Tumgik
#ya da seneye
garfiremld · 2 years
Text
anneme dinden çıksam naparsîn dedim napıcam ben sana eğitimini verdim mi verdim dedi
3 notes · View notes
sinekkapan · 9 months
Text
kahve içtim cin gibiyim 🤓
6 notes · View notes
harepare · 2 years
Text
bikac gundur gereksiz yumusak basli oldum hic iyi hissettirmiyo o yuzden acilen gamsiz pezevenk moduma donusuyorm
1 note · View note
japonyamesken · 28 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Ghostlanan mailler, En iyi bulaşık deterjanları, Indüksiyonlu Ocaklar, Tayl*r Sw*ft Konserleri, Kapıda Unutulan Anahtar, Kabuslar ve Tuhaf Hobiler Gün boyu önemli bi mail bekledim, başka işlere ve derse odaklanamadım hiç. Android telefona bi kez daha sinirlendim çünkü telefonun tuş kilidini açınca mail bildirimlerini gösteriyor, yüzde doksan böyle. E ne anladım ben bu işten? Eski iPhone’umu sırf bildirimleri için yedekte kullanıyorum. Artık mail de gelmez zaten. Günümü boşa geçirdiğimle kaldım. Brain dumping, oversharing, binge watching… Hangisini yapıcam acaba derken yavaştan dumpingi başlatıyorum sanırım.
Ben o maili beklerken New York Times’ın en iyi bulaşık makinesi deterjanıyla beni heyecanlandırması(!!) peki… Çamaşır deterjanı haberi olsaydı ilgimi çekerdi çünkü yeni bi marka arıyorum.
Yeni başlayan guiltyi pleasure’ım masterchef izlemek. Sanırım en son 5 sene önce falan ilk batch’i izlemiştim. Ama kurduğum set-up çok güzel. Arkada bana eşlik ediyor aslında, daha doğrusu önde. Danilo’nun Türkçesi ilerlemiş."Hahahah minik fare” gibi tepkiler veriyorum, Türkçe konuşan yabancıları havuç yiyen tavşanlar kadar tatlı bulurum. Ama o kadar sene burada kalıp da “eveddd-ı bu etapda birincisi” demesi ne olacak? Tamlayan eklerinin gözü yaşlı.
En yakın arkadaşlarımdan birisi bu ayın başında Amerika’dan Polonya’ya ******affedersiniz****** “Tayl*r Sw*ft” konseri için geleceğim dedi. Bileti falan da aldı. Arada bir yerde buluşuruz, ben oradan Hollanda’ya gelirim, yeter ki görüşelim dedi. Ben de bu yüzden alumnasında olduğum programın İsveç’teki General Assembly’sine kaydolmadım. Sonra arkadaşım vizesiyle ilgili bir sorun çıktığını ve amerikada kalması gerektiğini söyledi, bileti sattı ve gelmedi. Ve hayatımın seneler sonra en boş ve mümkün ağustosunu yaşarken GA’ya gidemedim. Seneye Kasım’da Mısır’da olacakmış ama Mısırlıların organizyonel yönlerine o kadar güvenmiyorum ki… Ölmeden önce bir GA’a katılmak bucket listemde. Çok first world problems gibi oldu. Derdimiz bu olsun, zaten ağustosu hiç verimli geçiremedim akademik anlamda, işler nasıl yetişecek bilmiyorum ama bi şekilde yetişeceğine inancım tam nedensefkffkfl.
Bu arada bu Taylor Swift olayı neymiş arkadaş. Konser turunun İngiltere’ye katkısı 500 milyon pound olacağı için hükümet bazı finansal açıklamaları yapmayı konser turu sonrasına erteliyor diye bir şeyler okudum, nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama kafamdaki kaynaklar sıralamasında çok da güvenilir olmayan bir kaynak diye yer etmiş.
Kalkıp yemek yapmam lazım, buzluktan tavuk çıkarmıştım onu marine edeceğim. Sonra da fırına. Çünkü indüksiyonlu ocak pişmanlıktır. Çok kötü çok.. Soğanlar ölmüyor mesela, burada soğanı öldürmek diye bir konsept yok, diri diri kalıyor ya da yanıyor. Zaten üç soğanı iki ay kullanıyordum artık hiç kullananıyorum.
Geçen gün dersten sonra ormana yürüyüşe gittik ve bir arkadaşım indüksiyonlu ocağın çalışmasındaki fizik kurallarını anlattı. Böyle anlarda çok mutlu oluyorum, dersten sonra ormanda yürüyelim mi diyen ve yürüyüşte de böyle şeyler anlatan arkadaşlarım olduğu için yani. Diğer bi arkadaşımın da maymuncuk kilidi açmak gibi bir hobisi var, bir gün tren beklerken şak diye kocaman bir kilit ve çeşitli aletler çıkartıp bana öğretmeye başladı hahaha harikaydıdjdkdkd. Herkes kapısına bacasına dikkat etsin.
Gece rüyamda birisi evimin kapısını açmaya çalışıyordu ve ben de arkadan kapatmaya çalışıyordum. Çok korkarak uyandım. Her şeyin olduğu gibi bunun da bi sebebi var. Artık ben de mantıklı, makul ve rasyonel bir insan olmanın kırıntısı kalmadığı için geçen gece eve dönüp anahtarı kapıda unutmuşum. Ve ben duştayken kapı deli gibi çalmaya ve yumruklanmaya başladı. Saat 12’ye geliyor. Ben kapıyı açacak hale gelene kadar susmadılar. Aklım çıktı tabii ki. Ama sağolsunlar, öyle uyumak istemezdim. Tabii Dutch değillerdi, Güney Avrupalılardı sanırım. Beni etkilemiş işte bu olay bi şekilde. Yaptığım diğer leylalıkları bi anlatsam… Neyse olur böyle şeyler diyip omuzlarımdan öpüyorum kendimi. Pazar günü çok gitmek istediğim bi şehre ve etkinliğe gideceğiz. Ama sonra dizimi kırıp oturmam ve çalışmam lazım artık. Her şey çok karışık ve giderek daha da karışık hale geliyor. Evet, dumping ve oversharing bittiğine göre sırada yemek hazırlarken overthinking var. Sonra da cycling, çünkü biliyorsunuz yağmurda, çamurda, karda ve de fırtınada o bisikleti her gün sürmezsem bu ülkede yaşıyor olmanın hakkını veremem.
-the.end.-
29 notes · View notes
Text
Komşumun Fırlama Kızı! (1) (Emre 27 Y., İstanbul)
Merhaba, ben Emre. Şu anda 27 yaşındayım. 1.86 boyunda, mavi gözlü, buğday tenli ve atletik vücutlu biriyim. Yakışıklı olduğum çevrem tarafından hep söylenir. Aslen Sivas'lıyım, ama Liseyi bitirip, İstanbul'daki bir Üniversite'yi kazanınca, mecburen İstanbul'a gitmek zorunda kaldım. İstanbul'da dayım vardı. Öğrenci yurdunda kalacağımı söylediğimde, dayım, "Oğlum ne işin var yurtta, kal işte bizde, burası senin evin!" dedi. Ben rahat edemeyeceğimi söylediğimde, "O zaman sana bir daire kiralayalım, tüm masraflarını da ben üstleneceğim!" dedi. Dayım İstanbul'a ilk geldiğinde aldığı arsaların prim yapmasından dolayı büyük paralar vurmuştu. Ben okula kayıtla falan uğraşırken, dayım bir daire kiralamış, dayayıp döşemişti bile. Evde ihtiyacım olan herşey vardı. Evin anahtarlarıyla birlikte epey bir miktar para da sıkıştırdı elime, "Lazım olur!" dedi.
