muraks
muraks
İsimsiz
33 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
muraks · 1 year ago
Text
Motosikletle Hindistan-Nepal
10 Kasım 2023: KARŞILAŞMA Yıılar önce, aslında tam olarak 28 yıl önce, henüz bir üniversite öğrencisiyken yaz tatilinde Kuşadası’nda çalıştığım günlerden birinde tesadüfen karşılaştığım bir bisikletçi hayatımı değiştirmişti diyebilirim. İsviçre’den Hindistan’a giden bir doktordu. Ayaküstü 10 dakika sohbet edip, hikâyesini dinlemiştim. O gittikten sonra kendi kendime o adam Hindistan’a gidiyor…
View On WordPress
0 notes
muraks · 3 years ago
Text
Transilvanya, Karpatlar ve Balkan Motosiklet Turu
Transilvanya, Karpatlar ve Balkan Motosiklet Turu
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
muraks · 4 years ago
Text
Akseniz'de 14 Gün
Akseniz’de 14 Gün
Deneme
View On WordPress
0 notes
muraks · 4 years ago
Text
İspanya’da Türkiye’ye Yelkenliyle Akdenizde 14 Gün
İspanya’da Türkiye’ye Yelkenliyle Akdenizde 14 Gün
1. Gün: 30 Mayıs 2021 -Evden sabah 05.40ta çıktım ve 07.10da hava alanına ulaştım. -Uçak 10.25te kalktı ve 14.00te indi -Havaalaninda metroya binmeden blabla car’dan bir s��rücü ile iletişim kurdum ve Neuo Ministeros’tan saat 16.30da aldı. Yolda bir benzinlik hariç durmadan Almeria’ya saat 22.45te ulaştık. -Erasmus projelerinden arkadaşım Toni ile buluşup aksam yemeği yedikten ve bana evini…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
muraks · 6 years ago
Text
Tumblr media
Büyük bir spor mağazasının su sporları bölümünde dolaşırken şişmiş halde bir rafta duran kocaman yeşil-siyah kanoyu ilk kez gördüm. Daha önce hiç ilgim ya da hiçbir tecrübem olmayan bu oyuncağı gördüğüm an kafamda belirsiz bir proje proje beliriverdi. “Ben bu kanoyla giderim…”
Birkaç kez durgun suda deneyip, denizde kısa mesafeler yaptıktan sonra artık gerçek bir yolculuğun zamanı geldi.
Rota Planlaması:
Google Earh ilk başvuru adresi. Alternatif rotalar:
Ayvalık-Cunda koyları ve adaları
Hisarönü Körfezi
Göcek koyları ve On İki Adalar
Planlamaya başlamadan birkaç hafta önce, Çınarcık-Esenköy rotasında yaklaşık 7.5 mili (12 km) genelde durgun suda ve rüzgarsız bir havada 4 saat gibi bir sürede tamamladım. Süre ve kondisyon planlamamı bunu dikkate alarak yaptım. Mesafe ve süreleri karşılaştırdığımda Göcek başlangıç için mükemmel gözüküyordu.
Rota     : Göcek ve On İki Adalar
Mesafe: 30-35 Mil (50-55 km)
Süre     : 5-6 gün
Göcek rotasını seçmemde etkili olan diğer neden ise bu bölgenin Kapıdağ yarımadası ve On İki Adalarla çevrili bir iç deniz gibi olması, bunun sonucu olarak da rüzgar ve dalgalara karşı korunaklı birçok koyun bulunması oldu.
Tumblr media
Yolculuk:
Gün: Göcek-Boynuz Bükü 5 Mil (8 km)
28 Ağustos Çarşamba sabah 09.30’da aracımla Göcek’e ulaştım. Hiç vakit kaybetmeden 20 dakikada Migros’tan 4 günlük yiyecek-içecek alışverişimi tamamladım.
Arabayı denize 20-30 m mesafede sakin bir sokağa park ettim ve eşyaları sahile taşıdım. Kanoyu şişirdim, tüm eşyaları yerleştirdim ve saat 10.30 gibi denize çıktım.
Yolculuğun ilk kısmı biraz stresliydi. Öncelikle inanılmaz bir trafiği geçip, o günkü hedefim olan Boynuzbüküne gidebileceğim rota üzerindeki ilk dinlenme noktası olan Rixos’un plajına ulaşmam gerekiyordu.
Göcek koyu inanılmaz bir trafiğe sahip. Yelkenliler, motoyatlar, katamaranlar, neredeyse tüm bunların sayısının toplamı kadar sürat tekneleri, günlük gezi tekneleri, balıkçı tekneleri, market, gözlemeci, dondurmacı vb. tekneler, deniz taksileri,  jetskiler, zodyaklar ve su sporları için deniz araçları.
Öğleden sonra saat 5 gibi Boynuzbükü’ne vardığımda bitmiştim. Evde hesapladığım performans, süre ve mesafe hesabı tutmadı. Saat 12 gibi ilk dinlenme noktam olan Rixos’tan ayrıldıktan sonra Boynuzbükü’ne varmam yaklaşık 5 saat sürdü. 5 saatte 6 km. Facia.
