Text
hikayelerin olmadığı bir dünyada ölebilirdim. öldüm de bir süre. sonra geçiyor.
3 notes
·
View notes
Text
Ayın, suyun, güneşin; lavanta kokulu saçlarıyla lahana bebeklerinin; 7 günde yaratılmış dünyada konuşmaya 7 nefes sabredememenin; kertenkelelerin, kemirgenlerin; Anka kuşu masallarına inandıkça yaktığımız gemilerin; fikrimizin ince ince güllerinin; bilumum portakal ağaçlarının ve böğürtlen reçellerinin bir anlamı olacaktı. Böyle anlaşmamıştık.
0 notes
Text
Kelimelerinizi kaybedersiniz bazen. Olur. Söylenecek o ‘son bir cümle’ her zaman kalır. Evden çıktığınızda içine düştüğünüz ‘Bir şey unuttum sanki!’ hissi gibi bir şey bu. Şairlerin şiir olduğu zamanlar gibi, içinizden çıkmak için ince ince kanar.
Son sözleri söyleyenlerin yaşadığı sonsuz haklılık karşısında anlamsız bir boşluk hali; çelimsiz bir hissizlik. Her zaman bildiğiniz; bir türlü deliremediğiniz; ama hep orada. - defne/m
0 notes
Photo

Ne zaman buluttan düşsem, bütün renkler yağmur solgunu. / Direndiğim uykular gibisin... - defne/m
3 notes
·
View notes
Photo

'Üşüdüm. Bana biraz gülümser misin?' dedi adam. Sonra dünyanın bütün yalanlarını yeniden anlattılar; -Gönlüme yüktür, kırgını yüzünün...
3 notes
·
View notes
Photo

Duvarlara iliştirilmiş notlar gibi, bir rüzgara kaldıysa yönümüz... Belki de yalnızca kurşun kalemler yazmıştı bizi. - (Çeşme, Temmuz 2014)
2 notes
·
View notes
Photo

Sanki bir şey unutmuştum. Saat sabahın gün doğmamışında, nefes nefese uyanmak gibi. Böyle işte.
3 notes
·
View notes
Text
Çünkü neden? Söylemezsek ziyan olacaktı.
-
Umrumda olmadığınız yerlerinizden kendinizi kesip alınız lütfen. Bu bir kendinle barışabilme becerisidir. Kendinle barışabilir misin, hayatın sende sefil bir denemesidir. Öyledir.
Çünkü makyajı döküldü gecenin. Bütün sırlar dağıldı. Pandora’nın Kutusu’nu yeniden açtığında zaman, bizi seksen yerimizden doğramadan önce, kendini tüm hücrelerimizde parçaladı. Önce Temmuz'u yaktılar, sonra kımıltısız, durdukça çığ olup üzerimize yağacak yerler bilendi. Öyle saçma; uykusuz; ve pas içinde kaldık.
Bir yer var biliyorum. Nefes alıyorsunuz. Çocuklar doğuruyorsunuz. Sevişiyorsunuz. Yıldönümleriniz var kutladığınız. Gitmiyorsunuz. Hep kalıyorsunuz kendinizde. Ne güzel...
Orası işte! Bana ait değil. Orası yalnızca sizin. Ve bununla hiç ilgilenmiyorum.
0 notes
Photo

EŞİK
(Oraya geldiğinde, ne içeridesin artık, ne de dışarısı diye bir yer olacak.)
Burası eşik. Burası gitmekle kalmanın arafı. Burası Bora’nın kendini lanetlediği yer. Sırları dökülen aynası; her yanını gördüğünüz bir bıçak sırtı kendinizin. Yağmur öncesinde yalnızca yaprak kımıltısı; denizin akşam üzeri çarşafı; ne yana sürüleceği belli değil, Ay’ı paramparça bir gökyüzü burası. Burası hesap değil; burası hesabı yapılmamış ne varsa o. Yalın. Çırılçıplak. Denizi ortasından ikiye ayrılmış bir gece yarısı; satır başları yakılmış bir kitap; lanet bir ıssızın uluortası burası. Burası yok. Burası düşmesi olmayan bir uçurum kenarı. Sessiz; korkusuz; yalnızca size gerçek bir zaman çatlağı.
Burası siz. Siz değilseniz; yalnızca koca bir hiçlik aynası burası.
1 note
·
View note
Text
Geç otur karşıma Cemal Süreya. Sana iki çift lafım olacak.
1 note
·
View note
Text
Ne dinliyorsanız o'sunuz. Ne düşünüyorsanız o'na dönüşüyorsunuz. Nasıl hissediyorsanız dünya yalnızca öyle. Ne kadar büyük gülümseyebiliyorsanız, o kadar büyük gülümsüyor hayat. Velhasılıkelam, selamlar efendim. Kendinize bir çay koyunuz. Benden olsun...
2 notes
·
View notes
Text
Ağustos'a Masallar
Bu sabah sigarayı azaltacağım. Ya da belki bırakırım, bilmiyorum. Ama konuşmayı bırakıyorum. Aklınızın içinde sizinle konuşan insanların yaşadığını düşündüğünüz oldu mu? Hayır hayır. Şizofren bir sanrının içinde değilim. İnsanı bir tek kendini duymamak için konuştuğu zamanlar yormuyor işte.
Bazen ölmek için söylenmiş sözler gibiyiz sanıyorum. Ağacın, çiçeğin, böceğin hakkına siper alıp, bitki çaylarıyla yaşayan insanlara dönüşebiliyoruz. Ölüyoruz yani bir çeşit. Başka bir şey oluyoruz. Ne olduğumuz konusunda hiçbir fikrim yok.
Günlerdir alkol almıyorum. Yazı yazmıyorum. Kitap okumuyorum. Haberlerin bile peşini bıraktım. Sanırım içinde yaşadığımız gezegen onunla ilgilenmediğimiz zamanlarda daha huzurlu dönüyor.
Ama hayret. Işıklarını söndürdüğünde yıldızlarını yakıyor dünya. Dokunduğunda içinizde bir yerleri iyileştiren insanların da varlığını öğreniyorsunuz. Sonra işte herkes masumlaşıyor. Herkes tertemiz kalıyor.
Bir tek siz kirli.
Siz karanlık.
Kayıp…
5 notes
·
View notes
Text
“Ayrılıklar çoğalmasın diye 'mi’yi de yanımızda tuttuk.” dedi, 'mi’lerini ayırdıkça dağılan küçücük bir kadın. Sustuk. Bence uzunca bir süre susabiliriz artık. Konuştukça kirlettiğimiz her şey için.
3 notes
·
View notes
Text
Dağılan nerem varsa üzerimde taşımak istiyorum. Yaraları yabancılaşmadan iyi etmek lazım Mina. Gidelim. Çağırsınlar gidelim. Başımızı almasak da olur.
2 notes
·
View notes
Text
İçimiz çekilmiş. Canımız sıkılmış. Sonra vazgeçmişiz. Küfretmişiz. Bu.
1 note
·
View note