Sağolsun dayımın tüm giderlerimi karşılaması sayesinde, kendimi derslere vermiştim. Karıya kıza takılmadan ve 4 sene ineklemenin sonunda başarılı bir şekilde Üniversiteyi bitirdim. Ama piyasadaki iş sıkıntısı yüzünden sağlam bir işe giremiyordum. İstediğim şirketler beni kabul etmiyor, ya da komik maaşlar öneriyordu ve benim o maaşla geçinmem imkansızdı. Dayım halen harçlığımı bol bol verdiğinden, iyi bir iş bulana kadar aramaya devam ediyordum. Tabii bu süreçte, evde eskisinden fazla takılmaya başlamıştım ve dolayısıyla komşularımla da biraz tanışmıştım.
Binada oturanların hepsi varlıklı insanlardı. Komşularımdan Aynur abla, 30'lu yaşlarda ve çok bakımlı bir kadındı. Aynur ablanın kocası Halit abi ise 50'li yaşlardaydı ve gerçekten çok zengin bir adamdı, bir o kadar da babacandı. Bunların bir kızı vardı, Beyza, 17 yaşında Liseli bir çıtırdı. Beyza, siyah saçlı, beyaz tenli, yaşına göre dolgun göğüsleri ve kalçaları olan harika bir kızdı. Rahat yetiştiği hemen belli oluyordu, hep açık kıyafetler giyer, annesi veya babası giyim yönünden onu kısıtlamazdı. Beyza'nın o insanı çıldırtan götüne bitiyordum resmen.
Cuma akşamıydı, evde oturmuş bira içiyordum. Kapım çalındı. Kapıyı açtığımda, karşımda, şıklığıyla binadaki tüm kadınlara taş çıkartan Aynur abla ve kızı Beyza duruyordu. Aynur abla, "Nasılsın Emre? Müsaitsen biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Hemen içeriye davet ettim. Oturunca, "Senden bir ricam var Emre, Beyza da senin bitirdiğin bölümü istiyor ve seneye sınava girecek. Onu çalıştırır mısın?" dedi. Ben hiç düşünmeden, "Tabii ki çalıştırırım Aynur abla!" dedim ve hangi günler müsait olduklarını sordum. Aynur abla, "Cumartesi ve Pazar günleri, saat 11:00'den sonra çalıştırırsın!" dedi. Biz konuşurken, Beyza'nın telefonuna bir mesaj geldi ve izin isteyerek kalktı gitti. Aynur abla, "Gitmesi iyi oldu, seninle ders ücretini konuşacaktım, Beyza'nın parasal konuları duymasını istemiyorum!" dedi. Ben, "Ne ücreti efendim, ücret falan istemem, hatırınız yeter, komşuyuz!" dedim.
Aynur abla, "İstemeyeceğini biliyorum, ama sende hatırım varsa ücretini alırsın. Haftalık **** Lira uygun mu?" dedi. "Gerçekten ücret istemiyorum, hem o para çok çok fazla!" dedim. Ama Aynur abla, "İtiraz istemiyorum!" dedi ve kalktı, giderken de extradan **** Lira bıraktı, "Bu da şimdiden sana teşekkür ücretimiz olsun!" diyerek gitti. Benim bu paranın hakkını vermem için kendimi iyi yormam gerekecekti. Yarınki ilk dersimde zinde olmak için, bira içmeyi bırakarak, saat gece 22:00'ye gelmeden yattım.
Cumartesi sabahı erkenden kalktım, duşumu aldım, traşımı oldum, en güzel kıyafetlerimi giyindim, parfümümü sıktım ve iyi bir kahvaltı yaptım. Ne de olsa ilk öğretmenliğime başlayacaktım. Saat tam 11:00'de karşı dairede oturan Aynur ablaların ziline bastım. Kapıyı bana Aynur abla açtı, "Hoşgeldin Emreciğim, geç, Beyza içerde, odasında!" dedi. Kapısını tıklatıp içeriye girince Beyza'yı gördüm, altına kısa bir etek, üstüne de yeşil bir tişört giymişti. "Hoşgeldin!" diyerek ayağa kalktı, tokalaşmak için elini uzattı. Yanaklardan öpüşürken parfümü beni tahrik etmişti. Dün annesiyle bana geldiklerinde gayet soğuk ve resmi davranan Beyza'nın, şimdiki bu samimiyetine hem şaşırmıştım, hemde sevinmiştim doğrusu. Annesinin babasının yanındayken uslu kız çocuğunu oynuyordu bu Beyza!
Derse hemen başladık. Aynur abla da sürekli bize çay, pasta falan getiriyordu. Annesi odaya girdiğinde Beyza hemen ciddileşiyor, annesi odadan çıkınca ise saçıyla başıyla oynuyor, gözlerimin içine bakarak dudaklarını ıslatıyordu. 2 saat kadar çalıştıktan sonra dersi bitirdim ve "Bugün bu kadar yeter, yarın yine aynı saatte gelirim ve bu konuyu bitiririz, sana ödev veririm, öbür haftaya da kontrol ederim!" dedim ve kalktım. "Tamam!" diyerek yine tokalaştı ve yanaktan öpüştük. Odasından çıktığımda, Aynur abla sordu, "Nasıl, kapacak mı birşeyler?" diye. Ben de, "Gerçekten zeki bir kız, kendini biraz daha verirse istediği bölüme girer!" dedim ve vedalaşıp ayrıldım ordan. Eve gittiğimde Beyza'yın o götünü düşünerek iki posta 31 çektim ve yarım kalan uykuma devam ettim.
Pazar günü yine saat 11:00'de gittim. Bu sefer kapıyı bana Beyza açtı ve hiç tokalaşmadan, yanaktan öpüşmeden, "Gel Emre abi, biz de kahvaltıdaydık!" dedi. İçeriye girip, Halit amcaya, "Kahvaltınızda rahatsız etmek istemezdim, olmazsa gideyim, birazdan gelirim..." dedim. Ama Halit amca ayağa kalkıp, "Gel otur oğlum, kahvaltı yap bizimle! Zaten birşeyler konuşacağım senle!" dedi ve zorla oturttu.
Beyza bana da tabak koyarken, evde kahvaltı yaptığımı, sadece bir bardak çay içebileceğimi söyledim. Beyza'ya kaçamak bakışlarla bakıyordum. Yine kısacık bir etek giymişti, gerçi kalçalarını tümden kapatıyordu, ama yine de tahrik ediciydi. Beyza'ya bakarken annesine babasına yakalanmamak için, bakışlarımı mutfaktaki eşyalara yönlendirmiştim. Halit amca söze girdi, "Emreciğim, biliyorsun benim Almanya'da bir şirketim var. Yakında Almanya'ya gitmem gerekiyor. Sen saygılı ve güvenilir birisin, Aynur ablan ve Beyza sana emanet, ben yokken göz kulak ol onlara, tamam mı?" dedi. "Tamam Halit amca, merak etme sen!" dedim. Beyza'nın kahvaltısı bitince, derse başlamak için odasına geçtik.
Derse başladık, ama Beyza yine saçıyla başıyla oynamaya başlamıştı. Beyza verdiğim soruları çözerken, ben de Beyza'nın tişörtüne zor sığan göğüslerini kesiyordum. Bir ara Beyza kalemini düşürdü ve kalem dolabın altına doğru gitti. Beyza kalkıp, resmen önümde domalarak, kalemi almaya çalıştı. Altına giydiği tanga külotuna kadar görüyordum ve benim yarak çadırı kurdu tabii. Biraz aradıktan sonra kalemi buldu. Bana bakarak sinsice güldükten sonra yerine oturdu ve tekrar derse devam ettik. Ama benim aklım o tangalı götünde kalmıştı.
