oblomovunyegeni
oblomovunyegeni
Musti
69 posts
Ankara. [email protected]
Don't wanna be here? Send us removal request.
oblomovunyegeni · 3 years ago
Quote
"yokuş nasıl çıkılır? çık ve yokuş çıktığını düşünme."
Tumblr media
1 note · View note
oblomovunyegeni · 3 years ago
Quote
"özgürleşmenin mührü nedir? kendin karşısında utanmamaktır."
Tumblr media
0 notes
oblomovunyegeni · 3 years ago
Quote
"şimdiye kadar insanları ahlaklı yapmak için kullanılan tüm yollar, ahlaksızlıktan geçti."
Tumblr media
1 note · View note
oblomovunyegeni · 3 years ago
Quote
her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın.
Tumblr media
0 notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.
Tumblr media
3 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
Herkes başkasında, kendisinin her türden suçlarını, hatalarını, kötü davranışlarını ve çirkinliklerini açıkça gördüğü bir ayna bulur.
Tumblr media
11 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
Sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini! Evet, böyledir!
Tumblr media
7 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
Sevmek ve sevilmek ihtiyacında olduğumdan, aşık olduğumu sandım. Başka deyimle, aptallık ettim.
Tumblr media
8 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
"İçinde yaşadığı dünyayı, binlerce gizli işkence aletiyle dolu ve ışığın girmesini engelleyen körleştirici aynaların gizlendiği büyük ve karanlık bir hapishane gibi görüyordu."
Tumblr media
3 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Text
İnsanın Kendini En Özgür Hissettiği An
çoğunluk “kaybedecek bir şeyin olmadığı zaman” demiş, ben buna katılmadığımı söylemek isterim. insan var oldukça kaybedecek bir şeyi mutlaka vardır, en kötü durumda hayatını kaybedebilir ve bu, gözü kararmış kahramanlara güzelleme yapıldığı amerikan filmlerine benzemez. muhatap olduğu insana veya kavrama diş geçiremeyen insan kendisini daha derine gömme ve bu şekilde varlığını hissetme yolunu seçer. ölümü güzelleyenlerin, hiçliğe sarılanların veya inatla kaybedişleri arayanların bu davranışı bir zihin mülakatı sonucu değil duygusal gelgitlerin acısıyla sahiplendiklerini düşünüyorum. kendisini kırbaçlayan hristiyanlar bunu tanrıya yakınlaşmak için yaptıklarını düşünüyordu; oysa savaştıkları gerçeklere söz geçiremedikleri ve bu nedenle çaresiz kaldıkları için böyle bir adet edindiler. temelinde duygunun olduğu hemen her davranışın insani bir cevap olduğu gözden kaçmamalı. bu durumda hayatı kötüleyenlerin, ona lanet edenlerin yaşama en çok sarılan, ondan en çok şey bekleyen oldukları unutulmamalı.
insanlardan bağımsız hareket eden kişilerin gerçekten özgür olduğunu iddia eden yazar arkadaşlarımız da var. onlara göre başkalarına açıklama yapmak zorunda kalmayacak bir hayat inşa etmek özgürlük için elzemdir. ben buna da katılmıyorum. insan diğerlerine hesap vermediği bir dünyada olabilir, bunun keyfini de çıkarabilir. bunun özgürlüğün anahtarı olduğunu öne sürenler, düşüncenin sadece belli bir şeyi yani sadece insanı ele aldığını zannediyorlar. her imkanın tedarik edildiği herkesten uzak bir evde yaşamak böyleleri için bir hayaldir. bu düşü gerçekleştirsek ve onlara böyle bir ev tahsis etsek bunun mutluluğu en fazla iki üç hafta sürecektir. düşünceler tuttuğuna sarılan ve onu çözmeden bırakmayan bir ahtapota benzer; insan yoksa hayat var, hayat yoksa varoluş var; tanrı var, ölüm var, mutluluk var… kişi diğerlerinden tamamen kopsa bile fikirlerin bundan etkileneceği süre çok kısadır. düşünceler ilk bulduğuna yapışmaya devam eder ve maddi şeylerden azalan boşluğu maneviyatla doldurma arayışına girer. kimden kaçarsa kaçsın kendisinden uzaklaşamaz insan; yalnız olduğunda bile manevi şeyler peşinden gelir. hiçbir şey bulamazsa neden var olduğunu düşünür. insanın ezelden beri sosyal bir canlı olduğunu, buna göre bir kültür inşa ettiğini söylememe gerek yok sanırım. kısacası insanlardan kopmak da gerçek özgürlüğün anahtarını bize vermez.
