canimdunya
canimdunya
Canım Dünya
25 posts
Dünyayı biraz daha güzelleştirebilecek küçük ipuçları arıyor, buluyor, derliyor, yazıyoruz.
Don't wanna be here? Send us removal request.
canimdunya · 4 years ago
Text
Dikkat dağınıklığı: Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Dikkat dağınıklığı ile dikkat eksikliği genellikle aynı şeyi ifade ettikleri sanılarak karıştırılır. Öncelikle buna bir açıklık getirmek gerekirse dikkat dağınıklığı ile dikkat eksikliğini birer cümle ile tanımlamak isteriz. Dikkat dağınıklığı, çocukların ya da yetişkinlerin bazı konu veya durumlar üzerinde dikkati toparlayamama, tam konsantre olamama durumudur. Dikkat eksikliği ise çocukluk çağında başlayan ve etkisi tüm yaşama yayılabilen bir nöropsikiyatrik bozukluktur. Tıp dilinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) adı ile tanımlanır.
Bu yazımızda “dikkat dağınıklığı nedir?”, “dikkat dağınıklığı belirtileri nelerdir?” ve “dikkat dağınıklığı nasıl tedavi edilir?” sorularına yer verdik. Dikkat eksikliği ile ilgili hazırladığımız içeriğimiz için başlığın üzerine tıklayabilirsiniz. “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nedir?”
Dikkat dağınıklığı nedir?
Dikkat dağınıklığı, fiilen veya zihnen meşgul olunan şeye tam konsantre olamama ya da odaklanamama durumudur. Genellikle her konuda değil bazı konularda dikkati toparlayamama şeklinde görülür. Yetişkinlerde dikkat dağınıklığının olumsuz etkileri çeşitli mental egzersizler ve günlük planlamalar ile minimuma indirilebilir. Çocuklar ise  kendi başlarına bu tür problemleri fark edebilecek ve önlemler alabilecek bilinçte olamayabilirler. Dolayısıyla çocuklarda dikkat dağınıklığı konusu ile ilgili esas mevzu ebeveynlerdir. Çocuklarda dikkat dağınıklığını kontrol altına alabilmek için ebeveynlerin çocuğa dikkat dağınıklığı ile yaşamayı ve aşmayı öğretecek yönlendirmeler yapabilmeleri önemlidir. İçe kapanık bireylerde dikkat dağınıklığı görülme ihtimali yüksektir. Düzensiz uyku, düzensiz beslenme ve hareketsizlik dikkat dağınıklığı için en yaygın risk faktörleridir.
Dikkat dağınıklığı neden olur?
Dikkat dağıtıcı 3 temel faktör vardır. Bunlar;
Çevresel faktörler (Ortam ışığı, ses, hava şartları vb.)
Kişisel faktörler (Dikkat toplamayı bilmiyor olmak vb.)
Fiziksel faktörler (Görme veya işitme sorunları vb.)
Dikkat dağınıklığı belirtileri
Çocuklarda ve yetişkinlerde görülen dikkat dağınıklığı etkileri birbirine benzerdir. Ancak sorumluluklar ve yaşam tarzları gereği bazı farklılıklar da vardır. Daha anlaşılır olabilmesi için dikkat dağınıklığı belirtilerini şu şekilde örneklendirebiliriz;
Önemsiz dış uyaranlara karşı fazla duyarlı olma.
Okuma ya da dinleme esnasında konsantre olamamaya bağlı olarak tekrar okumak veya dinlemek zorunda kalmak.
Meşgul olunan iş ya da günlük faaliyetlerde sık sık sakarlıkların meydana gelmesi.
Yeni tanışılan birinin ismini veya simasını hafızada tutamamak, ayırt edememek.
Çocuklarda derslere veya ödevlere konsantre olamama, sınavlarda basit hatalar yapmak ve benzeri durumlar görülebilir. Çocuklar genellikle sevmedikleri dersler üzerinde dikkat dağınıklığı yaşarlar.
Yetişkinlerde aynı durum yaptıkları işlere odaklanamamaktan kaynaklanan verimsizlik olarak gözlemlenebilir. Çocuklardaki dikkat dağınıklığı sebebine benzer olarak yetişkinlerdeki dikkat dağınıklığı da genellikle işe olan isteksizlikten kaynaklanır.
Dikkat dağınıklığı nasıl tedavi edilir?
Dikkat dağınıklığı için problemin düzeyine bağlı olarak ilaçlı ya da ilaçsız tedavi yöntemlerine başvurulabilir. İlaçlı tedavide doktor kontrolü ve düzen önemlidir. Ancak mecbur kalınmadıkça ilaçlı tedavi yöntemleri uygulanmaz. İlaçsız tedavi yöntemleri her zaman için daha sağlıklı ve güvenilirdir. Dikkat dağınıklığı tedavisinde motivasyon artırmaya ya da dikkat güçlendirmeye yönelik egzersiz ve uygulamalar oldukça yaygındır. Aynı zamanda kişinin uyku ve beslenme düzenini daha sağlıklı bir hale getirebilmek adına günlük planlamalar yapılabilir. Psikolog rehberliğinde terapilere dahil olunabilir. Yazılım destekli uygulamalar önerilebilir.
Velhasıl
Pür dikkat olabilmenin yolu hem kendimiz hem de sevdiklerimiz ile ilgili daha yapıcı ve daha motive edici olabilmemizdir. Kişilerin ilgisiz kaldıkları alanlar ile ilgili motive edilmeleri dikkat dağınıklığını büyük oranda azaltır. Dikkat dağınıklığını önlemek için ise tek yapmamız gerek daha düzenli ve daha aktif bir hayat tarzına sahip olmaktır. Yani sadece biraz itina sevgili okur. Dikkatinizin de dünyanızın da dağınık olmaması dileği ile. Sağlıcakla kalın.
Dikkat dağınıklığı: Belirtileri ve tedavi yöntemleri yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3crZ7fI
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nedir?
Dikkati toparlayamama veya sabit durmakta zorlanma gibi belirtileri ile kendini belli eden dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) günlük yaşama olumsuz etkileri olan yaygın bir rahatsızlıktır. Pek çok insan kendisinde var olan bu hastalığın farkına varmadan yaşamını sürdürür. Aynı zamanda dikkat dağınıklığı ile de sıklıkla karıştırılır. Bu yazımızda “dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) belirtileri nelerdir?”, “dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çeşitleri nelerdir?” ve “dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tedavi yöntemleri nelerdir?” soruları üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgilere yer verdik.
Dikkat dağınıklığı ile ilgili hazırladığımız içeriğimiz için başlığın üzerine tıklayabilirsiniz. “Dikkat dağınıklığı: Belirtileri ve tedavi yöntemleri”
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
Dikkat eksikliği, aynı sendromun hiperaktivitenin olmadığı bir alt tipi olan dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) olarak tanımlanır. Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB) geçmişte uzun yıllar boyunca bir hastalık olarak kabul edilmemiştir. Fakat daha sonra mental bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabı olarak tanımlanan DSM-5‘e göre bazı kriterler belirlenmiş ve DEB, DEHB’nin bir alt tipi olarak tanımlanmıştır. Hiperaktivite, olağan dışı hareketlilik ya da anormal derecede aktif olma durumunun tanımıdır. Bu sendromun önemli bir parçası olmasına rağmen tek başına dikkat eksikliği görülme oranı daha yüksektir. Çocuklarda hiperaktivite tanısı daha kolay konulabilir ancak sadece dikkat eksikliği olan hastalar için tanı daha geç koyulabiliyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ise mental bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabı olarak tanımlanan DSM-5‘e göre genetik geçişli bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Çocukluk çağında erkeklerde görülme oranı daha fazladır. Erişkin çağa yaklaştıkça kadınlarda görülme oranı artmakta ve neredeyse erkek oranı ile eşitlenmektedir.
Dikkat eksikliği belirtileri nelerdir?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun temel olarak 3 grup ile ilgili belirtileri görülebilir. Bunlar; dikkat ile ilgili eksiklikler, hiperaktivite (aşırı hareketlilik) ve dürtüselliktir.
Dikkat eksikliği belirtileri
Unutkanlık
Dağınıklık
Öğrenme güçlüğü
Odaklanma problemi
Dikkatin sürdürülememesi
Sıklıkla eşya kaybetme
Dikkatsizliğe bağlı hatalar yapma
Dinlemiyormuş gibi görünme
Dış uyaranların dikkati çok çabuk dağıtması (kalabalık, gürültü vb.)
Başka insanlar ile işbirliği yapmakta zorlanma
Hiperaktivite belirtileri
Aşırı hareketlilik
Uzun süre sabit duramama
Otururken bile elleri ayakları hareket ettirme
Dikkat toplama problemleri
Dürtüsellik belirtileri
Sabırsızlık
Sıra bekleyememe
Bir başkası konuşurken lafa dalma
Sonuçları düşünmeden hareket etme
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuk veya yetişkinlerde bu belirtilerin hepsi birden görülmeyebilir. Aynı zamanda tüm bu belirtilerin yanı sıra DEHB tanısı konan insanlarda depresyon belirtilerinin ve kaygılı bir ruh halinin görülmesi olasıdır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tedavi yöntemleri
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yaşayan insanların bulundukları her ortamda tedavisine yardımcı olunmak gerekir. Örneğin, DEHB tanısı konan bir çocuğun tedavisi için ailenin özenli ve dikkatli olması önemli bir etkendir. Aynı zamanda öğretmenin de aynı özeni göstermesi oldukça önemlidir. Çocuğun olumsuz davranışlarının azalmasını sağlamak için pekiştireç kullanılabilir. Kısaca, yapılan tüm olumlu davranışlar ödüllendirilmelidir. Yanı sıra çocuk veya bireyin kendine güveninin artması için başarılı olduğu konulara öncelik verilebilir. Böylece bir iş bitirmiş ve başarılı olmuş olmanın verdiği güdü ile DEHB tanısı konan çocuk veya bireyler eğitim veya işte daha başarılı ve istekli olabilirler. Özellikle eğitim hayatı için basitten zora doğru bir yol izlemenin olumlu etkileri olabilir.
Muayene sonrası doktor tarafından bazı ilaçlar reçete edilebilir. Bu ilaçlar dikkatin toplanması ve aşırı hareketliliğin azalmasını sağlar. İlaçların düzenli kullanılması ile kişinin konsantrasyon problemi giderek hafifler. Böylece kişinin eğitim veya iş hayatının düzelmesi ve dolayısıyla da başarı hazzının artması daha kolay bir hal alır. Bu sürecinin aileler ve uzmanlar ile birlikte yönetilmesi tedavinin daha sağlıklı ve daha hızlı bir şekilde atlatılması açısından oldukça önemlidir.
Velhasıl
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, tedavi sürecine gösterilen özen ve aile desteği ile kısa zamanda tedavi edilebilir. Düzensiz ilaç kullanımı, aksatılan doktor randevuları yalnızca tedaviyi yavaşlatmak ile kalmaz aynı zamanda günlük yaşantı ve kişinin ruh hali açısından da olumsuz etkilere neden olur. Dolayısıyla DEHB ile ilgili yaşayacağınız süreç için en önemli faktörün kişinin kendisi veya ailesi olduğunu söyleyebiliriz. Kendiniz ve sevdikleriniz için çok daha özenli ve pür dikkat olmanız dileği ile…
Tumblr media
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) nedir? yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3pF21mH
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Türkiye ve dünyadaki ünlü kamp alanları
Türkiye’de kampçılık, her dönem bir şekilde popülerliğini koruyan aktiviteler arasında yer alıyor. Her sezon oldukça ilgi odağı olması hem sahil şeridinde hem de iç kesimlerde çok sayıda kamp rotasının oluşmasına neden olmuştur. “Türkiye’de kamp nerede yapılmalı?” sorusu için verilebilecek pek çok yanıt vardır. Bizler bu yazımızda önce Türkiye’de bulunan ve en sık tercih edilen 5 kamp bölgesine ve dünyadaki en iyi 5 kampçılık rotasına yer verdik. “Kampçılık nedir?”, “kamp içi gerekli malzemeler nelerdir?” diye merak edenler için hazırladığımız içeriğimiz ise; “Kampçılık nedir? Keyifli bir kamp için nelere dikkat edilmelidir?” 
Türkiye’deki popüler kamp alanları
Kelebekler Vadisi, Muğla
Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı Ölüdeniz bölgesinde yer alan Kelebekler Vadisi, kamp severlerin adeta göz bebeği desek abartmış olmayız sanırım. Adını içerisinde barındırdığı 80 çeşit kelebek dolayısıyla alan Kelebekler Vadisi, eşsiz bir denizi ve doğal bir güzelliği ile Türkiye’nin gözde kamp alanlarından biridir. Bölgenin bir tarafında dik kayalar, diğer tarafında ise deniz bulunur. Tercihe bağlı olarak kayalık bölgede de deniz kenarında da kamp yapılabilir. Kelebek Vadisi dalış, yamaç paraşütü ve tırmanma gibi ekstrem sporlar için de en uygun bir bölgelerden biridir.
Karagöl, Artvin
Karagöl, Artvin ilinin Borçka ilçesine 25-27 kilometre uzaklıkta bulunan ve bir dağın tepesinde yer alan heyelan set gölüdür. Yeşillikler içerisinde, sessiz ve sakin bir kamptan keyif alanlar için bu göl ve gölün yakınları tam da aranan yerdir. Karagöl, eşsiz tabiatı ve doğal güzellikleri ile her geçen yıl daha fazla yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilirken kamp severlerin de gözdesi haline gelmiş, Türkiye’deki en popüler kamp alanlarından biri olmuştur.
Geyikbayırı, Antalya
Geyikbayırı, kamp ile birlikte ekstrem sporlar yapmaktan da hoşlananların öncelikli tercihleri arasındadır. Sarp kayalarla çevrili bölgede bulunan kamp alanları da bu kayalık bölgelere yakın şekilde konumlandırılmıştır. Bu bölgedeki kamp alanları, kaya tırmanıcı ve yürüyüş yapmak isteyenler tarafından da her mevsim sıklıkla ziyaret edilmektedir.
Kapıdağ Yarımadası, Balıkesir
Balıkesir ilinin Erdek ilçesinde bulunan Kapıdağ Yarımadası, deniz ve orman örtüsü ile çevrelenmiş kamp alanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Huzurla kamp kurmak isteyenlerin gözdesi alan bölgede çadırınızı sık ağaçlar ve gölgeler altına kurabilir ve uzun uzun sahil yürüyüşleri yapabilirsiniz.
