Tumgik
#suyun vücut üzerindeki etkileri
saglikevreni · 1 year
Text
Soğuk Duş Faydaları Nelerdir?
Günlük rutinimize dinginlik ve canlılık katmanın bir yolu olarak soğuk duş giderek daha popüler hale geliyor. Sadece ferahlatıcı bir deneyim sunmakla kalmayan, aynı zamanda sağlık ve zindelik açısından da sayısız faydası bulunan soğuk duşlar, vücudumuzu yenilemek ve enerji seviyelerimizi artırmak için harika bir seçenek olabilir. İşte soğuk duşun bazı etkileyici faydaları: 1. Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: Soğuk suyun vücuda teması, bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yardımcı olabilir. Soğuk duşlar, beyaz kan hücrelerinin üretimini artırarak enfeksiyon riskini azaltır. Ayrıca, düzenli olarak soğuk duş alan kişilerde vücutları hastalıklara karşı daha dirençli hale gelir. 2. Kan Dolaşımını Artırır: Soğuk suyla temas, kan damarlarını daraltır ve ardından genişletir. Bu süreç, kan dolaşımının hızlanmasına ve oksijen ile besin maddelerinin daha iyi taşınmasına yardımcı olur. Bu da cildin daha sağlıklı ve parlak görünmesini sağlarken, baş ağrılarının hafiflemesine ve kasların daha çabuk toparlanmasına yardımcı olabilir. 3. Stresi Azaltır: Soğuk duşlar, stres hormonu olan kortizolün azalmasına yardımcı olur. Vücut soğuk suyla temas ettiğinde, beyin daha fazla endorfin salgılar. Endorfinler, vücutta doğal olarak oluşan mutluluk hormonlarıdır ve stresi azaltarak ruh halini iyileştirir. Bu nedenle, soğuk duşlar zihinsel rahatlama ve huzur sağlayabilir. 4. Enerji Seviyelerini Artırır: Sabahları soğuk bir duş almak, gün boyunca enerji seviyelerinizin artmasına yardımcı olabilir. Soğuk su, uyandırıcı bir etkiye sahip olduğu için metabolizmanızı hızlandırır ve zihninizi canlandırır. Böylece, uykulu hissetmek yerine daha enerjik hissedebilirsiniz. 5. Kas İyileşmesini Destekler: Yoğun egzersiz sonrasında soğuk duş almak, kas inflamasyonunu azaltmaya ve iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir. Soğuk su, kaslardaki mikro yaralanmaların iyileşmesini destekler ve ağrıyı azaltır. Bu da sporcuların performansını artırabilir ve yaralanma riskini azaltabilir. Soğuk duşlar, sağlık ve zindelik açısından birçok fayda sunan etkileyici bir pratiktir. Ancak herkesin fizyolojisi farklı olduğu için, soğuk duş almadan önce kendi sınırlarınızı ve rahatlık seviyenizi göz önünde bulundurmanız önemlidir. Eğer sağlık durumunuz veya ciddi bir sorununuz varsa, bir uzmana danışmak her zaman tavsiye edilir. Soğuk duşları deneyerek vücudunuzun nasıl tepki verdiğini gözlemleyebilir ve kendinize en uygun sıcaklık ve süreleri belirleyebilirsiniz.
Tumblr media
Soğuk duşun stresle başa çıkma yöntemi olarak kullanımı
Stres, modern yaşamın bir parçası haline geldi ve birçok insan için günlük hayatın kaçınılmaz bir gerçeği. Ancak, stresin fiziksel ve zihinsel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilinen bir gerçek. Neyse ki, stresle başa çıkmak için etkili ve doğal bir yöntem mevcut: soğuk duş. Soğuk duş, vücudumuz üzerindeki olumlu etkileriyle bilinir. Damarlarımızı daraltarak kan dolaşımını hızlandırır ve oksijenin daha hızlı taşınmasını sağlar. Bu da beyne daha fazla oksijen gitmesini sağlar ve zihinsel açıklık ve odaklanmayı artırır. Aynı zamanda, soğuk suyun vücutta serinletici bir etkisi vardır ve endorfin salgılanmasını teşvik eder. Endorfinler, doğal bir mutluluk hormonu olarak bilinir ve stresin azalmasına yardımcı olur. Soğuk duş ayrıca vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Soğuk su, lenfatik sistemimizin daha etkin çalışmasını sağlar ve toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Bu da hastalıklara karşı direncimizi artırır ve genel sağlığımızı destekler. Bununla birlikte, soğuk duşun stresle başa çıkma yöntemi olarak kullanılması sabır gerektiren bir süreçtir. Soğuk suya alışmak zaman alabilir ve ilk başta rahatsızlık verebilir. Ancak düzenli olarak soğuk duş almaya başladıkça, vücudunuz buna adapte olacak ve daha az stresli hissetmeye başlayacaksınız. Soğuk duşun stresle başa çıkmak için etkili bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Soğuk suyun vücut üzerindeki olumlu etkileri, zihinsel ve fiziksel sağlığı iyileştirirken stresi azaltmaya yardımcı olur. Ancak herkesin vücut yapısı farklı olduğu için, soğuk duşun nasıl tepki vereceğini deneyerek keşfetmek önemlidir. Stresi azaltmanın yanı sıra, soğuk duş enerji seviyelerini artırabilir, uyku kalitesini iyileştirebilir ve genel yaşam kalitesini yükseltebilir.
Soğuk duşun bağışıklık sistemini güçlendirmeye olan katkısı
Bağışıklık sistemimizin sağlığı, genel sağlığımızı etkileyen önemli bir faktördür. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için birçok farklı yöntem bulunur ve bunlardan biri de soğuk duştur. Soğuk duşun bağışıklık sistemini nasıl güçlendirdiğini ve sağlık üzerindeki olumlu etkilerini araştıralım. Soğuk duş, vücudumuzdaki kan dolaşımını artırarak bağışıklık sistemini uyarır. Soğuk su ile temas ettiğimizde, vücut ısımız düşer ve bu durum, beyine soğuk algısı sinyalleri gönderir. Beyin, bu sinyallere yanıt olarak, vücudu ısıtmak için çalışır ve bunun sonucunda kan dolaşımı hızlanır. Artan kan dolaşımıyla birlikte bağışıklık sistemi daha etkin bir şekilde çalışır. Soğuk duş ayrıca stres seviyelerini azaltmaya yardımcı olur. Stres, bağışıklık sistemimizi zayıflatan bir faktördür. Soğuk suyun vücuda uyguladığı uyaranlar, stres hormonları olan kortizolün salınımını azaltabilir. Düşük kortizol seviyeleri, bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve daha iyi çalışmasına yardımcı olur. Ayrıca, soğuk duşun anti-enflamatuar etkileri vardır. Soğuk su, vücutta iltihaplanmayı azaltabilir ve bağışıklık sistemini koruyucu hücrelerin salınımını artırabilir. Bu da vücudun enfeksiyonlarla savaşma yeteneğini artırır. Soğuk duşun diğer bir faydası ise enerji seviyelerini yükseltmesidir. Soğuk suyun vücuda uyguladığı şok, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların salınımını artırabilir. Bu hormonlar enerji seviyelerini artırırken aynı zamanda bağışıklık sistemini de uyarır.
Tumblr media
Soğuk duşun bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye önemli katkıları bulunmaktadır. Düzenli olarak soğuk duş almak, kan dolaşımını artırır, stres seviyelerini azaltır, anti-enflamatuar etkiler sağlar ve enerji seviyelerini yükseltir. Ancak, soğuk duş alırken aşırıya kaçmamak ve vücudunuza zarar vermemek önemlidir. Herkesin soğuk duşa tepkisi farklı olabilir, bu yüzden bireysel sınırlarınızı göz önünde bulundurmalısınız. Unutmayın, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için soğuk duşun yanı sıra dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve yeterli uyku gibi diğer faktörlere de dikkat etmek önemlidir.
Soğuk duşun kas ağrılarını hafifletme özelliği
Kas ağrıları, hayatımızın bir noktasında neredeyse herkesin deneyimlediği yaygın bir rahatsızlıktır. Egzersiz sonrası veya aşırı fiziksel aktivite sonucunda ortaya çıkabilirler. Neyse ki, soğuk duşlar gibi basit ve etkili bir yöntemle bu ağrıların hafifletilmesi mümkün olabilir. Soğuk duşlar, kaslara uygulanan düşük sıcaklık sayesinde bir dizi fayda sağlar. İlk olarak, soğuk su kasların üzerinde bir buz paketinin yapabileceği gibi lokal bir etki yaratır. Bu, kan damarlarının daralmasına ve böylece kas dokusundaki şişlik ve iltihabın azalmasına yardımcı olur. Aynı zamanda, soğuk su uygulaması, oksijen ve besin maddeleri taşıyan kan akışını artırarak iyileşmeyi hızlandırır. Bununla birlikte, soğuk duşların kas ağrılarını hafifletmedeki etkisi sadece lokal bir etkiyle sınırlı değildir. Vücudumuzdaki soğuk algılama mekanizması, soğuk suyla temas ettiğinde beyne analjezik sinyaller gönderir. Yani, soğuk suyun uygulandığı bölgedeki ağrı hissi azalır ve rahatlama sağlanır. Soğuk duşun kas ağrıları üzerindeki olumlu etkileri sadece anlık bir rahatlama ile sınırlı kalmaz. Düzenli olarak soğuk duş almak, kasların iyileşme sürecini destekler ve gelecekteki ağrıları önlemeye yardımcı olur. Ayrıca, soğuk suyun uyarıcı etkisi enerji seviyelerini artırır ve vücudu canlandırır. Soğuk duşlar kas ağrılarının hafifletilmesi için etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkar. Hem lokal etkisiyle şişlikleri azaltırken hem de beyne gönderdiği analjezik sinyallerle ağrı hissini azaltır. Düzenli olarak soğuk duş almak ise kaslardaki iyileşme sürecini hızlandırır ve fiziksel performansın artmasına yardımcı olur. Kendinizi daha iyi hissetmek ve kas ağrılarından kurtulmak için bugün bir soğuk duş denemeyi düşünebilirsiniz.
Soğuk duşun enerji seviyelerini artırma etkisi
Gün boyu enerjik ve canlı hissetmek isteyenler için soğuk duş, etkileyici bir enerji artırıcı olabilir. Sadece birkaç dakika süren bu serinleme yöntemi, vücutta bir dizi fizyolojik tepkiyi tetikler ve enerji seviyelerinizi yükseltir. Soğuk duşun enerji verici etkileri doğrudan sinir sisteminiz üzerinde gerçekleşir. Soğuk su teması, vücudunuzdaki kan akışını hızlandırır ve kalp atış hızınızı artırır. Bu, daha fazla oksijenin hücrelere taşınmasını sağlar ve metabolizmanızı hızlandırır. Sonuç olarak, enerji üretimi artar ve tüm vücutta canlılık hissi ortaya çıkar. Ayrıca, soğuk suyun uygulandığı bölgelerdeki cilt reseptörleri uyandırılır. Bu, sinir sisteminizi uyararak beyne sinyaller gönderir ve uyanıklık durumunu artırır. Soğuk duş, zihinsel odaklanma ve konsantrasyonu artırarak, enerji seviyelerinizi yükseltmeye yardımcı olur. Soğuk duşun enerji verici etkileri sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal sağlığınızı da olumlu yönde etkiler. Soğuk suyun bedeninizde yarattığı rahatlama hissi, stresi azaltır ve zihni sakinleştirir. Bu da enerjinizi yükseltmek için gerekli olan iç huzuru sağlar. Ayrıca, soğuk duşun birçok insan için uyanıklık ve canlılık sağladığına dair kişisel deneyimler vardır. Sabahları uykulu hissettiğinizde veya gün boyunca enerjiniz düştüğünde, birkaç dakikalık serinleme seansı size canlılık ve hareketlilik kazandırabilir.
Tumblr media
Soğuk duşun enerji seviyelerini artırma etkisi oldukça etkileyicidir. Sinir sisteminizi uyarır, metabolizmanızı hızlandırır, zihinsel odaklanmayı artırır ve duygusal sağlığınızı destekler. Bu nedenle, günlük rutininize soğuk duşu ekleyerek enerjik ve aktif bir yaşam tarzı benimseyebilirsiniz. Ancak, herhangi bir sağlık sorunu veya hassasiyetiniz varsa, önceden konuyu uzman bir sağlık profesyoneliyle görüşmeniz önemlidir. Unutmayın, enerjinizi artırmak için soğuk duşun yanı sıra dengeli beslenmeye, yeterli uyku almaya ve egzersiz yapmaya da özen göstermek önemlidir. Tüm bu faktörleri bir araya getirerek, enerji seviyelerinizi maksimum düzeye çıkarabilir ve günlük yaşamınızda daha verimli olabilirsiniz.
