Tumgik
#su içmenin kalp sağlığına etkisi
Text
Susuz Kalmanın Tehlikeli Yan Etkileri Nelerdir?
Susuz Kalmanın Tehlikeli Yan Etkileri Nelerdir?
Tumblr media
#BitkiÇayları, #ÇayVeKahveninSuIhtiyacınıKarşılamaması, #GünlükSuIhtiyacı, #GünlükSuTüketimi, #SağlıklıSuTüketimi, #SuIçerenMeyveVeSebzeler, #SuIçmeninCiltSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninFaydaları, #SuIçmeninHazımsızlıkSorunlarınaEtkisi, #SuIçmeninKaloriyeEtkisi, #SuIçmeninKalpSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninÖnemi, #SuIçmeninSaçSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninZayıflamayaEtkisi, #SusuzKalmanınZararları, #SusuzluğuGiderenBitkiler, #SusuzluğuÖnleme, #SusuzluğunBaşAğrısınaEtkisi, #SusuzluğunCiddiSağlıkSorunlarınaYolAçması, #SusuzluğunEnerjiDüzeyineEtkisi, #SusuzluğunEtkileri, #SusuzluğunKasKramplarınaEtkisi, #SusuzluğunVücutÜzerindekiEtkileri, #Susuzluk, #SusuzlukBelirtileri, #SusuzlukVeBöbrekSağlığı, #SusuzlukVeSağlık, #SuyunBağışıklıkSistemineEtkisi, #SuyunCiltSağlığınaEtkisi, #SuyunVücutÜzerindekiEtkileri, #SuyunVücuttaTaşıdığıBesinMaddeleri, #SuyunVücuttakiRolü, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #UzunSüreliSusuzluğunEtkileri, #VücuttaSuDengesi, #YeterliSuAlınmamasınınZararları, #YeterliSuIçmeninÖnemi https://is.gd/RmtpFF https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/susuz-kalmanin-tehlikeli-yan-etkileri-nelerdir/
Susuz kalmanın tehlikeli yan etkilerinden önce su içmek neden faydalıdır hiç sorguladınız mı? Hücrelerimizin ve dolayısı ile vücudumuzun % 70’i sudur. Su; mutlak surette alınması gereken, alınmaması durumunda ise sayısız sorunlara yol açacak zaruri bir maddedir. Uzmanlara göre susuz kalmak yavaşça intihar etmeye benziyor. İnsan vücudu susuz kalınca, vücutta bir su savaşı patlak veriyor.
Susuz kalmanın tehlikeli bir yanı suya kalbin, karaciğerin, midenin, böbreklerin, beyninin hatta derinin ihtiyacı var. Susuz kalındığında, dışarı atılması gereken toksik maddeler atılamamakta ve bünyeyi zehirlemeye devam etmektedir.  Ayrıca su, tüm hücrelerde olduğu gibi cilt hücrelerinin hacminin büyümesini sağlayarak, ciltte dolgunluk yaratmakta ve cildin genç ve güzel görünmesini sağlamaktadır. Genç ve güzel görünmenin ilk şartı su ihtiyacının normal oranlarda karşılanmasıdır.
Bir İnsan Susuz Ne Kadar Yaşayabilir?
Bu soruyu herkes merak etmiştir. Ancak bir insanın su içmeden kaç gün yaşayacağı kısmen  ortam şartlarına bağlıdır. Ortam şartlarına ne kadar bağımlı olursa olsun bu süre 5 günü geçmemektedir. Çok sıcak veya soğuk ortamlarda bu süre 2 güne kadar düşebilmektedir.
Su İçmek Hayati fonksiyonların devamını sağlar
Taşıyıcı göreve sahip olan su, hücrelere ihtiyaçları olan besin ve oksijeni ulaştırırken, vücutta ortaya çıkan atık maddeleri ise ter ve idrar yoluyla uzaklaştırmaktadır. Su kimyasal ve fiziksel özellikleri sebebiyle; sıcak ve soğuk havalarda vücut ısısını sabitleyerek yaşamsal bir görev üstlenmiştir. Ayrıca eklemlerin kayganlığını ve elastikiyetini sağlayarak, sürtünmeden dolayı bu bölgelerin aşınmasının önüne geçer. Su ulaşımı en kolay içeceklerden birisi olduğundan eksikliğini fazla yaşamıyoruz ancak su içme konusunda ihmalkar olan davranışlar nedeniyle çoğu insan su ihtiyacını karşılamamaktadır.
Çay ve Kahve İçmek Su İhtiyacını Karşılar mı?
Çay, Kahve, Kola gibi içecekler su yerine  kesinlikle geçmemektedir.  Çay ve kahve diüretik etki göstererek vücutta bulunan suyun dışarı atılmasını hızlandırmaktadır. Kola gibi içecekler ise vücutta ödem oluşturucu etkiye sahiptir. Günde içebileceğimiz su sınırı 1,5-2,5 litre arasında olmalıdır. Bir kişinin günlük su ihtiyacı günlük yaktığı kalori ile alakalıdır. Çok aşırı kalori yakıyorsanız su ihtiyacınız artacaktır. Bu nedenle çok su içmek yararlı düşüncesi ile aşırı su alımı gereksiz bir davranıştır. Ki insan vücudu susadığı zaman bizlere otomatik olarak susuzluk hissi vererek uyarmaktadır. Susuzluk hissedildiğinde yapılması gereken davranış su içmektedir. Susuzluk hissedildiğinde kola, çay ve diğer şekerli içecekleri içmek sağlığımızı bozucu etkiler gösterebilir.
Suyun kalorisi yoktur ve içildiğinde kısmen tokluk hissi verdiğinden dolayı zayıflamak için yardımcı olmaktadır.
Susuz Kalmanın Zararları Nelerdir?
Susuz kalmanın tehlikeli yanlarından, susuzluk, vücudun yeterli miktarda su kaybetmesi veya alamaması durumunda ortaya çıkan bir durumdur ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Su, vücut fonksiyonlarının düzgün bir şekilde çalışması için hayati öneme sahiptir. Susuzluk, vücut sıvı dengesini bozabilir, kan basıncını etkileyebilir ve organların düzgün çalışmasını engelleyebilir. Ayrıca, suyun vücutta taşıdığı besin maddelerini ve mineralleri nakletme görevi nedeniyle, susuzluk enerji düzeyini azaltabilir, kas kramplarına, baş ağrılarına ve odaklanma sorunlarına neden olabilir. Uzun süreli susuzluk, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonları, cilt problemleri ve diğer ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, düzenli olarak yeterli miktarda su içmek, genel sağlığı korumak için önemli bir adımdır.
Yeterli su alınmaması durumunda, böbreklerde kalıcı zararlar görülebilir hatta böbrekler iflas edebilir.
Yeterli Su alınmadığında, vücuttan atılması gereken çeşitli metabolik atıklar böbrek tarafından atılamamakta ve karaciğer bunları filtrelemek zorunda kalmaktadır. Bu durum karaciğer ekstra yük bindirmekte ve vücutta yağ depolanma oranı artmaktadır.
Vücudun en büyük organı deridir. Susuzluk ciltte kuruluğa sebep olur ve kırışıklıkları arttırır.
Susuzluk vücut direncini düşürür ve bağışıklık sistemini zayıflatır.
Hazımsızlık sorunlarına yol açar. Kabızlık sorunları görülür.
Kalpte yorgunluğa sebep olur. Kas Kramplarını tetikler. Ayrıca düzensiz tansiyon sorunlarına yol açar.
Baş ağrısı, unutkanlık ve dikkat bozukluğu az su tüketimi sonucunda oluşabilir.
Saç dökülmesi ve kepeklenme sorunlarına yol açar, bu süreçleri hızlandırır
0 notes
youreternalending · 4 years
Text
Yeşil Çayın Faydaları
Yeşil çay tartışmasız en ünlü süper yiyeceklerden biri, ancak fincanınızda ne olduğu hakkında ne biliyorsunuz?
Yeşil çay, diğer tüm bitkisel olmayan çaylarda olduğu gibi, Kamelya sinesis bitkisinin yapraklarından yapılır. Bununla birlikte, siyah ve oolong (wulong) çayların aksine, yeşil çay buharlı kurutma yöntemleri kullanılarak yapıldığı için daha az işlenir. Hassas işleme tekniklerinin, yeşil çayın, çeşitli sağlık yararlarına yol açabilecek besinler ve antioksidanlar açısından çok zengin olmasının nedenleri arasında olduğu düşünülmektedir. Aslında, Ulusal Tamamlayıcı ve Bütünleştirici Sağlık Merkezi'ne (NCCIH) göre yeşil çay, Çin ve Japon tıbbı uygulamalarında yüzyıllardır kullanılmaktadır.
Muhtemelen yeşil çayın faydaları hakkında çok fazla konuşmuş olsanız da, NCCIH kanıtların çoğunun kesin olmadığına ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. New York City merkezli Megan Casper, RDN, Megan Casper Nutrition'ın sahibi, bir başka önemli uyarıyı da belirtiyor: “Yeşil çay üzerinde yapılan birçok çalışmada yeşil çay ekstresi kullanılıyor, bu da ortalama evdeki demlemenizden çok daha güçlü olabilir.”
Yeşil çayın potansiyel sağlık yararları, seçtiğiniz markaya ve bunu yapma şekline bağlı olarak da değişebilir, diyor Casper. “Sıcak çayda [ant] daha fazla antioksidan olabilir, çünkü buzlu çay genellikle [daha az] çay poşeti kullanır ve sulanır” diyor, ancak “birkaç saat boyunca soğuk demlenen çayda benzer miktarda antioksidan var sıcak çay." Kafeinsiz yeşil çay markaları da işleme pek çok fayda sağlamayabilir, çünkü işleme antioksidanları alabilir.
Sahneye daha yeni olan ve potansiyel faydaları için konuşulan matcha yeşil çaydır. Matcha, taze kaynamış su ile karıştırılmış bütün yeşil çay yapraklarından yapılır. Casper, bu hazırlığın bu yeşil çayın antioksidan içeriğini ve kafein içeriğini arttırdığını söylüyor.
Yeşil çayın olası sağlık yararları ve bu popüler içeceğin sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzını tamamlamaya nasıl yardımcı olabileceği hakkında daha fazla bilgi edinin.
