Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Yalnızlık Üzerine..
"Hiç bir şey kalıcı değildir, ölüm bile" demişti Imaginarium'da Tony.. "Geceyi gunduzden daha cok sevenler ya yalnizliklarini, ya da karanlik yanlarini arayanlardir.. " dedim ben de dün.. Böyle düşündüm.. Çünkü gündüz kalabalıktır hep, sana kendinle başbaşa kalma fırsatını vermez, bu yüzdendir ki uykusuzluk problemi yaşar kendisiyle hesaplaşması gereken insanlar, bu yüzden yastığa başlarını koydukları an uyuyamazlar.. Yalnızlık, göründüğü kadar basit olmamakla birlikte, zor da değildir.. Hatta bazen gereklidir.. Kafanın içinde dönüp durduğun bütün o labirentlerin çıkışını bulmak yalnızlıkla mümkün kılınabilir bazen ve zaten yalnızlık görünmez bir ayna değil midir ? Kimsenin görmediği yüzünü sana gösteren.. Kendinden kaçamadığın anlarda, kendinin tek sırdaşı kendin olduğunda, yanında yalnızlığından başkasını istemezsin.. Bu bağlamda ihtiyaçtır yalnızlık.. Tüm suskunluğuna yüklediğin anlamların kimse tarafından bilinmeyecek olması, beynin tüm mahreminin yalnızlığa devredilmesi, kimi zaman zor ama güzel bir süreçtir.. Zor olan kalabalığa karışmaktır bazen, kalabalık düşünmene fırsat vermez, hata üzerine hata yaptığın zamanlar, kalabalıkların ortasında yalnız hissedersin, oysa tüm bunların sebebi,yalnız kaldığını sanıp, yalnız kalamamış olmandır.. Herşeyden önemlisi, herşey ve herkes değişir, geriye yalnızlık kalır, bu yüzden ondan şikayet etmek yerine ona alışmak, zamanı gerçekten ilaç olarak kullabilmektir, bir gün yalnız kalacağın gerçeğiyle yüzleşmek alacağın darbeleri hafifletecektir..
0 notes
Text
Sen anlayınca..
Sen kaybettiğini anladığında ben çoktan gitmiş olacağım, masadan kağıtlar toplanmış, son el oynanmış ve herşey nihayet bulmuş olacak benim için, senin içinse yeniden başlayacak, o yolları aşıp beni bulmaya karar verdiğinde, benim yaşadığım herşeyi baştan yaşaman gerekecek, işte o zaman göreceğiz benim kadar dayanıklı mısın değil misin ? Beni aradığında bulamayacaksın çünkü aradığın yerlerin hiç birinde olmayacağım, boş duvarlarda yüzümü ararken anlayacaksın, nasıl bir duygu ? Güzel değil mi ? Olmayanla konuşmak o varmış gibi her yere bakmak.. Tek tek aşman gerekecek hepsini. Sen kaybettiğini anladığında ben orada olmayacağım, başka bir hayatta, başka oyunların içinde koşturuyor olacağım, senin olmadığın. Benim tercihim olmamasına karşın senin orada bulunmadığın bir hayatta olacağım. Ve bulduğunda beni eğer başarabilirsen, karşında öylece durup bakacağım sana, eğer benim kadar hırpalanabildiysen ne ala.. Yeni hayatıma hoşgeldin deyip kucaklayacağım seni, ama yok başaramamışsan benim gibi. Arkamı dönüp geriye asla bakmayacağım.. Şimdi sıra senin.. Bakalım ne kadar dayanabileceksin ?
0 notes
Text
Hakkımda.
Ben hayatımdan insan budamayı yıllar önce öğrendim, daha çocukken, sonraları güvendim onlara tek tek, her dertlerinde yanlarında oldum, çünkü tek derdim iyi bi "insan" olabilmekti aslında. Sonra gördüm ki bu dünyaya "insan" olmak fazla.. İşte o zaman ben hayatımdan insan biçmeyi öğrendim. Eskiden herkese 3 şans verirdim, "Allah'ın hakkı 3'tür" diye, şimdi öyle kolay harcayabiliyorum ki insanları. Tek tek, gözümü bile kırpmadan, çünkü artık biliyorum, bir hatayı bir kez yapan yine yapacak. O yüzden eğer hayatımda kalmak istiyorsanız, kendinize dikkat edin, çünkü hayat bir sahne, benim hayatımsa, çıkabileceğiniz en önemli sahne, o sahnede olmak için "adam" olmak gerek, çünkü benim derdim ilkokul müsameresi izlemek değil, hayata kendi sahneme uyan bir eser sergileyebilmek.
