sahideniyimigecelerofficial-blog
sahideniyimigecelerofficial-blog
Sahiden İyimi Geceler
16 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Sahiden İyimi Geceler (-15-)
**vay amk net bişey demedi bende tırstım tekrar sormaya bölük astsubayına gittim durumu anlattım komutanım net bişey demedi dedim izin almadan izin kagıdı hazırlayıp imzasına sunarsak hiç vermez uygun zamanlarda tekrar sor dedi ekşın nereye ben oraya peşinde koşarken sabah koşularında benimle dalga geçmelerinin hemen ardına komutanım izin dedim bakarız dedi gündüzleri odasına istemeden içecek götürdüm komutanım izin dedim bakarız dedi bi türlü bakmadı ebruyu oyalayamaz hale geldim bi gün yine benim izin peşindeyken çağırmamı istediği askeri bulamadığım için bana kızdı biraz da bağırdı çağırdı eh amk bu hayatın ne olcaksa olsun diye -ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim -yok sana izin dedi -gitmem lazım komutanım kendim için değil dedim -ne oldu amına çakim arkadaşım bi sağlık sorunu mu var dedi -özledim komutanım dedim -ne zaman gitmek istiyorsun dedi -en kısa zamanda dedim -tamam hazırlat evraklarını dedi -emredersiniz dedim ebruya haber vermedim yazıcılar evrakları hazırladı imza işleri halledildi ekşın tabur komutanına da imzalattıktan sonra param var mı diye iyice sorup paramı gösterip tatmin olduktan sonra bana bilet almam için hafta içi çarşı izni verdi 10 günlüğüne alanyaya gidecektim bileti aldım ebruya yine bişey demedim ve izin günü geldi bindim alanyaya akşam üzeri indim **valizi bırakmak için eve gitmeden önce bir tane simkart aldım sim kart açılıncaya kadar eve gittim annem yaylada oldugu için onun elini öpemedim kardeşimle ve babamla görüşüp babamdan bir miktar para aldıktan sonra dışarı çıktım telefon açılıp kullanılabilir hale geldi ilk aradığım kişiyi zaten biliyorsunuz ama cevap vermedi tekrar aradım yine vermedi -ben kelebek acil aç dedim 5 dakika sonra sessiz bir yere gidip yine aradım bu defa açtı -kelebek dedi benmiyim acaba şüpheleriyle çok kısık bir sesle -ebru dedim -nerdesin bu kimin telefonu dedi -nerde olcam askerdeyim.bir arkadaştan aldım seni aramak için sonra silecem numaranı dedim -tamam da konturluden neden aramıyorsun dedi aranır mı amk direk göreceksin 0 242 yi sürpriz kalmayacak -çok sıra vardı ama ben sesini özledim dedim -bende çok özledim kelebeğim dedi -nerdesin dedim -evdeyim dedi -shh kapatmam lazım komutan geliyor galiba görüşürüz ararım birazdan dedim telefonu kapattım evdeymiş öğrendik **evin önüne gidip arasam yoldan geçen araba seslerini duyup kıllanacak o yüzden aramadım otele gittim ebrunun babasının yanına bi iş gerekçesi ile bir yere gitmiş telefon açtım geldiğimi ve ebrunun haberi olmadığını ona sürpriz yapmak istediğim söyledim -yarım saat bekle ben eve gidicem bu akşam ebru yemek yapacaktı sen de gelirsin dedi yarım saat kadar personelle takıldım sonra geldi arabadan inmeden beni çağırttı arabayla eve doğru giderken kırmızı bir gül aldım ebrunun annesini aradı ve durumdan bahsetti ebrunun annesi ebruyu markete göndereceğini bu sırada bizim eve görünmeden girebileceğimizi söyledi arabayı kenar bir yere park ettik annesi balkondan bize gerekli izni verdikten sonra eve girdik ebruyu ilk görüşüm sırtı dönük olarak oldu biz eve girdik bu sırada annesi bir servis daha açtı masaya bana onun odasına girip beklememi söylediler kapı çalınca içeri girdim ki her taraf ben amk duvarda resimlerim masada ona yazdıklarım bilgisayarının ekranında ikimizin resmi ona hediye ettiklerim yastıgının başucunda ebrunun içeri girdiğini duydum **pis pis sırıtıyordum birazdan yapacağım sürpriz için ebru babasına hoşgeldin nasıl geçti günün diye konuşurken sana yemek yaptım diye kendiyle böbürlendi biraz bekledim telefonun tüm seslerini kapattım ebruya mesaj yazdım -şu an ikimizin yıldızına bakıyorum sende balkona çıkıp bakar mısın beraber izlemiş olalım yine dedim içerden mesaj sesi duyuldu -geliyorum bi saniye diye içerdekilere seslendiğini duyunca yemek yenen salona sessizce girip yerimi aldığımda gerçekten de dışarda balkondaydı -balkondayım şimdi yıldızımızı arıyorum dedi -içeri bak görürsün belki diye gönderdim mesajı baktım aklına gelmiyor evin içine bakmak benim orda olma ihtimalim gülü aldım balkon kapısına yaklaştım kapıya elimi dokundurup kapı gıcırtısına bana bakmasıyla gözlerini bir süre açık tutup şaşkın bakışlarını gülümseyen bakışa çevirmesini sadece gülümseyerek izledim hiç birşey diyemedi -hoşgeldin de mi demiyeceksin dedim gülü uzatarak -gıcıksın işte demiycem dedi -tamam gideyim o zaman dedim onun dediği gibi gülümseyerek birden boynuma depara kalktı öyle bi sıktı ki gül heç oldu tam ayrılacakken sarılmaktan henüz aç mideme bir tane yumruk salladı -bu ne şimdi dedim acılı gülümseme ile amk dayak yemek kaderim midir nedir herkes dövüyor -sebebini sonra anlatırım yalnız kalınca dedi -tamam dedim ** masaya oturmaya davet edildik ebrunun yaptıgı tek yemek ve annesinin yaptıgı yardımcı yemeklerle dolu olan masaya oturduk herkes tabağını doldurmaya başlarken -yemeyecek misin dedi ebru -bana pizza mı söylesek korkuyorum yemekten dedim annesi ve babası gülerken ebru pis pis bakarak -bunu da hatırlat bana sonra dedi sonra ebrunun yaptıgı yemeği tabaga koyarken henüz tadına bile bakmamışken -ebrucum süper olmuş valla eline sağlık çok begendim tarifini verir misin bunun dedim -kelebeek tamam yeme istemiyorum dedi -çok açım mecburen yiyecem dedim bir çatal aldım değişik bir tat kitap tarifi bir yemek oldugu belli ama malzemeden çalmadıkları için çok güzel olmuş ebruya yemeği konusunda yaptığım şakalardan dolayı 2 buçuk tabak yedim ki alınmasın gerçekten begendiğimi görsün diye yemek sonrası ebrunun babası bir de kahve içelim elinden dedi o kahve yaparken ben de masayı kaldırdım annesinden rica ederek her mutfaga gidişimde ebrunun boynundan bir kere öptüğüm için o kahve yapmayı uzattı bende yük taşıyabilme hamallığımı azaltıp azar azar götürdüm tüm kaldırılması gerekenleri kahvelere geçtik onları içerken ebrunun kardeşi de geldi beni görünce sarıldı o bile özlemiş amk dışarda bir yerde burger yemiş piço karnı da aç değil o yüzden biz konuşmaya devam edip sürprizin kritiğini yaparken gülüşmeler yaşandı herkes o an ki durumdan memnun gözüküyordu ebru odasına izin isteyerek gitti geri geldiğinde daha çarşıya çıkılır bir kıyafet giymişti -biz biraz yürüyebilir miyiz baba dedi **gerekli izni alıp görüşürüzlerle onlardan ayrılıp asansöre bindik stop düğmesine basınca ebru beni öpmesini hızlandırmak için elimi kaldırdım fakat boşta olan karnıma bir tane daha vurdu ekşının şiddetinden uzak -vurup duracak mısın böyle dedim beklemediğim yumruğu yeyince -evet hakediyorsun dedi -ne oldu dedim -deli neden ilk bana haber vermedin seni doya doya öpseydim sarılsaydım ya ilk gördüğümde dedi -bu yumrukların sebebi bu mu şimdi dedim -ikincisi yemeğimle dalga geçtiğin içindi dedi -yedim eline sağlıkta biraz daha hızlı vursan hepsini çıkaracaktım dedim -pislik dedi ellerimi tekrar kaldırdım hafif karnımı büküp olası bir yumuruğa karşı önlem almak için bu defa şiddetli yumruk değil öpüşme yaşandı asansörde baskın yeme ihtimaline karşı apartmanı terk edip ikimizin yeri olan iskeledeki yere gittik sağda solda gördüğüm dostlarla kısa merhabalaşmalarla sırtımı bankın oturulacak kısmına başımı ebrunun omzuyla kalbi arasına yasladım kalp atışlarını hissedecek şekilde o elleriyle beni nasıl sarsa derdindeyken arasıra eğilip alnımı öptü ellerimi elleriyle yavaşça çitiledi kelebeğim ler ebrularımla karşılıklı düet yaptı kısık sesle söylenen seni seviyorumlar dalga seslerini ancak bastırdı gelen geçene aldırmadan iki aşık rolü ustaca oynandıktan sonra kaç gün kalacağım ne yapacağımız konuları ele alındı ebru benimle uyumak istediğini söylemesi ile bunun yolları arandı **bizim eve gitmek için izin almak gerekliydi. ilk geceden bizim eve gitmek bir şekilde ailesine yapacagımız şeyler için izin almak olacagından bu fikir hoş olmazdı uyumaktan bahsediyoruz yani tüm geceyi sabah dahil beraber geçirmek ailesi de biliyor benim geldiğimi ebru ben kuzenlerimde kalacam dese kimse inanmaz kalktık yerimizden du bakalım ne olcak diye evlerinin önüne geldik ışıklar hala yanıyordu -hadi eve çıkalım bir bakalım durum ne diye dedim eve çıktık karnım acıktı amk. askeriyede alışmışım akşam yemeğinden sonra gece de tost yemeye ebrunun annesi ile babası filme bakıyor kardeşi de odasında kim bilir ne bok yiyor -ne yaptınız çocuklar dedi annesi -ebru gezdik biraz siz ne yaptınız dedi -filme bakıyoruz dedi annesi eveeet filme bakmak ebruya dönüp kaş göz işareti yaptım anladı durumu -nasıl film güzel mi dedim -iyi şimdilik az kaldı bitmesine dediler -tamam bitsin bizde bakarız o zaman dedi ebru karnım hala aç ebruya durumu anlattım gel dedi mutfaga götürdü ekmek arasına koyabileceğim malzemeleri çıkardı bende begendiğimden seçip arasına koydum ebru annesi ile babasına da bişey içermisiniz diye sordu onlara meyve suyunu doldurdu ** karnımı doyurduktan sonra biraz oturduk bu sırada onların filmde bitti biraz yüzsüzlük yapmam gerekecekti çünkü ayaga kalktılar film bitti diye bu durumda misafirin siktirip gitmesi gerekir ev sahipleri uyuyacagı için ebru araya girdi bizde izleyelim diye onlar tamam biz yatıyoruz deyip odalarına geçince biz ebrunun odasına geçtik dvd yi de alarak ebrunun tv ye bagladık onun yatagına yattık filmin sadece başını hatırlıyorum sonrası ikimizinde pek umrunda olmadı kendi kendine oynadı film saat 5e kadar sürdü sonra o uyuya kaldı ellerini üzerimden yavaşça kaldırıp gidecegimde yine uyandı -gitme bu saatten sonra dedi -bu saate kadar burda oldugumu bilmesinler ayıp olur dedim bırakmadı biraz daha beklemem gerekti onu tekrar uyutabilmek için bu defa o beni sarmadan elleriyle ben sardım ki kaçabileyim uyandırmadan uyku benim de gözlerimden akıyordu o kadar yol yorgunlugu vardı çünkü ha uyudu ha uyuyacak derken sabah bizi kaldıran ebrunun annesi oldu salondan seslenmesi ile saate baktım 11 e geliyordu bu demek oluyor ki babası işe gitmiş ama muhtemelen bizim beraber yattıgımızı görmüş annesi de aynı sebebten dolayı bizi odadan kaldırmak yerine salondan kaldırmış rezillik çok büyük çünkü filme bakarken uyuya kalmış olma imajında çok uzak bir haldeyim kot pantolan kendini içeri girenlere işfa edecek bir yerde nasıl kalkacam da kadının suratına bakıcam amk ebru kalktı onun hiç umrunda değil amk. **sanki her gece beraber yatıyormuşuz gibi kalktı ne yapacagını bilmez beni öptü salona geçti sesli sesli annesini öptü ben odadan kafamı çıkaramıyorum kahvaltı hazırmış diye odaya tekrar girince çıkmak zorunda kaldım uzun zaman sonra boynum bükük kahvaltı yaptım utancımdan dolayı hay amk nasıl uyuya kaldım kahvaltıyı yaparken ne yapacaksınız sorusu geldi denize gideriz herhalde dedi ebru sonra kapandı konu kahvaltı sonrası ben kaçmak için izin aldım ebrudan ama tek şartla üstünü değiştir denize gitcez annesi mutfaktayken ona teşekkür ettiğimi belirten seslenme ile evlerinden ayrıldım eve gidip dolapları karıştırdıktan sonra şort havlu ne lazımsa aldım gittik denize deniz muhabbeti aynı uzan bişeyler iç arasıra denize atla denizde sarıl tuzlu tuzlu öpüş biraz da alnımla burnum kızardı o kadar kreme ragmen ilk defa görüyor güneşi çıplak beden o da nasibini aldı birazcık akşam üzeri ebruyu evine bıraktım bende eve geçtim onlara çıkmadan biraz uzandıktan sonra otele davet ettiler orda yemek yedikten sonra onları bizim yaylaya götürmeye davet ettim ** bi taşla iki kuş vuracaktım ne ikisi amk. kuş sayısına bakın şimdi ebru yanımda olacak 1 ben araba sürmeyi bilmediğim için babas��nı şoför olarak kullanacam 2 envayi çeşit yol masraflarından kurtulacam 3 annemi görecem 4 onlarında görmek istediği bir yere doganın bana göre en güzeline götürecektim 5 bu kadar kuş milli parklarda kalmadı amk tamam dediler -ne zaman gidelim dediler aklımdaki plan dün gece ailesine uygunsuz bir şekilde yakalandığımız için hem olayın üzerinden zaman geçsin hemde ebru bu gece de benimle uyumak istemesin diye -sabah erkenden çıkalım yola dedim -iyi sende bizde kal o zaman dedi ebru deme ebru öle amk deme yine kızarttın beni tek ben degil kimse ne diyeceğini bilemedi -salonda yatsın baba bi de onu uyandıralım diye vakit kaybetmeyiz beraber kahvaltı yaparız gideriz dedi bu fikir onları yumuşattı biraz tamam bakarız dediler ekşın reyiz gibi -gerek yok ben sabah taksiyle gelirim diye kolpa yaptım ne gerek var diyeceklerini bildiğim için gece iskeleye yürüyüşe gittik süt mısır yedik beraberce sonra eve döndük herkes temkinliydi erkenden yatalım dediler bana yatacagım yer gösterilirken akıllı olun mesajı gönderildi sanki inceden **ben akıllıca yattımda ebrunun yanıma gelirken aklı nerdeydi bilmiyorum yattı yanıma mecburen uyumadım onu yatagına göndermek de 3 saatimi aldı sabah kalktıgımızda ikimizde ayrı yataklardaydık uyuya kalmadığıma sevindiğim anlardan birisi oldu hazırlıklar yapıldı caps makineleri alındı bindik arabaya yaylaya dönüş yolunda yaz meyvelerinden oluşan bir kaç poşet marketten alınmış yolda görülen çocuklara verilecek zamanın lüks çikolotaları benim tarafımdan listeye eklenmiş yağ şeker salça vesayire derken 1 bucuk saat süren yolculuktan sonra bizim yaylaya geldik tel çekmediği için annemin de haberi yoktu beni görmesi ile bana koşup sarılması ahaliyi biraz duygulandırdı ama dayımın esas duruş komutunu çok güçlü sesiyle söylemesi duyguyu gülümsemeye çevirdi ebrular karşılandı tanışmamış olanlar tanıştı sabahtan kalan ocagın altına kuzenler tarafından odun eklenip onlara gözleme yapıldı çardakta oturuldu benim hakkımda bolca konuşuldu ebrulara köy gezdirilirken ikram edilen elma armut yeni yeni çıkan yayla üzümü kiraz ikram edildi tarladan toplanan mısır közde pişirip ikram edildi sonra onlara hediye edilmek üzere domates patlıcan biber sogan gibi sebzelerle beraber meyvelerinde oldugu bir kasanın agzı iple iyice sarıldı akşam üstü olan iki adet horoza oldu ** çaylar da içildikten sonra gidelim dedi annem bi gün daha kal diye bana yalvarınca ebru da bir günde ben kalayım diye ailesine yalvardı sonuçlar pozitif onları gönderdik ebru ben annem ve kız kuzenlerim çardakta kaldık kuzenler ebruyu esir aldı sorularıyla annem de beni derken annem ben yatıyorum dedi laf eden olur siz de fazla kalmayın yatın dedi kuzenler çardağa yıldızlar altına iki ayrı yatak hazırladılar onlar gitti biz yıldızları izledik yaylada fazla ışık olmadığı ve yüksekte oldugumuz için hepsini çok net görüyorduk matemetikle arası iyi olan mimar adayı ebru bile o kadar yıldızın varlıgından habersizdi hafif serin esen rüzgar 300 metre aşşagıdan akan derenin derinden gelen kurbağa sesleri eşliğinde sadece sarılarak yattık sabah ki kahvaltıya ebru hayran kalmıştı ben ise sadece özlemiştim tamam da biz nasıl geri dönecektik amk köy dolmuşu desen sabah erkenden gidiyorlar ki çoktan gittiler giden birini beklesen kim bilir ne zaman gider arabada boş yer olur mu? gitmesek olmaz telefon yok ebrunun annesi meraktan ölür kahvaltıyı yapıp ebruyu 600 metre aşşağıda akan göksu nehrine götürdüm çocukken hep yaptıgım ama büyüyünce yazları çalışmaktan fırsat bulamadığım balık avlamayı yaptım bi kaç tane tuttum da ama ebru hepsini yazık diye geri suya bıraktı **bu sırada onunla konuşurken bir tane balık yakalandıgını farkedip kargıyı ebruya verdim -şunu bir tutda sigara yakayım diye o eline alır almaz panik yapıp kaldırdı balık etrafımızda dolaşırken ebrunun aslında bana sarılmak olan amacı benim belime kadar ıslanmama sebeb olan suya düşmeme sebebiyet verdi balık bi yerde ben bi yerde ebru hanımda çok pardonlu kıs kıs gülmelerde sessizce hafiften gülümseyerek dışarı çıktım balık avladıgımız kayanın üzerine çıktım -bişey olmaz hadi gidelim dedim böylece o ayaga kalkınca onu suya atmak için daha az yorulmuş oldum zaten herhangi bir tehlikeye çarşı suya dayanıksız tüm eşyalar ebrunun çantadaydı onlara bişey olmadı ebruyu suya attıktan onun agzından çıkabilecek tüm küfürleri duyup pislik gerizekalı salak aptal manyak olduktan sonra bende atladım suya benim ıslatılacak yanım kalmamıştı balıklama atladığım için ama ebrunun yüzü sanki biraz kuruydu görev tamamlandıktan sonra sudan kaçmaya çalışan ebruyu iyice kızdırdım tekrar tekrar yakalayarak ben gidiyorum dedi başladı yürümeye nah gidersin amk biraz yürüdükten sonra sinirinden oturdu kaldı gönül alma görevi böyle başladı numaradan düştüm ıslakken komik olayım diye yerdeki kırmızımsı toz üzerime yapıştı çaktırmadan yüzüme de sürdüm elimi yanına gittim gülmemesi elde degildi ama gülmüyordu triplerde yine -affetmedin mi dedim ---hayır dedi -boşuna çamura yattık desene dedim -çok gıcıksın dedi -hadi gidelim seni bi yere götürcem dedim -kurumadım daha dedi -gel sen dedimm tuttum ellerinden yürürken üstümden biraz çamur alıp yüzüne sürdüm tokadı da haketmiş oldum böylece sonra ben yine suya daldım çamurun yarısı çıktı gerisini çıkarmaya uğraşırken o da girdi suya tamam işte olay bu barıştık yine nehir sefasından sonra geri yürüdük bayır bir yerde oturduk iyice kurumak için ona papatya tarzı çiçekler topladım ama bir türlü taç yapamadım amk. mundar oldu o kadar çiçek biraz da uzandık diz baş yine iyice kuruduktan sonra bir kaç dudak teması akabinde armut çaldık ama dedemin bahcesinden haram olmaz amk eve geldik ki annem kıyamet kopardı bu ne hal diye ebruya bir şalvar verdi kuzenin birisi tam köylü kızı oldu o da şikayetçi olmadı bu durumdan akşam köy ekmeği yapmak için toplanmış bayanları izledi arkasından çökelekli ve papatesli gözlemeden yedik ama hala bir geri gitme planı yoktu bu durumda sabah köy dolmuşu ile gidecektik **ebrunun yıkanmış kıyafetleri asıldı kız kuzenlerler iyice muhabetti kurdu ben bile ikinci sırada kalmaya başladım oturup konuştuktan sonra yatma vakti geldi yine ikimize farklı yatak ama birisi yine boş kaldı sabah horozun bile nde açma germe hareketleri yaparken kalktık dolmuşa bindik nostaljik bir yolculukla bu kim lan kimlerdensiniz sorularına yanıt vererek alanyaya geldik telefonun ilk çektiği yerde aileye haber verdik sonra onu evlerine bıraktım ama bende kaldım ailesinin ısrarı üzerine ne yaptıgımız nasıl geçtigi konusunda ikimizde çok memnun gözükünce ortada bir sorun kalmadı kahvaltı sonrası ebrunun annesi ile çarşıya çıktık ilk gittiğimiz yer bir tuhafiye oldu ebru burda kuzenlere dikiş nakış işlenmeye hazır tülbent mil iplik yani çeyiz yapılmaya gereksinim malzemeler aldı bolca öğlenden sonra aynı köy dolmuşuna verdi kuzenlere göndermek üzere bir gün tekrar gidelim diye yineledi ebruyu evine bıraktı eve geçmek için ondan ayrılır ayrılamaz aslında mutluluğumun tek sebebinin o oldugunu farkettim yürüdüğüm yol bindiğim otobüs indiğim durak girdiğim evimiz onsuz olunca bi anlamsızdı amk onsuz hayat bimde satılan le diye başlayan şeyler kadar adiydi. resmen le hayattı amk o gece evlerinin önüne gidip telefonda konuştuk birbirimizi görerek ta ki benim şarj bitinceye kadar ** sonra eve dönüp yattım onsuz ertesi sabah ekşını aradım haber ver demişti gidince kaç gün geçti amk -amına çakim arkadaşım şehit oldum sandım nasılsın dedi -saolun komutanım dedim -ne var amına çaki çabuk söyle ekşın peşindeyim dedi -iyi olduğumu söylemek için aradım dedim -tamam amına çakim vaktinde gel. zaten kaç gündür asker dövmüyorum dedi gülerek -bi emriniz var mı komutanım dedim -sıkıldın mı lan kapatmak ister gibi konuşuyon amına çakim dedi -telefondan döversiniz diye korkuyorum komutanım dedim önce güldü sonra -iyi tatiller arkadaşım dedi gerekli sagolu dedikten sonra bi kaç amca dayı ziyareti yapıp harçlık kabarttım cep dolumunun götümü kaldırmasını fırsat bilerek ebruyu bir restorana davet ettim akşama cevap bilindikti neden olmasın yemeği yerken ebru ile ne zaman görüşebilecegimiz planları yapıp o andan itibaren üzülmeye başladık ayrılacaz diye bizi yerimizde bira içip kendimizi teselli etmek pakladı **yine sarılıp yatmak istiyorduk ama şartlar zor amk her gece nasıl olsun yatma bölümünü çıkarıp sarılmalara bolca öpücük kondurarak kafanın çakır haliyle ebruyu eve bıraktım ebrunun evi önünde vedalaşmak 40 dakika sürdü ertesi gün deniz bir sonra ki gün içi bizim eve gitme orda kimsenin olmamasından yararlanma bir gün otelde yemek ailecek artı ben akşam gezmeleri derken son güne geldik ebru bende geleyim dedi ama babası sonra beraber gideriz diye kandırdı bilet alındı ve istanbula giderken birbirinden ayrılmadıgı için damla denemeyecek kadar çok göz yaşı bırakıldı yoklugunda avutulacak kollar anı yaşama hissini kabarttı emredersinizleri bol olacak dudaklar yarin dudaklarıyla nemlendirildi aglandı sızlandı verilen sözlerin işaretleri(yüzük) karşılıklı olarak öpüldü ve 45 dakika ucağın düşme ihtimalinden değilde günlerin geçmeyecek olmasından korkularak istanbula inildi gel amına çakim diyecek komutanım nerde lan benim odasına girdim geldim tekmili vermek için yazıp çiziyor plan yapıyor -ben geldim komutanım dedim -çok zekiyim amına çakim yarın ekşın var dedi. -emredin komutanım dedim anlamadım çünkü -sır amına çakim dahice bir plan geliştirdim dedi ---ben gideyim o zaman komutanım dedim -amına çakim ikimizin sırrı olacak üstünü değiştir gel dedi -emredersiniz dedim gittim üstümü değiştirdim. geri geldim odasına girip tekmil verdim eliyle bi dakika işareti yapıp bana bakmadan beni bekletti meraktan çatlayacaktım amk ne yapacak acaba diye kagıda bişeyler yazıp çizip duruyordu bana baktı -astsubaya akşam içtimasına katılmayacağını söyle gel dedi. -emredersiniz dedim.tam çıkıyordum. depocuyu da çağır bana dedi gittim astsubaya ekşının yanında olacagımı söyledim depocuyu da çağırdım ekşın depocuya -amına çakim anahtarı ver baskın yapacam depoya dedi asker anahtarı verdi bana dönüp -gel amına çakim dedi depoya gittik herşey yerli yerinde ortalıkta bir sorun gözükmüyor.ama ekşının hevesi kursagında kalmışa benzemiyordu kendisine bir tane askerlerin giydiği eşofman altından aldı depodan çıktık tekrar odasına döndük. sonra yazıcıyı çağırdı bölüğün koğuşlarda yatma planını istedi. herkesin yattıgı yatak belliydi. hala neyin peşinde oldugunu bilmiyordum bana gidebilirsin dedi o da evine gitti **ben aşşagı indim akşam yemeği derken komutanlık saati(yani askerlere bir saatlik verilen ders) o gün çok erken bitirildi nöbetçi astsubay tarafından herkes bu durumdan çok memnundu ve o günki rütbelilerde genelde askeri sıkmayan komutanlardı bu rahatlıkla herkes koguslara dagıldı derken yazıcı beni çağırdı gel yazıhaneye gidiyoruz diye gittik bir baktım ekşın orda tamamen asker gibi giyinmiş eşofman bir de yeşil askeri tshirt tarzı atlet -otur amına çakim dedi. cebinden bir telefon çıkardı ama kendi telefonu degildi belliki askerin birisinden yakalamıştı olay açığa çıktı beyler ekşın askerin birisinde cep telefonu yakalıyor rehberi bir açıyor ne kadar asker ismi varsa kaydetmiş denyo ekşın hepsine mesaj çekiyor mesajda telefonla beraber bana gel amına çakim yakaladım seni ... yüzbaşı diyor. iletim raporu gelen her mesajda heyecanlanıp git bana bu askeri getir amına çakim diyor gidip telefonla beraber askeri getiriyorum her yakaladığı askerin elinden telefonu alıp yeni asker numarası var mı onu araştırıyor bu sayı git gide artıyor tabi 17 tane telefon yakaladı yüzündeki keyfi görseniz kendisiyle resmen gurur duyuyor amk askerlerin hepsini odaya soktu isimlerini tek tek aldı sonra hepsini gönderdi ** ben merakıma yenilip ne yapacaksınız komutanım dedim -düşünüyorum amına çakim arkadaşım dedi ekşın görevini tamamlamanın verdiği mutlulukla bölükten ayrılırken o halde tüm koğuşları gezdi baktı başka yanlış bişey yapan var mı diye gerekli ekşını yaşadıktan sonra evine gitti o gider gitmez bana karşı bir cephe oluştu vay neden haber vermemişim yok neden söylemiyormuşum amk sanki ben biliyordum allahın sıgırları hem yasak olmasına rağmen telefon kullanıyorsunuz hemde askerlerin isim soy isimlerini telefonunuza kaydiyorsunuz onlarla konuşmak için mi kullanıyorsunuz amk telefonu almayın vermeyin numaranızı gel gelelim kabak bana patladı bütün yakalanan ibneler bana afra tafra yaptı suçum olmadıgını haberim olmadıgını söylesem de inandıramadım iyice üstüme geldiler beni de sinirlendirdikleri için ekşının onları nasıl sikeceği konusunda bende kötü planlar yapmaya başladım gece bu olaylar yaşanırken ebruyu aramayı da unuttum tabi ilk aklıma geldiği anda koştum telefona biraz sitemkardı geç aradığım için -nerdeydin merak ettim bişey mi oldu diye. konu sapsın diye ekşının planını anlattım -ne yapacak şimdi onlara dedi -boşver onu hasret bize ne yapacak onu konuşalım dedim -aşk bize yapacağını yaptı hasret ne ki dedi vay amk özledim diye ağlayan kızın dediğine bak -dayanacaksın yani dedim -başka yol göster sensiz olmayacak onu yapayım dedi -iyi gördüm seni kendini üzmüyorsun sevindim buna dedim -sende üzülme geçecek dedi ---geçiyor işte biraz senle biraz sensiz.hem hep yanında olursam bıkarsın zaten benden dedim -hep yanımda olda bıkıp bıkmayacağımı gör dedi -o risk alınacak bir risk değil ebrum olmaz sensiz dedim -artık önümüzde 8 9 ay kaldı benim okul senin askerlik bitiyor o zaman ayrılmayacaz hiç dedi -inşallah dedim -bizim çocugumuzun gözleri ne renk olur kelebek dedi van minüt amk çocuk?? lan yoksa ebru hamile mi kaldı.yok canım daha neler sormaya bile korktum ama hangi ara hamile kalacak ki amk kurdalamak lazımdı bu konuyu -hangi çocuk ebru dedim -gelecekte olacak cocugumuz kelebek dedi derin bir nefes aldım. kromozonlar henüz birleşmemiş -koyu yeşil olur herhalde dedim -saçları nasıl olur dedi -ilk kel dogar sonra bi renk tutar begenmezsek boyatırız sorun etme şimdi bunları dedim -hayalini kuruyordum da kusura bakma dedi biraz üzülmüştü sesi -ismini ne koyarız dedim. hayalini canlandırmak için -erkek olursa sen koyarsın kız olursa ben dedi klasik ebeveyn çocuk ismi paylaşımı işte aslında bu konuşma artık büyüdüğümüzün ilişkimizin güçlülüğünün üzerimizdeki aşk acemiliğinin bitmeye başladıgının habercisiydi artık daha ciddiydik gelecek hakkında planlar yaparken pervasız olamayacak çağa gelmiştik cünkü zaman daralıyordu oynanan oyun değildi. yapacaklarımızdan nasibini alacak iki gönül vardı tek ihtiyacımız olan zamandı ama herşeyi zamana bırakmak da bazı şeylerin üzerinin tozlanmasına sebeb verebilirdi **ebru da bunu yapıyordu sürekli geleceğimizin tozlarını alıp konuyu canlı tutup geleceğimizin parlak olmasını istiyordu hep bense bu konulara girmekten kaçınırken aslında unuttuğum yada farkına varmadığım bir his yaşatıyordum ebruya acaba evet acabaları düşünmesine sebeb oluyordum acaba kelebek bana evlenmek çocuk sahibi olmak kadar baglı degil mi diye düşünmesini sağlıyor olabilirdim kendimi geç mi denir erken mi denir bilinmez onun yerine koyup bunları düşününce ona hak verdim çünkü benimde ilerde tek evlenip çocuk sahibi olmak istediğim kişi oydu o halde neden onun dileklerindeki kayan yıldızı durdurmaya çalışayım ki tutayım ellerinden kaldırayım başımı gökyüzüne beraber bekleyelim kayacak yıldızı en fazla boynum ağrır amk. değmez mi kalbin ebrusuna fazlasıyla telefon kapandı gece noktalandı ertesi gün ekşın bölüğe geldi gel amına çakim dedi muhtemelen bana dün gece askerlere ne ceza vereceğini anlatıp fikrimi alacaktı -amına çakim kelebek sabaha kadar uyuyamadım dedi -hastamıydınız komutanım haber verseydiniz dedim -amına çakim ne ceza vereceğimi düşündüm dedi -buldunuz mu dedim -bi tane var ama bilmiyorum amına çakim sen ne düşünüyorsun dedi -komutanım siz bu askerlere ceza verirseniz en fazla 20 gün sonra unutulur sonra yine aynı şeyler olur en iyisi vermeyin karar vermemiş gibi gözükün günlük ufak cezalar verin nöbet gibi temizlik gibi daha da zorlaşsın böylece bu konu sürekli sıcak kalacağı için diğer askerler daha çok korkar dedim -amına çakim fena fikir değil ama benim daha müthiş bi fikrim vardı boşuna mı düşünmüşüm dedi -neydi komutanım dedim -bu 17 askerin hepsini çağıracam. hepsinin mahkeme dosyasını hatırlatacam bir ay süre verecem. başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını silecem nasıl fikir amına çakim dedi -komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey diye nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk -çağır amına çakim şu askerleri dedi -emredersiniz dedim bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı ekşın bu amk sikecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor askerler o halde yani ---kendinizi nasıl affettirebilirsiniz amına çakim dedi hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da kendilerine kızgınlıkları -beni tatmin etmek zordur amına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi bi kaç tanesi emredersiniz dedi ekşın hepsinden duymadığı için -anlaşıldı mı amına çakim dedi hepsi emredersiniz dedi bu defa -kelebek bana yazıcıyı çağır dedi gittim çağırdım elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi -bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir. çarşı defterlerini getir çekmecemde dursun. koğuşları yıkasınlar. bahçeyi bunlar sulasın. tüm işlerde bunları taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi yazıcı emri aldıktan sonra askerleri de gönderdi -amına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp denetime hazılanıyorduk her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu. adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik. askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece bilgili askeri konularda **ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur. duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir, bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik ormanlarda sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi. özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı istemeyecek kadar çok seviyordum onu uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla ---nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına alışık değilsindir fazla görmeye hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin o kadar küçük ve masum bir böcekten bile birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın kendini geri çekersin ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır aşkta böyledir işte normal hayatının dışına çıkarır seni birden çıkar hep karşına ne kadar güzel dersin utanarak yaklaşırsın heyecanınla seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın hiç gitmesin istersin gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır... **bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım ekşın bölüğü rockynin boksa hazırlanması gibi hazırlıyordu dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep ekşın askerlere daha özenle davranıyordu denetim öncesi haftada ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi telefondan yakalananları çağırdım -amına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim ** hepsine hitaben -amınıza çakim arkadaşım hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık. göstereceğiniz performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi açık açık tehdit etti askerleri gönderdi -vay amına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi sessiz kaldım hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ektradan eğitim yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi denetim günü geldi çok güzel performans gösterdik atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti bu ekşını çok mutlu etti bölüğü toplayıp -hepinize teşekkür ederim amına çakim dedi cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra -amına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi pota kadar genişletirim dedi denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi sakaklık çıkmasın onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince götümüz iyice kalktı ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla karar verdik bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı ekşına gidip durumu anlattım -komutanım benimde çift çarşım var mı dedim -var amına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra -ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim -tamam amına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi -emredersiniz dedim **hafta içine girdik nöbetlerden sonra hergün arıyordum salı günki aramamda -nasılsın dedim -iyiyim dedi ama değildi amk -bişey mi oldu dedim -ben hafta sonu gelemiyorum dedi -sorun değil haftaya gelirsin dedim -haftaya da gelemem dedi tansiyonum düştü beyler.bir daha ki haftayı sormaya götüm yemedi -bir sorun mu var dedim -sorun yok başka bir işim çıktı dedi -ne işi dedim -boşver dedi beni hiç bu kadar boşvermezdi -ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim -hayır moralim bozuk biraz dedi -gelemeyeceğin için mi dedim -hayır dedi vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile -anlatmak ister misin dedim -ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi -ben yanlış bişey mi yaptım dedim -hayır seninle alakası yok dedi konu kilitlendi öylece kaldı amk **babasını aradım ebrunun normal nasılsın muhabbetinden sonra laf aralarında tekrar tekrar sordum herşey yolunda mı diye evet amk hiç bi bok gözükmüyordu adamın olaylardan bile haberi yok gibiydi aynı gün akşam ebruyu tekrar aradım nasılsın sorularımda yine soguk cevaplar verdi olayın detayını hiç anlatmadı -ee sen nasılsın diye bana döndürdü muhabbeti -hiç iyi değilim dedim -neden dedi -nedeni anlatması gereken sensin ebru dedim -ben iyiyim beni merak etme dedi -başka kim var merak edilecek bende ki dedim -ne bilim anneni et babanı et dedi -seni merak etmemi istemiyor musun dedim -üzülmeni istemiyorum dedi -üzme o zaman sende mutlu ol dedim -ol demeyle olsa keşke dedi -lafı uzatma ebru demek istediklerini söyle bekliyorum dedim -konuşuyoruz işte daha ne diyim dedi -şimdi iyi değilsen sonra tekrar arayayım dedim -aramana gerek yok dedi -aramayayım mı hiç dedim bişey demedi peki sen bilirsin desem o telefon kapandıktan sonra sike sike yine arayacağım için demedim -ben geleyim mi izne dedim -kışın kullanırsın dedi -tamam yanına gelirim ama dedim -tamam dedi ** o tamam bile mutluluk vericiydi korkularıma -hasta mısın ebru dedim -yok iyiyim merak etme dedi bu tarz konuşmalar 1 hafta sürdü ben hala neler oldugunu çözememiştim bir hafta sonra terhise gidecek olan üst devrenin birisinden cep telefonunu aldım artık işi mesajlaşmaya dökmem lazımdı geceleri çünkü bi sorun vardı amk ama normal konuşuyordu sadece seni seviyorumlara tek cevabı bende idi o bana demiyordu seni seviyorum diye her kurdugu cümlenin sonuna aşkım koymuyordu gündüzden içmeye karar verdik taburun kamelyasında gece içtimasından sonra içecektik benim kafam içmeye gerek kalmadan sarhoştu zaten çözememiştim ebrudaki sorunu bir türlü bir asker daha vardı bizimle gelmek istiyordu içmeye ama bizimle gelenlerden birisi siktir etmiş bunu çok konuşuyor diye harbidende tam bi yavşaktı çenesini siktiğim içtima sonrası kamelyaya indik gündüzden ayarlanmış içkileri plastik bardaklara doldurduk ben üzülüyordum öyle kös kös ilk bardagı direk içtim ikinciye yudum yavaşça üçüncüyü içerken kafamdaki yıldızlar içeri giren ilk kişinin yıldız sayısını takıldı her taraf yıldızdı omzunda tabur nöbetçi subayı beyler tabur nöbetçi astsubayı uzman çavuşu nöbetçi astsubaya emir verdi komutan ne içiyorlar bak dedi alkollü komutanım dedi **bir kişi 4 kişiyi nasıl pert eder o gece anladım bizim karşılık verememizin de etkisi vardı tabiki uzman çavuşla revire gittik alkol kontrolü için sadece ağızdan koklayarak alkollü oldugumuz kanaatına geldi tabura dönüp sabaha kadar tek ayakta bekledik sabah nöbet devri esnasında ordaydık vukuat vardı ekşın beni gördü bişey demedi odasına gitti direk herşey bir anda yayıldı tabura sabah içtimasına çıktık tabur komutanı o alkolik pezevengler buraya gelsin dedi tüm tabur önünde işfa etti bizi saydı sövdü iki tanesi de kendi habercisiydi yakalananların ben ekşının suratına bile bakamadım hiç birşey demedi bana konuşmadı bile amk ne odasına çağırdı sayıp sövdü ne de dövdü hiçbirşey demedi bizim savunmaların alınmasına bölük astsubayı yardım etti sonradan öğrendik ki bizim çağırmadığımız asker uyuz olmuş muhabereye gidip kışla komutanı numarasını istemiş zaten burdan anladık gammazlandığımızı kışla nöbetçi amirliğini arayıp taburun kamelyasında içki içildiğini söylemiş ordan bizim tabur aranıp gidin bakın emri verilmiş hemen cep telefonunu çöpe atarak imha ettim bi de ondan yakalanmayayım diye ebruyu arayıp durumu anlattım -aferim iyi yapmışsın diye kızıp kapattı telefonu görüşürüz dedi ben hergün aramaya devam ettim tek konuşulan konu ne oldu idi savunmaları vermek uzun sürdü bölük astsubayı bize çok yardımcı oldu örnek vakalar araştırıp alınan cezalardan bahsetti nasıl savunma yazmamız gerektiğini söyledi dosyalarımızı bir ayda hazırladı yani ne kadar geç olursa o kadar iyi diye bu sırada taburda adımız alkoliğe çıktı haliyle başka hiç bir vukuata karışmadığımız gibi gider yapıp dalga geçen askerlere bile fazla diklenmedik o piçe de hiç dokunmadık bizi gammizledi diye sırası vardı çünkü kendi aramızda planı yaptık 4 ümüz ne diyeceğimiz nasıl soktugumuz ne kadar içtiğimiz konusunda ebru da bu arada ankaraya okul için çoktan dönmüştü onu davet edemiyordum çünkü çarşı sadece beşiktaş tribünlerindeydi artık bizim için ekşın bana makara yapmıyor amına çakim kelimesini bile dinlemiyor kulağım hep onun odasında bana seslenir mi diye beklerken bizim dediği şarkımız çalınca onu atlatıyordu çayını almaya kendisi gidiyor bazen ben dururken yazıcıya birini çağırmasını istiyordu ebru ile de aramız gittikçe soguyor telefonlarımın bazılarına cevap vermiyordu izin alıp yanına gitmem gerekiyordu ebrunun ama ekşından izin almaya götüm yemiyordu bitiyordu lan resmen ilişkimiz gitmem lazımdı amk suç üstüne suç işleyip bi de firar mı etseydim amk cep telefonu kullanmadığım için geceleri de mesajlaşamıyorduk hala sebebini bilmediğim bir sogukluk vardı telefonda her soruşumda bişey yok diyordu konu kapanıyordu hiç izne gelicek misin diye sormuyordu hiç özledim demiyordu bende aramayı azaltmaya başladım hani özler mi merak eder mi bir sonraki aramamda biraz daha sıcak davranır mı diye yok amk sonra yine mecburen aramaya devam ettim az da olsa hissettiğim sevgisini duymak için bombok bir hayat olmaya başladı geçen günler iyice geçmez oldu aklım mahkemede ne olcak ebruyla ne olcaklardaydı ilk mahkeme 45 gün sonra olduı ifadelerimizi aldı bir tane asker ailevi sorunları nedeni ile psikolojik ilaç kullandığını söyledi bir tanesi hiç içmediğini iddaa etti ilaç içtiğini söyleyenin doktor raporunu içmediğini söyleyen içinde revirde kontrol eden doktoru mahkemeye davet ederek 45 gün sonraya salladı mahkemeyi ilk mahkeme sonu ekşından izin istemek için kapısını çaldım -bir maruzatım vardı komutanım dedim -söyle dedi bana bakmadan -uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim -izin yok bu hafta çarşıya çık dedi -komutanım dedim lafımı keserek -çıkabilirsin dedi resmen siktir etti beni ebruyu tekrar aradım istanbula gelebilir misin hafta sonu dedim -başka arkadaşlara söz verdim haftaya geleyim dedi hangi arkadaş amk ne sözü sinirlendim zaten doluydum amk hem izne çıkamıyorum hem askerlik bok gibi sevgili sevgili olmaktan çıkmış amk günleri geçmiyor -bu hafta gelirsen gel gelmeyeceksen bir daha da gel demem dedim -tamam gelmem bende dedi -tamam gelme kendine iyi bak dedim kapattım telefonu gittim bir kenara oturdum iyice ağladım içimdeki sinir biraz azaldı hafta sonu geldi ekşının nöbetçi oldugu gün çarşıya çıkacaktım çarşı defterim imzalanmış herşey hazırdı herkes çıktı ben astsubaya rahatsız oldugumu söyleyip çıkmadım öğlen yemeği esnasında ekşın beni gördü -neden çıkmadın dedi -rahatsızım komutanım dedim -odama gel yemeğini yeyince dedi -emredersiniz dedim yemeği yedik odasına çıktım -niye çıkmadın dedi -biraz rahatsızım dedim -izin mi istiyorsun dedi -hayır komutanım artık istemiyorum dedim -tamam evraklarını hazırlat pazartesi git dedi -gidecek bir yer kalmadı komutanım dedim duygulanmış bir şekilde -niye dedi -biz ayrıldık komutanım dememle ağlamam aynı zamana denk geliyordu -otur kelebek dedi karşısına oturdum cep telefonunu çıkardı masaya koydu bana dogru biraz uzattı kalktı gitti odadan kapıyı kapattı çıktı ben ayakta kaldım ona saygıdan o kalkarken kalktıgım için git demediği için o gelmeden gidemeyeceğim için oturdum kaldım orda bir saat geri geldi telefonuna hiç dokunmadığımı gördü -çıkabilirsin izinlisin git yat dedi koğuşa çıktım öküz gibi uyumuşum sabah içtimasından sonra ebruyu tekrar aradım sadece nasılsın iyi misin diye sordum hiç bişey yokmuş gibi iyiyim sen nasılsın dedi -bende iyiyim dedim mahkemeden haber var mı diye sordu yok dedim -bu hafta geliyorum istanbula dedi -iyi kiminle dedim -yalnız dedi -hayırdır ne yapacaksın dedim -sevgiliminle görüşeceğim dedi -iyi geçer inş dedim -hayırlısı inş izin alabilir dedi -çalışıyor mu dedim -yok asker dedi bi dakika lan benden mi bahsediyordu amk -ismi ne dedim -kelebek dedi efendim demişim amk heyecandan
4 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi Geceler (-14-)
**elif tekrar ediyorum amına çakim senin. koştum üstümü değiştirdim nizamiyeden dışarı çıkıp ilk telefondan ebruyu aradım kadıköydeyim dedi bindim otobüse gittim yanına elinde hiç bişey yoktu bana verecek -ne vereceksin dedim -acelesi yok dedi yanında çantası vardı ne verecekse o çantadan çıkaracaktı ama çantada pek büyük değildi -iyi tamam bekliyorum o zaman dedim -teşekkür ederim yazdığın için dedi -okudun mu dedim -evet dedi -istediğin gibi olmuş mu dedim -hayır dedi bu cevaptan sonra çantadan söz yüzüğünü çıkarıp bana teslim etmesi ihtimali çoğaldı onu biraz daha göreyim biraz daha sesini duyayım diye hiç konuşmak istemedim biraz daha bana baksın her gece düşündüğüm her an aklımda olan birisini en azından birazcık daha yakından hissedeyim diye sessizce ama herşeye hazırlıklı gözlerine baktım bir kaç desimetre uzaklıkta olan ellerine bir daha dokunamayacağım korkusunu kendi ellerimi tutarak bir daha dudaklarından öpememe ihtimalimi sıcaktan kurumuş dudaklarımı ıslatarak bastırmaya çalıştım -hazır mısın dedi neye bile diyemedim elini çantasına attı iki yüzüğü çıkarıp masanın ortasına koydu ilk defa ağlamaya dudaklarımdan başladım büzüştüler gittiler nefes alma fonksiyonlarımı off çekerek normale döndürmeye çalışsamda fayda etmedi yüzümü kaldıramadığım için damlalar yüzüme degmeden yerlere döküldü -kelebek dedi -efendim dedi o halde ona bakamadan -bana bak dedi sonra damlalar yüzümde yol bulmaya başladı parmağını uzattı -tak bir kez daha çıkarttırma dedi filmlerde sacma sapan aşıklar yolda gördüğü herkesi öper herkese sarılır ya mutluluktan onlara saçma sapan diyeni ekşın reyiz siksin haklılarmış beyler herkese sarılıp herkesi öpmek istermiş insan bu arada saol amına çakim ekşın duaların kabul oldu affetti beni. **babanız alkolikse onun alkolü bırakabileceğini sadece umut edersiniz alkolü bıraktım bir daha içmeyeceğim derse de her gece eve gelişinde ilk dikkat edeceğiniz şey içmiş olup olmadığı olur alkolle babanız sizin için aynı anılmaya başlar en yakın arkadaşınıza en büyük sıkıntınızı sırlarınızı vererek anlatırsınız ondan beklediğiniz tepkiyi alamayınca hem pişmanlık duyar hemde ona bir daha birşey anlatmazsınız güvenini kaybederek yaşanmaya devam edilecek şey değildir aşk kazıklandığınızı hissettiğiniz bir markete bir daha gitmezsiniz aşıkken durup düşünebilme olayları gözden geçirebilme yeteneğiniz varsa çekeceğiniz acılar daha da azalır sevdiğiniz kişi orospu olmayabilir ama orospu çoçukluğu yapmayacağı anlamına gelmez siz birine deli gibi bağlanmışken geceniz gündüzünüz onu nasıl mutlu ederimi düşünmekle geçerken aynı tepkiyi size vermemesini bile orospuluk olarak algılarsınız yıllarca beraber olduğunuz birisinin üzerinde hak sahibi oldugunuzu düşünürsünüz götünü sallayarak yürümesinden götüne geçirdiklerine kiminle konuştuğundan kimin yanında olduğuna sürekli boğarsınız nerdesin ne yapıyon kim var yanında diye hepsini bende düşündüm ebru nerde ne yapıyor kiminle o ceyhun piçiyle görüşüyor mu erkek arkadaşlarının evine gidiyor mu onlarda kaldıgı oluyor mu? evet hepsini düşündüm ama sadece düşünmekle kaldım hiçbirisini ona yansıtmadım sadece gözümle gördüklerimin hesabını sordum ceyhunla sarılırken görmem o arkadaşı ile el ele diskoda dolaşması sizce hayat bu adar tesadüfi mi? **ebru'nun yaptıkları sadece benim gördüklerimden ibaret miydi hiç mi sarılmadı başka bir erkeğe hiç mi gidip dans etmedi? şimdi size bunları sordum bende sizin bildiğiniz kadar biliyorum sonuç ne peki? sadece şüphelendiğimizle kaldık gözüyle görmediği bir şey için en kötü anımda askerdeyken hayatımı zehretti bana onun için birşey yapmamı istedi sabahlara kadar uğraştım yazdım onun için ekşından bir trilyon dayak yedim bu muydu yani hadi affetim tekrar tak barışalım aynı mı olacaktı herşey sevinmedim mi barışacak olmamıza tabi ki sevindim çünkü seviyorum ama parmağı düzelt yüzüğü tekrar tak sonra hadi öpüşelim el ele gezelim sevgili olalım yine o kadar basit değil beyler benim hayatımda bu olayın yüzüğü tekrar taktım sonra sarıldık barıştıktan ibaret olmasını istemedim böyle bir anı istemiyordum -niye geri geldin dedim -sevinmedin mi dedi göz yaşlarımı da yavaşca kuruladım -sevindim geldiğine dedim parmağı hala havadaydı sadece yüzüklere baktım -takmayacak mısın dedi -önce biraz konuşalım dedim bana trip attı vay efendim istemiyormuş beyefendi boşuna gelmişim o kadar yolu falan diye önceden ağlamış olmam yaşadığım onsuz günlerin sıkıntısına birde onun bu tribi eklenince sinirlendim ---sen benim sözüme güvenmeden o yüzükleri çıkarabiliyorsan tekrar güvenmeye başlayınca kendin neden takmadın dedim bana geldin sebebini bile açıklamıyorsun gelmenin istediğini yaptım ama amacım beni affetmen değil suçsuzluğumu kanıtlamamdı ben bir kere söz verdim sana ve hala da sözümde duruyorum. hala güveniyorsan kendin tak. söz yüzüğü bir kere geçirilir parmağa babanın dediği gibi dedim konuyu yine eliften açtı vay niye gidiyonda ben gitsem şöyle olurda falan filan -anladım ebru sen hazır değilsin bu yüzükleri takmaya içinde hala şüpheler var onları gider öyle gel bana dedim -hazır olmasam buraya gelmezdim dedi -hazır olsan hiç çıkarmazdın,bi kere şüphe duydun mu çıkarır atarsın bir daha da takmazsın senin amacın belli üzüntülerine dayanamadın tekrar takıp mutluluk oynayacaksın benimle ben oyun filan istemiyorum en baştan beri seni adam gibi sevdim hala da adam gibi seviyorum buna inanıyorsan kendin tak. hala benim takmamı istiyorsan demekki hala şüphelerin var benim onunla hala bişeyler yaptığımı düşünüyorsun ve sana tekrar söz vermemi istiyorsun hayır ebru bir kere söz verdim.o yüzükleri taktım sözümün arkasındayım karar senin yüzüklerde burda buyur dedim **bunları söylerken haksız olduğum yerlerde yok değil piçler kızın evinde ne işin var beynini siktiğimin kelebeği haksız mıydı peki ebru haklı oldugu yerler vardı kim olsa aynısını yapardı sevgilini başka bir kızın evine gittiğini duyacaksın da hadi olmuş madem affedeyim diyeceksin daha önce söyledim ben affetmezdim o yine de şans verdi geldi gelme sebebini sevgisinden başka açıklayabilecek olan var mı?? benim aklıma başka birşey gelmiyor ama seviyorsa da güvensin güveniyorsada o yüzüğü zırt pırt çıkarmasın yüzükler bir süre bekledi masada bi bana baktı bi sağa sola baktı bi yüzüklere baktı -takmayacaksan arkadaş olmak istemediğimi zaten biliyorsun ben gideyim dedim -git kelebek, çok meraklısın gitmeye dedi -hayır kararını bekliyorum bak masada küllük var ya parmağına tak yada küllüğe at bende hayatımın adresini öğreneyim dedim -biraz yürüyebilir miyiz dedi **evet benim de ihtiyacım vardı yürümeye hadi takmazsa giderse ne bok yicen amk kelebeği sike sike peşinde koşacan yine amk artisi yüzükleri ben aldım elime kadıköyde yürümeye başladık kalabalık insanlar ayırdı yürümemizi ama tekrar tekrar yine kavuştuk çok istedim elinden tutmayı yarimi öyle bir yere ittim ki tutmasam ellerinde düşecekti o kadar yürüdük ki sonunda insan sayısında azalmanın oldugu bir yere geldik ben durdum o biraz yürümeye devam etti sonra benim gelmediğimi fark edip o da durdu geri dönmedi ben yaklaştım bir elini tutup yüzükleri içine bıraktım sonra deniz tarafına dönüp o tarafa yürüdüm ben denize bakarken ensemde saclarını hissettim kafasını biraz eğerek koyduğu için boyu ancak o kadar yetiyordu sonra korkakça ellerini yavaşça böbrek hizamdan göbeğime ordan da kalbime doğru yaklaştırdı aşşağı hiç bakmak istemiyordum ama güneş yüzüğün tektaşına vururken kalbimde gözlerime mutluluk gözyaşları komutunu verdi hiç sabırsızlanmadım dönüp ona doya doya sarılmak için o gözyaşları içimdeki sıkıntıyı giderdi ohh bee dedirtti beni yavaşça kendine döndürdü bakamadım ona alnı yanağıma değinceye kadar kendime çektim onu -çok sevdim seni ne yapayım kelebeğim dedi başparmaklarımı kulak altında diğer parmaklarımı da boynundan ensesine uzanır halde gözlerime bakmasını sağladım nemliydi gözleri ama gülüyordu -hiç bir zaman di'li geçmiş zamanda kalmasın sevgin dedim sonra ellerini havaya kaldırdı utangaç gülümsemesi ile -koltuk altın yırtılmış dedim dalga geçtiğimi anlayınca -peki sen bilirsin dedi başını yana çevirerek ellerimle kendime çevirip bir kez öpmek inanın hiç zor olmadı **unutmaya başladığım dudakları hatırlayıp biraz doyum elde edince -zaten bugünde öpüşemesem gay olmaya karar vermiştim. dedim -zor olmazdı senin için o kadar askerin arasında dedi al amına çakim kelebek aldın mı cevabı öp işte çemçük götün kaşınıyor illaki öpüşmeyi ön planda tutmadık bi kaç hasret ve özlem öpüşmesinden ziyade daha çok sıkıca sarılmalar oldu ikimizde yine ayrılığın olacagını biliyorduk ama bu defa en azından kalblerimiz bir olacaktı yemek yemeye gittik bir yere sık sık yüzüğü öptü parmağındaki onunla sadece karşıya kadar gidebildim vapurla çünkü havalimanına gitmesi gerekiyordu ve benimde geri dönmem gerekiyordu kışlaya vapurda yan yana sarılarak geçirdiğimiz yolculuk diğer dönüş vapuru hareket edinceye kadar yüz yüze oldu küçük öpücüklerle kalkan vapurum denizden karadan ayrılırken bize gelen geçenler ne oldu lan bunlara neden ağlıyorlar diyecek kadar dikkat çekiciydi aşk bitti sıra ekşın reyize geldi bir an önce gitmem lazımdı geç kalmam halinde kim bilir kaç çarşımı daha kapatacaktı vapurla kadıköy ordan küçükyalı derken düştük ekşın reyizin kucagına üstümü değiştiremedim biraz geç kaldığım için benden başka geç gelenlerde vardı ekşın akşam iştimasına geldi yoklamaları kontrol etti üstünü değiştirmeyenler burda kalsın digerleri yemekhane geçsin dedi ben ve yaklaşık 20 kadar kişiye sadece 10 dakika verdi kamuflaş ve botları giymek için koştuk geri gelebilen geldi gelemeyenleri tespit etti biraz bekledikten sonra gelenler ve gelemeyenler diye ikiye ayırdı herkesi yere yatırdı -amına çakim arkadaşlarım sizin galiba gözleriniz bozulmuş çünkü kolunuzdaki saati görüp zamanında gelemiyorsunuz mıntıka yapılacak ama gözünüz bozuk oldugu için ayakta yapamazsınız sürünerek yerdeki pislikleri yakından görerek iyice temizleyin dedi herkes ruh haline göre tepki verdi içinden ama ben gülümseyerek yaptım -amına çakim arkadaşın sen iyice sürün kirli kirli asker sikme fantazimi senin üzerinde deneyeceğim dedi. bana ** **gerekli cezalar çekildikten sonra ekşın tarafından yemekhaneye götürüldük yemekhaneci asker yemeği bol bol dagıttığı için bize kalmamış bunu farkeden eşkın panik atakla yemekçi askerlere verdi veriştirdi ama sonra hatanın kendisinde olduğunun farkına varıp onların üzerinde ki ellerini çekti süründürdüğü herkesi yine komutası altına alıp askeri fastfood a götürdü ve herkese tost ısmarladı hamburger yemek isteyenlere sağlığa zararlı amına çakim tost yeyin dedi yemek istemeyenlere tehdit yoluyla yedirdi aç kalmanıza izin veremem diye o gün onun nöbeti olduğu için bende o nereye ben oraya arkasında dolandım durdum yat iştimasını aldıktan sonra subay ast subay gazinosunda tv izleyerek dinlenmeye aldı kendini bende mecburen tahaf ettim sürekli bir ihtiyacı var mı diye derken beklediğim soruyu sordu -anlat amına çakim arkadaşım ne yaptın dedi -süründüm komutanım dedim imalı bir şekilde -gel amına çakim arkadaşım beyninde temassızlık var senin anlaşılan dedi yanına yaklaştım alnıma patlattı iç tokatı -komutanım sabahın ilk ışıklarında umutsuz bir güne uyandım beni bekleyenime kavuşamayacağım için.lakin ilerleyen zaman içerisinde gerekli merciilerden gerekli izinleri aldıktan sonra kendimi nizamiye dışında otobüse koşarken buldum.aslında sadece otobüse koşmuyor sevdiğime de koşuyordum hoş ne olacağını beni neyin beklediğini bilmiyorum.bir türlü gelmeyen doğru otobüse tekerinden başlayıp şoförüne kadar uygunsuz saygılarımı belirttim. vesselam otobüs geldiği zaman içine binmeye bile cesaretim yoktu korkuyordum komutanım -amına çakim senin beynine reset atmak lazım nasıl konuşuyon öyle doğru düzgün gittik oldu olmadı desene dedi -kitap okumayı sevdiğiniz için böyle konuşuyorum komutanım dedim -bu bir emirdir anlat amına çakim dedi -beklenen yere vardığımda vücudumda ana üssü kalbim olan değişik belirtiler meydana gelmeye başladı ama benim en çok ihtiyacım olan organım ayaklarımdı.hem onun yanına kadar yürüyebilmek hemde karşılaşacağım olumsuz bir durum karşısında ayakta durabilmek için.bir adım attım onu gördükten sonra günlerce beklediğim bu görüşmede haketmiş olayım yahut olmayayım tek ihtiyacım bir sıcak gülümseme idi lakin gülmedi komutanım birbirlerine mecburen selam veren asker komutan selamlaşması oldu sadece bu bir kötüye işaretti oturup konuşulma esnasında masanın üzerine çıkarılıp konulan iki adet yüzük işaretleri iyice belirgenleştirince askeriyedeki mantık dışı cezaların aslında yaşanılan hayat için bir ipucu olduğunun farkına vardım ağaç a neden selam verilir?mantık 0 bir ömür rayında ilerlerken neden birine aşk selamı verilir yıllarca hemde esas duruşun en alasında **-içtim mi amına çakim sen dogru dürüst anlat şunu dedi ekşın -o yüzüklerin masada olmasının sebebi benim tekrar takmamı istemesiymiş komutanım dedim -taktın mı dedi -kendisi taktı komutanım dedim -tamam gerisini anlatma belliki bundan sonra askere illegal işler yapmışsınız amına çakim dedi-gitti mi dedi -gitti komutanım dedim -tamam amına çakim o bir daha gelinceye kadar çarşı iznini kapatıyorum senin dedi -ama diyebildim sadece -amına çakim sen gider başka bir kızın daha evine girersin.yeter dedi -emredersiniz komutanım dedim -sen bu askerlere de böyle mi anlatıyorsun abazan hikayelerini dedi kem küm ettim -amına çakim askerlerin suçu yok ki dedi -başka bir emriniz var mı dedim.hem kaçmak hemde muhtemelen sinirlenme ve beni cezalandırmasından kaçmak için -nasıl olsa bu gece yatamazsın sen gece devriyesine benimle gelirsin dedi -emredersiniz dedim aşşağı indim ebruyu aradım onun da alanyaya dönmüş olması lazımdı insan hayatın eksilerini bir kere düşünmeye başlayınca önce bir dal sigara sonra düşünme devam ederse çakmağa gerek kalmadan yakılan diğer sigara hayatında eksi sayısı çoksa markete gitme koy gitsin bu hayatın götüne diyebilecek kadar vahimse durum taşıyabildiğin ve cebin el verdiği kadar aldığın alkol ve sonrasıdır yalnızlık askeriye gibi bir yerde içme imkanların kısıtlıysa bir dost selamı en alkollü içkidir benim tek dostum ebruydu bir gülümsemesi aşkım demesi özledim demesi yılların beni süründürmüşlüğünü dizlerimi çürütmüşlüğünü unutturmak için yeterliydi öyle de oldu mutluydum çünkü artık duyduğum kelimeler arasında aşkım ı da seçebiliyordum işin doğrusunu söylemek gerekirse özlemle birlikte sadece onlara konsantre oluyordum bana aşkım diyordu aşkım **konuşmalarımız yavaş yavaş benim ne zaman izin kullanacağım konusuna kaydı ben de net bir şey söylemedim. telefon konuşması devam ederken muhabbet iyice seni seviyorumlara doğru yavşamaya başlamışken ekşının sesi ile kapatmak zorunda kaldım ebrudan özür dileyerek aşk düzlüğünde yardırırken ekşına çevirdim yüzümü -gel amına çakim nerdesin dedi -emredin komutanım dedim -bana şu iki askeri çabuk bul gel dedi gittim ikisinide buldum geldim bu bölümü askere gideceklere ders olsun diye yazıyorum iyi okuyun askerler içeri girer girmez ekşını o kadar sinirli hiç görmemiştim hangisine ilk önce ve hangi vurma ritmi ile vuracağını bilemeyecek kadar çileden çıkmıştı olay şu bu iki salak aynı tertip.hemde benim tertip birbirlerini tanıyorlar ve arkadaş oluyorlar.sürekli beraber takılıyorlar. birbirlerini sivilde ziyaret etmeye karar veriyorlar ve birbirlerinin ev numaralarını alıyorlar bir tanesinin annesi dul orospu çocugu annesi dul olan arkadaşının evini arıyor ve annesine yazılıyor. resmen düpedüz yatma teklif ediyor.sen dulsun kaşınıyordur falan diye. annesi sapıktır diye kaile almıyor ama aramaları sıklaştırıyor cinsel fantazilerini anlatmaya başlıyor dul kadın gelen telefon ile oğlunun aradığı telefonun aynı oldugunu bir süre sonra farkediyor ve bu durumu oğluna anlatıyor.