1. Yeşil Çay Beslenme Yumruğunu Paketliyor
Sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkileri olabilecek bir tür alkaloid olan kafein Zihinsel odağı artırmaya yardımcı olabilecek L-theanine gibi amino asitler Diş minesini güçlendirmeye yardımcı olan bir mineral olan florür Diğer çay türlerinin aksine, yeşil çay kateşinler adı verilen yüksek seviyelerde bileşik içerir. En dikkat çekici kateşin epigallokateşin-3-gallattır (EGCG).
Sağlıklı bir yeşil çay seçmek açısından, New York merkezli Natalie Rizzo, RD, profesyonel bir ipucu sunuyor: “Gerçek bir şey istiyorsanız, paketin yüzde 100 yeşil çay söylediğinden emin olun veya saf yeşil çay yaprakları tercih edin.”
2. Yeşil Çay Sağlıklı Kilo Verme Diyetinin Bir Parçası Olabilir
NCCIH, yeşil çay içmenin aşırı kilolu veya obez olan kişilerde kilo kaybına yol açacağını kanıtlamak için yeterli kanıt olmadığını belirtiyor. Ancak yeşil çay ekstraktı içeren araştırmalar yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Yani, yeşil çaydaki kafein, termojenez adı verilen bir süreçte iştahı ve hızlı kalori yakımını bastırmaya yardımcı olabilir, böyle bir çalışma önermektedir. Sadece yeşil çay üzerine yapılan araştırmaların çoğunun bu daha yoğun konsantre ekstrakt üzerinde olduğunu bilin; çay poşeti fincanınıza demez, Mayıs 2014'te Kanada Eczacılar Dergisi'nde yayınlanan bir makaleye dikkat çekiyor.
Rizzo, “Kilo kaybına yardımcı olmak için diyetinize yeşil çay eklemeyi düşünüyorsanız, yüksek kalorili bir diyet yiyorsanız bunun çalışmasını beklemeyin” diyor. “Yağ yakıcı nitelikleri olmasına rağmen, [yeşil çay] kötü bir diyet için yeterli miktarda yağ yakmayacaktır.” Bunun da ötesinde, Mayo Clinic'e göre, ilave tatlandırıcılar içeren hazır çay içerseniz yeşil çay yoluyla kilo verme çabaları engellenebilir.
En iyi bahsin? Çalıştığı kanıtlanmış olanları yapın - sağlıklı, dengeli bir diyet uygulayın ve kilo vermek için düzenli olarak egzersiz yapın. Diyetinize yeşil çay eklemek yardımcı olabilir, ancak gümüş bir kurşun olmasını beklemeyin.
3. Yeşil Çayın Faydaları Karnınıza Genişler
Çok fazla kafein içmek size sinirlilikler verebilir ve uykunuzu etkileyebilir, ancak uyarıcı da sizi düzenli tutmanıza yardımcı olabilir. Kahve içindeki kafein hacmine duyarlıysanız, bunun yerine yeşil çay deneyin. Ayrıca kafein var ama kahveden daha az. Mayo Clinic'e göre, 8 oz kafeinli demlenmiş kahve 95 ila 165 mg arasında kafein içerirken, 8 oz demlenmiş yeşil çay 25 ila 29 mg arasında kafein içerir.
4. Yeşil Çay, Romatoid Artrit Belirtilerini Azaltmaya Yardımcı Olabilir
Enflamasyonu azaltmak istiyorsanız, alışveriş listenize yeşil çay ekleyin.
Journal of Nutrition'da yayınlanan bir çalışmada, içme suyunda yeşil çay ekstresi verilen sıçanlar Otoimmün hastalık ile indüklenen romatoid artrit (RA), sade su içen RA'lı sıçanlardan daha az şiddetli semptomlar geliştirdi. İnsanlarda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır, ancak araştırmacılar yeşil çay ekstraktının geleneksel RA tedavisi ile birlikte kullanıldığında yararlı olabileceğini belirtmektedir.Artrit Araştırma ve Terapide 2011 yılında yayınlanan bir derlemede yapılan araştırma, osteoartritli farelerde benzer bir anti-enflamatuar fayda olduğunu düşündürmektedir, ancak aynı etkilerin insanlarda görülüp görülmeyeceğini söylemek için çok erken.
5. Yeşil Çay Hasarlı Cildi Onarmaya Yardımcı Olabilir ve Cilt Kanserine Karşı Koruyabilir
Şubat 2010'da Kanser Önleme Araştırması'nda yayınlanan bir ön çalışmada, içme suyunda yeşil çay polifenollerine maruz kalan fareler, UV ışını hasarından sonra daha iyi cilt hücresi onarımı gösterdi, ancak bu aynı etkinin insanlarda görülüp görülmeyeceği henüz belli değil.Yeşil çay, Ağustos 2015'te Alman Dermatoloji Derneği Dergisi'nde yayınlanan bir makaleye göre egzama ve genital siğiller gibi cilt durumlarının tedavisine de yardımcı olabilir.
6. Yeşil Çay, Tip 2 Diyabetli İnsanlarda Kan Şekeri Seviyelerinin Düşmesine Yardımcı Olabilir
Tip 2 diyabetli insanlar, insülin direnci adı verilen bir durum nedeniyle yüksek kan şekerine (hiperglisemi) sahiptir; buradaki hücreler, kaslar ve karaciğer, vücuda enerji vermek için glikozu etkili bir şekilde ememez. Amerikan Diyabet Derneği'ne göre, kötü yönetilen diyabet kalp hastalığı, nöropati (sinir hasarı), amputasyon ve göz problemleri gibi komplikasyon riskini artırabilir.İran Sağlıklı Tıp Dergisi'nde Eylül 2014'te yayınlanan bir araştırmaya göre, sağlıklı bir tip 2 diyabet diyetinin bir parçası olduğunda, yeşil çay insülin direncini azaltmaya yardımcı olabilir. Çalışmada, dört hafta boyunca günde üç kez 150 mililitre yeşil veya ekşi çay tüketen katılımcılar olumlu sonuçlar elde ettiler.İLGİLİ: Yeşil Çay Tip 2 Diyabetli İnsanlar İçin İyi mi?
7. Yeşil Çay İçerek Alerjiniz ve Beyin Sağlığınız İyileşebilir
NCCIH'ye göre yeşil çayın en popüler özelliklerinden biri zihinsel uyanıklıktır. Bu kısa süreli etki yeşil çayın kafein içeriğiyle bağlantılıdır. Kafein kendisi merkezi sinir sistemini uyarır, bu da büyük miktarlarda tüketildiğinde sorunlara neden olabilir. Ancak yeşil çaydaki düşük kafein içeriği, kahve gibi yüksek kafeinli ürünlerle ilişkili kaygı ve titremelere neden olmadan sizi uyandırmak için yeterlidir.
8. Yeşil Çay, Bazı Kanser Türlerine Karşı Korunmaya Yardımcı Olabilir
Kanser, serbest radikaller vücuttaki sağlıklı hücrelere saldırdığında meydana gelir, ancak Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre antioksidan açısından zengin gıdalar ve yeşil çay gibi içeceklerin bu süreci önlemeye yardımcı olduğu düşünülmektedir. Özellikle, EGCG içeriğinin koruma sağladığı görülmektedir.Şubat 2018'de Moleküller ve Hücreler'de yayınlanan bir inceleme, yeşil çay ekstraktının başlangıcını geciktirmeye ve belirli kanser türlerinin nüksetmesini önlemeye yardımcı olabileceğini gösteren araştırmalara atıfta bulunmaktadır. Bununla birlikte, kanser önleme veya tedavi ve yeşil çay arasındaki bağlantı hakkındaki araştırmaların çoğu, insanları değil, fareleri veya hücre kültürlerini ve yeşil çayın kendisini değil yeşil çay özünü içerir.
9. Yeşil (ve Siyah) Çay İçmek Kalp Üzerinde Koruyucu Bir Etkisi Olabilir
Yeşil çayın kolesterol düşürücü özelliklerinin yanı sıra NCCIH, çayın da yüksek tansiyonu düşürebileceğini belirtiyor. Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü'ne göre, bu daha iyi kalp sağlığına yol açabilir. Benzer etkiler siyah çay ile de görülebilir.Şu anda beta blokerler gibi tansiyon ilaçları alıyorsanız, ılımlı bir şekilde yeşil çay için. NCCIH'ye göre, özellikle ek formda büyük miktarlarda yeşil çay, bu tür ilaçlarla etkileşime girebilir.
10. Yeşil Çay, Kaygıyı Azaltmaya Yardımcı Olabilir, ancak Daha Fazla Araştırma  Bir fincan yeşil çay içmek, genel anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve sosyal anksiyete bozukluğu gibi anksiyete ile ilişkili bozuklukların semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir. Ekim 2017'de Phytomedicine'de yayınlanan bir derleme, kafein ve amino asit L-theanine'nin anksiyeteyi azaltmak ve hafıza ve dikkat de dahil olmak üzere diğer beyin fonksiyonlarını etkilemek için birlikte çalıştığını gösteren araştırmaya atıfta bulunuyor.
1 note · View note
miato · 4 years
Text
Klorsuz Su Nasıl Elde Edilir?
Klorun yüzme havuzlarının dezenfekte edilmesi için kullanıldığını duymuşsunuzdur. Hatta keskin kokusu, ciltte ve saçta tahriş edici etkisi ile tatil anılarına da iz bırakan bir element olmasıyla da bilinir. Peki sadece yüzme havuzlarında kullanılan suda değil de içtiğiniz suyun içerisinde de klor bulunduğunu biliyor muydunuz? Ya klorsuz su elde etmek için neler yapabileceğinizi?
Klor özellikle musluk sularında, içme suyu dezenfektanı olarak kullanır. Sizce yüzme havuzlarında deriye ve saça zarar veren bir kimyasal içme suyu içerisinde tüketildiğinde sindirim sistemine de zarar vermez mi?
Sağlıklı ve temiz su üreten MIATO akıllı su arıtma cihazları olarak bu içeriğimizde sizler için “klorsuz su nasıl elde edilir?” sorusunu yanıtlıyoruz.
Sık Sık Duyuyoruz ama Klor Nedir?
Tumblr media
Klorsuz su nasıl elde edilir? Konusuna geçmeden önce klorun tam olarak ne olduğunu anlamak gerekir. Klorun yüzme havuzlarının sterilize edilme işlemlerinde kullanılan kimyasallardan olduğunu belirttik. Ancak klor endüstriyel anlamda, böcek zehirinden tutun, uçak koltuklarının üretimi gibi pek çok farklı alanda kullanır.
