eerdemezgi
eerdemezgi
Ezgi Erdem
7 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
eerdemezgi · 3 years ago
Text
GORIOT BABA
Madam Vauquer yaşlı bir kadındır. Gençliğinde "de Conflans" soyadını taşımıştır. Kırk yıldan beri Paris'te Quartier Latin ile Saint-Marceau arasında, Neuve-Sainte-Geneviève Sokağı'nda burjuvazi bir pansiyon işletir. Maison Vauquer adıyla bilinen pansiyon, bu saygın kurumun ahlakına asla leke sürdürmeden erkek, kadın, genç ve yaşlı demeden eşit olarak kabul eder. Ama otuz yıl boyunca orada hiç genç bir müşteri görmemişti ve genç bir adamın orada kalmasının tek açıklaması ailesinin ona yeterli parayı vermemesiydi. Buna rağmen, 1819'da bu olaylar başladığında, orada zavallı genç bir kız vardı. Her ne kadar edebiyatın bu acılı zamanlarında drama kelimesi, küfürlü ve işkence anlamında övülerek kullanılarak itibarsızlaştırılsa da, onu burada kullanmak gerekir: bu hikaye kelimenin tam anlamıyla dramatik değildir; ancak, yapılan işle içimizde ve dışımızdabelki de birkaç gözyaşı dökülecektir. Paris'in dışında kalanların anlayabileceği şüphelidir . Birçok gözlem ve yerel kültürle dolu bu sahnenin özellikleri, yalnızca Montmartre ile Montrouge tepeleri arasında, “sıvası” akmak üzere olan ve dereleri çamurla kapkara olmuş, gerçek acılarla, bazen de yalandan mutluluklarla dolmuş ve bir şey hissetmek için kendinden bir parça vermen gereken ünlü vadide, değeri bilinebiliyor. Ancak, burada ve orada, ahlaksızlıkların ve erdemlerin yığılmasının büyük ve ciddi hale getirdiği acılar vardır: görünüşlerinde, bencilliklerinde, çıkarlarında, durup kendileri için üzülürler; ama aldıkları izlenim, hemen yutulan lezzetli bir meyve gibidir. Jaggernat arabasına benzeyen, diğerlerine kıyasla daha zor ezilen ve çarkını sıkıştıran bir yürek tarafından güçlükle engellenen bu medeniyet arabası, kısa sürede onu da kırıp geçti ve yüce yolculuğuna devam etti[1]. Siz, bu kitabı beyaz elleriyle tutanlar, rahat bir koltuğa yayılıp kendi kendinize “Belki bu beni eğlendirir” diyeceksiniz. Goriot Baba'nın gizli talihsizliklerini okuduktan sonra, iştahla yemek yerken, duyarsızlığınız için yazarı suçlayacak, yazar için abartmış diyecek, onu şiirle suçlayacaksınız. Hah! şunu bilin ki bu ne bir drama, ne bir kurgu, ne de bir romandır. Hepsi gerçek, o kadar gerçek ki, herkes bu olayları evinde ya da kalbinde yaşıyor olabilir!
Emekli burjuvalılar için bir pansiyon. Bu emekli burjuvalıları için olan pansiyon Bayan Vauquer'e aitti. Neuve-Sainte-Geneviève sokağında, atların nadiren tırmanıp indiği l'Arbalèt sokağına doğru dik bir yokuştadır bu pansiyon. Bu durum, Val-de-Grace'in kubbesi ile Panteon'un kubbesi arasındaki bu dar sokaklarda hüküm süren sessizliğe, atmosfere sarı tonlar ekleyerek değiştiren, kubbelerinin yansıttığı şiddetli tonlarla her şeyi karartan iki anıt için elverişlidir. Oradaki parke taşları kuru, derelerde ne çamur ne de su var, duvarları çimenler kaplıyor. Orada, en dertsiz adam tüm yoldan geçenler gibi üzülüyor, bir arabanın gürültüsü bir olay haline geliyor, evler kasvetli, duvarlar hapishane gibi kokuyor. Paris'ten gelen bir yabancı, orada sadece burjuvazi pansiyonları ya da kurumları, sefaleti ya da can sıkıntısını, ölmek üzere olan yaşlıları, çalışmaya zorlanan neşeli gençliği görecektir. Paris'in hiçbir bölgesi buradan daha korkunç ya da daha az tanınan bir bölge değildir. Neuve-Sainte-Geneviève sokağı özellikle bronz bir çerçeve gibidir, kahverengi renklerle, ciddi fikirlerle akla mantığa uymayan bu hikayeye uygun tek yerdir; bu şekilde, gezgin yeraltı mezarlarına inerken günler kısalır ve şarkısı uzaklaşır. Doğru bir kıyaslama! Solmuş kalpler ya da boş kafalar, hangisini görmenin daha korkunç olduğuna kim karar verecek?
Pansiyonun ön cephesi bahçeye bakıyordu, böylece ev, derinliğini kestiğini gördüğünüz Neuve-Sainte-Genevieve caddesinin sağ tarafında kalıyordu. Ev ve bahçe arasında, cephe boyunca uzanan derin taş bir havza vardı. Havzanın önünde kumdan bir yol kenarlarındaki mavi beyaz toprak vazoların içinde sardunyalar, zakkumlar ve narlar ekiliydi. Buraya, üstünde Maison-Vauquer onun altında da: İki cinsiyet ve diğerleri için burjuva pansiyonu, yazan bir tabela olan bir piç kapı ile giriliyordu. Gündüz, gürültülü bir alarmı olan kapı küçük kaldırım taşı havzanın sonunda görünüyor. Sokağın tersindeki duvarda, mahalledeki bir sanatçının yaptığı yeşil mermer renginde bir kemer vardı. Resmin yarattığı boşluk hissinin altında, Aşk'ı temsil eden bir heykel vardı. Üstünü kaplayan verniği görmek için gelen sembol severler, bir kaç adım sonra akıllarından uçup gidecek Paris aşkı ile ilgili bir efsane keşfedebilirler. Heykelin altındaki yarı silinmiş yazı, 1777'de Paris'e dönen Voltaire'e gösterdiği hevesle, dekorun tarihini gösteriyor:
Her kimsen, işte ustan.
