Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Bismillahirrahmânirrahim Ey Allah’ım! Senden istiyorum. Bismillahirrahmânirrahim’in hakkı için. Bismillahirrahmânirrahim’in hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in fazileti hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in azameti hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in büyüklüğü hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in güzelliği hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in mükemmelliği hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in heybeti hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in mertebesi hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in izzeti hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in üstünlüğü hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in büyüklüğü hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in övgüsü hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in güzelliği hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in şerefi hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in gücü hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in bereketi hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in izzeti hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in kuvveti hürmetine. Bismillahirrahmânirrahim’in kudreti hürmetine’ Allahümme, yâ mukallibel kulûb, sebbit kalbî, alâ dînik Allah’ım, kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak Sensin. Kalbimi, dininde sabit kıl, dininden döndürme, beni Müslümanlıktan ayırma! Ya Rabbi, bize doğru yolu göster Hidayet nasip et Ya Hadi Celle Celaluhu Yâ Rabbî, doğru yoldan sapmaktan ve başkalarını saptırmaktan, haktan kaymaktan ve başkalarını kaydırmaktan sana sığınırım. Yâ Rabbî! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan sakınmamızı nasip et! Amin

0 notes
Text
Pek tatlı bir nezaket cümlemiz vardır. Birisinin yanında bir başkasını övüyorsak, “Senden iyi olmasın!” deriz! Bir kardeşimin incelik dolu anlatısını okuduğumdan beri bu iltifata itiraz ediyorum: “…kapının zili çaldı. Karşımda uzun zamandır görmediğim bir dostum. Selamlaşıp, kucaklaştık. Çay eşliğinde uzun bir sohbet için salona geçtik. Nasıl geçtiğini anlayamadığımız üç koca saatin ardından misafirim ‘Geç oldu, bana müsaade’ diyerek noktayı koydu ve kalktı. Ona eşlik ettim. Sokağın başına vardığımızda ‘Şimdi ayrılık vakti... Ben gidiyorum, ta ki 'benden hayırlısı gelsin inşallah’ diyerek elini uzattı. Kucaklaşırken, dostumun ettiği duaya alışkanlıkla ‘âmin’ dedim. Eve dönerken, arkadaşımın veda sözleri takıldı aklıma. Düşündüm, düşündükçe ürperdim. Bu bir dua idi. İlk kez duyduğum yaman bir dua. Gayri ihtiyari birkaç kez tekrarladım. Sıcacık duygularla doldum. Bir şey tarafından kuşatılmıştım. Bütün benliğimi dolduran güzel bir şey. Ertesi gün ilk işim arkadaşımı telefonla aramak oldu. Nedir, nereden duydun diye sordum. Bu özlü duadan çok etkilendiğimi anlayan dostum, ‘Hz. İsa Aleyhisselam’ın, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem'in geleceğini müjdelediği sözmüş bu’ dedi. “Tuttum bu duayı” dedim.Güldü. “O halde hiç bırakma.ayrıca vesile ol,başkaları da tutsun” dedi. “Ben gidiyorum,ta ki benden hayırlısı gelsin inşaAllah”. İşte giden gitmişti.hayırlı bir insandı giden.Fakat, gelmesi için dua edilen ‘daha hayırlı’ kimdi ya da neydi? Bir insan? Bir haber? Yoksa yeni bir gün,yeni bir gece mi? Bir insan ya da bir haber, beklemeye değer.Gündüz ya da geceyse hayırlı olan,geri bırakmamaya,ihya etmeye değerdi. Tutmuştum bu duayı, Siz nasıl düşünürsünüz bilmem ama ben de tuttum bu duayı. Ahh keşke herkes yapsa bu duayı.. Ben şu ana kadar böyle bir dua yapmadım.Bundan sonra yapmaya çalışacağım. Düşünüyorum da; Her konuştuğumuza karşı, Her karşılaştığımıza karşı, Her ziyaret ettiğimize karşı, Her bir araya geldiğimizde, Ayrılırken/vedalaşırken “benden sonra daha hayırlısıyla karşılaş” demiş olsak her birimiz bir diğerimiz için hayırlı olmaz mıyız? Peygamberimiz “karşılıksız/fayda beklemeksizin yapılan dua makbuldür” demez mi? Karşılıksız yapılan dua,arkadan yapılanıdır.Yüze karşı yapılan duada farklı farklı niyetler vardır. Bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulur: Bir müslümanın din kardeşinin arkasından ettiği hayır dua kabul olur. O dua edince, bir melek, "Âmin, kardeşin için istediğinin aynısı sana da verilsin" der.