Yaklaşık 45 dakikadır ders yapıyorduk ki, Aynur abla beni çağırdı. Şık bir kıyafet giymiş, makyaj yapmış, süslenmiş püslenmişti. "Emreciğim, biz çıkıyoruz, Halit'in bir akrabasının düğününe gideceğiz, siz çalışmaya devam edin!" dedi ve elindeki zarfı verdi, "Ücretin burada!" dedi. Zarfı aldım, teşekkür edip Beyza'nın yanına geri döndüm. Dış kapının kapanma sesiyle birlikte, Beyza hemen kalktı, "Kısa bir ara verebilir miyiz, birşeyler içmek istiyorum!" diyerek odadan çıktı. Az sonra da seslendi, "Mutfağa gelsene, sen ne içmek istiyorsun?" diye. Kalktım gittim yanına. Dolaptan kola çıkarmıştı. "Ben de kola içeyim o halde." dedim. Bana da bir bardak doldurup verdikten sonra pencereden baktı, "Gittiler! Dur, kolanın içine biraz babamın viskisinden koyalım! Bizimkiler yokken ara sıra yapıyorum, çok güzel oluyor!" dedi, cevabımı beklemeden salona gitti.
Viski şişesini kaptı geldi, ikimizin kolasına da biraz viski ekledi. Büyük bir yudum aldıktan sonra, "Sigaran var mı, versene, yanında iyi gider!" dedi. Yanılmamıştım, annesinin babasının yanında uslu kızı oynuyordu, ama bu kız fırlamanın önde gideniydi, Şeytana pabucunu ters giydirirdi. Sigara paketini ve çakmağı cebimden çıkardım, "Annen baban biliyor mu içtiğini?" diye sordum. "Manyak mısın, bilmiyorlar tabii ki!" deyip paketi ve çakmağı elimden aldı ve "Uyuzluk yapıp söylemeyeceksin dimi?" diyerek bir sigara yaktı. Bir fırt çekip dumanı üfledi ve yaktığı sigarayı bana verdi, kendine birtane daha yaktı. İyice kanaat getirmiştim, bu kızdan herşey beklenirdi. Sigaralarımızı ve viskili kolalarımızı içerken, "Keşke okuldaki hocalar da senin gibi olsa, çok kafa adamsın, üstelik çok yakışıklısın!" dedi. "Teşekkür ederim, ama şimdi dersimize dönelim, hadi söndür sigaranı!" dedim. Sigaralarımızı söndürüp, içeceklerimizi bitirdik ve dersin başına döndük.
Bir saat daha çalıştıktan sonra, ödevlerini verdim ve gitmek için izin istedim. Beyza beni kapıya kadar uğurlamak için önümden gidiyordu. Koridorda götünü kıvırtarak yürürken, benim yarak yine çoktan kalkmış, çadırı kurmuştu. Tam dış kapıya yaklaşırken Beyza (kasıtlı olarak) birden durunca, ben de onun arkasına yaslanmak zorunda kaldım ve direk gibi dikilmiş yarağım götüne dokundu. Beyza, "Biliyordum!" diyerek döndü ve elini önüme attı, pantolonumun üstünden sikimi tuttu. Ben şaşkınlıktan birşey diyemeden, Beyza kemerimle pantolonumun düğmesini açarak, elini boxerimden içeriye soktu ve yarrağımı okşamaya başladı.
Afallamam geçince Beyza'nın dudaklarına yumuldum. Düne kadar götünü düşünerek 31 çektiğim kızla sevişmeye başlamıştım. Acayip tahrik olmuştum ve yarrağım da Beyza'nın elinde zonkluyordu. Beyza öpüşmeyi bırakıp, "Rahatlatalım şunu!" dedi, pantolonumu boxerimle birlikte dizlerime kadar indirdi. Yarrağımı görünce şaşırmıştı, "Oha, bu ne böyle! Okuldakilerinkinden hem uzun hem kalın!" diyerek önümde çömeldi ve yarrağımı biraz inceledikten sonra ağzına alıp yalamaya, emmeye başladı.
Yarrağımı harika yalıyordu, acayip zevk alıyordum. Arada yarrağımı ağzından çıkartıyor ve 31 çekmeye başlıyor, o arada taşaklarımı yalıyordu. Yarrağımı tekrar ağzına aldığında fazla dayanamayacağımı anladım ve Beyza'nın kafasını iki elimle tutup kendime doğru çektim ve böğürerek ağzına patladım. Döllerimin çoğu gırtlağından direkt midesine gitti. Boşalmamın bitmesi oldukça uzun sürmüştü, Beyza tam bitti diye düşünürken yeniden fışkırıyordu döllerim. Küçücük ağzına büyük gelen yarrağımı gırtlağına kadar bastırdığım için, Beyza zorla nefes alıyor, öğürüyor, gözlerinden yaş geliyordu. Bacağımı çimdikleyince yarrağımı ağzından çektim.
Beyza derin bir nefes alıp, "Havyan, öldürecektin beni!" dedi. Ben tam özür dileyecekken, Beyza gülümseyerek, "Az kalsın boğuluyordum, birdaha yapma böyle!" dedi. Sonra yarağımın başına tükürdü ve yarağımı 31 çektirir gibi sıvazlamaya başladı. Gözlerime bakıp sırıtmaya başlayınca, "Ne oldu, neden sırıtıyorsun?" diye sordum. "Bunu okuldaki kızlara anlatsam inanmazlar amına koyum! Eminim hiçbiri böylesini görmemiştir!" dedi. Yarağımı biraz daha sıvazladıktan sonra, "Hadi yıkayalım şunu, işimiz bitmedi daha bununla!" dedi. Ben pantolonumu ve boxerimi tamamen çıkardım ve banyoya gittik. Ben yarrağımı yıkarken, Beyza da ağzını yüzünü yıkadı. Ardından elimden tutarak beni odasına götürdü.
Beni ittirerek sırtüstü yatağa yatırdı. Ardından bacaklarımın arasına geldi ve yatakta domalarak, inik yarrağımı yalamaya başladı tekrardan. Ben arada başımı kaldırıp Beyza'nın yalayışına bakıyordum. Beyza bir süre yarrağımı yalayıp kaldırdıktan sonra bıraktı ve gömleğimin düğmelerini çözmeye başladı. Ben bu arada doğruldum ve Beyza'nın üzerindeki tişörtü çıkartarak, südyeninin üstünden göğüslerini okşamaya başladım. Dik ve beyaz göğüsleri, çoğu yetişkin kadınınkinden daha büyük ve güzeldi. Südyenini çıkarttım ve göğüslerini yalamaya başladım. Göğüslerinin uçlarını yalıyor ve ısırıyordum. Bu arada Beyza'yı kaldırıp kucağıma oturttum ve kalçalarını yoğurmaya başladım.
Beyza'nın göğüslerini bir süre yaladıktan sonra önümde çömelttim ve yarağımı göğüslerinin arasına sokarak git gel yapmaya başladım. Sonra Beyza'yı elinden tutup kaldırdım ve yatağa yatırdıktan sonra eteğini çıkarttım ve külotunun üstünden amıyla oynamaya başladım. Bir süre amını külotunun üzerinden yaladıktan sonra külotunu çıkardım. Pespembe ve yeni traşlanmış bir amı vardı, hemen yalamaya başladım. Şimdiden amı sulanmıştı bile. Amını yalarken arada klitorisini emiyor, yalıyor ve dil atıyordum. Beyza kudurmuş gibi inliyor, "Hadi yarağını sok!" diyordu. Yarrağımın başını tükürükleyip amına getirdim, ama o anda bakire olup olmadığı aklıma takılınca geri çektim ve "Bakire misin?" diye sordum. "Hayır değilim, sok hadi!" dedi.