Bir ara dalgalarla boğuşurken sahilde bir ağaca baktım, yaklaşık 10 dk kürek çektikten sonra tekrar baktım ve ağaç hala aynı yerdeydi. Dalgalar karşıdan geldiği için insan gittiğini sanıyor ama nafile.
Boynuz büküne varınca, ilk iş kendimi muhteşem denize attım, çıkıp hamağı kurdum, biraz dinlendim, birşeyler yedim ve durumu gözden geçirdim. Yola geç çıkmıştım, rüzgar saat 12 gibi ben Rixos’tayken güneybatıdan yani ta karşıdan esmeye başladı. Oraya gelene kadar gayet rahattım ama günün geri kalanını dalga ve rüzgara karşı kürek çekerek geçirdim. Bir sonraki gün yola erken çıkıp rüzgar başlayana kadar yolun büyük kısmını gitmeliydim. Öyle de yaptım…
2. Gün: Boynuzbükü-Bedri Rahmi Koyu 5,5 Mil (9 km)
Sabah 7’de uyandım, kahvaltıyı yapıp, toparlanıp 08.30’da yola çıktım.
Önceki gün yaptığım plan tuttu, oldukça durgun bir denizde ve esintisiz havada öğleden sonra 2 gibi Bedri Rahmi Koyuna geldim. Yolda neredeyse hiç yorulmadım, muhteşem koylarda sık sık durup denize girdim.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’ nun bu koya sık sık gelip kafa dinlediği söyleniyor. Koyun bir bölümünde bir kaya üzerindeki balık resmini de kendisi çizmiş.
Akşam 6 gibi koya Migros’un yüzen marketi geldi. Koyda demirli yatlardan ve yakınlardaki koylarda ayrılan onlarca sürat teknesi resmen yüzen markete hücum etti. Elbette ben de mütevazi hızımla yanaşıp alışverişe çıktım. Çıplak ayak, ıslak şort, elde alışveriş sepeti, 360 derece deniz manzaralı bir ortamda alışveriş yapmak ilginç bir deneyimdi.
         3. gün : Boynuzbükü-Gobun 11 Mil (17 km)
Muhteşem bir havada kısa molalarla 2 saatte Kleopatra koyuna ulaştım. Önce Adaia Restoranın sahibi ile sahilde biraz sohbet ettikten sonra denize girdim, duş aldım ve koyun karşı kıyısındaki batık Kleopatra hamamına doğru yola çıktım.
Kleopatra hamamı, tur teknelerinin de uğrak noktalarından biri. Yaklaşık 1 saat yüzdüm, su altındaki duvarların üzerinde yürüdüm, dinlendim, fotoğraf çektim ve bir şeyler yedim.
Saat 2 gibi yola çıktım, önce Martı Koyuna uğradım, ardından Merdivenli Koy ve son olarak Gobun (Yavan Su). Burası yarımadanın en ucunda bulunan tamamen korunaklı bir koy. Tekneler arasında oldukça populer olduğu belli. Güzel ama oldukça pahalı bir de restoran var.
Sahili, duşu ve tuvaleti kullandım, insanlarla biraz sosyalleşip bir şeyler yedim, akşam maç seyrettim, elektronikleri şarj ettim ve kampımı kurup gece 12 gibi yattım.
4. Gün : Gobun – Göcek Adası 9,5 Mil (15 km)
Sabah 9’da güzel bir kahvaltının ardından yola çıktım. geçmem gereken iki kanal, irili ufaklı birçok ada ve koy vardı. Önce küçük kanal, sonra Domuz Adası ile Tersane adası arasındaki büyük kanal, Akvaryum koyu ve sonra da ilk ve en uzun açık deniz geçişi.
Tersane adası ve Hacıhalil adası arasındaki açık geçişi yaklaşık 40 dk’da tamamladım ve Yassıca adalara ulaştım. Buradaki irili ufaklı adaları ve bakir kouları acele etmeden geçerek Yassıca adaya geldim.
Muhteşem bir ada grubu, koylar ve plajlarla dolu bu bölge aynı zamanda tur teknelerinin en çok uğradığı yer.
Kanomu bağlayıp, değerli eşyaları yanıma aldıktan sonra adada yürüyüşe çıktım, fotoğraf çektim dönüp denize girdim ve kamp için bir koy aradım. Planım burada kalmaktı ama kalabalık olduğu için vazgeçtim.
Deniz oldukça dalgalıydı ve rüzgar gene Güneyliydi. Buna da güvenerek Göcek adasına ulaşabileceğimi gözüme kestirip yola çıktım.
Güneş batmadan önce Göcek adası batı koyunda kampımı kurmuştum.
5. Gün : Göcek Adası – Göcek sahil 2,5 Mil (4 km)
Tek kişilik koyumda uyanıp, kahvaltımı yaptım, biraz yüzdüm, toparlandım ve 9’da yola çıktım.