Salda Gölü, Burdur
Burdur ilinin Yeşilova ilçesinde bulunan Salda Gölü, son yıllarda popülerliğini hızla artıran ve turizmin en yoğun olduğu bölgelerden biridir. El değmemiş mavi-beyaz plajları ve eşsiz doğası ile şehir gürültüsünden uzaklaşmayı hedefleyen kampçıların da favori bölgeleri arasına girmiştir. Doğa ile baş başa vakit geçirmekten hoşlanan kampçıların Salda Gölü’nü tercih etmelerindeki en büyük etkenlerden biri gölde herhangi bir işletmenin bulunmamasıdır.
Dünya’daki en iyi kamp alanları
Le Clos du Lac, Fransa
Provence şehrinde ve Ecrins Ulusal Parkı kıyısında bulunan kamp alanı 1485 metre yüksekliktedir. Dağ ve göl manzarasına sahip bölgenin yakınlarında çeşitli aktivite alanları da yer almaktadır. Le Clos du Lac kamp bölgesinde, essiz ve sakin bir kampın yanı sıra gün içerisinde yürüyüşler yapmak ya da gölde balık tutmak keyif verici diğer seçeneklerdir.
Hallstatt, Avusturya
Dağ ve göl manzarasına sahip olan Hallstatt’ta çok sayıda kamp alanı bulunmaktadır. Bölge, dik dağlar ve Hallstatt Gölü ile çevrilidir. Dünyanın en beğenilen kamp alanlarından biri olan Hallstatt bölgesi, yaz mevsimlerinde bile akşamlar oldukça serin olmaktadır.
Burgos, İspanya
Şehirde bulunan Arlanzon Nehri yakınında pek çok sayıda kamp alanı bulunmaktadır. Nehir manzaralı kamp alanları aynı zamanda yürüyüş ve bisiklet parkurları ile çevrilidir. Tercihe bağlı olarak ziyaretçilerin kendi çadırları ile ya da bölgede bulunan işletmelerden çadır kiralayarak kamp yapmaları mümkündür.
Bregenz, Avusturya
Avusturya sınırları içinde bulunan Bregenz, aynı zamanda Almanya ve İsviçre sınırlarına da oldukça yakındır. Constance Gölü çevresinde bulunan pek çok kamp alanında üç farklı ülkeyi görmek mümkündür. Kampçılığın yanı sıra bölgede bulunan bisiklet parkurları kullanılabilir ya da trekking rotaları üzerinde yürüyüşler yapılabilir.
Ansen, Hollanda
Hollanda’nın en güzel şehirlerinden biri olan Ansen, oldukça geniş yemyeşil alanlara sahiptir. Bu alanlarda kampçılık faaliyetleri oldukça yaygındır. Avrupa’da bulunan birçok kamp alanında olduğu gibi Ansen bölgesinde de ziyaretçilerin kendi çadırları ile ya da özel firmalardan kiraladıkları çadırlar ile kamp yapmaları mümkündür. Özel alanlarda Wİ-Fİ gibi hizmetlerden de faydalanılabilir.
    Türkiye ve dünyadaki ünlü kamp alanları yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3fht42N
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Hangi çiçek hangi ayda ekilmelidir?
Yemyeşil bir bahçe veya renk renk çiçekleri ile ta uzaktan bile fark edilen cıvıl cıvıl bir balkona sahip olmak birçok insanın hayali olabilir. Böyle bir heves veya merakı olmayan insanlar bile güzel bitkilerin yer aldığı bahçe veya balkonlarda bulunmaktan zevk alır. Ve bana kalırsa bitkilerin, insanın içini kıpırdatmak ile ilgili bildiği bir şey var sevgili okur.
Tumblr media
Bitkiler sağlıklı bir biçimde büyüyebilmesi için besin takviyesi, sulama, budama ve toprağın pH kontrolünün yapılarak dengelenmesi gibi faktörler oldukça önemlidir. Özellikle çiçeklerin sağlıklı ve verimli büyüyebilmeleri için göz önünde bulundurulması gereken bir diğer faktör ise ekim mevsimidir. İç mekan bitkileri için de dış mekan etkileri için de ekim zamanı büyük bir etkiye sahiptir. Buradan yola çıkarak yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgilere göre çiçeklerin ekim zamanı için en ideal olan ayların bir listesini hazırladık.
Hangi çiçek hangi ayda ekilmelidir?
Ocak ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Zorlu kış koşullarına sahip aylardan biri olan ocak ayında iyi bir yetiştirici olabilmek için dikkat edilmesi gereken en önemli şey, bitkilerin korunmasına dikkat etmektir. Bitkileri korumak için toprağın üzerine saman, turba ve bitki yaprağı yığınları serilebilir. Aynı zamanda bitkileri sulama periyotlarının da buna göre düzenlenip, azaltılması gerekir. Ocak ayında ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Ametist
Lobelya
Begonya
Pelesenk
Camgüzeli
Sabır ağacı
Hercai menekşe
Şubat ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Şubat, gül fidanlarının budandığı ay olarak bilinir. Çim alanlarda kış gübresi şubat ayı içerisinde tamamlanmalıdır. Ayrıca havalar soğuk olsa da şubat, ilkbahar hazırlıklarını yapmaya başlanabilecek aylardandır. Bahçe ve balkon düzenlemek için ideal bir zaman olabilir. Şubat ayında ekilebilecek başlıca çiçekler şunlardır;
Buz çiçeği
Bodur mavi çan
Karagözlü suzan
Bodur kolyoz (Coleus)
Gayret çiçeği (Gaillardia)
Mart ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Mart ayı, oldukça sert mevsim şartları görülebilen dolayısıyla da bitkilerin korunması gereken aylardandır. Önceki aylarda bitkileri korumak için toprak üzerine serilen saman, turba veya bitki yığınlarının mart ayında yenilenmesi gerekebilir. Mart ayında ekilebilecek başlıca çiçekler şunlardır;
Deliotu
Flos çiçeği
Latin çiçeği
Gayret çiçeği
Hüsnüyusuf
Peygamber çiçeği
Kadife (Tagetes Patula)
Zinya (Kirli Hanım çiçeği)
Nisan ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Yaz hazırlıklarına başlamak için en ideal ay, nisan ayıdır. Nisan ayında sağlıklı bitkiler yetiştirebilmek için dikkat edilmesi gereken nokta ise bitkileri doğrudan güneş ışığına maruz bırakmamaktır. Çiçeklerinizi doğrudan güneşe maruz kalmayacak şekilde  konumlandırabilir ya da gölgelenme örtüleri kullanabilirsiniz. Nisan ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Mine
Karanfil
Petunya
Ateş çiçeği
Cam güzeli
Yıldız çadırı
Gündüz sefası
Şeflera (Schefflera)
Godetya (Yer açelyası)
Mayıs ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Bir önceki aya kıyasla güneşin daha hissedildiği mayıs ayında da çiçekleri güneş ışığından korumak önemlidir. Dolayısıyla evde yetiştirilen çiçeklerin doğrudan güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde konumlandırılmalı veya gölgelenme işlemi mutlaka yapılmalıdır. Mayıs ayında ekilebilecek başlıca çiçekler şunlardır;
Müge
Açelya
İnci çiçeği
Sardunya
Hor çiçeği
Haziran ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Haziran ayı denince akla ilk gelen çiçek, güldür. Aynı zamanda haziran, tırmanıcı çiçeklerin ekilmesi ve rafya ipi ile güçlendirilmesi gereken aydır. Haziran ayında ekilebilecek başlıca çiçekler şunlardır;
Açelya
Petunya
Ortanca
Sardunya
Kadife çiçeği
Temmuz ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Havaların iyiden iyiye ısınmaya başladığı dolayısıyla da bitkilerin daha fazla suya ihtiyaç duyduğu ayların başlangıcıdır. Temmuz ayında bitkilere verilen su miktarının artırılması gerekir. Ayrıca ayıklama işlemi de bu ay içerisinde yapılmalıdır. Temmuz ayında ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Açelya
Papatya
İpek otu
Ortanca
Hanımeli
Manolya
Sarı açelya
Ebegümeci
İndigo ağacı
At kestanesi
Amber çiçeği
Yalancı karanfil
Erkeçsakalı çiçeği
Ağustos ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Ağustos, yazlık çiçekler için gübreleme yapılacak son aydır. Ağaç nakilleri ise ikinci haftadan itibaren yapılmalıdır. Yabani ot ayıklama, ilaçlama, sulama işlemleri yapılabilir. Aynı zamanda ağustos, sonbahar hazırlıklarına başlamak için ideal aylardandır. Ağustos ayında ekilebilecek başlıca çiçekler şunlardır;
Lale
Limon
Zambak
Lavanta
Sardunya
Sümbülteber
Eylül ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Pek çok bölgede ılıman geçen eylül, ay sonuna doğru soğukların etkili olabileceği bir aydır. Dolayısıyla soğuk havalara karşı bitkileri korumak için hazırlık yapmak için en ideal zamandır. Eylül ayında toprağın organik ya da mineral gübre ile gübrelenmesi ve temizlenmesi gerekir. Eylül ayında ekilebilecek ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Lale
Sümbül
Aster çiçeği (Yıldızpatı)
Ekim ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Ekim, toprak işlemesi için en ideal aydır. Ay boyunca toprak havalandırılmalı ve kış hazırlıkları yapılmalıdır. Organik gübre, ekim ayı içerisinde verilmelidir. Ekim ayında ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Lale
Sümbül
Kardelen
Dağ lalesi
Süsen çiçeği
Allium çiçeği
Arap sümbülü
Çiğdem çiçeği
Ağlayan gelin çiçeği
Kasım ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Kış mevsiminin zorlu hava şartlarının başladığı kasım ayı, çiçeklerin soğuklara karşı korunmasının en önemli olduğu aylardandır. Sonbahar budaması kasım ayı içerisinde yapılmalıdır. Budama işlemi özellikle süs çalıları ve küçük ağaçlar için oldukça önemlidir. Kasım ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Nergis
Sümbül
Aslanağzı
Kale bitkisi
Süs lahanası
Allium çiçeği
Hercai menekşe
Aralık ayında hangi çiçekler ekilmelidir?
Aralık, budama işlemlerinin en sık yapıldığı aydır. Ayrıca don olaylarının başladığı ay olduğu için çiçeklerin üzerine koruyucu yaprak örtüsü serilmesi gerekebilir. Aralık ayında ekilebilecek çiçeklerden bazıları şunlardır;
Açelya
Manolya
Çuha çiçeği
Yılbaşı çiçeği
Siklamen çiçeği
Atatürk çiçeği (Ponsetya)
Kış sümbülü (Kış ortancası)
Velhasıl
İçimizi de bulunduğu yeri de güzelleştiren canım çiçeklere sahip olabilmek için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Ekim zamanı da bunlardan en önemlilerinden biridir. Doğru zamanda doğru çiçek ekimi ve devamında gösterilen ilgi ile güzelleşmeleri güzelleşeceğimiz bir bahçe, balkon veya ufak da olsa cıvıl cıvıl köşeye sahip olabiliriz. Çiçekler yalnızca büyüyüp, oldukları yeri güzelleştirmek ile kalmazlar sevgili okur. Ben, aynı zamanda büyüttüklerine ve güzelleştirdiklerine de inanırım. O yüzden hepimiz için renk kattıkça güzelleşeceğimiz çiçek gibi bir dünya diliyorum. Gülümseme ve sağlık ile kalın.
Tumblr media
Hangi çiçek hangi ayda ekilmelidir? yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3uMaZ3p
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Kampçılık nedir? Keyifli bir kamp için nelere dikkat edilmelidir?
Sakin bir deniz kenarı veya yeşillikler içerisinde bir ormanlık alan görür görmez pek çok insanın aklına kamp yapma fikrini getirir. Kamp ise pek çoğumuz için şehir kabalığının uzağında çadır kurmalı, ateş ile ısınıp, aynı ateş üzerinde pişen yemekleri tüketmeli bir yaşam biçimi anlamına gelir. Kimileri için bu gerçek anlamda bir yaşam biçimi iken kimileri için birkaç gün için de olsa metropol yaşam stresi ve gürültüsünden arınma biçimidir. Ancak, bu söylediklerimiz kulaktan dolma bilgiler ve alelade deneyimler ile gerçekleştirilen her kamp için geçerli olmayabilir. Her işte olduğu gibi kampçılık için de yola çıkarken bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Etkisi ise bana kalırsa yolculuğun ve varılacak yerin tatmin edici olması ya da güzel bir akış ve sonuca ulaşılması gibi noktalarda hissedilir. Aksi takdirde ve yine bana kalırsa yolculuğun ve yolun sonunun memnun edici olmaması esas kaçılması gerekenin metropol olmadığının bir göstergesi olabilir.
Tumblr media
Kampçılık nedir?
Birçok yerde farklı sözcükler ile de olsa aynı şeyi tarif eden tanımları bulunan kampçılık, kısaca kişi veya kişilerin yaşamsal faaliyetleri açısından gerekli ekipmanlar ile birlikte doğa içerisinde yaşam sürmesi olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda tüm dünyada ilgi gören bir açık hava etkinliğidir. Doğa sporlarının bir parçası olduğunu da söyleyebiliriz. Örneğin, dağcılık ve trekking gibi ekstrem sporlar ile kampçılık ayrılmaz bir parçadır. Pek çok sporcunun, günler ya da haftalarca sürecek bir parkura yanında kamp malzemeleri ile geldiği gözlemlenmiştir. Öte yandan bir beyaz yakalı veya öğrenci tayfası mensubu bir bireye göre de kendisi ve kampçılık ayrılmaz bir parça olabilir. Kamp denince göz bebekleri parıldayan birkaç insan ile tanışanlardan biri olarak kamp nasıl yapılır? veya kamp için gerekli malzemeler nelerdir? gibi bilgi temalı sorulardan önce şunu şahsi fikrimce belirtmek isterim ki, esas mesele doğa ile iç içe geçirmeyi seviyor olmaktır. Elinde, aslında her şeye harfiyen uyulmuş olduğuna ikna eden bir liste ile gittiği kamptan pişmanlık duyarak dönmek de çadırı hiçbir bilgi, liste yahut kurala dayanmadan yalnızca doğal akışta olmaktan alınan haz ile geçirilen bir kampı sonlandırmak üzere toplamak da bunun önemi için verilebilecek örneklerdendir.
Kampçılığın esas kuralı ise doğaya saygı duymaktır.