(Müslim) Bir Hadis-i Şerif mealine daha yer verelim: Dört dua reddolunmaz/kabul olunur : 1- Dönünceye kadar,hacının duası, 2- Evine dönünceye kadar,gazinin duası 3- İyi oluncaya kadar, hastanın duası, 4- Kardeşin,kardeşe arkadan yaptığı dua.(Ramuz el-Ehadis) Ya sonra, Bir önce karşılaştığımız bir sonra karşılaşacağımıza hayırlı olması dileğinde bulunursa, Hayırlı olmak için ne gerekiyorsa yaparsak, İşte size; Birbirlerine karşı hayırlılar topluluğu… Unutmayalım; "BEN GİDİYORUM,TA Kİ BENDEN HAYIRLISI GELSİN İNŞAALLAH" BENDEN DAHA GÜZEL İNSANLARDAN DAHA GÜZEL MESAJLAR ALIN İNŞALLAH ... Vesselam,.... Karşınıza hep daha iyiler çıksın. Aminnnnn

0 notes
Text
Duamıza Sende amin de... Bismillahirrahmanirrahim Hasbiyallahu la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltu ve huve rabbül arşil azıym Eş hedu en la ilahe illallah ve eş hedü enne Muhammeden abdühu ve rasulüh Estağfirullah ellezi la ilahe illa hu,el-Hayye’l-Kayyume ve etubü ileyh La havle ve la kuvvete illa billahi’l-Aliyyi’l-Aziym.Allahumme Salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed..La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.La ilahe illallah Muhammedün rasulullah.Amentü billah ve bima caae min ındillah.Amentü bi rasulillah ve bima caae min ındi rasulillah.Elhamdülillahirrabbilalemin, Elhamdülillahirrabbilalemin, Elhamdülillahirrabbilalemin Ya Hadi,Ya Tevvab,Ya Nur,Ya Vedud,Ya Vehhab,Ya Malıkul mülk Ya Zelcelali velikram,Ya Erhamerrahimin,Ya Erhamerrahimin,Ya Erhamerrahimin Allah’ım,Senden isterim;çünkü ben şehadet ederim ki Senden başka ilah yoktur.Ancak Sen varsın.Çünkü Sen, hiçbir zaman doğurmayan ve doğurulmayan ve hiçbir eşi ve benzeri olmayan bir Samed’sin (her şeyin kendisine muhtaç olup kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan.) Bizi yaratan ve bizi sırat-ı müstakim’e ulaştıran Sensin Allah’ım! Sensin bizi en doğru yola ulaştıran! Hidayet veren yalnız Sensin Rabb’im! Hidayet ver bize! Ruhumuza hidayetinin Nurundan Nur kat! Bizi hidayete erdir Allah’ım.! Ey Hayy! Ey Kayyum! Ey Hadi! Ey Allah (c.c)! ‘’Kesinlikle doğru yolu göstermek Bize aittir.’’ (Leyl Suresi 12) buyurdun; Hidayet Sendendir Rabb’im! Bütün hamdler Sanadır! Dininin hadimi olmamızı nasip eyle! Sırat-ı Müstakim’e talibiz Ya Rab! Senin izzetli ve şerefli yoluna talibiz! Ey Hâdi,yol gösteren,muarada erdiren Rabbim!Ana,babaları manen ve maddeten temizleyen Muhammed (s.a.v)’e rahmet eyle,onu mübarek kıl Hadi adınla bizi,izzet ve şeref sahibi yap! Hidayete ulaşanlardan olmamızı nasip et bizim,Hadi adınla! Hidayet verdiklerinin zümresine kat bizi! Hidayete erenlerin arasına kat Rabb’im! Hamd Sana mahsustur,Senden başka ilah yoktur,Sen Mennan’sın,çok lütfedensin,yerin ve semaların yaratıcısı,ikram ve Celal sahibi Sensin,bütün bunlarla Senden isterim. Ey Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve bizi hakka tabi kıl; batılı batıl olarak göster ve ondan koru. Ey kalbleri döndüren (kalblere hükmeden) Allah’ım; benim kalbimi dinin ve İslami itaatın üzerine sabit Allah'ım ! Bize imanı sevdir kalplerimizi imanla süsle. Bize küfru itaatsizligi ve isyanı sevdirme kerih göster bizi doğru yolu bulanlardan eyle, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla.Şüphesiz,bağışı en çok olan Sensin Sen.Allahumme Salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed.La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin, Fatiha

0 notes
Text
Seven sevdiğini hiç unuturmu... ''Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed'' Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Rasulallah! Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Habiballah! Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Nûre Arşillah! Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Hayra Halgillah! Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin! Vel Hamdü Lillahi Rabbil Alemin! ... Ey Allah'ın Resûlu Salat-u Selam Senin üzerine olsun! Ey Allah'ın Habibi Salat-u Selam Senin üzerine olsun! Ey Allah'ın Arşının Nuru Salat-u Selam Senin üzerine olsun! Ey Allah'ın Mahlukatının Hayırlısı Salat-u Selam Senin üzerine olsun! Ey Öncekilerin ve Sonrakilerin Efendisi Salat-u Selam Senin üzerine olsun! Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah İçindir...