çocuk deliriyor ama orospu çocugu nöbette oldugu için o da onun ailesini arayıp telefona çıkan kim varsa ana avrat soy sülale ne varsa kayıp hızını alamıyor koşuyor nöbet kulesine yolda deli gibi koşarken başka bir rütbeli araba ile koşarken bunu görüyor asker selam vermeden koştuğu için rütbeli arkasından gidip yakalıyor bir türlü durduramıyor rütbeli de küfür yiyor rütbelinin rütbesi de taşşaklı cinsten telefon açıyor bölüğe ama ekşın wc de oldugu için haberi olmuyor astsubay gidiyor derhal gelin diye emir verdiği için rütbeli teslim ediyor ve raporlarını ertesi gün istiyor astsubay askerleri bölüğe getiriyor ve durumu anlatıyor ekşın bunları bir güzel dövdükten sonra ikisinin de başına nöbetçi asker koydu birbirlerini gece öldürmesinler diye ertesi gün bölükten ikiside ayrı yerlere sürüldü arkalarından da evrakları gönderildi artık ne bok yediler bilmiyorum **herkesin yazılmış bir hikayesi vardır herkesin kitabının adı da aynıdır ''kader'' ismi aynı olmasına rağmen herkes için farklı bir senaryo yazılıp çizilmiştir siz nasıl benim bir satır sonra ne yazacağımı sadece tahmin etmekle kalıp gerçekte ne olacağını bilemiyorsanız bende bana yazılmışları bilmediğim bir dönemdeydim bir sonraki gülme sebebimden bir sonraki üzüntüme hayallerimin yüzde kaçının gerçekleşme ihtimali olduguna dair en ufak bir fikrim bile yoktu tek bir kişi üzerine kurulan hayaller ananıza babanıza kardeşinize ve diğer sevdiklerinize yaptıgınız en büyük haksızlıktır yaptıgınız haksızlığı onları kaybedince anlarsınız ki gidenin arkasından ağlamak zaten insanlık tarihi modasıdır büyük annemi kaybettiğim o günlerde ne kadar vefasız bir torun oldugumu farkettim kim bilir köydeki evinde çalan her telefona acaba asker kelebek torunum mu diye kaç kere koştu ve hepsinde de yanıldı oysa beni ne çok severdi ki aynı şekilde bende onu çok severdim ama kimlerin peşinde koşarken kimleri unutmuşuz bu dersi acı bir tecrübe ile verdi hayat ben üzülmeyeyim diye bana verilen geç haberden dolayı cenazesine gitme şansım olmadı bir yaşa kadar hiç tanımadığın bir kişi sen doğalı beri yanında olan oğlundan kızından ayırt etmeyen bir kişiye değişilmişti kim bilir belkide onun safi duaları ile bugünlere gelebildim yaşlanmış bedenine mi üzülsün geri gelmeyecek yıllarına mı vefasızlaşmış ardında bıraktıklarına mı? nur içinde yat.. yazıcı tayfadan basit bir işlemle ne zaman terhis olabileceğimi sordum verilen cevap çok manidar beyler 1 mayıs 2005 yani doğum günüm aynı zamanda ebrunun okulu bitirme yılı bu durumda ebruya ilelebet kavuşmamda hiç bir sıkıntı kalmayacak ama hiç izin kullanmazsam kullanırsam bu süre kullandığım gün kadar uzayacak kullanmazsam ebrusuz ne yapacam kullan gitsin amk dedim gittim ekşının yanına ama konuyu açmadım bile çünkü adam hala sinirli geçen olaya ekşın zamanla beni sevdiğini bana belli ederken diğer askerlere de beni kayırdığını belli etmemek için ilk başta beni sikiyordu bazen canı sıkılıyor beni çağırıyor bazen konuşuyor bazen bana soruyor bana garip cezalar verip eğleniyordu yakaladığı cep telefonundan birisini bana verdi -al amına çakim bunu kullan ama bir rütbeliye yakalanırsan sikme işlemini gerçekleştiririm haberin olsun dedi -emredersiniz dedim elime aldım telefonu -vay amına çakim yakaladım telefon kullanıyorsun diye makara yaptı telefonu da geri aldı günler geçerken iki hafta boyunca çarşıya çıkarmadı 3 üncü hafta yalvarmak ve ihtiyaclarım oldugunu söylediğimde -karaköyde nöbet tutacam oraya gidersen amına çakim senin deyip makarasını yine yaparak izin verdi **izni aldıktan sonra ebruyu aradığımda bir sonraki haftasonu iki günlüğüne istanbula gelmeyi planladığını söyledi. kiminle geleceğini sordum annem babam ve kardeşim dedi o zaman ne yapmam gerekiyordu mutlaka haftaya çift çarşı almam gerekiyordu ama nasıl amk cuma günü çarşı defterlerinin imzalanması sırasında ekşın herkesin defterini imzaladıktan sonra benim defterimin olmadığını gördü her seferinde benim çarşı defterimi imzalarken naz yapar dalga geçerdi ki benim defterimin orda olmadığını farketti çünkü o hafta çarşıya gideceğimi biliyordu -amına çakim senin defterin nerde dedi -uygun görürseniz bu hafta çıkmak istemiyorum komutanım dedim gözlerini kısarak ne oldu acaba dercesine bana baktı ve -amına çakim arkadaşım paran yoksa ben borç verebilirim dedi -hayır komutanım var sağolun dedim işi gücü bıraktı -ne oldu amına çakim neden gitmiyorsun o zaman dedi -haftaya çıkmak istiyorum izninizle komutanım dedim -olmaz amına çakim sen istediğinde değil ben istediğimde çıkarsın dedi -ebru gelecek ailesi ile komutanım dedim -herhangi bir vukuatta yardımcı oyuncu rolü bile oynarsan sonucunu biliyorsun amına çakim dikkat et dedi -emredersiniz komutanım dedim -tamam bu hafta da çık çarşıya dedi -ben aslında hafta çift çıkabilir miyim diye lafı ağzımda dolaştırdım -vay amına çakim kucağımda bir ağırlık hissetim(kucağıma düştün kelebek) -siz nasıl emrederseniz komutanım dedim -sen çavuşsun amına çakim bölükte hiç vukuat olmazsa çıkartırım çift çarşıya dedi -emredersiniz dedim odadan çıktım **hafta sonu kendime nöbetçi çavuş kolluğu paraflattım nöbetçi çavuşluk zor iştir çoğu çavuş sıkar askerleri kendine laf gelmesin diye içtimalarda gereksiz yere sağa dön sola dön dirsek temas aralığı bilmem kaç adım açıl şınav vaziyeti al gibi bir sürü emir verirler ki askerin götü başı oynamasın benim kolluğumda millet alışık olmadığı için zaten emir vermeme gerek kalmadan düzgünce geçtiler sıraya bilmiyorlardı çünkü nasıl davranacağımı bir de korktukları şey vardı sinirlerimin bozulması durumunda ekşına yapacağım şikayet hafta sonu olduğu için onlar adına nöbetçi komutandan izin alıp futbol oynattım normalde karşı çıkar komutanlar askerin bacagına bişey olurda uğraşırım diye ama beni seven bir komutana denk geldi ve aldım izni hafta sonları en düşük tertiplere koğuş yemekhane ve er gazinosu yıkatma günüydü onlarla beraber bende yıkadım benim yardım ettiğimi gören bir kaç tertip de makarasına yardım etti bazıları ise hiç yaklaşmadı bile kısacası çavuş olarak onlara hiç bir zorluk çıkartmadım onları yormayacak basit yollarla günlerini tamamlamasını sağladım bu bir asker için çok önemliydi çünkü bir günü geride kaldığında en azından küfür edecek bir nöbetçi çavuşları olmamıştı o kadar küfür edecek sebebleri varken gece yat iştimasından sonra komutana yoklamayı verdikten sonra -beyler ekşının ailevi sorunları varmış.bu hafta sıkıntılı bir hafta geçirecek bence vukuattan uzak durun yoksa hıncını sizden alır haberiniz olsun dedim böylece ekşının kudretinden yararlanmış olacaktım ben hergün ortalarda ve vukuat işlemeye müsait yerlerde geziyor bizim bölükteki askerlerin vukuat işleme ihtimali olan yerlere gidiyordum beni görünce yapamazlardı çünkü ekşına şikayet edeceğimden korkarlardı ve haftalardır çarşıya çıkmadığımı da biliyorlardı hergün ebru ile konuşmaya devam ettim ekşın götünden baskınlar düzenledi aklı sıra vukuat bulmak için iç bahçeye indi çogu zaman başka bölükten askerlerin bazı yavşak hareketlerini gördü ama aklı bizim bölükteki vukuatta olduğu için karışmadı diğerlerine herşey normal giderken **bizim bölükteki bir asker hastalandı öyle ahım şahım bi hastalık değil götü başı ağrıyormuş o gece de 1 3 nöbeti varmış yerine asker lazım nöbetçi çavuş kendi tertiplerinden kimseye diyemiyor zaten süt devrelerine hiç diyemiyor alt devreler yeni geldiği için kule nöbeti tutamıyorlar diğer askerlerde niye ben amk niye ben diye isyan ediyor muhtemel bir kriz kapıda kim başkasının 1 3 nöbetini tutmak ister amk onlar da haklı gittim nöbetçi astsubaya komutanım ben tutabilir miyim dedim olmaz sen çavuşsun dedi biraz zorladım başka asker mi yok dedi komutanım ben gönüllüyüm dedim gönüllü nöbet mi olur şimdi hiç tutturmam sana gider kendini vurursan başım büyük belaya girer dedi adam kıllandı tabi sonra gittim bizim nöbet manyağı bir asker vardı onu kaldırdım bu nöbete gidersen sana 5 gün çarşı yazdırmayacağım dedim söz mü lan dedi söz amk dedim tamam dedi gitti nöbete ertesi gün nöbete gitmek istemeyen herkesi yazıcıya söyledim en boktan nöbetleri ona yazdırdım ve söz verdiğim gibi o askere de hiç nöbet yazdırmadım 5 gün hafta sonuna kadar ekşının odasını normalde iki güne bir paspaslamama rağmen hergün paspasladım genelde kapısında durdum çağırınca hemen gireyim diye resmen karısı oldum amk onunla koşulara gittim ebem sikildi 9 km koşmaktan her sabah ki içtimada vukuat yoktur komutanım diye ekşına tekmil verildiğinde ekşın hep bana baktı gülümseyerek sonunda cuma günü oldu çarşı defterlerini götürdüm herkesinkini imzaladı benimkini bir kenara ayırdı kendi elleriyle çift çarşıyı yazdı ikisini de imzaladı çarşı defterinin en sonuna kendi cep telefonu numarasını yazdı -amına çakim arkadaşım bu cumartesi ben nöbetçiyim cumartesi günü geç gelebilirsin ama döverim haberin olsun dedi. -emredersiniz dedim gittim ---burdaki vukuatlarla uğraşmak benim bu devletten maaş aldığım için görevim.ama sen sivilde yaptığın vukuatlarınla seni sevenlerini uğraştırma dedi mesaj açık ve netti ebruyu üzme -emredersiniz komutanım dedim subay nöbet listesine baktım onun ismi yazmıyordu bir tane üstteğmende gözüküyordu nöbet. ne oluyor amk diye gittim o subayın yanına ve komutanım cumartesi nöbetçi siz misiniz dedim -yok ---yüzbaşı değiştirmek istedi dedi ---yüzbaşı dediği adam ekşın amk ekşına bak bana kıyak yapmış cumartesi sabahı oldu çarşıya çıktım telefon sonrası otobüs ordan ebru ve ailesinin yanına gittim kollarımın tek ve en uzun sarmalamak istediği kişi ebru olduğu için onu en sona bıraktım güldüler beni görünce sevindiler yani sıcak bir karşılama yaptılar ebrunun annesinin suratında acıyarak bakış vardı bana karşı artık asker olduğum için mi üzülüyordu yoksa kızının bensizken üzülmelerini görüp ona mı üzülüyordu bilemem ebru ile bana göre kısa ama izleyenler için uzun oldugunu sandığım bir sarılmadan sonra onun dayanamayıp beni yanağımdan öpmesi ile onu tekrar bir an önce öpmem gerektiğini farkettim onlarda istanbul konusunda pek tecrubeli olmadıkları için ne yapacağımızı bilmiyorduk ama sanki el birliği ile beni mutlu etmek için uğraşıyorlardı nereye gidelim? karnın aç mı? askerde canının çektiği bişey oluyor mu? bi eksiğin var mı? annene babana bişey göndermek ister misin? bunlar bana yöneltilen sorulardan sadece bir kaçı idi karşıya geçelim dedim çünkü anadolu tarafında pek fazla gezilecek bir yer yoktu **karşıda eminönü sultanahmet derken ebruyu tek öpebildiğim yer eminönündeki bir alt yaya geçidinin kalabalığından yararlanarak hissettiğim bir kaç saniyelik öpüşme oldu zaman öyle hızlı geçti ki saat 4 olmuştu ve ben hala karşıdaydım ordan kışlaya gitmek en az bir buçuk saat ekşını aradım telefonda tekmil verdim.y.s.kelebek antalya diye -sesimi başka duyan var mı dedi -yok komutanım dedim -söyle amına çakim arkadaşım ne istiyorsun dedi -ne kadar geç kalabilirim komutanım dedim -amına çakim senin yüzünden en sevdiğim müziği yarıda kesmek zorunda kaldım.ne kadar dayak yemek istersen o kadar geç gel dedi -sınır var mı komutanım dedim -12 yi geçmesin dedi -emredersiniz dedim durumu ebrulara anlattım onlarda yol yorgunuydu kaldıkları otele gittik beni otele almak istemediler kayıtlı olmadığım için tamam gidelim dışarda bir yerde otururuz dediysemde babası inat etti bende otelciyim falan diye en sonunda nasıl yaptı bilmiyorum kabul ettirdi hep beraber odaya çıktık iki oda tutulmuştu biri anne baba diğerleri de cocuklar olan için askerlikten konuşulduktan sonra anne ve babası gitti biz üçümüz kaldık kardeşine bizi biraz yalnız bırakırmısın dedi ebru o yatak odasına geçti yattı biz salonda kaldık salonda kaldıktan sonra tek vermem gereken detay ebruyu gülme krizine sokan askeri yeşil donum oldu bir türlü geçmedi krizi yasak amk ne yapayım **saat ona kadar özlenmişleri giderdikten sonra bir kaç damla yaşıyla bıraktım ebruyu 11.40 civarında nizamiyeye geldim gerekli sorgudan sonra tabur arandı ekşın haberim var dedi ve bölüğe gittim odasına girip tekmil verdim saat 12 ye 7 vardı bacaklarını masanın üzerine atmış klasik müzik dinliyor geldiğimden hiç haberi yokmuş gibi davrandı ta ki 12 yi bir geçene kadar bana baktı -amına çakim geldin demek ben sana 12 yi geçirme demedim mi dedi. çok yumuşak bir ses tonuyla daha önce geldim desem o da biliyor geldiğimi ama adam garip adam amk kaçarı yok sikicek beni suçumu kabul etmişcesine durdum karşısında -dur amına çakim klasik müzik eşliğinde sikersem tempomu yavaşlatır oynak bişey çalayım dedi bekledim ne bok yiyecek acaba diyerek bi tane hareketli parça açtı masasından kalktı ben muhtemel vurma ihtimali olan yerlerimi sıkmaya başladım esas duruştayken -vukuat var mı dedim -yok kumutanım dedim -tamam git yat dedi -emredersiniz dedim tam kapıdan çıkıyordum -bu kadar basit olmasın amına çakim dedi komutan konuşunca esas duruşa geçmek askeri farzdır geriye dön komutu verdi sırtım ona dönük kaldı içimden gerçekten sikecek mi lan diye bile geçti ben beklerken tekrar geriye dön komutu verdi -yok amına çakim bugün sikimin kalkmayacağı tuttu. gidebilirsin dedi -emredersiniz dedim gittim yattım sabah içtimasında görev devri yaptıktan sonra o evine gitti ben yine çarşıya çıktım o gün geç kalma lüksüm yoktu ** ebrularla buluştum beraber kahvaltı yaptık kadıköyde daha sonra onlarla saat 3 30 da buluşmak üzere ayrıldık ebru ve ben saat 3 e kadar ebru ile yüzüğü tekrar taktığı yerde oturduk öğlen yemeği hiç aklımıza bile gelmedi izin kullanmam konusunda ısrar etti bakarız diyebildim sadece genelde onun başı omzumda bazen dizimde bazen elleri ellerimde bazen ellerim saçlarında kulağının kıvrımlarına kaşlarının çizilişine dişleri gülümsemesine yakışan kirpiklerinin güzelliği gözlerini kaçırınca anlaşılan gözlerime bakınca dünyaları unutturan sözlerine bakınca aşkı tattıran hasreti hayata isyan varlığı yaşama hayran bırakan ebrumla saat 3 olunca birazdan gerçek anlamda yapacağımız vedanın ön provasını öpüşmelerle takviye yaparak yaptık **diğer aile fertleri ile buluştuktan sonra ayak üstü biraz konuşup iyi dileklerimizi karşılıklı sunduktan sonra bir miktar parayı cebime sıkıştırdılar almak istemesemde yapacak birşey yoktu ebru ağlıyordu ama gözyaşı kuru kuru akıyordu onu fazla üzmemek için hemen gittim kışlaya döndüm o gece uyuyamadığımı az çok hepiniz zaten tahmin ediyorsunuzdur esas ekşın ertesi gün yaşandı pazartesi sporu için ekşın tüm bölüğü 9 km lik koşuya çağırdı gelip tamamlayabilenlere herzamanki gibi çift çarşı vereceği vaadinde bulundu nöbeti olanlar hariç herkesi spora götürdü bir kaç km koşup milletin pestili çıkmaya başlayınca bölüğe yerinde say komutu verdi -evet amına çakim arkadaşlar şimdi çarşı izninden geç gelenlere ön uyarıyı uygulamalı olarak göstereceğim dedi evet beyler ekşının siki kalkmıştı bu defa -amına çakim şimdi bana bir asker lazım gösterebilmek için,hmm kim var çarşıdan geç dönmüşlerden seçelim benim aklıma kelebek geldi uzman çavuşum ne dersiniz dedi -kelebek gel amına çakim arkadaşım dedi beyler mevsim yaz. hava bunaltıcı üstümde askeri şort var yani dizlerim çıplak üzerinde bulunduğumuz arazi yer yer taşla kaplı toprak arazi. yere adım atınca kalkan tozu hesab edin -yat amına çakim dedi bi kaç km koşmuşum götüm dahil her yerim terli yatar yatmaz çamur adam a döndüm -sürün amına çakim dedi herşeye rağmen bana yaptığı o kıyak izinden dolayı hiç küfretmedim suratımı bile ekşitmedim her verdiği komuttan sonra emredersiniz dedim başım hep karşıya bakar haldeydi ve hiç isyan eder gözükmedim askeri parmak hesabı mesafe tahminime göre 700 metre yerde kaldım bu süre zarfında onlar fazladan bir tur attı çevrede ayağa kalktığımda üzerime yapışmış tozdan dizlerimin kanadığını sadece hissedebiliyordum bir süre sonra bölükle koşmaya devam ettiğimde de dizlerimde ılık ılık akan kanları hissettim ama eğilip hiç bakmadım ekşın koşamayanları uzman çavuşla kestirmeden gönderdi ama ben ve bi kaç kişi ekşını takip etmeye devam ettik onun ne amaçla yaptığını biliyordum diğer askerlerin bana verdiği izinden haberi olmasını istemiyordu haklıydıda olan bi kaç gün boyunca bükmekte bile zorlandığım dizlerim ve dirseklerime oldu ama ebru ile geçirilen o gece için herşeye değerdi. **bölüğe döndüğümüzde bazı askerler tarafından dalga konusu oldum -sürüngen haberci diye bazıları benim adıma ekşına küfretti ama ben küfür etmelerini bile istemedim duşu alıp kamuflajı giydikten sonra tekrar görev yerime döndüm ekşının beni gördüğü zaman ekstradan topallamayı bırakın topallamadım bile çünkü birincisi o tip askeri sevmezdi ikincisi beni ezen insanlara ezilmiş gözükerek onlara daha fazla zevk vermem hiçbirşey yokmuş gibi karısı olmaya devam ettim ikimiz de erkeğiz ama rütbelerinden dolayı sikici olan o içeri çağırdı beni -emredin komutanım dedim -iki çay getir dedi odada ondan başka kimse yoktu acaba niye iki çay söyledi yanlış mı anladım diye emir tekrarı yaptım yine -emredersiniz komutanım iki çay getirip geleceğim dedim baktım bişey demiyor doğru anlamışım iki çay olduğunu gittim iki çay getirdim masasına bıraktım -başka bir emriniz var mı dedim -var amına çakim bekle orda dedi -emredersiniz dedim -çayı içiyormuş gibi yap ama içme dedi- emredersiniz dedim ne çay içmeden nasıl içiyormuş gibi yapılır ağzımı mı höpürdeteyim komutanın karşısında -ziyaat olsun komutanım dedim -ne çabuk içtin amına çakim dedi -biraz soğumuş komutanım dedim -vay amına çakim benimkide soğumuştur git bana yenisi getir dedi ekşınla makara yaparsan böyle olur -emredersiniz dedim gittim bir çay daha getirdim -aç dizlerini dedi ---emredin komutanım dedim anlamamış gibi -dizlerini aç ağda yapmışmısın ona bakıcam amına çakim dedi -yok komutanım yapmadım dedim -aç amına çakim gözlerim de inansın dedi açtım dizi bi baktı manzarayı görünce üzüldü biraz ama belli eder mi sizce -vay amına çakim bekle burda dedi yazıcının birine seslendi yazıcı geldi -git amına çakim bana revirciyi getir bu arkadaşım düşmüş galiba dedi -gerek yok komutanım dedim -feci düşmüşsün amına çakim dedi -askerim komutanım emirle düşer emirle kalkarım sorun değil dedim -vay amına çakim gidebilirsin dedi -başka bir emriniz var mı dedim -yok dedi ebruyu aramaya gittim yine nasılsın geyiği esnasında çok kötü oldugunu beni çok özlediğini bu duruma dayanamadığını hep yanımda olmak istediğini hiç bişeyden zevk almadığını gece gündüz benü düşündüğünü telefonu ne zaman çalarda benimle konuşur onu beklediğini tekrar istanbula gelmek istediğini geriye kalan günlerde buna nasıl dayanacagını ağlayarak ve isyan ederek söyledi her ne kadar geçecek diye teselli etmeye çalışsam da ne ağlamasını durdurabildim ne de isyanını baktım olacak gibi değil çözümü kaçmakta buldum 30 dakikalık teselliden sonra gittim iç bahçede plastik bardakta çay ile sigara içtikten sonra dayanamadım ve tekrar aradım -bişey mi oldu diye açtı telefonu -hayır sesini özledim dedim -daha yeni konuştukya deli dedi -sen daha yeni görüşmemize rağmen beni özlüyorsun ama dedim ---kelebek şu izne gel artık ben dayanamıyorum dedi -ebru daha yeni görüştük biraz zaman geçsin o zaman kullanayım izni dedim vay efendim ben özlememişim vay ben onu artık sevmiyor muymuşum hadi bunları siktir et en sinir bozucu lafı da -tabi sen istediğini aldın kendini tatmin ettin(seks)oldu -sen ne istiyorsun peki dedim -hep yanında olmak istiyorum dedi -ben istemiyorum öyle mi dedim? -öyle demek istemedim dedi -seninle her yattıktan sonra kaçtım mı senden dedim -tamam özür dilerim öyle demek istemedim dedi -ben burda keyfimden askerlik yapıyorum senden uzak kalabilmek için askerlik yapıyorum öyle mi dedim -kelebek lütfen dedi -tek sen seviyorsun ben bilmiyorum özlemek ne demek aşk ne demek sevdiğinsizlik ne demek.ben burda nelerle uğraşıyorum senin bana destek olacağın yerde hala sevgimin şüphesinde paranoyalarda yaşıyorsun -hayır inanıyorum sevdiğine dedi -o zaman firar sebebim olma ben senin okulunu bekledim ve hala bekliyorum bende kalmaya devam edemeyeceksende haberim olsun dedim tamam kızma dedi ama kızmamak elde mi amk beni siktin simdi sikinde değilim diyor resmen olay sadece sikişten ibaret olsaydı turizmdeyken sikimi sokmadığım ülke kalmazdı baktım daha da çok sinirleneceğim ve sinirlenirken onu da üzeceğim -tamam geliyorum izne ne zaman istediğini söyle komutanla konuşayım dedim. -bilmiyorum ki dedi -tamam düşün bana haber ver o zaman dedim -tamam kapatıyor musun dedi -hayır dedim -kapatacakmış gibi konuştunda dedi -hayır konuşalım dedim ** -seni çok seviyorum dedi -ister inan ister inanma bende dedim -biliyorum dedi konuşma böyle devam etti iki tarafda alınmış ve nazlı olarak sonra da formaliteden yumuşamış izlenimi verdik konuşmaya ve kapattık telefonu onu tekrar kısa zamanda aramam lazımdı ve o seferki konuşmada son görüşmemizden bahsetmeden herşey normalmiş gibi davranmam lazımdı ki hem benim bu konuya fazla takıldığımı düşünüp üzülmesin hemde eski tadına varalım aşkın tek dostum ekşın desem yalan olmaz piçler bazen herifin yanına elimi kolumu sallayarak girip bende onun gibi konuşup amına çakim ekşın çok dertliyim ne olacak bu halimiz diye dertleşesim geliyordu kapısına gittim içeri girip geldiğimi ve bir emri olup olmadığını sordum parmağıyla yok dedi çıktım yazıhane de otururken bir süre sonra - -kelebek gel amına çakim diye bağırdı -emredin komutanım dedim -amına çakim bizim şarkımız çalıyor neden gelmiyon dedi bu ekşın olmasa askerlik herhalde bitmezdi **içeri girdim çalan müzik klasik müzik amk. iyi tamam bizim şarkımız da kimin söylediğini siktir et hangi enstrumanlar kullanıyorlar onu bile seçemiyorum o kendini kaptırmış müzikle gerilip müzikle gevşiyor ben sevmediğim bi müziği seviyormuş numarası yapıyorum bir ara kafamı müzik ritmi eşliğinde salladım -amına çakim asker gibi dur karşımda dedi ki en sevdiği şey de esas duruş zaten esas duruşta müziğimizi dinledikten sonra bana bakıp gülüyordu belli ki amacı benimle dalga geçip askerlik stresinden uzaklaşmak -begendin mi dedi -gerçekten mükemmel hepsini takdir ettim dedim -amına çakim sanattan da anlıyon en çok neyi sevdin dedi -özellikle o sazın tellerine dokunuşu çok hoşuma gitti komutanım dedim makara mı yapıyom ciddi miyim diye bana gözleri kısarak baktı makara yaptığımı anlasa sikecek -ne sazı amına çakim dedi bütün enstrumanları tek tek saydı bana -önemli olan sazmış gibi dinleyebilmektir komutanım. dedim -kelebek açık çarşın kaldıysa hepsini kapatıyorum amına çakim dedi -üzüntülerin ismini öğrenirseniz mutlu olamazsınız.her derdi mutluluk ve yinede şükürler tadında yaşarsanız daha çok zevk alırsınız komutanım dedim -amına çakim kelebek siktir git dedi -emredersiniz bir emriniz var mı komutanım dedim -var ama sana verip ziyan etmek istemiyorum amına çakim dedi -emredersiniz dedim **biraz daha odasının önünde ve civarında bekledikten ona bildirmem gerekenleri imzalatmam gerekenleri imzalatıp onu gönderdikten sonra tekrar telefona kostum daha önceki kalp kırıntılarımızı üç kere alnıma götürüp kimsenin ulaşamayağı bir yere bıraktıktan sonra ebruyu aradım -nasılsın aşkım diye giriş yaptım aynı şekilde o da bana karşılık verdi biraz aşkımlı canımlı konuştuktan sonra o da özlemini içine gömmüş isyan ediyor şekilde belirtmedi -ne zaman gelmemi istiyorsun karar verdin mi dedim -şu an bilmiyorum sen nasıl istersen öyle yapalım dedi ebruya bir mayıs gününün önemini anlattım bana hak verdi ama görmeden yapamayacagını da söyledi -biraz zaman geçsin özlem biraz biriksin gelirim söz dedim -tamam ama fazla uzun olmasın ara dedi -senin için herşeyi yaparım bilirsin sen ne zaman dayanamaz hala gelirsen söyle o zaman geleyim.ama bunu bana sitem olarak değilde gelmeni istiyorum olarak söyle gereksiz üzmeyelim birbirimizi dedim -tamam deyip onay verdikten sonra ne yapıyor ne ediyor daha doğrusu ne yapamıyor nelerden bensiz zevk almıyor onları anlattı bende ona yapmayı özlediğim şeyleri anlatınca baktık iş yine dayanılmaz bir şekilde özleme dogru geçiyor yine konuyu değiştirip biraz daha konuştuktan sonra kapattım gece dersi vardı beyler her askerin korkulu rüyası amk karanlıkta sessizce ders anlatır komutanlar iki hafta da bir genelde salı veya çarşamba günlerine denk gelir gece saat 11 e kadar sürdüğü olur yüzünü gözünü boyamak zorunda kalırsın askeri makyajla **ekşın beni çağırdı -ders notlarını getir amına çakim arkadaşım bi gözden geçireyim dedi eğitim dosyasından o gecenin notlarını çıkardım ona vermek istedim ama almadı -sende kalsın amına çakim biraz oku sorduğum zaman dogru cevap ver çift çarşı verdiğimi görsün diğer askerler dedi -ben zaten biliyorum komunanım okumaya gerek yok dedim -amına çakim söyle o zaman şu nedir dedi -şu şu şudur komutanım dedim -peki bu nedir dedi onu da anlattım bi kaç soru sordu hepsini cevapladım -vay amına çakim çift çarşı veresim geldi ama kapatmıştık dimi senin çarşıları dedi -siz nasıl emrederseniz komutanım dedim akşam yemeği sonrası eğitim alanına kadar değişik askeri ilerleme şekillleri ile gittik bizim bölüğün uzman çavuşları astsubayları ve subayları da geldi ekşın bana bölüğe katıl emri verdi bende diğer askerlerin arasına oturdum astsubay dersin bir kısmını anlattı ekşın da diğer rütbeliler gibi onu dinledi arada takviyeler yaptı dinlemiyormuş gibi görünenleri sikici bakışları ile dinlemeye davet etti sonra sorular sorma kısmı geldi ekşın rastgele kaldırdı sordu askerlere sordugu soruları bilemeyenlere -amına çakim dua et gece dersindeyiz ve yüksek ses çıkarmak yasak bende hard sevdiğim için seni sikmeyi erteliyorum gündüz olunca bağırta bağırta sikcem -vay amına çakim senin dersi uyuyarak dinlediğini nasıl farketmemişim gibi askerleri tehdit ederek sorduğu soruları bilenlere çift çarşı vererek devam etti gece bana sorduğu soruyu bilince -amına çakim sana veresim gelmiyor.hep mundar edeceksin çarşıyı diye korkuyorum bi tane daha sorayım dedi sordu onu da bildim bi tane daha sordu onu da bildim ** amasyada sürekli yazarak eğitim görmenin ekşının haberi olmadan o geceki konuları tekrar gözden geçirmenin de faydası vardı sonra işi yine makaraya döktü ekşın -bölüğe soralım amına çakim haketmişmisin diye dedi bi asker kaldırdı -vereyim mi çift çarşı kelebeğe hak etti mi dedi -siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedi asker -evet mi hayır mı amına çakim dedi -evet haketti komutanım dedi -tamam o zaman seninkini kesip ona veriyorum dedi bi askere daha sordu haketti mi diye gariban kendi çarşısı gidecek diye korktu -hayır komunanım dedi -seninkini de kesiyorum amına çakim dedi hiç kimse sıradaki kaldırılan asker olmak istemedi ne deseler çarşıları gidiyor amk velhasıl komutanları da soktu makaraya -haketti mi başçavuşum dedi bizim astsubaya -haketti komutanım dedi -sizin çarşınızı da kesiyorum o zaman dedi gülerek kendi aralarında makara yapmaya devam ettiler ama benim çarşı alıp almadığımı birtek ekşın biliyordu ortada kaldı amk ekşın mola verdi ama sigara içmek yasak amk sadece bizim taburda değil tüm kışlada gece dersi olduğu için nöbetçi yüksek rütbeli subaylar denetlemeye gelebiliyor sigara da ucundaki kordan dolayı gece araziye uymak adına yasak mola gece boyunca devam etti zaten anlatılacak konu belli olur usta birliğinde komutanlarda o saate kadar orda olmaktan zevk almaz eve gidip dinlenmek varken gece dersi bitti bölüğe geldik ** ayakta duracak halim yok telefona bi baktım sıra gelmiyecek gibi direk gidip yattım üst devre olmaya başladığımız için bizim devrelerden yavaş yavaş cep telefonları çıkmaya başladı herkes gizli gizli kullanıyordu sağda solda benim de aklıma geldi kullanmak ama kullananların aldıkları 30 günlük askeri cezaevi hapsinin yanı sıra askerliklerinin de aynı gün sayısı kadar uzadıgını bildiğim için pek yanaşmadım bir süreliğine konturluden devam ettim ebru ile normal konuşmalarımız devam ederken ona çıkıp arasıra eğlenmesini söyledim o da canım istemiyor sensiz eğlenemem falan dese de çıktı bir sonraki gün gece nasıl geçti diye sorduğumda çok eğlendim demesi biraz garip geldi -ne yaptın dedim -bi bara gittik arkadaşlarla dans ettim içtik sonra çorbacıya gittik ve eve döndüm dedi soru bir arkadaşlar kim soru iki kiminle dans ettin soru üç içtiğine göre sarhoş oldun mu soru dört çok eğlenmene sebeb olan kim bunlar aklımdan geçenlerdi ama hiç birisini sormadım git eğlen dedikten sonra o eğlenince bunları sormak yanlış anlaşılmaya açık sorular olur ve kendi kendimle çelişirdim o yüzden sormadım sadece iki gün sonra bensiz eğlenemeyeceğini söyleyen kişinin tekrar dışarı çıkacağını duymak pek hoşuma gitmedi ama yapacak bişey yoktu onun sevgilisi olmam onu esir alacağım ve benimle beraber askerlik yapacağı anlamına gelmezdi -iyi eğlenceler dedim konu kapandı ** o gece uyunabilir mi uyunamaz saat 3 e kadar yani diskoların müziğin sesini kısma vaktine kadar beklenir mi evet 3 05 de aşşağı inip ebru aranır mı aranır duyduğunuz sesin size sarhoşumsu gelmesine kızılır mı kızılır peki bu ona belli edilir mi hayır neden çünkü yarın beklenir -nereye gidiyorsun şimdi dedim -eve gidicem dedi -tamam 15 dakika sonra ev numarasından ararım o zaman dedim -tamam dedi 20 dakika verdim beyler 20 dakika sonra aradım cevap yok 21. dakika aradım yine yok 25 e kadar denedim ebrunun annesi açtı telefonu utandım konuşamadım kapattım ebru eve gelmişse annesi de hala uyanıktır rahatsız olmasın diye 10 dakika bekledikten sonra ebrunun cep telefonunu aradım 3.aramamda açtı -merhaba aşkım nasılsın dedim -iyiyim dedi -nerdesin dedim -oturuyoruz dışarda kuzenimle dedi -aa ne güzel hangi kuzenin ver bi selam vereyim dedim -al dedi basbaya kız kuzeninin birisiydi şüphelenecek bir durum yok **biraz nasılsın iyimisin gibi gereksiz tefarruatlar konuştuktan sonra ebruyu istedim telefona -çok içmeseydin keşke başın ağrıyacak yarın deyip başı ağrımaması için tavsiyelerde bulundum -kalbim ağrıyor kelebek gel artık dedi -tamam geliyorum merak etme yarın konuşuruz dedim sarhoş sarhoş daha fazla dertlenmesin diye sonra o evine çıkıncaya kadar konuştuk kontör bitti yenisini takıp tekrar aradım ve bir süre sonra uyuyakaldı sabah gözler balon gibi kalktım içtimadan sonra ekşın tabur komutanına uygunsuz yakalanan bir askeri çağırttı odasına ben dışarda beklerken bağırma sesi geldi sonra beni içeri çağırdı ekşın koltuğuna oturmuş asker karşısında esas duruşta -emredin komutanım dedim -amına çakim kelebek bıktım bu askerlerden bana farklı bi fantazi anlat bunu senin hayal dünyana göre sikecem dedi gel de anlat amk **askere bi baktım bizim tayfadan kurtarmam lazım elinden ama nasıl -ne anlatim komutanım dedim -amına çakim domaltim mi bacak omzamı yapim seç işte birini dedi -komutanım hiç sizin tipiniz bir asker değil bu dedim -vay amına çakim güzel fikir ben bunun kafasına poşet geçirip de sikeyim dedi adam illaki dövecek beyler kaçarı yok -komutanım ben öyle demek istemedim dedim bana baktı -grup sevmiyorum amına çakim sen çıkabilirsin dedi baktım beni de dövecek amk bi emriniz var mı komutanım dedim -biraz daha kalırsan ikinci poşeti aramaya da başlıyacam dedi hemen yardım odadan birkaç şaplak sesinden sonra asker olay mahalinden uzaklaştı bende fazla yakın durmadım hıncını alamadıysa olan bana olmasın diye öğle yemeğini yedikten sonra içtimaya kadar olan vakitte telefona gidip ebruyu aradım bir kaç uzun çaldırmadan sonra cevap verebildi -tünaydın dedim sesi uykulu olduğu için -kusura bakma dün gece için dedi dur bakalım kendi yaptıklarının farkında mı diye -ne yaptın ki dün gece dedim -biraz fazla içmişim dedi -sarhoş mu olmak istemişsindir olmuşsundur ben kimim ki bunun için benden kusrunu göz ardı etmemi istiyorsun dedim -sarhoş olmak istemedim kelebek yanımda olmanı istedim hep istediğim gibi ama yoktun dedi -yanında olabilecek birine mi baktın gece o saate kadar dedim ** -benim bakmama gerek yok bana bakanlardan sadece birini seçmem yeterliydi ama ben zeten seçeceğimi çoktan seçtim.gel gelelim o hala bundan şüphe duyuyor dedi -eğlendin mi dedim -eğlenmedim dedi -neden dedim -erkeklerin her yanında erkek olmayan bayan kişiyi bir av olarak görmesinden nefret ettiğim için dedi -neden o kadar av konumunda bekledin o zaman dedim -bana kurşun sıkıldı serseri bir avcı tarafından kalbimi kıpırdatamıyorum yerinden şimdi uzaklarda sesini duyabiliyorum sadece ama gelecek inş dedi -kimmiş bu avcı dedim -akıttığım kan damlalarının değerini bilmesini umduğum birisi dedi -ben tanıyor muyum bu avcıyı dedim -sadece ateş ettiğini bilip beni vurup vuramadığından şüphe mi ediyorsun yoksa dedi -sıktığım kurşunun nereye gittiğini biliyorum dedim -nedir yine neyin peşindesin bir daha çıkma bu kadar içme sana güvenmiyorum mu demek istiyorsun dedi -istediğin kadar çık istediğin kadar iç ama sarhoşken yediğin kurşunun farkına ertesi gün varırsın sonra birde bakmışsın başka avcılarınsın bunu unutma dedim -benim için bir tek sen varsın kelebek dedi -eve çıkıp benim seni evden arayacağımı unutacak kadar sarhoş olma bir daha dedim -kuzenin ısrar etti açık havada otur biraz kendine gel diye dedi -başkalarının tavsiyesine ihtiyac duyacak kadar içme o zaman bir daha dedim -tamam dedi ---senin askerde olan bir sevgilin oldugunu sürekli seni düşündüğünü geceleri başına bişey geldimi diye merakından uyuyamadığını farkedemeyecek kadar sarhoş olma bir daha dedim -tamam içmiyorum bir daha dedi -hayır ebru en başta söyledim istediğin kadar iç hayat senin mide senin para senin ama ben işime gelen yere kadar senin olurum dedim -bu sözlerinin hepsini bir yere yazıyorum eger bir gün bensizlikten sıkılıp üzüntüden dertten içerde çok sarhoş olursan aynı lafları ertesi gün sende duyacaksın haberin olsun dedi -duyacaklarımın bunlarla kalmayacağımın farkında olacak kadar ayık yaşıyorum merak etme dedim -o kadar ayık yaşıyorsanız başkalarının evlerine gidip içkiler içmemeyi ne içip kafanızı iyice bulandırarak gittiniz acaba kelebek bey dedi evet konu yine döndü dolaştı yaptığım bir aptallıktan dolayı götümde patladı -bu konuyu kapatmadık mı dedim -istersen serbest olsun gidip gelelim başkalarının evine canımız sıkılınca açar kapatırız konuyu bu kadar basitse dedi yani bu ne demek oluyor siki tuttuk ömür boyu o eve gitmenin vebalini çekecez -ebru istiyorsan istediğin yere gidebilirsin. seni durdurmam gitme diye yalvarmam.sen affettin gittim diye ama ben affettmem. bana affetmiş gözüküpte tekrar tekrar aynı konuyu konuşacaksak onu da şimdiden haberdar et ki bileyim dedim -bak kelebek bir daha öyle birşey yaparsan arkandan allahından bul diye beddua etmekle kalacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. cezanı direk kendim gücümün yettiğince veririm haberin olsun dedi -tamam gitmem bir daha. seni kaybetme korkusunu yeterince yaşadım dedim -tamam sinirlerim bozuldu yine başka bişey konuşalım dedi evet ilerde muhtemel aynı aptallığı yapma ihtimali olan benden farksız sığırlar şekilde gördüğünüz gibi dün geceden dolayı benim ona kızmam gerekirken konu dönüp dolaşıp yine beni mallığıma geldi. akıllı olun olm sikleri yok diye sikemezler sanmayın lafla da olsa sikerler böyle sarhoş edip başkalarının evinde sikti amk -yemekler nasıl dedi -çok iyi dedim ---yemek yapmayı öğrendim gelince ben pişircem sana dedi -bu konuyu tekrar konuşalım daha gencim dedim -yaaa ben senin için yemek öğreniyorum senin dediğin lafa bak dedi -tamam romantikleşiyorum hemen ölümüm senin elinden olsun aşkım benim dedim -amma da romantiksin dedi -ne pişireceksin omlet mi makarna mı dedim -geç bakalım dalganı gelince görürsün dedi -iyi inşallah dedim -kelebek dedi -efendim dedim -kaç gün kaldı aşkım dedi -ben sayıyorsundur sandım dedi -askerliğin bitmesine 270 gün var ama ben alanyaya gelmene ne kadar var onu soruyorum dedi -bilmiyorum ne zaman istersin dedim -şimdi dedi -şimdiler biraz daha sensiz geçecek en kısa zamanda geleceğim ama merak etme dedim biraz ofladı bi kaç karşılıklı seni seviyorumlardan ibaret olmayan aşk betimlemelerinden sonra öğlen içtiması sebebi ile kapattım telefonu o saatten sonra ekşının en mutlu oldugu anı gözetlemeye başladım adam iki dakika rahat durmuyorki amk sürekli ekşın peşinde kimi nasıl yakalayabilirim onun peşinde amk akşam üstü odasına geldi beni çağırdı -amına çakim kelebek taktik değiştirmem lazım dedi -emredin hangi konuda komutanım dedim -askerler muhtemel baskın planlarımı saatlerimi ve tekniklerimi çözmüş. kimseyi yakalayamıyorum amına çakim dedi --belki yakalanacak bir durum kalmamıştır komutanım dedim -amına çakim asker vukuatı sever bu lafımı unutma dedi -emredersiniz komunanım dedim -gel amına çakim seni hiç aramıyorum üstünde bişey çıkarda sebebsiz dövmemiş olurum en azından dedi -dövecek ne yaptım ki şimdi komutanım dedim yanına yatakta bekleyen soyunmuş karılar gibi çağırdı parmağıyla gittiğimde beni bekleyen am değil bir tokattı -emredin komunım dedim neden vurduğunu söylesin diye -amına çakim dayağı peşin atayım üstünde bişey çıkmama durumunda hevesim kursağımda kalmamış olur dedi bu arada bana vurmaları şiddetli cinsten değil beyler cepleri aradı bişey yok her bulamadığında vay amına çakim diyor botlarını çıkar dedi çıkardım bişey yok çorapları da çıkarttı ondan da bişey çıkmadı -vay amına çakim boşuna ayak kokuna katlandık. dedi kokmuyor lan amk inanmayın makara yapıyor -sana bi hediyem var amına çakim dedi çekmeceden telefonu pis pis sırıtarak çıkardı ve bana uzattı yine aynı taktikle dövecek -komutanım bu taktiği denemiştiniz dedim -vay amına çakim yeni taktikler bulmam lazım. tamam beni yalnız bırak dedi -bi emriniz var mı komutanım dedim -yok amına çakim dedi -benim bir maruzatım var komutanım dedim -söyle dedi -uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim -bakarız sonra dedi
1 note · View note
Text
Sahiden İyimi Geceler (-13-)
(Karakter ismi soniydi değişiklik oldu oyuzden yadirgamayin yappprakk seven KELEBEĞİ) **evet beyler sayılı saatler sonra nasıl siklerin altına yatacagımı bilemediğim bir yıllık daha askerliğim vardı deli gibi sevdiğim kızın bana nefretle bakan gözleri bitmişmiydi lan herşey bu muydu amk yemediğimiz bir yarraktan dolayı götümüze mi kaçacaktı ayrılık siki ben köz kös otururken ebru da yüklendikçe yükleniyordu -bana tutamayağın sözler neden verdin dedi -tuttum ben sözümü ebru dedim daha çok kızdı -başkasının koynuna yatarak mı tutuluyor artık sözler artık dedi bişey demedim ona da bakmıyordum -tamam kelebek haklısın sende haklısın demekki ben sana yeterince iyi sevgili olmadım. sende hata aramıyorum artık.her istediğini yaptım ama demekki yeterli değilmiş. ne istediysen verdim. hatta istemediklerini bile verdim.tek elif olduguna da inandıramazsın artık beni. tek bir sorum var neyi eksik yaptım onu söyle bari lütfen dedi kafamı hafifçe ona çevirdiğimde gözlerinin yaşlı oldugunu gördüm böyle bir acı böyle bir çaresizliğin tarifi yok birazdan asılmayı bekleyen idam mahkumu gibiydim sevdiğim onsuz yaşayamayacagımı bildiğim kız muhtemelen siktir git diyecekti bana yine diyecek birşey bulamadım ne dersem diyeyim inanmayacagı belliydi kafasında ben ile elifi aynı yataga koymuş yapılabilecek çok fazla şey yoktu ben konuşmayınca daha da ağlaması arttı -konuşsana sinir etme adamı dedi -o gece o eve gittim deli gibi seviştik sen hiç aklıma bile gelmedin. onun yanındayken sana yazdığım mesajlarıda sen şüphelenme diye yazdım bunca yıl sana hep yalan söyledim.tek elif değil onlarca kızla seni aldattım. seni hiç sevmedim. hiçte sevmeyeceğim dedim aptal aptal bana baktı ne diyecegini şaşırdı o şaşkınlıkla bana bakarken -tüm gücümü toplayıp sana bir kere vuracaktım acım azalsın diye ama onu bile haketmiyorsun. erkek olsam bildiğim tüm küfürleri hakedecek durumdasın şu an gözümde. yazıklar olsun sana dedi -ben duymak istediklerini anlattım ebru anlatacağım başka hiçbirşeye inanmayacaktın. böyle olması gerekiyormuş kusura bakma dedim cebimden istanbul biletini çıkarıp yırttım gözünün önünde çevreye saygısızlık ederek yere attım bütün parçalarını -artık gidecek yerim bile yok dedim -istedigin yere git bundan sonra beni ilgilendirmiyor dedi kalktı parmağındaki yüzükleri çıkardı oturdugum yere bıraktı yürümeye başladı **ben oturdum kaldım gidiyordu resmen -son birşey rica edebilir miyim senden dedim durdu -son ricam olacak söz dedim gitmekle gitmemek arasında gidip geliyordu ama çaresiz bir şekilde sevdiğini bildiğim için en azından dinleyeceğini biliyordum ricamı -ne var dedi -bir arkadaşa telefon açmam lazım telefonunu kullanabilir miyim dedim -al senin olsun bana bundan sonra lazım olmayacak zaten diye götüme bir iğne daha batırdı -hayır otur lütfen dedim oturmadı -lütfen dedim hiç konuşmadan oturdu biladere mesaj attım ebrunun telefonundan -bilader elif diye bir kız nosu olcak mesajları silmediysen vardır orda bu numaraya acil bir yolla dedim bir dakika sonra bilader numarayı gönderdi -bak ebru şimdi elifi arıyorum hiç sesini çıkarma ve sadece dinle dedim -sizin aşk konuşmalarınızı dinlemek istemiyorum dedi ama meraklıydı acaba ne konuşcaz diye belliydi gönlünün üzerine bir su serpilmesine ihtiyacı oldugu o kadar yılın hatrı vardı en azından elifi aradım cevap verince megafonu da açtım konuşmaları aynen yazıyorum -alo buyrun -merhaba elif ben kelebek nasılsın -iyiyim kelebek aramazsın sanıyordum sen nasılsın -bende iyiyim sağol. -bu telefon kimin -benim yeni numaram elif askeriyeye sokmaya çalışacagım mesaj atarsın sokamazsam da istanbula gidinceye kadar mesajlaşırız olur mu dedim -tamam sağol dedi -ben kapatıyorum kendine iyi bak dedim -bişey sorcaktım sana dedi vay amk sonra sor başka zaman sor elife güvenip iş yaptık amk.ama sike sike -buyur elif dedim -o geceden sonra bir daha aramadın beni neden şimdi numaranı veriyorsun. dedi -otobüsüm kalkacak o geceyi de sebebini de mesajlaşarak konuşuruz dedim -tamam iyi yolculuklar dedi -sağol deyip kapattım **elimi valize attım eş dost arkadaşların telefon numaralarının kayıtlı oldugu not defterini de ona verdim telefonu ebruya uzattım. -artık kelebek sensin. istedigin soruları ona sen sor kelebekmişsin gibi. dedim -ben konuşmam dedi -bana inanmak hiçbirşey olmadıgını duymak istiyorsan sana birinci ağızdan şans verdim. istersen ona yazma ben günlerce sana tekrar tekrar onu dokunmadığımı bile anlatayım ama inanacaksan.ha korkma benim ezberimde tek bir telefon numarası var o da seninkisi onu arayıpda kendimi sana affetirecek sekilde konuşmasını rica etmem nasıl olsa biletimi de yırttım istedigin kadar beklerim sen bana inanıncaya kadar dedim hiç birşey diyemedi.ne yapsam düşüncelerindeydi -gel beni otobüse bindir istanbula uğurla otobüste telefon kullanamam zaten telefonum da yok.5 saat gibi bir zamanın var şimdiden başla mesajlaşmaya istediğini sor. istersen fikir vereyim. ona blöfler yap acaba öpüşmesek miydi diye. -bilmiyorum dedi biraz olsun inanmıştı ama şüpheyi kendisi geçirebilir di ancak bende ona bu şansı verdim -tamam hadi gidiyoruz dedim -nereye dedi tuttum kolundan taksi cevirdim bir tane otogar dedim taksiciye -kelebek sen başla elifinle yazışmaya istersen dedim hiçbirşey bilmiyora benziyordu ben yanındayken yazmadı otogarda taksiden inerken -ben vereyim senin paran yoktur askersin sen dedi -ben veririm dedim herşey hala sevdiğine işaretti otogara gittim 10 dakika içinde kalkacak bir otobüs denk geldi bileti aldım otobüse valizi teslim ettim -bu yüzükler sende kalsın yaptığıma inandığın cevaplar alırsan eliften, çöpe atarsın benim başka verecek kimsem olmaz çünkü. dedim söyleyecek çok seyim vardı ama en lazımlarını söyledim sadece -çok şanslısın beni unutmak istersen sadece numaranı değiştirmen yeterli olacak. yoksa hep arar dururum seni her boş vaktimde. kendine iyi bak ebru dedim ve henüz 5 dakika olmasına rağmen otobüse bindim ***sarılmadık öpüşmedik güle güle bile demedi camdan ona bakmak istiyordum ama tutmakta zorlandığım gözyaşlarım dökülür de üzülür diye bakmadım el sallamak bekle beni sevdiğim senin için geri geleceğim demek isterdim ama kısmet olmadı sarılıp bir kez öpmek isterdim üzülme herşey geçecek buda bitecek demek isterdim ama otobüs kalktı gidiyordum artık sadece o eve gitmek beni bu kadar ağır cezalandırdı işin en kötü tarafı aşkımı elifin ellerine teslim etmiştim ben ne kadar anlatsamda ebru inanmayacaktı ama en azından şeytan da olsa elifden medet bekledim o yolculuk acaba mesajlaştılar mı? elif aptalca birşeyler yazdı mı diye düşünerek geçti en önemli soru ebru bana inanacak mıydı yolda bir kez mola verdik elifi aramak aklımdan geçti ama ararsam gerçekten bir orospuluk yapıp beni ebrudan ayırma fırsatını ona vermemi degerlendirebilir diye yapmadım zaten inanın telefon numarasını da hatırlamıyordum ancak tekrar bilader numarasını almam gerekiyordu istanbula geldim e 5 üzerinden küçükyalıda indim biraz yokuş tırmandıktan sonra kenan evren kışlasına girdim gerekli belgeler teslim edildikten sonra beni tabura götürdüler diger biriken askerlerle tabura adım attım daha önce hiç görmediğim denizci kıyafetli askerler mi dersiniz mavi kamuflajlı havacılar mı dersiniz siyah bereli tankçılar mı dersiniz komando bereli askerler mi dersiniz sivil kıyafetlisi takım elbiselisi kirli sakallısı normal piyadesi ne ararsan var ne oluyor burda nasıl bir yer derken kayıt işlemi yapıldı bir koğuş gösterdiler birini yakalayıp -nasıl bir yer burası dedim -siktir git devrelerine sor dedi devre kim amk sanki hepsiyle 10 yıldır arkadaşım söylesene işte pezevenk bilmiyoz üst devre ne demek öğrendikten sonra diş ağrısı dayanılmaz bir hal aldı bi kaç askere sordum ne yapabilirim diye nöbetçi çavuşu bul nöbetçi komutana götürsün ondan izin alıp revire gidin dedi bi tanesi dediklerini yaptım ***nöbetçi başçavusu bulduk nöbetçi çavuş komutana -bu askerin bir maruzatı varmış komutanım dedi -gelsin dedi tekmil verip yanına yaklaştım -dişim ağrıyor komutanım dedim bir tokat attı -geçti mi dedi -geçmedi komutanım dedim bir tane daha vurdu -geçti mi dedi baktım adam deli amk -geçti komutanım. dedim -siktir git o zaman dedi -emredersiniz dedim dışarı çıktık nöbetçi çavuşla eh amk askeriyede yediğim ilk dayağa mı yanayım. nerde ne bok yediğimi bilemediğime mi yanayım kızdan ayrılmanın keskin virajındayım ona mı yanayım dişim ağrıyor işte orospu evladı komutan geçmedi ona mı yanayım akşam iştiması öncesi beni zorla tutup mıntıka yaptırdıklarına mı yanayım iştimada en az 200 tane çök kalk yaptırdıklarına mı yanayım yemekten sonra mutfaga gönderilip bulaşık yıkadığıma mı yanayım geri gelip duş bile alamadan yattıktan sonra gece ikide kaldırılıp diğer yeni gelmişlerle er erbaş gazinosu yıkadığıma mı yanayım birisini öldüresiye dövmek istediğim halde kimseye dokunamadığıma mı yanayım yoksa sabaha kadar uyuyamayıp saatlerce ağladığıma mı? ***bu defa kaldıramadılar üstdevreler zaten uyumamıştım kendi kendime boku yedin olm kelebek bitmez bu askerlik demeye başladım rutin askeri işleri artık benden bir kaç ay önce askere gelmiş askerler yaptıyordu benden yaşça küçük olanlar bile emir verme hakkına sahipti amam benim onu yap bunu yap burayı temizleye üzülecek kızacak duygularım kalmamıştı artık ben tüm duygumu ebrudan gelecek habere bağlamıştım bazen yerdeki bir izmariti faraş a süpürmek için dakikalarca zaman kaybediyordum aklımda hep ne oldu ne olcak sorusu vardı her boşlukta telefon kulubesine gidiyor ebruyu aramaya yelteniyordum ama tek bir şüphe her seferinde aramama engel oldu ya numarasını değiştirdiyse?? değiştirmemiş olma umuduydu beni ayakta tutan bu umudu bir kaç numaraya bastıktan sonra duyabilme ihtimalim olan aradığınız kişiye... yapamadım aradığım kişinin bulmuş olduğum tek kişi olması umudu ile arayamadım gel dediler geldim git dediler gittim bir iş oldugu zaman el kaldırdım gönüllü yaptım boş boş oturup kara kara düşünmektense sikilmek daha hızlı geçiriyordu zamanı bu durum böyle fazla sürmedi insanlar benim gayri ihtiyari de olsa işten kaçmayacak birisi oldugumu farkettiği için bana fazla yüklenmediler daha çok isyan eden diger tertiplere iş buyurmaya başladılar ama dikkat ettikleri başka bir konu benim ilerde çavuş olup tüm bunların acısını çıkarabilme ihtimalim olmasıydı tüm devreler geldikten sonra taburdaki tüm yeni gelmiş askerleri topladıktan sonra bölüklere dagıtım seçmesi başladı **terziler, berberler,eli klavye tutanlar kim ne yeteneği varsa sıraladı bazı amk denyoları ben kantinciyim komutanım bile dedi kantine gecebilmek için ama bu seçmelerde en önemli olan şey ehliyetti ehliyet sahiblerine özel ilgi gösterdiler boru değil adamların emekli paşa şoförü olma ihtimalleri var ben barmen oldugumu söylemedim çünkü subay astsubay gazinosunda komutanların dinlenme vakitlerinde onlara sürekli çay kahve doldurup hazır kıta beklemeyi götüm yemedi zaten sürekli aptal aptal geziyorum bi komutan bişey ister duymam yada dalgınlığıma gelir boşu boşuna dayak yerim diye sustum sadece sonra bölük komutanları yakın koruma ikamet koruma ve karargah bölüğü asker taksimi yaptılar herkes işine yarayacağı secti beni ilk önce fiziğimden ve göz rengimden dolayı yakın korumaya seçtiler üst devreler anlatmaya başladı olm seçilirseniz köşesiniz paşa bodruma tatile mi gidiyor 3 ay yanındasınız paşa istanbulda alışverişe mi gidiyor yada gezmeye yanındasınız kısacası paşa nereye siz oraya dediler herkes bi mutlu direk telefona koştu o kadar uyarılmış olmalarına rağmen ailerine anlatmaya başladılar onları öyle görünce bende annemi aradım bir sürü kızdı bana annen yok mu senin insan bir haber vermez mi öldün mü kaldın mı hergün haberleri izlerken adını duyarım diye fenalık geliyor ne varsa saydı bana haklıda **ben ona nasılsın anne derken bile aklımda ebru vardı bir şekilde konusunu açmaya çalışıyordum ebru sizi aradı mı diye ama annemin bile aramadı demesinden korkuyordum telefonu kapattım iç bahçeye geçip oturdum bir banka o geldi ekşın karargah bölük komutanı herkes kaçacak yer arıyordu ama adam sadece kantine baskın yapmaya gelmiş o kantine girince iç bahçe boşaldı ama ben farkına varamadım olayın ayakta beklemeye devam ettim esas duruşta baktı yerde bir tane çöp var ona bakan tek kişi de ben -amına çakim arkadaşım gel şunu al burdan dedi -emredersiniz diye koştum aldım sonra gitti iç bahçe eski formunu aldı görevi olmayanlar oturmaya başladı her bir köşeden namı ve yaptıkları duyulmaya başlandı ben tek başıma oturuyordum bankta sonra karargah bölüğünün yazıcı tayfası geldi yanıma oturdular konuştular bende kalktım biraz yandaki merdiven basamağına oturdum bi tanesi benden iki devre üst olan -şurdan bi su alır mısın bana dedi en son benden kim ne rica etmişti onu bile unutmuştum koşarak gittim amk getirdim bana nerelisin nerden geldin diye sorular sormaya başladılar daha soracakları var gibiydi ama ben konuşmak istemiyordum üzülme geçer dediler teselli bile ettiler beni -zaman zaten geçiyor benim teselliye ihtiyacım onsuz geçecekse olacak dedim. cümlenin açılımını yaptırdılar bana biraz daha konuşturarak. **öğlenden sonra yakın koruma komutanı tanışma faslı için bizi yanına çağırdı tek tek sebebini o an bilemedim ama en sona bırakıldım sıra bana gelince tekmil verdim -kelebek sen karargaha geçeceksin dedi. -emredersiniz dedim çıktım odadan karargah yazıcılarının yanına gittim dedim böyle böyle olmuş biliyoruz dediler 15 dakika sonra bizim komutan toplayacak askerleri sende geleceksin dediler gittim 15 dakika sonra geldim ekşın herkesi içeri alıp tek tek konuştu bana sıra gelince tekmil verip içeri girdim -gel amına çakim arkadaşım otur dedi masasındaki kagıttan herkes hakkında notlar aldığı belliydi eğitim durumu. ehliyet.ana babanın hayatta olup olmadığı elimden ne iş geldiğini sordu -hiç bi iş gelmez komutanım dedim -amına çakim arkadaşım senin neden bana gönderdiler o zaman dedi -bilmiyorum komutanım dedim -ne iş yapıyordun sivilde dedi -turizm dedim -niye geç geldin askere dedi -askerliği uzatmak için okuyormuş gibi yaptım dedim -vay amına çakim neden devam etmedin okula o zaman dedi -düzenli bir hayata geçmek için dedim -tamam siktir git amına çakim arkadaşım dedi -emredersiniz dedim ben aşşagı indim götümü banka koymadan ismimi bagıran birisi geldi -benim dedim -ekşın seni çağırıyor koş dedi gittim kapıyı çaldım tekmilden sonra emredin dedim -habercimsin amına çakim arkadaşım dedi -emredersiniz başka bir emriniz var mı dedim cevap vermedi çıktım **aşşagı indim herkesde bir merak neden çağırmış diye -ekşının postasıymışım dedim her duyan üst devreden aldığım ilk yorum -yarragı yedin olm bitmez senin askerlik oldu herkes bişey demeye başlayınca bende şaşırdım nasıl olacağını zaman gösterecekti ebruyu aramayı aklımın ucundan bile geçirmiyordum korkumdan dolayı ama telefon kulubesine hep yakın bir yerde bekliyordum bir askerin telefon numarasını çevirdikten sonra gözlerindeki ışıltıyla dudaklarından dökülen nasılsın aşkım lafı beni bitirdi önce annemi aradım tekrar lafı çevirip dolaştırdım ebruya getirdim annemi aramış nasılsınız diye -beni sordu mu dedim -görüşüp görüşmediğimizi sordu sadece dedi -eee anne çatlatma anlatsana başka ne dedi dedim -kendin konuşmuyor musun bana neden soruyon ne bilim ne dedi aklımda mı kaldı sanki dedi bir umut dogdu içime acaba dedim -tamam anne görüşürüz selam söyle dedim cevabını bile beklemeden kapattım numarasını çevirdim ebrunun son rakama basmak çok uzun sürdü lütfen çalsın numarası diye bir milyon sure geçti aklımdan çaldı değiştirmemiş sonra cevap verir mi acaba sıkıntısı başladı verdi -aloo kim konuşabilir ki ilk söz ne olur şimdi burda ne denir -alo dedim bende -kimsiniz dedi bir süre sesimi çıkaramadım -kapatıyorum dedi kapattı da evet lan evet değiştirmemiş amk numarasını bu kadar mutluluk yeterdi ama ihtimaller hala yüksekti ya iş boka sardıysada benim ağzıma tekrar sıçabilmek için tek iletişim kalan telefon nosunu da o amaçla değiştirmediyse biraz kendimi toparlayıp tekrar aradım -aloo dedi yine yine ses çıkaramadım halbuki öyle planlamamıştım konuşacaktım -kimsiniz dedi -benim dedim -sen kimsin dedi.ama tanıdıgı belli idi heyecanlandı çünkü sesi -hala bir elin diğer elinden ağır mı ebru dedim? ---kelebek dedi -efendim dedim kem küm ederek nasılsın dedi -sana bağlı dedim ama beklediğim cevap gelmedi beyler. hatta ağzıma sıcan bir cevap geldi -hayır herşey sana bağlı neden gittin o kızın evine dedi içinden en çıkılmaz bir soru neden girdiğimi ben bilsem de söylesem hemen lafı değiştirmem lazımdı o sorudan kurtulmak için -mesajlaştın mı onunla dedim -soruma cevap ver kelebek dedi -parmağımda yüzükle gittim. seni deli gibi sevdiğimi bildiği halde gittim. ne o yüzüğü parmağımda taşımaya ne de senin sevgini kalbimde taşımaya hiç ihanet etmedim ebru dedim. -gitme kelebek her çağırana gidilseydi her gece bir bi kaç yere gitmem gerekirdi benimde. dedi -haklısın dedim -hep bana hak verip durma çok kırdın kalbimi dedi -askerine nefret indirimi yapamaz mısın çok özledim seni dedim -numaramı değiştircem kelebek dedi -değiştirmene gerek yok ben aramam istersen dedim -seninle alakası yok elifin sana yazmasını istemiyorum artık dedi -peki bana verir misin yeni numaranı dedim -daha almadım ama şu an vermeyi düşünmüyorum dedi -haklısın benim yaptıgımı sen yapsaydın şu an seninle konuşmazdım bile dedim -aşkı tek başına yaşama kelebek dedi -elifden hiç bir çıkarım olmamasına rağmen seni üzeceğini bile bile egoistlik yaptım ne diyeceğimi bilmiyorum dedim -bende bilmiyorum dedi sonra ağlamaya başladı -ben seni gece gündüz düşünürken sen gidip elin kızları ile film izliyorsun hemde kendi evinde yapma bunları kelebek lütfen dedi -özür dilerim dedim -anca özür dilersin zaten kendine iyi bak dedi ama kapatmadı telefonu -ebruu dedim -ne var dedi -şu batan güneşlere sevinmemi sağla lütfen yoksa gerçekten hiçbir anlamı kalmıyor dedim ---kendine iyi bak kelebek kapatıyorum dedi -tekrar araya bilir miyim seni dedim -bilmiyorum dedi kapattı telefonu işin iyi tarafından bakınca ebrunun sesini duymuştum kötü tarafı henüz affetmiş olmamasıydı. ekşın çağırıyor koş dediler beyler her odaya girdiğimde hep tekmil verdim çıkarken girerken gerekli selamı verdim -emredin komutanım dedim -nerdesim amına çakim arkadaşım dedi -telefonla konuşuyordum dedim -eğitim timine sende katıl seni siktir edersem en azından bi boklar öğrenmiş ol dedi -emredersiniz dedim çıktım *eğitim timi yeni gelen askerlere koruma görevleri nasıl yapılır. kullanacakları silahları öğretmek genel askeri bilgiler bir de spor bölümünde komando eğitimi eğitim timi 6 hafta civarı ve bitince mavi bere takma töreni görevim fixlendi her sabah erkenden kalk traş ol üstünü değiştir diğer askerler mıntıka yaparken ben komutanın odasını sil süpür o gelince bi ihtiyacı var mı çay şeker poğaca neyse onları hallet sonra izin alıp sabah iştimasına katıl ve eğitim timi ile sabahtan akşama kadar yardır komutanın nöbetçi oldugu günler gece 1 e kadar uyanık ol yani o uyuyuncaya kadar bişey isterse getir istemezse o nerdeyse kapısında bekle şanslıysan subay astsubay gazinosunda oturur sende televizyon izlersin arasıra koğuşları ve diger yerlerde askerler ne yapıyor onu denetlerken askerlerin ondan nasıl tırstıgını izle zevk al olaylar böyle gelişirken artık geceleri koğuş yıkamaya kaldırılmadım kantine gittiğim zaman ufak tefek sudur kektir onlardan para almadılar benden üst devreler benden çekindiler komutan sayesinde ama belli de etmediler alt devre herzaman alt devredir kafama takılan bir olay vardı elif ** biladeri arayıp numarasını tekrar istedim -yaz amk şunu doğru düzgün bi yere sorup durma bana dedi -tamam artislik yapma ver dedim aldım noyu aradım elifi çaktırmadan sinsice daldım muhabbete -nasılsın iyimisin falan o da bi isyan amk -neden bana sevgilinin numarasını kendi numaran gibi veriyorsun dedi bana gider yapmasına çok kızdım ama karıya mahkumum amk onda var cevaplar o yüzden sabrettim -öyle olması gerekti kusura bakma dedim -bende şey sandım dedi o şeyin ne oldugunu bilmeye gerek yoktu -mesajlaştınız mı onunla dedim -hayır aradı beni dedi vay amk vay neler olmuş haberimiz yok -ne konuştunuz dedim -boşver dedi -anlat lütfen benim için çok önemli dedim -seviyor musun bu kadar ebruyu dedi -evet dedim -o seni daha çok seviyor bence dedi -nasıl? anlat hadi dedim -aradı beni kim oldugunu tanıttı. o gece hakkında bildiklerini söyledi. ne yaptıgınızı hiç sormuyacagım dedi. sonra bana seni sevip sevmediğimi sordu. arkadaş olarak evet seviyorum dedim o zaman sadece arkadaş olarak davrandığını umuyorum dedi. evet öyle davrandım dedim. sonra bak elif eğer ondan vazgeçemeyeceksen aradan çekilirim çünkü benim sevenlere saygım var dedi. çekilecek bir durum yok dedim o zaman sen saygı duy bir daha evine davet etme dedi. sonra telefonu kapattı ebru dedi. -başka görüştünüz mü dedim. -hayır dedi -emin misin dedim -evet dedi -tamam o zaman elif aşka saygı duy dedim. bende kapattım telefonu ** elifi ordayken sikmedim ama ebrunun taktiği ile de olasa manevi bir şekilde siktikten sonra keyfim yerine geldi orgazm sigarasını iç bahçede yaktım artık çevremde daha fazla insan oturuyordu bunda ekşın reyizin payı büyük olsada benim de yavaş yavaş insanlarla tanışmaya başlamış olmam ve can sıkıntımı gidermek için abazan askerleri toplayıp alanyadaki kelebek am peşinde uydurma hikayelerini anlatmam da etkili oldu ben anlattıkça çevre çoğaldı piçliğimiz ayyuka çıktı vay amk anlat hele derken beni dinleyenlerden azmışın kudurmuşa dönmüş olanları wc ye koşup şafalarını yazıyorlardı wc duvarlarına beyaz beyaz anlatabilme yeteneğini vücut diline yansıtabilirsen kaçarın yok dinlenirsin yine heyacanlı heyecanlı anlatırken birikmiş kalabalığın arasında tahmin edin kimi gördüm ekşın tam bana bakıyor hatta yarısını bile dinlemiş tepkisi aynen şu oldu -vay amına çakim arkadaşım ne oluyor burda herkes esas duruş tabi bende kulağımda bir çift parmak -ne anlatıyom amına çakim benim bile sikim kalktı deyip enseye tokadı da patlattı ben bişey diyemeden -cezan şu asker yarın çarşıya çıkıyorsun ferre dergi alıyorsun kışlaya yakalanmadan sokuyorsun bu seni dinleyen abazalara dağıtıyorsun. ben yakalarsam cezan askeri hukuka göre olur dedi. enseye bi tane daha patlatıp gitti o gider gitmez askerler yerde iptal gülmekten ben ense ağrısından gülemiyorum bile vay amk. çarşıya çık götün yiyorsa kışla nizamiyesinden içeri o dergileri sok sonra yakalanmadan askerlere dagıt göt lazım ama bi dakika lan çarşıya çıkıyorum amk dayanamadım beyler **ebru telefonu degiştirir ve ben onun numarasını alamam diye tekrar aradım merhabalaşma faslı bittikten sonra yine o siktir boktan cümleyi kurdu -ne var seviyoruz amk daha ne olsun -numaran aynı mı hala diye aramıştım dedim -demek ki aynıymış dedi -kapatayım o zaman dedim -sen bilirsin dedi -bana verecek misin numaranı dedim -hayır dedi -tamam rahatsız ettim o zaman pardon kendine iyi bakarsın dedim -dur bişey sorcaktım dedi -buyur dedim ama aklım hala o hayır da ağladım ağlayacam -arkadaş kalmak ister misin dedi -hayır dedim -neden dedi -bana kurduğun her cümlede tekrar ilanı aşkını beklemektense. delikanlı ayrılığımla oturum kendi kendime konuşurum. dedim -biraz delikanlı olsaydın arkadaş değil sevgilin olmaya devam ederdim zaten dedi -hiç kızmadım sonuna kadar haklısın. ben o eve girdim delikanlılıktan çıktım sen girseydin kalbimi tek verdiğim kişiyi orospu olarak anacaktım. dedim -arkadaş da olamayacağız öyle mi dedi -seni bu kadar severken arkadaş olamam git benim yaptıgımın aynısı sen yap bende senin benden nefret ettiğin kadar nefret edeyim sonra yaşanan yıllar hatrına arkadaşlığa bende katlanayım dedim -ben sen değilim kelebek dedi -biliyorum ebru özür mü? istiyorsun bir milyon kere en içten dileklerimle. pişmanlık mı duymak istiyorsun? allah binbir türlü belamı versin. bana cesurca git de giderim ama beni uzakta tutup kalbimi kendine çekme dayanamam arkadaşlık aşkına dedim -kapatmam lazım dedi kaçmak istiyordu çünkü ne istediğini o da bilmiyordu onu arayacak olan kişi yine ben olmak zorundaydım -tamam dedim -sonra arayayım mı yine dedim -sen bilirsin dedi -ben aradığımda arkadaşın olarak konuşmam haberin olsun bir rahatsız olursan aşkımdan sıkılmadan yüzüme kapat çünkü kızacak bir sevgilim olmaz artık dedim ---tamam dedi -o zaman görüşürüz kapatmam lazım dedim kapattım onu tekrar aramak için kaybettiğim tek zaman tekrar numaraları çevirip onun cevap vermesini beklemek oldu -efendim dedi -merhaba aşkım seni çok seviyorum nasılsın dedim hiçbirşey diyemedi bende zaten beni bir anda affetmesini bekleyip iyiyim aşkım sen nasılsın bende seni çok seviyorum demesini beklemiyordum eğer öyle yapsaydı götüm iyice kalkacak ve ona karşı ne hata yaparsam yapayım onu kaybetmeyeceğimi düşünecektim ama onsuz da yapamıyordum özledim onun aşkım demesini seviyorum demesini onu kırdığım için mantıklı olarak dememek hakkıydı ama hangi aynştayn aşıkken kalbine söz geçirebilmiş ki ben gecireyim ama istiyordum lan işte amk seviyorum demesini -orda mısın aşkım dedim -burdayım kelebek dedi -en çok neye dua ediyorum biliyor musun dedim -bilmiyorum dedi -allahın bana verdiği yeteneğe dedim -anlamadım dedi -kalbim mesaj gönderiyor beynim yorumluyor dilim dönüp sana seni seviyorum diyor. bunları derken gözlerim ışıldıyor ve kulaklarım tekrar duymayı bekliyor neyse tamam bu kadar risk aldığım yeter en azından sen suratıma kapatmadan ben kapatayım ki şansım devam etsin bir dahaki aramalarımda haa bu arada unutmadan seni seviyorum dedim. biraz bekledim hani bende der mi diye ama demedi sonra yavaşça telefonu kapattım halimden bi haber olan asker panpalarım olayı tüm tabura yaymış ekşın reyiz kelebeği nasıl siker diye onun makarasını yapıyorlar olm ne bok yicen sokabilcen o dergileri diye bana takıldılar ---yardımınız lazım tek başıma sokamam dedim -anlat amk ne yapacaz dediler planımı anlattım riskli ama ok verdiler yukarı bölük yazanesine çıktım yazıcılarla makara yaparken yan odadaki ekşın -amına çakim arkadaşım burda mısın gel yanıma dedi sesimi duyunca girdim emredin komutanım dedim -sen ne yaptıgının farkında mısın amına çakim arkadaşım dedi -emredin komutanım dedim -böyle hikayeler anlatıyon sonra birbirlerini sikecekler amk başımı belaya sokacaksın benim cezanı kestim kışla giriş nizamiyesine haber verdim seni baştan sona arayacaklar getirir ve yakalanırsan askerlik boyu çarşı yasağı o dergileri getiremezsen emre itaatsizlikten askeri disko cezaevi getirir ve bana yakalanırsan da dayak yiyeceksin haberin olsun arkadaşım dedi -emredersiniz dedim -şu imzalanacak defterleri getir dedi -emredersiniz dedim gittim getirdim imzalarken odada bekledim çıkabilirsin demediği için imza atarken -kitap okur musun dedi kitaplığa baktım kütüphane amk hepsini bana özet çıkar der bi de onunla uğraşmayayım diye -hayır komutanım dedim -amına çakim kusura bakma arkadaşım senin için ferre kitaplar koyamadım kitaplığıma dedi gülümseyerek -kitaptan okumam genelde komutanım dedim -vay amına çakim gel buraya dedi o askeriyede ki kısa saçın dezavantajını tekrar yaşadım enseye inen tokatla biraz ensede saç olsa en azından şiddeti azalırdı imzaların bitmesini bekledim hepsini kapattı defterlerin imza işi bittiği için -başka bir emriniz var mı komutanım dedim açtı klasik müziği kulaklığını takmak üzereyken -rahatsız etme dedi -emredersiniz dedim **loreena mckennitt hastasıydı bende çok severim çıktım akşam iştiması komutanlık saati derken yat iştimasından sonra sızmış kalmışım ertesi gün yine kalk odasını temizle derken o da geldi -bir emriniz var mı komutanım dedim -yok canım sağol dedi bana canım diyorya akşam çarşı dönüşü canım benim diyerek sikecek adam ben ise hala ne bok yiyeceğime tam olarak karar veremedim sabah iştimasından sonra -defterini al gel amına çakim arkadaşım dedi daha çarşı defteri bile yok bende acemilikteki çarşı defteri geçerli olmuyor kantinden aldım yazıcılar gerekli şeyleri yazdılar tabur komutanına götürüp mühürlendi imzalandı artık çarşıya çıkma işlemi hazırdı üstümü değiştirdim bölük komutanı imzasını aldıktan sonra da -inşallah başına iş açarsın arkadaşım ben çok sevmem artisleri dedi -emredersiniz dedim çarşıya çıktım akşama kadar gezdim küçükyalıda fazla bilmediğim için götüm yemedi kadıköy veya başka bir yere gitmeye adaların karşısında bir yere oturdum yattım yemek yedim gazete okudum çay içtim derken akşamı ettim dönüş vakti geldi ben nasıl çıktıysam öyle nizamiyeye geldim nizamiyede kilodu açıp onun içine bile baktılar ama bi bok yok ki bulsunlar amk tabura döndüm saat 5 e 10 filan vardı en geç dönüş saati 5 ti ve saat 5 aynı zamanda komutanların lojmanlara dönüş saatiydi 5 e gelmesine yakın ekşın beni gördü servise binecekken -amına çakim gel arkadaşım buraya dedi deli gibi koşarak yanına gidip emredin komutanım dedim çok yüksek sesle -soktun mu içeri dedi -emrettiğiniz gibi komutanım dedim -nerde amına çakim dergiler dedi -askerlere dağıttım komutanım dedim -vay amına çakim servis kalkıyor şimdi yarın sabah hatırlat sabah ereksiyonu ile sikecem seni dedi -emredersiniz komutanım dedim **iştimaya katıldım akşam iştimasına iştima bitimi ile akşam yemeğinden sonra ki boşlukta askerlerle toplandık olayı anlattım böyle böyle yaptım diye onlar zaten görevlerini biliyorlardı anlaşma sağladık bunun şerefine bir hikaye daha anlattım ve koştum telefona kimi aradım ? önce can beyler annemi hayır dualarını sözlü olarak duyup ellerinden manevi bir şekilde öptükten sonra sıra geldi canan'a çevirdim numarayı cevap yok tekrar denedim yok gittim iç bahçede biraz oturdum sonra redial ama yine yok o gece o telefona cevap alamazsam yatamayacağımı biliyordum alamadım cünkü yat iştiması için koğuslara gittik yatamadım yattığıma uyku denmez kimileri sınırlarda düşmandan gelecek kahpe kurşun korkusu ile nöbet tutarken o gece ben sevdiğimden gelebilecek ayrılık kurşunu korkusu ile sabaha kadar nöbetini tuttum hala bir umudu olan aşkımın bu kadar dert arasında ekşın reyizin ereksiyonu ile de uğraşacaktım sabah odasını itina ile silip süpürdüm paspasladım masasını düzelttim benim yapmamdan nefret ettiği halde botlarını boyadım ve geldi hemde ben botları boyarken -amına çakim arkadaşım sana boyama demedim mi dedi -zaman kaybetmeyin bu sabah daha önemli işleriniz var diye boyadım komutanım dedi -vay amına çakim hatırladım arkadaşım iştimadan sonra topla gel o arkadaşlarını dedi -emredersiniz dedim iştimadan sonra cesur oldugunu düşündüğüm bi kaç tanesini alıp odasına gittik tek tek sordu herkese dergi nerde diye hepsi okuduk göreceğimizi gördük sonra yırttık attık komutanım dedi -tamam sizde suç yok siktirin gidin amsalaklar dedi ***onlar dağıldı odadan bende kaçmaya teşebbüs edercesine -bir emriniz var mı komutanım dedim kapı eşiğine yaklaşarak hafifte bir gülümseme ile -gel amına çakim dedi -emredin komutanım dedim önce surata bir tane vurdu -sokmamışsın içeri hiç bişey götüne kadar arattırdım neden yalan söyletiyorsun askerlere dedi canımdan bezdim amk.ne bok yicektim amk başka yol mu vardı -emredersiniz komutanım dedim. konu ile çok alakasız bir şekilde -niye yalan söylüyorsun diye bir tane daha vurdu benim gözümden yaşlar akmaya başladı beyler ağlıyordum ama zaten alışkın oldugum tokattan dolayı değil ebrusuzluğa alışamadığım içindi göz yaşlarım -emredersiniz dedim yaşlı gözlerle yine vurdu -emredersiniz dedim -siktir git elimde kalacaksın amına çakim dedi beni yediğim tokatlar sikimde olmadığı için ona -başka bir emriniz var mı dedim tekrar ama boynumu hafif yana kırıp yüzümü tokat yemeye hazır hale getirerek tekrar vurmak istiyorsan vur sikimde degil dercesine -yok dedi çıktım eğitim timi için diğer tertiplerin yanına katılmak zorunda idim ama telefona koştum yine çevirdiğim numara bu defa cevap verdi artık kendimde neden dün gece cevap vermedin diye hesap soracak erkeklik kalmamıştı ekşın reyiz sağolsun dayağın etkisi ile zaten doluydum -efendim dedi -merhaba aşkım dedim ağlamaklı bir sesle -ne oldu dedi. -bişey yok aşkım merak etme sen beni sadece sesini duymak için aradım. kendine iyi bak dedim.ama onun beni hala düşünerek ne oldu demesi ben üzgün oldugumda tesellim olan kişinin hala destekçim oldugunun hissine kapılmam daha çok ağlamama sebeb oldu -üzme kendini geçiyor günler ne kaldı ki bitmesine dedi o hala askerlik derdinde ben onsuz ölüyorum haberi yok -gitmem lazım tosbiş kalbime emanetsin dedim -tamam dedi. kapattım telefonu **yardırarak eğitim time gittim eğitim timinde ekşın reyize bir çözüm bulmam lazımdı böyle sabah akşam dayak olmazdı amk aynı akşam ekşıın nöbeti vardı zaten uykusuzum dayak yemişim bi ton eğitim timinde yat sürün sevgili ile aramız hala muallak eh be ebecim sende haklısın bu kadar derdin hepsini sana bu yaştan sonra yaşattı hayat akşam ekşın subay astsubay gazinosundayken zap yapıyordu kanallar arası tek bir sahne gördüm rahmetli sunaldan kovmirim la puşto kovmirim ben kendimi kovdurabilir miydim?? kovdururdum ama yapmadım çünkü birden bir cep telefonu sesi duyuldu ekşın yerinden kalkarak -amına çakim yakaladım seni arkadaşım dedi koştu subay ast subay gazinosundaki çaycılık yapan askerin yanına telefon hala çalıyor ben ve çaycı da ne bok yiyor lan bu diye ona bakarken o da her tarafı arıyordu telefon nerde diye -bi telefon çalıyor ama sizin telefonunuz galiba komutanım dedim -nerde amına çakim dedi -masanın üzerinde komutanım dedim -vay amına çakim melodiyi değiştirmiştim unutmuşum dedi bu adam bırakılır mı amk. biz hafiften gülümserken tehdit geldi -bu olay duyulursa siktiğim asker sayısı populasyonunda(nüfus)iki tane artış olur haberiniz olsun dedi ---hangi olayı komutanım dedim. -aferim arkadaşım dedi aferim duyunca sağol demek farzdır askerde bana sen yatabilirsin dedi ekşın -bi telefon açabilir miyim komutanım dedim -tamam görüşme bitince bana tekmil vermeden gitme dedi -emredersiniz dedim koştum telefona ebruyu aradım. öyle kolayda değil beyler kart dayanmıyor amk. masraflı iş sürekli cep tel nosu aramak -merhaba ebru nasılsın dedim -iyiyim sağol dedi -bende iyiyim sende sağol dedim -iyi dedi -sınavların nasıl geçiyor dedim -bitti alanyaya gideceğim dedi vay amk yaz tatili geliyor ebru alanyada olacak ama vatan bana mı emanet ben mi ekşına emanetim yardırıp duruyoruz -iyi yolcular dedim -aşkım demiyorsun artık dedi -anlamadım dedim -aşkım diyorum demiyorsun artık dedi -lütfen tekrar et ebru sesin gelmiyor dedim çok iyi duyuyorum aslında ne dediğini aşkım diyor eskiden sürekli dediği gibi başka anlamda kullanıyor ama yine de diyor duymak da acayip ediyor beni offf çekip yedi tepesini sallayasım geliyour istanbulun -yok bişey neyse dedi -ne demiyorum sana dedim anladı amacımı tekrar tekrar duymak istediğimi -sen ne demek istersen onu dersin sorun yok benim için dedi -platonilerle bile olsa seni sevmek hala çok güzel dedim bunu derken ilk günler kadar heyecanlanlıydım durum nerden nereye gelmişti **elifi bulsam askerlik boyunca geneleve dahi gitmemiş askerlerin arasına atmak istiyordum ben yine ebruya aşk durumumu itiraf edince utandı mı sıkıldı mı yoksa duymak mi istemedi bilinmez telefonu kapatmak istedi -neyse görüşürüz az bir işim var dedi -tamam kendine iyi bak dedim kapattım telefonu iç bahçeye gidip kimse yokken bir sigara yaktım ekşın sıkılmış aşşagı inmiş beni telefon kulubelerinin orda görmeyince saga sola bakmış silahlıktakine sormuş sonra o da dışarı gelmiş ama ben boynum önde alnım bir avucumun içinde kara kara yere bakarken onu farketmemişim bile sigara bitinceye kadar izlemiş dalgınlıktan izmariti yere atınca -amına çakim arkadaşım yakaladım seni dedi işin gücün yok mu amk ekşın yaa -emredin komutanım dedim -mıntıka zamanı gelmiş şu iç bahçeyi bi elden geçir dedi bi izmarit attım diye koca bahçedeki tüm izmaritleri yarı aydınlıkta topladım gittim mıntıkayı yaptığıma dair tekmil verdim hiç üşenmedi iyice her köşesine baktı var mı diye ama bulamadı git yat veya tamam demeden çekti gitti yine odasına odasına gidip bir emriniz var mı komutanım dedim olmadıgını söyledi bende gittim yatağa biraz uzandım ama içimdeki sıkıntıyı gidermek için arka arkaya sigara yakmam gerekiyordu uyumak inanın mümkün değildi herşey bu haldeyken aşşağı inmek yasak wc de sigara içmek yasak ekşının nerden çıkacağı belli değil ama yine de yakalanmadan hızlı hızlı wc de bir tane içtim biraz debelendikten sonra uykuyu da becerdim günler eğitim timinde hızla geçti artık ebruyu aramaya korkar olmuştum çünkü o kadar uğraşıma rağmen bana karşı hiçbir yumuşaması en azından bir kez daha konuşalım demesi yoktu öyle ki konuşmalarımızda benimle mecburen konuşuyor gibi geliyordu yılların hatrına bir askeri üzmemek için gibiydi herşey denemedim mi denedim unutmayı **ben denedikçe daha çok acı çektim beni tek mutlu eden şey tekrar beni sevebileceği ihtimali kalmıştı anladım ki ne kadar üstüne gidersen unutmaya çalışmanın o kadar götüne giriyor herşey boş zamanlarda askerlerin eğlenmek için yaptığı makaralar bile sıkıcı geliyordu lan kelebek bişey anlat da gülelim diyenlere ana avrat sövesim geliyordu nasılsın diye hal hatır soranlar bile herşeyi tekrar hatırlamama sebeb oluyor çektiğim acılar tazeleniyordu demekki neymiş aşk acısı ile askerlik aynı hayatını birleştirirsen doğan çocuğun ismi ''hayat'' olurmuş ama en ızdıraplısından tek ekşın değil diğer komtanlarda bir acayip bana kalırsa hepsi bir acayip hepsi otorite kurmak komutan olduğunu farkettirmek rütbelerine saygı duyulmasını isteme derdinde onlarda haklı askerler çok fena çünkü biraz yumuşayan askerlerin kötülüğünü istemeyen komutanların burnundan getiriyorlar yavşaklıklarıyla askerlere karşı iyi tutumlu olan komutanların nöbetlerinde inanın daha uzun iştimada bekliyoruz herkes nasıl olsa x komutan bişey demez ceza vermez diye ne sıraya geçiyor ne laf dinliyor ne de esas duruşu esas duruş gibi yapıyorlar bir kaç uyarılma sonrası anca kendilerine geliyorlar artık askerlerden bıkmış bazı komutanlar psikopat ayağına yatıyor bazı komutanlar hiç bir askeri sikine takmıyor hiç biri ile muhattap olmuyor yanlışını gördüğü askeri direk mahkemeye veriyor veya hakkında yazılı işlem başlatıp kendi bölük komutanına teslim ediyor bazı genç komutanlar kimi örnek alacagını ve ne yapacağını tam olarak tecrube azlıgından dolayı bilemediği için daha tehlikeli olabiliyorlar kolay değil 500 tane 20li yaşlarda hepsinin muhtemelen en az bir tane sorunu olan ve bu sorunlardan kurtulabilmek için piçlik peşinde olan askerleri idare ve komuta etmek geçmiyordu beyler günler geçiyordu ama geçmiyordu işler yeni gelmiş olmak çevrede neler olup bittiğini izlemek aslında benim için bir avantajdı askerleri ve komutanları ve düzeni yeni tanıyordum yani tam alışmadığım için herşeye sıradan ve rutinleşmemişti henüz askerlik ama o yoktu onun olmamasına da alışamamıştım henüz kalbim sıradanlaşamadı rutinleşmedi henüz ayrılık çatır çatır birini sikerken yakalansam bu kadar üzülmezdim bu kadar dert olmazdı bana ** hafta sonu nizamiyeden telefon geldi benim ziyaretçim gelmişti istanbulda bir dönem alanyada beraber çalıştığımız bir arkadaşım vardı mecidiyeköyde oturduğu için karşılaşamadık ben anadolu yakasında oldugum için ama bir iki kere telefon açıp çarşıya çıkınca haber vermemi yanıma geleceğini vakti olursada ziyarete geleceğini söylemişti demekki gelmişti kamuflajları giyip gittim yasaktı çünkü askeri eşofmanla gitmek biz henüz kep takıyorduk mavi bereyi eğitim timi bitmediği için haketmemiştik bi tane üst devre al olm havan olsun amk giy şunu öyle git dedi neyse aldım bereyi gittim görevli asker sizinle görüşmek isteyen kişi nin ismi ebru ... görüşmek istiyor musun tanıyor musun dedi ebru mu?? istanbula mı gelmiş beni ziyarete hemde düzeltecek saç yokki söyle bir yana alsam elim ayağım nereye gitti lan benim neden heyecanlıyım bu kadar gözlerim neden sürekli ufuktan belirecek kişiyi gözlüyor ve çıktı beyler belirdi ilerden yavaş yavaş geliyor bi kaç adım sonra beni gördü hadi gül bi kere ebru bir gülümseme lütfen içim ısınsın da korkmayayım artık yüzükleri elime teslim etmeye geldiğinden gülmedi beyler -merhaba dedi sadece sarılmadı bile oturduk kamelyaya -ben bişey içer misin diye sordum -hayır içmeyecem dedi -bişey yer misin dedim -hayır dedi -borç tahsil etmeye gelmiş gibisin dedim konuşmadı ---kiminle geldin dedim -okuldan bir kız arkadaşım burda kalıyor ama yanında kalmayacağım gece dönüyorum dedi -gezmeye mi geldin dedim -evet istanbulu görmeye geldim dedi -bende istanbulun bir parçası olduguma sevindim dedim -sana birşey vermeye geldim dedi yüzükleri verecek sandım beyler herşey bitti diyecek sandım hani birden ağlama hissi duyarsınız da yaşlar nerden çıkacağını bilemez genzinizde kalırya bir kaç damla o modla ne vereceksin dedim cüzdanından şimdinin parası ile 10 lira çıkardı -bunu al dedi şaşkın şaşkın baktım hiç bişey anlamadım -karnın mı acıktı bişey mi istiyorsun kantinden ben alırım var param dedim -hayır dedi. içeriye sokmaya çalıştım ama almadılar seneler geçirdik seninle .her anını çok sevdim seninle olmanın dün gibi her saniyesi ezberimde. hiç sana yanlış bişey yapmadım hep sana ait kaldım. hergün benim seni sevdiğim kadar sende beni seviyor musundur diye merak ettim.ama hiç ikna olmadım hep kendim seni daha çok sevdiğimi hissettim. beni sevdiğini biliyorum. yada belki de sadece inanmak istiyorum sevdiğime burda mutlaka satıyorlardır.bu parayı al git bir kalem bir defter al sonra ne kadar dolu aşk yaşadığını hatıralarımızı yazarak anlat dedi -anlamadım ki dedim -laf olsun diye mi sevdin beni bu güne kadar dedi -hayır dedim -kalbin beni sevmeye alıştı diye mi seviyorsun dedi -hayır dedim -hayatında sırf biri olsun diye mi sevdin beni dedi -hayır dedim -o zaman ispatla kelebek dedi -ne yapmamı istiyorsun anlamadım dedim -beni sevdiğine inanmak istiyorum. sensizlik ne kadar zor oluyor bilemezsin kelebek. uykular girmiyor her hatıra saniye saniye gözümün önüne geliyor. sensizken bunlarla boğuşuyorum en az benim kadar beni seviyorsan her anımızı hatırlarsın o zaman inanırım sana dedi. anladım ne demek istedigini ama boku yemiştim amk. tamamen bir zaman karmaşası geldi gözümün önüne zaman dizini beynimle ön sevişme yaptı oraya gittik buraya gittik onu konuştuk bunu konuştuk şunu dedim bunu dedi vay amk ne bok yicem lan ben -bu mu affetme sebebin olacak dedim -evet dedi ---hala seni sevdiğime inandıramadım demek dedim -inandıklarıma tezat şeyler yaptın kelebek dedi baktım konu yine elife kayıyor kabul ettim tamam dedim -uçağım kalkacak gitmem lazım dedi -bir kere sarılabilir miyim dedim elini elimin üzerine koydu. -seni sevdiğime pişman etme. boşuna sevmişim dedirtme lütfen dedi bu nasıl bi istek amk. yazarak olur mu. -tamam dedim. ayağa kalktık ben sarıldım o da mecburen sarıldı ama mecburiyet gitti bir süre sonra ne kadar özlediğini ima eden bir sarılma oldu gözleri dolu dolu mu desem yoksa umutlu mu desem. yoksa yalvarır bir şekilde mi desem -kendine iyi bak dedi döndü gitti peki nasıl yazacaktım her hatırayı bölüğe döndüm biladeri aradım şu verdiğim adrese acil olarak şurda duran defterleri gönder dedim (ebruya yazdığım mesajlar)bana hediye ettiği istanbuldaki arkadaşın evinin adresini verdim pazartesi ekşın reyize sordum onları içeri sokmamda bir sakınca var mı diye ne kadar dedi bi kaç defter dedim gözü korkmasın diye -amına çakim hepsini okumam lazım arkadaşım. gizli birlik burası dedi -okuyun komutanım dedim -begenmezsem acısı çıkarırım arkadaşım dedi. -emredersiniz komutanım dedim -tamam getir amına çakim dedi. nizamiyeye ben haber veririm dedi plan şuydu beyler.ben ne yazmışım mesaja o ne cevap vermiş olabilir. mesajlardaki ipuçları ile nerde buluştuk ne zaman ne hissettim onları bulup ebruya istediğini vermek ** **gittim önce bir defter aldım deftere benim için ön hazırlık oldu ilk önce tüm ilklerimizi hatırladığım kadarıyla yazdım tarih dizini olmadan çünkü ilk defa denize gittik nasıldı onu hatırlıyorum ama tarihini veya neden önce veya sonra oldugunu bilmiyordum düşündüm düşündüm o böyleydi bu böyleydi ne hatırladıysam yazdım ekşın reyize defterler gelinceye kadar mükemmel ötesi askeri disiplinle yaklaştım onun çok sevdiği emir tekrarını yaptım hep yüksek sesle tekmiller verdim nizami bir asker oldum hiç kimseye bulaşmadım mıntıkalarda arazi olmadım ebruyu da arasıra arayıp nasılsın iyi misin dedim bunun ötesinde hiç bir konu açmadım sadece olagan günlük şeylerden bahsettim ona gereksiz gereksiz şunu yaptım bunu yaptım iştimaya gittik koştuk süründük yattık kalktık aşkım demedim hiç bir cümlemde veya herhangi bir sevgi belirtisi defterler geldi ekşın reyiz e getirdim -amına çakim arkadaşım ben okumam bunların hepsini dedi -alabilir miyim o zaman komutanım dedim -hayır kitabım bitsin bi ara göz atarım dedi 4 gün koyduğum yerden kıpırdamadı bile hergün alabilir miyim komutanım dedim -daha okumadım amına çakim arkadaşım dedi 4üncü gün bana acımış olacak ki -al tamam gerek yok okumama dedi tarihli ilk mesajdan başladım okumaya hepsini tek tek okudum tekrar canlandı gözümde hepsi 45 gün civarında sürdü yazmam cünkü 3 kere en baştan yazmak zorunda kaldım bu sürede eğitim timi bitti **berelerimizi taktık eğitim timinde ikinci oldum avantajım cavuş oldugum için askeri temel bilgileri iyice ezberlemiş olmak yazıcılarla yakın ilişkide oldugum için o gün göreceğimiz dersleri bilmek ve ön hazırlık yapmak sivilde de spor yaptıgım için sporda zorlanmamam bunun mükafatı ise ekşının bana daha fazla sempati duyması ve beni çift çarşı ile ödüllendirmek oldu ebruya yazdığım bitinceye kadar ebru ile normal konuşmaya devam ettim yazıp yazmadığımı sordugu zaman karalıyorum bişeyler deyip konuyu kapattım hep mutlu görünmeye çalıştım ama onu hiç aksatmadım hergün bazen iki bazen bir sefer arayıp kısa konuşmalar yaptık hiç aşk konusuna girmediğim onun da dikkatini çekti -beni hala seviyor musun kelebek dedi elime düştü mü düştü şu soru müstahak oldu ona -sen beni seviyor musun? -önce ben sordum dedi -artık aşkımı duymak değil okumak istiyorsun o yüzden bekle dedim -tamam dedi -sen seviyor musun dedim -bilmiyorum dedi bir aşık için en son duymak isteyeceği laf amk ya seversin ya sevmezsin bilmiyorum ne demek -öğrenince haber verirsin dedim -tamam dedi kapattık yazdığım kitap şu an anlattığım tarzda değildi en azından küfür yoktu genelde şiirsel bir yazım dili vardı kısaca örnek vermek gerekirse *****saatin 5 e gelmekte olduguna aldırmayışımdın uyandığımda yanımda olmadığına isyanım telefonumun mesaj sesine hayranlığımdın gülcülerle muhattap olma sebebim yüzüme giden damarların açıcısı bacaklarımda ki kasların gevşeticisiydin haylazlığımın kulağından tutan avuçlarıma sıcaklık katan gönlümdeki tatmin yüreğimdeki yaşam azmimdin **diye uzayan ilk günden nizamiyedeki o güne kadar olan bölümleri her satıra dayanan bir anı vardı. 