Beyza'nın amına yarrağımı yeniden dayadım ve tam yüklenecekken, "Seninki çok büyük, lütfen yavaş sok!" dedi. "Tamam!" dedim ve yarrağımı yavaş yavaş içine sokmaya başladım. Her ilerleyişimde Beyza biraz daha yüksek sesle inliyordu. Ve en sonunda kökünü buldum. O anda Beyza sırtıma tırnaklarını geçirmiş, bacaklarını belime dolamış, beni kendine çekiyor ve hareket etmemi engelliyordu. İçinde biraz bekledikten sonra alışmış olmalı ki gevşedi. Yavaş yavaş içinden çıkmaya başladım ve tekrardan girdim. Alıştıra alıştıra amını sikmeye başladım. Beyza arada dirsekleriyle destek alarak kafasını kaldırıp beni izliyor, bazen de dayanamayıp geri yatıyordu. Dibine kökledikçe inlemeleri çığlıklara dönüşüyordu. Bacaklarını omzuma aldım sikmeye devam ettim. Sertçe amına sokuyor ve ona çığlık attırıp, çığlık atışını izliyordum.
15 dakika kadar amını öyle siktikten sonra içinden çıktım. Beyza'yı yataktan kaldırdım ve önümde domalttım, çıkık kalçaları daha da çıktı. Kalçalarını tutarak yarrağımı yine amının deliğine dayadım. Yarrağıma alışmıştı amı artık, bir hamlede kökledim. Beyza yine bir çığlık attı. Ben yavaş yaavaş pompalamaya başladım. Az sonra Beyza, "Daha sert, daha hızlı!" gibi sözler söylüyordu. Ben tabii hemen hızlanmaya başladım. Sertçe sikiyordum. Yarrağımı her köklediğimde kalçaları sallanıyor ve dalgalanıyordu. Bir süre sonra Beyza titremeye başladı ve orgazm oldu.
Benim ise daha boşalmaya niyetim yoktu. Beyza'nın amından çıktım ve yarrağımı ağzına vererek yalatmaya başladım. Beyza yarrağımı yalarken ona sordum, "Götten yaptın mı hiç?" diye. "Hayır, yapmadım!" dedi. "Yapmak ister misin?" dedim. "Bilmem ki, acıyor diye duydum!" dedi. "Korkma acımayacak, söz!" dedim. Önce götünü yalayacaktım, onun için Beyza'yı sırt üstü yatırarak, bacaklarını açıp kendisine doğru ittirdim. Nasıl yaladığımı görmesini istedim. Bu pozisyonda göt deliği iyice meydana çıkmıştı. Bir elimle amıyla oynarken, göt deliğini yalamaya başladım. Beyza acayip zevk alıyor gibi görünüyordu.
Götünü bir süre yaladıktan sonra, Beyza'nın pozisyonunu hiç bozmadan, yatağın başucundaki komodinine uzandım. Orda makyaj ve vücut bakım malzemeleri vardı, nemlendirici losyonu kaptım ve losyonu göt deliğine yedirmeye başladım. Biraz da yarağımın başına sürdükten sonra yarrağımı göt deliğine dayadım. Azıcık bastırmamla birlikte yarrağımın başı rahatça götüne girdi. Beyza'nın yüzü ekşiyince durdum ve "Acıdı mı?" diye sordum. "Biraz acıdı!" dedi. "Dayanamayacaksan vaz geçelim istersen?" dedim. "Hayır, devam et! Okuldaki kızlar alışınca çok zevk verdiğini söylüyor! O orspular alıyorsa ben de alırım!" dedi. "Peki!" dedim ve sertçe bastırarak kökünü buldum. Ama o anda Beyza'dan öyle bir çığlık çıktı ki, hemen elimi ağzına kapamak zorunda kaldım.
Elimle ağzını kapadığım Beyza'nın kocaman açılmış gözlerine bakarak götüne sertçe pompalıyordum. Beyza ısırınca elimi çektim, çekmemle birlikte de hayatımda hiç bir kızdan kadından yemediğim küfürleri yedim. "Amına koyduğumun ibnesi! Orospu çocuğu! Piç kurusu! Yavşak! Götveren!..." diye, bildiği tüm küfür repertuarını sıralıyordu. Birden tepem öyle bir attı ki, Beyza'nın saçını elime doladığım gibi asılarak, "Sus anasını siktiğimin orospusu!" dedim. Hem saçını çekiyordum, hem de götüne sert sert pompalıyordum. Tutturduğum tempoyla Beyza'nın götünü sikerken, klitorisiyle de oynuyordum. Çığlıklar, iniltiler, ahlamalar, ohlamalar, küfürler ve Beyza'nın orgazmları birbirine karışmıştı.
Yarım saat içinden çıkmadan götünü siktim ve boşalacağımı anlayınca götünden çıktım ve Beyza'nın baş ucuna doğru kayarak, yüzüne boşaldım. Yarağımdan çıkan son damla dölden sonra kendimi yatağa attım. Yorulmuştum. Beyza da bitmişti.
Biraz dinlenip, nefes alıp vermesi düzelince, Beyza yüzündeki dölleri parmağıyla sıyırıp ağzına götürüp yalamaya başladı. Parmağındaki dölü her yaladıktan sonra, "Mmmmmh!" diyor ve sırıtıyordu. Herhalde götünün acısı geçmiş olmalıydı, "Ne sırıtıyorsun yine, hoşuna gitti galiba?" dediğimde, "Hiç böylesine güzel orgazm olmamıştım! Bu zamana kadar sikiştiklerimin içinde en iyisi sendin. Harika sikiyorsun! Hem yarrağın büyük, hem de erken boşalmıyorsun!" gibi sözler söyleyerek beni övüyordu.
İkimiz de terden yapış yapıştık. Beyza'yı elinden tutup kaldırdım, banyoya götürdüm, birlikte duş aldık. Banyodan çıkınca biraz çıplak oturduk, öpüştük, elleştik. Herşey okadar güzel ve zevkliydi ki, hiç eve gidesim gelmiyordu. Gerçi vakit daha öğlendi ve annesi babası düğündeydi, ama ne olur ne olmaz, erkenden gelecekleri falan tutabilirdi. O şekilde yakalanırsak hiç iyi olmazdı. Onun için giyinip, istemeye istemeye evime gittim. Halen yorgunluk hissettiğim için, hemen kendimi yatağıma atarak güzel bir uyku çektim.
Gece saat 21:00 gibi kalktım. Lavaboda yüzümü yıkarken kapı çaldı...
[Emre]
200 notes · View notes
yakazakalb · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Bir umre yolculuğunun daha sonuna geldik sevgili kendim. Seneye ne yaparız nereye gideriz. Yolumuz bir daha buralara düşer mi bilemeyiz. -inşallah düşer- hakkı ile üzerimize düşeni yaptık mı o da meçhul. O yüzden her ders sonu yaptığım duayı buraya iliştireyim:
Ya Rab! Kusurumuzu affet. Bizleri kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizleri emanetinde emin kıl.
Amin.