Ya öyle, ya öyleydi, ya da öyle olacak.
[1] Ç.N: Jaggernat, inananların önüne atıldığı tekerlekli hint heykeli, körü körüne feda olunan inanç, önüne gelen her şeyi yıkan güç, sembolik bir araçtır.
0 notes
eerdemezgi · 3 years ago
Text
Balzac'ın Hayatı ve Goriot Baba
📷Honore de Balzac[1]
Honore de Balzac 20 Mayıs 1799 yılında Fransa’da doğmuştur. Fransız roman ve oyun yazarı olan Balzac Avrupa edebiyatının realizm yaratıcısı olarak kabul edilmektedir.
Üretken bir yazar olan Balzac 100’den fazla roman kaleme almıştır. Eserlerinde Dante’nin İlahi Komedya eserinden esinlenmiştir. Ayrıca İnsanlık Komedisi isimli eserinde tüm eserlerini toplamıştır.
Yaşamı boyunca borç içinde yaşamış öldükten sonra büyük üne kavuşmuştur. Balzac 4 yaşına kadar bir yetimhanede büyüdü ve 4 yaşında ailesine geri verildi. İlköğrenime başlayan yazarın babası eğitim konusunda oldukça titiz olduğunda iyi bir eğitim aldı ve Hukuk okudu. Bir süre hukuk bürolarında staj yaptı.
📷Yazarın asıl ilgi alanı edebiyat ve yazarlıktı. Bu alanda sanat ve edebiyat ile tanışma fırsatı yakalamış ve yazarlık yeteneğini keşfetmiş oldu.
Ailesinin finansal sorunlarında dolayı Villeparisis’e taşınmasından sonra yazar olma istediğini onlara anlatmış bu konuda ailesi ile fikir ayrılığına düşmüştür.
📷Fransız İhtilalinde Saint Simon Akımından etkilenmiştir. Bu akım sol eğimli bir akımdır. Koyu liberal olan babası ve ailesi ile uzaklaşmasına neden oldu. Sefalet içindeki yaşamına başlamasına neden oldu ve hayallerinin peşinden gitti.
Yazarın ilk çalışması Cromwell isimli tiyatro oyunuydu. Bu eserinde kendi ailesi olan sorunlarını yansıtmıştır. İhtilalci bir baba ve kendinden 19 yaş küçük mutsuz olan annesinin tablosu onun küçükken karamsar bir ortamda büyümesine neden olmuştu. Bu yapıtından sonra roman türüne yöneldi.
Honore de Balzac'ın Edebi Yaşamı
Honore de Balzac Romanlarında evlilik kurumunu eleştirdi ve kahramanları genellikle kadınlardan oluşuyordu. Kadın okuyucuların dikkatini çekmeyi başarmıştı. 30’lu yaşlarında edebi çevrelerde tanınır hale gelmiş olan Balzac bu başarısını kaybetmek istemedi ve tamamı ile kendini yazmaya verdi.
Bu ağır yazma maratonu onu aklını kaybetme noktasına getirdi.1833 yılında yazar tüm kitaplarını bir eserde toplama kararı aldı.
📷Bu büyük eseri yazabilmek için finansal kaynağını sağlamak adına bir borç batağına girmiştir. Alacaklarından kaçarak hizmetlisinin isminin altına gizlendi.
1835 yılında bir gazete (La Chronique de Paris) satın aldı ve bu dönemde Vadideki Zambak kitabının yazdı.
📷Bu dönemde kalp krizi geçirdi ve sevdiği kadını (Madame Laure de Benry) kaybetti. Depresyona girdi ve gazetesini kaybetti. En sonunda 12 ciltlik 3 bölümünden oluşan eserini yayınladı.
Eleştirel düşüncülerini ve ideolojilerinin etkisi ile yaşama her zaman realist bir düşünce ile baktı. Romanlarında her zaman gerçekçi ve doğal bir üslup kullandı. Roman türünde realizm ve doğalcılık anlayışının kurucusu olarak kabul görmüştür.
18 Ağustos 1850 yılında bronşit ve kalp yetmezliği nedeni hayata gözlerini yumdu.
📷Goriot Baba[2]
Kitabın Yazarı: Honore de Balzac
Kitap Türü: Yabancı Romanlar
Yayınevi: Antik
Kitap Yayınlandığı Yıl:1834
Goriot, girişken bir tel şehriyeci çırağıydı. Jusienne sokağına yerleşmiş, ticaretle uğraşıyordu. Tel şehriyecinin gönlünü iki şey sarmıştı; Tahıl ticareti ve kızlarına olan sevgisi. Babalık duygusu onda çılgınlık seviyesindeydi. Yedi yıllık evliliğinden sonra eşi ölmüş ve iki kızına kendisi bakmıştı. Goriot kızlarını mutlu etmek için her şeyi yapıyordu, kızlarının isteklerine hayır diyemiyordu.