12 tane de ebruya yazdığım ayrıca şiir vardı bu kitapta bitirdikten sonra tekrar tekrar okudum 10 gün civarında hep eksik bişey yazdım mı diye düşündüm ekşın kitabı istedi çünkü biliyordu uğraştığımı özel komutanım desemde -amına çakim arkadaşım burdaki paşaların bilgilerini sızdırmadığını nerden bileyim mecbur okumam lazım dedi çaresiz getirdim bana hiç yorum yapmadan kitabı baştan sona okudu bir günde sonra yanına çağırdı -vay amına çakim arkadaşım senin ne şimdi bu açıkla bana dedi durumu anlattım en baştan sona kadar inanır mısınız elifin evine gittim diye beni bir akşam yemeği bulaşıgı ve 4 çarşı ile cezalandırdı -amına çakim arkadaşım kızı kandırabilirsin ama beni kandıramazsın sikmişsindir sen o kızı dedi yapmadım etmedim desemde inandıramadım herşeye eyvallah cezalar tamam ama kitap iki gün bende kalacak arkadaşım dedi -komutanım bu kitaba bağlı herşey göndermem lazım bir an önce dedim o zaman git fotokopisini çek yengene de okutacam bazı yerleri hoşuma gitti dedi emredersiniz dedim o kadar sayfayı çektirip ona verdim tek tek kendisi zımbaladı -adresi yaz ben göndereyim kargoyla dedi ekşın on numara adamdı beyler tanıdıkça çok sevilecek bir insan mükemmel ötesi komik ve zekiydi haftada 3 sabah kışla etrafında 9 km olan koşu parkuruna beni de götürürdü diğer göze girip çift çarşı kapmak isteyen askerlerle beraber ama yarı yolda kalanları döverdi kışla etrafındaki kulelerde nöbet tutan askeri göremezse hepimizi yere yatırır sessiz olma komutu verir sessice kuleye tırmanır askerin silahını alır bi de güzelce döverdi koşularda tayt giyerdi dizlerine kadar inen koşu sonrası odasına gider mekik aleti ile ah uh sesler çıkarak mekik çekerdi hep gizli baskınlar yapar askerler vukuat işliyor mu diye onları takip ederdi **ona ispiyon yapmaya gelmiş askerleri -amına çakim arkadaşım sen söyleyince zevkli olmuyor benim kendim bulmam lazım diye siktir ederken aynı anda döverdi de hiç bir askerin maaş konusunda hakkını yemez kuruş kısımlarını fazlası ile cebinden karşılar hepsinden helallik alırdı fakir askerlere kendi cebinden yardım ederdi terziyi çağırıp sadece iğne iplik ister kendi dikerdi botunu bana boyatmaz hiç bir özel işini yaptırmaz yaptıracaksada mutlaka rica ederdi -amına çakim arkadaşım bi çay getirir misin gibi subay astsubay berberine -amına çakim şu saç kesmeyi öğrenmem lazım diyecek kadar garip bir adamdı benim 5 çarşımı keser 15 çarşı verir 7 sini yine keser altı verir 3 alır derken en çıkılmaz bir matemetik işlemine sokardı ebruyu aradım -nasılsın dedim -bilmiyorum dedi -neden ne oldu dedim -birisi kitap göndermiş dedi -beklediğin birisi mi göndermiş dedim -evet dedi -demek birisi olacak kadar uzağım sana artık dedim -sevdiğim birisi olarak düzelteyim o zaman dedi -arkadaş olarak sevdiğin birisi mi dedim -evet dedi taa amk o arkadaşlığın -tamam ebru başka demek istediğin bişey var mı dedim -bu pazar çarşıya çıkacak mısın dedi -belli olmaz dedim nasıl belli olsun amk ekşın var -tamam çıkarsan görüşürüz dedi -ne görüşecez dedim -sana bişey vercem dedi o merakla yaşayacağıma başıma gelecekler yaraktan gelsin amk -söyleyemez misin ne vereceğini dedim -hayır pazar çıkarsan görüşürüz -tamam dedim ekşına gittim -bu pazar çarşıya çıkabilir miyim komutanım dedim -olmaz amına çakim nöbet kilitlediler bana bu pazar dedi sesim soluğum kesildi amk **-haftaya çift çıkarsın dedi -komutanım bu pazar çıkayım bi daha istemem çarşı dedim -amına çakim eylem mi var bu pazar yürüyüş mü yapacaksın kıllandım amına çakim göndermiyorum dedi -ebru gelecek komutanım dedim -ziyarete gelsin bi saat izin veririm dedi ekşını tanıdığım kadarıyla ısrardan nefret eden birisi oldugunu bildiğim için -emredersiniz komutanım başka bir emriniz var mı dedim -yok amına çakim dedi akşam defterleri imzalamaya götürdüm bi kere daha sordum yine olmaz dedi ertesi gün sabah yine sordum yine olmaz dedi bu defa tokatla öğle yemeğinde yine sordum yine enseme vurdu bir daha sorarsan tüm çarşılarını kapatırım dedi akşam oldu ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim -çıkmazsın ben çıkınca gidersin izne dedi iyice sinirlendirdi amk -o zaman firar ederim komutanım kusura bakmayın dedim beni bi güzel dövdü beyler -bana mı yapıyon amına çakim askerliği istersen firar et nasıl olsa yakalanıp sike sike yine yapacaksın dedi -razıyım komutanım dedim baktı dayaktan uslanacak gibi değilim git bana astsubayı çagır dedi o geldi bu asker hakkında vukuat raporu hazırlayın bir hafta disiplin koğuşu cezası yazın beni tehdit etti dedi astsubay emredersiniz deyip odadan çıktı herşey hazırlandı en son yine ekşının imzasına kaldı iş ben götürdüm imzalatmaya imzaladı -başka bir emriniz var mı dedim -git iç bahçede bekle ben çağırıncaya kadar gelme dedi emredersiniz dedim gittim aşşagı yarım saat sonra yazıcı sigara içmek için aşşağı indi bana koştu **-olm kelebek benden duymuş olma ekşın seni disipline göndermeyecek dalga geçiyor seninle dedi hafta sonu da gönderecek haberin olsun dedi koşarak gidip ellerinden öpesim geldi ekşının o kadar dayağa o kadar eziyete rağmen biraz daha durdum yanına gittim tekmil verdim -amına çakim ben sana gelme demedim mi dedi -bi emriniz var mı diye sormaya geldim komutanım dedim -sen dans etmeyi biliyon mu amına çakim dedi -eh işte biraz komutanım dedim -hafta sonu askeri discoda hünerlerini görmek isterdim amına çakim dedi piçe bak makara yapılır da bu kadar yapılmaz amk.şaka yaptıgını öğrenmesem ana avrat söverdim yok lan sövemezdim götüm yemezdi amk -isterseniz pazar günü nöbetinizde yanınızda olayım pazartesi gönderin komutanım dedim -gerek yok amına çakim dedi -emredersiniz dedim gittim cuma geçti ses yok cumartesi zaten izin günü gelen yok pazar sabah erkenden damladı nöbet teslim almak için beni gördü -disco da neden degilsin amına çakim arkadaşım sen dedi -bekliyorum komutanım haber gelmedi henüz dedim -vay amına çakim beraber bekleriz o zaman dedi emredersiniz dedim 8 oldu ses yok 8 30 oldu ses yok herkes çarşıya çıktı amk ben hala bekliyorum gönderecek diye 9 oldu yine yok sürekli giriyorum odasına hani unuttumu diye onun odasının dışında duvara yaslanıp çömeldim umutsuzca her saniye ona küfür ettim birden kapıyı açtı -amına çakim arkadaşım gel buraya dedi -emredin komutanım dedim -çarşı defterini getir dedi -emredersiniz komutanım dedim getirdim imzalarken -ben bu kadarla affediyorum o eve gitmeni inşallah kız da affeder dedi
0 notes
Text
Sahiden İyimi Geceler (-12-)
**amasyaya ebrunun babasının getirdiği araba ile döndük babalar önde biz arkada gizliden gizliye sarılmalar el ele tutuşmalar sessizce kahkaha atarcasına gülmeler iyiydik yani ebruyla eee anlat bakalım asker diye girdi askerliğe babası ebrunun biraz anlattım komutanlar çok iyi arkadaşlar çok iyi eğitim çok iyi herkes saygılı birbirine kimse üzülmesin dimi ama amasyaya geldik topu top bir caddesi var zaten eskişehirin porsuğu istanbulun bogazı misali şehri ikiye bölen bir nehir var en büyüğünden ortalık harbi ana baba günü çünkü tüm anne babalar asker evlatlarını almışlar hasret gideriyorlar arabaya uygun bir park yeri bulduktan sonra biz de nehir boyu biraz yürüdük topluca aç olduğumuza karar verdik ebrunun babası degilde kendi babamdan tırsıyordum çünkü ebruya çok yaklaşınca ne yapıyorsun dercesine bakıyordu yemek yemek için bir lokanta tarzı yere gittik ebru bana garip garip bakıyor sonra da gülüyordu belli ki yalnız kalsak söyleyecek çok şeyi vardı ben hala sivile alışamadım babama bile komutanım diyordum yanlışlıkla dil alışkanlığı amk makaralarını da yapıyorlardı benle yemekte de benim askerliğe geldi yine konu o nasıl bu nasıl sorup duruyorlar ben hiçbirine ebruyu üzme ihtimali olan cevap vermedim ebemin tecavüze ugradığını hep kendime sakladım yemeği yedikten sonra hesab kavgasının galibi duygu sömürüsü ile babam oldu bırakın da oğluma bir yemek ısmarlayayım diyerek sonra gündüz vakti nehrin diger tarafında canlı müzik yapan bir yer vardı oraya gittik yine her yer askerlerle dolu bizde oturduk bir kenara ince belli bardakta çay söyledim tamam çayı özledik eyvallah da canım acayip bira çekiyor amk alkolsüzlükten karaciğerler çalışmaz oldu boşuna taşıdık amk **böbreklerden öğütülerek geçen soğuk bir bira aklıma soktum bi kere kışlaya dönmeden içmem lazım ben askerlikten bıkmışım bana hala askerlikle ilgili sorular soruyorlar baktım olacak gibi değil amk hem babama hem ebrunun babasına siz nerde yaptınız askerliği diye yıktım muhabbeti onlara onlar anlattıkça anlattı yok şöyle dayak yedim vay şu komutana şu postayı koydum onlar anlattı ben dinledim ellerim masanın altında ebrunun ellerinde kulağım emaneten onlarda ruhum hala asker aklımda ebruya doya doya sarılmak bi de bira var babamlara siz gidin demek bile aklıma geldi giderler mi amk ordan kalktıktan sonra babamların önceden tutup eşyalarını bıraktıkları motele gittik babama içten içe kızdığım oda taksimini görünce beni yanına almış ebrumu da babasının yanına vermiş eh amk tatilde öyle miydi planlarda bozulmalar meydana gelmekte kurduğum hayallerin üzerine en azından acil bir şekilde soğuk bira içmem lazımdı pederin yanında da bira içmiyorum adam oğul sevgisinden beni bırakacağa da benzemiyor kız orda bekliyor öpemiyorum sarılamıyorum ama amk'un zamanı öyle hızlı geçiyor ki askeriyede geçmeyen zamanın aksine adam düşünmez mi amk bunlar sözlü biraz yalnız bırakalım konuşacakları vardır diye babam telefonu açtı annenle bir konuş dedi ağlaması gereken benim o ağlıyor onu da teselli ettikten sonra babamın telefondan ebruyu aradım biraz babamdan uzaklaştım **ebruya -nasıl yalnız kalacaz biz yaa dedim -bilmiyorum ki yanındayken daha çok özlüyorum seni dedi vay amk hakaten nasıl buluşacaktık kafam durdu amk milyon tilkilerin dolandığı kafa 1 tane tilkiye hasret kaldı beynimi sikim -en son ihtimal babaları uyutmak ebru başka bir plan geliştirebilirsem haber veririm sana dedim -off bekleyemem akşama kadar dedi -valla bende bekleyemiyorum ebru. çok özledim seni dedim -hadi ya böyle odalarda duracak mıyız al babanı bi yere gidelim de en azından yanında olayım dedi dogru lan amk neden ayrı odalarda mal mal baba evlat oturuyoruz ki -hadi babanı al da gelin aşşagıya biz bekliyoruz dedim yüksek sesle ki bizim peder de duysun bir süre sonra otel önünde buluştuk ebru sanki ilk defa görmüş gibi yine sarıldı bana sarılmakla kalmadı sarılı kaldı bir süre yine aynı nehir yine aynı cadde yine aynı kalabalık yürüdük ebrunun babası bu defa benden diyerek bizi bir restorana götürdü içecekler sipariş edilirken laf açtım isterseniz siz bira için diye ebrunun babası anladı durumu canın bira mı çekti yoksa diye çekti tabi de nasıl içecen amk kim kimdir etrafta tehlikeli olabilecek rütbeli var mı bilmiyorum ki bişey zaten saçlardan ve faullerden kabak gibi asker olduğumuz belli kolaya devam ettim babamla karşılıklı birer bira içtiler yemek sonrası tavla duellosuna davet edildim ben unuttum babamla oynayın dedim bana bulaşmasınlar diye de babama -hadi baba artislik yapıyordun yok böyle iyiyim yok şöyle iyiyim oynayın bakalım dedim **tamam oynarız dedi tavla ve nargile olan yere geçtik onlar tavlaya daldılar biz ebruyla konuşma fırsatı bulduk -iyi misin gerçekten dedi ebru -evet iyiyim sen yanımdasınya dedim -çok özledim seni derken kafasını da omzuma koydu iyice dertlendim amk babama bir bira içebilir miyim desem mi demesem mi derdine düştüm zaten sigara da içemiyorum yanında iyice krizdeyim kalkıp gidip bir yerde sigara içmek için bahane de yok baktım olacak gibi degil ne olursa olsun dedim -biz biraz yürüyebilir miyiz dedim babaların ortasına koydum lafı ebrunun babası keyfinize bakın çocuklar dedi peder ses cıkarmadı -hadi ebru dedim hareketlendim ki babam durun gitmeyim diyemesin dışarı çıktık -ebru çok acil yapmam gereken şeyler var dedim gülerek -nedir dedi -sigara içmek bira içmek seni doyasıya öpmek -sigara içersen beni öpemezsin dedi -iyi hadi yürü o zaman dedim ara sokağın birisine girip ebruya içmek isteyip istemediğini sordum istemedi şişe en meşhur türk birasından aldım iki tane birisi direk kafaya diktim tek seferde 50 cl kilo aldım ikicisini sindire sindire içme taraftarıydım ki ebru tokadımsı lafı yapıştırdı -demek bira dudaklarımdan daha tatlı geliyor ayıp etmişmiydik evet kesinlikle derler ya alkol zararlıdır alın size bir zararı daha 5 dakika yalvartıp 6 7 kez öpme denememi reddetti restini restle gördüm -madem öptürmeyeceksin bir sigara yakayım dedim -o zaman şansını tam kaybedersin dedi -biraz şansım varsa neden bu kadar uğraştırıyorsun o zaman dedim -kırdın ama beni dedi -tamam kırık mırık kabülümsün öpeyim hadi dedim -sensin kırık öptürmüyorum dedi -ebru vakit azalıyor dedim -haketmedin dedi amk uzattıkça uzatıyor bira şişesini yere bıraktım iki elimle belini kavradım kendime çektim vücutlar birleşti ama o kafasını geri çekiyordu bir elimi belimden alıp ensesine götürdüm boyun kasları dayanamadı askeri eğitimli kol kaslarıma **ilk bir iki denemede ağzı kapalı kaldı ama sonrasında eskisi gibi özlenen beklenen öpüşme gerçekleşti bana çektirdi mi çektirdi o kadar uğraştıracak ne vardı amk bir öpüşme için küçük bir piçliği hak etti mi?fazlası ile o da tam öpüşmekten zevk almaya başladığında kafamı geri çekip ondan ayrıldım -ne oldu dedi -sigara yakacağım yeter öptüğüm dedim askerde dayak yememiştim o güne kadar ama hala askerdim ve ilk tokatlayan komutanım ebru oldu vay amk askere dokunmak 6 aydan başlar sonra hemen sarıldı özür dilerim dedi ama tokadı yedik bi kere baktım ağlamaklı oldu gülümseyerek -şakaydı ya gel buraya dedim yine öptüm ama onun öpüşme zevkinin ırzına çoktan geçmiştim -hadi gidelim merak ederler dedi dönüş yolunda bir sigara yaktım 3 4 fırt çektim ebru elimden alıp attı bizimkiler tavlayı bırakmış bizi bekliyorlar birer çay daha içip kalktık amaç pederleri uyutup buluşmaktı otele gittik ebruyla sarılırken uyuya kalmama anlaşması yaptık odaya geçtik peder tutturdu duş alacam diye hay amk zaman geçmiyor vay köyde şöle oldu biliyon mu vay şu öldü duydun mu yok şu kocaya kaçmış şu iş şöle alanyaya şunu yaptılar anlattıkça anlatıyor adam -tamam hadi baba yatalım uykum geldi dedim ama numara degil harbiden geldi sabahın köründe kalktık amk kolay mı? bekle allah bekle yattığı yerden konuşuyor adam öbür tarafta ebruların durumu nasıl onu da bilmiyorum ben uyumuş numarası yapıp konuşmalarına cevap vermemeye başladım biraz sonra bir horultu kopunca anladım ki gitme vakti geldi hafiften kalkıp telefonu aldım pederin ebruya mesaj attım -durum nedir diye cevabı beklerken ağaç oldum -yattı. diye mesaj gelince -tamam odanın kapısının önünde bekliyorum seni dedim onların kapı önüne geldim o da beni bekliyordu bi dakika ama nereye gidecektik ki? hiç bir yere gitmedik beyler koridorda sessizce biri kapıyı açar mı korkusu ile dudaklardan çirpen seslerden sonra daha sessizce öpüşmeye çalışarak duyulan en küçük seste biraz aralanıp berkemal hissettiğimizde tekrar devam ederek beklediğimize degen bir zaman dilimi yaşadık **odalara geçme zamanı geldiğinde herkes memnundu geceden son bir buse ile ayrılıp odalara döndük bir kaç zaman süren yaşanmışlık sevinci ile uykuya daldım gecenin bir tanesini geride bıraktık ben askeriyeye alışmışlıktan öyle fazla uzun uyuyamadım erkenden kalktım amk. ortada koğuş kalk diye bağıran birisi de yoktu ama kalktım işte kalkıp üstümü giyinirken benim çıkardığım sese peder de uyandı duş almam gerekiyordu beyler gece ses çıkarmayayım diye almamıştım ben hemen duşa girdim duştan çıkıncaya kadar ahali planları yapmış kahvaltıya gidiyoruz askeriyede botluk nöbeti gibi bekledim ebrunun hazırlanmasını sonra hep beraber kahvaltı yapılabilitesi olan bir yere gittik tamamen asker style menemen söyledim ben özledim amk ebruyla birbirimize bakarken dün geceki haylazlığımızı hatırlıyor gibiydik utangaç gülümsemelerimizden kahvaltı faslı bittikten sonra çaya doyuncaya kadar çay içtim yine bilindik ne yapsak muhabbetti başladı bu sırada kahvaltı yapılan yerden de ayrılmıştık 30 dakikada her yerini gezebileceğiniz amasyanın o işlek caddesinde ebrunun babası gözüne bir hamam kestirdi hamama mı gitsek konusunu açtı ebrunun gitme şansı yoktu ne işi var erkeklerin arasında babam fena olmaz deyince siz gidin biz ebruyla dolaşaduralım biraz dedim sonra yine burda buluşuruz dedim benim pederin durumdan haberi yoktu ama ebrunun babasının bizi yalnız bırakma anlayışı içerisinde olduğu belliydi hadi madi diye ısrar ederek babamın da gönlünü aldı onlar hamamda kaldı 1 saat sonra görüşürüz diye ayrıldık onlardan onlar hamama girer girmez ebruya bir saatimiz var dedim -bi yere gidip oturalım mı dedi -otel odasına gidip oturalım dedim -böyle direk söylemesen dedi vay amk ebru auta çekecek şutumuz mu var amk. topu topu 1 saat işte -otele gidelim mi ebru dedim -ne yapacağız dedi çok yavşak bir ses tonu ile -gidince kararlaştırırız dedim tuttum elinden başladık yürümeye otele doğru genelde önde yürüyen bendim onu asılarak çünkü acelesi olan ben gibiydim otele geldik anahtarı aldık odaya çıktık hakan şükürün dünya kupasında rekor saniyede erken attığı gol gibi gerçekleşti herşey ama daha maç bitmemişti 60 dakikalık müsabaka devam etti sonra çarşıya geri döndük bende bir yüz gram civarında bir azalma ile ben artık rahatlamış bir şekilde hamamın önüne gittim babamlar da rahatlamış bir şekilde hamamdan çıktı hamam çıkışı biraz gezdikten sonra öğlen yemeği yedik amasya kalesine gezmeye çıktık araba ile çevre köylere de gezmeye gittik annemle yine konuştum. patronun telefondan iş arkadaşları ile görüştüm akşam oldu askerlikten bir gün daha azalmıştı ama ebru ile veda ma da bir gün daha yaklaşmıştık son gecemiz olacaktı ertesi gün beni en geç 17 de teslim etmeleri gerekiyordu akşam yemeği için yemekler yendikten sonra yine oturup konuşulabilecek bir yer bulduk o gece bira içme peşinde degildim sigara ihtiyaçlarımı wc ye kaçarak giderdim tek isyanım kalmıştı ebruyla başbaşa geçirilemeyen zaman durumdan haberdar olan ebrunun babası tekrar tavla müsabakasına davet etti babamı o da kabul etti panpa olma yolunda iyi yollar katettiler bu ziyarette biz bu defa gitmedik ayrılmadık yanlarından ebru babasını ben babamı desteklerken atılan zara pür dikkat bakılma esnasında ben ebruya gizli yanak öpücükleri konduruyordum muhtemelen hissediyorlardı ama ne yapayım amk özlemişim babam yenilince sıra bana geldi adam benimde tozumu aldı ebrunun dalga geçmek için eline yine bir koz geçmişti sonra yine yorulmuş ihtiyar heyeti ile otele geçtik herkes kendi odasına dünki plan geçerliydi ama bu defaki adres koridor değil nehir kenarında bir yer oldu havanın serinliğini birbirimize sarılarak bir bankta oturarak ısıtmaya çalıştık konuşulası çok şey vardı ama genelde ikimizde susmayı yeğledik çünkü konuşmalar muhtemel gözyaşlarını da beraberinde getirecekti geç saat olunca otele döndük dışarda bankta kaybettiğimiz zamanın acısının hepsini kapı önünde çıkardık bir türlü veda edemedik alı koyamadık kendimizi sarılmaktan ve öpüşmekten nihayet ayrılmamızla benim yatmam arasında 3 dakika oynamıştır en fazla sabah kalktığımda güneşten nefret ettim amk son gündü ebruyla geçirilebilecek sadece bir kaç da biraz fazla bir zaman kahvaltı için buluştuğumuzda bana son tembihler edilmeye başlandı askerlik tecrube sahipleri babam ve babası tarafından ona dikkat et buna dikkat et diye babamın lavaboya kalktığı bir anda ebrunun babası bir zarf çıkarıp bana verdi içinde yine para olduğu belliydi almam kesin kararım dedim yarın maaşın bu hakettiğin para nasıl almazsın dedi adam dogru söylüyordu aslında 23 günlük çalışma maaşını almamıştım ama istemedim almayı zorla verdi ama ben bırakırım sen ne yaparsan yaparsın çünkü alınterinle kazandığın para dedi mecburen aldım sonra çarşıya gittik beni askeri diz seviye çorapları yeşil atlet gibi malzemeleri almaya zorladılar askeri kantinde var desem de inandıramadım illa beni rezil ettiler ebrunun yanında nerde kaldı amk o sivil boxerlar orayı gez onu yap bunu yap derken vakit geldi beyler ayrılık veda arefesindeydik ebru sağlam gözüküyordu beni kışlaya bırakmaya giderken ama kışla görününce göz yaşları da erimeye başladı elleri şimdilik yetiştirebiliyordu kurulamayı yanağını ama ben babamlarla vedalaştıktan sonra sırayı ona getirip -askerini unutma aşkım deyince benim ellerime de ihtiyacı oldu akan yaşlar için ben görevimi yapıp sildim ama içli içli ağlamasına tek çözüm kalan şafak sayısının bir kaç saniyeye düşmesi gerekliydi etraf zaten oğullarından abilerinden kardeşlerinden ayrılabilmeye çalışan ailelerle doluydu biz de onlardan sadece birisiydik herkes gibi bizde ayrıldık içeri girip üst aramam tamamlayıncaya kadar beklediler içeri geçince ebrunun gözyaşlarını göremeyecek mesafedeydim belki ama hıçkırarak ağladığı nefes alışından belliydi onlara son bir el salayıp asker selamını çaktım kendi gözlerimde dolmasına sebeb oldu bu selamım ama olsun onlara verdiğim selam öylesineydi ama sağda solda komutanları görmeye başlayınca mecburiyet haline geldi yine yine askerdik amk açtık götü koştuk yine komutan amcaların kıllı kucaklarına yat dese yatıyon sürün dese sürünüyon öl dese ölüyon bölüğe geldim herkes isyan daha doyamamışlar ailelerine ama birde ailesi gelmeyenler var yada gelemeyenler millet bunun polemiğini yaparken akşam iştiması herkes dönmüşmü sayımı bir kaç geç gelen piçi ayakta bekleme ızdırabı onlar gelince mazaretlerini dinleme faslı ordan dışarda yediğimiz yemeklere hiç benzemeyen yemek yemek sonrası askerler toplantısı toplantı konusu olarak benim şu gelmiş şu böyleymiş muhabbetlerinde askerlerin yeni duydukları haberleri diğerleriyle paylaşma gereksinimi bir köşede sessizce kalmış sigaralarında çekecek fırt kalmadığını farkedemeyecek kadar dertli askercikler bu gün de geçsin diye erkenden yatağa koşmuş şafak mağdurları ve tüm bu olup bitenleri izleyen izlerken ebrusu gözlerinin önünde olan ben bir gün daha geçti ertesi gün aynı yol aynı adımlar artık bildiğimiz eğitimlerin tekrarı bunların üzerine biraz daha yenileri eskiye göre tek değişik olan şey firarın artık hapis cezası olarak sana geri dönmesi verilen yeminden sonra öyle oluyormuş geçen günlerde fırsat buldukça telefon konuşmaları hangi askerin nasıl bir şahsiyet olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlama verilmiş bir kaç kilo daha ve atışlar genel söylenti atışı iyi olanların doğuya düşeceği konusuydu ama atışı kötü olanlarında çavuş olamama ihtimali vardı ben ne olursa olsun dedim salladım 3 mermiyi de 3 ü de aynı delikten geçmedi ama görev tamam dediler. üçgen yeterli küçüklükteymiş sonra seçmeler için bir sürü komutan geldi topladılar bütün kışlayı yok berberim diyen bir adım öne yok terzi aşcı metal işler falan barmenleri de çağırdılar ben barmen grubunun yanına gittim gelen komutan 15 kişi civarındaki askerlere genel sorular yöneltti şu likör neyden yapılır falan filan herkes parmak kaldırıp cevapladı sonra garsonlarla ilgilenen komutan yanımıza geldi zaten yan yanaydık bizle ilgilenen komutana müsade ederseniz bir soru sorabilir miyim barmenlere dedi soru şu kadın ve erkeğin oturduğu masaya şarap nasıl servis edilir. **herkes birbirine bakarken bana bakarak sen yeşil gözlü anlat bakayım henüz askere gitmeyenler bilmez ama birisi size seslendiği zaman tekmil vermeniz gerekir y.s.kelebek antalya emredin komutanım dedim sen yeşil gözlü diye beni işaret ettikten sonra anlat bakayım dedi -komutanım şarap dikkatle açıldıktan sonra mantarı erkeğe gösterilir ki şarabın yatık saklandığına inandırılsın sonra şarap şişesinin etiketi erkeğin okuyabileceği şekilde sağında tadımlık olarak erkeğin bardağına doldurulur. erkeğin onay vermesinin ardından bayanın sağına geçilip bardağı içilmeye hazır şekilde doldurulduktan sonra tekrar erkeğin sağına geçilip bardak doldurulur bundan kasıt centilmenlikte bayanın üzerine dikkati çekmekten uzak durarak rahatsız olmasını engellemektir dedim -nereliydin sen dedi tekrar tekmil verdim -bonservisin var mı dedi -hayır yok komutanım dedim -tamam dedi gitti sonra aynı yerdeyken bir komutan daha geldi -sende işine yaramayan renkli gözlü asker var mı komutanım dedi -ben ve bi kaç renkli gözlünün daha ismini alıp gitti acemi birliğinin sonrların dogru yaklasırken herkesde nereye düşeceğinin telaşı başladı amasya genelde kıbrıs a gönderiyormuş acemiliğin son günlerinde ki başka bir telaş da askerlerin tekrar vedikleri ile kavuşabileceği 1 haftalık dağıtım izniydi kantinden hatıra defterleri alınıp sivilde görüşmek istenen askerlere verilerek birer safya ayrıldı klasik cümle ile başlar hepsi ''herşeyden önce bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim'' ama ben pazarlığı peşin ettim eğer o cümleyle başlayacaksan hiç yazma sayfa ayırdıklarım hep başka cümle ile başladılar çavuşluk sınavına girdik herkes kopyasını çekti askerler için aç aç grubu geldi gelen sanatçı bayandan tek görebildiğimiz birazcık bacak dekoltesi idi halbuki götümüzü parçalamıştık amk aç aç derken bende sandım karı bize striptiz yapacak amk yanımıza tek kar kalan bi kaç ankara havasında kurt dökme eylemini gerçekleştirmek olmuştu ve listeler asıldı beyler başında öyle bir kuyruk vardı ki üzülenler sevinenler bakıp telefona koşanlar ben korkuyordum bakmaya ya doğuya düştüysem diye tamam doğu da bizim vatan orası da bizim toprak ama öyle düşünmüyorsun işte asker alunca ben milletin dağılmasını beklerken arkadaşın birisi koşarak geldi -vay senin balını sikeyim kelebek dedi bu iyiye işaretti beyler -noldu lan dedim -istanbul küçükyalıya düşmüşsün olm dedi küçükyalı nedir ne değildir hiçbir fikrim yoktu beyler istanbulu bilenlere sorduğum kadarı ile asya yakasında bir yerdeydi oraya giden askerler ne bok yer görevleri nedir onu da bilmiyordum ama istanbuldu amk.ne kadar kötü olabilirdi ki etrafta hakkari şırnak tunceli mardin sınır kapılarına düşmüşleri görünce çok şanslı piçsin kelebek dedim kendi kendime bu durumu ebruya haber vermem gerekiyordu ama tel sırasına geçsem dagıtım izni bitince anca sıra bana gelir komutanlarla bile vedalaştık sağolsun manga komutanımız uzman çavuşun verdiği tavsiyeler ilerde çok işime yaradı **öğlenden sonra son eğitime gidecektik. herkesde bir rahatlama yavşaklık piçlik vardı kimse uygun adımı takmıyor asker arkadaşı ile sivilde yürüyor gibiydi eğitim alanına giderken omzunda yıldız sayısı çok fazla bir komutanına yakalandık tüm bölük bizim komutanı bir güzel fırçaladığı belliydi adamın iyi niyetini resmen suistimal etmiştik komtuan fırçayı attıktan sonra gitti herkes bir ceza beklerken başımızda üsteğmen olan komutan sadece biraz daha düzgün yürüyün dedi o da kim bilir kimi düşünüyordu nişanlısını anasını arkadaşlarını ceza almamanın verdiği ciddiyet bir kaç yüz adım sürdü sadece sonra herkes aynı cıvımaya devam etti bölüüüüüük diye öyle bir kükredi ki üsteğmen herkes put kesildi istikamet sağınız dağılın marş marş dedi herkes sağına doğru koşmaya başladı ondan sonra tam iki buçuk saat boyunca sadece iki emir duyduk yat marş marş o sıkılmadı bir koşturup bir yatırmaktan sonra insafa geldi geç gelen insafın amk ne yürüyecek hal kaldı ne de küfür etmedik delik botunun bağ deliklerine kadar sövdüm buna sebebiyet verenlerin tekrar asker gibi yürümek için şartmış ama bu eğitim bagırırken marşları öyle bir söyledik ki beşiktaşın kırdıgı decibel rekorunu lafda bırakmak için sadece bir gözlemci kulağı lazımdı ginesten eğitimi tamamlayıp bölüğe geldiğimizde çogunluk gülüyordu ama bir şekilde anlatacak bir anımız olmuştu işte **arkadaşlarla son fotograflar bölüğe gelen fotoğrafçı sayesinde çekildi adresler telefonlar alındı çantalar hazırlandı geliyorum diye ailelere haber verildi ama benim dagıtım iznim ebrunun sınavları olduğu döneme denk geldi bu yüzden ebru alanyaya gelemeyecekti bende onun yanına ugrayıp konsantrasyonunu bozmak istemiyordum cünkü benim geleceğim gün onun saat 10 ve öğlen 2 de sınavı vardı gel gelme derken sen bilirsin diye seçimi bana bıraktı sabah erkenden kışladan kalkan otobüse bindim saat 11 gibi ankaraya vardım yer yurt bilmediğim ankarada onu bekledim sınav bitme saatinde onu aradım kulubenin birisinden buluştuk o gün sınavların kötü geçmiş olması benim şansımın istisnalarından bir tanesiydi suçu kabullenip -benim yüzümden kötü geçti kusura bakma dedim anlayışımı ve teselli etme methodumum ebrunun daha çok üzülmesini elime verdi elde ne bok yiyeceğini bilemeyen bir kelebek kaldı ankarada havanın henüz soguk olduğu bir havada askerlikte defalarca topu komutan amcaların taşşaklarının keyfine kaçmış bir askercik kötü geçmiş sınav tesellisi yapıyor sevgilisine yok hoca gıcık yerlerden sormuş inanılmaz mantık hatası var zaten amk şu öğretmenlik konusunda hayattan öğrenecek o kadar şeyleri varken öğretmenlerin körpelere bişeyler öğretmeye çalışıyorlar öğrencilerin en güzel yılları bu siktimin hocası nerden sorar acaba diye düşünmekle geçiyor sonra da bilmişlik yapıp bu nedir şu nedir yazın kağıda diyorlar öğrencilere gerizekalı muamelesinden başka bişey değil amk sen öğretebildiğine inanıyorsan neden hala soruyorsun neyse fazla da haksızlık etmeyelim en azından okuma yazma öğrendik onların sayesinde ellerinizden öperim hocalarım -keşke gitseydin direk alanyaya seni de üzdüm dedi -yok ben üzülmedim dedim -haa iyi o zaman demek sınıfta kalsam bi de göbek atacaksın dedi kadınların lafı götünden anlama yeteneğini bu örnekleme ile gördünüz kıvır olm şimdi kelebek kıvırabilirsen ---seni görmenin sevinci daha baskın çıktı kusura bakma dedim -tabi tabi dedi -uzatma oturup ağlayayım mı yeterince yaptım zaten sensizliklerde dedim ellerimi kaldırdım havaya -sana teslimim bir kaç saatimiz var. komutanlar yeterince ceza verdiler dedim -burda mı dedi -benim için bir sakıncası yok dedim -bi saniye dedi telefon açtı bir tane arkadasına benim geldiğimi söyleyip evin müsait olup olmadığını sordu sonra tamam deyip kapattı ben hemen gideriz diye düşünüyordum ama -birer çay daha içelim mi diye sordu içtik otogardan son alanyaya hareket saatini sorduk 11 akşam a dogru kalktık arkadaşının evine gittik klasik öğrenci evi her yer heryerde amk adam biraz toplar arkadaşları ile tanıştırma faslı derken konu yine döndü dolaştı amk askerliğine geldi o nasıl bu nasıl derken eve iki tane de erkek geldi kızların arkadaşıymış bu nasıl bir müsaitliktir onu da anlamadım iki saat konuştuk evde hala ebruyu öpemedim ki dışarda olsak çoktan bitmişti iş akşam saat 8 civarı yemek yapmaya başladılar bana yine bi sıkıntı geldi o kızların erkek olan arkadaşlarıda götleri korka korka sordular askerlik nasıl diye iyice gözlerini korkuttum ibnelerin sonra bir tanesi ebruyu merak etme biz göz kulak oluyoruz ona dedi -sana değil ebruya güvenirim ben dedim -valla peşinde koşan çok erkek var dedi -benim gönlüm sadece koştuklarıyla kalmasını ve boşa yorulmaları ister ama ebru ne yapar bilemem dedim -yok abi seni çok seviyor kız merak etme dedi -sende mi koştun nefes nefese gördüm seni dedim biraz gülümseyerek -yok beni koşturan başka da artık yan yana yürüyoruz merak etme dedi -adına sevindim dedim olayın üstüne külü serptim ne yapıyor şu kızlar bir bakalım dediler mutfaga gittik müsait bir anda yine ellerimi kaldırdım ebruya bakarak diğerleri merakla sordu ne yapıyorsun diye -askeri sır askere gitmeden öğrenemezsiniz dedim -hadi ebru çabuk ol dedim. öpmeyi kastederek ama başkalarının yemeği çabuk yapmasını anlayacağı bir şekilde ---off tamam siz oturun içerde dedi yemek geldi yedik baktım bunlardan bize hayır yok amk kimse halden anlamıyor siz şu odaya falan geçin diyen yok derken telefon çaldı ebrunun mesgule aldı tekrar çaldı yine mesgule aldı 3üncüye cevap verdi -ben seni sonra ararım diye herkesin ortasında kim o diye sormak olmaz diye üstelemedim yemekler yendikten sonra kızlar sofrayı kaldırırken ebrunun telefon yine çaldı bu defa telefonu kapattı -bi sorun mu var dedim -yok bişey sonra konuşuruz dedi -salona gel sonra olunca dedim. salona geçtim onu beklemeye başladım geldi -dinliyorum dedim -ya yok bişey dedi -telefonunu aç dedim -boşver şimdi dedi -ısrar ediyorum dedim -ya önemli bişey değil dedi -kalp kırma boyutuna getirme beni aç telefonu dedim açtı -sonra ararım diye söz vermiştin yerine getir şimdi dedim -sonra ararım dedi -ebru ara dedim -bana asılan birisi işte sürekli arıyor böyle dedi -telefonunu verecek kadar yüz verirsen adama arar tabi dedim -ben vermedim başkasından almış. numarayı değiştirecektim ama sen yanlış anlarsın diye değiştirmedim dedi -ara bakayım şunu dedim -sen karışma boşver dedi derken telefon yine çaldı ebrunun elinden telefonu almama fırsat kalmadan mesgule aldı telefonu elime aldım bir dakika civarı sonra yine aradı ---efendim dedim -sen kimsin dedi -siz kimi aramıştınız beyefendi dedim -ebruyu dedi -yanlış numara değil ama o biraz meşgul şu anda ben yardımcı olabilir miyim dedim -neyle meşgul dedi -beni dinlemekle meşgul şu an başka sorunuz var mı dedim -sen kimsin yaa dedi -telefonuna cevap vermekle görevlendirdiği kişiyim dedim -siktir lan dalga mı geçiyorsun benimle dedi -evet dalga geçiyorum kiminle dalga geçtiğimi öğrenebilir miyim dedim -ben ebrunun arkadaşıyım dedi -nasıl bir arkadaşlık bu dedim -sanane dedi -amacın nedir? neyin peşindesin? seviyor musun bu kızı? sana ayarlayayım mı dedim -ben kendim ayarlarım dedi -böyle sürekli telefonla rahatsız ederek ayarlayamazsın. önce bir barda sen çok sarhoşken tanışacaksın aptallıklar yaparak onu güldüreceksin ertesi gün mesaja doğru harfleri dizme sanatını uygulayacaksın sonra bir şansın olabilir. ben yıllar önce öyle yaptım. hala da beraberiz dedim direk suratıma kapattı telefonu ebruya verdim. aramazsa delikanlı çocuktur olurda benden ayrılırsan delikanlılığının hatrına bi şans verirsin.ama tekrar ararsa telefonunu değiştir dedim -tamam dedi bana sarıldı -çok var mı bunlardan dedim -arasıra oluyor ama ben ne yapayım laftan anlamıyor bazıları dedi gel benimle dedim müsade istedik hepsine teşekkür ettim memnuniyetlerini belirttiler benimle tanışmaktan o saatte bir kuyumcuya götürdüm ebrunun bana verdiği zarfı giderken ona teslim etmeyi düşünüyordum ama lazım oldu işte amk gittik buyrun yardımcı olayım dedi tek taş yüzük var mı şef sende dedim ***var burda çeşitlerimiz dedi zarftaki maaşım kadar olan para miktarını söyledim bu civarda bişey olsun dedim bi tane çıkardı bu nasıl dedi ebruya sordum -bi saniye dışarı gelir misin dedi dışarı çıktık -neden alıyorsun şimdi bunu hem nasıl vereceksin parasını çok pahalıdır o dedi -sana aldığım yüzük pek söz yüzügüne benzemiyordu. sevdiğim var dediğin zaman kulaklarında sorunlu olanlar olursa gözlerine sokarsın dedim geçtim içeri -tamam aga bunu begendik alıyoruz dedim aynı duran zarfı katlanmış halinden çözüp kurtararak ebrunun gözü önünde kendi elleri ile içine dizdiği paraları adama verip yüzüğü aldım -bu nolcak şimdi iki kere sözlenilir mi dedi -verdiğin sözü tuttuğunu ummaktan başka elimden birşey gelmez ebru.ama bu umut bile sana tekrar teşekkür sebebimdir. seni seviyorum dedim geçirdim parmağına biraz zorladı ama o saatte kim bulacak amk tamirciyi -fazla sıkarsa yarın ölçüsünü değiştirirsin dedim -onun adına özür dilerim dedi -ben erkekler adına senden özür dilerim dedim taksiye binip otogara gitmek aşkın sünnetini gerçekleştirdikten sonra farz oldu otogara geldik sarılmalar öpmeler derken - telefonunu saklıyorum hala ama yanıma almayı unuttum istersen benimkini al hattımla beraber izin sonuna kadar dedi güven vermek budur -sende kalsın o çocuktan fırsat bulup meşkulde değilken yakalayabilirsem konuşuruz dedim -böyle konuşma lütfen dedi -şaka yapıyorum dedim -valla al sende kalsın ben yeni hat alırım dedi -sende kalsın sana güvenmesem asker kaçağı bir sevgili olurdum dedim -sagol dedi -biraz daha lafa tutarsan kaçan otobüs olacak dedim dişleri dudaklarını geverek gözleri benim gözlerime odak yaşları yanaklarına secdede saçları deli ankara rüzgarında ne yapacağını bilemezken elleri ne yapmak istediğini belli edecek şekilde tekrar havaya kalktı bir kaç saniye kendimi tutmak zorunda kaldım onu sarılmaktan kemiklerini kırma ihtimalini ortadan kaldırmak için en büyük öpücük değildi belki en uzun sarılma da değildi ama gönlümün en büyüğü kalp kaslarımın en uzunuydu ebrum **3 4 basamak ankaradan ayağımı kesti ebruya yine el sallamak zorunda kaldığım bilmem kaçıncı vedaydı her seferinde bu kadar acıtmasa ne olurdu ki sanki istikamet alanya bıktığım amasya sogundan sonra alanyaya ilk adımı atar atmaz topragına secde edip öperim diye düşünüyordum o kadar özlemden sonra otobüs hareketlendi yalnız yolculuğun tek dostu hayallerle alanyaya kadar geldim dolu dolu geçti hayaller bilinmez soruların ihtimallerini düşündüm hep yolculuk boyunca usta birliği nasıldır? ebru ile geleceğimiz nasıl olacak? kelebek ömrü için en önemli soru bu ikisi idi alanyaya geldim öperim sandım ama öpmedim topragını o kadar hayal kurarak gidiyorsun alanyaya ama otogarda inince bir bakıyorsun alanyanın pek de umrunda degil senin geldiğin geldiysen geldin amk havasında üzülüyor insan amk ilk koşulması gereken kişinin yanına koşup ellerinden öperek hasret gidermesini sağladım benim verdiğim kiloları görüp elmacık kemiklerimin belirgenlişmiş oldugunu görünce herşey çok iyiydi dediğim hiçbirşeye inanmadı bu durumunda anne tarafından yapılması gereken tek şey benim sevdiğimi bildiği tüm yemekleri yapıp zorla ağzıma tıkmak sen tüm maçı kaybet 6 7 sayı fark ye maçta akşam hava kararınca da gol atan kazanır diye kandırmaya çalış cocukluk futbol panpalarını olur mu anne bir günde geri alınır mı o kadar kilo gündüz vakti duyan geldi amk eve hala teyze konu komşu karı milleti bile kendi kocalarının askerlik anılarını anlatmaya başlayınca evden kaçmanın şart oldugunu anladım şartı yerine getirmek biraz zor oldu üstüme üstüme gelen sorulardan birisinin evde şeker kalmış dediğini duyar gibi oldum ben giderim dedim direk dur filan demelerini dinlemeden kaçtım amk mahalledeki piçin birisini yakaladım verdim parayı bu paraya şeker al sonra git kip dı çeynç ne demek onu öğren **daha sonra bizim eve götür şekeri dedim kip dı çeynç ne demek abi dedi lan olm önce şekeri al hadi kaybol dedim mahalledeki herkesi özlemişim oturup çay içesim geliyor manavla bile amk otele gittim vayy hoşgeldin geyiklerinden sonra yine aynı konuya döndü muhabbet eeee nasıldı askerlik ebrunun babası da gördü beni odaya çağırdı ihtiyacım olup olmadığını sordu sonra karısını arayıp geldiğimi haber verdi tamam deyip telefonu kapatır kapatmaz yarın akşam bizde yemektesin dedi ordan ayrılıp biladeri aradım nerde olduğunu öğrenip telefonuna el koydum eve geç millet dağılınca bana haber ver uykusuzum yoldan geldim yatacam dedim ben ondan haber beklerken çarşıya inip eski esnaf arkadaşlarla makaraya indim insan asker olunca ölümü yakından hissediyor herkesle helalleşmek istiyor o yüzden eski patronun yanına da uğradım bir helallik almak için ondan allah katında alacağımızı alıp vereceğimizi verdikten sonra gözüm o mu acaba diye birisine takıldı oydu amk elif o da bana aynı gözlerle bakınca uzaktan merhabalaşmak kaçınılmaz oldu o uzağı yakınlaştırdı tokalaştık -nasılsın dedi -iyiyim sen nasılsın dedim ben asker olduğumu acemiliğin bittiğini bugün alanyaya geldiğimi bir hafta kaldıktan sonra usta birliği için istanbula gideceğimi anlattım o da alanyada ev aldıklarını bir optikçi de çalıştığını okulu dondurduğunu söyledi istanbula geleceğini geldiği zaman beni görmenin iyi olcağını söyleyince hala ebru ile beraber olduğumuzu söyledim sorun değil dedi en baştan beri hiç sorun etmedi ki zaten amk baktım yine bilindik elif neyse ben gideyim dedim **valla olmaz illaki bişey ısmarlayacağım sana dedi belki gerçekten iyi niyetiyle söylüyordur diye de kırmak istemedim ama korkum ağır bastığı için başka zaman yoldan geldim yorgunum dedim o zaman yarın gece dedi yarını anladım da neden gece dedim kendi kendime tamam bakarız dedim telefonunu ver dedi numara benim değil bilmiyorum dedim kendi numarasını yazmak için biladerin telefonunu aldı ve numarasını kaydetti bana verip -yarın gece aramanı bekliyorum dedi bakarız dedim baktım biladerin arayacağı yok ben de ebruyu arayıp yolda onunla konuşa konuşa eve kadar gittim aramamış lavuk şimdilik çok özlemiş beni gelmek istiyormuş o da alanyaya ben tekrar gelemez miymişim derken son gün ankaraya gelip ordan istanbula geçeceğim konusunda anlaştık eve geldim oturma odasına geçmeden direk annemlerin yatak odasına geçip kapıyı da kilitleyerek yattım aksam 10 gibi annem kaldırdı biraz tv izleyeyim dedim ama ne mümkün annem yine esir aldı gece gece bişeyler yedirdi yine bi de çay koyunca tekrar uyuma ihtimalim de gitti ebruyla biraz mesajlaştık sınavı olduğu için erken kesmek zorunda kaldık sonra sıkıntıdan elif e mesaj attım -yarın gece işim çıktı kusura bakma dedim -bu gece bunu yazacak vaktin varsa şimdi boşsundur bu gece buluşalım dedi -yok yatıcam ben yorgunum dedim -o zaman yarın başka bir zaman buluşalım dedi -ebrunun ailesi ile yemeğe gidecem dedim -yemek çıkışı buluşalım dedi illa buluşcak amk -ne yapacaksın buluşupta boşver hadi iyi geceler dedim -öyle boşver demeyle olmuyor dedi beyler baktım kız bana tecavüze kararlı ölü taklidi yaptım mesajına cevap vermedim sonra mesaj ın sonuna lar takısı getiren 4 5 mesaj daha attı ölü kalmaya devam ettim sonra o da umudunu kesti uyudun galiba diye son mesajını da attı sabah 6 da zor uyuyabildim kalktığımda ise öğlenden sonra idi telefonda iki değişik kişiden mesajlar -aşkım çok iyi geçti kalkınca haber ver -hala uyuyor musun uykucu bunlar ebrudan -yanlış bişey mi yaptım -umarım beni yanlış anlamamışsındır gibi bir kaç tane daha mesaj da eliften ebruyu aradım onlara yemeğe gideceğimi söyledim daha çok üzüldü kendisi de orda olamayacağı için **dert babası oldum amk bu gurbetin onun haketmediği teselli lekesini geçirdim ama onu teselli etmekten kendi teselli sularım kirlendi evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz elif manyağı arar diye telefonu erkenden kapatıp ebruların evine gittim uzun uzun tutmasınlar sıkılırım diye içeri girer girmez kuzenlere 9 da söz verdim orda olmam lazım dedim içeri girer girmez baskın geldi oda eksiklik vardı sandalyenin birisi boştu hata mı yapmıştık yoksa o eve giderek zaten akıldan çıkmayan ebruyu korku filmlerindeki amk salak oyuncularının gitmemesi gereken yerlere bir de ışıkları açmayı akıl edemeden gitmeleri gibiydi üzüntü ve derin bir offf çekme ihtiyacı kaçınılmaz oldu tem umduğum annesi veya babasının keşke ebru da burda olsaydı dememeleriydi onlar dile getirmediler ama gönlüm sürekli onu mırıldandı durdu yemeği yeyip onların da bir kaç sorusuna katlandıktan sonra saat 9 a yaklaştı ben artık gideyim müsadenizle dedim ebrunun babası tutturdu ben bırakayım diye gerek yok şurası hemen diye ısrar etsemde baktım kıllanır gibi oldular ne bok yiyecem acaba diye sakince tekrar anlattım beyaz yalanla ikna edip ayrıldım annesi söz aldı tekrar geleceksin gitmeden diye karambolde vermiş bulunduk sözü dışarı çıktım biraz yürüyüp telefonu açtım ebruyu aradım bir sürü fırça kaydı vay telefonun neden kapalı bişey oldu sandım onu da ikna ettim yemekte annen baban rahatsız olmasın diye kapattım herkes arıyor hoş geldin gel bi ugra diye hem babanı arasaydın söylerdi zaten orda oldugumu dedim tatmin oldu ebru tamam da elifin başıma neler açtığının farkında mısınız hem annesi gile hemde ebruya yalan söylemek zorunda kaldım ama ikisini de atlatmanın verdiği rahatlama ile canım alkol çekti ama nerde içecem eliften tırsıyom korktuğum başıma geldi telefon açtı nerdesin diye aynen verdiğim cevabı yazıyorum -sana numaramı veren beynimi sikeyim -ya ne var bunda oturup konuşalım istedik. ebrun var korkma yemem seni dedi nasıl etti bende bilmiyorum sonunda -tamam bir şey içelim sonra rahatsız etmeyeceksin beni söz mü dedim -söz dedi -nerdesin dedim -evdeyim dedi -nereye geleyim dedim -eve gel dedi dışarda bir yerde içsek gören olsa boku yiyecez eve gitsem olmaz -başka bir yer söyle dedim -tamam şuraya gel dedi dediği yer alanyanın semti diyelim alanyadan uzak olması görülebilitemizi azalttığı için bindim taksiye gittim durduğum yerde beni bekliyordu bir eteğin boyunun o kadar kısa olması gerekmiyor o kadar kısa olacaksa arasını dikip kilot olarak kullanmak daha mantıklı bence askerde sap görmekten zaten her dişi hatunu ilk fermuar arkasından görmeye başlıyorum neyse artık verdik sözü içilecek bişeyler nerde içiyoruz dedim -şurası bizim ev dedi yalan yok beyler eve davet etmesi hareketlenme yaşattı bacak aramda neden mi çıktım evine valla bilmiyorum yemin ederim bilmiyorum **asansörde anladım yanlış yaptığımı onunla o kadar sıkışık bir yerde kalmak bile germişti beni ama çıktık bir kere eve girdik oturacağım yeri gösterdi avrupai aplikleri açtı içerisi loştan biraz daha aydınlıktı nedendir bilmem heyecanlıydım -ne içersin diye sordu -ne var dedim vitrini gösterdi çalıştığım barın küçüklüğü gibi ne ararsan var baktım menüye bakıp ne istediğine karar veremeyen kararsız birine dönüşeceğim sen seç farketmez dedim barmen sensin sen seç dedi yoksa ben bişeyler ayarlayayım mı dedi onun ayarlayayım mı demesinde nuri alçonun bakışlarını gördüm ve tırstım -sen iki bardak getir yeter dedim bardakların boş olduğunu göreyim diye mutfaga geçti buzda ister misin diye seslendi bana katlanmak zor zanaat -yok gerekmez dedim iki bardakla geldi bende bir viski seçtim ya glenfiddich ti yada glenmorangie bardakların ilaçsız oldugunu görüp tatmin olduktan sonra -buz niye getirmedin dedim -getirme demedin mi dedi -ben öyle bişey demedim dedim -neyse dedi gitti buz da getirdi onları da koyduktan sonra bu viski beyler şakası yok amk zaten uzun zamandır içmiyorum içki çarpılmayayım diye normalde o viski kola ile piç edilmez ama ---kola da getirir misin dedim -başka bir eksik varsa söylede gidip gelmeyeyim dedi -şikayetçiysen gideyim dedim -getiriyorum diye kalktı gıcık etmek lazımdı karıyı bende gerekli şeyleri yapıyordum ama çok seksiydi gözüm o mutfaga giderken kalçasında kalıyordu amk kolayı da getirdi -pipet var mı dedim -yok dedi gıcık almış bir ses tonuyla vay amk isteyecek başka bişey de kalmadı bir yudum aldım -müzik mi tv mi film mi dedi -hiç birine gerek yok bunu içer giderim dedim -bi film var takayım sıkılırsan gidersin dedi film fikri fena degildi aslında istedigim zaman sıkıldım deyip kaçabilirdim hem filme bakarken fazla konuşamaz bu durumda elifin bana yaklaşması da zor olurdu o bir dvd takarken bende ebruya mesaj attım nasılsın aşkım diye ondan gelen klasik cevaplara klasik mesajlar ekleyerek bir de gün raporu verip bir arkadaşın yanındayım diye mesaj attım hangi arkadaşın deyince heyecanlandım panik yaptım amk bi arkadaş işte askerlikten konuşmaya başladı sıkıldım dedim elif de uyuz olmuşa benziyordu ben ebruyla mesajlaşıyorum diye filmde başladı bu arada aplikleri biraz daha loşlaştırdı elif geldi yanıma oturdu amk içkisini almak için sehpaya uzandığında bacakları bacaklarıma değecek mesafedeydi bu durumun bende yarattığı etkiden kurtulabilmek için lavaboya kalktım geri geldiğimde biraz daha uzak bir mesafeye oturdum **film tekrar devam etti amk filmi o kadar mı güzel olur sonunda ne bok olacak diye daldım gitti filme bişey olmaz amk diye bir barda daha doldurdum film olması iyi olmuştu elifin bacaklarından alıkoyabiliyordum gözlerimi ta ki filmi durdurup -begenmediysen kapatayım derken bana dönmesi ve gözlerimin verdiği bacak arası frikiğinde kalmasına kadar -yok çok begendim dedim harbiden de begenmiştim amk iyiki oturur haldeydim yoksa gördüklerimden dolayı esas duruşa geçmiş şahsı muhterem elif tarafından farkedilebilirdi film devam ederken elifte yayılmaya başladı koltuğa mini etek giydiğinin farkında olmadan hemde baktım benimki esas duruşu hiç bozmuyor aklımda kötü kötü şeyler geçiyor şeytan bir sol kulağıma bir sağ kulağıma fısıldıyor hadi olm akıt şu içindeki irini al sana fırsat diye şeytana uydum ama farklı bir taktikle filmi durdurur musun dedim heyecanlı bir şekilde durdurdu -bişey mi oldu dedi bunu derken banu alkan bakışlarını görür gibi oldum ebruyu seviyordum aldatamazdım aldatırsam yüzüne bakamazdım -lavaboya gitmem lazım dedim kalktım wc ye bi baktım hala ayakta bizimkisi gitsem film aklımda kalacak bi daha ya bulurum ya bulamam zaten sonları da yaklaşmış kalsam sadakatin ırzına geçecem kendi kendime bunları düşünürken bile ebruyu aldatıyor hissettim kendimi sonra bir fikir peydahlandı bende elime kuvvet içimdeki irini akıttım benim küçük asker esas duruşu bozup rahata geçti artık öncelikli olarak yapmak istedigim şey seks degildi buna güvenerek içeri girdim elifin seksi oturuşunu aldırmadım çünkü artık terhis olmuştum o duygulardan film sessizce tekrar başladı elif tekrar doldurmuş bardakları yavaşca onu da içtim filmin final sahnesi yaklaştı yine durdurdu filmi -ne olacak tahmin et bakalım dedi ---sen izledin mi dedim -evet izledim daha önce dedi bi kaç tahmin yaptım hiçbiri çıkmadı parmağımdaki yüzüğü gördü -nişanlandınız mı dedi -hayır sözlendik dedim sevdiğim bir konuyu konuşmaya başladık elifi kendimden sogutmak için bir fırsattı -çok şanslı kız ebru dedi bunu bana ilk defa söylemiyordu hatırlarsanız -şanslı olsa yanımda olurdu dedim -ben şanslı mıyım şimdi dedi bak amk konuyu nereye çekti yine -neyse açta bitirelim şu filmi dedim -şansım olsaydı neyse boşver dedi hay amk utandırdı beni filmin sonunu izledik kurguya hayran kaldım amk film hakkında yorum yapıp begendiğimi söyledim gece için teşekkür ettiğimi söyleyip ayrılmak için izin isteme aşamasındaydım ki telefonu çaldı telefon konuşması özeti şimdi git sonra gel misafirim vardı birisi sanki apartmanın dışında eve gelmek için izin istiyor gibiydi telefonu kapattı -gelsin ben gidiyorum zaten dedim -yok şimdi gitme dedi -neden dedim -aşşağı da bekliyor dedi -beklemesinin benim gitmeme engel olan kısmı ne dedim -yanlış anlar şimdi yardım et lütfen dedi -neyi yanlış anlar elif ne yardımı edeyim sana dedim -bu cocuk bana asılıyor dedi -gidip döveyim mi amk ne yapayım asılıyorsa dedim -dışarı çıkarken seni görürse sorun çıkarabilir dedi uyuz oldum amk içine düştüğüm duruma bak -eve gitmem lazım annemler bekliyordur merak ederler dedim -dur biraz gitsin sonra gidersin dedi kimden korkuyom ki amk onlar mesajlaşmaya başladı gelirsin gelemezsin diye bana dönüp gitmiyor dedi -benim gitmem lazım kusura bakma dedim ---ya çıkma lütfen dedi -ben üst katın merdivenlerine çıkayım sen çocuğu çagır içeri girince gideyim dedim -gelmesini istemiyorum ki.lütfen bir tane daha iç gider o dedi -yok gitmem lazım dedim elimi tuttu lütfen dedi -iyi tamam dedim sarılmaya yeltendi bir daha yaparsan giderim dedim -pardon dedi içkileri tekrar doldurdu -ışıkları kapatayım da yattığımı sansın dedi -korkma bişey olmaz açık kalsın dedim ama dinlemedi kapattı amk geldi benim oturdugum koltuga o da oturdu bayağı da yanıma oturdu biraz oturduk mal gibi sessizce sonra sağol derken bir elimi bacagımın üstüne attı önemli degil derken bende elini bacagımın üzerinden aldım sessizleşen ortamda seksi seksi nefes almaya başladı pencerenin ışıgı direk bacaklarına vuruyordu içimdeki irin tekrar toplanmaya başladı sonra kalktı pencere yaklaşıp geri geldi bana daha yakın oturup -gitmemiş hala yaaa dedi aynı anda bana sarılıp gitme lütfen dedi -bana bir daha dokunursan sikerim elif dedim -gerçekten mi dedi -evet gerçekten dedim çok ciddi bir şekilde -yine dokundu hemde bacaklarımın kasık bölgesine dogru ayaga kalktım -sana iyi geceler dedim -dur şaka yaptım falan dediyse de dinlemedim çıktım kapıdan merdivenleri kullanırken lavuk sen kimsin diye sorarsa ne cevap veririm diye düşünüyordum aşşagı indim caddeye baktım allahın kulu yok vay amk bekleyen kimse de mi yoktu acaba yoksa elifin aradığı adam da hayal ürünüydü eh amk elif senden herşey beklenir neyse vukuatsız atlattık amk daha da gelirsem iki olsun zaten ebrunun bunları duyması kasten adam öldürme sebebi **eve gittim zıbardım geride kalan geceyi diğer sik sahibi kişiler tarafında götü kaldırılmış kendi saplarının kendilerine sadık olmasını şart koşan ama sapsızken her erkeği potansiyel sevgilisi sanan amlı olmayı tüm erkekleri elinde oynatabilme kozu sanan örnek kevaşenin birinin elinden kurtularak tamamladım askerliğin şimdiye kadar bana kazandırdıgı tek şey nizami bir şekilde yatağımı yapıyor olmamdı sabahları ertesi sabah kalktım otogarı aradım bilet ayırtmak için istanbula gideceğim gün bilet yoktu bende bir gün öncesinden aldım bu bir geceyi ankarada geçirecek olmam demekti sakalları kesmiyordum neden traş olmadın diye komutanlara inat ama saçlarımı ne bok yiyecegi belli olmayan bir askerin eline teslim etmemek için kestirdim aynı gün bildiğiniz 3 numara alanya onsuz pek de eglenceli degildi aslında çok eglenceliydi ama bu eglenceyi yaşayabilmek için onsuz duygularımın olması lazımdı denize gittim o arkadaşın yanına köye falan derken otele gidip ebrunun babasıyla konuştum annesi de otele geldi böylece ben onların evine gitmek zorunda kalmadım babadır elleri öpülür bayramda seyranda ama hakeder cebinde ne varsa kendim ne yerim diye düşünmeden verdi bana almak istemedim ama zorla verdi bir de kart verdi bana banka kartı kendi adına açılmış bir hesap parayı kendi hesabına yatıracaktı **bende kartla onun şifresini girip çekecektim böylece banka da kesinti yapamayacaktı havale olmadığı içim gün geldi ankara üzerinden istanbul yolu gözüktü ben mi yaptım yoksa ana yüreğinden midir bilinmez annem ağladı sarılırken babam ve kardeşim sadece sarıldı son kez ebruyu arayıp yola çıktığımı söyledim beni bekleyeceğini söyledi 8 saat onu görme hayali ile yaptım yolculuğumu ama gelmedi telefon açtım ama aradığım sevgili telefonunu bilmediğim sebebten dolayı kapatmıştı koskoca otogarda öylece oturdum kaldım bankın birisinde iki bacagımın arasında valizimle 7 saat bekledim en az 200 kere aradım ama gelen de olmadı cevap verende benim telefonum olmadığı için ordan ayrılırsam beni bulamaz diye hiçbir yere gitmedim akşam oldu karanlık çöktü gelen giden yok telefonda hala kapalı elime valizi aldım ebrunun arkadaşının evini zar zor olsa hatırlayarak buldum kapıyı çaldım kızın birisi açtı hatırladı beni ebruyu sordum direk -haberimiz yok dedi durumu anlattım yurda telefon açtı kız yurtta da yokmuş aklıma kötü kötü şeyler gelmeye başladı beni aldatıyor olmasını veya beni artık sevmiyor olmasını siktir edin başına sağlığı ile ilgili bir sorun mu geldi diye korktum kızların yanında bir erkek olması tek umudum du ama herkes ders çalışma peşinde sınav manyağı olmuşlar kaldım mı koskoca ankarada ne yapacağını bilmez bir şekilde alanyayı arayıp annesine babasına da sormak istemedim onları telaşlandırmamak için kızlar sagolsunlar gel burda bekle biz de meraklandık dediler ** ben otururken çay demlediler ebrunun diger arkadaşlarını aradılar yanında mı diye öyle mal mal bekledik panik halinde sonunda telefonu açıldı kızın onlarca denemesinden sonra çalıyor deyince heyecanlandım ben aldım telefonu -nerdesin ebru dedim -sen nerdesin dedi -arkadaşlarının evindeyim sabahtan beri seni bekliyorum dedim -ne işin var senin orda dedi kimin kimden hesab soracağı karıştı -ebru nerdesin dedim -niye gidiyorsun onların yanına dedi böyle davranmasının altında muhtemelen bir sebeb vardı -sen nerdesin ben oraya geleyim dedim -gelme istemiyorum sen mutlu gözüküyorsun orda dedi etrafa ciddi ciddi baktım amk kamera şakası falan mı yapıyorlar diye -çok mutluyum burda ebru kızlarla sabahtan beri bi ankara bi roman havası oynuyoruz sevinçten. bunu der demez telefonu kapattı tekrar ararken tansiyonumun çıktığının farkındaydım sinir uçlarım gıdıklanıyordu ama bu işin sebebine öğrenmeden küfür etmeyecektim telefonu yüzüme kapatma konusunda ne kadar hassas oldugumu biliyordu bunun hesabını da sonraya bıraktım kızdan izin alarak tekrar aradım balkona çıktım aradım -ne var dedi -tekrar sorayım mı sen anlatacak mısın dedim -benim anlatacak birşeyim yok sana dedi -madem yoktu neden çağırdın beni ankaraya dedim cevap vermedi -sen bana neden böyle yaptıgını anlatıncaya kadar gitmiyorum askere haberin olsun dedim -beni bir daha arama kelebek dedi -tamam aramam ama sebebini söyle dedim -sana karşı tüm duygularımı kaybettim dedi -daha düne kadar çağırıyordun aşkım gel çok özledim diyordun ne oldu bir günde dedim -geçte olsa farkına vardım yaptıgım hatanın dedi baktım ağlayacağım hem sinirden hemde duygusal krizden -beni severek hata mı yaptıgını söylemeye çalışıyorsun dedim -sana güvenerek hata yapmışım dedi bi dakika şimdi biraz kopya verdi işte güven konusunda konuştuguna göre muhtemelen elif le ilgili birşeyler duymuştu ama o olmama ihtimali de vardı pişti olmamak için ben elifin adını anmadım ---tamam yarın gidecektim ama bu gece ilk buldugum otobüsle giderim istanbula. gitmek var dönmek yok. muhtemelen beni bir daha aramayacaksın numaranı da degiştirme ihtimalin var. ölüm var kalım var son bir kez göreyim helalleşelim lütfen dedim -yurda girdim çıkamam dedi -tamam yarın sabah ben seni tekrar ararım yurttan çıkınca helalleşiriz o zaman dedim -peki dedi ve kapattı telefonu kızların yanında yatmak uygun olmayacagı için onlara bir pansiyonda yer ayırtmıştım dedim ve gittim bir kaç tane taksiciden yardım alarak bir pansiyon buldum gece yattıktan aynı gün teslim olmam gereken güne uyandım dışarı çıkıp ebruyu aradım kulubenin birisinden şuraya gel şu saatte dedi yine kapattı oraya vardıgımda hiç alışık olmadıgım bir karşılama vardı ışıl ışıl gözleri bana hiç bakmıyordu bile öylece oturuyordu tek yaptıgı ben yanına oturup merhaba deyince parmagında ki iki yüzükle oynamaya başlamak oldu bir çıkarıp bir takıyordu ona aldıgım yüzükleri bense sadece ona bakıyordum elimdeki çantama bir yük daha binecekti ebruya verdiğim kalbimi artık kendimde hissediyordum hiç taşımıyordu artık elimi uzattım hakkını helal et diyemedim çıkmadı ses karabasan oldu ayrılık titreyen ellerim öylece kaldı orda sonra çekmek zorunda kaldım hiç konuşmayacak gibiydi -ben gidiyorum ebru sebebini anlatmayacak mısın dedim -bildigin şeyleri tekrar niye hatırlatayım ki dedi -hiç birşey bilemiyorum iki gündür dedim -alanya nasıldı kelebek eğlenebildin mi arkadaşlarınla dedi ama arkadaşlarınlayı büyük harfle söyledi -devam et dedim -sen soruma cevap ver önce dedi evet yavaş yavaş dökülmeye başladı -hayır hep seni özledim dedim -hmm bazı kişiler aksini iddaa etti dedi bi boklar duymuş oldugu kesinleşti -yanlış tahmin etmişler dedim -sen niye elifle buluşuyorsun kelebek dedi -hadi buluştuğunuzu boşver bana neden yalan söylüyorsun dedi -hadi bana yalan söyledin neden geceyi onun evinde geçiriyorsun dedi -amasya dönüşünde bana niye uğradın direk gitseydin ya sevgilinin yanına dedi yakalanmışız amk arkadaşının birisi görmüş beni telefonlaşmışlar ebru ile sürekli elifi tarif edince kız ebruda takip et demiş eve girdigimiz görülmüş ama ebru hesab sormak için ebru beni ankaraya davet etmiş davet gerçekleşinceye kadar da hiç birşeyi çaktırmamış aranızda benim yerime ebruya açıklama yapmak isteyen var mı?