0 notes
Text
Derslerine çalışmakta isteksiz bir öğrenci görünce... Hastasını tedavi etme konusunda işini savsaklayıp ağırdan alan bir doktor görünce... Çöpleri toplamakta özensiz davranan bir temizlikçiyi görünce... Dersini doğru düzgün anlatmayan bir öğretmen görünce... Kendi çocuklarını, ailesini ihmal ederek saatlerini televizyon başında saçma sapan programları izleyerek geçiren ev hanımlarını görünce... Çok kızıyorum. Ama bu kızgınlığım, bireysel bir kızgınlık değil. Milletim adına, ümmetim adına, insanlık adına kızıyorum. Kendi iç dünyamda bu şahısları karşıma oturtarak şöyle diyorum: Ey öğrenci kardeşim! Sen, İslam'ı hakkıyla anlamış olsaydın bu dersi sadece kendi şahsî başarın için çalışmaman gerektiğini anlardın. Senin geride bir buçuk milyar mümin kardeşin var. Yeryüzünün orasında burasında mazlum ve mağdur kardeşlerin var. Senin, bunların ayağa kalkması, daha iyi yere gelmesi hedefiyle ders çalışman gerek. Ey öğretmen arkadaş! Sen, sadece kendi bireysel ikbalin için öğretmenlik yapmıyorsun. Sen milletin, ümmetin çocuklarını eğitiyorsun. Onlara bilginle, ahlakınla, hal ve hareketlerinle örnek ol. Dünyanın hızla ahlaksızllığa yöneldiği çağa inat, öğrencilerini insanlara saygılı, mümin kardeşlerine duyarlı hale getir. Ey doktor kardeşim! Sen, İslam'ı hakkıyla anlamış olsaydın bir hayatı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak anlamına geldiğini bilirdin. Halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu bilirdin. Sen, sadece şahsî kazanç ve ikbalin için değil milletin ve ümmetin adına bu hizmeti yapıyorsun, işine sarıl. Ey ev hanımı kardeşim / ablam / annem! Sen, hal ve hareketlerinle çocuklarına kötü örnek oluyorsun. Saatlerini böyle d��nya ve ahiretine faydasız şeylerle geçireceğine kendini geliştirme, çoluk çocuğunu daha iyi yetiştirmeye ayırsaydın ya! Aileni İslam'a daha uygun hale getirmeye çalışsan ya! Çocuklarına "benim, dünyanın şurasında burasında mümin kardeşlerim var, onlar için de çalışmalıyım" bilincini onlarda geliştirsen ya! Evet... Eğer bir müslüman, kendisini düşündüğü kadar diğer müslüman kardeşlerini de düşünmüyorsa onun imanı kemale ermemiştir. O, hâlâ çiğ, hâlâ ham ve olgunlaşmaya muhtaçtır. Bugün yer yüzünde müslümanların içinde bulunduğu kötü durumu gören bir müslüman üzülmüyorsa, bu üzüntünün etkisiyle "acaba ümmetimin şimdikinden daha iyi hale gelmesi için bana düşen bir vazife var mı? Ben ne yapabilirim?" diye düşünmüyor ve endişe taşımıyorsa imanî açıdan bir sıkıntı var demektir. Yeryüzünün orasında burasında ayağına diken batan müslümandan dolayı bizim de ayağımız acımalı. İçinde bulunduğumuz seküler yaşam tarzı, bencillik, herkesin kendi derdine düşmesi, sadece kendisine ve birinci dereceden yakınlarına eğilmesine, sadece onlarla ilgilenmesine sebep olmuş. Oysa her hal ve hareketimizde, bütün söz ve eylemlerimizde şunları düşünmeliyiz: "Bu hal ve hareketime Rabbim ne der? Bu hal ve hareketimin bana ve ümmetime getirisi ve götürüsü ne olur?" Biz, "benim ashabım aç dururken ben kızıma hizmetçi veremem" diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Öyleyse herkes en az kendi yakınlarını düşündüğü kadar milletini ve ümmetini de düşünmeli. Rabbimiz yapıp ettiklerimizi Allah'ın rızasına uygun, mümin kardeşlerimize faydalı şekilde yapmayı cümlemize nasip eylesin. (Soner Duman /7 Safer.1439/Cuma)

0 notes
Text
Bir insan sabah kalkınca, güzelce abdestini alsa, evinden işine giderken; Euzubillahimineşşeytaniracim Bismillahirrahmanirrahim ''Ya Rabbi Sen Rezzakı mutlaksın bütün yarattıklarının rızkını verirsin.Biz çalışsakta çalışmasakta Sen bizim rızkımızı verirsın,lakin rızık için çalışmayı Sen bize vacip kılmışsın.Senin rızan için vacip kıldığın üzere emrine uyup rızkımızı aramaya,kazanmaya gidiyoruz.'' diyerek niyet etse ve bu niyetle işe başlasa, bütün gün boyunca başını secdeden kaldırmayıp nafile namaz kılan kimse gibi sevap kazanır. Ardından 3 defa ''Rabbi yesir vela tuhasir rabbi temim bil hayr'' söyleriz ve (‘’Ya Erhamerrahimin Gün içinde yapacağım her şeyi rızan için yapmayı nasip et, rızan için yaptığımı kabul et Ya Erhamerrahimin Günümü hakkımda hayırlı eyle)

0 notes
Text
AMENTÜ ‘’Amentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusulihi ve’l yevmi’l-ahıri ve bi’l-kaderi hayrihi ve şerrihi minellahi Teala vel-ba’sü ba’delmevti hakkun eş hedu en la ilahe illallah ve eş hedü enne Muhammeden abdühu ve rasulühu.’’ ‘’Ben Allahu Teala’ya ve O’nun meleklerine, kitaplarına,peygamberlerine, ahİret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allahu Teala’nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki, Allahu Tela’dan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki,Muhammed (Aleyhisselam) O’nun kulu ve Peygamberidir.’’

0 notes
Text
Zikrin [Allah’ı anmanın] en faziletlisi la ilahe illallah demektir. [Nesâî] islamın 5 şartından ilki,İslam'ın en özlü bir ifadesi şehadet getirmek. ‘’La ilahe illallah Muhammedür rasulullah’’ ‘’Şehadet ederim ki,Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) O’nun kulu ve rasuludür.’’ ‘’Eş hedu en la ilahe illallah ve eş hedü enne Muhammeden abdühu ve rasulüh’’ ‘’Ben şehadet ederim ki, (yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki) Allah’tan başka ilah yoktur.Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed Aleyhisselam O’nun kulu ve Rasulüdür.’’