Gün geldi ve kızları evlilik çağına ulaştılar. Güzelliği yüzünden Kont de Restaud'un peşine düştüğü Anastasie, sosyetede tanınmak için bu adamla evlendi. Diğer kızı Delphine ise Mösyö Nucingen adlı zengin bir bankacıyla evlendi. Goriot damatlarının çok iyi olmasını dilerken ; ikisi de ummadığı gibi çıktı. Goriot babanın eski varlığını yitirmesiyle damatları kızlarıyla Goriot'un görüşmesini istemediler. Bunun üzerine Goriot kızlarıyla gizlice buluşabiliyordu.
Goriot baba bu olaylardan sonra Madam Vauquer denilen bir kadının pansiyonuna yerleşti. Madam Vauquer Goriot'a en iyi odalardan birini verdi. Goriot fakirleştikçe onu fakirlerin kaldığı odalara yerleştirdi. Bu pansiyonda birçok kişi kalıyordu. Bunlardan bazıları: Eugene, Vautrin, Madam Michonneau, Poiret, Madam Couture ve Victorine'dir.
Eugene, ailesinin yanından ayrılıp, Paris'e hukuk okumak için gelen bir delikanlıdır. Zengin olmak ve tanınmak ister. Vautrin otelde kalan haydut, kaba, acımasız bir hapishane kaçkınıdır. Madam Michonneau otelin en yaşlı müşterisidir, Poiret denen noter katibiyle aralarında sevgi vardır. Victorine ise gerçek annesi ölen ve babası kendisini kabul etmeyen bir genç kızdır. Babasının onu kabul etmemesinin sebebi Victorine'nin kendi öz kızı olduğuna inanmamasıdır. Victorine'ye uzaktan bir yakını olan Madam Couture bakmaktadır.
Pansiyondaki herkes Goriot'a saygı gösterirken sonra Goriot hakkında ileri geri konuşmaya başladılar. Eugene bile Goriot baba hakkında çok kötü şeyler düşünüyordu. Bunun sebebi, Goriot'un kızlarıyla gizli görüşmesinin yanlış anlaşılmasındandı. Kızlarını Goriot'un sevgilileri sanmışlardı.
Eugene bir gün Beauseant adlı bir tanıdığı aracılığıyla bir baloya gitti. Baloda Goriot'un kızı olan Anastasie'yi beğendi ve izini sürerek kızın evine gitti. Evine gittiğinde Anastasie ile konuştu ve Goriot'un onun babası olduğunu öğrendi. Evde Anastasie'nin kumarbaz sevgilisi Maxime de Trailles vardı. Anastasie, Eugene'nin babasıyla aynı pansiyonda kaldığını duyunca ona yüz vermedi ve daha da eve almadı. Anastasie'den istediğini alamayan Eugene Paris'te ad yapmak için tanınmış bir bayanla olmalıydı. Bu kez de Goriot'un diğer kızına ulaşmaya karar verdi. Eugene tekrar kuzeni Beauseant'ın yanına gitti ve ondan yardım istedi. Kuzeninin sevgilisi ona bu konuda yardımcı oldu ve Delphine'yle tanıştılar. Delphine ondan etkilendi zaten Delphine'nin kocası onunla hiç ilgilenmiyor, zengin olmasına rağmen para bile vermiyordu.
Bir gün Delphine gelip Eugene'ye paraya ihtiyacı olduğunu, artık babasının durumu kötü olduğu için babasından da para isteyemeyeceğini söyledi. Eugene genç kadına sevgisini ispatlamak için bunu kabul etti. Gidip kumar oynadı. Para kazandı ve Delphine'ye parasını verdi. Delphine bunu görünce çok sevindi, borçlarını ödedi. Aralarındaki sevgi gittikçe gerçek sevgiye dönüşecekti. Eugene zengin olup kendiyle birlikte olan kadınları Delphine için reddedecekti. Goriot'da Eugene ve Delphine'nin evliliğini çok istiyordu. Damadı Nucingen kızını başka bir kadınla aldatıyordu ve boşanacaklardı.
Diğer yandan pansiyonda Vautrin'in sırlarını öğrenen Poiret ve Madam Michonneau, Vautrin'e tuzak kurup onu polise ihbar ettiler. Bu olay üzerine pansiyondakiler Poiret ve Madam Michonneau'nun pansiyondan gitmesini aksi taktirde kendilerinin gideceğini dediler. Bu durumda ikisi de pansiyonu terk etti. Victorine'nin babasının onu kabul etmesi üzerine Madam Couture'la oda pansiyondan ayrıldı. Madam Vauquer'in pansiyonu gittikçe boşalıyordu. Bu durum Vauquer'i gittikçe üzüyordu.
Günler geçmiş ve Anastasie babasının yanına gelmişti. Aslında yine babasından para istemek için gelmişti. Babasına başına gelenleri anlattı. Anastasie'nin kocası, karısının kendisini başka biriyle aldattığını öğrenmişti ve artık ona çocuklarını bile göstermeyeceğini demişti diğer yandan sevgilisi Maxim'de daha da borçlanmış ve Anastasie'den para istiyordu. Babasına bu durumu anlatınca Anastasie'nin kocasının hiçbir şey yapamayacağını, ona kızını üzmesinin hesabını soracağını söyledi.
