Tumgik
#metabolizma hastalıkları
pazaryerigundem · 4 months
Text
Kadınların yüzde 40'ında görülen obezite erkeklerde yüzde 30
https://pazaryerigundem.com/haber/172392/kadinlarin-yuzde-40inda-gorulen-obezite-erkeklerde-yuzde-30/
Kadınların yüzde 40'ında görülen obezite erkeklerde yüzde 30
Tumblr media
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanan Obezite, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor.
İSTANBUL (İGFA) – 22 Mayıs Avrupa Obezite Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Aydın, Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş ve Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, obeziteyle ilgili merak edilenleri anlattı.
Obezite, yani şişmanlık hastalığının son 25 yılda hem Türkiye’de hem dünyada aşırı derecede artış gösterdiğini söyleyen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Aydın, özellikle gelişmiş ülkelerde toplumun neredeyse yüzde 50’ye yakınında bu sorunun görülmeye başladığını; Türkiye’de ise kadınların yüzde 40’ında, erkeklerin ise yüzde 30’unda obezite saptandığını belirtti. Obezitenin vücuttaki yağ dokusunun artması şeklinde tarif edilebileceğini dile getiren Doç. Dr. Yusuf Aydın, “Özellikle karın bölgesi yağlanması abdominal obezite veya viseral obezite olarak adlandırılmaktadır. Bu tür obezite, metabolik sorunların temelini oluşturmaktadır. Erkeklerde göbek çevresinin 102 cm, kadınlarda 88 cm üzerinde olması abdominal obezite olarak kabul edilmektedir. Vücut kitle indeksinin (VKİ) 30’un üzerinde olması da obezitedir” dedi.
Tumblr media
Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş ise son dönemlerde başlı başına bir hastalık olarak kabul edilen ve küresel bir sağlık sorunu olan obezitenin gelişmesinde davranışsal, çevresel ve genetik gibi birçok etmenin rol oynadığını, beslenmenin ise çok önemli bir role sahip olduğunu; çünkü sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmenin ve duygusal yeme alışkanlıklarını yönetmenin, vücut ağırlığını kontrol altında tutmayı ve obezite riskini azaltmayı desteklediğini kaydetti.
Zayıflamak için bir süre diyet yapan kişinin, istediği kiloya ulaşıp diyeti bırakınca eski kilosuna tekrar döndüğünü belirten Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül ise, bu kısır döngünün, gıda ile kişi arasında önce bir yoksunluk duygusuna ardından daha da kuvvetlenen bir aşka dönüştüğünü ve kişinin yemeden duramadığı belirtti. “Burada önemli olan davranışı değiştirmektir” diyen Sarıgül, “Bunun için her lokmayı fark etmek, her lokma için şükretmek önemlidir. Beslenme ve aktivite alışkanlıklarının düzenlenmesinin yanı sıra hastanın ailesi başta olmak çevresi de bu konuda bilgilendirilmelidir” diye konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
elazigsurmanset · 5 months
Text
Tıp Alanında Yan Dal Uzmanlığına Yöneliş Arttı
Tumblr media
Yan Dal Uzmanlığı’na ilgi arttı ! Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, yan dal uzmanlığına ilginin hiç olmadığı kadar arttığını söyledi. İç hastalıkları uzmanı 428 hekim, yakında yan dal uzmanlığı eğitimine başladığını anlatan Bakan Koca, “2023 Yılı 2. Dönem Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı İç Hastalıkları yerleştirme sonuçları branşlara göre şöyle: -Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 65 Yerleşen: 68 Yerleşme Oranı: 5 -Gastroenteroloji Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 57 Yerleşen: 56 Boş Kalan Kontenjan: 