0 notes
Text
Sahiden İyiki Geceler (-11-)
---akıllı evlenince böyle götürülür dedi. -uzun zamandır spor yapamıyorum kas yapayım diye böyle götürüyorum dedim -romantizm fakirisin kelebek dedi amk ben fakiriysem sen de çeneni tut.ne güzel taşıyoz işte -sözlülük romatizmi öldürürmüş dedim bu sırada yatağa geldik onu yavaşça yatağa bıraktım birden birşeyler yapacak olmanın heyecanı ile utandım kıpkırmızı oldum evet kırmızı ben yine ben utangaç halimden oldukça haz alan ebru da ellerimden tutup beni kendine çekti -bir öpücük verir misin sözlüne dedi -evlenmeden olmaz ebru kusura bakma dedim -zorla öperim o zaman dedi -kol kaslarına güveniyorsan dene dedim biraz daha çekti kendine, sizce karşı koyarmıyım amk. -hiç zor olacağa benzemiyor dedi yaklaşıp öptü. sonra bıraktı öpmeyi bana baktı -bu kadar mıydı? dedim -daha ne olsun sözlümü öptüm işte dedi -iyi ben yatayım o zaman alacağını almışsın sen dedim -senin almak istediğin bir şey mi var yoksa dedi -bilmem dedim. nasıl bir şekilde dediğimi tahmin edersiniz -kol kaslarına güveniyorsan dene dedi -benim kadar güçsüzsen hiç sorun olmayacağa benziyor dedim -dene bakalım dedi ilk denemelerimde karşı koydu. gülerek ve naz yaparak yataktan kalktım bir kaç esneme hareketi yaptım -ne yapıyorsun deli diyerek öylece bana baktı -zorlayacağa benziyorsun ısınmam lazım dedim.ona aldırmadan ciddi bir şekilde esnemeye devam ettim o gülme krizindeyken sonra yatağa geçtim uzandım -ne oldu dedi. -çok yoruldum. maç yapacak halim kalmadı dedim. -masaj yapayım istersen dedi -hani istemiyordun dedim -naz da mı yapmayalım dedi -sözlünü usandırdın iyi geceler sana dedim o üstüme atladı tekrar öptü bir kere -nerde kaldığımızı hatırlattı mı sana dedi -biraz daha kopya verir misin dedim ilkine göre biraz daha uzun süren bir kez daha öptü beni sonra da olanlar oldu malumunuz. ertesi gün kalktık artık alanyaya gitme günüydü sabah kalhvaltı için otel restoranında buluştuk kahvaltıda bayanlar deniz gidip akşam üzeri dönmek istediklerini söylediler. ama biz ebrunun babasıyla denize giderken ebru annesi ile kısa bir çarşı turuna alışveriş için gittiler ebrunun babası ile maaş konusunda konuştuk -maaşıma zam istemiyorum. diğer personelin bu duruma vereceği tepkiyi az çok tahmin edersiniz.bu durumdan rahatsız olmak istemiyorum. zaten yeterince yüksek maaşım dedim -kimin haberi olacak ki dedi -muhasebecinin olur. müdürün olur onların da ağızlarını ne derece tutabileceği soru işareti dedim -söz verdim ama eşime dedi -zam yaptığınızı söylersiniz olur biter dedim. -tamam o zaman sen bilirsin ama bir şartım var dedi -nedir dedim -bunu söz hediyesi olarak gör. ehliyet masrafların benden dedi. -şartınızı kabul etmiyorum kusura bakmayın dedim -neden dedi -böyle yapacaksanız. bana maaş da vermeyin zaten. herşeyi siz ödüyorsunuz dedim -iyi sen bilirsin dedi bir süre oturduk ben denize girdim çıktım biraz daha uzandıktan sonra ebrular geldi nerden aklına geldiyse -hadi jet skiye binelim dedi iki tane kiraladık 15 dakikalığına. birisine ebru ile ben diğerine de ebrunun babası tek başına bindi. ebrunun annesi binmek istemedi o heyecanı yaşayıp biraz da yüzdükten sonra otele döndük üzerimizi değiştirip yolculuk için hazır hale geldik antalya aksuya kadar yemek yemedik. aksudaki köftecide köfte yedikten sonra alanyaya döndük bugün izinlisin dedi babası ama ben aksam servisinde otele gittim millet vaaaay falan diye karşıladı kimden duydularsa duymuşlar amk. onlardan kimse gelmedi akşam ebruyla mesajlaştık otelde olduğumu söyledim ve iş çıkışı buluşmak üzere sözleştik işim bitince yanına gittim yorgun olduğumuz için fazla durmadan gönderdim onu bende gittim yattım ertesi gün ehliyet için başvuruya gittim. biraz daha zaman vardı yeni derslerin başlaması için bu durumu ebrunun babasına da söyledim otelde. ebrunun babası şoförü çağırdı bana direksiyon dersi vermesini söyledi aksam üzeri antre saatimde ilk denemelere başladık eli el freninde şöyle yap böyle yap derken bir kaç başarısız araba kaldırma denemesi daha sonra stop ettirme sayısında ki azalma ile birinci viteste yavaş yavaş sürmeye başladım ikinci gün ki eğitime ebru da geldi ama onu arabaya bindirmedim. 4 gün üstüste gittik biraz daha öğrenmiştim artık sürmeyi ama heyecan vardı şoför tamam oldu bu iş sana sadece pratik lazım artık dedi ona telefon geldi arabadan indi bana da yavaşça tur at dedi geri geri sürerken gaza yanlışlıkla fazla yüklendim heyecanım artınca direksiyonu da ters tarafa kırdım ne oluyor amk derken ayaklarım dolandı yine gaza bastım araba 1 bucuk metre yükseklikteki bahçeye düştü ters dönmüş bir şekilde ben emniyet kemeri asılı olduğu için yukarda kaldım bacaklarım direksiyona sıkıştı alnımın üzerinde saçların başladığı yerin hemen üstünde kanama başladı tepesi aşşağı olduğum ve tüm kan oraya pompalandığı için daha fazla akıyordu sağdan soldan yetişenler beni arabadan çıkardılar arabanın durumu pek de iyi gözükmüyordu ebrunun bu durumdan haberi olmaması gerekiyordu hastaneye gitmek gerekiyordu babasına hesap verilmesi gerekiyordu polis e cevaplar verilmesi gerekiyordu bi arabayı süremedin amk diye kendime küfürler edilmesi gerekiyordu hastaneye gittik önce arabayı orda bırakarak doktor tutturdu dikiş atacam diye dikiş atılması demek saçların önünün kazınması demek bu durumda ebrunun haberi olacağı ilk aklıma gelen şey olduğu için şiddetle karşı çıktım zaten o kadar da büyük bir kesik değildi doktor atmam lazım dedi sinirlendim doktora -sorumluluk benim atma dikişi ödemeyi atmış gibi yaparız merak etme dedim doktor da bana kızdı ama ben kazandım. biraz pansuman yaptılar bacaklarımda da bişey yoktu yürüyebiliyordum zaten polis de kara yollarına zarar vermek. ehliyetsiz araç kullanmak ve ekleri şeklinde bir sürü ceza yazdı arabayı sanayine çekici vasıtası ile gönderdik şoför mecburen olduğu için ebrunun babasına haber verdi arabada değil bende bir şey var mı diye heyecanla geldi o günden sonra bir daha koltuğa oturmadım beyler. hala ehliyetim yok ebrunun haberi oldu o da kızdı bana neden dikkat etmiyorsun diye. şoföre kızar gibi oldu bir ara neden yalnız bıraktı diye ama ben müsade etmedim sonuç olarak arabada maddi zarar bende rezil olma şoförde pişmanlık ebruda da korku oldu bana birşey olacak diye. bu akşam izinlisin dedi ebrunun babası halbuki izni gerektirecek bir durum yoktu hemen arkasından ebru aradı -bu akşam gel beni al dedi olayda onun parmağı olup olmadığını öğrenmek için -çalışıyorum bu gece dedim -babam izin vermedi mi sana dedi böylece ebrunun olayda parmağı olduğunu anladım -başka bir kızla randevum var ebru dedim -kızmıyorum dedi -tamam o zaman akşam gelirim dedim akşam gittim onu evden aldım -nereye gidiyoruz dedim -şu restorana dedi -ne yapacağız orda dedim -yemek yiyeceğiz dedi -ben yedim yemek dedim. yemediğim halde -acıkıncaya kadar bekleriz o zaman dedi restorana gittik yemekleri söyledik. heyecanlıydı bir şeyler sakladığı belliydi yemek sonrası anladım nedir heyecanın sebebi diye -çok korktum sana birşey olacak diye kaza yapınca,sen kendini öldürmeden şunu bi al bakayım dedi yüzük kutusunu çıkardı açtım içinde bir alyans vardı içinde ebru yazıyor ve benim ona teklif ettiğim gecenin tarihi yazıyordu -çalışırken takmasam olur mu?diğer kızlar yanlış anlar şimdi dedim -bende çıkarayım o zaman dedi vay amk. ne kadar ağır bir şaka yaptığımı farkettirdi bana böyle çıkışması -en azından inş. parmağıma olmaz dedim gülerek -o parmağını kırarım zorla sokarım.bir zevkle yüzük taktırmıyorsun dedi -kazadan sonra beyin hücrelerimde bir ayar bozukluğu oldu kusura bakma dedim -o ayar bozukluğu sende ben seni tanıyalı beri var zaten dedi -- **ben bişey demeden -özür dilerim dedi. -özür dilemeni gerektirecek birşey yok haklısın,en mutlu olman gereken anında bile işi dalgaya vurup kendimi eğlendirirken seni üzüyorum asıl ben özür dilerim dedim -bunun farkında olman bile seni seviyor olmama bir sebebtir dedi -fazla abarttığım anlar oluyor.sen bana aynı şakayı yapsan senin kadar alttan alamayabilirim.kendimi biliyorsam almam, anlayışın ve bana katlanabildiğin için teşekkür ederim halbuki bir gün bu şakaların bir tanesi kızıp arkana bakmadan çıkıp gitsem yaşayamam bile kumardan kalma bir huy bu galiba adrenalin gibi beni bırakıp gitme ihtimalini bilerek seni çok kızdırıyorum.böyle bir riski alıyor olmak aslında çok korkutucu,sanma ki ebru tamamdır benimdir bensiz yaşayamaz ben ne yaparsam yapayım bana katlanır,ben gitsem bile arkamdan gelir düşüncesi var inan yok, aklıma ya bir gün biterse diye geliyor ve çok daralıyorum. çok korkuyorum seni kaybetmekten hiç bir zaman biterse bitsin yaşarım ben onsuz da diyemiyorum yaşayamaz mıyım?yaşarım elbet ama sende nefes alıyorsun afrikada ki fakir bir çocukta seni üzmeme izin verme ebru yoksa sonunda ben çok üzüleceğim. haylaz bir çocuğunum senin ama kulaklarımdan çek arasıra insan çocukken anasız aşıkkende yarsız yaşayamaz. tekrar özür dilerim dedim -benim oğlum yeterince biliyor ne yapacağını zaten. sadece uygulama hataları yapıyor bazen onu da zamanla öğrenecektir dedi. birbirimizsiz yaşayamayacağımız halde birbirimizi kaybetmeye meyilli hareketler yapmayalım kelebeğim. daha önce provalarını yaptık ayrılığın seni bilemem ama ben dayanamıyorum sensizliğe dedi -evet haklısın ebrum zamanı anımsatan nereye baksak ufuktaki ayrılığı görmeye başladık yine dedim(ankaraya okul için dönecek olması) bu sırada yemeği de yedik üstüne kahve de içtik -kalkalım mı dedi hesabı ödedim küçük bir yürüyüş yaptık -herkes için yazılmış birisi vardır ebru dedim onaylarcasına başını salladı -bazen doğru kişiyi bulmak için geçmen gereken bir kaç kişinin hayatına girmesi gerekir dedim ben seni buldum.bana yazılmış doğru kişim için geçmek zorunda olduğum birisi değilsindir umarım dedim -kaderi bozmak hattimize değil sen sadece umutlu ol ben öyle yapıyorum çünkü dedi -bugünümüze kadar olan kısma bakıyorum da şükretmek gerekiyor halimize dedim -tüm dualarımın ilk kelimesinin kelebeğim dedi -benim tek duam var o da tek kelimeden ibaret.ebru. dedim iskeledeki bir banka oturduk ama bizim yerimize değil başını omzuma yasladı bende tek kolumla onu sardım bir süre oturduk sonra bir türkü kafeye gittik bir köşeye oturduk çalan müziğe kaptırdık kendimizi aheste aheste içtik gelen gülcüden bir gül aldım ebruya hem gülcüyü kızdırmak hemde ebruyu güldürmek için kıran kırana pazarlık ettim gülcü ile cingene olduğu için ve bende onunla onun lisanını konuştuğum için ama ebru sıkılmış olacak ki bir tanesi çekti -ver kaç para istiyorsa dedi hevesim kursağımda kaldı fazlası ile verdim gitti gülcü ebru sıkılmış olacak ki -hadi gidelim dedi hesabı ödedim gülü masada unuttu bende neden almıyorsun demedim bir kaç yüz metre yürüdükten sonra -o yüzüğün akıbeti de sana aldığım gül gibi olmasın dedim -offf pardon unuttum hadi dönelim lütfen dedi -boşver hadi gidelim dedim ısrar etti geri dönmek için bende inat ettim gitmemek için -burda bekle o zaman dedi -tamam boşver ebru dedim -bekle lütfen dedi geriye dönüp yürümeye başladı bende mecburen arkasından gittim gülü biraz geçte olsa türkü barın barında buldu masayı kaldırınca bara koymuşlar gülün fazla olan sap kısmını koparıp tokası ile saçının arasına soktu -ne kırıyorsun gülü o kadar para verdik dedim. -paranı vereyim de sus dedi ağır konuştu yine ama piçliği ben başlattığım için ses çıkarmadım sonra o da ağır konuştuğunu farkedip koluma girdi -kızdın mı dedi -yok tamamen haklısın,ben kaşındım dedim -ben sana para ile alınamayacaklar şeyler verdim.sende bana paramla alınamayacak bir aşk yaşatıyorsun. bırak para sadece babamın bana verdiği harçlık sana verdiği maaş olarak kalsın hayatımızda dedi haklı amk. allahın fakir piçinin tekisin amk.paradan bahsettiğin kişiye bak. beni euroyla kaldırıp dolarla sikti beyler ** -yarın ne yapacağız dedi -ben çalışıyorum annem yayladan gelecek akşam üstü de eve gitmem lazım dedim -beraber gideriz dedi -tamam bakarız dedim onu evine bırakıp bende eve gittim. ertesi gün işe geldim sabah gelen barmene -şiftleri değişelim mi ben sabah geleyim sen öğlen gel benim biraz işim var öğlen arası dedim anlaşmayı yaptık akşam üstü ebru aradı -bende geleyim mi size dedi -iyi hadi otelde bekliyorum dedim -sen geç eve ben gelirim dedi ben eve gittim annemle hoş beş konuşurken. yayladan getirdiği üzümden yedim sonra ebru da geldi konuşmaya başladılar annem yayladan bahsetti ebru olan bitenden bahsetti kendi aralarında bir süre konuştular ben banyo yapıp üstümü değiştirken ben yanlarına geldiğimde mutfaktalardı aralarında ki konuşma annemin yayladan getirdiği üzüm yapraklarını sordu ebru annemde onlarla yaprak sarması yapacağını söyledi ebru çok sevdiğini söyledi. annesinin de çok sevdiğini söyledi tamam annenleri de al uygun bir zamanda gelin yapayım dedi bi dakika anne ne yaptın resmen davet ettin ailesini ebru zaten dünden razı -tamam yarın geliriz dedi -hadi gidelim geç kaldım dedim evden çıktık ebru annesini aradı -kelebeğin annesi bizi yarın yemeğe davet ediyor anne dedi bir süre konuştuktan sonra telefonu kapattı -bana haber verirsin kaçta gelelim diye dedi -tamam dedim ben otele geçtim o eve gitti gece iş çıkışı işim biraz uzadığı için ebruyla sadece telefonda görüştük ona yarın öğlen onunla denize gitmek için öğlen antre kullancağımı söyledim anlaştık ben eve gittim annemle yarın akşamki yemek konusunda konuştuk halamları gündüzden eve davet edip evi çeki düzene sokacaklarını bana da eksik olan bir kaç şeyi yarın almamı söyledi ben sabah erkenden işe gidip iş çıkışı annemin bana verdiği listedekileri aldım sonra eve gidip denize gidebilmek için gerekli nevaleyi düzüp ebruyla buluştuk denize girdik eğlendik derken unuttuğumuz bir şey vardı akşam çalışacaktım ben yemeğe nasıl gelecektim babası da birşey dememişti sonra otelde gece biraz daha geç gelip barı kapatıncaya kadar bekleyen barmeni arayıp onunla şiftleri değiştirdim yemek çıkışı otele dönüp barı ben kapatacaktım ben eve geçtim ebru da kendi evine evde son hazırlıklar yapılıyordu annem ve halam fesleğenli imam bayıldı yaprak sarma börülce salatası ve cacık hazırlamışlar ben onlara masayı kurmaya yardım ettim duşu alıp üzerimi değiştirdikten sonra babamda geldi halama kalmasını söyledik ama kalmadı ebruya telefon açtım geliyor musunuz diye -yoldayız dedi heyecanlanmaya başlamıştım çıkabilecek sorunlar beni endişelendiriyordu ellerinde tatlı ile geldiler ebrunun kardeşi de gelmişti benim bilader de evdeydi kısa bir tekrar tanışma faslında sonra salona geçtik -sofra hazır direk oturun isterseniz dedi babam -evet soğumasın dedi annem de bu durumda oturmak zorunda kaldılar yemeğin başındaki tek konuşmalar çok güzel olmuş afiyet olsun geyiği idi daha sonra geyik işler nasıl yayla nasıl diye genel konuşmalardan sonra grublaşmalar oldu ebrunun annesi annemden yemek tarifi alırken babamla ebrunun babası politikaya atıldılar kardeşlerimiz de ben şu okulda okudum sen bunu tanıyor musun o benim de arkadaşım derken onlar da geyik kurdular kendi aralarında ben ortada ters giden bir durum var mı diye onları kontrol etmekten kimse ile konuşmadım baktık herkes yemeğini bitirmiş ben masayı yavaş yavaş toplamaya başladım bana yardım etmeye yeltenenlere siz devam edin ben hallederim dedim ebru yeltenmekle kalmadı o da yardım etti bana masayı kaldırdıktan sonra yavaş yavaş lavaboya el yıkamaya geçtiler ve sonra oturma grubuna yayıldı hepsi biladerle ebrunun kardeşi birbirlerine pes iki de rakip olabilmek için yan odaya geçtiler şöyle bir baktım hepsine vay amk korkacak hiç birşey yokmuş gibi geldi hepsi konuşuyor kendi aralarında kültür farkını sikine takan bile yok ebru sanki ev hanımıymış gibi -çay mı içersiniz kahve mi dedi çayda karar kıldılar ama ne hikmetse çayı da ben demledim sonra biz de içeri geçip oturunca muhabbete biz de dahil olup sorulan sorulara cevap olduk ben sıkıldığım zamanlarda çayın durumunu kontrol etmek için mutfaga kaçtım çaydan sonra annem tatlıları da ikram etti benim iyi geçtiğini düşündüğüm buluşma tekrar görüşmek üzere sözler alındıktan sonra vedaya geçti onları biraz bekletip bende üstümü değiştirdim iş için gitmeseydin demelerine diğer barmene söz verdiğimi söyleyip onlarla gittim beni işe bıraktılar geç saate kadar çalıştığım için o gece de görüşmedik ebru ile daha sonraki günlerde annem ebrunun annesini kısır yemeye davet etti karşılıklı görüşmeleri oldu ebrunun babası sürekli babama selam gönderdi biz ebru ile işten arta kalan zamanlarımda görüştük otele geldi geceleri buluştuk denize gittik ebruyu okulu için ankaraya gönderme vaktine kadar olağan dışı birşey olmadı son gecesinde işe gitmedim bu durumdan kimse rahatsız olmadı anlayışla karşıladı iş arkadaşlarım klasikleşmiş veda hazırlıklarında olduğu gibi söylenecek fazla sözün olmadığı bir kaç saat yaşadık sonra bir arkadaşımın evine gittik orda geceyi beraber geçirdik sadece birbirimizi üzen muhtemel yaşayacağımız ayrılık acılarından konuşup sarılarak yatarak gece sonu sabaha doğru onu eve bırakmak için onların evine gittik -burda bekler misin dedi yukarı çıktı 5 dakika sonra elinde bir poşetle geldi -gönderdiğin 30.000 mesaj için teşekkür ederim dedi. ve poşeti bana verdi tekrar öptü -yarın gelir misin beni uğurlamaya dedi başımla geleceğimi ima ettim tekrar öptü o yukarı çıktı ben eve geçtim **eve gelince poşet elimdeki ağırlığını kaybedip beynimde ağırlık yapmaya başladı zaten 30bin mesajın için teşekkür ederim dediği zaman aşkımız için bir uğraş vermiş olduğu belliydi peki ben ne yapmıştım hiç birşey açtım poşeti gözüme ilk çarpan bir kaç defter oldu ama onlardan önce bir kutu çıkardım ebrunun bana hediye ettiği cep telefonu kutusuydu kutuyu açtım model olarak cep telefonunda son nokta dedikleri cinsten hani ben paraya kıyıp da o telefonu almazdım bi tek mesaj bölümü çalışsın birde yes tuşu o kadar küçük olmasın yeter amk telefonda ne gerek var o kadar atraksiyona telefonu aldık kabul ettik poşette kalanları çıkardım 4 tane defter her birinde ebrunun el yazısı ilk mesajımdan son mesajıma kadar yazmış her sayfanın altına sayfada kaç mesaj yazılmış onu yazmış diger sayfalarda toplayarak gitmiş her mesajın başına - işareti koymuş çok begendiklerine yıldız işareti yapmış benim onu üzdüğüm mesajlarda ünlem işareti koymuş bütün defterleri numaralandırmış bazı yerlerde kısa notlar almış bazı bölümlerde kendi yazdıklarını da yazmış. bazı bölümlerde hikayelendirmiş ama cogunlukla sadece benim yazdıklarımı yazmış hepsinin basına gün tarihi atmış son defterde bitmemiş bir defter son sayfasına bir not yazmış *benim için milyonlarca kez bastığın telefon tuşları için ellerine beni bu denli mutlu ettiğin için yüreğine sağlık aşkım seni seviyorum ** verilen emeğe saygı duydum kendime baktım olm sen ne bok yedin bu kız için diye bi bok yemedim lan cevabını verdim ama bişeyler yapmak lazımdı bir gecede ona birşey yapıp 4 senedir yapıyor imajı veremezdim utandım piçolar onun yaşadığı aşkın saflığına inandım ha ben sevmiyor muydum seviyordum ama odun sevgili derler ya memnun oldum benim amk. muhtemelen o da benim hakkımda birşey yaptı mı acaba diye düşünüyordur ama sadece düşünmekte kalacak çünkü yarın elim boş gideceğim ona bi de telefon almış benim ona aynı ayarda bir hediye alabilmem için mahelledeki piçleri toplayıp telefoncu soymam lazım yada maaşın dolmasını beklemem lazım bestesi kadere sözleri alın yazısına ait olan bir türkü kulaklarımda çınladı yine garibanlığın gözü kör olsun amk. ertesi gün oldu her zamanki gibi gece cıkacaktı yola ankaranın yolları 8 saat 550 km denizsiz tatsız tuzsuz bir insanı alacak benden yine diğer kalabalığın içine sokacak kimse kalbindeki acıları cektiği acıyı bilmeyecek yalnızlıklarında yaşayacak sadece huznu kim kimdir nereye gider ne iş yapar sürekli koşuşturan insanlar arasında kaybolacak güne bir teşekkür mesajı ile başladım uyanınca o da rica ederim dedi -30001 inci mesajımı nereye yazacaksın dedim -kırtasiye de sadece o defterleri satmıyorlardı dedi -ne yapacaksın bugün dedim -kahvaltı yapacam birazdan sende gel lütfen dedi -sonra ne yapacaksın dedim -bilmek istiyorsan gel dedi -baban gitti mi işe dedim -kalkmadı o daha dedi -kalkınca haber ver gelirim o zaman dedim 5 dakika sonra mesaj geldi -kaldırdım hadi gel dedi vay amk inş benim için kaldırdığını söylememiştir umudu ile gittim evlerine son gün kahvaltısı hazırlanmış evin içinde matem sessizliği var beni öyle bir karşıladı ki annesi sanki yakınımı kaybetmişim surat bükük geç oğlum geç dedi peder bey kalkmış kahvaltıya oturmuş bile ebru sarıldı bana -hoş geldin aşkım dedi mutlu görünmeye çalışarak masaya bende oturdum çay dolduruldu kahvaltı yapıldı benim de işe gitme vaktim geliyordu izin alacagım adam yanımda duruyordu ama götüm de yemiyordu amk. sormaya o kahvaltısını yaptıktan sonra planlar konuşulmaya başladı ufak bir kaç alışveriş valizin son şeklini aldırmak öğle yemeği için otel planlardan bazıları idi ben hala izin alamadım ve bu planlar işlerken ben nerde olacağımı bilmiyordum izin alamadan da babası gitti otelde görüşürüz diye ben biraz daha oturdum iş vaktimin gelmesine kadar annem aradı onunla konuştuk kapattıktan sonra -telefonu begenmedin mi yoksa dedi ebru cünkü hala eski telefonu mu kullanıyordum -cok begendim de alışamadım henuz hem bu daha çalışıyor dedim. -yok yok begenmemişsin sen dedi -tamam söz onu kullanacağım cok begendim dedim iş saatim geldi müsade istedim otele gitmek için ne işi diye ikiside çıkıştı bana -siz ufak tefek hazırlıklarınızı yapadurun otelde görüşürüz öğlen yemeğinde dedim ebru biraz üzüldü ama kabul ettiler işe gittim hiç birşey yok gibi çalıştım öğlen yemeği için geldiler ebru bana bakarak ben ona bakarak arasıra çalışıyor olduğumu hatırlayıp çalışarak yemeğini yemesini izledim yemeklerini yedikten sonra biraz oturdular ebru bara gelip bi kaç işlerinin daha oldugunu söyledi -akşam antrende görüşürüz dedi gittiler ben işten çıkmama yakın ebrunun babasının yanına gidip -ebrunun gitme saatinde ben çalışıyor olacağım biraz erken çıkabilir miyim dedim -diğer barmenlerle konuşun kendi aranızda halledin bana sormana gerek yok dedi -sağolun dedim. diğer barmenlere gittim olayı anlattım lan olm bi siktir git gelme amk. akşam dediler valla mı lan dedim vallaymış beyler ciddiymiş adamlar ne olur ne olmaz müdüre de ilettim olayı o da onay verdi ebruyla buluştuk aksam 5 den sonra bizim yerimize gittik oturduk bir saat kadar bilindik ayrılık konuşmaları gizlenmeye çalışılan bir kaç damla yaş ama işin kötüsü ben alışmış gibiydim ayrılığa öncekiler kadar koymadı ama aynı durum ebru için geçerli değildi o gizleyemeden ağlamaya başladı vakit azaldıkça ebrunun annesi aradı kızım nerdesiniz bişey yemeyecekmisiniz diye konuştuklarını tahmin ediyorum cünkü bu sorulara karşılık cevaplar verdi birazdan geliriz diye de telefonu kapattı onlara gittik oturduk ebru yemek yemek istemedi o yemeyince bende yemedim bekle bekle derken zaman geldi evden çıktık otogara vardık valiz arabadan çıkıp otobüsteki yerini alırken ebrunun gözyaşları yuvasından çıkıp yanağındaki yerini aldı uzun sarılma tek bir öpücük defalarca söylenmiş seni seviyorum dan sonra otobüse bindi o an'a kadar alışmış olan ben içimdeki onsuzluğu hissetmeye başlayınca üzüntü kudurması yaşadım tek yapabildiğim el sallamalarına karşılık vermek oldu yine yalnızlık yine ortada kalma yine teselli verecek dostum mertebesine ulaşamamış kişilerin eksikliğini hissettim halden anlamaz soför bastı gitti gelde bil amk. şimdi ne yapacagını nereye gideceğini annesi babası ve kardeşi benden önce alıştılar onsuzluğa hadi gidelim kelebek dediler -valla mı ankaraya mı dedim üzüntümü gizleyen gülümseme ile -deli dedi annesi benimkinin aynısı gülümsemesi ile beni eve bıraktılar yattım ertesi gün iş ertesi gün yine iş daha ertesi gün yine iş erteler arası hasret konuşmaları özlemi başka dillerde anlatma çalışmaları günler geçti gitti ben bu arada geçen sene okulda kalmış tekrar hakkımı da kullanmamıştım bu durumda askerlik olasılığı beliriyordu bir gece tam 4 saat konuşarak ebruya durumu açıkladım o illaki olmaz gitme askere okula devam et dedi bende illaki gideyim aradan cıksın senin okulun bitmesine yakın benim askerlik de bitmiş olur dedim oku ondan sonra kısa dönem git dedi bi sene kaldım en iyi ihtimalle senden bir sene sonra biter sonra 6 ay da askerlik çok uzar iş müsade et gidip geleyim dedim altından girdim üstünden çıktım kabul ettirdim ama çok gönülsüz bir şekilde askerlik şubesine ebrunun babasının hatta haberi olmadan hatta ebrudan başka kimsenin haberi olmadan gittim 4 tertiplerin alınma vaktiydi tecili bozdurup gitmek istiyorum kasımda dedim sen istediğin zaman gidemezsiz dediler en yakın subatta 1 tertip gidersin bozdurmak istiyormusun dediler kısa bir hesab yaptım subatta gitsem mayıs ortasında falan biterdi ertesi sene bozdurdum soyup götüme başıma baktılar ibnemiyim diye baktılar herşey normal askere gidenlerin ki gibi bizden haber bekle evine yazı gelir dediler ebruya durumu anlattım başladı ağlamaya ya doğuya gidersen ya sana bişey olursa vay beni unutursan yok böle olursa diye bütün karamsarlıkları gün yüzüne çıkardı benim de götüm tutuşmadı degil amk biraz zaman geçti ebru alanyaya döndü iki günlüğüne beraber geçirdik müşteri sayısının az olması sebebi ile rahat rahat gezebildik ama gündem konusu askerlikti iki gecenin birinde beraber yattık diğerini ailesi ile geçirdi 3.sünüde yine ankara yollarında o gittikten bir kaç hafta sonra sonuçlar belli oldu şubat 23 te askersin olm kelebek diye bir yazı geldi 15 ay eben sikile vatanın kıymetini bilesin akan kanların azizliğini kavrayasın diye seni de alacağız dediler askerdik ama nereye amasya çavuş talimgah hemen asker moduna geçtim saçlarımı kestirdim 3 numaraya saçları kestirince babasına da açıkladım durumu çok şaşırdılar sanki ben sünnetsiz bir cavur turistiyim gibi şaşırdılar tepki bile veremediler ebruyla konuştuk gelmemesini söyledim ankarada ineceğimi onunla günü geçireceğimi sonra amasyaya gececeğimi söyledim anlaştık bütün kabile ve arkadaşlarım beni uğurlamaya gelmeden önce bin bir kişi bana askerlik anısını anlatıp tavsiye verdi çoğu dayak yemeden geldiğini artislik yaparak anlattı nelere dikkat edilmesi gerektiğini hepsi söyledi gideceğim gün cebime paralar sıkıştırıldı annem ağladı havaya atıp düşürmeden tuttular ve başladık amasya yolculuğuna ilk mola ankarada olacaktı benim için **genelde ebrunun katettiği kmler geçildi ve ankaranın buz gibi olacağı verilen molalardaki hava soguklugundan belli oluyordu normalde sabah altıda orda olmam gerekirken saat 6 30u buldu garip yerlerde yolcu indiren şoföre ettiğim küfür cehenneme reserve yaptırdı sonunda elimdeki kücük bir valizle ankaraya indim hem sabahın hem ankaranın hem de kışın sogugunu ebruyu görünce unuttum kafamda bere vardı otogarın içinde sıcak bir yere geçtik kafamdaki bereyi çıkarınca ebru saçlarımın halini görüp ağlama ihtiyacı hissetti benim onu teselli etme ihtiyacı hissetmeme sebeb oldu tekrar tekrar konuştuk askerlik olayını ama artık yapabilecek bir şey yoktu askerdim artık onun bana hediye ettiği telefonu çıkarıp ona teslim ettim almak istemedi ama askeriyeye telefon sokmanın yasak olduğunu söyleyip ikna ettim neden getirdiğim konusunda bana yine kızdı telefonumdaki bir kaç önemli numarayı bir kagıda yazıp telefonsuzluğa da alışmaya başladım neyin nasıl olacağını bende tam olarak bilmediğim için ebruya oraya gidince sana bilgi veririm dedim görüşmelerimiz konusunda -bana mektup adresini de ver oraya gidince dedi kendi yurt adresini de telefon numaralarını kaydettiğim kagıda ekledi tek korkusu benim amasyadan sonra doğuya gitmemdi bir de beni 3 ay göremeyecek olması birer tost yedik hava dışarı çıkılıp gezilemeyecek kadar soguktu zaten öğlen 12 gibi amasya otobüsüne binmem lazımdı o zamana kadar oturduk konuştuk ebru tek kişilik askere uğurlama töreni düzenledi benim için hem annem oldu ağladı hem arkadasım olup en büyük asker benim aşkım dedi belki havaya atacak kadar gücü yoktu ama onun sevgisi ile zaten havalarda uçuyordum otobüse binmeden önce bana bir zarf verdi bu nedir dedim -oraya gidince aç lütfen dedi sevgilim olarak sarılıp ankaranın acımasız soğugu ebrunun gözyaşlarını suratımda dondurdu beni öpmeye çalışırken askere gittiğim için hiç korkum yoktu hiç üzülmüyordum ama ebruyu orda öylece bırakmak aşkın vicdansızlığından başka birşey değildi otobüse binip hareket edince kendi kendime kaldım artık ne bir işim ne de sevdiklerime yakın olma şansım vardı ebrunun verdiği zarfı açtım bir adet muska kocaman kagıdın içine sarılmış benim bir maaşım ve o kagıtta yazan tek bir satır -sanma ki karşılıksız verdim.bu bir borçtur. seni seviyorum askerim zaten benim param vardı olmasa bile sevgiliden para almak hoşlanmadığım birşeydi hem de öğrenci olan bir sevgiliden hem de benim bundan hiç hoşlanmayacağımı bilen bir sevgiliden otobüsteyken mesaj yazma şansım yoktu amasyaya gitmeyi bekledim otogarda inip kendi kendime boku yedin olm kelebek bu sogukta askerlik mi yapılır amk dedim askerlik boyunca binlerce kez kullanacağım kulube kartlarından bir tanesini alıp ebruyu aradım -zarfı geri gönderiyorum ebru dedim -nasıl geçti yolculuk dedi -iyi geçti burası karlı. zarfı geri gönderiyorum dedim -burası daha da bir sogudu sen gidince dedi -ebru zarfı gönderiyorum dedim -bende seni çok özledim.ne zaman teslim olacaksın dedi -hiç hoş değil yaptığın var benim param dedim -hadi biterse beni arayamazsan. sesini duyamazsam. hadi çalarlarsa sende ki parayı. dursun bir kenarda işte bana borçlanmaktan neden bu kadar korkuyorsun dedi ben telefonla konuşurken inzibatlar da enseme çöktü zaten kulubenin başında beklemeye başladılar baktım ebru ile bu konuyu konuşmak bir tartışmaya yol açacak hiç lafdan anlar gibi değil -tamam benim gitmem lazım dedim -kendine iyi bak lütfen beni aramayı unutma seni seviyorum dedi. ben sadece -bende seni seviyorum diyebildim kapattım telefonu inzibatlara aç olduğumu söyledim askeriyede verirler yemek dedi bi kaç don atlet alayım dedim onu da verirler dedi baktım adamlar kararlı beni götürmeye çarşıya çıkamayacağım bi kaç ay müsade edin gezeyim traj köpüğü bıcağı falan alayım dedim kaçacak olsam buraya gelmem dedim nafile beyler aldı adamlar beni arabaya götürüp diger askerler adayları ile beraber götürdüler kışlaya anababa günü kilodun içine kadar aradılar yiyecek içecek hiç birşey almadılar daha sonra evrak bölümüne gittik kayıtlar alındı sıraya geçtik bütün askeri elbiseleri yüklendim zaten sadece onların verdiğini taşıma ölümdü bi de üstümde hiç hazır olmadığım o kıyafetleri giydim botları taşımak zaten başlı başına zulüm sağdan soldan emir yağıyor yürü bekle ilerle konuşma takip et sırayı bozma vay amk asker oldukya lan 84 gün geçireceğim bölüğe geldik parmak izi kayıt falan derken uykusuzluk yogunluk ayrılık acısı iyice bitkinleştirdi beni çevremde bir sürü dertli ve ne bok yiyeceğini bilmeyen 20 li yaşlarda askerler vardı eli belinde gezen kıyafetlerinde ne anlama geldiğini henüz bilmediğim rütbeler vardı onları görünce biraz doğruluyordum ne olur ne olmaz diye 500 kişiye 6 tane telefon yeter mi amk. millet hayat hikayesini anlatıyor sanki bi konuşmaya başlayan bırakmıyor ebruyu arama işi yalan oldu aksam iştiması için toplandık çünkü vay şöyledir vay böyledir anlattı durdu amk. komutan yemeğe gectik karnımı doyurdum telefona koştum ama yine dolu bekle bekle yok ben biraz geç gidenlerden olduğum için sonradan gelenlere gece gece silah teslim ettiler neymiş yarın sabah komutan kontrol edecekmiş silahla bi kaç hareket gösterdiler ama bi kaç hareketi öğrenmek bazı sığırların kafalarının hala memleketlerinde olduğu için iki saat sürdü tam olay bitti telefon açarım dedim millet deparla koştu telefona kararlıydım bekleyecektim sıranın gelmesini tam sıra azalmışken bu defa yat iştiması başladı koğuşa girdik dışarı da çıkarmadılar yatağa yattım yorganın altına girdim ağlıyordum ama sinirimden kız o kadar merak etti bir arayamadık diye gece saat 3 oldu birisi kaldırdı beni ne oldu dedim nöbetin var dedi ananın amı amk.ne nöbeti botluk nöbetiymiş koğuşun dışında bekle dediler bi yere gitme dediler eşofman terlikle çıktım kamuflaj bot giy dediler ne kadar durcam dedim bi başla bakalım dediler geçtik nöbete saniyeler bile ölüm amk. 1 saat sonra beni kaldıran yine geldi başkasını kaldırdı tamam sen yat dedi banada bi sigara içebilir miyim dışarda dedim yasak dedi telefon açabilir miyim dedim yasak dedi anneme babama haber veremedim dedim acıdı bana aç dedi gecenin 4 15 inde ebruyu aradım defalarca çaldırdıktan sonra uyandırdım bütün isyanlarımı dile getirmek istiyordum ama üzülmesin diye herşey çok iyi sıra gelmedi o yüzden arayamadım dedim o uykulu uykulu seni seviyorum dikkat et beni unutma gibi seyleri tekrarladı durdu telefon konuşmasını bitirip iyice dertlendim baktım dışarda sigara içenler var bende çıktım ben nerden bileyim amk. onların üst devre oldugunu kule nöbetinden geldiklerini yanlarına gittim ateş istedim hemen makaraya sardılar vay toruna bak ateş istiyor dedesinden diye dedenin amk piç ver işte dertliyiz pardon dedim döndüm gidiyordum -nerelisin dedi bi tanesi -antalya dedim -neresinden dedi -alanya dedim -bilirim alanyaya tatile geldim dedi verdi ateşi vay amk ne kadar sevindim hava soğukken sigara içmesi de bir ayrı zevkli oluyor soguğun agzından çıkardığı dumana bir de sigara dumanı ekleniyor dolu dolu içiyon sigarayı bi kaç soru sordu şurayı bilir misin burayı bilir misin diye bilirim tabi amk. göt kadar yer alanya **ben bilirim filan derken. başka bir dede benimle konuşana -siktir et şu piç torunu siktir git lan sen de yat amk. dedi -iyi geceler dedim gittim yattım bir saat uyumadım bile bagırıyorlar amk. koğuş kalk diye en iri sesli bi angut seçmişler bağırsın diye ilk gün heyecanı olduğu için yataktan fırlayarak kalktım askerliğin bana göre en boktan yanı her sabah traş olmak sabahın köründe buz gibi suda buz gibi havada traş ol üstünü giy kahvaltı yap silah al iştimaya geç hepsi zamanla yarış gibi gerekli sayım yapıldıktan sonra amasyanın karla karışık topragında 500 civarındaki askerin ayak sesleri eğitim alanına doğru çınlamaya başladı daha sonra sıkıntıdan saydım kaç adım olduğunu 3500 adım günde 4 kere katediyoruz yemeden içmeden 14bin adım eder ilk günler herkes birbirine saygılı sevecen yaklaşıyor nerelisin geyikleri birbirini tanıyor olabilme ihtimalleri en çok konuşulan konular arasında işin ciddiyetini askerliğin gerçekten annelerin ve sevenlerinin meraklanacagı kadar zor oldugunu ilk gün ki kışla hopörlerinden yapılan şehit asker için bandonun çaldığı bir marşla öğrendim insanın içini acıtıyordu o borazandan çıkan melodiler derin hayallere sokarken acaba benim için de çalacaklar mı bir gün diye ister istemez korkuyordu insan umarsızca boş boş geçirdiğin günler için kendine isyan ediyordu insan anneye yapılan saygısızlıklardan dolayı duyulan pişmanlık kırdığın kalblerin hesabını dönünce ilk iş olarak özür dilemek olarak söz veriyordun kendi kendine ince çizgideydin bi kaç ay sonra risk bölgesinde olup hain bir saldırıda veya cesurca vatan ugruna ölecektin belki vatan için çok degerli olup şehit sayılacaktın ama peki ya seni seven gönüller şehitliğimi isteyecek miydi ilk gün fazla sıkmadılar mangalara ayrıldıktan sonra manga komutanı ile tanışma kendini tanıtma yürüyüş dönmeler aksam üzeri bölüğe döndüğümüzde herkes birbirine kaynaşmaya başlamış konuşuyor kantinde çay sırası bekliyor ama benim beklediğim yer yine telefon kulubesinin önüydü birinci hedefte bu defa ebru değil annem vardı onunla konuştuktan çok iyi olduğum ve herşeyin çok güzel gittiği yalanını attıktan sonra ebruyu aradım ama cevap vermedi sırada bekleyenler de mız mız etmeye başlayınca çaresiz bıraktım aramayı dışarı çıktım yalnız bir köşeye oturdum bir sigara yaktım üzerine askeri kıyafetin hiç yakışmadığı uzaktan bakınca dert manyağı olduğu belli sigarayı içine çekişinden ve cigerlerinden dışarı bırakmayı unutmasından aklında birinin olduğu apacık ortada olan birisi yanıma oturdu merhaba topraam dedi ama o aksanla benim toprak olma ihtimalim sıfırdı merhaba dedim sigarası bitmemişti ki sigara paketini çıkardı içer misin dedi yok var benim sağol dedim yanlış anlamayın piçler ama kısa marlborodan başka içmem vay amk içmem demeseydim keşke keşke boğazım sikilseydi o sigarayı içseydim de ne kadar derdi varsa dinlemeseydim vay amk. herif garibanlıktan bir başladı aşkına işine gücüne anasına babasına ne varsa anlattı zaten dertliyim amın cocugu bi de sen anlatma diyemedim lan acıdım bile piçe sevgilisi bırakmış zaten sevdiğinden de emin değil bana sordu ee sen anlat diye baktım bi de ben anlatsam özlemimi askeriyeden firar edip amasyada kafa çekecez ben çok zengin piçiyim dedim alanyalıyım her hafta bir karı gecede iki tane değiştirdiğim zamanlar bile oluyor dedim amacım itici olmak benden uzaklassın da sürekli dertlerini anlatmasın onu mu dinleyeyim amk vay be hacı bende gelsem alanyaya beni de gezdirir misin dedi vay amk demin ki dertli manyak gitti amsalak bi asker çıktı karşıma gel dedim ayarlarız karı kızdan bol ne var amk dedim valla mı dedi baktım gelecek amk. benim gitmem lazım çorapları yıkayacam dedim dur bende yıkayayım dedi hay amk yapıştı lavuk bana ilk asker arkadaşıyım sonuçta gittik karı gibi çorapları yıkadık dişleri fırçaladık yat iştiması için koğuşlara geçtik millet koğuşlarda birbirlerinin yataklarına konuşlanmış yavaş yavaş grublanmalar başlamış dogulular karedenizliler ankara ve cevresinden olanlar artis piçler garibanlar hepsi grublanmış benim ki de bana sardı hacı yorgunum yatacam dedim eyvallah dedi sayımlar yapıldıktan sonra yine yattık gece birde yine kaldırdılar amk kogusta elli kişi var bu sıra bana her gece nasıl geliyor onu da anlamadım ama kime hesab soracan hızlı hızlı giyindim benden önceki nöbetçiye bi lavaboya gidip geliyoum dedim direk telefona koştum ebruyu aradım biraz daha canlı bir ses tonuyla konuşup herşeyin güzel gittiği ambiyansını yaşatmak istedim telefonda bu saatte niye ayaktasın dedi seni aramak için kalktım dedim iyi konuşalım o zaman dedi dedi ama yalanın ortaya çıkmasına ramak var amk nöbetçi birazdan bagıracak nerde kaldın diye günler nasıl geçiyor yoruluyor muyuz.zor mu komutanlar iyi mi?arkadaslar nasıl? kötü davranıyorlar mı? sevgili şefkati içeren tüm sorularına herşeyin güzel gittiği yönündeki söylemlerimi bildirdim biraz olsun sevinmiş gözüküyordu en azından rahatlama vardı bu duruma bende sevindim henüz askere geleli çok az olmasına rağmen şimdiden başlamıştım az kaldı diye onu teselli etmeye sonra aniden kapatmam gerek komutan çağırıyorum dedim hızlı bir seni seviyorum muhabbetinden sonra yavaşca avizeyi kapattım ulan bir telefon olsada sabaha kadar mesajlaşsaydım askeriyede telefon kullanılamaz diye oy verenlerin telefonları çekmesin inşallah mal gibi kandırıldığımı hissederek gerekli mercilere küfür ederek nöbeti tuttum ama her işte bir hayır vardı lan ebruyla konuştum onun gülümseyen sesini duydum amk. daha ne olsun **ikinci gün kalkışımda da aynı gürültüyle kaldırıldığımı görünce askerlikte adam akıllı kaldırılmanın olmadığını farkettim oysa ebru beni öyle mi kaldırıyordu beni üstünü başını giyinirken ufak tefek mırıldanmalarda başladı artık millette küfür seslerinde yükselmeler başladı üstümü giyinip dışarı çıktım botları giymek için elimde boya ile ama botlar yok amk. benim kinin yerine koydukları bot benim ayak numaramdan 3 numara büyük herkes botunu giyince bekledim acaba artar mı bi tane ayak dengim bot diye ama nerde amk. çaresiz giydim kim bilir kim giymişti daha önce ayagında hastalık var mıydı adım atarken bot ayaklarımdan önce yere değiyordu ben bir kaç saniye sonra yere bastığımı farkediyordum vay amk o kadar da demişlerdi bana botunun içine ismini yaz diye ben nerden bileyim o kadar midesiz insanlar olabileceğini amk. zamanla neler kaybolmadı ki adam diş fırcasını çalacak kadar büyütmüş işi amk o dişlerinin amk. bırak sarı kalsın da çalma daha fazla adam olursun bu adamlarla aynı yerde askerlik yapmak zorundasın askerlerin götü yavaş yavaş kalkmaya başladı herkes kendi kimliğine bürünmeye başladı bunu farkeden komutanlar dizginleri eline almaya başlayınca sürünmeler istikamet yemeler şınav cezaları gibi tek emirle toplu sexler yapmaya başladılar askerler tarafından suçlular tespit edilip salaklığından ve beceriksizliğinden yapamayanlar hoş karşılandı piçliğine bilerek yapmayanlarda ağırlıklı kesim tarafından anasına avradına selam edildi daha 4 üncü gün kamuflajın dizleri parçalandı zaten buz gibi havada sürünmek ne demek askere gitmeyenler henüz bilemez kamuflaj kardan ıslanırsa bide o günden hiç bahsetmeyin her yerde sıra beyler çay içeceksin kuyruk verilen molalarda kantine koş kuyruk silah alma ve bırakma işleminde kuyruk banyoya girme kuyruk yemek alımında kuyruk telefonda kuyruk amk milletin arkasında beklemekten ibneye çıkacak adımız sabah mıntıkları öğlen mıntıkaları buz gibi zeminde izmarit toplamak ellerin buz tuta tuta o izmariti atana ana avrat küfür etmek bir de hiç sigara içmeyenlere acımak arasıra kışla fırınından satılmak için bölüğe gelen lahmacuncudan lahmacun almak çayın plastik bardakta da tat verdiğini bilmek ince belli bardağa hasret kalmak sivil hayatta yüzüne bile bakmayacağın adamların sana verdiği emirleri harfiyen yerine getirmek aldığı rütbe ve benden bir kaç ay önce askere gelmiş olmanın verdiği göt kalkmasını sineye çekmek o yaşta evlenip de askere gelen karısını çocugunu veya doğacak olan cocugunu memlekette bıranların dertlerini dinlemek komutanlık saatlerinde uykunun götünden akması gün eğitimi bitince saat 8 de ayakta kalacak halinin kalmaması botların içinde şişmiş ve beyazlaşmış ayakların sadece yeni aldığın gömleğin iğnelerini çıkarırken kullandığın iğneyi apış arası patlayan ve dizleri parçalanan kamuflajını dikmek için kullanacağın çavuş olmak istiyorsan atışlarda görev ifa şartlarını yerine getirmek silahla koşmayı öğrenmek hemde belirli bir zaman diliminde kuzey yıldızını siktir et karıncanın hangi yöne yuva yaptığını bilmek silahı bir dakikadan daha az sürede sökmek gözünü kapatınca bir dakika daha avans almak manga nasıl hareket eder nasıl emirler veririr uygulayarak öğrenmek bedeninin binbir eziyetle eğitim adı altında sikilmesine izin verip bunun merhamet duygusunu azaltmak için yapılan bir eğitim olduğunu düşünmek hep bir ağızdan çok gür bir sesle gündoğdu marşını söylerken tüylerinin diken diken olması verin lan beni o teröristlerin arasına hepsinin amk gazına gelmek bırak konuşmayı sıçmayı bilmeyen adamlarla asker arkadaşı olmak zorunda olmak milletin ilgi toplamak için attığı yalanları dinlemek karı kız konusu açılınca ağzı açık amsalaklarla muhattab olmak sevdiğini kalbine gömebilmek aşkını içinde yaşamayı öğrenmek sürekli onu düşünmek ne yapıyor oldugundan istediğin zaman haber alamamak beni düşünüyor mudur benim onu düşündüğüm kadar sorusuna düşünüyordur elbet deyip kendini teselli etmek batan güneşlere sevinmek akılda bir soru ile acaba beni bekler mi diye gün boyu akılda kalan tek görevin telefona koşup yardan haber almak terhis olan dedeleri görünce vay amk harbiden bitirdi gidiyor lan adam demek saçma sapan askerlik düşecekmiş geyiklerine inanmak hayal kurmak ben ne yapıyorum dercesine dagların tepesine tırmanıp elde kazma kürekle x v z çukurları kazmak hiç hasta olmadığın halde revire gitmek için götüm başım ağrıyor demek gittiğin revirde neyin var amk denildiği zaman verdiğin cevaba göre kontrol edilmeksizin ilaç sahibi olmak sadece aklıma gelen ilk izlenimlerim geçen bir kaç hafta içinde ebruyu görme ona kavuşma hayallerimi yaklaşan yemin töreni sonrası yatılı izin alabilme ihtimalim canlandırdı babamı arayıp yalvardım gel diye al beni kurtar şurdan diye ilk başlarda olmaz desede sonra ikna ettim ebruya da fırsat bulunca telefon açtım gelebilir misin diye gelirim dedi gelirim cümlesi bana 3 paket sigaraya maal oldu beyler sevinçten önüme gelene vermişim birden saymam gereken şafak sayısı azaldı benim için şafak ebruyu görmekten ibaretti ben alanyada o ankarada iken de sayırdum zaten askerliğe iyice alışmaya başladım baktım tek başıma mal mal düşünerek zaman geçmiyor bende işi piçliğe vurdum bi kaç am göt meme hikayesi anlatıp çevreyi genişlettim yemin törenine kadar sayılı fırlamalardan biri haline geldim yemin törenine kadar var amk ben bu yaşıma kadar hiç yürümemişim hissi veren tören yürüyüsü tören rahatı tören otu boku ne varsa öğrendik ve zaman o güne geldi aileler içeri alındı tribünlerdeki yerlerine geçtiler 20bin asker o gün yemin etti namus şeref ne varsa vatana teslim ettik yemin sonrası babam bölüğe kadar gelip beni aldı ebruyla dışarda buluştuk kalabalık olduğu için sadece sarılabildik ama bana acır gözlerle bakması hala aklımda 4 kilo vermiştim ebrunun babası da gelmişti babamla beraber iki gecemiz vardı cuma ve cumartesi iki baba bir öğrenci kız bir asker oğul
0 notes
Text
Finale 10 Bölüm Kaldi
Evet 2 aydır devam ediyoruz gerek iş gerek özel nedenlerden paylaşım yapamıyorum ama 2 gün içinde diger 10 bölümü de yayınlamış olacağım
1 note · View note
Text
Sahiden İyimi Geceler (-10-)
**ertesi gün yine otele çalışmaya gittim ebruda öğlenden sonra geldi üstümü değiştirmeye gitme saatime kadar kitap okudu mesaj attım çıkmama yakın -dışarda bekleyeyim mi diye bara su almaya gelip suyu alırken -bekle dedi dışarı çıkıp biraz otelle aradaki mesafemi açtıktan sonra beklemeye başladım onun da otelden çıktığını görüp kendimi farkettirdikten sonra yavaş adımlarla yürümeye başladım bir süre sonra bana yetişti yine sessizce yanımda yürümeye başladı kim söz gümüşse susmak altındır dediyse bok yemiş amk konuşmamız lazım işte -nasılsın dedim -iyiyim teşekkürler sen nasılsın dedi -sen iyiysen bende iyiyim dedim -dün gece uyuyabildin mi dedi aslında uyudum ama sanki uyudum desem vurdumduymaz gibi görüneceğimi düşünerek -eh işte biraz.sen uyuyabildin mi dedim -pek sayılmaz dedi -olan oldu artık ebru yanındayım merak etme dedim. -yanlış zamanda oldu ama dedi -bırak tek yanlışımız bu olsun üzme kendini dedim -yanlış anlaşılmış olmaktan korkuyorum.dedi -hata senin değil ben ileri gittim özür dilerim dedim ebru elinde hiç koz kalmamış batak oyuncusu gibiydi onu bu durumdan kurtarmak benim görevimdi ama lafla anlatılacak veya kapatılabilecek bir konu değildi tek yapabileceğim zamanla onun bu pişmanlığını unutturmaktı ben alacağımı almış onun bakire olduğunu ve onun için ilk olduğumu öğrenmiş olmanın gazıyla daha da çok bağlandım ebruya olayları eski seyirine döndürmek gerekiyordu tekrar okula gitmesine sayılı günler kalmıştı ve her buluşmamızda her konuşmamızda ikimiz de pişman pişman olamazdık gün geçtikçe paylaşımlar çoğaldığı için üzerinde konuşulası konu sayısı da artıyordu bu olay da en azından bir konu olarak kalmalıydı ikimizin geleceğinin akıbeti için şimdiki durumdan kurtulmak gerekiyordu en azından ankaraya onu bu psikoloji ile gönderemezdim ilk adımı ben kendim gibi davranmaya başlayarak attım -bende hap atsa mıydım acaba hamile kalmam dimi dedim -offf dedi üzüntülü gülümsemesi ile -hamile kalırsam anne mi olurum baba mı dedim -sus lütfen dedi -haptan başka kaldı mı dedim -ne yapacaksın dedi -bir daha lazım olmaz mı dedim -çok kötüsün kelebek dedi hızlı adımlarla yürümeye devam etti arkasından yetişip -alınganlık yan etkisi yapıyor galiba bu hap dedim -dalga geçme o konuda o zaman dedi -tamam affet sahibini dedim -tıp dünyasına acıyorum kötü espri yapanlar için bir ilaç bile bulamadılar daha dedi ayarı yedik.ama en azından biraz gülmüştü konu dağılmıştı ben yanında yürümeye devam ederken elimi tuttu -affettin olarak algılıyorum bunu dedim -şansını zorlama dedi -benimle birşey içmek izter misiniz zor bayan dedim -ben ısmarlarsam olur dedi -paran var diye artislik yapma bende çalışan birisiyim dedim -sana birşey ısmarlamak için işten mi kovdurayım seni dedi vay amk.şaka yapıyor olsa bile gurur kırıcıydı lan bu. -tamam içmiyorum dedim. -off tamam sen ısmarla dedi bir yere gittik birer çay içtikten sonra onu eve bırakıp bende üstümü değiştirmek için eve gittim sonra otele geçtim akşam gelen bir mesajla ne bok yiyeceğimi şaşırdım -anneme herşeyi anlattım kelebek iyi bok yedin amk.çok iyi bok yedin ben nasıl bakacağım kadının suratına bir daha -herşey derken onu anlatmadım umarım dedim -onu da anlattım dedi -alanyayı terk etmemi istiyorsun sanırım dedim -babama anlatmayacak söz verdi dedi -ebru yaptığının doğru olduğunu sanmıyorum dedim yaa amk..anneye bu anlatılır mı?? mesaja cevap verme süresi uzadıkça daha da sinirlendim -merak edilecek birşey yok korkma dedi hay korkularımın amk. çok yüksek bir yerde,karanlıkta,dar bir kutunun içine,yılanlar ve örümceklerle aynı yere koydu beni /// *** **sen adamların kızını kendine aşık et aklını başından al ailesi yerine sürekli seninle olmak istesin otellerinde işe başla sonra kızlarının namusunu da al sonra merak edilecek birşey yok diye kendini avutmaya çalış babası geldi bara -bir soğuk su verir misin kelebek dedi elim ayağım titredi amk. yoksa adam kızının başına gelenleri duydu da herşeyin üzerine bir soğuk su mu içmek istiyordu beni öyle görünce -bir şeyin mi var kelebek hasta gibisin dedi bu ne demekti lan şimdi laf mı çarpıtıyordu bana -yok iyiyim saolun dedim -bir şey varsa söyle dedi.ağzımı ararcasına çok heyecanlandım piçler.çapraz sorguda hissettim kendimi çok normal bir su isteme olayı bile beni paranoyak yaptı tamam eyvallah babası bilmiyor gibi gözüküyordu ama bi de annesi var daha akşam yemeği için yine benim çalıştığım otele geldiler zaten personelde bana şaka yollu takılmaya başladı seni hiç yalnız bırakmıyorlar diye hakaten amk.iki dakika rahat bırakın da çalışalım onlar otele girdikten sonra ellerimde ayaklarımda bir güç kesilmesi oldu fıçıdan bira doldurmak için bira bardağını havada tutacak kadar bile kas yokmuş gibiydi kollarımda göz göze gelmemek için selam bile vermedim onlar oturdular bizimki biraz oturduktan sonra yanıma geldi -nasılsın diye bişeyler soruyor ama benim gözüm masada acaba annesi babasına telaşlı telaşlı birşeyler anlatıyor mu diye bu arada ebruya da cevap verdim -büyük harflerle hiç iyi değilim ebru dedim anladı kızgın olduğumu -tamam sorun yok aşkım rahatla lütfen dedi -ebru sonra konuşuruz git şimdi lütfen dedim ben ebruya bunları anlatırken anne ve babası konuşuyorlardı bir ara babası masadan kafasını çevirip bana baktık hemen barın içine eğildim paranoyam bu boyutlara çıkmıştı sanki rakip taraftarın arasında kendi takımımın forması ileydim amk. herkes bana bakıyor gibiydi yemek sonrasına kadar kabus gibi geçti yemek sonrası masaya davet edilince kabus gerçek hayatla karışmaya başladı hiçbirşey yokmuş gibi davranması gereken ben iken bunu başarabilen annesi ve babasıydı ben henüz gözlerimi annesinin gözleri ile şahsen tanıştırmamıştım uzaktan bana baktıkları belliydi ama ben tanıştırmama konusunda ısrarcı oldum bir kaç tane soru sordular bana -alışabildin mi.memnun musun falan filan işte ama bu soruların hepsinin altından bir anlam çıkarmaya çalıştım içimde hep ne zaman sadede gelecekler acaba beni neden çağırdılar ki amk masaya diye düşündüm -yaz sonu tekrar tatile gideceğiz.senin için patrondan izin aldım dedi.benim patron vay amk.biz iyi yere kapak atmışız -patron izin verdiyse benim için sorun yok dedim -ne zaman gideceğiz dedim. -3 gün sonra dedi -yaz sonu erken geldi biraz dedim ebru ayağıma vurdu bok yeme amk.tatile gidiyoruz işte dercesine -tamam ben işimin başına döneyim dedim.masadan kalktım klasik mesai arkadaşları merakı ne konuştunuz sorularına -3 gün sonra işten kovuyorlar dedim. -hadi lan dediler -üç. gün sonra işe gelmeyince görürsünüz dedim gece bitti ebruyla gece konuşup bir güzel azarladım. ona göre herşey normal amk. sonraki gün kandırdı beni kızgınlığım geçti kimse o konu üzerinde durmuyordu tatil de yaklaşıyordu biraz aramız normale döndü artık o konuyu biraz kapatmışa benziyorduk normal olarak öpüşmeler başladı ama sadece normal öpüşmeler ve o güne geldik ben hazırlanıp evlerinin önüne geldiğimde ilk sürprizi gördüm biladeri gelmiyordu ebrunun arabaya binip tatil yerine gittik kemer ben matematik hesablamaları içinde iki bilinmeyenli denklemle boğuşurken bir anahtar ebrunun eline verildi diğer anahtarı onlar aldı ben nereye gideceğim konusunda kararsızken ebru -centilmen ol biraz benim valizi de taşı dedi tamam eyvallah taşıyalımda bana yatacak yerin yok gibi davranmayın amk aynı kattaki odaya çıktıktan sonra annesi ve babası kendi odasına girince ve anahtar sayısı bire düşünce bende nerde kalacağımı öğrendim içeri girdik kapıyı kapatıp kilitledi ebru // // **ne salakmışım farkedemedim dedim -neyi farkedemedin dedi -neyin peşinde olduğunu dedim -neyin peşindeymişim ki dedi -şimdi nedir bu tatilde aynı odada kalma muhabbeti?geçen sene izin vermeyip bu sene babanın bana tatil teklif etmesi ve üstüne aynı odada kalmamıza izin vermesi tam da biz cinsel ilişki yaşadıktan sonra. bunların hepsinin tesadüf olduğunu sanmıyorum.doğruyu söyle babanda biliyor mu dedim -ben anlatmadım yemin ederim dedi -annenin anlatmış olma ihtimalini kaldıracak bir yemin edebilir misin dedim -bana anlatmayacağını söylemişti ama dedi -bundan sonra kendi başına karar alırken beni de içine düşüreceğin ihtimalleri hesabla ebru dedim -ben banyoya giriyorum dedim. valizden gerekli şeyleri aldıktan sonra duşa girdim tahmin ettiğiniz gibi çok zevkli birşey değildi ebru ile aynı odada olmak tamam iki sevgili olarak süper gözükebilir ama yan odada annesi ve babasının olduğunu bilmek pek eğlenceli değildi ben banyoda iken kapıya gelip -ben annemlerin yanına gidiyorum akşam ne yapacağız bir sorayım dedi -tamam dedim ben devam ettim duşa dışarı çıktım ebru odada yoktu.ama her an içeri yabancı biri girebilir diye banyoda giyinmiştim üstümü yatağa uzandım ebruyu bekledim ne yapacaksak ona göre giyineyim diye biraz içim geçmiş uyuyakalmışım ebru geç kalınca uyandığımda o da bana sarılmış yatıyordu sadece gözümü açarak uyandım o farketmedi başı göhsümde olduğu için o halinden bile ne kadar sevildiğimi biliyordum hiç bozmadım uyuyormuşa devam ettim o beni yanağımdan öperek kalktı o öpünce bende gözümü açtım havlusunu alıp o da banyoya gitti arkasından bende kalktım banyonun kapısına geldim kapı kapalıydı banyonun o içerdeydi üstünü çıkarma süresi verdikten sonra -ebruuu çok sıkıştım kapıyı açsana dedim -yaa çıplağım şimdi ama dedi -sanki görmedim ne olacak aç dedim -olmaz bekle dedi ısrarla kapıyı vurmaya devam ettim -offf tamam diyerek kapıyı açtı ama çıplak değildi üstünde havlu vardı -hadiii dedim -ne hadi dedi -dışarda bekler misin lütfen dedim dışarı çıktı ben biraz oyalandıktan sonra sifonu çektim çişim yoktu ki amk.piçlik peşindeyim kapıyı açtım üstüne sardığı havluyla beni bekliyordu havlunun bir kenarına ellerimi silerken pis pis de gülüyordum ona bakarak o ise bir an önce banyoya girme telaşındaydı havluya elime yeterli kavramayı yaptıktan sonra asılarak kendime çektim havluyu dayak yiyeceğini anlamış boksörler gibi sarıldı bana -çok kötüsün yaa dedi -bi kere öpmezsen bırakmam dedim -öpmem dedi -o zaman ben öperim dedim -bi kere ama dedi -lan pazarlığı mı olur bu işin istediğim kadar öperim dedim yanağından başlayıp dudağını son durak olarak belirlediğim öpüşme serüvenine o da dudakta kaldığım yerde devam etti biraz öpüştükten sonra -izninizle kelebek bey dedi -buyrun hanfendi dedim ama havluyu da bırakmıyordum -ver şunu yaaa dedi yalvaran gözlerle -onsuz git ne olacak dedim mahrem yerlerini eliyle kapatarak içeri kaçarcasına girdi -nereye gidecek mişiz dedim kapının dışından -restoranın birine gideriz dedişer plan yokmuş dedi bende biraz daha uzandıktan sonra üstümdekileri çıkarıp akşam için giyindim o banyodan çıkınca saç için gerekli zamanı ayırdıktan ve dişleri macunladıktan sonra ebrunun üstünü giyindikten sonra banyoyu ona teslim ettim o da saç baş derken dışarı çıkmaya hazır hale geldik onların kapısını çaldık aşşağıda bekleyin geliyoruz dediler lobiye inip oturduktan sonra onlarda hazırlanıp aşşagı indiler hala bize baktıkları zaman utanıyordum alışmam baya uzun sürecekti bu genişliğe ama hayat süperdi lan tam sonradan görme bir piç haline geldim böyle düşünmemin sebebi onlar için çok normal olan tatile gitmek lük restoranlarda yemek yemenin benim için daha önceki hayatımda hayallerde olmasıydı çok güzel bi kız arkadaş zengin bir aile imkanlarda sınır yok paramız kısıtlı şunu yapamayız tasası yok ne güzel hayat amk. ben ömrüm boyunca çalıştığım parayı yemeden içmeden biriktirsem alamam o otelin birisini. restorana gittik yemeği yedik sahile nazır bir restoranda ben hala çekingenken onların eğleniyor gözükmesine bende bukelemum hormanlarımı salgılayarak ayak uydurdum yemek üstü içkiler içildikten sonra kısa bir kemer çarşı turundan sonra otele döndük hızını alamamış olan aile bireyleri odaya davet etti bizi biraz da orda oturduktan sonra gerilmeye başladım birazdan kızları ile bir gece geçirecektim vay amk.kızıma ne yapacak acaba diye düşün müyorlar mıydı acaba tahmin edin ebru annesi ve babasına ne diyerek izin istedi neyse amk.bir sürü küfür edersiniz şimdi burda bırakılır mı diye. ebru -sizin yapacak işiniz vardır bize müsade dedi.hadi gidelim kelebek dedi. ebru diye başlayıp ebenin diye devam eden sonuna ne koyacağımı akıl edemediğim bir sözcük kıtlığına girdim // // ** o saçmalıkla -biraz daha oturalım dedim 4 senedir beni tanıyan ve artık oğlu olarak kabullenmiş annesi -uykun yoksa otur oğlum biraz daha dedi -henüz yok dedim.ebruya da dönerek -uykun varsa seni odaya bırakayım dedim -iyi olur dedi benim amacım altında kaldığım yükün altından kurtulup üzerimdeki kötü bakışlardan arınmak yoksa uykum olmadığından falan değil annesi ve babasını eğer rahatsız ediyorsam biraz daha rahatsız edecektim ama en azından onların gözünde abaza olmayacaktım annesi ve babasının kapısını açık bırakarak ebruya odaya kadar eşlik ettim -nasıl uykun yok yaa dedi -uykum var ama bunun için izin isteme şeklim farklı sen kendi iznini aldın.ben de izini alıp gelirim.iyi geceler sana dedim odaya tekrar döndüm annesi ve babasına -rahatsız etmiyorum değil mi dedim -hayır hayır otur dedi annesi sonra konuşmaya başladık onların esnemeye başlaması için aradan yarım saat geçti ben yeşil ışığın yandığını görünce -izninizle bende yatayım artık dedim -iyi geceler dediler ama içimde kendimi onlara bu gece birşey yapmayacağıza inandırma çabası vardı çok aptalca ama yine de dedim. -çok yorulmuşum bugün.tatil yapmak çalışmaktan daha yorucuymuş dedim. hem esneyerek hem yavaş adımlarla yorgun gözükmeye çalışarak odadan ayrıldım gerdeğe kızın annesi ve babası tarafından uğurlanmak kadar bi genişlik mi var amk. hoş beni 4 senedir tanıyorlardı onlara hiç saygısızlık etmedim muhtemelen ebru gece gündüz benden bahsediyordu ilk geceyi bile anlatmakta sakınca görmediğine göre gerisini siz düşünün artık geçen seneki tatile izin vermemişti babası ama bu sene izin veriyorlardı genelev kadınının işine alışması gibi genişledi bana olan güvenleri bizim odaya girdim ışıklar sönmüş yatak odasına geçtim klima çalışıyor ortam sessiz ebru yatıyor gözüküyor ben nereye yatacam tabiki yanına yoksa beni elde ettikten sonra benden sıkıldın mı diye düşünüp yarın kavga malzemesi olarak kullanmaz mıydı? üzerimdeki kot u çıkardım.t shirtü de çıkarıp başka birini giydim yatağa sessizce uzanıp çarşafın altına girdim ebru uykuyu 5 geçe durumuna gelmiş biraz uyanır gibi olarak bana sarıldı yine uyumaya devam etti bende yatmaya çalıştıktan sonra aklıma kurt düştü şimdi ne olur ne olmaz bir şekilde annesi veya babası odaya girer beni boxerla görür rezi oluruz diye düşündüm nedense ben onlar kadar rahat olamıyordum yataktan tekrar kalkıp bir şort geçirdim bacağıma sonra yerimi tekrar alıp yattım sabah yine ebru bende önce uyanmış bana sarılmış vaziyette öpme destekli beni uyandırmaya çalışıyordu uyanık halde biraz daha yatakta kaldıktan sonra ebru kalkıp üstünü giyinerek annesinin odasına gitti hem kalkmamışlarsa kaldırmak hemde kahvaltıya gitmek için ebru geri geldiğinde ben hala yatıyordum -hazırlar mı dedim -yarım saat sonra dedi -gel bakayım buraya yarım saatimiz varmış değerlendirelim dedim -dün gece o hakkı kaybettin dedi -iyi o zaman boş boş otur orda yarım saat dedim -istediğim yerde otururum dedi yanıma gelerek o da yatağa uzandı dokunmak istedim izin vermedi elleriyle daha çok hoşuma gitti bu nazı öpmek istedim tavır yaptı bakire rahibeler gibi tamam naz iyi güzel hoşta zaman geçiyor amk öptür işte zaten yarım saate sığacak değil asli mevzumuz ön sevişmenin zamanından çalmayalım dimi ama gider e gider halimi ortaya koyup bende öbür tarafa dönerek yüz çevirdim ebrudan bacaklarımı da karın boşluğuna çekip kıvrıldım 2 dakika kadar dayandıktan sonra arkama sarılarak bana yaklaştı yüzümü göremediği için sincice gülüyordum biliyorum amk.geleceğini naz yapmanın zevkini biraz da ben yaşadım o bana dokunmaya ve beni kendine çevirmeye çalışırken ama sonra düşündüm ki gün boyu öpememe ihtimalim var zaten gece de işler kesat gitti dudaklarımda inadı bırakıp ona döndüm yarım saatin 10 dakikasını naz 15 dakikasını dakikasını oynaşma ve 5 dakikasını son rütuşlarımızı yaparak geçirdik sonra kahvaltı için ailesiyle lobide buluştuk bana kızımıza ne yaptın dercesine bakmadıkları için utanmama da gerek kalmadı // // **boş bir ormanda önünü hayal dünyana göre tahmin ederek ama asla ne beklediğini bilemeyerek yürümektir,hayat benim yoluma çıkan gönül akarsularından şelale manzaralı kelebeklerin hangi çiçeğe konmak için seçim yapmakta zorlandığı bir yoldu şimdilik geçtiğim köprülerde üvey dayı sahibi olarak ayılara rütbe taktım yaşım hep büyüdü durdurulamadı zaman geçen yıllara isyan ettirmeyen birisini çıkardı Rab karşıma insanlar için en değerli elmas bulununca dikkat etmezsen keser elini o elmasım oldu kesti bir kaç kez elimi kolye yapıp kalbime asıncaya kadar onun değeri sayesinde bende hayatın değerlerinden yararlanıyordum nasıl mı en kral mekanda kahvaltı yaparak annemden babamdan bana miras hayatta bir iki dilim peynir ev çıtlatması bir kaç zeytindi benim gördüğüm ama gittiğimiz restorandaki açık büfede peynir çeşidi bile en az 20 taneydi teşekkür etmem gereken annesi ve babasımıydı ebru muydu yoksa aşk mıydı otel düzeninden bildiğim kadarı ile tabağı tıka basa doldurmak görmemişlikti en azından ben öyle yapanlara yuh diyordum bana da yuhlar olmasın diye ebru ne alırsa bende aldım belki doymazdım ebrunun yediklerinin aynısı ile ama göz doygunluğu yeterdi bana zaten gönlümü aşkı ile emziren ebru idi kendime harcamalar yapabilme lüksü veren babasıydı tek verebildiğim karşılık ise kendim olmaktı barda çalıştıktan sonra tatile gelince yaz günü biraz soğuyor gibiydi alın terim kahvaltıyı yaptıktan sonra kahve ile mideleri kafeinledik daha sonra denize doğru yol aldık daha önceleri denize girdikten sonra kurumak için kendimi güneşe bırakacağımda kumla aramda sadece havlu olurdu ama şimdi kumla aramıza şezlongdu da almıştık zenginlik güzel şeydi amk. -gel sana yüzme öğreteyim dedi ebru bilmiyorum sanki amk şuna beraber yüzmek istiyorum desene direk bana şaka yaparken dikkatli olmak gerektiğini unuttuğu için pişman ettim onu dalgaların kumlar üzerindeki son durağına kadar gelip -nasıl yüzeceğim anlat bakayım dedim -kaç kere yüzdük beraber sanki bilmiyorsun dedi -unuttum dedim -gel göstereyim dedi -önce sen göster bi dedim o biraz daha denizin içine girip deniz görmüş mutlaka herkese yapılmış şaka olan bana su fırlattı sonra sizinde tahmin ettiğiniz bir ıslatma kavgası her zaman olduğu gibi erkeğin galibiyeti ile tamamlandı biraz yüzdükten sonra ayaklarımızı yere basıp kafamızı suyun üstünde tutabileceğimiz son derinlikte ebru bana sarıldı gözüm direk unutmuş olduğum annesi ve babasına gitti ama onlar kendi aleminde biri kitap okuyacam diğeri de bulmaca çözecem diye uğraşıyor amk.tatilde kitap mı okunur. götünü başını tavuk döner gibi döndür önce kıpkırmızı ol sonra da zencimsi bir görünüme bürün baktım onlar bakmıyorum ebrunun boyunun benden 10 cm kısa olmasının dengesini boynuma sarılması ve suyun kaldırma kuvvetini kullanarak ağırlığını bana vermesi ile çözdük hala bakan olmadığını görüp -tuzlu bi öpücük alabilir miyim dedim o zaten dünden razı hal böyle olunca anne baba gözetçisi de ben oldum onların bakmıyor olduğundan emin olduğum zamanlarda öpüştük dudaklarımın morarmaya başladığını ellerimin deniz suyundan pörtlediğini farkedince anladım artık dışarı çıkma zamanı gelmişti yüzerek sahile doğru ilerledik yürüyerek çıkmaya başlayıp göbek altım da sudan kurtulunca hemen suya geri dönüp -sen devam et benim az işim var dedim.pis pis gülerek canavar uyumamış hala annesi ve babasının yanına gittiğimde ilk dikkat çekecek şey o olmasın diye beklemem lazımdı bir iki kulaç daha atıp kısa bir açılma ile tekrar uyuttum ve bende gidip yerimi aldım şezlongdaki ebrunun benimle dalga geçercesine gülüşünün sebebini bir tek ikimiz biliyorduk bunu da anlatmazdı herhalde amk. anlatmadı. **biz yerimiz alınca bu defa babası takıldı -hanım gel bende sana öğreteyim yüzmeyi diye onlar bizden çocuk amk. Onlar denize gidince biz ebruyla başbaşa kaldık -bir şey içermişin dedim ebruya -soğuk çay olabilir dedi -annenler ne sever dedim -barmenleri sendin sen daha iyi bilirsin dedi Sahilin Büfeye gidip 4 tane şeftali aromalı soğuk çay aldım Bizden de para çıksın amk. herşey beleş olunca yardıma muhtaç gibi hissediyorum kendimi Yalnız kalınca ebrudan soru almak kaçınılmaz oldu -mutlu musun dedi -cevabını sen bilirsin ancak dedim -nasıl dedi -seni ne kadar mutlu edebiliyorsam o kadar mutluyumdur dedim -ben yeterince mutluyum dedi -o zaman ilk amacım yeterin üzerine çıkmak olacak dedim Bu sırada annesi ve babası geldi Soğuk çayları görüp -kime teşekkür ediyoruz dedi babası -barmeninize dedi ebru -birayı terci ederdim ama neyse dedi babası şakayla karışık Hemen kalkarak büfeye doğru yürüdüm Arkamdan dur şakaydı deselerde aldırmadım Birayı kapıp geldim Tekrar yineledi babası şaka yaptığını gerek yoktu dedi -ben kendime aldım zaten dedim Bardağa döktüm birayı Hiç gülme mimiği vermeden Kayın pedere bu şaka yapılır mı amk. -aa pardon dedi bozularak -ama size ikram etmek istiyorum kabul ederseniz dedim Buzlar bir anda eridi tabi Annesine sordum siz değiştirmek istermisiniz siparişinizi diye -çok iyi seçim sağol dedi Biraz güneşlendikten sonra pizza yemek için bir restorana gittik Pizzaları yedikten sonra ortalama hesabı Artı eksi hesaplayıp hesabı istendiğinde ben ödemek için ısrar ettim Mecburen kabul ettiler yoksa kavga çıkaracak hale gelmiştim Bok var amk artislik yapıyon bırak ödesinler işte -maaşına zam almak istiyorsun herhalde diye takıldı babası -zammı haketmek için şu an çalışıyor olmalıydım dedim -ne dersin hanım yapalım mı bizim mütavazi elemana dedi -baba zaten paranın yarısını bana mesaj atarak harcıyor dedi -bana mı atıyor kızım onu da sen düşün dedi babası ebruya takılarak -yap biraz hak etti çocuk dedi annesi -tamam o zaman bir dahaki ay sürpriz olsun dedi Vay amk patronla tatile git. kızını ellerinden al yeme içme yatma hemde kızıyla beleş olsun Üstüne bir de zam al. Otele döndük yemekten sonra Onlar otel havuzunda kaldı bende otel odasına çıktım Hem ebrunun hemde benim havluyu değiştirmek için Ebru bende geleyim mi dedi Ya dur amk. Kıllandırma işte milleti gündüz gündüz ne yapacaksınız ikiniz yukarda diye -kaslarım iki tane havluyu taşımaya yeter sağol dedim. **odaya çıktım denizde kullandığımız havluları balkona astıktan sonra diğer havluları alıp aşşağı inerken çok hızlı hareket ediyordum ebru bu belli olmaz binbir mazeretle odaya gelir nasıl olsa gece beraber yatacağız aceleye ne gerek var sonra havuza indim ebrunun havlusunu serip kendimde yerimi aldım babası elinde iki tane bira ile geldi bana doğru -ben içmeyecektim dedim -ikisini de kendime aldım zaten dedi ama o gülerek söylediği için şaka olduğu hemen belli oldu sonra babasının dikkatini otelde asılı olan bir afiş çekti -bu gece burda canlı müzik varmış akşam yemeğini burda yiyelim mi dedi babası bana bakarak. bana ne bakıyon amk.ben miyim patron siz nere giderseniz bende oraya gelicem -hanımlar karar versin dedim. üzerimdeki yük azalsın diye -beraber karar verelim dedi annesi -ya iyi çalmıyorlarsa dedi ebru -benim bir fikrim var dedim bütün gözler üzerime toplandı -akşam üstü biraz balkonda otururuz. onlar çalmaya başlayınca müziği biraz dinleri eğer hoşumuza giderse burda kalırız dedim -daha mantıklı bir fikri olan yoksa katılıyorum dedi babası diğerleri de katıldı başka ne yapacaklardı ki havuzda bir iki saat durduktan sonra biz peder beyle 3 er tane bira devirmişiz muhabbet de yavşamaya başladı tabi haliyle adam iyice samimi oldu benimle ebru postasını koydu hep babasıyla konuşunca -bir daha ki tatile ikiniz gidin isterseniz dedi -git de sustur şunu dedi şaka ile -seni kim susturacak beyefendi dedi ebrunun annesi vay amk. kadınlar bize cehpe almış ağız tadıyla bi kaç bira içirmiyorlar -dağılalım bence dedim ebrunun babasına -onlar dağıtmadan dağılsak iyi olcak dedi ben ebrunun yanına geçtim beni takip et dedim -gelmiyorum dedi -kes lan gel diyorsam gel dedim. yavşak bir ses tonuyla -bak sen hadi bakalım gücün yetecek mi getirmeye dedi -sen bilirsin dedim balıklama atladım havuza atladığım yerden geri çıkıp vücudumdan akmakta olan bütün suyu üzerine akıttım elleri ile mani olmaya çalışsada ıslanmıştı sonra elinden tutup ayağa kaldırdım havuz kenarına yaklaştırıp havuza ittim hemen arkasından da ben atladım bana kızmış gibi görünerek odaya çıktı havlusunu bile almadan ben nevaleyi toplayıp arkasından koştum ama o çoktan asansöre binip yukarı çıkmıştı merdivenlerden koşsamda kapı yüzüme kapatıldı 15 dakika bekletti kapıda beni sonra kapıyı açtığında duşunu almış üzerinde sadece iç çamaşırları vardı sarılmaya çalıştım şakaydı diye hiç yüz vermedi -git duşunu al kelebek dedi -tamam ama ben çıkıncaya kadar üstünü giyinme dedim -çok beklersin canım dedi -geceyi beklerim o zaman dedim **banyoya girdim. duşu aldıktan sonra saçları kuruttum sonra üzerime boxer ve havluyu sarmalayıp dışarı çıktım ben duş alırken ebru üzerine bir t shirt giymiş koltukta otururken ojeleriyle uğraşıyordu yanına gidip bende oturdum koltuğa bir süre onu izledim. sanki ghost filminin başrol oyuncularıyız ben yokmuşum gibi davrandı baktım olacak gibi değil o otururken bacaklarına uzandım ellerini biraz yukarı kaldırıp başımın üzerinde ojelerine devam etti tepki vermeden durması bişeyleri eksik yaptığımın farkına vardırdı sahte öksürük numarasını da yemedi gülümsüyor olsa bile yüzünü göremiyordum -ebruu dedim ses çıkarmadı tekrarladım yine tepki vermedi benimle konuşmuyordu lan resmen -ben bu akşam yemeğe gelemiyecem midem ağrıyor dedim ellerimle midemi tutarak ve hastaymış gibi bir ses tonu ile buna bile tepki vermedi ne yaptık ki amk. bu kadar altı üstü biraz ıslatıp sonra da havuza attım -size iyi eğlenceler ben biraz uzanayım dedim kalktım yatak odasına gittim uzandım yatağa 10 dakika kadar sonra yanıma geldi ben yüz üstü yatıyordum başım bir tarafa çevirik olarak yanıma yaklaşıp biraz bekledi elinin tersiyle ateşime baktı -hiç bişeyin yok numaracı kelebek dedi -mimarlık okuyorsun ebru doktor değilsin ayrıca mide orda değil dedim -ne oldu ki şimdi yaa. doktora gidelim istersen dedi -doktora gitmene gerek yok. eczaneden bir hap alman yeterli. daha öncede olmuştu dedim -tamam ben giderim hangi hap dedi -affet diye bir hap dedim -o ne yaa dedi. anlamayarak benim pis pis gülüyor olmam jetonunun düşmesine yardımcı oldu -bende gerçekten hastasın diye çok korkmuştum dedi -kıyamam sana ver hadi hapımı dedim -affedilecek birşey yok dedi -o zaman ispatla dedim -nasıl dedi -karşılık ver dedim -neye dedi dudağına yaklaştım yattığım yerden bi kere öptüm ama karşılık vermedi yine yatağa uzandım karşılık alamayınca -vayyy midem nasıl yanıyor bilemezsin dedim. -hadi kalk giyin geç kalıcaz dedi -ben gelmiyorum hapımı almam lazım dedim kısacık ve çok hızlı bir öpücük verdi -hadi kalk dedi -bu ne yaa bu dozla insan iyileşir mi?dedim -offf dedi -tamam zorla öpüşüyoruz artık dedim. sahte kızgınlıkla kalktım yataktan üstümü giyinmeye başladım -tamam affettim dedi dudaklarım öpülmeye hazır bir şekilde ona döndüm bir kaç saniye süren bir dudak temasından sonra bıraktı ben ona sarılıp devam ettim öpmeye karşılıksız bırakmadı ben daha birşey demeden -şimdi olmaz dedi böylece o işin de naz kısmıyla tanışmış oldum. şimdilik zamanı gerekçe göstererek olmaz demişti bakalım gelecekte ne mazaretler bulacaktı -şimdi olmaz deyip işin zevkini kaçırınca formalite maçına döndü olay kazanan olmayacaktı amk. ben bu formalite maçında kendimi fazla yormadım akşama kupa maçı olma ihtimali yüksek gibi gözüküyordu çünkü aşşağıdan akort sesleri gelmeye başladı müzisyenler tarafından ebruyla ben maçı tatil edip üstümüzü giyindikten sonra annesi ve babasının odasına geçtik onlarda balkonda oturuyordu ama henüz giyinmemişlerdi bir süre oturup müziği dinlediler beğenip akşam yemeğini otelde yemeye karar verdiler biz ebruyla aşşağı indik 4 kişilik bir yerde havuz kenarına oturduk onlarda bir süre sonra üzerlerini giyindikten sonra aşşağı geldiler menüleri aldık ve birazdan siparişi garson tavsiyesi ile verdiğim steak hayatım boyunca yediğim en güzel steak olacaktı cafe de paris soslu steak içinde 40 farklı baharat olan bu sosu yapmasını öğrenecek kadar çok sevdim onlar beyaz şarap söylediler bende pek şarabı sevmem ama radikalizme gerek yok diye bende içerim dedim ama gazoz da istedim karıştırıp tadını yumuşatmak için kaliteli şarap olduğu şişesinden belli olan şarap gelince gazozla mundar etmeye kıyamadım yağ gibi kayıyordu amk. boğazdan yemeği yedikten sonra bryan adams dan heaven şarkısı çalınca romantikleşen ortamda ebruyu dansa kaldırdım ama bu cesareti diğer dans edenlerden buldum geceye sarhoşlaşarak devam ettim ama yalnız değildim diğerlerinin de dilinde çözülmeler vardı hesap istenip babasının kredi kartının büyük limitleri sayesinde hesap da ödendikten sonra odaya gittik ben yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalamak için banyoya geçtim dışarı çıktığımda -hadi çok beklettin diyen. ebru çakır vardı biraz öpüştük saha sıkı sarılarak öpüşmenin cinsel çağrışım bölümü artınca -şimdi olmaz dedim -sen bilirsin dedi bırakmadım gitmesine izin vermedim. ikimizde hafiften sarhoştuk ama o benden biraz daha sarhoştu sadece konuşmalarda harf yutmaları vardı yoksa ikimizde ayakta durabiliyorduk -yatak odasına geçelim mi dedim -uykun mu var dedi -evet ama uykumu kaçırma hakkı senindir dedim yatak odasına geçtik ben üzerimdekileri çıkarıp bokxerla kalarak klimayı kapatıp yatağa geçtim -neden kapatıyorsun dedi -üzerindekileri çıkarmanı sağlamak için dedim **çıkarmadan yaklaştı yatağa ben çıkardım o yine utanmışken uzun uğraşlar sonucu tekrar acıyacak korkusunu yenerek beraber olduk sabah ben ondan önce kalktım o hiç kalkmak istemedi kendini kötü hissettiğini söyledi -neyin var diye sordum -ağrı kesiciye ihtiyacım var sanırım tahriş oldu dedi -tamam sen uzan biraz dedim aşşağı inip receptiona ağrı kesici olup olmadığını sordum hapı aldıktan sonra yine yukarı çıktım ona hapı attırıp başında beklerken kapı çaldı ben actım kapıyı babasıydı -biz odada yapacağız kahvaltıyı size de söyleyeyim mi dedi -iyi olur dedim. içeri girip ebruyla konuşmasından korkuyorudum -tamam görüşürüz dedi gitti allahtan biraz sonra tepside iki kahvaltı tabağı iki portakal suyu ve bir gül geldi ebru benim ısmarladığımı sanıp teşşekkür etti sürprizim için ama babasının fikri olduğunu söyledim -bugün ne yapmak istersin dedim -sadece yatmak istiyorum dedi bi dakika lan sadece yatarsa olur mu amk. millet ne oldu ne yaptın kıza diye paniğe kapılmaz mı? -plaja gider uzanırız sadece annenleri telaşlandırmayalım dedim -tamam haklısın dedi bu durumda bazı yeteneklerden yararlanmak gerekiyor bana ihtiyacı olan birisinin içinde bulunduğu acıyı dindirebilmek için -o zaman bugün tuzlu dudaklarından öpemeyeceğim denize girmeyeceğin için. şimdi biraz avans alabilir miyim dedim tamamen mahsumane bir şekilde öpüştük sonra kahvaltı için getirilmiş menaj takımından tuzluğu alıp suyun içine biraz döktüm -yok bu olmadı.bir yudum al ama yutma o tadı yakalamam lazım dedim biraz güldü kahvaltısı bitti -ben bir duşa daha alayım dedi o banyoya girince ben annesi gilin odaya gittim kapıyı oda servisi diye bağırarak çaldım önce babasına kahvaltı için teşekkür edip daha sonra ne yapmayı planladıklarını sordum jeep safariye gidelim dediler. hassiktir planlar tutmadı -bir gün önceden rezervasyon yaptırmak gerek miyor mu onun için dedim -ben sabah erkenden yaptırdım dedi babası -biraz geç kalmadık mı saat 10 dedim -gitmek istemiyorsun herhalde dedi -yoo hayır isterim de ebruya söyleyeyim ben dedim -tamam yarım saatiniz var dedi hemen odaya döndüm ebru durum bundan bundan ibaret dedim gitmemiz gerek dercesine baktım ona -tamam merak etme daha iyiyim dedi kemerin ormanları arasındaki safari turumuz başladı ebrunun suratından bazen acı çektiği belli oluyordu ama güleryüzlü gözükmeye çalışarak ortamı kurtarmaya çalışıyordu akşam üzerine kadar dağ bayır çamurdan geçme sular içinde kalma yüzün gözün toza bulanması atraksiyonunu yaşayıp çamurda oynaşan domuzlara döndükten sonra otele geri geldik herkesin o kadar sarsıntıdan sonra dinlemeye ihtiyacı vardı saat 9 da tekrar buluşmak üzere randevu aldık anne ve babasından ebruyla beraber banyoya girdik üzerimdeki çamurla banyoyu bataklığa çevirip yatağa uzandık acısından bahsetmediği için geçmişe benziyordu bende hiç bir kası çalıştıracak güç kalmadığı için en fazla kasın bulunduğu organımda hareketsiz kaldı bu durumda sadece uzanmakla yetindik ebru son kol gücünü de bana sarılmak için kollarını kaldırarak bitirdi ve uyuya kaldı bende uyudum kapı çalıncaya kadar da uyanmamışız -çocuklar uyandınız mı dedi annesikapının dışından. benden açıyorum(kapıyı) deyince -uyandık dedim -tamam biz lobiye iniyoruz dedi ve kapıyı açmama bile gerek kalmadı ebru da kalkmıştı ayakta biraz sarıldık sessizliği -seni çok seviyorum diyene kadar ebru gözlerinde uyku sersemliği varken yüzünü kaldırıp gözlerine baktım -parmağında benden bir yüzük taşıyabilecek kadar seviyor musun dedim o şaşkınlıkla bana bakarken cantamdan yüzüğü çıkarıp(doğum gününde veremediğim) -seni seviyorum sözüne güvenmediğim için değil seni çok seven kalbime bir sözlüm olduğu mükafatını vermek için kabul edermisin dedim? **gözlerindeki uyku perdesini aralamak için eliyle gözlerini ovuşturdu lavaboya gitmem lazım dedi durduramadım gitti musluğu sonuna kadar açtığını farkettim gelen seslerden hatta duşun suyunu bile açmışa benziyordu bendeki hayal kırıklığını tahmin edemezsiniz yüzük elimde bir otel odasında çok iyi tanıdığımı sandığım ebru tarafından ortada bırakıldım herşey mahvetmiş olma psikojisine yanlış zamanda mı teklif ettik düşünceleri eklendi sanki evlenme teklif ettim amk. oturamadım bile ama yüzüğü de valizin içine basket attım zorla kabul ettirecek halim yoktu ya amk isteyenin iki yüzü pişman vermeyenin yüzüğü parmaksız. su sesi hiç kesilmedi muhtemelen olayın şokundan kurtulmak istiyordu ama içime kurt düştü lavaboya doğru yöneldim kapı hafiften aralıktı içeriye göz gezdirdiğimde klozetin üzerinde iki elini başının üzerine koymuş oturuyor olduğunu gördüm bende kapının dış tarafına oturdum aklımdan geçenler musluktan akan suyun hızı kadardı pişmanlık, hayal kırıklığı,onu içine düşürdüğüm kötü durumun üzüntüsü şimdi ne yapacağımın soru işareti. kapının dışında oturmaya devam ederken ona bakmadan -özür dilerim dedim oturduğu yerden kalktı yanıma oturdu ikimizin de yüzü karşıya bakıyordu sonra yavaşça bana yaslandı başını omzuma koydu elini önüme uzattı sadece yüzük parmağı diğerlerinden biraz daha yukarıdaydı elini tuttum -hazır olduğuna emin olduğumda tekrar soracağım merak etme dedim elini öptüm sonra ellerime birleştirdim bende ona yaslandım -hazırım kelebek bende çok istiyorum. sadece heyecanlandım yanlış anlama dedi -hadi geç kalmayalım üstümüzü değiştirelim bizi bekliyorlar dedim kalktım üzerimi değiştirmeye başladım -hadi ebru dedim -o yüzük parmağıma girmeden kalkmam kelebek.ha vereceğin başkası varsa onu bilemem dedi -tamam başka zaman takacağım dedim -sen bilirsin dedi iki elini göhüs hizasında bağladı inatçı çocuklar gibi valizden yüzüğü aldım karşısında ayakta bekledim bir süre bekleyince -vaz geçtin herhalde yine dedim ayağa kalktı. elleri arkasındaydı -uzatsana parmağını dedim -ne için dedi -yüzüğü takacağım dedim -tekrar söyle dedi -şansını zorlama istersen dedim -romantizm fukaralığı yapma. tekrar söyle dedi -benimle sözlenir misin dedim. geçiştirme bir ses tonu ile -bu şekilde hayır. ağzına yakışsın teklifin dedi -3 ten geriye saymama izin verip benimle sözlenir misin.3 dedim. -o ne yaa dedi -off ebru.2 nişan 1 evlilik 3 te sözlenmek işte dedim -hmm. kabul ediyorum o zaman dedi. sevinerek. -ben vazgeçtim anlayışsız çıktın iyice sen dedim. gülerek -off yaa tamam hadi hazırım dedi parmağını uzatarak -yok yok biraz daha düşünmem lazım dedim -parmağımı gözüne sokmadan tak şunu kelebek dedi -ne kadar romantiksiniz hanfendi dedim. kinaye ile -benim olacaksın uleyn dedi. gülerek -peşinde koştuğum başka bir kız vardı biraz beklesek o düşünüyor şu an teklifimi kabul etmezse söz tekrar sözlenecem seninle dedim -bekletme sebebini anladım beyefendi dedi -neden miş dedim -çünkü çok gerizekalısın kız bunun farkına benden önce varmış dedi -hadi yaa o zaman sen kabul et bari dedim -bende farkına vardım. düşünerek cevap veriyorum hayır dedi gitmeye çalıştı iki ellerimi duvara dayadım o da ortada kaldı -bırak dedi ebrunun telefonu çaldı bu arada -telefon çalıyor bırak dedi -hayır dedim -annem arıyordur geç kaldık dedi -merasim yapıyoruz şu an sonra arasın dedim -ne merasimi kelebek telaşlanacaklar dedi -sözlenme merasimimiz dedim telefonda çalmayı kesti bu arada -3 dedim kollarımı indirdim bir adım geri çekildim yüzüğü uzattım parmağını uzattı yüzüğü taktım gözlerine bakarak bana sarıldı bende ona tabi sarılma öncesi kısa bir öpüşme oldu sonra yine telefon çaldı açar açmaz -tamam geldik dedi telefonu kapattı -sözlüne bir öpücük daha verir misin dedi -ulan öteki kızı da kaçırmış olduk iyi mi dedim eli parmağındaki yüzüge gitti -ben seni nasıl tehdit edeceğim bende yüzük isterim dedim -çeneni tutsan zaten alacaktım dedi -ben bişey mi dedim şimdi. kiminle konuşuyorsun sen deyip sağa sola baktım -hadi deli hadi geç kaldık dedi -dur yaa öpüşecektik dedim kısaca bir kere daha öptüm sonra aşşağıya inip yemek yemeye gittik ailesi ile beraber yüzük farkedildi. ---yüzük mü aldın kızım dedi annesi -kelebek almış dedi ebru durum anlaşılır gibi olmuştu benim parmağıma da kaymıştı gözler ama benimki boştu ses çıkarılmadı muhtemelen benim olmadığım bir ortamda konuşulması gereken bir konuydu biraz utandığım için lavaboya kalktım lavabodan erken dönmeme sebebimden hala utanıyor olmamdı ama mecburen geri gitmek zorundaydım masaya gittim oturdum yerimi aldıktan sonra tam suyu içmek için bardağı kaldırdım ki -hayırlı olsun dedi annesi hiç oralı olmadım ebru dürttü beni -sana diyor diye -ne hayırlı olsun anlamadım pardon dedim -sözlenmişsiniz dedi hassiktir ebru bunu da mı söyledin amk -kim sözlenmiş dedim. heyecanlandığım için babası lafa girdi -kızım ile sen sözlenmişsin kelebek dedi adam beni dövecek sandım amk. -sözlendik mi ebru dedim. ebruya dönerek parmağındaki yüzüğü göstererek -sözlenmedik mi dedi -çok kırıldım size dedi annesi hassiktir yaaa offf kaçacak yer lazımdı -bende çok kırıldım dedi babası ha sen eksiktin zaten sıçtık iyice amk. habersiz iş yaparsan böyle olur ver yüzüğü işine bak amk.her yüzük de bi bok mu olması lazım. yıllarca sakladın zaten yüzüğü dursun işte -pardon kusura bakmayın dedim. -bari nişanı habersiz yapmayın dedi annesi nişan mı?? habersiz?? bi dakika lan ne oluyor amk. açıklamayı ebru yaptı -çok gücenmişler onlarla beraber takmadığımız için dedi buz gibi bir biradan çok büyük bir yudum almışcasına serinledim -sade bir tören olsun istedi ebru dedim. böylece suçu ebrunun üstüne atarak ona olan kızgınlığımı belirtmek için -ben mi teklif ettim beyefendi dedi -iki yüzük olmadan sözlenilmez ebru. diğerini de alıp öyle sözlenelim.hem ailenin haberi olsun demedim mi dedim. gülerek -bak yaa yalan söylüyor baba dedi -siz hiç merak etmeyin ben onu biraz kızdırır yüzüğü attırırım. sonra tekrar teklif ederim iki yüzükle böylece siz de görmüş olursunuz dedim ben işin gırgırındayken gerekli cevap kayın pederden geldi -söz bir kere verilir. vay amk. adam bi cümleyle sikti bıraktı beni orda yemek masasında yenmiş yemeğin tabak bulaşığı gibi kaldım üstüne ebru -duydunuz mu kelebek bey dedi yaptığım şakanın eksik yanını bulup beni iyi göt ettiği için peder beye laf yetiştirmeden -çok haklısınız dedim anladı bozulduğumu annesi bu arada ebrunun yüzüğüne daha yakından bakmaya çalışıyordu -çok güzelmiş filan diyor ama neresi güzel amk. ebruya aldığım yüzükten 100 tane alsan parmağındakinin bir tanesini alamaz -hadi kalkalım dedi ebrunun babası kimse nereye diye sormadan kalktık otele geldik -birer içki içelim de öyle yatalım dedi yine ebrunun babası bara geçtik barmen bar menülerini dağıtmaya başlarken -gerek yok menüye. soğuk şampanyanız var mı dedi hiç de sevmem amk. o köpürenleri -ebrunun annesi ben bir de su alayım dedi ebru da ona katıldı şampanya geldi mantar itina ile patlatılıp gerekli miktarda köpük dışarı boşaltıldıktan sonra bardaklar dolduruldu ... nın şerefine cümlesindeki boş yerleri doldurmak kime düşerdi tabiki babaya -verdiğiniz sözün şerefine çocuklar dedi. bize bakarak ıkına ıkına içtim. bi daha doldurmasınlar diye de hepsini bitirmedim **yüzümün ekşimesinden peder sevmediğimi anladı -başka bişey içer misin dedi isterim tabi amk.ama direk de söylenmez ki şunu istiyom diye zaman kazanmak için barmene -menüyü alabilir miyim dedim aslında içeceğim şeyi biliyorum. bi kaç göz gezdirip bakarken -aynısından bana da söyle dedi. ebrunun babası vay amk. üstüme yine sorumluluk bindi fikrimi değiştirip onun sevdiğini bildiğim iki tane baco söyledim bakardi kola fikrim hoşuna gitmiş olacak ki -iyi fikir dedi ebrunun babası içkileri içtikten sonra -bir tane daha içer misiniz dedim babasına -hayır yarın araba süreceğim dedi sanki benim bir tane daha içmek istediğimi anlamış gibi -bir tane daha alabilir miyiz dedi barmene elinde içki ile gelen barmene de benim için olduğunu söyledi evet yarın alanyaya geri dönüyorduk -senin ehliyet yok dimi hala dedi babası -yok dedim -al bi tane artık dedi -tamam dedim. bayanlarda bardaklarını bitirinceye kadar bekledik sonra odalara geçtik ben herşey iyi güzel sanırken ebru bana suçları üzerime attığı için surat yaptı şaka olduğunu söylesemde inatla devam etti -ne yapmam lazım kendimi affettirmek için dedim -hiçbirşey yapma dedi ama nazlanmaya başlamasından kafasında birşey olduğu belliydi -söyle işte herşeyi yaparım senin için dedim -herşeyi mi dedi. gülümseyerek tırstım bir an amk. hani ben hikaye yazarken araya girip. hikayeyi devralarak benim götü kaybedişimi anlatıyorlarya bende öyle birşey olacak sandım -evet herşeyi lan seviyorum seni ne istersen yaparım dedim -peki dedi. dudaklarıyla aha lan sadece öpüşmek istiyormuş sandım dudağına yaklaştım biraz öpüştük -tamam mı affettin mi dedim -affetme şartım bu değildi ki dedi -affetmediğin adamı neden öpüyorsun o zaman dedim -affetmediğim sözlümle şampanya bile içerim.ama o şampanya kadar da soğuk alırım intikamımı dedi -affetmeden bi kaç kez daha öpüşelim sonra ffeder durursun dedim -olmaz dedi -ne istiyorsun söyle o zaman dedim -şortunu giy dedi bi dakika tam kavrayamadım olayı ne oluyor amk. benimle beraber olmak istiyor olsa soyun derdi direk şortu niye giyeyim ki?? -niye dedim -dediğimi yap kelebek dedi bi fantazisi vardır diye düşünüp biraz heyecanlanarak kotu çıkardım boxerla kaldığım zaman sordum -bunu da çıkarayım mı diye -hayır o kalsın şortu giy dedi gittim şortu giydim -çoraplarını da çıkar dedi çıkardım bekle dedi içeri geçti kapıyı kapattı yatak odasının bende mal mal bekledim ne olacak diye sonra dışarı çıktı dizlerine kadar olan bir elbise ile -hadi gidiyoruz dedi -nereye gidiyoruz dedim -beni takip et dedi -yalın ayak mı geleyim dedim -terliğini giy dedi -emredersiniz de affedilmeyi neden bu kadar gizemli hale getirdin dedim -hadi hadi konuşma dedi odadan çıktık resepsiyoncunun şaşkın bakışları arasında oteli de çıktık denize doğru yürümeye başladık piçlik koktu burnuma -sex on the beach yapmaya mı gidiyoruz dedim -bunun içinde affedilmeyi dileyeceksin kelebek bey dedi eh beee bişey de denmiyor amk. plaja geldik -tamam mı dönelim mi dedim -hayır yüzeceğiz dedi -ebru sarhoşu vardır diskodan çıkanı vardır, hırsızı vardır gel dönelim dedim dedim de kime diyorum o üzerindeki elbiseden bir çırpıda kurtulup denize yürümeye başladı bile bende t shirt çıkarıp arkasından gittim denize girdik mi girdik sarıldı bana öpüşmeye başladık tuzlu tuzlu yine ben biraz kendimden geçtim -hadi odada devam edelim durduramıyorum dedim -ben durdururum merak etme dedi bi tane bekçi geldi tüm ortamın amına koydu sanki denizi sikiyoruz amk. -hop bilader ne yapıyonuz burda dedi -yüzüyoruz dedim -laaan bırak almışsın elin cavır gızını git bi otele götür dedi vay amk. ebruyu turist beni de karı götürecek yeri olmayan fakir piçi sandı -dayı ayıp oluyor ne turisti dedim -neyse yasak çıkın dedi nasıl bi yasaksa amk. alanyada yasak değil.hem madem göreceksin neden suya girmeden önce görmüyon -tamam çıkıyoruz git sen dedim -bekliyorum dedi ebru sen bekle burda dedim -tamam sakin ol dedi ebru -git başka bir yerde beklede kız çıksın dedim -5 dakika sonra burda görmeyeyim dedi vay amk. oğluna bak kim verdiyse o sorumluluğu deniz kendinin sanıyor bekçi gidince ebruda çıktı otele döndük ıslak ıslak duşa beraber girdik yine sonra da zaten hafif olan ebruyu kaldırıp yatağa götürdüm
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi Geceler (-9-)
**-işin bitince haber ver o zaman dedi o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım. işim hiç kolay değildi beni çok zorlayacağı belliydi dükkanı kapattım ve mesajı yazdım -ben hazırım.dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim -gelince tekrar hatırlat bana dedi naz yapacağı belliydi. evlerinin altına geldim. -bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır.yazdım gönderdim bana gönderdiği cevapta sadece -bekle yazıyordu kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk. bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok deli gibi aşşağıda bekliyorum bir mesaj daha yazdım -başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim -ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi bir surat bir tavır sanki film artisti.makara yapacak benimle belli amk. onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün -hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim -hoş bulduk gerek yok dedi kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde -nereye gitmek istersiniz dedim -beni takip et dedi yürüdü gidiyor üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım -yanımda yürüyerek takip et dedi bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline. ama madem onu zamanında üzdük.sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim **iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü. bende yanında yürüdüm. geriye döndü ve bizim yerimize bakarak sonra da bana kısaca bakarak -yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi -sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim -boynum ağrır sana bakacam diye dedi -zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim -evet haklısın gidelim dedi hakaten de hiç bakmıyor geriye yürüdük yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi -evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken -ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim -ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi sinirlerim. o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu -buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim -zamana danışmam lazım.erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi gerçekten suçluymuşum gibi oturdum bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du bak kelebek diye cümle kurup arkasında geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi / / **bir an pişman olur gibi oldum tekrar buluştuğumuza bir süre sessiz kaldık -konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim -bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi -zamana danışırım dedim -ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi -galiba dedim ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü -bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi -sensizlik bölümünü biliyorum.seninle olursayı örneklendir dedim -en azından böyle görüşürüz dedi -ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma) -kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi -bırak şimdi sadede gelelim.arkadaşmıyız sevgili mi dedim -sen hangisini istersin dedi -eski ebruyu dedim.içimde kalmışlıkla -ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi -o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim -neden dedi -üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim ben hayatındayken kim olursa olsun başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen hangi duyguyla dans edip elini tutmanın bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim -çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi -seni kalbimde büyüttüğüm kadar bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur. ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim / / **-hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi -benim de kız arkadaşlarım olsun.bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor soruyu dedim -ama niyet önemli dedi -namaz kılanların cehennem korkusuyla mı cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru. benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim -tamam haklısın dedi -bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum.dedim -tamam denerim dedi -seni zorla çağırmadım.zorla kendime aşık etmedim. ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre. gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim beyler içimi döktüm mü döktüm rahatladım mı evet gerisini ona bıraktım kendiyle yüzleşsin amk. yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk -ebru bana bu konuda söz verme. yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver. sevgilim değilken yapmış olursun dedim -tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi -evet kapattım.kararımı da verdim.şartlı tahliyesin gönlümde dedim tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi birikmiş sinirim geçmediği için gönülsüz izin verdim sarılmasına -sen beni kendi yerine koy.beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver.dedim / / **-kendimi tek koymak istediğim yer yanın.çok seviyorum seni.dedi -benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı sonra küçük bir öpücük kondurdu -böyle mi dedi -bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim yine öptü. özlediğim öpmeler olduğu için bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim bir süre öptükten sonra -evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması) -istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim -sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine seviniyorum dedi ben bir şey demeden -gördüklerini unutabilir misin dedi -hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak -terbiyesizlik yapma dedi -soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim -pişmanım ama dedi -ben göreceğimi gördüm.sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim -4 gözle denir ona ama dedi.biraz düşündü -çok pissin yaaa diye ekledi yine bir hafif şamar yedik. yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı -utanma aşkının sanatı değil miyim.sanat için soyundun varsay dedim.yine gülerek -kapat konuyu lütfen dedi -inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim ağzımı kapattı.sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı. gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten sonra eve bıraktım.yolda türlü muziplikler yaparak uzunca bir sarılma ile veda edip yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla / / **ertesi gün oldu ilk mesaj -tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına iki günlük dünya amk. seviyorum işte kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü -günaydın ebrum dedim -kahvaltı yapalım mı beraber dedi -sen mi hazırlayacaksın dedim -annemler evde ama gel istersen dedi -boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim -sen mi hazırlayacaksın dedi dükkanda ne hazırlanır amk.menemen mi yapacam sanki -evet ben hazırlayacağım dedim o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm hergün simit poğaça bir yere kadar amk. hem yemeyi özlediğimden hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden gittim karpuz beyaz peynir aldım. o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım hiç yadırgamadı bu ne diye sormadı bile. zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki?? çayları da söyledim kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi -nedir dedim -tatile gidelim dedi -millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim. hayatında hiç tatile gitmemiş ben -biraz uzaklaşmış oluruz dedi -annen baban dedim?? -henüz konuşmadım onlarla dedi -izin vereceklerini sanmıyorum dedim -en azından bir deneyeyim dedi -ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim -sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi aslında gitmek istiyordum hemde çok. bir kaç gün sadece ebruyla olmak o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi ama babasının izin vereceğini sanmıyordum tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım ebruya herşeyi ödetmek olmazdı ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın -tamam bakarız dedim // // **günler geçerken ebru her konuşmasında nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil fantazisinden bahsediyordu gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini ama benim böyle davranmam tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya onun bu konuda ne düşündüğü ve olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması?? bir buluşmamızda ebru -sana bir iyi bir kötü haberim var dedi -birini seçerek başla bakalım dedim -ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi -iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu -iyi haber buydu canım dedi samimi bir mutluluk vardı yüzünde unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim?? -diğer habere geçelim dedim -babamla kavga ettik dedi -sebebini biliyorum galiba dedim -evet izin vermedi dedi -ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim -zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti // // **bir kaç mesajla ikna ettim. ama kafasına koymuştu bir kere tatili -o zaman habersiz gideriz dedi habersiz nereye gidiyorsun amk. ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım -sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi işin daha kötü yanı eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası dükkana da gelmez oldu çok büyük bir ihtimalle benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu sonuçta o da bir erkekti ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu harbiden hiç siklemiyordu bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum artık yörüngesinde başka bir erkek vardı elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi kıskandığımdan mı söylüyorum hayır benden sonra alt lige düşmesi üzücü bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim ebru bunu bir başarı olarak bile gördü hiç ders çalışmadığım için o varken ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim bakmış babası olacak gibi değil hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak direk boynuma sarıldı -gidiyoruz bir yer seç dedi // // **tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum -ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim -mifafirler de olacak dedi -kimler dedim -ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim ama nasıl olacaktı nereye gidecektik kim kiminle hangi odada kalacaktı tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun -akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi eksilere indirdi yine beni hoşgeldin bile demedi ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için biraz geç gitmiştim bilerek yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı direk masaya davet etti annesi oturdum tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla -hoşgeldin dedi ebrunun babası hoşbulamadık ama -hoşbulduk dedim aç olmadığı konuşmasından belli oldu -tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı.kızarmam kaçınılmaz oldu.suçsuz yere asılmakdı bu amk. birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum -evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi -tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu -bilmiyorum diyebildim sadece -tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki telefon çaldı. baktım patron arıyor. telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim -müsadenizle gitmem lazım.size iyi tatiller dedim.masadan kalkarken ebrunun beni korumuyor olması bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti her zaman ki kapıya kadar beni takip etti suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu -konuşsaydık öyle gitseydin dedi -baban yeterince konuştu.bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size dedim -ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim -sen babanı dinlemiyordun galiba. benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı. istemiyor işte adam gelmemi dedim -ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye // // *ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım -bende gitmiyorum dedi -daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim -evet haklısın dedi ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek -gelecek sene gideriz dedi -tamam söz gideriz dedim -nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi -hiç düşünmedim aslında dedim -bi kaç seçenek sunayım mı dedi -sun bakalım dedim -bodrum,marmaris,kuşadası, o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim -duymuştum ama hiç gitmedim dedi sonra birden konuyu değiştirdi, başka başka konuşmaya başladık işler nasıl. annen ne yapıyor kardeşine bişey yaptılar mı yine hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım ebru cevabını almıştı babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp benim nereye gitmek istediğimi öğrenip işin gerisini babasına bırakmıştı ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken babası çıktı geldi adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken -ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi evet amk.yaa yanlış anladın amk.şöyle kendine gel nerde bizim eski müstakbel kayın peder -izin alabilecek misin??dedi -ne için dedim -tatil için dedi -ne tatili dedim -bizimle gelmiyor musun dedi -nereye dedim -kaş a dedi o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini -yerleri ayırttım dedi ama ayrıntıya girmedi. kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu -benim fikrim değildi gerçekten dedim -bilmiyordum sonra öğrendim dedi vay amk.herife sarılıp öpesim geldi -bi konuşayım patronla dedim -ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi -tamam teşekkürler dedim -buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı. **hemen patronun yakasına yapıştım bana izin ver böyle böyle böyle dedim -kim duracak dükkanda dedi iki üç gün dur amk. idare edersin abi dedim -olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim,sonra gidersin dedi -ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim -ne çözümü dedi -bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim yine yokuşa sürdü işi olmaz diye forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip kontrollü futbola dönerek -iyi sen nasıl istersen öyle olsun.gitmeyivereyim dedim zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini buluşmalarımızla park ederek geç kaldığı için babası tarafından park cezaları derken tatil zamanı da yaklaşıyordu patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk.demedi durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı son günlerde presi arttırdıkça arttırdım baktım patron savunmada hata yapmıyor çirkefe vurdum işi attım kendimi ceza sahası içinde -ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim -niye lan dedi konuşmayınca anladı.tatil mevzusunda takıldığımı işten çıksam nereye gidecektim önümüz kış kim iş verir amk.alanyada -sen bilirsin dedi hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük -yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi -kolay gelsin sana dedim gittim. **iki gün kalmıştı tatile muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra -tamam izin aldım dedim.akşamki buluşmamızda çok sevindi. -ama kurallarım var dedim -nedir dedi -tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok. hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum dedim -seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi -şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi kendini tamamen bana bırakarak öptü -nasıl dedi -bir kaç örnek daha alayım dedim -örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi mesajımı tekrar aldım.aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile. böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı hesabı kestik aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği şimdiden belli olan kış için bankaya attım götüme başıma şort mort alıp tatil hazırlıklarını tamamladım gün geldi bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer aile bireyleri tarafından da onay gördü bu mükemmeliyet gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk otel recepsiyonuna geldiğimizde mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak?? **en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken ben ebrunun erkek kardeşi ile diğerleri de başka bir odada sevinmedim desem yalan olur gerçi ebrunun kardeşi tam bir artist zengin piçiydi o sıralar kimseyi beğenmez.elinden telefon düşmez.adibas nayk takıntılı tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb olsa olsa ebrunun kardeşini ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi otele yerleştikten sonra hep beraber çarşıya gittik aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda limana nazır balık yedikten sonra ebrunun babası garsonla muhabbete başladı nereye gidilir ne yapılır garsonda bildiklerini anlatırken bilmek istediği başka bir şey sordu ben sanane amk.demek isterdim ama sordu işte -gençler nişanlı mı evli mi dedi?? yaz yağmuru yağdırdı masaya ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan babası ne diyeceğini düşünürken annesi de onun ağzına bakarken piço cevabı verdi -sevgililer abi bişey yok daha -hayırlısı dedi garson.yaşlı arabulucu teyzeler gibi. babası hesabı istedi.ödedikten sonra kalktık. bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi.çenesini biblediğim yüzünden zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz çarşısını da gezdikten sonra otele döndük havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra odalara çıktık hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık beraber birşeyler yapıyor olmak bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar konuşurken daha samimi konuşuyor ve beni de kabullenmişe benziyorlardı ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular sorarak kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum kısacası daha çok sevdiler beni yatma vakti yaklaştı herkesin odasına gitmesi gerekirken bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti. odada ben ebru ve kardeşi kaldık özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru odada yalnız kaldık // 18.05.11.aksam 5 partları // **ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu ebru her ne kadar çişi erken edip direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda birinin onu durdurması gerekiyordu sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor sınır tanımaz haldeydi pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle -bu gece olmaz ebru dedim sanki karı olan benim amk. -neden dedi -adet dönemindeyim dedim onun gülme krizinden faydalanarak kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım romantizmin anasını sikmiş olan ben ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum o gece sonra ailenin güvenini kazanmak adına ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik esir aldı lavuk beni sordukça sordu anlattıkça anlattım konu aşk meselesiydi ona fikirlerimi sundum konuşmanın sonlarına doğru bana göre içinde çok derin manalar taşıyan -abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi -hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek sanki beni parayla satın almış gibi -evet evet daha iyi anlıyorum dedi -iyi geceler sana dedim yattık ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım amk. öyle tatilin benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın en azından ben öyle gördüm çoğu turistten vay efendim neymiş hep beraber kahvaltı yapılacakmış ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca baktım etrafta kimse yok ortam naz yapmaya müsait okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım **ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi tehdite kalkarak cevap verdim ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim -evet ne yapıyoruz dedim amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi -plan tamam dostum bizi takip et dedi komikti lan piç çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık saat 10 a kadar oturduktan sonra en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık kaş'ın koyları yarım adaları etrafında turlarken mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi odasında ya ebru yorulmamıştı yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki bizim odadaydı halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim akşam yemeği için bayanlar süslenirken biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t shirtleri giydikten sonra otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi. koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle tekrar bir restorana gidip yemek yeme faslını bitirdikten sonra meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı ertesi güna başladık ismini hala hatırladığım akça germe plajına gittik. serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma suyun altında nefesleri tutma , şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik **peder efendi çok marifetli olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı etleri attı sonra telefon geldi o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik ben kömürü yelledim ebru beni yelledi götüm sıcaktan yellenirken artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra yüzmeye güneşlenmeye devam edildi yine odaya çekilme olayından sonra ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu piço anne ve baba ortada yoktu biraz odada onları bekleyip aşşağı indik hani ordalardır diye baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar bizde oturduk -biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun -hemen gidelim çok acıktım dedi ebru onların yanından ayrılıp ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca -boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim -ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak bir yer bulduk romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım yemek üstü içkileri de içtikten sonra liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde herkesin yatmış olduğunu gördük ebru ilk önce kendi odasına gidip daha sonra benim yanıma geldi bir süre beraber yattık dokunmadan öpüşmeden konuşmadan bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak. ** bir süre öyle kaldıktan sonra -sana birşey sorabilirmiyim dedim yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine -şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani. sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim sarıldı bana bir kaç tane öptü vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı -öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim geceyi de tamamladıktan sonra son gün kahvaltı küçük çakıl plajı derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra eve gittim sabah kalktım ama gidecek yer yok amk. artık işsiz güçsüz birisiyim ebrudan - bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi buluşma yeri belirleyip üç beş konuştuktan sonra durumu anlattım -benim için işten mi çıktın dedi -sen benim için babanla kavga ettin dedim -ama şimdi ne yapacaksın dedi -bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya sevinmek gibi **çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek depresyona sokuyor gibi olsada bir aylık bir iş buldum okulu için üniversiteye giden birisinin yerine all exclusive bir otelde garsonluk garsonluk tecrübem çok fazla yoktu aslında barmendim ama iş iştir diye kabul ettim ektra bir şey bilip shato brian servisi yapmana gerek yok çünkü aşçı başı ne pişirse millet onu yiyordu tezgahtarlıktan kalma ve daha önce barmenken alakart bir otelde çalışmamdan dolayı müşterilerle konuşma isteğime ciddi bir şekilde karşı çıkılarak uyarı yapıldı neymiş müşteri ile konuşursam benden yüz bulup daha fazla içermiş herşey beleş olduğu için mal gibi dolaşıp ne isterlerse onu getir boşlarını topla kenarda dur yapılacak iş buydu amk. öyle işin bana çok tersti ama çaresiz bir ay katlandım ama çalışma saatlerinde bırak ebruya mesaj atmayı telefonu nereye koyduğumu bile unutuyordum iş çıkışı birikmiş mesajları cevaplayıp tekrar mesajlaşmaya devam ediyorduk zaten iş yerinde çalışanların hepsi mal dı bana göre. sikimtonik bir çalışma stili birbirinden nefret edercesine çalışan mesai arkadaşları lüksün boku çıkmış salonda duyulan ses sadece mısınız müsünüz kibarlıktan kırılacak amk millet biri kola istiyor sokayım kolana diyesim geliyor o derece sinir verici bir de gündüzleri toplantı yapıyorlar ki hiç sorma benim çalışma sürem bittikten sonra yine boşta kaldım ebru artık dayanamadığını söylemeye başladı bensizliğe elimden gelebilecek en iyi şey ankaraya gitmekti kalacak yerimde yoktu ebru da yurtta kalıyordu -yarın sabah ankarada olacağım mesajıma tepkisi -gelmek zorunda değilsin kelebek di ama ben yine de gittim -tahmin ettiğimden daha dertli bir karşılama oldu gözyaşı vardı ebruda gün boyu da üzgündü sebebini sormaya korkacak kadar çok seviyordum ayrılmak istiyor musun diye sorsam evet der ve zaten nereye gideceği ne yapacağı belli olmayan ben i hepten şaşkına çevirir diye hep alttan aldım düzelecek az kaldı dayan sabret ne varsa teselli namına yapılacak yaptım henüz iki ay onsuzken bu derece bunalımda olması geleceğe numaralı gözlerle bakmama sebeb oldu. artık iyice uzağı göremez olmuştum **o soğuk ankara kışında kardelen sevinci bile yaşatamadım ebruya. geleceğe çok karamsar bakmaya başlayan ebru götümden yediğim soğuğu kalbimden getiriyordu vedamızı ısıtan tek şey bir kaç damla ılık gözyaşı oldu otobüs yolunda kadere isyan hakkına sahib olmama rağmen hayırlısı olsun dedim hep alanyaya tekrar döndüm bir süre sonra mesaj sayısında azalma aramalarında tamamen bitme sevgi sözcüklerinde ise gevşemeler başladı ana tema hep ayrılığa dayanamamaktı babası da işten çıktığımı farketmiş beni telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti bir kaç gün köye gitmem lazım dönünce görüşelim diye kendime zaman yarattım köye gittiğimi sandığı süre zarfında iş aramaya devam ettim ama nafile sadece yeni yapılan binalarda amelelik işi var babasının ısrarlı aramalarına geliyorum diye cevap verdim konu belliydi gel otelde çalış çalışmama isteğimi gerekçelerle anlattım ama işe alındın yarın başla birazcık hatrım varsa dedi. ne iş yapacağım diye soramadım bile -otel içinde patronunum dışarda yine aynıyız. dene eğer istersen çalışırsın istemezsen çıkabilirsin.ama yarın başla. dedi ve kalktı gitti masada yalnız kaldım diğer personelin bakışları üzerimdeydi en baştaki çalışmama isteğim sebebide buydu ebruya haber vermedim. ertesi gün işe gittim -çok sevindim geldiğine dedi. müdür beyi çağırdı -yeni elemanımız yardımcı olursunuz dedi -hangi bölümde çalışacak dedi bir cevabı olmadığı belliydi -onu siz halledersiniz dedi odadan çıktık ne maaş belli nede ne iş yapacağım müdür kendini tanıttı oteli gezdirdi biraz çalışma sistemlerinden bahsetti sonra bana daha önce yaptığım işler sordu barmenlik yaptığımı duyunca gerisini konuşmaya gerek kalmadan -bara geçelim o zaman maaşın işliyor dedi.iyi bir adama benziyordu bara yaklaştık diğer bar personeli ile tanıştırdı zaten beni daha önceden sima olarak tanıyorlardı ve kim olduğumu da biliyordu sıcak bir tanışma geçmesine rağmen torpilli bir piçsin dercesine baktıkları da belliydi **ilk gün bana birşey yaptırmadılar onları izledim barda 3 eleman daha çalışyordu otel alakart oteli yani ne satarsan parasını al sistemi ebru otele girdiğimi babasından öğrenince akşam beni aradı -hayırlı olsun yeni işin dedi. -baban çok ısrar etti dedim -babam benden daha mı kıymetli bende ısrar etmiştim dedi ben cevap ararken -hiç hoşuma gitmedi bu yaptığın dedi telefonu kapattı söylecek sözlerin varken surata telefon kapatılması kadar sinir bozucu birşey daha yoktur herhalde offff ki ne of işten çıksan bir dert devam etsen başka bir dert bu yaptığı hareketin bedelini ona ağır ödettim -anladığım kadarıyla senin konuşman bittikten sonra benim söyleyeceklerimin önemi yok yazıp sonraki hiçbir mesajına cevap vermedim aramalarında meşkul oldum hep bu süre zarfında otel personeline kendimi sevdirmek üzerimdeki damat kıyafetini çıkarıp sizdenim demek adına işe hep erken gelip hep geç gittim yıkanması gereken bardağı bardakçı elemana değil kendim yıkadım barın çöpünün dökülmesine dolaplarının doldurulmasına işim olmamasına rağmen yardım ettim bana göre barda yanlış yaptıkları hareketleri bildiğim püf noktalarını artislik ve bilmişlik yapıyor diye anlaşılmasın diye dile getirmedim zaten elim shaker sallamaya içki hazırlamaya yatkın olduğu için çok yavaş bundan iş çıkmaz bu nasıl barmen diye laf söylettirmedim müdür veya ebrunun babası etraftayken onları görünce çalışıyormuş görüntüsüne girmedim hiç birisine saygısızlık yapmadım bana bildiğim şeyleri anlatırlarken biliyorum zaten demedim çalışma saatlerinde ebrunun babasının yanına hiç gitmedim. yalaka ve ispiyoncu olma ihtimalini ortadan kaldırmak için ama yavaş yavaş piç ruhumu onlara müşterilerle konuşurken onları güldürmemden uzun uzun muhabbet yapıp aldığım tipler ve sattığım içkilerden belli ettim bildiğim 30 kadar bar triğini müşterilere sorarak ilgi odağı oldum akşamları yemek sonrası çalan müzikte dans etmeye başladım bir süre sonra beni kabullendiler şırıngayı verdikten sonra iyice kendime dönüştüm bu sırada tekrar ramazan bayramı yaklaştı ebru alanyaya döndü otele geldi ben çalışırken bara geldi biraz surat yaparak oturdu hiç oralı olmadım -bir su alabilir miyim dedi bana bakarak işim varmış gibi görünüp -bir su verir misin dedim diğer barmene kasiyer kızla konuştular hoşgeldik hoş bulduk onlar otururken benim antre saatim geldi bardan çıkıp giderken -bekle konuşalım dedi -sen konuşup ben cevap veremeden dinleyeceksem mektup yaz. görüşürüz dedim. gittim **gitmemim sebebi kıza artislik yapmak değildi olası bir ayrılalım isteğine dayanamazdım gitmek değil kaçmaktı aslında benimki biraz dinlenip duş alıp saçımı başımı yaptıktan sonra otele geri döndüm ebru yoktu ama havuz kenarında bir masa hazırlanmıştı hiç birşey yokmuş gibi işin başına geçip gelen içecek siparişlerini çıkardım ebrunun annesi ve babası birde kardeşi geldiler masadaki yerlerine oturdular ama ebru gelmemişti bu durumlarda neler hissedilebilieceğini tahmin edebilirsiniz kendi kendinize telaşlanır nereye gitti lan bu şimdi?? ne yapıyor amk. diye düşünür neden gelmedi diye kendinize sorar sonrada galiba bana kızdı diye cevap verirsiniz galibası yok basbaya bana kızmıştı ama masanın 4 kişilik oluşu vazo içindeki su misali umudumu bir süre canlı tuttu beynime baykuşlar sıçsın amk.bu kadar seviyon kızı neden üzüyorsun telefonu çıkardım yazdım mesajı -sen acıkmadın mı?? cevap gelmedi çünkü kendisi geldi bir kaç dakika sonra mesajı da masada okudu bana bakmadı bile mesajı okurken ve cevap yazarken -iştahımı kapatıyorsun yazdığı cevaptı ben işime baktım kafamı oraya çevirmemeye gayret göstererek yemekler yendi önde ebrunun annesi yanında babası arkalarında da gelsem mi gelmesim mi sorularıyla boğuşan ebru merhaba hayırlı olsun geyiğinden sonra -seni çok çalıştırıyorlar mı oğlum dedi annesi bu sırada ebru da oturdu bara -hiç sorma sabahtan akşama kadar paspas çekip bardak yıkıyorum. burda iş bitiyor mutfağa gidip bulaşıkları yıkıyorum odalara çıkıp çarşafları değiştiriyorum. çimleride cımbızla biçtiriyorlar kurtar beni lütfen dedim. annesine ---yazık kıyamam ben sana dedi gülerek ama gülmeyen tek ebru vardı -birşey içermisiniz dedim önce annesine bakarak -mayhoş bişey yap da içeyim dedi babasına baktım aynısından dedi ebruya döndüm bana bakmıyordu bile -siz birşey içermisiniz hanımefendi dedim cevap vermedi bende annesi ve babasına iki tane mojito yapmaya başladım ben yaparken ebru diğer barmene içecek siparişi verdi içekleri servis ettikten sonra bir kaç tane daha soru sordu annesi onları cevaplarken aklım hep ebrudaydı telefonu cebime alıp lavaboya gittim -hala konuşmak istiyor musun yazıp gönderdim cevap yazmadı geri döndüm telefonda kıpraşım olmadı sonra hastalanıyorum galiba diye izin alıp gitti eve annesi ve babasıyla bir süre daha konuştuktan sonra onlar da gitti ertesi gün işe gittiğimde ebru gelmedi. oysa ben gelir diye bekliyordum o gün çalıştım ertesi gün yine gelmedi sonra babası hasta olduğunu söyledi ben sormadan -akşam üstü ziyarete gidebilir miyim dedim izini aldım bir çiçek yaptırıp kapısına dayandım annesi ile kapıda görüştükten sonra odasına gittim beni gülümsememle ve elimde çiçekle içeri girdiğimi görünce gözleri parladı ama suratı da asıktı kapıyı kapattım bir iki adımla yanına yaklaşacaktım ki -gelme sana da bulaşır bütün huylarım dedi durmadım yanına yaklaştım çiçeği yanına bıraktım eğildim yanağını öpmeye çalışırken kafasını diğer tarafa döndürdü yine de öptüm eliyle sildi ** yüzü öbür tarafa dönükken -hoş geldin alanyaya. bayramın mübarek olsun. özür dilerim. geçmiş olsun. dedim yüzü hala öbür tarafa dönüktü ellerini tutmaya çalıştım kaçırdı sonra yine yakaldım başını kendime çevirdim gözlerinde yaş vardı zorla sarıldım bir elimi başının altından geçirerek bir kez daha öptüm dudağından sonra başımı döndürüp numaradan öksürdüm -hasta oluyorum boş yatak var mı bu revirde dedim zorla sarılma yerini özlem giderici sarılmaya bıraktı muhtemelen hasta olacaktım ama kimin umrunda amk -bir kez daha öpeyim yanından doktor bile kaldıramaz artık dedim -gerçekten hastalanacaksın uzak dur dedi -babandan bana izin alırsın bi kaç gün yatarız beraber dedim yine öptüm -tamam bitti hasta ziyareti kısa olur git artık dedi -tamam dedim kapıdan dışarı çıktım masada duran bayram şekerinden iki üç tane alıp tekrar odaya girdim -yine ne oldu dedi -bayram ziyaretine geldim dedim yanına yaklaşıp şekeri uzattım - bayramın mübarek olsun dedim -tamam seninde görüşürüz hadi dedi -bir kere sarılıp öpüşseydik dedim -hastayım görmüyor musun dedi. -olsun dedim yine sarılıp öptüm -tamam git artık deli dedi tekrar gireceğimi bildiğim için uzatmadan yine çıktım annesi ile zaman geçsin diye bir kaç muhabbet yapıp tekrar odaya girdim gülerek karşıladı bu defa solgun yüzü ile -yine ne var dedi -oooo sevgilim gelmiş ankaralardan dedim -ben senin sevgilin değilim dedi -hadi yaa arkadaş mıyız dedim -arkadaş bile değiliz dedi -yanlış yere mi geldim yoksa ben dedim. -yanlış zamanda yanlış şeyler yapıyorsun dedi -iyi tamam gidiyorum o zaman dedim -hep de yanlış zamanda gidiyorsun dedi yanına yaklaştım uzandım onu biraz kenara iterek -gitme zamanımı hep sen belirliyorsun aslında ama farkında değilsin.bu defa farkında olarak yine sen karar ver git deyinceye kadar yanındayım dedim **yanına hiç gitmeyecekmiş gibi iyice yerleştim işe gitme zamanım geldi kalkmadım ebrunun annesi kapıyı çaldı hemen doğruldum oturur vaziyete geçtim içeri girdi telefon elinde konuşmaya devam etti -burda. ebrunun yanında tamam merak etme dedi babasıyla konuştuğu belliydi geç kaldık amk işe -ben gideyim artık dedim annesi -ben izin veriyorum sana istediğin kadar otur dedi -yok ben gideyim ayıp olur dedim -ebruyu böyle bırakırsan ayıp olur dedi -hastayım ona da bulaşacak anne gitsin dedi ebru annesi siz bilirsiniz diyerek çıktı odadan kulağına eğilip -seni bir kere daha öpmeme izin verip iyice ''sen''hastalığını bulaştırır mısın bana dedim -sen zaten şifamı kapmışsın. dedi yanağından öptüm -şimdi iyice çaresiz hastalığına düştüm. beni öldürme lütfen seni seviyorum dedim eli elimdeyken yataktan kalktım -görüşürüz dedim gittim -bende seni seviyorum diye mesaj attı işe gittim. geç kaldığım için özür dileyerek bara geçtim 2 gün daha ebruyu antre saatlerinde ziyaret ettim herşey normale döndü iki gün de dışarı çıktık beraber yürüdük. konuştuk yedik içtik sonra yine ayrılık şimdiye kadar ki en zor vedaydı günler geçti ben çalışmaya o okumaya beraber mesajlaşmaya devam ettik 3 defa daha geldi yaza kadar daha ötesi olmaz sandığım aşkım gitgide büyüyordu bu arada otelde kış boyu genelde yaşlı müşteriler olduğu için manita olayları da olmuyordu o konuda rahattım ama otel havuzuna girmeye başlamalar başlayınca yazın geliyor olduğunun farkına vardık genç nüfusun gelmeye başlamsıyla oteldeki genç personelin de kilotları kabarmaya başladı personel arası şu kız benim bu kıza kimse sulanmasın muhabbetleri başladı içkili ortamda direk çalışan gençler olduğumuz için kızların ilgisi genelde barmenlerdeydi bunda içiyor olmaları ve barın loş ışıkları da etkiliydi herkes kız seçimi yaparken ben tamamen gay kaldım konuya bana muhabbetçe yaklaşmaya çalışan kızlara gay olduğumu söyledim espriyi anlamayan siksalak kızlar dalga geçtiler ebru olmasa ben onlara dalgayı gösterirdim hak ettikleri ama hristiyanca da olsa dua etsinler ebruya amk. ben sınıfta kaldım beyler 4 dersten kaldım ebru sınıfı tekrar geçip geldi alanyaya kış boyu farkedemediğim bir olayı ebru gelince farkettim kasiyer kız ajanmış yan gözle baktıklarım bile rapor edilmiş neyse ki bir bok yememiştim bir yaz günü ebru babasından izin alarak benimle diskoya gitmek istediğini söyledi izini aldık iş çıkışı taksiye bindik ama gideceğimiz adres ebru tarafından disko olarak belirlenmedi bizim evin adresini verdi taksici de olduğu için ne yapacağız bizim evde diyemedim taksiden indik -diskoya gidecektik hani dedim -boşver diskoyu konuşamıyoruz orda dedi eve çıktık. bizim aileden kimse yok annem babam yaylada bu ebru tarafından biliniyordu kardeşim nerde allah bilir bir şişe votka aldık yanına da tanta ilimon yukarı çıktık birer bardak doldurduk salona geçtik içki içme bir bardakta sınırlı kalırken öpüşmelerin hesabını tutamaz olduk haliyle kan başka yerlerimde pompalanmaya başladı ara vermek istedim verdirmedi onu caydırmak için elimi kolumu fazla uzattım street fighter da ki dhalsim gibi korumaya geçmedi kendini boynunun altını ilk defa utançtan kızarmış olarak gördüm biri beni hiç durdurmadı bu kısmı çok özet geçiyorum beraber olduk. ilk defa bakire miydi evet pişman mıydı?? **hiç beklemediğim bir zamanda hiç beklemediğim birşey gerçekleşmişti kış günü karpuz yeme zevkinin istediğin tadı alamakla orantısı gibiydi sanırım ondan daha fazla bir pişmanlık vardı içimde. ben onca sene bekledikten sonra bu kadar basit olabileceğini düşünmüyordum aslında sexden daha zevkli olan karşı koymalarıymış olmaz demesiymiş, elimi çekmeleri,istediğim yerlere dokundurtmamasıymış uzun öpüşmelerden sonra çektiğim taşşak şişmesi acıları bile daha zevkliymiş herşey oldu bitti arkasında koşacak birşey kalmadı ebruyu sevme amacım onun sahibi olmak değildi zaten o da bunun farkında olduğu için bu güveni ona vermiştim peki şimdi ne olacaktı biraz acısı vardı olan bitenden konuşmak için doğru zaman değildi ama herşeyden sonra hadi seni eve götüreyim demek fahişeye bu senin paran hadi eyvallah demekten farklı olmayacaktı ben bunları düşünürken o sadece bana sarılıyordu kollarımdayken annesiymişim ve gidecek başka kimsesi yokmuş gibiydi bebeğim bu sorumluluk tahmin ettiğimden daha da ağır geldi bana artık hata yapma lüksüm azalmıştı bir kız en değerli hediyesini bana vermişti teşekkür bile edilemeyecek bir hediye öyle ki teşekkür etmek çok basit kaçardı konuşmak için kelime bulmakta en zorlandığım anlardan birisiydi ne denilebilir di ki?? ben birşey demedim o da diyemedi o uzanırken artık bana ait olan bedeninin sadece yanak kısmına bir öpücük konudurarak kalktım ve duş almaya gittim havuzdan çıkmak bilmeyen çocukları gibi dudaklarım morarıncaya kadar duşta kaldım sonra üstümü giyip tekrar yanına gittim o da kalkmış üstünü giyinmiş oturuyordu kaçamak gözlerle bana bakabiliyordu sadece yanına oturdum -sıcak su var istersen dedim -beni eve bırakırmısın lütfen kelebek dedi saat de diskoların kapanma saatini geçmiş annesi ve babasının merak etmeye başlamasına çeyrek vardı -taksi mi çağırayım yürüyelim mi dedim -yürüyelim dedi dışarı çıktık annesi yada babasına telefon açtı -yoldayız yürüyerek geliyoruz merak etmeyin dedi kapattı ben o telefonla konuşuyor diye birkaç adım ötedeyken o elinin ellerimi tutmaya ihtiyacı olduğunu belirtircesine elleri benim ellerimi arıyordu onca yıldır tuttuğum eller bile farklı gelmişti bana sıkıca tutmaya çalışmasından dolayı dakikalarca sessizce yürüdükten sonra evlerinin önüne geldik merhamet dileyen gözlerle bana -lütfen üzme artık beni dedi kirpiklerim bir saniye kadar kapalı tutarak verdim tamam işaretini sarıldık dudakları kulağıma yakınken tekrar -lütfen dedi -söz dedim sarılma bitince zaten düzgün olan saçlarını ve üstünü başını tekrar düzelterek -iyi geceler seni çok seviyorum dedi -biliyorum dedim gülümseyerek -işe geç kalma yarın hadi git dedi -tamam patron hanım dedim tekrar iyi gecelerle ayrıldık taksiyle eve gittim beraber yattığımız yere yattım bir iki saç telinin benim için bu kadar değerli olacağını düşünemezdim şairler,besteciler senin bir saçının teli için ölürüm derken gerçekten ölmeyi düşünerek yazdıklarını farkettim türküler geldi aklıma abartı yapmadan samimice yazılmış geldi hepsi yoksa hassiktir amk. kim kimin için ölür bu devirde diye düşünüyordum hep itina ile topladım dökülmüş saç tellerini // **koyacak yerin bile kıymeti olacaktı o telleri hayat yaşanları bir kenara koymak gerektiğini hatırlatırcasına uykumu getirdi ve tekrar kalktığımda gitmem gerekn bir iş vardı hayatın sikinde bile değildi yaşanmışlar kim kimin altına yatmış kim kimi sevmiş umrunda değildi banane amk.dercesine za man akıp gidiyordu sikiniz bir deliğe girince süperman olmuyorsunuz piç kuruları dün neyseniz yine osunuz işe yine otobüsle giden kuru fasulye yeyince osuran uçamayan.götünden ışın çıkaramayan insancıklarız hepimiz ne o yoksa hepimiz kendi kendimizin götünü kaldırmaya müsait hayvanlar mıyız hayat bilgisinin artislik diye bir dersi yok hiç bir zaman bana 10 üzerinden 10 vermedi çok iyi geçtiğini sandığım derslerden bile sıfır aldım hep sıçmaya tekrar gidince hep bütünlemeye kalırsın hiçbirşeyi de bütünleyemezsin otele gittim kimsenin bi sikten haberi yok bira doldur kola aç şarap buzla kovaya gönder çalıştım it gibi ebru gelsin istemedim yaptığım şey bir diğer barmene olm dün gece şu karıyı evire çevire ile başlayan bir hikaye anlatmak değildi kendimde kalması gereken bir sırdı gömülü toprağımın altında yatan vatan dedelerime layık bir şekilde yaşamak gerekiyordu dün geceyi içimde ama saygıyla kimse umrumda değilken ebrudan mesaj geldi -izin al babamdan görüşelim.çok yalnız kaldım ama öncekiler gibi değil yazıyordu -işim bitinceye kadar yalnız kalalım dikkat çekici olmasın sırrımız dedim -mesajını bekliyorum o zaman dedi işimi bitirdim artık dur diyecek kimsede kalmadı -hazırım nereye geleyim dedim -buluşmasak mı acaba kendimi çok basit hissediyorum dedi -buluşacağın kişi benim.benim içinde basit birisi değilsin dedim -yanlış anlama ama çok pişmanım dedi -anlıyorum.seni evden almaya geliyorum hazır ol aşşağıda dedim -yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum dedi -yüzüme bakmadan konuşursun o zaman dedim evlerinin altına gittim bekliyor olduğumu belirten bir mesaj attım aşşağı indi evet yalnızdı yalnız hissediyordu bir sarılma ile onun yanında olduğumu belirtmek istedim ağlayarak -yalnız kalsam daha iyi olacak galiba dedi -beraber yaptık acısı yaşanması gerekiyorsa beraber yaşayalım dedim -teşekkür ederim ama ne diyeceğimi bile bilemiyorum bana biraz müsade et dedi -yanımda da bilmemeye devam edebilirsin.bırakama seni böyle dedim -kimseye söylemedin dimi dedi -oteldeki herkese ballandıra ballandıra anlattım dedim -hala şaka yapıyorsun.dedi çok sitemkar bir şekilde -sadece ikimiz bileceğiz merak etme dedim -hap aldım bugün inş. bişey olmaz dedi(gün ertesi hapı hamilelik önleyici) -olmaz üzülme dedim -ben çıkıyorum yatmaya kusura bakma dedi -iyi geceler dedim alnından öpüp uğurladım
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi Geceler (-8-)
wc ye gittim onları orda bırakarak elimi yüzümü yıkayıp sakinleşmeye çalıştım aşşağı indim ebru tek başına kalmış masada oturuyordu -misafir in nerde dedim -misafir'ler' dedi bu sırada o sap elinde iki tane içkiyle geldi birisini ebrunun önüne bıraktı diğerini hiçbirşey yokmuş gibi kendisi içmeye başladı -ben içmeyeceğim sağol dedim. sapa -senin var diye almadım. kusura bakma dedi -evet haklısın dedim. benim varken senin alman garip olur zaten dedim **ebruya baktım içiyor kafası güzelleşmeye başladı sarhoş olup salakça birşeyler yapıp kendini dövdürme riskini ortadan kaldırmak için bir tadına bakayım diye onunkini alıp yarısından fazlasını içtim hoş zaten ayıkken yapmıştı yapacağını zaten sonrada -ohhh içim yanmış dedim. imAalı imalı eğleniyor görünmeye devam ettim. arasıra yanlarından ayrıldım türlü bahanelerle uzaktan izledim onları acaba birşey yapmaya devam edecekler mi diye sap ona gülerek birşeyler anlatmaya çalışıyordu ama ebru oralı bile olmuyordu galiba mesajı almıştı sonra tekrar masaya dönüp diğerleriyle muhabbet ettim. ben konuşurken ebru geldi bana arkamdan sarıldı sonra yanıma bir sandlalye çekerek o da oturdu ben onun farkında değilmişim gibi davranırken o iki koluyla bir kolumu sardı ve omzuma başını koyarak muhabbeti dinledi arasıra yanağımdan öptü elimin tersiyle sildim konuşmaya devam ettim o da başını omzumdan ayırmadı diskonun kapanma saati geldi biz konuşurken o sap sıkılmış olacak ki -gidelim mi dedi -aç mısınız çorba ısmarlayayım mı dedim ebru -ben yorgunum gidelim dedi onlarda kabul ettiler ebrunun eli elimde diskodan çıktık taksiye gittik onları bindirdik bir tanesine ebruyla biz kaldık -ne yapalım dedi -el ele tutuşmak ve dans etmek beni de yormuş gidelim yatalım dedim -beraber yatamayız dedi -artık öyle bir beklentim yok zaten dedim -nedenmiş o dedi ağzımı ararcasına -boşver dedim geçiştirdim -yürüyelim mi bizim eve kadar dedi galiba olayın aslını anlatacak diye kabul ettim evlerine gelinceye kadar konuştu ama hiç benim istediğim konuya gelmedi. evlerine geldik iyi geceler dileklerinden sonra -bana anlatmayı unuttuğun birşey oldu mu ben yokken dedim -hmm olmadı galiba dedi -iyice düşün yarın görüşürüz iyi geceler dedim ellerini kaldırdı yanağından bir kere öptüm. döndüm gittim **ertesi gün arkadaşlarının da son günüydü akşam üzeri gideceklerdi ben yine işe geldim -misafirini uğurlayınca haber ver dedim yine misafir dedim. evet uğurlama nasıl bir uğurlama olacaktı bu da önemliydi gitme saatlerine yakın otogara bende gittim. ebru ve diğerleri ordaydı biraz uzaktan baktım.hep beraber konuşuyorlardı valizler yüklendi vedalar ediliyordu ebru ile o lavuk yine sarılacak gibiydi veda sırası ikisine geliyordu ayar oldum dün gece onları öyle görmesem arkadaşça sayılabilecek bir sarılmaya hazır olabilirdim dedim şimdi bunlar öpüşür müpüşür kalbim dayanmaz amk. görmeye diye koşar adımlarla otobüsün yanına bende yaklaştım vedalaşamadık kusura bakmayın diye direk diğerlerinin yanına gittim. onlarla vedalaştık diğer sapada -sanada bol şanslar dedim. -teşekkür etti. ebruya da bir kez daha -kendine iyi bak dedi bindi ebruyla yalnız kaldık -aşkım diye sarıldı bana -nereye gidelim dedi -ben işe gidiyorum dedim -bende geleyim mi dedi -misafirinle gittiğini sanıyordum dedim -ne diyorsun anlamadım dedir -bana anlatmak istediğin birşey var mı dedim -hangi konuda dedi -genel olarak var mı dedim -seni seviyorum dedi -dün gece hakkında anlatmak istediğin birşey ver mu dedim çok ciddi bir şekilde -sanmıyorum dedi -ayrılmak istiyorum ebru dedim ---efendim dedi gözlerini büyüterek -ayrılmak istiyorum dedim beynin o kadar hızlı komut verip gözlerden yaş getirebileceğine ilk defa şahit oldum -neden dedi o haliyle -ben başka birisine aşığım dedim -şaka yapıyorsun herhalde dedi -hayır çok ciddiyim dedim -nasıl başka birisine aşıksın dedi -eski bir kız arkadaşıma aşığım dedim -turist birisi mi dedi -hayır türk dedim -hani ilk beni sevmiştin tek benimle çıkmıştın dedi -sen olduğunu söylemek isterdim dedim -en azından kim olduğunu öğrenebilir miyim dedi -ismi ebru dedim -hangi ebru dedi bir süre ona baktım -eski ebru dedim -neden neler olduğunu anlatmıyorsun açık açık dedi -sen dün geceyi neden anlatmıyorsan aynı sebebten anlatmıyorum dedi -ne olmuş dün gece dedi -unuttuysan misafirine sor hatırlatsın dedim onu orda bırakıp gittim dükkana geldim ama saatlerce ön sevişme yapmışda boşalamamış gibi ağrılar var bütün vücudumda patron dükkanda -nerdesin amk diye isyan ediyor -bi işim çıktı kusura bakma dedim -bırakıp gitme amk. dükkanını dedi.o da neye sinirliyse sikecem triplerini de dükkanınıda diyip gidecektim ama -işim çıktı ben gidiyorum diye o da yardı -işine sokayım diye bastım arkasından küfürü ayağıma takılan yerdeki içinde malzeme bulunan sebetten çıkardım hıncımı zaten bi onlara gücümüz yetiyor amk. beni hiç sikine takmayan elif bile o halimi görünce -ne oldu hayırdır dedi -sanane kızım işine bak amk. dedim **allahdan dükkana müşteri gelmedi o sırada yoksa turizm darbesi yapacaktım sinirli hallerim yan esnaflarında dikkatini çekti markete gittim bir paket sigara aldım arka arkaya 3 tane yaktım hiç bir sikime faydası olmayan sigara bana da fayda etmedi ebru da dükkana gelince komşular sinirimin sebebini anladılar -konuşabilir miyiz dedi -sana defalarca konuşman için fırsat verdim şimdi mi aklına geldi konuşmamız gerektiği dedim -neden bahsettiğini anlamıyorum bile dedi -ebru siktir git bir daha gelme buraya dedim -sebebini söyle gideyim hak verirsem dedi -o lavukla aranızda ne var dedim -kiminle ceyhunla mı dedi -aramızda o kadar insan olmaya başladı ki sen bile şaşırıyorsun artık dedim -kimden ne duydun gerizekalı sinirlendirme beni dedi. -ben dün diskoda yokken sen nerdeydin dedim -diskodaydım dedi -kiminle dedim -arkadaşlarla dedi -bütün gece beraber miydiniz dedim -evet dedi -herhangi bir şekilde ayrılmadın yani dedim -hayır dedi -tamam bitmiştir konuşma şimdi ayrılmak isteğimi başka bir dille ifade ediyorum siktir git ebru dedim ahali de bize bakıyordu içlerinde elif de vardı bize bakıyordu ne olmuş acaba dercesine -neden ayrıldığını şimdi anladım.o kaltakla sana mutluluklar dedi. herşeye rağmen seni çok sevdim bunu da unutma dedi elim ayağım titriyordu o giderken ben ne diyorum o elif diyor elifin de amk. yine içimde kaldı olayı tam aydınlatamadan ayrıldık ya bana yalan söylüyor yada olayı ört bas etmek istiyor yada tutamadığım sinirimin kurbanı oldu aşk ***içimin dışa vurumu olan bir mesaj gönderdim -sana da o sapla başarılar dedim. lavuğun ismini vererek -şu olayı bana anlat yoksa kafayı yiyeceğim dedi -anlatması gereken sensin ebru. dün geceyi hatırla dedim -sana anlatmam gereken herşeyi anlattım kelebek dedi -benim olanları zaten bildiğim için mi anlatmıyorsun yoksa dedim -ne biliyorsun dedi -dün gece seni onunla beraber başka bir yerde samimi bir şekilde dans ederken sonra da el ele gördüm dedim bir süre mesaj gelmedi -bana inanmıyorsun değil mi??hep şüphe duyuyorsun sana olan aşkımdan. tamam kelebek sen bilirsin dedi -sana ne ceyhun konusunda.ne de başkası hakkında inanmıyorum dedim -ufukta üzüntü var ama geçecek dayan ebru hata kimsede değil kendini sevdirmeyi bilmiyorsun diye bir mesaj gönderdi vay amk. hani siktiri biz etmiştik. ebru kendi kendini siktir ederken siktirin en kralını yedik. yanlış birşeyler yaptığımın farkına varır gibi oldum ama uçaktan atlamıştım artık. paraşüt açılırsa bacak üstü açılmazsa göt üstü düşüp göt gibi kalacaktım sen olayı anlamadan dinlemeden siktir çekersen öyle olur amk. içmeye gitmeye karar verdim telefonu dükkanda bıraktım sarhoş olup ebruya mesaj atmayayım diye dükkanı saat 10 civarı kapattım kasada ne birikmişse yanıma aldım saat onda diskolar hareketsiz olduğu için disko öncesi gidilen pup tarzı bir yere gittim sakin bir yere gitmek istemedim çünkü beynimde müziğin sikişmesinden rahatça düşünmek hatta hiç düşünmek istemiyordum iki tane sambuca shotla başladım arka arkaya tatlı anason beyin hücrelerimi ele geçirmekte zorlanmadı üzerine redbullu long da söyleyince sarhoşluğum tam kanatlandı sonra birisi bana yaklaşıp -heeeeey dedi hey diyen diline sokayım başladı konuşmaya ama zar zor anlıyorum cümle içinde kullandığı kelimeleri zar zor seçiyorum cami içmek sen müslümanlık. ***onun kafası benimkinden güzel -ne içiyorsun dedim -bira jager dedi birayı jagermeister shot ile karıştırmış içiyor bira mundar edilir mi öyle amk. barmen iki tane jager bull ver dedim -dur ben ısmarlayayım benim indirimim var dedi evet hakaten var amk. amk. alanyasında rehberlere yapılan indirimi biz gençlere yapmıyorlar içtik içkileri anlattıkça anlatıyor amk. inciyle o zaman tanışmış olup eksi 15inci nesil olsaydım özet geç amlı derdim -dur dedim biraz da ben anlatayım dertli olan benim amk. yerinde o anlatıyor -o zaman dur iki tane daha söyleyeyim dedi ben başladım anlatmaya ebruyu -şu mesajlaştığın kız mı dedi -evet sevdiğim kız dedim -çok şanslı kız dedi şansına sokayım başına belaymışım gibi hissdiyorum kendimi o şansdan bahsediyor ben anlatıp ayrıldığımızı söyleyince daha bi yavşamaya başladı kız sanki tek sik bende var amk. o wc ye kalktı kendi kendime düşündüm ulan olm hala seviyorsun ebruyu şimdi çıkar gelir seni bu kızla görür bi bok uğruna bitmişse ilişkimiz tamamen biter açıklaması da olmaz fırsat bu fırsat deyip kalktım gittim eve telefon dükkanda kaldı dükkana gidecek takatim yok mesaj atmış mı diye meraktan bağırsaklarım düğümleniyor ertesi gün dükkana gittim telefona baktım hiç birşey yok 3 gün de olmadı zaten sonra gündüz vakti telefon geldi yine işteyken ve yalnızken ebru arıyordu hiç düşünmeden açtım -kelebek hemen bizim eve gel dedi telefonu kapattı dükkanda kimse yok amk. nereye gidiyon gitmedim bir gitme zamanı geçtikten sonra mesaj geldi -beni görmek için son şansın olabilir bekliyorum dedi aklıma ilk gelen intihar mı edecek acaba oldu. yoksa hapları çoktan içmişmiydi dükkanın amk. sevdiğim ölüyor lan diyerek koştum koşarken gördüğüm birkaç esnafa bakar olun geliyorum dedim ** benim aklıma tek gelen ihtimal sevgilisinden ayrılmış bir kızın intihar etme teşebüssüydü kan ter içinde evlerinin kapısının önüne geldim biraz nefes almak için durdum sonra kapıyı çaldım acaba ne görecektim kapı açıldı açan kişi ebru intihar etmişe benzemiyordu bileklerin kesik yoktu en azından sarhoşa da benzemiyordu onu hala canlı görmenin verdiği rahatlamaya yorulmuş süsü vererek ohh çektim -neden geldin dedi bu nas��l laf şimdi amk.o çağırmadı mı beni -pardon yanlış oldu galiba dedim dönüp gitmeye hazırlanırken -kelebek içeri gel dedi kapıyı iyice açtı ne oluyor sorusuna cevap bulabilmek adına biraz tereddütlü bir şekilde içeri girdim evde kimse yoktu ebru yalnızdı tavana asılmış olan ve bir boyun bekleyen bir ipte yoktu herşey bu kadar normalken beni çağırmış olması garipti bana göre ebruyu tekrar görmek herşeye rağmen güzeldi ama içimdeki ona olan sinir bitmiş değildi hiç konuşmadan içeri birkaç adım girdikten sonra bekledim ona bakarak o kapıya yöneldi kapıyı kilitledi anahtarı eşofmanının cebine koydu biraz daha tereddütlendim ne yapacağını çok iyi bilen bir psikopat katil tarafından öldürülmeyi beklemek gibi birşeydi ---seviyor musun beni dedi -seviyordum dedim -artık sevmemene sebeb nedir dedi -onun bunun kollarında görmekten sıkıldım seni dedim -sence seni bu kadar severken başkalarının kollarına gider miyim dedi -gözlerime inanmam gerekirse evet dedim -seni aldatacak olsam sen alanyadayken yapar mıyım sence dedi -ankarada yapıyorsundur o zaman dedim -yaptığıma inanıyorsun yani dedi -tek beni değil 3ümüzü de aldatıyorsun bence dedim -aldatmadığıma inandırmak için ne yapabilirim peki dedi -artık o şansın yok ebru git beraber olmak istediğine kendini inandır ama sana bir tavsiye ikisinden birini seç ki tekrar inandırma ihtiyacı duyma dedim -senin hiç liseden veya başka kız arkadaşın yok mu dedi -var dedim -onları görsen sarılıp dans etmez misin dedi -ellerini tutup disko disko gezgirmem dedim -ellerim sadece senin ellerinde nemlenir dedi -ebru bana hikaye anlatma. benim için yaptığın çok yanlış.bir değil iki oldu ben birinciden sonra seni uyardım. demek ki anlatamamışım. yada sen kendi bildiğini yapmaya devam ediyorsun -hiçbir kötü niyetle elini tutmadım. arkadaşça tuttu hatta ben onun elini tuttum diğerleri eğlenirken o başka bir yere gitmeyi teklif etti diğerleri gitmek istemedi.gel ben seni gezdireyim dedim. dedi -tamam işte elini tutacak gezdirecek birini bulmuşsun benden ne istiyorsun hala dedim -o seni sevdiğimi biliyor.hem zaten onun da kız arkadaşı var ama ailesi izin vermediği için gelemedi. dedi -tamam yalanların bittiyse gideyim artık dedim delirmek için fırsat kolluyormuş o nasıl bir bağırma amk. apartmanı ayağa kaldırdı ağzını kapatmaya çalışsam da durduramadım. üstüne ağlaması da eklendi -sana hiç yalan söylemedim gerizekalı dedi ---olayları eksik anlatmak veya anlatmamakta yalandır bana göre dedim -herşey sana göre yaşıyoruz zaten dedi -tamam sende şikayetçiymişsin ayrılalım işte ne güzel dedim -senin başka bahanelerin var kelebek dedi -başka hiçbir bahanem yok ben sana gerekçerimi anlattım dedim -esas yalancı sensin. istediklerini eksik anlatan da sensin dedi -başka ne istedim lan senden kaç kere söylemem gerekiyor ben varsam sadece ben yoksa git kime sarılırsan ne yaparsan yap ama bensiz yap dedim yine yüksek sesle bağırmaya başladı -sensiz birşey yapmıyorum. yapamıyorum.sensiz yaşamam diyorum. seni seviyorum diyorum. neden anlamıyorsun. herşeyimi sana verdim sana vermediğim tek bir şeyim kaldı onu da mı istiyorsun dedi cevap vermeye başlamadan kafayı yemiş bir şekilde üstündeki tşörtü çıkardı -dur ne yapıyorsun dedim ama pek dinlediğini sanmıyorum eşofmanı da çıkardı sonra sütyeni ağlayarak çıkarmaya çalışırken utanarak elleriyle vücudunu kapamaya çalıştı yine ağlayarak -al ne istiyorsan al. seni sevdiğime hiç bir şüphen kalmasın. istediğini de aldıktan sonra siktir git hayatımdan beni rahat bırak. dedi ben bile utandım o halinden yada kendi halimden diyeyim artık olayları bu boyuta getirmişmiydim gerçekten eğer isteseydim hiç itiraz edecek halde değildi ağlamaktan ve de yaşadıklarının yorgunluğundan -anahtarı ver bırak gideyim sahip oldukların sende kalsın dedim -hala gitme peşindesin. seni artık tutacak gücüm kalmadı dedi yerdeki eşofmanından anahtarı almak için eğildim hiç ona bakmadım utanmasın diye anahtarı aldım kapıya doğru yöneldim açmaya çalışırken arkamdan gelip sarıldı onun hayatından gidip gitmemekte beni tereddütte bırakan cümlesini kurdu ağlayarak ** -sana verdiğim sözü başkasına vermek istemiyorum lütfen dedi verdiği sözü hatılamayanlar için tekrar edeyim. ilk seninle olacak kelebeğim.