Ada’dan Ana karaya kürek çektim, D-Marin’in önünden geçip, trafiğe daldım, tüm marinayı ve limanı geçip sahile doğru kürek çekerken son 100 m’de yanından geçtiğim bir yelkenlide kahve içen iki kişi beni de kahve içmeye davet ett. Geri çeviremedim.
Cem’in teknesinde arkadaşı Murat ve ben neredeyse 2 saat harika sohbet ettikten sonra izin isteyip ayrıldım. Cem bana harika bir kitap hediye etti. “Hayallerime Yelken Açtım” Böyle bir yolculukta bundan daha güzel bir hediye olamazdı herhalde. Cem’in hayali de teknesiyle dünya turu yapmak. Umarım o da bir gün hayaline yelken açar.
Notalar:
Yaptığım en güzel yolculuklardan biriydi.
Sabahları yüzümü yıkamadım. Yüzdüm.
O an tamamen bana ait olan ve karadan ulaşılamayan, dünya harikası koylarda kaldım.
Daha önce hiç görmediğim türde balıklar, yengeçler ve kuşların ne kadar mutlu yaşadığını gördüm.
Denizin ortasında ya da uzak bir koyda, üzeri yüklü bir kano ile beni görenler genellikle şaşırıp sohbet etmeye çalıştılar. birçok insanla tanıştım.
Güneş yağımı unuttuğum için ilk gün bir teknedeki aileden rica ettim, 4. gün yanıma bir sürat teknesi geldi ve kaptanı bana krem uzattı. Daha önce karşılaştığımız teknedeki bayan, beni uzaktan görüp krem, birkaç meyve, soğuk su ve kola göndermiş. İyi insanlar hep var.
Kürek çekerken uzun kollu beyaz üstüm, şapkam ve bacaklarımı örten ince mikrofiber battaniyeyi hiç ihmal etmedim.
Çapam olmadığı için genelde ipi ağır bir taşa bağlayıp suya attım, kanonun diğer ucundaki ipi karada bir noktaya bağladım. Çapa mutlaka lazım.
Migros, Carrefour ve lokal bir yüzen market sayesinde arada sırada denizin ortasında bile dondurma ve soğuk içecek gibi lükslerim oldu.
İki kez duş alma olanağım oldu genelde denizden çıkar çıkmaz kurulandığım için tuzlu su hiç rahatsız etmedi.
Bir sabah bir nefes sesiyle uyandım, gözümü açtım, küçük bir domuz yavrusu ile aramda sadece 20 cm ve çadırın filesi vardı.
Ateş yakmadım, çöplerimi taşıdım ve bazı ada ve koylarda bulunan konteynırlara attım, sinek ilacını ve uyku tulumunu hiç kullanmadım.
5 günde toplam 15 lt su içtim. birkaç kutu kola, meyve suları, birkaç küçük süt, kahve ve çaylar bunun dışında.
Yola çıkmadan önce çalışmış olmak çok işime yaradı. Hangi burunun arkasında hangi koy olduğunu bilmem ve kamp yapabileceğim koyları telefonuma kaydetmiş olmam işimi çok kolaylaştırdı.
Arabayı park ettiğim yerde karaya çıktım ve toplanıp yola çıkmam çok kolay oldu.
Göcek’e arabayla ulaşımı saymazsak; 5 gün için, yeme, içme, konaklama ve Türkiye’nin en güzel koylarına deniz yoluyla ulaşım giderlerinin toplamı sadece 30 Euro. (130 TL Göcek Migros, 30 TL yüzen marketlerden alışveriş, 35 TL Gobun Restoranda 1 bardak 33cl fıçı bira)
  Ekipman:
Itiwit 2 kişilik şişme kano
1.5 LT pompa
Can yeleği
30 LT su geçirmez çanta
2 adet 7m ip
2 parçalı kürek
Canon 70D Fotoğraf makinesi
Gopro Hero3
Selfie çubuğu
Su geçirmez telefon kılıfı
Powerbank
Çadır
Uyku tulumu
Mat
Hamak
Kamp sandalyesi
Mutfak ekpimanı
Kafa lambası ve Pil
Uzun kollu beyaz ince bir üst
Geniş kenarlıklı bir şapka
Sinek ilacı
Polar battaniye
Kıyafetler
Yiyecek ve içecek
Koruyucu güneş kremi (Almayı unutmuştum)
Çapa (Yanımda yoktu ama olmazsa olmaz)
    Kano ile Göcek Koyları ve On İki Adalar Büyük bir spor mağazasının su sporları bölümünde dolaşırken şişmiş halde bir rafta duran kocaman yeşil-siyah kanoyu ilk kez gördüm.
