Tumgik
#perde modası
beylikduzuperdeci · 5 months
Text
Tumblr media
Ev dekorasyonunda stilinizi yansıtacak harika plise perdelerimizle tanışın! Hem şık hem de pratik, her mekana uyum sağlar ve ışığı mükemmel bir şekilde kontrol eder. #PlisePerde
🖱 www.perdeistanbul.com.tr
📱 0530 040 64 10 Esenyurt / İstanbul
° ° ° °
#perdedünyası #perdeistanbul #istanbulperde
#evdekorasyonu #pliseperdeci #dekorasyonfikirleri #perdemodası #bahçeşehirperde #esenyurtperde #beylikdüzüperde
0 notes
gozdehaber · 1 year
Text
Olivia Wilde'ın artık perde patlamaları var
Olivia Wilde’ın kahkülleri yazın modası olabilir. Mayıs, bazı ünlüler için ciddi yeni saç stilleri ve renklerin ayıydı. Örneğin: Quinta Brunson’u kırmızımsı bir saç tonuyla gördük ve Lucy Liu uzun saçlarını bırakıp onun yerine küt bir bob seçti. Ve şimdiye kadar Haziran yeni görünümlerle dolu bir ay olacak gibi görünüyor. Tia Mowry’nin konik peri kesimini ortaya çıkarmasıyla başladık. Şimdi,…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
morkedisblog · 2 years
Text
Filmi seyrederken dikkâtimi çekti Pitt ve Bedford birbirlerine baba-oğul kadar benziyorlar daha önce fark etmemiştim demek Brad Pitt kadınlara ondan çekici geliyor(yakışıklı olmamasına rağmen karizmatik ve müthiş havalı bir duruşu var 60 yaşına merdiven dayadı sayılır ama 25-30'lukları ezip geçiyor)aynı durum Robert Bedforda da vardı Annelerimizle beğendiğimiz bir aktördü sonra 90'larda "Ahlâksız teklif"filmiyle her nesil kadının hayranlığını kazanmıştı(filmi izlemeye sinemaya gittim 20 yaşlarında bir genç kız o dönem satanizm modası vardı mor - siyah ağırlıklı makyaj giyim tarzı anketörmüş "size 1 milyon dolar verilse 1 gecelik ilişki yaşar mıydınız "diye sordu ben de şıllıklık yapıp"teklifi yapan Bedford olursa tek kuruş almam" deyip güldüm kız" bugün sorduğum tüm kadınlar bu cevapı verdiler "demişti adamdaki nasıl bir tılsımsa artık? şimdi sanırım emekli oldu kendisini beyaz perde de veya tv'de göremiyoruz 💔haaaa gece saatin 00-1.35'inde Brad Pitt ve Robert Bedforda yürümediğim kalmıştı onu da yaptım şimdi huzur içinde ölebilirim(Zekeriya Peygamber duası)Kız anam kurbanınız olayım bu uykusuzluk çok kötü uyumak istiyorum olmuyor çocuktum/gençtim pek etkilenmiyordum ama yaşlandım hayatımı zorlaştırıyor sabah saat 7-8'e kadar uyanığım sonra 11'e kadar kestiriyorum dayanılacak şey değil bu arada gözüm tv'de Donald Trump daha tutuklanmadı gelecek haberleri bekliyorum eee kaçık Don abimi ben düşünmezsem Türkiyede başka kim düşünür bir Türk atasözü"el elin gerek nesine gülerek oynayarak gider yasına"demiş eğer Trump tutuklanırsa popülalitesi artar cıa 4-5 yıl tutuklu kalsın emri verirse( neee?taraflı hakimler sadece bizde yok hele gizli servislerin elleri uzundur)Cımhuriyetçi partinin oyları artar adayların Trumptan destek alması değerlenir insanlar ters tepki psikolojisiyle hareket ederler farkında olmadan,Trump'ın desteklediği aday kazanır ahan da yazdım!
instagram
0 notes
bilgiburada · 2 years
Text
Popüler Tül Perde Modelleri Nelerdir?
Popüler Tül Perde Modelleri Nelerdir?
Tül perde modelleri şık tasarımları ve geniş yelpazeli seçenekleriyle dikkat çeken perde çeşitleridir. Tül perde, modası geçmeyen perde çeşitleri arasında yer alır. Tüller, modern ve zarif tasarımlarıyla trend perde modelleri arasında yer almaya devam etmektedir. Popüler tül perde modelleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmak doğru tül modelinin tercih edilmesine yardımcı olur. Tül Perde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
vel-hasili-kelam · 4 years
Text
Küçük bir tebessüm, içten bir selâm,
Dosta hatır soran, bir iki kelâm,
Kısaca diyor ki, insana İslâm;
İhlâsla yaptığın, herşey ibâdet.
 
Doğuştan var olan, îman özüyle,
İlimler kaynağı, Kur’ân sözüyle,
Maddeye hükmeden, gönül gözüyle;
Herşeyde bir mânâ, görmek ibâdet.
 
Kalbin, ‘istem dışı’ vuruşlarını,
Göklerin, direksiz duruşlarını,
Maddenin verdiği, ipuçlarını;
Akıl tığlarıyla, örmek ibâdet.
 
Bahar tenindeki, binbir kokudan,
Binbir kanattaki, renkli dokudan,
Balıktaki pul pul, gümüş takıdan;
Onu ‘Vâreden’ e, varmak ibâdet.
 
Gönül buzlarını, sevgiyle delmek,
Melekle insanın, farkını bilmek,
Kulda kusur varsa, affedip silmek,
Kırılmış bir kalbe, girmek ibâdet.
 
Ölümün açtığı, derin yarayı,
Kapatmaz.. Versen de, köşkü sarayı.
Bir evlâd kaybeden, bahtı karayı,
Dilin merhemiyle, sarmak ibâdet.
 
Bakıp da kişinin amellerine,
Dünyayı terkedip, giden birine;
Cennet cehenneme hüküm yerine,
Kulluk sınırında, durmak ibâdet.
 
Bir ‘fiskos’ modası, almış yürürken,
Gıybet, günden güne, rağbet görürken,
Şeytânî dürtüler, nefsi bürürken,
Diline bir kilit, vurmak ibâdet.
 
“Neme lâzım” sözü, korkuya perde,
Hiçbir zaman devâ, olmadı derde.
Zorbanın, hükümdâr olduğu yerde;
Mazlum hesabını, sormak ibâdet.
* * *
Bir rüyâ tokluğu, dünyalık sefâ,
Gör ki; ne cânânda, ne canda vefâ.
O Dost pınarından, günde beş defa;
Secde şerbetini, içmek ibâdet.
 
İftar saatinde, paslı dillerle;
Sağnak dualardan, kopan sellerle;
Yedi kat semâyı, delen ellerle;
Nîmet sofrasını, açmak ibâdet.
 
Şeytan der ki: zinâ, içki ve kumar,
Beşere vurduğum, en büyük şamar,
Vah ki; o şamardan kimler ne umar.
Dost ile düşmanı, seçmek ibâdet.
 
Sanma ki; mezarlık, tenhâ, korkulu,
Duâlar bekleyen, ruhlarla dolu.
Kim ki; kabristana, düşerse yolu;
Bir fatihâ ile, geçmek ibâdet.
 
Hakk aşkıyla doruklara çıkıp da;
Beytullah’a, kalp gözüyle bakıp da;
Gönül tüllerinden, kanat takıp da;
O çorak çöllere, uçmak ibâdet.
 
Servet, şöhret, makâm, nişan ve ünvân;
Hepsi, bu dünyada birer imtihan.
Tut ki; alkışlarla, dolsa da cihân,
Gurur ve kibirden, kaçmak ibâdet.
 
Firdevs’e adaydır, gelen her beden,
O’na ancak varır, Kur’ân’la giden.
Bize fırsat için, ömür lûtfeden;
Lâtif Sevgili’ye, azdır ibâdet.
 
En zorlu düşmana, savaşlarıyla,
Mekke’de atılan, çöl taşlarıyla,
Dökülen, pişmanlık göz yaşlarıyla;
Sel sel Arş’a taşan, hazdır ibâdet.
 
Allah aşkı ile, dolanlar için;
O yüce makâm’ı bulanlar için;
Namazı, mîraç’la, kılanlar için;
Âşıktan Mâşûk’a, nazdır ibâdet.
 
Vehim sislerini, alıp götüren,
Vâroluş sırrını, çözüp bitiren,
Ruh ile maddeye, ‘bir’lik getiren,
Mânâ hamurunda, özdür ibâdet.
 
Hani, kâinatın sınırı nerde?
Göz nereye baksa, bir kara perde.
Fizik ilimlerin, sustuğu yerde;
Karanlığı delen, gözdür ibâdet.
* * *
Biliyorsa eğer, göz bakmasını;
Bir ziyafet görür, çorba tasını.
Dünya sofrasının, her lokmasını,
Nîmet bilinciyle, tatmak ibâdet.
 
Her gece, uykuya dalmadan önce;
Hesaba dalıp da, inceden ince;
Rabb’in huzurunda, durup kalbince,
Şehâdet getirip, yatmak ibâdet.
 