(seks) -ebru üstünü giyin konuşalım dedim kafamı hiç geri çevirmedim kapıya baktım hep o bir müddet sonra giyindi omzuma elini koydu yanaklarında duraksamış bir kaç damla göz yaşı vardı hala bende zevk almıyordum onu öyle görmekten beter olsun bana yaptıklarından sonra diye hiç düşünmedim tamam yaptıkları beni sevdiğine işaretti ama benim kabullenebileceğim şeyler değildi yaptıkları -bak ebru şimdi seninle sevgili olmaya devam etsek sen ankaraya gideceksin o çocukda orda olacak ben yanında olmayacağıma göre sürekli şüphe ile yaşayacağım hergün her saniye kendime soracağım acaba ne yapıyorlar acaba bugün beraberler mi?? bir müddet bunlara içten içe dayanabilsemde sonra seni de rahatsız edip sürekli onun hakkında sorular sormaya başlayacağım gerçekten hiçbirşey yoksa bile sürekli paranoya ile yaşayacağım hadi onu geçtik zaten sürekli ceyhunla hala mesajlaşıyor mu ceyhun hiç ankaraya geliyor mu hiç görüşüyorlar mı hala onu seviyor mu onu tamamen unutabildi mi diye kendi kendimi yiyorum seni çok üzerim bu saatten sonra kendini sürekli bana ispatlamaya çalışmak zorunda kalırsın **sakın seni sevmediğimi düşünme sevmiyor olsam şu an burda olmazdım seni başkalarıyla arkadaş olmanı kıskanacak kadar seviyorum aşkın saçmalıkları bu yaptığım seni adam gibi sevdiğimi sanarken bak seni ne hale soktum kendine ait hiçbirşey kalmayıncaya kadar bana vermeye hazır hale gelmişsin ama benim istediğim bu değil eğer onun peşinde olsaydım şu an seninle değil diskoda onun peşinde koşuyor olurdum birbirimizden farklı olduğumuzu anladım sana da ispatlayabilirim istersen dedim -nasıl dedi telefonumu çıkardım isim listesini kabaca gösterdikten sonra mesajları açtım gelen mesajlar sadece ebrudandı -sana kendininkini getirmeni bile istemiyorum muhtemelen arkadaş olarak gördüğün insanlardan sana mesajlar gelmiştir sen onları arkadaş olarak görüyorsun ama sadece zayıf düşmeni bekleyen virüsler bence bak kendini ceyhuna ne kadar sevdirmişsin seni bırakmasına rağmen benimle olunca yine peşine düştü benimde peşime düştü benimle kavga edecek kadar hemde dedim --ebru onunla kavga ettiğimizi o ana kadar bilmiyordu -kavga mı ettiniz dedi -kavga ettik.o kavgaya rağmen sen benimle beraberken bile seni benden almaya çalıştı sonra da hiçbirşey yokmuş gibi seninle arkadaş olmak istediğini söyledi sende buna inandın hiç düşünmedin seni bırakıp giderken aklı nerdeydi hiç düşünmedin neden benimle tekrar arkadaş olmak istiyor diye çünkü erkekleri anlayamazsın benim senden istediğim sadece sevgilim olmandı ilk defa seninle ağladım sevgimden dolayı ilk defa gerçekten güldüğümü hissettim dizlerimi ilk titreten sendin basit bir el tutmayla bile iddaa konusu olmasın ama ben seni senin beni sevdiğinden daha çok sevdim ---geceler boyu aklımda olan. geceleri taşıp günlerimi dolduran sendin kısacası çok sevdim seni ama sana göre yanlış olmayan benim doğrularım değil. sonunda hatırlattın bana şarkıyı ---seni görebileceğim yer rüyalar artık ---deli diyorlar bana ^^incide^^(günümüze editlenmiştir) ---ah bu ayrılık dedim gözyaşı sayısına bir kaç ilave oldu -ne yaparsam yapayım boş mu yani dedi -ikimiz için en iyisi bu galiba dedim -galibayı biraz daha düşün lütfen dedi -ben düşüncelerimi söyledim. ikimiz için en iyisi bu dedim -arkadaş da kalamayacağız dedi -iki sebeble hayır 1 daha kolay unutursun 2 gelecekti aşkına zarar vermem dedim -şimdi beni bırakıp gidip gelecekten konuşabiliyorsun dedi. ah amk. gitmek isteyeni sikeyim. sarılıp deli gibi boynuna atlayasım var ama ''ama''ları kalbime sokan beynime sokayım -umarım mutlu olursun dedim gözlerim dolarak -dilim başka aşkımlara nasıl alışacak şimdi. dedi dolan gözlerimin setleri patladı -alışırsın zamanla dedim -alışamam aşkım dedi eh be ayrılık bu kadar mı zalimsin bu kadar mı zorsun amk. neden bırakmıyorsun kapıyı açıp gideyim neden hem beni hem onu daha çok üzüyorsun neden birden aklıma onsuz geçecek günlerin özetini sunuyorsun **gitmek o kadar kolayken o kadar da zordu altı üstü kapının kolunu aşağıya basıp kendime çektikten sonra bir adım dışarı çıkacaktım zaten ayrılık rüzgarı kapıyı kendisi kapatırdı benim unutacak kimsem olmamıştı o güne kadar kapıdan çıkarsam o mecburiyetle yaşamaya başlayacaktım hep şarkılarda unutmaktan bahsetmiyormuydu zor olmasa unutmak beste yaptırır mıydı insanlara efesleri offff ulan offf diye çeken insanların da ebruları değilmiydi unutulmak istenen gitsem önden kalsam arkadan yiyecektim aşkın kazığını ama mutlaka bir yerimden girecekti sırtımı dönüp kapıyı açtım o yaz gününde yüzüme vuran soğuk yalnızlığımda üşüyeceğimin sinyaliydi bir kez daha gitme dese dönüp sarılacaktım demedi dışarda kaldım.o ise içerde aramızda hala bir kapıyı çalma mesafesi vardı ayaklarım üzerinde daha fazla duramadım önüme gelen ilk basamağa oturdum hani arkamdan kapıyı açar mı diye açmadı 5 dakika kadar oturdum sonra ya kapı deliğinden baktı yada pencereden benim çıktığımı göremeyince kapıyı açtı içime bir umut doldu sikimin bile beğenmediği iki göt yüzünden ilişkimiz ne hale gelmişti amk. hiç arkama bakmadım geldi yanıma oturdu -yalnızlığın gidecek adresi yok değil mi dedi **yaşadığın yalnızlığa bağlı sen benim yalnızlığımda başka ellere gittin dedim ama sonra pişman oldum dediğimden -gördün mü sürekli aynı şeyler olacak hiç kendimi tutamayacağım dedim bir kibrit çöpü ile kibrit kağıdına döndük bir kere sürtmeyle bile deliler gibi sarılıp öpüşebilirdik ama hep oksijenini bitiriyordum aşkın tekrar yanmaya inatla karşı geldim yanımda otururken ağlaması kesilmiş. derin düşüncelere dalmıştı o da lafları ağzına ağzına sokunca konuşacak takat bile bırakmamıştım kızda hala gitmeyip yanımda olması bile aşkının ispatıydı benim için kendime kızarak kalktım ayağa -görüşürüz dedim hiç bana bakmadan -görüşür müyüz dedi?? umutsuzca ağzımdan kaçmış bir kelime değildi gerçekten görüşmek istiyordum bir kaç saniye daha kalmayı o kadar isteyen kalbim mağlup düştü bacaklarıma gittim dükkana geldim bir kaç saat durup dükkanı kapattım eve gittim. ama duramadım evde bir planım olmamasına rağmen kapıdan dışarı çıktım evet yalnızlığın gidilebilitesi olan bir adresi yoktu bir sınav için kendini hazır hissedip sınav sorularını görünce aslında hiç bir bok bilmediğini farketmek gibiydi. ayrılık hocasına mazeret olarak beynimde elektrikler kesikti. mum ışığında göremedim onu kadar sevdiğimi diyemezdim. defalarca sınıfta kalmam garanti gibiydi bende bu aşk varken uyku bile yalnız bıraktı beni hiç gelmedi ertesi gün hayatın realine dönmek zorunda kaldım yine işe gittim hep gittim hep geldim hiç birşeyi yine değiştiremedim yalnızdım yine yalnız **kalbim ebrudan ötesini görmezken gözümde diğer kadınları bacıdan öte göremedi 5 gün sonra dayanılmaz hal alınca yaşadıklarım onun gidebileceği her yeri sıkça ziyaret etmeye başladım en azından görebilme umuduyla dükkanda değil dükkanın önünde durdum hep belki yoldan geçer diye dükkanı kapatınca evlerinin önünden geçtim ama nafile binlerce kez bişeyler yazmayı denedim telefonla ama hiç birini gönderemedim bir kaç günde unutabiliyorsa insan sevilmeyi bile haketmeyen birisidir. ben unutamadım ama sevilmeyi başka sebeblerden dolayı haketmiyordum çünkü delikanlılığı yine o yaptı ilk mesajı yine o gönderdi -günaydın. bir günaydın bu kadar anlamlı olmazdı. kalbimdeki ölü hücreleri yeniledi resmen -günaydın diye cevap verdim keşke daha başka birşey de yazsaydım çünkü dondu kaldı muhabbet akşama kadar elim telefonda bekledim o yazmayınca çok saçma da olsa -iyi akşamlar nasılsın? yazabildim -nasıl bıraktıysan öyleyim işte.sen nasılsın? dedi nasıldım ki ben? seni terkettiğim gibiyim mi deseydim -sen nasıl olmamı isterdin dedim -benim fikirlerime ihtiyacın yok sanıyordum dedi hiçbirşey diyemedim -mutluluk tercihlerini hep kendin için yapıyorsun dedi ellerim titredi yazamadım konuşsama amk. yazsana bişeyler dedim rezilliğimden sustum sadece -halimi hatırımı sorman bile mutlu etti beni çok sağol hiç görüşemeyiz sanmıştım halbuki dedi -görüşelim ebru dedim. bütün utancımla -nasılsınlarda mı kalacak hep görüşmemiz dedi -mutlu olmuyor musun böyle dedim -beni mutlu etmek için mi görüşüyorsun sadece dedi -bilmiyorum dedim gece olmadan -iyi geceler sana kelebek dedi -çok mu karattım yine akşamı yoksa dedim -bir güneş kendi ışıklarını güpegündüz bu kadar nasıl söndürebilir inan anlamıyorum. güneşimsin dedi -kendimi bende anlayamamaya başladım zaten iyi geceler sana yarın görüşürüz dedim -görüşürüz dedi dükkan kapanıncaya kadar bekledim gidip gecenin muhakemesini uyku öncesi yaptım salaklıklarımın iyice farkına vardım o yazmadan ben yazdım -günaydın diye -bi kaç dakika bekle dedi dakikalarca benim yazmamı beklediğiniz gibi bekledim yarım saat sonra dükkana geldi vay amk. bırakıp gittiğim kıza bak bırakılır mı lan bu diye kendi kendime sövdüm -şimdi konuş bakalım söyle günaydınını benimle dalga mı geçiyorsun. daha mı çok acı çektirmek istiyorsun görelim dedi hem korkarak hem utanarak ama dik durmaya çalışarak -günaydın dedim -günaydın kelebek nasılsın dedi. çok alaycı bir şekilde -teşekkür ederim sen nasılsın dedim -bende iyiyim gideyim mi şimdi. geçtin mi dalganı dedi -bişey içermisin dedim -içmem dedi. çok sinirliydi. babam bana o derece kızsa evlatlıktan redderdi -özür dilerim dedim -bende seni seviyorum gerizekalı dedi.(önceki bölümlerden hatırlarsınız. gitme ile biten entryden) -ben onu demek istemedim dedim -sen ne dersen de olm ben seni seviyorum. gidiyorum ama yine de seveceğim.ne halin varsa gör dedi -bi çay içseydik dedim arkasından. -önce sevdiğini söyle dedi -özür dilerim dedim. biraz utanma sırıtma harmanıyla -adam gibi söyle dedi -seviyorum dedim -kimi dedi -ebeeee(ebeni diyecektimişim gibi) ebruyu dedim -baştan kur cümleyi dedi -seviyorum dedim. -beni cümle içinde kullanarak söyle dedi. gülümesesini saklayarak o kadar hiç utanmamıştım herhalde. binlerce söylediğim seni seviyorum o kadar utanarak söyledim ki. -deli dedi bana **gerçekten delilikti yaptığım.ya geri gelmeseydi? artık tekrar barışmış sayılırdık ama sadece sayılırdık çünkü toprağın altındaki aşkımızın hazinesinin kapağını açabilmek için kenarlarında kalan toprağı da almak herekiyordu haklı olarak naz yaptı -ben gidiyorum dedi -nereye dedim -ben görevimi yapıp beni sevdiğini hatırlattım biraz da sen koş peşimden dedi -bi saniye dedim. derken hemen elini tuttum. yakaladım işte dedim -sen öyle san kelebek bey dedi. elimden kurtulup gitti vay amk. nazın çekiciliğine bak. nasıl sikersen öyle sikilirsin puştluğuna gitmedim. arkasına baktı benim gelmediğimi gördü adımlarını iyice yavaşlattı sonra durdu ey allahım dediğini sandığım bir hareket ve yüz ifadesi ile yürümeye devam etti gözden kaybolduğu köşeden dönünce arkasından koştum köşede bekliyormuş -hayret koşabiliyormuşsun dedi -evet para bozdurmaya gidiyordum dedim -aklın sıra beni en büyük banknotun mu sandın dedi -dur geç kaldım görüşürüz dedim. gülerek -çok gıcıksın kelebek dedi -aşkımın maddiyatı tamam bozulma. ama dükkana dönmem lazım görüşürüz dedim döndüm geri giderken -bi kere sarılsaydık bari dedi -onu ben gidiyorum diye artislik yaparken düşünecektin dedim **içimdeki barışma sevincinden olsa gerek ilkokullu çocuklar gibi koşarak dükkana gittim ben yokken bir müşteri gelmiş. ona satışı yapıp gönderdikten sonra mesaj attım bir an önce gitsin diye de ne fiyat teklif ettiyse verdim. ben aşkımın ihalesini tekrar kazanmışım pazarlıkla mı uğraşayım amk. -gelme sırası bende mi şimdi dedim -neden gelecekmişsin dedi -koşarken ellerim havadaydı görmedin mi dedim -onu koşmaya başlamadan düşünecektin dedi -akşam buluşunca da fikirlerin aynı mı olacak dedim -akşam buluşacağımızı kim söyledi dedi -gece buluşuruz dedim cevap yazmadı -yarın buluşsak dedim -sanmıyorum dedi bende yazmadım bir saat kadar sonra dükkandayken -evin önündeyim dedim 10 dakika sonra -hani nerdesin dedi -aşşağı ineceğimi sanmıyordum dükkana geçtim dedim -yaa beni neden boşuna aşşağı indirdin dedi -dükkana gel dedim -hayır beyefendi sen geleceksin yeter benim geldiğim dedi ** -o zaman dükkanı kapatıncaya kadar bekler misin lütfen dedim -bu kibarlığın sebebi beni özlemiş olman mı dedi -hayır seni boşuna aşşağı indirmiş olmanın özrü dedim -özrün kabul edilmedi. dedi -ben nasıl affettireceğimi biliyorum merak etme dedim -hadi bakalım dedi dükkanı kapatma saati geldi. dükkandayken mesaj attım -aşşağıda bekliyorum dedim -filme bakıyorum gelemem dedi -topu topu bir buçuk saat sürer beklerim dedim -sonra bir filme daha bakacağız dedi -kendi hayat filmin bitinceye kadar beklerim dedim ben bu sırada evlerine doğru yola çıktım. gerçektende 40 dakika daha bekletti sonra aşşağıya indi -merhaba dedi -merhaba dedim -hadi iyi geceler bu buluşma sana yeter dedi şaka yaptığını umdum ama gitti. -bu gece bir daha buluşacak mıyız diye mesaj attım -sanada iyi uykular dedi çaresiz eve gittim mesaj da atmadı belli ki benim burnumu sürtmek istiyordu bozuntuya vermeden izin verdim. ertesi gün dükkana gittim biraz daha haz alsın yaptığından diye peşinden koşuyormuş numarasına başladım -lütfen bugün seni bir kere göreyim dedim tahmin ettiğim gibi. yine sallamadı saat başı mesaj attım seni çok ��zledim. yeter çektirdiğin acılar lütfen affet artık affet spor mağazasına gidiyorum dizlik alıp önünde diz çökmeye geleceğim bu tarz mesajlar atınca anladı tabi piçlik yaptığımı -çok eğleniyorsun değil mi dedi -tamam pişmanım dedim -kalbimi kırıyorsun hep dedi -mesajlaşmayla olmaz inadı bırak günler geçiyor buluşup konuşalım dedim -yeni çıkmaya başlamış sevgili kuralları geçerlidir. öpmek sarılmak yok dedi -kurallar için daha önce bir buluşma yapalım sonra yine normal buluşuruz dedim -o zaman buluşmada yok dedi -kurallar buluşması bitmiştir. tamam kabul. dedim -işin bitince haber ver o zaman dedi
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi Geceler (-7-)
**öyle bir ruh haline girdim ki. tuttuğum takım kupa finalinde yenilmiş. maç çoktan bitmiş. herkes stadı boşlatmış ve ben tek başıma hala tribünde oturuyorum sen o kadar uğraş finale kadar gel maçı kaybet kupayı siktir et.telefonla ceket de güme gidecek kapattım dükkanı.bir kaç arkadaştan ödünç para buldum akşama kadar dükkanı açık tutup akşam üzeri mekana gittim kimlik ceket ve telefonu aldım telefonda 3 tane mesaj hepsi ebrudan -beni kaybettiğinin farkında mısın? -cevap ver -lütfen cevap ver hiç birisine cevap vermedim dükkanı kapatıp eve gittim ertesi gün yine işe geldim dükkanın kapısına kadar geldi o gelince dışarı çıkıp başka yere yürüdüm arkamdan gelmedi -konuşuncaya kadar geleceğim ve ankaraya dönmeyeceğim diye mesaj attı aralık son günleriydi o seneki bayram yılbaşına 10 gün civarı bir mesafedeydi zaten yılbaşında sonra gider diye sikime bile takmadım tehdini hergün mesaj attı hiçbirine cevap vermedim bir kaç kere aradı no tuşuyla iptal ettim hergün dükkana gelme sayısını arttırarak gelmeye devam etti her gelişinde suratına bile bakmadım her seferinde sen bilirsin diyerek geri gitti yılbaşı gecesi geldi bir çok arkadaş tarafından eğlenmek için davet aldım ama hiçbirini kabul etmedim yılbaşı arefesinde dükkanı açtım ebru akşam saatlerine kadar sık sık dolandı akşamüstü ben dükkanı erkenden kapattım arkamdan geldi eve gittim. saat 22 gibi ebru yine mesaj attı -hala aşşağıdayım diye o saate kadar beklemiş. yada dolanmış durmuş -ceyhun nerde bilmiyorum diye mesaj attım ilk defa o derece sinirlendi sanırım -allahın gerizekalısı ceyhunu sevsem onun yanında olurdum. kaç gündür dolandırıyorsun beni peşinde öküz müsün sen. seni seviyorum odun dedi cevap vermedim -istersen gel istersen gelme kim daha inat görelim bakalım diye bir mesaj daha attı yeni yılın ilk dakikalarında -lütfen mutlu yıl olsun lütfen dedi yine cevap vermedim -sen bilirsin dedi bu mesaj gidiyor izlenimi verdiği için aşşağı baktım kafası bizim pencerede gidiyordu gerçekten çok mu uzatmıştım hayır hiç pişman bile değildim ama nereye gidiyordu pişmanlıktan değil meraktan arkasından bende indim aşşağıya ve takip etmeye başladım uzaktan uzağa evden üstüme birşey alarak bende çıktım takip mesafesini korumamda onun sallana sallana yürümesi ve arkasına bakmadan yürüyor olması yardımcı oldu evinin önüne kadar yürüdü evine girecek sandım ama devam etti evine gidiyor tahmininde bulunanlar kuponlarınızı yırtın. peki eve gitmiyordu ama nereye gidiyordu gittiği istikamet eğlence mekanlarının olduğu istikametti ona daha çok kızarak takibe devam ettim o yalnız yalnız yürürken yılbaşı sebebi ile çarşı çok kalabalıktı nerdeyse her boştaki erkek laf atıyordu eğlence mekanlarını da tek tek pas geçti iskele yoluna girdi bir markete uğradı elinde siyah poşetle çıktı sonra iskeleye yürümeye devam etti bizim kuytu yerimize geldi iskeledeki ama parası ancak bira ve çekirdeğe yeten eğlence mekanlarına kabul görmemiş bir sürü sap vardı etrafta tek başına oturdu kimseden korkmadan çevreden geçenlerin dikkatini de çekti tabi ben bir köşede ona bakarken işin bokunu çıkarıp ona yaklaşan iki tane denyo yaklaştı o ana kadar planım sadece takip etmekti kıza o kadar naz yaptıktan sonra gidip konuşacak halim yoktu kendisi halleder diye biraz bekledim ama lavuklar sardıkça sardı o konuşmuyordu bile onlarla denize bakıyordu iyice yaklaştım tetiğe geçtim sonra lavuğun birisi elini kızın omzuna attı bende bunu bekliyormuşum daha fazla dayanamadım yaklaştım lavuğun elini tuttum dik dik baktım sen kimsin lan dedi gel şöyle öğreteyim dedim elinden asılarak kimsin olum siktir git lan dedi yanındaki diğer lavuk boş ver gidelim hadi dedi birbirimize ters ters bakmaya devam ederek lavuk ayrıldı ben kaldım mı sik gibi yine ortada ebru bana baktı ben ayakta kaldım otursam mı oturmasam mı?? **oturdum hiç konuşmadan bir tane bira da ben çıkarım poşetten açtım içmeye başladım o denizden gözlerini hiç ayırmazken bana da bakmıyordu sessizliği ebrunun çalan telefonu bozdu merhaba baba dedi ama sesinden ağlıyor olduğunu ben anlamıştım halbuki otururken hissetmemiştim -eski bir arkadaşın yanındayım merak etme dedi eskidik tabi amk. bir müddet karşıyı dinledikten sonra -yarın geceye alabilirsin bileti dedi demek oluyordu ki ebru ankaraya da gidiyor -sana da anneme de mutlu yıllar dedi kapattı telefonu ayağa kalkmaya yeltendiği an elinden tuttum ona hiç bakmayarak aşşağı çekerek yine oturmasını sağladım benim biram bitti onun birasını aldım yanına koyduğu -sen fazla içme dostu düşmanı karıştırıyorsun dedim -sen de yaşama aşkı nefreti karıştıyorsun dedi ** -senin için yaşamaya başlamıştım ama sinsice öldürüyormuşsun beni dedim. dedi -benimle çocukken mi tanıştın. sen yaşamaya çocukluktan başlamışsın ve hala büyüyememişsin dedi ard arda darbeler gelmeye başladı yakaladı bi kere amk. onca gidip gelmenin attığı mesajların acısını çıkaracak -sen büyüyüp kocaman olmuşsun bir oyuncak yetmemiş ikisiyle oynamaya başlamışsın dedim -ceyhun senin dilinin oyuncagı olur ancak kelebek, ben o oyuncağı yıllar önce kırdım attım. dedi -kalan parçalarını tekrar birleştirip oynamaya çalışıyorsun yeni oyuncağın varken ama dedim -ne yapmamı istiyorsun kelebek çağırayım buraya siktir mi edeyim telefon açıp ben kelebeği seviyorum seninle arkadaş bile olmak istemiyorum mu diyeyim wc ye geldi. özür diledi. orda seni o halimle gördüğüne göre gelip bana seni seviyorum bana geri dön diyecek hali yoktu herhalde bende ona kusura bakma aslında biz öpüşmüyorduk kelebekle sadece arkadaşız lütfen beni affet tekrar birlikte olalım dediğimi mi sanıyorsun nedir düşüncelerin bekle dedi telefonu çıkardı arayıp konuşacağım kendin dinle dedi -gerek yok şimdi telefonda sarılamazsınız üzülür çocuk dedim.o sarılma neyin nesiydi dercesine -konuştukça konuştu baktım gidecek gibi değil iyi eğlenceler sana kelebek merak eder dedim.o sarıldı bende bir an önce kapansın olay diye bişey demedim dedi -ikinci kez niye gittin o zaman dedi -sen sıkışınca wc ye gitmiyor musun. nerden bileyim o gerizekalının da gelip kapıda bekleyeceğini dedi -sana demedim mi o kadar gidelim diye. niye gitmedin bunlara sebebiyet verdin dedim -kimden korkuyorsun dedi? ceyhunun beni senin elinden alabileceğini mi düşünüyorsun dedi?? bana bir daha beni sevdiğini söyleme çünkü artık inanmıyorum yok gözündeymiş sözleri de yok kalbindeymiş aşkı yalansın baştan sona yalansın. dedi vay amk. yine çok ağır konuştu yine kalkmaya yeltendi. yine tuttum elini oturttum -nereye gidiyorsun dedim -sen neden geldin arkamdan, ceyhuna gittiğimi mi sandın. paranoyan bu kadar büyüdü mü onun hakkında?? iki tane serseri gelmese beni eve kadar takip edip. sonra kendi hayatına dönüp tekrar sana yalvarmamı mı bekleyecektin zevk mi alıyorsun ben peşinden koşarken dedi hala neden anlamıyorsun seni çok sevdiğimi gözümün başkasını görmediğini dedi veeee alt kirpiklerinin arasına bile uğramadan üzerinden süzülerek elmacık kemiğine döküldü bir damla hem ağzıma sıçıyor hemde o haliyle beni bitiriyordu o kışın ortasında denize atlamak geçti içimden sonra bizim ki doğuş efendiden esinlenmiş olacak -ilk defa sayende aşka inanır oldum sende gamsız çıktın dedi keşke o orospu analı şamarcı piç beni dövseydi de ebru böyle sözlerle şamarlamasaydı beni kalbimde beş parmağının izi çıktı **kalktı elini tekrar tutacak yüz bile yoktu yürüdü yerimde kaldım ayakta kaldı ben tutmayınca -ebru dedim ses vermedi elimi cebime attım -al bende bozuk var dedim baktı -markete bira almaya gitmiyor musun. biraz daha içeyim belki nefretim tekrar aşka dönüşür dedi -dönüşüm safhaların hep bana acı veriyor. içeceksen adam gibi, tek başına iç bundan sonra dedi bir an gideceğini düşündüm tek başına iç dedi lan siktir mi cekilmişti bana inceden?? -gidersen ben senin kadar koşmam ardından dedim -sen zahmet etme zaten beyefendi. alıştınız tabi peşinizde koşturmaya dedi vay amk. sikerim böyle işi -tamam üste çıktınya al bütün hıncını bir ağzıma sıcmadığın kaldı otur işte dedim -ben gidiyorum dedi -otur dedim -gidiyorum dedi -ebru otur dedim -ne yapacaksın oturmazsam dedi -ben oturturum dedim ayağa kalktım hadi bakalım dercesine baktı elinden tutmak istedim kaçırdı elini dirseğinin üst tarafafından tuttum -gel şuraya dedim gelmedi eti ne budu ne amk.165 kız kaldırıp yine atarım -ebru gel dedim kolunu biraz sıkarak tokatı patlattı suratıma gülümsedim asılmaya devam ettim bir tane daha vurdu vay amk. böyle hayatın şamar benim kaderim mi amk. hakettiğimi düşünerek ses çıkarmadım bıraktım elimi -tamam git o zaman dedim gitmedi bekledi ben yine yerime oturdum geldi yanıma oturdu -manyak mısın kızım sen dedim hakaten manyak mı amk. boşuna mı yedik o tokatları elini üzüntüden ve pişmanlıktan olsa gerek yüzüme götürmeye çalışırken -ebru iki kere yeter.hem tokat hem de ceyhun olayı iki etti. üçüncüleri kaldıramam dedim elini ittim tekrar uzattı -ebru yapma dedim yine uzattı -sana tokat vurmamı sağlayıp ödeşmek mi istiyorsun dedim yine uzattı oturduğum yerde ellerimi birleştirip dirseklerimi dizimin üzerine koydum töbe töbe dercesine kafamı salladım denize bakarak yüzümdeki eli enseme geçti yaklaşıp bir kere öptü yanağımdan -beni bir öpücükle kandırabileceğini mi sanıyorsun dedim eğildi iki defa arka arkaya yine öptü -bak bu öpücük de iki oldu dedim sonra o da oturduğu yerde kalmadı halbuki ben beni öpmeye devam eder sanıyordum alıştık tabi amk. herşeyi kız yapsın -tam da kanmaya başlamıştım dedim ona dönerek ve yüzüne doğru yüzümü yaklaştırarak kafasını diğer tarafa çevirdi ellerimi yukarı kaldırdım baktı bana pis pis gülerek baktı ama kafasını tekrar öbür tarafa çevirdi kalktım diğer tarafına oturdum ellerim havada yine kafasını bu defa diğer tarafa çevirdi vay amk.naz yapıyordu lan. sanki maraş dondurmacısı da veriyor gibi yapıp vermiyor kaymaklı dudaklarından çevresinde bir kaç tahaf yaptıktan sonra baktım olacağı yok bütün şutlar auta gidiyor **bacaklarına oturarak diktim topu penaltıya yüzünü iki elimin arasına aldım göz göze geldik kaleciyle dikkat dağıtıcı bir kaç hareket yapsada ben onun hangi köşeye yatacağını biliyordum çok plase bir vuruşla üst doksandan başlayarak bütün ağı kapladı dudaklarım vay amk. dedim kendi kendime bu dudakları bırakılır da bu kadar inat edilir mi?? bütün askıda bekleyen öpüşme dosyalarını o gece kapattık o da gitmek istemedi bende -iki bira daha alalım mı dedi -mayayı değil dudaklarını özlemişim dedim iyiki de demişim yine devam ettik öpüşmeye bir nefes alma esnasında ebru yine üzüntü moduna girdi gitme konusunu açtı tekrar bu ayrılık konuları da hep zamansız defans arkasına atılan toplar gibi hep beni ofsayta düşürüyordu amk. yine girdi bile o zamansız üzüntü içine bırak sonra ağlaşalım şimdi öpüşüyorduk ne güzel hey amk yaa çalıların arkasındaki tavşana neden tüfek atıyorsun bırak çıksın meydana o zaman sık -sonra konuşşak ebru dedim -hiç ayrılmayıp hiç konuşmayalım istiyorum dedi bana sarılarak -ayrılmayacaz söz dedim -söz verme lütfen başka gerçek bildiklerimden de korkutursun beni senin hakkındaki dedi -tek sözüm olsun o zaman sana seni hep seveceğim dedim **bir müddet üzüntü modunda sarılarak oturduktan sonra havanın aksiyon azaldığı için bizi daha fazla üşütmeye başlaması ve sabahın ben geliyorum demeye başlaması sebebleri ile gidelim artık kararı çıktı gönül meclisimizden kah gittik kah sarılarak durduk bazen öpüşme durdurdu bazen sebebsizlik gizli gizli gözyaşları döküldü ebru tarafından her damla benim de yüreğimde üzüntü ile göl oluşturdu içimdeki ona olan yangından sonra gitmesinin şimdiden ki sarsıntısı ile krater gölümde vardı artık evlerinin önüne geldik gözleri yine doluydu -ben hep seni üzecek miyim böyle dedim göz yaşlarını silerek gülümsemeye çalıştı derin bir iç çekti ağlamasının artçısı olan -mutlu yıllar aşkım dedim sarılarak -herşey için beni bu kadar bekletme lütfen dedi. sabaha kadar neden bekledin niye saat 12 de mesaj attığımda cevap vermedin dercesine -ne kadar betletirsem bekleteyim hep senin durağından geçeceğim bunun için sana söz verdim dedim -aynı otobüse binelim artık kelebeğim dedi -aynı otobüse binersek başkaları için hep durmak zorunda kalıyoruz.(ceyhun ve elif) biz en iyisi hususi'mizle gidelim ebrum dedim seni seviyorum iyi geceler yarın uyanma vatkinin ayarlanması ila randevu ve geceyi son sarılmanın arasına öpücük koyarak tamamladık ertesi gün oldu o kadar uykusuzluğun üstüne erkenden kalktım hani belki ebru da kalkmıştır da erken buluşuruz diye biraz bekledim kalkınca mesaj atar diye sonra dayanamadım. -şelale ettiğim kirpiklerinin açıldı mı?? dedim gönderdim mesajı beklediğim mesaj gelmedi beklemek icap etti kalkmasını halbuki ben onunla geçecek son gün için santra vuruşuna hazırdım derken cevap geldi -tekrar sevildiğini bilerek uyanmak ne güzel dedi -sadede gelelim buluşacaktık dedim -hemen çıkıyorum evden dedi -üstünü başını giy yüzünü falan da yıka yarın sabah da sevilmek istiyorsan dedim -unutturma sana kızacağım buluşunca dedi bir kafede ben önce gelmiş bulunarak bekledim içeri girince vay vay vay diyesim gelmedi desem o güzelliğe ayıp olurdu -merhaba hoşgeldin dedim sinsice geyik başladı(her konuşmanın sonunda gülümseme var çaktırmadan) -hatırlat bakayım dedi -dur kızmadan biraz bakayım şu güzelliğe dedim -güzelliğim için mi seviyorsun dedi -otursaydın dedim -cevap ver kelebek dedi -valla güzelliğin için değil hem sen çok güzel değilsin ki dedim -niye seviyorsun o zaman dedi -babanın paracıkları için tabi ki dedim bu espriyi çok rahat yaptım. çünkü eğer para için seviyor olsam babasının teklif ettiği okul parasını alırdım. her gittiğimiz yerde parayı ben ödemezdim bi de demezler mi kadın erkek eşit beni hasta ediyorlar amk. neresi eşit amk. kadınları el üstünde tutuyoruz siz hiç kadın su tesisatçısı, itfaiye eri, elektrikçi,kasap vs. işçisi kadın gördünüz mü türkiyede ama avrupada ben gördüm oturun çalışmayın diyoruz o ayrı arasıra kadına dayak atan sığırlar da var ama onlar zaten delikanlılıkla aynı seviyede değilller ki kadınlarla olsunlar amk. denyoları -fiyatını söyle babama çek kestirip hayatımdan çıkaracağım seni dedi ---çeki alınca bara içmeye gidip sarhoş olup yine seni bekleyebilir miyim dedim -amacın para değil mi iki katı fiyat söyle kendini ucuza satma o zaman dedi -zengin olursam seni babandan alabilirmiyim dedim. -beni benden alan kelebeğe bak sen ne kadar uyanıkmış. beni eşantiyon niyetine kullanırsın sen güzelliğimi beğenmiyorsan dedi -ya tamam biraz güzelsin de tipim değilsin dedim biraz alınmaya başladı kızdığını farkedebiliyordum -tipinden başlatma bana, kendine aşık etmeden önce neden söylemedin dedi -bana aşık mı oldun sen dedim -evet dedi. utanarak -aşk ne ki senin için dedim beni benden alan tasfiri yaptı -sana katlanmaktır bence aşk dedi tabi içten içe alındım pekde haksız sayılmazdı tam aşk eziyeti bir adam sayılırdım ona çektirdiklerimden sonra -katlanma o zaman dedim derin bir off çekerek -aşk sana katlanırken sabrın alasını çekmektir dedi -sabretme o zaman dedim makaraya vurarak -iyi ben gideyim o zaman bensiz daha mutlu olacağa benziyorsun dedi -biraz daha katlan bana biraz daha sabret aşka yalancı çıkma dedim -gitmesem mi acaba bir gün daha ankaraya dedi -zaten blöfü yaptın sen bana dönmezsen gitmem diye dedim -gitsemde burda kalacaktım hep dedi -burası romantizm için fazla kalabalık garsona sorsam mı acaba öpüşmenin cezası kaç para diye. parası neyse veririm babandan alacağım çekle dedim -bu şartlar altında seni uzunca bir süre öpmek istemiyorum kelebek dedi -neden dedim -güzel değilmişim. para içinmiş sevgin. sinirimi bozuyorsun neden? diye sorunca utanmazı da ekledim senin karekterine dedi -gerizekalı öküz ve salak'ın arkasından attığın iki tokatla kıyaslayınca kendimle gurur bile duyasım geldi dedim -ama hakettin dedi. -hala seni hakediyor muyum dedim -çok seviyorum seni kelebeğim dedi -dur valla dayanamıyorum dedim elimi kaldırdım -ne yapıyorsun dedi -garson bey bakarmısınız diye seslendim -yapma kelebek dedi kıpkırmızı olarak garson geldi -bişey sorabilirmiyim acaba dedim bir gözüm ebrudayken -buyrun dedi garson -iki çay alabilir miyiz dedim -tabi dedi gitti garson -offfff çok korkuttun beni öpüşebilir miyiz diye soracaksın sandım offff çok kötüsün dedi vay amk. şaka yaptık işte kendisine atılan topu gole çeviremeyip auta vuran forvetin şuttan sonra yan hakemin bayrak kaldırmasını görerek hakeme kızması kadar saçmaydı bence kızması ulan zaten auta vurmuşsun topu hakeme ne kızıyon korner bile değil -hadi gidelim sen gerçekten sormadan dedi -çay söyledik acelen ne gündüz vakti ne öpüşmesi geceyi bekle dedim. bir an gece gideceğini unutarak demez olaydım yine üzüntü karanlığı çöktü gözlerine -iyi hadi gidelim burdan mekanı su basacak şimdi dedim çaylar geldi hesabı istedim o içmedi bile -bir sorun mu var dedi garson -işimiz çıktı acil. çayı paket yapamazsınız değil mi dedim. biraz gülsün ebrum diye garson komaya girdi ---ebru hadi gidelim başımıza kalacak bu ölümlü dedim -ne güldürdüğün belli ne ağlattığın belli beni artık dedi.ex ağlaması mimiklerindeyken gülerek -benden sıkılıncaya kadar idare et işte dedim dışarı çıktık nereye gideceğimiz konusunda en micro bir fikre bile sahip değilken o soruyla karşılaşmak aynştaynlığımdan nefret ettirdi beni -sen seç dedim -bize gidelim dedi -ben seçeyim dedim düşünürken yiyebileceğimiz bokların ihtimalini -saat kaç dedi -ankaraya değerlendirilesi çeyrek zaman var dedim -kollarında değerlendirmek istiyorum o çeyrekliği dedi hemen sikiniz kalkmasın piçler masumca bir söylemdi onun ki ebru benim kollarım değerlendirme üçlemesi birleşince bizim ev aklıma geldi -hadi bize gidelim o zaman dedim -evde annenler varsa dedi -evli olmadığımız için onların kızacağı birşey yapmayız herhalde dedim utandı. gıcıksın dercesine bakarak eve gittik evde kimse yok artık nerdelerse kapıyı kapatmaya kilidi içerden üstünde bırakmaya çalışırken arkamdan sarıldı döner dönmez de öptü ben onu üzmemek için piçlik moduna girmiştim o gün. fazla romantizm ve aşk dolu konuşmalar yaparak onun akşamki otobüsü düşünmesini istemiyordum o yüzden -ruhuma babanın çeki ile sahip olabilirsin ama dudaklarıma asla dedim -uzatma dedi tekrar öperek kim uzatır amk. sevdiğin kız seni öperken ---salona geçtik öpüşerek yerlerimizi almaya çalışırken koltuktaki aklıma ilk gelen ilk şeyi söyledim -ateşimi çıkarma lütfen -tebeşirli bölümleri içimden okurum dedi edebiyatına kurban olduğum bir süre öpüştükten sonra o birşey yapmayacağımı bildiğinden midir yoksa birşey yapmak istediğinden midir bilinmez biraz daha samimi olmaya başladı vücut temasları konusunda bu samimiyet hormonlara gerekli uyarıyı yapınca ateş damarlarımda eriyen kırmızı kora dönüştü alyuvarlarım aşırı ısınma yaptı çikolota yemiş piç kuruları gibi hiperaktif oldu ters ünlem işaretim kendimi kanepeden aşşağı attım iyiki yüz üstü düşmedim yoksa peyroni hastası olacaktım ömrümün geri kalan kısmında ama atlamasamda şu an ilkokul ikiye giden bir velet babası da olabilirdim vücut hatlarım normal hale gelince yanına uzandım tekrar sarıldık biraz dudağın iç hatlarını kullanmadan ufak öpüşmeler derken kapı çaldı kapının çalma sebebi de anahtarı içerde kilit üzerinde bırakmam açtım kapıyı annem anne hoş geldin dedim telaşlı ne suş işledin yine dedi misafir var dedim o zaten benden önce gördü -merhaba kızım dedi -hay allah komşuda birşey unuttum gidip alıp geleyim dedi anlayışına kurban olduğum biliyor tabi kızı sevdiğimi yemedi numarayı ebru ama neyse kapıya kadar takip ettim -seninle görüşeceğiz kelebek efe dedi çıktı gitti ebru da toparlanmış bu arada gitmek için -çıkalım ayıp oldu dedi hak verdim bizde çıktık konuşurken ebrunun zaten valizinin hazır olduğunu öğrendim annesi aradı çarşıda onunla buluştuk bir kaç bişey alalım diye karar verdiler sanki ankarada bakkal bile yokmuş gibi ne varsa aldılar centilmen sıfatımı sikeyim herşeyi ben taşıdım akşama doğru babasını aradı ebru o da çarşıya geldi bir restorana gittik yemek yedik onlar konuşurken bana fazla söz hakkı düşmedi okul para dersler sınan tarihleri ne zaman geleceği gibi konuları konuştular yemek sonrası oturduk babası kendine bir içki daha söyledi alkolik imajı vermemek için aileye ben içmedim ebru da zaten yola gidecekti otobüs saatine iki saat kalaya kadar oturduk evlerine gittik ebru el çantasına otu boku doldururken ben valizi aldım hep beraber otogara gittik annesi ve babası bizden ayrı bir yerde bekledi biz sarılarak saati bekledik hiç konuşmadan ebruyu da konuşturmadan **vaktin geldiğini perona yaklaşan otobüsle anladık saate hiç bakmadan valizleri yerleştirdik ebrunun -erkenden bin bende gideyim daha fazla üzülmeyelim dedim annesi ve babasıyla vedalaştı bana da sarıldı. gözleri dolu dolu -seni çok seviyorum dedi derin bir iç çekerek bende seni dedim anne ve babasının orda bulunma sebebinden dolayı çok istediğim ama alamadığım bir veda öpücüğü vardı almam lazımdı onu ama nasıl -ebru sen bin lütfen dedim -bir an önce göndermek istiyorsun zaten dedi şakayla karışık ön kapıdan binip genelde bayanların oturduğu ikinci ön sıra koridora oturdu el salladı üzgün üzgün muavin diğer valizleri doldurmaya çalışırken yanına gittim -aga boş yer var mı otobüsde dedim -yok dedi -antalyaya kadar gidersen var ama diye ekledi bir an düşündüm antalyaya gitsem geri nasıl gelirim diye gelmessem ölmem herhalde mantığı ile -tamam ben de antalya otogara kadar gideyim dedim annesi ve babasına antalyaya kadar bir işim çıktı dedim kolay gelsin dediler gülerek otobüs kalkmasına yakın orta kapıdan binip ebru beni görmeden orta sıralardaki yerimi aldım otobüs kalktı ebru annesi gille el sallaşırken gözü beni arar gibiydi 360 derece iki üç defa baktı etrafa ama beni göremedi annesi gilde sürpriz bozulmasın diye el işareti ile beni deşifre etmediler alanya çıkışındaki tünellere yakın bir yere geldik muavin yaklaştı bilet olayını çözmek ve parayı almak için ona kısaca durumu özet geçtim -şurdan bir su alda benden götürüver dedim ** tamam aga hallederiz dedi benim yaşlarımdaki muavin suyu ebruya götürdü sonra beni işaret etti ebru bakmadı bile arkaya tersler gibi yaptı istemiyorum suyu tarzında bana baktı muavin almıyor dercesine vay amk kıza bak arkaya bile bakmadı sonra muavin geldi elinde suyla dur ben vereyim dedim -abi kız seni tanımıyorsa başımızı belaya sokma atarım otobüsden dedi -tamam almazsa atarsın dedim kıllandı tabi muavin suyu aldım yanına kadar gittim -bir su içmezmiydiniz hanfendi dedim asık suratına ve hatlarını kaybetmiş rimeline bakarak o asık suratta oluşan gülümseme birisine duyulan aşkın paha biçilmez birşey oluşunun sembolü gibiydi ne diyeceğini bilemez haldeyken -kelebek diyebildi sadece -yanım boş gel istersen dedim durmadan arkaya yürüdüm yerime oturdum arkamdan o da geldi millet ne yapıyor lan bunlar diye baksada siklemedim -ankaraya mı geliyorsun benimle dedi -iki saat daha katlanacaksın merak etme antalya son durağım dedim -neyle döneceksin deli dedi -senin aşkınla dedim -bende ankaraya götüreceğim aşkımı dedi -orda bırakmadan geri gel ama dedim -ben nereye gidersem o da gelecek benimle mecburen dedi -çok mu seviyoruz acaba birbirimiz dedim -ben acabaları kaldıralı çok oldu dedi ** -bu otobüsde de öpüşmek yasaktır şimdi dedim ebru gülümserken geçen muavine bakarmısınız dedim elimi sıktı ebru yine bi bok yiyecem diye -buyrun dedi -antalyaya kadar atmazsın beni otobüsden artık dedim görevi gereği değil içten bir gülümseme ile yoluna devam etti o gider gitmez ebru omzuma yaslandı -neden geldin dedi -bir kere öpebilmek için dedim -daha çok üzüleceğim şimdi dedi -daha az ayrı kalmış olacağız ama dedim -antalyada bende ineyim gece giderim dedi -işim gücüm var başka kızlar bekliyor beni dedim bacağımda morarmaya sebeb olan bir çimdik attı -bu şakaların öldürecek beni dedi -hangi şakam dedim bir tane daha morarmaya sebeb vermeden elini tuttum bir süre sonra antalyaya vardık omzumdayken kafası ve ellerimdeyken elleri otogara geldik antalya yolcularını alırken otobüs ebruyu elinden tutup aşşağı indirdim o gözyaşları bende onun o haline üzüntü ile bakarak şehvetten çok uzak bir kaç ayrılık öpücüğünü sıkıca sarılmayla kombine ederek otobüse tekrar bindirdim ön kapıdan bu defa el sallayabileceği bir sevgilisi de vardı 360 değil tek bir açıyla bana bakarken otobüs hareketlendi keşke gözlerim uzağı çok iyi göremeseydi de ağladığını görmeseydim havucun faydalarına isyan ettim otbüs gitti bu defa isyan edecek başka bir durum daha vardı iki saat bekledikten sonra alanyaya giden bir otobüs nihayet buldum eve geldim kış uykusuna yatmış boz ayılar gibi attım kendimi yorganın altına **kalktığımda kış bitmemiş olmasına rağmen ayılığım devam ediyordu hiç kalkmak istemedim birisinin eksikliği olacaktı takip eden günlerde o eksikliği hissedince telefona da mesaj gelmediğini farkettim ben yazdım uyanınca haber ver diye iş yerine gittim dükkanı açtım avaralıktan bir nargile yaktım gündüz vakti bir grup turist kafilesi geçti rehberlerle alışveriş turuna çıkmışlar dericidir altıncıdır ufak esnaftır dolaştırıp hanut alıyor satıştan rehberler benim nargile içiyor olmam geçen turistlerin dikkatini çekti onlar mal mal bakarken aslan misali sürü arkasında kalmış bana mal mal bakan iki tanesini yakaladım gelin deneyin dedim hemen atladılar birincisine nasıl çekileceğini öğretirken rehber en dış kulvardan koptu geliyor rehber de 22 23 yaşlarında bildiğin norveçli amk. sarı saçlı mavi gözlü götü başı düzgün bi kız -ne yapıyorsun sen bu hijyenik değil şöyle zararlı böyle zararlı bütün avrupa birliği kurallarını saydı bana ** -daha önce ölen olmadı rahat ol dedim turistler biz tartışırken nargileyi çekmeye de devam ediyorlar vay efendim bunlar ona aitmiş. yaptığım terbiyesizlikmiş. turistleri kandırıyormuşum o saymaya başladıkça ayarım kaçtı aldım nargileyi turistin elinden rehber konuşmaya devam ederken derince çektim doldurdum tüm bronşları suratını duman manyağı yaptım -sen görürsün seni şikayet etcem kapattıracam sallıyor amk kimi kapatıyon nereyi kapatıyon amcık turistin biriside sanki rehber bana ilanı aşk ediyor sikinde bile değil ne konuştuğu -bu nargile kaç para dedi -bu rehberi başından sav öyle gel bedava bile veririm dedim rehber iyice tilt oldu bu arada benim telefon çaldı arayan ebru rehber ters ters bana bakarken -şükürler olsunki her kadın senin gibi değil dedim telefonla konuşmaya başladım muhtemelen rehber olduğu için biliyordur hitap sözümü -merhaba aşkım dedim başladık konuşmaya rehber de siktirdi gitti turistlerle ebru anlattı da anlattı vay seni rahatsız etmek istemedim. benim için uykusuz kalmışsındır diye düşündüm bende gider gitmez yattım ondan aramadım mesaj göndermedim diye merak etmiştim diye muhabbeti aşka dönüştürdüm yine bir müddet sevgi akabinde ilk gün ayrılığının üzüntüsü konuşmalarına yansıdı ben ebruyu teselli ederken kendim bile inanmadım söylediklerime **akşama doğru aynı rehber yine geldi -kapalıyız dedim -açıksınız ama dedi -sana kapalıyız dedim -sen niye öyle konuşuyorsun işini mi kaybetmek istiyorsun dedi -bana sen mi verdin bu işi dedim -başka nerde çalışacaksın seni işten attırırsam dedi benden özür bekliyor siktiğim -git attır ne yaparsan yap dedim sanki iş ve işçi bulma kurumu amk. -oysa düzgün konuşsan sana satardım o nargileyi dedi -haa anladım niye geldiğini dedim. cebimden bir miktar para çıkarıp verdim. -al hanutunu şimdi gidebilirsin dedim parayı suratıma fırlattı gitti ebrunun babası geldi -var mısın tavlaya dedi kumarı nasıl bıraktı bu amk diye düşündüm kendi kendime ama adam harbiden on numara adam kumar bahane dün geceyi merak ediyor başladık zarları sallamaya çayı yudumlamaya aynı zamanda makara bir şekilde önceki geceyi de anlattım arasıra güldü arasıra kızına olan özlemini belli etti yüz ifadeleri ile -sözünü tuttuğun için teşekkür ederim dedi -kendisi benden daha istekli okumaya merak etmeyin dedim -yok yok anlattı bana ne söylediğini((okul benden daha önemli) dedi -yalan da söylemez ki ebru kıvıramayacağım dedim -tekrar teşekkür ederim deyip vedalaşırken rehber tur şirketinin türk bir yetkilisi ile geldi beni direk es geçip ebrunun babasıyla tokalaştılar vay amk dedim torpil çıktı bize iyi mi onlar konuşurken ben başladım piçliğe yer bakıyordu rehber -parayı ben aldım yerde arama dedim **erkek olsa kesin kafayı atardı o derece sinirlendi sonra tanışma faslı oldu merhaba merhaba beni tehdit etmeye geldiğini düşündüğüm adam -yanlış anlaşılma olmuş galiba diye söze başladı sahte gülümseme ile -aynı dili konuşmuyoruz rehberle ondandır dedim bi kaç türkçe daha konuştuk rehber ne diyor acaba bunlar diye bakarken -hadi gidelim özür diledi dedi rehbere -rehber ben duymadım dedi -çok özür dilerim lütfen beni affedin miss rehber dedim. hiç inandırıcı olmayan bu konuşma rehberi tatmin etmesede gittiler ebru ile bilindik mesajlaşmalar mesajın kesmediği ve sesin duyulma hissi olduğu anlarda telefon konuşmaları üzüntüsünde binbir takla atarak güldürme çabalarım telefon konuşmalarını bitirirken tekrar tekrar seni seviyorumlar önce sen kapat diye uzayan muhabbetler gecenin sonlarında mesajlaşırken bu son mesajım iyi geceler dedikten sonra defalarca daha atılan mesajlarla bir haftayı tamamladık rehber tur için yine çarşıdaydı aynı rehber bu defa nargile içmiyordum ciğerleri nadasa bırakmıştım yanımdan geçerken -hava çok temiz bugün dedi bana bakarak(ingilizceden çevirince böyle oluyor amk. hay kömür yakmaya üşenmiş ellerimi sikeyim nargile yanıyor olsa vermiştim eline o zillinin sinirden , lafı yemiş olmanın verdiği altta kalma ezikliği ile gittim nargileyi yaktım bi daha gelmediler ciğerleri boşuna yorduk anlayacağınız ebru ile dolu olan kalbim sokaktan geçen liseli kevaşelere bile laf atmama engel derecedeydi götlerini başlarını o yaşta öyle kıvırıyor olmaları beni gaza getiriyor olsada ben kontağı ebruda kapatmıştım o ne zaman yazsa elimden geldiği kadar cevapladım her saniyemin raporunu verdim nerdeyse o da çok hoşnuttu bu durumdan gereksiz gereksiz yok şunu yaptık yok bu böyle oldu yok şu hoca böyle şu derste şunu öğrendik ne varsa anlatıyordu bana mimar olacaktım nerdeyse amk. bunun da makarasını yaptım elbet -sahte diploma ayarla beni de mimar yapacaksın sen bu gidişle diye **bende açık öğretim test kitablarından alıp sınavın nisanda olmasına rağmen çalışmaya başladım kıza oku derken kendiminin kalması kendimle çelişir di ebru iki defa ceyhunun mesaj attığını söyledi sinirlenmiş olmama rağmen hem ebruyu kırmamak hem de muhtemel bir tartışmayla daha çok sinirleneceğimi bilerek ne yazdı bile sormadım ama ebru ikisinde de söyledi ne yazdığını birincisinde alışabildin mi arkadaşım ikincisinde arkadaş olduğumuzu sanıyordum hiç cevap bile vermiyorsun **bir süre beraber çıkmış olan iki kişiydiler benim için biri çok sevdiğim ebru diğeri de ebruya olan sevgimden dolayı nefret ettiğim ceyhun ikisinden de uzaktaydım birini sevgiyle birini nefretle anıyordum hep ebrunun onu unutamadağı için rötarlı başlayan aşkımız şimdi arkadaş oluyor olmaları sebebi ile bende korku uyandırıyordu ama ne yapılabilirdi ki amk. şimdi ben bir nedenden dolayı ebrudan ayrılsam o başka biriyle çıksa ebru bende onu unutamayacaktım bende tekrar onunla olabilirmiyim umudu ile nefret ettiğim ceyhun karekterine bürünebilirdim günler geçiyor kış mevsiminin ilerleyen ayları olması sebebi ile yazın biriktirdiğim paralar suyunu yavaş yavaş çekiyordu kolay değil di ebruya mesaj yetiştirmek mesaj sayısında azaltmaya gitsem benden soğuyor mu acaba tehlikesi ile ebruyu gereksiz düşüncelere daldırabilirdim bu yüzden hiç azaltmadım 159 karekterin genelde hepsini kullandım mesajlarda parasızlık bacak kaslarına fayda sağladı yürümekten içtiğim biraları burnumdan getiren göbek erimeleri yaşadım bir kaç lüksümden vazgeçtim dünyadaki tek vazgeçemeyeceğim kişi için alanya bomboştu benim için yoldan geçen insanlara bakarken bunların da ebru ları var mı acaba diye düşünüyordum **ben bende değildim içimdeki sıkıntıları geçici gülüşlerle atlatmaya çalışırken bile gülmeleri kesme sebebim ebrudan ayrı oluşumun verdiği üzüntünün aklıma gelmesiydi alanyada ki hiç bir şey telefona düşen mesaj sesi kadar heyecan verici değildi benim için o mesajlaşma ve telefon konuşmaları da beni hücremde yatarken anamın hapishane ziyareti gibiydi konuşuyorduk ama sarılamıyorduk öpemiyordum en başlarda ebruyu teselli eden ben iken kendimin daha çok teselliye ihtiyacı olduğunu farkettim zamanla gülüşlerim kesildi suratımdaki ifadeler ot yiyen inekler gibiydi yiyor içiyor ama samansı yaşıyordum hayatı ebru bir mesajla veya aramayla önüme ot koyuncaya kadar ebru her seferinde benim yanımda olmak istediğini söylediğinde soktuğumun okulu yüzünden onu geri çeviriyordum ama gözlerim her sabah dükkanı açmadan önce acaba bir sürpriz var mı diye iyice sağa sola bakıyordu ama acabalar bile nafileydi artık benim ankaraya gitme şansım kelebeğin 3 gün kanat çırpabilmesi olasılığı kadardı göz yaşları ile çalışsaydı otobüsler 3 4 depo fullerdim hayrına ama bazı aşklara tecavüz etmiş maddiyat benim de bacaklarımı açmam konusunda baskı kuruyordu dükkana uğrayan müşterilere binbir yalakalıkla bişeyler satacam diye uğraşırken rehber hanım yine geldi yalnız olarak hiçbirşey yokmuş gibi ben dışarda otururken yanımdaki tabureye oturdu ---işler nasıl dedi -ne dediğini anlamıyorum dedim -ingilizce bildiğini biliyorum dedi -bilmediğimi söylemedim seni anlamıyorum dedim -bana öyle davranmasan sana müşteri getirirdim dedi -davrandım getirme dedim telefonu çıkardım ebruya mesaj attım nasılsın falan fistan diye mesaja cevap verirken -birşey ikram etmeyecek misin mesela elma çayı dedi -turk misafirperverliği yok bende dedim -parasını ben vereyim dedi -şurdan 50 metre ilerle sonra sağa dön caddeyi takip et karşına cafe çıkar orda harca paranı dedim -tam bir göt deliğisin dedi sinirlendim kaltağa ama sakinliğimi korudum -seni hiç kuş yuvasına götürdüler mi dedim?? tecavüzcü çoşkun bakışları ile(kuş yuvası bir döneme damga vurmuş alanyalı bir kaç kişinin hollandalı turistleri oraya götürüp tecavüz ettikten sonra da uçurumdan attıkları yerdir) -senin gücün yetmez ona dedi -kuş yuvasına götürmeye gerek kalmadan aynısını yaparım sana dedim mal mal baktı -git kendine bir tane sikici bul benimle uğraşma dedim bir bayana böyle davranmak doğru değildi belki hem de turist bir bayana hemde çekici olan bir bayana ebru olmasaydı hayatımda sikimin verdiği emirlere uyar gereğini de yapardım kıza hayat bir torba biber gibidir içinde acıları da çıkar bazen ilk ısırışta değil de biberin sapına yaklaşınca anlarsınız acı olduğunu bundan sonra her bibere korkuyla yaklaşırsınız elifden yanan dilime bir de rehberin biberini sürmek istemedim ebrum bildiğim en tatlı biberdi benim için en azından acı kısmına gelmemiştim henüz biberimin çok durursan elini bırakır giderler, çok koşarsan nereye gidiyor bu deli diye peşinden gelirler ben deli olmuşum rehber de peşimden gelen **turizm de çalışan erkekler bilir bir erkek için bayan rehber bulunmaz nimettir. istediğin zaman el altındadırlar bu kızda güzel bir rehber olduğu için alanyada her gittiği mekanda yalakalık yapılmış mutlaka peçeteden güller yapılmış barlarda kokteyler ısmarlanmış yani anlayacağınız götü kaldırılmıştı benim onu siklemez tavrım ilgi çekici gelmiş olacak ki 4 gün sonra iki aile ile geldi normalde ender rastlanır bir olaydır hiç bir rehber tur günleri hariç bir hediyeliğe gelmez kuyumcu olur derici olur yüksek cürodan yüksek hanutlar alacakları için gelirler ama hediyelik çok nadirdir ben dükkanın önünde oturuyordum rehber söze girdi -bunlar nargile satın almak istiyor.bir tane yakıp denettirir misin dedi alanyada o kadar hediyelik var amk. beni mi buldun ama maddiyattan dolayı yakamam da diyemedim ne kadar para o kadar mesaj ebruma -ingilizce biliyorlar mı dedim ki hepsi bilir ilkokul çağında başlıyorlar öğrenmeye -biliyorlar dedi rehber -o zaman ben hallederim sen otur dedim. bozuldu ama çaktırmadı turistlere de -nargileyi yakarım ama almazsanız tütünün parasını alırım dedim kabul ettiler üç aşşağı beş yukarı gırgır şamata derken iki tane nargile sattım nargile salonlarında içtiğiniz kaliteli olanlardan istediğim fiyatı vermedikleri için şaka ile karışık ısmarladığım 7 tane elma çayının parasını da istedim vermediler o zaman poşet vermem dedim ellerinde nargilelerle gülerek gittiler rehber de sonra görüşürüz diyerek gitti **görüşmek istemezdim ama gelecekti mecburen nargile parasının yüzde onunu bir zarfa koyup kasaya koydum o gelince veririm diye biz ebruyla çılgınça mesajlaşıp konuşmalara devam ediyorduk zaman içinde arkadaş çevresi edindi o arkadaş edindikçe ben ona daha iyi davranmaya şaka yaparken dozunu onu kırmayacak şekilde ayarlamaya başladım bu okulda sadece kızlar okumuyordu erkeklerde okuyordu ebru da güzel bir kızdı muhtemelen onu uzaktan uzağa kesecek ondan etkilenecek erkekler olacaktı ebrunun onlardan etkilenmesini engellemek için gittiğin yerde erkek var mı diye sürekli baskı yapmak sürekli kiminlesin kimlerle arkadaşsın demek beni itici yapacaktı tek taktik ebruya onun sahibi değilde sevgilisi olduğumu değişik yollarla hatırlatmaktı bu yüzden kendimden ödün verdim ben sormayıp sürekli baskı yapmayınca o zaten kendiliğinden herşeyi anlattı benim ona verdiğim güven ise her gece evde olduğumu bilmesi her dışarı çıkılası hafta sonlarında o beni aramazsa ben onu arayarak evde olduğumu bir şekilde inandırdım çoğu zaman sende çık eğlen desede ben onu merak içinde bırakmamak adına hiç çıkmadım aklında hiç acaba sorusu kalsın istemiyordum ondan daha çok ben onu kaybetmekten korkuyordum önce rehberden başlayayım parayı almak için geldiğini sandığımda parayı almadı bazen sana uğrarım yorgunluk kahvesi içerim sen ısmarlarsın dedi alması konusunda ısrar etmeme rağmen almadı iki defa geldi kahve içmek için ilk seferinde benim hakkımda birkaç soru sorunca kız arkadaşım olduğunu söyledim onu çok sevdiğimi okuduğunu anlattım ikincisinde ki önemli olan bölüm hiç dışarı çıkmaz mısın dedi sallamak adına ben müslümanım içki içmem öyle ortamları da sevmem dedim hem dinci hem sevgilisi olan hem aksi hemde kendinden 3 yaş küçük olan birinde daha ne arayabilirdiki **bir müddet ortalarda gözükmedi zaten ama sadece bir müddet ebrunun annesi ve babası iki defa onu ziyarete gittiler ilkinde beni de davet etmiş olmalarına rağmen maddi yönden utanca düşmemek için gitmedim lan salak gitseydin özlemedin mi ebru nu diyebilirsiniz ama gitmedim işte salak konusunda haklı olabilirsiniz ikincisinde sağdan soldan ufak maddi destekle bende gittim, ebruya bizi beklediği buluşma noktasında gelinler gibi süslenmiş heyecandan ne yapacağını bilemez bir haldeydi arabın arka koltuğundan onu gördüğümde işte bu kız kalbime bunları yaşatan dedim kendi kendime ilk karşılaşmada utanç ve heyecandan nasıl ona koşacağımı bilemediğim için zaman kaybıyla indim arabadan karşımda duruyordu annesi babası için okuyan gurur kaynağı sağında solundan geçenler için sıradan bir vatandaş benim için kalbin ritim temposu ne sağında gelip geçenler durdurabildi onu ne de annesinin şevkatle sarılma isteği onun için an itibarı ile bir tek adres vardı gidilecek kollarım sıkı bir sarılmanın arkasından yerimi annesine bıraktım gözü bendeyken onlarla da sarıldı bana bakarken suratındaki ne kadar özlemişim seni ifadesine sıcak bir gülümseme ile cevap verdim annesi alınmış olacak ki -bazı kişiler bizden daha değerli olmuş sizin için ebru hanım dedi gülerek -bacaklarım adresi şaşırdı anne özür dilerim dedi bense konuşacak birşey bulamıyordum salak salak gülüyordum işte **nereye gidelim çıkmazına tekrar girdik ortaya fikirler atıldı ben yorum yapmadım çünkü ebruyla öpüşemeyebilme ihtimalimiz beni düşündürüyordu bana uyar dedim her yoruma tuz gölüne gidip kafamızı tuza sokalım deseler kabul edecek derecede kulağım onlarda değildi gözlerim çapkın gülüşlerle ebrunun üzerindeydi zaten başka yerlere baktığım da yeterdi gözlerim onsuzluğu görmekten isyan etmeye başlamıştı isyan başlamadan bitince gözlerim ebruya yavşadı arabayı alıp bir otoparka bıraktık sonra yolda yürürken hep beraber kalabalık olan kaldırımda dördümüzün arasına yurdum insaları girince ufak tefek kopmalar oldu bir kaç adım ebruyla geride kalıp sonra yetişiyorduk devam eden muhabbete katılmak için dayanamadım yürür halde iken ebrunun kolunu tuttum yavaşlamasını sağladım öpmekle öpmeye çalışmak arasındayken babasının bize bakıyor olduğunu farkettim rezil olmak dedikleri bu olsa gerek amk. bizi görmezden gelmiş gibi davransada rezil olunmuştu artık ben o rezillliği yaşarken ebru beni öptü kimseye aldırmadan bir kaç yürüyüp vücudun yükünü ayakların üzerinden alıp götün üzerine taşıyacak bir mekan bulduk yine ben içgüveyi gibi onların konuşmalarına kulak verdim sadece ebru yanımda olmasına rağmen onu çok özlemiş olmama rağmen konuşacak hiç birşeyimiz yok gibiydi gün boyu mesajlaşırsan öyle olur tabi amk. yalnız da değildik ki hiç durmadan aşkımı tarif etsem ona ellerimiz terleyinceye kadar el ele geçirdik akşama kadar terden de kimse şikayetçi değildi zaten kulağına fısıldamalarla özelimizi bulabildik ancak sonra ayrılık vakti geldi kurban bayramında sınavlar nedeni ile gelemeyecekti ebru bunun da üzüntüsünü teselli etmek bana düştü **ayrılık vakti gelince ebru annesine sarılarak ağlıyordu fakat esas ağlama sebebinin herkes farkındaydı babası ile de formaliteden vedalaşırken ben 3. sıradaki yerimi koruyordum ebru ilk ikiyi utanmasa pas geçecekti bayramlaşma sarılması gibi annesi ve babasını geçerek bana geldi gözyaşlarına hakim olmaya çalışsamda sadece tutuksuz yargılayabildim aktılar hesabını sonraya bıraktım mutlaka sorulması gereken bir hesab vardı gözyaşlarımdan çünkü sevdiğimin daha çok üzülmesine sebeb oldu uzatmamak en iyisiydi derin bir nefesle içime çektim gözyaşlarını -sensiz yaşayamıyorum dedi ebru -biraz daha dayan senin ölümüne azmeddirici olmak istemem dedim -seni bu kadar sevmesem ölüm korkusunu hiç hissetmeyecektim galiba dedi -ben seni bu kadar sevmesem sensizken ölümü yaşamayacaktım dedim yine sarıldı. yanağıma bir öpücükle zor da olsa ayrıldık alanyaya geldik yine aynı mod anlamsız düşünceler manasız insanlarla devam edecek bir hayat acı vereceğine emin olduğum onsuz geçecek hayli zaman zaman geçti gitti sezon açılmaya başladı ebrunun sınavdan sınava koşarken bile beni hiç aksatmadı sezonun açılma sinyali dükkan başına düşen turist sayısının artması ile yandı nihayet cüzdanımın içinde kimliğim yalnızlığını para ile paylaşmaya başladı **rehber belki ebrudan ayrılmışımdır diye bir kaç defa daha geldi. ebruyla mesajlaşarak sessiz yanıtlar verdim belki dini terk ederek içmeye başlamışımdır diye -hayatını değiştirdin mi yoksa hala ev iş mi diye sordu -sadece camiyi değiştirdim gerisi hala aynı dedim ben sınav için antalyaya gidip gerekli şıkları işaretledim sonra elif geldi yine aynı dükkan ama bir senenin ona verdiği olgunluk sadece vücut hatlarına değil kendisine de yansımış gibiydi beni hiç takmadı ben geldim bile demedi artık eskisi gibi dükkanın önüne çıkıp sürekli bana bakmıyordu bana hiç bakmıyordu nerdeyse başka biriyle kafayı yemiş olsa gerek diye hiç sallamadım zaten ebru da sınavlarda son bildiklerini yazmış gelmek üzereydi annesi gil ona o annesi gile sürpriz yapma peşindeyken babası ona otobüsde yer ayırttığını söylemiş babasının planı o saatte otogarda olmak arabayla onu getirmek ebru da onlara sürpriz yapmak isteyince bir gün önceki otobüse binmiş ki onlar yola çıkma hazırlığı yaparken sürpriz ben geldim diyebilsin bana bunları alanyaya gelip benle hasret giderip babası gil ankara yoluna çıktıktan sonra söyledi -neden boşuna gönderdin dedim - seninle bir gün yalnız olabilmek için dedi -bak işte beraberiz dedim -ama gün yetmiyor geceyi de katmak istiyorum dedi adamları boşuna ankaraya gönderecek onlar yoldayken de biz beraber olacaktık plan hoşuma gitmesede özlemiştim amk. ebruyu zaten ankaradayken de yeterince hasret giderememiştik dükkanı erken kapattık onların eve gidemezdik çünkü ebrunun kardeşini götürüp götürmediklerini bilmiyorduk bizim eve gidemezdik benim ahali ordaydı **bir apart otelede gidemezdik insanların ebruya orospu gözüyle bakmaları hoşuma hiç gitmezdi bir arkadaşın turist kız arkadaşının ailesinin evi vardı alanyada o orkadaşı aradım durumu izah ettim okey verdi ebrunun valizleri dükkanda bırakıp anahtarı almaya gittik ordanda ebruyla o eve gittik içimizdeki ahd edilen öpücüklerin acısını iyice çıkardık babası ankaraya sürpriz yapmak için vardığında ebruyu aradı otobüse binmiyor musun diye ebru durumu izah etti gerekli konuşmalar ve kendi aralarındaki sürprizin sürprizi muhabbetinden sonra biz kaldığımız yerden devam ettik sonra yatak odasına geçtik beraber yattık bir kaç defa cinsel ilişki arefesine geldik ama ama hiç bayramı göremedik şeker torbası hep boş kaldı benim bayram çocuğunun ilk defa bir geceyi tamamen beraber geçirdik gol yoktu ama gönüller kazandı sabah olunca başka bir telaş kapladı bizi ebru gece evine gitmemişti erkek kardeşi evdeyse gece eve gelmediğini babasına söyleyecekti eğer babası bunu öğrenirse ebru ne mazaret uyduracaktı ihtimaller üzerinde konuşurken ebruyu eve bıraktım ben yukarı çıkmadan yukarı çıkınca mesaj attı evde kimse yokmuş artık erkek kardeşi nerdeyse **ben onların buluşmasında yanlarında değildim onun için nasıl bir buluşma yaptılar kendi aralarında bilmiyorum daha önce anlattığım gibi ebruyla bir süre dolu dolu ilişkimiz devam etti hergün buluşmalar konuşmalar vesayire bir gün bana üniden arkadaşlarının geleceğini söyledi ben arkadaşlar deyince bayan bir kafile bekliyordum ama gün gelip geldiklerinde erkekli bayanlı bir grup olduklarını farkettim ebru ben çalışırken onları karşılamaya gitti kalacakları otele yerleştirdikten sonra akşam üzeri çarşıya gelip 5 kişi olan grubu benimle tanıştırdı iki kız 3 erkek böyle saçma bir tatile çıkışmı var amk iki kız iki erkek okey sadece erkekler yada kızlar da tamam ama bu dışarda kalan sap neyin nesi ama ebru beni onlarla erkek arkadaşım diye tanıştırdığına göre korkulacak bir durum yok gibiydi planlarını sordum yorgun olduklarını söylediler ve yatacaklarını söylediler ebru onlarla biraz daha dolaştı sonra onları uğurlayıp yanımda kaldı dükkanı kapattık bir saat daha ebruyla yürüdükten sonra onu evine bıraktım bende gidip yattım ertesi gün ebrudan gelen mesaja göre denize gitmişlerdi soğuk şehirlerden gelip bedenlerine zencimsi bir görünüm elde edebilirlerdi ancak çünkü bana göre deniz hala soğuktu **keyfinize bakın dedim ama aklımın bir kenarında hep iki artı bir olan sap vardı akşam üzeri deniz dönüşü ebru evine gittiğini üzerini akşam ki beraber yiyecekleri yemek için değiştirdiğini benim gelip gelemeyeceğimi sordu bende dükkanda kimse olmadığı için yemeğe gelemeyeceğimi ama dükkanı erken kapatıp yemek sonrasına yetişebileceğimi söyledim üniden arkadaşları gelmiş hep beraber denize gidiyorlar yemeğe çıkıyorlar buraya kadar ters olan birşey yok işimi biraz erken bitirip dükkanı kapattım bulundukları restorana gittim geleceğimi bildiren mesaj atarak vay efendim yemekler yenmiş muhabbet artmış bizim ü çift slow müzik eşliğinde dans ediyorlar çiftin birinin sapının ben alması gerekmiyordum evet bu gereksinim beni hayli bozdu ebruyu göreceğim için gülümsemeye meyilli yüzüm asık bir hal aldı resmen benim kız başkası ile dans ediyordu ha öyle sarmaş dolaş mı hayır ama yinede ediyorlardı amk an itibari ile dans için ebrunun yanlış kolları seçtiği lavuğa uyuz oldum ama ebru geleceğimi biliyordu beni erkek arkadaşı olarak tanıtmıştı ve benimle beraber olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu onlara bu durumda sebebsiz gerilimlerden kaçındım durumu çaktırmamaya çalıştım onların masası olduğunu ebrunun çantasından anlayarak masaya oturdum dönerek edilen bir dans olduğu için farkedilmem de çok sürmedi ilk o sapçık gördü beni ben ona gayri ihtiyari pis pis bakarken o da kendini biraz daha çekerek beni gösterdi ebruya ebru hızlı adımlarla bana geldi hoşgeldin dediğinde benden aynı sevecenlikle hoşbulduğu duyamayınca anladı durumu -diğerleri kalkınca bana da teklif etti bende kıramadım dedi -iyi yapmışsın dedim diğerleri de geldi masaya oturdular ebru misafirler diye hepsine içki ısmarladı ama zaten kendisi de iki tane bira içmiş ayarındaydı kendi kendimi gereksiz kıskançlığa lüzum yok bi bok yok amk kız seni seviyor işte diye teselli ederek bir içki de ben aldım ondan bundan ordaki anılarından konuşurken yemek çıkışı diskoyu da görmek istedi üniversiteli gençlik gidelim dedi ebru bana bakarak bana uyar işareti yaptım ebru elimi tutuyor bana aşkla bakıyor arasıra kulağıma fısıldıyordu ve bu durumdan en başta o sap olmak üzere kimse rahatsız olmuyordu o zaman korkulacak bir durum var mıydı?? vardı çünkü babam aradı acilen eve gelmem gerektiğini söyledi ne oldu dedim kardeşin kavga yapmış dedi var mı bişey dedim gel kendin gör dedi abi olmak zordu amk. onun dayağının kahrını da biz çekecek gibi görünüyorduk izin alıp eve gitmem gerektiğini söyledim sebebini söylemeden ebruya bende geleyim mi dedi o an ki düşüncesizlikle sen misafirlerini gezdir ben sana mesaj atarım dedim masadan kalkıp eve gittim eve geldiğimde mor pörtlek gözlü bir kaç yandan darbeli bilader ağlayan annem neden biladerini korumuyon diyen babam ** nasıl koruyayım amk.24 saat yanında mı durayım ben dayak yerken kimse yardım etmiyor durumu anlamaya çalışırken alanyanın sanayi tayfasının gençleri tüm kazandıkları haftalıklarını içlerinden birinin sahib olduğu doğan slx marka arabaya yatırıp benzinine siyah camlarına kesik akslarına ve içindeki müzik sistemine yatıran o kadar masrafla yeni bir araba alabileceklerinin farkında olmayan bir kaç zibidi tarafından sözlük deyimiyle sebebsiz tartaklanmış -gidip sanayi yi mi yakayım ne yapabilirim şimdi dedim gece gece çağırmadaki mantık ne amk. jet li miyim ben ortalarına dalıp kötü roldeki başrol oyuncusunu bulana kadar bütün sanayi figuranlarını döveyim biladere nasihat vereceklerine bana veriyorlar sahip çık diye o saatte yapılabilecek hiçbirşey olmadığının farkına varan ebeveynlerime dışarı çıkacağımı söyledim tekrar annemle vay gidersin vay gidemezsin vay seni de döverler derken kaçtım evden durulur mu amk. kurt kuzuyu yemeden nasıl gecenin sonuna geçebilirim diye mantık hesablamalarındayım ebruda bir kaç mesaj attı ne oldu bişey var mı??biz burdayız şuraya geçiyoruz şunu içtik bunu içtik seviyorum özledim.ne varsa göndermiş en son bulundukları diskoya gittim gözlerim kalabalıkta onları ararken 4 ünü farkettim ikisi yok olmayan kişiler ebru ve o sap sağa baktım sola baktım yoklar wv ye gittim yoklar bayanlar tuvaletine kafa uzattım yok 3 tur attım diğer 4 ü oturuyor ama bizimkisi yok -nerdesin diye mesaj attım ebruya cevap yok tekrar attım 10 dakika sonra -şu diskodayız sen nerdesin dedi. -işim biraz uzadı kusura bakma dedim söylediği diskoya gittim içeri girdim biraz dolandıktan sonra ikisini de görüş mesafeme aldım pistte dans ediyorlar dakikalarca izledim sonra dışarı yöneldiler ben arkalarında kaldım bizim ebrunun kafası hafiften biraz ağır derecede güzel yürüşüyünden belli merdivenleri o sapla el ele indiler disko çıkışında biraz durdular konuştular sonra kalabalık olan disko önündende kalabalığı el ele geçerek diğerlerinin bulunduğu diskoya yöneldiler ben dışarda bekledim olayın iç yüzünü farklı bir şekilde öğrenmek için plan kurdum ebruya mesaj atarak -nerdesiniz işim bitti geliyorum dedim **ebru önünde beklediğim diskonun adını da yazarak -gel artık çok özledim dedi -3 dakika sonra içeri girdim -5 i oturuyor ama sap piyasada yok bu defa ebru beni görür görmez sarıldı -hoşgeldin aşkım dedi -hoş bulduk canım dedim -nerde kaldın dedi -bir işim çıktı kusura bakma dedim -nerdeydin dedi -önemli değil sonra anlatırım dedim şüpheci gözlerle bana bakarak -yoksa elifin yanına mı gittin dedi aslında başka planım vardı ama ebrunun elifi plana dahil etmesine içten içe sevinerek çok ciddi bir şekilde -evet elifin yanına gittim. başka bir diskodaymış beni çağırdı oturduk konuştuk dans ettik. sonra el ele tutuşup taksiye bindirdim gönderdim dedim kıpkırmızı oldu ebru istediğim surat ifadesini alınca hemen ekledim -şaka ebrum şaka. insan deli gibi sevdiğine böyle birşey yapabilir mi??kardeşimi dövmüşler onun için eve gittim dedim -kardeşin nasıl dedi. aslında hiç nasıl olduğunu merak etmeden -gururu incinmiş o kadar dedim. inceden dokunmaya devam ederek bu benim son pasım oldu ebruya artık ne yapacağına o karar verecekti o onları gördüm mü yoksa yaptığım espri olay üzerine mi geldi diye düşünürken diğer sap da çıktı geldi ben eğleniyor moduna geçtim. ufaktan kıçımı başımı sallıyordum sonra bara dans figürleri ile yaklaşıp bir long island sipariş ettim barmen onu yaparken gözüm onlardaydı ama oraya hiç birşeyden haberim yokmuş gibi eğlenerek ve gülerek bakıyordum geldim yanlarına sapa dönerek ** -nasıl beğendiniz mi diskoları eğlenebiliyor musunuz dedim?? -çok güzel dedi sap -ben ebrudan ayrılırınca gel tekrar sana turist kızı ayarlayayım dedim. gülerek ebru -ne ayrılması yaa dedi -hani olur da birbirimizi aldatırız o zaman da beraber olacak halimiz yokya dedim -sen elifini kendinden uzak tut yeter dedi kulağına yaklaşıp -benim bir tek ebrum var onu da sadece sen tanıyorsun. selam söyle haberi olsun dedim ebruya başka ebrudan bahsettim değiştiğinin farkına varsın diye amk. böyle işin biz kız üzülmesin diye gurbetlerde hep iyi davrandık. kapasitemizin üzerine çıkıp romantik olduk ne isterse elimizden geleni yaptık erkek arkadaş ne yapması gerekiyorsan fazlasıyla yaptık ama götü kalktı ilişkinin bana seni seviyorumlarla ağlayan sensiz yaşayamamlarla ölümden bahseden birisinin ne işi var başka kollarda açıklamayı sike sike yapacaktı ben gerekli mesajları ona verdim eğlenmeye çalışıyor görünmek bile zor geldi bana wc ye gittim onları orda bırakarak elimi yüzümü yıkayım
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyinin Geceler (-6-)