vazgeçmeyi göze aldığı an denmiş. bununla aynı temeli paylaşan bir diğer fikir de korkuların yenmesi. vazgeçse de korkuları yense de özgür olamaz insan. birincisinden başlayalım: her şeyden vazgeçme eşiği teoride vazgeçilmeyecek yeni şeyleri doğurmayı gerektirir; kararlılık gibi, burnunun dikine gitmek gibi. bu senaryoya baktığımız zaman insanın her şeyden vazgeçtiği bir hayat zaten mümkün değildir. bunlar bireylerden, koşullardan veya hayat şartlarından ilham almaz. bizzat insanın kendi doğası gereği çıkar ortaya. kararlı bir karakteriniz varsa ve bunun elzem olduğunu düşünüyorsanız vazgeçmekten kaçtığınız bir şeyi kendi başınıza doğurduğunuz demektir. bu yöntem somut olanı soyuta indirgemekten başka bir işe yaramaz; insandan vazgeçebilirsiniz ancak bu sefer kendi ilkelerinizden vazgeçmemeye başlarsınız. bir an için burada kast edileni “maddi olanın reddi” olarak tanımlayalım. herkesin yaptığı bir hata bu; stoacılar da aynı tuzağa düşmüştü ama onların yaşam standardı buna müsait bir zemin hazırlıyordu. 2020 yılında maddi dünyadan kaçmak gibi bir şeyin söz konusu olabileceğini düşünmüyorum. bu, düşüncelerin somut durumdan etkilenerek şekillendiği gerçeğini göz ardı etmektir ki çok yanlıştır. manevi hayatı övmeye yemin etmiş stoacı filozoflar bile buna tatmin edici bir cevap bulamadı. günümüz dünyasında somuttan kaçmak veya somuttan kaçma üzerine bir hayat inşa etmek beyhudedir. herkes bunun iyi bir yol olduğunu düşünüyor; savaşı kazanmak ancak savaş meydanında kalabilmekle mümkün olabilir. savaş ezelden beridir her zaman somut dünyanın içinde oldu. eğer atina yıkımın eşiğinde olmasaydı platon “filozof kral” teorisini ortaya atamazdı. thales gördüklerinden yola çıkmasaydı dünyanın sudan oluştuğu fikrini öne süremezdi. hülasa “her şeyden vazgeçmek” uzaktan ihtişamlı görünse de gerçekte imkansızdır. korkuları yenmek de aynı doğrultuda ilerleyen düşüncenin bir farklı sonucudur. korkulara sebep olan şey bilinmezliktir. cevabını bulamayan zihin korku salgılamaya başlar, bu kadar basittir aslında. eğer siz korkuyu yenmeyi salık verirseniz bilinmezliklerin olmadığı bir dünyayı öğütlemiş olursunuz. yaşadığımız dönemde bu zaten mümkün değil, insanın tabiatında da gelecek her zaman bilinmezdir. gelecek var oldukça korku da devam edecektir. bu nedenle insanın, korkularını tamamen yenmesi mümkün değildir.
geriye bu anlattıklarımdan daha küçük öneriler kalmış ve ben bunları hızlı geçmek taraftarıyım; sosyal medyayı kapatmak, türkiye’yi terk etmek, yalnız yaşamak, denizde yüzmek, terhis olmak, istifa etmek, aradığını bulmak, hayalleri gerçekleştirmek… bütün bu yazılanlar da somut dünyada bir başlangıcı ve bitişi olan anlar genelde. bitişe ve sona indirgenmiş özgürlük özgürlük değildir. çünkü hayatın motoru zaten bunda gizlidir; bazı şeyler hep başlangıç aşamasında olmalı ve bazı şeyler hep bitime yakın durmalı. bu hep böyle devam eder. istisna tecrübeleri bir kenara bırakıp düşünün; hayatınızda başlangıçta ve bitişte olmayan herhangi bir şey var mı? bir tomurcuğa ilgi gösterdiğiniz an başlangıçtır; onu toprağa gömersiniz, sularsınız ve o size bir elma verir. elmaları topladığınız an da bitiştir aslında. ama dışarıdan bakıldığında böyledir. oysa bu sürekli tekrar eden bir döngüdür. elmaları toplar sonra tekrar ekersiniz, tekrar toplarsınız ve tekrar ekersiniz. tamamen karanlığa bürünmüş bir yerde iki yer aydınlıktadır sadece; başlangıç ve bitiş. bunlar sürekli olarak kendini tekrar etmek durumundadır. bu nedenle başlangıcı ve bitişi bariz belli olan hiçbir şey gerçek özgürlük değildir. hayat verdiğim tanıma uyuyor aslında; yaşamda özgür olmak mümkün değildir dememi bekliyorsunuz. ama değil. yaşam elde edeceğimiz bir şey olmadığı için özgürlüğü onun kurallarından çıkaramayız. o zaten kendi başına devam ediyor ve biz onun için misafiriz.