Soğuk duşun uyku kalitesini iyileştirme yeteneği
Birçok insanın günlük rutinlerinin bir parçası olan duş almak, sadece vücudumuzu temizlemekle kalmaz, aynı zamanda zihinsel ve fiziksel sağlığımızı da olumlu yönde etkileyebilir. Soğuk duşlar son zamanlarda uyku kalitesini iyileştirmenin etkili bir yolu olarak dikkat çekmektedir. Bu yazıda, soğuk duşun uyku kalitesini nasıl desteklediği üzerine odaklanacağız. Soğuk suyun uyku üzerindeki etkisini anlamak için, öncelikle soğuk duşun vücutta nasıl bir tepkiye neden olduğunu bilmek önemlidir. Soğuk suyla temas ettiğimizde, kan dolaşımı hızlanır ve vücudunuzda bir uyarı etkisi yaratır. Bu durum, uykuya hazırlık sürecindeki vücudunuzun doğal ritmini düzenleyebilir. Araştırmalar, soğuk suyun uyku kalitesini artırdığını göstermektedir. Soğuk duş, vücut sıcaklığını düşürerek uyku düzenini destekler. Vücut sıcaklığı gece boyunca düşerken, melatonin adı verilen bir hormon salgılanır. Melatonin, uyku ve uyanıklık döngüsünü düzenleyen önemli bir faktördür. Soğuk duş, melatonin üretimini artırabilir ve uyku kalitesini iyileştirebilir. Bununla birlikte, soğuk duşun sadece fiziksel etkileri değil, aynı zamanda zihinsel sağlık üzerinde de olumlu bir etkisi vardır. Bir soğuk duş almak, stresi azaltabilir ve zihni sakinleştirici bir etkiye sahip olabilir. Uyku problemlerinin çoğu stres veya anksiyetenin sonucu olarak ortaya çıkabilir. Soğuk suyun rahatlatıcı etkisi, uyku öncesi gerginliği azaltabilir ve daha derin bir uyku deneyimi yaşamanıza yardımcı olabilir. Soğuk duşun uyku kalitesini iyileştirme yeteneği giderek daha fazla ilgi çekmektedir. Soğuk suyun vücutta yarattığı uyarı etkisi, melatonin üretimini artırarak uyku düzenini destekler. Ayrıca, zihinsel sağlık üzerindeki olumlu etkisiyle stresi azaltır ve uyku öncesi rahatlama sağlar. Eğer daha iyi bir gece uykusu deneyimi arıyorsanız, soğuk duşları uyku rutininize dahil etmek isteyebilirsiniz. Unutmayın, herkesin vücudu farklı tepkiler verebilir. Soğuk duşların uyku kalitesini iyileştirme konusunda size nasıl etki edeceğini deneyimlemek önemlidir. Eğer soğuk duşlar uyku düzeninizi olumsuz etkiliyorsa veya herhangi bir sağlık sorununuz varsa, uyku uzmanına danışmanız önemlidir.
Tumblr media
Soğuk duşun metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olması
Metabolizma, vücudumuzun enerji üretimi ve kullanımını düzenleyen karmaşık bir süreçtir. İnsanlar genellikle metabolizmalarını hızlandırmak için çeşitli yöntemler ararlar. Bu bağlamda, soğuk duşun metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olduğu iddiası ortaya çıkmıştır. Peki, gerçekte bu doğru mu? Soğuk duşun metabolizmayı etkileyen birkaç mekanizması vardır. Öncelikle, soğuk suyla temas etmek, vücut sıcaklığını düşürür ve bunun sonucunda vücut ısısını dengelemek için daha fazla enerji harcaması gerekmektedir. Bu da metabolizmanın hızlanmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca, soğuk duşun stresi azaltıcı etkisi de metabolizmayı etkileyebilir. Vücut stres altındayken kortizol hormonu salgılar. Soğuk suyla yapılan duşlar, vücutta kortizol seviyelerini düşürerek stresi azaltabilir. Daha düşük kortizol seviyeleri, metabolizmanın normal seviyelerde çalışmasını destekler. Bununla birlikte, soğuk duşun metabolizmayı hızlandırmaya olan etkisi kişiden kişiye değişebilir. Herkesin metabolizması farklıdır ve bazı insanlar soğuk suyla temasın ardından daha fazla enerji harcayabilirken, diğerleri bu etkiyi hissetmeyebilir. Soğuk duşun metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olabileceği iddiası mevcuttur. Ancak, her bireyin deneyimleri farklı olabilir ve bu etkinin kişisel faktörlere bağlı olduğunu unutmamak önemlidir. Soğuk duşun metabolizma üzerindeki etkilerini deneyerek kendi vücudunuzun tepkisini gözlemlemek en doğru yöntem olacaktır. Diğer hastalıklar ile ilgili yazılarımıza göz atmak isterseniz Hastalıklar kategorimizi inceleyebilirsiniz. Read the full article
0 notes
mansetmalatya · 1 year
Text
Türkiye'yi Çevreleyen Denizlerdeki 105 İstilacı Tür Ekosistemi Tehdit Ediyor
Tumblr media
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye "Denizel İstilacı Yabancı Türlerle Mücadele Projesi" Müdürü ve Çevre Mühendisi Mehmet Gölge, Türkiye'yi çevreleyen denizlerde tespit edilen yabancı türlerden 105'inin istilacı karakterde olduğunu, iklim değişikliğinin etkileriyle ekosistemi tehdit eden bu türlerin sayılarının ve yayılma hızlarının artacağını söyledi. 8 Haziran Dünya Okyanus Günü dolayısıyla okyanus ve denizlerdeki istilacı türler ile bunların ekosistem üzerindeki etkileri hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Gölge, insan kaynaklı çeşitli faktörlerle doğal yaşam alanının dışına çıkıp yeni taşındığı yerde yaşamaya başlayan türlerin "yabancı tür" olarak adlandırıldığını, bulunduğu ortama, habitata, yerli türlere zarar vermeye başlayıp ekonomiyi tehdit ederek çevresel sorunlar çıkarması durumunda ise bunlara "istilacı yabancı tür" denildiğini belirtti. Okyanus ve denizlerde mikroskobik boyutlardan, gözle görülüp elle tutulabilecek boyutlara kadar çok sayıda istilacı yabancı tür bulunduğunu anlatan Gölge, söz konusu türlerin yeni yaşam alanına bir kere giriş yaptıktan sonra ortamın etkilerine bağlı olarak yayılım gösterdiğini kaydetti. Gölge, "Balon balığı üzerinden örnek verecek olursak; denizlerimizde belli bir ısınma var, balon balığına uygun iklim koşulları ve beslenebileceği uygun ortam mevcut ve en önemlisi avcısı yok. Bu nedenle aşırı şekilde üreyebiliyor. Bu tür, uygun koşulları bulduğu zaman daha kuzeye gidebilir. Şu anda Karadeniz'de balon balığı tek tük bildiriliyor ama bu daha kuzeyde, soğuk alanlarda yaşayamayacağı anlamına gelmiyor." dedi. İstilacı yabancı türlerin Türkiye'yi çevreleyen denizlere gelişlerinde iklim değişikliğinin etkili olduğu görüşünü paylaşan Gölge, şunları söyledi: "Buzulların erimesiyle daha kısa deniz yolları oluşuyor ve bu yolları kullanan gemiler bu türlerin taşınmasına sebep olabiliyor. Yine erimeyle buzullarda saklı olan türler farklı alanlara yerleşiyor. Suyun sıcaklığı, türlerin yaşaması için uygun ortam oluşturuyor. Kızıldeniz kaynaklı türler, Akdeniz'e geçtiği zaman alıştıkları sıcaklık seviyesini buldukları için daha rahat çoğalabiliyorlar. Maalesef iklim değişikliğinin olumsuz etkileri bu şekilde devam ettiği sürece, türlerin yayılımının hızlanmasını ve gittikleri ortamlara yerleşerek istilacı özellik kazanmalarını bekliyoruz." İklim değişikliği kaynaklı göç etmek zorunda kalan insanlar için "iklim mültecisi" kavramının kullanıldığını ancak bunun bütün canlılar için geçerli olduğunu anlatan Gölge, her canlının uygun yaşam koşullarına doğru hareket etmek istediğini ve denizlerdeki türlerin bu hareketlerini çok daha rahat gerçekleştirebileceğini ifade etti.
Tumblr media
En fazla istilacı tür Akdeniz'de İstilacı yabancı türlerin, giriş yaptıkları ekosisteme zarar verdiklerinin altını çizen Gölge, şöyle devam etti: "Girdikleri ortamdaki yerli türleri yok edebiliyorlar. Mesela bir aslan balığı, bir günde, vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 4'ü civarında av tüketebiliyor, yediklerini öğütebilmek için midesi 30 kata kadar genişleyebiliyor ve 167 farklı türle beslenebiliyor. Bu da yerli türler üzerindeki baskıyı ortaya koyuyor. İstilacı yabancı türlerin temel karakterlerinden biri de hızlı çoğalmaları ve kolay avlanmaları. Yani ekosistemi kesinlikle tehdit ediyorlar." Gölge, istilacı yabancı türlerin balıkçılığı da ekonomik yönden tehdit ettiğini, balıkçıların yeteri kadar avlayamamasına ve av araçlarının zarar görmesine neden olduğunu aktardı. Dünya genelinde 9 haftada bir denizel ortama yeni bir türün giriş yaptığına dikkati çeken Gölge; Türkiye'yi çevreleyen Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz'de, bu türlerle ilgili 4 pilot bölgede çalışma yürüttüklerine değindi. Gölge, şu bilgileri paylaştı: "Akdeniz'de 413, Ege'de 253, Marmara'da 124 ve Karadeniz'de 28 yabancı tür bulunuyor. Bunların 105'i istilacı karakterde. Akdeniz'den kuzeye, Karadeniz'e doğru gittikçe yabancı türlerin sayısında bir azalma başlıyor. Akdeniz'deki türlerin yüzde 72'si Kızıldeniz kökenli, Süveyş Kanalı'ndan giriş yapan türler. Ege'de türlerin yüzde 54'ü Süveyş Kanalı kaynaklı, yüzde 41'i ise gemi balast suyu kaynaklı. Marmara'daki türlerin yüzde 71'i balast suyu kaynaklı, yüzde 21'i Süveyş Kanalı'ndan gelenler. Karadeniz'deki yabancı türlerin yüzde 78'i gemi balast suyu, yüzde 11'i Süveyş Kanalı kaynaklı. Bunun dışında akuakültür ya da kaynağı bilinmeyen türler de bulunuyor." "Ekosistem, insan vücudu gibi" Yabancı bir türle, denize girip istilacı hale geldikten sonra mücadele etmenin çok zor, hatta imkansıza yakın olduğunu dile getiren Gölge, mümkünse bu türlerin denize girişlerinin önlenmesi gerektiğini vurguladı. Gölge, "Balast suyu kurallarına ciddi bir şekilde uymamız gerekiyor ve denetimi de önemli. Süveyş Kanalı'na bir tedbir alınabilir çünkü zamanla oradaki doğal bariyerler bozuldu ve türlerin daha rahat girebiliyor. Burada belki hükümetler devreye girerek Mısır özelinde bir baskı oluşturulabilir." diye konuştu. Ekosistemin korunmasının öneminden bahseden Gölge, sözlerini şöyle tamamladı: "İnsan vücudu gibi, ne kadar iyi bakarsanız, dayanıklılığı iyi olursa dışarıdan bir mikrobun ya da hastalığın gelmesi o kadar zor. Çeşitli deniz koruma alanları ilan ederek, kirliliği engelleyerek ekosistemimizi koruyabiliriz. Ekosistemimiz ne kadar zayıf olursa başka bir türün gelip oraya yerleşmesi de o kadar kolay olacaktır. Vatandaş olarak bilincimizin, farkındalığımızın artması da önemli." UNDP'den işbirliği çağrısı UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton da sağlıklı okyanuslar olmadan sağlıklı bir gezegenin olmayacağını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Dünya 8 Haziran Dünya Okyanus Günü'nü kutlarken, UNDP Türkiye, deniz ekosistemlerinin kritik öneminin altını çiziyor, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın 14'üncü maddesi olan Sudaki Yaşam'a ulaşmak ve 2030 yılına kadar mavi gezegenimizin yüzde 30'unu korumaya ilişkin küresel hedefi tutturmak için çabaların artırılması çağrısında bulunuyor. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör; kirliliği azaltmak, sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarını teşvik etmek ve iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için işbirliği içinde çalışmalı." Read the full article
0 notes
megusanet · 3 years
Text
Gaziantep Masaj Salonu
Tumblr media
Gaziantep Masaj Salonu Fiyatları Karataş Yeditepe Spa Otelleri Mutlu Son Onkoloji Masaj Evi Doktorlar Sitesi Kule Hotel, bedeninizi ve ruhunuzu rahatlatıyor. Her insan masaj yaptırmak ister ve bu herkesin de hakkıdır. Çünkü hayatın yükünü taşımak kolay değildir ve yükü azıcık da olsa hafifletme de masaj yaptırmanın birinci sırada geldiğini söylemek mümkündür. Çünkü masaj yaptırmak, kişinin kendisini daha zinde daha sağlıklı ve huzurlu hissetmesine sağlar. Gaziantep Masaj Salonu Bu sayede kişi kendini daha canlı ve enerjik hisseder. SPA ve masajla ilgili fırsatlardan faydalanabileceğiniz site olan Gaziantep bölgesinde bulunan salondaki masaj, SPA, güzellik, hamam ve spor salonu fırsatları gibi fırsatlardan ilk sizin haberiniz olacak.