Diğer yandan Delphine ise babasına gelip eşinin ondan boşanmak için şart koştuğunu dedi. Delphine'nin kocası sırf ünü kaybolmasın diye Delphine'nin adını kullanmak istiyordu. Goriot kızlarının bu acılarına dayanamadı. Bir süre sonra hasta oldu yatağa düştü. Eugene onun yanındaydı, kızlarını son bir kez görmek istiyordu fakat kızlarına bildirildiği halde kızı Delphine güzel bir baloya katıldı. Babasını ziyaret edeceği yerde baloda dans etti. Diğer kızı da bir türlü babasının yanına gelmedi. Goriot artık ölecek gibiydi, durumu çok ciddiydi. Eugene Goriot'un kızlarıyla görüşmek istedi ve ilkin Anastasie'nin evine gitti. Anastasie'nin kocasına durumu anlatmasına rağmen kocası, Anastasie'yi babasının yanına göndermedi. Delphine'yle konuşmaya gittiğinde ise çok hastayım diyerek gelemeyeceğini söyledi. Goriot kızlarının gelmeyeceğini öğrenince, kızlarına sitem etti. Bu hayatta onlar için her şeyimi verdim ama; onlar, beni son kez görmeye bile gelmediler dedi. Adamın bilinci kayboldu ve o sırada Anastasie geldi babasının elinden tuttu ve ağlayarak özür diledi. Tabi babası bunu hissetmedi. Artık babaları ölmüştü.
Delphine babası öldüğü sırada arabasından inip, oraya doğru gidiyordu ki Anastasie'nin sesini duydu. Goriot'un cenazesini Eugene kaldırdı. Parası olmadığı halde rahip buldu ve cenaze töreni yaptırdı. Kızları ise cenazeyi uzaktan izlediler. İşte hayatın gerçeği: evlatlarına canını veren Goriot'a kızlarının yaptığı nankörlüktü.
[2] https://kitap.yazarokur.com/goriot-baba
[1] https://kidega.com/yazar/honore-de-balzac-000462/#:~:text=Honore%20de%20Balzac%2020%20May%C4%B1s,nin%20%C4%B0lahi%20Komedya%20eserinden%20esinlenmi%C5%9Ftir.
0 notes
eerdemezgi · 3 years ago
Text
Kaderci Jacques ve Efendisi
Nasıl tanıştılar? Tıpkı herkes gibi, şans eseri. İsimleri neydi? O kadar da önemli mi? Nereden geldiler? En yakın yerden. Nereye gidiyorlardı? Biz nereye gittiğimizi biliyor muyuz ki? Ne konuşuyorlardı? Efendi hiçbir şey söylemedi; Jacques ise komutanın başımıza gelen iyi ve kötü her şeyin bir yerlerde yazıldığını söylediğini belirtti.Efendi: Bu çok büyük bir laf.Jacques: Komutanım her merminin bir adresi olduğunu da söylerdi.Usta: Haklı...Kısa bir duraksamadan sonra Jacques haykırdı: hancıyı da hanı da Tanrı bildiği gibi yapsın!Efendi: Lütfen bela okuma. Hristiyanlara yakışmıyor.Jacques: Onun o berbat şarabıyla sarhoş oldum ve atları yalağa götürmeyi unuttum. Babam bunu fark edip sinirlendi. Utançla kafamı eğdim ve babam sopayla sertçe omuzlarıma vurdu. Fontenoy'un önündeki kampa gitmek için bir alay geçiyordu. Ben de ona inat askere yazıldım. Vardığımızda da savaş başladı.Efendi: Mermi de adresini bulmuş oldu.Jacques: Aynen öyle. Tanrı biliyor, dizime gelen bu mermiyle iyi ve kötü tüm maceralar kendiliğinden geldi. . Mesela o mermi olmasaydı, hiç aşık olmayacak veya topal olmayacaktım belki de.
Efendi: Demek aşık oldun [2].
Jacques: Öyle böyle değil!
Efendi: Hem de mermi sayesinde?
Jacques: Evet, mermi sayesinde.
Efendi: Bana bunun hakkında hiçbir şey söylemedin.
Jacques: Galiba sana hiç bahsetmedim.
Efendi: Neden peki?
Jacques: Öyle ya da böyle ortaya çıkacaktı zaten.
Efendi: Bu aşkları öğrenmenin zamanı gelmedi mi sence?
Jacques: Kim bilir?
Efendi: Bir yerden başla.
Jacques aşk hayatını anlatmaya başladı. Hava ağırdı. Akşam yemeğinden sonra efendisi uyuyakaldı. Gece, tarlaların arasında yollarını şaşırdılar. Efendisi ise korkunç bir öfke ile ona sürekli vuruyor ve zavallı her darbeyle "Sanırım bu da bir yerlerde yazılıydı..." diyordu.
Görüyorsun okuyucu, çok güzel bir yoldayım. Seni Jacques'ın aşk hayatını öğrenebilmen için istediğim kadar bekletmek, onu efendisinden ayırmak ve her birini istediğim kadar maceraya sokmak bana kalıyor. Efendisini evlendirebilir hatta onu boynuzlatabilir, Jacques'ı adalara düşürebilir, efendisini de yanına sürükleyebilir, ikisini de aynı gemiyle Fransa'ya geri getirebilirim. Hikaye yazmak ne kadar da basit! Ama şimdilik onlar bu kötü geceyi ve beraberinde gelecek diğer maceraları beraber geçirecek ve sen de onları bekleyip duracaksın.
0 notes
eerdemezgi · 3 years ago
Text
Denis Diderot ve Aydınlanma Çağı
Denis Diderot Kimdir ?[1]
Denis Diderot, 5 Ekim 1713 tarihinde Fransa’nın Champagne ilinin Langres kasabasında doğmuştur. Paris’te parlak bir öğrenim yaptıktan sonra, babasının bıçakçı dükkânının başına geçecek yerde, edebiyat mesleğine atıldı. Her konuyla ilgilendi ve romanda, tiyatroda, edebi eleştiride aynı derecede yetenekli olduğunu gösterdi. Gazeteci ve sanat eleştirmeni oldu.