Aslında klorun  doğada sıvı halde bulunmadığını biliyor muydunuz? Kimyasal bir element olan klor, doğada yeşilimsi sarı renkli gaz halinde bulunur. Gaz olmasına rağmen belirli bir sıcaklığa kadar soğutulduktan veya sıkıştırıldıktan sonra sıvı halini alır. Dolayısıyla insanların sıvı halde dezenfekte ve hijyen gibi amaçları için de rahatça kullanılabilir bir konuma gelir.
Klorlu Su İçmek Zararlı Mı?
Tumblr media
Klorun, musluk suyu da dahil çeşitli dezenfeksiyon işlemlerinde çoğunlukla tercih edilen bir kimyasal olduğundan söz ettik. Bu da musluk suyunu içme suyu olarak tüketen pek çok insanı klorlu su içmek zararlı mı? Diye düşündürüyor. Klor şebeke suyunda bulunabilecek bakteri ve zararlı mikroorganizmaları öldürmek amacıyla kullanılır. Bu bağlamda yararlı bir amaca hizmet ediyor olsa da aslında fazlası insan sağlığı için zehir denebilecek seviyede zararlıdır.
Herkesin bağdaştırabileceği bir örnek olması dolayısıyla yüzme havuzları üzerinden gidelim. Eğer yüzme havuzunda uzun süre vakit geçirdiyseniz, klorun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerin en azını yaşamışsınızdır.
Klorlu su içmenin zararları:
Karın ağrısı yaşanabilir.
Kusmaya neden olabilir.
İshale sebep olabilir.
Kuru ve kaşınan cilte sebebiyet verebilir.
Bunların yanı sıra sindirim sistemine aşırı miktarda sıvı klor alımı ölümcül sonuçlara dahi yol açabilir.
Suda bulunan bazı minerallerle etkileşime geçtiğinde klor, trihalometanlar olarak adlandırılan kimyasalları üretir. Bu kimyasallar da egzama, astım, kalp hastalıkları ve hatta kanser ile bağlantılıdır.
Tüm bu saydıklarımız doğrultusunda sağlığınız için en ideal su, doğru klor seviyelerine sahip sudur.
Daha Büyük Sorun: Kloramin
Klor ve amonyak bileşiminden oluşan kloramin, suyun dezenfeksiyon işlemlerinde kullanılan klora bir alternatiftir. Ancak bu sizi yanıltmasın. Kloramin de klor gibi sağlığa zararlıdır ve etkisi suda daha uzun süre kalıcıdır.
Musluk Suyundan Klorsuz Su Nasıl  Elde Edilir?
Musluklarınızdan akan su hijyenik olması açısında klorlanır ancak klor seviyelerinin denetiminin tam olarak sağlanıp sağlanmadığından emin olamayacağımız için sağlık açısından musluk suyundan klorsuz su nasıl elde edilir? Konusunda farklı yöntemlere değinmek gerekiyor.
1. Musluk Suyunu Kaynatmak
Tumblr media
Klorsuz su nasıl yapılır? Klorsuz su elde etmek için ilk yöntem musluktan alınan suyun kaynatılmasıdır. Suyu 15-20 dakika kaynatarak içerisinde bulunan kloru arındırabilirsiniz ancak bu yalnızca klorlu su için geçerlidir. Eğer musluk suyunuzda kloramin varsa bu yöntem işe yaramayacaktır çünkü klora kıyasla kloraminin suda etkisi daha uzun sürelidir.
Kaynamış su yönteminin eksi yönü ise suyun kaynatıldığında içerisindeki mineral, kalsiyum, karbonat ve magnezyum kireç halinde suyun dibine çökmesidir.
2. Suyu Havalandırmak
Klorsuz su nasıl elde edilir? Sorusu için bir başka yöntem suyu havalandırmaktır. Sudaki kloru gidermek amacıyla klorlu su en az 24 saat olacak şekilde güneş altında bekletilmelidir. Klor bir çeşit gaz olduğu için bu yöntem ile buharlaşacaktır.
Bu yöntem akvaryumlarda klorsuz su arayanlar için uygun olsa da çok uzun süren bir işlem olması ve içme suyundan kloru arındırmak için de ideal olmaması dolayısıyla çok fazla tercih edilmez. Dahası sudaki kloru giderse bile kloramini gidermeyecektir.
3. Kimyasal Arındırma
Sudaki hali hazırda bulunan kimyasallardan kurtulmaya çalışırken kloru arındırmak için tekrar kimyasal kullanmak mantıksız gelebilir. Ancak bu da kullanılan bir yöntemdir. Kloru sudan arındırmak için potasyum metabisülfit kullanılır.
Tablet şeklinde olan bu çözeltiler suya atıldığı anda çözünerek suda bulunan kloru nötrler. Uçucu bir madde olması dolayısıyla da sonrasında buharlaşır. Bu yöntem hem klor hem kloramin için işe yarar ve genellikle bira ve şarap fabrikalarında kullanılır.
4. Ultraviyole Işığı İle Klorsuz Su Elde Etmek
Kullanımı pek yaygın olmasa da “klorsuz su nasıl elde edilir?” Konusunda bir başka metod ultraviyole ışığı kullanımıdır. Ultraviyole ışığı sudaki zarar mikroorganizmaları öldürmede, kloru ve kloramini arındırmada etkilidir.
Klorun ışığa duyarlı bir kimyasal olması dolayısıyla ultraviyole ışığı bu kimyasalı parçalayarak yok eder. Bu yöntemin sıkıntısı ise ultraviyole ışığının piyasada zor bulunması ve hayli maliyetli olmasıdır. Dahası uzun süre bu ışığa maruz kalmak sağlığı kötü etkilemektedir. Peki en sağlıklı şekilde klorsuz su nasıl elde edilir? Cevabı bir sonraki maddede bulabilirsiniz.
5. Klorlu Suya En Kesin Çözüm: Su Arıtma Cihazı
Tumblr media
Suya kötü tat ve koku veren klor hem içtiğiniz suyun lezzetini bozarken aynı zamanda sağlığınızı da kötü etkiler. İçme suyundaki klordan kurtulmanın en etkili yöntemi ise su arıtma cihazı bağlatmaktır. Su arıtma cihazları yalnızca şebeke sularından gelen kloru arıtmakla kalmaz aynı zamanda kloraminin de arıtmalısını sağlar.
Su arıtma cihazları sadece klorsuz su nasıl elde edilir? Konusunda değil musluk suyunda bulunan diğer tüm zararlı maddelerin filtrasyon işlemleriyle arıtılarak temiz ve sağlıklı su üretilmesini de sağlar.
Miato cam tanklı akıllı su arıtma cihazları gibi su arıtmada son teknoloji olan ters osmoz sistemine sahip gelişmiş cihazlar musluk suyunda bulunan zararlı mikroorganizmaları, bakterileri ve mikropları da suyunuzdan arıtarak kalitesini bir üst noktaya taşır.
Bununla birlikte, tatlandırıcı filtre sayesinde içme suyunuz en lezzetli su olur. Bu sayede suyunuzda bulunan klor tadına ve kokusuna elveda diyebilirsiniz.
Musluk Suyunda Neden Klor ve Kloramin Bulunur?
Eğer sağlığa zararlıysa neden musluk sularında klor ve kloramin bulunuyor? Bu iki kimyasal şebeke sularındaki zararlı organizmaları yani patojenleri öldürmek için kullanıyor. Aslında su arıtma tesisinden çıktığında su, patojenlerden arınmış olarak çıkıyor.
Ancak bu su evinizdeki lavaboya gelene kadar pek çok sorunlara karşılaşır. Boru kirliliği, boru sızıntısı, su tanklarının durumu, daha önceden musluğunuzda biriken su ve bekleyen gibi bir çok etmen size ulaşan suyun kalitesini düşürür.
Klor 100 yılı aşkın süredir insanlar tarafından suyun içmek için güvenli olması için kullanılmaktadır. İlk kullanımlarında su ile bulaşan pek çok hastalığın da hızla azalmasını sağlamıştır. Şehirler tarafından insan sağlığına uygun seviyelerde klorlanan sular maalesef ki borularla evlere ulaşana kadar tekrar bakteri ve zararlı organizmalara maruz kalabilir.
Siz de klorsuz su nasıl elde edilir? Diyorsanız, kendinize ve sevdiklerinize için bir iyilik yapıp MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazıyla klordan ve diğer zararlı maddelerden arındırılmış en sağlıklı suyu evinize getirebilirsiniz.
14 Aralık 2020#sutüketimi #su #suarıtmacihazı #içmesuyu #sağlıklısu
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Klorsuz Su Nasıl Elde Edilir?
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/klorsuz-su-nasil-elde-edilir/
Klorsuz Su Nasıl Elde Edilir?
Klorun yüzme havuzlarının dezenfekte edilmesi için kullanıldığını duymuşsunuzdur. Hatta keskin kokusu, ciltte ve saçta tahriş edici etkisi ile tatil anılarına da iz bırakan bir element olmasıyla da bilinir. Peki sadece yüzme havuzlarında kullanılan suda değil de içtiğiniz suyun içerisinde de klor bulunduğunu biliyor muydunuz?
Klor özellikle musluk sularında, içme suyu dezenfektanı olarak kullanır. Sizce yüzme havuzlarında deriye ve saça zarar veren bir kimyasal içme suyu içerisinde tüketildiğinde sindirim sistemine de zarar vermez mi?
Sağlıklı ve temiz su üreten MIATO akıllı su arıtma cihazları olarak bu içeriğimizde sizler için “klorsuz su nasıl elde edilir?” Sorusunu yanıtlıyoruz.
Sık Sık Duyuyoruz ama Klor Nedir?
Klorsuz su nasıl elde edilir? Konusuna geçmeden önce klorun tam olarak ne olduğunu anlamak gerekir. Klorun yüzme havuzlarının sterilize edilme işlemlerinde kullanılan kimyasallardan olduğunu belirttik. Ancak klor endüstriyel anlamda, böcek zehirinden tutun, uçak koltuklarının üretimi gibi pek çok farklı alanda kullanır.
