iloveu4ever5444

[iloveu4ever5444]

İyi bir hisse dair hiçbir şey bırakmayıp, bütün duygularımı sikip bıraktığınız için teşekkürler.

[iloveu4ever5444]

[iloveu4ever5444]

[iloveu4ever5444]

[iloveu4ever5444]

[iloveu4ever5444]

 “Gelişen Türkiye'nin insanları balkonu anlamadı.

Onu salona, yatak ya da oturma odasına dahil ederken metrekare kazandığına sevindi de, her evden bir düş odası eksildiğini farketmedi.”

[iloveu4ever5444]

Çok kırgınım nasıl ifade ederim bilmiyorum ama insanın kalbine milyarlarca ton baskı yapılıyormuş gibi hissettiriyor. Sen git derken ben gelirim ama ben gidersem sen gelmezsin veya sen trip atabilirsin ben atamam ya da sen kırılabilirsin ben kırılamam sen git veya konuşmayalım derken bir sorun yokta ben konuşmak istemiyorum deyince sorun oluyor benim haddime değil sütten çıkmış ak kaşığım demek ama ben de kırılıyorum

[iloveu4ever5444]

[iloveu4ever5444]

[iloveu4ever5444]

“I hate this feeling. Like I’m here, but I’m not. Like someone cares. But they don’t. Like I belong somewhere else, anywhere but here, and escape lies just past that snowy window, cool and crisp…”

— Ellen Hopkins, Crank

[iloveu4ever5444]

Allah belamı versin

[iloveu4ever5444]

Körleşiyorsun

Je ne suis qu'un être sans importance

[iloveu4ever5444]

Bazen her şey o kadar çok doluyor ki, her şey o kadar fazla geliyor ki. Her şeyden küçük küçük, kocaman bir parça yapıyor. Ben bunları istemiyorum ki. Her gün o küçük şeylerle savaşabiliyorum bir sürü küçük yara alıyorum, bir süre sonra beni yorgun düşürüyor bu. Sonrasında iyileşip tekrar küçük yaralar almaya devam ediyorum. Böyle bir kısır döngü. Ben bunları istemiyorum. Kimse bana bunları istiyor musun diye sormadı. Ben kendimle baş başa kalmak istiyorum. Tekli koltuğumda dergi okumak istiyorum, kitaplar okumak istiyorum. Akşamları kendime bir bardak çay ve kahve hazırlamak ve balkonda, damda oturmak istiyorum. Müzik dinlemek istiyorum çünkü müzik benim daimi sırdaşım, beni anlayan ve kelimelere ihtiyacı olmadan belki de beni teselli edebilen nadir şeylerden biri. Sürekli kendimi sorgulamak zorunda bırakmayan birilerini istiyorum bazen yanımda. Onunla oturalım dertleşelim, konuşalım, saçmalayalım. Anlaşılmak çok büyük bir ihtiyaç ve bu ihtiyacı tek başıma karşılayamıyorum maalesef. Bazı günler tüm sorumluluklarım defolsun istiyorum. Tüm gün sadece kendimle ilgileneyim, seninle, başka insanlarla ilgileneyim istiyorum. Bazı günler kendimle ilgili hiçbir şey yapmak istemiyorum, kendimi insanlara adamak istiyorum. Bazı günler sadece teninin yumuşaklığını hissetmek ve yataktan çıkmamak istiyorum. Bazı günler hiç istemediğim ve deneyimlemediğim şeyler istiyorum. Bazı günler konfor alanımdan çıkmak istemiyorum, bazı günlerse yeni deneyimler istiyorum. Kitapçılarda gezmek, kedileri ve köpekleri sevip onları beslemek, minik bir çocuğa gülümsemek, yere uzanıp gökyüzünü izlemek, bir okula gidip bahçede oynayan çocukları izlemek istiyorum. Bu kadar karışıklığın arasında hiçbir şey bilmeyen saf ve mutluluk peşinde bile koşmasına gerek olmayan, tek derdi oyun oynarken kazanmak olan minik çocukları izlemek ve bu duyguları tozlu çarşaflar altında unutulmaktan kurtarmak istiyorum. Bazı günler hiçbir güzelliği dahi istemeden her şeyi unutmak için sadece uyumak istiyorum. Yıllarca. Çok şey istiyor gibi görünüyorum ve hayat hiçbir zaman istediğimiz gibi değildir. Kötüdür demiyorum ama istediğimiz ya da beklediğimiz gibi değildir.

[iloveu4ever5444]

Djsjsjsjsj (Ben de bulamadım...)

Bu harika, sanatçı, yaratıcı tarafım umarım genlerimden çocuklarıma geçer sjsjsjsjsjs maşallah bana maşallah nazar değmesin 👁️‍🗨️👁️‍🗨️👁️‍🗨️ (nazar boncuğu emojisi bulamadım ve üşengeç bir insanım)

[iloveu4ever5444]

Özür dilerim

“Let someone love you the way you are - as flawed as you might be, as unattractive as you sometimes feel, and as unaccomplished as you think you are. To believe that you must hide all the parts of you that are broken, out of fear that someone else is incapable of loving what is less than perfect, is to believe that sunlight is incapable of entering a broken window and illuminating a dark room.”

— Mark Hack