0 notes
Text
Odun'un Basın Açıklaması.
Böylesi duygusal içten yazabilen birinin esasen dışarıya karşı bir odun olabilmesi garip değil mi ? Bana da hep garip gelmiştir, adama kendi içinde şiirler şarkılar hikayeler senfoniler yazıp, onunda seni sevdiğini bildiğin halde, onun yüzüne hiç birşeyi belli edemiyor olmak aslında, dünyadaki en sinir bozucu şeydir. Olsun seviyorum ben onu..
0 notes
Text
Odun.
Merhaba ben odun. Bana ne kadar sevdiğini anlatmaya çalışırsan çalış, hangi yolu denersen dene, ben anlamam. Sol tarafımdaki melek, daima "yok olm olur mu öyle şey sen yanlış anlamışsındır." der hep. Aleni söylesen bile anlamam, mesela gelip desen ki bana: "Çok seviyorum seni." "Ben de seni aslanım eheheh" der ensene bi şaplak patlatırım. Akabinde dötüne parmak atabilitem de mevcut. Dediğim gibi ben odunum çünkü. Yapım böyle. Seni seviyorsam çok belli ederim, ama ne sen ne başkası hadi sizi siktiret annem bile anlayamaz seni sevdiğimi. Öyle bir belli ederim ki, senden nefret ediyorum zannedebilirsin, hep yanında durur ve ağzıma geleni söylerim sana. Örneğin: "Ya o herife bile bebişim diyosun ama bana demiyosun."Dediğinde: "Senin neren bebiş amına kodum salağı." der ve önümde duran tavuk butuna saldırırım. Senin o anki yüz ifadeni görüp görmezden gelebilmem de olayın tüy dikme kısmına dahildir üstelik. Ne kadar odun olursam olayım, seni düşünmeden bir an bile geçirememem de cabası, kendi kendimi yerim sen yanımda olmayınca. "Ulan amma odunmuşum be hafız keşke şunu demeseydim çocuğa yaaa.. :( " derim. Ama seni görünce yine dönüp aynı öküzlüğü yaparım. Örneğin: "Herkes seviyo beni hehe" desen bana ve altında şu olsa, "Hadi be odunum, en çok ben seviyorum de." diye düşünerek söylemişte olsan ben sana derim ki: "Söyle bana gelsinler (ki burada gülümsersin.) de (burda tedirgin olursun) göz doktoruna götüreyim onları eheheh. (burda da hay senin ben hatun gibi dersin.) Sonra ben yalnız kaldığımda "Hay allah demeyeydim" diye kendimi yerim , bi daha yapmıcam diye kendime söz bile veririm. Lakin akabinde sen bana "Bebişim" dediğin zaman, "Ne bebişi la sikerim bebişi" diyebilirim. 2. denemende ise bu cümleyi sarfetmem hatamı anladığım için derim ki bu kez: "Ne içtin aq ? Kimle karıştırdın aq ? Mal mısın aq ?" bi de utanmadan aralarda beni anlamadığın için "Odun musun sen aq?" derim. Söyleyeyim. Sen değilsin ama ben odunum. Beni böyle bile sevdiğin için de seni çok seviyorum. Biliyorum bunu okuduğunda götün kalkacak, ben kalkmasın diye sana "Öylesine yazdım aq" diyeceğim. Sakın yeme bunu bi kez olsun odun olmayayım.

Neyse, sakın götün kalkmasın ha bak öylesine yazdım, senle ilgisi yok yani.
0 notes
Text
Elin ayağa, ayağın ele.
Elin ayağa dolanması hadisesi neler kaybettiriyor insana bir bilseniz. Şaka gibidir bu hadise, of of. Günlerce bir cümleyi düşünüp söyledikten sonra devamını getirirken içine etmekte üstüne yoktur insanın, çünkü hep şunu düşünürsün. "Sallamaz bolm.", "ya da rutine bağlar." Ya bağlamazsa ya sallamazsa ? İşte o zaman el ayağa bir sağlam dolanır ve sen ne diyeceğini bilemeden öyle bön bön bakakalırsın. O an öyle birşey deyiverirsin ki. Bütün yolları bi sağlam tıkarsın. Artık dediğin için geri dönüşü de yoktur tabi, öyle birşey dersin ki, asıl ilgisini çeken konudan tamamen uzaktır, onun destekleyicisi olan ve muhabbetin sonunu getirecek olan yan konuyla alakalıdır. Ah o el o ayağa dolaşmasa, ah acele işe şeytan gelip işemese, ne şahane olurdu.