Gaziantep Fi Club Spa & Wellness
Masaj yaptırmak istiyor ama bir türlü uygun fırsatı yakalayamıyor, bulamıyor veya da size uzak olan ilçelerin fırsatları ilginizi çekmiyorsa Fi Club Spa & Wellness Kartepe tam da size göre. Fırsat sitelerinin birçoğu farklı bölgelerde ve farklı kategorilerde fırsat sunar ancak size en yakın olan masaj salonundaki fırsatı yakalamanıza olanak sunmaz. Bu yüzden SPA indirimleri hakkında hemen bilgilenmek ve size ne yakın olan mekanların kampanyalarından faydalanmak istiyorsanız tek yapmanız gereken şey Fi Club Spa & Wellness’e üye olmaktır. Ayriyeten sosyal ağlarımızdan güncel kampanyalarımızı takip edebilirsiniz. Neden Fi Club Spa & Wellness? Çünkü Fi Club Spa & Wellness sadece masaj, SPA indirimleri, cilt ve vücut bakımı, hamam, gibi fırsatları içerir. Fi Club Spa & Wellness sayesinde size en yakın ve en lüks olan merkezleri, en uygun fiyatlarla yakalayabilirsiniz. Ayrıca Fi Club Spa & Wellness, yüzde yüz hizmet ve memnuniyet odaklı çalışmaktadır. Fi Club Spa Adresleri istanbul taksim fi club spa & wellness, kocaeli kartepe fi club spa & wellness, gaziantep fi club spa & wellness, istanbul alibeyköy fi club spa & wellness, fi club spa wellness, sauna, masaj, hamam, medikal masaj, türk hamamı, spa, gaziantep spa, kartepe spa, taksim spa, alibeyköy spa, fitness salonu, spor salonu, gaziantep spor salonu, gaziantep hamam, gaziantep spa masaj, taksim spor salonu, taksim hamam, taksim spa masaj, Şimdi gözlerinizi kapatın. İstediğiniz an istediğiniz hizmeti alarak hayatın tadını çıkarıyorsunuz. Bedeniniz ve ruhunuz size minnettar. Saçlarınızdan ayağınıza kadar şımartılıyorsunuz. O kadar rahat ki sizden daha mutlusu yok.
Kule Hotel SPA MERKEZİ
Kule Hotel, bedeninizi ve ruhunuzu rahatlatıp, zindelik kazanmanız için, size şehrin merkezinde seçkin bir ortam sunuyor: Zengin bir hamam kültüründen ve geleneklerin kesiştiği bir coğrafyadan ilham alarak tasarlanan Spa ve Fitness Center, Gaziantep’in kalbinde, modern bir spa sunuyor. Hepsi size kendinizi özel ve ayrıcalıklı hissettirmek için tasarlandı.  SPA GİRİŞ SAATLERİ: Bay Bölümü  Açılış:  08:00  -  Kapanış:  23:00 Bayan Bölümü  Açılış:  08:00  -   Kapanış:  16:00 Bayan Bölümü  (Cuma Günü)  Kapanış:  22:00 İsteyen Bayanlar karma bölümde kullanıma devam edebilirler. Bay Bayan Karışık  Açılış:  16:00  -  Kapanış:  23:00  (Cuma Günleri Bay Bayan Karışık Bölümü Kapalıdır)Not: Mevsimsel olarak saatlerimiz farklılık gösterebilir  Kule Hotel SPA İletişim Numarası Otel misafirlerimiz masaj randevusu almak için 2424 nolu dahiliden irtibata geçebilirler. Spa Merkezimize otel misafiri olmayan müşterilerimiz Oska Aquapark & Sauna’dan giriş yapabilir, masaj randevu için 0342 371 01 20’nolu telefonu arayabilirsiniz. BALİ MASAJI Endonezya'nın Bali bölgesine özgü bir masajdır. Vücuttaki enerji noktaları üzerinde yapılan etkili baskılar, yumuşak vuruşlar ve gerekli gerinme hareketleriyle yüzeydeki kas dokusunu geçerek çok daha derinlerine kadar etki eder. Bu masaj vücuttaki tüm enerji merkezlerinin dengelenmesini ve tüm iç sistemlerin birbiriyle entegrasyonunu sağlar. Bu masaj tekniğini tamamlayıcı olarak kullanılan doğal yağlarımızla kaslarda oluşan gerginlik giderilir; enerji seviyesi yükselir, dengelenir; tüm vücut ve zihinde olağanüstü bir rahatlama sağlanmış olur.50dk / 150TL HAVUZ
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Klor ve diğer kimyasalların yan etkileri en aza indirilerek dezenfekte edilen,  kapalı yüzme havuzu ve çocuk havuzunda dilediğiniz gibi zaman geçirebilirsiniz. TÜRK HAMAMI
Tumblr media Tumblr media
Gaziantep’in kültür geleneklerinden biri olan Türk hamamı, Kule Hotel & Spa farkı ile siz değerli misafirlerimizin hizmetindedir. Tarihi hamamlarda bulabileceğiniz her detay, Kule Hotel & Spa’da da mevcuttur. MASAJ
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
  Vücudunuzu güçlendirmek, kendinizi daha sağlıklı, enerjik ve formda hissetmek için mükemmel spa deneyimi.  BUHAR ODASI
Tumblr media
Güne keyifli başlamak veya günün yorgunluğunu stresini ve kaygısını atmak vücudunuzdaki toksinlerden kurtulmak için mükemmel buhar odamızdan faydalanabilirsiniz. SICAK HAVUZ
Tumblr media
40 derece sıcaklıktaki havuzumuz sayesinde, suyun arındırıcı etkisiyle, zihninizdeki sizi bitiren, kaygı aşılayan kötü ve olumsuz düşüncelerden sıyrılıp, daha mutlu, daha huzurlu yaşam tarzına kucak açabilirsiniz. SAUNA
Tumblr media
Gaziantep Masaj Salonu
Tumblr media
Sauna’nın faydaları arasında başta gelen zayıflamaya katkısıdır. Saunada terleme vücudun gevşemesini sağlar, terlemeyle birlikte hem deri üzerindeki toksinler temizlenir, hem içerideki zararlı kimyasallar terleme yoluyla dışarı atılır. Saunada terleme ayrıca cilt sağlığına faydalıdır. Fakat aşırıya kaçmamalıdır. Sauna kas sağlığına faydalıdır, kaslardaki yağ oranının dengelenmesini sauna terlemesi sağlayabilir. Ayrıca sauna stres atmayı sağlar. Kasların gevşemesini sağlayan sauna terlemesi, haliyle sinir ve ruh sağlığına katkıda bulunur.
Gaziantep Masaj Fiyatları
Gaziantep Masaj FiyatlarıSüreFiyatKESE VE KÖPÜK30 Dk170 ₺   /   35 €KÖPÜK MASAJI20 Dk170 ₺   /   35 €TUZ PEELİNG30 Dk170 ₺   /   35 €KAHVE PEELING30 Dk195 ₺   /   40 €REFLEKSOLOJİ30 Dk170 ₺   /   30 €SPOR MASAJI30 Dk170 ₺   /   30 €SABUN MASAJI30 Dk170 ₺   /   30 €SULTAN MASAJI45 Dk325 ₺   /   65 €KLASİK MASAJ50 Dk225 ₺   /   45 €Çiftler için Masaj (Klasik)50 Dk375 ₺   /   75 €AROMA TERAPİ MASAJI50 Dk225₺   /   40 €Bayanlar için Bekarlığa Veda Paketi50 Dk325 ₺   /   65 €SAĞLIK MASAJI50 Dk250 ₺   /   50 €SELÜLİT MASAJI50 Dk275 ₺   /   55 €ANTI-STRESS MASSAGE60 Dk250 ₺   /   50 €LENF DRENAJ60 Dk325 ₺   /   65 €SICAK TAŞ60 Dk275 ₺   /   55 €BALI MASAJI60 Dk375 ₺   /   75 €KARIŞIK MASAJ60 Dk375₺   /   75 €THAI AROMALI MASAJI60 Dk375 ₺   /   75 €ARIVA MASAJ50 Dk250 ₺   /   50 €Gaziantep Masaj Fiyatları VÜCUT BAKIMISüreFiyatÇİKOLATA MASKESİ45 Dk275 ₺   /   55 €YOSUN MASKESİ60 Dk325 ₺   /   65 €YOSUN ÖZÜ KİL MASKESİ60 Dk375 ₺   /   75 €BAL MASKESİ45 Dk275 ₺   /   55 €KOLAJEN MASKE30 Dk175 ₺   /   35 €BUD BANYO (TÜM VÜCUT)40 Dk175 ₺   /   35 €BUD BANYO (YÜZ)15 Dk75 ₺   /   15 €PEMBE MASKE30 Dk85 ₺   /   17 € GELİN HAMAMISüreFiyatGelin hamamı paketimiz maksimum 15 kişiliktir. Rezervasyonların en az bir hafta öncesinden yapılması gerekmektedir.3 Saat1350 ₺  /  270 € HÜRREM SULTANSüreFiyatKlasik vücut masajı, köpük masajı, yüz maskesi95 Dk375 ₺   /   65 € Gaziantep masaj Spa Karataş Masaj Salonu Gaziantep Yeditepe Masaj Salonu Gaziantep Doktorlar sitesi Masaj Salonu Gaziantep Masaj Salonu Şehitkamil Gaziantep Read the full article
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Soğuk Su İçmek Faydalı Mı, Zararlı Mı?
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/soguk-su-icmek-faydali-mi-zararli-mi/
Soğuk Su İçmek Faydalı Mı, Zararlı Mı?
Kaliteli su tüketimi, her canlının hayatını sürdürebilmesi için kritik bir önem taşıyor. Ancak suyun kalite özellikleri kadar önem taşıyan ve etkileri oldukça merak edilen bir diğer konu ise suyun ısısı.
  Soğuk su veya sıcak su tüketiminin vücut üzerindeki etkileri, daima bilimsel çalışmalarla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte her yeni çalışmada elde edilen yeni bulgular, özellikle hasta ettiğine inanılan soğuk suyun insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında birçok düşüncenin değişmesine yol açmıştır.
  Peki soğuk su içmek gerçekten zararlı mı, yoksa faydalı mı? Neredeyse insanlık tarihi kadar eski bu soru karşısında bilim insanlarının görüşlerinden yola çıkarak oluşturduğumuz içeriğimizde düşük ısıdaki suyu tükettiğiniz takdirde ne gibi durumlarla karşılaşabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
  Soğuk Suyun Sağlık Üzerindeki Etkileri
Soğuk veya sıcak olması fark etmeksizin su tüketimin vücudumuz üzerinde birçok etkisi olduğunu iddia etmek mümkün. Öncelikle hücrelerin ihtiyaç duyduğu hormonlara, vitaminlere, minerallere ve diğer maddelere ulaşmasında rol oynayan suyun eksikliği halinde hayatın kısa sürede sona ereceğini söylemek gerekiyor.
  Suyun sıcak bir şekilde tüketilmesi ise stres seviyesinin kontrol altına alınmasından ağrıların hafifletilmesine, vücudu zararlı toksinlerden arındırmaktan kan akışını uyararak sindirim sistemini aktif hale getirmeye kadar birçok açıdan faydalı olabiliyor.
  Ancak susuzluk halinde sıcak su tüketilmesinin, susuzluğu gidermeye çok yardımcı olmadığı da yine araştırmaların işaret ettiği bir diğer detay olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşın soğuk su tüketiminin oldukça haz veren bir yönü olması ise olası zararlarına rağmen suyu soğuk tüketme fikrini daha da cazip kılıyor.
  Neyse ki soğuk su tüketmek, düşündüğünüz kadar riskli değil. Bilimsel çalışmalar, soğuk suyun halk arasındaki inanışa göre soğuk algınlığı ve diğer hastalıklara davetiye çıkardığı inanışını reddediyor. Çünkü aslında insanı hasta eden şey; suyun soğukluğu değil, bağışıklık sistemi çok güçlü olmayan bünyelerde soğuk suyun temas ettiği doku ve organlarda ortaya çıkan hassasiyetten istifade eden virüsler, mikroplar ve bakteriler.
  Buna göre suçu soğuk suya atmak yerine bağışıklık sistemini güçlendirmeye çalışmak, atılabilecek en mantıklı adım olacaktır. Fakat yine de soğuk su içerken doku ve organlarda hassasiyet oluşmaması adına birtakım noktalara önem vermekte fayda var. Aksi halde içeriğimizin devamında belirttiğimiz risklerle karşı karşıya kalmanız işten bile olmayacaktır.
  Soğuk Su İçmenin Faydaları
Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu kadar su içmek elbette önemli. İçme suyunuzu soğuk halde tüketmeyi tercih ettiğiniz takdirde ise daha önce de belirttiğimiz gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşabilmeniz mümkün. Bunun yanı sıra suyu soğuk halde içmenin vücut üzerinde olumlu etkileri de yok değildir. İşte soğuk suyun vücuda faydaları…
  Kalori Yakımına Yardımcı Olur
Soğuk su içmenin zayıflattığı yönündeki inanış, her ne kadar daha fazla bilimsel çalışmaya ve kanıta ihtiyaç duysa da soğuk halde su içmenin kalori yakımını hızlandırdığı gerçeğini de aktarmamız gerekiyor.
  Buna göre, soğuk su tüketimi ile düşmeye başlayan vücut ısısını düzenlemek için daha fazla çalışan bünye, ekstra birkaç kalori yakmanıza yardımcı olmaktadır. Ancak buradan yola çıkarak suyu soğuk bir şekilde tüketmenin fazla kilolardan kurtulmaya önemli ölçüde yardımcı olduğunu söylemek pek doğru olmayacaktır.
  Vücut Isısını Düşürür
Bir önceki madde de belirttiğimiz gibi soğuk su içmek vücut ısısını düşürür. Egzersiz sırasında ise aşırı şekilde ısınan vücut için bu durum, önemli bir fırsat haline gelecektir. Vücut ısısını dengelemeye yardımcı olacağı için suyu soğuk halde tüketmek, spor sürecinin daha verimli geçmesine ön ayak olacaktır.
Hızlı Hidrasyon Sağlar
Yoğun egzersiz, sıcak hava ve benzeri nedenlerle dehidre olarak susuz kalan vücut, bu eksikliği bir an önce karşılamak ister. Suyu soğuk içmek ise kan dolaşımı tarafından daha kolay emileceğinden susuzluk hissinin hızla ortadan kalkmasını sağlar. Bu nedenledir ki susuz kaldığınız anlarda soğuk haldeki bir bardak suyu içtiğinizde kendinizi yenilenmiş hissedersiniz.