Kampçılık keyifli fakat zorluklarla dolu bir uğraş veya hobidir. Zorlukları minimuma indirmenin yolu kamp sanatını öğrenmenin yanı sıra kampta yemek pişirmeyi bilmek ile alakalıdır. İyi bir kamp temel olarak rahat bir çadır, sıcak bir uyku tulumu ve iyi bir tüketime dayanır. Kamp yapılan süre boyunca dikkate alınması gereken en önemli şey ise şüphesiz, çevreye olabilecek en az zararı vermektir. Birçok ihtiyacımızı doğadan karşılarken bir de üstüne doğaya zarar veriyor olmak iyi bir kampçının en son isteyeceği şey olabilir. Esasında kamp, ucu bucağı belli olmayan bir denize yüksekten bakma veya sıra sıra ağaçlarla çevrilmiş bir yolda seyahat ediyor olma anlarında hissedilen aidiyet duygusunu besleme biçimidir. Doğayı seviyor, doğayı koruyor ve doğa içerisinde yaşıyor olmak gibi bir bütünlüğün temsilidir. Bir çeşit döngü veya akış da denebilir belki.
Tumblr media
İleri derecede bir eğitimi için kampçılık eğitimleri alınabilir. Bu eğitimlerden de kısaca bahsedecek olursak;
Temel kampçılık eğitimi nedir?
Temel kampçılık eğitimleri, kampçılığın bir yaşam biçimi olduğu öğretisine dayalıdır. Doğa ile ilgili bilinmesi gerekenler ve kampçılık ile ilgili bilinmesi gerekenler gibi çeşitli eğitim konuları içerir. Kampçıların doğada bulunan bitkilere, hayvanlara ve ağaçlara zarar verilmemesi ve yakılan ateşin mutlaka söndürülmesi gibi bilgileri özümsemeleri şarttır.
Kampçılık eğitimi neleri kapsar?
Kamp yerinin seçimi, seçim kriterleri ve hava şartları gibi göz önünde bulundurulması gerekenler üzerine verilen eğitimlerin yanı sıra temel kampçılık eğitimleri;
ateş yakma
çadır kurma
yemek yapma
kampı toplama
aşamalarında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair eğitimler de içerir. Kampçılığa dair edinilen bilgilerin ardından göz önünde bulundurulması gereken şey, kamp malzemeleridir. Güvenli ve konforlu bir kamp deneyimi için kampçılık için gerekli olan malzemelere sahip olmak önemlidir.
Kamp için gerekli malzemeler nelerdir?
Çadır
Kampta çadırda konaklayacak olmanın dışında bu noktada önemli olan çadır seçimidir. Doğru çadır için çadır seçimi, kişi sayısı, dayanıklılık, ölçüler ve tasarım gibi faktörler göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. İhtiyaca uygun olarak üçgen, tünel ya da kubbe çadırlar tercih edilebilir. Çadırda doğrudan yere yatılmamalıdır. Çadır içerisinde yere bir şilte, battaniye ya da şişme yatak konulmalıdır. İnce veya kalın uyku tulumları da tercih edilebilir.
Uyku tulumu
Tulumlar kaz tüyü ya da sentetik dolgular kullanılarak üretilir. Kaz tüyü kullanılan uyku tulumları daha sıcak tutar. Sentetik dolgu kullanılan uyku tulumları ise daha hafiftir. Tulum seçimi esnasında mevsim koşulları ve kamp süresi göz önünde bulundurulmalıdır.
Sırt çantası
Kamp için kullanılabilecek pek çok farklı hacim ve tasarımda sırt çantası vardır. Kamp yapacak kişi, yanına alacağı ekipmanlara uygun genişlikte ve dayanıklı bir çanta tercih etmelidir.
Fener
Fener veya el fenerleri özellikle geceleri mutlaka ihtiyaç duyulan kamp ekipmanlarının başında gelir. Fenerin yanı sıra pil ihtiyacı da göz önünde bulundurulmalı ve muhakkak yedeklenmelidir.
Kıyafet seçimi
Sıcak hava kampı için kıyafet seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken şey, gecenin serinliğidir. Bazılarımız için önemli olabileceği için ek olarak, sinek veya böcekler kamp esnasında karşılaşılması en muhtemel ziyaretçiler olduğunu hatırlatmak isterim. Bu ve benzeri küçük canlılar ile ilgili hassasiyeti olan kamp severler buna göre çeşitli önlemler alabilir veya uyumadan önce paçalarını çoraplarının içine sokmak gibi ilkel bir yönteme başvurabilirler. Serin hava kampı için vücut ısısını koruması açısından kalın kıyafetler yerine birkaç kat ince kıyafet giymeyi tercih edebilirsiniz. Karla kaplı soğuk alanlarda yapılan kamplarda ise baş ve boyun bölgesinin korunmasına yönelik kıyafetler tercih edilebilir. Özellikle eldiven, tozluk, çoraplar ve ayakkabıların ısıyı muhafaza edici özelliklere sahip olmasına dikkat edilmelidir. Giyim eşyalarının ıslanma ihtimaline karşı mutlaka yedek kıyafetler bulundurulmalıdır.
Diğer kamp malzemeleri
Çakı
Düdük
Pusula
Çöp poşeti
Güneş kremi
Güneş gözlüğü
ilkyardım çantası
Kibrit veya çakmak (yedekleri ile)
Temizlik malzemeleri (sabun, havlu, tuvalet kağıdı, ıslak mendil vb.)
Kamp nerede yapılmalıdır?
İyi yer seçimi keyifli bir kamp için oldukça önemlidir. Düz bir alan ve temiz içme suyu olanağı olan yerlerde kamp yapılabilir. Uçurum ve bataklık kenarlarında ya da yağmur havalarda ağaçlardan su damlaması ihtimaline karşı ağaç altlarında kamp yapılmamalıdır.
Velhasıl
Bir yanıyla kişide hatırlama veya emin olma gibi etkilere neden olduğunu düşündüğüm kampçılık, doğa ile insan arasındaki şartların neredeyse eşit olduğu bir yaşam biçimidir. Bu şartlardan yalnızca payımıza düşen kadarını alarak kamp süresince zamanla daha yoğun bir şekilde doğanın bir parçası gibi hissedebiliriz. Bir diğer ihtimal ile şartların eşitliğini insan konforu adı altında altüst edebilir ve daha fazlasını isterken doğaya zarar verebiliriz. Benim naçizane tavsiyem, en azından kamp gibi doğa temalı aktiviteler esnasında doğa ile iletişimde doğa gibi olmaya çalışmaktır. Doğru yer, doğru zaman, gerektiği kadar tüketim ve sıfır ihmal gibi üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren bir kampçının gözünden bakıldığında doğa ne kadar güzelse, doğa açısından da böyle bilinçli bir kampçı o kadar güzeldir eminim. Faydalanırken zarar vermemeli sevgili okur. Sağlık, özgürlük ve sevgi ile kalın.
Tumblr media
Kampçılık nedir? Keyifli bir kamp için nelere dikkat edilmelidir? yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3uEyMSI
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Panik atak nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Hemen her insan belli zamanlarda ya da tehlike anlarında endişe ve panik hissine kapılır. Bu tamamen içgüdüsel ve doğal bir tepkidir. Panik atak bu anlarda hissedilen duygu yoğunluğu veya fazlasının ne zaman olacağı tahmin edilemeyen ve de tekrarlayan atakların tanımıdır. Endişe veya stres yoğunluğuna bağlı gelişen her kriz bir çeşit panik atak olarak değerlendirilmemelidir. Dolayısıyla “panik atak nedir?” sorusu yalnızca ne olduğu ile ilgili değil, ne olmadığı ile de ilgilidir. Bu yazımızda panik atak üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgilere yer verdik. Ve dolu dolu yanıtlamak üzere aynı soruyu tekrar sorduk;
Panik atak nedir?
Halk arasında panik bozukluk adı ile de bilinen panik atak, gerçek bir tehlike veya elle tutulur bir neden olmamasına rağmen şiddetli fiziksel belirtiler ile kendini belli eden yoğun bir korku atağıdır. Şiddetine göre kişinin gerçekten korkmasına neden olabilecek hislere neden olabilir. Örneğin, şiddetli bir panik anında kişi kalp krizi geçirdiğini veya öleceğini sanabilir. Bu, pek çok insanın hayatında bir kez olsun yaşadığı ve duygu yoğunluğuna bağlı meydana gelen bir çeşit duygu seli tepkimesi gibi görünebilir. Panik atağın en ayırt edilebilir özelliği ise tam da bu nokta ile ilgilidir. Panik bozukluk veya panik atak, bir tetikleyicisi olmadan tekrarlayan ve ne zaman gerçekleşeceği tahmin edilemeyen ataklar ile karakterizedir. Yaşamı tehdit edici bir durum değildir ancak tedavi edilmedikçe belirtileri daha şiddetli olabilir. Dolayısıyla da kişinin zamanla daha kötü ataklar yaşamasına ya da yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olabilir. Ek olarak, Mental Bozuklukların Tanısal ve istatiksel Kılavuzunda (The Diagnostic and Statistical Manual of Mantal Disorders, kısaca DSM) panik atak, ani başlayan ve dakikalar içerisinde zirveye ulaşan yoğun korku ve rahatsızlık hissi olarak tanımlanmıştır.
Panik atak belirtileri nelerdir?
Panik atak, sempatik sinir sistemi tetikleyici etkileri gösteri bir durumdur. Sempatik sinir sistemi, vücudu gerilime hazırlayan, stresli bir durum ile etkinleşen veya bir tetikleme ile vücutta meydana “savaş ya da kaç” sisteminin tanımıdır. Panik atak, atağın şiddetine ve yükseliş seyrine göre stres duygusunun yanı sıra çeşitli zihinsel ve fiziksel semptomları beraberinde getirir. Yaygın panik atak belirtileri şunlardır;
Üşüme
Terleme
Karın ağrısı
Nefes darlığı
Göğüs ağrısı
Baş dönmesi
Ateş basması
Genel titreme
Ağız kuruluğu
Mide bulantısı
Boğulma hissi
Baygınlık hissetme
Kulaklarda çınlama
Ölüme yakın olma hissi
Çok hızlı nefes alıp verme
Parmaklarda karıncalanma
Uyuşma veya iğne batması hissi
Dehşet hissi ya da ölüm korkusu
Gerçeklikten kopma (derealizasyon)
Kendinden kopma (depersonlizasyon)
Tipik olarak ataklar 10-20 dakika arası sürme eğilimindedir. Ancak bazı uç vakalarda bu süre 60 dakikayı bulabilir. Panik atak belirtilerinin genellikle erişkinlik dönemindeki (25 yaş civarı) bireylerde ortaya çıktığı gözlemlenir. 14 yaşın altındaki kişilerde nadiren karşılaşılır. Her insan panik atağı farklı şekilde yaşayabilir dolayısıyla belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterme eğilimindedir. Bazı ataklar kişide yeni bir atağın gelmesine karşı aşırı derecede korku ve endişe hissinin oluşmasına neden olabilir. Bu hisler panik atak gelişimine dair tetikleyici olabilir. Tedavi en çok da bu noktada önemlidir. Bir atağın, diğer atak için tetikleyici olması kişide ve atakların meydana gelişinde bir döngüye neden olabilir. Bu atakların meydana geliş süresi açısından olumsuz etkileri olan bir faktördür.
Aynı zamanda panik atak, kalp krizi gibi önemli sağlık sorunları ile benzer özelliklere sahip olabilir. Kişinin panik atak mı yoksa kalp krizi mi geçirdiğini tam olarak anlayıp, ayırt edebilmesi oldukça düşük bir ihtimaldir. Yani panik atak yaşadığını sanan biri aslında kalp krizi geçiriyor olabilir veya tam tersi kişi kalp krizi geçirdiğini sanırken aslında panik atak geçiriyor olabilir. Dolayısıyla özellikle de önemli sağlık problemleri ile benzer belirtileri olan panik ataklar göz önünde bulundurulduğunda, teşhis ve tedavinin panik atak için farklı açılardan da faydası olduğunu söyleyebiliriz.
Panik atak için risk faktörleri nelerdir?
Panik atak, her insanda hayat boyunca ortaya çıkma ihtimali olan psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Kişide panik atağın ortaya çıkma olasılığı çeşitli faktörler ile ilişkilidir. Panik atak için en yaygın risk faktörleri şunlardır;
Boşanma.
Cinsel saldırı altında kalmak.
Çocuk yaşlarda istismara uğramak.
Bazı ilaçlar ve bazı antidepresan ilaçlar.
Çok sevilen birinin kaybı gibi ağır duygusal travmalar.
Sakinleştirici ilaçların aniden bırakılması panik atağı tetikleyebilir.
Kafein, sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanımı panik atak sıklığını artırabilir.
Beyinde bulunan GABA, serotonin, noradrenalin gibi maddelerdeki dengesizlikler panik atak nedenleri arasındadır. Tedavisinde ya da psikiyatride kullanılan ilaçlar bu maddelerdeki dengeyi sağlar.
Çeşitli anatomik bozukluklar panik atak gelişimini kolaylaştırabilir. Örneğin, beyin sapında bulunan mavi nokta (lokus ceruleus) olarak adlandırılan bölgenin görevini tam olarak yapmaması sürekli korku hali yaşanmasına neden olabilir.
Kişilik yapısı özellikleri de panik atak nedenleri arasındadır. Çekingen, histerik, borderline ve obsesif kompülsif kişilik özelliklerine sahip insanlarda panik atak görülme ihtimali daha yüksektir.
Panik atak nasıl tedavi edilir?
Panik atak tedavisinde genellijle hem psikoterapi uygulamalarına hem de ilaç tedavisi yöntemlerine başvurulur. Bilişsel davranış terapi (BDT), psikolojik müdahalelerin başında yer alır. Bilişsek davranış terapi uygulamaları ile temel olarak kişinin kendi deneyimlerinden öğrenmesi hedeflenerek panik atak belirtilerinin farkındalığı sağlanır. BDT uygulamalarının başarılı seyretmesi sonucunda kişi panik atak sırasında kendisini daha rahat hissedebilir. Tedavi öncesi kendisini sakındığı ortam ve davranışlar konusunda daha rahat davranabilir. İlaç tedavisi ise panik atak belirtileri ve kişinin genel sağlık durumuna göre reçete edilen ilaçların uygulanması durumudur. Bazı durumlarda doktor tarafından birden fazla ilaç kombinasyonu ile tedavi yöntemine gidilerek etkinliklerinin artırılması sağlanabilir. İlaçların etkinliği genellikle kullanılmaya başlandıktan sonraki birkaç hafta içerisinde ortaya çıkar. Birçok ilaçta olduğu gibi panik atak tedavisinde kullanılabilecek ilaçlar da bir takım yan etkiler için risk taşır. Dolayısıyla kullanıma başlamadan ve kullanımı sonlandırmadan önce kesinlikle bir uzman desteği alınması önemlidir.
Ek olarak, panik atak için uygulanacak tedavilerin yanı sıra gevşeme ya da solunum egzersizleri de oldukça faydalıdır. Panik atak esnasında meydana gelen nefes alışverişlerin yüzeyselleşmesi ve sıklaşması (hiperventilasyon), atak ile ilişkişi korku ve endişe hislerinin kötüleşmesine neden olur. Kişinin solunum veya gevşeme egzersizlerine hakim olması veya atak esnasında derin nefes alıp verme tekniklerini uygulaması meydana gelen belirtilerin kontrol altına alınması konusunda fazlasıyla etkili olabilir. Derin nefes egzersizlerine ek olarak kas gevşetme egzersizleri de atak esnasında vücutta oluşan tepkilerin kontrol altında tutulması açısından faydalı olabilir.
Velhasıl
Panik atak karşısında dimdik durabilmek için gerekli olan en doğal güç kaynağı, düzenli egzersizdir. Egzersiz yapılan esnada beyindeki kimyasal maddeler arasında denge sağlanır ve endorfin miktarı artış gösterir. En basitinden yürüme veya yüzme gibi hafif egzersizler ile salgılanan endorfinler bile duygu durumunuzu olumlu yönde etkileyebilir. Psikoterapi, panik atak tedavisinde son derece önemli bir yere sahiptir. Ancak uygulanacak terapi yönteminin verimliliği açısından da, kişinin kendisini tedavi oldukça yani zamanla değil de daha en başından güçlü hissetmesi açısından da asıl önemli olanın şu olduğunu düşünüyorum; esas şifa, kendimiz için severek yapabileceklerimizde gizlidir. Bana kalırsa, tedaviyi geciktirip aksatmamak olumlu bir seyir halindeyken kişisel olarak bazı girişimlerde bulunup her bir derin nefes alışı ile biraz daha iyi hissetmek bahsettiğim gizli şifanın bir musluğu olabilir. Velhasıl, önce gerçekten iyi olmayı istemeli sevgili okur. Sağlıcakla kalın.
Tumblr media
Panik atak nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3hdGMWR
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
4 haftada vücut şekillendirmeye yardımcı 7 basit egzersiz
Bir süre öncesine kadar yağ yakmak veya vücudu şekillendirmek için ille de bir spor merkezi ya da ekipmana ihtiyaç duyulurdu. Şimdilerde ise hemen herkesin evde kendi kendine yapabileceği egzersizler popüler konuların başında geliyor. Bir eğitmen veya ekipmana gerek olmadan yapılabilecek ve maksimum fayda sağlayan egzersizler üzerine yaptığımız araştırmalar sonucunda 7 egzersiz türüne ulaştık. Bu egzersizlerden olumlu sonuçlar elde edebilmeniz için de bizzat deneyerek memnun kaldığım 4 haftalık bir planı yazının sonunda sizlerle paylaştık. Aşağıda saydığımız egzersizler ve 4 haftalık plandan güzel sonuçlar elde etmek için ihtiyacınız olan tek şey kararlılık ve istikrar sevgili okur.
Tumblr media
Plank
Statik bir egzersiz olan plank, hareket etmeye de ekipmana da gerek olmadan yapılabilecek en basit ve en faydalı egzersizlerden biridir. Dikkat edilmesi gereken tek nokta pozisyonu doğru bir şekilde ayarlandığından emin olmak. Plank hareketini uygulamak için mat üzerine yüz üstü uzanın. Bedeninizi dirsekleriniz ve ayak parmaklarınızdan destek alarak yukarı kaldırın. Burada önemli olan sırtı dümdüz tutmaktır. Dirseklerinizin üzerinde bir süre durduktan sonra hiçbir zorlanma hissetmiyorsanız bir şeyler ters gidiyor demektir. Yavaşça hareketi uygulamayı bırakın ve görseldeki gibi bir duruş için yeniden deneyin. Plank hareketi kol kaslarını, karın kaslarını, sırt kaslarını ve kalça kaslarını çalıştırır.
Şınav
Plank pozisyonunu başlangıç pozisyonu olarak kabul edersek, doğru bir şınav hareketi için geriye kalan tek şey kendinizi kollarınızdan güç alarak yukarıya kaldırmanızdır. Burada dikkat edilmesi gereken şey sırt, kalça ve bacakların aynı düzlükte olmasıdır. Şınav hareketi  kol kaslarınızın yanı sıra karın kaslarınızın da gerilip çalışmasını sağlar.
Squat
Squat, denge gerektiren bir egzersizdir. Uygulamak için öncelikle kollarınızı omuz genişliğinde açın ve topuklarınızın üzerinde durun. Sonrasında sanki bir sandalyeye oturuyormuş gibi yavaşça oturma pozisyonu alın ve kalkın. Uygulama sırasında bacaklarınızın ve ayaklarınızın düz bir çizgide olmasına dikkat edin. Tamamen aşağı doğru indiğinizde kendinizi olabildiğinde yavaş bir şekilde yukarı doğru çekmeye çalışın. Hareketi uygularken kollarınızı göğsünüzde birleştirebilir, ellerinize aldığınız ağırlıklar ile işleri biraz daha zorlaştırabilir veya öne doğru uzatabilirsiniz.
Kalça kası
Kalça egzersizini uygulamak için öncelikle görseldeki gibi ellerinizin ve dizlerinizin üzerinde durarak başlangıç pozisyonu alın. Sonra bir bacağınızı düz bir şekilde, sağa sola hareket etmesine engel olmaya çalışarak geriye doğru uzatın. Eş zamanlı olarak aynı hareketi zıt taraftaki kolunuz ile de yapın. Örneğin, sağ bacak ve sol kolunuzu aynı anda düz bir şekilde uzatın. Sonra aynı hareketi diğer taraf için tekrarlayın.
Bel egzersizi
Hareketi uygulamak için öncelikle bir duvara yaslanın ve elinize bir top alın veya parmaklarınıza bir lastik geçirim. Bacaklarınızı dizlerden hafifçe kırarak omuz hizasından biraz daha geniş olacak şekilde açın. Ardından yavaşça bir sağa, bir sola dönmeye başlayın. Her dönüşünüzde duvara dokunmaya çalışın. Burada dikkat etmeniz gereken en önemli şey, egzersiz boyunca düz durmaya çalışmaktır.
Karın kası egzersizi
Hareketi uygulamak için öncelikle sırt üstü uzanın ve kollarınızı yukarı doğru kaldırın. Ardından bacaklarınızdan birini dizlerden kendinize doğru çekin ve aynı yöndeki eliniz ile bacağınıza dokunun. Başlangıç pozisyonuna dönerek diğer kol ve bacağınız ile aynı hareketi tekrarlayın. Bu harekette zıt yönlerdeki değil aynı yöndeki kol ve bacaklar eş zamanlı kullanılmalıdır. Sol kol, sol bacağa ve sağ kol, sağ bacağa dokunacak şekilde uygulamalısınız.
Karın ve kalça kası egzersizi
Başlangıç olarak görseldeki gibi elleriniz ve ayaklarınızdan destek alarak vücudunuzun üçgen bir şekil almasını sağlayın. Ardından bacaklarınızdan birini olabildiğince yükseğe kaldırın ve yavaşça indirerek dizinizi burnunuza değdirmeye çalışın. Sonrasında başlangıç pozisyonuna dönerek aynı hareketi diğer bacağınız ile tekrarlayın.
4 haftalık egzersiz planı
1.Hafta
Egzersizleri 6 gün boyunca, egzersizler arası 10’ar dakika aralar vererek aşağıdaki sıralama ile uygulayın.
2 dakika plank
1 dakika şınav
1 dakika karın ve kalça kası egzersizi
1 dakika karın kası egzersizi
1 dakika karın ve kalça kası egzersizi
1 dakika bel egzersizi
2 dakika plank
2.Hafta
Egzersizleri 6 gün boyunca, egzersizler arası 15’er dakikalık aralar vererek aşağıdaki gibi setler halinde uygulayın.
Set 1
3 dakika plank
3 dakika karın kası egzersizi
3 dakika kalça kası
Set 2
3 dakika bel egzersizi
3 dakika şınav
3 dakika karın ve kalça kası egzersizi
3.Hafta
İlk haftada olduğu gibi egzersizleri 6 gün boyunca, egzersizler arası 10’ar dakika aralar vererek aşağıdaki sıralama ile uygulayın.
2 dakika plank
1 dakika şınav
1 dakika karın ve kalça kası egzersizi
1 dakika karın kası egzersizi
1 dakika karın ve kalça kası egzersizi
1 dakika bel egzersizi
2 dakika plank
4.Hafta
İkinci haftada olduğu gibi egzersizleri 6 gün boyunca, egzersizler arası 15’er dakikalık aralar vererek aşağıdaki gibi setler halinde uygulayın.
Set 1
3 dakika plank
3 dakika karın kası egzersizi
3 dakika kalça kası
Set 2
3 dakika bel egzersizi
3 dakika şınav
3 dakika karın ve kalça kası egzersizi
Velhasıl
Günlük 15 dakikanızı ayırarak yalnızca 7 egzersiz ve 4 haftalık istikrar ile inanılmaz sonuçlar alabilirsiniz. Burada önemli olan tek şey hareketleri doğru yaptığınızdan emin olmanız. İlk 1-2 gün harekete geçmek de biraz zorlanabilirsiniz ama üstesinden geldiğiniz takdirde birkaç güne egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirdiğinizi göreceksiniz. Gününüzün ve hayatınızın nasıl geçeceği süregelen alışkanlıklarınıza değil, bugünkü size bağlı.
Tumblr media
4 haftada vücut şekillendirmeye yardımcı 7 basit egzersiz yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3ep59yX
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Orgazm ve çoklu orgazm
Cinsellik, kadınlar için farklı erkekler için farklı başlıklara sahiptir. Pek çok toplum veya bölgede cinselliğin fısıltı ile konuşuluyor olması bilgi yetersizliğinin ana sebeplerinden biridir. Bilgi yetersizliğine bağlı olarak ortaya atılan ve giderek yayılan bazı rivayetler vardır. Bu rivayetlerden çoğu kadınların cinsel hayatı ve kadın orgazmı ile ilgilidir. Kadınların orgazm olamadığına dair rivayetler bile var. Orgazm ve cinsellik konuları ile ilgili en yaygın  sorular ise “kadınlar orgazm olabilir mi?”, “erkeklerde boşalma nasıl olur?” ve “çoklu orgazm nedir?” gibi rivayetlerin gerçeklik payını anlamaya yönelik sorulardır. Bu yazımızda tüm bu rivayet ve soru işaretlerini ortadan kaldırmak için kadın orgazmı ile ilgili yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgilere yer verdik. Detaylıca ilerleyebilmek için konunun en başına dönecek olursak da cevaplanması gereken ilk soru şudur;
Orgazm nedir?
Orgazm, cinsel uyarılma sonucunda fizyolojik ve psikolojik olarak erişilen, kişiye haz veren durumun tanımıdır. Beynin yoğun bir şekilde aldığı cinsel uyarılara genital bölgelerin eş zamanlı olarak tepki vermesi durumu olarak da tanımlanabilir. Kısaca orgazm, mastürbasyon ve cinsel ilişki sonunda ulaşılan hazzın tanımıdır diyebiliriz. Yani orgazm olabilmek için kişinin mastürbasyon yapması ya da cinsel ilişkiye girmesi gerekir. Genellikle nabız artışı, kızarma, nefes alışverişin hızlanması ve istemsiz kasılmalar gibi sonuçlara yol açan orgazm, yaklaşık 10-20 saniye kadar sürer.
Orgazmın faydaları
Stresi azaltır.
Cildi güzelleştirir.
Ağrı eşiğini yükseltir.
Uyku kalitesini artırır.
Kalp hastalıklarına karşı korur.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
Bedensel ve ruhsal bir rahatlama sağlar.
Serotonin hormonunu artırarak mutlu hissetmeye yardımcı olur.
Erkeklerde orgazm nasıl olur?
Erkeklerde orgazm, boşalma ile meydana gelir. Yani, penisten dışarı meni atılması şeklinde gerçekleşir. Boşalma esnasında idrar yolundaki kaslar 4-7 kere kasılarak kişiye haz verir.
Kadınlarda orgazm nasıl olur?
Kadınlarda orgazm erkek orgazmına kıyasla daha şiddetli ve kapsamlıdır. Kadınlar vajinal orgazm ve klitoral orgazm olarak iki farklı şekilde de orgazm olabilir. Vajinal orgazm, vajina duvarının uyarılması ile gerçekleşir. Klitoral orgazm ise klitorisin uyarılması sonucu gerçekleşir. Her iki durumda da orgazm esnasında uterus ve çevresindeki kaslar kasılır, klitoris sertleşir, göğüs uçları sertleşir, vajina dudakları büyür ve vajinada nemlenme meydana gelir. Neredeyse her kadının art arda orgazm olma potansiyeli vardır. Buna çoklu orgazm denir.
Çoklu orgazm nedir?
Kadınların bir kez orgazm olduktan sonra yeniden orgazm olabilmek için belli bir süreye ihtiyacı yoktu. Uzun süre uyarılmış halde kalırlar ve dolayısıyla tekrar tekrar orgazm olabilirler. Çoklu orgazm yalnızca kadınların yaşayabileceği bir deneyimdir. Erkeklerin biyolojik yağısı çoklu boşalmaya uygun değildir. Erkeklerin cinsellik hormonları uyarılma esnasında hızla en yüksek seviyeye çıkar ve boşalma ile aynı hızla düşerek cinsel uyarılmayı sonlandırır. Erkeklerin bir kez boşaldıktan sonra tekrar boşalabilmesi için “refrakter dönem” adı verilen dinlenme süresinin beklenmesi gerekir. Kadınlarda ise cinsel uyarılma esnasında hormonlar daha yavaş ve daha uzun sürede en yüksek seviyeye ulaşır ve orgazmdan sonra da etkilerini göstermeye devam eder. Dolayısıyla bir kadının orgazm olduktan sonra ilişkiye devam etmesi ve art arda orgazm olabilmesi mümkündür. Ve çoklu orgazm yaşamak için bir partnere ihtiyaç yoktur. Kadınlar mastürbasyon ile de art arda orgazm olabilirler.
Velhasıl
Orgazm, hem ruhsal hem de psikolojik olarak her yetişkin için neredeyse bir ihtiyaçtır. Cinsel yaşantınızın daha güzel olmasını istiyorsanız belli aralıklarla kendi üzerinizde keşfe çıkmayı ve haz noktalarınızı partnerinizle paylaşmayı ihmal etmeyin.
Tumblr media
Orgazm ve çoklu orgazm yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/2Rsl4U6
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Burun akıntısı neden olur ve nasıl geçer?
Burun akıntısı, günlük hayata olumsuz etkilerinin yanı sıra insanı zaman zaman zor duruma düşüren rahatsızlıkların başında gelir. Bu durum, bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi alerjik reaksiyona bağlı olarak meydana gelebilir. Burun akıntısı, burun deliklerinden dışarıya doğru ya da boğazın arkasından geniz akıntısı şeklinde veya her iki şekilde de olabilir.
Peki, burun akıntısı neden olur?
Grip
Alerji
Gebelik
Kuru hava
Akut sinüzit
Kronik sinüzit
Mesleki astım
Sigara dumanı
Soğuk algınlığı
Yüksek tansiyon
Hormonal değişiklikler
Sapmış burun septumu
Beyin omurilik sıvı kaçağı
Buruna yabancı cisim kaçması
Alerjik olmayan rinit (alerji ile ilgili olmayan akıntı)
Bu nedenlerin dışında çeşitli pek çok etken burun akıntısına neden olabilir. Bazı durumlarda burun akıntısı ile birlikte burun tıkanıklığı da meydana gelebilir. Gelelim, burun akıntısını gidermek için başvurulabilecek yöntemlere…
Burun akıntısını durdurmak için neler yapılabilir?
Tuzlu su
Burun akıntısı ile birlikte tıkanıklık problemi de yaşıyorsanız, rahatlamak için tuzlu su ve kabartma tozu çözeltisini deneyebilirsiniz. Hazırlamak için, 3 çay kaşığı iyot içermeyen tuz ve 1 çay kaşığı kabartma tozunu, 3/4 litre kaynamış veya damıtılmış suya ilave ederek iyice karıştırın. Daha sonra bir enjektör yardımı ile burun deliklerinize nazikçe sıkın. Aşırıya kaçmadan aynı işlemi birkaç kez tekrarlayabilirsiniz.
Buhar uygulaması
Buhar uygulaması, burun kanallarınızın yumuşamasını sağlayan en sağlıklı yöntemlerden biridir. Uygulama için öncelikle bir miktar suyu kaynatıp, derin bir kaba alın. Kaynamış suyun içerisine birkaç damla nane yağı damlatın. Buharın çıkmaması için bir havlu ile başınızı örterek yüzünüzü suya yaklaştırın ve ortalama 15-20 dakika boyunca buharı solumaya çalışın. Bu işlemi günde 1-2 kez uygulayarak burun akıntınızı durdurabilirsiniz.
Elma sirkesi
Faydası saymakla bitmeyen elma sirkesi, burun akıntısını durdurmaya yardımcı yöntemlerden biridir. Bu yöntemi denemek isterseniz, bir miktar ılık su ile iki tatlı kaşığı elma sirkesini karıştırıp içebilirsiniz.
Bitki çayı
Burun akıntısını durdurmak için bitki çaylarının gücüne başvurabilirsiniz. Günde 1-2 kez limonlu ve zencefilli bitki çayı tüketerek burun kanallarınızı yumuşatabilir ve burun akıntısı şikayetinden kurtulabilirsiniz.
Burun akıntısı neden olur ve nasıl geçer? yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3tcTCHi
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Romatizma: Belirtileri ve tedavi yöntemleri
Kemik, kas ve eklemlerde ağrı ve şişlik şikayetlerine neden olan romatizma, her yaş ve cinsiyette görülebilen pek çok hastalığın tanımıdır. Bu yazımızda romatizma ile ilgili sıklıkla merak edilip, araştırılan sorulara yer verdik. “Romatizma belirtileri nelerdir?”, “romatizma çeşitleri nelerdir?” ve “romatizma nasıl tedavi edilir?” soruları üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgiler aşağıdadır. Başlangıç konumuz ise;
Romatizma nedir?
Halk arasında genellikle bir hastalık olarak bilinse de romatizma, tek başına bir hastalık değildir. Romatizma, başta eklemler olmak üzere kas, kemik ve bağlarda ağrıya yol açan hastalıklar grubuna verilen genel bir addır. Ağrının yanı sıra şişlik ve hareket kısıtlılığına da neden olabilen romatizma, bazı durumlarda iç organları etkileyebilir ya da şekil bozukluklarına yol açabilir. Hemen her yaş grubu ve cinsiyette görülse de kadınlar arasında daha yaygındır. 200’den fazla romatizma çeşidi vardır ancak temel olarak iltihaplı romatizma ve iltihaplı olmayan romatizma olarak ikiye ayrılır. Tüm romatizma tiplerinde cinsiyet ve yaş oldukça önemlidir. İltihaplı romatizma tiplerinin genetik geçişli olduğu düşünülse de bu hastalığa neyin sebep olduğuna dair henüz net bir bilgi yoktur. İltihapsız romatizma ise çoğunlukla genetik faktör, eklemlerin aşırı yıpranması, fazla kilo, spor yaralanmaları ve travma gibi etkenlerden dolayı meydana gelir. Hava olaylarının romatizmal ağrılara neden olduğu düşünülse de bu doğru bir kanı değildir.
Romatizma türleri nelerdir?
Eklem romatizması (Romatoid Artrit)
Eklem romatizması, nedeni bilinmeyen kronik seyirli ve iltihaplı bir hastalıktır. Pek çok eklemi aynı anda etkilemesi durumunda şekil bozukluklarına ve sakatlanmalara neden olabilir. Her yaş grubu ve cinsiyette görülebilir ancak genellikle 30 ile 50 yaş aralığında başlar. Kadınlarda eklem romatizmasının görülme oranı erkeklere oranla üç kat fazladır. Oluşum nedeni tam olarak bilinmese de genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu kabul edilir. En büyük risk faktörü sigara kullanımıdır. Eklem romatizmasının bazı belirtileri ise şunlardır;
Halsizlik
Kilo kaybı
Hafif ateş
Yorgunluk
Eklem ağrısı
Boyun ağrıları
Ellerde şişme ve ağrı
Dirsek ve dizlerde şişme
Ağrısız deri altı nodülleri
Kalp ve akciğer tutulumu
Gözlerde ani kızarma ve ağrı
Yumuşak doku romatizması (Fibromiyalji)
Kas ve yumuşak doku romatizması, vücutta belli noktalarda kronik ağrı ve genel kas ağrıları ile karakterizedir. Ağrı ve sızı genellikle bel, boyun, sırt, göğüs, omuzlar, kalçalar ve dizlerde hissedilir. Ağrıların konumu ve şiddeti zaman zaman değişebilir. Yumuşak doku romatizması hayatı tehdit etmez ancak hastanın hayat kalitesini düşürecek kadar şiddetlenebilir. Belirtileri soğuk, yorgunluk, çok çalışma ve hareketsizliğe bağlı olarak artabilir. Sıcak, masaj, istirahat ve hafif egzersizler ile de azalabilir.  Sıklıkla rastlanılan belirtileri şunlardır;
Yorgunluk
Sabah tutukluğu
Uyku bozuklukları
Dinlenmemiş olarak uyanma
İç ve dış uyaranlara karşı hassasiyet
Gece boyunca tuvalet ihtiyacı hissetme
Romatizma nasıl tedavi edilir?
Romatizma testi
Öncelikle romatizmal hastalığın tanısı için fiziki muayene ile belirtiler incelenir ve hastanın genetik geçmişi incelenir. Bazı durumlarda laboratuvar testlerine ihtiyaç duyulabilir. Bu testler ayırıcı tanı bakımından gereklidir. Başlı başına romatizma testi diye bir test yoktur. Hastalığın türü farklı testler uygulanarak netleştirilir. Testlerden bazıları şunlardır;
İmmünolojik testler
Anemi varlığının tespiti
Biyopsi ile doku incelemesi
Elektromiyografik ve radyolojik incelemeler
Eklem aralığından alınan sıvının incelenmesi
İltihap varlığı ve şiddetini anlayabilmek için kan testleri
Kemik metabolizmasını değerlendirmek için kalsiyum, fosfor ve alkalen fosfataz ölçümleri
Romatizmaya hangi bölüm bakar?
Romatizmal ve diğer kas iskelet sistemi hastalıklarını inceleyen bilim dili romatolojir. Dolayısıyla romatizma hastalıkları için romatoloji bölümüne başvurulmalıdır. Romatoloji bölümünde romatolog hekimler, fizik tedavi hekimleri ve rehabilitasyon hekimleri birlikte çalışırlar. Tedavi için genellikle hastalığın ilerleyişini durdurma ve geriletmeye yönelik ilaçlar reçete edilir. İlaçlar hap ya da iğne formunda olabilir. Bazı durumlarda egzersiz de önerilebilir. Düzenli doktor kontrolü ve ilaçların düzenli kullanımı tedavinin gidişatı açısından oldukça önemlidir.
Velhasıl
Pek çok hastalıkta olduğu gibi romatizmal hastalıklar için de erken teşhis ve tedavi son derece önemlidir. Erken teşhis ve tedavi ile hastalığı geriletmeye yönelik tedavi yöntemleri uygulanırken muayeneyi erteleyip, geciktirmeniz durumunda yalnızca hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya, şikayetleri dindirmeye yönelik tedavi yöntemleri uygulanacaktır. Ertelenmiş sağlık problemlerimizin olmaması dileği ile. Sağlıcakla kalın.
Tumblr media
Romatizma: Belirtileri ve tedavi yöntemleri yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3h4qSyd
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Renk körlüğü: Belirtileri ve çeşitleri
Genellikle kırmızı ve yeşil gibi renklerin karıştırılması ile kendini belli eden renk körlüğü, genellikle doğuştan gelen kalıtsal bir göz hastalığıdır. Kısaca, belirli renkleri kısmen veya tamamen görememe ya da ayırt edeme olarak tanımlanır. Bu yazımızda renk körlüğü üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgileri paylaştık. Yazımızın sonuna kendinizi test edebilmeniz için küçük bir görsel bırakmayı da unutmadık.
Tumblr media
Renk körlüğü nedir?
Renk körlüğü, gözün retina tabakasındaki bazı pigmentlerin eksik olması veya hiç olmamasına bağlı olarak bazı renk ve gölgeleri algılama bozukluğudur. Oldukça yaygın bir göz hastalığı olan renk körlüğünün tıp dilindeki adı daltonizm’dir. Doğuştan gelen renk körlüğü genellikle X kromozomu olarak bilinen cinsiyet kromozomu ile aktarılır. Erkeklerde tek, kadınlarda iki adet X kromozomu bulur. Dolayısıyla renk körlüğünün erkeklerde görülme oranı daha fazladır. Sonradan gelişen renk körlüğü ise genellikle retina veya beynin görme merkezinde sorun olması, gözün görmeyi etkileten bölümlerinin hasar alması ya da bir takım ilaçların yan etkileri gibi nedenlerle meydana gelir.
Renk körlüğünün çeşitleri
Kısmi ve tam renk körlüğü olmak üzere 2 tip renk körlüğü vardır. Tam renk körlüğünde renkler siyah, beyaz ve grinin tonları olarak algılanır. Kısmi renk körlüğü ise kişide hangi renge duyarlı koni hücrelerinin eksik veya yok olduğuna bağlı olarak 3 tipe ayrılır. Bunlar;
Deuteranomaly: Yeşil renge duyarlı koni hücrelerinin eksikliği veya yokluğuna bağlı olarak gelişen yeşil renk körlüğüdür. Genellikle yeşil ve kırmızıda görme eksikliği yaşanır.
Protonopia: Kırmızı renge duyarlı hücrelerin eksikliği veya yokluğuna bağlı olarak gelişen kırmızı renk körlüğüdür. Yeşil ve kırmızının tüm tonları soluk görünür.
Tritanopia: Mavi renge duyarlı koni hücrelerinin eksikliği veya yokluğuna bağlı olarak gelişen mavi renk körlüğüdür. Renkler, genellikle yeşil veya pembe bir tonda görünür.
Renk körlüğünün belirtileri nelerdir?
Renk körlüğünün belirtileri kısmi ya da tam renk körlüğüne göre değişiklik gösterebilir. Kısmi renk körlüğünde genellikle kırmızı ve yeşil, bazı kişilerde de mavi renkleri ayırt edilemez. Tam renk körlüğünde ise renkler siyah ve beyazın tonlarında görünür. Dolayısıyla renk körlüğünün belirtileri, kişinin görme bozukluğuna bağlı olarak değişiklik gösterir.
Renk körlüğü nasıl tedavi edilir?
Renk körlüğünün ilaç veya ameliyat gibi bir tedavisi yoktur. Ancak renk körlerine özel üretilmiş renkli kontakt lensler ve gözlükler vardır. Bunlardan birini kullanmak isteyen bir renk körü hastasına öncelikle bu kontakt lens ve gözlüklerin deneme setlerinden farklı renkler denettirilir. Doktor tarafından kişinin hangi renge sahip kontakt lens veya gözlük ile renkleri daha iyi ayırt edebildiği tespit edilir ve ona göre reçete edilir.
Velhasıl
Renkleri ayırt etmekte zorlanıyor ya da  birinin beyaz dediğine siz pembe diyorsanız, bir göz doktoruna görünmek için -bence- vakit kaybetmemelisiniz. Çünkü renk körlüğünün günlük yaşama aşırı derecede olumsuz etkileri olmasa da dünya, başlı başına mavili yeşilli. Her zaman olmasa da en azından bazı zamanlar kullanmak için bir gözlük veya lensinizin olması gerekir diye düşünüyor ve bunu tavsiye ediyorum.
Tumblr media
Sağlığınızın, dünya gibi ve dünya kadar olması dileği ile…
Renk körlüğü: Belirtileri ve çeşitleri yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3ueMZWj
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Fıtık nedir? Fıtık çeşitleri ve tedavi yöntemleri
Genellikle şiddetli ağrı ve şişlik ile kendini belli eden fıtık, iç organlardan birinin vücudun zayıf bir bölgesinden dışarıya doğru çıkmasıdır. Halk arasında fıtık adı ile bilinen rahatsızlık tıp dilinde herni adı ile bilinir. Kişinin günlük yaşantısına olumsuz etkileri olan fıtık, bir organın, onu yerinde tutan kas veya dokudaki açıklıktan itilmesi ile oluşur. Birden fazla fıtık çeşidi vardır. Çoğu fıtık çeşidi yaşamı tehdit edici değildir ancak kendi başlarına da iyileşmeleri mümkün değildir. İyileşme için fıtık çeşidine ve kişinin sağlık durumuna göre belirlenecek bir tedavinin uygulanması gerekir. Bu yazımızda “fıtık belirtileri nelerdir?” ve “fıtık nasıl tedavi edilir” soruları üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgilere yer verdik. Detaylı bilgi verebilmek adına başlangıç konusu olarak seçtiğimiz esas soru ise, “fıtık çeşitleri nelerdir?”
Fıtık çeşitleri
Fıtıklar bir travmaya bağlı olarak, geçirilen bir ameliyat bölgesinde bulunan kesiler dolayısıyla veya kendiliğinden ortaya çıkabilir. Dolayısıyla pek çok fıtık çeşidi vardır.
Karın fıtığı
Karın fıtığı, karın duvarını oluşturan kas ve fasya adı verilen sert zarların  karın boşluğundaki zayıf bir noktadan dışarı doğru çıkması ile oluşur. Karın fıtıkları genellikle karın duvarındaki kasların zayıflaması sonucu fıtık oluşumuna yol açar. Daha doğrusu bir organ ya da doku, karın boşluğundaki bu zayıf noktadan çıkarak fıtık oluşturur.
Kasık fıtığı
Kasık fıtığı, karın içi basıncın artması ile ortaya çıkar. Genel tabiri ile kasık fıtığı, karın içindeki organların (ince bağırsaklar, bağırsak yağları vb.) karın duvarındaki zayıf bölgeden çıkarak cilt altında şişlik oluşturması sonucu meydana gelir. Kasık bölgesinin her iki tarafında, sadece sağında ya da sadece solunda kasık fıtığı oluşabilir. Bazı kasık fıtıkları herhangi bir şikayete neden olmaz. Dolayısıyla doktor muayenesinde tespit edilene kadar kasık fıtığınızın olduğunu anlamayabilirsiniz. Uzun süre ayakta kalarak çalışan insanlarda daha sık görülür. Genellikle ıkınma, öksürme, hapşırma ve zorlanma gibi karın içi basıncını artırıcı etkenler dolayısıyla oluşan kasık fıtıklarının, daha önce fıtık gelişmiş kişilerde, kasığın diğer tarafında da gelişme olasılığı vardır.
Göbek fıtığı
Göbek fıtığı, göbek bölgesinin zayıf kalması sonucu ortaya çıkar. Bebeklik döneminde oluşması durumunda fıtık, ağlama esnasında şişerek görünür hale gelebilir. Bebeklerde meydana gelen fıtık kendiliğinden kapanabilir ancak kapanmaması durumunda cerrahi müdahale gerekebilir. Göbek deliğinin tam kapanmaması ya da aşırı zorlanması sonucunda çocukluk çağına erişen bireylerde de göbek fıtığı oluşabilir. Göbek fıtığının doğum yapmış kilolu kadınlarda, prostat öyküsü olan erkeklerde, aşırı kilolu veya ani kilo kaybı yaşamış bireylerde ve kronik öksürüğe sahip kişilerde görülme olasılığı yüksektir. Yetişkinlerde göbek fıtığının tek tedavi seçeneği cerrahi operasyondur. Fıtık başlangıç aşamasındayken yani küçükken tedavi edilmesi daha kolaydır. Ameliyat, kapalı ya da açık şekilde yapılabilir. Bu, genellikle hastanın sağlık durumuna göre belirlenir.
Bel fıtığı
Tıp dilindeki adı ile lomber disk hernisi, omurların arasında bulunan ve esneklik sağlayarak yastıksı bir görev gören jel benzeri bağ dokusunun su kaybetmesi sonucu işlevini kaybederek doğal konumundan çıkması sonucu meydana gelir. Genel belirtileri bel ağrısı, ayaklarda güçsüzlük ve de bacaklarda ağrı ve uyuşmadır. Bazı bel fıtıkları istirahat, antienflamatuvar ve ağrı kesici ilaçlar, egzersiz, fizik tedavi, streoid enfeksiyonu yöntemleri ile tedavi edilebilir. Bu tedavi yöntemlerinde ilaçların reçete edildiği şekilde kullanılmalı ve iyileşme olmaması durumunda tekrar bir doktora başvurulmalıdır. Cerrahi tedavi gerektiren bel fıtıkları, lokal, spinal ya da genel anestezi ile fıtıklaşan disk üzerine küçük bir kesi ile gerçekleştirilir.
Boyun fıtığı
Boyun fıtığı, boyun omurlarındaki disklerin yıpranması, yırtılması veya yerinden kayması sonucu omuriliğe ve omurilikten ayrılan sinirlere baskı yapması sonucu oluşur. Tıp dilinde servikal disk hernisi adı ile tanımlanır. Boyun fıtığı, her yaş grubunda görülebilir ancak genellikle genç-orta yaş grubunda meydana gelir. Boyun ve baş bölgesini zorlayacak ağır hareketler, çok fazla soğuk havalarda boynun yeterince ısıtılmaması, vücudu dik tutmamak, stres veya yanlış uygulanan bir masaj boyun fıtığına neden olabilir. Tedavi için genellikle fizik tedavi ve ilaç yöntemleri uygulanır. Bu yöntemler ile iyileşmeyen vakalarda diskektomi yöntemi ile cerrahi müdahalede bulunulur. Hasta, genellikle operasyonu takiben 24 saat içerisinde taburcu edilir.
Fıtık belirtileri nelerdir?
Her fıtığın oluştuğu bölgeye göre farklı belirtileri olur. Örneğin, karın bölgesinde meydana gelen fıtıkların kasların yırtılmasına bağlı olarak ağrı ve cilt altında şişlik gibi belirtileri, boyun ve bel fıtıklarının ise kollar ve bacaklarda güç kaybı, ağrı ve his kaybı gibi belirtileri vardır. Her tip fıtıkta, fıtığın olduğu bölgede ağrı hissedilebilir.
Fıtık neden olur?
Ikınma
Gebelik
Hızlı kilo alımı
Kronik öksürük
Ağır yük kaldırmak
Karın içinde sıvı birikimi
Uzun süre ayakta kalmak
Ameliyatlara bağlı kas kesileri
Fiziksel güç kullanılarak yapılan ağır işler
Fıtık nasıl tedavi edilir?
Fıtık tedavisi, fıtığın oluştuğu bölgeye göre değişiklik gösterir. Bazı fıtıklar egzersiz, fizik tedavi ve ilaç tedavisi ile bazı fıtıklar ile cerrahi operasyon ile tedavi edilir. Fıtık oluşumunu önlemek için günlük yaşantıda daha aktif, hareketli olabilir ve yüzme gibi kas güçlendirici bir spor ile ilgilenebilirsiniz. Önlem almak tedavi olmaktan daha yeğdir sevgili okur, sağlıcakla…
Tumblr media
Fıtık nedir? Fıtık çeşitleri ve tedavi yöntemleri yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/33cKKXr
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Kadınlar ve erkekler için doğum kontrol yöntemleri
Ülkemizde cinsellik eğitiminin yetersiz olması birçok çiftin beklenmeyen veya istenmeyen gebelik ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Çiftlerin bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi olmamalarının yanı sıra cinsel yaşamın neredeyse fısıltı ile konuşuluyor olması istenmeyen gebeliklerin ana sebebi olabilir. Her insan için geçerli olabilecek en iyi doğum kontrol yöntemi diye bir şey olmasa da kadınların hem de erkeklerin uygulayabilecekleri çeşitli doğum kontrol yöntemleri vardır. Kişinin kendi için seçebileceği en iyi veya doğru yöntemi seçmesi bazı faktörlere bağlıdır. Bunlardan bazıları kişinin genel sağlık durumu, seks sıklığı, sahip olunan partner sayısı, uygulanabilecek yöntemin neden olabileceği sorunlar veya yöntemin yan etkileri gibi faktörlerdir. Bu yazımızda “kadınlar için gebelikten korunma veya doğum kontrol yöntemleri nelerdir?” ve “erkekler için doğum kontrol yöntemleri nelerdir?” sorularını cevapladık. Ancak belirtmek isteriz ki, ne kadar bilgi sahibi olunursa olunsun en uygun yöntem için bir doktora danışılması oldukça önemlidir. Bizler doğum kontrol yöntemleri ile ilgili edindiğimiz bilgileri paylamış olalım. Sizler de okumuş, bilgi sahibi olmuş olun ama karar verip uygulamaya geçmeden evvel mutlaka bir doktora başvurun.
Kadınlar için doğum kontrol yöntemleri
Doğum kontrol hapı
Tıp dilinde oral kontraseptif haplar (OKS) olarak tanımlanan doğum kontrol hapları, gebelikten korunma yöntemleri arasında en yaygın olanıdır. Hapların içerdiği hormonlar, yumurtlamayı durdurur ve rahim ağzı salgısı olarak bilinen selvikal mukusun yoğunluğunu artırarak erkek üreme hücresi olan spermin rahim içine geçişini engeller. Genellikle 21 ya da 28 tabletten oluşan hapların düzenli olarak kullanılması etkinliğin sağlanması açısından önemlidir. Doğum kontrol hapı kullanmaya başlamadan önce bir doktora başvurulması son derece önemlidir. Çünkü bu haplar her insan için uygun değildir. “Kimler doğum kontrol hapı kullanmamalıdır?” sorusunun cevabı için genel olarak, 35 yaş ve üstü kişilerin, hipertansiyon, diyabet, damar tıkanıklığı, inme, kalp kapak hastalığı ve meme kanseri tanısı konan kişileri sayabiliriz. Doğum kontrol hapları, istenmeyen gebeliklerin engellenmesinde büyük öneme sahip olsa da unutulmamalıdır ki, hiçbir doğum kontrol yöntemi %100 koruma sağlamamaktadır.
Spiral
En yaygın doğum kontrol yöntemlerinden biri olan spiral, rahim içine yerleştirilen ve yaklaşık 2-3 santimetre uzunluğunda, T şeklinde, esnek ve metal veya plastik bir parçadır. Gebelik oluşumunu engelleyen ise spirali saran bakır tellerdir. Spiral rahim ağzının geçirgenliğini azaltırken, etrafını satan bakır teller o bölgeye ulaşan spermleri etkisiz hale getirir. Döllenmiş yumurtanın rahim içine yerleşmesini engelleyen bir doğum kontrol yöntemi olan spiral, 1-5 dakika arası süren bir işlem ile rahim içine yerleştirilir ve istenildiği zaman çıkarılabilir. Bakır spiralin yanı sıra bir de hormonlu spiral vardır. Aralarındaki fark ise bakır spiralin 10 yıl, hormonlu spiralin 3 yıl ömrünün olmasıdır. Normal ve düzenli adet gören her kadın spiral taktırabilir. Ancak elbette öncesinde sağlık kontrolü şarttır. “Kimler spiral taktıramaz veya takmamalı?” sorusu için rahim anomalisi, bakır alerjisi, genital enfeksiyonu ve meme kanseri olan kişileri örnek olarak verebiliriz.
Korunma iğneleri
Bu yöntem için doğum kontrol hapının iğne versiyonu benzetmesini yapabiliriz. Her ay yapılan ve 3 ayda bir yapılan iki türe sahip olan korunma iğneleri, rahim içindeki sıvıyı kalın bir hale getirerek spermlerin rahime geçişini engellemeye yarar. 3 aylık koruyucu iğnelerde sadece progestin hormonu, aylık iğnelerde ise hem östrojen ve hem de progestin hormonu bulunur. Hap kullanımının düzenliliğine ayak uyduramayan, unutan kadınlar için alternatif bir doğum kontrol yöntemidir.
İmplant (Deri Altı Çubuk)
Gebelik önleyici implant, üst kol deri altına yerleştirilen 4 santimetre uzunluğunda ve 0.2 santimetre çapında bir çubuktur. İçerdiği hormon ile rahim ağzındaki mukusu kalınlaştırır, rahim iç tabakasını inceltir ve sperm geçişini engelleyerek gebelik oluşumunu önler. 3 yılda sadece 1 kez uygulanması yeterlidir. Çıkarıldığı takdirde 3 ay içerisinde doğurganlık geri döner. Gebelik önleyici implant, meme kanseri tanısı konan, karaciğer hastalığı olan, vajinal kanaması olan kadınlar ve emziren anneler için uygun değildir.
Diyafram
Gebelik önleme yöntemlerinden biri olan diyafram, rahmin ağzını örtmeye yarayan şapka şeklinde yumuşak bir kauçuktur. Spermlerin yumurtaya ulaşmasını engelleyen bir bariyer oluşturmaya yarar. Daha etkili olması için spermisit adı verilen krem, fitil ya da köpük formunda olan sperm öldürücü jeller ile kullanılması gerekir. Uygulaması ile ilgili eğitim alan her kadın kendi kendine uygulayabilir. Aynı diyaframı 2 yıl süre ile kullanmak mümkündür. Ancak sadece cinsel ilişki sırasında kullanılması gerekir. Cinsel ilişkiden en fazla 6 saat önce rahim ağzını kapatacak şekilde takılmalıdır. İlişkiden sonra ise diyaframın en az 6, en çok 24 saat kalması gerekir. Gebelik önleyici diyafram rahim yada rahim ağzında şekil ya da pozisyon bozukluğu olan kadınlar, idrar torbası ve rahmi aşağı sarkmış olan kadınlar, sık sık idrar torbası iltihabı geçiren kadınlar, kauçuk ya da spermisite alerjisi olan kadınlar, son 6 hafta içerisinde doğum yapmış olan kadınlar ve toksik şok sendromu geçmişi olan kadınlar için uygun değildir.
Tüp ligasyonu (Tüplerin bağlanması)
Yaklaşık %100 etkiye sahip bir gebelikten korunma yöntemi olan tüp ligasyonu, kadınlarda yumurtayı rahime taşıyan tüplerin bağlanması anlamına gelen cerrahi bir işlemdir. Kolay bir ameliyat ile ömür boyu gebelikten kesin bir şekilde korur. Geri dönüşü zor bir işlem olduğu için kadınların veya çiftlerin çok dikkatli bir şekilde düşünüp karar vermeleri önemlidir. İstediği sayıda çocuk sahibi olmayanlar, kararından emin olmayanlar ve baskı altında karar vermiş olan kadınlar için uygun bir yöntem değildir. Kendisinin veya eşinin ileride çocuk isteme ihtimali olan kadınların diğer doğum kontrol yöntemlerine başvurmalarını tavsiye ederiz
Takvim yöntemi
Regl döngüsüne göre yumurtlama tarihlerinin belirlendiği doğum kontrol yöntemidir. Regl kanamasından sonraki 8-19 gün arası yumurtlama olasılığının yüksek olduğu günlerdir. Yumurtlama dönemlerinde yaşanan cinsel ilişkiler gebe kalma olasılığını artırır. Dolayısıyla özellikle bu günlerde korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak gerekir. Adetin ilk günü ile beraber ilk 8 gün ise güvenli günlerdir.
Ertesi gün hapı
Bir diğer adı ile acil kontrasepsiyon hapı, diğer korunma yöntemlerinden farklı olarak cinsel ilişkiden sonra kullanılır. Beklenmeyen gebelik oluşumunu engellemek için kadınlar tarafından ağızdan alınan ertesi gün hapı için “acil doğum kontrol yöntemi” diyebiliriz. İsminden dolayı genellikle gebeliğe neden olabilecek ilişkiden sonraki gün alınması gerektiği sanılır. Ancak ertesi gün hapı, korunmasız cinsel ilişki sonrası ne kadar erken alınırsa o kadar etkilidir. İlişki sonrası ilk 12 saat içerisinde alındığında gebeliği engelleme ihtimalinin %90, ikinci gün alındığında ise %75 etkili olduğu kabul edilir. Doğum kontrol yöntemi olarak düzenli kullanımının pek çok yan etkisi olabilir. Dolayısıyla ihtiyaç dışında doğum kontrolü için düzenli olarak kullanılmamalıdır. Düzenli kullanılmasa da ertesi gün hapının bazı yan etkileri olabilir. Ertesi gün hapının en yaygın yan etkileri şunlardır;
Halsizlik
Baş ağrısı
Şişkinlik
Lekelenme
Karın ağrısı
Baş dönmesi
Bulantı-kusma
Ara ara kanama
Memelerde hassasiyet
Karın ağrısı ve kramplar
Erkekler için doğum kontrol yöntemleri
Prezervatif (Kondom)
Erkekler tarafından en sık kullanılan doğum kontrol veya korunma yöntemidir. Prezervatif kullanımı istenmeyen gebeliklere karşı korumanın yanı sıra cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da koruyucu bir etkiye sahiptir. Spermlerin, vajina içerisine girmesini önleyen prezervatifler kauçuktan üretilir. Herhangi bir yan etkisi yoktur. Ancak yanlış kullanım ya da yırtılma gibi durumlara karşı dikkatli olunması gerekir.
Vazektomi
Erkekler için en güvenli doğum kontrol yöntemlerinden biri olan vazektomi, erkek üreme yollarındaki sperm kanallarının (tüplerin) bağlanması işlemidir. İşlemin gerçekleşmesi sonucunda sperm üretimi devam eder ancak dışarı çıkması engellenir. Yani boşalma sıvısında sperm bulunmaz dolayısıyla da hamileliğe neden olmaz. Üretilen sperm hücreleri ise vücut tarafından emilir. Vazektomi işlemi ile erkeğin hormonal yapısı, cinsel istek durumu, penis sertleşme düzeyinde ve boşalma sıvısında değişiklik olmaz.
Geri çekme yöntemi
En sık gerçekleştirilen yöntemlerden biri olan geri çekme yöntemi, doğum kontrol yöntemleri arasında en riskli olanıdır. Halk arasında genellikle dışarı boşalma olarak adlandırılır. Nedeni ise, zevk suyu olarak bilinen sıvının da az miktarda da olsa sperm hücreleri bulundurmasıdır. Bunun yanı sıra boşalma esnasında penisi vajinadan çekmekte gecikme veya çekememe gibi faktörler de istenmeyen bir gebeliğin oluşumuna neden olabilir. Daha kolay gibi göründüğü için olacak, genellikle tercih edilen yöntem olsa da beklenmeyen bir gebelik oluşumuna en müsait yöntem geri çekme yöntemidir. Dolayısıyla partnerlerin güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden birini seçerek ilişkiye girmeleri çok daha sağlıklıdır.
Velhasıl
Birkaç dakikalık zevk ve ihmaller, özellikle kadınların hayatları boyunca unutamayacakları veya bakmakla yükümlü olacakları bir sonuca yol açabilir. Gecelik ilişkiler, beklenmeyen veya fark edilmeyen finaller, istenmeyen gebeliklerin yaşanması ihtimalini artırır. Esasında her bireyin önce kendi sağlığı ve güvenliği, sonra partneri ile olan ilişkisinin kötü sonuçlara yol açmaması için sırtını kendi için uygun olan bir doğum kontrol yöntemine dayaması gerekir. Severek, sevişerek geçirilen dakikaların ileride gözlerinizi yaşartmaması dileği ile…
Kadınlar ve erkekler için doğum kontrol yöntemleri yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3np8eC2
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
KOAH(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı)
Nefes darlığı ve öksürük gibi şikayetlere neden olan KOAH, bir akciğer hastalığıdır. Genellikle tütün kullanımına bağlı olarak gelişen hastalığın şiddetine göre belirlenen çeşitli evreleri vardır. İlerlemesi ile kişinin günlük yaşantısını ciddi derecede etkileyen KOAH hastalığı, erken teşhis ve tedavinin önemli olduğu hastalıklardan biridir. Tedavinin gecikmesi kişinin KOAH dolayısıyla yaşayacağı sorunların yanı sıra çeşitli organ rahatsızlıklarına neden olabilir. Bu yazımızda “KOAH belirtileri nelerdir?” ve “KOAH hastalığının tedavisi nasıldır?” soruları üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgilere yer verdik. Asıl ve başlangıç konumuz ise KOAH denen hastalığın ne olduğudur. Okumaya başlamadan evvel derin bir nefes almanızı rica ediyor ve sizi KOAH ile tanışmak üzere ilk soru başlığına davet ediyoruz.
KOAH nedir?
KOAH, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığının kısaltımı olan kronik bir hastalıktır. Genel olarak alınan hava veya nefesin kolayca verilememesi şeklinde tanımlanır. Nedeni ise akciğerlerde bulunan bronş adındaki hava keseciklerinin tıkanmasıdır. Daha detaylı olarak şöyle tanımlayabiliriz; alınan nefes ile akciğerlere dolan hava bronşlar tarafından emilir ve içerisindeki oksijen kan ile dokulara ulaştırılır. Bronşların tıkanması durumunda alınan temiz hava akciğerlerden yeteri kadar emilemez ve dolayısıyla kan ile dokulara yeterli oksijen iletimi sağlanamaz. Bu duruma da KOAH adı verilir.
KOAH belirtileri nelerdir?
KOAH, kalıcı akciğer hasarı oluşana kadar herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Ancak belirtilerin ortaya çıkmasının ardından hastalığa neden olan tütün kullanımı gibi faktörlerin ortadan kaldırılmaması durumda belirti ve şikayetler giderek şiddetlenir. Genel KOAH belirtileri şunlardır;
Hırıltı
Siyanoz
Öksürük
Halsizlik
Yorgunluk
Depresyon
Nefes darlığı
Göğüste sıkışma
Sık solunum yolu enfeksiyonları
İstenmeyen kilo kaybı (ileri aşamalarda)
Beyaz, sarı veya yeşil renkte balgam oluşumu
Ayak bileklerinde, ayaklarda veya bacaklarda şişlik
KOAH hastalığının evreleri nelerdir?
KOAH hastalığı belirtilerin şiddetine göre 4 evreye ayrılır. Bunlar;
Hafif KOAH
Bu evre hastalığın başlangıç evresi olarak bilinir. Bu aşamada hastalık, yoğun tempolu işlerde ya da efor gerektiren fiziksel aktiviteler (merdiven çıkma, yük taşıma vs.) sırasında meydana gelen nefes darlığı belirtisi ile kendini gösterir.
Orta KOAH
Bu evrede hastalık, basit gündelik işler veya aktiviteler esnasında meydana gelen nefes darlığı ile kendini gösterir.
Ağır KOAH
Gündelik işleri yapmayı güçleştiren bu evrede hastalık, gece uykusunda bile nefes darlığına neden olur. Aynı zamanda genellikle solunum sıkıntısına bağlı olarak kişide halsizlik meydana gelir.
Çok ağır KOAH
Hastalığın bu evresinde nefes almak son derece zorlaşır. Kişinin yeterli oksijen alamaması nedeni ile bazı organlarda çeşitli rahatsızlıklar meydana gelir. İlerleyen akciğer hastalığına bağlı olarak kalp yetmezliğini de gelişebileceği bu evrede hasta, oksijen desteği olmadan hayatına devam edemeyecek duruma gelir.
KOAH nasıl tedavi edilir?
KOAH veya KOAH hastalığına bağlı olarak gelişen akciğer hasarı için iyileştirilebilir bir rahatsızlık değildir. Bu nedenle KOAH tedavisi genellikle belirti ve rahatsızlıkların şiddetini azaltmaya yöneliktir. Uygulanan tedaviler ile hastalığın neden olduğu problemlerin hafifletilmesi ve hastalığın hızlı giden seyrinin yavaşlatılması sağlanır. Her çeşit tedavi için esas önemli olan nokta ise eğer kullanılıyorsa tütün kullanımının bırakılması ve hava kirliliği bulunan ortamlarda bulunulmamasıdır. Tütün kullanımının sonlanması ile bronşlardaki tıkanıklığın şiddeti hafifler ve yaşanan nefes darlığı büyük oranda hafifler. Tütün kullanımına devam edilmesi durumunda ise ne çeşit bir tedavi yöntemi uygulanıyor olunursa olunsun nefes darlığı ve diğer şikayetlerin hafiflemesi oldukça düşük bir ihtimaldir. Dolayısıyla tekrar etmek istiyorum, KOAH hastalığı olan bir kişinin tütün kullanımına son vermesi son derece önemlidir.
Velhasıl
Genellikle tütün ve hava kirliliği gibi faktörlerin neden olduğu KOAH hastalığı, ne yazık ki geri döndürülebilir veya iyileştirilebilir bir hastalık değildir. Aslında nelere mal olabileceğini bilerek sürdürülen alışkanlıklar bugün bırakıldığında pek çok hastalıktan korunmaya neden olabilecekken ertelemeyi alışkanlık yaparak yarına bırakmak yalnızca yaşanan rahatsızlıkların şiddetini azaltmaya yardımcı olur. Dolayısıyla KOAH hastalığından korunmak için de hastalığın seyrini yavaşlatmak için de tütün kullanımı ve hava kirliliğinden uzak durmak oldukça önemlidir. Yaşadığınız süre boyunca rahatça nefes alabilmeniz dileğiyle. Sağlıcakla kalın.
KOAH(Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/2Qer6Yo
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Hamilelik dönemi ve cinsellik
Bir anne adayı hamilelik süresince hem bedensel hem de hormonal olarak pek çok değişiklik yaşar. Bu değişimler genellikle kişinin duygu durumuna etki eder. Esasında hemen her kadında var olan annelik içgüdüsü özellikle ilk gebeliğini yaşayan kadınlarda daha yoğun hale gelir. Bu değişimler ve yoğunlaşan duygular bebek için endişelenmeye neden olur. Bu endişelerden en yaygın olanı hamilelik döneminde cinsel ilişkiye girmenin bebeğe zarar verebileceği yönündedir. Dolayısıyla da “hamilelik döneminde cinsel ilişki zararlı mıdır?” ve “hamilelik döneminde nasıl olmalıdır?” gibi sorular bu dönemin en popüler konularıdır. Bizler de hamilelik dönemi ve cinsel ilişki üzerine çeşitli araştırmalar yaparak edindiğimiz bilgileri soru cevap halinde aşağıda paylaştık. Size de okuması, endişelerden kurtulması ve yaşanan her dönemin tadını çıkarması kaldı.
Tumblr media
Hamilelik döneminde cinsel ilişki zararlı mıdır?
Hamilelik döneminde cinsel ilişki pek çok çift için gayet güvenlidir. Ve bebek cinsel ilişki sırasında rahatsız olmaz ve zarar görmez. Hamilelikte cinsel ilişki anne adayında erken doğum riski, plasentanın aşağı yerleşmesine bağlı kanamalar, plasental sorunlar ya da düşük geçmişi gibi problemler varsa tehlikeli olabilir. Ancak sağlıklı seyreden bir hamilelik döneminde cinsel ilişki herhangi bir sorun teşkil etmez. Dolayısıyla çiftlerin sağlık ve güvenlik açısından doktor kontrolü ile hareket etmeleri hem önemli hem de özellikle anne adayı için oldukça iç rahatlatıcıdır.
Hamilelik döneminde cinsel ilişki nasıl olmalıdır?
Hamilelik ve cinsel ilişki ile ilgili en yaygın düşüncelerden biri, hamileliğin ilk aylarında cinsel ilişkiye girmenin düşüğe neden olabileceğidir. Ancak ilk aylarda girilen cinsel ilişki ile düşük arasında bilimsel bir kanıt yoktur. Böyle bir düşünceye sahip çiftlerde hamileliğin ilk 3 ayında cinsel ilişki kesintiye uğrayabilir. Ancak genellikle çiftlerin ve özellikle anne adaylarının içinde bulundukları duruma uyum sağlamaları ve doktor kontrolü ile güvende hissetmeleri ile cinsel yaşantıları normal seyrine döner. Normal seyrinde devam eden hamilelikte son 4 haftaya kadar cinsel ilişki yaşanabilir. Hamileliğin son döneminde bebeğin gelişimine bağlı olarak rahmin iyice büyümesi cinsel ilişkinin zorlaşmasına ve anne adayının cinsel ilişkiden uzaklaşmasına neden olabilir. Aynı zamanda son 4 hafta içerisinde girilen cinsel ilişki rahim kasılmalarını artırabilir. Dolayısıyla genellikle hamileliğin son 4 haftasında cinsel ilişkiye girilmemesi önerilir.
Hamilelik döneminde cinsel ilişki bebeğe zarar verir mi?
Sorunsuz seyreden bir hamilelik sürecinde yaşanan cinsel ilişki bebeğe ve hamilelik sürecine zarar vermez. Yaygın olarak cinsel ilişki ve orgazmın düşüğe veya erken doğuma neden olabileceği düşünülse de bilimsel olarak böyle bir kanıt yoktur. Düşük genellikle bebekteki kromozomal bozukluklar nedeni ile meydana gelir. Orgazm ise rahim duvarlarında kasılmaya neden olabilir ancak bu kasılmalar doğuma neden olmaz. İlişki sonrası yatarak dinlenmek kasılmaların geçmesini sağlar. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi hamileliğin son döneminde (son 4 hafta) cinsel ilişki ve orgazmın bir tetikleme ile doğuma neden olmaması ve doğumun sağlıklı gerçekleşebilmesi için cinsel ilişkiye girilmesi tavsiye edilmez. Özellikle hamileliğin son dönemi ve doğum süreci için doktor tavsiyeleri ile hareket etmek önemlidir.
Hamileliğin cinsel ilişki üzerindeki etkileri nelerdir?