O, sabâ makâmı, tiz perdelerden,
Çağlayıp inerken, minârelerden,
Yağarken sabahın nûru seherden;
Yorganı fırlatıp, atmak ibâdet.
 
Bir görünmez kazâ, olsa da neden,
Hasta yatağında, kıvransa beden,
Mevlâ’dan gelene, isyân etmeden,
Sancılara sabır, katmak ibâdet.
 
Ahlâkın güzeli, Rabb’in nîmeti;
Kusur gizleyene, açar Cenneti.
Taa mezara kadar, dost emâneti;
Sırları kusmadan, yutmak ibâdet.
 
Şu insan bedeni, gör ki; mû’cize,
Her hücresi Hakk’tan emânet bize,
Damla karışmadan, henüz denize;
Nefes kıymetini, bilmek ibâdet.
 
Elinde neşterle, hasta başında;
Belinde silahla, sınır taşında;
Yol kesen eşkiyâ, kâtil peşinde;
Görev inancıyla, dolmak ibâdet.
 
İnsanı hor görüp, küçümsemeden,
Peşin yargılarla; “câhil” demeden,
Cübbesiz olsa da, her kim söz eden;
İlim payı varsa, almak ibâdet.
 
Herşeyde bir sebep, vardır elbette;
Bütün düğümlere, çözüm niyette.
Yaşanan her hayır ve musibette;
İlâhî bir mesaj bulmak ibâdet.
 
Bilim; temellere, hızla inerken,
Kubbede güneşler, yanıp sönerken;
Mikrodan makroya, bu çark dönerken;
Durup, düşünceye dalmak ibâdet.
 
Bu ölüm telâşı, bu korku neden?
Ayrılacak bir gün, can ile beden.
Gerçeği görüp de; henüz ölmeden;
Ölümle, arkadaş olmak ibâdet.
 
Kimi görmez, önündeki aşını,
Dolu görür, başkasının boşunu,
Bırakıp da, kıskançlığın peşini,
Hasedi, şükürle yıkmak ibâdet.
 
Sevgi; sabunudur, gönül kirinin.
Rahmet bedeli var, her özverinin.
Hele bu dünyadan, giden birinin;
Varsa, kul borcunu, silmek ibâdet.
 
Geçim çarkı, helâl suyla dönerken,
Yollara düşüp de, her sabah erken,
Allah’ın adıyla, işe giderken;
Atılan her adım, ayrı ibâdet.
 