0 notes
Text
Yazar, Çizer, Kızdırırsan Söver.
Dişilerin sövmesi hadisesine çok bozulan insanlar olduğunu biliyorum elbet. Girişi burdan yapma sebebim de özünde budur, diyeceksin ki, "manyak mısın ? niye sövüyorsun ?" Yook öyle durduk yere değil aslında. Beni sinirlendirirsen söverim, esasen tüm insanlar sinirlenince yapar bunu, yalnız kamuflaj diye bişey var, bildin mi can ? Heh işte kimisi onu iyi yapar, ben buna şahit oldum. Bunu buraya not düşüp -yazının tam kafasına evet- devam edeyim. Bir çok yere baktığında insanların profillerine "Yazar, çizer, söyler" vs. yazdığını görürsün, ben gördüm. Güldüm de bak aynen şöyle. ":D" Bende yazıyorum, çiziyorum da, lakin bunu "ehe ben yazarım ulan !" edasıyla hiç yapmadım, yapanları da takdir ediyorum da, komik geliyor kimi zaman. Onların kullandığı "söyler" kelimesinin yerine, kendimi tanımlamada "söver" kelimesini kullanmayı uygun buldum ben kamufle sevmiyorum. Yazmaya ilkokulda başladım, çizmeye de ilkokulda her hafta sınıftan bağımsız kendi dergimi çıkarırdım, yazardım, çizerdim, beğenmeyen olursa söverdim. Öyle okkalı değil salak, öküz falan derdim. İlkokuldaydım. Sonraları aşk denen zırvayı keşfettiğmde, -evet zırva çünkü ben ya doğru adamı bulamadım ya da mantığımla çok barışığım bilemiyorum- daha bi yazmaya başladım. Şiir şarkı cart curt. Sayfalarca yazdım, defterler dolusu yazdım. Bunun dışında okulda, yazlıkta yazdım. Hoş gördüğüm adamlara yazdım. Sonra gittim onlar için birşeyler yazdım. Evet. Bu huyumu keşfeden sevgili çakal arkadaşlarım için de yazdım tabi. " Lan benim kıza da karalasana bişeyler ehehe" dediler, "nasıl lan ben aşık değilim nasıl yazayım" dedim, "yaz bişeyler bolm." dediler. "Ne hissediyosun kıza anlat" dedim, anlattılar bende Johnny Depp'ten falan ilham alarak yazdım. Yazdığım şiirlerin arkadaşlarıma katkı payı ne oldu bilmiyorum ama, bana bi bok kazandırmadılar o zamanlar. -küçük rüşvetlerimi saymazsak, çikolata lan büyük bişey değil.- Sonra farkettim ki, bu durum kimyamı bozdu, birine birşeyler hissederken yazamamaya başladım, ne zaman ki hissizleştim o zaman yazdım. Hep bu arkadaşlarım yüzünden, varmış gibi düşün, şöyle düşün, böyle düşün yaz diye diye içine ettiler yazma yetimin. Birşeyleri keşfettikçe şiir yazmayı bıraktım, düz yazıdan devam ettim, çizer kısmına gelince küçükken dergi, büyüdükçe resim, en nihayetinde ne arabaları çizdim sahipleri ortada yoktular. Derken kafayı da çizdim tabi. Sonraları arz talep meselesi, sen iyi yazıyorsun diye gelenler çoğaldıkça kafam şişmeye başladı, kulvar değiştirip sövmeye başladım. -falda da oldu bu.- Baktım ki sövünce gidiyorlar kimisi küsüyor falan. "Haddi be" dedim kendi kendime, ne büyük işmiş bu. Sonuç: Yazmayı bıraktım uzun süre. Diyeceksin ki "manyak mısın ? niye anlatıyorsun bunları ?" Ben sana soruyor muyum niye okuyorsun diye ? Manyak mısın ? *Gelecek Bölüm: Kim kimdir ?
11 notes
·
View notes
Text
Diyaloglarla Yengeç Burcu
Benim içine azıcık dahil olduğum birşey gibi. ben gibi değil gibi. (oh imla hataları.) Yengeç. Yengeç Burcu: En asil duygunun insa.. ühühühüh bak yine duygulandım. Fena be. :D
Yengeç Burcu: "Uyumayı çok sever. " Nerde sever ? Niye böyleyim peki ben ? Gün görmemiş gece vampiri gibi ?