Aslında klorun  doğada sıvı halde bulunmadığını biliyor muydunuz? Kimyasal bir element olan klor, doğada yeşilimsi sarı renkli gaz halinde bulunur. Gaz olmasına rağmen belirli bir sıcaklığa kadar soğutulduktan veya sıkıştırıldıktan sonra sıvı halini alır. Dolayısıyla insanların sıvı halde dezenfekte ve hijyen gibi amaçları için de rahatça kullanılabilir bir konuma gelir.
Klorlu Su İçmek Zararlı Mı?
Klorun, musluk suyu da dahil çeşitli dezenfeksiyon işlemlerinde çoğunlukla tercih edilen bir kimyasal olduğundan söz ettik. Bu da musluk suyunu içme suyu olarak tüketen pek çok insanı klorlu su içmek zararlı mı? Diye düşündürüyor. Klor şebeke suyunda bulunabilecek bakteri ve zararlı mikroorganizmaları öldürmek amacıyla kullanılır. Bu bağlamda yararlı bir amaca hizmet ediyor olsa da aslında fazlası insan sağlığı için zehir denebilecek seviyede zararlıdır.
Herkesin bağdaştırabileceği bir örnek olması dolayısıyla yüzme havuzları üzerinden gidelim. Eğer yüzme havuzunda uzun süre vakit geçirdiyseniz, klorun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerin en azını yaşamışsınızdır.
Klorlu su içmenin zararları:
Karın ağrısı yaşanabilir.
Kusmaya neden olabilir.
İshale sebep olabilir.
Kuru ve kaşınan cilte sebebiyet verebilir.
Bunların yanı sıra sindirim sistemine aşırı miktarda sıvı klor alımı ölümcül sonuçlara dahi yol açabilir.
Suda bulunan bazı minerallerle etkileşime geçtiğinde klor, trihalometanlar olarak adlandırılan kimyasalları üretir. Bu kimyasallar da egzama, astım, kalp hastalıkları ve hatta kanser ile bağlantılıdır.
Tüm bu saydıklarımız doğrultusunda sağlığınız için en ideal su, doğru klor seviyelerine sahip sudur.
Daha Büyük Sorun: Kloramin
Klor ve amonyak bileşiminden oluşan kloramin, suyun dezenfeksiyon işlemlerinde kullanılan klora bir alternatiftir. Ancak bu sizi yanıltmasın. Kloramin de klor gibi sağlığa zararlıdır ve etkisi suda daha uzun süre kalıcıdır.
Musluk Suyundan Klorsuz Su Nasıl  Elde Edilir?
Musluklarınızdan akan su hijyenik olması açısında klorlanır ancak klor seviyelerinin denetiminin tam olarak sağlanıp sağlanmadığından emin olamayacağımız için sağlık açısından musluk suyundan klorsuz su nasıl elde edilir? Konusunda farklı yöntemlere değinmek gerekiyor.
1. Musluk Suyunu Kaynatmak
https://elements.envato.com/transparent-kettle-with-water-boils-HHWUTR5
Klorsuz su nasıl yapılır? Klorsuz su elde etmek için ilk yöntem musluktan alınan suyun kaynatılmasıdır. Suyu 15-20 dakika kaynatarak içerisinde bulunan kloru arındırabilirsiniz ancak bu yalnızca klorlu su için geçerlidir. Eğer musluk suyunuzda kloramin varsa bu yöntem işe yaramayacaktır çünkü klora kıyasla kloraminin suda etkisi daha uzun sürelidir.
Kaynamış su yönteminin eksi yönü ise suyun kaynatıldığında içerisindeki mineral, kalsiyum, karbonat ve magnezyum kireç halinde suyun dibine çökmesidir.
2. Suyu Havalandırmak
Klorsuz su nasıl elde edilir? Sorusu için bir başka yöntem suyu havalandırmaktır. Sudaki kloru gidermek amacıyla klorlu su en az 24 saat olacak şekilde güneş altında bekletilmelidir. Klor bir çeşit gaz olduğu için bu yöntem ile buharlaşacaktır.
Bu yöntem akvaryumlarda klorsuz su arayanlar için uygun olsa da çok uzun süren bir işlem olması ve içme suyundan kloru arındırmak için de ideal olmaması dolayısıyla çok fazla tercih edilmez. Dahası sudaki kloru giderse bile kloramini gidermeyecektir.
3. Kimyasal Arındırma
Sudaki hali hazırda bulunan kimyasallardan kurtulmaya çalışırken kloru arındırmak için tekrar kimyasal kullanmak mantıksız gelebilir. Ancak bu da kullanılan bir yöntemdir. Kloru sudan arındırmak için potasyum metabisülfit kullanılır.
Tablet şeklinde olan bu çözeltiler suya atıldığı anda çözünerek suda bulunan kloru nötrler. Uçucu bir madde olması dolayısıyla da sonrasında buharlaşır. Bu yöntem hem klor hem kloramin için işe yarar ve genellikle bira ve şarap fabrikalarında kullanılır.
4. Ultraviyole Işığı İle Klorsuz Su Elde Etmek
Kullanımı pek yaygın olmasa da “klorsuz su nasıl elde edilir?” Konusunda bir başka metod ultraviyole ışığı kullanımıdır. Ultraviyole ışığı sudaki zarar mikroorganizmaları öldürmede, kloru ve kloramini arındırmada etkilidir.
Klorun ışığa duyarlı bir kimyasal olması dolayısıyla ultraviyole ışığı bu kimyasalı parçalayarak yok eder. Bu yöntemin sıkıntısı ise ultraviyole ışığının piyasada zor bulunması ve hayli maliyetli olmasıdır. Dahası uzun süre bu ışığa maruz kalmak sağlığı kötü etkilemektedir. Peki en sağlıklı şekilde klorsuz su nasıl elde edilir? Cevabı bir sonraki maddede bulabilirsiniz.
5. Klorlu Suya En Kesin Çözüm: Su Arıtma Cihazı
Suya kötü tat ve koku veren klor hem içtiğiniz suyun lezzetini bozarken aynı zamanda sağlığınızı da kötü etkiler. İçme suyundaki klordan kurtulmanın en etkili yöntemi ise su arıtma cihazı bağlatmaktır. Su arıtma cihazları yalnızca şebeke sularından gelen kloru arıtmakla kalmaz aynı zamanda kloraminin de arıtmalısını sağlar.
Su arıtma cihazları sadece klorsuz su nasıl elde edilir? Konusunda değil musluk suyunda bulunan diğer tüm zararlı maddelerin filtrasyon işlemleriyle arıtılarak temiz ve sağlıklı su üretilmesini de sağlar.
Miato cam tanklı akıllı su arıtma cihazları gibi su arıtmada son teknoloji olan ters osmoz sistemine sahip gelişmiş cihazlar musluk suyunda bulunan zararlı mikroorganizmaları, bakterileri ve mikropları da suyunuzdan arıtarak kalitesini bir üst noktaya taşır.
Bununla birlikte, tatlandırıcı filtre sayesinde içme suyunuz en lezzetli su olur. Bu sayede suyunuzda bulunan klor tadına ve kokusuna elveda diyebilirsiniz.
Musluk Suyunda Neden Klor ve Kloramin Bulunur?
Eğer sağlığa zararlıysa neden musluk sularında klor ve kloramin bulunuyor? Bu iki kimyasal şebeke sularındaki zararlı organizmaları yani patojenleri öldürmek için kullanıyor. Aslında su arıtma tesisinden çıktığında su, patojenlerden arınmış olarak çıkıyor.
Ancak bu su evinizdeki lavaboya gelene kadar pek çok sorunlara karşılaşır. Boru kirliliği, boru sızıntısı, su tanklarının durumu, daha önceden musluğunuzda biriken su ve bekleyen gibi bir çok etmen size ulaşan suyun kalitesini düşürür.
Klor 100 yılı aşkın süredir insanlar tarafından suyun içmek için güvenli olması için kullanılmaktadır. İlk kullanımlarında su ile bulaşan pek çok hastalığın da hızla azalmasını sağlamıştır. Şehirler tarafından insan sağlığına uygun seviyelerde klorlanan sular maalesef ki borularla evlere ulaşana kadar tekrar bakteri ve zararlı organizmalara maruz kalabilir.
Siz de klorsuz su nasıl elde edilir? Diyorsanız, kendinize ve sevdiklerinize için bir iyilik yapıp MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazıyla klordan ve diğer zararlı maddelerden arındırılmış en sağlıklı suyu evinize getirebilirsiniz.
0 notes
barkoturktv · 5 years
Text
İnternetten öğrenilen asılsız sağlık haberleri sağlığımızı tehdit ediyor
İnsanlık tarihi boyunca kitlesel ölümlere ve sakatlıklara sebep olan en önemli sağlık sorunu salgın hastalıklardı. Örneğin, tarihte veba sebebiyle gerçekleşen üç büyük küresel salgında 60 milyonun üzerinde ölüm gerçekleşti. 1928 yılında İspanya’da yaşanan grip virüsü (H1N1) salgını 50 milyonun üzerinde insanın ölümüne sebep oldu. Bağışıklık sistemi zayıf olan çocuk, yaşlı ve gebelerin virüse maruz kalması, diğer ölümcül bakteri ve virüslerin de tabloya eklenerek zatürre gibi ölümcül hastalıkların ortaya çıkmasına sebep oluyor ve insanlar kitleler halinde ölüyordu. Enfeksiyon hastalıkları 19. yüzyıla kadar ölüm sebepleri arasında ön sıralardaydı. Geçtiğimiz birkaç yüzyılda insan sağlığı için devrimsel gelişmeler yaşandı. Antibiyotiklerin keşfi ile bakteriyel enfeksiyonların gerilemesi, aşıların keşfi ile önlenebilir birçok hastalığın engellenmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması bu büyük gelişmelerden birkaçı. Özellikle ülkemizde ve dünyada aşılama programları ile kitlesel salgınlar ve enfeksiyonlar büyük ölçüde geriledi. Artık gelişmiş ülkeler için “enfeksiyonlar” büyük bir sorun değil. Diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de difteriden veya tetanozdan kaynaklanan ölümlere, kızamıktan dolayı sakat kalan insanlara dair haberleri artık sıkça duymuyoruz. Bu gelişmeler anne ve bebek ölümlerinin azalmasına, sakatlıkların azalmasına, doğumda yaşam beklentisinin de artışına sebep oldu. Örneğin, ülkemizin kuruluşuna denk gelen yıllarda her 1000 bebekten 500’ü ilk bir yıl içinde ölürken bu oran 1960’lara gelindiğinde binde 165’e gerilemişti. 2018 yılı itibariyle de ülkemizdeki bebek ölüm hızı büyük bir azalma ile binde 9,3 düzeyinde.