0 notes
muraks · 6 years ago
Text
Mission Accomplished.........Kerem Öztürk
Mission Accomplished………Kerem Öztürk
Tumblr media
  İsveç gezimizden döneli 3 hafta oldu ama anca yazmaya yeltenebildim, çünkü anlatacak o kadar fazla şey var ki ! Kaldığımız yerden devam edelim:
  O gece Ankara’dan normalde 22.30’da kalkması gereken otobüsüm 23.00’da kalktı.Yani ufak bir panik anım da oldu ama çok şükür bir sıkıntı yaşamadan gelebildim havalimanına. He bu arada o gece otobüste uyuduğum süre 0 saniye…
  8 Temmuz sabahı saat 7…
View On WordPress
0 notes
muraks · 6 years ago
Text
5 Yıl Sonra Gerçekleşen Hayal............Yazan: Kerem Öztürk
5 Yıl Sonra Gerçekleşen Hayal…………Yazan: Kerem Öztürk
Tumblr media
Prolog
2014 yılının Eylül ayı, 14 yaşında Doğa Koleji’nde liseye başlamış bir öğrenciyim. Ders İngilizce. Sınıfa Hard Rock Cafe tişörtüyle bir öğretmen girdi. Kendisiyle hemen kaynaştık tabi, muhabbet muhabbeti açtı ve en son 13 Temmuz’da gerçekleşen benim ilk Metallica konserime geldi konu. Bu sevgili öğretmenimse o saatlerde aylar öncesinden ayarladığı tatildeydi. O zamanlar tanışmıyorduk tabi…
View On WordPress
0 notes
muraks · 6 years ago
Text
Metrodaki Sarı Çizgi
Tumblr media
Kalabalıkla birlikte, yürüyen merdivenlerden inip, metronun duracağı platforma gidiyoruz. Yürüyen merdivenle inerken küçük kızım Levin’e neden sağda durması gerektiğini anlattiyorum, ve o da çok iyi dinliyor. Artık hayatı boyunca ona öğrettiğim bu basit kuralı uygulanacağına eminim.
Merdivenden inip platforma geliyoruz ve bizden önce gelen kalabalığın arasından geçip ugun bir yerde beklemeye…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Tuhaf bir adam
Bu yazımda her herhangi bir yerden değil, Sibirya Expresi ile yaptığım yolculuk sırasında tanıştığım bir adamdan, Alexander’dan bahsedeceğim.
Tumblr media
Alexander: Tuhaf bir adam
Sibirya Ekspresi yolculuğum sırasında Moskova’dan bindiğim trenden, 4 günün sonunda, Baykal gölüne gitmek üzere Irkutsk şehrinde indim. Kesintisiz 4 gün süren bu yolculuğum sırasında 12 numaralı vagonda, 21 numaralı kuşette…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Tumblr media
Soru: Nerelisin?
Ben : Antepliyim.
Tepki: Oooooo, sizin yemekler çok güzeldir.
Gerçekten de öyledir. Yemekler muhteşemdir; ama Antep’i Antep yapan sadece yemekleri değil, köklü tarihi ve kültürel yapısıdır aynı zamanda. Çocukluğumun geçtiği şehre her gittiğimde sanki ilk defa gelmiş gibi, ya da her seferinde farklı bir şehre gelmiş gibi hissederim. Öte yandan değişmeyen değerleri tekrar tekrar yaşamaktan da büyük zevk alırım. Bugün hafta sonuna sıkıştırılan 2 günlük bir Antep gezisiyle ancak tekrar gelindiğinde nerelere gidileceği konusunda fikir edinilebilir. Gaziantep’e tekrar gelmek için hep başka bir sebep olacaktır.
Çocukluğumdan kalma anılar:
Bayramlık kıyafetlerimi teyzem ve annemle gittiğimiz Gaziler caddesinde, Alaybey Camii’nin hemen yanındaki dükkanda, Ermeni Sakıp amcadan, veresiye defterine sadece isim söyleyip yazdırarak alırdık.
Düğünler için takılar Yahudi kuyumculardan alınırdı.
Balıklıda resmi işlemler için önce üç ayaklı körüklü fotoğraf makinesiyle bekleyen fotoğrafçı, başını siyah kumaşın altına sokarak, siyah beyaz fotoğrafınızı çeker sonra aldığınız şip şak fotoğrafla, cadde üstünde daktilosuyla çalışan arzuhalciye uğrayıp, dilekçenizi yazdırır, civardaki resmi dairelerde işinizi halledderdiniz.
Yolda yürürken sırtında bakır güğüm taşıyan ve elindeki tasları birbirine vurarak ses çıkaran Şerbetçiye para verip sebil derdiniz. Şerbetçi sebil diye bağırınca, yoldan geçen insanlar gelip, parasını sizin ödediğiniz şerbetten bir bardak içip, dua ederek ayrılırdı. Bazen de Sebil diye bağıran şerbetçiye gidip 1 bardak şerbet alıp, para vermeden dua ederek ayrılan siz olurdunuz.