Cengiz Numanoğlu
10 notes · View notes
sisliperde123 · 4 years
Text
Evin Tamamlayıcıları; Şişli Perdeler
    Perdeler ev dekorasyonunda önemli bir yere sahiptir. Bir evde eşyalar ne kadar tam olursa olsun o evde perde olmadığı zaman ev bir bütün olarak gözükmek. Eşyalara ve dekorasyona uyan perde kullanmak evi çok daha güzel gösterebileceği gibi aksine eşyalarla alakasız perdeler kullanmak evi bir o kadar kalabalık gösterecektir. Bu nedenle dekorasyon seçiminde perdelerin de önemi büyüktür.
   Dekorasyonda kullanılabilecek birçok perde çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan birkaçı; Şişli  perde, şişli perde, stor perde gibi perde çeşitleridir. Evin tarzına ve dokusuna göre perde çeşitleri seçilmelidir. Örneğin çok modern döşenmiş bir eve taşları ve dantel detayı fazla perdeler kullanmak evin modern havasını alıp götürecektir. O tarz evlere düz ve yere kadar olan sade perdeler kullanmak evi daha da modern bir hale getirecektir.
   Şişli  perdeler, evin hem stor hem de perde ihtiyacını aynı anda karşılayan ürünlerdir. Şişli perde mekanizmalı bir perdedir. Kalın çizgiler halindedir ve çizginin birisi kalın perdeyken diğer çizgi tül şeklindedir. Tül perdeler arka arkaya geldiğinde tül olan yerlerden güneş ışığı sızar ve sanki tül açıkmış havası verir. Kalın olan perdeler arka arkaya getirildiğinde ise perde tamamen kapalı görünür ve eve hiç güneş ışığı sızmaz.
  Şişli perdeler ilk çıktıkları zaman birkaç modele sahipken şu anda çizgi film karakterlerinden tutun şehir siluetlerine kadar birçok desen Şişli perdelerin üzerine işlenmiştir. Perde modası geliştikçe Şişli perde kendine birçok farklı desen katmıştır. Bu da Şişli perdelerin daha çok kullanılmasına neden olmuştur. Aynı zamanda Şişli perdelerin yıkanması da bir hayli kolaydır. Balkon ya da banyoya asarak su ve sabunla köpürte köpürte yıkanmaktadır. Yıkayacak yeriniz yoksa bile dışarıda bu işi yapan birçok insan bulunmaktadır.
Şişli perdeler ilk çıktıklarında bir hayli pahalıyken günümüzde Şişli perde fiyatları çok daha makul bir hale gelmiştir. Aynı zamanda kumaştan kumaşa değişen özellik Şişli perde fiyatı üzerinde bir hayli etkili olmuştur. Kısacası Şişli perde kullanmak isteyen her kullanıcıya uygun Şişli perdeler bulunmaktadır.
Şişli perdeler, daha çok ofis gibi ortamlarda kullanılan perdelerdir. Bunun sebebi ise Şişli perde, diğer perdelere oranla daha sade ve daha gösterişsiz olmasıdır. Gösterişi sevmeyen insanlar daha şişli perde tarzı perdeleri evlerinde kullanmak istemezler çünkü şişli perde girdiği yerleri bir ofis havasına sokar. Bu da hoş bir görüntü vermez. Bu nedenle şişli perdeler daha çok ofis ve çalışma yerlerinde kullanılırlar.
1 note · View note
gunlukpravda-blog · 6 years
Text
Bir Tayyip vardı, bir zamanlar...
Giriş;
Bu bölümü 1994 - 2002 arası olarak ele alıyorum.
Başörtüsü ülkenin en büyük sorunu, 28 Şubat’a giden yollar yavaştan döşeniyor, Kemal Alemdaroğlu, Nur Serter, bilumum Kemalist zinde güçler ve bir kısım medya oldukça etkin. Dindarların üzerine balyoz gibi gidilen yıllar.
İşte o yıllarda yavaş yavaş yıldızı parlayan, dindarların gözbebeği olan Tayyip Erdoğan yavaş yavaş ülkenin gündemini sarsacak şekilde siyaset sahnesinde yerini alıyordu.
Sene muhtemelen 94′dü, artık pek net hatırlamıyorum, ATV‘de Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’nda İstanbul Belediye başkan adaylarının katıldığı programda son söz ona verilince, “Biz bekleriz, sorun değil“ mealinde bir söz söylemişti. O sırada TV başında “Bu adam geleceğin başbakanı“ demiştik arkadaşlarla beraber. Öyle de oldu.
Belediye başkanı oldu, tamamlayamadan şiir okuduğu için hapis yattı ancak bu onu engellemedi. Daha da güçlendi. Kurduğu Ak Parti Nihayet 2002 seçimlerinde patlama yapınca, 1994′de TV’de izlediğimiz o sakin ve kendine güvenen kişinin Başbakan olduğunu o zaman gördük.
O zamanlar TV programlarına çıkar, kendisine sorulan en zor sorulara çatır çatır cevap verirdi. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin karşısına çıktığı 32. Gün hala akıllarda. Kendine güveni tam, haklı olduğunu biliyor. Moral üstünlüğü onda, dindarlarda.
Zinde Kemalist güçler tarafından eziliyoruz, hem de öyle böyle değil ama moral üstünlüğü bizde. Haklı olduğumuzu biliyoruz çünkü.
Erdoğan’ı karşı mahalledeki kişilerin dahi alkışladığı olay ise metro açılışına bir önceki İBB başkanı Nurettin Sözen’i çağırarak açılışı birlikte yapmalarıydı. Küçük ama o zamanlar önemli bir ayrıntıydı.
Bir çok kişi Erdoğan’ı bu durumda iken sevmiştik. Güçsüzdü, eziliyordu ama dindarların kalbinde çoktan taht kurmuştu.
Gelişme;
Gelişme bölümünü de 2002-2013 olarak ele alıyorum..
Herşey çok güzel başlamıştı. Ak Parti halen zinde güçler tarafından ezilmesine, dışlanmasına rağmen işler rayında gidiyordu. Bir yandan Kemalist zinde güçlerle mücadele edilirken, diğer bir yanda ekonomi alanında inanılması güç bir başarı grafiği çiziliyordu.
Gerçekten de 70 yılda yapılamayacak pek çok şey bu 11 yıla sığdı. Yapılan yatırımlar halk tarafından da görüldü ve takdir edildi, oya dönüştü.
Dış politikada Ortadoğu’nun parlayan yıldızıydı Türkiye. Batı basınında Erdoğan’ın başarılarını ve Türkiye’yi getirdiği noktayı yazan pek çok haber, makale yayınlanmaya başlamıştı. Demokrasisi, insan hakları konusunda yaptığı iyileştirmeler ile gerçekten de bu övgüyü hakediyordu.
O zamanlar henüz “dış güç” olarak düşmanlaştırılmayan Nytimes, Guardian, Times vb. yayın organlarında Türkiye’nin katettiği yolu anlatan makaleler artık sıradan görülmeye başlanmıştı.
Kemalist ve Ulusalcıların, AB ve ABD’yi şeytanlaştırıp “dış güçler“ olarak bize sunduğu yıllardı. Banu Avar ve Osman Pamukoğlu’nun sözleri paylaşılarak, ülkenin aslında nasıl bir parçalanmaya gittiğinin yine Kemalist’ler tarafından ispat edilmeye çalışıldığı yıllardı. Yani paranoyaklığın Kemalist kesimde olduğu yıllar.
AB Parlamentosunda Türkiye bayrakları dalgalandırılarak üyelik müzakerelerinin başlaması kararının teyid edilmesi, sanki çok uzak bir hatıra gibi duruyor bugünden bakınca.
90′lı yılların hiç bitmeyen gündemleri olan yolsuzluk, işkence, insan hakları ihlalleri vb. konularında gözle görülür bir ilerleme vardı ülkede.
Kişi başına milli gelir ~3000$’dan, ~11000$’a kadar gelmiş, ülke zenginleşmiş ve alım gücü oldukça artan bir Türkiye vardı karşımızda. Her ne kadar muhalifler kabul etmese de durum bu idi.
Ve üstüne üstlük bütün bunları yapan da kendilerini dindar olarak tanımlayan kişilerden oluşan bir hükümetti. Yurtdışından bakınca bu anlaşılması kolay bir görüntü değildi.
Ülkedeki statükoyu yıkan ve ülkeyi her alanda modernleştiren kişiler, dindarlardı. Kemalistler ise, 1930′lı yılların hayallerinde yüzen, modası geçmiş bir gruptan fazlası olarak görünmüyordu.
Ve sonra, ne olduysa oldu, herşey Gezi Park’ı olayları ile değişti.
Sonuç;
Bu dönemi de 2013 ve sonrası olarak ele alıyorum.
Bir çok kişi bu miladı daha önceye alabilir ancak kanımca tarih bu kırılımı Gezi Park’ı olayları ile kaydedecektir. Gezi Park’ı olayları Cuma akşamı patlak verdiğinde, ülke tam anlamıyla ikiye bölündü ve olaylar bittiğinde de kaybeden ülke oldu. Kemalist’i de kaybetti, dindarı da, muhafazakarı da.
Aslında olayların başlangıcı son derece normal ve demokratik bir istekle başlamıştı. Her geçen gün betona boğulan İstanbul’da, bir vaha olarak görünen Gezi Park’ının yıkılıp yerine Topçu Kışlası’nın yapılması istenmiyordu. Ve buna karşı olarak da Gezi Parkı’nda toplanan kişiler orayı terketmeme eylemi başlattı.
Normal, demokratik bir ülkede, bu istekler dikkate alınır, tekrar gözden geçireceğiz denirdi, denmesi lazımdı. Ama olmadı.
Üzerinden geçen 6 yılda Topçu Kışlası halen yapılmadı ve Gezi Parkı halen de orada? “İlla Topçu Kışlası’nı yapacağız” inadına gerek varmıydı? Kim ne kazandı, ne kaybetti, bence Ak Parti’lilerin ve yöneticilerinin oturup düşünmesi gerekir.
