Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
MJ sonunda biraz daha rahatlayıp, adamın karşındaki deri koltuğa oturmuştu. Tek bacağını diğerinin üstüne atmıştı ve üstündeki kıyafet hayal gücüne pek fazla bir şey bırakmıyordu. "Güzeldi, Harry." Yüzünü samimi bir gülümseme kaplarken, kız kafasını yana yatırdı. Çocuğun kendisinin ne olduğunu umursayıp umursamadığını düşünmeden edemedi. "İşin gerçeği o kadar yoruldum ki, sadece eve gitmek istiyorum." Hala onun gerçek amacından habersizdi. Belki böyle olması daha iyiydi. Bacaklarına katlanan eteğini düzeltmek için uğraşmadan onunla göz temasını sürdürdü. Peterdan çok farklıydı, bakışları kendinden daha emindi. Sanki ruhunu deler gibi, ondan bir parçayı kendisine istemiş gibi. Gözleri istemeden onun dudaklarına daha sonra ise tekrar gözlerine kaydı. Kız, içinde bir sıcaklık hissediyordu. Neredeyse koparılmayacak bir iplik adam ile kadının arasında bağlanmış gibi. Seslice yutkundu. Half-Faelerin mateleri olabileceğini kendi mate'ini görene kadar bilmiyordu. Sesli tepki vermemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bunu Harry'e nasıl açıklayacağını veya bunun açıklanabilir bir şey olup olmadığını bilmiyordu. Bu sefer yeşil gözleri onun arkasındaki cam duvardan gökyüzüne kaydı. Tanrının zamanlaması çok komikti. Sonunda oturduğu yerden kalkıp eteğini uçlarından çekti ve rahatsızca kendini düzeltti. "Bugün ve dün için çok teşekkür ederim." Harry olduğu yerden hareket etmemiş ve dudaklarını açmamıştı. Sessizlik ürpermesine sebep oldu. Oda hissetmiş miydi? "Artık evime gitsem iyi olur. Mesai saatlerimiz biteli çok oldu."
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Yoğun bir ilk gün olmuştu, bilgisayarda gördüğü çoğu şeyi yeni öğrenirken, ona yardımcı olmaya çalışan pek çok kişiyle tanışmıştı. Ama bununla birlikte bir şey fark etti, diğer çalışanlar Harryden korkuyordu. Sebebini tam olarak anlamasa da durumu adamın şirketin yöneticisi olmasına bağladı, karakteri korkulacak birinin karakteri değildi, en azından Mary Jane için. Mesaisi akşam dokuzda bitiyordu, Harry geç saatlere kadar çalışmayı seven biriydi. Bu yüzden oldukları bina genelde sekizde boşaldığı saatte sadece o ve patronu kalıyordu. O yüzden kocaman sessizlik içinde telefon çalınca olduğu yerde titremişti, hemencecik telefonu açtı ve tam bir şey söyleyecekken Harry telefonu kapattı. Bilgisayarını ne olur ne olmaz ekran koruyucu moduna alıp rahat sandalyesinden kalktı ve oturmaktan kırışmış olan elbisesini yavaşça düzeltti. Kırmızı tabanlı topuklu ayakkabıları geldiğinin en büyük habercisiydi. Kapıya iki yere tıklatıp, gel komutunu duymadan açtı ve içeri girdi. "Merhaba Bay Osborn." Saçıyla uyuşacak kadar kırmızı rujlu dudakları yüzüne yayıldı, içten bir şekilde ona gülümsedi. "Bu akşam size nasıl hizmet edebilirim?" Büyük odanın ortasındaki masasına sabahtan beri kazandığı özgüven ile yaklaştı. Harry kendisine gülümsemişti, ama daha önce onun yüzünde görmediği bir gülümsemeydi bu. İlkel. Harry hala hareket etmemiş masasında sabit duruyordu.