Sokak aralarında yürürken, kapı önlerine, avlulara oturmuş kadınlar dörderli beşerli gruplar halinde çekiçle bir kütüğün üzerinde çuvallar dolusu fıstık kırar, telef olanlardan çocuklara avuç avuç verirlerdi. Bütün sokaktan aynı anda senfonik bir fıstık kırma sesi yükselirdi.
Antep’te her zaman patlıcan biber oyma mevsimi, salça mevsimi, peynir mevsimi, taze fıstık mevsimi gibi dönemler yaşanırdı ve birçoğu hala da devam ediyor.
Gaziler Caddesinde, Ayrancı sokak girişinde, küçük bir seyyar tezgahta ev yapımı badem ve fıstık şekeri satan amca dururdu.  Son gittiğimde uğradım, tezgah hala duruyor ama amca vefat etmiş. Oğluyla ayak üstü sohbet ettik.
Babamla pazar alışverişini yapıp, pazarın tam ortasında, küçücük bir dükkanda nohut dürümü yerdik. Burası, cam ve etrafı muşambalarla çevrili küçük bir dükkandı. Birkaç koca tencerenin başında oturan iki adam, kemik suyunda kaynayan nohutları başka bir tencereye alıp, size ekmek arasında uzatırdı. Tüm yeşilliğini alçak masaların üzerinde duran kaplardan, kendi elinizle koyar, plastik kolonya şişelerindeki limon suyundan ekler, baharatını atıp dürüm şeklinde yerdiniz. Küçük tahta taburelerde oturup, çırağın getirdiği şişe ayranla beraber karnınızı doyururdunuz. Yerlerde hep ahşap talaşı olurdu. Dükkanda genelde adım atacak yer olmazdı.
Hafta sonları Dülük Baba, Kavaklık ya da herhangi ağaçlık ve sulak bir alana gidip mangal yapardık. Bu ritüel hala tüm Gaziantep halkı tarafından  her haftasonu yaşanmaktadır. Hatta “Antep halkı, hafta sonu yemek için, tüm hafta çalışlır” diye bir söz vardır.
  Antep’te ne yaparım
Her gittiğimde Unesco Kültür Mirası elçilerinden Katmerci Zekeriya Ustaya mutlaka uğrarım. Katmerin yanında süt ikram eder.
Ciğerci Mustafa’da 2 şiş ciğer çektirir, yeşillik, taze nane, közlenmiş biber, sumak, kimyon ve daha ne varsa kendi ellerimle ekler, karnımı doyururum.
Bakırcılar çarşısında yürür,  esnafla sohbet eder fotoğraf çekerim.
Almacı Bazarı (Elmacı Pazarı) en sevdiğim yerlerdendir. Her türlü çerez, kurutmalıklar, yaş ve kuru üzüm pekmezleri, peynir, salça ve milyon çeşit baharat kokusunu içime çekerim.
Çağdaş’ta (İmam Çağdaş değil, orası ayrı) ayaküstü ya da sokaktaki taburelerde sıcak sıcak fıstıklı kadayıf yerim. isteseniz de soğuk kadayıf bulamazsınız zaten. Saat tuttum, tepsinin tezgahta kama süresi 4-6 dk ile sınırlı. Su çeşmeden bedava.
Kürkçü Hanı, Tuz Hanı, Zincirli Bedesten, Şıra Hanı, Budeyri Hanı, Millet Hanı gibi hanlara uğrar bir şeyler yer içer ya da sadece dolaşıp çıkarım. Daha fazla han ve bilgi için Gaziantep İl Kültür Müdürlüğünün sayfasını buradan ziyaret edebilirsiniz.
İmam Çağdaş’a uğrar Kuzu şiş, lahmacun, Beyti, Alinazik ya da patlıcan kebabı yerim. Sonrasında mutlaka fıstıklı kuru baklava, şöbiyet ya da havuç dilimi.
Antep Kalesi çevresinde hiçbir şey yapmasam da sadece yürür, fotoğraf çekerim. ama civarda bulunan müzelerden bir ya da birkaçına giderim. Gaziantep aslında aynı zamanda bir müzeler şehridir. Müzelerle ilgili detaylı bilgi için Gaziantep Büyükşehir belediyesinin sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
Muzaffer’de, içinde kırılmamış fıstık parçaları da bulunan 200 gram fıstıklı dondurma yemeden olmaz.
Bey Mahallesine uğrayıp, daracık sokaklarda yürüyüp, kafe ve konaklara dönüştürülmüş Ermeni evlerini gezerim.
Tarihi camilerin hepsinin bir hikayesi vardır. Camilerle ilgili detaylı bilgi için buraya tıklayın.
Tahmis’de menengiç kahvesi içerim
Eğer yaz mevsimiyse taze, ayrıca her mevsimde kuru tuzlu fıstık alırım.
Her seferinde Halil Ustada küşleme yemeye niyetlenirim ama bir türlü fırsat bulamadan Antep’ten ayrılırım. Bir gün mutlaka…
Eski pazar nohut dürümü ve ayran. Kemik suyunda pişmiş nohut lokum kıvamındadır.