---alo dedim -pardon dedi -önemli değil alışmaya başlamak şimdiden dedim -neye alışmaya dedi -aramızdaki mesafe mutlaka gerginleştirecek bizi sinirimizi birbirimizden alacağız mutlaka. seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim. aslında ben kimseyi sevmemişim sana kadar haliyle sensizliğide ilk defa yaşayacağım seni çok sevmeme rağmen en az senin kadar tecrübesizim senleyken yalnızlığa. ama böyle devam etmesi halinde sadece birbirimizi üzeceğimizi sende biliyorsun. bunlar sadece başlangıç daha ben senden sen benden şüpheleneceksin başkası var mı diye hep merak edeceksin. beni aldatıyor mu diye hep kendimize soracağız acaba sevgisi azalıyor mu diye. şimdiki duygularla açık konuşmak gerekirse ne başkası olur ne de sana sevgim azalır ama gelecek ne gösterir bilinmez ama geleceğe ikimizin birbirimize takınacağı tavırlar yön vereceği de bir gerçek iki haftamı hiç işim olmayan biri yüzünden mahvettin. kendine göre gerekçelerinde vardı haklı da olabilirsin kendince ama seni bu kadar seviyor olmam en azından sen bana tekme atarken popomda hissettme hakkı veriyor sanırım daha da açık konuşmak gerekirse tarkanı tekrar dinle. benim için gerçekten bir hayalsin bir macera seni seviyorum demek bile kalbimde parçalanmalar yapıyor sana bakmaya ve koklamaya doyamayacağım uzun bir süre ilk gün seninle tanıştığımızda ki sarhoşluk var hala üzerimde lütfen ayıltmaya çalışma beni sarhoşun da olsam izin ver hep seveyim dedim **tam olarak nedir amacın dedi -ben sana atla gelmedim. prensin olmayı haketmiyor da olabilirim. aklının bugüne kadar hayal ettiği birisi olmadığım için şu an benim için delice attığına inandığım kalbini benim için atmaktan vazgeçirmesinden korkuyorum.ama vereceğin her karara da saygı duyuyorum beni sevmek zorunda değilsin.ama dürüst olmak zorundasın. beni peşinde kopacağını bile bile bir halata bağlayıp süründürme lütfen inanmıyorsan biraz dur ben kendim çözeyim halatı dedim -sen beni sevmiyor musun kelebek dedi -çok seviyorum dedim. düşünmeden -benim seni sevdiğime inanıyor musun dedi -inanıyorum dedim -o zaman şimdilik bunları unut.şu üzüntü halimize bir çözüm düşün dedi -koşarak gelsem kaç dakika ankara acaba dedim -belli oldu hızlı düşününce iyi kararlar veremiyorsun dedi. gülümseyerek -hayır dedim çok doğru bence -koşarak gelmek mi çok mantıklı dedi -hayır seni güldürmek dedim -tamam ama sapık fıkralarından beni uzak tut hatta babama bile anlatma dedi yine gülerek -tamam dedim. -ayrıykenki zamanlarımızı kalbimizi kandırarak geçirelim yani diyorsun dedi -çok mu acele etmişim düşünürken dedim -zaman gösterecek dedi -öpüyorum dedim -kimi dedi -seni dedim -kapatma hemen dedi -sıkıldım ama dedim -bu kadar kötü espriler yapacaksan başka çözümler bul lütfen dedi -bir de düşünerek arayayım çözümü o zaman dedim -düşünmeye dalmadan önce bir öp o zaman dedi -öptüm dedim -hadi iyi geceler dedi -aaa kapatıyor musun dedim -evet sıkıldım dedi telefonu kapattı arkasından bir mesaj attı -gördün mü ne kadar kötü espriymiş dedi. gülerek -iyi geceler dedim sanada dedi sonra içimdeki üzüntü hafifledi gülüyordum bile onu düşünerek uyumaya çalışırken bir iki mesaj daha attı ve onsuz geçen gece sayısını ikiye çıkaran uykuya daldım **günler günleri takip etti. ilk başlarda çok zorlansakta haftalar geçmeye başlayınca alışmaya başladık ben onu eğlendirmek için uzaktan uzağa ne kadar takla atılabilirse attım ona mektuplar içinde şiirler yazıp gönderdim her seferinde hiç beğenmediğini söyledi karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep bazen o beni teselli etti bazen ben onu tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince bazen ağlaştık isyan ettik ama sevgimizi hiç kaybetmedik hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede hep ikna ettim gelmemesi konusunda okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana bir tanesinde yine tavla oynadık diğerinde de çay içip konuştuk sadece ebrunun her konusu açıldığında üzerine toprak attım muhabbetin her iki gelişinde de eve davet etti beni ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim bunu da açık bir dille babasına anlattım hak verdi zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken darlanıp üzülüyordum zordu onsuzluk **bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye çalışıyordum gelen turistlerle makara yapıyordum ebru geleceği tarihi söyledi ramazan bayramı günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik. bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum -günaydın aşkım yazıyordu -günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim -ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi saat 10 civarıydı -gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim -göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi -sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim -hayırlı işler dedi ben dükkana geldim kepenkleri açtım dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki dükkandan içeri girdim ama sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm dönüp baktım kim diye karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu şaşkınlık değildi ne gülebildim ne ağlayabildim suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin ebru o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o rekorun amına kordum ama atamadım dondum kaldım bir gün sonra gelecekti amk. sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı gerçek mi onu test etmek istiyordum ama saçlarımı düzeltebildim sadece evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile -hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi gülümsedim şuursuzca bana yaklaştı kıpırdayamadım bile sarıldı vay amk. öyle duygunun belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken -dur orucumu bozacaksın dedim -iftarı bekleyeyim o zaman dedi -sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim -hoca bazen erken okuyor işte dedi -o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim -bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi -haberleri yok mu geldiğinden dedim -yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi -ne zaman eve gideceksin dedim -akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi -aç mısın dedim -biraz dedi ---ne yersin canım dedim -menüde ne var dedi -simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim -çeyrek tost yeter dedi diafondan yarım tost istedim. -çeyrek yeter bana dedi -küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim -ne içersin dedim -kahve söyle de uykum açılsın dedi -bir dakika sen ne zaman geldin dedim -saat 8 de alanyaya indim dedi -peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim -seni bekledim dedi -annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim -en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi -otobüsde uyuyabildin mi dedim -sence dedi?? -ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre dedim -bende etmedim sayılmaz. dedi vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı onu uyutmam lazımdı ama nasıl dükkanda yatacak yer yok. kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için kabul etmeyecek tabure de uyunmaz eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor vay amk. saksı durdu nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken tost u geldi biraz daha düşünme fırsatı buldum tostunu yedi bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım o bana ne yapıyor acaba diye bakarken dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip -hadi gidiyoruz dedim -nereye dedi ** elimi onun gelip elimi tutmasını beklercesine kaldırıp hadi dedim dışarı çıktı kepengi kapattım ilk taksi durağından bir taksiye bindik bizim eve gittik -yarın gelsek de annenlerin elini de öpseydim dedi -onlar evde değil bayram için köye gittiler dedim -buraya niye geldik peki dedi -seninle olan ilk günümde çalışmak istemedim dedim içeri girdik amacım onu uyutmaktı ama nasıl amk. onu çiftli koltuğa oturtup arkasını da yastıkla iyice destekledim. -bu kadar iyi davranma gitmem bir yere yoksa dedi bende karşısındaki koltuğa oturdum -çok özledim seni dedi sus işareti yapıp -bırak gözlerim biraz sensizlik hasretini gidersin dedim -ben gözlerimin hasretini giderirken, dudaklarımın sana söylemeyi çok özlediği seni seviyorum diyebilir miyim arasıra dedi -benim için ömür boyu geçerli olan bir tane söyledin zaten dedim -ne zaman dedi -kollarımdayken ilk gözyaşınla dedim -o muydu ilk dedi -kalbime ilk düşen mutluluk gözyaşı oydu dedim -şimdi tekrar ağlayarak söylemeyeyim o zaman orucun bozulur dedi konuştukça konuşuyor amk. bende kendimi kaptırdım.o bana laf oyunu ben ona laf oyunu derken baktım olacak gibi değil annemleri aramam lazım dedim telefonu çıkardım aradım babamı nasılsınız falan filan ne kadar sıkıcı geyik varsa yaptım sonra mutfağa yönelip telefonu kapattım ama bir süre konuşuyor olmaya devam ettim belki uyuyakalır diye arasıra odadan içeri baktım dalmış mı diye yok amk. benden uyanık kemal sunalın müjdeye kaymak için çocukları uyutmaya çalışırken kendi uyuması durumu var ortada sonuçsuz telefonu kapatıyormuş numarası yaptım -biraz uzan istersen dedim -uykum yok dedi nasıl yok amk.yaa **ben yanına uzandım sadece yarı sarılır halde karın kaslarım gelişti amk. kanepeden düşmemeye çalışırken bir saat kadar uzandıktan sonra nihayet uyudu bir müddet onu izledim. bende mal mal bekledim evin içinde zaten oruçtum son gün diye ne bişey yedim ne içtim ne de o uyurken bir öpücük kondurdum akşam ezanına 1 saat kala uyandırdım tv nin sesini kasıtlı olarak çok açarak -ne kadar var dedi -neye dedim -seni öpmeme dedi -az kaldı dedim -tamam sen bir markete git gel lütfen dedi -ne alayım dedim -en ucuz ne varsa onu al dedi pek anlayamasam da ne yapmak istediğini dışarı çıktım kapının önünde bekledim kim gider markete amk. zaten açlık başıma vurmuş 5 dakika kadar oyalanıp kapıyı çaldım -bir tane daha al o yetmez dedi vay amk.ne aldık ki ne yetecek biraz daha bekledim yine çaldım kapıyı açtı üstünü değiştirmiş biraz makyaj tazelemiş -bunun için mi gönderdin beni dedim -orucun bozulabilirdi ama dedi kız haklı beyler bozulabilirdi amk. hadi sende hazırlan dedi -bende bozuk para kalmadı şu ucuz şeyden bi tane de sen alıp gelsene dedim -gözlerimi kapalı alıyormuş gibi yapsam dedi -parmaklarına güvensem gözlerine güvenmem dedim odaya geçtik. o oturdu ben kalkıp diğer odaya geçtim yardıma ihtiyacın olursa haber ver diye takıldı giyindim evden çıkıp onların evine gittik kapının önüne geldik -ezan okunsada öyle girseydik dedim -amacını anladım kelebek dedi evet lan öperek açmak istiyordum kapıyı çaldım annesi açtı -oo kelebek hoş geldin dedi. -hoşbulduk demeye kalmadan kenara itildim amk ana kızın arasında kaldım vay amk.ben bile sarılamamıştım ebruya öyle sesi duyan geldi ondan sonra içerden beni sikleyip hoş geldin bile diyen yok içeri aldılar kızı apar topar onlar kızla ilgilenirken bende dışarda kalmış sokak kedisi gibi son saniye driplingiyle içeri girdim ** eveeeet masa kurulmuş karnım zil çalıyor ama birden doydum ceyhun piçinin kankası yani ebrunun kuzeni de orda o piçin annesi ve babası tarafından bu bahsettiğiniz kelebek mi muhabbeti döndü -evet dedi ebru bana sarılarak yine kıpkırmızı oldum uzun zaman sonra rakip takımın taraftarları bile beni beğendiler amk. o piç hariç tabi muhtemelen kibarlık olsun diye bana birkaç iyi kelam da bulundular bende teşekkür edip o piçin kız kardeşi olduğuna inanamadığım dünyalar tatlısı 5 yaşındaki kızları ile ilgilendim derken alanya kalesinden top atışı duyuldu ve masaya oturduk ebru ile yan yana oturduk o piçde nedense karşıma denk geldi amk. otobüsde soğan yemiş biri ile aynı demire tutunmaya çalışmak gibi hissettim kendimi konuştukça konuştular ebru hakkında okul ankara yolculuk sürpriz ebru konuşmaların çoğunu elindeki çatalı bırakıp elimi tutarak devam ettirdi ben yabancı gibi sus pus oturdum arasıra gülümyerek o piçde pek ortam adamı değildi bu durumlarda o da benim gibi susuyordu sonra ebru gözleri üzerime toplayan -kelebek benim için çalışmadı bugün dedi digerleri aaa öyle mi falan geyikleri yaparken -yevmiye mi verdi de öyle çalışmadım dedim gül gül öldüler amk. öle salak salak oturan birinden öyle bir söz beklemiyor olsalar gerek -kaç para verdin ebru dedi o piç he amk eksik kaldın sende sikmeye çalış -kalbini aldım bak burda atıyor dedi. kalbini göstererek ve o piçe kıl olmuş bir şekilde ebru diğer ev ahalisinden ooooooo gibi tezahuratlar yükseldi -umarım değerini bilirsin kızımızın dedi. piçin annesi bana bakarak ben zaten utanıyordum böyle aşk konularını başkalarının yanında konuşmaktan ama artık top falsolu bir şekilde üstüme üstüme geliyordu golü atmamak ortaya ayıp olurdu -bilemedim dedim.top göhsüme alırcasına -neden dedi ve çaktım golü -çünkü... **kadın erkek eşitliğine aykırı bu yaptığım dedim ne diyor lan bu diye bana bakarlarken -kendi kalbimin hamal'ım yapmışım aslında onu. oysa aşk terazisinin hep dengede kalması için ikimizin de bir kalbe ihtiyacı var dedim anlamadılar anladılar gibi göründüler. yada gerçekten anladılar tam bilmiyorum ama ebru elimi tutarken anlamış görünüyordu hoş beni onun anlaması da yeterliydi benim için yemek faslı bitti. ilk önce tatlı mı çay mı meyve mi seçim tartışması yapıldı oylar kullanıldıktan sonra demokratik bir şekilde karar verildi -tatlı almayı unuttuk kusura bakmayın dedim ebrunun annesine harbiden ayıp ettik amk. misafirliğe eli boş gidilir mi?? -kızımı getirdin yeter dedi gülümseyerek salonda otururken hep beraber muhabbet eee daha daha gibi sıkıcı bir hal almaya başladı işin doğrusunu söylemek gerekirse o piçin anne ve babası da iyi insanlara benziyordu daha önce biliyor olsalar gerek beni aşşagılayabilme ihtimali olan hiç bir soru sormadılar salonda ebru yanımda oturuyordu ama zaten yeni geldiği ve bütün gözler onda olduğu için bende ön planda kalıyordum ebru da sağolsun utandığımı anlamış olsa gerek bana fazla sürtünmedi sadece sevgi dolu bakış ve elimi arasıra tutma girişimler hariç baktım olacak gibi değil çay geliyor meyve gidiyor tatlı geliyor patlamış mısırlar gidiyor amk. bu kadar yiyorlar hala hepsi çubuk kraker gibi kendi kendime düşündüm bunlar benden farklı mı sıçıyor diye kimsenin gideceği yok oturdukça oturuyorlar konuştukça konuşuyorlar ebrum yeni gelmiş daha öpememişim bile **ebruya ben gideyim mi işareti yaptım sakın ha dercesine bana baktı kadınlar kendi arasında geyik yapmaya erkekler de futbolu konuşmaya başladılar neee futbol mu deyip daldım geyiğe o piçle aynı takımı tutuyor olmamız herhalde tek ortak noktamızdı sizinde hikayeden bildiğiniz üzere derin futbol bilgimle objektif olduğuma inandıkları yorumlarımı beğendiler biraz konuştuktan sonra o piçle de aramız yumuşamış gibiydi bana sataşmaya çalışmıyor fikirlerime katılıyordu konumuz futbol olmadığı için konuşma ayrıntılarını ve tuttuğum takımı belirtmedim konuştukça muhabbbet açıldı ama ben sıkılmaya başladım çünkü aklım ebrudaydı vay amk. nasıl görüşecektik adamlar hiç gideceğe benzemiyordu en iyisi yarın görüşürüz artık mantığı ile -bana müsade artık dedim -camide müezzinlik mi yapacaksın bayram namazında acelen ne dedi piçin babası diğerleri de güldüler takılırcasına bana -hayır cübbemi ütüleyeceğim dedim baktım yine gevşediler bırakacak gibi değiller ebru da zaten gitme dercesine bana bakıyor ama sıkıldım amk.ne yapayım kızla yalnız kalamadık ki hepsinin elini tek tek sıkıp ufak kızdan da küçük bir yanak aldım hepsine teşekkür edip kapıya yöneldim ebru kapı dışına kadar annesi kapıya kadar babası salon çıkışına kadar diğerleri de ayakta uğurladılar beni ebru ile lisede tuvalette arka arkaya çekilen sigara nefesleri gibi hevesim kursağımda kalarak bir kaç kez kısa kısa öpüştük sonra gittim zemin kata inmeden mesaj geldi ebrudan ---gönül hamalın seni çok seviyor diye -bende seni çok seviyorum bayram şekerim dedim -sadece bayramlığın mıyım dedi -delin olduğumu hatırlatarak evet cevabını veriyorum dedim. -deli diye son mesajını gönderdi o gecelik ertesi gün kalktım ama bayram namazına gidemedim. bir kaç çocuk kapıyı çalınca uyandım ebruyu aradım kısa bir bayramlaşmadan sonra ailesi ile aile büyüklerinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi bende köye gittim mezar ziyareti. sülale bayramlaşması derken bir kaç tanıdıkla bayramlaşma derken alanyaya dönen bir akraba arabası ile döndüm -bana da bırak öpücüklerden alanyadayım dedim -ceyhun bayram mesajı attı haberin olsun dedi. -büyütmeme gerek var mı olayı dedim -yok o da kabullenmiş artı birlikteliğimizi dedi -o zaman sadece bayram mesajı atmamış dedim -kelebek sevdiklerinle mutlu bir bayram geçirmeni dilerim yazmış dedi -kapatıyorum olayı o zaman dedim -lütfen dedi bayram bayram moralim bozuldu ama ebrunun açık sözlülüğü karşısında saygılı bir şekilde kabullenmek lazımdı durumdu bizim yaşlardaki tüm gençlikte bayram dolayısı ile alanyaya gelmiş gibi gözüküyordu -akşam bir yere gidelim mi dedi kabul ettim vakit gelince evden aldım onu mekana gittik el ele içerde kimler yoktu ki amk... - **mekana girdik hınca hınc dolu. o kalablıkda benim gözüme ilk çarpan kişi ceyhun oldu içerde oturacak yer kalmamış bayram dolayısı ile garsona sorduk yer var mı diye biraz bekletirim dedi ebruya başka yer gitmeyi teklif ettim -biraz ayakta barda duralım giderler şimdi dedi ama ben ceyhunu görmüştüm bile zaten bayramlık keyfim eksilerin altında seyrediyordu erkeklik hali ceyhunda burda gidelim dedim -hani nerde dedi ebru bak dedim yerini göstererek -benim kimseden korkum yok diyerek öptü beni tam bu sırada garson yaklaştı ve yer boşaldığını söyleyerek bizi boş masaya götürdü ısrarla içkileri söylemeden ebruya gitme konusunda yalvarsam da gitmedi yerimize oturduk her yerde gözüme tanıdık simalar takıldı mezun olduğum okuldan tanıdık arkadaşlar ebrunun arkadaşı olduğunu bildiğim kişiler ama beni tek alakadar eder ceyhundu o yüzden de gergindim ebrunun tüm ısrarlarıma rapmen başka yere gitmemek istemesi beni daha da kızdırmış olsa da belli etmemeye çalıştım zira her an beni öpüp sevdiğini söylüyordu ebru votka bull üstüne votka bull içiyordu hızlıca bende aynı içkiden yavaş yavaş içiyordum bir gözüm ceyhunda bir gözüm de ebrunun nereye baktığındaydı ilkm başlarda ceyhuna bakmıyor olsada daha sonra önce ona bakarak onun dikkatini çeker çekmez beni öptüğünü fark ettim ruya her bitirdiği votka buldan sonra gitmeyi teklif etsemde o içtikçe içiyordu gecenin ilerleyen saatlerine geldiğinde çalan müzik çalsın sazlar oynasın kızlar ve alem tamamen sarhoş moduna geçmişti çok sıkışmış ve acil tuvalete gitme ihtiyacı duyduğum halde gitmedim ne olur ne olmaz diye derken ebru wc ye gitmek istediğini söyledi bende geleyim mi dedim yok gerek yok dedi o tuvalete hareketlenince benim odak noktam ceyhun oldu ben de çaktırmadan da olsa ona bakarken onun da hareketlenip wc ye yöneldiğini gördüm şimdi durumu kavramanız için hissettiklerimi ama ebruya anlatmadıklarımı size söylüyorum beyler 1.amk orospusu sana gidelim diye yalvardığıma göre belli ki ortamdan memnun değilim çünkü eski sapın orda kalk gidelim işte amk.yok gelmiyor 2.neden burdayız ceyhunun olduğunu bile bile diye sorsam bana kimseden korkum yok diyor ama benim hissettiğim kadarıyla yaptığı her hareket ceyhunu kıskandırmak için 3.ebruya desem ki gelmiyorsan ananın amına kadar yolun var.ben gitmiş olacağım ve ebru muhtemelen benim kıskançlık krizime kızmış olacak ve ceyhunla onu aynı meknada bırakmış olacağım götüm yer mi yemez. 4.susmak herşeyi zamana bırakmak ağzına sıçmak için çözüm mü?? gece herşeye gebe kararsızım bizim kız wc de arkasından ceyhun kalkmış wc ye gitmiş ben durur muyum?? duranın götüne koyim **gittim ceyhunun arkasından ceyhun wc ye girmedi bile kapıda bekledi bende uzaktan onu seyrederken amacını öğrenmek için bizim ebru da çıktı ceyhun başladı konuşmaya bizimki bir süre dinledi dinledi ceyhunda konuştukça konuştu oraya gidip ceyhuna uçan tekme ile girerek devamında agzını burnunu kırmanın doğurabileceği sonuçları herkesle tartışırım 1.hıncımı almış ceyhunun anasını sikmiş olurum 2.ebru ne yapoyorsun sen diye bana tepki gösterip siktiri çekebilir 2.ihtimalin riskini almaya bile değmez beyler çünkü ebruyu kaybetmeye dayanamayacak kadar seviyordum herşeyi akışına bıraktım onlar konuştu ben mal mal baktım içimdeki sevgi azalarak kendimi zor tutarak ve ebruya muhteşem bir şekilde kızarak ama kız zaten onu seviyorsa benim yapabileceğim hiç birşey yoktu beni üzen dakikalar önce beni sevgi dolu öpen kızın hiç hoşlanmadığım ve hoşlanmadığımı bildiği bir erkekle bende aynı mekanda iken öncesinde bir hayli konuşup akabinde ona sarılıyor olması idi peki onları öylece bırakıp gitmek çözüm müydü hayır en azından bence hayır sesimi bile çıkarmadan bekledim el sıkışarak vedalaştılar ve ayrıldılar. bende bayan sanatçıya gidip o zamanın en büyük banknotunu vererek bir istekde bulundum ebru gündeş yalan bunu dedim çal dile benden ne dilersen yalvaran gözlerle bakınca tamam dedi masaya geçtim ebru geldi oturdu hiç birşey söylemeden bende hoşgeldin bile demedim şarkı biter bitmez istek parçam başladı --Yalnızlık kolay değil anladım Yüreğim yangınlarda geri dön Tükendi bitti artık bedenim Ayrılık ölümden daha zor Tükendi bitti artık bedenim Ayrılık ölümden daha zor Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım Mahşer günü günahına inan kefil olacağım Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan sevdan aşkın yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan yalan sevdan aşkın yalan yalan Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım Mahşer günü günahına inan kefil olacağım Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Yalan yalan yalan yalan yalan yalan Sevdan aşkın yalan yalan Yalan yalan yalan yalan yalan yalan Sevdan aşkın yalan yalan her mısra satır ve kelimesini sanatçı ile beraber bağıra bağıra söyledim her yalan kelimesi geçtiğinde ebrunun gözünün içine baktım çok mu duygusalım bilmiyorum piç kuruları ama göz yaşlarımı yine tutamadım ** tamam kız sarhoştu ama sonuçta seçimlerini kendi başına yapmak zorundaydı içimdeki ebruya olan ateş onlar konuşurken sönmeye meyilli olurken onların sarılmasını görünce bir an buz kesti kalbim tanrı bana ölmek istediğin zamanı istediğin zaman seçebilirsin hakkını verseydi o zamanı seçerdim ebru gözyaşlarımı silmek isterken elini tuttum -başkalarına dokunduktan sonra ellerini yıkamadan bana dokunma dedim o ruh hali ve kafamın iki tarafında boynuzlanma hissi ile sikimde bile değildi artı dünya dünyayı sikime takmamamda ebru gündeşin söylediği yalan parçası da etkili olmuştu elbet ben de deli gibi içmeye başladım o suçunu biliyor olsa gerek veya tartışmayı büyütmemek için olsa gerek bana cevap vermedi cevap vermemesi beni olayın doğruluğuna daha çok inadırdığı için ebruya yüklendikçe yüklendim -ceyhunu kıskandırmak için beni kullanıyor olduğunu düşündüğümü -eğer hala unutamadıysa ona gitmek isterse kendini durdurmayacağımı söyledim ama hiç birine cevap vermedi kendi kafamda olayı bitirip ebrunun bu ceyhunu ben ne bok yersem yiyeyim unutamayacağı kanaatini getirdim ama işin en acı tarafı sevdiğim kıza sahip olduğunu düşünürken aslında sadece gönül geçiştirmesi olduğunu düşünmek var mı amk. ötesi ben sevmişim kalbimi aşkımı zamanımı vermişim. uğruna ölmeye hazır hale gelmişim amk. kevaşesi eski sapıyla konuştukça konuşup üstüne sarılıyor kafam iyice güzelleşti önüme çıkana saldırmak ister hale geldim tek eksik olan ceyhunun gözüme gözükmüyor olmasıydı bir kere baksa bile aramızdaki masaları siklemeden ne bakıyorsunun akrasından bildiğim en ağı küfürü edip üstüne atlayacaktım ama bakmadı ben wc ye gittim kendime gelip ne oluyor lan demek için elimi yüzümü yıkayıp hızlıca dışarı çıktım ceyhun bizim ebrunun masasına gelmiş mi diye negatif. herkes yerinde oturuyor biraz daha hiç konuşmadan masada oturdum ebrunun her sarılma ve öpme harektini olumsuz yanıtlayıp kendimi ondan soyutladım derken ebru yine wc ye gitmek istedi bir gecede bu kadar işenir mi amk tamam git bakalım amk. dedim içimden o masadan kalkmadan gözlerimi ceyhuna diktim bu nasıl bir iletişimse bir dakika sonra ceyhunda kalktı masasından ve wc ye yöneldi duranın ikinci kez götünü sikeyim ama bu defa amacım farklıydı wc nin önüne ceyhunun beklediği yeri iyi görecek bir yere zula yaptım kendimi bi kaç zaman bekledikten sonra ebru çıktı yine konuşmaya başladılar içimden sabır sabır çeksemde daldım muhabbetin ortasına direk ebruyu muhattap alarak -sana iyi geceler bensiz wclerde daha çok eğleniyora benziyorsun dedim ve siktirdim gittim ** kız arkamdan geldi mi evet beni durdurmaya çalıştı mı evet ben sikime takıp durdum mu hayır aşkın amına koyayım dedim mi evet aşkın yalanlığına inandım mı evet ölmek istedim mi??bir kaltak için hayır kafam güzel miydi?? fevkalade ebruyu hala seviyor muydum?? maalesef evet unutabilme ve onsuz yaşayabilme olasılığım neydi?? hiç bir fikir yok hayat bazen kelebeğin yarrak sikmesi kadar garip mi??evet orospu çocukları evet içimden geri dönüp önce ceyhunu sonra ebruyu dövüp ananızın amında fren yapmaya kadar yolunuz var demek geçti?? geçmediyse ben orospu çocuğuyum ... şimdi size sesleniyorum ey insan evlatları bana günlerdir söylüyorsunuz burda bırakma burda bırakan orospu çocuğudur. burda bırakılır mı piç diye bırakılıyor beyler en güvendiğiniz aşka en heyecanlandığınız yerde yarrak gibi bırakılıyorsunuz sonunda ne olacağını benimde bilmediğim bir yürüyüş içine girdim önde ben arkamda ebru kafamda entri başındaki sorular hayat benim için o an dursaydı muhtemelen sizi çok iyi anlayacaktım ama durmadı devam etti. hayat bazen en ağır liseli gibi davranıyor kader bazen iki iki deyip siktirip gidiyor başlığından aşk oyhşşş çekerek kalbine hunharca boşalıyor anlayın lan piçler yandıkça yanıyor içim am göt meme den ibaret değil hayat **ben önde yürürken o ısrarla beni arkamdan takip etti. ne onu görmek ne de konuşmak istiyordum birden arkamdan bize bağıran bir sesle rezil oldum hesabı ödememişiz ben direk çıktım o da arkamdan geldi kim ödeyecek amk. sanki dolandırıcıymış gibi yedik içtik hesabı ödemeden kaçmış göründük amk. ceyhun bir kez daha amk. adam bayram geçirmesini de ekleyerek yüklüce yüklenmiş hesaba cebimde o kadar olmadığını biliyorum ebruyu muhattab bile almıyorum o da para çıkarıyor gel abi dedim mekana tekrar girdim ebru da arkamdan gelmek isteyince elimle engelledim o dışarda bir yerde kaldı ben içeri girip cebimde ne varsa döktüm masaya kimliği bırakıp üstüne telefonu da bıraktım abi yarın getiririm kusura bakmayın dedim vay olur mu?paran yoksa neden içiyorsun artisliğini yaptı ben adama durumu anlatmaya çalışırken ceyhun piçi dışarı çıktı kızda dışarda zaten hesab olayından dolayı iyice gerginim bi de o piçin dışarı çıkması beni tam delirtti -ne istiyon aga yok amk. işte kimliği bıraktım telefonu bıraktım al ceketi de dedim hiç utanmadan aldı amk. oğlu bi de esnaf olacaklar çıkardım ceketi de verdim. nerde çalıştığı mı söyledim yarın getirmessem ne yaparsan yap zaten telefon bile ihtiyacının iki katı dedim çıktım dışarı hava aralık ayı olması sebebi ile soguk ama içimdeki öfke beni fazlasıyla ısıtıyor ebru dışarda beni bekliyor ceyhun da telefonla konuşuyor ama gözü ebruda -ceketin nerde dedi ebru **ebru gündeşin nakaratını söyleyerek devam ettim yalaaaaan yalaaaan yalan arkamdan yürüdü yürürken de anlatmaya çalıştı olayı ben sürekli aynı nakaratı tekrar ettim. neymiş arkadaş olalım demiş ceyhun yaptıklarından pişmanmış falan mış filanmış cadde üzeri bir yer olduğu için evlerinin önüne geldik tuttu omzumdan -hiç dinlemiyorsun dedi son derece sakin -buyur dedim -biliyor seni sevdiğimi arkadaşız sadece dedi -tamam olun işte ne güzel. arkadaşlığınız zamanla tekrar aşka dönüşsün sarılmalarınız da öpüşmeye adına sevindim dedim. -hani inanıyordun seni sevdiğime dedi -hala onu sevdiğine de inanıyorum. bence çok yakışıyorsunuz dedim -çok kırıyorsun beni diyerek ağlamaya başladı o ağlayınca sinirim dışa vurmaya başladı tuttum kolundan -geri dön ceyhununa artık seni o teselli etsin dedim -ceyhundan da nefret ediyorum senden de dedi ağlayarak gitti evine bende eve gittim yürüyerek. götüm dondu amk. para yok ki taksiye binelim gece neler hissettiğimi az çok tahmin edebilirsiniz sabah kalktım dükkanı açmak için dükkana gittim açmamam gerektiği halde açtım çünkü hem hesab için para lazımdı hem de sığır gibi evde beklemek yerine yapacak meşgaleydi benim için iş yeri dükkanı açtım millet dolaşıyor çarşıda ama bu orospu çocuğu ne satıyor acaba diye dönüp bakan bile yok
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi (-5-)
*ben bu durumdan çok daha rahatsız oldum. ebrunun bir tanıdığı. ceyhun piçi veya tayfasından birisi beni o halde görüp yanlış anlayabilirlerdi merdivende bekledim bana yetişti -sen nereye dedim -taksiye kadar geleyim lütfen dedi -elif burda kal gelme arkamdan dedim -ben başka taksiye binerim dedi -elif siktir git başımı belaya sokma benim dedim -sen siktir git dedi oh canıma minnet -tamam siktirip gidiyorum dedim yürüdüm aşşağı indim. kapıdaki kalabalıktan geçmeye çalışırken arkamda ilerlememi bildiren el yine elifin eliydi dışarı çıktım ondan sıyrılarak taksiye doğru hızlı adımlarla ilerlerken arkamdan yazlık kısa topuklu ayakkabısıyla koşarcasına yürüyen yine elifti... **bir kız bu kadar bir olayı abartamazdı abartmamalıydı. siktir ettim amk.hep ters davrandım hala yüzsüzlük yapıp peşimden geliyor ceyhun piçi de piyasada görünmüyordu acaba ceyhun mu gönderdi bu kızı diye düşündüm ama imkansızdı amk. kız gelmiş işe başlamış kuyumcunun bir tanıdığı vesilesi ile gelmiş ama olabilme ihtimali bile beni korkuttu ve adımlarımı daha da hızlandırdım abi sıra hangi takside derken artık koştu mu ne yaptı amk. elif de arkamdan yetişti muhattap olmak istemezcesine tanımıyormuş gibi yaparak direk taksiye bindim taksicide bininceye kadar o da arkaya bindi taksici nereye gidiyoruz dedi arkamı döndüm adres ver dedim yeri söyledi daha kalkmadan ne kadar yazar abi dedim taksimetre ne yazarsa o dedi ortalama dedim bi rakam söyledi biraz da fazla vererek bu kızı oraya bırak abi dedim indim taksiden sonra arabanın arka kapısına geçtim ki kapıyı açıp çıkmasın onu gönderdikten sonra bende bir taksiye binip eve gittim ebruya da eve gittiğimi iyi geceler dilediğimi söyleyip yattım ertesi gün ebru dükkana geldi bi kaç geyikten sonra asıl gelme amacı olan dün geceye lafı getirdi şuraya gittik böyle yaptık buraya gittik bunu yaptık diye bi kaç olay anlattım -başka?? dedi bunu duyunca galiba bi boklar duydu bu diye dünki olayı anlatmaya karar verdim ---elif i de gördüm dedim hemen tepkiyi gösterdi -bak sen elif le eğlendik demek sakin görünmeye çalıştım -yok hayır erkek arkadaşıylaymış dans ediyordu selam verdim dedim -sanane niye selam veriyorsun. neden rahatsız ettin dedi amk bu kadarını duyunca delirmiş görünüyordu. gerisini anlatsam tam domaltacak beni elifin çalıştığı dükkana doğru ama anlatmazsam ve eğer birisi ona ,çıkışta veya takside beraber gördüğünü söylemişse domaltmadan ayakta siker diye düşünüp geri kalan hikayeyi de anlatttım hiç bir sikim söylemedi -hiç birşey yok ebru olsa zaten sana sürekli mesaj atmazdım dedim -ben saat 3 ten sonra(son mesaj) ne yaptığını nerden bileyim dedi -hayatım geçekten birşey yok istersen elife sorabilirsin dedim -kendin sor kendin cevabını al soni dedi kızdım bekle burda dedim ebruyu kaybetme korkusu sardı beni amk karşıya gittim elifi sordum işe gelmemiş eh amk.yaa hastalanmış gelmemiş ebruya tekrar dönüp -işe gelmemiş bugün dedim -artık ne yaptıysan kıza dedi ben sinirden of pof çekerken kalktı gitti bu gereksiz olduğunu düşündüğüm hal ve terkedişi kalbimde fatmagüle tecavüz edilişi hissi verdi hiç haketmeden haksız yere kalbime gereksiz bir yarak girdi. kalbim sikildi amk. ne bok yaparsam yapayım bir süre konuşmanın çözüm getirmeyeceğini düşünerek ilk hamleyi tekrar ondan bekledim madem seviyordu gelirdi?? daha önce gelmişti, tekrar gelirmiydi?? gelmedi piçler taaaaa ki babası gelene kadar babasına geçmeden önce ertesi gün elif kendi dükkanına geldi çağırdım gel diye -efendim dedi -aferim dedim. sonunda ayırdın bizi -biz seninle birleşmedik ki ayrılalım dedi aklına mantığına sokayım elif -ebru ve ben ayrıldık senin yüzünden dedim -ben ne yapmışım dedi -bo var peşimde dolanıyorsun dedim -kim dolaşıyor senin peşinden dedi -seni kıskandığı için terk etti dedim -o gece bizi mi görmüş dedi -ben anlattım dedim -hem sen salaksın hem o salak o zaman dedi -ne yaptık ki.hem sen anlatıyorsun hem de o kıskanıyor dedi -yapalım istersen de boşuna kıskanmış olmasın dedim -düşünmem lazım dedi hay sikim yaa tam cinayetlik kız amk. biri bunu vursa yemin ediyorum adalet önünde yalancı şahitlik yaparım -elif git.bir daha lütfen diyorum ama lütfen benden uzak dur dedim baktı kaldı bana -uzak durma süren şimdi başladı hadi güle güle dedim yine bozuldu gitti zaman geçti piçler ebrudan hiç haber gelmedi gözüm yollarda kaldı belki yine gelir dükkanın önünden geçer diye geçmedi bir gün babası dükkana geldi oturduk 3 5 muhabbet ebrudan ayrıldığımızdan haberi yokmuş gibi -ebruyu okul ve yurt işleri için ankaraya götüreceğiz. düşündüm ki ona sürpriz yapalım seni de götürelim dedi lan biz kızla konuşmuyorduk ki amk. yada kız benle konuşmuyordu demek daha doğru olur. resmen terk etti beni ama bu durumu babasının bilmemesi ilginçti hiç mi üzgün gözükmedi evde amk hiç mi farketmedi babası dışarı eskisi kadar çıkmadığını -ne zaman gideceksiniz dedim -yarın gece 1 de yola çıkacağız dedi(alanya/ankara 7 saat arabyla beyler) -tamam patronla konuşayım ben size haber veririm dedim -tamam bekliyorum dedi gitti dedim patron olay böle böle gitmem lazım olm iş güc derken gözünü seveyim dedim kaptım izni ama bakalım zaten ebru ne tepki verecekti babasını arayıp -tamam geliyorum ama madem sürpriz yapmak istiyorsunuz, beni evin ordan değilde alanyanın çıkışından tam sürpriz olsun dedim -süper fikir yarın gece yola çıkmadan 5 dakika önce sana haber veririm. sende gidersin oraya dedi anlaştık gün geldi. gece oldu babası beni aradı **ama ben zaten yarım saat önceden taksiyle ordayım amk. intihar mı edecen burda ne işin var diye de makara yapıyor bir nevi intihardı aslında kendimi kurban edecektim ebruya ya kollarına düşecektim ya da derde tasaya her arabaya dikkatle bakarken kalbim 132 decibellik kolonun bas mandolini gibi gidip geliyordu her arabada derken sinyal vererek bir araba yaklaştı evet geliyordu amk durdu. arka kapıyı açtım direk içeri girdim önde babası ve annesi arkada da ebru. kardeşi gelmemiş o kadar benim hakkımda iyi yazar diye atıp tutuyorsunuz alın amk.o ebrunun bakışının tarifini vermiyorum o an hissettiklerimi anlatamıyorum beyin ölümüm değil ama kalb ölümüm gerçekleşti o ne oluyor deyinceye kadar babasına bakarak ortayı yaptım gökhan gönül mü dersiniz quarezma mı dersiniz yoksa sabri reyiz mi dersiniz hakemin gol kararı vereceği geçerli bir açıklama yapsın diye -sana sürpriz yaptık kızım dedim bu arada da sürmeye başladı arabaya ne olur dur dedirtmesin diye başında dolaşan şeytanlardan medet aradım ebrunun neyseki başka mesaidelerdi ve -iyi yapmışsınız dedi bana da merhaba deyip önüne döndü ama hiç de hoş bir merhaba gibi görünmüyordu neyse buna da şükür diyerek oturdum oturduğum yerde pişman pişman amk.bi bok yapsam da pişman olsam neyse annesi bir kaç soru sordu çok efendi bir çocuk üslubu ile hepsine cevap verdim babası bi kaç kez aaaa?? öyle mi?? gibi kısa kelimelerle konuşmaya katılsada bizimki hiç bir tepki vermeden yüzünü diğer cama döndürerek yolculuğa devam ediyordu ben ise hiç acele etmedim.yol yakınken durdurur beni falan yolda indirirler diye bekledim konyaya kadar bekledim ama bir baktım bizimkisi zaten uyumuş kafası da bir müddet sonra benden tarafa döndü yüzüne öyle derin derin bakarken ağlamadıysam en abazanız siksin ağlama değil de duygu boşalması diyelim lan ne kadar güzeldi amk. annesi de kendini uykuya kaptırmışken ön koltuğa biraz yaklaşıp babasına düşük sesle ---uykunuz gelince haber verin size fıkra anlatayım uykunuz kaçsın dedim sanki dünyanın en komik fıkrasını anlatmışım gibi gülme krizine girdi adam -tamam gerek kalmadı allah iyiliğini versin açtın yeterince dedi -allahtan fıkra anlatmadım dedim gülmeye devam etti durup durup gülüyordu.bir ara kafası mı güzel diye şüphelensemde ben de o gülüyor diye gülmeye başladım biraz daha ilerledikten sonra götümü biraz daha ebrudan tarafa sürüdüm hani üstüme uyuyakalmaya devam etsin diye. benim gözümde gram uyku yok içim heyecanlı, telaşlı,ne yapacağını bilmez bir şekilde beşiktaşlı deli ibonun sol kanattan sopu sürerken ne yapacağını bilememek gibi farklı bir duygu -babası anlat bakalım diyerek düşüncelerden arıttı beni -ne anlatayım dedim şaşkınlıkla -fıkra anlatacaktın ya dedi -ben fıkra bilmem ki dedim yine gülmeye başladı herif.amk hiç espri görmemiş gibiydi hayatında devam ettim o gülerken -oo durum bu boyuta geldiyse duralım bari dedim -yok yok uykum yokta can sıkıntısı işte zaman geçsin dedi bi milyon fıkra bilirim aklıma bir tane gelmedi o zaman. **sonra bir tane geldi anlatmaya başladım ama fıkra biraz bel altı olduğunu anlatmaya başladıktan sonra farkettim ulan devam etsem mi etmesem mi diye düşünürken hep sizin gibi eee eee sonra ne oldu demeye başladı unutmuş numarası yapsam rezil olacaz adama sikerim ne olursa olsun diye devam ettim fıkra bittti herif krize girdi amk. arabayı sağa çekti indi arabadan açtı fermuarı hem gülüyor hem işiyor ben içerden duyuyorum sesi yuh amk. zengin adama öyle işemek de yakışmıyordu. araba durunca annesi de uyandı. neden gülüyor bu dedim fıkrayı annesi de anlattırmasın diye -bilmem dedim bu arada babasıda gülerek arabaya bindi. ebru kapı sesine galiba uyandı bana dönerek uyku sersemliği ile olsa gerek -ne oldu soni dedi. -birşey yok aşkım dedim kolumu omzuna atarak ve yarım sarılarak düşük bir sesle hemen orjinaline döndü amk. suratı asıldı. dudaklar büzüldü. tavır yapılarak elim omzundan alında dizimin üstüne bırakıldı ve kafa tekrar camdan tarafa çevrildi bende surat düştü. içten içe offlama başladı sikeyim böyle işi diye ruhumda isyan çıkarıldı. şeytan yanıma usulca yaklaştı bas şuna tokadı dinle lan diye lafa gir gerisini tek solukta tekrar anlat üzerine de seviyorum lan ı ekle yapış dudaklarına dedi ama şeytanın bu teklifini 1.kadına el kalkmaz ilkesi 2.arabada yalnız olmamamız sebeblerinden dolayı reddettim. ben yine sus pus otururken babası -allah aşkına bir tane daha anlat dedi amk. fıkra anlatacak hal mi kaldı. kızın kalb hücrelerime tek tek yumruk atıyor haberin yok bu arada fıkrayı da hala biliyorum. isterseniz anlatırım -aklıma gelirse anlatırım dedi annesi dayanamadı ne fıkrası o dedi vay amk babası anlatmaya başladı fıkrayı hem de karısına hemde ebru da duyuyor. eyvah ki ne eyvah rezil oldum. kıpkırmızı geçtim yüzüme çıkan kan sikimin damarlarında gezse sikim 2 santim kalınlaşırdı babası şerefsizi sansürsüz anlattı.ben öyle mi anlatmıştım amk. adam sikme yerine şey ediyoru kullanır ebrunun fıkraya verdiği tepki gelecekteki bana tavrının sinyali gibiydi... **adamın birisi yolunu kaybetmiş. bir köy yoluna girmiş arabasıyla köy meydanından geçerken bir bakmış ki herkes feryad figan ağlıyor adam merak etmiş durmuş yakalamış köylünün birisini abi ne oldu hayırdır? herkes yasta demiş köylü-bu civarın en güzel kızı öldü onun için ağlıyoruz demiş adam çok meraklanmış mutlaka bu kızı görmem lazım demiş kendi kendi kendine hayırdır neden öldü diye sormuş adam köylü-valla bizde bilmiyoruz demiş adam-ben doktorum müsade edin bir bakayım belki anlarım neden öldüğünü demiş tamam demişler doktor kızın olduğu odaya girmiş bir bakmış kız harbiden 10 numara adam kıza şöyle bir bakıp yüzünü okşarken hala hayatta olduğunu farketmiş ama çoktan siki kalkmış adamın kendi kendine planı yapıp. ulan nasıl olsa herkes bu kızı öldü biliyor ben bunu burda bir güzel sikeyim sonrada boğazını sıkar tekrar öldürürüm diye düşünmüş adam sikerken kız da ayılmış tam onu tekrar boğmaya çalışırken köylüler sesi duyup içeri girmiş bir bakmışlar kız canlanmış ooo sen ölüyü dirilttin bize de anlat nasıl yaptın diye adam -meslek sırrı söyleyemem desede silahı dayamışlar kafasına sike sike söyleyeceksin bize ölüyü diriltmeyi bu sırada kız da beni sikerken canlandım demiş köylüler kızın canlanmasına sevindikleri için ve tıpın yeni yöntemi olduğunu düşündükleri için adama ses çıkarmamışlar adam gitmiş aradan 1 ay geçmiş canı o kızı tekrar isteyince aynı köye yine gitmiş bir bakmış yine herkes ağlıyor yine köylünün birisini tutmuş sormuş yine ne oldu hayırdır diye köylüde cevap vermiş -bizim köyün bir imamı vardı.bir hafta önce öldü.bir haftadır sikiyoruz daha canlanmadı... **babası fıkrayı anlatıp gülerken anneside gülmeye başladı.ben ise rezil rezil otururken. ebru bana dönüp sadece -terbiyesiz dedi vay amk. daha da bir utandım. hata bende amk.o fıkra anlatılır mı?? yada nerden bileyim herifin fıkrayı anlatacağını ben erkek erkek konuşuyoruz sanmıştım içten içe tilt oldum adama ama onun sikinde değil di amk hala gülüyordu ebrunun surat yine aynı yolculuk devam ederken sabaha doğru bir dinlenme tesisinde durduk birer çorba içtik ebru yolda yürürken yemek yerken ve bana bakarken birbirinden nefret eden iki kardeşten birinin diğerine davrandığı gibi davranıyordu gelmekle hata yaptım. boşuna koştum peşinden hissine kapıldım bende salıverdim kendimi hiç bir yaklaşımda bulunmadım çorbaları içtikten sonra çay söylediler -ben bir lavaboya gideyim diyerek kalktım. hesabı ödedim ebrunun babası koşarak geldi. tepkili bir şekilde. -ben öderdim sen misafirsin dedi -bi dahakini siz ödersiniz dedim lavaboya gittim geri geldim. masaya annesi teşekkür etti yemek için babası teşekkür etti tekrar ebru başka alemlerde bakmıyor bile bana neyse kalktık yine arabaya önden gitti ben sallana sallana arkadan geldim babasıyla ebru arabaya bindi. babası ön tarafa dolaşırken ebru kapıyı ben girmeye yakın pat diye kapattı küfür etsen daha iyi amk. durdum biraz yine gözlerim doldu şurda bekleyip bir otobüse binip geri döneyim dedim ama anasına babasına ayıp olmasın diye yapmadım **ebrunun bu yaptıkları hiç çekici gelmiyordu gönlümdeki prensese yakışır hareketler değildi bunlar açtım arka kapıyı. annesi gilde olaydan şüphelenmesin diye babasına dönerek -abi ankara gidiyorum beni de atarmısınız dedim -bin deli çocuk dedi annesi onlara göre keyifli bana göre surat mimikleri ile iç duyguların zıt karekterleri canlandırdığı bir ortamda bindim arabaya suratına bile bakmadan bende kafamı kendi tarafıma çevirip devam ettim bir önceki gün, gün boyu çalışmanın ve o ana kadar uykusuz olmanın ve yolculuğun verdiği yorgunlukla uyuya kalmışım kalktığım da saat 11 olmuş. arabada yalnızım ayıptır söylemesi kalkınca biraz da salyam akmış ne ayıbı amk. Kutuphane degil burası onu silerken bir baktım kimse yok.bir yere park etmişler beni orda bırakmışlar boynumun anası sikilmiş adam kaldırır en azından nereye gittiğinizi söyler amk. bekle baba bekle gelen giden yok ebruya mesaj atsam olmaz biliyorsunuz durumları yarım saat kadar sonra geldiler babası. -seni kaldıracaktık ama ebru kıyamadı uykuna o yüzden bıraktık seni dedi ben ebrunun suratına bile bakmıyordum onlar yolculuğa çıkıncaya kadar uyumuş beni arabada bırakıp üniversiteye gitmişler işlemleri halletmişler öğlenden sonra yine gideceklermiş yanlış hatırlamıyorsam ata kule diye bir yer vardı. cumhurbaşkanlığı civarı bir yerde oraya gittik sonra öğlen yemeği için bir restorana gittik. ben annesi ve babasıyla hiç bir şey yokmuş gibi konuşurken ebrunun suratına dahi bakmadığımı yenileyeyim yemeği yedikten sonra hesabı istedi babası hesab gelince bende elimi cebime attım babası elini olmaz işareti yaparak durdurdu beni tam cebinden parayı çıkarırken ebru hesapı eline aldı -ben ödeyeceğim bana dedi çantasından parayı çıkardı parayı ödedi annesi babası sağol derken ben birşey demedim sonra ebrunun bana bakıyor olduğunu hissettim ama ben yine oralı olmadım sonra kulağıma yaklaşıp -sana hiçbir şekilde borçlu olmak istemem dedi ben ona çorba ısmarlamıştım ya dinlenme tesisinde onu kastediyor ben siklemez bir şekilde ona bile bakmadan devam ettim yine gezmeye kızılay sonra ataya fatiha okuma şansı bulduğum anıtkabir e gittik. bi de yapay şelale vardı galiba orları gezdik. baya bir dolaştık yani bunlar bu arada birkaç işlem daha hallettiler okul hakkında biraz daha gezip fotoğraf çektirdikten sonra ne yapalım konuşmaları başladı ebru gidelim baba dedi annesi biraz daha gezelim isterseniz.bir kaç bişey de alırız dedi. babası bana döndü -ne yapalım somi dedi -bayanlar herşeyi daha iyi bilir dinleyen olmaz beni dedim ebru pis pis bana bakıyor gidiydi ama sikimde değildi oh olsun amk. -bırakalım gidelim bunları burda istersen dedi babası gülerek -bir yere bırakalım alış veriş yapsınlar biraz mutlu olsunlar dedim. yine imalı bir şekilde -iyi fikir dedi annesi avm sayılır mı sayılmaz mı bilmiyorum bir yer bulduk. onları bekleyeceğimiz kafeyi gösterdik. onlar gitti biz babası ile oturduk çay içiyoruz adam kumarbaz biliyorsunuz hadi tavla oynayalım dedi. diğer oynayanları görünce çok fena muallaka düştüm oynasam ebru gelecek kumarı bırakmadın mı sen diye hem bana hem babasına kızacak bilmem desem. nasıl esnafsın sen diyecek zaten ebruya da kızgındım koy gitsin götüne diyerek oynayalım dedim başladık herifin çok yavaş oynuyor sayıyor eliyle ayar etti beni. eh amk.bu kadar biliyon neden oynuyon. yarram kumardan nasıl ütmüş o oteli diye düşünüyorum ama numara yaptığı 3 elden sonra belli oldu beni kızdırıp moralimi bozmak için yapıyormuş itiraf etti. yalan yok beyler kaydı herif bana -bunlar gelmeyecek bir daha oynayalım dedi -şansım yok dedim -aşkta kazanırsın dedi. sanki birşeylerin farkına varmış gibi -kazara kazanırım sonra aşkı da tam kaybederim dedim tamam sen bilirsin dedi bıraktık.bir müddet daha bekledikten sonra geldiler ebrunun elinde 3 poşet. annesininkini saymadım bile ebru poşetlerin hepsini yere bıraktı. annesi masanın üzerine iki poşey koydu birini kocasına verdi bu senin diye diğerini de bana uzattı -bunu sana ebru aldı diye. **yine beyin felci geçirdim amk. kız bana o kadar trip atıp üstüne hediye mi alıyordu bi kere bile gülmeyen kız?* sokarım o kadar aşk eziyetine anası babası orda olmasa suratına fırlatırdım bakmadan hediyeye babası hediyesini hediyesini açtı tüm gözler ona yöneldi tabi adamın tuttuğu takımın forması ve arkasında karısının ismi -ilk defa işime yarayacak bir hediye aldın diye takıldı karısına sonra herkes bana baktı saçma sapan birşey çıkmasın diye dua ederek açtım tuttuğum takımın forması ve arkasında ebru yazısı hediye üzerindeki bakışlar benim vereceğim tepkiye çevrildi ulan sanki bir yumuşama oldu kızda bana karşı hissine kapıldım biraz sevindim ama tepki de koymam lazımdı -hmm ebru dedim formanın arkasına bakarak demez olaydım amk. bizimki ankaranın sert rüzgarını suratımda hissettirdi yazın sıcağında -elif mi yazsaydım, ebru işte dedi annesi ve babasının elif olayından haberi olmadığı için onlar espri olarak karşıladılar bunu ve güldüler -sen ne yazarsan yaz benim gözlerimin okuyacağı tek isim var dedim hiç istemeyerek teşekkür ettim kibarlık görünsün masada birazcık diye onlarda birşey içti sonra kalktık arabaya giderken ebru ile ben yan yana olmasada yine arkadan yürüdük sonra bana biraz yaklaşıp -annemin fikriydi beyefendi dedi -çok normal sen fikrini elife sabitlemişsin dedim **arabaya geldik. herkes bindi alanyaya doğru tekrar yola çıktık yine aynı senaryo devam etti belirli bir süre. sonra bir molada ebruyu tuttum yalnız kaldığımız bir zaman -eğer böyle devam edersen bir daha adını bile anmam. yeter ama dedim -konuşmuyorum ben seninle git elife anlat derdini dedi -öyle mi dedim -öyle ded -sen bilirsin boşuna koşmuşum peşinden burlara kadar dedim -hem suçlu hem güçlüsün dedi -suçumu söyle lan dedim -sen daha iyi bilirsin beyefendi dedi annesi ile babası da bize doğru gelmeye başladır ebruya yaklaştım -sen şimdiden olmayan birşey için bana böyle yapıyorsan uzatmaya gerek yok. ebru dedim -alanyaya kadar daha dayan bana sonra bir daha göremeyeceksin zaten dedim geçtim arabaya oturdum annesi ile babası da gelince ebru da bindi yanıma yine aynı tavırlar ruhunu sikeyim emi ya böyle bir naz olamaz aşık usandıranı siktir edin aşk katili yapar adamı bir süre yol aldıktan sonra telefonu aldı eline bir süre sonra benim telefondan mesaj bildirim tonu geldi bana mesaj attığı belliydi okumadım bile amk. babasından bir kalem istedi bi de petrollerde dağıtılan peçetelerden birine uzandı kağıda birşeyler karalayıp bana uzattı -mesaj geldi okusana yazmış elimi uzattım kalemi almak için -elifciğim göndermiştir yazdım aynı peçeteye ---artık hiç inanmıyorum yazıp bana geri verdi -birazcık inanırken benimle konuşsaydın tam inandırırdım dedim sonra birşey daha yazdı almadım yazdığını kalemi uzattı yine almadım onun yaptığının aynısı ben ona yapıp cama suratımı çevirdim yol boyu arasıra babasının sorduğu sorulara cevap verdim babası seni eve mi bırakayım dedi evet dedim cebimi yokladım anahtar yok kaybetmişim amk bi yerde şimdi adamlara anahtarı kaybetmişim desem evlerinde yatmak istediğimi sanacaklar diye birşey söylemedim gece 3 gibi alanyaya indik babası beni eve bıraktı annesi ve babasına teşekkür edip herkese iyi geceler diyerek ebrunun suratına bile bakmadan indim arabadan biladeri aramak için telefonu çıkardım ebrunun gönderdiği mesaj -seni seviyorum... biladeri aradım evdeymiş kapıyı açtı girdim direk yattım ertesi gün yine mesaj attı ebru -elifden gelen mesajı okudun mu diye -evet beni çok seviyormuş dedim -sen de onu seviyor musun? diye sordu(kendini kastederek) -benim sevgime inanmayan birisini sevemeyeceğimi yazıyorum şimdi göndereceğim elife mesajı. dedim benim sevgime inanmayan birisini sevemem yazdım. ebruya gönderdim hemen arkasından bir mesaj daha yazdım -yine yanlış bir mesaj mı aldın yoksa?? dedim.o gece beni yanlış anlamasını kastederek telefonu kapattım. **yeter amk. ayda yılda onun vesilesi ile bile olsa ankraya gittik onu zehir etti. bi gece arkadaşlarla eğlenmeye gidelim dedik onu burnumuzdan getirdi cıncık gibi kızı ona olan sevgimizden dolayı sikmedik. ebruyu sevelim dedik aşka küstürdüm kalbimi. inat ettim açmadım amk. telefonu kapalı kaldı iş bitinceye kadar iş bitti eve gittim sanki yıllardır o anı bekliyormuşum gibi telefonu açtım hiç bişey yok.vay amk. biraz sonra gelir herhalde diye saat 3 e kadar bekledim bi sikim yok ihtimaller yine belirdi. ya ne diyeceğini bilemedi ya da sikerim sonini karı gibi naz yapıyor diye düşünerek siktir etti beni hayatından 3 hafta boyunca hiç bir sikim olmadı hayatımda tamamen rutin işe gel telefona bak. yola bak ebru yok. tekrar telefona bak yola bak ebru yok eve git telefona bak. tekrar telefona bak sonra tekrar mesaj yok elif amk. kaltağı da okulu için hollandaya döndü diğer birkaç arkadaşıyla vedalaşırken ben dükkandan kaçtım beni görmesin gelmesin veda etmeye diye hayatımı siktiği yeter amk zaten telefonumda yoktu onda bulamazdı beni birdaha. elifden kurtuldum ama içimdeki ebrusuzluktan kurtulamadım sevgilinize sırf laf olsun diye dersiniz ya arasıra her an seni düşünüyorum diye. ben laf olsun diye değil harbi harbi her an onu düşündüm. oturup ağladığımda oldu tek başıma yalnızlığımı paylaştığımda oldu içkilerle bir sikime faydası yoktu ne zaman bana çare oldu ne de içkiler hiçbiri gönlümün ona olan eksikliğini gideremedi onun marjinali yoktu ne aklımda ne kalbimde o abartmıştı olayları hiç yoktan yere abartması beni önce kızdırdıysada sonra bana olan biraz yumuşaması benim çektiğimi biraz da o çeksin mantığını uygulatıp hayatımın 3 güzel haftasını sikti. hemde her gün, saat dakika ve saniyeleri üst üste koyarak **3 hafta gibi bir süre sonra babası dükkana geldi iki üç muhabbetten sonra Soni tekrar ankaraya gidiyoruz yine sürpriz yapalım mı dedi -ebru bu defa istemez.biz ayrıldık galiba onunla dedim -şu galibayı bi anlat bakayım dedi şu an size niye bu hikayeyi anlatıyorsam aynı sebeble babasına da anlattım elifle olan o geceden telefonu kapattığım o geceye kadar -ben bile inandım elif olayına, yeşil gözlerine kanmıştır kız ne yapsın dedi beni teselli etmek istercesine -size herşey için teşekkür ederim dedim -sevmiyor musun artık dedi -tek benim sevmemle olmuyormuş bu iş dedim -haklısın dedi telefonu eline aldı ebruyu aradı -kızım ankaraya soni ğide götürelim mi tekrar dedi olumsuz bir cevap almış olacakki bana müsade dedi. birşey olursa ararsın dedi gitti evet ebru gidiyordu ankaraya artık gözleyecek yol da kalmıyordu bana boş boş geçen insanlara bakacaktım gelen bir iki turiste içimde aşk acısıyla birşeyler satmaya çalışacaktım iyice soğudum herşeyden içimde iki gram kalan umut da siktirip buharlaştı aramadım amk. arasam sikilen yine ben olacaktım. koş koş nereye kadar koşuyon peşinden ama o aradı geç oldu ama aradı ilk sözü bu olsun istemezdim bana yazdığının ama yine de şükür dedirtti **babamı mı sokuyorsun artık araya diye attı mesajı -özür dilerim dedim sadece sonra yine birşey yazmadı -babam gelmiş zaten dedi anlattı bana senin suçun yok biliyorum dedi -özür dilerim dedim -tamam özür dileyecek birşey yok.ben ankaraya gidiyorum bir elveda mesajı atmak için rahatsız ettim dedi -özür dilerim dedim -ne için özür diliyorsun dedi -özür dilerim dedim ??? yazıp gönderdi -özür dilerim dedim -asıl ben özür dilerim soni dedi -tamam şimdi elveda o zaman dedim -böyle veda etmek istemezdim dedi -başkalarında yapmazsın artık dedim -başkası olmayacak uzun bir süre dedi -ne zaman gidiyorsun dedim -yarın gece çıkıyoruz dedi -dikkat et kendine dedim -sende dedi -seni çok sevdiğimi yeterince söyleyemedim özrün bir tanesi onaydı haberin olsun dedim bir kaç saniye sonra telefon çaldı ebru arıyordu açmasam daha iyi olacağını biliyordum çünkü ağlıyordum ama açtım işte sadece nefesine karışan ağlama sesini duydum titreyen sesiyle -bende seni çok seviyorum dedi o da benim ağlamamı duydu. -özür dilerim dedim -bende seni seviyorum dedi -çook özür dilerim dedim -bende seni çok seviyorum dedi -gitme dedim ... **daha çok ağlamaya başladı bir süre sadece ağlaştık -nerdesin lütfen söyle soniğim dedi -hep sendeyim ebrum dedim -gel lütfen dedi -eğer seni tekrar kaybedeceksem bırak alışmışlığım üstüne devam edeyim sensizliğin dedim -lütfen gel dedi. ağlayarak kapattı gel dedi de nereye amk. herhalde evdedir diye evin altına gittim. çok seviyordum abi kızı sike sike gittim. bu aşkın bana ızdırap vereceğini bile bile gittim evin altına geldim -ebrum diye mesaj gönderdim -sen kimsin dedi. piçlik yapıyor amk. -aşşağıda bekleyen delin dedim -tamam hemen geliyorum dedi bekle bekle yok.20 dakika bekletti beni. -nerde kaldın tosbağa diye mesaj attım bi kaç dakika sonra indi. kapıdan çıktı geç kalma sebebi de belli oldu. giyinmiş süslenmiş. 10 metre civarı bir mesafeden bana öyle baktı bende ona öyle baktım o bana baktı ben ona baktım biraz daha beklesem kalbim sarı kart verecekti amk. sarılmayı hayata geç soktum diye. ellerimi kaldırdım ağlamaklı güldü bir adım attım ellerim havada o bir adım geri gitti gülümseyerek ben iki adım daha yaklaştım durdum o bana yürümeye başladı sallana sallana dibime kadar geldi -merhaba dedi gözleri yerde parar gibiyken **çenesinden tutup gözlerini yakaladım gözlerimle -merhaba tosbiş dedim ellerimi indirirken yanağıma bir öpücük kondurdu akabinde de sarıldı pehlivanlar gibi çekti beni kendine -gitmem gerektiğini sende biliyorsun dedi -alanyadan değil gönlümden gitme dedim -sende elif ... sözünü kestim -vallahi bişey yok neden inanmıyorsun hem gitmiş o hollandaya dedim -inanıyorum dedi. -e o zaman neden hala onu konuşuyorsun dedim -ilk günden biliyorum birşey olmadığını dedi -nasıl yani dedim -ilk gün inandım sana dedi -ilk gün inandında neden böyle yaptın dedim -bilmiyorum dedi -hem bilerek hem bilmeyerek hep beni üzecekmisin böyle dedim -unutmaya çalıştım seni sensizliğe dayanamayacağımı çok önceden anladım. o kızı sadece bahane ettim kendime ama yapamadım. evimize gelmemiş olsaydın, evdeyken otele gelmemiş olsaydın, oteldeyken bu sokakta beni beklemiş olmayasaydın bu kapıdan çıkınca kalbime hiç girmemiş olsaydın her kalp atışımda olmazdın. seni daha kolay unuturdum ama unutamadım her yere baktığımda seni gördüm gözlerimi yummaya çalıştım seni unutmak için kalbimle gördüm seni unutamadım işte. hiç haketmedin benim tarafımdan üzülmeyi ama ben korkularımın geçmediğini farkettim seni unutmaya çalışmak bana sadece ceyhunu unutturup seni daha çok hatırlattı inan gidemezdim. gitsem de kalamazdım ankarada sensiz. en azında böyle gidişi haketmedin ben en iyisi sen beni gerçekten aldatıncaya kadar bekleyeyim yoksa hiç unutamayacağım seni seni ilk sevdiğimi söylediğim anda bundan daha fazla kimse sevilemez diye düşünüyordum ama her geçen gün seni daha çok sevdiğimin farkına varıp kendi kendime yanıldığımı farkettim offf çekerek devam etti ne yapacağım bilemiyorum ama seni çok seviyorum dedi **taa amk ben böyle konuşmanın. yarrağı yemişiz haberimiz yok. bende döktüm biraz içimi ona -bak tosbiş dedim seviyorsun, sevdirmiyorsun korkuyorsun, beni de korkutuyorsun halimi görüyorsun, sevdiğine hiç acımıyorsun kendi kendine planlar yapıyorsun beni unutmak için, kanayan yarama tuz döküyorsun ankaralara gidiyorsun benden habersiz,ama beni de kendinle götürüyorsun kendi kendine bunları yaparken beni de ölüme götürüyorsun. yapma lütfen dedim -seni üzmek istemiyorum dedi -ayrılalım mı istiyorsun dedim -denedim ama yapamadım ki dedi -tam olarak nedir seni bunu denemeye iten şey dedim -sana olan aşkımın büyüklüğünden korkuyorum dedi -lütfen biraz da kendini büyüt boşuna acı çektirme ikimizede bırak gittiği yere kadar gitsin dedim yine sarıldı. iki defa yanağımdan öptü sonra dudağıma geçti öpüşürken dudaklarıma damlayan gözyaşlarını hissettim tuzlu tuzlu o tuz içimdeki acıya karıştı alt çenemde ki ağlama gamzeleri belirdi öpemedim daha fazla sıkıca sarıldım -lütfen bırakma beni dedim. ağlamaklı bir sesle -bırak desende bırakamam serserin oldum serseri dedi. hatırlayanlar hatırlar bu cümleyi. sonra burnu çekere bıraktı sarılmayı telefonunu çıkardı babasını aradı. ağlama ses tonu geçmemişti henüz -baba senden birşey rica ediyorum diyerek başladı konuşmaya... **yarın gitmeyelim lütfen dedi. karşıyı dinleyip ertesi gün gidelim ne olur dedi sonra da sağol babacığım ben soniğin yanındayım haberin olsun diyerek telefonu kapattı o kadar üzüntünün ,göz yaşının, yalnızlığın üstüne onun telefon görüşmesini bitirdikten sonraki yüzündeki gülümseme ile sarılışı bana göre aşkın tarifi idi sonunda ayrılığı bile bile anlık sevmek değil mi ki aşk?? -bir gün bir gündür dedi bende de babasını ararkenki şaşkınlık sevince dönüştü alt dudağını dişlerinin altına alarak yaklaşıp tekrar öptü sonra içindeki çocuk sevinciyle elimden tutup yürümeye başladık bir tekel marketin önünde durduk -bekle dedi içeri girip erkek gibi 4 tane bira aldı dışarı çıkıp tekrar iskeledeki kuytu yerimize gittik 2 saat kadar oturduk. nadiren konuştuk tahmin ettiğiniz gibi sürekli de öpüşmedik dalgın dalgın dalgalara baktık kıyıya vurdukça dalgalar yüreğimde hissettim geçen saniyeleri küçük dalgalar hiç durmadı ama bizim ayrılık için zaman yaklaşıyordu doya doya sarılıp öpmek istedim ama ağlayıp onu da ağlatmaktan çekindim sessizce içten içe ağladım arasıra elimi tuttu sıkı sıkı birayı her içmek için başımı yukarı kaldırdığımda gözümde biriken damlaların akmasını engellemeye çalıştım o da bana sarılıp dalıyordu dalgalara kim bilir neler hissetti o gün ama elimi tutarken avucumun içindeki ısı kalbimdeki ısıyla aynı sıcaklıktaydı bana sarılırken ki içtenliği gelecekti hasrete tekrar tekrar isyan ettirdi beni ** **aslında uzun uzun dertleştik bana göre o gece ellerimi sıkıca tutması seni seviyorum olarak algılandı gönlüm tarafından bende seni seviyorum demek için illa konuşmak gerekmediğini ona daha sıkıca sarılarak anladım biralar bitti gidelim bile diyemeden ayağa kalktı yüzünü gideceğimiz istikameye döndü elini arkasında bekletip elini tutmamı bekledi bende kalktım elini tutarak yanında yürür buldum kendimi bir ara gözlerimi ona çevireyim dedim ama cesareti bulamadım ağlamaya hazır gözlerimde yürüdük sessiz bir şekilde evinin önüne kadar ikimiz birden durduk 90 derece ona döndüm ağlamaklı gözlerini yine benden kaçırdı sahte bir gülüşle bana uzun uzun baktı -iyi geceler dedi -iyi geceler dedim bir süre yine gidemeden orda kaldık birbirimize bakarak o ağlamaya yakın gözlerini elimle kapattım dudaklarına iyice yaklaşıp şşşşhh dedim. bir öpücük kondurdum dudaklarına geç kaldı dudaklarımı yakalamak için dönüp gittim eve **yatağa yattım gözüm tavanda aklım ebruda uyku reyizi bekledim habersiz geldiğini sabah kalkınca öğrendim ertesi gün ebru alışverişe gideceklerini bir kaç eksiğini tamamlayacaklarını söyledi -gönlümdeki yalnızlığı tamamladığın için teşekkür ederim dedim -dur romantik çocuk ne alacağımı unutturuyorsun bana dedi -bir liste yapsaydın kalbinde ilk ben olan dedim -o liste hazır zaten sen yap o listeyi dedi -hiç unutmadığım şeyi niye listleyeyim ki dedim -anneme alışverişe gidelim diye bu kadar baskı kurmamış olsaydım utanmadan sana koşa koşa gelirdim şimdi dedi -bence koşma mesafesindeyken koşmalısın dedim üzgün surat la cevap verdi yanlış birşey söylediğimi farkedip özür diledim -bende seni seviyorum dedi gülerek -akşam misafirler gelecek bana bir nevi veda yemeği için haberin olsun dedi -tamam mesajla alt yazı geçersin geceyi dedim bende işe devam ettim akşam ondan gelen mesajları okudum ayrılık iyice yaklaşıyordu gece misafirler gittikten sonra mesaj attı -ne zaman bitiyor işin diye tekrar buluşmak istediği belliydi ama ben o üzüntüye tekrar dayanamayacağımı düşündüğüm için -biraz sürer dedim -bekleyeyim mi dedi -yorgunsan yat istersen dedim -sana ayıp olur mu dedi -sevdiğine inandığım sürece yaptığın hiçbirşey ayıp değil bana dedim -tamam ama seni öpme mesafesindeyken öpmem lazım dedi -tamam iş bitince gelirim evin altına dedim -gülücükle bekliyorum dedi -üzüntüyle gönderme ama beni bu gece bari dedim -you never know dedi -ı just know that ı love you soo much dedim. -galiba aynı şeyi bende biliyorum dedi -gece görüşürüz dedim **dükkanda gece olmasını beklerken her yerde tarkanın yeni çıkardığı album çalıyordu bir tanesini kulağıma çok yakın kalbime acı vererek dinledim ama yetmedi gittim cd sini aldım aynı şarkıyı tekrar tekrar dinledim bir saatten sonra sözlerini daha iyi dinleyince şarkımı bulduğumu düşündüm gece iş bitti ebruya mesaj attım -aşşağıdayım tosbiş dedim hemen arkasından bir mesaj daha çekip -makyaja gerek yok nasıl olsa akacak dedim hemen indi gülerek karşıladım çünkü o da gülmeye çalışıyordu -ne zaman gideceksiniz dedim -yarın erken gidecekmişiz. annemle babam da orda bir otelde bir gece kalacaklar. ertesi gün dönecekler. dedi -saat kaçta dedim -5 6 gibi dedi -o zaman fazla tutmayayım uykusuz kalma dedim -sorun değil araba uyurum dedi -sana bende birşey aldım dedim tarkanın cdsini uzattım -dinledin mi daha önce dedim -ezbere biliyorum hepsini dedi -ben sadece birini ezberledim dedim hangisi o dedi sözlerini okudum Özledim seni, düştüm yollara Açtım gönlümü rüzgarına Bir hayaldi sanki, bir macera Yıkıldım. Kelimeler paramparça Yandım... yandım... Yandım yandım ahhhh ki ne yandım Bana yeniden şarkılar söyleten kadın Baka baka doyamadım, hem kokladım da Sarhoşluğu geçmedi hala içimde sevdan... Hala hoş bir havan var Ne güzel adın Bir çizik attın gönlüme, kanattın Yandım... yandım... Yandım yandım ahhhh ki ne yandım Bana yeniden şarkılar söyleten kadın Baka baka doyamadım, hem kokladım da Sarhoşluğu geçmedi hala içimde sevdan... buraya kadar ezberledim gerisini bilerek unuttum. lütfen bana hatırlatma dedim gerisini de sizin için yazayım o zaten biliyordu Seni görebildiğim yer rüyalar artık Deli diyorlar bana Ah bu ayrılık... gözleri doldu. -ben gideyim artık dedim ellerini kaldırdı gözlerinden yaş süzüle süzüle mesajı alıp tek bir öpücük kondurdum -lütfen bildiğim yere kadar sevdir bana şarkıyı dedim gittim evet geldim saat 4 e kadar uyumadım saat 4 te evden çıkıp ebrunun evlerinin önündeki yerimi aldım... **ölümü beklemek kadar zordu birazdan dışarı çıkıp binip gidecekti arabaya bir saat kadar bekledim., sonra evin ışıklarının yandığını gördüm o ışıkların yanması için gerekli 220 voltu bende hissettim kalbimde gidiyordu lan işte gergin bekleyişim babasının kapıdan elinde iki valizle çıktığını görünce yerini elimi iki başımın arasına koyarak oturduğum kaldırımda yere bakmaya dönüştü yine dolu dolu oldu gözlerim arındı tüm amk alanyasının tozlarından babası valizleri bagaşa yerleştirirken beni farketti hiç birşey demeden yine yukarı çıktı sonra ebru elinde çantası ile kapıya çıktı beni gördü ne yapacağını bilemez bir hali vardı yanıma oturdu bana bakmadan -günaydın dedi -günaydın dedim. ellerim titriyordu ta ki elimin birini sıkıca tutuncaya kadar da titredi konuşmadan oturduk biraz belliki babası annesini de durdurup vedalaşmamız için bize avans zaman veriyordu günaydın annesi ile babası kapıdan çıkıncaya kadar ki son lafım oldu **onlar çıkınca beraber ayağa kalktık aklımda bir biri ardına daha önceden sıralanmış milyonlarca sözün hiçbirini edemiyordum karabasan gibi çökmüştü dilime ayrılığın acısı tek kelime daha etsem ikinci harfini söylemeden ağlayacağımı ve ağlatacğımı da biliyordum onlar arabaya bindi birazdan ellerimi bırakıp ebruda gidecekti son bir kez bana bakmasaydı öyle keşke de hem kendimi hem onu ağlatmasaydım sarılma öncesi ağlama nefesi ile kese kese -aşka inancımsın dedim son kez bana baktı sarılmayı bırakıp kendininkileri hiç düşünmeden benim yanağıma süzülen bir iki damlaya dokunarak akma yönlerini değiştirdi sadece titreyen elleriyle gülümseyerek son kez arabaya doğru gitti kapıdan içeri girmeden önce küfreden futbolcuların dudağını merakla okur gibi seni seviyorum u hissettim dudaklarında lan bir kez daha öpseydim ya o dudakları kapıyı açan ellerini bir kez daha tutsaydım babası arabanın vites depriyaj ayarlarını yaparken yolun karşınına geçtim onu görebileceğim bir yere babası yola çıktı park yerinden sanki gaza değilde göhsüme basıyordu ayaklarıyla nefes alamaz hale geldim en azından aldığım nefesler yeterli gelmiyordu boynun tenis maçında topu takip eden gözler gibi yavaşça döndü kayboldular **gözüm onları görmez oldu saat sabahın körü denilecek bir zamandı hala ne uykusuzluk aklımdaydı ne de nefes alışımı düzenleyecek bir bardak su nere giderdim ne yapardım kendim cevap bulamadım tansiyon sikti beni oturdum kaldım kime tosbiş diyecektim şimdi ben kimin yolunu gözleyecektim hergün dükkanda zamanın hızlı geçmesi için eksta bir iki dua daha öğrenmem gerekiyordu çünkü artık akşam olup onunla buluşmayı beklemeyecektim sadece ayrılık ne zordu lan sevdiğini gönülde tutup gurbete yollamaktı benimki kalk gidelim diye kendimi kaldırdım ayağa kalktığımda hala aklıma gidecek yer gelmedi yok aga yok dayanılmıyordu amk ayağa kalktım bir tekele girip 5 tane bira aldım ilki beni saçma sapan yürüyen ne düşündüğünü bilemeyen birine çevirmeye yetti evet gittim yatağa yattım dünya hem sağdan sola hem yukarıdan aşşağıya dönüyordu ben yatakta uykunun kıblesini aradım durdum saatlerce akşam üzeri kaltığımda saat 4 olmuştu yataktan çıkıp hayata dönmek benim için çok zordu o koma halimle günlerce yatmak istedim **ama işe de gitmek gerekiyordu duş aldım kendime gelmek için sonra kendimi toplamaya çalışarak hayata adapte olmaya çalıştım ama telefona bakmaktan da korkuyordum adaptasyon sürecimi mahvedecek bana yüzde 5 alkollü göz yaşlarını tekrar akıtacak bir mesaj almak başlıca korkumdu ama ne yaparsanız yapın yarağa hep merakla koşarsınız baktım telefona bir tane mesaj ebrudan -şimdiden bu kadar özlenir mi bir insan yazıyordu -denizin içinde boğulmakta olan bir balıkken bana insan olduğumu hatırlattın. bende seni özledim güzel insan dedim özlenmez mi amk. bende özledim işte. sik sik yazmaya devam et böyle mesajlar baktım olacak gibi değil beyler zaten yediğim yarrak götümden taşmış aşık olmakla böyle devam ederse gönüldeki şampiyonluk hep averajla ikici sırada kalacaktı taktik bulmak lazımdı da var mı amk ayrılığa bir çare kim bulmuş ki biz bulalım **tek yapılacak şey ben seni özledim sen beni özledin birbirimizi özlüyoruz peki 4 sene boyunca beraber değilken o ankarada ben alanyadayken birbirimize yazdığımız her mesajın sonuna seni çok özledim eklemek kime fayda getirirdi?? sadece biraz daha üzülmek parmakların bir kaç tane fazla tuşa basması bir saatten sonra seni çok özledim cümlesi rutinleşecek kimi zaman yazmak zorunda hissedeceğimizden kimi zamanda en içten şekilde yazacaktık ama hangisi olduğu da bir zaman sonra tartışmalı ofsayt pozisyonu misali aşk maçınında mazi kalıp gidecekti bir de telefon şirketinin veliahtlarına süper bir gelecek hazırlamaktan başka bir şey olmayacaktı bu olayı ebru ile de konuşmak gerekiyordu her baktığımda beni titreten birisi ile günler geçtikçe monotonlaşacak bir ilişki istemiyordum çünkü aşk bana ne kadar şimdilik acı veriyor olsada bir ayrılığın ikimizin arasına böyle girmesine engel olmam lazımdı -annenler ayrılıp yalnız kaldığında ve kendini biraz toparladığında bana mesaj at arayacağım seni konuşmamız lazım dedim -yani hiç sesini duyamayacak mıyım dedi -gerçekten duymak istiyorsan erken toparlarsın kendini dedim konuşma randevusunu almıştım **mutlaka ne konuşacağımı merak edeceği için anneleri gider gitmez yalandan toparladım diye bana mesaj atacaktı kadın milleti alayı aynı amk. benim de önümde nerden baksan bir gün vardı çünkü anneleri orda kalacaktı bir gece elime defter kitap alıp konuşma taslağı çıkarmaya çalıştım boş zamanlarımda o kadar dertli birşey yazıp bunalım üstüne bunalım eklememeliydim aslında o telefon konuşmasına kadar geçen süre bana birşey öğretmişti yazarken özlem acısı azalıyordu içimdeki başka şeyleri düşündüğüm için ebruya yazacaklarımı hazırladım ebru yine bir kaç tane özlem içerikli ve aşkını belirten mesaj attı sonra bir mesaj daha -kalbim sendeyken kendimi toparlamış saymasam da yine de ağlamıyorum en azından dedi -hep ağladın mı annenler ordayken de dedim -annem benden çok ağladı. bana hak verdiğini söyledi. dedi -tamam hazır olunca haber ver o zaman dedim -galiba hazırım dedi aradım -senden bir söz daha istiyorum dedim. -bende seni özledim soni bey. dedi imalı imalı uzun bir süre sonra gülmek geldi içimden -hiç de komik değil.ben burda ölüyorum sen gülerek söz istiyorsun benden dedi -toparlanınca tekrar arayayım ben seni istersen dedim kızmış olsa gerek telefonu kapattı hemen arkasından o aradı bu defa
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi (-4-)
sonra da karılar yok beni neden aldattın yok aşkım sana yetmiyormu falan diyorlar. yetecekmiydi bana?? işin daha düşündürücü tarafı farzı misal yetti aşkı ve bekledim 6 sene civarı ya son dakika iş yatarsa yazık olmayacakmı bizim ufaklığın gençliğine ama herşeye rağmen ebrunun bu davranışı hoşuma gitmedi desem galatasaraylı arifin ceza sahasında kendini bırakması kadar yalan olur beyler **evet beyler evleninceye kadar öpüşmeyelime bir şekilde çözüm bulmam lazımdı tamam öpüşmeyelim demek sadece bok yemek olurdu ellerimi havaya kaldırdım enselenmiş suçlular gibi -tamam o zaman bundan sonra böyle öpüşelim dedim ellerimi ellerinde birleştirerek omzuma indirdi ve bir buse diyelim artık koydu dudaklarımın üstüne evet lan hakaten tadı damağımda kalmıştı ufak bir not ilerlede unutmayın diye ''ben bundan sonraki zamanlarda ne zaman ebruyu öpmek istesem iki elimi havaya kaldırıyordum bazen olur olmaz yerlerde elimi kaldırarak piçlik de yaptım. bir nevi aramızda sır espri olmuştu zamanla'' ikinci biraları açma zamanı da gelmişti. açtık. tam şerefe diyecektim -başa almayalım dedi gülerek -evet yoksa evlenmek zorunda kalacağız dedim gülüşürken telefon geldi -aa babam arıyor saat kaç dedi bi cevap verseydik amk. hemen açtı telefonu **merhaba nasılsın geyiğinden sonra, tam olarak nerde olduğumuzu ve oturduğumuzu söyledi daha sonra senin gelmene gerek yok.biz kalkıyoruz şimdi dedi bi zahmet gelmesin amk. gelse ne yapıyorsunuz lan burda dese sıçmık dondan belli olur ebru bana döndü telefonu kapattıktan sonra -mesajı aldınız soni efendi. dedi -ne mesajı dedim -sevgili eve bırakılacak dedi -hangi sevgili dedim. piçlik kokan ses tonuyla -seni çok seven sevgili dedi. evet olayı kapatmış görünüyorduk. baksanıza kızgın değildi gereksiz abazan hareketimden dolayı -kendisi gider o boşver oturalım biz dedim. bu espiye kızılır mı amk. kızdı -yaa soni hadi bak saat kaç olmuş dedi bu arada ayağa kalktı piçliği abartıp oturduğum yerden ellerimi havaya kaldırdım. -offf deyerek eğildi ufak bir öpücük biraz daha yukarı kaldırdım biraz daha büyük bir öpücük ayağa ellerim havada kalktım -soni geç ka-lı-yo-rum dedi -valla son dedim -tamam alacaklı ol dedi eh amk.iyi alışmıştı bu alacak verecek ticaretine öp işte öpmedi elimi indirip koluma girerek yürüdük eve bıraktım ** bundan sonra düzenli buluşmalarımız. onun ailesi ile olan daha sıkı kaynaşmalarımız devam etti herşey normal gidiyordu sınav sonuçları açıklanıncaya kadar sürdü bu ebrunun puanının çok iyi olduğu attığı sevinç çığlıklarıyla belli oluyordu benimkini sordu örnekleme vererek açıklıyorum beyler orda okumak istediğimden değil ama konya selçuk üniversitesi kamu yönetimi bölümüne gereken taban alım puanının 7 puan fazlasıydı. ki bu çok rahat girebileceğim anlamındaydı iyi dedim geldi. puana o da baktı -nereleri yazacaksın dedi -açık öğretim dedim yine kızdı amk. bağırdı çağırdı. boşuna mı o okulda okudun. orayı herkes kazanır. neden 4 yıllık bir yer yazmıyorsun saydıkça saydı amk. sonra uygun bir dille bir kez daha anlatmaya çalıştı ama ben vurdumduymaz ve inatçı halimden hiç ödün vermedim. o ısrar ettikçe sinirlendim. çünkü ben at gözlüğümü takmış geniş düşünemiyordum o zamanlar kafama sabitlemişim amk. para yok rezil olurum o yüzden siktir et okulu -ebru doktorluk mühendislik kazanmadım. sırf okumak için okumak istemiyorum.4 sene boşa gider yoksa dedim ve beni çileden çıkaran -soni bak puanın iyi eğer sorun paraysa izin ver ben vereyim dedi dediğim gibi çileden çıkmış bir şekilde -bir daha benimle konuşurken ağzından para çıkarsa aramız bozulur. noktamdır dedim ağlamaya başladı -okumak istemiyorum uzatma lütfen dedim **aynı gün akşamı dükkandayken babası beni aradı. ottan boktan konuşuyor olmasına rağmen arama amacı belli gibiydi bunu da sınav nasıl geçti diyerek belli etti zaten istediğimden fazlasını aldım. dedim cevap vermesini beklemeden müşteri geldi ben sizi sonra arayayım diyerek kapattım ama yeterdi artık istemiyorum amk. ebru mesaj attı akşam bize gel yemeğe diye yine amaç belliydi. dükkanda yalnızım diyerek salladım uzatmıyorum tek tercih yaptım. açık öğretim işletme kızda türkiyenin önemli bir kaç üniversitesine tercih yapmış rehber öğretmen yardımı ile. evet artık ayrılığın sinyalleri yavaş yavaş geliyordu ebru da bu durumun farkında olarak daha sık mesaj atıyordu ayrılıktan şimdiden sıkça bahseder olmaya başlamıştı çok seviyordum lan kızı o bir şehirde ben bir şehirde nasıl dayanacaktım amk. tercihler yapıldıktan sonra bir gün akşam erkek kardeşi hariç ailecek yemeğe çıkmışlar dönüşte dükkana uğradılar artık korkacak bir durum yoktu. tercihi yapmıştım amk. ebru geldi. -daha işin çok mu dedi. -1 saat kadar hayırdır dedim -babamlarla seni eve bırakırız diye düşünmüştük dedi vay amk bu kadar sevilir mi?.hepsini kızın hatırına yapıyor olsarak gerekti beyler -erken daha bırakamam dedim -iyi biz biraz daha dolaşalım o zaman dedi annesi ulan ayıp ediyorduk hay işini gücünü sikeyim yarım saat sonra mesaj attım. ebruya - bitti işim diye -tamam geliyoruz dedi geldiler ben araba nerde diye merak ediyorum. araba yok.amk zaten yürüyerek gelmişler çarşıya eve kadar benimle mi yürüyeceklerdi yuh amk. yapar mı yapar bunlar desemde -bizim eve kadar yürüyelim orda götürürüz seni dedi -iyi dedim. koluma girdi annesi babası önde kolkola biz arkada yürüdük apartmanın yanına geldik -babası daha erken uykun yoksa gel birer kahve içelim dedi -annesi yorgun degilsen gel oğlum dedi ebru herkese cevabı verdi. -yorgun değilmiş hadi dedi nerden biliyon amk. ben rahatsız etmeyeyim desemde apartman girişine yöneldiler bile yukarı çıktık kahveler geldi. içtik iş güç biraz muhabbet -istediğin zaman söyle götüreyim dedi babası ebru yine atladı -baba gerek yok taksiyle gider artık dedi -olur mu ayıp olur çıkardık burayafalan derken annesi. ebru ısrar etti biraz daha oturalım baba biz diye bi envi siktir etti onları onlar da müsade istedi yatmak için esas bu ayıp amk. bırakılıp gidilir mi ebruyla ben orda gittiler... **onlar bizi öyle bırakıp gidince daha bi utandım.bu kadar olmamalıydı amk. ebru zaten hemen fiziksel olarak dudaklarını yavşatmaya başlamıştı tamam bende istiyordum ama bir kaç öpüşmeden sonra ebru daha ihtiraslı öpmeye başlayınca öpüşme sesleri yükselmeye başladı çok sessiz olan ortamda dudaklarımı zar zor ondan alarak ayıp oluyor böyle .ok ses çıkıyor dedim tv yi açayım mı dedi yok ben gideyim doğru değil yaptığımız dedim yaptığımızda yanlışlık yok ama yer olarak katılıyorum dedi ve ekledi benim odaya geçelim istersen dedi ebru wc ye falan kalkarlar burda göremeyip yanlış anlarlar ben gideyim dedim bir yere gitmiyorsun dedi elimi başının arkasından geçirip omzuna koydu kafasını bana yaslayıp sessizce durdu bir yandan da elimi okşamaya başladı lan babası gelse ayıp olacak amk. adam bize o kadar güveniyor evine almış yanlış birşey olmasından korkuyorum ama sessiz durmakta kötü çünkü içerden dinliyorlarsa ne yapıyor bunlar konuşmadan diye de şüpheye düşebilirler derken ebruda fısıldayarak konuşmaya başladı zaten -seni çok özleyeceğim. diye benim kafam başka yerde olduğu için pek dramatik konuşmaya girmek de istemiyordum -bende ama korkma hep yanında olacağım dedim. konuyu kapatmak istercesine -beni hiç bırakma soni dedi -söz dedim bizimki ağlamaya başladı sessiz sessiz tam sırası amk. bırak gideyim baban yanlış anlamadan sabaha kadar ağla işte. ebru ağlama moduna geçince ben gidiyorum demek olmaz. sike sike biraz teselli edeceksin. aşkın dikeni işte -sürekli gelecem yanına sen gidince. hiç merak etme sende gelirsin zaten. telefon var mektup bile yazarım sana dedim daha bir ağlamaya başladı.ne dedikki amk. **sarıldım iyice arasıra saçlarından arasıra alnından öperek tamam ağlama dedim içli içli ağlamaya devam etti bir süre -burda kal bu gece dedi kadın doğum uzmanının amı amk. sabah baban görse ne yaptınız sabaha kadar dese ne diyeceksin -başka zaman söz ama bu gece olmaz dedim yarım saat daha oyaladı beni sonra ancak kalkabildim. tam on dakikada kapıda güle güle faslı sürdü. zaten fısır fısır konuşuyoruz sessizce. biri höyt dese kulak zarım patlayacak dışarı çıktım bir rahatlama geldi. üstümden büyük bir yük kalkmıştı ertesi gün dükkana gittim. sabah çay poğaca ikilisi ile kahvaltımı yaparken karşı kuyummcuya gelen yeni elemanı gördüm hep yurtdışında hollanda da yaşamış. okuyan yazın hem tatil hem iş için alanyaya gelmiş. 