1 Yerleşme Oranı: -Geriatri Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 35 Yerleşen: 36 Yerleşme Oranı: 3 -Hematoloji Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 33 Yerleşen: 36 Yerleşme Oranı: 9 -İmmünolojı ve Alerji Hastalıkları Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 25 Yerleşen: 27 Yerleşme Oranı: 8 -İş ve Meslek Hastalıkları Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 3 Yerleşen: 4 Yerleşme Oranı: 3 -Nefroloji Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 24 Yerleşen: 25 Yerleşme Oranı: 4 -Romatoloji Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 34 Yerleşen: 36 Yerleşme Oranı: 6 -Tıbbi Onkoloji Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 110 Yerleşen: 117 Yerleşme Oranı: 6 -Yoğun Bakım Yan Dal Uzmanlığı Açılan Kontenjan: 24 Yerleşen: 23 Boş Kalan Kontenjan: 1 Yerleşme Oranı: 2023 Yılı 2. Dönem Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı İç Hastalıkları yerleştirme programında (KKTC’den katılan adaylar hariç) 410 kontenjan açılmışken, bu sayıdan 18 fazla, 428 yerleştirme oldu. Toplam yerleşme oranı 4 olarak gerçekleşti. Yan dal uzmanlığına yöneliş, artık, daha önce hiç olmadığı kadar artmış durumda. Bu gelişmeyi sağlayan Beyaz Reform’la çok daha iyi seviyelere geleceğiz. Her yıl 2 kez yapılan sınav ve artırılması planlanan kontenjanlarla bugünkü yan dal uzmanı ihtiyacı hızla azalacak. Arkadaşlarımızı tercihlerinden ötürü bir kez daha kutluyorum” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)  Read the full article
0 notes
bilgilikus · 10 months
Text
Kahvaltıda Yapılan Hatalar ve Çözüm Yolları
Tumblr media
Kahvaltıda Yapılan Hatalar ve Çözüm Yolları Sağlıklı beslenme, vücudumuzun ihtiyacı olan besinleri düzenli ve dengeli bir şekilde tüketmek demektir. Ancak günlük hayatın koşturmacası içinde sağlıksız beslenme alışkanlıkları edinebiliyoruz. Yetersiz protein tüketimi, aşırı şekerli yiyecekler, sağlıksız yağlar ve kızartmalar, taze sebze ve meyvelerin eksikliği, hazır meyve sularının tüketimi, düşük lif içeren besinler, karbonhidrat ağırlıklı kahvaltılar, kafeinli içeceklerin fazla tüketimi ve hızlı, aceleci yeme alışkanlığı sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Bu yazıda, bu sağlıksız beslenme alışkanlıklarını inceleyeceğiz ve sağlıklı bir yaşam için neler yapabileceğimizi değerlendireceğiz.
Yetersiz Protein Tüketimi
Yetersiz protein tüketimi, vücudun sağlıklı bir şekilde çalışmasını engelleyen ve pek çok sağlık problemine yol açabilen önemli bir konudur. Protein, vücudun temel yapı taşı olan amino asitleri içerir ve kasların, dokuların ve organların tamir ve bakımı için gereklidir. Ayrıca bağışıklık sistemi, hormonlar ve enzimlerin üretimi için de protein gereklidir. Yetersiz protein tüketimi durumunda, vücut fonksiyonlarını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu temel bileşenleri sağlayamaz. Bu durumda, zayıf bağışıklık sistemi, kas kaybı, düşük enerji seviyeleri ve yavaş metabolizma gibi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Ayrıca cilt, saç ve tırnak sağlığı da olumsuz etkilenebilir. Vücudun protein ihtiyacını karşılamak için kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, peynir, kurubaklagiller ve yağlı tohumlar gibi protein açısından zengin gıdalar tüketmek önemlidir. Ayrıca bitkisel kaynaklar olan mercimek, nohut, fasulye ve tofu gibi gıdalar da protein ihtiyacını karşılamak için tercih edilebilir.
