabıma göre 47 yaşındaymış Kendini yazmaya adadığından beri otuz yıla yakın bir zaman geçmiştir. (1883 yılında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başladığını esas kabul edersek. ) Yani ustalık eseri diyebileceğimiz bir durum. Ve bunu okuduğunuzda anlıyorsunuz. Bu arada hitap ettiği kitlenin halk olduğunu ve herkes tarafından anlaşılmak istendiğini de düşünüyorum. Yani o zamanlar çok çok zayıf olan münevverler için değil de halkın kendisi için yazılmış bir roman.
                Romandan ayrı tutmamız gereken iki mektupla başlıyor kitabımız. Biri okuyucudan yani hanımnineden yazar bir mektup diğeri Yazarımızın bu mektuba verdiği cevap.  Romanın kendisine gelirsek, Munise hanımın başından geçenleri anlattığı bir romandır Gulyabani. İşin aslı eski İstanbul kış eğlencesi diyebileceğimiz ortamda tandır başında anlatılıyor. Yine yazarımızın iddiasına göre yaşanmış bir olay.  Gözlerinizi kapatıp o günlerde yaşadığınızı var saydığınızda bir korku romanı olarak bile kabul edilebilir. Ama genel anlamıyla neşeli bir roman.
                Konu tam olarak doğa üstü olaylardan ve doğa üstü varlıklardan yararlanarak kişileri kandırmanın hikayesi.  (laf aramızda bu hala devam etmiyor mu?) Konuyu hemen hemen herkes bildiği için –ki bunda Süt Kardeşler Filminin ve tabii Ertem Eğilmez’in ve senaryoyu yazan Sadık Şendil’in etkisi çok büyük- spoiler vermek diye bir kaygımızın olduğunu söyleyemeyiz. Yaşlı bir kadının servetini yemek isteyenler gözlerden uzakta bir yerde bir çiftlikte yaşlı bir kadını –Şefika Hanım- delirtmeye çalışmanın öyküsü. Şefika Hanım yalnız değildir. Yanında Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen adlı iki hizmetçi si vardır. Uyanık bir delikanlı…
                Sıkılmadan rahat okunan bir kısa Roman Gulyabani (benim okuduğum İş bankası Kültür yayınları 131 sayfa.) O zamanki İstanbul insanlarını merak ediyorsanız ve hayat tarzları hakkında bilgi almak istiyorsanız mutlaka okumalısınız derim. 
Benim Notum:8/10
Goodreads notu: 4,26/5
1 note · View note
kitap-ruyasi83 · 5 years
Photo
Tumblr media
#okudumbitti Kinley MacGregor || ACININ EFENDİSİ . . #alinti "İyi misin Rowena?" diye sordu Lionel nezaketle. "Evet," dedu Rowena ama idnini duyduğu anda kaşlarını çatan Stryder'dan gözlerini alamadı. "Rowena de Vitry mi?" diye sordu Stryder ve tok sesi ürpermesine neden oldu. En az Rowena'nın onun ismini ilk duyduğu zamanki kadar rahatsız görünüyordu genç adam. "Demek o şarkıları yazan gulyabani sensin." . . #kitapyorumu || Off ağlamak istiyorum. Bu seriyi nasıl paramparça çıkarırlar, ne zorları vardı da sırayı takip etmezler ve bizle ne alıp veremedikleri varda kitaplar hâlâ çıkmaz hiç anlamıyorum. Son zamanlarda okuduğum harika historical kitaplara bir yenisi daha eklendi. (Kılıcın Kardeşliği / MacAllister serisini sırasıyla okuyamasakta çıkan her bir kitabı keyfile okudum. Serinin beşinci kitabı Kılıç efendilerinden Şövalye Stryder ve kardeşlerinin hikayesi en bi sevdiklerimden oldu. Kardeşler kutsal topraklarda yaşadıkları acı dolu yıllardan sonra İngiltere topraklarına