(Yanılmıyorsam) Cuma akşamı polislerin eylemci çadırlarını yakma görüntüleri sosyal medyaya ve TV’lere düşünce iş çok daha büyüdü.
Akl-ı selim davranış, Erdoğan’ın bir açıklama yapıp, Topçu Kışlası planlarını tekrar gözden geçireceğini duyurmasını gerektirirdi kanımca. Ama olmadı, Fatih Altaylı’nın programına çıkıp, daha sert sözlerle Topçu Kışlası’nın yapılacağını, eylemcilerin oradan atılacağını falan söyledi. En azından eylemcilerin ateşini alacak sözler söyleseydi, oraya katılan eylemcilerin çok büyük bir kısmını evlerine gönderebilirdi. Ama olmadı, o açıklamasıyla eylemlere katılımı daha da arttırdı.
Kişisel olarak ve yakınımdaki pek çok kişinin, o programda Erdoğan’ı dinlerken hayal kırıklığı yaşadığını söyleyebilirim. Benim bildiğim Erdoğan bu derece sert, empati yoksunu biri değildi.
Ama artık bundan sonra karşımızda bu Erdoğan’ın olacağını maalesef henüz o zamanlar bilmemize de imkan yoktu.
Bir yanda 11 senelik Ak Parti iktidarına karşı biriken Kemalist nefretin sokaklara dökülmesi, diğer yanda “surda gedik açtırmayız” diyen hükümet sayesinde ülke bölündü ve bir daha da rayına oturmadı.
Gezi Park’ı olaylarının başlangıcında çadırları yakan polisleri o gün ölesiye savunan hükümet ve Ak Parti’liler, yıllar sonra o polislerin Fethullah’çı olduğu ortaya çıktığında arkalarından eleştirmeyi maharet saydılar. Halbuki sen doğru yerde durduğunda, adaletsizliği o gün eleştirip tavır aldığında, daha sonradan değişecek duruma göre tavrını güncelleme ihtimali de ortadan kalkıyor.
O gün o çadırları yakan polisleri Erdoğan eleştirse, “Bu yapılan yanlıştır, durumu araştırıyoruz” dese, doğru ve hakikatin yanında yer alacaktı. Ama olmadı, o fırsatlar hep birer birer kaçtı.
Sonrasında zaten Fethullah’çıların ülkeyi ne duruma getirdiğine, devlet kurumlarının içine nasıl sızdığına yaşayarak tanık olduk.
Ancak bu noktada da dindarların büyük bir kesimi, Erdoğan’ı farklı tutumlarından dolayı eleştirmesine rağmen, karşıda dev gibi bir ihanet çetesini gördüğü için Erdoğan’ı yine yalnız bırakmadı, bence doğru da yaptı.
Bir siyasi lider, hükümet, ne kadar kötü olursa olsun, niyetleri belli olmayan, herşeyi perde arkasından yapmaya alışmış bir cemaat yapılanmasından çok daha yeğdir.
Bu 3 senede Erdoğan’ın imajı artık Ortadoğu’nun parlayan yıldızından, klasik bir otoriter Ortadoğu lideri imajına doğru kaymaya çoktan başlamıştı.
“Diktatör” imajına, bir çok kişinin inandığı şekilde dış basından daha çok, kendi sözleri ve yaptıkları ile damga vurdu. Dış basına verdiği her mülakat, mitinglerde yaptığı her salvo, hem Türkiye’nin, hem dindarların, hem de kendisinin imajını yerle bir etti.
Dindarların büyük bir heyecanla başladığı, yurtdışında ve yurtiçinde pek çok kimsenin imrenerek izlediği, o muhteşem “dindar devrimi“, son yıllarda darma duman oldu ve ilginçtir, klasik bir Ortadoğu otoriter rejimi gibi, Erdoğan bu durumu ve imajı hiç önemsemedi. Düzeltmek istemedi.
Bu imajın ülkeyi ekonomik olarak nerelere götürebileceğini hesaplayamadı ya da hesaplamak istemedi.
AK Parti’nin ilk yıllarındaki o akl-ı selim, dünya ile entegre olma hali, son yıllarda adeta toplumsal bir “dış güçler“ histerisine bilinçli olarak dönüştürüldü.
Dünyaya açık, dünyayı anlamaya daha yatkın olan dindar kesim, döndü dolaştı yine kendisini 4 tarafı “dış güçlerle“ çevrili bir ülkede buldu.
youtube
Halbuki kimse demedi ki “Osmanlı’nın başlangıcından beri dış güçler var, her ülke, her devlet için bu olgu var, neden şu anki başarısızlıkları dış güçlere atıyoruz? Neden 10 sene önce dış güçler mesela bu ülkede o kadar konuşulmuyordu? Neden bu dış güçler ülkenin refahının artması adına ülkeye en çok yatırım yapan ülkelerden oluşuyordu?“
Ama medyanın bu zehirli dili, dindarları döndü dolaştırdı 10 sene önceki Banu Avar hizasına getirdi.
Peki ne oldu?
2016′dan sonra bahsettiğimiz o “devrim“ de kalmadı artık, sistem artık net bir şekilde “dindar Kemalizm“’e doğru kaymaya başladı.
Devrim artık çoktan kendi çocuklarını da yemeye başlamıştı. Gezi Olaylarından itibaren, Erdoğan’ı az da olsa eleştiren, “şu şöyle yapılsa daha doğru olabilir“ diyen herkes işsiz bırakıldı, uzaklaştırıldı.
28 Şubat’ta dahi yazabilmiş Ahmet Taşgetiren köşesini kaybetti, uzaklaştırıldı.
28 Şubat’ın en hararetli günlerinde bu hareketi desteklemiş Ali Bayramoğlu, Etyen Mahçupyan tamamen dışlandı, düşmanlaştırıldı.
Mustafa Akyol, Yıldıray Oğur, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Kiras vb gazeteciler köşe bucak kovuldu, işsiz bırakıldı.
İslami hareketin en önemli gazetecilerinden Hakan Albayrak’ın kurduğu gazeteye ambargo uygulanıp kapatılması sağlandı. Yazmaması için uğraş verildi.
“Dindarlar artık bu kadarını da yapmamalı” diyeceğimiz şekilde şehirler betona boğuldu, şehircilik katledildi. İstanbul’un tabutuna son çiviyi maalesef Erdoğan çaktı.
Ülke tekrar kendini popülist milliyetçilik ile Kemalizm arasında bir yerde buldu.
Biz Erdoğan’ı 28 Şubat’ın o en karanlık günlerinde ezilirken, dışlanırken sevmiştik. Siyaset Meydanı’nda en son söz ona verildiğinde sevmiştik.
Geldiğimiz noktada güç Erdoğan’ı değiştirdi, dünün ezileni bugünün muktediri oldu. Erdoğan’a karşı dindar camiadan yapılabilecek bir eleştirinin artık müeyyidesi var. İşini kaybedip çok rahat dışlanabilir.
Sonuç olarak islami hareketin ve ülkenin geldiği nokta açısından, diyebileceğim tek şey, çok yazık oldu.
12 notes · View notes
perdemodern · 3 years
Photo
Tumblr media
Göztepe Katlamalı Perde çalışmamız. Organze çizgili tül katlamalı perde ve aynı tülden fon perde Katlamalı perdenin modası geçer mi? #modernperde #perde #perdekadıköy #salondekorasyonu #salonperdemodelleri #katlamalıperde #interiordecor #curtain (Göztepe, Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/Ca4WoTNr9Qk/?utm_medium=tumblr
0 notes
mystilhome · 3 years
Text
Screen Stor Perde
Ev dekorasyonunun vazgeçilmez parçası olan perde ferah ve aynı zamanda da istenen atmosferin oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Her yıl hızlı bir şekilde değişen perde modası ile birlikte farklı model ve renklerin seçenekler arasına eklenmektedir. Böylelikle herkesin tarzına hitap eden perde modelini bulmasını da kolaylaştırmaktadır. Ancak son dönemlerde en dikkat çeken perde modeli ise Scren stor perde olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik perde tanımından daha farklı olması ve ayrıca da güneş alan yerler içinde ideal bir perde olması ile de çok yoğun bir ilgi gösterilmektedir.
Neden Screen Stor Perde?
Yeni bir model olması ve nasıl görüneceği hakkında da aklında soru işareti olanlar neden Scren stor perde diye düşünmektedir. Çünkü bu perde modeli oldukça dayanıklıdır. Kullanıldığı malzeme cam elyaf ipliğin poliester ile kaplanmıştır. Bozulmaz ya da kırışıklık meydana gelmemektedir. Rengini koruması, parlak yüzeylerde olan yansımaları önlemesi ve temizliğinin de oldukça pratik olmasından dolayı tercih edilmektedir.
Screen Stor Perde Çeşitleri
Farklı renk ve çeşitli detaylar ile zenginleştirilen Screen stor perde çeşitleri özgün tasarımlı alanların imza parçasıdır. Güneş ışınlarını kırıcı özelliği ve sahip olduğu diğer özellikleri ile birlikte perde tarihinde de önemli bir yere sahiptir. Böylesine muhteşem perdeleri ise geniş ve zengin koleksiyonu ile My Still firması hem perde seçmeyi hem de perde seçiminin daha da keyifli bir hale getirmektedir.
MY STIL HOME
Telefon: +90 (216) 311 89 64
Telefon: +90 (553) 304 28 86
 https://www.facebook.com/mystilhome
https://tr.pinterest.com/mystilhome/
https://www.instagram.com/mystilhome
0 notes
nurayblr · 4 years
Text
Jakuzi Nedir?
Jakuzi Nedir?
İnce metal veya plastik levhalardan yapılan ince şeritli olmak suretiyle dışarıdan görülmeyi engelleyen dışarıyı görmeye olanak sunan bir tül perde çeşididir. Mekanizmaya sahip bilinen en eski perde modeli diyebiliriz. Günümüz iç mimarisinin en çok tercih ettiği banyo, mutfak, ofis perde modeli olarak kullanılmaktadır. Günümüz koşullarında yaşam alanlarının pek çok yerinde tüm pencerelerde kullanılan bir model halini almıştır.