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Adam onu görüp duraksayınca ne yapacağını bilememişti. Kafasını öne eğip hafifçe gülümsedi ve üstüne oturan siyah elbiseye baktı. "Sen seçmişsin." Kırmızı saçlarını omuzlarının arkasına attı, gözleri onun gözleriyle buluştu. Harryde onu çeken bir şey vardı ama ne olduğunu henüz çözememişti. Peki ya adam fae olduğunu öğrenseydi? Yine kendine bu şekilde bakar mıydı? Elbisesinde olmayan kırışıklıkları eliyle düzeltti ve arkasından adamın uzattığı koluna girdi. Elini tam kol kaslarının olduğu yere sardı. Cam asansörde kendisini onunla yan yana görmek garipti, Harryle daha önce hiç bu kadar yakın olmamışlardı. Kendini sanırım buna hazırlaması gerekiyordu, yeni patronu olarak sürekli yanında olacaktı. Arabaya bindiklerinde onun yanına yerleşti ve uzun zamandır bakmadığı telefonunu eline aldı. Ne bir mesaj nede kaçırdığı bir arama vardı. Birkaç sosyal medya platformuna girip akılsızca gezerken, adamın kendisiyle konuştuğunu fark etti. "Sadece seni hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorum. Daha önce hiç.. Büyük kız işim olmadı." Yavaşça kıkırdadı. Elini çenesine yaslayıp kolunu arabanın camının yanına koydu ve geçtikleri şehri büyülenmiş gibi izledi. Ona dönmeden konuşmaya devam etti. "İşler canını sıkıyor gibi." Harry bir iç çekmişti. O sırada Oscorp tabelasını gördü ve sokağın ortasında arabaları durdu. Şöför önce MJ'in daha sonra ise Harry'in kapısını açtı ve kendilerini giriş katta buldular. Harry kapıdaki kıza Mary Jane için bir kimlik kartı çıkartması gerektiğini söylemişti. Kız bu işleri halletmeye çalışırken Harry'de odasına çıktı. Yeni iş yerindeki güvenlik ve kapı sekreteriyle muhabbet ederken birisi eline yeni kimlik kartını sıkıştırdı. "MARY JANE VON WALSDORF." Kimlik kartını eline vurarak asansöre yöneldi, doğduğundan beri hiç görmediği babasının soy adı artık burada onu tanımlayan şey olacaktı. Cam asansör, en üst katta direk adamın odasına açıldı. Harry kendisi için bir macbook ve masa hazırlatmıştı. "Seni bir sürü zahmete soktum."
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
“Ne diyeceğimi bilmiyorum.” Oturdukları yerde kızın iştahı kapandı. Birinden daha önce hiç bu kadar cömertlik görmemişti, şu an görüyor olması da fazlasıyla garip geldi. Harry onu baştan aşağı keserken nefes kesici yüzüne baktı, bütün hatları keskindi. Kendisine bakan kömür siyahı gözleri ise karanlık bir geceyi hatırlatıyordu, içinden kaçamayacağı bir derinliği vardı, onu daha önce hiç böyle görmemişti. “Peter senin arkadaşın sanıyordum. Benden daha çok.” Ellerini dizlerinin üstüne koydu, arkasına yaslandı. Yok olmak istiyordu, kimseye karşı bu kadar açık olmamıştı. Kendini açtığı kişinin Harry olacağını daha önce söyleselerdi inanmazdı. “Uzak durman değil.. Ama bu kadar önemsemene şaşırıyorum.” Olduğu yerde daha çok küçüldüğünü hissetti, Harry hala ona bakıyordu. Kızıl saçlarının bir tutamını kuşağının arkasına sıkıştırdı ve kirpiklerinin altından adama baktı. “İşlerin benim yüzümden aksasın istemem. Aptal bir ayrılıktan daha önemli.” Önündeki tabağı avucunun içiyle ileriye doğru ittirdi. “Neden yanına geldim bilmiyorum.” Açık konuştu, ona yalan söylemek istemiyordu, ama Harryden çekindiğini çok iyi biliyordu. İçine derin bir nefes çekip uzun zamandır gergin duran omuzlarını dikleştirdi. Masadan yavaşça kalkıp, ona dönmeden MJ için ayrılan odaya doğru yürüdü. Aynanın önüne oturdu, odasında onu bekleyen üç tane kadın vardı. Hiçbir şey söylemedi, bir kadın yüzüyle ilgilenirken diğeri saçını yaptı. Son kadın ise elini yakaladı, manikürü ile ilgilenmeye başladı. İçinden Harry acaba kendine bakan kızlardan mı hoşlanıyor diye düşündü. Yaklaşık iki saat sonra işleri bitmişti. Bileğinde duran, büyük annesinden kalan altın rengi saate baktı. İşe geç kalmışlardı.
