Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Yedinci Eskiciler
@lilykage
Kendimi bildim bileli hayalini kurduğum şeylerden biridir bir kitap kafe açmak. İyi bir yatırım olacağını düşündüğümden değil, etrafıma istediğim türden insanlar toplayabilmek için. Rafları sadece kendi sevdiğim kitaplarla doldurmak, sadece kendi sevdiğim şarkıları çalmak ve sevdiğim gibi kahve yapmak isterdim böyle bir yerde. Böylece bundan benim kadar hoşlanan insanlar bulurdum. Ne zaman kendimi yaşlı, umuyorum ki biraz bilge, biri olarak hayal etsem, etrafımda bir çember oluşturup oturmuş genç yazarlar canlanırdı gözümde. Hikayelerini okumak ve fikirlerini dinlemek fikri bana heyecan verirdi. Gençken oturduğum çemberlerde kazandıklarımı duymaya biraz olsun ilgi gösteren ufak bir kalabalık benim için mutluluğun tanımı olurdu herhalde.
Henüz yaşlı değilim, bilge hiç değilim, ve etrafında toplanmaya değecek biri olduğumdan da emin değilim. Ama insanları bir araya getirmek için bunlardan hiçbiri olmak zorunda olmadığımı anladım. Belki bu kez boğdaş kurarak oturduğumuz çemberde, ortamıza geçip hepimize akıl veren bir kişi yerine herkes teker teker ortaya geçip birkaç cümle söyler. Belki aradığım bilgeliği o birliktelikte bulurum. Herkesin çembere eşit uzaklıkta oturduğu bir grupta birbirimizden de öğrenecek çok şeyimiz vardır belki.
Yedinci Eskiciler bir kitap kulübü, bir edebiyat topluluğu, eski bir kütüphanede yan yana oturup bağdaş kurmuş bir grup insan, bunların hepsi ve aynı zamanda da hiçbiri. Ve siz de bunun bir parçası olabilirsiniz.
Ayda bir hep birlikte seçtiğimiz bir kitabı okuyup yorumluyoruz. Kitaplar, akımlar, insanın dünyadaki yerinden tutun en iyi kahvaltılık gevreğin hangisi olduğuna kadar her şeyi konuşabileceğimiz ve sohbet edebileceğimiz samimi ve saygılı bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Ders çalışma tavsiyeleri, acemi yazarlık üzerine sohbetler ve daha bir sürü şeyin toplandığı, yaş ve kişilik olarak birbirine çok uzak insanların bile saygı ve samimiyet ile bağlandığı bir çevrimiçi topluluğuz.
Belki bu devrin ölü ozanları biz oluruz. Belki birkaç yıla bile kalmaz unutulur gideriz. Şimdilik buradayız. Şimdilik sahne de seyirci de biziz.
Kapımız ardına kadar açık.
https://www.goodreads.com/group/show/1216591-yedinci-eskiciler
https://discord.gg/sgJ4tnPJJK
12 notes
·
View notes
Note
Veee benim de sınav senem olduğu için tumblrı ve anonimliği bırakma kararı aldım. Bir daha buraya döneceğimi sanmıyorum, anonimin olduğum birkaç sene eğlenceydi, kendine iyi bak -N
Bİ DAKİKA NE
HAYIR
OFF
çok özlemiştim seni ya. çok uzun zaman geçti biliyorum ama lütfen bunu görürsen yaz bana buradan olmasa da başka bir yerden iletişimi koparmayalım. tumblrdaki herkesin hayali olan şeydin sen benim için, aylarca benimle konuşmaya devam eden bir anon. ve bundan öte arkadaşımdın, seni gerçekten çok seviyorum. uzun süre buraya girmeyerek seni üzdüysem özür dilerim, yemin ederim benim için çok değerlisin. lütfen gör bunu lütfen seni tamamen kaybetmek istemiyorum
7 notes
·
View notes
Note