Dekorasyonda Jakuzi Modası
Günümüz teknolojisinin sunduğu gelişmelere ayak uydurması sebebiyle Jakuzi perdeler oldukça gelişim göstermiş ve kullanışlı hale gelmiştir. Kullanım rahatlığının artması sebebiyle pek çok modern yapıda göz önüne çıkan bir detay haline gelmiştir. Pencerelerde tül devrinin kapandığı bir çağda yaşıyoruz.
Jakuzi Perde Temizliği Zor Mu?
Temizlik açısından da oldukça kolay olan Jakuzi perde seçimlerinde farklı ve modern tasarımların bulunması her alana monte edilebilmesi ve her boyutta sipariş verilebilmesi açısından da tercih edilen bir tasarım haline gelmiştir. Klasik perde döneminde yaşanan yıkama perde takma gibi kavramların geride kalmasını sağlayan Jakuzi için farkı tasarımlar yaptırabilirsiniz. Firmamız tarafından uygun fiyatlarla bütçeyi sarsmadan modern tasarımlar evinize uygulanmaktadır. Müşteri temsilcilerimizle iletişime geçmek suretiyle evinize farklılık katabilirsiniz. Gün ışığı açısından da avantaj sunan Jakuzi bu yıl perde seçimleri arasında ilk sıraya yerleşmesini sağlamıştır.
Jakuzi Perde Özellikleri Nedir?
En belirgin özelliği kolay temizlenebilmesidir. Herhangi bir ıslak yıkama yöntemi uygulamaksızın toz bezi yardımıyla silmek yeterlidir. Şayet fazla tozlanmışsa elektrik süpürgesi düşük ayarda iken de pratik bir şekilde temizlemeniz mümkündür. Yatay ve dikey açılabilme mekanizması sayesinde her türlü ihtiyaca cevap veren bir yapıya sahiptir. İsteğe göre ayarlanabilmektedir. Bu nedenle de tüm pencere ve alanlara uyumluluk gösterir.
Alüminyum, ahşap ve plastik çeşitlerinin bulunması her bütçeye uygunluk sağlamaktadır. Tavan ve duvara montaj yapılabilir. Bant genişliğinde istenilen tür ayarlama yapılabilmesi nedeniyle kişiye özel tasarım gerçekleştirilebilir. Uzaktan kumanda sistemi ile kullanım kolaylığı sunan Jakuzi perde yaşam standardını artıran bir özelliğe sahiptir. Güvenli mekanizma ve kaliteli yapısı ile firmamız aracılığı ile yaşam standardınızı artırabilir evinizi modern yaşam alanlarına çevirebilirsiniz. Farklı tasarımlar ile yaşam alanlarına renk katabilirsiniz.
Jakuzi Nasıl Monte Edilir?
Ofis ve yaşam alanlarının vazgeçilmezi olan Jakuzi mekanların vazgeçilmezi halini aldı. Ahşap, alüminyum ve plastik olmak üzere pek çok çeşide sahip Jakuziler kullanılacak içeriğe göre farklı şekillerde monte edilmektedir. kullanım alanlarına göre bakacak olursak;
Ahşap: Genellikle evlerde kullanılır. Sunta ve ağaç olmak üzere iki çeşidi vardır. suntanın zamanla yıpranma özelliği bulunur. Metal: Alüminyumdan yapılır. Ahşap metalden dayanıklı olsa da metal güneş ışığını daha önleyici bir özellik içerir. Nemli bezle silinmesi yeterlidir. Plastik: En ucuz Jakuzi perde çeşididir. Çok dayanıklı değildir. İçerik ve kalite bakımından ayırım yapılması mekanlara göre de farklılık gösterdiğinden firmamızla iletişime geçmek suretiyle kaliteli ve yaşam alanınıza uygun bir tasarım için uygun Jakuzi çeşitleri fiyatlarını sorabilirsiniz.
0 notes
yasamhome · 5 years
Photo
Tumblr media
🍂Bu Yılın En Radikal Modası İle Tanışın S Pilenin 🧬 İhtişamlı Duruşu & Bordür İle Gelen Farklı Görüntü 😍 ________________________________________ •Alışveriş Sitemiz www.yasamhome.com •Ücretsiz Kargo Kapıda Ödeme İmkanı •Kredi Kartı İle Vade Farksız Taksit •Güvenli 3D Alışverişin Keyfini Çıkarın •WhatsApp: 0534 0802926 7/24 •Soru & Görüşleriniz İçin DM Wp ————————————————— #yasamhomeperde #yaşamperde #perde #design #tasarım #arsolin #luxury #style #curtains #aksesuar #dekorasyon #home #yaşamhome #homedekor #perdemodelleri (Yaşam Home) https://www.instagram.com/p/B3FM7V4AUCG/?igshid=gde6o9pjpppw
0 notes
modafabrik · 5 years
Photo
Tumblr media
Günaydın günaydın günaydın. Perde ve fonlarımızda daha fazla desensiz, sade, düz renklere ağırlık verdik. Hem kombini rahat hem de modası geçmeyen klasik parçalar. Fiyat konusunda resmin üzerine tıklamanızı tavsiye ederim.🌰🐿 • • • www.modafabrik.com • • • #modafabrik #perde #curtain #drapery #interiordesign #interior #interiordecor #classy #decor #decoration #homedecor #homesweethome #furniture #classy #inspiration #love #loveit (Modafabrik) https://www.instagram.com/p/B2gPsc9nI2o/?igshid=1qjat3n7rhx7j
0 notes
storzebraperde · 6 years
Text
Vazgeçilmeziniz Kadıköy Perdeci
Tumblr media
Kadıköy Perdeci geniş perde seçenekleriyle Kadıköy ilçesinde hizmet veren bir perdecidir. Kadıköy Perdeci modern tasarımlardan klasik tasarımlara kadar her zevke hitap eden tasarımlar ve üretimler yapmaktayız. Tasarlayıp ürettiğimiz perde çeşitleri şunlardır:
Tül Perde
Tül Perde; genel olarak annelerimizin çocukluğumuzdan beri, beyaz renkli ve çeşitli desendeki, güneşlik altına kullandığı ince tüldür. Güneş ışığının ortama rahatlıkla girmesini ve aynı zamanda da dışarıdan içerinin görünmemesini sağlar. Modası hiçbir zaman geçmeyecek olan tek perde çeşididir. Değişen ve gelişen ev dekorasyon modasına uyum sağlayarak klasik beyaz rengin dışında da tül perde çeşitleri tasarlamaya başladık. Açık maviler, pudralar, kremler ve somonlar tül perde kullanımında yaygın renkler arasına girmiştir. Tül perde klasik korniş sistemiyle tavana monte şeklinde kullanılır.
Zebra Stor Perde
Zebra Perde adını zebra gibi çizgili desen olmasından alır. Bir şerit tül desen bir şerit kumaş desen şeklinde sıralandığı için zebra stor adını almıştır. Zincirli kumanda sistemiyle aşağı ve yukarı çekilmek suretiyle çalışmaktadır. Tül kısım kumaş kısmın üzerine getirilerek güneş ışığının ortama girmesi engellenir. Kumaş kısmın tül kısımdan ayrılması sonucu tül kısmın boşluğa getirilmesi ile güneş ışığının içeri girmesi sağlanır. Zebra perdenin stor perdeden farkı zebra perde hem tül hem perde görevi görürken, stor perde sadece perde görevi görür. Stor perdenin güneşi içeri alması amacıyla yukarıya kaldırılması sonucu pencere tamamen açıkta kalır. Ancak zebra perde de bu durum söz konusu değildir.
Dikey Perde
Pvc, kumaş, ahşap gibi çeşitli materyallerden üretilen dikey perde genellikle okul, iş yeri, ofis ve kamu kurumu gibi yerlerde kullanılan bir perde çeşididir. Bu ortamlarda modern ve şık bir görüntü sağlar; ayrıca kullanılan malzemeye göre sağlam ve dayanıklı olduğu için uzun yıllar kullanım sağlar. Zebra ve stor perdedeki zincirli kumanda sistemi mantığıyla çalışır. Zebra ve stor perdeden farklı olarak yukarı aşağı çekilerek değil, sağa ve sola çekilerek çalıştırılır.
Jaluzi Perde
Jaluzi Perde genellikle dikey perde gibi iş yerlerinde kullanılan alüminyum, pvc veya ahşaptan yapılmış bir perde çeşididir. Çalışma mantığı zebra perde ile aynıdır. Zincirli kumanda sistemiyle yukarı ve aşağı doğru çekilerek çalışır. Detaylı bilgi için sitemizi ziyaret ediniz.
0 notes
sisliperde123 · 4 years
Text
Şişli Perde Çeşitleri Hakkında
  Perdeler uzun yıllardır ev dekorasyonunda önemli bir yere sahiptir. Her ne kadar moda değiştikçe perdeler de değişse de perde kavramı her zaman kalmıştır ve kalacaktır. Çünkü perde olmayan bir evin dekorasyonu tamamlanmış sayılmaz. Ve evde dekorasyon açısından bir eksiklik vardır. Örneğin seneler önce perdelerde Fransız gipürleri modayken bu günlerde perdelerde daha sade modeller tercih edilmektedir. Bu yüzden perde modası kalıcı değildir. Sürekli bir değişkenlik gösterir.
Perde seçimi
  Perde seçimi evde bulunan eşyaya ve eve göre yapılmalıdır. Bu konuda bilgi sahibi birinden yardım isteyebileceğiniz gibi kendiniz de birtakım araştırmalar yaparak bu konuda bilgi sahibi olabilirsiniz.
  Örneğin küçük bir eviniz ve odalarınız varsa perde rengini olabildiğince açık renk seçmelisiniz. Koyu renk bir perde seçtiğiniz takdirde oda daha da kararacak ve daha küçük görünecektir. Bunun yanında koyu renk eşyalarınız varsa koyu renk perde seçerek odayı daha da karanlık bir hale getirmeyeniz. Açık renk perdeler seçerek evi daha aydınlık bir hale getirmeye çalışın.