Aşırı Şekerli Yiyecekler
Aşırı şekerli yiyeceklerin tüketimi günümüzde oldukça yaygın bir sorundur. İnsanlar genellikle şekerli atıştırmalıkları tercih etmektedirler. Fast food restoranlarındaki şekerli içecekler, cips, çikolata gibi gıdalarda bulunan aşırı şeker, sağlığımız üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Aşırı şeker tüketimi obezite, diyabet, kalp hastalıkları ve diş çürümeleri gibi birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilir. Ayrıca şekerin vücutta aşırı miktarda tüketilmesi kan şeker seviyelerinde ani yükselme ve düşüşlere sebep olabilir, bu da enerji seviyelerini dengesizleştirir ve açlık hissini artırabilir. Sağlıklı bir yaşam için aşırı şekerli yiyeceklerden kaçınmak önemlidir. Bunun yerine meyve tüketimi artırılmalı, şekerli atıştırmalıklar yerine sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmelidir. Tüketilen gıdaların içeriğini inceleyerek, şeker miktarı düşük olan alternatifler tercih edilmelidir.
Sağlıksız Yağlar Ve Kızartmalar
Çoğu insanın severek tükettiği kızarmış yiyecekler aslında sağlığımız için oldukça zararlı olabilir. Sağlıksız yağlar ve kızartmalar, yüksek kalori ve doymuş yağ içeriğiyle birlikte birçok sağlık sorununa neden olabilir. Özellikle fast food restoranlarında sıkça tüketilen kızartmalar, obezite, kalp hastalıkları ve yüksek kolesterol gibi ciddi sorunlara zemin hazırlayabilir. Sağlıksız yağlar ve kızartmaların tüketilmesiyle birlikte vücutta artan kötü kolestrol seviyeleri, damar sertliğine ve tıkanıklığına yol açabilir. Bu durum ise kalp krizi ve inme riskini arttırabilir. Ayrıca, bu tarz yağlar ve kızartmaların sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri de oldukça büyüktür. Bunun yerine, **sağlıklı yağlar** olan zeytinyağı, avokado yağı ve hindistancevizi yağı gibi seçenekleri tercih etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ayrıca, yiyeceklerin fırında veya ızgarada pişirilmesi de kızartmalardan kaçınmak için etkili bir yöntemdir. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanarak, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri dengeli bir şekilde almak mümkün olacaktır.
Taze Sebze Ve Meyvelerin Eksikliği
Genellikle modern yaşam tarzının getirdiği hız ve kolaylık sebebiyle, taze sebze ve meyvelerin tüketimi oldukça azalmış durumda. Fast food alışkanlıkları ve hazır gıdaların yaygınlaşması sebebiyle, insanlar sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kaybetmiş durumda. Bu durum aslında birçok sağlık sorununa sebep olabiliyor. Taze sebze ve meyveler, içerdikleri antioksidanlar ve vitaminler ile vücudumuzun ihtiyacı olan besinleri karşılamamızı sağlar. Bunun eksikliği ise bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Özellikle çocukların beslenme alışkanlıklarında bu dengeyi korumak oldukça önemlidir. Taze sebze ve meyvelerin eksikliğinin yerine fast food ve abur cubur alışkanlıklarının geçmesi, ilerleyen yaşlarda sağlık sorunlarına davetiye çıkarabilir.
Hazır Meyve Sularının Tüketimi
Çoğu kişi, pratiklik ve tatlı bir içecek tercihi olarak hazır meyve sularını tercih etmektedir. Ancak bu meyve suları genellikle şeker ve koruyucu madde içermektedir. Ayrıca hazır meyve sularının doğal meyve sularına göre daha az lif içerdiği unutulmamalıdır. Bu nedenle, hazır meyve sularının aşırı tüketimi şişmanlık, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu gibi sağlık sorunlarından kaçınmak için doğal meyve tüketimi tercih edilmeli ve hazır meyve sularının tüketimi sınırlı tutulmalıdır.