Tumblr media
Asılsız habercilik sağlığımıza yönelik kimin kime ve neye göre güveneceğini daha da belirsizleştiriyor. Bilimsel, doğru ve güvenilir bilgilere erişim yerine kaynağı belli olmayan, toplumu güvensiz sağlık davranışlarına yönelten haberler hepimizin sağlığını tehdit ediyor. Yapılan bir araştırma sosyal medyadaki gerçek ve sahte haberleri ayırmada orta okul öğrencilerinin yüzde 84’ünün başarısız olduğunu gösterdi. Bu sebeple okul müfredatlarında medya okuryazarlığının yer alması ve öğrencilerin bu derslere teşvik edilmesi temel bir gereklilik. Her şey yolunda giderken ve enfeksiyonlar giderek azalırken tabloyu tersine çevirebilecek ve pek hazırlıklı olmadığımız yeni ve ciddi bir tehditle karşılaştık: İnternette, özellikle sosyal medyada sunulan asılsız/sahte/uydurma/yanlış ve yanlı sağlık haberleri. Asılsız sağlık haberi nedir? Asılsız sağlık haberi (fake health news) kavramı gelişen teknolojinin yeni bir yan etkisi olduğundan henüz net bir tanıma sahip değil. Ancak kısaca, üzerinde çalışma yapılmış ve kanıtlanmış gerçek sağlık bilgilerine dayalı olarak değil; komplo teorileri, şahsi kanaatler, söylenti ve dedikodulara dayalı olarak toplumu kasıtlı ya da kasıtsız yanıltan sağlık haberleri olarak özetlenebilir. Aşıların otizme sebep olduğu ve kısırlık yaptığı, şehir sularının florlanmasının sağlığımıza zarar verdiği, tek bir hap içerek zayıflanabileceği, bol bol tereyağı yemenin faydalı olduğu, kudret narı ve tuz yemenin Ebola virüsünü engellediği, Meryem ana otunun doğuma yardımcı olduğu gibi birçok bilgi, asılsız sağlık haberlerine örnek olarak verilebilir. Dünyada durum ne? Sosyal medyanın ve dijital teknolojinin hızla yaygınlaşması, hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırdı. Ancak gerçek dışı bilgilerin doğru ve güvenilir bilgilerden daha hızlı yayılmasına da kapı araladı. Yapılan çalışmalar, sosyal medyadaki sağlık haberlerinin yüzde 40’ının asılsız olduğuna işaret ediyor. Yine çalışmalara göre ABD’de insanların yüzde 80’i sağlıklarıyla ilgili bilgileri internetten ediniyor, ancak sadece yüzde 15’i haberin doğruluğunu kontrol ediyor. Araştırmalara göre hakkında en çok asılsız sağlık haberi uydurulan konu aşılar iken, en az asılsız haberler de kalp hastalıkları ile ilgili olan asılsız haberler en az düzeyde. Asılsız sağlık haberlerinin 3 temel konuda yoğunlaştığı ifade ediliyor: 1) Hastalıklar ve tedavileri 2) Beslenme 3) Aşılar. 2018 yılında yapılan bir çalışmada, dünya genelinde sosyal medyada en çok paylaşılan sağlıkla ilgili 100 haber uzmanlar tarafından değerlendirildi. Çalışma neticesinde 100 haberin 45 tanesi güvenilir bulundu, 16 tanesinin bilimsel dayanağının zayıf olduğu, 35 tanesinin ise toplumu yanlış yönlendirdiği ve toplum sağlığına zararlı olabileceği ifade edildi. Asılsız haberlerin en çok yayıldığı platformların başında ise Facebook, Reddit ve Twitter geliyor. Facebook CEO’su Mark Zuckerberg 2016 yılındaki bir paylaşımında Facebook’un sadece bir medya paylaşım platformu olmadığını, toplumda bilginin yayılmasını sağlayan temel kanallardan biri olduğunu, bu sebeple insanların doğru bilgiye erişebilmesi için sorumluluk hissettiklerini ifade etti. Facebook ve Twitter gibi platformlar, asılsız haberleri gerçeklerinden ayırt etmek için yeni programlar geliştiriyor. ABD’de 6127 kişi ile yapılan bir araştırmaya göre Amerikan halkının yüzde 70’i asılsız haberleri terörden daha tehlikeli buluyor. Ayrıca toplumda asılsız haberler toplumda en büyük beşinci sorun olarak görülüyor. Bilginin özgürce paylaşılması ve toplumun dilediği bilgiye hızla erişebilmesi, arzulanan bir durum ancak bilginin doğru veya yanlış oluşuna bakılmadan ve herhangi bir kontrolden geçirilmeden paylaşılması toplum için ciddi tehditler oluşturuyor. Virüs ve bakterilerin kitlesel salgınlarından kurtulmuşken şimdi de asılsız sağlık haberi salgınlarıyla karşı karşıyayız. Özetle, bir şehrin şebeke suyuna bakteriler bulaştığında bu durum nasıl bir toplumu tehdit ediyorsa, toplumun temel bilgi kaynaklarına sızan yanlış ve asılsız haberler de toplum sağlığını büyük bir tehlikeye sokuyor. Asılsız haberler bize nasıl zarar veriyor? Toplumun haber edinme kaynakları artık değişiyor. Televizyon ve ulusal gazeteler gibi geleneksel medya araçlarına olan güven azalıyor. Geleneksel habercilikten sosyal medya haberciliğine geçişle birlikte insanlar teyit edilmemiş ve ayıklanmamış bilgilere daha çok maruz kalıyor. Özellikle sağlığımızı ilgilendiren konularda konunun uzmanı olmayan kişilerin yanlı ve yanlış bilgilendirmeleri, toplumu paniğe sevk eden açıklamalar, popülist söylemler kazanımlarımızı tehdit ediyor. Örneğin, kanıtlanmamış bilgilere dayalı olarak büyüyen aşı karşıtı kampanyaların hızla yayılımı, kitlesel korkuların ve komplo teorilerinin artışı, adını neredeyse unuttuğumuz enfeksiyonların tekrar ortaya çıkmasına sebep oldu. 2016 yılında İngiltere’de kızamık aşısı aşılama oranı yüzde 95 iken asılsız habercilik neticesinde 2018 yılında aşılama oranları yüzde 91’e geriledi. 2019 yılı içinde ABD’deki eyaletlerin yarısında kızamık vakasına rastlandı. Madagaskar'daki kızamık salgınında son 8 ayda 118 bin kişi kızamık oldu ve 1200 kişi hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü, aşı karşıtı kampanyaları dünya genelindeki insanların sağlığını en çok tehdit eden 10 problemden 8.’si olarak tanımladı. Aşılar bir yılda 3 milyon insanın enfeksiyon sebebiyle ölmesini engelliyor. Dünyada yılda 1,5 milyon insan hala aşılarla engellenebilecek hastalıklar sebebiyle ölüyor. Bu noktada “toplumsal bağışıklık” kavramından da söz etmek gerekiyor. Bir toplumda aşısız bireylerin salgından korunabilmesi için çevrelerindeki diğer kişilerin aşılanmış olması, böylece hastalık etkeninin aşısız bireylere kadar ulaşamaması gerekiyor. Ancak aşısız bir bireyin toplumsal bağışıklık yoluyla korunabilmesi için toplumun yüzde 95’inin aşılanmış olması gerekiyor. Eğer aşılama oranı bu kritik sınırın altına inerse, olası bir salgında aşısız bireyler doğrudan salgının hedefi haline geliyor. ABD’ye ulaşan Zika virüs salgınlarında sosyal medyada doğru ve güvenilir bilgiler değil yanlış ve panik doğuran bilgiler ön plandaydı. Zira virüs salgınlarının önlenmesi için geliştirilen aşılar da yine komplo teorilerinden oluşan dirençle karşılaştı. Ebola salgını için oluşturulan karantina bölgelerine dair korku meydana getiren söylentiler, karantina önlemlerinin yararını azaltarak daha fazla insanın salgından etkilenmesine sebep oldu. Ayrıca Ebola virüsünden kurtulmak için tuz ve kudret narı içmenin yeterli olduğuna dair söylentiler de birçok insanın aldanmasına ve hasta olmasına, birçoğunun da tedavisiz kalmasına sebep oldu. Geçtiğimiz yüzyılda çocuklarda diş çürüklerinin önemli bir sebebi olan flor eksikliğine yönelik, şehir sularının florlanması ile milyonlarca diş çürüğü henüz oluşmadan engellenebildi. Gelişmiş ülkelerde yaygın olan bu uygulama şimdilerde asılsız haberlerin hedeflerinden biri. Şehir sularının florlanması ile ilgili sosyal medyada yapılan asılsız paylaşımlar ve florun sağlığımıza zarar verdiğine yönelik kaynaksız haberler, diş çürüklerinin engellenmesine yönelik kazanımlarımızı tehdit ediyor. 2011 ve 2014 yılları arasında yapılan bir araştırmada, Instagram'daki bazı grupların zayıflama önerilerinin, ölümle dahi sonuçlanabilecek bir rahatsızlık olan anoreksiya nervoza dahil, çeşitli hastalıklara yol açabileceği gösterildi. Facebook geçtiğimiz yıl milyonlarca takipçisi olan ve bilimsel kanıtlara dayanmadan sağlık haberleri yayan 80’den fazla hesabı kapattı. Alternatif tıp alanında ilmi çalışmalar yapmak yerine bu ismi kullanarak üretilen asılsız haberler adeta her derde deva bir “iksir” arayışına toplumu sevk ediyor. Bir iksirle tüm sağlık sorunlarını çözmek, bir otu kaynatıp suyunu içerek kanserden kurtulmak, bir kaynak suyunu içerek böbrek hastalığına şifa bulmak vb. birçok kaynaksız bilgi, sağlık problemine çözüm aramak noktasında insanlara vakit kaybettiriyor, kimi zaman da sağlıklarını kaybetmelerine sebep olabiliyor. Örneğin böbrek hastalığında potasyum başta olmak üzere kandaki mineral düzeylerinin çok az miktarda yükselmesi dahi ölümcül risk taşıyor. Buna rağmen “şifalı su” diye tanıtılan ve kontrolü yapılmamış suları içen kişiler, içtikleri suyun oluşturduğu mineral dengesizliği ile sağlığını daha fazla kaybedebiliyor, hayatını yitirebiliyor. Toplumda yaygın şekilde pazarlanan ve her derde devâ olarak tanıtılan birçok ürün tanıtımlarda “bakanlık onaylı” olarak sunuluyor. Buradaki bakanlığın Sağlık Bakanlığı değil, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı olduğu ise öne çıkarılmıyor. Böylece kitleler, halkın devlet kurumlarına olan güveni istismar edilerek aldatılıyor. Tüm bunlara ek olarak kendini sağlık profesyoneli olarak tanıtan kişilerin sağlıkla ilgili yanlış bilgiler üretmesi, insanların sağlığına iyi geleceği vaadiyle yapılan reklamlar, Sağlık Bakanlığı onayı olmadan insanlara satılan ürünler ve daha nicesi, sağlık konusunda toplumsal kafa karışıklıklarına sebep oluyor. Asılsız haberlere yönelik yeni kavramlar Asılsız haberlerin de salgınlar gibi birer “dijital salgın” veya orman yangınları gibi “dijital yangın” olduğu ifade ediliyor. 