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Yatağın ucundaki ayaklı askıda duran gömlek ve kumaş pantolon, kendisi için yeni ütülenmişti. Onları görmezden gelerek kendini yataktan sürükledi, dün gece ki davranışları için utanç duyuyordu. Peter ile ayrıldıklarında beri Harry aklına bile gelmemişti, dün gece kendini birden nasıl orada bulmuştu? Bir iç çekti, lavaboyu arıyordu. Kendini bir anda merdivenlerden inerken buldu. Harry'i takım elbisesi içinde evin içindeki yardımcılar ile konuşurken yakalamıştı, dün gece fark etmemişti belki ama hayatında gördüğü en yakışıklı erkeklerden biriydi. Yüzünde bir gülümse oluştu. "Günaydın." Her zaman ki davranmaya karar verdi, "Bugün mü iş başı yapıyorum?" Onun önünde dururken ellerini arkasında birleştirdi, bol pijaması hiçte iş kıyafetine benzemiyordu. Ondan bir cevap gelmesini beklemeden yardımcılar çabucak onları birlikte yemek odasına almışlardı, hayatında gördüğü en uzun masada öğünlerce yiyebileceği kahvaltı vardı. İç çekerek masanın tek ucuna oturdu, önündeki ananas suyuna gözleri kaydı. Gerçekten Harry'in hayatı her gün böyle miydi? "Dün gece için kusura bakma.." Elbisesi ne zaman üstünden çıkmıştı bilmiyordu. Üstünü kim temizledi bilmiyordu. Siyah kısa lebisesine ne oldu bilmiyordu. "O kadar sarhoş olmak istememiştim." Sözü odaya daha çok yemeğin gelmesi ile yarı kesildi.
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Gözlerini tekrar araladığında iki güçlü kol onu sanki gelinini taşıyor gibi kucaklamıştı. Kirpiklerinin altından Harry'in kemikli yüzüne anlamsızca baktığında adam anlamış olacak ki kendini çocuk gibi açıklama gereği duymuştu. Asansörün içine geniş bir adımla girdiklerinde, hala adamın kolları arasındaydı, düşmekten korkarak kollarını onun boynuna sardığında ağzının kenarlarında şekillenen hoşnut gülümsemeyi kaçırmamıştı. Büyük misafir odasına girdiklerinde etrafına bakma fırsatı olmadan geniş kapıdan içeri direkt olarak banyoya girdiler. Harry hizmetçilerini kız arabada uyuyakaldığında aramış olacaktı ki, her şey onun için hazırlanmış gibi duruyordu. Mermer banyodaki geniş küvetin üstünden sıcak duman çıkıyordu, mumlar güzel koku için önceden yakılmıştı ve en sevdiği çiçek olan gülün yaprakları etrafa saçılmıştı. Alıştığı hayattan çok farklıydı, daha çıkışını yapamamış bir aktris, tiyatrocu ve orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak yetişmişti. Eski erkek arkadaşı Peter hala üniversiteyi bitirmeye çalışan bir gazeteci ve fotoğrafçıydı, haliyle içinde bulunduğu banyo şu an yaşadığı bir artı sıfır evinden daha büyüktü. Harry ayakkabılarını çıkartırken utancından ona bakamadı, Harry gerçekten böyle biri miydi? "T-eşekkür ederim." Sıcak su arkası açık olan elbisesinden sırtına doğru yükseliyordu, adam aşağıdan kendisine bakıyordu ve mum ışıkları yükseliyordu.. İçerisi gerçekten çok sıcaktı. Sudaki yansımasında kendisini gördükten sonra dehşete kapılmıştı, saçları olmaması gereken her şekle girmiş, ruju yüzünün her yerine dağılmıştı. Nasıl olacak ise kendine bir daha asla bu kadar içmemeye söz verdi. Harry kafasıyla onu onaylayıp odadan çıkınca elbisesini üstünden çıkartıp, sıcak küvetin içine girmek için vakit kaybetmedi. Ne kadar o küvetin içinde durduğunu bilmiyordu, suyun içinden çıkarken üstüne kenarda katlı duran yumuşak siyah bornozu geçirdi. Buradaki her şey alıştığı şeylerden çok daha farklıydı. Boş odaya girdiğinde havalandırmadan gelen statik ses ile baş başaydı. Kendisi için hazırlanmış ipek pijamaları üstüne geçirdikten sonra ıslak saçlarını yastığın üstüne bıraktı ve gözlerini kapattı. Bütün gece kocaman bir hayal gibi geliyordu.