40 notes · View notes
fikret-i · 1 year
Text
Maddi ve manevi anlamda iç açıcı olmayan çocukluk dönemi geçirdim. Gerçi gençlik dönemimin de pek sağlıklı bir dönem olduğu da söylenemez. Doksanlı yılların ortası, ilkokul yıllarımdı. Cadde üstünde kıraathane tarzında çay ocağımız vardı. Dükkânın kazancı iyi, işler yolundaydı. İşyeri amcamın, işletmesi babama aitti. Seçim senesiydi. Amcamla babam farklı siyasi görüştelerdi. Eskiden beri öyleydi ama bu sefer amcam, kendisinin dediği yönde oy vermesi noktasında çok ısrarcı oldu. Seçim oldu. Babamın oy verdiği kişi belediye başkanı oldu. Amcam ve çocukları bu durumu hazmedemedi iş yerinin boşaltılmasını istediler. Babam, bunun üzerine bir üst sokakta satılık olan arsayı aldı, büyükçe bir iş yeri yaptırdı. Kıraathaneyi buraya açtı. Tabi bu inşaat sürecinde çok zorlandı. Borçlandı. Kıraathane de beklenilen kazancın yarısını dahi kazandırmadı. Borçları ödemeye gücü yetemeyecek duruma geldi. İnşaat malzemelerini aldığı esnaf, ödeme tarihinde anlaşmalarına rağmen çok zam geliyor diye babamın borcunu faizlendirmek istedi. Borcuna karşılık faiz uygulamamak için babamın kiralayarak ticaret için diktiği yaklaşık yedi yüz kök kadar kavak ağacı vardı. Onu istedi. Birkaç seneye büyüdüklerinde yüklüce getirisi olacak o ağaçları babam vermek zorunda kaldı. Annemin öyle zoruna gitmişti ki. Ağlayıp duruyor, babama kızıyordu. Bu esnaf sadece bize değil birçok kişiye aynı gaddar yöntemi uyguluyordu. Çok sürmedi birkaç ay sonra bir trafik kazasında paramparça olarak can verdi. Ne diyelim. Azap çok zor. Ohh diyemiyor insan, Allah taksiratını affetsin. Bu esnaf evliydi çocuğu yoktu. Serveti, kardeşlerine yarısı da borç defterleriyle birlikte karısına kaldı. Adam öldü. Ödemeyi biraz daha geciktirebiliriz ümidindeyken. Kadın, ödeme günü kardeşleriyle kapımıza dayandı. Babam borcun bir kısmını daha ödeyememişti. Kadına, kardeşlerine biraz daha süre vermeleri noktasında talebini ne dediyse kabul ettiremedi. Elimde bir şey kalmadı, evde televizyon, buzdolabı var değerli olarak isterseniz onları alın dedi. Merhamete gelirler diye beklerken tamam deyip televizyonu ve dolabı sırtlayıp götürdüler. Yaşadığımız kâbusu izah edemem. Evde ablalarımın ve benim akşamları izleyerek eğlenip vakit geçirdiğimiz televizyonumuz gitmişti. Annemin eli ayağı sayılacak buzdolabımız gitmişti. Oracıkta hepimiz çöküverdik. Babam dirayetli durmaya gayret ediyor, yenisini, daha iyisini alacağım diye bizlere teselli vermeye çalışıyordu. Akrabalarımız, tanıdıklarımız mı? Ne demişler: “Düşmeye gör.” ‘Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini, akrabanın akrabaya kimse bilmez nettiğini’ diye söz var ya! Herkes sen iyiysen iyi, sen güzelsen güzel. Kıraathanede işler yolunda gitmeyince babam, iş yerini başkalarına kiraladı. Onlar da düzgün kira vermedi zaten. Borçları ödemek için ailecek sonbaharlarda Çukurova’ya pamuk toplamaya, kışları Kıbrıs’a fidan dikimi ve portakal işlerine, ilkbaharlarda Maraşaltı dediğimiz Narlı Ovasına çapa yapmaya. Benim üniversite yıllarıma kadar gidip geldik. İşler düzeldi ama. Bize kocaman kâbus dolu hatıralar bıraktı. Çok şükür sıhhatimiz yerinde, işler yolunda artık. O iş yeri eve çevrildi. Üst katını da tayinim memleketime çıktığı sene kendim daire yaptırdım orada oturuyorum şimdi. Arada hatıralarım canlanıyor, duygusallaşıyorum. O yılları düşünüp şimdiki halime de baktıkça çok çok şükrediyorum. Kader cihetiyle olması gerekiyordu, yaşamamız gerekiyordu o zorlukları. Bize çok şeyler kattı o zorlu günler. Hastalıkların, vücudu daha büyük illetlere karşı idmanlaştırdığı gibi bu zorluklar da bizi pişirdi. Ben mesela o zorluklar olmasaydı okumayacaktım. Faizin f sine, borcun b sine yaklaşmaktan korkuyorum. Ablalarımın da durumları iyi, onlar da iktisadı öğrendiler bir nevi. Anne babam da sağ ve sıhhatliler, kendi evleri, emekli gelirleri de var. Yaşayış itibariyle zor yıllar geçirsek de netice itibariyle güzel meyveler bıraktı o zorluklar elhamdülillah. Hülasa: İnşirâh Suresi 5. ve 6. Ayetlerinde belirtildiği gibi. Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var.
Tumblr media
66 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 1 year
Text
Sana diyecek hiç bir şeyim yok artık. Ne kadar saçma değil mi? Oysa ben seni anlatacak kelime bulamazken şimdi ağzımı açıp hiç bir şey diyemiyorum. Sanki sana satırlar yazan, her bir satını gözyaşlarıyla silen ben değilmişim gibi. Eskiden seni görünce hissederdim bir kalbim olduğunu. Şimdi görsem kilim kıpırdamayacak haldeyim. Bir insanı kendinden nefret ettirmek nasıl bir duygu? Peki seni seven insanı kendinden nefret ettirecek kadar kötü olmak. Ya ben sana ölürüm derken şaka yapmıyordum. Ama şimdi karşımda can versen arkama bakmadan giderim. Öyle bitirmişim bendeki seni. Öyle soğumuş bir zamanlar bahar çiçekleri açan kalbim. Kendini berbat hissediyorsun değil mi? Yaktı mı canını sözlerim? Dokundu mu olmayan kalbine? Bir ürperti geldi mi içine? Dedin mi "Ben ne yaptım?" diye. Olmadı mı? Şaşırmadım senin kadar kalpsiz birinden başka ne beklenir ki? Gülüp arkanı döndün, gidiyorsun bir gün sana gelmek için adım saydığım yollardan. Ah kalpsiz kadın Bir kere ciğerin yansın. Bir kere kahrol sende benim gibi. Yüzüme bakacak yüzün olmasın. Sana beddua etmeyeceğim, sen onu bile hak etmiyorsun artık. Ne garip ya bir zamanlar her gece dua ederdim Rabbim seni kaderime yazsın diye. Demek ki vazgeçmek böyle bir şeymiş, insan dualarını bile tövbe ederek hatırlıyormuş. Sitemim sana da değil yanlış anlama. Sitemim taş kalbine ama en çok ta kendime. Ben fazla aşık olmuşum sana, Fazlaca katmışım kendime. Sen oluşuma lanet ediyorum bu gün. Taş kalbinin içinde bir yerlerde olmak için çabaladığım günlere lanet ediyorum. Şu son 7 seneye tanet ediyorum. işte şimdi git kalbim. Seni azad ediyorum..😢😢😢
Tumblr media
61 notes · View notes
yantekerlek · 1 month
Note
Yantee geçenlerde bu Reyhan postunu gördüm ayy bende hemen bi yapayım annem bahçeden çıkarsın da dedim,o kadar güzel detay vermişsin ki evdeki reyhanları top top sana yollayasım geldii,neyse ben de elhamdülillah dün yaptım 3 5 şişe çıktı(kendi bahçenden olunca ölçüsü kaçıyormuş sanırım:) Vee Reyhan şerbetini yeterince abartmıyor oluşumuza da kızıyorum bugün misafirler geldi ikram ettim ohh ferah ferah dediler ama 30 yaş altına asla içiremiyorum tadı ve kokusu çok garip diye,üzüyorlar 💔
Kamu spotu:Reyhan şerbetini abartalımm biraz
...kendi bahçenden olunca...