dönerler. Kral'ın şampiyonu olan Stryder bir yandan zor durumda olanlara yardım eder bir yandan da kralın turnuvalarında yarışır. Kral Hanry, varlıklı toprakların sahibi Leydi Rowena'nın en kısa sürede evlenmesini emreder. Damat olarakta tabikimsi tek aday Şövalye Stryder'dır. Rowena romantik şarkılar yazıp söyleyen bir ozandır ve ozanlar kadar romantik bir adamla evlenmenin hayalini kurar. Stryder ise evlilik fikrinden çok uzakta kendisini insanları kurtarmaya adayan biridir. Geçmişinde o kadar acı çeken bir karakter ki okurken insanın kalbi cız ediyor. Kitabın içeriğinde dram dolu anlar var ama bir o kadar da keyifli anlar var ki resmen yüzünde kocaman tebessümle okuyorsun. Hele ki başlarda habire Stryder'in kucağına atlama anları aşırı aşırı iyiydi. Sherrilyn ablam yazıyor güzel yazıyor yazmasınada biz layıkıyla okuyamıyoruz o ayrı. . . Sıralamaya takılmamaya çalışın ve çıkan kitaplarını mutlaka okuyun. Aşırı tavsiyemdir. . . #kitap #bookstagram #instagram #kinleymacgregor #reading #mvltsrmsu (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/_kitapruyasi/p/BxDVQGrJv_P/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=uz5g92482wrk
0 notes
technon · 5 years
Text
Otomatik satranç oyunları oldukça popüler hale geldi. Bunlardan en iyi örnek olarak gösterilebilecek oyun ise Tencent’in Chess Rush isimli oyunu gerek çizimleri gerek seslendirmeleri gerekse animasyonlarıyla dikkat çeken Chess Rush hakkında detaylı incelememizi okuyup siz de değerlendirebilirsiniz. Bu yazıda Chess Rush’ı aşağıdaki kriterlere göre değerlendireceğiz;
Genel Tanıtım
Oynanış
Grafikler
Türkçe dil desteği
Fiyat
Genel olarak Chess Rush diğer Auto Chess oyunları gibi kahramanları alıp geliştirmek ve son tura kadar hayatta kalmak üzerine kurulu. Bunu yaparken kendi stratejinizi kurmalısınız. Bunun için kombolar hayati önem taşıyor. Gelin Chess Rush oyununu detaylı inceleyelim.
Chess Rush Genel Tanıtım
Oyunun genel bir hikayesi olmamakla birlikte oyunun arayüzünde sevimli bir asıl kahraman sizin avatarınız oluyor. Bir satranç tahtası önünde maç yapacağı insanları bekleyen bu sevimli avatar maç esnasında da oyun alanının sol alt kısmında bekliyor. Türü açısından bir hikayeye sahip olmayan oyunda ayrıca buna da gerek yok. Genel olarak Chess Rush 8 kişinin bir satranç platformunda savaştığı bir oyun.
Savaşınız otomatik gerçekleştiği için oyun türüne auto chess deniyor. Otomatik olan oyunu elbette oyun esnasında kontrol edemiyorsunuz ama kontrolünüz tur aralarında gerçekleşiyor. Kombonuza uygun kahramanı bulmak ve almak, kahramanlarınızın seviyesini arttırmak hatta yerlerini belirlemek suretiyle dahi strateji kurmak zorundasınız.
  Bir çok kahramanın bulunduğu Chess Rush’ta kahramanlar bir çok sınıfa ayrılmış durumda. Savaşçı, suikastçi, afsuncu, avcı gibi nasıl savaştığını gösterir ayrımın yanında ayrıca okyanuslu, zombi, gulyabani, elf, insan gibi ırkını belirleyen ayrımlar da bulunuyor. Her birinin birbiriyle etkileşimi farklı ve farklı kombolar oluşturup ilginç bir strateji ortaya çıkarabiliyorlar.
Oynanış için bir sonraki sayfaya geçin.
