Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
O günlerden beridir topalım belki de. Topalladığımı Allah'tan başka gören de olmamıştır. Allah beni gördü hep ama ben onu niçin göremedim hiç? Bir şarkı, "Tanrı unutmuş olsa da" diyor ya, "Tanrı unutmuş" olabilir mi gerçekten? O günlerden beridir, çitlerin arkasından bakıyorum dünyaya. "İnsan ne imiş, dünya ne biçimsiz yermiş," diye… O günlerden beridir, ateşli bir deist gibi "her şeyi insan uydurdu," diye uyum sağlamak zorunda hissetmiyorum kendimi hiç kimseye, hiçbir şeye. O günlerden beridir, bu tufan hiç dinmiyor diye, hızla geçip gitmek isterim bu karanlık diyardan, varoluşun kalbini yeniden doğuyormuşum gibi yırtarak. Daha o yaşlarda bir çocuğun aklının eremeyeceği işlere heveslendim hep. Kopan bacaklara tampon nasıl yapılır? Gözüne kurşun sıkılmış birine, hayatta kalırsa tabii, dünyanın geri kalanı nasıl anlatılır? Bunlara çalıştım daha çok ki bunlar, bir kayıt almaktan, bir fotoğraf çekmekten ve o yalancı diplomasiden, aç gözlü bürokratların bürokrasisinden çok daha önemli gelmiştir bana hep. O günlerden beridir, Allah'ı bekledim ben de, onu bekleyen herkes gibi. Çünkü benim de ondan başka çağıracak kimsem yoktu. O'na, o gün o anda küsmüş olsam bile. Şairin dediği gibiydi ilk anlarda küfre yaklaştıkça inancım artıyor'du. Bekliyordum, çağırıyordum ama gelmiyordu. Ben O'nu başka zamanlarda başka yerlerde de bekledim, çağırdım. Gelmedi. Saniyeler benim için dünyanın en uzun zaman birimidir o günlerden beri. Fakat daha o yaşta ilk gençliğim bile gelip geçmişti sanki birden yanı başımdan, bir hız treni gibi
https://t24.com.tr/yazarlar/ayfer-feriha-nujen/tesir-agrim-haletiruhiyem-tanri-unutmus-olabilir-mi-gercekten,41621
0 notes
Text
Yoksa Aliya, Allah'ın tuttuğu bir kalem miydi? Ben o Allah'ı çok çağırdım, çok bekledim. Fakat niçin geldi mi, gelmedi mi hiç bilemedim. Dünya güneşten koptuğundan beri midir nedir, durmadan sönüp yeniden harlanan bir şey gibiydi, diye de belki… Sahi, insan topraktan mı yaratılmıştı, yoksa o ilk kaya oluştu da yuvarlanmaya başladığında altından etrafa saçılan böcekler miydik ki, birbirimizi tüketip duruyorduk böyle? Kâinat kendi kendine oluştuysa bile tamam ama eğer bir Allah varsa, artık konuşmamız gerekiyordu!
0 notes
Text
"Tanrım, sana kalbimin kırık parçalarından bir sunak yapacağım"
1 note
·
View note
Text
Gözlerimi kapatmakla ışığın varlığını inkâr edemem
https://t24.com.tr/yazarlar/ayfer-feriha-nujen/bir-zamanlar-siirler-yazan-o-genc-kiz-nazan-bekiroglu,41522
0 notes
Text
üsttekiler
Eski Fransız rahip Abbe Pierre ile bir genetikçi olan Albert Jacquard’ın karşılıklı konuşturulduğu ‘Mutlak’ isimli kitapta, kavramlar konusunda şöyle bir tespit yapılır:
“ ‘Kilise’ sözcüğü yorulmuş sözcüklerden biridir. Bu sözcük yirmi kişi tarafından kullanılsa, yirmi farklı kavram çıkar. Birileri için Teresa Ana’dır; diğerleri için köyün çan kulesi ve daha başkaları için Engizisyon ’dur.”