Yemenicileri gezerim.
Antepten ayrılmada nar ekşisi, fıstık, salça, Antep peyniri, toz sumak , sumak ekşisi, menengiç kahvesi, pekmez, acı biber ve baklava alırım.
Gaziantep Soru: Nerelisin? Ben : Antepliyim. Tepki: Oooooo, sizin yemekler çok güzeldir. Gerçekten de öyledir. Yemekler muhteşemdir; ama Antep'i Antep yapan sadece yemekleri değil, köklü tarihi ve kültürel yapısıdır aynı zamanda.
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Sibirya Ekspresi ile Çin’e gidiş ve İpek yolu üzerinden eve dönüş yolculuğumu tamamladım. Bu yazımda seyahatimle ilgili bazı detaylara, sayısal değerler ve istatistiklere yer vereceğim.
Tumblr media
Yolculuğum süresince kat ettiğim tüm mesafeler, kullandığım araçlar ve yaptığım harcamaları detaylı olarak kaydettim. Yola çıkmadan önce planladığım rota üzerinde ciddi bir değişiklik olmadı.
Güzergah dışı turlar için ayrıca mesafe kayıtları tuttum.
Yola çıkmadan önce öngördüğüm toplam mesafe ve süre ile, gerçekleşen mesafe ve süre arasında ciddi bir fark oluşmadı.
Türkmenistan sınırında ortaya çıkan ve benden kaynaklanmayan bürokratik engelden dolayı (sayfanın altında not bölümünde anlattım), Tahran’a ulaşmak için uçak kullanmak zorunda kaldım.
Yola çıkmadan önce öngördüğüm bütçeyi, Çin’de hızlı tren kullanmama ve planda olmayan bir uçak bileti almama rağmen aşmadım.
Sibirya Ekspresi tren biletlerini, satışa çıktığı ilk günlerde, erken almamdan dolayı oldukça ucuza malettim ama Çin’de kullandığım hızlı tren biletlerini yolculuk günü ya da bir gün önce istasyondan aldığım için genellikle daha pahalıya aldım.
Çin’de Hızlı trenler yerine daha ekonomik olan yavaş trenleri tercih ederek yolculuk masraflarımı bir miktar daha azalta bilirdim ama bu toplam süreye en az 5 gün daha eklerdi.
Orta Asya’da taksi ile 3000 km’den fazla seyahat ettim. Hızlı ve ekonomikti ancak güvenli ya da rahat değildi. Taksi şoförleri çok hızlı sürüyor ve trafik kurallarına dikkat etmiyorlar, araçlarda emniyet kemeri ya da klima yok ve genellikle tanımadığınız kişilerle seyahat ediyorsunuz.
Yol boyunca yemeklerimi genellikle yerel halkın yemek yediği küçük restoranlar, sokak tezhagları, pazar yerleri, büfeler gibi yerlerde yedim. Bunun yanında birkaç kez lüks restoran deneyimim de oldu. Bir kez bile fast food yemedim. Market alışverişi ile kendi yemeğimi hazırladığım zamanlar ve sadece atıştırmalıkla geçirdiğim öğünler de oldu.
Yolculuk boyunca en çok zorlandığım konu, Çin ve Orta Asya’da internet erişimi ve dolayısı ile iletişim zorluğu oldu.
Yolculuğum süresince bir şeyler paylaştığım, birlikte vakit geçirdiğim ve hikayelerini öğrendiğim, isimlerini öğrendiğim ve beraber fotoğraf çektirdiğim, çoğu farklı ülkelerden 51 kişi ile tanıştım.