Denis Diderot“yaygın olan düşünüş tarzını değiştirmek için kurulmuştur” dediği Ansiklopedi’yi, Aydınlanma’nın temel metni haline getirme uğraşısı veren en önemli düşünürlerdendir.
Edebiyat alanında da birçok katkısı bulunan Diderot’nun başlıca özelliği romanları şekil ve içeriğinin yanı sıra, felsefi olarak da incelemesiydi. Romantizm akımının öncüsü ve hümanist olan Diderot; zengin kiliseler kontrolünde bir endüstri olarak gördüğü Hıristiyanlık dinini reddetmiş ve birçok aşırı dincinin saldırılarına uğramıştır.
Bütün bunların yanında Diderot, tiyatro alanında da birçok yenilik getirmiş, gerçeği ve toplumsal sorunları sahneye sokmaya çalışmış, kimilerince modern tiyatronun gerekçi ve toplumcu kolunun öncüsü sayılmıştır.
Bütün bunların yanında Diderot, tiyatro alanında da birçok yenilik getirmiş, gerçeği ve toplumsal sorunları sahneye sokmaya çalışmış, kimilerince modern tiyatronun gerekçi ve toplatılmıştır.
Diderot’un bir felsefe öğretisi yoktur. Eserleri arasında en kalıcı olanlar romanları ve özellikle de “Rameau’nun Yeğeni”dir.
Denis Diderot, 31 Temmuz 1784 tarihinde Fransa’nın başşehri Paris’te ölmüştür.
Eserleri:
· Sır Tutmayan Mücevherler
· Gayrimeşru Oğul
· Aile Babası
· Rahibe
· Kaderci Jacques
· Rameau’nun Yeğeni
· Aktörlük Hakkında Aykırı Düşünceler
· Kocaman bir cilt oluşturan Mektuplar’ı ve bu arada özellikle kadın arkadaşı Sophie Volland’a yazdığı mektuplar da ilgi çekicidir.
· Filozofça Düşünceler isimli yapıtı da mahkeme kararınca yakılmıştır.
Ünlü Sözleri
· Yalanın faydası bir defa içindir, gerçeğin faydası ise sonsuz ve ölümsüz.
· İnsanı taş ya da kırık kalpli yapan bu dünyadan gidiyorum. Beni nereye gömerlerse gömsünler.
· Güler yüzle söylenen bir yalanı bir anda yuttuğumuz halde, acı gerçeği ancak damla damla yutarız.
· İnsan, hayatının dörtte üçünü yapamayacağı şeylerle geçirir.
Aydınlanma Çağı Nedir?[2]
· Her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sisteminin etkisi ile 18.y.y.'da Avrupa’da bilimde ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu döneme Aydınlanma çağı denir. Bu dönemde; Akılcılık, bilim ve teknoloji gelişti. Sanayi devriminin temelleri atıldı.
· Aklın kullanılması ile doğru ve yararlı olan bilgiye ulaşılabileceği savunuldu.
· Gözlem ve deney önem kazandı. Bunun sonucu oluşan bilim dalları gelişti.
· Doğa bilimlerinde Newton fizik ve matematik alanlarında çalıştı. Kopernik dünyanın güneş çevresinde döndüğünü ve güneş sisteminin varlığını kanıtladı. Galilefizik alanında çalıştı. Dekart analitik geometriyi geliştirdi.
· Sosyal Bilimlerde akılcı görüş benimsendi. Jean-JacquesRousseau gibi düşünürler toplumsal konuları işlediler.
· Güzel sanatlar ve müzikte ünlü sanatçılar yetişti. (Mozart ve Bach gibi.)
· Avrupa’da siyasal ve sosyal gelişmeler oldu.
Aydınlanma Çağı, aklı kurucu ilke olarak benimseyerek, tüm toplumsal yaşamın ve düşünüşün buna göre şekillendirilmesine yönelme dönemdir. Kant, aydınlanmacılığı, "aklı kullanma cesareti" olarak tanımladığında, genel olarak Aydınlanma Çağı'nın felsefesini vermektedir. 18. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkıp gelişmiş ve "aydınlanma" fikriyle yaygınlaşmıştır.
Aydınlanma çağının ana fikri, akıl aracılığıyla doğru bilgilere ulaşılabileceği ve bu doğru bilgi ile de toplumsal yaşamın düzenlenebileceğidir. Öte yandan bilim alanındaki önemli gelişmeler de aydınlanma çağına öncülük eder ve bu çağda ayrıca çok yoğun yeni bilimsel gelişmeler kaydedilir. Daha 15.yüzyıldan itibaren meydana gelmeye başlayan yeni keşifler ve icatlar bu süreci hazırlamış, bunun sonunda da "karanlık çağ" olarak değerlendirilen Orta Çağ’ın sonuna gelinmiştir. Deney ve gözlem, aklın uygulama araçları olarak bu dönemde bilimsel yöntemim ilkeleri biçiminde ortaya çıkmış ve doğa bilimlerinde önemli gelişmelere kaynaklık etmiştir.
Dinde meydana gelen yenileşme hareketleri de dinsel düşüncenin giderek geriletilmesi ve Aydınlanmacılıkla birlikte kuruculuk ve egemenlik gücünü kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Rönesans ve reformlarla başlayan bu gelişmeler, aydınlanmacılıkla doruğuna varmış ve buradan itibaren Modernite denilen sürecin oluşumunu hazırlamıştır.