Chess Rush Oynanış
Chess Rush’ta birden fazla oyun modu bulunuyor. Bu modlar temelde aynı ama süreleri değişiyor. Kişi sayıları değişiyor, takım maçı ve benzeri şekilde ayrılıyor. Oynanış olarak başka bir değişiklik yok. Oyunun başında 2 tur yaratıklarla savaşıyorsunuz. Yaratıklar kahramanlara takılabilen eşyalardan düşürüyor. Bunlar karakterinizi daha da güçlendiriyor. Ayrıca bazı turlarda da daha güçlü yaratıklar karşınıza çıkabiliyor. Genelde bu turlar basit şekilde geçilebiliyor ve kahramanınızı daha da geliştirmek için gerekli.
Her tur başında seçmeniz için kahraman listesi açılıyor. Bu listede belirli sayıda kahraman sunuluyor. Listenin altında ise kahramanın nadirlik rengine göre düşme oranların belirtilmiş. Tur ilerledikçe daha nadir kahramanların düşme ihtimali artıyor.
Kahramanlar oyun içi tur başına kazandığınız elmaslarla alınıyor. Yani ne kadar başarılı olursanız o kadar çok elmas kazanıyorsunuz. Elmaslar kahramanları alırken ve kahraman listesini yenilerken kullanılıyor. Bunun yanında oyun alanına atabileceğiniz kahraman sayısını arttırmak için de tecrübe puanı olarak kullanılabiliyor. Bu bilgiler ışığında oyunda bir oyunda 10 seviye olduğunu ve oyun alanına en fazla 10 kahraman atılabildiğini ekleyelim.
Oynanış kısmında belirtilmesi gereken bir diğer husus kombo seçimi yapılabilmesi. Ana menüden hazırlık kısmında ya da oyun içinden kahraman listesinin altında bulunan düzen kısmından hazır kombolar seçebilirsiniz. Bu sayede oyun seçtiğiniz kahraman listesine göre size bildirim veriyor. Seçtiğiniz kahramanlar için “önerilen” ibaresi kahramana ekleniyor. Ayrıca arayüzdeki hazırlık kısmından kendi kombo ve kahraman listenizi yapabilmeniz hatta bunlarında oyuncuların erişilebileceği şekilde olması oldukça iyi.
Oynanış kısmında son olarak kahramanların diziliminden bahsetmek lazım. Önemini vurgulamak için küçük bir örnek verelim. Bir avcı olan insansız hava aracı, çok uzun mesafelerden vuruş yapabiliyor. Bu açıdan bu kartın alanın en alt köşesinde kullanılması oldukça uygundur. Etrafını da doldurmanız buraya kimsenin yanaşamamasını sağlar. Örnek, kaplumbağa düzeni.
Grafikler için bir sonraki sayfaya geçin.
Grafikler
Kuşkusuz oyun konusunda Tencent oldukça başarılı bir şirket. Bu başarılı oyunlardan birisi de Chess Rush. Grafik olarak oldukça üstün. Çizimlerin harika olduğunu söylemek lazım. Bildiğimiz fantastik yaratıkların yanında makinelerin de güzel çizim ve animasyonlarla eklenmiş olması oyunu oldukça renklendirmiş.
Neredeyse bütün Auto Chess oyunlarını (telefonda) oynamış biri olarak en iyi çizimlere sahip oyun olarak Chess Rush’ı gösterebiliriz. Bunun içinde kahraman animasyonları ve genel savaş alanı animasyonları kusursuz denilecek kadar var. En azından bir telefon oyunu için böyle tarif edilebilir.
Tüm bu güzelliklerin yanında bir de harika seslendirmeler eklenmiş. Ambiyans ve anlık efektlerin yanında kahraman konuşmaları da oldukça iyi. Her kahramanın kendine özgü bir seslenişi oyuna eklenmiş ve Chess rush daha da renklenmiş. Bu konuda Chess Rush’a çok az kişi kötü grafiklere sahip diyebilir onlarda beklentiyi biraz düşürmeleri gerekir.
Türkçe Dil Desteği İçin Bir Sonraki Sayfaya Geçin
Türkçe dil desteği
Chess Rush ilk çıktığı zaman elbette Türkçe dil desteği yoktu. Üzerinden çok geçmeden Türkçe dil desteği de oyuna eklendi. Yalnız bu konuda ufak bir geliştirme yapılmalı. Gelin biraz detaya girelim.