   Odanız büyük ve genişse koyu renk perdeler kullanabilirsiniz. Ama koyu renk tercihiniz tülde değil de fon perdede olursa evinizi karartmamış olursunuz. Aksi halde odanız ne kadar geniş olursa olsun koyu renk tül kullanıldığı zaman ev ister istemez kararacaktır. Perde seçerken bu noktalara dikkat edildiği takdirde perde seçimi son derece kolay olacaktır.
   Eğer bir desen bir renk kullanmak istiyorsanız bu tercihinizi fon perdelerden yana kullanmanız çok daha doğru olacaktır. Örneğin çocuk odasında pembe renk seviyorsunuz. Bu pembe rengi tülde değil de fon perdelerde kullanarak odayı pembeye boğmamış olursunuz ve ortama daha şık bir hava katar. Bu nedenle tül rengini bir renk, fon rengini başka bir renk seçmektense seçiminizi bu şekilde yapabilirsiniz.
Şişli perdeler
     Şişli perdeler temizlik, kullanım ve monte açısından son derece kullanışlı perdelerdir. Aynı zamanda Şişli perde fiyat açısından uygun oluşu bu perdeleri daha da kullanılır bir hale getirmiştir. Tül ve güneşlik görevini aynı anda üstlenen şişli perdeler uzun yıllar kullanılacağa benziyor.
  İlk çıktığı zamanlarda Şişli perde fiyatları bir hayli yüksekken, şimdilerde çok uygun fiyatlara bulunabiliyor olması daha sık kullanılmasına neden oluyor.
Şişli perde
   Ofis ve iş yeri ortamlarında sıklıkla kullanılan Şişli perde, mekâna sade bir hava katıyor. Sürekli ofis mekânlarında gördüğümüz için evlere yakıştıramadığımız şişli perdeler, zamanla evlerimize yerleşecek gibi görünüyor.
0 notes
Quote
Sözler Köşkü Çınaraltı Çay House Hayalhanem Hakkında Gülen Grubunun Gerçek Yüzü Tam anlamıyla ortaya çıkmış iken yeni bir yapılanma ve örgütlenme planları devrede, şimdilerde internet ortamında etkin olan bu yapılanma para toplamanın yanında artık gülenin yaptığı gibi kitap yayın işlerine de atıldılar nerede para şan şöhret bu güldürenler orada ... ağlayanın modası geçti artık gülen güldürenlerin modası .. Tüm Detayı İle Sözler Köşkü Nur Mektebi Çınaraltı Çay House Hayalhanem (yazıyı sonuna kadar okumakta fayda çok) 1977'den sonra CIA, Paralel'i kontrol altına aldı ! Dünya genelinde büyük yatırım yaptı! Okullar, hanlar, hamamlar, medreseler açtırdı! Büyük para akışı sağlandı! Artık paralelin bileti kesilmişti, tasfiye olunacak. Peki "üst akıl" boş duracak mı? Elbette ki hayır. Yeni oluşumlarla devam edecekti. Bu beş senede etrafımıza bir bakalım neler oluşmuş. 1.Sözler Köşkü 2.Nur Mektebi 3.Çınaraltı 4.Çay House 5.Hayalhanem „Peki ne var bunda masumane gençler risale dersi yapıyorlar !“ diyebilirsiniz. Halbuki aynısını yıllar önce paraleller içinde söylememişmiydik? peki bu yapıyı bir inceleyelim: paralellerle olan benzerlikleri çok dikkat çekici... sıralayalım 1.Beş yıl gibi kısa bir sürede hızlı gelişmeleri (finans) 2.Abilerin çocuklarını ele geçirmeye çalışmaları 3.Cemaatimizin derslerine gelip kartvizit dağıtıp cemaatimizdeki abileri kendi yerlerine davet etmeleri... 4.Sosyal medyada çok güçlü olmaları 5.Giyim-kuşamda asri giyinmeleri (gizlilik) 6.ilk çıkış yeri İzmir 7.Kendilerini birbirlerinden ayrı göstermeleri kısaca diyorlar ki istanbulun ankaranın bizimle alakası yok (hücre yapılanma) 8. Kendilerini bağımsız (!) ve tüm cemaat ve sair oluşumların üstünde goruyorlarmis. Hülasa maksad hep aynı, · Hizmet-i imaniye ve Kur'aniyeye zarar vermek, · büyümesini engellemek, · durduramasamda kontrol edip tahrif ederek istedikleri mecraa çekmek. Metodları üç beş farka gene tezgahta saf müslümanlara servis. Emri bilmaruf nehyi anilmunker kaidesince bizden uyarması. Tek fark: Bir zamanlar ağlama ayağına birisi milleti çekti kendine, bu gençler de güldürerek çekmeye çalışmakta. Bir paranın 2 yüzü. Zehire tiryak namı vermekle, tiryak olmadığı gibi; zındıka hissiyatını veren ve dinsizliğe zemin ihzar eden bir heyetin vaziyetine, ne nam verilirse verilsin, Genç Yurdu denilsin, hattâ Mübarekler Yurdu denilsin, ne denilirse denilsin o mana değişmez. Barla Lahikası ( 197 ) Asıl nasıl başladı…ve önü nasıl alındı? Cayhouse, Sözler Köskü & Hayalhanenin Tarihcesi……. Bir zaman has ve faal bir Nurcu, bir büyük şehirde herkes rahatlıkla ve çekinmeden gelip Nurlardan istifade ettirebilelim düşüncesiyle bir LOKAL tarzında bir kıraathane bir ÇAYHANE açmak istedi. Temiz bir perde ile perdeleyip arka kısmında dinî kitablar ve Külliyat-ı Nur konulup,hazırlanmış olan masalarda ücretsiz okuma imkânı ve suallere cevablar verileceği yazılı levha asılacak. Ön kısmında da ÇAY verilecek. Bu düşünce Hz. Üstada intikal edince izin vermedi. ŞİDDETLE REDDETTİ !!! Halbu ki bu fikir,zahir nazarda makul ve maslahatlı görünüyor. Demek akl-ı beşerî bu sahalarda merci değil. (Zübeyir Gündüzalp, Ravi: Rüsdü Tafral) ************************** Fırıncı anlatıyor: «Bir gün Galatasaray Lisesi’nde okuyan ve sonradan eczacı olan bir zât ziyarete gelmişti. Ben son ânında geldim. Tatsız bir vaziyet vardı, O anda anlayamadım. Onun ayrılmasından sonra Hazret-i Üstad, o anda hizmetinde bulunan kardeşlere çok hiddet etti. “ÇOCUK bunlar, ÇOCUK olmasa tardedeceğim, bilmiyorlar. Çocuk bunlar!” dedi. Ben de mes’eleden çok endişeli bir halet-i ruhiyeye girmiştim. Bu sırada Üstad Hazretleri karyolada oturuyorlardı. Ben ise yerde ve halının üzerindeydim. Birden bana hitaben şöyle dedi: “Muhammed, kardeşim, sen hakem ol, ben diyorum ki Risale-i Nur’un neşir ve medrese tarzı hizmetlerinin devam ve inkişafı lâzım, bunlar ise başka şeyler, başka hizmetler düşüncesinde.” Ben mes’eleyi “başka hizmetler” tabirinden anlamakla beraber, “Üstadım bizim vazifemiz, Risale-i Nur’un neşri ve ve medreselerin devamıdır.” deyince Üstad yüksek sesle “Tamam” diye ifadede bulundu. Ve o hiddet hali akşama doğru hayli hafif-ledi. Sonra Muhsin Ağabeye sordum. Gelen kardeşin bizim tarz-ı hizmetimizi pasif telakki etmesi ve orada bazı konuşmaların cereyan etmesi, Üstad’ın hiddetlenmesine sebeb olmuş.» (Son Şahitler-3 sh: 235) Bediüzzamanın DAVASINDA, Bediüzzamanın tarzında hizmet edilir. Sair Mesleklerin vasıtaları ve tarzlarıyla değil. (Zübeyr Gündüzalp) Risale-i Nur ve desatiri, kıyamete kadar tebdil edilemez prensibleri Lahikalarda çokca nazara verilir. Bu Esasat kafa fenerine göre değiştirilmez. Fırıncı ise Zübeyirağabeye takıldı. Zübeyir ağabey içeri aldı onu. Kendi odasına aldı. Anlatıyor da anlatıyor Fırıncı. Ben de merak ettim. Dışarı çıktım oradan pencereden görürüm dedim. Gördüm. Zübeyir ağabey yatağında yatıyor, yatıyor derken uzanıyor uykuda değil yani, Fırıncı anlatıyor. GENCLERI HAREKETLENDIRMEK LAZIM, böyle lazım falan. Zübeyir ağabey de dirseğini dayıyor, biraz doğruluyor Fırıncı’ya, “ben senin dediklerini Üstadımdan işitmedim, Risale-i Nur’da görmedim, kafam çalışmaz” diyor. Fırıncı yine kendi bildiklerini kendi anladıklarını anlatıyor. Tavrı Zübeyir ağabeye “evet” dedirtmek. Yani “bunları yapın iyidir, güzeldir.” Mümkün mü onun dediği ve yaptığı şeyler. Ben tabi sonradan gördüm bunları, işittim de. (Rüsdü Tafral) İşte bu masum çocukların, Risale-i Nur'dan aldıkları derslerinin ve yazdıklarının bir kısmını bize göndermişler. Biz de onların isimlerini bir cedvelde dercettik. Bunların, bu zamanda bu ciddî çalışmaları gösteriyor ki: Risale-i Nur'da öyle manevî bir zevk ve cazibedar bir nur var ki; MEKTEBlerdeki çocukları okumağa şevkle sevketmek için icad ettikleri her nevi eğlence ve teşviklere galebe edecek bir lezzet, bir sürur, bir şevk Risale-i Nur veriyor ki çocuklar böyle hareket ediyorlar. Tarihçe-i Hayat ( 318 ) Dördüncü taife ki, çocuklardır. Bunlar, hamiyet-i milliyeden merhamet isterler, şefkat beklerler. Bunlar da za'f u acz ve iktidarsızlık noktasında; merhametkâr, kudretli bir Hâlıkı bilmekle ruhları inbisat edebilir, istidadları mes'udane inkişaf edebilir. İleride, dünyadaki müdhiş ehval ve ahvale karşı gelebilecek bir tevekkül-ü imanî ve teslim-i İslâmî telkinatıyla o masumlar hayata müştakane bakabilirler. Acaba alâkaları pek az olduğu terakkiyat-ı medeniye dersleri ve onların kuvve-i maneviyesini kıracak ve ruhlarını söndürecek, nursuz sırf maddî felsefî düsturların taliminde midir? Eğer insan bir cesed-i hayvanîden ibaret olsaydı ve kafasında akıl olmasaydı; belki bu masum çocukları muvakkaten eğlendirecek terbiye-i medeniye tabir ettiğiniz ve terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu firengî usûl, onlara çocukçasına bir oyuncak olarak, dünyevî bir menfaatı verebilirdi (M:421) Risale-i Nur'un erkân-ı mühimmesinden Halil İbrahim'in ondört yaşındaki evlâd-ı manevîsi, Risale-i Nur dairesindeki masum şakirdlerin dairesinde inşâallah ehemmiyetli mevki alacak. Ve o küçük şahsiyette parlak, büyük bir şakird ruhu görünüyor. Mektubunda çocukça konuşmamış; gayet müdakkikane büyük bir âlim gibi konuşması bizi çok sevindirdi. Mâşâallah, Bârekâllah dedirdi.