Newton ve Kopernik ile tüm bir evren-dünya kavrayışı değişime uğramış, Dekart ve Kant gibi isimlerle bu değişen zihniyetin felsefi düşüncesi geliştirilmiştir. Avrupa’daki endüstri devrimleri de bu sürecin maddi temelini oluşturmaktadır. Yeni ve bambaşka toplumsal ve ekonomik ilişkiler içerisinde yaşamaya başlayan insanlar, ortaya çıkan yeni düşünce biçimleriyle dünyaya bambaşka gözlerle bakmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda modern yaşamın temelleri atılmıştır. 1789 Fransız ihtilalinin temelinde, Fransız aydınlanmacılığının belirleyici bir etkisi vardır.
[2] Aydınlanma çağı. Türkçe Bilgi. (n.d.). Retrieved February 17, 2022, from https://www.turkcebilgi.com/ayd%C4%B1nlanma_%C3%A7a%C4%9F%C4%B1#post
[1] Denis Diderot Kimdir. Biyografi. (n.d.). Retrieved February 17, 2022, fromhttps://www.biyografi.net.tr/denis-diderot-kimdir/
1 note · View note
eerdemezgi · 4 years ago
Text
Ecologie
ÇEVRE VE EKOLOJİ
Çevre ve ekoloji kavramları ortak sorunlarla bağlı gibi görünseler de, bu çok farklı iki kavramın arasında açık bir belirsizlik olduğunun altını çizmeliyiz.
Aslında, bir amalgamın merkezinde olsalar da, ekoloji ve çevre kavramları hem tanım hem de tercüme açısından oldukça farklı kavramlardır.
Yine de, biri diğerinden önemsiz değil. Her kavramın arkasında hangi sorunların olduğunu anlamak için anlamlarına odaklanmak önemlidir.
Ekoloji ve çevre arasındaki fark nedir?
Ekoloji ve Çevrenin aynı tema altında birleşmelerine rağmen, oldukça farklı elemanlardan oluştuklarını anlamışsınızdır. Şimdi bu kavramların farklarını görelim.
Ekolojinin Tanımı
Öncelikle, Ekolojinin, canlılar ve ekosistemler arasındaki etkileşimi ve etkiyi araştırmayı amaçlayan bir bilim dalı olduğunu bilmelisiniz. Ekosistem derken bütünün doğal çevre ve orada yaşayan canlılardan oluştuğunu anlamalıyız.
Ekoloji ekosistemleri, biyo çeşitliliklerini ve çevreyi iklim değişikliği ve değişimlerden korumayı amaçlar.
Kısaca, ekoloji bir bilim, hatta bir disiplindir fakat aynı zamanda politik bir boyuta da girmiştir ve bir tür politik bir ideoloji de çağrıştırır.
Çevrenin tanımı
Bir bakıma çevre, ekolojinin amaçlarından biridir. Aslında, çevre kavramı, organizmaların (biyosenoz)birbirleriyle etkileşime girdiği doğal ortamı (biyotop) kasteder. Dahası, insan etkisinin çevresel bir etkisi olduğunu söylemek mümkün.
Bu yüzden çevrenin korunması, ekosistemlerin korunması açısından önemli bir sorun. Aslında bu kavramlar, sera gazı salınımları, kirlenme (hava kalitesinin düşmesi) ve insan eylemleri (orman tahribi, kirli gazların salınımı, vs.) sonucunda doğal alanlarda meydana gelen çevresel değişimler yüzünden zarara uğradı.
Çevre ve Ekoloji Arasındaki Belirsizlik Nasıl Kalkar?
Az önce gördüğünüz gibi bu iki kavram çok farklı olsalar da, ortada yine de bir kafa karışıklığı var. Bu karışıklık, özellikle ekoloji kavramının politik bağlamda kullanılmasından dakaynaklanıyor. Pratikte, ekoloji kavramının normalleştirilmesi, bu kavramı aslında kullanılması gereken ekolojizm kavramından daha popüler hale gelmesini sağladı.
Öte yandan, belirsizlik kalmaması için, çevre ve ekoloji kavramlarının aynı anlama gelmediğini belirtmekte fayda var. Ekoloji canlı organizmalar ve doğal ortam arasındaki etkileşimi inceleyen bilim dalını kastederken, çevre insanların etkileşime girdiği ve eylemlerinin gerçek bir etkisi olduğu doğal ortamı kasteder.
Sürdürülebilir Kalkınmaya Odaklanmak
Doğal kaynakların tükenmesi ve doğal yaşam alanlarının bozulmasıyla karşı karşıya olduğumuzdan, ekolojik geçişi başlatmak bizim için kaçınılmaz oldu. Aslında, çevre sorunları ekonomik sorunların önüne geçti.
Bu durumda somut ve hızlı bir cevap vermek kaçınılmaz oldu. Yeşil bir büyüme için döngüsel ekonomi kurmak bu konuda atılabilecek adımlardan biri.
Bu yüzden, sürdürülebilir kalkınmayıyeni bir örgütlenme modeli olarak entegre etmek bu sürecin büyük bir kısmı.
Sürdürülebilir Kalkınmanın Tanımı
Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Dünya Komisyonu sürdürülebilir kalkınmayı "gelecek jenerasyonların kendi ihtiyaçlarını karşılama yetisine ödün verdirmeden şu anki jenerasyonun kendi ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir kalkınma yolu" olarak tanımlıyor. Bu şekilde, sürdürülebilir kalkınma sosyal, ekonomik ve çevresel açılarda üç sütun üstünde bir halk organizasyonu modeli önerir. Bu farklı sütunlar, halkın tamamını daha sürdürülebilir yapacak kalkınma faaliyetlerini destekleyecek şekilde anlaşılmalıdır.
Sürdürülebilir kalkınma neden gereklidir?
1800'de Dünya'da 900 milyon insan yaşarken, bugün gezegende 7,8 milyar insan yaşıyor. Sınırlı kaynaklarla karşı karşıya kaldığımızda, modelimizi içinde yaşadığımız ekosistemi tehlikeye atmadan herkesin ihtiyaçlarını karşılayacak şekildeuyarlamak esastır.