Bu hesabını artık kullanmadığını söyledin ve bunu ne zaman görürsün bilmiyorum ama yine de buradan söylemek istedim. Doğum günün kutlu olsun, umarım güzel bir sene geçirirsin 💙 -N
SEN VAR YA SENİ ÇOK SEVİYORUM
0 notes
Text
sanırım yok :D
YILLAR SONRA BU HESABA GİRDİM HAYATTA OLAN VE BENİ HATIRLAYAN VAR MI?? 😭😭😭
2 notes
·
View notes
Text
YILLAR SONRA BU HESABA GİRDİM HAYATTA OLAN VE BENİ HATIRLAYAN VAR MI?? 😭😭😭
2 notes
·
View notes
Note
Gidiyorsun aylarca gelmiyorsun yollarını gözlüyorum valla kqodndkw -N
ÇOK ÖZLEDİM AĞLIYCAM
bu bloğa girmek istemiyorum nedense. tumblr hala kullanıyorum aslında ama ingilizce kullanıyorum (@whywoulditho) türk tumblr ortamını çok severdim. ortaokulda hatta lisenin ilk yarısında tumblrdaki insanlardan başka kimseyle konuşmuyordum hatta. tuhaf bir şekilde soğudum. özlüyorum aslında ama bilmiyorum ya. sınav yılım, okul yurdunda kalmaya başladım zaten. çok uzun zamandır uzak kaldım buraya, yaklaşık bir yıldır post atmadım. bu bloğu tekrar kullanmaya başlasam mı? yabancı bloğumda istediğim kadar cringe takılabilirim gibi geliyor ama burada yargılanırmışım gibi. her neyse,, seni özledim N. cidden özledim keşke yine 15 yaşında bütün günümü tumblrda geçiren ben olabilsem
38 notes
·
View notes
Note
Yazılarını paylaştığın blogger sayfasını sorsam cevaplar mısın acaba qjsnwj -N
özelden yaz ordan veriyim sldçağxşağxş
30 notes
·
View notes
Note
Seninle yakın arkadaş olabilmek isterdim
Benden bir adım bekleme derim o zaman, iletişim yeteneğim sıfır. Katlanabileceksen gel yakın arkadaş olalım ama muhtemelen gerçek yüzümü görünce kaçarsın qkdöağxşağsşs
3 notes
·
View notes
Note
Genelde çok aktif olmadığın için endişelenmeme gerek olan bir durum yok diye düşünüyorum ama başına bir şey falan gelmedi değil mi cidden?? -N
Bir şeyim yok,, sana bir şey demeden gittiğim için özür dilerim. Aslında şu birkaç aydır baya bir şeyler oldu özetlemek gerekirse kendimi tanımaya çalışıyorum. Telefondan genel olarak biraz uzaklaşmaya çalışıtım,, çok beceremedim gerçi. Hep istediğim gibi tekrar yazmaya başladım, yazılarımı paylaştığım bi Blogger sayfası açtım, kendi kendime takılıyorum öyle. Eskisi gibi kitap okumaya çalışıyorum ama olmuyor. Anime, dizi falan izliyorum. Kafamı dağıtmak için fanfiction yazıp wattpade falan atıyorum. Mental olarak iyiye gittiğim söylenemez ama bir şekilde hallediyorum şimdilik yaşıyorum denebilir. Seneye üni sınavı var ve koca yıl kitap yüzü görmedim, öğlene kadar uyuyorum ve sabaha kadar anime izleyip bir şeyler yazıyorum. Neden bu kadar açıkladım bilmiyorum ama buraya girmediğim zaman boyunca yaptıklarım bunlar.
Seni özledim N :( umarım hala buralardasındır
5 notes
·
View notes
Note
Olduuukçaa uzun zamandır sesin çıkmıyor özledim -N
*aylar sonra dirilir* HEYYY
2 notes
·
View notes
Text
hepiniz*
Gram samimi gelmiyorsunuz bazılarınız
51 notes
·
View notes
Note
Tpn 2. Sezon hakkındaki düşüncen ne 🤡 daha 5 bölüm çıkmış olmasına rağmen bu kadar saçma bir hale getireceklerini düşünmezdim benim için tamamen bir hayal kırıklığı
*boğazını temizler*
The Promised Neverland 2. Sezon Neden Çöp?
