Unutmak zaman ister demiştim..
Yanılmışım...
Zaman değil yürek istiyormuş..
O da Sen de kaldı..
Geride kalan tek şey yüreğim..
Sahip bile çıkamıyorum artık ona..
Baksana almış başını gitmiş Sana...
🖤
33 notes
·
View notes
Bayılırlar bölücü terörist güzelemesine.
Hele bir tanesi var ki yıllardır salya sümük
demogojili ajitasyonlu...
İsmi Yılmaz Güney.
Terörist örgüt propagandası içeren filmler çeken
bölücü ve marjinal solcu bir sinemacı...
Malûm, sanat adı altında sinemacılığı, tiyatroculuğu, şarkıcılığı velhasıl bilimum soytarılığı ruhban sınıfı gibi kutsayan bir anlayış hakim memlekette.
Kendileri oluşturdu tabii..
P&R çalışması için de çok büyük bütçe ayırmadılar.
Meslek icabı ellerindeki malzemeyle kendileri yaptı.
Sanki onların "sanatçı" kavramına uyan biri haşa tüm kusurlardan münezzeh...
Ama "sanatçı"(!) olması lazım.
Mesela bir hattat, çini ustası, neccar filan olmaz yani...(!)
O ne öyle ya sanatçı mı o?
Amele amele...
Özellikle tiyatrocu, sinamacı, şarkıcı vs...
Neyse bu ruhban sinemacı Yılmaz Güney'i
tanıyalım biraz...
- 1966 yılında Eşrefpaşalı filminin çekimleri sırasında Nebahat Çehre'nin başına bardak koyup gerçek bir silahla ateş etti. Çehre'nin ağlayarak yalvarmasını umursamadı.
- Aynı yıl kavga ettiği Nebahat Çehre'yi kasıtlı olarak arabasıyla çarparak yaraladı. Olay örtbas edilip polisten ve basından gizlendi.
- 1971 yılında Efraim Elrom'un öldüren terör örgütü Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi üyelerini sakladığı tespit edildi ve 2 yıl hapis cezası aldı.
- 1974 yılında gazinoda geçen bir film sahnesinin çekimi sırasında tartıştığı Hakim Sefa Mutlu'yu yakın mesafeden başına ateş ederek öldürdü.
- Cinayeti 16 yaşındaki yeğeni Abdullah Pütün'ün üzerine attı ancak polis sorgusunda katilin Yılmaz Güney olduğu anlaşıldı. Güney, kasten adam öldürme suçundan 18 yıl hapis cezası aldı. 1981 yılında hapisten kaçarak Küba'ya... ıı prdn Fransa'ya sığındı.
- Fransa'da Türkiye karşıtı bölücü faaliyetler yürüten dernekler kurdu, ayrılıkçı radikal sol terör örgütlerine destek verdi.
-1982 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı.
- Yaptığı bölücü propaganda içerikli filmleri haliyle batı karşılıksız bırakmadı.
Avrupa'da pek çok ödül verildi.
...
Tabii bunlar bilinenler...
Ki böyle bir suçlunun bilinmeyeni bilinenine
rahmet okutur.
Yani herif tam suç makinesi...
Ama ruhban sınıfından ya... yağla babam yağla..!
Bu vatana ihanet eden herkesi başında taşır,
vatansever insanlara düşman kesilirler.
Ama "Vatan Haini" deme..!
Hemen kol kola girer başlarlar Ayten Alpman'dan "memleketim" şarkısı çığırmaya...
Dediğine utanırsın (!)
"Allah benim belamı versin ben ne fesat adamım!" dedirtirler...
Hangi memleketse artık... (?)
// Erkan Bakırhan
19 notes
·
View notes
Bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını lakin aç idik yedik karanfil parasını.
11 notes
·
View notes
Yılmaz Güney was a Zazaki Kurdish film director, screenwriter, novelist, and actor. He quickly rose to prominence in the Turkish film industry. Many of his works were devoted to the plight of ordinary working-class people in Turkey. He was at constant odds with the Turkish government over the portrayal of Kurdish culture, people and language in his movies.
He won the Palme d'Or at the Cannes Film Festival in 1982 for the film Yol (The Road) which made it the first Turkish film that won the Golden Palm.
Its screenplay was written by Yılmaz Güney, and it was directed by his assistant Şerif Gören, as Güney was in prison at the time. Later, after Güney escaped from Imrali prison, he took the negatives of the film to Switzerland and later edited it in Paris.
The film was banned in Turkey until 1999 because of its negative portrayal of Turkey at the time, which was under the control of a military dictatorship. Even more controversial was the limited use of the Kurdish language, music and culture (which were forbidden in Turkey at the time), as well as the portrayal of the hardships Kurds live through in Turkey. One scene in the movie even calls the location of Ömer's village "Kurdistan".
A new version of Yol was released in 2017, called Yol: The Full Version in which many of these controversial parts and scenes have been taken out, to make the film suitable for release in Turkey. In order to be shown at the Turkish stand at Cannes 2017 the Kurdistan insert was removed. In what critics say goes against the director Yılmaz Güney's wishes and call "censorship", the frame showing "Kurdistan" as well as a highly political scene where Ömer speaks about difficulties of being Kurdish were removed.
Güney, in Cannes (1982)
Yol (The Road), 1982
37 notes
·
View notes
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı. Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk.. Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili.. Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım. Yaşamak ne güzeldir be sevgili… Sevinerek, severek, sevilerek düşünerek… ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın…
19 notes
·
View notes
"Ne kadar çıksan da evden içinde dört duvar!"
*Saian
46 notes
·
View notes
Biz önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık..
Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular..
Bir daha toparlanamadık...
Ve,
Bir şair başlattı bunu..
Gönüllü kabullendik..
Günlerden pazar olunca,
Hep daha çok özledik...
🖤
Bugün pazar ve ben Seni çok özledim...
17 notes
·
View notes