Bugünden itibaren herkesin kaynaklara erişimini kolaylaştırmak amacıyla biyoçeşitliliği tehdit etmeden faaliyetlerimizi yeniden düşünmek ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek esastır.
Bunun için sürdürülebilir kalkınma gerekiyor. Atık yönetimi, doğanın korunması, enerji tüketimi, küresel ısınma, yenilenebilir enerjilerin kullanımı, çevrenin korunması ve insanın gelişimi için gerekli olan konulardır.
Çevreyi korumak için ekoloji: Modeli değiştirmek
İnsan faaliyetlerinin çevresel etkileri ile karşı karşıya kalındığında, artık çevre için harekete geçmek gerekiyor. 19. ve 20. yüzyıllarda sanayi devrimi ve tüketim toplumunun ortaya çıkışına odaklanılırken, modeli değiştirmenin zamanı geldi.
Kâr arayışı, çevreyi bozmapahasına olmamalıdır. Çevre sorunlarına daha saygılı bir toplum inşa etmek ve kaynakların daha iyi yönetimini (içme suyu yönetimi, ürün yaşam döngüsü, atık arıtma ve geri dönüşüm vb.) teşvik etmek esastır.
Tehditleri belirlemek…
Tüketim kalıplarımızı değiştirmek için neyin çalışmadığını ve hangilerinin çevremiz için tehdit oluşturduğunu anlamak önemlidir. Çevremizi tehdit eden başlıca üç temel şey vardır:
• Kirlilik,
• Sağlıksızlık,
• İklim değişikliği.
Bu tehditler, doğal ortamımızdaki baskın insan faaliyetinin sonucudur.
Kirlilik, ister sağlıksızlık ister iklim değişikliği ile ilgili olsun; çalışma şeklimizin merkezindeki sorunları belirlemek, somut, etkili, ancak her şeyden önce sürdürülebilir çözümler tanımlamayı mümkün kılmalıdır.
... yaşam tarzlarımızı ve tüketimimizi uyarlamak için
İnsan faaliyetinin çevre üzerindeki etkisini sınırlamakiçin (hava kirliliği, su kalitesinin bozulması vb.), çözümler var. Bu nedenle, iklim değişikliğine karşı mücadele çevresel zorlukların beraberinde gelir. Çevremizin korunması her şeyden önce farkındalıktan geçer.
Bu farkındalığın eğitimle desteklenmesi gerekir. Gıda atıklarıyla mücadele etmek, artık çalışmayan ürünleri geri dönüştürmek, atıkları ayırmak ve azaltmak, çevremizin korunmasını destekleyen eylemlerdir.
Ancak bu kolektif farkındalık sadece bireysel ölçekte gerçekleşmemelidir. Bu dünyadaki aktörlerinhem ekonomik büyümeye hem de her şeyden önce çevreye çok daha saygılı süreçlerin harekete geçirilmesine olanak sağlayan çözümler geliştirmesi ve bunlara yatırım yapması önemlidir. Bu hareket, acil ve mantıklı bir çevre politikası yoluyla ekolojik sorunlara somut bir yanıtsağlamak için şart olmasa da gereklidir.
0 notes
eerdemezgi · 4 years ago
Text
Air Liquide/Societes Françaises
Air Liquide
Air Liquide endüstri ve sağlık için gazlar, teknoloji ve hizmetler alanında dünya lideridir. 64.500 çalışanı ile 78 ülkede faal olan bu endüstriyel grup, 3.8 milyondan fazla müşteri ve hastaya hizmet sağlamaktadır. Oksijen, nitrojen ve hidrojen; yaşam, madde ve enerji için gerekli olan küçük moleküllerdir. Air Liquide’in bilimsel alanını temsil eden bu moleküller 1902’de kurulduğundan bu yana grubun temelini oluşturuyorlar.
Air Liquide, stratejisinin temelinde iklim ve enerji geçişine güçlü bir bağlılıkla sektör lideri olmayı, uzun vadede sağlam bir performans göstermeyi ve daha sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunmayı hedefler. Müşteri odaklı dönüşüm stratejisi, uzun vadede kârlı, istikrarlı ve sağlam bir şekilde büyümeyi hedeflemektedir. Operasyonel mükemmellik ve yatırımların kalitesinin yanı sıra Air Liquide, yine kendisi tarafından küresel ölçekte oluşturulan açık inovasyon ve ağ organizasyonuna bel bağlar. Çalışanlarının enerji ve çevre geçişi, sağlık ve dijital dönüşümün zorluklarını karşılama konusundaki kararlılığı ve yaratıcılığı sayesinde, tüm paydaşları için daha da fazla önem arz ediyor.
Çevresel veriler
Grubun finans dışı raporu her yıl uluslararası kayıt belgesinde yayınlanmaktadır. Veriler, raporu aynı belgede bulunan bağımsız kurul tarafından denetlenir.
Sera gazı emisyonları
Sera gazı emisyonlarının kapsamı
Kapsam 3'e genel bakış
Karbon etkisinin yönetimini iyileştirmek için Air Liquide, ürünlerinin tüm değer zinciri üzerindeki etkisini ölçen Kapsam 3'ün değerlendirmesini gerçekleştirir.
Emisyonları önleme
Air Liquide, hem faaliyetleri hem de müşterileriyle birlikte enerji ve endüstriyel verimliliği artırmaya yönelik teknolojilerle yenilikler yaparak sera gazı emisyonlarını önler.