2017 yılının başından itibaren asılsız haberler dünya gündeminin ön sıralarında. Asılsız haberler konusunda bilimsel literatür de hızla büyümekte. “Fake news” kodu ile yapılan aramada PubMed’de yayın sayısı 119, Web of Science veritabanında yayın sayısı 807. (PubMed: Sağlık alanında küresel ölçekte bilimsel itibarı en yüksek veri veritabanı. Web of Science: Günümüzdeki bilimsel literatürün dizinlendiği referans sistem.) 2017 yılında Bristol Üniversitesi araştırmacıları, sahte haberler ile mücadele etmek için teknolojik çözümlerin psikoloji prensipleri ile buluşmasını, böylece interdisipliner çalışmalar yapılmasını önerdi. Bu yöntem ise “teknoşuur”(technocognition) kavramı ile kavramsallaştırıldı. “Bilgi ayıklama yeteneği” diye bir kavramımız var artık. Çalışmalar, yanlış bilgilere maruz kalmanın, bilgi ayıklama yeteneği düşük olan insanlarda kalp hastalıklarına ve psikolojik rahatsızlıklara zemin hazırlayan bir stres oluşturduğunu keşfetti. İyi ve kötü bilgiyi ayırma yeteneği güçlü olan insanların daha sağlıklı oldukları, üstelik bu durumun yeni bir halk sağlığı problemi olduğu, bu nedenle bilgi ayırt etme yeteneğinin milli eğitim içinde bir yeri olabileceği ifade ediliyor. Google, medya okuryazarlığı için 10 milyon dolar fon ayırdı ve bu konudaki etkin projeleri destekleme kararı aldı. Artık eskide olduğu gibi insanların kanıta dayalı bilimsel çalışmalara ve doğruluğu teyit edilmiş bilgilere itibar ettiği dönemlerde yaşamıyoruz. Değişen ve dönüşen dünyada toplumların bilgi edinme konusunda kişisel inançlara ve duygulara olan güveni daha fazla. Bu sebeple bu yeni dönem “gerçek ötesi çağ” (post-truth era) olarak ifade ediliyor. Oxford sözlüğü, bu kelimeyi 2016 yılında “yılın kelimesi” olarak seçti. Asılsız haberler zaten başlı başına büyük bir sorun iken ve “gerçek ötesi çağ”a girdiğimizi, bu çağın sorunlarına adapte olmamız gerektiğini yeterince tartışmamışken yine yeni bir döneme girdik: “Derin Sahtelik” (Deepfake). Derin sahtelik uygulamaları ile artık bir kişinin konuşma videosunda, yüzüne başka bir kişinin yüzü fark edilmeyecek şekilde montaj yapılabiliyor ve söylemediği şeyler söyletilebiliyor. Ne yapmalı, asılsız haberlerden nasıl korunmalıyız? Asılsız habercilik sağlığımıza yönelik kimin kime ve neye göre güveneceğini daha da belirsizleştiriyor. Bilimsel, doğru ve güvenilir bilgilere erişim yerine kaynağı belli olmayan, toplumu güvensiz sağlık davranışlarına yönelten haberler hepimizin sağlığını tehdit ediyor. Yapılan bir araştırma sosyal medyadaki gerçek ve sahte haberleri ayırmada orta okul öğrencilerinin yüzde 84’ünün başarısız olduğunu gösterdi. Bu sebeple okul müfredatlarında medya okuryazarlığının yer alması ve öğrencilerin bu derslere teşvik edilmesi temel bir gereklilik. Türkçe içeriğe sahip www.medyaokuryazarligi.gov.tr internet sitesi değerli bilgilerle dolu. https://credibilitycoalition.org/ gibi kuruluşlar, güvenilir ve sahte haberlerden arınmış bir gazeteciliğin metotlarını üretmeye çalışıyor. Sosyal medyada yapılan bir paylaşımın asılsız veya yanlış bilgi içerdiğini düşünüyorsanız, şikayet et kısmından “asılsız haber”i seçerek şikayette bulunabiliyorsunuz. Bu kadar kompleks ve çok boyutlu bir tehditten tamamen korunmak neredeyse imkânsız ancak bazı basit önlemler alarak kendimizi ve bilgi dünyamızı yanlış ve asılsız haberlerden koruyabilir, koruyamadığımız kısımlarda da zararı azaltabiliriz. Böylece tıpkı bağışıklık sistemimizde olduğu gibi “entelektüel bağışıklık” kazanabiliriz. Asılsız haberlerden korunmak için çeşitli kuruluşlar özet niteliğinde kılavuzlar yayınlıyorlar. Bunlardan derlediğimiz bazı davranış önerileri şu şekilde: 1. Okuduğunuz haberlerin kaynağını dikkate alın. Haberdeki bilgilerin kaynağının sunulup sunulmadığına dikkat edin 2. Haberde sunulan iddiaları kaynaklarıyla eşleştirip doğruluğunu kontrol edin. 3. Haberi yazan kişinin belli olup olmadığını ve o konuda yetkin olup olmadığını araştırın. 4. Kulağa hoş gelen abartılı ve çekici haberlere şüphe ile yaklaşın ve eleştirel düşünün. 5. Bir haberi kendi çevrenizde paylaşmadan önce doğruluğunu teyit sitelerinden kontrol edin. 6. Haber tarihinin eski olmadığından emin olun. 7. Çok tuhaf haberlerin bir şaka veya yergi olabileceğini hatırda tutun. 8. Bilgiyi kendisinden öğrendiğiniz kişinin alanın uzmanı olup olmadığını kontrol edin. 9. Sağlık bilgisi edinmek için sagligim.gov.tr gibi Sağlık Bakanlığı’nın kontrolünde olan veya alanında uzman kişilerin bilgi sunduğu kurumsal siteleri öncelikli olarak kullanın. 10. Sağlığınızla ilgili bir davranış edinmeden önce mutlaka aile hekiminize danışın. Read the full article
0 notes
miato · 4 years
Text
Sağlığı Etkileyen Susuzluk Kaynaklı 13 Sorun
Su, gezegenimizin canlı oluşumu ve ekosistemi için zamanın başından beri en belirleyici element olmuştur. Bu bağlamda dünyanın damarlarından akan sudur demek, inanın ki abartı olmayacaktır. Coğrafi şekillerin oluşumundan tutun da iklimlere kadar dünyamızın her zerresinde suyun etkisi bulunmaktadır.
Canlılar da hayatta kalmak için yeteri kadar su içmeye mecburdurlar. Bunun sebebi ise tıpkı dünya gibi bizlerin de sudan oluşuyor olması. Bu size ilk duyuşta komik gelebilir. Ancak uzmanlar vücudumuzdaki suyun 2/3’ünün hücrelerimizin içinde bulunduğunu söylüyor. Bununla da kalmayıp damarlarımızda, vücut boşluklarının içinde, sindirim sistemimizde ve dokular arasında da su bulunuyor. Bu bilgiler ışığında suyun bizim için taşıdığı değer net olarak anlaşılıyor.
İnsan vücudu belirli bir süre dehidrasyon yaşadığında susuzluk hissi ve devamında susuzluk belirtileri oluşur. Vücutta susuzluk belirtileri farklılık gösterebilir.
Susuzluk kaynaklı sorunları yazımızın devamında anlatacağız ama gelin bu susuzluk konusundan önce su hakkında dikkat edilmesi gereken noktalara değinelim.
Su Kalitesi Önemlidir
Tumblr media
Her su içilebilir su değildir. Su kirliliği, kimyasal, fiziksel ve bakteri kaynaklı gibi çeşitli faktörlerle oluşur. Bu faktörler suyu insan sağlığına zararlı hale getirir. Öte yandan zararlı su deyince akla yalnızca atık su gelmesi yanlış olur. Bunun sebebi ise damacana su, şişelenmiş su ve musluk suyunun da sağlığa zararlı olabileceğidir.
Kısaca bahsetmek gerekirse damacana su üretiminde kullanılan Bisphenol-A dır (BPA) bileşiğinin, özellikle yüksek sıcaklıklarda bakteri ürettiği ve kanserojen etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Pet şişelerdeki sular ise kısa sürede tüketilmezse bakteri oluşumuna sebep olur. Ayrıca damacananın hammaddesi olan BPA pet şişelerde de bulunuyor. Bu madde diyabet hastalıkları ve kalp hastalıkları gibi birçok sağlık riskini beraberinde getiriyor. En önemli artısı hafifliği olmakla beraber, pet şişe zararları gerçekten taşıma kolaylığına değiyor mu diye düşündürüyor.
Musluk suyuna gelecek olursak, su borularının kirliliği ve eskiliği başlı başına suyun içme suyu özelliğini kaybetmesine sebep oluyor.
Peki en sağlıklı su hangisi? Tüm bu saydıklarımız göz önünde bulundurursak, geriye su arıtma cihazı seçeneği kalıyor. Su arıtma cihazları musluğunuzdan akan sudaki zararlı maddeleri ve bileşenleri filtreleme yöntemiyle arıtarak kaliteli su sunuyor. MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı ise sıradan su arıtma cihazlarına kıyasla daha etkili filtreleme ve ters osmoz sistemi ile en ideal su tanımını karşılamakta.