Tpn benim üç yıldır takip ettiğim, okuduğum en iyi seri diyebileceğim manga. Türü Gerilim/Psikolojik. İç karmaşa, akıl oyunları ve zihin savaşı hikayenin genelini oluşturuyor. Mangayı okuyanlar bilir ki bu seri fazlasıyla diyalog ağırlıklı. Tek bir sahnede karakterin aklından geçen yüzlerce şeyi okuyoruz. Çünkü bir Shounen mangası olmasına rağmen Tpn'de savaşlar fiziksel değil zihinsel. Akıl savaşı. Bu yüzden karakterlerin düşündüğü her şey önemli; geri dönüşler, simgelemeler, ihtimaller, akıllarından geçen her şey. Mangada bu tür akıl oyunları okumak fazlasıyla zevkliydi benim için. Ancak pek sevgili anime stüdyosu Cloverworks, anime uyarlamasında içsel konuşmaların gereksiz olduğuna kanaat getirmiş. Bu yüzden ta ilk sezondan itibaren anime, Mangadakinin yarısı kadar güçlü savaşlar sunamadı izleyiciye. Diyalog ağırlıklı bir psikoloji mangasına yapabilecekleri en kötü şey içsel konuşmaları çıkarmak olurdu, ve bunu yaptılar. Bu sebeple anime zaten baştan beri manga kadar iyi değildi. İlk sezon mangaya kıyasla zayıftı, atlanan kısımlar sebebiyle kurguda delikler oluşmuştu. Ancak yine de ilk sezon güzeldi, dramını da gerilimini de iyi verdiğini düşünüyorum. Her ne kadar manga kadar olmasa da, izletiyordu, ağlatıyordu.
2019 Mart ayında ilk sezon bitti ve ikinci sezonun geleceğini duyurdular. Her şey buradan sonra boklaşmaya başladı. Önce tarih olarak Ocak 2020 denildi, sonra Ekim 2020, en son Ocak 2021'e kadar ertelediler. Kısaca biz bu sezonu iki yıldır bekliyorduk. Bu kadar beklettiklerine göre harika bir şey geliyor herhalde falan diye düşündük, yanıldık.
The Promised Neverland 2. Sezonda olması beklenen şeyler:
Sözü Edilen Orman Arcı: Ormanda yaşadıkları birkaç gün, Mujika ve Sonju'nun gelişi, onlardan yemek yapmayı, avlanmayı, ilaç yapmayı ve Şeytan toplumunun genelini öğrenmeleri, B06-32'ye varış
Buraya kadarki kısım animede yine aceleye getirilmiş olsa da düzgün sayılabilecek şekilde verildi, tamam.
Tek problem, Arcın sonunda bahsi geçmesi gereken Yedi Duvar'dan bahsedilmemiş olmasıydı. Yedi Duvar hikayenin devamında önemli yeri olan bir arc ve o arcın yaşanması için Mujika'nın Emma'ya "Yedi Duvar'ı bul." demesi gerekiyordu. Animede bu yaşanmadı. Ve bu fazlasıyla saçmaydı açıkçası.
Ancak daha sonra, asıl en saçma, en geri zekalıca olan şey oldu:
B06-32'de olması gereken Yuugo debut


Gerçekleşmedi. Girdiklerinde oda boştu.
Ve Yuugo animeye sonradan da dahil olmadı. Koca karakteri, manganın en önemli karakterlerinden biri olan bu adamı hikayeden çıkardılar.
Şimdi neden bunun fazlasıyla salakça bir karar olduğundan bahsedelim.
Yuugo bu manganın fan kitlesi tarafından en sevilen karakterlerden biri.
Popülerlik testlerinde ilk 10'dan asla düşümüyor. Fandom ona bayılıyor.
Mangadaki sayılı mizah kaynaklarından biri. Onun gidişiyle sıkıcı havayı dağıtacak olan bir sürü komik sahne yok olmuş oldu.
Çiftlik sistemlerini anlamak için önemli bir taş olacaktı.
Manganın işlediği en büyük karakter gelişimlerinden birine sahipti. Psikolojik analizleri o kadar mükemmel yapılmıştı ki. Depresyonu, atakları, yalnızlıktan delirmesi, hepsi manganın psikoloji boyutunda ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtıydı ve düzgün işlenseydi üzerine analiz makaleleri yazılacak bir karakter olurdu.
Çocukların o dünyada hayatta kalmasının en büyük sebeplerinden biri bu adamın savaş becerileriydi. Onları koruyordu. Ok atmayı yeni öğrenmiş bir avuç bebenin tek başına hayatta kalmasının bir mantığı yok.
Yuugo onlara savaşmayı öğretecekti. Silah kullanmayı öğretecekti.
Yuugo onlara kaybettikleri aile sevgisini ve güven hissini verecekti.
Arc finalinde olacaklar serinin en dramatik olayları arasındaydı ve okuyan herkesi salya sümük ağlatmıştı. Animede bunların hiçbiri yaşanmayacak.
Peki hikayede böyle köklü bir değişiklik yapıp koca karakteri çıkardıklarında anime nereye vardı?