Aslına bakarsanız çok fazla dil gerektiren bir oyun değil çünkü okumanız gereken sadece özellikler ve istatistikler var. Yine de daha çok insana hitap etmek için dil desteği oldukça önemli. Türkçe’de çıkışından kısa süre sonra oyuna eklendi. Lakin çeviriler çok mantıklı değildi. Yapılan yanlış ise kahramanların isimlerinin çevrilmesiydi. Aslına bakarsanız “Goblin” için “Gulyabani” demek ne kadar doğru bilemem ya da Türkçe karşılığı tam olarak bu mu emin değilim ama ne iyi ne kötü nötr bir bakış açım var. Kahraman sınıfları ya da isimleri çevrilmese daha iyi olurdu. Örneğin “Evergreen” isminde bir kahraman için “Yemyeşil” çevirisi hoş olmuş ama ne kadar gerekli?
Elbette Türkçe dil desteği konusunda çok fazla yorum yapılamaz, sadece var ya da yok şeklinde söylenebilir. Olması Türkiye ve bu ülkede yaşayan oyuncular için önemli bu açıdan bizden tam puan alacak.
Fiyatla ilgili bilgiler için bir sonraki sayfaya geçiş yapın
Fiyat
Chess Rush bir çok oyun gibi sezon bileti satıyor. Bu bileti alanlar daha çok hediye alabiliyor. Bu parayı ödemeyenler ücretsiz kısımdaki kısıtlı hediyelerden faydalanabiliyor ama adı üstünde hediye. Parayla satın alınabilen tek şeyin kozmetik olduğunu söyleyebilirim. Sizin oyun tarzınızı etkileyecek, sizi ya da karşı tarafı güçlendirecek herhangi bir şey yok.
Oyunda seviye sistemi var. Tecrübe puanını hızlı kasmak için eşyalar da bulunuyor. Bunların satılması ise hiç bir şeye fayda getirmiyor. Zaten oyun içinden de kazanılabilen bu eşyalar sadece daha hızlı seviye almanıza olanak tanıyor. Seviyenin güçle bir alakası olmadığını ekleyelim. Oynadığınız oyunu kazanmanız sizin rankınızı arttırıyor. Bir sonraki oyunda da daha yüksek ranklı oyuncularla karşılaşıyorsunuz yani yine her şey eşit gibi duruyor.
İşin özeti şu ki oyunu indirip kurduğunuz zaman para yatırmak gerekiyor şeklinde kesinlikle bir düşünceniz olmayacak. Oyun içinden kazandığınız altınlarla oyun içi kozmetikleri de alabilirsiniz. Elbette bunlar süreli ve kısıtlı oluyor ama sadece görüntü amaçlı.
Değerlendirmemiz bu kadar. Görsellerle desteklemeye çalıştık. Her açıdan nasıl olduğuna bakıp değerlendirdik. Sizin görüşlerinizi de bekliyoruz.
Chess Rush İnceleme / Tencent’in Auto Chess Oyunu Otomatik satranç oyunları oldukça popüler hale geldi. Bunlardan en iyi örnek olarak gösterilebilecek oyun ise Tencent'in Chess Rush isimli oyunu gerek çizimleri gerek seslendirmeleri gerekse animasyonlarıyla dikkat çeken Chess Rush hakkında detaylı incelememizi okuyup siz de değerlendirebilirsiniz.