...kendi bahçenden olunca...
...kendi bahçenden olunca...
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
maşallah ne güzel ya. maşallah. bunu ben de yazacağım birkaç seneye at fava bekleme ne bekliyorsun yani. beklemekle ömür mü geçer ya.
bu arada 30 yaş altı arkadaşlar alınmasın da neyin kıymetini biliyorlar ki reyhan şerbetinin kıymetini bilecekler. benim şerbet yeni bitti. uzaklara taşınan çok yakın komşumuz ayşe abla geldi. verdim minik bir bardak. dudaklarını değdirdi. korkma korkma dedim. kokla kokla dedim. bardaktan minik bir yudum alma cesaretini gösterdi. içti içti içti. güzelmiş dedi ferahladı. güzel tabii dedim. kahvaltıda biraz daha getiriyim mi ister misin dedim isterim dedi :) içti. bunlar güzel şeyler. şerbetler, hoşaflar, kompostolar. dünya nimetinin hakkını verme çalışmaları bunlar. düşünsenize bir otu demlediniz ve ikram ettiniz ahrette ferahlattığınız insanlar karşınızda el ediyor göz ediyor. meğer salih amelden sayılmış. vay babağn gemüğüne bu da mı? evet bu da. mesela ben size ahrette göz kırpıyormuşum niçin top top reyhan gönderme niyetiniz için. diyormuşsunuz ki vay babağn gemüğüne göndermediğim halde mi? evet göndermediğiniz halde :)) yaaa işte öyle. afiyet rahmet olsun hepimize.
12 notes · View notes
Text
Bu arada eylül başından itibaren bir evimiz yok... şu an kaldığımız ev başkasına kiraya verilmiş bile... seneye nerde (ülke olarak) yaşayacağımız bile belli değil... amaa çok da şey yapmamak lazım ya
7 notes · View notes
filyokusu · 1 year
Text
bugün bana çalıştığım yerdeki şef ne okuduğumu sorup morali bozuldu. yanlış meslekler seçiyorsunuz ya diye sitem etti. atanamayacaksınız öğretmenler hep böyle. ben atanıcam seneye atanınca haber ederim size dedim bi anda. bunu nasıl bi özgüvenle söyledim bilmiyorum ama insanların kendi hayatları dışında her hayat hakkında konuşma hakkı olduklarını düşünmesi, insanın umutlarını kırmaya çalışması çok yakışıksız ya. ben orada çalışıp okul harçlığı yapıyorum yanlışı doğrusu benim. allahım sen bu kırgınlıkların da önündesin.
30 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 5 months
Note
Kız mısın erkek misin ona göre abla ya da abi slsğelfğf
Herneyse çeviri için teşekkürler ve yan mangaların devam bölümleri gelmiyor mu?
Ve bütün çevirileri tek başına mı yapıyorsun?
Kızım.
Evet, şu anda tek kişiyim.
Yan mangalar konusuna gelince aslında çevirileri çok kısa vaktimi alıyor fakat bilgisayarım bu sene iyice sorun çıkarmaya başladı. Yeni bilgisayarı alabilirsem seneye almayı planlıyorum. Elimdeki sürekli donduğu ve kullandığım programı kaldırmadığı için artık çok istekli davranmıyorum açıkçası. Yine de herhangi bir şeyi bırakmadım, sadece aşırı yavaş ilerliyorum. Yan mangalardan şu anki önceliğim 15 Yaş. Zaten 4-5 bölüm sonra çevirisi tamamlanmış olacak.
17 notes · View notes
Text
SİZDEN GELENLER.....
Merhaba adım Kenan. Azeriyim Baküde yaşıyorum. Sizlere teyzemle yaşadığım ilişkimi anlatmak istiyorum. Tükçem çok iyi değil o yüzden yazarken hata yaparsam kusura bakmayın. Çok uzatçadan hikayeme geçmek istiyorum. Ben 22 yaşlndayım üniverste son sınıftayım. 177 boyundayım. Esmer yakışıklı sayılacak bir tipim. Geçen seneye kadar boksla uğraşıyordum ama şimdi blraktım. Ben kendimi bildim bileli büyük teyzeme aşığım. Hayayımda ilk kez çıplak gördüyüm kadın teyzemdir. O zamanlar 12 yaşındaydım. O günden sonra 31 çekerken hayellerimi süsleyen tek kadın teyzemdi. Teyzemin ismi Şahane 46 yaşında ama vücudu yaşına rağmen çok diridir. Teyzem 163 - 165 boylarında hafif kilolu balık etli yani büyük göğüsleri büyük yuvarlak kalçaları beyaz tenli sarışın bir kadın. Türbanlı olmasına rağmen çok bakımlı bir kadın. Teyzem 16 yaşında enişteme severek kaçmış genç yaşta anne olmuş. 2 çocuğu var bir kız bir erkek oğlu da kızı da evli. Eniştemle babam rusyada ticaretle uğraşıyor. Maddi durumumuz qayet iyidir. Teyzemin oğlu da evlenip rusyaya yaerleşti. Teyzemse Baküde bizimle aynı semtte yaşıyor. Babamla eniştem değişimli olarak rusyaya gidip geliyordu son 4 senedir eniştem nerdeyse hiç gelmiyor. Eniştem genç bir rus kadınla beraber yaşıyor teyzemde bunu biliyor o yüzden konuşmuyorlar.
Teyzem beni çok sever bende onu çok severim. Sık sık ziyaretine gider bir ihtiyacı varsa hemen hall ederdim. Tabii esas maksadım teyzemi görmek ona yakın olmak beraber vakit geçirmekti. Teyzem tesettürlü olsa da evde çok rahat giyinen bir kadındır. Bana istemeden de olsa frikikler verirdi bende banyoda onun iç çamaşırlarını koklayarak 31 çekerdim. Artık 19 yaşıma gelmiştim bir sürü kız arkadaşım olmuştu. Zaten şimdi paran varsa yakışıklı olmasanda kız arkadaşı bulmak çok kolaydır. Bir sürü kızla sevişmeme rağmen teyzemi aklımdan çıkaramıyordum. Bir gün teyzem beni aradı komşuda hırsızlık olduğunu o yüzden korktuğunu bir kaş gün onlarda kalmamı istedi. Bende seve seve kabul ettim. Zaten uzun zamandır plan yapıyordum teyzeme azdırıcı ilaç verip onunla olmak ya da ilaçla uyutup sikmeyi kafama koymuştum. Ben hemen ilaçları alıp akşam teyzemlere gittim. Yemek falan derken akşam oldu. Teyzem banyoya duş almak için girince bende teyzemin her akşam yatmadan önce içtiği özel zayıflama çayının içine ilaç attım. Heyecandan elim ayağım titriyordu. Teyzem banyodan çıktıktan sonra zayıflama çayını mutfaktan alıp içti sonra salona geldi üzerinde dizlerine kadar olan beyaz bornozu vardı. Teyzem bana " Kenanım senin odanı hazırladım isyediğin zaman yatarsın ben artık yatmaya gidiyorum" deyip odasına gitti.