Lideri kutsamak, şeyhe biat, aşiret liderine itaat, etnisitecilik gibi olgular sırf karşı çıkmakla anlaşılmaz. Bunun yolu ‘Hermenötiksel Düşünce Yöntemi’dir. Bu yöntem metnin içine girip biraz da olsa ona teslim olmayı esas alır. Yani İbranice bilmek ‘Tevrat’ı tercüme etmek için yeterli değildir. Az da olsa ‘Tevrat’a iman etmek bu işin olmazsa olmaz koşuludur.
Kısacası olaylara hep aynı zaviyeden, daha doğrusu dışarıdan bakmak yanıltıcıdır.
“ABD’de siyah esirlerin, İncil’de durumlarının haksızlığını keşfetmemeleri için okumayı öğrenmeleri engelleniyordu.”
Demek ki burada kızılacak kesim asla ‘siyah esirler’ olamaz.
Bizlerin uğruna birbirimizi yediğimiz ‘dava’ denen şey, bir politikacı için ‘güç’ tür!
alttakiler
4 notes
·
View notes
Text
Doğu’da esen bad-ı saba ile dopdolu bir halde
Einer Welt von Lebenstrieben,
die in ihrer Fülle Drang
Ahnten schon Bulbuls lieben,
Seeleregenden Gesang.
tanrı hakkında ne bilmek istiyoruz?
2 notes
·
View notes
Text
uzun senâ ve dua
Sollt ich nicht ein Gleichnis brauchen,
wie es mir beliebt?
Da mir Gott in Lieschens Augen
Sich ein Gleichnis gibt.
İdeal olan’ı, ilahi olan’ı ‘’kadın formu altında yaşamak
Züleyha, şaire Allah’ı temsilen onu (kendisini) sevmesini öğretiverir!..
....
DAS EWİWEBLİCHE ZİEHT UNS HİNAN.
ebedi kadınlıktır
bizi göklere çeken
Goethe ve İslam, Katharina Mommsen
0 notes
Text
‘’Erschlossen wir dir nicht die Brust/Und nahmen ab dir deine Last/darunter du gebeugt dich hast?’’
1. Biz seninin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?
Tıpkı Kuran’da olduğu gibi Goethe nezdinde de Allah, ileride peygamber olacak gencin göğsünü bizzat açmıştır:
‘’Nasıl müteşekkirim O’na- göğsümü açtı, kalbimin üzerindeki sert örtüyü kaldırdı ki adını hissedebiliyorum’’
..Benzeri bir motife de Goethe’nin Temmuz 1772′de Herder’e yazdığı mektupta rastlamaktayız:
‘’Musa’nın Kur’an’da yaptığı gibi dua etmek istiyorum: Tanrım daralan göğsüme ferahlık ver.’’
Goethe ve İslam, Katharina Mommsen
0 notes
Text
peygamberane rüya
/../O kadim Yaradana,/Kucağını açıp bizi bekleyen/O ebedi ummana kavuştur/ Ah! o kollar ki beyhude açılmış,/bağrına basmak için hasret çekenleri.
çünkü okyanusun Arapça eş değeri El-Muhit yani her şeyi kuşatan demektir. Kuran’da Allah birkaç yerde El-Muhit olarak isimlendirilmektedir. (Yazarın notu)
Goethe ve İslam, Katharina Mommsen
1 note
·
View note
Text




Goethe ve İslam,
işte böylece istekle şark diyarlarına hicret ederdim; Musa’nın ilk kitaplarına dalar ve orada dağınık halde yaşayan çoban soyları arasında, hem büyük bir yalnızlık ve hem de en büyük topluluklar arasında bulurdum kendimi
0 notes
Text
‘’Cesaretli ve sabırlı olun; Tanrı göğsünüze ferahlık verecektir’’
şaire ve peygambere mahsus his
‘’günün birinde bir Alman tarafından şarka has bir gökyüzü altında başka bir tercümesi yapılıversin ve bu Alman şaire ve peygambere mahsus hislerle bir çadırda Kur’an okusun ve onun künhünü kavramak için ruhen yeterli bir sezgiye sahip olsun’’
...ve burada talep edildiği gibi kim Goethe’nin dışında ‘’şaire ve peygambere mahsus his’’se sahipti?
Goethe ve İslam, Katharina Mommsen
0 notes
Link
0 notes
Link
1 note
·
View note
Link
1 note
·
View note