Sabah gözlerini bilmediği bir odada araladığında ilk saniye panik olmuştu. Kısa süre sonra dün gece yaşadığı her şeyi hatırladı, ve tek hissettiği duygu utançtı. Kocaman evden kaç dakika içinde utanç verici bir şekilde çıkabileceğini düşünüyordu. Saat neredeyse dokuz olmuştu.
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
MJ attığı adımı, attığı an unutacak kadar sarhoştu. Kendini adamın önünde rezil ediyor olması umurunda olmamıştı, sonuçta arkadaşlardı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı ve ona yukarıdan bakan adamın gözlerine kendi gözlerini dikti. Elbisesinin önü geldiğinden daha çok açılmış, eteği ise yukarı çekilmişti. “İş kıyafeti olarak bunu giyemem mi yani?” Kafasını çevirip elbisesini arkadan çekeledi. İstemeden parmak uçlarına çıkmıştı. Harry’in ona farklı bir gözle bakmayacağı bildiği için onun yanında rahat davranıyordu. “Yazık oldu. Belki talip bulurdum.” Harry, Peter’a hiç benzemiyordu. Eski sevgilisi bu durumlardan rahatsız olurdu ama Harry sakin kalıp idare etmeyi seçmişti ve kadın bunu takdir etmişti. Problem çözebilen erkekler her zaman kendi işlerini kendileri halledebilirlerdi. Bir iç çekip kendi etrafına döndü ve tekli koltuğun kenarına oturdu. “Evime de gidebiliriz.” Köşeye bıraktığı topuklu ayakkabıları ayağına geçiriyordu aynı anda. Ne kadar uzun olsa da Harry’e asla yetişemezdi. “Böyle şeyler nasıl oluyor bilmiyorum.” dedi gülümseyerek, içtendi. Adamın masanın üstünde duran kalın saati bileğine geçirip çantasını almasını izledi ve ikisi çabucak asansörden binanın önüne geçmişlerdi. O arada nasıl olduysa Harry’in ceketi kadının omuzlarının üstüne yerleşmişti. Protesto etmeden mat siyah arabaya yerleşti, adam eve çok fazla kadın götürüyor olmalıydı ki şöförü hiç tepki vermedi. Ama Mary Jane farklıydı, çünkü sadece arkadaşlardı. Harry, kendinden rahat bir aralıkta oturuyordu. Hatırladığı kadarıyla şimdiye kadar kendini rahatsız edecek bir şey yapmamıştı. Peki kadın neden böyle hissediyordu? Büyük ihtimalle kanına karışan alkol etkisiydi.
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Mary Jane’in hayatı için her zaman büyük hedefleri olmuştu. Peri ve İnsan meleziydi, bu yüzden hiçbir zaman kendini bir yere ait hissedememişti. O aitliği Peter’ın kollarında bulunduğunu düşündüğünde, adamın aldattığını öğrenmesi dünyasını başına yıktı. Şu an ise yabana atılmış küçük bir kızdı. Midesi ağzına gelirken Harry bir süper kahraman gibi hızlıca kovayı ona tutmuş, kızı en azından bir utançtan kurtarmıştı. Peçeteyle rujunun son kalan kırıntılarını silip, Harry’in hala elinde tuttuğu kovaya attı. “Şu halime bak.” Harry olduğu yerden kalkıp, elinde yumuşak gözüken havlularla döndü ve yüzünü silmeye başladı. Minnettardı. “Bilmiyordum.” dedi sakince, arkasını yaslanmış, adamın yardım etmesinden keyif alıyordu. “Beni böyle görmeni istemezdim.” Bu doğruydu, adam yanında her zaman Victoria’s Secret meleği gibi güzel kadınları gezdirirdi, ama hiçbir zaman aynı kadın olmazdı. Gözlerini açtı, adam gözlerine sanki delecek gibi bakıyordu. “Çok iyi birisin Harry, gerçekten. Gerçek bir arkadaş.” Dudaklarını araladı, tam başka bir şey daha söyleyecekti ki Harry konuştu, “Gerçekten mi?” Kafası karışmıştı, bu şirkette çalışacak kadar kalifiye değildi. Aldığı oyunculuk dersleri Harry’e yardımcı olamazdı. Kaşlarını çatıp ayağa kalktı. Topuklu ayakkabıları olmadan adamın omuzlarına geliyordu. Parmak uçlarında durup gözlerine onun gözlerini gelecek gibi baktı. “Bay Osborn, ilk günden bana çok sert davranmazsınız umarım.” Tekrar topuklarının üstüne bıraktı kendini, odanın içinde dolandı. “Benim odam nerede peki?” Odası olmayacağını biliyordu. “Odam olmalı.”