0 notes
queenofownice · 7 years
Text
Şiva (Shiva) Ve Sırlı Hikayesi
Ben farklı kültürlerden insanlar tanımayı severim. Bu yüzden başka milletlerden çok fazla arkadaşım vardır. Bu yazımda Şiva’dan söz etmek istiyorum. Şiva Hindiuzm inancına inananların tanrısı. Daha önce bir kaç arkadaş edinmiştim. Hindistan’da yaşıyorlardı. Hala arkadaşım onlar ve biz çok uzun yıllardır dostluk ediyoruz. Şiva hakkında hiç konuşmamıştık. Sadece bir kez resmini görüp kim olduğunu sormuştum Şiva’nın ve bana bir açıklama yapmıştı. Sonra Hindiuzm’e inanan başka bir arkadaş daha edindim. Kendisi normalde Nepal’de yaşıyor ve böyle bir ailede büyüdü. Onunla Şiva hakkında konuştuk ve bir şeyler öğrenmemi sağladı. Öğrenmek her zaman güzeldir. Yani inansanızda inanmasanızda gerçekten öğrenmek güzeldir. Yeni şeyler öğrenmek insanı mutlu ediyor. Bende öğrendiklerimi sizinle paylaşmak istedim. Şiva, islam dininde olan yaratıcı Allah ile inanış biçimden dolayı bir çok benzerlik içerir. Mesela onlar dünyayı Şiva’nın yarattığına inanıyorlar. Ölümden sonra davranışların bedellerinin ödeneceğine inanıyorlar. Onların inancına göre Şiva sadece dünyayı değil tüm canlıları da yaratmıştır. Şiva onlara göre her şeyin sahibi ve yaratıcısıdır. Bu olay hindiuzm’in dini metinlerine şöyle geçmiştir:
Bir gün tanrı Şiva ve karısı Uma bir dağın tepesinde oturuyorlarmış. Otururken diğer tanrıların eşleriyle bir yerlere gittiğini görmüş. Bunun üzerine kocasına nereye gittiklerini sormuş. Şiva ona ”Dakşa’nın kutlayacağı at kurbanına gidiyorlar.” demiş. Karısı bunun üzerine Şiva’ya ”neden sen gitmiyorsun ki sen tanrıların en büyüğüsün? Seni davet etmediler mi?” demiş. Şiva buna üzgün bir şekilde durmuş ve karısına cevap vermiş: ”Bu çok eski bir hikaye, çok önceden tanrılar aralarında benim hiçbir kurbandan pay alamayacağıma dair bir anlaşma yaptılar.”
Şiva’nın karısı bu cevaba oldukça öfkelenmiş ve Şiva’ya onu dışladıklarını ve bunun adil olmadığını söylemiş. Uma’ya göre bu tanrıların en güçlüsünü dışlayan saçma sapan sinir bozucu bir kuralmış. Uma bunu asla kabul etmemiş. Bu haksızlığa Şiva’nın ses çıkartmıyor olması Uma’nın sinirini daha çok bozmuş ve eğer bu haksızlığa boyun  eğerse Şiva ile bir daha asla konuşmayacağını söyleyip onun kendisine gelmesini sağlamış. Şiva bunun üzerine kendisini toplayıp haksızlığa boyun eğmemeye karar vermiş. Bütün yoga gücünü toplayarak o da kutlamaya gitmiş.
Kutlamaya gulyabani çiçekleriyle katılmış ve gulyabaniler Şiva’nın adına ateşleri kanla söndürmüşler, kurbanlıkları fırlatmışlar, kurbanı kutlayanları yemişler ve tanrıçaları saygısızca itelemişler. O kadar çok şişe kırılmış ki bu kırıkların sonucunda süt ve şeker pekmezi ırmakları akmaya başlamış. Her yiyecek barındıran et ve yemek dağları yayılmaya başlamış. Geyik şeklindeki kurban kaçmaya çalışmış. Şiva kurban kaçtığı için daha çok sinirlenip kurbanın peşine düşmüş. Koşarken kaşında ter damlası oluşmuş ve ter damlasının düştüğü yer alev almış. Bu alev alan ateşten kısa boylu, kan kırmızı gözlü ve yeşil sakallı korkunç bir yaratık oluşmuş. Bu yaratık kurbanı yakalayıp yemiş. Kurbanı yedikten sonra tanrılara dönüp sağ kalıp kaçmakta olanları yemeyi planlar gibi bakmış. Bunu gören Brahma araya girerek Şiva’ya eğer yaratığını çekerse her kurbandan ona mutlaka pay verileceğine dair söz verip yalvarışlarda bulunmuş. Fakat, Şiva’nın öfkesinden oluşan yaratık ile ne yapılacağını bulamamışlar çünkü yaratık öyle güçlüymüş ki her şeyi yok edebilirmiş. Brahma’nın fikrine göre yaratığı parçalara ayırmaları gerekiyormuş böylece gücünü bölebilir ve azaltabilirlermiş. Şiva bunu onaylamış ve yaratığı bir çok parçaya ayırmışlar. Adı ateş olmuş ve insanlar ile hayvanlar arasında yaşamaya başlamış.