insanın en özgür olduğu an, bir şeylerin üstesinden gelebildiğini fark ettiği andır. özgürlük öyle derin öylesine yüce bir kavram ki en büyük hazda saklar kendini. insanlar hayatın bu güzelliğini görmeyi reddeder çoğu zaman ama onun içinde sandığından daha büyük cevher olduğunu bilmelidir. herhangi bir şeyi başarabildiğine inanan insan dünyanın en özgür bireyidir; ilk olarak kendi varlığıyla gerçekten tanışma imkanı yakalar. sandığı kadar kötü ve işe yaramaz değildir. istediğinin peşinden giderse onu elde edeceğine ikna olmuştur ki bu çok büyük bir özgüvendir; cihanın en donanımlı öğretmeni gelse ona bunu aşılayamaz. arzu edilen limana yanaşıyor olmak bir diğer şeyi, mücadele edebilme duygusunu kamçılar. yine söylüyorum, özgürlük istediğini yapmak demek değildir; sana zor gelen şeylerin üstesinden gelebilmektir. saatlerce kafa yorduğu matematik sorusunu çözen bir öğrencinin hevesini ve hırsını düşünelim; dünyanın en büyük engelini koysalar onun gözünde bir toz parçası kadardır değeri. bir zorluğun üstesinden gelen kişi imkansız olan hiçbir şeyi görmez olur. ama bu kısa sürer ki yaşamın motorunu oluşturan en büyük etken de budur. insanın bir şeyler başarabildiği inancını sürekli canlı tutması gerekir. yoksa bu ingilizce öğrenme serüvenine benzer; okulda öğrenilir, gerçek hayatta pratik yapılmadığı için unutulur. bir işin üstesinden gelmek, olayın mahiyetini tamamen siler atar. bu özellik iyi değerlendirilmelidir. gerçekleştirilen hedeflerin büyük ya da küçük olması önemli değildir; sadece üstesinden gelmektir asıl olan. buradan ne çıkar? özgürlüğünü arayan insan ilk başta dünyanın seyrin ayak uydurmalıdır: sürekli hareket, ölüme kadar hareket. kısa süreli dinlenmelerden bahsetmiyorum. özgür olmak bir şeyleri başardığını gören ve böylece daha iyisini yapabileceğine inanan insanların içinde yeşerir.
tüketim çağında yaşamak, çoğu şeyi “elde edilen” bir ürün gibi koydu önümüze. insan koşacak, mücadele edecek ve sonunda hayalini gerçekleştirecek. peki ya sonra? bunun cevabını kimse aramıyor. söz konusu özgürlük olunca aynı bakış açısı devam ediyor. özgürlük elde edilecek, “hissedilecek” bir kavram değildir, o insana eşlik eder. özgürlüğün bir hedef değil bir refakatçi olduğunu, devam edip etmeyeceğine sizin tavrınıza göre karar verdiğini unutmayın. değerli şeyler elde edilmez, kazanılır ve sonrasında yaşanan hikaye onu elde tutmak üzerine geliştirilir.
4 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
değeri ya da değersizliği başkalarının gözünde nasıl göründüğüne dayalı bir varoluş ne kadar acınası
Tumblr media
3 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
"bizi mutlu ya da mutsuz eden, olayların nesnel açıdan ne oldukları değil, bizim için, kavrayışımız için ne olduklarıdır"
Tumblr media
7 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
"her birey özel bir yanılgı,zavallı bir şey ve var olmaması gereken bir varlıktır. ve hayatın gerçek amacı bizi bundan kurtarmaktır. bunu açıkça gösteren şey, bir çok insanın, hatta bütün insanların hayal ettikleri bir dünyada olsalar bile mutluluğa ulaşamayacak şekilde yaratılmış olmasıdır. hayal ettikleri bu dünya, düşkünlük ve acıdan sıyrılmış olsa can sıkıntısının avucuna düşecekler ve can sıkıntısından kaçabildikleri ölçüde de düşkünlüğe, acılara, sıkıntılara yeniden yöneleceklerdir."
Tumblr media
0 notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
"güzellik bir bok değil, uçar. çirkin olduğun için talihlisin. biri sana ilgi gösterirse başka bir nedeni olduğunu biliyorsun."
Tumblr media
3 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
azimli olmadığım doğru ama azimli olmayanların da yaşayabilecekleri bir yer olmalıydı, mevcut yerlerden daha iyi bir yeri kastediyorum. sabahın altı buçuğunda bir çalar saat sesiyle uyanıp yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, sıçıp, işeyip, dişini fırçalayan, saçını tarayan, başka birine büyük paralar kazandırdığı bir yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olma fırsatı bulduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?”
Tumblr media
2 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
"başkalarına gösterdiklerinin haricinde bir şeye sahip olamayanlar. Sadece yüzeyi idrak edebilirler, özü değil."
Tumblr media
4 notes · View notes
oblomovunyegeni · 5 years ago
Quote
"bir insan bütün hayatını değiştirecek bir adım atmaya cesaret etmişse o zaman rüzgara karşı yürüyecek yüreği de olmalı."
Tumblr media
1 note · View note