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Yalpalayarak girip, tökezleyerek düştüğü odada, bir prenses gibi rahatlığa taşınmasına kendisi de inanamıyordu. En başta beyninin bir oyun oynadığını söyledi, ama Harry'in burnunu delen parfümle karışık puro kokusunu aldığında aslında öyle olmadığını anladı. "Meşgul olduğunu biliyorum." Onun elinden destek alıyordu. "Gidecek başka bir yerim yoktu. Lütfen ben yokmuşum gibi davran." Endişeli bakan gözlerine baktı, Harry ne zamandan beri Mary Jane için endişeleniyordu? Alkolü bu kadar fazla kaçırdığını bilmiyordu. Kafasını yana yatırdı, adam hala elini belinden çekmemişti. "Bu kadar içmeyecektim. Ayrıca kendimi aptal insanlardan koruyabilirim." Saçlarını omuzunun arkasına attı, "Ama sanırım birisi beni bir süre takip etti.." Kendi alt dudağını dişledi ve bir süre siyah mermere bakıp düşündü. "Her neyse. Bunlar önemli değil. Belki bana yaptığın şeyleri gösterirsin. Böylece bende havalı bir iş kadını olurum." Hafifçe kıkırdadı, Harry her zaman arkadaşı olmuştu. "Peter'ın arkadaşın olduğunu biliyorum. Eğer beni görmek istemezsen anlarım." Harry sanki alınmış gibi, dudaklarını birbirine bastırdı, ve.. kadının tekrar başı dönmeye başladı.
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes
Text
Manhattan | 02.00
Beyaz ve ortalama bir erkeğin kalbini bu kadar kırması, kadının aşamayacağı bir şeydi. MJ ilişkilerinde kendini ilk defa güvende hissetmiş, kendini birine teslim etmişti. Boşuna geçen üç senenin sonunda, adamın yatağında beyaz bir saç teli buldu. Üstünden üç hafta geçmişti, bugün tek başına bir bara çıkıp yanına yaklaşan ilk yabancıyla eve gitmek istedi. Ama yapamadı. Onuncu tekila shotından sonra bardan topuklu ayakkabılarını elinde tutarak çıkmış ve bir taksi çevirmişti. "Oscorp." dedi önündeki adama sakince. Kısa bir süre sonra gökdelenin önündelerdi. Çantasında kalan son onluğu sürücüsüne uzatıp, taksiden indi. Makyajı akmış, elbisesi kırışmıştı, belki de en kötüsü sarhoştu da. Güvenlikten nasıl geçtiğini bilmiyordu, ama kendini şehire bakan cam asansörde buldu. Kafasını cama yaslayıp önündeki büyük şehri izledi. Birinci kat. İkinci kat. Onuncu kat. Otuzuncu kat. Doksanıncı kat. Asansörün kapıları arkasında yavaşça açıldı. Harry, uzun siyah masasının arkasında oturmuş, bilgisayarında bir şeyle ilgileniyordu. MJ, adamı neredeyse beş yıldır tanıyordu ve Peter'ın en yakın arkadaşı olmasına rağmen kendisinide arkadaşı gibi hissettirmişti onca senedir. Üç haftadır, Harry'i hiç görmemişti ve şu an bir arkadaşının desteğine ihtiyacı vardı. Topuklu ayakkabılarını asansörün kapısının önünde bırakıp biraz yelpeleyerek duvardan duvara cam olan ofise girdi. Adamın kafasını kaldırmasını bekledi, hem davetsiz gelip hem de işini bölmek en son istediği şeydi.
18 notes
·
View notes