Fakat ateş kendisini farklı biçimlerde ve farklı şekillerde gösterebiliyormuş. Doğumda ve ölümde tüm yaratıkların içine girmiş. Koyunlarda olan karaciğer hastalığı, papağanların katlanmak zorunda oldukları hıçkırık, boğaların toynaklarında görünen yara, diğer tüm dert ve hastalıkların sebebi ateş yüzündenmiş. Halbuki ateş aslında Şiva tarafından Dakşa’ya ve diğer tanrılara karşı haksızlık yüzünden duyduğu öfkeden yaratılmış.
Bir süre sonra kutlamalar her zaman Şiva’nın temelinde gelişmiş. Eğer kutlamalarda Şiva olmazsa kurbanın hiçbir değeri olmazmış. Dakşa toplam 11 tane Şiva olduğunu ancak hangisinin en büyüğü olduğunu bilmediğini söylemiş. Ama aynı zamanda tüm Şiva’ları tanıdığını da belirtmiş. Ancak tüm tanrıların efendisi Vişnu’ymuş. Datiça, sadece görünüşte tek başınaymış ve tapınılmaması gerekene taparlarsa ve tapınılması gerekene tapmazlarsa belaların onların üzerine çökeceğini belirtmiş.
Şiva olayın geçtiği yere gelmiş ve Şiva geldiğinde kurbanı yedikten sonra Datiça’nın hafızasında düzelmeler olmuş. Datiça, şiva’ya yalvarmış ve onu affedip bir lutüf bağışlamasını istemiş. Bunun üzerine Datiça, Şiva’nın 1008 ismini tekrar etmiş. Tanrı bu tapınma biçiminden çok hoşlanmış ve kendisine tapan bu kişiye bin atı kurban etmiş kadar vereceğini söylemiş. Bunun üzerine ona Veda, Sankya ve Yoga felsefesinden oluşturduğu bir dini vermiş.
Bu din insanlar üzerinde uygulanmış. Din sırlarla doluymuş ve insanlar o kadar aptalmış ki aptallıkları yüzünden dini eleştirmişler. Onun dininin söylediklerini yapmayı reddetmişler ve dine aykırı bir inanış biçimine bürünüp isyan etmişler. Bunun üzerine ne olduğu bilinmemiş. Çünkü tanrı tam bu olaylardan sonra ortadan kaybolmuş. Ancak bu hikayeyi insanların arasına yayarak bir sır daha oluşturmuş. Eğer bu hikayeyi okuyup Şiva’nın 1008 ismini söylersen Şiva sana çok güzel bir hediye verecekmiş. Ama Şiva’nın isimlerini ezberden söylemen gerekirmiş. Eğer hikayeden sonra ezberlersen ve söylersen, hiçbir zaman ateşin çıkmazmış, tüm yaşamın boyunca en ufak bir kötülük yaşamazmışsın, hastalık ve acılardan arındırılmış olacakmışsın, hiçbir hayalet ve şeytan bulunduğun  yere gelemeyecekmiş, tüm istediklerin gerçekleşecekmiş ve öldüğün zaman cennete gidecekmişsin. Ve en güzeli de hiçbir zaman reenkarnasyon sonucu dört ayaklı hayvan ya da kuş olarak doğmayacakmışsın. Hep cennette kalacakmışsın.