0 notes
Text
‘’Ahir zamanda İmanı kalpte tutmak kor ateşi elde tutmaktan daha zor olacak, kişi gece mü’min yatacak,sabah kafir olarak kalkacak veya bunun tersi olacak.’’ (Hadis-i Şerif) - Ahir Zaman zor,Sen bizi koru Ya Rabbi, İmanımızı korumamızı nasip et,hidayet üzere yaşat bizi Ya Rabbi... ’’TECDİD-İ İMAN DUASI’’ ‘’Ya Rabbi! Hin-i büluğumdan bu ana gelinceye kadar,İslam düşmanlarına ve bid’at ehline aldanarak, edindiğim yanlış,bozuk itikadlarıma ve bidat,fısk olan söylediklerime, dinlediklerime, gördüklerime ve işlediklerime nadim oldum, pişman oldum, bir daha böyle yanlış inanmamağa ve yapmamağa azm, cezm ve kasd eyledim. Peygamberlerin evveli Adem Aleyhisselam ve ahiri bizim sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselamdır. Bu iki Peygambere ve ikisi arasın da gelmiş geçmiş Peygamberlerin cümlesine iman ettim. Hepsi haktır,sadıktır. Bildirdikleri doğrudur. ‘’Amentü billah ve bi-ma cae min indillah, ala muradillah ve amentü bi-Rasulillah ve bi-ma cae min indi Rasulillah ala murad-i Rasulillah,amentü billahi ve Melaiketihi ve kütübihi ve Rusulihi vel yevmil-ahiri ve bilkaderi,hayrihi ve şerrihi minallahi Teala vel-ba’sü ba’delmevti hakkun eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhü ve rasulüh.’’
0 notes
Text
Demezmiyiz... Anne karnındaki bir çocuğun ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı vardır. Bütün aza ve cihazatı tam tekmil verilmiştir. Halbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını, göbeğinden annesine bağlı bir hortumla almaktadır. Şimdi bu çocuk: -Ya Rabbi! dese, su hortum bana yetmektedir. Pekiyi şu ağza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Hiçbir işe yaramamaktadırlar? Herhalde ALLAH’dan şöyle bir cevap alacağı muhakkak: – “Acele etme kulum, aklın almadığı şeye de burnunu sokma. Sen kısa bir müddet sonra öyle bir âleme gideceksin ki burada ‘her şeyim’ dediğin hortum, orada hiçbir şeye yaramayacak, kesilip atılacak. Lüzumsuz sandığın ağız, göz, kulak gibi şeylerde en lüzumlu cihaz durumuna geçecek.” O çocuk bu gerçeklere inanmasa ve bir inkârcı olarak dünyaya gelse hakikaten hortumun işe yaramadığını, ebenin onu kesip kaldırıp attığını; lüzumsuz sandığı ağız, göz gibi cihazların devreye girdiğini, onlarsız olunmayacağını görse utanır mı, utanmaz mı? İnanmadığı için dizlerini döver mi, dövmez mi? Şu anda bizde, tıpkı o çocuk gibi bir ananın karnındayız. 9 ay, 9 sene veya 90 sene sonra bir başka dünyaya doğacağız. O dünyanın adı ahiret. Biz şu anda dünya anamıza maddi hortumlarla, midemiz ile bağlı durumdayız. Eğer biz: -“İşte geçinip gidiyoruz. Ya Rabbi! Şu Namaza, oruca, hacca, zekâta, dine, imana, İslam’a ne lüzum vardı?” Dersek Rabbimizden söyle bir cevap alacağımız muhakkak! – “Ey kullarım! Kısa bir müddet sonra bu dünyadan çıkacaksınız. Öyle bir âleme götürüleceksiniz ki orada ‘her şeyim’ dediğiniz bu maddi hortumların hiçbiri işe yaramayacak. Lüzumsuz sandığınız namaz gibi, zekât gibi, hac gibi ibadetler de en lüzumlu şeyler durumuna geçecek. Orada insanlara arabasına, parasına, servetine ve suretine göre değil; kalbine ameline ve ibadetine, namazına göre değer verilecek. Yani namazınız, zekâtınız, orucunuz, haccınız, hayır hasenatınız, ahirette sizin için her şey olacak. El olacak, ayak olacak, dil olacak, dudak olacak, villa olacak, havuz olacak, senet olacak, berat olacak, uçak olacak, sonu olmayan zenginlik ve saadet olacak kısaca Cennet olacak. Eğer biz bilgiçlik eder, fen ve teknik asrında olduğumuzla şımarır, Rabbimizin hikmet lisanıyla buyurduğu bu gerçekleri kabul etmez, ibadetsiz bir tembel veya bir inkârcı olarak ahirete gider, gerçekleri görürsek utanmaz mıyız? Hakikaten her şeyim dediğimiz hortumlarımızın, yani arabamızın, apartmanımızın, paramızın, pulumuzun hiçbir işe yaramadığını müşahede ederek, ibadetlerin her şey olduğunu anlasak o anne karnında ağzı lüzumsuz gören çocuk gibi mahcup olmaz mıyız? Dizlerimizi dövmez miyiz? Keşke inansaydık, keşke namazımızı kılsaydık, orucumuzu tutsaydık, zekatımızı tam verseydik, ALLAH için yasasaydık, eşsiz insan şanlı Peygamber Hz. Muhammed ( s.a.v)’in yolunda yürüseydik demez miyiz?