Düşük Lif İçeren Besinler
günümüzde pek çok insanın beslenme alışkanlıklarının bir parçası haline gelmiştir. Lif, sindirim sistemi sağlığı için oldukça önemlidir ve lif içeren besinlerin yeterli miktarda tüketilmemesi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Lif, vücutta sindirim sistemini düzenleyerek kabızlık sorununu önler ve kan şekerini dengeleyerek diyabet riskini azaltır. Ayrıca lif, tokluk hissini artırarak kilo kontrolüne de yardımcı olur. Bu nedenle düşük lif içeren besinler tüketmekten kaçınılmalı ve lif açısından zengin besinlere yönelmeliyiz. Bu besinler arasında bulunan lifli gıdaları sofralarımıza ekleyerek sindirim sistemi sağlığımızı koruyabilir ve genel sağlığımızı olumlu yönde etkileyebiliriz. Lifli besinler arasında bulunan meyve, sebze, baklagiller, tam tahıllı besinler ve kuru yemişler tüketerek lif alımını artırabiliriz. Günlük olarak tavsiye edilen lif alımını karşılamak için lifli gıdalardan zengin bir beslenme düzeni oluşturmak oldukça önemlidir.
Karbonhidrat Ağırlıklı Kahvaltılar
Kahvaltı, günün en önemli öğünlerinden biridir. Ancak, karbonhidrat ağırlıklı kahvaltılar sağlıksız bir alışkanlık olabilir. Çünkü karbonhidrat ağırlıklı beslenmek kan şekerini ani yükseltip düşürebilir, bu da enerji düşüklüğüne ve açlık hissine neden olabilir. Bunun yerine, protein ve sağlıklı yağ içeren bir kahvaltı yapmak daha dengeli ve sağlıklı olacaktır. Yumurta, avokado, yoğurt gibi protein ve sağlıklı yağ kaynaklarıyla kahvaltı yapmak vücudunuzun ihtiyacı olan besin öğelerini daha iyi karşılayacaktır. Ayrıca, lif bakımından zengin taze sebzeler ve meyveler de kahvaltı sofranızda yer almalıdır. Bu sayede sindirim sistemi sağlığınızı desteklemiş olursunuz ve gün boyunca tok kalmanıza yardımcı olur.
Kafeinli İçeceklerin Fazla Tüketimi
sağlığımızı olumsuz yönde etkileyebilecek bir alışkanlıktır. Kafein, çay, kahve, gazlı içecekler ve enerji içecekleri gibi birçok içecekte bulunur. Fazla miktarda kafein tüketimi, uyku düzenini bozabilir, sinirlilik ve huzursuzluk gibi ruh halini etkileyebilir, ve kalp çarpıntısı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu tür içeceklerin tüketimini sınırlamak veya azaltmak için birkaç yöntem denenebilir. Öncelikle, kafein içeriği düşük olan içecekler tercih edilebilir. Ayrıca, gün içerisinde tüketilen kafein miktarına dikkat edilebilir, ve özellikle akşam saatlerinde kafein içeren içeceklerden uzak durulabilir. Bunun yanı sıra, düzenli olarak su içmek ve uygun bir beslenme düzeni oluşturmak da kafein tüketimini kontrol altında tutmaya yardımcı olabilir. Kafeinli içeceklerin fazla tüketimi konusunda dikkatli olmak, genel sağlık durumumuzu korumak için oldukça önemlidir. Bu alışkanlığı kontrol altına alarak, daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyebilir ve anlamlı bir iyileşme sağlayabiliriz.