Risk odaklı su yönetimi
2020'de Air Liquide, Grubun bu riskle karşı karşıya kalma ihtimalini değerlendirerek Uluslararası Kaynak Enstitüsü'nün (WRI) "Aqueduc 3.0 Dünya Susuzluk Riski Atlası" haritasını kullanarak sahalarını haritalandırıyor.
Bu araştırmaya göre, Grup sahalarının % 1'i 2030 yılında kurak bölge olarak kabul gören alanlarda yer almaktadır. Bu değerlendirme, her bir sahanın hidrolojik havza, yeraltı suları ve idari bir sınır seviyesindeki konumlarına ilişkin özel verilerini dikkate almaktadır.
Air Liquide Vakfı
Air Liquide Kurumsal Vakfı topluma kendini adamıştır. Air Liquide Grubu'nun güçlü yönlerine (uzmanlığına ve coğrafi varlığına) güvenerek, herkesin daha rahat bir nefes alabilmesi adına bilimi ilerletmek istiyor. Ayrıca Vakıf, yerel girişimler ve teknik mesleklerde profesyonel birleşmeyi teşvik eden eylemlerle bölgesel kalkınmaya katkıda bulunuyor.
Daha Rahat Bir Nefes
Nefes almak yaşamın vazgeçilmezidir. Çevre kirlendiğinde veya vücut bir solunum hastalığından etkilendiğinde yaşam bozuntuya uğrar. Bu sebeple, dünyada her yıl yaşanan yaklaşık 9 milyon erken ölüm, hava kirliliğiyle ilgilidir. Şehirlerde hava kirliliği, solunum ve kalp ve damar hastalık riskini artırır ve ortalama yaşam süresini 2 yıl azaltır.
Nefes almak hayati önem taşıdığından, araştırmayı ilerletmemiz gerekiyor.
Air Liquide Vakfı, 2 alandaki temel araştırmaları destekler:
● Kronik veya nadir solunum yolu hastalıklarıyla ilgili tıbbi araştırmalar,
● İçinde yaşadığımız ortamları daha iyi anlamak da önemli olduğu için havanın bileşimi ve özellikle atmosfer kimyası üzerine çevresel araştırmalar.
Vakıf, araştırma projelerinin kalitesini ve uygunluğunu değerlendirmek amacıyla Air Liquide grubunun uzmanlarını, doktorlarını ve araştırmacılarını çağırır. Proje karar için Yönetim Kurulu'na gönderilmeden önce genellikle görüşmeler ve laboratuvar ziyaretleri gerçekleşir.
0 notes
eerdemezgi · 4 years ago
Text
la charentaise
Bir terliğin hikayesi “Charentaise”
Zamanla Fransızların zanaati ve rahatlığın sembolü haline gelen keçe terliğin geçmişi, Fransa’nın Angoulême* şehrine, Kral 14. Louis zamanına dayanır.
Bu meşhur terlik, Fransız halkının hayal gücü   ve   ticari zekası olmasaydı, asla gün yüzü   göremeyecekti. Kökeni 17. yüzyıla dayanan bu sıcak tutan, rahat ve hafif terlik, türünün mükemmel bir örneği ve Charante* şehrinin göz bebeği olmuştur. Bu terlik, dünya çapında bir ölçüt olarak kabul edilmiş ve sonrasında ününe ün katmıştır.
Keçeyi Geri Dönüştürmek
Charentaise terlik, 1666 yılında Angoulême şehrinde tasarlandı. Kraliyet donanması, sıcak tutan keçe pelerin üniformalarına ihtiyaç duyuyordu. Bu keçe ise yünün Angoulême’deki su değirmenlerinde dövülmesiyle elde ediliyordu. Bu işlemlerden sonra çok fazla kumaş artığı boşa gidiyordu. Buna çözüm olarak da oradaki ayakkabıcılar, atıkları geri dönüştürüp tabanı keçe, üstü siyah, sağı ve solu olmayan bir tür terlik yapma fikrine kapıldılar
Hizmetçiler ve köylüler için
Özellikle zekice ve ekonomik olan bu buluş, köylülerin ayaklarına zarar vermemek ve kendilerini soğuktan korumak için ayakkabılarına koydukları samanın yerini yavaş yavaş alır. 18. yüzyılda hizmetçiler terlikleri şatoların parkelerini cilalamak için giyerlerdi. "Sessiz" olarak da adlandırılan bu terlikler, büyük evlerin uşakları tarafından, odaların içinde dolaşırken gürültü yapmamaları için giyiliyordu. Kısa bir süre sonra, La Rochefoucauld'dan* bir ayakkabıcı, daha uzun süre dayanması için terliğe sert bir taban ekler. Terlik daha sonra özellikle rahat ve sıcak bir ev terliğine dönüşür.
Pantufla* sanatı
Fakat şu anki haliyle bildiğimiz terlikler 1907'ye kadar ortaya çıkmadı. Doktor Jeva, La Rochefoucauld yakınlarındaki Chasseneuil-sur-Bonnieure'deki fabrikasında tasarladığı ve uygulamaya koyduğu bir teknik olan keçe yapıştırma ile tasarımı mükemmelleştirdi. Modellerini parlak renkler ve İskoç desenleri ile modernize etti. Kaliteli, hafif ve konforlu olan bu yeni görünümlü pantuflalar kendine birçok hayran kazandırdı. Pantuflalar bir yaşam tarzı halin geldi! Bu yeni ünle birlikte terlik, daha sonra tüm dünyaya ihraç edilecek, Fransız konforunun ve ustalığın bir sembolü olacaktı.   
 [http://www.franceregion.fr/la-charentaise-une-histoire-de-pantoufles-art598]
1 note · View note