Bu yazıyı okurken bir saniyeliğine ön yargılarımızı bırakalım. Dünya üzerinde buna inananlar var ve öğrenmek güzel şey. Bunu öğrenmemiz için inanmamıza gerek yok ki. En azından neye inandıklarını biliyoruz. Hadi ama inanmıyor olsak bile kabul edelim ki eğlenceli ve ilgi çekici bir hikaye. İnanmıyorsanız keyfini çıkarın.
0 notes
timescape02 · 7 years
Link
http://hdfilmevreni.co/game-of-thrones-7-sezon-4-bolum-izleee.htmlGame of Thrones 7.sezon 4.bölümü incelemeye başlamadan önce, geçen haftadan daha iyi bir hikaye izlediğimizi söylemem gerek.
Geride bıraktığımız sezonlarda kafamızda olan soru işaretleri bir bir karşılık buluyor.
İlk bölüm incelemesinde, sezon 7 bölüm olduğu için hikayenin akışı hızlandı demiştim.
Bu anlatım bir harika! Yaklaşık 1 saatin nasıl geçtiğini anlamıyorum.
Geçen bölümü ilk savaşı izleyerek noktalamıştık.
Euron Greyjoy’un donanması Daenerys’in müttefiklerini dağıtmış, odak noktasındaki kişiler ya ölmüş ya da esir düşmüştü.
Bu karakterlerden biri kuşkusuz kızıyla esir olan Ellaria Sand. Onun akıbetinin bu bölüme adını verdiğini anlamıştık.
Game of Thrones’un 3. bölümünün adı Kraliçe’n
Jon Snow, Tyrion’ın çağrısına uyarak, yanında Davos’la birlikte Ejderha Kayası’na çıktı. Daenerys’in amacı Kuzey’in geçmişte verdiği söze, yani Targaryenlere diz çökmeye devam etmesi. Tyrion’ın kuzgunu ise daha barışçıl bir mesaj getirmişti Snow’a. Tyrion’ın ne kadar zeki olduğunu biliyoruz; gerçek çağrıyı yapsa Jon gelmeyebilirdi. Bunu biliyor. Fakat gerçek, Daenerys ile Jon Snow’un ilk karşılaşmasında ortaya çıktı. Konuşma kopma noktasına, hatta düşmanlığa dönecekken, atalarının kefaretini çekmelerinin saçma olduğu konusunda birleştiler. Ama Jon Snow’un bir sorunu var. Akgezenler konusunda insanları ikna etmek. Çünkü ölüler ordusunu görmeyen herkese bir mit, gulyabani hikayesi gibi geliyor bu durum. Neyse ki bu sorun, sınırlı da olsa, Tyrion’ın diplomatik zekasıyla çözüldü. Daenerys, akgezenlere inanmakta hala tereddütlü. Askeri destek de vermeyecek çünkü tek hedefi Cersei’yi tahttan indirip hakkı olduğunu düşündüğü Yedi Krallık’ın başına geçmek.   Game of Thrones 7.sezon 4.bölüm  izleAma Jon Snow’un istediği ejderha camını çıkarmasına yardımcı olmaya söz verdi. Jon Snow cephesinde işler yarı yarıya yolunda gitti dersek yanlış olmaz. Evet ejderha camı çok önemli fakat istediği kılıç gücünü elde edemedi. Akgezenleri durdurmak için en azından bir şansı var artık.
0 notes
bilgiustam-blog · 8 years
Text
Gulyabani Hakkında Merak Ettikleriniz
Gulyabani Hakkında Merak Ettikleriniz
Çoğu kültürde her zaman kadın kılığında gezdiği düşünülen Gulyabani; gezginlere ve yolculara uğradığı düşünülen, Anadolu kültüründe de kendisine yer bulan bir canavardır. Kocaman, uzun sakallı ve asalı bir dev şeklinde insan yediğine inanılır. “Guleybanı” ve “Aleybanı” şeklinde de telaffuz edilir. Sarı-kırmızı tüylerle kaplı tüyle kaplı, kocaman, pis kokulu vücuda sahip bu acayip varlığın…
View On WordPress
0 notes