(K:259) Üstadın mâsum çocuklarla sohbet ve muhaveresi ise; çok ibretli ve saadetlidir. Emirdağı ve civarı köylerinde, yanına gelen mâsumlara, büyükler gibi ehemmiyet verip, kalben onlara müteveccih olurdu. (T:465) "Biz bu memleket talebeleri, Isparta kahramanlarının küçük kardeşleri, belki onların talebeleriyiz. Dersi, hizmeti ve ciddiyeti onlardan alıyoruz. Herbirisi, bizim için birer üstaddır. Kastamonu Lahikası ( 129 ) Sizin hanenizdeki masum evlâdlarınızla masumane sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir.(L:203) "Biz bu memleket talebeleri, Isparta kahramanlarının küçük kardeşleri, belki onların talebeleriyiz. Dersi, hizmeti ve ciddiyeti onlardan alıyoruz. Herbirisi, bizim için birer üstaddır. Kastamonu Lahikası ( 129 ) Fa'al, cidden çalışkan, Risale-i Nur ve Medrese-i Nuriye talebelerinden Marangoz Ahmed'in mektubunda, Eşref namında on yaşında bir masum çocuğun; köyünü, malını terkedip, iki gün mesafeden gelip, hiç yazı yazmadığı halde, on gün zarfında Risale-i Nur'u yazmağa muvaffak olması, Risale-i Nur'un bir kerameti olduğu gibi, Medrese-i Nuriye'nin de hârika bir çiçeğidir deniliyor. Evet biz de deriz ki: Maddî bir kışta güzel çiçeklerin açılması, bir hârika-i kudret olduğu gibi; bu asrın manevî ve dehşetli kışında, Sava Karyesinin, yani Sava şeceresi bin güzel çiçekler ve Cennet meyveleri açması ve Isparta memleket bahçesi, binler gül-ü Muhammedî (A.S.M.) çiçekleri açması; elbette hârika bir mu'cize-i rahmet ve bu memlekete hârika bir keramet-i inayet-i Rabbaniye ve Risale-i Nur talebelerine hârikulâde bir ikram-ı İlahîdir diye itikad edip, Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükrederiz. (K:132) Çünki dünyaya tenezzül etmez, tama' ve zillete düşmez, hakikat mukabilinde dünya malını almaz, tasannua mecbur olmaz bir üstaddan alınan ders-i hakikat elmas kıymetinde Barla Lahikası ( 123 ) “Resul-i Ekrem (A.S.M) فَاسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَemrini tamamiyle imtisal ettiği için, bütün ef’al ve akval ahvalinde istikamet, kat’î bir surette görünüyor ... hatta tekellümünde ve ekl ve şürbünde iktisadı rehber ve israfdan kat’iyyen ictinab etmiştir.” L:60 Sohbet-i Nebevî telkinlerinin neticesi olarak sahabeler daima marziyat-ı Rabbaniyeyi merak edip o mes’eleleri sohbet ederlerdi. Bu hal, bizler için ittiba edeceğimiz en mühim örnek ve tekâmül sebebidir. Şöyle ki: “Meselâ şu zamanda siyaset metâı ve hayat-ı dünyeviyenin temini ve felsefenin revaçlar gibi ... ve selef-i sâlihîn asrında ve o zaman çarşısında en mergup metâ, hâlik-ı semavat ve arzın marziyatlarını ve bizden arzularını, kelâmında istinbat etmek ve nur-u nübüvvet ve kur’an ile kapatılmayacak derecede açılan âhiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandırmak vesâilini elde etmek idi ... Her kimin güzelce bir istidadı bulunması, onun kalbi ve fıtratı, şuursuz olarak her şeyden bir ders-i mârifet alır. O zamanda cereyan eden ahval ve vukuat ve muhâverettan taallüm ediyordu.” S:481 Bu sebeble “İçtihadda yani istinbat-ı ahkâmda, yani Cenab-ı Hakk'ın marziyatını kelâmından anlamakta, sahabelere yetişilmez. Çünki o zamandaki o büyük inkılab-ı İlahî, marziyat-ı Rabbaniyeyi ve ahkâm-ı İlahiyeyianlamak üzere dönerdi. Bütün ezhan, istinbat-ı ahkâma müteveccih idi. Bütün kalbler, "Rabbimizin bizden istediği nedir!" diye merak ederdi. Ahval-i zaman, bu hali işmam ve ihsas edecek bir tarzda cereyan ediyordu. Muhaverat, bu manaları tazammun ederek vuku buluyordu.” S:491 Halbuki “Şimdi saadet-i ebediyeye bedel, saadet-i dünyeviye medar-ı nazardır. Beşerin nazar-ı dikkati, başka maksadlara müteveccihtir. Tevekkülsüzlük içinde derd-i maişet, ruha sersemlik ve felsefe-i tabiiye ve maddiye akla körlük verdiğinden; beşerin muhit-i içtimaîsi, o şahsın zihnine ve istidadına, içtihad hususunda kuvvet vermediği gibi, teşettüt veriyor, dağıtıyor.” S:492 Demek müsbet telkin ve tekâmül şartlarını bulmak için -bilhassa nur medreselerindeki hayatta- asr-ı saadetin mezkûr sohbetlerini ihya ve asr-ı hâzırın sohbetlerine de kapıyı kapamak gerekir. Çünkü, cemiyette merak edilip alâka duyulan ve böylece umumîleşen mes’eleler hakkında yapılan sohbetler, o mes’eleleri idame ettiren en müessir telkinlerdir. “Vaktimi lüzumsuz sohbetlerle ve tasannu’ve hodfüruşluk ile geçirmemek için tecrid koğuşunda bulunucağım.” L:266 “Bizim mesleğimizde sohbet-i sûriye ehemmiyeti azdır.” K:214 Evet, hokkabazlıkla insanları güldürüp gafletin galebesine çalışan in sanları zecreden bir hadis meali de şöyledir: «Yazıklar olsun o kimseye ki, in sanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler; yazık yazık ona.» (Seçme Hadisler 1. kitab 52. hadis) Evet, bu zamanda ekser insanların alıştıkları konuşmalar, maalesef bu anlatılan manada fuzuliyat olduğundan böyle konuşmalara katılmamak gerekiyor. Aksi halde kişi aynı halin tesirinde kalır ve alışır. Zübeyir ağabeyin ihtilat etmeyi yasaklayan bir hadisesi: Biz Süleymaniye dershanesinden Zübeyir ağabey ile beraber Haseki semtindeki dershaneye gelince Zübeyir ağabey, bu medreseye gelinmesine yasak koydu ve bana gelinmemesi için tenbih etti. Hatta Zübeyir ağabeyle arasıra görüşmek için dershaneye gelmek isteyen biri, arabasının bazan lüzumiyeti vesilesiyle gelmek isteyen bir zata, “arabanla gel, ve bana düldül kapıdadır de” şeklinde bir bahane ortaya koyduk ve bu bahane ile zaman zaman böyle istisnaî bazı kişiler gelebiliyordu. Bu yasağın nedenini çokları ne o zaman ve ne de şimdi bilmemektedir. Çünki füzulî konuşmalar ve şunun bunun taklidini yaparak ve bazı hikâyelerle gülüp güldürmeler, o kadar alışılmış ki adeta bunlar meşruiyet kazanmış gibi idi. Bir gün Süleymaniye derhanesinin arka odasında güldürücü hikâyelerde mahir bir zat, füzuliyatla cemaatı epeyce güldürmesinden rahatsız olan Zübeyir Ağabey duruma müdahale için oturduğu üst kattan alt kata doğru inerken güldüren zat da kapıdan çıkmıştı. Zübeyir Ağabey de bu güldüren zata: Ah bir bilsem ki bu güldüren zat kimdir?” demişti. Benim küçük odamın kapısı açık olduğundan hadiseye bizzat muttali oldum. Zübeyir Ağabeyle beraber uzaklaştığımız Süleymaniye heyeti, Anadolu nurcularına sözü geçen bir heyet iken, bizim dershaneye geliş yasağı konmasının sebeblerini herkes bilmez. Gerçi zamanla bu yasak da aşıldı, fakat mesele yasak konmasındaki sebeblerde aranmalıdır. Yani ihtilat edilince ihtilat edilenlerdeki hususiyetler zamanla kişilere aşılanır. Buranın izahı da sosyolojik kanun olup ve uzun çekeceğinden ve hatta gereksiz gördüğümden kısa kesiyorum. Merhum ve muhterem Tahirî Mutlu Ağabeyle vefatına kadar ayni medresede beraber kaldık. Hayatı daima Nur hizmetinde geçerdi. Risale-i Nur’un tashihi, neşri ve dersi, esas teşkil ediyordu. Fuzulî ve afakî konuşmaları yoktu. Hatta Tahirî Ağabey odasında yemek yerken dahi Risale okutur dinlerdi. Ve böyle yemekte geçecek zamanı dahi ihya ederdi. Gelen ziyaretçilerden bazıları, fazlaca ve maslahatsız oturup zaman işgal ettiklerinde Tahirî Ağabey sıkılırdı. Fakat bunu hissettirmezdi. Ben de bu durumu önlemek için Tahirî ağabey’e: “Sizin hizmetleriniz var, isterseniz odanıza buyurun” diyerek odasına gitmesine yol açardım. Tahirî Ağabey de mütebessimane kalkar, selâm verip odasına giderdi. Çok iktisadlı ve nizamlı bir hayatı vardı. (Rüşdü Tafral) Hz.