Neden Su içmeliyiz?
Tumblr media
Günlük koşuşturma arasında kimi zaman yeteri kadar su içmeyi ihmal ettiğimiz oluyordur. Hatta bazen başka gıdalar veya içeceklerle su ihtiyacımızı kapatmaya çalışıyoruz. Ancak insan vücudunun yüzde 60’ının sudan oluştuğunu düşünürsek vücudumuzu susuz bırakmanın ne kadar sağlıksız olduğunu anlayabiliriz. Gün içerisinde vücudumuz pek çok şekilde su kaybeder. Bunların arasında başlıca idrar ve ter vardır. Vücudun sağlıklı ve dengeli bir şekilde tüm fonksiyonlarını yerine getirmesi için kaybedilen suyu alması gerekir. Yeteri kadar su tükettiğimizde daha sağlıklı ve zinde olduğumuzu hissederiz.
Nasıl mı? Hergün en az 2 litre su içmenin faydaları saymakla bitmez.
Su içmek kilo vermeye ve kiloyu dengede tutmaya yardımcı olur.
Su tüketmek baş ağrılarının hafiflemesini sağlar.
Su içmek vücudumuzu toksinlerden arındırır.
Zihinsel performansı destekler
Su içmek ağız kokusunu önler.
Suyun faydalarını bilmenize rağmen “Ben o kadar su içemem. Tadı bir süre sonra bayıyor” diyorsanız, çeşit çeşit lezzetli ve sağlıklı detoks suyu hazırlayarak hem yağlarınızdan kurtulabilir, hem toksinlerinizden arınabilir, hem de su ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Bizden söylemesi!
Yetişkin Bir Bireyin Günlük Su İhtiyacı Ne Kadar?
Tumblr media
Düşünülenin aksine meşrubatlar ve şekerli içecekler günlük su ihtiyacı karşılanmasında etkili olmayacağı gibi şeker ve kafein alımına yol açacağından vücuttaki su miktarını da azaltır. Dolayısıyla bu tarz içeceklerle susuzluğumuzu geçiştirmektense yanımızda ve hatta gözümüzün önünde bir bardak su bulundurmalıyız.
Günde kaç litre su içmeliyiz? sorusuna gelecek olursak su ihtiyacı mevsime, yaşam koşullarına ve günlük aktivitelere göre değişiklik göstermektedir. Aynı zamanda kiloya göre su ihtiyacı da değişir. Ancak uzmanlar yetişkin bir bireyin günde en az 2 litre su içmesi gerektiğini öne sürüyor. Peki neden günde en az 2 litre su içmeliyiz? Organlarımızın düzgün ve sağlıklı bir şekilde çalışmayı sürdürebilmesi için vücudumuzun gün boyunca farklı yollarla attığı suyu geri alması gerekmektedir. Eğer yeteri kadar su içmezsek ne olur?
Susuzluk Kaynaklı Sorunlar
Tumblr media
Dehidrasyon, yani vücutta su kaybı susuzluk belirtileriyle baş gösterir. Peki vücudun susuz kalması nelere yol açar? Susuzluk vücudumuzda birçok sağlık sorununa sebep olur. Bu sorunları düşününce aklımıza ilk olarak, susuzluk baş ağrısı yapar mı, susuzluk böbrek ağrısı yapar mı gibi sorular gelir. Fakat susuzluk bu problemlere ve çok daha fazlasına yol açabilir.
Nedir bu aşırı susuzluk kaynaklı sorunlar?
1. Yorgunluk
Tumblr media
Uzun süre susuz kaldığımızda organlarımız fonksiyonlarını gerektiği şekilde yerine getiremeyeceği için şiddetli bir yorgunluk hissederiz. Vücudumuzun sudan oluştuğunu belirtmiştik. Vücuttaki bu suyun yüzde 2’sini kaybettiğimizde yorgunluk hissi baş gösterir.
2. Erken Yaşlanma
Vücudumuzu kaplayan deri de suya ihtiyaç duyar. Dolayısıyla dehidrasyon erken yaşlanmaya ve kırışıklık oluşumuna neden olabilmektedir.
3. Aşırı Kilo ve Obezite
Aldığımız gıdaları yakmamıza yardımcı olan önemli maddelerden biri de sudur. Susuzluk toksinleri atmamıza ve yağ yakımına engel teşkil ettiği için bir anlamda aşırı kilo ve obeziteye sebep olabilir.
4. Böbrek Hastalıkları
Susuzluk böbrek ağrısı yapar mı? Böbreklerin susuz kalması sağlığımız açısından oldukça zararlıdır. Böbreklerimiz vücudumuza aldığımız suyu filtreleme görevi ile fazla ve atık suyu idrar yoluyla dışarı atmamızı sağlar. Aşırı susuzluk başta böbrek ağrısı olmak üzere, böbrek hastalıklarına da sebebiyet verebilir.
5. Baş Ağrısı ve Konsantrasyon Bozukluğu
Tumblr media
Susuzluk baş ağrısı yapar mı? Beynimizin de büyük bir kısmını su oluşturur. Bu nedenle susuzluk beyinde geçici olarak büzülme veya küçülme yaşatır. Bu büzülme sonucunda beyin kafatasından uzaklaştığı için başımız ağrımaya başlar. Beynimiz bu süreçte düzgün bir şekilde çalışamayacağı için de konsantrasyon bozukluğu ortaya çıkar. Ancak sıvı kaybını geçirdiğimizde beyin tekrar normale döner ve su miktarı dengelenir.
6. Ağız Kuruluğu
Ağız kuruluğu neden olur? Susuzluk belirtilerinden biri olan ağız kuruluğu, sürekli su içme ihtiyacı, gözlerde kaşıntı ve kuruluk gibi sorunları da beraberinde getirir. Böbreklerin yeterli su alamaması, tükürük bezi iltihaplanması gibi sebepleri de olabilecek ağız kuruluğu ciddiye alınması gereken bir problemdir.
7. Unutkanlık
Yetersiz miktarda su tüketmek geçici unutkanlık sebebi olabilir. Beynimizin %78-80’inin sudan oluştuğunu düşünürsek bu susuzluk kaynaklı sağlık problemi hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir.
8. Kabızlık
Gün boyu midemiz ve bağırsaklarımız tükettiğimiz sıvı gıdalar sayesinde salgı üretir ve bu sayede kusursuz çalışırlar. Ancak az su tüketmek bağırsakların fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirmesine engel olur ve dolayısıyla kabızlık durumu ile karşılaşılabilir.
 9.Sindirim Sistemi Bozuklukları
Tumblr media
Vücuda alınan su ve alkali minerallerin  miktarı yetersiz olduğunda ülser ve reflü gibi ciddi sindirim sistemi bozuklukları ortaya çıkabilir.
10. İdrar Yolu Enfeksiyonu
Vücudumuzda belirli oranda mikroplar bulunur. Ancak bol sıvı alımı ile sık sık idrar yapıldığında bu mikroplar idrar yoluna yerleşemez ve vücuttan atılırlar. Susuzluk ise az idrar yapımına ve dolayısıyla mikropların oraya yerleşerek idrar yolu enfeksiyonuna zemin hazırlamasına sebep olur.
11. Saçta Kepeklenme ve Dökülme
Saçlarınız kepekleniyor mu? Bunun sebebi susuzluk olabilir. Az su tüketimi, saç derisinin kurumasına ve sonucunda da kepeklenmeye yol açabilir.
12. Cilt Hastalıkları
Suyun yararları arasında vücudumuzdaki toksinleri terleme ve idrar yoluyla dışarı atma da vardır. Ancak susuzluk vücuttan toksin atılmasının önüne geçer ve cilt hastalıklarına davetiye çıkarır.
 13. Sinir
Huysuzluğunuzun sebebi susuzluk olabilir. Yapılan araştırmalar dehidrasyonun ruh halini de olumsuz etkilediğini gösteriyor. Yeteri kadar su içmeyi ve gülümsemeyi ihmal etmeyin.
Tumblr media
Aşırı susuzluk sorunları gibi kalitesiz su da sağlık problemlerine yol açar. Vücudumuz bizim tek yaşam kökümüz ve yediği yok. Bunun yüzden yaşam köklerimizi sağlıkla korumak için içtiğimiz su miktarı ve kalitesine özen göstermeliyiz.
Sizin ve sevdiklerinizin sağlığı için bol ve iyi su içmelisiniz. MIATO olarak cam tanklı akıllı su arıtma cihazımız ile sağlığınızı en az sizin kadar önemsiyor ve içme suyunuzun en sağlıklı su olması için size sıradan su arıtma cihazlarından daha gelişmiş ve sağlıklı bir çözüm sunuyoruz.
  14 Aralık 2020#sutüketimi #su #suarıtmacihazı #içmesuyu #sağlıklısu
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Sağlığı Etkileyen Susuzluk Kaynaklı 13 Sorun
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/susuzluk/
Sağlığı Etkileyen Susuzluk Kaynaklı 13 Sorun
Su, gezegenimizin canlı oluşumu ve ekosistemi için zamanın başından beri en belirleyici element olmuştur. Bu bağlamda dünyanın damarlarından akan sudur demek, inanın ki abartı olmayacaktır. Coğrafi şekillerin oluşumundan tutun da iklimlere kadar dünyamızın her zerresinde suyun etkisi bulunmaktadır.
Canlılar da hayatta kalmak için yeteri kadar su içmeye mecburdurlar. Bunun sebebi ise tıpkı dünya gibi bizlerin de sudan oluşuyor olması. Bu size ilk duyuşta komik gelebilir. Ancak uzmanlar vücudumuzdaki suyun 2/3’ünün hücrelerimizin içinde bulunduğunu söylüyor. Bununla da kalmayıp damarlarımızda, vücut boşluklarının içinde, sindirim sistemimizde ve dokular arasında da su bulunuyor. Bu bilgiler ışığında suyun bizim için taşıdığı değer net olarak anlaşılıyor.
İnsan vücudu belirli bir süre dehidrasyon yaşadığında susuzluk hissi ve devamında susuzluk belirtileri oluşur. Vücutta susuzluk belirtileri farklılık gösterebilir.
Susuzluk kaynaklı sorunları yazımızın devamında anlatacağız ama gelin bu susuzluk konusundan önce su hakkında dikkat edilmesi gereken noktalara değinelim.
