Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Kutsal olandır senin gözünden akan bir yaş, şelaleyi kurutma orada yaşayan var. Yaşamla bürünmüş bu taç senin manken gördüğün aynadadır, sakınma ondan gözlerini ona armağan et. Onun alabilecek en güzel hediyesi odur, ona kendini armağan et. Armağan, armağan, armağan. Ver ki yok olmayı tatma. Vermişliğinle bilin. Hayatının ayından bir yıldız kopar, ölümünden biçilen toprağa göm. Bu şeref senin hayatsızlığından akan kanın imzasıdır. O yıldıza kulak ol, tek sana konuşacak çünkü. Önünde büyüyecek, herkesin yok saydığı eller senin ellerinle dokunuş bulacak. Zamanın yaprakları aynı göz kapanışlarıyla biteceğini sanma, bir gün dilediğin kapanışı yaşarken kopmaz dediğin düşüncelerini hançere boğacak, o yıldıza dönüşeceksin. Saflığın seninle, zamanın yolunda olması dileklerimle… -19’un bitiş dileği
1 note
·
View note
Text
Ben kendimi anlamlandırmakta zorluk yaşarken artık duygularımı da anlayamıyorum. Hislerimin yok oluşu canımı acıtıyor neden tek hissettiğim şey bu olmak zorunda diye düşünüyorum. Gülmem gereken yerde gülemiyorum, ağlamam gereken yerde ağlayamıyorum, sanki her şeyin ne zaman olacağını biliyor da teker teker seyrediyor gibi hissediyorum. Çelişkim kafamı karıştırıyor. Eskiden zihnimle daha çok konuşurdum. Bana dağınık kelimelerini öyle anlatırdı ki hiçbir düzen istemezdim. O dağınıklığı özlüyorum. Şu an ise bir şeyleri düzenleyeyim, toparlayayım derken tek dağılan ben oluyorum. Ağaç yapraklarının teker teker düşmesi gibi, düştüklerinde çok güzel görüntü veriyorlar ama her zaman yerde kalmak canımı sıkıyor. Bir kere de ağaçta hayat bulsam ne güzel olur diyorum. Güzel mi onu da bilmiyorum. En azından rüzgar onlara sarılırken bir bağları var ve kendileriyle de sarılabiliyorlar. Kendimi döküp duruyorum. Kendime bulaşıp duruyorum. Hiçbir şey yok başka. Güya zaman akıyor ama gözlerimde tek akan ben oluyorum.
Kağıt dağınıklarını düzeltmeye çalışıyorum bazen. Sonra onları buruşturduğumu fark ediyorum. Ben böyle görüyorum ama zaten buruşmuş kağıtlara dokunuyorum. Hayatım da böyle. Kendimden başka bir şeyi suçlayamam. Her şeyi isteyerek yaparken hiçbirini istemiyorum. Bu çelişki nedir söyler misin? Söyleyemezsin. Sen bile kelimelerini kusamayacak kadar tıkanıksın. Bir kusabilsen, neler çıkacak ama tuzunun saatlerine çok güzel uyuyorlar. Konuşamıyorsun bu yüzden. Konuştuğunu sandığın hiçbir şey senden çıkmıyor. Kelimelerin senin adına konuşuyor çünkü. Senin adına yaşamış rolüne bürünüyorlar. Oysa sen en dibinden ayrılamayacak kadar yapışıksın. Bir şeylerin seni çıkartmasını bekliyorsun. Bir temas, bir göz hizası, bir adım sesi, aylarca duymak istediğin bir kelime, bir uyutulma, bir ağzından kayan hapa güveniyorsun. Bir de güveni unuttum diyorsun. Sen unuttuklarını unutmuşsun. Ne hatırladığını bilmiyor, neyi bildiğini hatırlayamıyorsun.
0 notes
Text
Sana bakan gözlerimin asla bilemeyeceğin çığlığı
Bazen sadece kaybolursun, karşındaki bakışa karşı boğulmak uğruna. Ne değişir ki? O çoktan boğulmuştur başka halatlar uğruna. Teselli uğruna vereceğin bir demet gül onun mezarının toprağı değil kendi kalbinin boşluğuna olsun.