Teyzem odasına gittikten yaklaşık 15 dk sonra uyumuşmu diye konteol etmeye gittim kapıyı yavaşca aralayıp içeri baktım. Teyzem üzerinde bornozuyla yatakta sırt üstü uyuya kalmıştı. Yanına gidip bir kaç kez dürttüm ama teyzem uyanmadı ölü gibi yatıyortu. Hayatımda bu kadar heyecanlanmamıştım. Yıllardır hayalini kurduğum kadın şimdi yatakta başına geleceklerden habersiz uyuyordu. Odanın ışıklarlnı kapatıp gece lambalarınl yaktım. Teyzemin bornozunun yakasını açınca teyzemin o mükemmel vücudu gpzlerimin önündeydi. İç çamaşırı bile giymemişti. Teni bem beyazdı. Etli amı çok güzel görünüyordu. Hafif kıllıydı amı ama o kılları bile bana çok seksi geliyordu. Ben hemen şortumu ve tişörtümü bir çırpıda soyundum. Sikim zaten çoktan kalkmıştı bile. ( bu arada benim alet 17 sm ama çok kalındır) teyzemin memelerini deli gibi emmeye başladım bir yandan da ellerimle vücudunu okşuyordum. Sonra yavaş yavaş öperek göbeğine ordanda bacak arasına indim. Bacaklarını iki yana ayırıp o muhteşem amını kokladım önce. Harika kokusu vardı amının. Dilimle etli amını yalıyordum. Müthiş zevk alıyordum. Nerdeyse 10 dk yaladım teyzemin amını. Amından sular akmaya başlamıştı. Sonra Bacaklarının arasında yerimi aldım ve sikimi tek seferde köküne kadar amına soktum. Amı sırıl sıklamdı. Öyle müthiş tahrik olmuştum ki teyzemin uyanması artık umrumda bile değildi. Amına hızlı hızlı girip çıkıyordum. Teyzemin yüz ifadesi her içine girip çıktığımda değişiyordu. Çok geçmeden müthiş bir boşalma yaşadım. Teyzemin amına boşaldım. Üzerine yığılıp öylece kaldım. Hayatımda hiç bu kadar çok geldiğimi hatırlamıyorum. O gece teyzemi 3 kere daha siktim.
Sabah teyzem ne tepki vericek diye düşünürken teyzem qayet mutlu bir şekilde beni uyandırmaya geldi hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu. Nasıl olurdu? Gece tam 4 kere içine boşalmıştım bunu uyanınca anlamaması mümkün değildi. Teyzemin böyle davranması bana daha çok cesaret verdi. Bütün gün teyzem evde ince omuz askılı siyah dizlerine kadar olan elbisesiyle sanki bana frikik veriyordu gibime geldi. Sehpahaya meyve tabağı bırakırken eğilince göğüsleri elbisesinden taşacaktı nerdeyse. Ben göğüslerine bakarken bir an göz göze geldik. Teyzem gülümseyip doğruldu ve çok rahat bir şekilde davranmaya başladı. Ben bu sefer azdırıcı ilacı içirdim teyzeme. Gece olunca kendi odamda çırıl çıplak soyunup teyzemin odasına gottim. Kapı aralıktı bilerek açık bıraktığından emindim. Teyzem yatakta yan yatmıştı. üzerinde siyah mini geceliyi vardı iç çamaşırı giymemişti o muhtrşem kalçaları aklımı başımdan aldı adeta. Hemen arkasına geçip götünü öpmeye başladım. Göt deliğini yalıyor amınl parmaklıyordum. Teyzem kısık sesle inlemeye başladı. Artık teyzeminde iatediğine emindim teyzemi sırt üstü döndürdüm bacaklarlnın arasına geçtim sikimi amına sokunca teyzem gözlerini açtı bir kaç saniye bakıştık sonra dudaklarımız birleşti deli gibi öpüşüyorduk. Teyzemin amına her girdiğimde teyzem tırnaklarınl sırtıma geçiriyor sanki daha hızlı yap diyordu. Hiç konuşmadan sevişiyorduk. Bir az sonra geliyorum teyze dedim teyzem de sadece çok kısık sesle ağzıma boşal dedi. İçinden çıkıp simimi ağzına verdim ve ağzına boşaldım. Teyzem döllerimi yuttu. O gece teyzemle sabaha kadar defalarca seviştim. Ö günden bu yana teyzemle ilişkimiz devam ediyor. İkimizde çok mutliyuz. Yaptıöımız çok yalnış evet ama umrumda bile değil bu.
187 notes · View notes
zencefil · 6 months
Text
baba faktörüm çok mükemmelliyetçidir, kendisi de öyleymiş gibi yapar ve anne faktörüm de aşırı eleştirmendir. iyi ya da kötü. hatta bir süredir bunun üstüne makaleler okuyarak kendimi daha az nasıl yara alır ve bu konuda eğitilebilirim şeklinde geliştirmeye çalışıyorum ÇÜNKÜ kendimi bilmeye başladığımdan son 2 seneye kadar insanları kırıp döktüm ve pek çok eğitilmemiş huy edindim... YANİ Bİ’ ZİNCİRİN KIRILMA HİKAYESİ
5 notes · View notes
bintisham · 1 year
Text
Zilhicce’yi İhya Etmek
Oruç, Salih Amel ve Zikir Günleri
10 Günde Hatırlanacak 10 Tavsiye
1. Müfessirlerin çoğunluğu, Fecr sûresinin 2. âyetinde “on geceye yemin olsun” ifadesinde üzerine yemin edilen on gecenin zilhicce ayının ilk on gecesi olduğu görüşündedir. Abdullah İbn Abbas ve İmam Şâfiî (Radiyallahu Anhuma) “Bilinen günlerde Allah’ın ismini zikretsinler” âyetinde geçen (Hac 22/28) “bilinen günler” ifadesini zilhiccenin ilk on günü şeklinde yorumlamışlardır.
“Yemin olsun fecr’e (şafak vaktine)!
Ve on geceye!
Hem çifte ve teke!
Ve geçip giderken, geceye!
Bunda bir akıl sahibi için (ibret alınacak) bir yemin (bu yemine lâyık hakikatler) vardır, değil mi?” (Fecr, 1-5)
Zilhicce'nin ilk yarısındaki günler, yüce Allah katında değerli günler arasındadır. Fecr Sûresi’nde, “On geceye yemin olsun ki...” (Fecr, 89/2) diye üzerine yemin edilen Zilhicce ayının ilk on günü müminler için müjdeler taşıyan mübarek bir zamandır.
2. Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Sâlih amelin Allah’a en sevimli geldiği günler zilhiccenin ilk on günüdür.” (İbn Mâce, Sıyam, 39; Ebû Davud, Savm, 61)
3. Bu ayda Tesbih: Sübhanallah, Tahmid: Elhamdülillah, Tehlil: Lâ ilâhe illallah, Tekbir: Allahü ekber, gibi zikirleri, salavat ve duaları bolca yapmalı, Kur’an’ı anlamaya çalışarak okumalı, ilmî faaliyetlere devam etmeli.
"Duanın faziletlisi, arefe günü yapılanıdır." (Muvatta, Hacc 246)
4. Zilhicce ayının ilk on gününün fazileti çok büyüktür. Allah-u Teâlâ katında yılın en faziletli günleridir. Bu günlerde yapılan salih amel, Allah-u Teâlâ’ya en sevimli gelen ameldir. Bu günlerde bol bol salih amellerde bulunmak müstehaptır.
a) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kendisinde salih amel işlenen günlerin Allah’a en sevimlisi bu günler yani (Zilhicce’nin ilk) on günüdür.”