Yengeç Burcu: "İyi bir dinleyicidir." Güzin abla gibiyiz maşallah, ya bişey anlatıcam, nerdesiniz be ? şş ? "ama dinleyeni pek yoktur." Evet -.-
Yengeç Burcu: "Anaçtır." - Ah canım kedicik aç kalmış al bak süt. - meöööerr - Ne tırmalıyosun be yürü git ! "Fakat çabuk sinirlenir." :(
Yengeç burcu: "En uyumlu olduğu erkek Boğa Burcudur." Erkeklerin köküne kibrit suyu be. -.- "Lakin feministtir." Yengeç Burcu: "Romantiktir." - Bebeğim bu gece harika bir dans gösterisi için iki biletimiz var ! - he iyi sen git ben maç izlicem. "Odundur, odun." Tabi olm, maç izlicem ben adam gitsin dans izlesin nabiim yani ? Şampiyonlar ligi finalini mi kaçıriim ? "Yok adamı kaçır." Sussana sen be ! Yengeç Burcu: "Paylaşmayı sever." - hah bizim dizi var gel izleyelim. bak al ıvır zıvır falan da var. - ayy şu adama bayılıyorum yaa benim o benim ya. - kalk git be evinde izle ! manyak mıdır nedir ? *içinden* benim o benim benim benim £@#£#>#£$#$#½½! "Ama herşeyi değil."
44 notes
·
View notes
Text
Öyle bir yerinde ..
Eğer yarım kalırsa bir hikaye ne sonunu bulabilirsin, ne de başını hatırlayabilirsin. Öyle acaip bir yerinde bırakıp gittin ki beni hikayenin, ne sonunu bulabiliyorum şimdi, ne de başını hatırlayabiliyorum. Hangi zamandı saat kaçtı, nereden başlamıştı, heyecanlı mıydı, yoksa dramatik miydi, gülmüş müydük hiç birlikte, kaç kez ağlamıştık birbirimizin omzunda.. Hatırlayamıyorum. Çünkü öyle garip bir yerinde bıraktın ki beni hikayenin artık içinden çıkamıyorum. Tam ortada durmak öylece, bomboş, bir sokağın ortasında kalakalmak. Ellerin iki yana düşmüş ve betimlemesi bile yapılamayacak kadar çaresiz olmak. Orada öylece, kimsesiz gibi, sanki hayat üzerinden fırtına etkisiyle geçip gitmiş gibi. Sanki tüm hafızan silinmiş gibi orada öylece yalnız.. Kimim ben, hatırlamıyorum. Çünkü öyle bir yerinde bıraktın ki beni hikayenin, kaçıncı sayfanın kahramanıydım ya da tüm hikaye ben miydim bilemiyorum. Hani bazı şeyleri silmek istersin ya tamamen sanki istemişim ve olmuş gibi, yüzün bir hayal gibi bazen, sanki tüm şehir konuşmuş ben dinlemişim, cevap ver demişler ama susmuşum gibi, hatırlamıyorum. Dizlerim titriyor 3-5 lambanın aydınlattığı o boş sokağın ortasında ben ağlayamıyorum. Çünkü ağlamak için bilmek gerekir, ben bilmiyorum. Çünkü öyle bir yerinde bıraktın ki beni hikayenin, ne başını hatırlayabiliyorum, ne de sonunu bulabiliyorum. Bazen hatırlıyorum, bir çiçekle aynı sokağın başından geldiğini görür gibi oluyorum, diyorum ki "evet, evet buydu başı bu hikayenin" sonra dalıp gidiyorum bildiğin. Sonra kayboluyorsun aynı sokağın başında.Sen yoksun, yüzün yok, adın yok, bir başı bir sonu yok. Şehrin ışıklarını sevmiyorum, gelip geçen arabaları, yan yana gezen insanları bile bazen. Bir boşluk içinde kaybolduğum, çünkü öyle bir yerinde bıraktın ki beni hikayenin, ne başını hatırlayabiliyorum.. Ne de sonunu bulabiliyorum..
10 notes
·
View notes
Text
Ben bir adama ..