Hızlı Ve Aceleci Yeme Alışkanlığı
Hızlı ve Aceleci Yeme Alışkanlığı günümüzün en yaygın sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir. Hızlı yaşam temposu, stres, iş yoğunluğu ve teknolojinin getirdiği kolaylıklar hayatımızı hızlı yemek yemeye yönlendiriyor. Ancak bu durum vücudumuz için ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. İnsanlar genellikle iş stresi veya yoğun gün temposu nedeniyle yemek yeme zamanlarını kısaltmaya ve hızlı tüketmeye eğilimlidir. Ancak bu alışkanlık sindirim sistemine zarar verebilir. Çiğneme işlemi yeterince yapılmadan yutulan yiyecekler sindirim sorunlarına, hazımsızlık ve kilo artışına neden olabilir. Bu alışkanlıktan kurtulmanın en önemli yolu; yemek yeme süresini uzatmak, yavaş ve düzenli yemek yemektir. Yavaş yemek yemek, sindirim sürecini destekler, doygunluk hissini arttırır ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Ayrıca, yeme alışkanlığınızı değiştirmek ve daha bilinçli beslenmek için yavaş yemek yeme tekniklerini uygulamak faydalı olacaktır. Read the full article
0 notes
drtubakavala · 1 year
Photo
Tumblr media
Aşırı terleme sosyal ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyen tıbbi ve sosyal bir problemdir. Aşırı terleme sadece yaz aylarında değil her mevsimde yaşam kalitesini düşüren, sosyal bir problem olarak karşımıza çıkar. Günümüzde terleme tedavisinde terleme botoksu, en pratik uygulama olarak popüler hale gelmiştir. Terleme botoksu, minimal risk içermesi, pratik, kolay uygulanabilir ve etkili oluşu ile günümüzde aşırı terleme tedavisi en çok tercih edilen yöntemdir. Terleme Nedenleri Hamilelik, menopoz gibi hormonal dengede değişimler, Tiroit hastalıkları, aşırı böbreküstü bezi çalışması gibi metabolizma hastalıkları, Kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, şeker hastalığı gibi sistemik hastalıklar, Şişmanlık, Aşırı alkol tüketimi, Bazı kanser türleri aşırı koltukaltı terlemesi ile seyredebilir. Ancak herhangi bir hastalık veya etkenden bağımsız olarak yapısal sebeplerle aşırı terleme görülebilir. Terleme Botoksu nerelere yapılır? En sık yapılan terleme botoksu işlemi koltuk altı botoksu uygulamasıdır. Koltuk altı terleme botoksu, El terlemesi botoksu, Ayak terlemesi botoksu olarak sıralanabilir. DEVAMI... https://drtubakavala.com/botoks-izmir/botoks-botox/ 📌Bu içerik bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedavi için lütfen doktorunuza başvurunuz. ☎ +90232 290 36 46 📱+90545 290 36 46 📩 [email protected] 🖥 www.drtubakavala.com 🖱️https://linktr.ee/drtubakavala #drtubakavala #izmir #izmirdolgu #izmirestetik #izmirbotoks #izmirbotox #alınçizgisi #gözkenarı #kaşortası #erkekbotoks #terlemebotoksu #dişssıkma #masseter #migrenbotoks #burunbotoks #sigaraçizgileri 📷Talatpaşa Bulvarı Nazar Apt. No:23 Daire:1 (Gazi Orta Okulu Karşısı) Alsancak / İZMİR
0 notes
mansetmalatya · 1 year
Text
Bu Hastalığın Yüzde 75'inden Akraba Evliliği Sorumlu!
Tumblr media