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Allah’ın yolunda yapılan cihad da mı (o günler kadar sevimli) değildir? diye sordular.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Evet, Allah’ın yolunda yapılan cihad da! Ancak canı ve malı ile cihada çıkıp da onlardan hiçbir şeyi geri döndürmeyen (yani şehid olan) hariçtir.” (Ebu Davud 2438, Buhari 928, Tirmizi 754, İbni Mace 1727, Tergib ve Terhib 3/20, Beyhaki, Taberani, Bezzar, Ebu Ya’la, İbni Hibban)
b) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Dünya günlerinin en faziletlisi Zilhicce’nin ilk on günüdür…” (Tergib ve Terhib 3/22, İbni Hibban)
c) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in eşlerinden bazısından rivayet edildiğine göre:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zilhicce’nin dokuz günü, Aşure günü, her aydan üç gün ve ayın ilk Pazartesi ve Perşembesi oruç tutardı.” (Ebu Davud 2437, Nesei 2410)
5) Bu ayın dokuzuncu günü olan “arefe” sene içindeki günlerin en faziletlisidir. Bu günlerde ve özellikle de Arefe gününde oruç tutulmalıdır. Ama bu oruç, hac görevini yerine getiren için geçerli değildir! Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hacda iken Arefe günü oruç tutmamıştır! Bilindiği gibi Arefe günü orucunun fazileti oldukça büyüktür.
Ebu Katâde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e Arefe günü oruç tutmak hakkında sorulunca, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Arefe günü tutulacak orucun önceki ve sonraki senenin günahlarına kefaret olacağını Allah’tan ümit ediyorum.” [Tirmizî, Savm, 46 (749); İbn Mâce, Sıyâm, 40] Ebu Katâde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Allah’ın, Arefe günü tutulan orucun, ondan önceki seneye ve ondan sonraki seneye kefaret etmesini umarım.” (İbni Mace 1730, Müslim 1162/197, Ebu Davud 2425, 2426, Beyhaki 4/286, 293, 300, Ahmed 5/297, Albânî İrva 952)
Said bin Cübeyr (Radiyallahu Anh) Zilhicce ayı’nın ilk on günü girdiğinde çok ibadet etmeye çalışır, hatta neredeyse ona güç yetiremez olurdu. (Terğib ve Terhib 3/20, Beyhaki)
6) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu günlerde kurban kesmek isteyenin, kurbanını kesinceye kadar vücudundaki kıllarından ve tırnaklarından hiçbir şey almamasını va’zetmiştir. Yani kurban kesecek kişi, Kurban Bayramı’na 10 gün kala vücut temizliğini yapar ve kurbanını kesene kadar vücudundan hiçbir şeyi kesmez!
Said bin Müseyyeb (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
Ümmü Seleme (Radiyallahu Anha)’yı işittim şöyle diyordu:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim şöyle buyuruyordu:
“Herhangi birinizin keseceği kurbanlık hayvanı varken Zilhicce Ayının hilali görülürse artık o kimse kurbanını kesene kadar vücudundaki kıllardan, saçından ve tırnaklarından hiçbir şeyi almasın!” (Müslim 1977/42, Nesei 4373, 4376, İbni Mace 3149, 3150, Beyhaki 9/266, Ahmed 26536)
7) Unutulan sünnetleri ihya etmekte çok büyük sevap mevcuttur. Zira zilhicce ibadetleri unutulmaya yüz tutmuştur. Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Benden sonra unutulan sünnetlerden bir sünneti kim ihya ederse, sünneti işleyenlerin ecri kadar o kişiye verilir ve onların sevaplarından bir şey eksilmez.” (Tirmizi 7/443)
8) Müslim sahihinde Aişe Radiyallahu anha’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle demiştir: “Arefe gününde ateşten azad edildiği kul kadar başka bir gün yoktur, Yüce Allah o gün kullarıyla meleklerin önünde övünür ve şöyle der: bunlar ne istediler?”
9) İbn Ömer Radiyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle dedi: “Yüce Allah Arefe akşamı meleklerin önünde kullarıyla övünür ve şöyle der: Bakınız kullarım saçları dağınık ve tozlu bir şekilde geldiler.” (İmam Ahmed, Elbani sahih demiştir.)
10) Arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar teşrik tekbiri getirmek.
Abdullah ibni Ömer ve Ebu Hureyre (Radiyallahu Anhum) bu on gün içinde çarşıya giderler, yüksek sesle tekbir getirirlerdi. Onları işiten insanlar da onlara uyarak yüksek sesle tekbir getirirlerdi. (Buhari 926, Begavi, Beyhaki)
Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) Arefe günü sabah namazından sonra teşrik günlerinin son günü ikindi namazına kadar tekbir getirirdi. Son günün ikindi namazının akabinde de yine tekbir getirirdi.” (İbni Ebi Şeybe 2/72/1, Beyhaki 3/314, Albânî İrva 3/125)
Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) o günlerde yani Mina günleri olan teşrik günlerinde namazların arkasında, yatağının üzerinde, çadırında, oturduğu yerde ve yürüdüğü yerde (yani aklına geldikçe) o günlerin hepsinde tekbir getirirdi. (Buhari 928, 929, İbni Münzir)
Kadınlarda teşrik gecelerinde mescitte, erkeklerle beraber tekbir getirirler. (Buhari 928, 929, İbni Ebi’d-Dünya Kitabu’l-Îyd)
Teşrik tekbirleri şöyledir:
“Allah-u Ekber Allah-u Ekber La İlahe İllallahu Vallahu Ekber Allah-u Ekber ve Lillahilhamd”
15 notes · View notes
cuy-i-ruh · 4 months
Text
eveeeet ☺️ elhamdülillah bu dönemi de alnımızın akıyla bitirdik ohh. sdsdsdd canım hocam ya belagat konusunda çok geriliyorduk ama ezberlediğimiz bildiğimiz ayetlerden geldi hep sorular çok şükür. ehehe 100 aldım 😂🙈 akşam 21.30da da öğrencilerle son bi toplantı yapıp dönemi kapatıyorum inşallah.
tecvid derslerim ve meal alma/verme devam edecek tabi. ama derslere 3 ay mola. seneye hocamız da uygun görürse nahiv 4 vereceğim. Hala rüya gibi geliyor. Her ağır sınavla beraber bir de nimet veriyor hep Rabbim. gerçekten şükrünü eda edebilenlerden eyle beni de Allah'ım.
sınava 10 dk kala yemek yerken komşu teyze geldi, perdeyi takamamışlar kıyamam. sınavım bitince gelirim dedim. sınavdan sonra ona gittim geldim. yalnız güney cephe fena sıcakmış. benim taraf serin geldi ordan sonra. Bir de onun temizlik yaptığını görünce utandım. belki ben de perdeleri yıkarım 🙈
kendime bayram için sağlam bi program yapmam lazım. hazır modum yüksekken bu frekansta devam etmeli ki bunalıma girmeyeyim. aklımda kitap okumak, suluboya yapmak, deniz kenarına gitmek, meal çalışmak filan var. ruhuma iyi gelecek şeyler yapmam lazım.
Yarın ortodonti randevum var. epey ilerleme oldu. umarım daha da hızlandıracak bişeyler yapar bu sefer. artık düzeldiğini görmek istiyorum. bayramdan sonra da dermatolojiye randevu almam lazım.onun da 2. ayı bitiyor. böyle bakınca aslında kendime dair güzel şeyler oluyor. kendime kıymet vermenin hafifliğini tadıyorum. uy canım kendim (: meğer ben de varmışım bu hayatta. kendime kıymet vermem bencillik değil ihtiyaçmış. geç de olsa anlıyorum.
iyi akşamlar dünya..
daha az sıcak günlere ve gün batımlarına 💙
4 notes · View notes