Soğuk Su İçmenin Zararları
Suyu düşük ısıda, yani soğuk halde tüketmenin birtakım faydaları olabileceği gibi tüketim biçimine bağlı olarak vücudunuzda olumsuz durumlar oluşmasına yol açan zararları da söz konusu olabilir. Buna göre aşağıda sıraladığımız riskleri göz önünde bulundurmanızda ve içeriğin sonunda belirttiğimiz koşullara dikkat ederek su tüketmeniz yararınıza olacaktır.
  Mukus Oluşumunu Artırır
Gerçekleştirilen çalışmalar, soğuk su içmenin burun mukozasını kalınlaştırdığına işaret ediyor. Solunumu zorlaştıran bu durum, enfeksiyon oluşumunu da tetikleyebiliyor. Bağışıklık ile doğrudan orantılı olan bu gibi durumlar yaşamamak için suyu soğuk halde tüketirken dikkatli olmakta fayda var.
  Kalp Atış Hızının Düşmesine Neden Olur
Sinir sisteminin önemli bir kısmını oluşturan vagus sinirlerinin uyarılmasına neden olan soğuk su, kalp atış hızının düşmesine yol açabilmektedir. Bu durum, özellikle kronik rahatsızlığı olanlar için riskli olabilir.
Hastalanmaya Yol Açabilir
Küçükken ebeveynleriniz size de mutlaka “terliyken soğuk su içme!” uyarısında bulunmuştur. Aslında gerçek bir dayanak noktası olmayan bu uyarı, suyu soğuk bir şekilde içmenin hastalıklara davetiye çıkarabileceği suçlamasından yola çıkılarak söylenmektedir. Fakat aslında bu noktada suyun değil, bağışıklık sisteminin büyük bir önem taşıdığını belirtmemiz gerekiyor.
Öte yandan aceleci bir şekilde soğuk halde bol su tüketmenin mide ağrısına ve kabızlık sorununa da yol açabileceği uyarısında da bulunmamızda yarar var. Buradan da anlaşılacağı gibi sağlığınızı suyun sıcaklığından çok, onu içme şekliniz daha fazla etkiliyor.
  Soğuk Su Nasıl Tüketilmeli?
İçeriğimizde belirttiğimiz tüm faydalar ve riskleri göz önünde bulundurduğumuzda, su tüketimi yaparken önemli olan şeyin suyun ısısı değil, tüketim şekli olduğu sonucuna ulaşıyoruz. Örneğin hızlı bir şekilde su içmenin, ilk anda susuzluğu dindirdiği için rahatlattığı düşünülse de bir süre sonra rahatsızlık vereceği öngörülebilir.
  Bu nedenle suyunuzu soğuk halde tüketirken yavaş yavaş ve yudum yudum içmenizi tavsiye ederiz. Ayrıca oturarak su içmeniz gerektiğini de mutlaka belirtmemiz gerekiyor. Ek olarak, acele etmeden, sindirerek içtiğiniz suyun içeriği de sağlığınız açısından önem taşıyor.
  Buna göre hem kendiniz hem de aileniz için en sağlıklı, en kaliteli ve en lezzetli suya ulaşmak için evinizde MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı kullanmanızı kesinlikle tavsiye ederiz.
1 note · View note
dzsimsek · 4 years
Text
HER KİŞİNİN EVİNDE KOVİD-19 AŞISI VARDIR.
Böyle de bir görüş var, uzay bilimlerinden emekli bir profesör dostum göndermiş: HER KİŞİNİN EVİNDE KOVİD-19 AŞISI VARDIR. HERKES BUNU BİLMELİ ÇOK ÖNEMLİ! ⠀⠀ COVID-19 virüsü her şeyden önce, bağışıklık sistemini, daha sonrada akciğer dokusunu etkiler. ⠀ Bu iki saldırı dalgası arasındaki zaman gecikmesi, tam olarak "kuluçka dönemi" dediğimiz şeydir. ⠀ Sıklıkla "güçlü" veya "zayıf" bağışıklık gibi kelimeler kullanırız.  Bununla birlikte, bir çok insan tam olarak ne olduğunu bilmiyorlar.  Dahası, çoğu doktorun bağışıklık sisteminin yapısı ve tek tek parçalarının işlevselliği hakkında çok az fikri vardır. ⠀ Ancak bu metin eğitimsiz okuyucu için çok zordur. COVID-19 virüsünün insan vücudu üzerindeki etkisinin mekanizmasını en basitleştirilmiş ve erişilebilir şekilde bir tez formatında açıklamaya çalışacağım. ⠀ Tüm bağışıklık sisteminin% 80'i, ince bağırsağın mukus ve submukoz katmanlarında, lenfoid doku ve birikimleri - Peyer'in yamaları şeklinde yoğunlaşır.  Lenfoid doku, çeşitli tipte immünoglobülinlerin yanı sıra antikorlar (lenfositler T-, B-, G-, vb.) Üretir.  Lenfatik sistem yoluyla antikorlar inferior vena kavaya, kalbe girer ve pulmoner dolaşımı geçtikten sonra, sistemik dolaşıma girer ve vücutta taşınır.  Böylece, akciğer dokusunun kendi doku bağışıklığı dahil olmak üzere doku bağışıklığı güçlendirilir. ⠀ Yemek sırasında yiyecekle karışan COVID-19, bağırsaklara girer ve lenfoid dokuyu yok etmeye başlar.  Sonuç olarak, etkilenen lenfoid doku, lenfosit ve immünoglobulin üretimini durdurur.  Böylece bağışıklık sistemi yok edilir ve bunun sonucunda akciğerlerdeki doku bağışıklığıda keskin bir şekilde zayıflatılır. ⠀ Bu andan itibaren, koronavirüs saldırısının zaten korunmamış olan akciğer dokusuna ikinci dalgası başlar ve bu, ölümle sonuçlanan şiddetli zatürree ile kendini gösterir. ⠀ Şu anda, tüm Dünya daki önlemler koronavirüsün akciğerlere girmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Bu, prensip olarak son derece maliyetli ve pratik olarak etkisizdir.  Tüm terapötik önlemler sadece komplikasyonlarla mücadeleye yöneliktir, ⠀ Buna göre, COVID-19'un onlarca yıldır bir tehdit olduğu anlaşılmalıdır.  Bugün Covit-19  salgının sadece ilk dalgası olup daha sonra böyle çok sayıda dalgalar da olacaktır. Aynı zamanda tüm koruyucu ve tedavi edici tedbirler akciğerlerde lokalize olan koronavirüse yöneliktir, Bağırsak koronavirüsü üzerinde herhangi bir etki yapılmamaktadır. Günlük hayatımızda kullandığımız ⠀birçok doğal ürün vardır ki aynı zamanda doğrudan virüsleri etkileyerek onları öldürür.  Bu konuda en etkili olanı GARLIC yani SARIMSAK’tır. Bunun hazırlanması da oldukça basittir. Günde 2-3 bardak SARIMSAK SUYU içtiğinizde, hemen (!) ince bağırsağa girer ve COVID-19'u hemen öldürmeye başlar (!)! ⠀ Bu, aşağıdaki etkileri sağlar: ⠀ 1 - “öldürülmüş” COVID-19, ince bağırsağın lenfoid dokusunu yok etmeyi bırakır. Sonuç olarak, lenfoid doku düzgün şekilde işlev görmeye devam eder, örn.  antikorlar ve immünoglobulinler üretir; ⠀ 2- Hasar gören bağışıklık sistemi hızla iyileşir ve güçlenir, bu, akciğer dokusunda doku bağışıklığında önemli bir artışa yol açar. ⠀ COVID-19 için aşılmaz bir bariyer ortaya çıkar, aynı zamanda mikroplar (stafilokok vb.) Ve mantarlar için  koronavirüs pnömonisi durumunda da önemli bir tehlike oluşturan; ⠀ 3 - "sarımsak suyunun" etkisi altında ince bağırsakta çok ilginç olaylar zinciri ortaya çıkar. "Sarımsak suyu" tarafından "öldürülen" ve zayıflatılan COVID-19, doğal bir aşıdan başka bir şey değildir,  insan vücudunun içinde doğal olarak oluşur. ⠀ Bildiğiniz gibi, yapay bir aşı oluşturmak, süper donanımlı ve çok pahalı bir laboratuvar ve yüksek nitelikli personelin çalışmasını gerektirir. Yapay aşı oluşturma çalışmaları 6-9 ay sürüyor, ve endüstriyel üretim maliyetli ve zaman alıcıdır. ⠀ Sarımsak suyu alındıktan sonra ince bağırsakta 30-40 dakika içinde doğal bir aşı oluşur. ⠀ 4 - doğal aşı, COVID-19'a karşı aktif olarak spesifik bağışıklık oluşturmaya başlar. ⠀ Böylelikle COVID-19'un insan vücudunda neden olduğu yıkıcı patolojik olaylar zinciri en başta kesintiye uğrar ve yok edilir ve devamı yoktur. En doğal şekilde vücut  tabiri caizse planlı bir şekilde  COVID-19 ile savaşır ve yener. ⠀ Aynı zamanda, vücuttan acil ve stresli bir mücadele modu tamamen dışlanır, ve virüsü planlı bir şekilde etkisiz hale getirir. ⠀ Sonuç olarak, ortaya çıkan salgın birkaç gün içinde durur. ⠀ "Sarımsak suyu" almak anti-salgın protokol olarak ülke genelinde bir gün içinde tüm nüfus arasında uygulanabilmektedir. Temel patojenik morfolojik substrat, bir veya iki gün içinde tamamen yok olacaktır. ⠀ "SARIMSAK SUYU" hazırlanışı son derece basittir. ⠀ 1. Orta boy Bir tek diş sarımsak, soyulur ve enine 3-5 dilim yapılır. Porselen veya cam 1 litrelik demlik 4 su bardağı içme suyu ile doldurulur ve dilimlenen 1 dış sarımsak suya atılır. Bu işlemler oda sıcaklığında ve sabah yapılır. ⠀ 2. Akşam evinize geldiğinizde "sarımsak suyunuz" artık kullanıma hazırdır. Suyun 1 bardağını yemek öncesi, 2 bardağını yemekten 2-3 saat sonra ve 1 bardağını da bardağını gece yatmadan önce içiniz. ⠀ 3. Ertesi gün sabah aynı usül ile "sarımsak suyu" hazırlayın ve 1 ay boyunca her gün tekrarlayınız. ⠀ 4. Bir ay boyunca sarımsak suyu alırsanız COVID-19'a karşı spesifik bağışıklık oluşacaktır. ⠀ İnsan bağışıklık sisteminin işleyişi hakkında daha fazla bilgiyi buradan okuyun  ⠀ Dr. R. M. Khaitov, Dr  B. V. Pinegin.   (İmmünoloji üzerine kitaplarını yazan kişiler)
Taşkent.  21.03.2020 Shukhrat KHALILOV ⠀ ⠀ (Not 1. Lütfen bu çok önemli bilgiyi gruplar, topluluklar, aile ve arkadaşlarınız arasında dağıtın. Eğer gerçekten (!) Sağlıklı olmamıza yardım etmekle ilgileniyorsanız,  - “öldürülmüş” COVID-19, ince bağırsağın lenfoid dokusunu yok etmeyi bırakır.
0 notes
siirtpazar · 6 years
Photo
Tumblr media
Kara Hindiba Yaprağı
Çayı kanser hücrelerini yok eden bitki
Karahindiba çayı kanser hücrelerini yok ediyor: Kemoterapiden 100 kat daha etkili inanılmaz bitki. Karahindiba çayı, kanser hücrelerini etkileyerek 48 saat içerisinde çözülmelerini sağlar ve yeni sağlıklı hücrelerin hastalık kapmalarını engeller.
KARAHİNDİBA’NIN FAYDALARI
Bitkinin tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir…
Karahindiba sindirim sistemini düzenler: Karahindibanın en mühim etkisi sindirim sistemini düzenlemektir. Çay şeklinde hazırlanan bitki sindirim sistemini düzenleyerek iştahın açılmasında yarar sağlar. Çayın tüketimi ile vücuda alınan besinlerin sindirilmesinde rol oynayan bakteriler ikaz edilerek harekete geçer. Bu sayede sindirim daha kolay gerçekleşir. Bitki çayı ayrıca gaz, kabızlık gibi sorunlara karşı da yarar sağlar.
Karahindiba’nın temizlik üzerindeki etkisi: Karahindiba çayı idrar söktürücü ve müshil etkisi yaratan bitkisel bir çaydır. Bu özelliği ile vücudun temizlenmesini sağlar. Gıda yolu ile vücuda alınan suyun vücut tarafından kolaylıkla emilimine katkıda bulunarak toksinlerin, tuz fazlalığının ve zararlı maddelerin, karaciğer, mide ve idrar yollarında birikmesini önler. Bu sayede karaciğer ile alâkalı gelişecek hastalıkların oluşma olasılığını azaltır. Ayrıca idrar yollarında oluşabilecek enfeksiyonlara karşı da yararlı bir bitkidir.
Karahindiba kalbi güçlendiriyor: Karahindiba kökü kalp kaslarının kuvvetlenmesine yardımcı olur. Vücutta birikebilecek fazla tuzu dışarı atan bir özelliği olduğu için kalp sağlığını korumak için etkili bir bitkidir. Kan şekeri düzeyini dengede tutar ve şeker hastalığı ataklarının hafiflemesine yardımcı olarak, kolesterol seviyesini dengeler.
Karahindiba doğal cilt bakımı ürünüdür: Karahindiba doğal bir cilt bakım ürünüdür. Ciltte oluşabilecek egzama, sedef, sivilce gibi problemlerde karahindiba bitkisinden yararlanılabilir. Karahindiba bu tür cilt sorunlarına yol açabilecek toksinlerin vücuttan atılmasını sağlar. Ciltte oluşabilecek enfeksiyonlara karşı karahindiba, soğutularak içilmelidir.
Karahindiba’nın antioksidan özelliği: 2003 yılında yapılan bir araştırmayla, bilim adamları, karahindiba çiçeği özünün serbest radikallerle(DNA’ya hasar verdiği bilinen kimyasal yan ürünler) savaşabildiğini buldular.
Karahindiba kanserden koruyor: Tamamlanan bir ön araştırmaya göre karahindiba, kansere karşı umut vaat edici bir etken olarak kullanılabilir. 2008 yılında göğüs ve prostat kanseri hücreleri üzerinde yapılan bir araştırmada araştırmacılar, karahindiba yaprağı özünün göğüs kanseri hücrelerinin gelişimini yavaşlattığını ve prostat kanseri hücrelerinin yayılımını durdurduğunu buldu. Ancak ne karahindiba çiçeği ne de karahindiba kökü özlerinin bahsedilen kanser hücreleri üzerinde bir etkisi görüldü.
KARAHİNDİBA’NIN DİĞER FAYDALARI
* Depresyon, stres ve yorgunluğa karşı iyi gelir. Sinirleri yatıştırarak vücudun rahatlamasını ağlar.
* Romatoid artrit hastalığının tedâvisinde kullanılabilir.
* Vücuda enerji ve güç katar.
* Sarılık ve dalak ile alâkalı hastalıklara karşı iyi gelir.
* Gut hastalığına karşı yarar sağlar.
* Diyabet hastaları için yararlıdır.
* Vücutta su tutulumunu azaltarak zayıflamaya yardımcı olur.
* Siğil ve enfeksiyon tedâvilerinde kullanılabilir.
* Kan dolaşımının daha aktif bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olur.
Kara Hindiba Yaprağı
0 notes
tipoloji-blog · 6 years
Text
Evde Kabızlık Tedavisi İçin Bilmeniz Gereken 7 Yöntem
Kabızlık tedavisi için edinmeye çalıştığınız bilgiler normalde arkadaşlarınızla konuştuğunuz şeyler olamasa da hemen herkesin hayatında karşısına çıkabilmektedir kabızlık. Can sıkıcı bir durum olmaktan acı verici ve çok ciddi sorunlara kadar çeşitlilik gösterebilmektedir. Kabızlığın ne ve neden olduğu, evde kabızlık tedavisi ile ilgili bilmeniz gerekenleri sizler için derledik.
Tumblr media
Kabızlık Nedir? Kabızlık Belirtileri nelerdir? Evde Kabızlık Tedavisi, Kabızlığa ne iyi gelir? Su ve Soda Lifli Gıdalar Kafeinli kahve Doğal Müshil Sinemaki Prebiyotik gıdalar Magnezyum Sitrat Kuru Erik
Kabızlık Nedir?
Sindirim sistemi boyunca ilerleyen gıda, vücut tarafından emilebilmesi için sıvılaştırılır. Bu, tükettiğimiz besinlerin en iyi şekilde sindirilebilmesi ve besin kaynağı olarak depolanmasını sağlar. Ancak sindirim sistemimiz tükettiğimiz her şeyi sindiremez. Bunun bir sonucu olarak, sindiremediğimiz her şeyi dışkı olarak vücudumuzdan atarız. Kabızlık, dışkıyı kalın bağırsaktan itmeye çalışan kasların performans göstermemesinden kaynaklanır, bu da dışkınızın sert, kuru ve zor geçmesine neden olacak şekilde düzensiz bağırsak hareketlerine neden olur. Pek çok durumda önemli olmayan kabızlığa hemen herkes yakalanabilmektedir. Bağırsak hareketleri bünyeden bünyeye farklılık gösterir. Bazı kişilerde bu hareketler günde 3 kez gerçekleşirken bazı kişilerde hafta 3 kez gerçekleşiyor olabilir. Bağırsak kaslarının kasılmasıyla gerçekleşen bir hareket 3 günden daha üzün bir aralığa sahipse Amerikan Ulusal Diyabet ve Sindirim ve Böbrek Hastalıkları Enstitüsü'ne (NIDDK) göre bu durum kabızlık olarak değerlendirilir. (kn1) Kabızlık Belirtileri Nelerdir? Sert veya küçük dışkı Şişkin göbek Gaz çıkarmada zorlanma Karın ağrısı Haftada 3 kereden az tuvalete gitmek Dışkının bağırsaklarda hareket etmesi için karna baskı uygulama ihtiyacı hissedilmesi kabızlığın en net belirtisidir. Kabızlık Neden Olur? İşlenmiş gıdalardan oluşan diyetler kabızlığa neden olur. Diyetin değiştirilmesi olumlu sonuçlar verecektir. İşlenmiş gıdalar kalori olarak zengin olsa da besin olarak son derece fakirdir. Sindirilmeleri zordur ve kalın bağırsak duvarını itme zorluğu nedeniyle inceltebilirler. Bu da kaslarınızın çalışmayı reddetmesiyle sonuçlanabilir ki bu, kabızlık denilen durumu doğurur. Bu durumda etkili bir kabızlık tedavisi uygulamak gerekir. Kabızlığın başlıca nedenleri şunlardır; Yetersiz sıvı alımı Az lifli diyet Hareketsiz yaşam tarzı Aşırı müshil İlaç yan etkileri
Evde Kabızlık Tedavisi, Kabızlığa ne iyi gelir?
Etkili bir kabızlık tedavisi için en etkili yöntem bol lifli gıdalar ve sıvı tüketmektir. Kabızlık yaşıyorsanız, dışarı çıkıp vücudunuzda sıkışıp kalmış şeylerden kurtulmak için en son müshilleri denemeniz gerekmez. Kabızlığı kolaylaştırmaya ve bağırsak hareketlerinin düzenli programına geri dönmesine yardımcı olacak çok sayıda doğal ilaç vardır. İnternet çeşitli tedavi yöntemleri ile dolu. Bu nedenle burada en iyi yöntemlerin özetleri bulunmaktadır. Herkesin biyolojisi farklıdır ve bu yöntemlerden biri ya da birkaçı işe yarayacaktır. Bağırsak kas hareketlerinin yeniden harekete geçmesi ve onu temiz tutmak için aşağıdakiler evde denenebilir. Daha fazla su için Düzenli olarak susuz kalmak sizi kabız hale getirebilir. (knig1,2,3,4) Bunu önlemek için yeterince su içmek ve nemlendirmek önemlidir. Kabız olduğunuzda, rehidrata (suyun vücutta sindirilmesi) ve bazı şeyleri tekrar hareket ettirmenize yardımcı olacak karbonatlı (soda) su içerek rahatlamayı deneyebilirsiniz. Bazı çalışmalar, kabızlığı gidermek için sodanın normal sudan daha etkili olduğunu bulmuştur. (knig5,6,7,8) Ancak, sağlığınız için kötü bir seçim olduğundan ve kabızlığınızı daha da kötüleştirebileceğinden, şekerli soda gibi daha gazlı içecekler tüketmemeye özen gösterin. (knig9,10) Daha fazla lif, özellikle çözünür, mayalanamaz lifler yiyin Kabızlığa yakalanan kişilere lif alımını arttırmaları tavsiye edilir. (knig11, 12) Bunun nedeni, artan lif alımının bağırsak hareketlerinin hacim ve kıvamını arttırdığı ve bu sayede bağırsaklardaki geçişi kolaylaştırdığı düşünülmektedir. (knig13)Birçok farklı diyet lifi vardır, ancak genelde iki kategoriye ayrılırlar:Çözünmeyen lifler: Buğday kepeği, sebze ve kepekli tahıllarda bulunur. Dışkılarınıza toplu katılırlar ve sindirim sisteminizden daha hızlı ve kolay geçmelerine yardımcı olurlar. Çözünebilir lifler: Yulaf kepeği, arpa, fındık, tohum, fasulye, mercimek ve bezelye ile bazı meyve ve sebzelerde bulunur. Suyu emer ve dışkınızı yumuşatıp kıvamı artıran jel benzeri bir macun oluştururlar. Çözülmeyen lifin kabızlık tedavisinde etkisini inceleyen çalışmalar sonuçsuz kalmıştır. (knig14) Bunun nedeni, çözünmeyen lifin, kronik idiopatik kabızlık gibi fonksiyonel barsak problemi olan bazı kişilerde problemi daha da kötüleştirebilmesidir. (knig15,16) Bazı mayalanabilir çözünür lifler, bağırsaktaki bakteriler tarafından fermente edildikleri ve su tutma kapasitelerini yitirdikleri için kabızlık tedavisinde de etkisiz olabilirler (knig17). Kabızlık olduğunda bir lif takviyesi için en iyi seçim, psilyum (knig18, knig19, knig20, knig21, knig22) gibi bir fermente edilemeyen çözünür liftir. Kabızlığı önlemek için, çözünebilir ve çözünmeyen liflerin bir karışımını tüketmeyi hedeflemelisiniz. Günlük önerilen toplam lif alımı kadınlar için 25 gram ve erkekler için 38 gramdır (knig23, knig24). Kahve için, özellikle kafeinli kahve Bazı insanlarda kahve tuvalete gitme isteğini uyandırabilir. Bunun nedeni, kahvenin sindirim sisteminizdeki kasları uyarmasıdır. (knig25, knig26).Nitekim bir çalışmada kafeinli kahvenin bağırsağınızı bir öğünün yapabildiği şekilde uyarabildiğini bulundu. Bu etki, içme suyundan % 60, kafeinsiz kahve içmekten % 23 daha güçlüdür (knig27).Kahve aynı zamanda bağırsak bakterilerinizin dengesini geliştirerek kabızlığı önlemeye yardımcı olan az miktarda çözünebilir lif içerebilir. (knig28). Bitkisel müshil sinemaki alın Bitkisel müshil sinemaki, kabızlığı rahatlatmak için yaygın olarak kullanılır. Ağızdan veya makattan alınabilir. (knig29)Sinemaki, bağırsaklarınızdaki sinirleri uyaran ve bağırsak hareketlerinizi hızlandıran glikozitler olarak adlandırılan bir dizi bitki bileşimi içerir (knig30).Genellikle yetişkinlerin sinemaki kullanması güvenli kabul edilir, ancak belirtileriniz birkaç gün sonra kaybolmazsa doktorunuza danışmalısınız. Hamile, emziren veya iltihaplı bağırsak hastalığı gibi belirli sağlık koşullarına sahip kişiler için önerilmemektedir. Prebiyotik gıdalar tüketin Diyet lifleri, her ikisi de bağırsak hareket sıklığını artırabilir, dışkı kıvamını ve yığınını artırır.Bazı liflerin kronik kabızlığı tedavi etmesine yardımcı olmasının bir başka yolu da sindirim sağlığınız üzerindeki etkilerinden geçer.Prebiyotik lifler bağırsaklarınızdaki dost bakterileri besleyerek sindirim sağlığını iyileştirir. Bu, bağırsak bakterilerinizin dengesini artırabilir (knig31). Aslında galakto-oligosakkaritler gibi prebiyotiklerin barsak hareketlerinin sıklığının artmasına yardımcı olduğu ve dışkıyı daha yumuşak hale getirdiği gösterilmiştir (knig32). Prebiyotik lifte yüksek olan yiyecekler arasında sarımsak, soğan ve muz bulunur. Magnezyum sitratı almayı deneyin Evde kabızlık tedavisi için yaygın bir ilaç da ogmotik müshil türü olan magnezyum sitrattır. (knig33)Orta derecede magnezyum takviyesi almak kabızlığı hafifletebilir. Ameliyattan veya diğer tıbbi prosedürlerden önce bağırsakları hazırlamak ve temizlemek için bazen daha yüksek dozlar kullanılır (knig34). Kuru Erik Yiyin Kuru erik ve kuru erik suyu, kabızlık için doğanın kabızlık için bulduğu çare olarak kabul edilir.Life ek olarak, erik, doğal müshil sorbitol içerir. Bu laksatif (müshil) etkisi olan bir şeker alkolüdür (knig35).Çalışmalar, kuru eriklerin liflerden daha etkili olabileceğini göstermiştir. Kabızlık tedavisi için kuru erikler mevcut en kolay doğal çözüm olabilir. (knig36). Etkili dozun günde iki kez 50 gram (yaklaşık 7 orta boy kuru erik) olduğu düşünülmektedir. Buna karşın IBS (bağırsak sendromu)'nuz varsa kuru üzümlerden uzak durmanız gerekebilir. Sonuç Bitkisel müshil Sinemaki, kabızlık için yaygın bir ilaçtır. Bağırsak hareketlerini hızlandırmak için bağırsağınızdaki sinirleri uyarabilir. Semptomlar evde kabızlık tedavisi ile ortadan kalkmazsa ya da ailede kalın bağırsak veya rektum kanseri geçmişi varsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Dışkıda ya da rektumda kanama görülüyorsa, anal acı hissediliyorsa, gaz çıkarmakta zorluk yaşanıyorsa ve karın ağrısı bu şikâyetlere eşlik ediyorsa mutlaka doktora görünmek gerekir. Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5 Read the full article
0 notes
Text
Kreatin Nedir Ne İşe Yarar Zararlar Kullanımı Yorumlar
https://steroidsp.org/?p=16255
Kreatin
Kreatin, hücresel fonksiyonları desteklemek için hızla enerji (ATP) üretebilen bir moleküldür. Ayrıca, performansı arttırıcı ve nöroprotektif özelliklere sahiptir. Kreatin, çoğu insan için iyi araştırılmış ve son derece güvenlidir.
Özet
Tüm Temel Faydalar / Etkiler / Gerçekler ve Bilgiler
Creatine, vücutta üretilen bir moleküldür. Yüksek enerjili fosfat gruplarını fosfokreatin formunda depolar. Fosfokreatin, stres esnasında hücresel fonksiyona yardımcı olmak için enerjiyi serbest bırakır. Bu etki, kreatin takviyesinden sonra kuvvet artışına neden olur ve aynı zamanda beynin, kemiklerin, kasların ve karaciğerin yararına da olabilir. Kreatinin yararlarının çoğu bu mekanizmanın bir sonucudur. Kreatin bazı gıdalarda bulunur; çoğunlukla et, yumurta ve balıktır. Kreatin takviyesi, çeşitli sağlık yararları sunar ve nöroprotektif ve kardiyoprotektif özelliklere sahiptir. Atletler tarafından hem güç çıkışını hem de yığın kütlesini artırmak için sıklıkla kullanılırlar. Kreatin yeterli su olmadan eklendiğinde mide krampları oluşabilir. Bir kerede çok fazla kreatin eklendiğinde ishal ve bulantı oluşabilir; bu durumda dozlar gün boyunca yayılmalı ve yemeklerle birlikte alınmalıdır.
Nasıl alınır
Önerilen dozaj, aktif miktarlar, diğer detaylar
Piyasada bulunan birçok farklı kreatin biçimi vardır, ancak kreatin monohidrat en ucuz ve en etkili yöntemdir. Başka bir seçenek mikronize kreatin monohidrattır, bu suda daha kolay erir ve daha pratik olabilir. Kreatin monohidrat bir yükleme protokolü ile desteklenebilir. Yüklemeye başlamak için 5-7 gün boyunca günde kilogram vücut ağırlığı başına 0.3 gram alın, daha sonra üç hafta boyunca (bisiklet sürüyorsa) veya süresiz olarak (ek yükleme fazları olmaksızın) en az 0,03 g / kg / gün izleyin. 180 lb (82 kg) kişi için yükleme fazı boyunca 25 g / güne ve sonrasında 2.5 g / gün'e karşılık gelir, ancak bir çok kullanıcı kreatinin düşük fiyatından dolayı günde 5 g alır ve artan fayda- lar yaşama olasılığı . Yüksek miktarda kas kitlesi ve yüksek aktivite seviyesine sahip kişiler için daha yüksek dozlar (10 g / güne kadar) yararlı olabilir. Kreatin yeterli su olmadan eklendiğinde mide krampları oluşabilir. Bir kerede çok fazla kreatin eklendiğinde ishal ve bulantı oluşabilir; bu durumda dozlar gün içinde yayılmalı ve yemeklerle birlikte alınmalıdır.
Eksiklik Durumları
Kreatin aynı zamanda nörolojik bir besindir. Endojen kreatin üretemeyen insanlar, kreatin sentez enzimindeki eksiklikler (AGAT veya GAMT) nedeniyle otistik benzeri belirtilere sahip bir zihinsel gerilikten muzdarip. [58] İnsan vücudundaki kreatinin ana depolama alanı, diğer hayvanlar için geçerli olan iskelet (kasılma) kastır. Bu nedenle, iskelet kasının tüketimi (et ürünleri) kreatinin ana insan besin kaynağıdır. Vejetaryenler ve yalnızca et yemeyen veganlar normal insanda günlük kreatin gereksinimlerinin yarısını tedarik etmesi beklenen diyetteki kreatin alımının ana kaynağından yoksun oldukları için hem vejetaryenler hem toğuncuların daha düşük kreatin düzeylerine sahip olduğu bildirildi. [59] [60] Bu, L-Karnitin gibi diğer ete özel besin maddeleri için de geçerlidir . [59] Vejetaryenlerde ve etin ve etin yanı sıra organik tohum ekmeği sebebiyle bu kusurlu eksiklik durumundan dolayı, kreatin takviyesinin bazı yönleri, takviyeden faydalanmak yerine bir eksikliği normalleştirmekten daha fazla görülür. Genç vejetaryanlarda, omnivorlarda değil, kreatin takviyesi biliş düzeyini artırabilir. [61] [62] Yalın kütlelerde artan kazanç, vejetaryenlerle karşılaştırıldığında vejetaryenlerde daha önemli olabilir. [60] Vejetaryenlerde kreatinin takviyesi, vejetaryenler ile omnivolar arasındaki depolamadaki boşluğu normalleştirmiş gibi görünüyor. [63] Bu, muhtemelen vejetaryenlik ve veganizmin anksiyete ve depresyon gibi bazı zihinsel rahatsızlıklardan daha fazla etkilendiği görülen anket araştırmasında görülen bir korelasyonla ilgilidir. [64]
Formülasyonlar ve varyantlar
Kreatin monohidrat, kreatinin en yaygın biçimi olup, aksi belirtilmedikçe, kreatin üzerindeki birçok çalışmada kullanılan varsayılan kreatin formudur. [65] Oldukça iyi bağırsak absorpsiyonuna [66] [13](daha fazla farmakoloji bölümünde kapsanmıştır) ve diğer tüm varyantlara karşı alınan standart form veya "referans" kreatin formudur. Bu temel kreatin formu, birisi sulu bir ortamda kreatin monohidrata dönüşen monohidratın (kreatin susuz hale neden olur) [67] [68] çıkarılmasını gerektiren iki formda gelir [67] [68] ancak monohidratın hariç tutulması nedeniyle monohidrat% 12 olduğu için kreatin monohidrat ağırlığa göre% 88 kreatin olmasına rağmen ağırlıkla% 100 kreatindir. Bu, daha fazla kreatinin kapsül gibi konsantre bir formda bulunmasını sağlar. [69] Kreatin monohidrat da parçacık boyutunu azaltmak ve kreatinin suda çözünürlüğünü artırmak için mekanik bir süreç olan mikronize edilebilir (yaygın olarak "Mikronize Kreatin" olarak satılır). Takviye ile ilgili olarak, kreatin monohidrat ile eşdeğerdir.
Kreatin, standart form olan ve genellikle düşük fiyat nedeniyle tavsiye edilen kreatin monohidratın temel formunda bulunur. Suda çözünürlüğü artırmak için mikronize edilebilir veya kreatin konsantrasyonu için monohidrat geçici olarak alınabilir ve küçük bir hacim takviyesinde bulunur. Hiçbir değişiklik kreatinin özelliklerini değiştirmez.
Kreatin hidroklorür (Kreatin HC1) molekülün bir hidroklorik asit parçasına bağlanmasıyla karakterize edilen bir kreatin formudur. Bunun, kreatin monohidrattan daha düşük bir dozaj gerektirdiği iddia ediliyor, ancak bu iddia test edilmemiştir. Kreatin hidroklorür muhtemelen midenin sulu ortamında serbest kreatin ve serbest hidroklorik asit oluşturur; bu, kreatin monohidrat ile yaklaşık biyoeşdeğerlik anlamına gelmektedir.
Kreatin HC1 daha düşük bir dozaj gerektirecek şekilde öne sürülüyor ancak bu, çalışmalarla ispatlanmadı ve muhtemel görünmüyor çünkü karın yine de HCl bolluğuna sahip ve kreatin midede HC1 ile serbestçe ayrışacak. Böylece hem kreatin HC1 hem de kreatin monohidrat midede serbest kreatin oluşturur.
Sıvı kreatinin kreatin monohidrattan daha az etkili olduğu gösterilmiştir. [70] Bu azaltılmış etki, kreatininin bir günde pasif olarak parçalanması ve çözeltide asıldığı zaman ortaya çıkan kreatinine bağlı olması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. [71] Bu çöküntü, kreatin sallar eklendiğinde evde kullanım için bir sorun oluşturmaz, ancak kullanımdan önce raf ömrü açısından üretim açısından bir endişe kaynağıdır.
Sıvı kreatin, çözeltideki sınırlı kararlılığından ötürü bir kreatin takviyesi olarak etkisizdir. Bu, kreatin çözümü hazırlayan insanlar için bir sorun olmamalıdır çünkü kreatin düzeyinin düşmesi birkaç gün alır. Bu, çözümdeki kreatinin sınırlı bir raf ömrüne sahip olduğu üreticiler için bir sorundur.
Tamponlu kreatin (Kre-Alkylyn marka adıdır) sitoplazmik zar boyunca daha iyi translokasyon ve kas dokularında daha fazla birikim sağlayan daha yüksek bir pH seviyesi nedeniyle kreatin monohidratın etkilerini arttırmak için kullanılmaktadır. Bu iddia şu an için gösterilmemiştir ve kısa kreatin monohidratla tamponlanmış kreatinin yakın tarihli karşılaştırmalı bir çalışması, kas dokusunda kreatinin birikimi veya etkileri bakımından 36 direnç eğitimi almış bireyde ikisi arasında anlamlı bir fark bulamamıştır. [72] Bildirilen advers yan etkilerin miktarında da önemli bir farklılık yoktu.
"Tamponlanmış" kreatin (Kre-Alkylyn), kreatin takviyesinin daha iyi absorbe edilmiş bir formu olduğu öne sürülür, ancak enterik bir kaplamada bulunulmaması halinde midede hızla nötralize edilebilir. Enterik kaplamalı olsa bile, kreatin monohidratın üzerinde etkinliğini destekleyecek hiçbir kanıt yoktur.
Kreatin etil ester, kreatin kas seviyelerini kreatin monohidrata göre daha düşük bir seviyeye çıkarır. [73] Ayrıca kreatin etil esterin sindirim sistemine benzer bir ortamda enzimatik olmayan yollarla kreatinine dönüştürülmesi nedeniyle daha yüksek serum kreatinin düzeylerine [74] yol açabilir. [75] [76]Kreatin monohidrata eşit dozlarda, etil ester, 28 günlük uygulama sonrasında su ağırlığını arttıramadı (kreatin kas depozisyon hızlarını gösteriyor, bu da etil ester ile görünüşte yok). [77] Kreatin etil ester, kreatin yerine kreatinin için zengindir (75) ve başlangıçta kreatin taşıyıcıyı atlamak için yaratılmıştır. Halen, kreatin taşıyıcılarının bulunmadığı durumlar için bir tedavi potansiyeli (muhtemel başka bir örnek olarak siklooksahin ile birlikte) üzerinde çalışılmaktadır. [78] Bununla birlikte, etkinliği intravenöz uygulamaya güvenebilir. Kreatin etil ester üzerine yapılan doğrudan çalışmalar, bir plaseboya kıyasla, kreatin monohidrattan daha az etkili olduğunu göstermektedir. [73] Kreatin etil ester ağırlık olarak% 82.4 kreatindir ve bu nedenle 10 g dozunda 8.2 g aktif kreatin sağlayacaktır. [69]
Kreatin etil eter, genel kullanım için bir kreatin takviyesi olarak muhtemelen etkisizdir. İn vitro hücre membranlarından pasif olarak yayılabilmesine rağmen bağırsaklarda kreatinin hızla azalır.
Magnezyum-şelatlı kreatin tipik olarak düşük dozlarda kreatin monohidrat ile aynı ergojenik etkileri gösterir. [79] Karbonhidratların kreatin metabolizmasını faydalı bir şekilde etkileme eğiliminde olduğu ve magnezyumun da karbonhidrat metabolizması ve kreatin metabolizması ile ilişkili olması nedeniyle yaratılmıştır. [80] [81] Magnezyum şelatlı kreatin, kreatin monohidrata benzer bir potensle kas kuvvetini artırmak için yararlı olabilir, ancak farklar olduğu için suyun kilo alımı olmadan, ancak istatistiksel olarak önemsizdir. [81] [82]
Kreatin magnezyum şelatının kreatin monohidrattan daha etkili olabileceğine dair sınırlı kanıt vardır, ancak daha fazla araştırılmamıştır.
Kreatin nitrat, nitrat (NO3) yarımının kreatin molekülüne bağlı olduğu ve yaklaşık çözünürlüğü yaklaşık 10 misli arttırdığı ve çözünürlüğünü önemli ölçüde etkilemeyen 2.5 veya 7.5 pH değeri ile gösterildiği bir kreatin formudur . [83] Artan çözünürlüğün ötesinde, kreatin nitrat kullanılarak başka herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Kreatin nitrat çok suda çözünebilen bir kreatin formudur ve teorik olarak hem kreatin hem de nitratın faydalarını sağlayabileceği halde, bu araştırılmamıştır.
Kreatin sitrat, sitrik asite veya sitrata bağlı kreatintir. Kreatin sitrat emilim veya kinetik bakımından monohidrattan büyük ölçüde farklılık göstermez. [84] , bu kreatin sitrat daha fazla suda çözünür monohidrat'tan Not : [85] , ancak kreatin soğurma genel olarak erime kabiliyeti ile sınırlı değildir. Artan su çözünürlüğü, lezzet açısından bir faktör olabilir. 1: 1 (kreatin sitrat [86] [87] ), 2: 1 (dikreatin sitrat [88] [89] [90] ve 3: 1 (tricreatine) içeren kreatinin çeşitli oranlarında sitrat bulunabilir sitrat [91] ). Kreatin malat, malik aside bağlı kreatin molekülüdür. Malik asidin kendisi tarafından ergojenik yararlar olabilir [92], ancak bu kreatinle birlikte araştırılmamıştır. Malik asit / malat da ekşi bir tada sahiptir [93] ve bazı takviyeler arasında yaygın olan acı hissini inkar edebilir.
Kreatin sitrat ve kreatin malat artmış suda çözünürlüğe sahip kreatinin varyantlarıdır.
Kreatin monohidrat ile karşılaştırıldığında bir izomolar dozda kreatin piruvat (ayrıca kreatin 2-oksopropanoat olarak da bilinir), absorpsiyon veya atılım değerlerinde belirgin bir farklılık olmadan daha yüksek plazma seviyelerinde kreatin (zirve ve AUC) ürettiği gösterilmiştir. [84] Aynı çalışma muhtemelen piruvat grubundan dolayı sitrat ve monohidrata kıyasla düşük kreatin piruvattan (4.4g kreatin eşdeğerlik) dozlarda artmış performans gösterdi. Kreatin piruvat ağırlığa göre% 60 kreatin. [69]
Kreatin piruvatın bir zamanlar, izometanol dozunda kreatin monohidrat ile karşılaştırıldığında daha yüksek plazma kreatin seviyelerine ulaştığı belirtilmektedir. Yalnız çalışma, artan serum düzeylerinin gözlenmesiyle çatışan emilim farklılıklarını dikkate almadı. Bu sonuç çoğaltılamaz.
Kreatin α-ketoglutarat, bir alfa-ketoglutarik asit parçasına bağlanan kreatin molekülüdür. Kreatin α-ketoglutarat üzerinde çok az araştırma yapılmıştır. [94] Kreatin α-ketoglutarat ağırlıkla% 53.8 kreatintir. [69]
Kreatin α-ketoglutaratın artmış kreatin takviyesi olduğu düşünülmektedir ( Arginine α-ketoglutarate'e benzer , emilim oranı artmaktadır), ancak bu araştırılmamıştır.
Sodyum kreatin fosfat ağırlığa göre% 51.4 kreatin. [69]
Sodyum kreatin fosfat ağırlığa göre yaklaşık yarısı kreatin gibi görünmektedir ve bu varyantın geleneksel formlara kıyasla herhangi bir avantaj sunup sunmadığı kesin değildir.
Polietilen glikosillenmiş kreatin, daha düşük bir dozda kreatin monohidrat kadar etkili gibi görünmektedir (5 g monohidrata göre 1.25-2.5 g), ancak her açıdan karşılaştırılabilir görünmemektedir. [95] [96]
Polietilen glikosillenmiş kreatin (PEG kreatin), kreatin monohidrat ile biraz karşılaştırılabilir gibi görünüyor.
Kreatin glukonat, kreatin molekülünün bir glikoz molekülüne bağlı olduğu kreatin takviyesinin bir şeklidir. Şu anda üzerinde herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
0 notes
hakkindabilgi-blog · 7 years
Text
Leylak Yağı Nedir? Nasıl Kullanılır? Faydaları ve Yan Etkileri
Leylak Yağının Faydaları ve Kullanımı Leylak, Zeytingiller (Oleaceae) familyasının, 20’ye yakın çeşidi olan, bahçe ve park süslemesinde sıkça kullanılan, soğuğa çok dayanıklı bitkilere verilen ortak addır. 3-4 metreye kadar uzayan leylakların ana vatanı Doğu Asya ile Avrupa’dır. Daha çok kuru ve kayalık yerlerde ve kireçli topraklar üzerinde yetiştirilir. İlkbaharda salkım şeklinde çiçek açan bu güzel kokulu süs bitkisi, parlakça yeşil renkli, kenarları düz ya da kalp şeklini almış yapraklara sahiptir. Dalları bir yıllık olan bitkinin çiçekleri, hem bahçe süslemesinde hem de kesme çiçekçilikte kullanılabilir. Melezleme tekniği ile, yalınkat ya da katmerli ve pek çok renkte (beyaz, pembe, kırmızı, mor tonları, ebruli, krem) çiçek açan birçok çeşidi elde edilmiştir. Hem yaprakları hem de çiçekleri kullanılabilen leylağın çiçek açma zamanı Nisan ve Mayıs aylarıdır. Baharın gelişinin de müjdecisi olan leylağın çok hoş bir kokusu vardır. Çiçekleri, gölgede ya da 50 dereceye ayarlanmış fırınlarda kurutulabilir. Kuru hali yeşil renkli, kokusuz ve acı tatta olur. Kabızlığı gideren, iştah açan, ateş ve kurt düşüren leylak, vücuttan toksik maddelerin atılmasına da yardım eder. Ayrıca, romatizmal ağrılar ile kas ağrılarını gideren ve siyatik ağrılarını hafifleten etki de gösterir. Tüm bu özellikleri, çiçeklerinden çıkarılan yağında da bulunur. Leylak Yağı Nedir, Nasıl Elde Edilir? Leylak yağının çiçeklerinden elde edilen eterli yağın adı leylak yağıdır. Leylak bitkisine dair saydığımız faydaların tamamı leylak yağında da bulunur. Pek çok kozmetik ürününün de içerisinde olan leylak yağı, cilt bakımı konusunda da etkilidir. Hoş kokusu ve rahatlatıcı etkisi nedeniyle özellikle cilt losyonlarında, sabunlarda, şampuanlarda kullanılır. Kimyasal temizlik malzemelerinin içeriğinde de leylak yağına yer verilir. Leylak yağının kullanımına 19. yüzyılda başlanmıştır. Amerika’da ilk olarak bağırsak kurtlarını yok etmek için vermifüj olarak kullanılan leylak yağı, antiperiyodik bir tonik olarak da işlev görerek bazı rahatsızlıkların tekrar tekrar meydana gelmesini engelleyen bir ilaç olarak görülmüştür. Leylak Yağının İçeriği: E grubu izomenik hidrokarbon leylak yağının ana maddesidir. Bununla birlikte, yağın içerisinde benzil metil eter de bulunur. Leylak Yağı Nasıl Kullanılır? Harici Kullanım Leylak yağı daha çok haricen kullanılır. Suyla seyreltilerek ya da tatlı badem veya keten yağı gibi başka bir baz yağ ile karıştırılarak masaj yöntemiyle cilde sürülebilir. Zihinsel nimetlerinden faydalanmak için kokusu da kullanılabilir. Hem ruhsal rahatlamayı tetikler hem de bulunulan ortamın temiz ve hoş kokmasını sağlar. Bu sebeple, uykudan önce yastığa ya da pijamaya bir damla damlatılabilir, yoga ve meditasyon sırasında konsantrasyon artırıcı koku olarak, masaj esnasında başka yağlarla karıştırılarak aromatik yağ olarak sürülebilir, bir de tercihe göre sevilen başka kokularla karıştırılarak ya da tek başına sprey formunda ev/oda parfümü niyetine kullanılabilir. Dahili Kullanım Leylak yağının dahilen kullanımı da söz konusudur. Ancak eğer evde yapılmadıysa, dışarıdan alınan ürünün üzerinde dahili kullanımının olduğuna dair bir not aranmalıdır. Eğer endüstriyel olarak üretildiyse, dahili kullanımı kesinlikle önerilmez. Tamamen organik olarak üretilmiş, şişesinde dahili kullanıma müsait olduğu not edilmiş bir leylak yağı kullanılmalıdır. Dahili olarak kullanılacaksa, günde 3-4 damla miktarında tüketilmesi uygundur. Tek başına değil, bir fincan suya ya da çaya, veyahut bala damlatılarak içilmesi tavsiye edilir. Yüksek miktarda tüketilmesi sağlığa zarar verme ihtimali sebebiyle tavsiye edilmez. Leylak Yağının Genel Faydaları Antioksidandır. Antiseptiktir. Antiperiyodik bir tonik niteliğindedir. Yani bazı rahatsızlıkların tekrar tekrar ortaya çıkmasına engel olur. Antifungaldir. Mantar enfeksiyonlarını geçirir. Genel olarak vücuttaki iltihaplanmaları önlemeye yardım eder. Bakterilerle savaşır. C vitamini zenginidir. Gut hastalığının şikayetlerini azaltır. Ateşi düşürmeye yardım eder. Ateşli hastalıklarda terletmeye yardım eder. Sıtma hastalığının tedavisinde etki gösterir. Ayrıca bu hastalığın ortaya çıkmasını da engelleyici etki gösterir. Buhar yöntemiyle kullanıldığında bronşit ve astımı geçirmek konusunda başarılıdır. Karna masaj yapılarak sürüldüğünde kadınlardaki regl düzensizliklerini gidermeye yardım eder. Ayak ve genel vücut kokularını geçirmeye yardım eder. Bu etkisi için ayakların yıkandığı suya ya da duşta kullanılan suya birkaç damla damlatılabilir. Fiziksel etkisinin yanında, zihinsel ve ruhsal anlamda da rahatlatıcı etki gösterir. Depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunları tedavi edici özellik gösterir. Konsantrasyonu ve motivasyonu artırır. Leylak Yağının Cilde Faydaları Yüzdeki kırışıklıkları ve çizgileri azaltmaya yardım eder. Yaşlanmanın etkilerini azaltarak cildin daha uzun süre genç görünmesini sağlar. Cildin sarkmasına engel olur. Cildi nemlendirmeye yardım eder. Cilde canlılık ve ışıltı kazandırır. Cildin yorgun görünmesinin önüne geçerek ona enerji pompalar. Pek çok bitkisel yağ gibi, leylak yağı da doğal nemlendiriciler arasındadır. Ciltteki yaraları tedavi edici etki gösterir. Cilt ve deri hastalıklarının tedavisinde az da olsa faydası söz konusudur. Yaraları ve sıyrıkları geçirmeye yardım eder. Ancak yalnızca basit yaralar üzerinde uygulanmalıdır. Derin kesikler için uygun değildir. Cilt üzerindeki kızarıklıkları alır. Güneş yanığını hızlıca tedavi eder. Leylak Yağının Sindirime ve Mideye Olan Faydaları: Vücuttaki toksik maddeleri atmak konusunda etki gösterir. Bilhassa, kurt düşürmek için birebirdir. Mideyi rahatlatmaya yardımcı olur. Mide ve bağırsak bezlerini çalıştırıcı etki gösterir. Gaz söktürmeye yarar. İdrarı artırmaya ve sökmeye yardım eder. İştah açar. Leylak Yağının Ağrı Kesici Etkisi: Romatizmal ve mafsal ağrıları geçirmeye yardımcı olur. Kramplara iyi gelir. Siyatik ağrıları giderir. Adele ve kas ağrılarını hafifletir. Evde Nasıl Pratik Şekilde Leylak Yağı Yapılır? Leylak yağı, su buharı damıtımı yöntemiyle yapılır. Siz de leylak bitkisinin çiçekleri ve kuru yapraklarını kullanarak evde basit bir şekilde leylak yağı yapabilirsiniz. İşte bu yağın yapımı için ihtiyacınız olan malzemeler. Leylak yağı için gerekli malzemeler: Taze leylak çiçekleri Temiz bir tülbent Temiz ve genişçe cam kase 2 bardak su Leylak Yağının Yapımı Topladığınız leylak çiçeklerini, ince dallarından kopararak ayırın. Genişçe bir cam kasenin üzerine temiz tülbent yerleştirin. Dallarından ayırdığınız minik leylak çiçeklerini tülbentin üzerine koyun ve üzerine iki bardak su ilave edin. Leylak çiçeklerinin tamamen suyun içinde olduğundan emin olun. Kabın ağzını kapatarak 1 gece boyunca bekleyin. Ertesi gün, tülbendi uçlarından birleştirerek içindeki leylakla birlikte kabın içinden alın ve tülbendin ağzını bağlayın. Kapta kalan suyu bir tencereye alarak iyice kaynatın. İçi leylak çiçeği dolu ağzı bağlı tülbendi kaynamış suyun içine yerleştirin ve 1 saate yakın süreyle daha kaynatmaya devam edin. Kaynama işleminde sonra tencereyi içindeki malzemelere hiç dokunmadan soğumaya bırakın. Karışımı bir şişeye doldurun ve içine 5 damla gliserin damlatın. Karışımı sıkı bir şekilde çalkalayın ve serin bir ortamda muhafaza edin. Dilerseniz, tüm bu işlemi, karışıma zeytinyağı ekleyerek de gerçekleştirebilirisiniz. ÖNEMLİ: Leylak çiçeğine ve benzeri bitkilere alerjiniz varsa leylak yağı kullanmayın. Hassas ciltlerde deri enfeksiyonlarına yol açabilir. Cildin kızarmasına ve kaşınmasına sebep olabilir. Harici olarak kullanımdan önce seyreltmeyi unutmayın. Harici kullanımdan önce vücudunuzun ufak bir noktasında deneme yaparak alerjik reaksiyon geliştirip geliştirmediğinizi kontrol edin. Bu yağı kullandıktan sonra cildinizde bir alerjik reaksiyonun geliştiğini fark ederseniz, leylak yağını kullanmayı ivedilikle bırakın ve bir hekime başvurun. Leylak yağını dahili olarak kullanacaksınız, kullandığınız yağın organik ve dahili kullanıma uygun olduğundan emin olun. Bazı yağlar yalnızca harici kullanıma uygun olarak üretilir ve endüstriyel üretimi sebebiyle içinde pek çok zararlı kimyasal barındırır. Bu özellikteki yağları kesinlikle dahili olarak kullanmayın. Aşırı miktarda ve çok sık kullanmayın. Bir hastalık sebebiyle ilaç kullanıyorsanız veya bir cilt rahatsızlığınız söz konusuysa, leylak yağını kullanmadan önce muhakkak hekiminize danışın. Leylak çekirdeği yağını hamilelik ve emzirme süreçlerinde kullanmayın. Kullanmak isterseniz de önce doktorunuza sorup görüşünü alın. Bebeklere ve çocuklara kullandırmayın. Leylak yağını oda sıcaklığında ve kuru yerde muhafaza etmeye dikkat edin.
0 notes
gidauzmanim-blog · 8 years
Text
Kemik Suyu ve Kemik Sulu Et Bolyon Nasıl Yapılır?
Kemik Suyu Nedir?
Geçmişimizin günümüze kadar tarihimizde atalarımızın da fazlasıyla tükettiği kemik suyu bir çok faydalı bileşimleri içerisinde barındırmaktadır.Günümüzde ise pek revaçta olmayan fakat bir çok faydası olan bir gıdadır.Özellikle çocuklarımız için faydası oldukça fazla olan kemik suyu,diğer bir çok gıdadan bulamayacağınız faydalı etkileri bulunmaktadır.
Yabancı ülkelerde hazır kemik suyu satan bir çok marka bulunmaktadır. Ülkemizde ise kemik suyuna benzer özellikte olan bulyonları tüketilmektedir. Oysa et bulyonlar tamamen kemik suyundan yapılmamaktadır. Kemik suyunun faydalarını bulyonlar karşılayamaz.
Vücut için en gerekli besin proteindir.Protein yapısı olan kalojenler kemik suyunda fazlasıyla bulunmaktadırç kalojenle kısaca,eklem rahatsızlıkları,romatizmal sorunlar ,doku tahrişleri,cilt yaşlanması ve kırışıklıkları, gibi pek çok etkende sorunları düzelten ana protein maddesidir.Hatta bazı uzmanlar kanserin oluşma sebepleri arasında kalojen proteinlerinin yetersizliğini öne sürmektedir.Günümüzde uzmanlar kemik suyunu daha çok tüketmemiz konusunda ısrarları bulunmaktadır. Şimdi kemik suyunun faydalarına kısaca göz atalım…
Kemik Suyunun Faydaları Nelerdir?
*En önemli faydası arasında özellikle cerrahi müdahaleler sonrasında meydana gelen doku tahrişlerinin düzelmesinde çok büyük rol oynamaktadır.Dokuların iyileşme sürelerinin kısalmasında etkilidir.
*Kemik suyunda bolca protein bulunmaktadır. Bu proteinler cilt üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır.Derinin kendini yenilemesi,daha sık bir ağ yapısını oluşturması ve parlak,temiz bir görünüm kazanmasında etkileri vardır.
*Çocuklarımız için gelişme çağında daha çok besinsel maddeler ve minerallere ihtiyaç duymaktadır. Kemik suyunda fazlasıyla kalsiyum,fosfor, gibi mineraller fazlasıyla bulunmaktadır. Bu yüzden gelişim çağında çocuklarımıza bolca kemik suyu içirmek gerekmektedir.
*Yaşlı insanlarda ise kemik suyu içerisinde bulunan glukozamin bileşiği ve kolajen maddesi sayesinde sarkmaları önler. Aynı zamanda kemik erimesi sorunu için en etkili çözüm yollarından biridir.
*Bağışıklık sistemi açısından olumlu etkileri mevcuttur. Kötü çevre şartları,kirli hava, yediğimiz sağlıksız besinlerin sindirim sistemindeki olumsuz etkilerini kemik suyu ile gidermek mümkündür.
*Kemik suyu içerisinde bulunan Glisin maddesi kasların erimesi önlemektedir.Bu madde kas yapımını arttırmakta ve kasın uzun süreli hareket esnasında tahriş olmasını engellemektedir. Özellikle spor yapanların aşırı enerji yıkımını karşılaması için protein yapısını parçalamaktadır. Kemik suyu sayesinde kaslardaki proteinin parçalanmasını önleyebilirsiniz.
Kemik Suyu Tüketim Tavsiyeleri:
Kemik suyu tüketirken bu suyun içine limon suyu katmanız proteinlerin emilimi açısından daha etkili olacaktır.Ek olarak kolesterol sorunu olanların bu konuda biraz dikkat etmesi gerekebilir.Bu konuda öncelikle bir uzmana danışmak daha sağlıklı olacaktır. Ancak genç ve çocuklarımız için kemik suyunu bolca tüketmelerinde bir zarar yoktur.
Ek olarak aldığınız etlerde doğal olarak kemiklere para vermiş oluyorsunuz. Paranızı daha verimli değerlendirmek için kemikleri atmayıp kemik suyu yaparak tüketebilirsiniz. Aynı zamanda kemik suyunu bulyon yaparak uzun süre depo edebilir,diğer yemeklerde kendi ürettiğiniz doğal bulyonları severek tüketebilirsiniz.
Kemik Suyu ve Kemik Sulu Et Bolyon Nasıl Yapılır?
Kemik ve eklem rahatsızlıklarına iyi gelen , yara kırık ve çıkıkların daha iyileşmesini sağlayan, cilt dokularını sıkılaştıran, beyni güçlendiren ve daha pek çok faydası olan kemik suyunun yapımı hakkında bilgi vereceğiz:
Kasaptan doğranmış halde aldığınız kemikleri genel şart değildir ama 30 dk. kadar su içinde dinlendirilir çıkarılıp yıkanır. Yeteri büyüklükte bir tencere alınır ve üzeri iki parmak aşacak şekilde su eklenir ve normal ateşte kaynamaya bırakılır. Kaynamaya başladıktan sonra ise kısık ateşte kaynatmaya devam edilir. Eğer suyu azalırsa eksilen su kadar su ilave edilir. Köpüklenme varsa eğer, üzerindeki köpük mutlaka alınmalıdır. Kemikler içeriğini iyice suya verdikten sonra ocağın altı kapatılır, kemikler alınır ve atılır.
 Bulyon yapmak için tek farkı; blenderdan geçirilerek homojen bir yapı kazandırılır daha sonra kaplara konularak buzluğa kaldırılır ve kemik suyu bulyonlar hazır hale gelir.
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Düzenli Olarak Sıcak Su İçmenin Faydaları
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/duzenli-olarak-sicak-su-icmenin-faydalari/
Düzenli Olarak Sıcak Su İçmenin Faydaları
Su, yaşamın her anında ve her canlı için elzem. Yeterince su içmek kas, eklem ve cilt dokusunu destekleyerek daha genç görünmenin veya geç yaşlanmanın etkeni olarak sağlığı destekliyor. Peki suyu nasıl bir ısıda içmek gerekiyor? Sıcak su içmenin faydaları var mı?
Yüzyıllar boyunca metabolizmayı hızlandırmak amacıyla kullanılan sıcak su içme yöntemleri ile günümüz bilimsel verilerini birleştirerek sıcak su içmek faydalı mı, değil mi sorusunu içeriğimizi okuduktan sonra kendiniz yanıtlayabileceksiniz.
Sıcak Suyun Sağlık Üzerindeki Etkileri
Herkesin bildiği üzere her gün ortalama 2 litre kadar sıvı tüketmek vücut sağlığı için kritik önem taşıyor. Tüm organlar ve yaşamsal faaliyetler için gereken su da yaşamın vazgeçilemez kaynağı. Fakat bu noktada dikkat edilmesi gereken diğer bir husus kullanılan suyun kalitesi.
İçmek için kullanılan her su kaliteli midir? İçme suyu parametreleri nedir, ne değildir bilinmesi gerekiyor. Zira içinde virüs, parazit ve daha pek çok gözle görülmeyen madde bulunması söz konusu olabiliyor.
Her ne kadar su arıtma ve dağıtım komplekslerinde içme suyu elde ederken sağlık için tehlike oluşturabilecek maddelerden kurtulmak amacıyla bir dizi dezenfeksiyon işlemi gerçekleştiriliyor olsa da su kalitesinden emin olmak için bunlar yeterli olmuyor. Hatta asırlardır kaynamış soğutulmuş veya ılıtılmış su kullanılmasının en önemli nedeni de suyun zararlı maddelerden tamamen arıtıldığından emin olma ihtiyacı.
Bilimsel çalışmalar da 25 derecenin üzerinde içilen suyun vücuda daha fazla fayda sağladığını gösteriyor. Yani ılık/sıcak su tüketmek, sağlığa faydalı olması nedeniyle gerekli görülüyor. Buradan yola çıkılarak günümüze kadar gelen bazı gelenekler de atalarımızın bu gerçeği zaten bildiklerini gösteriyor.
İnsanlığın en eski toplumlarından biri olan Çin’de yemeklerle birlikte çay içilmesi, bu geleneğe bir örnek olarak gösterilebilir. Dünyanın pek çok yerinde ılık veya sıcak halde tüketilen su için birtakım önemli noktalara değinmekte fayda var. Örneğin aşırı sıcak veya soğuk su içmekten sakınmak gerekiyor. Hem boğaz hem de dişler için kaynar su teması yanmaya neden olacağı için suyun kontrollü bir ısıda içilmesi önemli.
Sıcak Su İçmenin Faydaları
Her sene ağırlığının beş katı su tüketen insanoğlu için su içmek, yemek yemekten de önce gelen bir ihtiyaç. İçme suyunu soğuk da tüketebilirsiniz, fakat sıcak su içmenin sayısız olumlu etkisi bulunuyor. İşte sıcak suyun vücuda faydaları…
Sindirime Yardımcı Olur
Her gün düzenli olarak içilen sıcak su, sindirim sisteminin harekete geçmesini sağlayarak kabızlık riskini azaltıyor. Zira mideye inen ılık su, yiyecekleri soğuk suya nazaran daha hızlı parçalayabiliyor. Bu nedenle sabah hazımsızlığı yaşayan birçok insan mide bulantısını yatıştırmak için güne çay ile başlamayı tercih ediyor.
Vücudunuzda Detoks Etkisi Yapar
Sıcak su, özellikle terlerken ve idrar yaparken vücuttan daha fazla miktarda toksin atılmasına önayak oluyor. Bu doğrultuda, sıcak içeceği tükettikçe vücut ısısı yükseliyor ve bu da terlemeye yol açarak vücutta detoks etkisi yaratıyor.
Kan Dolaşımını İyileştirir
Özellikle gribal enfeksiyonlarda yeteri kadar su içmek semptomların tedavisine yardımcı olmasıyla biliniyor. Ancak sıcak su, kan dolaşımını hızlandırdığı için bu açıdan daha da etkili olabiliyor. Vazodilatör etkisi ile hücrelere fayda sağlayan sıcak su, kan damarlarını genişletebildiği için kan akışını artırabiliyor.
Ağrıyı Hafifletir
Menstrual krampları olan kadınların çoğu ağrıyı hafifletmek için karnına sıcak su uygulaması yapıyor. Ayrıca ağrılı dönemlerde vücudu rahatlatan ılık/sıcak su tüketimi, krampların hafiflemesine yardımcı oluyor. Karın ağrısı veya mide ağrısı hissettiğinizde hazırladığınız 25 derece üzeri suyu tüketerek rahatlayabilirsiniz.
Kilo Vermeye Yardımcı Olur
Kilo vermenize yardımcı olabilecek birçok yiyecek bulunuyor, ancak sıcak su içmenin bu konudaki etkileri inanılmaz. Bol bol ılık su içmek tokluk hissi yaratıyor ve dolayısıyla daha az gıda tüketimi yapılmasını sağlıyor. Üstelik sıcak su sayesinde vücut ısısı yükseliyor ve böylece metabolizma hızı artarak daha fazla kalori yakılmasına önayak oluyor.
Akalazya Semptomlarını Hafifletir
Yiyecek veya içeceklerin yemek borusundan mideye geçmesini zorlaştıran nadir bir hastalık olarak bilinen akalazya hastalığında ılık su tüketmek fayda sağlıyor. Lokmanın yemek borusundan mideye inmediğini düşündüğü için sıkışıklık hisseden ve stres yaşayan insanların yutma güçlüğünü ortadan kaldırmak için destekleyici olarak sıcak su tüketimi öneriliyor.
Cildi Nemlendirir
Susuzluk; cildinizin kurumasına, gerginleşmesine ve pul pul olmasına neden oluyor. Kuru cilt kırışmaya daha yatkın olduğu için de sağlıklı ve ışıltılı bir cilde sahip olmak için her gün düzenli olarak ılık su içmek gerekiyor.
Stresi Azaltır
Stresin vücudun hemen her bölgesini etkileyen ve pek çok rahatsızlığa yol açabilen etkileri bulunuyor. Sıcak suyun ruh haline iyi gelen ve psikolojiyi rahatlatan bir özelliği olduğu ise bilimsel bir veri olarak değerlendiriliyor. İnsanların çay veya kahvesiz gün geçirmek istemeyişinin ardında da sadece kafein miktarı değil, sıcak bir içecek tüketiminin olumlu etkileri de bulunuyor.
Sıcak Su İçmenin Zararları
Sıcak su içmenin faydaları yanında elbette yaşa ve vücut özelliklerine bağlı olarak olumsuz etkileri de söz konusu olabiliyor. Aşırı sıcak su tüketimi, idrar söktürücü özelliği etkisi nedeniyle sık sık idrara çıkmaya yol açabiliyor. Bu da kimi zaman rahatsız edici olabiliyor.
Aç karnına gereğinden fazla sıcak su içmek ise mide şişkinliğine yol açarak iştahsızlık yaratabiliyor. Kaynar su tüketmek de ağız ve yemek borusunu tahriş edebileceği için bu anlamda dikkatli olunmasında fayda var. İçilebilecek kıvamda ılık ve kaliteli su tüketerek aşırılıkların neden olabileceği zararların önüne geçebilirsiniz.
Kaliteli içme suyu için ise evinizde MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı kullanmanızı öneriyoruz.
0 notes