Su Kalitesi Önemlidir
Her su içilebilir su değildir. Su kirliliği, kimyasal, fiziksel ve bakteri kaynaklı gibi çeşitli faktörlerle oluşur. Bu faktörler suyu insan sağlığına zararlı hale getirir. Öte yandan zararlı su deyince akla yalnızca atık su gelmesi yanlış olur. Bunun sebebi ise damacana su, şişelenmiş su ve musluk suyunun da sağlığa zararlı olabileceğidir.
Kısaca bahsetmek gerekirse damacana su üretiminde kullanılan Bisphenol-A dır (BPA) bileşiğinin, özellikle yüksek sıcaklıklarda bakteri ürettiği ve kanserojen etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Pet şişelerdeki sular ise kısa sürede tüketilmezse bakteri oluşumuna sebep olur. Ayrıca damacananın hammaddesi olan BPA pet şişelerde de bulunuyor. Bu madde diyabet hastalıkları ve kalp hastalıkları gibi birçok sağlık riskini beraberinde getiriyor. En önemli artısı hafifliği olmakla beraber, pet şişe zararları gerçekten taşıma kolaylığına değiyor mu diye düşündürüyor.
Musluk suyuna gelecek olursak, su borularının kirliliği ve eskiliği başlı başına suyun içme suyu özelliğini kaybetmesine sebep oluyor.
Peki en sağlıklı su hangisi? Tüm bu saydıklarımız göz önünde bulundurursak, geriye su arıtma cihazı seçeneği kalıyor. Su arıtma cihazları musluğunuzdan akan sudaki zararlı maddeleri ve bileşenleri filtreleme yöntemiyle arıtarak kaliteli su sunuyor. MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı ise sıradan su arıtma cihazlarına kıyasla daha etkili filtreleme ve ters osmoz sistemi ile en ideal su tanımını karşılamakta.
Neden Su içmeliyiz?
Günlük koşuşturma arasında kimi zaman yeteri kadar su içmeyi ihmal ettiğimiz oluyordur. Hatta bazen başka gıdalar veya içeceklerle su ihtiyacımızı kapatmaya çalışıyoruz. Ancak insan vücudunun yüzde 60’ının sudan oluştuğunu düşünürsek vücudumuzu susuz bırakmanın ne kadar sağlıksız olduğunu anlayabiliriz. Gün içerisinde vücudumuz pek çok şekilde su kaybeder. Bunların arasında başlıca idrar ve ter vardır. Vücudun sağlıklı ve dengeli bir şekilde tüm fonksiyonlarını yerine getirmesi için kaybedilen suyu alması gerekir. Yeteri kadar su tükettiğimizde daha sağlıklı ve zinde olduğumuzu hissederiz.
Nasıl mı? Hergün en az 2 litre su içmenin faydaları saymakla bitmez.
Su içmek kilo vermeye ve kiloyu dengede tutmaya yardımcı olur.
Su tüketmek baş ağrılarının hafiflemesini sağlar.
Su içmek vücudumuzu toksinlerden arındırır.
Zihinsel performansı destekler
Su içmek ağız kokusunu önler.
Suyun faydalarını bilmenize rağmen “Ben o kadar su içemem. Tadı bir süre sonra bayıyor” diyorsanız, çeşit çeşit lezzetli ve sağlıklı detoks suyu hazırlayarak hem yağlarınızdan kurtulabilir, hem toksinlerinizden arınabilir, hem de su ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Bizden söylemesi!
Yetişkin Bir Bireyin Günlük Su İhtiyacı Ne Kadar?
Düşünülenin aksine meşrubatlar ve şekerli içecekler günlük su ihtiyacı karşılanmasında etkili olmayacağı gibi şeker ve kafein alımına yol açacağından vücuttaki su miktarını da azaltır. Dolayısıyla bu tarz içeceklerle susuzluğumuzu geçiştirmektense yanımızda ve hatta gözümüzün önünde bir bardak su bulundurmalıyız.
Günde kaç litre su içmeliyiz? sorusuna gelecek olursak su ihtiyacı mevsime, yaşam koşullarına ve günlük aktivitelere göre değişiklik göstermektedir. Aynı zamanda kiloya göre su ihtiyacı da değişir. Ancak uzmanlar yetişkin bir bireyin günde en az 2 litre su içmesi gerektiğini öne sürüyor. Peki neden günde en az 2 litre su içmeliyiz? Organlarımızın düzgün ve sağlıklı bir şekilde çalışmayı sürdürebilmesi için vücudumuzun gün boyunca farklı yollarla attığı suyu geri alması gerekmektedir. Eğer yeteri kadar su içmezsek ne olur?
Susuzluk Kaynaklı Sorunlar
Dehidrasyon, yani vücutta su kaybı susuzluk belirtileriyle baş gösterir. Peki vücudun susuz kalması nelere yol açar? Susuzluk vücudumuzda birçok sağlık sorununa sebep olur. Bu sorunları düşününce aklımıza ilk olarak, susuzluk baş ağrısı yapar mı, susuzluk böbrek ağrısı yapar mı gibi sorular gelir. Fakat susuzluk bu problemlere ve çok daha fazlasına yol açabilir.
Nedir bu aşırı susuzluk kaynaklı sorunlar?
1. Yorgunluk
Uzun süre susuz kaldığımızda organlarımız fonksiyonlarını gerektiği şekilde yerine getiremeyeceği için şiddetli bir yorgunluk hissederiz. Vücudumuzun sudan oluştuğunu belirtmiştik. Vücuttaki bu suyun yüzde 2’sini kaybettiğimizde yorgunluk hissi baş gösterir.
2. Erken Yaşlanma
Vücudumuzu kaplayan deri de suya ihtiyaç duyar. Dolayısıyla dehidrasyon erken yaşlanmaya ve kırışıklık oluşumuna neden olabilmektedir.
3. Aşırı Kilo ve Obezite
Aldığımız gıdaları yakmamıza yardımcı olan önemli maddelerden biri de sudur. Susuzluk toksinleri atmamıza ve yağ yakımına engel teşkil ettiği için bir anlamda aşırı kilo ve obeziteye sebep olabilir.
4. Böbrek Hastalıkları
Susuzluk böbrek ağrısı yapar mı? Böbreklerin susuz kalması sağlığımız açısından oldukça zararlıdır. Böbreklerimiz vücudumuza aldığımız suyu filtreleme görevi ile fazla ve atık suyu idrar yoluyla dışarı atmamızı sağlar. Aşırı susuzluk başta böbrek ağrısı olmak üzere, böbrek hastalıklarına da sebebiyet verebilir.
5. Baş Ağrısı ve Konsantrasyon Bozukluğu
Susuzluk baş ağrısı yapar mı? Beynimizin de büyük bir kısmını su oluşturur. Bu nedenle susuzluk beyinde geçici olarak büzülme veya küçülme yaşatır. Bu büzülme sonucunda beyin kafatasından uzaklaştığı için başımız ağrımaya başlar. Beynimiz bu süreçte düzgün bir şekilde çalışamayacağı için de konsantrasyon bozukluğu ortaya çıkar. Ancak sıvı kaybını geçirdiğimizde beyin tekrar normale döner ve su miktarı dengelenir.
6. Ağız Kuruluğu
Ağız kuruluğu neden olur? Susuzluk belirtilerinden biri olan ağız kuruluğu, sürekli su içme ihtiyacı, gözlerde kaşıntı ve kuruluk gibi sorunları da beraberinde getirir. Böbreklerin yeterli su alamaması, tükürük bezi iltihaplanması gibi sebepleri de olabilecek ağız kuruluğu ciddiye alınması gereken bir problemdir.
7. Unutkanlık
Yetersiz miktarda su tüketmek geçici unutkanlık sebebi olabilir. Beynimizin %78-80’inin sudan oluştuğunu düşünürsek bu susuzluk kaynaklı sağlık problemi hiç de şaşırtıcı gelmeyecektir.
8. Kabızlık
Gün boyu midemiz ve bağırsaklarımız tükettiğimiz sıvı gıdalar sayesinde salgı üretir ve bu sayede kusursuz çalışırlar. Ancak az su tüketmek bağırsakların fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirmesine engel olur ve dolayısıyla kabızlık durumu ile karşılaşılabilir.
 9.Sindirim Sistemi Bozuklukları
Vücuda alınan su ve alkali minerallerin  miktarı yetersiz olduğunda ülser ve reflü gibi ciddi sindirim sistemi bozuklukları ortaya çıkabilir.
10. İdrar Yolu Enfeksiyonu
Vücudumuzda belirli oranda mikroplar bulunur. Ancak bol sıvı alımı ile sık sık idrar yapıldığında bu mikroplar idrar yoluna yerleşemez ve vücuttan atılırlar. Susuzluk ise az idrar yapımına ve dolayısıyla mikropların oraya yerleşerek idrar yolu enfeksiyonuna zemin hazırlamasına sebep olur.
11. Saçta Kepeklenme ve Dökülme
Saçlarınız kepekleniyor mu? Bunun sebebi susuzluk olabilir. Az su tüketimi, saç derisinin kurumasına ve sonucunda da kepeklenmeye yol açabilir.
12. Cilt Hastalıkları
Suyun yararları arasında vücudumuzdaki toksinleri terleme ve idrar yoluyla dışarı atma da vardır. Ancak susuzluk vücuttan toksin atılmasının önüne geçer ve cilt hastalıklarına davetiye çıkarır.
 13. Sinir
Huysuzluğunuzun sebebi susuzluk olabilir. Yapılan araştırmalar dehidrasyonun ruh halini de olumsuz etkilediğini gösteriyor. Yeteri kadar su içmeyi ve gülümsemeyi ihmal etmeyin.
Aşırı susuzluk sorunları gibi kalitesiz su da sağlık problemlerine yol açar. Vücudumuz bizim tek yaşam kökümüz ve yediği yok. Bunun yüzden yaşam köklerimizi sağlıkla korumak için içtiğimiz su miktarı ve kalitesine özen göstermeliyiz.
Sizin ve sevdiklerinizin sağlığı için bol ve iyi su içmelisiniz. MIATO olarak cam tanklı akıllı su arıtma cihazımız ile sağlığınızı en az sizin kadar önemsiyor ve içme suyunuzun en sağlıklı su olması için size sıradan su arıtma cihazlarından daha gelişmiş ve sağlıklı bir çözüm sunuyoruz.
0 notes