Toplam Mesafe             : 28.219 km
Rota üzerinde katedilen yol    : 24.945 km
Rota dışı yol                                : 3290 km
Kullanılan Araçlar      :
Tren                                             : 13.392 km
Otobüs                                         : 7.192 km
Uçak                                             : 4.386 km
Taksi                                            : 3.249 km
Mesafeler                      :
        Güzergah
İstanbul – St. Petersburg         : 2.857 km     Uçak
St. Petersburg – Moskova        : 705 km        Tren
Moskova – Irkutsk                    : 5.227 km     Tren
Irkutsk – Ulan Ude                   : 457 km         Otobüs
Ulan Ude – Ulan Batur            : 588 km         Otobüs
Ulan Batur – Erenhot              : 604 km         Otobüs
Erenhot – Pekin                       : 596 km         Otobüs
Pekin – Şangay                         : 1.257 km      Tren
Şangay – Guilin                        : 1.544 km      Tren
Guilin – Xi’an                            : 1.443 km      Tren
Xi’an – Urumqi                         : 2.552 km      Tren
Urumqi – Khorgas                   : 664 km         Tren
Khorgas – Zeharkent              : 35 km            Otobüs
Zeharkent – Almaty                : 280 km          Taksi
Almaty – Bişkek                       : 235 km          Taksi
Bişkek – Taşkent                      : 632 km          Otobüs
Taşkent- Semerkant               : 308 km          Taksi
Semerkant – Buhara               : 283 km          Otobüs
Buhara – Alat                           : 105 km          Taksi
Alat – Tahran                           : 1.529 km        Taksi
Tahran – Bakü                         : 849 km           Otobüs
Bakü – Tiflis                             : 581 km           Otobüs
Tiflis – İzmit                             : 1.536 km        Otobüs
İzmit – Yalova                          : 65 km             Otobüs
        Güzergah dışı:
Irkutsk – Baykal                      : 150 km          Otobüs
Ulanbatur – Cengizhan          : 250 km          Taksi
Pekin – Çin Seddi                    : 200 km           Taksi
Guilin – Yangshou                   : 180 km          Otobüs
Guilin – Pirinç terasları         : 550 km          Otobüs
Xi’an – Terracotta                   : 90 km             Otobüs
Bişkek – Issyk Kul                   : 570 km           Taksi
Taşkent – Semerkant             : 616 km           Taksi
Alat – Buhara                          : 105 km           Taksi
Buhara – Taşkent                   : 508 km            Taksi
  Yolculuk Süresi          : 42 Gün
Eve en uzak mesafe  : 8.002 km
Bütçe (Euro)                :
Uçak                                          : 436.8
Tren                                          : 354.6
Otobüs                                      : 217.1
Taksi                                         : 98.2
Konaklama                              : 145.4
Yeme/İçme                               : 233.1
Müze                                         : 127.5
Diğer                                         : 86.1
TOPLAM                                   : 1698.8
Kızım Leyal’in yarattığı karakter olan Vaki’ye ait “Vaki Was Here” çıkartması yapıştırılan şehir sayısı        :  19
Tumblr media
  NOT: Aşağıdaki metin, Türkmenistan sınırında yaşadığım sorunla ilgili, CİMER’e yazdığım bilgi talep dilekçesi ve hemen altında gelen cevaptır.
22 Temmuz, 2018 günü, kara yoluyla çıktığım Asya turu kapsamında, Türkiye’ye dönüş rotam üzerinde bulunan Türkmenistan sınırından ülkeye girişime izin verilmemiştir. Özbekistan’ın Alat sınır kapısından geçtikten sonra, Türkmen yetkililer tarafından pasaportumda vize olmadığı gerekçesiyle geri çevrildim. Türk vatandaşıyım ve Hususî (Yesil) pasaport taşıyorum. 12 Haziran, 2018 tarihinde, Türkmenistan’in İstanbul konsolosluğuna giderek seyahatimle ilgili bilgi verdim ve gerekli işlemler için bilgi istedim. Konsolosluk, Dış işleri Bakanlığımızın da ilgili sayfasında belirttiği gibi, pasaportumun 30 gün süreyle vizeden muaf olduğunu, giriş yapacağım sınır kapısına bilgi verileceğini ve transit bilgi formunu doldurmamı ama pasaportumu bırakmama gerek olmadığını söylediler. Geçiş yapacağım tarihleri ve ilgili sınır kapısını belirttikten sonra, belirttiğim sınır kapısına bilgi verileceğini ve  belirttiğim tarihler arasında geçebileceğimi söylediler. Gerekli belgeleri doldurup, başvuru ücretini ödeyip, istedikleri pasaport renkli fotokopisi ve fotoğrafımı bıraktıktan sonra Konsolosluktan ayrıldım. Bu arada Konsolosluk, istememe rağmen herhangi bir belge vermedi, doldurduğum evrakların yeterli olduğunu, bunun standart bir prosedür olduğunu ve giriş yapacağım sınır kapısına bilgi verileceğini söylediler. Maalesef belirttiğim tarihte sınır kapısına gittiğim halde, kapıdaki görevliler pasaportumda kesinlikle vize olması gerektiğini ve bu pasaportla vizesiz ülkeye giriş yapamayacağımı söylediler. Durumu onlara detaylı şekilde anlatıp ısrarcı davranmama rağmen, kendilerine İstanbul Başkonsolosluğundan herhangi bir bilgi gelmediğini belirttiler.  Maalesef Türkmen makamları Yesil pasaportla, bilgi vermeme rağmen ülkelerine girişimi engellemiştir. 350 USD ulaşım ve 10 günlük seyahat masrafları kaybımın sorumlusu Türkmen makamları mı, yoksa resmi sitesinde vizeden muaf olduğumu belirten Dış işleri Bakanlığı mıdır?
Dış İşleri Bakanlığı, Konsolosluk Vize İşleri Daire Başkanlığından gelen cevap:
Sayın Aksoy,
Hizmet ve Hususi pasaport hamili vatandaşlarımız vizeden muaf olmakla birlikte,  pasaport bilgileri ilgili Türkmen makamlarına bildirilmek kaydıyla ülkeye kabul edilmektedir.
Başvurunuza konu hususlar vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamamasını teminen icra edilen konsolosluk istişarelerinde ilgili ülke makamlarının dikkatine getirilmekle beraber, söz konusu keyfiyet hakkında Türkmenistan makamları nezdinde girişimde bulunmanız tavsiye edilir.