Kalıtsal bir hastalık olan ve tedavi edilmediğinde zihinsel gelişim bozukluğuna yol açabilen fenilketonürinin (PKU) de aralarında bulunduğu metabolik hastalıkların yüzde 75'inde anne baba arasındaki akraba evliliğinin etken olduğu uyarısı yapıldı. Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatma Tuğba Eminoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fenilketonürinin kalıtsal bir metabolik hastalık olduğunu ve Türkiye'de her yıl 250 civarı bebeğin beyin hasarına yol açabilen bu hastalıkla dünyaya geldiğini söyledi. Akraba evliliğinin, fenilketonüri görülme sıklığını artıran en önemli etken olduğuna dikkati çeken Eminoğlu, "Verilere göre, ülkemizde akraba evliliği oranı yüzde 22,5 olduğu düşünüldüğünde, diğer ülkelere göre görülme sıklığı daha yüksek. Yine taşıyıcılık oranı da yüksek, buna göre yaklaşık 20-25 kişiden biri hastalığı taşıyor. Bu da önemli bir risk faktörü." diye konuştu. Prof. Dr. Eminoğlu, Çocuk Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı bünyesinde yapılan bilimsel araştırma ile fenilketonürinin de dahil olduğu metabolik hastalıkların gelişiminde anne baba arasındaki akraba evlilik oranını incelediklerini söyledi. Bilimsel araştırmanın hastalık gelişiminde akraba evliliğinin en önemli etken olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Eminoğlu, "Yapılan çalışmada, fenilketonürinin de yer aldığı metabolik hastalıkların yüzde 75'inde anne baba arasındaki akraba evliliğinin olduğu belirlendi." dedi. Aile öyküsü olan kişilerin mutlaka çocuk sahibi olmadan önce hekime başvurması gerektiğine işaret eden Eminoğlu, "Gebelik planlaması yapılmadan önce mutlaka hekimle iletişime geçilerek, genetik danışmanlık alınması lazım. Genetik danışmanlıkla, aileleri bu hastalıkla ilgili bilgilendiriyoruz ve gebelik planlaması yapıldığında da tüp bebek yöntemiyle sağlıklı çocuk yapılması için yönlendiriyoruz." bilgisini verdi. - "Bu hastalıklara özel hazırlanmış ürünleri tüketmeleri gerekiyor" Fenilketonüri hastası çocukların, ömür boyu düşük proteinli beslenme programına bağlı kalması gerektiğini anlatan Eminoğlu, bu kişilerde et, süt, yumurta, baklagiller ve tahıllardaki proteinlerin vücutta sindirilemediğini söyledi. Eminoğlu, "Hastanın bu besinleri tüketmesi halinde, çeşitli dokularda özellikle beyinde hasar gelişebiliyor. Tedavi gecikir ya da tanı konulmazsa hem zihinsel hem yürüme ve konuşma gibi motor fonksiyonlarda belirgin gerilik meydana geliyor. Bu nedenle erken tanı büyük önem taşıyor." uyarısında bulundu. Eminoğlu, "Bu kişiler, ağır bir vejetaryen diyet yapmak durumunda kalıyor. Bunlar da meyve ve sebze ağırlık oluyor. Ama bir çocuğun sadece meyve ve sebze ile gelişmesi de mümkün değil. Bu nedenle zararlı olan aminoasidin çıkarıldığı özel mamalar ve beraberinde düşük proteinli un, şehriye, makarna gibi bu hastalıklara özel hazırlanmış ürünleri tüketmeleri gerekiyor." diye konuştu. Diyetin dışına çıkılması halinde hastalarda dikkat dağınıklığı, dalgınlık gibi yaşam kalitesini bozan sorunların ortaya çıktığını aktaran Eminoğlu, "Eğer bebeklik döneminde geç tanı alınması durumunda ise ağır zihinsel etkilenme söz konusu ve beraberinde yürüyememe ve konuşamama gibi ağır bulgular ortaya çıkıyor." bilgisini verdi. - "Kızımın doktor olmasını hayal ediyorum" Akraba evliliği yapan ve 4 çocuğundan ikisi fenilketonüri hastası olan baba Murat Yıldız da 11 yaşındaki kızının doğumdan üç ay sonra vücudunda döküntüler başladığını söyledi. Vücudundaki yaralar nedeniyle Kars'tan Ankara'ya gelerek hastaneye başvurduklarını aktaran Yıldız, "Yaklaşık üç ay olmuştu, bu nedenle tanıda biraz geciktik. Akraba evliliğinin böyle bir etkisi olabileceğini bilmiyorduk. Anne babalarımız amca çocukları." dedi. Yıldız, hastalığın