1 note
·
View note
Text
Uzaklık Nasıl bu kadar yakından vurur bir insanı? Nasıl bu kadar birleşik hissettirir? Sıcağında üşüyorum Kucağınla ısıt, temasınla yaşat istiyorum Bütün duygularımın insan suretisin sen Nefes aldıransın, bir haberin olmadan Büyük işlere adım attım Bütün kapımı bir sevgiye açtım Bu sevgi çok farklı Panzehrim zehrinde saklı
1 note
·
View note
Text
Kendi karanlığımda kararırken Boyuyordum onun dudaklarını görünmezliğe Bu kırgın olduğum kaderime tekrar boyun eğiyordum Tek kızabildiğim şey bu nacizane aciz zihnimdir çünkü Yetmeliydi kırık aynama döktüğüm gözyaşları Yağmurun şiddetiyle tanıştırdı o gözler çünkü beni Kelimelerimi kurutuyordu kendime baktığım her bakış Beni sessizliğimle bile anlamasını diliyordum Belki şiddetli bir rüzgar esmiyordu Belki onun gözlerinin içine şu an bakamıyordum Belki geçmişine sarılacak kollarımın uzunluğu yetmiyordu Belkilerle donatılmış sözcüklerimden başka bir şeyim yoktu Ama beni sessizliğimle anlamasını diliyordum Çünkü yüreğimin tarifsizliğini susmaktan başka hiçbir şey anlatamazdı
1 note
·
View note
Text
Buraya uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Düşünüyorum da kayıp giden bu zamana karşı tutunmak çok zor. Çok elastik ve kaygan olan bu zamana yetişemiyorum. O kadar çok kayıyorum ki bu zamana zihnim çizikler dolu. Onları iyileştireyim derken yeni çiziklere müdahale edemiyorum. Eskiden kendime derdim ki burada mısın sahiden? Düşünüyorum. Gerçekten burada mıyım. Yaşamam gereken hayatın gerekmeyen insanlar etrafında dönmesi canımı sıkıyor. Hayallere kapılmamaya çalışıyorum ama hayallerim de olmasa sanırım gerçekliğin arasında boğulacak gibi hissediyorum o yüzden zihnime minnettarım. Bir şeyleri hala kurgulamama izin verdiği için. Aslında bu kadar düşünmeyi istemezdim, düşüncenin zamanı ve sesi arttıkça zihnini bulandırıyor ve karar veremiyorsun. Fevriliği arada bu yüzden seviyorum işte. İyi veya kötü ama tak diye yapılıyor ya çok hoşuma gidiyor. Her zaman fevri olamasam da fevri olduğum anlarımı seviyorum fazla çocukça kaçsa da. Kendime genelde bugün ne için var oldun sorusunu sorardım. Eskiden bir cevap alırdım. Bahanelerim çoktu ama şuan net bir cevap veremiyorum. Çünkü varlığımı hissetme konusunda yetersizim bu sıra. Umursayamıyorum bu yüzden bir şeyleri, tam olarak beklediğim empatiyi kuramıyorum. Çünkü kendimi bile anlamıyorum bu sıra. Hakan Günday okudum azıcık geçen tek günde tekrardan. Derdaların yaşamları beni çok etkiledi. Yine ve yine onları yaşamış gibi oldum. Hele mum ışığı etrafında okumak daha zevkli oluyor böyle birbirine dolanmış hayatlar olunca konu. Kendimi unutmuştum bir süreliğine de olsa başka bir insanın hayatının içerisinde olmuştum. Kendimi bir süreliğine düşüncelerin etrafına sokmamak iyi hissettirmişti. Sonra dedim ki bir gün benim de hayatımı okuyan olur mu? Buna hazır mıyım dedim. Yazmak istiyorum. Çok istiyorum ama endişelerim var. Eskisinden daha az korkuyorum ama hala korkuyorum. Kelimelerimin yanlış kişilere ulaşmasından, kelimelerime yeteri özeni gösterememekten, zihnimdeki karakterlerime saygısızlık etmekten korkuyorum. Elime yüzüme bulaştırmak istemiyorum. Daha çok yolum var. Yapmam gereken çok şey. Daha başında bile değilim biliyorum. Sabırlı olmaya çalışıyorum. Ayakta kalmaya çalışıyorum. Bir gün kendime layık olmak istiyorum. Arkamda güzel birkaç eser bırakmak istiyorum. Bırakamasam bile birkaç hayat bırakmak istiyorum. Hayatsızlığımın bedeli bir hayat kazandırmak olsun istiyorum. Çok mu istiyorum acaba bilmiyorum. Kendime karşı sevgi duyamıyorum bir de. Kendimden nefret ediyorum. Ben bu muyum cidden diyorum böyle anlarda. Her gün içimdeki o susturamadığım ses içimdeki çirkinliği bana vuruyor. Belli etmemeye çalışıyorum ama içimde çok şey yaşıyorum. Bu yaşadıklarımın bir gün bir anlamı olsun istiyorum sanırım. Anlamsız acılar çekip anlamsız pes edişlere kanıp süzülmek istemiyorum. O insanlara benzemek istemiyorum. Yok saymak istemiyorum işte kendimi. O yüzden düşsem de kalkmak için kendimi zorluyorum. Sanki bu zorlamamın bir nedeni var da ben farkında değilim gibi.
1 note
·
View note