En iyi dileklerimizle.
Burada yaşanan üzücü durum aslında, kişisel bir maduriyetten öte, uluslar arası anlaşmalarla alınan kararlara rağmen, Türkmen yetkililerin ülkemizi tanımaması, bunun yanında, maalesef başvurmama rağmen, ne Taşkent’teki Türk Konsolosluğu ne de yukarıda görüldüğü gibi Dış İşleri bakanlığının bu konunun çözümü ile ilgili somut bir adım atmamasıdır.  Türkmen vatandaşların ülkemize vizesiz girerken, bir Türk vatandaşı ve bir devlet memuru olarak Türkmenistan’a alınmamam ülkem adına trajik bir durumdur.
  Sibirya Ekspresi ile Çin’e Yolculuk ve İpek Yolu ile Eve Dönüş Sibirya Ekspresi ile Çin'e gidiş ve İpek yolu üzerinden eve dönüş yolculuğumu tamamladım. Bu yazımda seyahatimle ilgili bazı detaylara, sayısal değerler ve istatistiklere yer vereceğim.
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Bakü
Tumblr media
• Azerbaycan’ın Eurovision şarkı yarışmalarına neden katıldığını bir türlü anlayamamışımdir. Coğrafî olarak Avrupa’dan uzak ve sınır bağlantısı yok. Israil gibi. Zaten biz neden katılıyoruz, onu da çözebilmiş degilim. Her neyse, konu bu değil. Ama eğer diğer tüm Türk Cumuhiryetlerinden biri Eurovision’a dahil olacaksa bu zaten Azerbaycan olmalıymış. Bunu Bakü’ye gelince anladım.
• Iran’dan…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Tahran
Çin’den eve dönüş yolumun Özbekistan’dan sonraki durağı Iran.
Tumblr media
• Tahran’da saatler Turkiye’den 1 buçuk saat ileride. Daha önce bulunduğum ülkelerin tamaminda saat farkları hep 1 ve 1’in katlarıydı. Ilk kez 1 buçuk saatlik bir zaman farkına şahit oldum.
Tumblr media Tumblr media
• Tahran’a giden ucakta seyahat eden bayanların yüzde doksanının saçı açıktı, kıyafetleri de tamamen moderndi. Oysa ki ben Tahran’da yaşayan bir…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Yoldan kısa kısa notlar
Tumblr media
• Moğolistan’da doğan Moğol bebekler, popolarında büyüklüğü genellikle bozuk para ile avuç içi büyüklügü arasında değişen mavi bir leke ile dünyaya geliyormuş. Bu leke 2-3 yaşlarında yavaş yavaş ortadan kayboluyormuş.
• Zamanbek Kazakistan’ın batısında Aktau şehrinde yaşayan, dar gelirli bir ailenin 3 çocuğundan biri. Okula gitmek için 8 gün tren yolculuğu yapıyor. Sangay’da tıp okuyor. Sadece…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Çin-3: Dönüş yolu macerası
Tumblr media
• 17 temmuz günü sabah 07.25’da Çin’in sınır kenti Khorgas Otobüs garajinda, Almaty/Kazakistan otobüs biletimi alıp, otobüsün kalkmasını bekmeleye başladım. Kaçta kalkar dedim. Dolunca dediler. Saat 10’da henüz 2 kişiydik. 11’de sayımız % 100 artarak 4’e ulaştı. 41 kişiye daha ihtiyaç vardı ama ümidimi hiç kaybetmedim. Çin gibi, adım attığınız her yerde insan kaynayan, özellikle toplu taşımada…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Çin-2
Tumblr media
Bu yazımda: yolculuğumun 14 gün süren ve yaklaşık 8500 km yol katettiğim, sadece Çin sınırları içindeki bölümü ile ilgili kısa notlar yazacağım.
Pekin
• Moğolistan sınırından geçtikten sonra Pekin’e, koltukları yatak olabilen bir otobüsle geldik. Yolculuk 10 saat ve 200 Yuen (160 TL)
• Çin seddi dağların zirvesinden geçtiği için önce oraya ulaşmak gerekiyor. Bircok girişi var. Bizim girdigimiz…
View On WordPress
0 notes
muraks · 7 years ago
Text
Çin-1: Varış ve izlenimler
Tumblr media
3 temmuz sabahı, saat 7.30 da Moğolistan’dan Çin’e girdik. Daha doğrusu Cağlar girdi, ben kaldım. Almadılar beni. Caglar’da Avusturya pasaportu ve içinde de kapı gibi vizesi var. Bende yeşil pasaport var ama vize yok. Pasaport kuyruğunda yarım saat beklendikten sonra hemen önümdeki Çağlar gecit, sıra bana geldi. Memur pasaportumu alıp inceledi ve telefonlara bir yeri aradı. Iki memu gelip beni…
View On WordPress
0 notes