ne gibi sonuçlar doğuracağını öğrendiklerinde çok üzüldüklerini belirterek, şunları söyledi: "Çok üzücü bir durum. Kızımın durumunu anlattığımızda etrafımızda herkes 'engelli olur, konuşamaz, yürüyemez' diyordu. Hocamız, tedaviye başladı, iki hafta sonra kızımızı görmeye geldiğimizde adeta başka bir çocukla karşılaşmıştık. Çocuğumuz çok gelişmişti. Kızım şimdi 11 yaşında. Diyetine de bağlı kalıyor. Kızımın üniversitede okumasını istiyorum, hatta doktor olmasını hayal ediyorum. Kızım da doktor olup çocukları muayene edeceğini hayal ediyor." Baba Yıldız, 2 aylık olan en küçük çocuğunun da fenilketonüri hastası olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Doktorlarımız bize danışmanlık vermiş ve gebelik durumunda onun da hasta olabileceğini belirtmişti, uyarmışlardı bizi. Ama oldu işte, o da tedavi görüyor doğumundan itibaren. İkisi de hekim kontrolünde ve sağlıkları gayet iyi. İki kardeş, ileride de birbirlerine destek olurlar. Buradan iki çocuğu tedavi gören baba olarak sesleniyorum, akraba evliliği yapılmamalı, yapılıyorsa da mutlaka danışmanlık alınmalı. Aksi takdirde, bizim yaşadıklarımızı yaşayabilirler. Çok zor dönemler yaşadık, yeri geliyor mamasını yemiyor, bizim tükettiğimiz gıdaları yiyemiyorlar. Bu, anne ve babayı üzüyor. O nedenle tedbirli olunmalı. " AÜ bünyesinde düzenlenen etkinlik kapsamında, fenilketonürili çocuklar, beslenme ve diyet uzmanı ile tüketebilecekleri düşük proteinli pizza, sucuk, orman meyveli içecek ve çilekli muhallebi yaptı. Read the full article
0 notes
saglikagi · 1 year
Text
Zihinsel Gelişim Bozukluğuna Yol Açabilen Fenilketonürinin Yüzde 75'inden Akraba Evliliği Sorumlu https://saglikagi.com/fenilketonurinden-akraba-evliligi-sorumlu/?feed_id=77826
0 notes
Link
#Yaşam
0 notes
guncelhaber1 · 1 year
Link
#Yaşam
0 notes
teknolojiye-dair · 2 years
Text
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı olarak uzun yıllardır görev yapar. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra üzerine çeşitli şekilde akademik eklemeler yapan uzman doktor, alanında profesyonel şekilde hizmet verir. Tıp dünyasında yaşanan gelişmeleri en yakından takip eder ve çalışmalarına entegre eder.
0 notes
yorgun-kral · 2 years
Text
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı olarak uzun yıllardır görev yapar. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra üzerine çeşitli şekilde akademik eklemeler yapan uzman doktor, alanında profesyonel şekilde hizmet verir. Tıp dünyasında yaşanan gelişmeleri en yakından takip eder ve çalışmalarına entegre eder.
0 notes
tek-anahaber · 2 years
Text
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı olarak uzun yıllardır görev yapar. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra üzerine çeşitli şekilde akademik eklemeler yapan uzman doktor, alanında profesyonel şekilde hizmet verir. Tıp dünyasında yaşanan gelişmeleri en yakından takip eder ve çalışmalarına entegre eder.
0 notes
sosyal-clup · 2 years
Text
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı olarak uzun yıllardır görev yapar. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra üzerine çeşitli şekilde akademik eklemeler yapan uzman doktor, alanında profesyonel şekilde hizmet verir. Tıp dünyasında yaşanan gelişmeleri en yakından takip eder ve çalışmalarına entegre eder.