0 notes
Text
Bir zaman düşün… Zamanın değiştiği asrın başkalaştığı, İnsanların haya perdesinin yırtıldığı, Efendimiz (s.a.v.)’ in sahabelerine o zamanı anlattığında ; sahabelerin şaşkınlıkla dinlediği ve şaşırdıkları bir zaman.. Genç yaşlı demeden nice insanın Allah yolunu terkettiği, Haramı helalmiş gibi sahiplendiği, Göz göre göre kor ateşlere atladığı ve etrafındakilerini de sürüklediği bir zaman, Ahir zaman. Öyle ki tüm haramlar etrafında sarılıyken helal dairede olmaktan utanıldığı, Ben namaz kılıyorum, Rabbimin huzuruna gidiyorum demekten sakınıldığı, Gaflete düşenlere uyup sonsuz hayatın yıkıldığı, İnsanın kullukla vazife olduğu Rabbinden uzaklaşıp adeta, Rabbim Beni sen yarattın ama ben kendi başıma da hayatımı idame ettiririm, Benim rızkımı sen değil, patronum verir, Sen beni huzuruna günde 5 kere çağır önemsemem ama haramlara koşarak giderim, İçkimi içer, Yalanlarımı söyler, Gıybetimi hiç çekinmeden eder, Kısacası üç kuruşluk dünya için ruhumu satar, Ahiretimi yakar, sana kulluk etmem! Denildiği bir zaman Ahir zaman.. İşte bu kadar kötü bir zamanda Rabbine belki de en çok ihtiyaç duyduğun, O’nun huzurundan ayrılırsan kaybolacağın, bir zamanda hala bu yanlışlara düşüyorsan,yapma. Sonsuz hayatını bu üç günlük dünya için, bu kadar ucuza satma ! Hem O buyurmadı mı ki : 'Bana bir adım atana Ben on adım atarım. Bana yürüyerek gelene Ben koşarak gelirim.' Diye.. Hadi Aşka aç kalmış ruhunu dinle, gafletten uyan, tövbe et, af dile, Rabbine yalvar; O’na sığın . Çünkü O’nun affı sonsuzdur. Rabbenâ âtinâ fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten ve gınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn. Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru. Ey Rabb'im, merhamet edenlerin merhamet edicisi, bize rahmetinle muamele eyle.

0 notes
Text
“Az” konuşan fakat “öz” konuşan büyükler vardır. Babam da bunlardan biridir. Çok sık bir arada olamadığımız için benim için bu "öz" konuşmalar daha kısa olur. Birkaç yıl önce öyle bir laf söyledi ki sustum kaldım. Uzun süre kafamın içinde dolandı söylediği cümle. “Strese girenin imanından şüphe ederim!”demişti babam. Stresle ilgili kitaplar okuyan, zaman zaman “stresle mücadele” konusunda seminerler veren biri olarak, cümleyi çok ağır bulmuş olsam bile, kafamın içinde cümle dönüp durdu uzun zaman. Yaşadığımız yüzyılın en önemli problemlerinden biri olan stres hakkında bu kadar kesin ve keskin bir ifade duymamıştım. Geçen yıl memlekette bir arkadaşla otururken hayatın sıkıntıları ve zorlukları konuşulmaya başlanınca bende kendisine stres ve stresle mücadele hakkında hakkında bildiklerimi anlatmaya başladım. Arkadaşım da benimle birikimlerini paylaşıyordu. Bir ara babamın söylediği “Strese girenin imanından şüphe ederim!” lafını attım ortaya. Arkadaşım “doğru bir cümle” dedi. “Hatta bir insan stres yüzünden hasta olursa Allah o insana bunun hesabını bile sorar” dedi. *** *** Stres, halkın bildiği ve kullandığı anlamıyla,sıkıntıları kafaya takmak demektir. Sıkıntılar insanı umutsuz ediyor. Mutsuzluk insanı hasta ediyor. Kimisi hastalıklarla mücadele etmekten yoruluyor. Mutsuz ve hasta oluyor. Kimisi ailesiyle problemler yaşamaktan bunalıyor. Kimisi maddi sıkıntılarla boğuşuyor. Kimisi çevresindekilerin kendisini anlamadığından dert yanıyor. Kimisi bir sevdiğini toprağa verince hayata küsüyor. Hayatta insanı strese sokan o kadar çok şey var ki. Herkes kendisine dert edecek bir sıkıntı bulabilir. Stresle iman arasında bir bağlantı var mı dersiniz? Sıkıntılarla dolu bir hayat denilince benim aklıma hep Peygamberler geliyor. Allah Peygamberlerin kıssalarını ayrıntılarıyla bize niçin aktarıyor dersiniz? Okuyup, ibret almamız için değil mi? Peygamberlerin hayatlarından yola çıkarak bazı sorular sormak istiyorum.🌸 Hz. Eyyüb’ü hastalıkla imtihan eden Allah, bizi de aynı imtihana tabi tutma hakkına sahip değil mi? Hastalığı kafaya takıp bunalıma giren insan“Allah’ım, beni niçin hastalıkla imtihan ediyorsun ki?” demiş olmuyor mu?🌺 Hz. Nuh’u oğluyla imtihan eden Allah, sizi evlatlarınızla imtihan edemez mi? 