Hamilelik döneminde yaşanan hormonal değişiklikler cinsel yaşamı fazlasıyla etkiler. Bunun ilk örneği, daha kolay orgazm yaşanmasıdır. Hatta bazı kadınlar kan akışı ve hormonlar sebebi ile hamilelik döneminde girdikleri cinsel ilişki sırasında ilk kez orgazmı yaşayabilirler. Hamilelik ve dolayısıyla meydana gelen değişimlerin bazı kadınlar üzerindeki etkisi ise doyumsuz bir cinsel istek uyandırmasıdır. Bunun nedeni kan akışının eskiye kıyasla %50 daha fazla olmasıdır. Aynı zamanda kan vulvaya, vajinaya, klitorise ve pelvise giderek dokuları doldurur. Bu durum kişiye bağlı olarak zevkli, rahatsız edici ya da ikisinin arasında bir his gibi gelebilir. Hamileliğin son dönemlerinden ziyade ilk 3 ayında bile vajinada dolgunluk meydana gelebilir. Aynı zamanda daha hamilelik dönemindeki yaşanan cinsel ilişki sırasında daha fazla ıslaklık hissedilebilir. Bunun nedeni bakteriler ile savaşmak için salgı ve kayganlığın artış göstermesidir. Yani hamilelik döneminde vajinanın eskiye kıyasla kendini daha fazla temizlediğini söyleyebiliriz. Ancak tabi ki hamilelik döneminde değişim ve hassasiyetin söz konusu olduğu tek bölge genital bölge değil. Vücudun süt üretimine hazırlanması ile göğüsler de fazlasıyla hassaslaşabilir. Göğüs şekli ve boyutu değişebilir. Hatta bir veya iki beden kadar büyüyebilir. Bu gibi durumlarda yumuşak iç çamaşırlarının tercih edilmesi daha rahat etmeye yardımcı olabilir. Genital bölge ve göğüsler gibi bariz bir değişim söz konusu olmasa da hamilelik döneminde zaman zaman veya genel olarak vücudun geri kalanı da normale kıyasla daha hassas olabilir.
Hamilelik döneminde hangi cinsel pozisyonlar tercih edilmeli?
Hamilelik döneminde karın bölgesindeki basınç ve ağırlığı korumaya yönelik pozisyonlar tercih edilmelidir. Daha fazla konfor için kayganlaştırıcının yanı sıra hamilelik yastığı ya da seks yastığı kullanılabilir. Hamileliğin ilk dönemleri ileride karşılaşılabilecek zorlukların üstesinden nasıl gelineceğine dair denemeler yapmak için en ideal zaman olabilir. Hamilelikte cinsel pozisyon için hamileliğin ilk dönemlerinde denemeler yapabilir ve en konforlu pozisyonu bulabilirsiniz. Bu, kocaman bir karın ile pozisyon denemekten çok daha rahat olabilir.
Tumblr media
Velhasıl
Hamilelik döneminde cinsel ilişki, çiftlerin bebişleri için kendi zevklerinden feragat ettikleri ilk konu olabilir. Hamilelik anne adayı için farklı değişim ve durumları beraberinde getirirken, baba adayları için daha çok şahit olmalı ve empati gerektiren bir süreçtir. Anne adayına nazaran mevzunun bir tık dışında olan baba adaylarının bu süreçte neyin neden olduğunu veya olamadığını bilip, anlayış göstermeleri ilişkinin selameti için olduğu kadar bence “babalık” sıfatının değeri açısından da oldukça önemlidir. Hamilelik baş edilecek veya katlanılacak bir durum değildir sevgili okur. Bir yoldur, yolculuktur ve yolun sonu mutluluktur. Her dönem ve durumdan çift olarak zevk almanız ve kocaman mutlu bir aileye sahip olmanız dileği ile…
Tumblr media
Hamilelik dönemi ve cinsellik yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/2QagsSs
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Bakımına önem veren erkekler için bazı ipuçları
Cilt bakımı genellikle kadınlar ile ilişkilendirilse de pek çok erkek tarafından da ilgi duyulan konulardan biridir. Pek çok erkek temiz bir cilde sahip olmanın yanı sıra bakımlı ve sağlıklı görünmek ister. Bu bazı erkeklerde mesleki açıdan bir zorunluluk olabileceği gibi bazı erkekler için tamamen kişisel bakıma verilen önemden kaynaklanabilir. Hem erkek hem de kadınlar için cilt bakımına dair en önemli kural ise cilt tipine uygun, doğru ürünlerin kullanılmasıdır. Yanlış ürünlerle yapılan bakım cilt için faydalı olmayacağı gibi tahriş ve benzeri yan etkilere de neden olabilir. Bizler de bu yazımızda erkeklerin cilt bakımı için kollarını sıvamadan önce dikkat etmesi gerekenleri sıraladık. Erkeklerin cilt bakımı yaparken dikkat etmesi gerekenler nelerdir? Sağlıklı bir cilt için erkekler neler yapabilir? işte cevapları…
Erkekler için bakım tüyoları
Nemlendirme
Cinsiyetiniz ne olursa olsun, bakım ve cilt sağlığı için gerekli olan en önemli şey nemlendirmedir. Ama bu ne yazık ki alelade bir nemlendirici ile pek de mümkün değil. Örneğin, yağlı bir cilde sahip olmanıza rağmen yağ oranı yüksek bir nemlendirici kullanırsanız bakımlı olmak bir yana, sivilce veya akne gibi problemler ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Doğru ürünleri kullanabilmek, cilt tipinize uygun veya cildinizin ihtiyacı olan nemlendiriciler için bir doktor veya uzmandan destek alabilirsiniz. Mümkünse sabah ve akşam için ayrı nemlendiriciler kullanmaya özen gösterin. Böylelikle hem sağlıklı bir cilt görünümüne sahip olabilir hem de yaşlanma etkilerini geciktirebilirsiniz.
Peeling
Peeling, cildin ölü deriden arınmasını sağlar. Dolayısıyla sağlıklı bir cilt için nemlendirme ne kadar önemli ise, temiz bir cilt için de peeling o kadar önemlidir. Henüz uygulayıp, faydalarını görmediyseniz bu size kabartma bir uygulama gibi gelebilir ancak birkaç kez düzenli olarak peeling yapıp, etkilerini gördükten sonra hayatınızın bir parçası haline getireceğinize eminim. Doğru peeling ürünü için bir cilt uzmanından destek alabilir veya cilt tipinizi zaten biliyorsanız hemen her yerde satışa sunulan peeling ürünlerinden birini kullanabilirsiniz. Es geçmemeniz için tekrarlamak istiyorum; peeling, cildinizin ölü deri tabakasından arınmasını sağlar. Dolayısıyla cilt bakımının en önemli adımlarından biridir. Ve sandığınız kadar da zahmetli değildir.
Tumblr media
Tıraş
Birçok erkek için bakım, tıraş olmak demektir. Ve tıraşlı pek çok erkek bakımlı görünür. Ancak tıraşlı-temiz görünmek ile tıraşlı-bakımlı görünmek arasında ince bir çizgi vardır. Bu tamamen doğru tıraş malzemelerinin kullanılması ile ilgilidir. Tıraş olmak için tıraş olmanın yüzün gitgide kararması, kıl köklerinin gözenek gözenek göze batması ve sakalların sert sert çıkması gibi pek çok olumsuz sonucu vardır. Doğru ürünler ile tıraş olmak ise tüm bu olumsuzlukları uzağınızda tutacağı gibi cildinizin pırıl pırıl görünmesini sağlar. Bundan bir sonraki adım ise elbette ki canım sakallar.
Sakal bakımı
Sakal, erkeğin aksesuarı mıdır? Bunun için kesin bir cevabım olmasa da sakalın kimisine göre aksesuar, kimisine göre harika bir kamufle olduğuna eminim. Yusyuvarlak bir yüzü kemikli gösterebilmek de, olası yara vs gibi gizlemek de sakalın velinimetleridir. Ancak bakımı yapılmayan, ihmal edilen, kendi haline bırakılan sakal için aynı şeyi söylemek pek de mümkün değil. Hem sağlıklı sakallara sahip olmak için hem de uzayan sakalların cilde zarar vermemesi için dikkat edilmesi gereken birkaç şey vardır. Sakal bakımı ile ilgili detaylı bilgi için sağlıklı sakallar için 5 ipucu başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Göz altı torbaları
Cinsiyet fark etmeksizin pek çok insanda yaşam tarzı ve yaşa bağlı olarak göz altı torbaları ve koyu halkalar meydana gelir. Başlangıç seviyelerindeki torba ve halkalar pek rahatsız etmese de zamanla yer edinip, belirginleştikçe rahatsız edici bir hal alırlar. Nasıl başa çıkacağını bilmeyen veya önemsemeyen kadın veya erkekler zamanla bu göz altı torbaları ve halkalara alışır ve fark etmemeye başlar. Ancak giderek daha büyük ve rahatsız edici olmamaları için belirginleştiği fark edilir edilmez müdahale edilmelidir. Zira, yaşlandıkça bu torbaların sarkma riski yüksektir. Yani şimdi değilse de ileride ciddi derecede rahatsız edici olabilir.
Ve tabii ki, parfüm seçimi
Sakal ve aksesuar konusu ile ilgili görüşümü net olarak belirtemesem de şunun altına imzamı atarım, beyler, parfümünüz sizin en kalıcı imzanızdır. Yanlış parfüm seçimi ile itici bulunabilir veya cildinizi tahriş edebilirsiniz. Ancak doğru parfüm ile hem kendinizi yalnızca kokunuz ile ifade edebilir hem de akılda kalıcı olabilirsiniz. Unutmayın ki, koku hafızası diye bir şey var. Bir kokunun hatırlattığı şeyler, dudak büzmeye veya derin bir nefes ile iç çekmeye neden olabilir. “Güzel kokayım yeter” mantığı ile alelade sıkılan bir koku ile bazı insanların hafızasında pek de hoşunuza gitmeyecek bir yer edinebilirsiniz. Tam tersini ele alıp yorumlayacak olursak da, tam da size göre bir koku ile yalnızca birkaç saat geçirdiğiniz biri tarafından yıllar sonra bile hatırlanabilirsiniz. Bence bu birçok söz ve anıdan çok daha baki ve payidardır.
Tumblr media
Velhasıl
Yalnızca insan olmak yetmiyor sevgili okur. İnsan olmayı çiçeklendirip, güzelleştirmek için kişisel bakım şart. Bu konu ile ilgili özellikle de siz beyefendilere söylemek istediğim şey; “mış gibi” bakım ile içinizi rahatlatmayın.
Tumblr media
Cildinizin hakkını vermeniz ve pırıl pırıl olmanız dileği ile…
Bakımına önem veren erkekler için bazı ipuçları yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3wtOHEO
0 notes
canimdunya · 4 years ago
Text
Sağlıklı sakallar için 5 ipuçu
Her erkeğin aklında sahip olmak istediği bir sakal modeli olduğuna eminim. Bu konuda yanılıyorsam da cümlemi şu şekilde değiştirebilirim; her erkeğin en azından sağlıklı sakallara sahip olmak istediğine eminim. Ve bunun gerekenler yalnızca biraz sabır ve biraz özendir. Bizler de bu yazımızda sakal bakımı nasıl yapılmalı? sorusuna dair yaptığımız araştırmaların sonucunda edindiğimiz bilgileri toparlayıp sağlıklı ve bakımlı sakalları olsun isteyen erkeklerin işini kolaylaştırmak için 5 madde halinde sıraladık.
Sakal bakımında dikkat edilmesi gerekenler
Cildinizi nemlendirin
Uzun sakallı ve sakallarını uzatmaya karar veren erkeklerin yaptığı en büyük hatalardan biri, sakalın altındaki cildi ihmal etmesi daha doğrusu unutmasıdır. Cildin sakal ile örtülü olması korunduğu anlamına gelmez. Aksi takdirde sakalın altındaki deride kaşıntı, pullanma ve tahriş meydana gelebilir. Bu da hem kişinin rahatsızlık duymasına hem de kıl köklerinin zarar görmesine neden olabilir. Sakalların sağlıkla uzayabilmesi ve uzarken rahatsız etmemesi için sakalların ve sakal altındaki derinin düzenli olarak temizlenmesi ve nemlendirilmesi gerekli ve de önemlidir.
Sakallarınızı düzenli olarak yıkayın
Sakalların duştan duşa yıkanıp, temizlenmesi cildin kurumasına, sakalların sertleşmesine neden olur. Aynı şekilde sakalların sık sık yıkanması da cilt ve sakalları olumsuz etkiler. Sakalların sağlıklı olması için iki günde bir ılık su ve mümkünse özel sakal şampuanı ile yıkanması gerekir.
Düzenli olarak tarayın
Taramak, hem sakalların hava almasını hem de kıl köklerinin eğitilmesini sağlar. Yani, düzenli olarak taranan kıl kökleri belli bir yöne doğru uzar ve şekil vermek kolaylaşır. Aynı zamanda kan dolaşımının hızlanmasını sağlar ve sakalların çok daha sağlıklı uzamasına neden olur.
Sakal bakım ürünleri kullanın
Sakalların kıl yapısı, saç ve vücut kıllarından farklıdır. Saç için kullanılan bir bakım ürünü sakal için genellikle faydalı olmaz. Dolayısıyla sakal bakımı için sakala özel bakım ürünlerinin kullanılması gerekir. Bu ürünlerin yanı sıra zeytinyağı, argan yağı veya Hindistan cevizi gibi doğal yağlar da sakal bakımı için kullanılabilir. Bakım ürünleri ve yağlar hem cildin ve nem dengesinin korunmasını hem de sakalların daha sağlıklı ve düzgün uzamasını sağlar.
Düzenli olarak şekillendirin
Sakallarınız tamamen uzayana kadar (ortalama 6 hafta boyunca) kendi haline bırakabilirsiniz. Ancak belli bir boya geldikten sonra sakallara düzenli olarak şekil vermek gerekir. Bu, sakalların sağlıklı uzaması ve düzgün bir görüntüye sahip olması için gereklidir. Sakallarınızı şekillendirmek için sakal makinesi ya da makas kullanabilir veya düzenli olarak o malum koltuğa oturarak kendinizi ve sakallarınızı işi bilen birilerine emanet edebilirsiniz.
Tumblr media
Velhasıl
Kendi haline büyüyüp gelişen sakalları şekillendirmek de uzatmak da zaman zaman epey zor olabilir. Bir de buna cilt tahrişine bağlı olarak gelişen kaşıntı ve döküntüler eklenirse güzelim sakallar ile vedalaşmak kaçınılmaz olabilir. Geç kalmış olmamak, sakallarınız kesilirken keşke dememek ve yeni baştan başlamamak için yapılması gereken tek şey, biraz ilgi göstermektir. Severek gösterilen ilginin güzelleştiremediği bir şey var mıdır dersin sevgili okur? Bence bu namümkün.
Sağlıklı sakallar için 5 ipuçu yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3sDYINp
0 notes