0 notes
elazigsurmanset · 5 months
Text
“Böbrek üstü bezi, yüksek tansiyona neden olabilir”
Tumblr media
Hipertansiyon ve böbrek üstü bezi arasındaki ilişkiden bahseden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hulusu Atmaca, “Hipertansiyonun yüzde 90 nedeni bilinmez, ancak yüzde 10 nedeni sekonder hipertansiyon olarak adlandırılan böbrek üstü bezi hipertansiyonuna (hormonal hipertansiyon) bağlı gelişir” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Hulusi Atmaca, hormonal hipertansiyon hakkında bilgilendirmede bulundu. “Hipertansiyon erişkin nüfusun yüzde 25’ini etkiliyor” Hipertansiyonun tanımını yapan Prof. Dr. Atmaca, “Halk arasında ‘tansiyon hastalığı’  olarak isimlendirilen ve erişkin nüfusun yüzde 25’ini etkileyen hipertansiyon, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin önemli bir sebebidir.  Hastalığın uygun önlem ve tedavisi, bu ölümleri etkili bir şekilde azaltmaktadır. Etkili tedavi koşullarından biri de hipertansiyonun nedenini saptayıp nedene yönelik tedavi planlamasıdır” diye konuştu. “Hormonal tansiyon” Hormonal hipertansiyon hakkında bilgi veren Prof. Dr. Atmaca, “Hipertansiyonun yüzde 90 nedeni bilinmez, ancak yüzde 10 nedeni sekonder hipertansiyon olarak adlandırılan böbrek üstü bezi hipertansiyonuna yani hormonal hipertansiyona bağlı gelişir. Böbrek üstü bezi başlıca 3 çeşit hormon salgılamaktadır. Bu hormonlardan birinin aşırı salgılanması söz konusu olduğu hastalarda böbrek üstü bezi hipertansiyonu gelişir. Böyle hastalarda uygun ilaç tedavisi ile kan basıncı daha az ilaçla ve daha kolay kontrol altına alınabilmektedir. Ayrıca, uygun hastalarda aşırı çalışan böbrek üstü bezinin cerrahi olarak çıkarılmasıyla hastaların çoğunda hipertansiyon düzelir ve ilaç tedavisine gerek kalmaz. Bu yüzden tansiyonu olan hastalarda kimlerin böbrek üstü bezi veya hormonal hipertansiyon açısından taranması gerektiği sorusu önem kazanır” şeklinde konuştu. “Bu belirtilere dikkat edilmeli” Prof. Dr. Atmaca, böbrek üstü veya hormonal tansiyonun hangi kişilerde daha sık görülebileceğini şöyle sıraladı: Ataklar halinde tansiyonda ani yükselme ve düşmesi olanlar, Üç adet veya daha fazla ilaca rağmen tansiyonu kontrol altında olmayanlar, Aile bireylerinde yaygın tansiyon veya ani ölüm hikâyesi olanlar, Böbrek üstü bezinde kitlesi olanlar, Kan potasyum düzeyi düşük olanlar, Anestezi, entübasyon, cerrahi, gebelik, anjiografi sırasında hipertansif atak ve açıklanamayan şok hikâyesi olanlar, Hipertansiyonun genç yaşlarda (20 yaş öncesi) başlaması, Hipertansiyonun ileri yaşlarda (50 yaş üstü) başlaması, Deride çürükler, mor çatlaklar ve kas güçsüzlüğü olanlar.” Prof. Dr. Atmaca, “Yukarıdaki özelliklerden en az birini taşıyanların böbrek üstü bezi veya hormonal tansiyon açısından endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurması gereklidir” dedi. Read the full article
0 notes
medya-burada · 2 years
Text
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz
Prof. Dr. Murat Yılmaz İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı olarak uzun yıllardır görev yapar. Gerekli eğitimleri aldıktan sonra üzerine çeşitli şekilde akademik eklemeler yapan uzman doktor, alanında profesyonel şekilde hizmet verir. Tıp dünyasında yaşanan gelişmeleri en yakından takip eder ve çalışmalarına entegre eder.
0 notes
kadinruhu · 2 years
Text
Diyabet Hakkında Bilinmesi Gereken 7 Önemli Nokta
Diyabet Hakkında Bilinmesi Gereken 7 Önemli Nokta
Ülkemizde her 7 kişiden 1’i diyabet hastası!   Günümüzde hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve obezite derken görülme sıklığı hızla artan diyabet, vücudumuzdaki şekeri kontrol etmeyi sağlayan insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Müjdat Kara, kan şekeri…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinfikri · 2 years
Text
Diyabet Hakkında Bilinmesi Gereken 7 Önemli Nokta
Diyabet Hakkında Bilinmesi Gereken 7 Önemli Nokta
Ülkemizde her 7 kişiden 1’i diyabet hastası!   Günümüzde hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve obezite derken görülme sıklığı hızla artan diyabet, vücudumuzdaki şekeri kontrol etmeyi sağlayan insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Müjdat Kara, kan şekeri…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes