yaşım yirmi bir oldu bu güne kadar hayattan çıkarttığım dersleri yazıyorum buraya bunlar benim kırmızı çizgilerim.
1. Yaşamak için çalışan herkese saygı duy.
İşleri ne olursa olsun
2. İnsanlarla konuşurken gözlerinin içine bak.
3. Banyoda şarkı söyle.
4. Güzel bir ses sistemi edin.
5. Kavga anında ilk sen vur ve güçlü vur.
6. Sır tut.
7. Kimseden vazgeçme, hergün bir mucize oluyor.
8. Uzatılan bir eli, tokalaşmadan bırakma
9. Cesur ol, değilsen bile taklit et. Kimse farkı anlayamaz.
10. Islık çal.
11. Alaycı biri olma.
*12. Eşini düzgün seç, bu mutluluğunu %90 etkileyecek.
13. İyi şeyleri alışkanlık haline getir.
14. Bir daha görmek istemediğin kitapları ödünç olarak ver.
15. Çocuklarla oynadığında, bırak onlar kazansın.
16. İkinci şansı tanı, ama üçüncüyü asla.
17. romantik ol.
18. Tanıdığın neşeli ve içten insan olmaya çalış.
19. Rahatla, rahat takıl.
20. Telefonunun önemli anlarını bölmesine izin verme telefonun senin kullanman için orada. Onun seni değil.
*21. Kaybedince, adabınla kaybet.
22. Kazanınca adabınla kazan.
23. Arkadaşına ağır sır söyleyeceğin zaman, iki kere düşün çünkü bu onun taşıyacağı bir yük olacaktır.
24. Mütevazi büyüklerine saygı duy. Küçüklerine sevgi duy.
25. Kaybedecek hiçbirşeyi olamayan birine karşı dikkatli davran.
26. köprüleri hemen yıkma. O köprülerin daha ne kadar gerektiğini bilmiyorsun.
27. Hayatı keşke demeden yaşa.
28. Saygı ve sevgi duy. Onlar açken sen tok
olma.
29. Güvenilir ol. Hayatta geriye doğru bakınca kendinle gurur
duyacak biri ol.
*30. Hiçbir zaman birine seni seviyorum deme fırsatını kaçırma.
31. Bil ki, kimse tek başına başarılı olmuyor, sana yardım edenlere karşı kalbini yumuşak tut, onları hiçbir zaman unutma.
32. Davranışlarını sorgula, Onlara dikkat et. Başkalarının
davranışlarını seçmesine izin verme.
33. Telefonu açtığında enerjik ve mutlu ol.
34. Hep bir not defteri tut, aklına gelen milyonluk fikirlerin uçup
gitmesine izin verme.
35. Başkalarının dedikleriyle hareket etme.
*36. Sevdiğin herkese çiçek yolla, sebebini sonra düşün.
37. Birinin kahramanı ol.
*38. Sadece bir kere evlen.
39. Sahip oldukların için şükret ve
unutma.
40. Birinin evinde misafirken, yemeklerine her zaman iltifat et.
41. Kendine kötü sözler söyleme.
42. Okula giden bir servis gördüğünde el salla.
43. Hiçbir zaman umutsuz olma, her karanlık gecenin aydınlık bir sabahı vardır.
44. Sana güvenen insanları ne olursa olsun aldatma.
45. Unutma ki, bir işte başarın %80 insanlarla nasıl ilişkin olduğudur.
46. Yüreğini temiz tut.
47. Hayatın adaletli davranmasını bekleme.
48. Yalan söyleme.
49. Kimsenin kalbini kırmamaya çalış.
50. Bir hevesle birşey satın alma.
51. Gereksiz şeyleri aklında tutma.
52. Aşırıya kaçma.
53. Zamanın kiymetini bil.
54. Problemleri görmezden gelme.
55. Sınırlarını belirle ve herkese açma.
56. Değerini kendin belirle.
57. Erken kalk.
58. spor yap.
59. Her Gün kitap oku.
60. Amaç edin, hedefler koy.
*61. Hayır demeyi bil.
62. Sağlıklı beslen.
63. Sevildiğin yere sık sık gitme itibarin zedelenir.
*64. Bir insanla çok zaman geçirme tahammül sınırın azalır ve
birbirinizi kırabilirsiniz.
65. Eğer suçsuz olduğunu kanıtlayamıyorsan sende kurbanmış gibi görün.
66.Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana "bu benim şarkım bak" diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
67. Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa "acaba burda mi" diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.
68. Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde "şanssızlığınıza" biraz gülün, biraz ağlayın.
69. Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanin acıyarak. "O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?" diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de "başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım" diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.
70. Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.
71- Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.
72. Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde "burda eskiden hep bi yerim vardı" dersin. Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın. Senin icin çocuk oyuncağı olsun.
73. Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında "ben elimden geleni yaptım" de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.
74. Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, iskence. Kıymetini bil. Yarin ne olacağı belli degil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma. Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.
75. Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gercek sen olabildiğin. Dört duvardan birinin dibine Çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en Çok kendini özlüyor çünkü.
76. Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, "başka biriyle mi acaba" diye değil "başına bir şey mi geldi" diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir.Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder.
VE
77. Kalbini temiz tut. Çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner.
78. Hangi yaşta olursan ol bir kadına karşı bi tık alfâ takıl;
"olmadı, tamam canın sağolsun ben sana karşı güzel hisler besledim bundan sonra da sana rahatsızlık vermem tabiiki." Diyip arkanı dönüp gitmek her zaman daha taşaklıdır böyle derken sen yine sev yine küçük dokunuşlar yap.
79. geçmeyecek yaralara ağlanmaz. öğretmediler mi sana?
80. bazı kapılar bir kez çalınır, açan olmazsa eve dönülür
81. geçilmez tekrar o sokaktan. o kapının numarası unutulur. yüzümüze kapanan kapılara çaba gösterilmez çiçek kızım...
82. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
83. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
84. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
85. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
86. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama, hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama, hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
87. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
88. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
89. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.
90. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.
91. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
92. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
93. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
94. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
95. İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
96. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.
97. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma, önce senin ellerin kirlenecek.
98. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.
99. Çok sıkıldığında kaçabilecek alanlar yarat kendine.
100. Anne ve ya babana anlatamayacağın şeyler hiçbir zaman doğru değildir
101. Popüler kültüre aldanma.
1 note
·
View note
KALP ACISI
21/05/2024
Bugün yazmak istediğim çok fazla şey var. Hepsini tek bir yazı altında nasıl toplayacağımı bilmiyorum. Onsra, Bay Xiangu ve Loatang hakkında konuşmak istiyorum ama Loatang diğer ikisinden bağımsız kaldığı için sanırım onu başka bir yazıda anlatacağım. Nereden başlasam bilmiyorum. Şuan AOA grubundan Still Falls The Rain şarkısı açık ve başa sarıp duruyor. Eğer dinlemek isterseniz çevirisine bakmayı unutmayın. Derin bir nefes alarak başlıyorum anlatmaya.
Bay Xianguyla olan son görüşmemde bildiğiniz gibi Onsra'ya her şeyi itiraf etmem konusunda hemfikirdik. Hatta bu ayki görüşmemize kadar konuşmuş olmak için kendimi şartlamıştım. Peki konuştuk mu? Hayır. Konuşmaktan kaçtım. Günlerce uyuyamadım, her gece ağladım. En son konuşmadan kaçmak için kendimi meşgul edecek şeyler yapmaya başladım. Bir okulun yıl sonu gösterisi için dans dersleri vermeyi kabul ettim, ders verdiğim dans okulunda reklam çekimi için çalıştım, resim sergisine resim yetiştirmeye çalıştım ve tyt sınavına hazırlanmaya çalıştım. Kendime nefes almaya bile vakit bırakmadım anlayacağınız.
Tüm bunları Onsra'dan kaçmak için yaptığımı Bay Xiangu'ya giderken fark ettim. Dolmuşun camına yansıyan görüntümle bakıştım bir süre. Kaçtıkça kalbimdeki acı daha çok büyüyor muydu bilmiyordum. Bildiğim tek şey bunu fark ettiğimde kendime acımış olmamdı. Her şeyin farkında olduğum halde kendimi kandırarak ilerlemeye devam ettiğim bir yoldaydım.
Bunu henüz Bay Xiangu'ya söyleme fırsatım olmadı. Çok kısıtlı bir zamanım var diğer danışanlarına göre. Bu yüzden tek seansa onlarca konu tıkıştırmaya çalışıyoruz. Bu sefer ona giderken not kağıdımla birlikte gittim. Bir arkadaşımın bana sorduğu 2 soru ve benim verdiğim cevaplar yazıyordu kağıtta. Soru 1: Geçmişte ailenle yaşadığın hangi olayı Onsrayla olan ilişkine benzetiyorsun? Cevap 1: Çok küçükken ailemden uzakta büyümek zorunda kaldığımda camın önünde oturup gelmelerini beklemiştim. Şimdiyse Onsra'nın gelmesini bekliyorum. Soru 2: Onsra geçmişinden biri olsa kim olurdu? Cevap 2: Ben.
İlk soru üstünde konuşabildik yalnızca. Ailemle iletişimimin ve bağımın derecesini anlamak istedi başta. Soruları bittiğinde bana şöyle dedi: "Geçmişte ailene olan bakış açınla şuanki bakış açın çok farklı. Geçmişte onları beklediğin doğru ama şuan iletişiminin iyi olduğunu söylüyorsun. Bu noktada ilişki benzerliği yapılması çok doğru olmaz." Haklıydı. En eskiyi benzetmem doğru değildi ama gerçeklik payı vardı. Ama eğer bunu baz alamıyorsak benim elimde yine benzetilecek bir şeyler vardı. "Evet belki şuan benzetmemiz doğru değil ama benzer bir nokta olduğu gerçek. Israrla kabul edemeyeceksek size başka bir benzerlik sunayım. Annemle babamın içinde sevgi olan dengesiz bir ilişkisi var. Onsrayla benimde içinde sevgi olan dengesiz bir ilişkim var. Bu yeterli oldu mu?" dedim.
Kaçamayacağım bir benzerlik içindeydim. Geçmişte ailelerimizle yaşadığımız şeyler gelecekte en büyük aşkımızı yaşadığımız kişiyle olan ilişkimize benzermiş. Babasıyla sorunu olan kızların babası gibi sorunlu biriyle evlenmesi gibi düşünülebilir. Bunları Bay Xiangu'ya da söyledim. Bana hak verdi. "Ama şunu unutma. Geçmişteki sen beklemek dışında bir şey yapamazdı. Şuanki sen yapabilir. Hayatın ipleri artık senin elinde. Eğer bu durum güzelliklerine rağmen seni yıpratıyorsa bitirmek senin elinde. Onlara benzeyen bir ilişki içinde olduğunun bilincindesin ve ona benzer bir şey yaşamamak yine senin elinde." dedi. Haklıydı, benim elimdeydi. Tek bir cümleyle bitirebilecek gücüm vardı. Peki neden yapmıyorum veya yapamıyorum?
"Beni yıpratan bir durum yok. Bana gerçekten çok iyi geliyor ve arada üzüldüm diye tüm bunları görmezden gelemem. Bir arkadaş olarak bile çok değerli benim için. Çok farklı bir değerde çok farklı bir konuma sahip benim gözümde. Eskiden olsaydı evet yıprandığımı söyleyebilirdim ama şuan yıprandığımı hiç hissetmiyorum. Zaten olabilecek her şeyi biliyorum." dedim. O an dile getirmediğim şeyi fark etmişti işte. "Genelde insanlar karşılıklı ilişkilerde bir beklenti içinde olurlar. Bu beklentiler yüzünden zamanla yıpranırlar ve bir noktada çatırdamalar başlar. Bu çatırdamalar kavgaları doğurur. Ama sen ve Onsra bir beklenti içinde değilsiniz. Beklenti içinde olmadığınız için yıpranmıyorsunuz. Aslında bu çok güzel bir şey. Yıpranmadığınız için sağlıklı iletişim kurabiliyorsunuz." dedi.
Beklenti... Aslında hep bir beklentim varmış gibi görünüyor değil mi? Beni sevsin, ilişkimiz olsun ve hatta evlenelim. Bu aslında bir beklentidir değil mi? Peki bende neden bir beklenti yok? İşte işin acı gerçeği burada. Bizden bir daha olmayacağını, bana bir daha aşık olmayacağını bildiğim için kendimi kandırıyorum. Evlilik bana göre bir şey değil ve ben bir evliliği yürütemeyeceğimi çok iyi biliyorum. Onsra'ya kavuşamayacağımı ne kadar iyi biliyorsam o kadar iyi biliyorum. Bu yüzden kendimi onunla evlenirsemli cümlelerle kandırıyorum. İşin en kötü yanı kendimi kandırdığımı bile bile bu yalan doğruymuş gibi kullanarak tedavi olmaya çalışıyorum.
Dokunmak, sarılmak... Gerçekten iyileşip Onsrayla buluşunca ona sarılabileceğime inanıyor muyum? İnanıyor musunuz? En çok hayal ettiğim şey onun minik tatlı gamzelerine dokunup okşamakken bu hayalimi hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğimi bile bile sırf bir gün olur ihtimaline tutunarak kendime söylediğim yalanla birlikte tedavi olmaya gidiyorum. Ne acı değil mi? Tüm bunları bilip aynanın karşısına geçip kendime bağıra çağıra söylesem bile zihnimi öyle bir şartladım ki ben kendimi duyamaz hale geldim. Her şeyden kaçmak için sığındığım Onsra'dan bile kaçıyorum. O kadar yoruldum ki...
Geçen gün doğum günüydü. Aklımdaydı, kek alıp mum dikecek ve video çekip ona atacaktım. Oraya göre tam doğum günü olmasını ve gün içi bir saat olmasını beklerken kendimi meşgul etmek için kabul ettiğim işlerden biri kafamı kurcalayınca aklımdan çıktı. Sonraki gün kutladım. Oraya göre ise doğum günü daha yeni bitmişti. Hemen özür dileyerek doğum gününü kutladım. Geçmiş doğum gününü... Buna rağmen çok mutlu oldu biliyor musunuz? Hatırlamam, onu düşünmem... Bunlar beni çok ayrı bir değere yükseltmiş, öyle söyledi. Mutlu olmalıyım aslında değil mi? Peki öyleyse ben neden bunları duyunca ağlamaya başladım? Şuan neden ağlıyorum? Neden bu yazıyı atıp uyuyacağım esnada ağlamaya devam edeceğim?
0 notes