🌸 Hz. İsmail’i babasıyla imtihan eden Allah, sizi öz babanızla imtihan edemez mi?🌸 Hz. Lut’u eşiyle imtihan eden Allah’a, “Beni niçin eşimle imtihan ediyorsun ki?” deme hakkına sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?🌸 Hz. Yusuf’u kardeşiyle imtihan eden Allah, belki sizi de kardeşlerinizle imtihan ediyordur!🌸 Tüm peygamberlerin hayatları sıkıntı (imtihan) dolu olduğuna göre, bizim hayatımızda da bazı sıkıntıların olması hayatın bir parçası değil mi? Anne veya babasını kaybedince bunalıma giren bir insan Allah’a “Benim annemi / babamı niye alıyorsun ki?” deme hakkına sahip olduğunu mu sanıyor? “En büyük acı evlat acısıdır!” denir. Bu acıyı yaşayan anne babalar “Allah kimseye yaşatmasın!” derler.Beş defa evlat acısıyla imtihan edilmiş bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu bilmek zorundayız. “Kardeşim onlar Peygamber, biz insanız” diye kimse itiraz etmesin. Peygamberler de bizler gibi üzülen, ağlayan, Allah’a sığınan insanlardı. Allah tarafından özel seçilmiş oldukları gerçeği “insanî” acılara tepkisiz kalacakları anlamına gelmez. Bize düşen hayatı doğru anlamaktır. *** Stres ile iman arasındaki ilişki kafamın içinde uzun zamandır dolanıyordu. Bir okuyucum bana öyle bir söz gönderdi ki, o sözü okuyunca kafamın içinde dolanan cümleler köşe yazısına dönüştü. Bu yazıyı da o güzel sözle bitirmek istiyorum. Çok sıkıldığınız zaman bu cümleyi hatırlayın. Hatta bana kalsa pano haline getirilip ev veya işyerinin duvarlarına asılması gereken bir söz. Bir gün dünyaya ait büyük bir derdin olursa Rabbine dönüp, “Benim büyük bir derdim var!” deme, derdine dönüp “Benim büyük bir Rabbim var!”de.......

0 notes
Text
SEVİLDİĞİNİ BİL ... savrulup duruyorsun. önemsiz, istenmeyen. belki kapı arkalarında beklenmeyen. önemli odalara alınmayan, önemli paraların sahibi olmayan, önemli makamların da şahsında kalan, güzel yerlere sokulmayan, kıyıda köşede bekletilen önemsiz biri diye görüyorsun kendini. korkulu sınavlardan geçiyorsun, sırada bekletiliyorsun, şefkâtsiz görüyorsun dünyayı, sana aldırış edilmediğini düşünüyorsun. öyle görüyorsun. oysa; oysa sana şefkât eden bir rabbin var! bilmiyorsun! sahipsiz sanıyorsun kendini; sahibin var ama görmüyorsun. o seni ve senin sevdiklerini şefkâtle terbiye ediyor. herkesi ama herkesi rahmetinin kucağında ağırlıyor. sen sevilmeseydin; sen sevilmeye değer olmasaydın; görünmeye değer olmasaydın; şimdi burada olabilir miydin? şimdi bu sozü duyuyor olabilir miydin mesela? bu sesi duysan da anlıyor olabilir miydin? işte bak! bak işte; nerden nereye geldin! var edilişin, sevildiğin için. öyle bil! yokluğuna razı olunmadı senin. buradasın bu yüzden. böyle gör!. eksikliği hoş görülmeyensin sen! şimdi burada, bu yüzden insansın!. parmak uçlarına bak istersen; birtanesisin! bak! gözlerinin ardına bak istersen; gözlerinin ardındaki retrina başka hiç kimseninkine benzemiyor! herkese baktığı gibi bakıyor değil sana rabbin. hiç kimselerin bakmadığı gibi bakmış demek gözlerine. demek; biricik bir bakışı sana, biriciği biliyor seni. şimdi bak aynaya; hiç kimsenin yüzü gibi değil yüzün. benzersizsin! bir tanesisin rabbinin! 'bu yüzu sana verdim. başka kimselere değil' diyen rabbinin fısıltısını duy aynada! senin varlığından hoşnuttur rabbin. sen seni az görenlere aldırış etme! senin nefes alışından hoşnuttur rabbin. seni çok görenlere aldırış etme! varlığın rabbin e yük değil ki!... seni yük görenlere aldırış etme! senden sadece verdiklerine teşekkür etmeni istiyor. sadece teşekkür etmeni. bekliyor seni... ümit ediyor dönersin diye. hissetmiyor musun her nefeste; rabbinin merhameti, tatlı serin bir sabah rüzgârı gibi saçlarını okşamakta. üzülme! sen o'nu unutsan da; o seni unutmuyor!... sen o'na küssen de; o sana küsmüyor!. sen o'ndan yüz çevirsen de, o senden yuz çevirmiyor!. sen o'nun rahmetine rağmen, o'ndan ümit kessen de; o senden günahına rağmen ümit kesmiyor!. bekliyor seni rabbin. sabırla bekliyor. dönüşünü bekliyor... bekliyor. hatanıfark edişini bekliyor. bekliyor, kendi kıymetini göresin diye bekliyor. bekliyor; hep sen! sen! gelesin diye bekliyor!!...