Ben bir adama aşık oldum, klasik mevzu işte, bir kız bir adama her zaman aşık olur. Olmaz mı elbet olur, bende oldum. Çok sevmezdim önceleri, sonra birden geldi girdi hayatıma, konuştu benimle, ben orada o gün aşık oldum. Sonra o söyledi ben dinledim, o oynadı ben izledim, o yazdı ben okudum, sonra, o sustu ben bekledim. Kafam karıştı o an orada kafam allak bullak oldu, kendimi vurmak istedim, kendi ölümümü izledim hatta, ama ölemedim. Camdan dışarı bakarken dalıp gitmişim sonra, ellerim titriyordu uyandığımda, ben bir adama aşık oldum, klasik mevzu işte bir kız bir adama her zaman aşık olur. Sonra şunu istedim, hiç olmamış gibi düşünmeyi, düşünemedim, aksine hep o adam vardı kafamda, kimim ki hem ben sıradan insan bildiğin, normal, öylesine. Genelde hep öyle olmaz mı zaten, sıradan olmaz mı insan sevdiği zaman, genelde hep öyle olmaz mı ? Aşık olunca küçülmez misin kendi kendine, ufacık kalırsın önce, boyun kısalır, ayaklarının dibinden bakarsın adama. Öyle büyür ki gözünde küçüldükçe küçülürsün. Sonraları tanıdıkça onu, boyun eşitlenir önce onun boyuna, sonra onu gözünde küçültmeye başlarsın, hep böyle değil midir zaten ego dediğin ? İşte bu yüzden insanlar aşkın kurbanı değildir hiç bir zaman, aşk onların kurbanıdır, ne kadar seversen sev, ne kadar bakarsan bak yüzüne sonunda arkanı döner ve yürürsün. İşte böyle biter aşklar, başladığı yerde. Kaybetme korkusunun bitişiyle son darbesini alır ve yıkılır kalesi. Egonun ellerinde unufak olur, başladığı yerde, işte böyle biter aşklar, güvensizce korkusuzca. Bana gelince ben hep savaşırım onlarla, işim bu benim, eğer bir gün aşık olursam mutlaka mantığımı kaybederim.
6 notes
·
View notes
Text
Eğer birini çok seversen ..
"Eğer birini çok seversen .." ile başlayan şu meşhur cümleyi bilmeyeniniz yoktur elbet, devamı da şudur hatta, " .. ya kendini kaybedersin ya sevdiğini." Aslında orada iki seçenek varmış gibi görünse de seçenek tektir. "ya" yerine "hem" konsa o cümleye işte o zaman tam anlamını bulacağına inanıyorum. Çünkü "sevdiceğimizi" kaybetmemek adına hep ilk kanı biz veririz. İşte o ilk kanı kaybettikten sonra zaten, kaybettiğimiz kanların toplamında ilk önce "kendimizi" toprağa gömeriz, sonra da özelliğimizi kaybettiğimizden onun mecrasında, sevdiceğimizi kaybederiz. -ilerleyen zamanlarda bunun altına mutlaka birşeyler ekleyeceğim.-
4 notes
·
View notes
Text
Hikayeler ve Rüyalar
Perde açıldığında başlarsınız kendi hikayenizi görmeye ve ne kadar iyiyse o hikaye, o kadar izlersiniz, bazen perdeyi kapatmak istersiniz, her zaman alkış olmaz, her zaman alkış olmadığı gibi her daim güzel şeyler olmaz. Pek fazla mutlu insan göremezsiniz hayatta, bir şeylerden yakınan insanlar çıkar genelde karşınıza, nasılsa hikaye benim deyip, onların bulunduğu sayfaları atlarsınız bazen ve bazende öyle güzeldir ki o hikayede ki rolleri, o rol hiç bitmesin istersiniz, perde kapanana dek. Ve bazen rüyalar görürsünüz, her yattığınızda aynı rüyayı gördüğünüz ve aynı yerinde uyandığınız bir rüyanız oldu mu hiç ? Devamını görmek için tekrar yattığınız ya da bitmesin diye uyanmaktan korkmaya başladığınız. Ve bazı hikayeler vardır, rüya farzet, geçti bitti diye sonlanan. Sonunda, yaşasanız bile yaşanmamış kabul etmeniz gereken rüyalar. Hiç gördünüz mü onlardan ? O halde bilirsiniz, en can yakan hikayeler olduğunu, hep taslak halinde kalmaya mahkum rüyalara sahip olduğunuzu. Her güzel şeyin bir sonu vardır bilirsiniz, önce oyuncular dağılır, sonra set toparlanır ve sonunda perde kapanır. Perde kapandıktan sonra o hikaye dimağınızda önceleri çok sonraları nadiren hatırladığınız hoş bir anı olarak kalır.
1 note
·
View note
Text
Bir Delinin Günlüğü
Merhaba Panpişlerim ! Ne umduk ne bulduk köşemize hoşgeldiniz. Adı üzerinde delinin günlüğü bu, “burası delinin günlüğü burda herşey gerçeeeeeğğk” diye haykırabilirim inanmazsanız. Yan odasından da yazmıyorum panpişinizin. Gösterecek fotom da yok ne yazık ki. Alabildiğine çirkin olarak düşünün beni, çünkü ne umup ne buldunuz öyle değil mi ? Hoşgeldiniz ve güle güle.. :)
0 notes