Öncelikle Yuugo ile birlikte koca bir arc olan ve mangada yaklaşık 30 bölüm kaplayan Altın Havuz savaşını animede atladılar. Altın Havuz'la birlikte gelmesi gereken onlarca karakter, harika savaşlar, dram, aksiyon, gerilim; hepsi çöpe atıldı.


Üstelik Altın Havuz'un eşsiz bir estetiği vardı. Bu konuda saatlerce konuşabilirim. Her taraf rengarenkti ama çocuklar ölüyordu. Arkada neşeli bir müzik çalıyordu ama etraf kan gölüydü. Rengarenk kıyafetler giyiyorlardı ama ellerinde tüfekler vardı. Tezatlardan doğan harika bir havası vardı arcın. Üstelik bu havayı siyah beyaz bir mangada bile hissettirebilmişti bize. Animede o kadar harika olurdu ki tüm bunlar. Görmeyi çok istemiştik, hevesimiz kursağımızda kaldı...
Animede ne mi oldu? Altın Havuz sonrası geçen iki yılın sonunda olması gereken patlama sığınağa vardıklarından bir iki gün sonra oldu. Olay: Pe��lerindeki askeri birlik Minerva'nın sığınağını buluyor ve tesisi havaya uçuruyorlar. Çocuklar arka geçitten kaçıyor.
Mantık hataları: B06-32 sığınağı şifreli kalemle zar zor bulunabilen bir yer. Çölün ortasında, yer altında. Mangada askerlerin orayı bulması yıllar sürmüştü, uzun süre yaşadılar o sığınakta. Askeri birlik orayı nasıl bu kadar çabuk bulmuş olabilir? Bulması bu kadar kolay olsaydı Minerva sığınağı oraya yapmazdı. Düşmanın bakış açısından düşünelim; kaçak çocuklar arıyorsun, ilk bakacağın yer çölün ortası mı olur? Neden orada olsunlar ki? Görünürde yemek yok, su yok. Kaçak ararken son bakılacak yerdir orası. Zaten o yüzden sığınak orada. İki günde Minerva'nın süper gizli sığınağını bulup patlattılar. Bunun senaryosunu kim yazıyor Allah aşkına ;-;
Peki sonra ne oluyor? Arka geçitten kaçıyorlar ve kendilerine yaşayacak başka bir yer bulmaya gidiyorlar. Sonrasında bir yıllık bir time-skip, ve bum, buradayız:

Eski bir tapınak. Kırık dökük bir bina. Burada yaşıyorlar. Bu gördüğünüz tapınak bir şeytan şehrinin hemen dibinde, ama terk edilmiş olduğu için kimse girip çıkmıyor.
Burada yaşıyorlar. Evet, şaytan şehrinin dibinde. Ve onları çölün ortasındaki yer altı sığınağında bulan Ratri askeri birlikleri, burada bulamıyor.
Kusura bakmayın bu çok komik. Trajikomik.
Gerçekten. Sadece mangadan sapmış olmalarında değilim, her şey o kadar mantıksız ilerliyor ki.
Mesela bu tapınakta yeni kıyafetleri var ama o kıyafetleri nereden buldular? Kendileri yaptılar diyelim, peki neyden? Bunu soruyorum çünkü animenin kurgusuna göre şu an sefil haldeler. Yemek bulamıyorlar, açlıktan ölmek üzereler.
Peki neden yemek bulamıyorlar? Emma avlanmayı biliyor. Diğerleri de az buçuk ok atabiliyor. Ormanlarda meyve sebze de toplayabilirler, yemek yapmayı da biliyorlar. Bu çocuklar neden aç?? Neden kir pas içindeler? Kıyafetlerini yıkamayı biliyorlar. Kolayca bir göl bulabilirler. Neden sefil haldeler? Her şey o kadar saçma ki.
Son bölümde çatıdan çatıya atlıyorlardı mesela. Yuugo yok, Altın Havuz Savaşı hiç yaşanmadı, peki bu veletler böyle atlayıp zıplatmayı nereden öğrendi? Hikayeye göre son bir yılda karınlarını bile doyuramadılar. Ne ara akrobat oldu bunlar?
Ve her şeyden öte, artık bu animeden tamamen ümidi kesmiş olmamın sebebi: Emma'nın karakterini yanlış lanse ediyorlar. Son bölümde Emma şunları söyledi, "Kendimden nefret ediyorum. Hiçbir şey beceremiyorum. Gidip diğerlerini kurtarmam lazım ama yapabilir miyim bilmiyorum."