Üstad ehl-i dünyanın kendisini ihtilattan tecrid etmesi hakkında diyor ki: “Hâlık-ı Rahîmim o tecridi, benim hakkımda bir azîm rahmete çevirdi. Zihnimi safi bırakıp, gıll u gıştan âzade olarak Kur’an-ı Hakîm’in feyzini olduğu gibi almağa vesile etti.” M:47 Demek lüzumsuz konuşanlar arasına ihtilat etmek, manevi feyiz almaya manidir. Yani «Ulema ile beraber oturunuz. Ve diz dize sıkışınız. Zira Allah, sema yağmuru ile toprağı dirilttiği gibi ulema meclislerindeki hikmet nuru ile kalbleri diriltir.» Ramuz-ul Ehadis: sh: 271 ve Keşful Hafa: hadis: 1059 Bu ifadeler, hikmeti esas alan Risale-i Nur’a da işaret eder. Evet, burada geçen hikmet hakkında Risale-i Nura bakan şu işaretler var: İmam-ı Azamın Ebu Yusufa vasiyetinden bir kısımı aynen şöyledir. Halk önünde konuşma, yalnız sorduklarına cevap ver! Avam ve tüccar arasında da dinî ve zarurî bilgiye ait olmıyan sözlerden ka çın. Avam arasında ne gül, ne de gülümse! Çarşı pazara da çok çıkma! Halk ile çokça düşüp kalkma! Onlar seni arasınlar. Delilerle konuşmayan, münazara âdabını bilmiyen ve iddialarını delilleri ile isbat edemeyen ilim adamları ile söze girişmekten kaçın! Mevki ve makam peşinde koşan, halk arasındaki günlük meselelere dalan ve bu suretle kendilerine şöhret ve menfaat sağlamak istiyen kimselerin söz lerine ve aralarına ka rışma! İPA:1610 KITABIN bu sarih ifadelerine rağmen KAFA fenerine göre bir Gençlik hareketi çıkaranlar hem Deasatir-i Nuriyeyeye, hem muazzez Üstadımıza hem Üstadımızın SADIK Talebelerinin şahs-i manevilerine muhalefet ediyorlar. Bizim hizmetimiz Risale-i Nur’un imanî ve Kur’anî hakikatlarını yaşayarak cihad-ı manevîye-i dinîyede meyadin-i hizmette lisan-ı halimizle tebligat ki lisan-ı hal lisan-ı kalden daha tesirlidir ve bu suretle bu hakikatların insanlara insibağ etmesini temin etmektir. Bu da Üstad’ın meslek, meşreb, usul, esas ve tarzıyla ders ve dershane hizmetleri ile olur. Başka zeminlerde başka vasıtalarla olmaz. Mualla ve muazzez aziz Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî de böyle yapmış bu tarzı meslek meşreb edinmiş ve talabelerine de ısrarla tavsiye ve vasiyet etmiştir. Bu asırda sair usüller faydalı olsaydı, onları da istimal eder vasiyet veya tavsiye ederdi, etmedi. Hususî hizmetkârlarına bu tarzından ayrılmayacaklarına dair defalarca Kur’an üzerine yemin ettirmiştir. Yemin ettirmekteki maksadı sadık ve fedakâr hizmetkârlarına itimad eksikliği değil meslek ve meşrebine ve tarzına çok güçlü vurgu yaparak tarzının önemine bu usulle dikkat çekmektir. (Zübeyr Gündüzalp) Aziz, sıddık kardeşlerim ve mânevî Medresetü'z-Zehranın Nur şakirtleri, Ben Isparta'ya geldiğim vakit, Isparta'da İmam-Hatip ve vâiz mektebinin açılacağını haber aldım. O mektebe kayıt olacak talebelerin ekserisi Nurcu olmaları münasebetiyle o mektebin civarında gayr-ı resmî bir surette bir Nur medresesi açılıp, o mektebi bir nevi medrese-i Nuriye yapmak fikriyle bir hâtıra kalbime geldi. Bir iki gün sonra, güya bir ders vereceğim diye etrafta şâyi olmasıyla, o dersimi dinlemek için RICAL ve NISÂ kafilelerinin etraftan gelmeleriyle anlaşıldı ki, böyle NÍM RESMÍ ve UMUMÍ bir MEDRESEY-Í NURÍYE açılsa, O DERECE KALABALIK ve TEHACÜM olacak ki, kabil olmayacak. Afyon'da mahkemeye gittiğimiz vakitki gibi PEK çok LÜZUMSUZ ÍCTÍMALAR olmak ihtimali bulunduğundan, o HÂTIRA TERK EDÍLDÍ, kalbe bu ÍKÍNCI HAKÍKAT ihtar edildi. Hakikat de şudur: "Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük MEDRESEY-Í NURÍYE YE çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zat birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risale-i Nur'u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar, hakikî talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlâs Risalesinde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar. Hakikî ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir" diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum. Hasta Kardeşiniz Said Nursî Emirdağ lahikasi 2|Emirdağ'ın manidar bir hatırası 103-104 Bu parağrafdan ve Nur Külliyatından anlaşılıyor ki: Demokrat hükümetinden önce Risale-i Nuru ve cereyanını her türlü tecavüzlerle imha edemeyen gizli cereyan, Risale-i Nurun bir derece serbestiyet kazandığı Demokrat devresinde, sinsi cereyanın Nur dairesine hulûl ederek içten bozmak plânını takib edeceklerini bilen Hz. Üstad, daha çok merkezî Nucuların nazarını kemmiyetten keyfiyete çeviriyor ki, hulûl yolunu kapasın manasında bir irşad var. Nitekim bu hususta bazı hatıralar da var. Sisi cereyan, merkezî Nurcuları tahrib etse, geniş dairesi de dağılır diye bir planı takib eder. Bu kaza-i İlahînin adalet-i kaderiye noktasında, yeni talebelerden bir kısım zâtların sırr-ı ihlasa muvafık olmayan dünya cihetini de Risale-i Nur ile arzu etmesinden... Şualar- 295 Hem Risale-i Nur, müşterileri aramaz; müşteriler onu aramalı, yalvarmalı. Emirdağ Lahikası-1 ( 223 ) Ve Nurcular, müşterileri ve kendilerine taraftarları aramaya kendilerini mecbur bilmiyorlar. "Vazifemiz hizmettir, müşterileri aramayız, onlar gelsinler bizi arasınlar, bulsunlar." diyorlar. Kemmiyete ehemmiyet vermiyorlar. Hakikî ihlası taşıyan bir adamı, yüz adama tercih ediyorlar. Tarihçe-i Hayat ( 731 ) Hem müşterileri de aramağa mecbur değiliz, müşteriler yalvarmalı. Kastamonu Lahikası ( 242 ) Hem müşterileri aramak değil, belki müşteriler hakikî ihtiyacını hissedip ve yarasının tedavisi için Risale-i Nur'u aramasının lüzumu... Emirdağ Lahikası-1 ( 257 ) Fakat biz Risale-i Nur şakirdleri ise: Vazifemiz hizmettir, vazife-i İlahiyeye karışmamak ve hizmetimizi onun vazifesine bina etmekle bir nevi tecrübe yapmamakla beraber; kemmiyete değil, keyfiyete bakmak; hem çoktan beri sukut-u ahlâka ve hayat-ı dünyeviyeyi her cihetle hayat-ı uhreviyeye tercih ettirmeye sevkeden dehşetli esbab altında Risale-i Nur'un şimdiye kadar fütuhatı ve zındıkanın ve dalaletin savletlerini kırması ve yüzbinler bîçarelerin imanlarını kurtarması ve biri yüze ve bazan bine mukabil yüzer ve binler hakikî mü'min talebeleri yetiştirmesi, Muhbir-i Sadık'ın ihbarını aynen tasdik etmiş, vukuatla isbat etmiş ve ediyor. Tarihçe-i Hayat ( 294 ) vazife-i İlahiye olan muvaffakıyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstehak oldukları şân ü şeref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmazlar ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, "Vazifemiz hizmettir. O yeter." derler. Tarihçe-i Hayat ( 315 ) “Sizin şimdiye kadar sarsılmadan hâlis hizmetinizin delaletiyle, siz de bu kahramana iktida etmişsiniz. Binden bir-iki adam sizden kabul etse, yine sarsılmamak gerektir. Bazan bir-iki adam, bine mukabil geliyor.” Em:56 Risale-i Nur'un bahsettiği hakikatlerin aynını binlerce âlimler, yüz binlerce kitablar daha beligane neşrettikleri halde yine küfr-ü mutlakı durduramıyorlar. Küfr-ü mutlakla mücadelede bu kadar ağır şerait altında Risale-i Nur bir derece muvaffak oluyorsa, bunun sırrı işte budur: Said yoktur, Said'in kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan yalnız hakikattır, hakikat-ı imaniyedir. Tarihçe-i Hayat ( 687 ) İyi niyetli ve kitaba teslimiyetli olanlar için yukardaki deliller kafidir;daha çok ilaveler yapılabilir çok şeyler söylenebilir.
www.nurunbekcisi.com
2 notes · View notes
perdemodern · 3 years
Video
instagram
Göztepe Katlamalı Perde çalışmamız. Organze çizgili tül katlamalı perde ve aynı tülden fon perde Katlamalı perdenin modası geçer mi? #modernperde #perde #perdekadıköy #salondekorasyonu #salonperdemodelleri #katlamalıperde #interiordecor #curtain (Göztepe, Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/Ca4V4DAMqmK/?utm_medium=tumblr
0 notes