0 notes
Text
Tesettürlüyüm Çünkü.. (ALLAH)’ı hatırlamak ve hatırlatmak için.. Yaratılış gayemin gereği.. Özel olduğum için .. Özel hissettiğim için .. İnsanların gözünde değil (RABBİ)'min nazarında özel olduğum için.. Kulluğumun gereği..(RABBİ)'min Rızasını kazanmak için. Tesettürlüyüm çünkü; Tesettürlüyken daha rahat olduğum için.. Dışarıda kendimi en rahat hissedebileceğim giyim şekli olduğu için.. (ALLAH) rızası için.. Birtakım kötü gözlerden koruduğu için.. Tesettürlü bir insan dış görünüşüyle değil de kişiliği ve ahlakıyla davranışlarıyla, düşünceleriyle ön planda olduğu için.. Tesettürlüyüm çünkü ; Buna verilecek en iyi cevabım: İnancımın kanıtlarından biri TESETTÜRÜM.. İnanıyorum; emri başım üstünde her varlığa sevgi duyuyorum her varlık O na çıkıyor.. (O) nu seviyorum.. Tesettürlüyüm çünkü; (RABBİM) bize ziynet değerinde bakıyor ve ben bu ziyneti en iyi şekilde muhafaza etmek istiyorum.. Tesettürlüyüm çünkü; Kadınlık vasfıyla değil,insan vasfıyla hayatta ilerlemek istiyorum.. Tesettürlüyüm çünkü; Ehli imana zarar vermek istemiyorum.. Tesettürlüyüm çünkü; Tesettürün en baş vasfı Başörtüsünü ilk önce kalbimde sonra kafamda taşıyorum.. Tesettürlüyüm çünkü; İslam’ı yaşamayı kolaylaştırıyor, hayatımın her safhasına yaymamı sağlıyor.. Tesettürlüyüm çünkü; Bana (RABBİM)i hatırlatıyor ve hatırlatanlardan olmak istiyorum.. Tesettürlüyüm çünkü ; ”KULUM” DİYE YADEDİLENLERDEN OLMAK İSTİYORUM.. Tesettürlüyüm çünkü; Hürüm ben.. Tesettürüm sayesinde, namahremim saygı duruşuna geçmek zorunda.. (öyle bir temsil etmeliyim ki, bu olmak zorunda) Tesettürlüyüm çünkü; (HAKK) böyle istiyor .. (HAKK) istedi mi, şek yok, şüphe yok, koşul yok, şart yok.. Tesettürlüyüm; Çünkü hürüm ben.. Budur sebebi örtümü başımda taşırken gözlerimin ışıması.. Gurur addetmeyiniz.. Tesettürlüyüm çünkü ; DEĞERLİYİM!! Tesettürlüyüm Çünkü (ALLAH)’a Teslim oldum… (O)’nun Aşkıyla Yaşıyorum…

0 notes
Text
Kabir ziyareti,dua ve adabı; Mezarlığa girerken selam verilir yani Kabristana girince, (Esselamü aleyküm ya Ehle-daril kavmilmüminin! İnna inşaallahü an karibin biküm lahikun) demek sünnettir. - 1 fatiha 11 ihlas süresi okunur ve (okuduklarımın sevebını peygamberimizin,ehlibeyti,ashabının,peygamberler,veliler,evliyalar,sıddık ve şehitlerin ruhuna ve bu kabristanlar da yatan bütün müslüman mümin ve müminatların ruhuna hediye eyledim kabul eyle Allah'ım.) denir ve ardından kabir ehline; La ilahe illallah ehlinden (olan bizlerden) la ilahe illallah ehlin (den olan sizlere) 'e selam olsun! Ey la ilahe illallah ehli! La ilahe illallah sözünü (n faydasını) nasıl buldunuz? Ey la ilahe illallah (ey kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah)! La ilahe illallah bahşı hakkı için la ilahe illallah diyenleri (n günahlarını) bağışla ve bizi la ilahe illallah diyenler zümresinden haşreyle.Amin duayı okuduktan sonra; Ey Allah'a inanmış olarak dünyadan çıkmış olan fani ruhlar,çürümüş bedenler ve ufalanmış kemikler! Sizlere selam olsun! Ey Allah! Sen onların üzerine tarafından bir rahatlık, bizden de bir selam idhal eyle (ulaştır). okunur ve ardından; Ey Sana inanmış olarak dünyadan çıkmış olan çürümüş cesetlerin ve ufalanmış kemiklerin Rabbi olan Allah! Sen onlairın üzerine tarafından bir rahatlık ve selam idhal eyle (ulaştır) denir ve Kabrin başına vardığımızda selam verilir Tanıdığı gibi, şeklini, suretini hatırına getirir Kabrin sağ yanına, yani kıble tarafına, ayak ucuna yakın durur.Kabrin ayak ucunda durmak iyidir. Baş sol tarafında durmak da caizdir. 1 fatiha 11 ihlas, 1 felak , 1 nas , 1 ayetel kürsi, 1 bakara süresi ilk 5 ayeti (elif lam mim) okunur.(bilmediklerinizi kabir başında internetten bakarak okuyabilirsiniz. (okuduklarımdan hasıl olan sevabı peygamberimizin ruhuna ve bu kabirde yatan ..... Ruhu şeriflerine hediye eyledim denir ve günahların affı,kabir azabı yaşamaması,derecesinin,makamının yükselmesi, gibi ve benzeri dua edilir.) Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir müminin kabrini ziyaret ederken, Allahümme inni eselüke-bi-hürmeti Muhammed aleyhisselam en la tüazzibe hazelmeyyit denirse, o ölünün azabı kıyamete kadar kaldırılır.) [Etfal-ül müslimin] ayrıca ; (Allahümme rabbel-ecsâdilbâliyeh, vel-ızâmin nahire-tilletî harecet mineddünyâ ve hiye bike mü’minetün, edhıl aleyhâ revhan min indike ve selâmen minnî) duası da okumalıdır. Sonra bilen yasin okur,tebareke ve duhan surelerinide okur,salavat,kelime tevhid gibi zikirler de okunabilir yine aynı şekilde sevabı bağışlanır ve günahların affı,kabir azabı yaşamaması,derecesinin,makamının yükselmesi,kabrinin cennetten bir bahçe olması,cennetle müjdelenmesi gibi ve benzeri dua edilir. (Kabristana giren kimse, Yasin suresini okusa, o gün ölülerin azapları hafifler; ölülerin sayısı kadar, ona da sevab verilir.) [Etfâl-ül müslimin] (Ana babasının veya birinin kabrini her cuma günü ziyaret edip Yasin sûresini okuyanı, Allahü teâlâ, Yasin’deki her harf miktarınca mağfiret eder.) (11 ihlâs okuyup, sevabı ölülere gönderilirse, ölü sayısınca ona da sevab verilir.) Kabir ziyaretini pazartesi, perşembe, cuma ve cumartesi günleri yapmak daha iyidir. Cuma günü ziyaretin, cuma namazından sonra olması iyi olur. Cumartesi günü sünnet olan ziyaret güneş doğana kadardır. Perşembe günü ziyaret, öğleden önce veya sonra olabilir. Özellikle, Berat Gecesi gibi mübarek gecelerde de kabir ziyareti iyidir. Kıymetli zamanlarda, Zilhiccenin onunda, bayram günlerinde, Aşûre Günü'nde kabir ziyaret edilmesi daha uygundur. Zaruretsiz konuşmamalı. Oradaki zatın bizi gördüğünü bilmeli. Sağlığında yanındaymışız gibi edebi muhafaza etmeli. Başka işle meşgul olmamalı. Orası oturulacak, sohbet edilecek yer değildir. Edeple dua edip çıkılmalı. Normal kabirlerde bile gülmek uygun değildir. Kabirde gülmek hadis-i şerifle yasaklanmıştır.

0 notes
Text
“Peygamber’e itaat edin demek; sağlığında kendine, vefatından sonra da Sünneti’ne uyun demektir.” “Kur’an’da Resul’e itaati emreden ayetlerin manası, Kuran’da olmayan hususlarda Peygamber’in sünnetine sarılın, demektir.” (İmam Şâtibî, el -Muvafakat, III, 14) “Resulullah’a itaatin Allah’a itaatle birlikte yan yana zikredilmesinde ki incelik, Allah’ın Resul’ünün değerini ortaya koymak, Kuran’da bulunmayan dini emirleri yapmak gerekmez zannını kesinlikle yıkmak ve Peygamber’in Kuran’dan ayrı ve müstakil olarak (hadislerinde) ortaya koyduğu emirlerine itaat etmektir.” (İmam Âlûsî) “Namazı ikame edin, zekâtlarınızı hakkıyla verin ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.” (Nur, 56) “Size merhamet edilmesi için, rahmete mazhar olmanız için Allah'a ve Peygamber'e itaat edin.” (Ali İmran 132) Bu ayetten neler anlaşılmalıdır? 1⃣ Allah ve Resulü’ne itaat, Uhud gibi bir imtihanı kaybetseniz bile yine insana merhameti kazandıracak bir durumdur. 2⃣ Allah ve Resulü’ne itaat, Uhud gibi zor zamanlarda bile eğer tesis edilirse, asla mağlubiyet yaşatmayacak bir haldir. 3⃣ Allah ve Resulü’ne itaat, Uhud gibi düşmanın güçlü, dostların zayıf, münafıkların ise bin bir entrikalarına karşı insanı koruyacak bir kalkandır. 4⃣ Allah ve Resulü’ne itaat, Uhud gibi ortada dünyevi anlamda bir mağlubiyet olsa bile eğer istenilen oranda sağlana bilinirse yine merhameti celpedecek bir mükâfattır. 5⃣ Allah ve Resulü’ne itaat, Uhud gibi ağır bir yaranın ardından, ölümden sonra dirilmek gibi Hamraü’l-Esed’ler için insanı ayağa kaldıracak bir imkândır.
0 notes
Text
Kavgayı Bitirme Usulü Peygamberimiz (s.a.v) bir gün ashabına, “Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?” buyurdu. Ashap, “Buyrun, haber verin yâ Resûlallah” dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu saadeti hak eden kadınları şöyle tanıttı: “Onlar kocalarını çok severler. Onlara çocuk verirler. Bir kızgınlık anında veya kendisine kötü davranıldığında ya da kocası ona kızdığında elini kocasının elinin üzerine koyar ve ona, işte elim elinde; sen benden razı olmadıkça uyku uyumayacağım’ der. ” 35 Böyle bir kadın karşısında eriyip yumuşamayacak ve kusurun biraz da kendisinde olduğunu söylemeyecek erkek çok azdır. Kocasına karşı tevazu gösterip sabırla bu formülü uygulayan kadın dünyası da âhireti de cennet olur. Böyle özür dileyen bir kadının özrünü kabul etmeyen ve ona hâlâ sert davranan erkeğin de hesabını Allah görür. [Elinde sevgi sermayesi olan kimse, bunu önce en yakınlarına harcamalıdır.] 35 Taberânî, et-Kebîr, 19/140; el-Evsat, nr. 1764; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 4/312; Münzirî, et-Tergib ^

0 notes