Emma. Emma ve umutsuz konuşmak? Emma ve kendinden nefret etmek? Emma ve depresyon? Emma ve dram kasmak?
Bu, açık söylüyorum, bu karaktere yapılmış bir saygısızlık.
İlk sezonda da vardı, ama görmezden gelmeye çalışmıştım. Ama artık çizgiyi aştılar çünkü bu karakteri aslıdna o kadar farklı gösteriyorlar ki. Emma çok güçlü. Emma çok zeki. Ve hepsinden önemlisi Emma çok sakin ve düzenli bir zihne sahip. Mangada Yedi Duvar denen bir yer vardı, oraya ulaşmak için kendi zihninizdeki en büyük korkularınız ve endişelerinizin somutlaşıp karşınıza dikildiği bir boyutu aşmanız gerekiyor. Oraya Emma ve Ray birlikte gitti ve Ray geçemedi, Yedi Duvar'ı sadece Emma geçebildi. Bu bile onun hakkında bize çok fazla şey söylüyor. Emma basit prensipleri olan biri. Ne istediğini biliyor, kendi gücünün farkında. Elindekilerle istediği şeye ulaşmak için ne yapabileceğini düşünüyor ve onu yapıyor. Basit, ama zor bir düşünme şekli. Onda bu var. Yani Emma morali bozulup yelkenleri suya indirecek bir insan değil. Emma kendinden nefret edecek, umutsuzluğa kapışacak bir insan değil. Emma şeytan dünyasındaki yaşayan tüm insanların lideri, koruyucusu. Emma animede gösterilen kişi değil, o çok daha güçlü biri. Anime onu basitleştiriyor. İyi olduğu her konuyu çöpe atıyor, savaş yeteneklerini de zekasını da plan becerisini de liderliğini de her şeyini silip sadece salak ama şirin bir kıza dönüştürüyorlar onu. Bu, bir anime yapılabilecek en iğrenç şey. Ana karakterini basitleştirmek. Sırf kız diye onu klasik kalıplara uydurmaya çalışmak. Bu çok şerefsizce. Bu gerçekten, gerçekten çok aptalca. Stüdyonun bu karakteri harcadığına inanamıyorum.
Son bölümde Norman geri geldi. Mangaya göre iki yıl sonra olması gereken bir şeydi bu yine.

Bu kadar erken yaşta geldiğine göre sanırım animede Norman'ın büyüyüp soykırım yaptığı kısımları alsa göremeyeceğiz. Başkent Savaşı Arcı da büyük ihtimalle çıkarılacak. Bu da serinin final savaşına, Norman'ın karakter gelişimine, her bölüm beni salya sümük ağlatan dram sahnelerine ve dünyanın en duygusal manga arcına veda ediyoruz demek.


Toparlamam gerekirse, animenin şu anki gidişatına göre bir sürü arc, bir sürü savaş, bir sürü karakter, bir sürü önemli sahne atlanacak ve bodoslama finale gidecekler. Karakterler yanlış lanse ediliyor, serinin yarısını kesmelerinin yerini doldurmak için bölümler gereksiz sahnelerle uzatılmaya çalışılıyor, canım manganın içine ediliyor. Bu ikinci sezon fiyaskonun daniskası ve bu sezon yüzünden efsanelerle yarışacak potansiyeli olan bu hikaye unutulup giden bir anime olarak kalacak. Şu saatten sonra beklentim sıfır, zaten animenin içine ettiler ve devamında olacak saçmalıkları az çok tahmin edebiliyorum.
Kısaca, The Promised Neverland 2. Sezon çöptür.
Mangayı okuyunuz.
#The Promised Neverland#Yakusoku no Neverland#Tpn#Ynn#Anime Yorumu#?#Analiz#İçimi döküyorum takmayın#Çok sinirliyim#Bu anonu günlerdir bekletiyorum çünkü cevap veremeyecek kadar moralim bozuk#Güzelim animenin içine sıçtılar#Allah belanı versin Cloverworks
20 notes
·
View notes
Text
müzik önerisi akşamı olsun mu hadi bakalım ben başlıyorum
26 notes
·
View notes
Text
yola birlikte devam edilen insan sayısı: 0

378 notes
·
View notes
Text
Hayır hayatın kıçına saplayıp kaçın
Hayat size bıçak verdiğinde kendinize saplayın
17K notes
·
View notes