18 li yaşlarda oldukça düzgün fizikli çok tatlı bir kız. elif bu kim lan dercesine bakarken.o da benim mal mal ona baktığımı farketti. bende otelde çalıştığım dönemlerde hollandalılarla çalıştığım için iyi denilebilecek seviyede flemenkçe biliyorum iş olmadığı zaman dışarda duruyor.iş olduğu zaman içerde müşterilerle konuşuyordu. zaman zamanda göz göze geliyorduk. ama işim olmazdı ebru var siker valla elif arka planda kalırken ben yoğumluğumu ebruya veriyordum çünkü o da zamanın azalmakta olduğunu ve kalan günleri benimle değerlendirmek için sürekli kontak halindeydik ebrunun bana olan duygularının tamamen aşk olduğuna hiçbir şüphem kalmamıştı ebru beni bir kaç defa daha eve davet etsede ben gitmeme kararı aldım. ayıptı amk. ebru dükkana geliyordu arasıra tost yemeye beraber gidiyorduk bazen dükkanı benimle kapatıyordu. e bu durumları mutlaka elif de görüyordu tabi. o yüzden elif benim için bir tehdit görünmüyordu. olaylar böyle devam ederken okullar belli oldu. Soni açık öğretim. ebru ankara da bir üni. mimarlık oflayarak poflayarak sürekli dert yanıyordu ayrılacağımızdan dolayı -bana bir söz vereceksin dedim -nedir dedi -derslerin hiçbirinden kalmayıp okulu erkenden bitireceksin bu sayede daha erken kavuşacağız. eğer derslerde başarısız olduğunu görürsem tek sebebini kendime bağlarım ve okul hayatın boyunca senden uzak dururum dedim -nasıl söz vereyim daha önce hiç okumadım ki dedi -bi kaç sene benim için inek ol bitiren adamlar senden akıllı mı dedim -söz vermem dedi -o zaman şimdiden giderim ne halin varsa görürsün dedim. -çok ağır tehdit ediyorsun ama dedi -lütfen dedim. ayrılığa tek dayanması gereken sen değilsin beni de düşün.bir an önce bitir lütfen dedim -tamam anlıyorum elimden geleni yapacağım dedi bok anlıyorsun benim amacım babasına verdiğim sözdü. derslerin kötü olmasını bana bağlayarak benden soğuyabilirdi. bir gün sabah yine poğaca almadan gelirken. afiyet olsun dedi birisi biraz yozlaşmış türkçesi ile elif. -sağol dedim. vereyim istersen birini fazla var -olur dedi. birini çıkardım verdim teşekkür etti az bekle hemen yeme dedim. dükkana yürüdüm çayçıya iki çay söyledim. diafondan getirdi. birini karşıya gönderdim elife şimdi size soruyorum piçler bu kıza asılmak mı amk. nerdeyse hergün görüyor ebruyu anlamadı mı kız arkadaşım olduğunu hadi asıldım sansın yanlışlıkla bu kadar mı çabuk tepki verilir. -e artık bende sana ısmarlarım bir ara diye gülerek diyorsunuz ki ne var lan işte jestine jestle cevap vermek istemiş. görürsünüz amk... zaten yıllarca sap sap beklersin sonra bir kız bulursun ne kadar kız varsa sana yapışır ondan sonra **yaz sezonu iyice açılmış çarşı insan kaynıyordu. benim işler sıkı olduğu için genelde ebru dükkana geliyordu saati belli olmaksızın bazen denize gider bazen otele gider. bazende bir iki saatliğine beraber denize giderdik dükkana geldiği bir gün elifi farketti -soni bu kız kim hep buraya bakıyor dedi tedirginlikle ve muhtemel bir kıskançlığı önlemek için -hangi kız dedim -şu karşıdaki dedi -nerden bileyim ebru dedim oralı değilmiş gibi konu kapanmış gibiydi ama benim içim çok kötüydü. yemin ederim karşıdaki kızın birşeyler yapmasından korkuyordum korkutuğum başıma 3 4 gün sonra geldi ebruyla beraber olduğumuz bir gece konuşmaktan ve onun ilerdeki olası hasretini teselli etmekten bayağı bir geç saatte yattım haliyle dükkana da biraz geç geldim, dükkanı açarken elif elinde ki poğaca ile geldi vay amk. gitsin istiyordum. sanki bulaşıcı bir hastalığa sahiptide ondan kaçarcasına başka işlere başka yerlere bakmaya çalıştım ama nafie olduğunu -sana borcumu getirdim dediğinde anladım -tamam sağol şuraya bırak ben sonra yerim dedim bir an önce gitsin diye. -iyi işin bitince haber ver beraber yiyelim dedi ya siktir git yaa bi siktir git amk. o kadar yarrak sahibi başka adam var beni mi buldun amk. beyler kahvaltı yalan olsun diye. dükkanda ne kadar iş varsa yapılmaması gereken dahil hepsini yavaş yavaş yaptım daha bi güzel oldu amk. dükkanı.tam bir soluklanayım derken -iki çayla geldi. evet kendisi kaşınmıştı amk. kızdan kurtulmam lazımdı. -kız arkadaşım gelecek birazdan onunla yiyeceğiz kusura bakma dedim -hangi kız arkadaşın dedi -yüz tane kız arkadaşım mı var sanki dedim ---haa şu kız tamam dedi -evet o kız dedim. içimden süphanekeden elemtereye kadar bütün sureleri okuyorum ebru gelmesin o an diye -sevgilin mi o senin dedi yaa sanane amk. sana ne?? -evet dedim -peki dedi gitti.ohh amk. yaaa sanki tuttuğum takım şampiyonlar ligi finalinde önde de hakem 90 artıları da bitiren düdüğü çaldı ebru mesaj attı. -annemlerle denize gidiyoruz haberin olsun diye iyi güzel hoş gidin de. ben sevgilimle yiyeceğimi söyledim. şimdi sen gelmezsen olmaz ki amk. iki üç saat geçti korkuyorum yemeye. elife beraber yiyecez dedim ama açlık da başıma vurdu. sikerim dedim. öleyim mi amk. başladım yemeye hemen de gördü. gözünü ayırmıyor ki zaten amk. içeri girip dışarı çıkıp ilk bana bakıyor. yavaşça dükkana doğru yürüyerek biraz yaklaştı -aaa sevgilin gelmeyecek miydi? dedi -işi çıkmış dedim -ekildin yani dedi sinirlendim. -sanane dedim. ekilen benim sen niye karıştıyorsun.al dedim gözün kaldıysa poğaçanda hakaten amk.o na neydi ki?? uzattım yarım ısırılmış poğacanın birini -ne kızıyon hemen dedi. agresifleştirmiş seni ekilmek dedi bak yaa bak dövsen dövülmez sövsen sövülmez. -yaa işine bak alahını seversen dedim. kalktım. bozuldu gitti. üstüme bir gerginlik geldi amk. kızı yüzünden akşama doğru ebru geldi ** inadına biraz daha samimi göründüm ebruyla. ebrunun canına minnet zaten o ilgi karşısında o da aşkını yineliyor. sensiz ne yapacam diyor geyik yine benim için sıkıcı olmaya başlayan bir boyuta gelmişti. -ebru birazda zamanın tadını çıkar. gidince anlatırsın bunları dedim. -haklısın da sanki beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyormuşsun gibi geliyor dedi -ağıt mı yakayım ebru gideceksin diye. seni bunları konuşarak mutsuz etmek istemiyorum. dedim -tamam da ne bileyim dedi -24 saat konuşsak bende konuşurum vay şöyle özleyecem vay böyle özleyecem diye ama sonuç olarak sadece üzülürüz dedim hem sonra pişman olmayacak mısın sonile beraberken de hep bunları düşünüyordum diye dedim -tamam o zaman beni sevdiğini söyle dedi gözlerine baktım uzunca -e hadi dedi devam ettim bakmaya -sevmiyor musun yoksa dedi yine devam ettim bakmaya o da bana baktı. biraz bakıştıktan sonra -söze gerek kalmadı umarım dedim sarıldı -sorduğum için özür dilerim çok korkuyorum seni kaybetmekten dedi -kendini kaybetmeden aklına sok soniğin herşeye rağmen seni çok sevecek dedim biraz daha oturdu sonra akşam yemeği için eve gitti o gider gitmez bela yine geldi -ne güzel romantik bi film izledim. sessiz di ama güzeldi dedi hasta mı evet amk. düpedüz hasta. daha az önce siktir ettim gelip dediği lafa bak -sende bul birini bir film de sen çevir dedim -ben oyunculuğuma güveniyorum da partnerim senin kadar olabilir mi onu bilmiyorum dedi evet anlaşıldığı üzere laf yarıştıralacak birisi değildi. kız resmen kaşınıyordu. al beni en yakın kuytu yere götür iyice bi sik yarrak aklımda kalacağına amımda kalsın istiyordu ---olur olur sen bu yetenekle ona da öğretirsin herşeyi dedim -sağol dedi neye sağol amk. nedir yani?? iltifat mı ettik derken bir müşteri geldi dükkana. alışverişi sevdirdi bana amk. -sende sağol bak müşteri geldi. görüşürüz dedim -görüşürüz dedi göz kırparak. bu işin dallanıp budaklanacağı belli olmaya başladı ebru mesaj attı. -yemek yedin mi diye -yok henüz yemedim dedim -iyi yeme ben sana getiriyorum dedi -gerek yok dedim ama elinde et döner dürümle geldi. bende evden getirecek sanmıştım amk. ebruya bu elif olayını çıtlatmak gerekiyordu ama nasıl sürekli o kızın tedirginliğini yaşıyordum amk. ölümden korkmadım ben hiç bu kadar işin ucunda ebruyu kaybetmek var amk.o kadar boşuna mı sevdik.bi zilli yüzünden kaybedelim ben lafa nasıl girsem diye düşünürken ebru yine sordu -ya bu kız hep buraya bakıyor gibi geliyor bana dedi -taktın kıza boşver dedim. -galiba senden hoşlanıyor soni bu dedi. kıskançca ve ağız ararcasına. -benim gözüm birtek seni görüyor. kör değilse o da görmüştür dedim. kafası hala o tarafda ebru kıza bakarken. -hala bakıyormu dedim. -eveeeet dedi.t harfini uzatırken dudaklarından öptüm ebrunun -bitti mi şüphen dedim biraz rahatlamış olacak ki espriyi patlattı -yoksa bu kız senin eski sevgilinde beni onu kıskandırmak için mi kullanıyorsun dedi. gülerek ama şüphe ile -vay be yakalandık. buraya kadarmış.dur bana bir müsade et gidip sorayım eğer yeterince kıskanmışsa seni terkedeyim dedim -bacaklarını kırarım gidersen dedi. hafiften sol böğrüme alttan kroşe ile -dudaklarımdan tutta gitmeyeyim dedim. tam öpmeye yaklaşırken. -şaka şaka dükkanda bu kadar öpücük yeter dedim -offf dedi. **ben bu sırada çok büyük özen göstererek elife hiç bakmadım. bizimki kıllanmasın diye. ama onun arasıra baktığını hissediyordum ebrunun bakışlarının oraya kaymasından biraz daha cilveli aşıklar modunda gece dükkanı kapatıncaya kadar konuştuk. sonra beraber kapattık ebruyu evine bırakırım herhalde düşüncesi ile dükkandan çıktık -ebru nereye gidiyoruz dedi -seni eve bırakayım dedim -evde beni yalnız bırakma sende gel dedi -ebru geç oldu.hem artık gelmeyeceğimi söylemiştim sana utanıyorum dedim. -gel bir yorgunluk kahvesi içelim söz istediğin saatte gidersin dedi şöyle yukarı bir baktım evde ışık yanmıyor.iki ihtimal var ya evde kimse yok ya da yatmışlar iki ihtimalde benim istedmediğim bir durum. eğer evdelerse ve yatıyorlarsa rahatsız etmek istemiyorum. eğer dışardalarsa ve eve gelip bizi görürlerse yanlış anlarlar diye istemiyorum zaten eve çıkarsam ebrunun rahat durmayacağı belli. haa istemiyor muyum ebruyu öpmek?? çok istiyorum ama bana nedense onların evinde yapmak tamamen racon dışı geliyor -birşey içmek istiyorsan gel başka bir yerde içelim ama eve çıkmayalım. dedim -tamam nereye gidelim dedi -bilmem dedim -hadi sizin eve gidelim dedi -ebru saat geç oldu merak ederler dedim -arıyorum dedi annesini aradı. biraz geç geleceğini söyledi.bi kaç şey daha konuştular. ismim de geçti bir ara sonra bana dönüp tamam dedi hadi gidiyoruz annem yaylada babamla. muhtemelen bilader evdeydi onu aradım nerdesin diye -arkadaşlarlayım abi dedi -tamam ben haber vermeden eve gelme dedim -olm eve turist kızı atma komşular şikayet eder anneme dedi evet o ihtimal de vardı. saat geçti ama gören olabilirdi -tamam sen işine bak dedim **bindik taksiye içimde acayip bir heyecan.ama kızı sikme heyecanı veya onunla yalnız kalacağımız heyecanı değil bi bokluk çıkarmı kaygısının heyecanı girdik eve tabi kimse yok -sen geç ben sana bi çay yapayım dedim bir kere öptü tamam dedi içeri geçti bende suyu ısıtırken içeri girdim koltuğa oturmuş beni bekliyor -gel dedi oturmam gereken yere elini vurarar oturdum yine sarıldı öptü. bende karşılık verdim bir müddet sonra oturarak öpüşme yavaş yavaş koltuğa uzanarak öpmeye döndü o üstte ben altta heyecanla beraber cinsellikte ön plana çıkmaya başladı bende bunu o da hissetti tabi üzerimde olması vesileli ile. ama ben yanlış birşey yapıp tokatı tekrar yeme korkusu barındırıyordum yüzümdeki sinir uçlarında ben kendimi tutamaz ve dudaklarından boynuna doğru dudaklarımı kaydırmaya başlayınca nefes alma ihtiyacı duyarak -şu çay suyuna bir bakayım dedim -su yanmaz merak etme dedi -ben kendimi yakacam ama dedim altından sıyrılarak kalktım biraz da yavaştan alarak sikimdeki damarların içindeki kanın sınırlarını aşmak istemesini engllemeye çalıştım bir süre sonra çayları hazırladım dalga da eski haline döndü benim yanına tekrar gittim. çay içerken babası aradı aha dedim boku yedik diye düşünürken **babasını fırçalayarak -tamam bana çocukmuyum ben aradığınız zaman ulaşıyorsunuz işte dedi bu kötü bir histi beyler ebrunun benim için babasına bunları demesi o gecenin uzun olacağının göstergesiydi ayrıca oldum olası ailesine ters konuşanlardan nefret etmişimdir. amın çocuğu onların siki ve amı terksin işte -tamam hadi götüreyim seni dedim -yok ben konuştum dedi -ebru hiç hoşlanmadığım şeyler yapıyorsun dedim -ne oldu dedi -neyse boşver dedim surat yaptı kalktı -istenmediğim yerde durmam dedi -istendiğin yere de gitmiyorsun ama dedim -sen beni istemiyorsun o zaman dedi -konuyu saptırma dedim -ya konuştum soni tamam sorun yok işte dedi -ne yaparsan yap benim yanımda onlarla böyle konuşma bir daha dedim. biraz gerginleşen bir ortamda -biz seninle anlaşamayacağız galiba dedi evet amk. aşk bu işte.sen o kadar ayılıp bayıldığını söyle öp kokla. sonra bir küçük olay olsun biz seninle anlaşamayacağız olur muhabbet nerde kaldı aşk? nerde kaldı uğruna ölmek -benim bugün olup yarın olmama ihtimalim var ama onlar senin hep ailen olacaklar dedim bunu söyledikten aklıma çok kötü bir düşünce geldi ''acaba kız,ben ailenle aranı iyi tut derken ailesinin parasında gözüm olduğunu düşünür müydü??'' inşallah düşünmezdi -ben gidiyorum soni dedi -biraz daha otur ben seni bırakırım dedim -yok gidecem dedi bilirsiniz amk. kız alınganlıkları 5 yaşındaki yeğeniniz gibi davranırlar -ebru otur lütfen böyle gitme dedim -ben senin için neler yapıyorum sen bana neler diyorsun dedi -benim için başkalarının kalbini kırmanı istemiyorum dedim -ama sen bunun için benim kalbimi kırıyorsun dedi hatasını da kabul etmiyor amk. -tamam özür dilerim. kusura bakma dedim -tamam önemli değil ben gidiyorum dedi kalktım sarıldım. sonra biraz da zorlayarak öptüm zorlama ile tekrar öpmeye çalışırken artık zorlamaya gerek kalmadığını gördüm çünkü o da karşılık veriyordu evet lan kavga sonrası daha heyecanlı oluyordu öpüşmek heyecanıma jr.soni de yenik düşerek karşılaşmaya ayakta devam etme kararı aldı maç öpüşmeyle devam ederken ben ebruyu fazla zorlanmadan koltuğun üstüne nakavt pozisyonuna getirdim ama esas nakavt olan cinsel abazanlığımdı. artık tahret mahalinde sürtünmelerde olmaya başlamıtı bunlara dokunmalarda karşılıklı olarak eklendi ama vücudum istemsiz olarak ebruyu çok istediğimi belli etmeye başladı bunu da ebru hissetmiş olacak ki -daha önce hiç yapmadım şu an hazır değilim ama ilk senle olacak söz dedi **ebrunun böyle demesi içimdeki cinsel hormonların kurumasına neden oldu evet soru bile sormadan cevabını bilmek istediğim bir soruya net bir cevap almıştım kim sorabilir ki o kadar sevdiği birisine bakire misin diye?? -tamam. yine ileri gittiysem kusura bakma dedim -bende gidiyordum az kalsın dedi gülerek bir müddet sonra taksi çağırıp eve bıraktım ertesi gün işe tekrar gittim. elif yine ordaydı ben ebruyu düşünürken sabit bir yere bakıyordum mesela o biraz yürüyerek bakış açıma girip orda bekliyordu onu görünce yüzümü çeviriyordum sonra ister istemez yine ebruyu düşünürken bir yere dalıyordum o yine oraya geçiyordu sabah gelince günaydın yemek yerken az yaklaşıp afiyet olsun durup dururken hayırlı işler nasılsın gibi diyalog kurma peşinde gibi görünüyordu her seferinde tersleyip selamlarını almamama rağmen inatla bir şekilde diyecek birşey buluyordu ebru dükkana yine sürekli geliyor ama elif ebru dükkandayken her hangi kendini farkettirici bir hareket yapmıyordu ebrunun sürekli dükkanda olması patrona da rahatsızlık vermeye başladı -olm ne yaptın lan bu kıza hamile mi yoksa peşinden ayrılmıyor dedi bi dakika patron kere sikerim seni ama akıllı ol amk. sevdiğim kızla böyle konuşma -ben çağırıyorum dedim -haa iyi o zaman dedi ama rahatsızlığı da belli oluyordu sikimde mi amk. **bir gün erkek arkadaşlar dışarı çıkmayı teklif etti ebrudan da izin alarak dışarı bir discoya gittik yaz olması vesilesi ile discolar ana baba günü alanyadaki discolar bilen bilir çok yakındır bir birine birine girersin ortamı beğenmezsen çıkarsın diğerine geçersin 3 sap olmamız genelde discolara girişi bizim için zor hale getiriyor olsada genelde insanları tanıdığımız için herhangi bir sorun olmadı bende gözcü onbaşılar gibi ebruya sürekli durum bildiriyorum bir iki tane yer değiştirken disconun birinde kimi gördüm?? elifi yalnız mıydı?? hayır yanında bir sapla beraber disconun önündeki barda dans ediyorlardı kafası da hafiften güzel olduğu sallanışından belli birden ayağıma bu kızdan kurtulmak için fırsat geçtiğini düşünerek kendimi ona göstermeye karar verdim bu sayede onu bir erkekle görmüş olacaktım ve bu durumda benden uzak duracaktı elifle yanındakinin biraz daha samimi bir şekilde dans etmeye başladıklarında yanına yaklaştım elifin suratının bana dönük olduğu yere geçtim 10 saniye kadar farketmedikten sonra bana bakınca gülerek ve vaayy gibisinden -iyi eğlenceler dedim kızardı biraz ayrıldı lavuktan bende hemen olay mahalini terk ettim kendi kendime sevinirken ve diğer arkadaşları alıp başka yere gitme planı yaparken arkadaşların 70 lik bacardi şişesine sex on the beach kokteyli yaptırıp kızlarla shot şeklinde ısmarlamaya çalıştıklarını gördüm eh amk. gidemeyeceğimiz anlamına geliyordu bu **bir an önce bitsin diye bende iki shot attım. topu topu 17 tane çıkar zaten -olm siktir git kendine içki al diye de terslendim 3 üncüyü içmek isterken -hadi gidelim başka yere dedim -amk. manitan var bizi bari düşün takılalım az acele etme dedi bu arada elif ne bok yiyor diye kafamı çevirdiğimde o lavuğu yanından çoktan siktir etmiş tek başına ona asılmaya çalışan erkeklerle mücadele ediyor ama kafası da benden tarafta bu arada ebruyla telefonda mesajlaşarak geyik de yapıyoruz bana belli etmeden yanında kim var ne zaman gideceksiniz gibi sorular sormaya çalışıyor bende onu gıcık etmek için piçliğine onu kızdıracak şeyler söylüyorum turist kızlar hakkında derken yanımda dikilen bir şahsiyet olduğunu farkettim kafamı döndüğümde elifi gördüm -sadece dans ediyorduk dedi -banane dedim -haberin olsunda dedi -ne yaparsan yap beni ilgilendirmiyor dedim mesaj yazmaya da devam ediyorum o konuşurken benim kulağıma eğiliyor yüksek sesten dolayı -bişey içermisin dedi -yok gidecem birazdan dedim -beni de bırakırmısın eve dedi -araba yok bende. taksiyle gidecem dedim -tamam beraber bineriz o zaman dedi -paran yoksa para vereyim git dedim -param varda korkarım yalnız gitmeye dedi -madem korkuyorsun niye yalnız geldin hem baya cesurca dans ediyordun az önce dedim bunu benim kıskançlığım olarak algılamış olacak ki -kıskandın mı dedi -kıskanılacak kişi kategorisinde değilsin benim için dedim ne kadar terslersem o kadar inat ediyordu -hem kimse teklif etmiyor ki çıkmak için dedi -yanlış kişilerden teklif beklediğin içindir dedim sıkıldım. kendimi ebruyu aldatıyor hissettim. arkadaşlara ben gidiyorum dedim mekanda çıkmaya çalışırken kalabalığı yararak o da arkamdan geldi
1 note · View note
Text
Sahiden İyimi (-3-)
**sapın herhangi bir tehdit olmadığını lavuk gider gitmez gönderdiği mesajla öğrendim -dershaden arkadaşlar gelmiş. anlarda kutladılar ''doğum günümü'' tırnak içindeki bölüm büyük harfle yazılmıştı beyler derken lavuk masasına geri döndü iki üç tane daha kızla lavuk vardı. yani herşey normaldi kız bana son mesajında neden kutlamıyorsun doğum günümü diyordu resmen. tamam da amk ben böyle kutlamak istemiyorum ki. sonra kendi kendime ulan bu kız şimdi beni burda görür sonra bana güvenmiyor musun da takip ediyorsun gibisinden bir laf söyler amacım bu omamasına rağmen zoruma gider diye düşünüp dışarı çıktım dışarı da kesmedi çünkü aniden dışarı çıkma kararı alırlarsa beni orda görür yine olmaz diye biraz daha girişi görebileceğim tenha bir yere gittim bir müddet bekledikten sonra baktım ki gün bitiyor saat 12 ye geliyor. sikerim böyle işi erkek ol lan diye kendime gazı verip hamleyi yaptım beyler ... **kız benden doğum günümü kutlamamı bekliyordu ama ben doğum gününü sadece bir amaç olarak kullanacak planımı yapmıştım yoldan geçen çingene kızın birinden bir gül aldım en kırmızısından ve -bu mesajı okuyunca okudum diye cevapla deyip gönderdim mesajı dışardayken -okudum??? -dışarıdayım. şimdi seni arayacağım müziği bahane ediyormuş gibi yapıp dışarı çıkabilir misin dedim -tamam bekliyorum dedi çaldırdım o cevap verinceye kadar ve sonra kapattım. dışarı çıktı. sağına soluna baktı ve benden tarafa doğru yürümeye başladı. utanmayla sevinci aynı anda yansıtan bir yüz ifadesi ile bana doğru gelirken bende elimde gül ile küçük adımlarla ona yaklaştım sessizce sadece birbirimize bakarak gülü verdim sarıldık kafam kulak izasınına yaklaştırıp iyiki doğdun seni çok seviyorum cümlesini söylerken daha bir sıkı sarıldı şanslıydım gözlerine bakarak söylemedim ve utancım geçinceye kadar ona sarılabilirdim.o bırakmak istese bile ben ısrarla sarılmaya devam edebilirdim. sonra ben onu beklediğim ve yüzüm bar çıkışında olduğu için kapıdan dışarı çıkan babasını gördüm **adamın kızına sarılıyordum. muhtemelen bu kim lan kızıma sarılan böyle diye bana kısık gözlerle bakarken. bende sanki birisinin karısını sikerken yatakta kocasına yakalanmışcasına tırsmıştım eh amk. biraz sonra gel kız da bana seni seviyorum desin. -ebru galiba baban bize bakıyor dedim -hangi babam dedi malca. sonra ciddi misin dedi. sonra görüşelim o zaman dedi. tokalaştık gitti. gülde bende kaldı yüzükde beyler. ben adamın suratına tekrar bakamadım bile eşgalimi alıp beni sonra sikmesin efbiay(f.b.i.)kılıklı dedektif ruhlu baba diye sikim otur işte dinle müziğini yedik mi kızını gece saat ikiye kadar mesaj gelmedi. bu saat aynı zamanda eve döndükleri.ve ebrunun odasına çekildiği zamandı **mesaj geldi -bana söylediklerinden sonra ilk cümlemin başka birşey olmasını isterdim. diyordu -şimdi kullan ben devrik cümleleri de anlarım dedim. -daha önce anlatmam gereken şeyler var dedi -ne gibi yasaklar geldi dedim -yasak koymadılar ama barda başlayıp odama girinceye kadar süren bir sorgulamadan çıktım dedi oh lan ciddi birşey yok gibiydi o rahatlamayla -benden bahsederken yakışıklı olduğumu da sözlerine ekledin mi dedim -benim bile şimdiye kadar sana sormayı akıl edemediğim seyleri sordular dedi -ne gibi dedim?? -mesela seni sevip sevmediğimi dedi **oh olsun sana ebru hanım. nasılmış o soru karşısında ne diyeceğini bilememek -ee sen ne dedin?? -çok iyi birisi olduğunu söyleyip geçiştirdim dedi -peki beni ne kadar daha geçiştireceksin dedim -seni hiç geçiştirmedim aslında sadece cümle içinde kullanmadım dedi ben yazacak bişey ararken tekrar mesaj geldi -istersen söyleyeyim. dedi -hayır yüz yüze olsun dedim biz bilmiyormuyduk amk. mesajla söylemeyi ben söyledim utana sıkıla o da söylesin amk. aşk müşterek -iyi sen bilirsin.ben yatıyorum müsadenle dedi formalite iyi geceler dilekleri içeren mesajlaşmaları hallettikten sonra yattık., ertesi gün öğlen civarı dükkanda otururken kızın babası merhaba genç diye içeri girdi. ... merhaba genç dedi ve içeri girdi o bana genç demişti de ben ona ne diyecektim. kızıyla beraber olduğumu muhtemelen biliyordu. sadece merhaba buyrun dedim. etrafa bakıyormuş gibi gözükürken içeri bir turist aile girdi. onlara elma çayı satarken biraz olsun nefes alma imkanı bulmuştum ama kafamda tek bi soru vardı niye geldi lan bu adam yarra yedik diyordum müşteriler gitmeye yakın kahveci boşları almaya geldi. bişey içermisiniz diye sordum çay söyle de içelim iki tane dedi belliki konuşacaktı ,yada çayı içtikten sonra dövecekti kim bilir. müşterileri gönderdikten sonra. kaldık mı başbaşa. tekrar hoşgeldiniz buyrun dedim tabureyi göstererek oturdu -beni tanıdın mı dedi -dün geceden tanıyorum evet dedim -o zaman kim olduğunu da biliyorsundur dedi -evet biliyorum dedi babacan konuşuyordu lan adam korkudan götümü sıkmayı bıraktım gevşettim az bak şimdi delikanlı -kim olduğun veya ne olduğun beni ilgilendirmez -beni şimdilik kızım ve onun alacağı kararlar ilgilendirir senden kızım okulu kazanıp okulu bitirinceye kadar hiç bir kararını etkilememeni istiyorum dedi bu isteğimi yerine getirsen sana da bir istek hakkı veririm dedi -tam olarak ne yapmamı istiyorsunuz anlamadım dedim -ben senden sadece delikanlı olmanı istiyorum dedim.ne beni üz ne kızı üz. dedi eğer aksi bir durum olursa sana karşı tavrımı değiştirim diyerek tehdini de yaptı tamam dedim. kalktı tokalaştı benimle. güle güle dedi gitti. bu durumu ebruya anlatmadım. garip bişey yoktu çünkü ortada. esas garip olan şey sonra başladı -3 tane tamamen zengin piçi oldukları tiplerinden kıyafetlerinden ve ses tonlarından bile belli olan zıpır piç dükkana geldi. bilader soni sen misin dedi evet benim siz kimsiniz ben ebrunun kuzeniyim sana ceyhundan selam getirdim ebrudan uzak duracakmışsın dedi ceyhun kim dedim ebrunun eski erkek arkadaşı dedi tamam tekrar erkek arkadaşı olunca gelsin bana kendisi söylesin dedim. hem size ne oluyor hem ebrunun kuzeni olduğunuzu söylüyorsunuz. hemde onu üzen birinin adına gelip artislik yapıyorsunuz dedim sanane lan sana mı sorcaz dedi. iyi sormayın o zaman güle güle dedim. bak sonra uyarmadı deme dedi piç tamam koçum sen uyarını yaptın aferim güle güle dedim oldum olası okuldayken de zengin piçlere ayar oluyordum zaten şimdi olaya açıklık getiriyorum beyler. bu piçlerden bir tanesi yani benimle konuşan gerçekten ebrunun kuzeniymiş. ebru ceyhunla çıktığı zamanlarda panpa olmuşlar dün gece biz ebruyla yakalanınca masadaki dayısı da duymuş olayı dayısı bu piçe aktarmış olayı o piçde ceyhunu arayıp böyle böyle birisi varmış demiş ceyhunda gidin bir uyarın ben gelince sikecem onu demiş bi ceyhun eksikti o da oldu amk neden bu kadar zordu ki bi türk kızla sevgili olmak. ben bunlarla uğraşırken bizim ebru buluşma peşinde -gel dedim ne zaman istersen geldi. o romantizm peşinde. bana seni seviyorum diyecek yüzüme karşı ama benim ayar yine kaçık -merhaba falan derken bendeki bok rengi suratı gördü. -bişey mi oldu dedi ne olmadı ki amk. tehdit üstüne tehdit -yok dedim yorgunum biraz. -geç mi yattın gece dedi. -evet dedim bu şekilde biraz sürdü muhabbet. çay içtik benim asık sıratımdan dolayı o da söylemedi. yada söyleyemedi **ben ne babasından ne de ceyhundan söz ettim ebruya çünkü ona sormadan önce bulmam gereken bir iki soru vardı bu ceyhun ibnesinin sevgilisi yok muydu?? neden hala tehdit vari konuşuyor olabilirdi ki?? ben ebruyla bir kaç aydır beraber takılıyordum.bu süre zarfında bu piç üniversiteden hiç mi gelmeişti alanyaya peki geldiyse ebruyla görüşmüşmüydü? kısacası ne sikime artislik yapıyordu. zaten sikini sallasan artise denk geliyorsun amk. bi kaç gün olaylar durgun gitti.biz ebruyla mesajlaşıp ottan boktan konuşmaya devam ediyorduk sonra o akşam üstü geldi dersane çıkışı yürüyelim mi dedi olur dedim dershane çıkışı geldi dükkana girmeden hadi dedi bende dükkanı patrona bırakıp gittim. yürüdük yürürken heyecanlıydı iskele caddesinde o gece sarıldığımız yere geldik oturalım mı buraya dedi baktım etrafta bir kaç çift daha var volta atıyorlar oturalım dedim oturduk gözü denizde elleri bende soni bende dedi **çenesinden tutup kendime çevirdim yüzünü ne sende dedim? yine gözlerini kaçırmaya çalıştı ve çok da kısık olmayan bir ses tonuyla seni seviyorum dedi bi kaç saniye sonra gözlerime bakabildi ancak tam baktığı esnada efendim anlamadım dedim seni seviyorum deyip sarıldı tahmin ettiğim kadar sevinmemiştim. çünkü sürekli bu aşkın gerginliğiyle yaşamıştım şimdiye kadar ve çok da süreceğe benziyordu bir müddet sarıldıktan sonra omzumdan araladım ellerini göz göze geldiğimiz an yaklaştım dudaklarına önce alt dudağına sonra iki dudağına iki öpücük kondurdum. tepkisiz kaldı ilkine ikincisinde o da bir dudak manevrası yaptı ama gerçek bir fransız öpücüğü olması için biraz daha gayretli olması gerekiyordu **sonra yanağıma bir öpücük koyup ellerimi iyice sıkarak gözlerini yine denize döndürdü olan biten herşeyi unutmuş aklım dudaklarında kalmıştı. elimi tutarken baş parmağı ile de okşuyordu elimi evet beyler artık bir sevgilim vardı içimde sebebsiz bir gurur vardı elleri ellerimde gözleri denizde. korkumuyorum soni dedi. hiç korkmuyorum artık dedi o öyle dururken yanağına nemli bir öpücük kondurup omzuna başımı koydum iki saat oturduğumuz o gece bir takım sevgi cümleleri ile devam etti. ve gece sonuna dudaktan olan biraz daha tatmin edici bir öpüşmeyle geldik. evine kadar yürüdüm. müstakbel kayınpeder biliyordu. kimden korkacaktım ki?? gece mesajlaşması aşkııım diye gönderdiği mesajla başladı beni hiç bırakma ebru'm dedim sen istesende serseri aşıklar gibi peşini hiç bırakmam soniğim dedi(bu cümleyi unutmayın) bi kaç mesajlaşma daha derken yattık ertesi gün yolda yürürken modifiyeli bir araba pati çekerek yanımdan geçti ben kaldırımdan yürürken daha sonra 4 3 yaparak resmen ses dinletti bana normalde yan yola dönmem gerekirken devam ettim aynı yola bir müddet yürüdükten sonra tur atıp yine aynı yola gelmiş arkadan geliyor aynı araba gaz boğup aragaz çekerek durdu yanıma film kaplı camını indirdi görüşüyon mu lan hala dedi aynı piç. bana mı sordun dedim?? başka kime sorcam dedi her soruyu bana sormuyorsunda dedim adam gibi cevap ver lan dedi evet görüşüyoruz dedim yarra yedin olm sen dedi arabanın içine hafif eğilip sonra doğruldum ben sende öyle bir yarrak göremiyorum dedim yanındaki piç ne diyon lan sen dedi dışarı çıkın da arabaya tecavüz almasın dedim çıkmazlar biliyorum çünkü tipini siktiklerimde kavga edecek göt yok seninle görüşecez olm dedi kralınla gel çakalım dedim yürüdüm. o da bastı gitti. **her geçen gün ebruyla duygusal anlamda daha da bağlandık. görüşmeden duramaz olmuş iki cümleden bir tanesi seni çok özledim e dönmüştü mesajlaşmalarda halbuki hergün görüşüyorduk artık bana olan sevgisini cesurca bana söylüyordu resmen sevgiliydik lan işte o piç tiplerinden başka birisi beni aradı. kimsin lan sen dedi yanlış numara dedim kapattım tekrar aradı kapatırsan sikerim olm yalnız mı sandın lan ceyhunu dedi kimsin aslanım dedim ceyhunun arkadaşıyım dedi önce ceyhun gelsin onu sikeyim sonra sen sıranı bekle dedim. kapattım ama her an bi olay çıkacaktı. artık tetikde olmak gerekiyordu beni uyuz eden olay. sikimin ceyhunu kızla bi alakası kalmamış kızı terk edip başka bir manita ile çıkıyor. hala ebruyu kıskanıyor. sikimin sünnet artığı neden bıraktın o zaman. geçen zaman içinde esnaflar bilen bilir kaynaşır. bizde kaynaştık. ahbab sayısı çoğaldı anlayacağınız. bu arda bu durumu ebruya anlatsam mı anlatmasam mı? diye düşünüyordum mutlaka korkacak bana bişey olacağından ve bu durumdan kötü etkilenecekti işin diğer tarafı kıza anlatsam o da bazı kişileri arayıp en başta ceyhun ve kuzenini anlaraya sayıp sövecekti ama bu erkek milleti tarafından kancıklık olarak bilindiği için ve o piçler arkamdan tırstı, ispitledi,korktu gibi eleştrilerde bulunacaktı peki benim yaptığım ,''gider e gider''e yakışırmıydı bu yakışmazdı tabi bende anlatmadım. bekleyelim ve görelim ne olacak diye. bir kaç gün geçtikten sonra hikayenin yardımcı erkek oyuncusu da sahnedeki yerini aldı beyler... **ben kendimi kavgaya hazırlamıştım. diğer dükkanlarda çalışan tezgahtar arkadaşları da alarma geçirdim. bi kaç başka tanıdığa da durumu anlattım. orduyu kurdum bekliyordum bir nevi sonra o piç geldi yanında bir kişi ile tanımıyorum ya buyur bilader dedim ben ceyhun dedi yakışıklı bir piçti beyler bana göre vücut olarak biraz daha gelişmiş teke tekte indirmekte zorlayacak cinsten iki kişiyle geldiğine göre ya artislik yapıp gidecekti yada konuşacaktı evet dedim ceyhun söyle derdini duydum ki ebruya asılıyormuşsun dedi evet dedim yanlış yapıyorsun bilader biz onunla hala görüşüyoruz dedi bi dakika lan dur amk.ne görüşmesi. ayrı değil miydi bunlar.bu lavuğun başka kız arkadaşı yokmuydu. ebru benim sevgilim olmamışmıydı. göz göre göre aldatıyor muydu?? hassiktir lan ebrunun davranışları sahte olamazdı. seni seviyorum derken cok inandırıcı söylemişti ben lavukla laf dalaşı yapmayı beklerken beni göt gibi ortada bırakmıştı bu gece de görüşeceğiz dedi telefonu çıkardı. ebrunun numarası olduğunu teyit ettiğim bir numara tamam saat 18.de x cafeteryada olacağım diyordu bu saat aynı zamanda ebrunun dershane çıkışına da denk geliyordu. kafadan aşşağı kaynar sular döküldü mecazını bu kadar şiddetli hissetmemiştim daha önce aklımda yine cevapsız bir sürü soru belirmişti. cevapları alabileceğim tek kişi vardı o da ebruydu lavuğa çıkarıp ebrunun bana gönderdiği aşk mesajlarını bile göstermemiştim. aldatılma hissi psikolojisi ile görtermeyi siktir et bişey bile diyemedim ibneye gitti bir müddet sonra ebruya mesaj attım aksam dershane çıkışı dükkana gelebilirmisin diye bu akşam az işim var. işim bitince arayayım mı seni dedi ne işin var dedim bir arkadaşla buluşacam dedi ulan düpdüz aldatılıyorum hissine kapıldım aşktan sevgiden soğudum amk.bu kadar da olmazdı ki amk tamam sana iyi eğlenceler dedim. gitsem mi gitmesem mi diye çok büyük muallak da kaldım. gitsem sinirden çatlayacam mekanda olay çıkaracam diye korkuyordum ama gitmesem de acaba ne yapıyorlar diye meraktan kuduracaktım. aşkının ızdırabını sikeyim emi. 30 dakika gibi bir zaman sonra özlediğini belirten bir mesaj daha gönderdi olm vardı bi bokluk amk ama ne? http://www.dailymotion.co...biz-video-klip-down_music **onlar buluşurken sik sik dükkanda oturmanın bir mantığı yoktu. sonuçta gönül işiydi bu. kim sevdiği kızın eski sevgilisi ile buluşmasına duyarsız kalabilirdi ki bitecekse bitsin çekeceğimiz acıları baştan çekelim mantığı ile onların buluşma saatinde uzak bir tenhada ama görebileceğim bir boktada cafeteryanın dışında bekledim sizde hayvan değilsiniz az çok benim o an nasıl bir tedirginlikle beklediğimi tahmin edebilirsiniz derken ilk lavuk göründü. dışarda beklemeye başladı. benim için önemli olan karşılaştıklarında nasıl davranacaklarıydı zira ebru bana onu unutamamaktan yakınmıştı acaba benimle olan herşeye rağmen ona olan eskiye ait duygularına tekrar yenik mi düşmüştü ebru da göründü. gözlerim fal taşı gibi açıldı hiç görmek istemediğim bir manzaraydı. size çok ciddi söylüyorum insanların neden cinayet işlediğini anlar gibi olmuştum amk. sevdiğim öldüğüm geberdiğim kız başka bir lavukla sarılmıştı kapının dışında hadi olm soni sana yol göründü bu ilişkide ötesini izlemek sana sadece daha çok acı verir diyerek youma gittim beyler **bir saat kendi kendimi yedikten sonra. mesaj geldi aşkım nasılsın nerdesin diye ananın amı gibiyim ebru cehennemin en dibindeyim demek istesem de demedim hiç bişey yazmadım. dükkana geliyorum dedi gel amk.gel bakalım yine cevap vermedim. ve dükkana geldi hiç birşey yokmuş gibi davranıyor. canım cicim muhabbetinde nerdesin sen ebru dedim çok ama çok sert bit ifade ile arkadaşın yanındaydım dedi hangi arkadaşın dedim ama patlamak üzereyim yalan söylese dövecem o derece eski bir arkadaşımın yanındaydım dedi kim dedim eski arkadaşın ya boşver önemli birşey yok dedi şimdi bu dükkandan çıkıyorsun bir daha da gelmiyorsun dedim ne oldu yaa falan dedi ebru git ceyhun mudur nedir onunla gönül eğlendir. şimdi derken de ciddiydim kaybol dedim **ağlamaklı gözleri.tam olarak anlamadağım mazeretleri bile beni sakinleştirmeye yetmedi. her konuşmasında dinlemiyormuş gibi ses tonumu arttırarak kovdum o bana lütfen dinle diyor bense ona. telefonu mu sil. beni bir daha arama mesaj da atma diyordum beni dinleyinceye kadar bir yere gitmiyorum dedi en sonunda siktir i de dedirtti bana ısrarları. sonra dükkanı bile kapamadan sen gitmiyorsan ben gidiyorum dedim çıktım dükkandan dışarı yürüdüm yol boyunca o da arkamdan geldi Soni sabaha kadar beni arkandan yürütürsün kapında bekletirsin. beni dinle ondan sonra ne yaparsan yap dedi dinleyecek bir şey yok.ben görmem gerekeni gördüm.git ceyhununa sarıl ona anlat derdini dedim ağlamaklı ve çok yüksek bayan sesiyle gerizekalı dinle dinle dinle diyerek ağlamaya devam etti içim yandı lan piçler sevdiğim kız ağlıyordu amk. **içim yanmıştı ama ilk defa aldatıldığımı sanıyordum amk.pek kolay olmadı sakinleştirmek kendimi zaten o orospu evlatlarına tilttim.amk bi de bizim kız gidiyor onunla konuşuyor. sadece konuşsa eyvallah beyler. randevu alıp buluşuyor bide sarılıyor sikerler beyler. godoşmuyum amk hiç siklememiş göründüm ağladığını yoluma devap ettim. taksi çevirip evime gittim mesaj üstüne mesaj telefon üstüne telefon ama hiç birine cevap vermedim ama içimdeki kini de kusmam gerekiyordu. ne olursa olsun aga. madem bana bir açıklaman var ne sikime sarılıyon amk kavatına. madem konuşmanız gereken bişey var eyvallah eski sevgilin bi kereliğine konuş ama alanyaya gelir gelmez ne bu buluşmalar.amk sen alanyaya gelir gelmez buluşuyorsan kim bilir daha önce kaç kere geldi kaç kere buluştunuz. veya hergün benimle mesajlaştığın kadar onunla da mesajlaşıyon **telefonu kapattım. kapatmadan önce patronu aradım. işe bir kaç gün gelmeyeceğimi söyledim ya olur mu falan desede hastayım dedim salladım ilk gün işe gitmedim akşama doğru evde sıkıldım. dışarı yürümeye çıktım sağda solda biraz oyalandım. akşam 8 gibi eve geldim kapıyı açtım içeri girdim salonda annemle kim oturuyor biliyor musunuz? biliyorsunuz tabi ebru gelmiş amk. yuh.yuh ki ne yuh dükkandan ev adresini istemiş. patron da adres vermek bir yana direk eve getirmiş sağol amk patronu annemle belirli bir süre konuşmuşlar kaynaşmışlar bile lafda geçmiş olsuna geliyor dükkandan hasta olduğumu duyunca ama hasta piyasada yok **kafamı odadan içeri uzatıp onu görünce çok olmuştum. bir an şaşkınlıkla bakarken sinir yine tepeme çıktı ebruyu görmek bana sinir veriyordu ve ben sinirliyken ısrarcı hali beni daha çok sinirlendiriyordu. anneme anne misafirin var galiba ben yatıyorum dedim olm senin misafirinmiş dedi baştan aşşağı süzer gibi yapıp ben tanımıyorum arkadaşı dedim kapıyı kapatıp yan odaya geçtim ama piçler yalan söylemeye de gerek yok gelsin bana yalvarsın durumu iyice açıklasın gönlüm rahatlasın tekrar sarayım seveyim öpeyim istiyordum ama bendeki gereksiz gurur sürdükçe sürüyordu odaya gittim bekliyordum gelsin diye. gelmedi amk. annemle konuşuyor konuştukça konuşuyordu bir süre sonra dış kapı açıldı kapandı hemen odadan fırladım kapıyı bir açtım karşımda sadece ebru gitmemiş amk. numara yapmış biliyor tabi köpek gibi geleceğimi. arkasından anneme arda arda seri sorularla ne konuştuklarını soracağımı **evet onu karşımda görünce aslında ona ne kadar ihtiyacım olduğunu da belli etmiştim. tek cümle kurup gitti beyler -bir daha dinlemeni istemeyeceğim. kapıyı açık bırakıyorum dedi çıktı eveet iş bana kalmıştı.ya arkasından gidip ne bok döndüğünü öğrenecektim.ya da sevdiğim kızı kaybedecektim. gurur bazen insanlarda çok ağır basıyor beyler. bazen karşı tarafın haklı olduğunu bile bile sıçtığınız boku yemek istemiyorsunuz. gitmedim beyler. o aşşağı inerken kapıyı da hızlıca çarptım üstelik akabinde sen bilirsin diye mesaj geldi başka da gece boyunca mesaj gelmedi. insanın içi içini yemesi bu olsa gerek gece boyunca bu duyguyu hissettim. bir yandan siktir et olm en iyisini yaptın derken bir yandan da kendime kızıyordum ve hep birdaha geri gelmezse korkusu vardı **bir gün geçti tam 24 saat ses soluk çıkmadı. abartmışmıydım tepkiyi evet abartmıştım onsuzluğa alışabilmeyi bir yana bırak onunla beraberken onu düşünme aralığım saniyede bir ise salisede bir e çıkmıştı yarrağımın soniği kıza gidip tamam anlat dinliyorum da denilmez amk.sik elimizde götümüzde kalbimizde aklımızda o gece yattım ama yatamadım sabah işe gittim hani gelir diye gelmedi dershaninin önünde dolaştım hani çıkar da görür diye çıkmadı gidebilme ihtimali olan yerleri dolaştım ama yoktu bi sebebde bırakmamıştım tekrar mesaj atmak için. elim telefonda erkekliğe bok sürmeden yazılabilme ihtimali olan bütün mesajları aklımdan geçirdim ama aklımı sikeyim bi bok gelmedi aklıma **ceyhun efendi tekrar belirdi. -iki kere daha buluştuk. haberin olsun unut bence sen o kızı dedi -tamam aferim hayırlı olsun dedim -he yani akıllı ol dedi -tamam abi özür dilerim bir hatamız varsa yengeyi de rahatsız ettik kusura bakma dedim -ben yokken peşinde olduğunu duymayayım dedi -duysan ne yapacan aslanım dedim -duyunca görürsün dedi üstüme yürüyerek -bekle lan piç dedim ebruyu aradım. numarayı göstere göstere.alo sesinden sonra. seni seviyorum deyip kapattım. cevap bile veremedi. -duydun hadi icraata geç dedim o bana tip tip bakarken dayanamadım o sinirle ben ona indirdim kafayı burnuna şerbet burnunu tuttuğu eline damlarken iki tane daha patlattım.o da bana yarım bi yumruk attı hemen millet toplandı.bu arada ebru da bana mesajlar atıyor ama okuyan kim amk. meşgulum dükkanın dışına çıkardılar. saydım sövdüm arkasından gitmeye çalıştım ama zor sakinleştirdiler. hala bağırıyor amk. oğlu seni sikecem diye. gel sik amk oğlu gel sik telefonu çıkardım. gönderdiği mesajları hiç okumadan çabuk aşşağı in seni bekliyorum evin önünde dedim gittim. evin altına hala yok çabuk ol diye mesaj attım bir kaç dakika sonra göründü direk mevzuya girdim sen onunla tekrar görüştün mü görüşmedin mi dedim?? ... **hangi ceyhunla dedi ebenin amı ceyhunla demek geçti içimden o an sinirle ama -sevgilinle dedim -eski sevgilimle dedi eskiye baya bir vurgu yaparak -buluştun mu buluşmadın mı dedim?? -dinleyeceksen cevap vereceğim dedi -ebru buluştun mu bulumadın mı dedim ses tonunu yükselterek -evet buluştum dedi -mutluluklar dilerim dedim. dedim ama gözlerim doldu.tam gitmeye yeltenirken -hani seviyordun dedi -bazen hata yapabiliyor işte insan dedim -senin tek hatan beni dinlememek dedi gözlerim dolu olarak.ve sinirli bir şekilde -hadi bi kere buluştun anlamadım ama hadi oldu diyelim. ikinci üçüncü belkide benim bilmediğim yüzlercesi vardır. unutmakta bu kadar zorlandığını söylediğin birisiyle bu kadar çok buluşmanın mazereti bence olamaz. belliki unutmadığına geri dönmüşsün. saygı duyuyorum. göz göre göre beni aldattın.bir de gözümde yalancı olma mazeretlerinle ben gidiyorum. dedim ağladım ağlayacam ne zormuş amk. sevdiğin birine elveda demek. gidiyorum dedim beyler ama içimden dualar ediyorum beni durdursa gönlüme su serpecek bir açıklama yapsa kurtulsam bu acıdan diye -iyi alıştın bu ben gidiyorum deyip gitmelere.bu mu senin sevgin dedi ohh dedim anlatacak galiba -ister dinle ister dinleme ben anlatıyorum dedi kulağımı iyice kabartarak dinledim birinci ağızdan anlatıyorum beyler **ceyhun beyefendisi.. ooo yeni sevgili yapmışsın diye buna mesaj atmış üniversitedeyken bizimki cevaplamamış bende seni unutamadığımı sensiz yaşayamayacağımı anlamıştım halbuki diye bir mesaj daha göndermiş. bizimki yine cevaplmamış yarın sabah alanyadayım senin için diye bir mesaj daha atmış bir kez daha cevaplamamış ebru ebrunun anlattığına göre ceyhuna olan nefret duyguları sevgilisi olan birine asıldığı için iyice artmış ve bir nevi intikam almak için ceyhun alanyaya gelince buluşma davetini kabul etmiş cafeteryanın dışında buluştuklarında ceyhun seni çok özledim diyerek sarılmış sonra içeri geçmişler ceyhun pişmanlıklarını bildiren bir konuşma yapmış bizimki anlattıkların bittiyse şimdi gözlerimin içine bak demiş bakmış amın oğlu -ben soniği çok seviyorum. deyip kalkmış gitmiş ebru sonra ebru dayısının karısı yengesinin yanına çay içmeye gitmiş. bunu gören ve bana arabayla artislik yapan kuzeni ceyhuna haber vermiş.gel eve çabuk diye. ceyhunu kızın yengesi de oğlunun arkadaşı olması sebebi ile tanıyormuş. ebru durumdan hoşnutsuzken o piç bir şekilde oda da yalnız bırakmış ebru ile ceyhunu ceyhun lütfenli yalvarmalı bir şekilde derdini anlatmaya çalışmış ebru gitmek ister görününce kızın kolundan zorla tutarak hala birbirimiz seviyoruz biliyorsun derken benim hakkımda da beni kötüleyecek bir kaç söz ilave etmiş.(içeriğini söylemedi)kolundaki hafif morluğu da gösterdi anlatırken ebru -bundan sonra onun kadar adam ol başkalarını bari üzme demiş ve çıkmış gitmiş evden sonra lavuk mesaj üstüne mesaj atmış **vay şöyleydi vay böyleydi. atmış da atmış mesajları son mesajında da eğer aşşağı inmezsen soniği dövmeye gidiyorum demiş. ebrunun evde olduğunu bildiği bir anda bizimki sinirle inmiş ağzına ne geldiyse saymış çektiği tüm acıların hesabını sorarcasına kusmuş içinde kalan ne varsa sonrada -eğer gidip öyle bir şey yaparsan kendime zarar veririm sorumlusu sen olursun. diye tehdit etmiş lavuk sarılmaya çalışarak affet beni ,sakin kafayla tekrar konuşalım durumu düzeltebiliriz tarzında sözler söylemeye çalışmış bizimkisi sarılmayıp gözlerinin içine bakarak tekrar ediyorum ben soniği seviyorum.bir daha ne mesaj at ne ara ne de gel demiş evet beyler ceyhun süzmesi kaybetmeyi kabullenemeyerek yapmış bunların hepsini bunları kavga ederken bilsem iki yerine 5 vururdum amk çocuğuna kızın sözleri bitmiş gibiydi ben kıza ceyhunla tekrar muhattap olmasın diye kavga ettiğimizi söylemedim. ceyhunun salladığı yumrukta çeneme yarım geldiği için bir belirti yoktu. ben ne diyeceğimi düşünürken içimi sızlatan sözleriyle devam etti -bana telefon açıp seni seviyorum deyip kapattığında dünyalar benim olmuştu. ister inan ister inanma anlattıklarıma ama ben seni çok seviyorum soni dedi. hafifden düğümlenmiş sesi ile o an sarılmamız gerekiyordu dimi piçler.bu konuşmanın arkasına sıkı bir kucaklaşma giderdi ama ben biraz suçlu hissettim kendimi sarılamadım.o da galiba ona inanmadığımı düşünerek yeltenmedi bir müddet bana baktı söyle lan işte gerizekalı bende seni seviyorum de.demek geldi içimden ama mallığımdan dolayı söylemedim -yalan mı söyledin yoksa bana. sevmiyormusun dedi?? vazoyu kırmış çocuk suçluluğu ve bakışları ile -ben seni hep böyle üzeceğim galiba kusura bakma ben gideyim artık dedim ellerimden tuttu gitme dedi ama ben gittim şimdi düşünüyorum da ne kadar inatçıymışım amk. allahtan kız benden soğumayıp o mesajı gönderdi arkamdan ... **ben giderken kız arkamdan mesajı gönderdi istediğin kadar git. amacın sabrımı sınamaksa acelem yok.ama başka bir nedenle sevgin bittiyse en azından haber ver evet böyle bir ihtimal de vardı kız benden soğuyabilir boku bokuna gurur yapıyor olabilir ve hatta kızı kaybedebilirdik ama sinirliydim amk bu mesaja da cevap vermem gerekiyordu, bir daha bilmem gereken şeyleri vaktinden önce anlat dedim söz dedi sonuna gülücük ekleyerek sonra düşündüm ulan bu kız beni bu kadar zamanda bu kadar delicesine nasıl sevmişti korkmaya başladım piçler böylesine bir kızı üzmekten çok korkuyordum işin en doğrusunu söylemek gerekirse anamdan başka kimse bana bu kadar değer vermemişti bende kızı seviyordum be pezevenk o zaman nedir bu afra tafra tripler diyeceksiniz evet haklısınız. bende bilmiyordum -iyi geceler demeyecekmisin diye bir mesaj daha attı -iyi geceler yazdım sadece -geri gelemez misin dedi -yarın görüşürüz dedim -lütfen dedi **o kadar da abartmaya gerek yoktu amk. tamam yeter işte affettik. bokunu ne çıkarıyon o kadar kavganın üstüne romantism gider mi.gerçi amk. cavırlarında bu olaya make up sex diyorlar ama.ben türküm amk. -iyi geceler ebru dedim. -iyi geceler soniğim dedi geceyi tamamladık ertesi gün kalktım. ceyhun piçini bulmam lazımdı.ama piç çoktan gitmiş amk. okumaya bu arada sınavda yaklaşıyordu ben hiç sınava çalışamıyordum. arasıra o hazırlık test kitaplarına bakıyordum o kadar sonra içimi bir korku daha aldı bu kız bir yeri kazanıp gidecekti elbet ya ben?? gitsem ne olacaktı anada para yok baba da para yok. bende birikim yok. günlük kazan günlük ye. başka bir şehire gitsem yurt parası nı boşver alanyaya geri gelecek birikim bile yoktu. hani önümüz yazdı turizm biraz daha canlanır biraz para biriktirebilirdim ama yetmezdi piçler. ben pederinden yardım almadan okuyan çok az piç tanıdım. ama askerlik de geliyordu.en azından sınava girip açık öpretim yapmalıydım. ebru ertesi gün geldi oturduk konuştuk ona durumları anlattım ilişkinin devam edebilirliğini sabrının sınırını sordum -yeterince sevmiyormuş gibi mi görünüyorum dedi evet seviyordu ama araya uzun ayrılıklar girecekti. turist kızlarından biliyordum bu muhabbeti. yazın gelir sikersin. sonra bir kaç e mail.bir kaç telefon bir süre yazar sonra gider başkasını bulur aynı şeyin ebruda da yaşanmasından çok korkuyordum -birbirimizi üzmeden en mantıklı olanı yapalım. ayrılmak gerekiyorsa seni üzmemek için razıyım dedim ---kaç gündür bunun peşindemisin soni.bu muydu amacın. düşüne düşüne bu mazeretimi mi buldun.tek biz mi olacağız uzantan seven sevmiyorsan açık açık söyle dedi bak sen. şimdide ben yanlış anlaşıldım.eh amk. vay amk. çok hoşuma gitti lan bu tavrı. yarram aldın mı cevabı dedim kendi kendime ama dur lan en azından yanlış anlaşılmadan kurtulmam lazımdı. uzat elini dedim uzattı istemeyerek ve kızgın halini devam ettirerek -göhsümün sağ tarafına götürdüm. sence yalan mı söylüyorum dedim. salak değil ki amk. kız. kalp öbür tarafta değil mi senin dedi doğru cevabı gözlerimde aramalıydın dedim. şöyle hafiften gülümseyerek baktı. buydu olay beyler karı kız milleti kandırması en kolay millet. dedeler demiş. atmasını bildikten sonra tüfeğin atmayanı ,istemesini bildikten sonra avradın vermeyeni yoktur. -bak dedim. seni bu kadar sevdim. senin yaşadığın acıları en iyi senin gözlerine bakarken onu görürek anladım. başkaları benim gözlerime baktığında senden kalmış acıları görmesin. dedim kafamı iki elinin arasına aldı çenemi hafif kaldırıp gözlerime baktı. söz sonigim dedi vay amk. dükkan bu kadar romantizm çok fazlaydı. biri görse makara yapar amk. liseli aşıklar gibiydik **bir kaç gün devam ettik b��yle. sonra seni eve davet etsem gelirmisin dedi sizin eve mi dedim evet annemde babamda seninle tanışmak istiyor dedi ben zaten babasıyla tanışmıştım.ama kız bilmiyordu tabi o yüzden basit bir mantıkla eğer kızın babası da istiyorsa o zaman sorun yoktur dedim. ama ben utanıyordum başka zaman dedim ısrar etti. sürekli senden bahsediyorum. merak ediyorlar seni dedi ya olmaz şöyledir böyledir dedimse de ikna edemedim ertesi akşam a davet edilmiştim bile. çalıştığım hediyelik dükkanından. masa üstü üfleme camlı üçlü bir mumluk aldım. çok şık birşeydi eve gittim mesaj atarak ebruya. kapıyı açtı içeri girmeden ürperdim o neydi amk öyle.bir apartman dairesi bu kadar lüks nasıl olabilirdiki elimdeki hediyeden utandım amk etraftaki aplikleri görünce sıcak bir karşılama oldu biladeri de iyileşmiş. bilirsiniz tüm gözler üzerinizde herkes size bakar. yarrak gibi ağzından ne çıkacağını bekler yediğiniz yemekten bile zevk almazsınız sıkıntıdan ama çok hoş karşıladılar artık ebru benim hakkımda ne anlattıysa onlara -soracak pek fazla birşeyimiz yok ebru herşeyi anlatıyor sağolsun dedi annesi eh amk ebru artı ben kıpkırmızı zaten tedirginim sayın valide bu kadar gelme işte üstüme ---kızın babası çok piç bir gençlik yaşamış görmüş geçirmiş kral adama benziyordu muhabbet döndü dolaştı. üni sınavına geldi nereyi istersin gibi bir soru geldi babasından şimdi boka sarmıştı muhabbet. ebru da tedirgin oldu bu sorudan ama o da gerçekten istiyordu benim bir üni de okumamı henüz karar vermedim. sınav sonucuna göre değerlendireğim dedim. vakit bulabiliyor musun sınava hazırlanmaya dedi ebru rahat bıraktığı zamanlar evet dedim o zaman hiç çalışamadın dedi babası gülüşmeler falan derken ortam yumuşadı yemeğe geçelim dediler hem yemek hem muhabbet devam etti. kızın annesi de ne yemekler yapmış amk. harbi fakir piçiymişim o gün onayladım yemek bitti salona geçtik durum öncesini aktarıyorum. ebru benim maddi durumun kısıtlı olduğunu üni de para ihtiyacımın olacağını bu yüzden açık öğretim okuyacağımı anlatmış bayanlar da mutfakta kahveyle uğraşırken kızın babası -sana birşey soracağım anlatacağım ama yanlış anlama lütfen dedi -buyrun dedim -biz dedi çok şanslıydık anamız babamız zenginmiş onlardan bize kaldı dedi.ben elimden geldiği kadar diğer insanlara hep yardım etmeye çalıştım maddi konuda dedi hemen sözünü kestim yanlış anlamaya başladım. devam senaryosunu biliyorum. sağolun iyi niyetiniz için.ama hayır teşekkürler dedim sizde anladınız dimi lan piçler anlatmaya gerek yok amk. -bitirseydim dedi -sözünüsü kestim kusura bakmayın dedim devam ettim ---maddi yönden doymuş olduğunuz belli. dedim sağa sola bakarak. ama manevi yönden de çok doymuş birisine benziyorsunuz. bana çok iyi davranmanızdan bu sonucu çıkardım. ayrıca misafirperverliğiniz için de teşşekkür ederim. size zaten ebru için bir söz verdim ama illaki birşey paylaşmak istiyorsanız bu sevginizi böyle devam ettirin yeter bana dedim. -bunu bence bir daha düşün. sana borç vereceğim sonra kazanıp bana geri vereceksin dedi -lütfen dedim. sağolun.bu kadarı fazla olur.siz benden ebrunun alacağı kararları etkilememi istediniz.ama sizden borç alırsam benim ebruyla ilgili alacağım kararlar değişebilir dedim. adam öküz değildi anladı. para baskısı altında aşk olursa zoraki sevmeye devam ederim demek istediğimi ama samimiyetinize inanarak teşekkür ederim dedim unuttuk o zaman bu konuşmayı dedi unuttuk dedim. içeri bağırdı nerde kaldı kahveler diye.bir nevi artık konuşma bitti getirin kahveleri sinyali gibi gelmişti bana bu suratım düştü. beyler incindim içten içe. tamam eyvallah beyamca kötü niyetle teklif etmedi ama ... belli etmemeye çalışarak sahte gülümsemelerle devam ettim. -anneni de getir birgün oturalım dedi annesi yaa amk. anneme bu söylenir mi.annem gitmez ki zaten. ne diyecem sevgilimin annesi seni çağırıyor mu diyecem. bacaklarımı keser önce okulunu oku diye. tamam ebru benim annemle bende onun ailesiyle tanışmıstım yeter amk bu kadar samimiyet şimdilik -inşallah dedim. bu arada kzın biladeri piçosu tam bi ps hastası yemek bitti direk odasına gitti. içerden sesler geliyor. futbol oynuyor piç. bizi siklemiyor bile üç beş muhabbet daha yapıp izin istedim. yine gel dileklerini belirttiler. annesine babasına teşekkür ettim. ebru bende geleyim aşşağı kadar dedi sen bilirsin dedim aşşağı indik apartmanın giriş katında ki koridorda durduk... **babası ile konuştuklarımızda ebrunun da parmağı olduğunu düşündüğüm için ebruya rahatsızlığımı belirtmek istedim ve koridorda elini tutarak yürümesi englledim ne oldu dercesine bana baktı -sen burdan dön istersen yukarıda gecenin kritiğini yapmak için seni bekliyorlardır dedim **hiç birşey olmamış gibi yaramaz kız bakış ve gülümsemesi ile -önce ikimizin bir kritiğini yaparız diye düşünmüştüm halbuki dedi derken de sarıldı -ebru her gece ilişkimizin kritiğini yaparken mutluca iyi geceler dileyebileceğimize emin misin dedim -onu bilemem ama her gece hala senin kız arkadaşın olma mutluluğunu istiyorum soniğim dedi **içimdeki sebebsiz korkulara bir yenisi daha eklenmişti.bu kız beni çok seviyordu ama ya bu hevesi birgüm biterse onun bana olan ilgisi beni ona iyice bağlıyordu.bu sözleriyle kırgınlığım biraz geçti romantizmin amına koymak bu olsa gerek -yeter mi bu kadar kritik gideyim mi dedim. -bir yere gidemezsin dedi ellerimi tutarak ve dudağını büzerek ---korkma bir yere gidemem ki sadece kalbinin hücreleri arasında yer değiştiririm dedim nasıl böyle sözler söyleye bildiğimi yıllardır gönlümdeki beklenen sevgiliye hasret olarak yorumluyorum. yoksa daha önce duyduğum vaya kullandığım cümleler değildi. -yürüyelim mi biraz dedi -yok üşürsün böyle dedim -sen sarılıyorsun ya işte dedi. ---sadece kalbini ısıtmayla olmaz bu iş dedim -esas sensizken üşüyorum ben deli dedi beyler o böyle konuştukça nasıl sevineceğimi bile bilemiyordum. gülmeyi karıştırır oldum amk. yüzümdeki mimikleri tekrar gözden geçirmem gerekti. dudaklarım suratımda garip yerlere gidiyordu vay amk. aşk ne güzeldi lan ---yok burası iyi gelen geçen komuşulara yakalanmazsan sorun yok dedim -ne yaparken yakalanmazsak dedi gözlerime o nasıl bir bakışsa bakarak sen kaşındın diye düşünerek -böyle dedim ve yaklaştım dudaklarına eh geciken otobüslerini sikeyim onun da canına minnetmiş **ve dudaklarımız birleşti. kendimden geçtim beyler. sanki bir senedir açım da annem kuru fasulye pişirmiş.o derece daha önce turist kızlarla benzer öpüşmeler olmuş ama hepsi yatakta son bulmuştu 5 dakika civarı öpüştük.ama bu farklıydı. nasıl diye sormayın farklı işte amk. yanlış anlayanın götünü sabri reyiz siksin ama sikim bile kalkmadı. nefessiz öpüşüyor olmamıza rağmen derin bir oh çekerek ayrıldım dudaklarından ve -ben gideyim artık yoksa kötü şeyler olacak dedim piçce gülerek -deli diyerek güldü. orta şiddette karna da yumruk salladı -deli senin delin güzelim diyerek **kendime çektim ve bir kez daha öptüm dudaklarından karşılık beklemeyerek. iyi geceler bile demeden göz kırparak döndüm kapıya yöneldim onda bir hareket yoktu. kapıya geldim. hala bekliyordu aynı yerde ben beklerken kapıya geldi ben ona bakarken -öpmeye mi geldim sandım misafir uğurluyorum hadi dedi. elini sırtıma uğurlarcasına koyarak vay amk. gülme krizine giriyordum karnımın içinde güldüm. -sen bilirsin dedim. imalı imalı bakarak ** apartmanın dış kapısında kaldım bu arada.o bana göz kırptı bu sefer bende ona bir öpücük gönderip gittim sınava 20 gün civarında birşey kalmıştı. bundan sonra atacağım adımlarda daha dikkatli olmam lazımdı. beni ve ebruyu riske atacak herşeyden kaçınmalıydım. onu üzecek ve aklını sürekli bende bırakacak imzalardan kaçınmalıydım sınav gününe kadar olan her buluşmamızda onu sınava motive etmeye çalıştım sanki ben girmeyecem amk. sınavına aklıma takılan ufak soruları bile sormadım kafası karışmasın diye mesela ceyhun ona hala mesaj atıyormuydu bu süre zarfında ben eve tekrar davet ettiler ama sınav sonrasına salladım. bende ufak ufak daha fazla test çözerek kendimi sınava hazırlamaya çalıştım ebru her ders çalışma arasında mesaj atıyor her sıkıldığında da buluşmak istiyordu yüzde 70 i civarını salladımsada bende özlediğim için geri kalanında buluştuk bu buluşmalarda garip şeyler konuşmayıp. sevdiğini söylediği zaman bende o öpmek isterse abartmadan karşılık vererek öpüştük bir ara ondan soğuyor olduğumu düşünsede sınavdan sonra ne isterse yapacağıma söz vererek ört bas ettim sınavdan bir gün önce beraber hangi okulda sınava gireceksek o okullara gittik sanki bilmiyoruz amk. ebrunun buluşma bahanesi işte birbirimize şans kalemler aldık bir kırtasiyeden akşam a kadar beraberdik., o biraz daha beraber olma konusunda ısrar etsede ben onu benim için ,kendin ve aileni tatmin edecek bir sonuç al diyerek gönderdim sınava girdik **o hemen mesaj gönderdi nasıldı diye. fena değil dedim ben onunkini sordum.iyi gibiydi dedi öğlen 12.30 civarı babam beni aldı nerdesin gelelim mi yemek yeriz beraber dedi babası ile olmasından dolayı pek yanaşmadığım için. eve gideyim sonra buluşuruz dedim ama söz vermiştin ne istersem yapacaktın diye yine bir mesaj geldi o hakkını bununla mı kullanacaksın dedim iyi tamam off yaa dedi tamam tamam gel hadi dedim okulun önünde olduğumu belirterek geldiler. arabadan hemen indi sarıldı lan baban direksiyonda ne yapıyon amk. yavaş biraz herifi kızdıracaksın tüfekle kovalayacak bizi amk. -nasıl geçti canım dedi -sınavı konuşmayalım lütfen dedim -tamam gel babam bizi bırakacak dedi -yürüseydik dedim -annemle kardeşimi alıp otele gideriz dedi -siz planı yapmışsınız bile dedim otele gittik. tüm personel bu amcık kim dercesine bakıyor. bilirsiniz otellerde patron kızına herkes hastadır. kimle çıkarlarsa çıksınlar beğenilmez jön havuz barda ki masalarda oturduk **ben tabi yine çok gerginim yemeği söyledik ama yemek yerken ebru normalden biraz daha samimi davranıyordu -yarın yüzmeye gelelim mi havuza canım dedi canım mı?? dercesine baktım.lan yavaş ataya saygı biraz.ben zaten tırsıyom adam siktir edecek diye -ben yüzme bilmiyorum dedim. canım kelimesi muhabbetin içinde kaybolsun diye -ben sana öğretirim canım dedi anası babasıda bişey demiyor.ben kız olsam biri babamın yanında onu dese, diyen mezar peder hapis -bana öğretmeye çalışan bir kaç kişi benim yüzümden boğulma tehlikesi atlattı dedim bu arada kzın biladeri de babasına soruyor. yüzme mi bilmiyormuş diye -yok şaka tabi biliyorum dedim yemekten sonra kardeşi kalktı. babası işler için otelde bir yerlere gitti. annesi ben ve kız kaldık masada annesi de çok sevimli bir kadındı. bilindik zengin kadınlar gibi ne yüzündeki boyası fazlaydı ne de çevredekilere kibarlığından ödün veriyordu. hanımefendiydi resmen annemi sordu belliki buluşmak istiyordu artık ama annem gelmezdi ki. -annem yazları yaylaya çıkar biraz daha serin olduğu için. dedemlerin köyüne gitti dedim ebru atladı -aa bizi de götürür müsün soni diye. evet çok iyi olur diyerek destek verdi annesi sanki evlendik biri karım biri kayınvalide amk. nere gidiyorsunuz bi durun. -çalışıyorum zor ama sezon sonuna doğru gidebiliriz elma ve üzümlerin yetişme vaktinde dedim. bu ana kız belliki bizim kabile ile de yakından tanışmak istiyordu. garip bi durum beyler çok farklı iki dünyada yaşamış ailelerin kesişim evlatlarının gönül meselesi ile iki aile tanışacaktı ama benim temsil ettiğim taraf pek de gurur duyulacak bir aile değildi tamam aç değiliz açıkta değiliz ama onların hayatına bakınca daha bir gariban hissediyor insan kendini annesi de lavaboya kalktı. herkes bize bakıyor elemanlardan yada ben öyle hissediyorum ama ebrunun umrunda değil içime girecek elimi tutuyor -annenin babanın yanında bari böyle yapma utanıyorum dedim -biliyorum dedi -nasıl biliyon dedim -yüzünden belli oluyor dedi -iyi bulmuşsun eğlenceyi dedim -annem de çok tatlı olduğunu söylüyor utanınca dedi ey allahım neler diyor. -intikam almaya zorlama beni dedim. -tamam özür dilerim dedi. -bi de sevgi sözcüklerini yalnızken söylesen dedim -kimden ne saklamaya çalışayım ki herşeyi biliyorlar dedi -tamam ebru ne yaparsan yap dedim. -kızma hemen dedi -kızmıyorum alışamadım henüz anlayışlı ol dedim surat yaptı tamam diyerek. -sende üzülme hemen dedim -o zaman bir öpücük borçluyum dedi -veresiye çalışmam öpücük konusunda dedim yuh amk orda öpecek engellemesem. -burda olmaz dedim. -gel oteli gezdireyim o zaman dedi niyeti belli kıyı kenar bir yer bulup öpecek. -ebru madem bu kadar paniksin benimle olma konusunda buraya neden getirdin. yalnız biryere gitseydik dedim annemler istedi dedi **bu sırada babasıda anneside geldi. babası ilgilenemediği için üzgün olduğunu belirtip. garsonu çağırarak bişey içip içmeyeceğimizi sordu içim yanmış barda ne varsa içesim var alkol namına ama hanzoluk belirtisi olmasın diye su rica ettim onlar da içeceklerini yenilediler bi kaç otel hakkında konuştuktan sonra müsade istedim işe gitmek için. bugün izin almadın mı dedi ebru -yok almadım da erken çıkarım herhalde akşam dedim -o zaman akşam buluşuruz dedi hem bana hem babasına bakarak bişey de diyemedim. -12 ye kadar izin dedi babası -tamam ben sana haber veririm dedim ebruya vedalaşıp gittim akşama doğru mesajı attı.ben hazırım seni bekliyorum diye. gel dükkanda bekle ama uslu uslu oturacaksan dedim tamam dedi hemen geldi patron da sığır değil o kadar amk. kızı öyle giyinip kuşanmış görünce siz gidin isterseniz dedi ben daha bişey demeden ebru teşekkür ederiz dedi. dükkandan çıktık -nereye gidiyoruz dedim -sen nereye istersen dedi -sen karar ver dedim bi tane türkü bar var oraya gidelim oturalım dedi oraya gittik. canlı müzik 9 gibi başlıyordu. yarım saat erken gitmişiz iki bira söyledik. annesine mesaj attı bizimkisi şurdayız diye **genelde genç insanların geldiği bir yerdi. pazar olmasına rağmen duyan gelmiş gibi kalabalıklaştıkça kalabalıklaştı beklenmedik eleman kızın kuzeni de geldi. bizi görüp masaya geldi ebruyla selamlaşıp bana da merhaba dostum dedi dostunu sikeyim senin samimi ol piç artis tavırlarla oturdukları masaya jack açtırdılar iki dakikalık keyfim o piçin yüzünden buz görmüş taşşak gibi çekildi şimdi ebruya gidelim desem yanlış anlayacak bilmiyor ki amk o piçin tam bir piç olduğunu ebru elimi tutarak biraz da hızlıca içiyordu. sınavı kutlamaya gelmiş bir kaç ergen olduğunu tahmin ettiğim grup daha 11 olmadan amı götü dağıttı laf kavgası başladı fırsat bu fırsat deyip kaldırdım ebruyu dışarı çıktık 1 saat vardı ebrunun eve gitmesine ne yapıyoruz dedi dolaşalım biraz dedim yürüdüğümüz yönde giderken o piç de geldi arkamızdan arkadaşlarıyla bağırıp çağırıyor durdurdum ebruyu o piçler geçsin diye yanımızdan geçerken ebruyu lafa tuttu amk oğlu siktirip gitsene işte kız benim elimi tutuyor o sordukça soruyor yok sınav nasıldı yok şu böyle bu böyle diye laf döndürdü dolaştırdı ceyhun şu üniversitede okuyor sen de girebilecekmisine getirdi piç ne zaman ayrıldınız siz bu arada diye de soruyor kıza tamam size de iyi geceler dedim tuttum ebrunun kolunda ters tarafa doğru yürümeye başladım ebruyu orda biryerde bırakıp o piçi öyle bir sikesim vardı ki tahmin edemezsiniz -ceyhunla arkadaşlardı kusura bakma dedi -bana onun ismini anma ebru dedim -peki dedi içimde kalan soruyu da sorma fırsatı buldum -gönderiyor mu hala sana mesaj dedim -bi kaç tane daha gönderdi ama cevaplamadım dedi -hani bana söyleyecektin dedim -ama cevaplamadım ki dedi kıskançlık krizi yine başladı bende -ne yazıyor dedim -özür filan diledi başka da rahatsız edici birşey söylemedi dedi -yalan söyleme dedim aman demez olaydım. bana ne dersen de ama yalancı deme dedi bastı gitti. orospu çocuğu ceyhun uzaktayken bile zarar veriyordu bana koştum arkasından -dur dedim durmadı -ebru dedim sallamadı tutmak zorunda kaldım kolundan. tamam özür dilerim dedim özrünü de istemiyorum. seni de.yalancı olduğuma inanıyorsan seni sevdiğime de inanmıyorsundur bırak kolumu dedi yine gidiyor -ya tamam desemde peşinden yine koşturdu yine tuttum kolundan -onun yüzünden ayrılacakmıyız şimdi dedim -onu sana sormak lazım dedi özrümü yineledim -bana inanmıyorsan bırak unutmaya başlayayım dedi üste çıkma politikası uygulayarak -hani bana vaktinden önce haber verecektin dedim -soni aramıza girmesini istemiyorum.ben unuttum sende unut dedi -tamam dedim. biraz üzgün üzgün baktı bana -eve kadar yürüyebilirmiyim seninle dedim -ben kendim giderim dedi zorla ikna edip ev mahaline geldik apartman girişine kadar yürüdük sessizce ben durdum o bir iki adım daha attı -tamam fazlasını haketmedim zaten iyi geceler sana dedim -iyi geceler dedi. yüzüme bile bakmadan içeri girdi. sinirden kafayı yedim şimdi yapılacak birşey vardı o piçi bulmak ** ebru hanım bize tavrını yaptı.o sinirle bende o piçi bulmak için geri döndüm. zaten yürüyebilceğiniz bir barlar caddesi var.o saatte bu arada da telefonu kontrol edip duruyorum ebru bişey gönderdi mi diye ama yok piçi bir barın dışında telefonla görüşürken gördüm gittim yanına başında bekledim iki arkadaşı da onu bekliyor -bir tanesi hayır mı bilader dedi hiç siklemedim. -oop sana soruyom dedi yine siklemedim. bu sırada telefon konuşması bitti lavuğun -oo dostum naber dedi -iyi dostum senden naber dedim. derken neresine vursam diye hesap yapıyordum ama -ayrıldınız mı ebruyla yoksa yalnızsın dedi durdum. vurmaktan vazgeçtim. ulan bu piçler tezgaha düşürmeye çalışıyordu beni belliki bir komplo vardı. yada ben öyle hissettim aklımdan geçenler 1.ebruyla aramıza ceyhunu sokup ebruyu benden soğutmak ve ceyhun ismini sürekli tazelemek 2.benim bu piçi iyice dövmemi ve bu durumdan önce piçin ailesinin sonra ebrunun ailesinin en son da ebrunun haberi olmasını sağlayarak üzerime serseri kavgacı ve barbar sıfatlar yakıştırmalarını düşünüyordum haksız olmama ihtimalim çok yüksekti çünkü o denyo ne sikime gelipte öyle birşey söylesin ki. konuşmaya cevap vererek devam ettik ---yok ayrılmadık çok mutluyuz dedim -ayrılırsınız siz moruk o kız ceyhunu seviyor hala dedi -helal olsun sana aşktan anlıyorsun dedim -sen niye geldin paraya mı sıkıştın yoksa dedi resmen kaşınıyordu piç oğlu piç -dost değilmiyiz gördüm selam vereyim dedim -tamam hadi aleyküm selam görüşürüz dedi -mutlaka görüşecez dostum dedim. gitti lavuk ben sinirimle kaldım. birşey yapamamaktan kudurma bu olsa gerek şeytan dürttü sikerim ebruyuda aşkınıda ızdırabını da git göm şu amın oğlunu yere götü dışarda kalsın sadece dedi ama uymadım şeytana herşeyin sırası vardı elbet bu arada ebrudan hala haber yok bi de bu çıktı şimdi amk. başımıza. ne güzel sev'işiyorduk. nerden çıktı amk bunlar ebru göndermedikçe bende göndermedim mesaj. sürdü de sürdü olay iki gün gibi bir zaman geçti sonra dayanamamış olacak ki. dükkanın önünden geçti içeri bakarak gördüm içim yandı. yürekte bir cızırtı meydana geldi kapıya çıktım arkasından baktım köşeyi döndü arkasından gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken dükkanda yalnız olmam sebebi ile gidemedim 5 dakika sonra tekrar köşeden göründü yine dükkanın önünden geçecekti bende dükkanın önünde yerimi aldım gözlerimi sadece ona dikerek o sadece bir kere baktı o da köşeden dönünce kafası önde yürüyerek iyice yaklaştı geliş açısı dükkana girmeden pas geçecek bir haldeydi onun yoluna durdum buyrun hanımefendi dedim. dükkanı göstererek baktı ama konuşmadı iki gündür işler çok kesat gönlümde dedim hala kızgın gözlerle bana bakıyordu yeter artık dercesine baktım bende ona sonra bir adım yana açıldım sen bilirsin dedim gitmedi durdu duygu salyalarını yutkundu ağzındaki.bir adım atmaya yeltenir gibi oldu tuttum kolunda hiç birşey demeden -gidersen bir daha gelme dedim bu neydi amk.yaa sinirim iyice arttı. sanki 10 tane karıyla grup yaparken yakaladı beni. -tamam sevdik kıskandı abartma bu kadar dedim -hep böyle mi olacak dedi -valla kusura bakma ceyhun hayatında olduğu sürece böyle olacak dedim -ama ben bişey yapmıyorum ki.hem inanmıyorsun bana dedi. -inanmasam durmazdım yolunda. al şimdi de çekildim dedim -ben seni o kadar seviyorum sen gitmeme bile bu kadar kolay izin veriyorsun dedi -seviyordun da iki gündür neden hasret bıraktın kendine dedim -sende aramadın dedi -ne bileyim öyle surat yapınca o gece dedim. gerçi suratın hala aynı dedim. suratındaki ifadeyi biraz değiştirmeye çalışırken istemsizce -özledin de mi geldin yoksa dedim -özlemedim dedi -hala yalan söylüyorsun ama dedim -tamam bu yalandı dedi ama diğerleri doğru sana hiç yalan söylemedim dedi -tamam biliyorum. sarılsak mı ne yapsak özledim seni dedim ne tatlı bir gülümseme geldi suratına bilemezsiniz. küçük bir çocuk açlıktan ağlarken meme görünce sevinmesi gibi bişeydi işte lan sevdiğim kız buydu amk sarıldık bi kaç saniye sonra dükkana girdik karşılıklı seni seviyorumlarla beraber babasına telefon etti. benim yanımda olduğunu söyledi. gece dükkanı kapatıncaya kadar benimle kaldı. bu arada bana yardım bile etti. bazı malların tozunu alarak. silerek falan o kadar süre onunla kalıp öpüşmeden durmak bir hayli zordu ama dükkanda da öpülmezdi amk bu durumu -dükkanı kapatsakmı bir beş dakika diyerek dile getirdim -erken değil mi dedi ne demek istediğimi anlamayarak -yok geç bile kaldım dedim -nereye dedi -dudaklarına dedim. -sabredersin herhalde dedi sabrettim. dükkanı birazcık erken kapattık ve çok zula genelde aşıkların gittiği bir yere gittik.4 birayla hava da da yaz havası vardı gece olmasına rağmen oldukça sıcaktı. o heyecanlıydı ben heyecanlıydım. yıllar geçmiş gibiydi öpüşmeyeli... **oturduk bir yere açtık biraları. şerefe dedik ben içmeyi beklemeden sorgusuz sualsiz dudaklarında buldum kendimi her zamanki gibi dudakları bal kıvamındaydı bu defa her defaki öpüşmeden biraz daha farklıydı farklı olan onun biraz daha şehvet dolu öüpüşmesiydi onun bu halleri beni de azgınlığa sürükledi oturduğum yerden dizlerimi kontrol edemez oldum tir tir titriyordu. karda mahsur kalmış dağcılar misali. bir süre böyle devam edince haliyle elim ayağım rahat durmaz hale geldi. başka bir deyimle götüm başım oynamaya başladı. parmaklarımın dokunduğğu noktalar ensesinde aşşağıara doğru inmeye başladı amk.o kadar turist kız tecrubeme ragmen çok farklıydı. bir ara nefessizlikten olsa gerek durur gibi olduk ama aklım başka yerlerdeydi daha bir yudum bile almadığım birayı 4 5 dikişte bitirdim yuh dercesine bana bakarken o da bir kaç ufak yudum aldı benim birayı hızlı içmemin sebebi ise alkolün nimetlerinden yararlanıp daha rahat olabilmekti ama birayı içerken hadi bırak şunu da devam edelim öpüşmeye der gibi elimdeki birayı alıp kenara koydu ve tekrar devam ettik **evet alkol işe yaramıştı ama sadece psikolojik olarak bir biradan ne olacak amk. yıllarca barmen olarak çalışmış adama ya bana öyle geliyordu yada ebru beni baştan çıkarmak istercesine öpüyordu evet amk baştan çıktım. başı siktir et kendimden çıktım insan o kadar azar mı amk. cezaevinde 31 sene yatıp geneleve koşarcasına hızlı hareket etmeye başladı ellerim bacaklarında başlayan yolculuk yukarı çıktıkça tedirgenleştiriyordu beni elim sıcaklığı hissetmeye başladığı an başka bir sıcaklık yüzümde belirdi şamarı yine yedik beyler. karekter farklı ama şamar aynı şamar oğlanı olduk amk evet beyler tokatı atıncaya kadar ona göre sonra benimde katılarak bana göre de olan ''fazla ileri gitmiştim'' amına koyduk mu öpüşmenin koyduk tokadı yedik mi yedik kendimizi nasıl affettiririz diye düşünmeye başladık mı başladık öpüşmenin tadı damağımda kaldı mı kaldı be yarram ne vardı o kadar abartacak o zaman cevapsız sorular işte beyler -abartma soni dediğini duyar oldum ebrunun ben bunları düşünürken -sen de o kadar güzel öpüşme demişim malca -evleninceye kadar öpüşmeyelim o zaman dedi bu önerge aklımda kalan bir soruya netlik getirmişti beyler **bu kız bu konuda bu kadar hassas ise öteki piçle neler yaşadığına da açıklık getirir gibiydi ama sadece düz mantık tabi.ama çok yüksek ihtimalle kız hala anadan doğma duruyordu ama işin diğer tarafında bana o zamanlar çok korkunç gelen bir söylemde vardı evlenmek!! yuh amk ne evlenmesi daha okul var askerlik var.hem babasına söz verdik. evlilikten büyük karar mı var amk. hayatta hayatını severek teslim ettiğin kişilere bir nevi götünü dönerek yatıyorsun. e kalkarsa mal din iman tanımadan sikerler beyler evlenmek tamam lafa karıştırılıp kandırılması basit bir konu ama işin daha realistik bir tarafı daha var evleninceye kadar!! lafı basit bir hesap yapalım bu kız hiç kalmadan mastır yapmadan 4 sene okuyacak. bende açık öğretim okusam.bir sene civarı askerlik muhabbeti. düğün hazırlığı falan derken kuyruğun üstünden bile baksan 6 sene var evet beyler 6 sene sex yapmadan yaşamak bi de eskiden o kadar tadını almışken yuh lan yuh amk.
2 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi (-2-)
bak şimdi sadece aile bireylerinin bildiği bir konuyu ilk defa benim gözümden sana anlatacam dedi. ömrüm boyunca tavsiye almaktan nefret etmişimdir.yok sigara içme yok şöyle kanser yapar yok böyle ölürsün. dersine çalış oku adam ol.falan hep bi kulaktan girer bi kulaktan çıkardı bende beyler.amk. bende biliyom sigara zararlı yarram bana ne anlatıyonuz.ama ebru farklı bişey anlatacaktı biz de durum itibariyle yüzümüz kızara kızara sike sike dinleyecektik. -hatırlarsan sana babamın iki tane oteli olduğunu söylemiştim. dedi onaylarcasına kafa salladım. -o otelin birincisi varken babam kumar oynamış ikincisi de kumardan kazanmış dedi. yuh oldum. devam etti. -yani elindeki oteli kaybetme ihtimali varken ikinci oteli kazanmış. yıllardır nasıl böyle düşüncesizce o oteli yani bizim rıskımızı nasıl riske ettiğinin pişmanlığını yansıttı bize. -buraya kadar iyi görünüyor şanslısın bir çocukmuşsun diye düşünebilirsin ama babam her akşam eve iki ekmek getirdiği zaman ekmeğin bir tanesi hep haram gözüktü gözüme. başka bir çocuğun yemesi gereken ekmek haksızca her gün bizim soframızda oldu. ben ona şaşkın şaşkın vay be kıza bak gibi bakarken. -hatırlarsana bana bir yemek borcun vardı.ama artık yok benim yediğim haram bana yeter. dedi. kumardan kazandığım parayı kastediyordu. bunları anlatırken gözleri de doldu. duygusala bağladı. ıslak kirpiklerine kurban olduğum o an boynuna sarılıp doyuncaya kadar kucaklayasım geldi.ama nere sarılıyon amına kodumun kumarbazı.. ayağa kalktı. - bu seninle son konuşmamız olabilir.iki şıklı tek cümle söylecem sana dedi nedir dercesine baktım ona. -kumar varsa ben yokum. dedi. arkasını döndü gidiyor amk. basbaya gitti vedalaşmadan. eskimiş boxer dan fırlamış yarrak gibi kaldım ortada. öğlen civarı 6 7 kişilik kumar tayfası dükkana geldi. dün geceki olayda başrolde oynayanların hepsi kapıdaydı. bana yumruk atan dahil hepsi gelmişti. bana yumruk atan kişi benden 8 10 yaş civarı büyük.o zamanlar peugout dolmuş kullanan harun abi içimde korku bile yoktu. kız zaten sıçtı ağzıma bir iki yumruk daha yesem ne olur di ki amk. yine yaşça benden büyük esnaf olan hasan abi girdi ben kapıya doğru yönelirken. hasan abiyi çok sever sayarım. -harun abin seninle konuşmaya gelmiş. dün geceki olay için.ben kefilim. pişman adam dedi eyvallah abi dedim. hepsine beraber buyrun içerin hareketi yaptım elimle. harun abi geldi. hasan abi de yanımızda duruyor - kusura bakma. borç durumları vardı. çocuk da hastaydı. moralim bozuktu. gerginleştim.çok üzüldüm olaydan sonra dedi şeytan be orospu çocuğu madem çocuğun hasta o saatte ne işin var kumar masasında. demek geldi içimden ama demedim tabi -önemli değil dedim. isteksizce. hasan abi -hadi sarılın barışın geyiği yaptı.amk iyi valla at yumruğu morart gözü üstüne bi de sarıl kucaklaş amk.ama yapacak bişey sarıldık. -sana borçluyum dedim. harun abi. -ne borcu abi ne demek. dedim.paranı vereyim istersen dedim. -yok sende kalsın. benlik bişey olursa hemen haber ver dedi. uğurladık gittiler. sonra dükkanda yine yalnız kaldım bi kaç müşteri. onlarla ilgilenirken.bir yandan da plan yapıyorum. ebruya gidip tamam kumarı bıraktım seni seçtim demek olmaz. yani lafla bitecek bir olay değil bu başka bir piçlik bulmalıyım. paralar da cebimde. hatırı sayılır bir para. ne yapsam ne etsem diye düşünürken. akşama doğru ilham geldi piçolar. akşam üstü paraları masanın üstüne bırakıp düşünürken planı yapmıştım.bu paralar bir şekilde harcanmalı ebruya paranın harcandığı hiç kumar parası kalmadığı belli edilmeli. para mümkünse hayırlı bir işe yatırılarak ekstra sepmpati kazanılmalıydı ama nasıl?? o gece kumar oynadığım kişilerle görüşmek üzere bilardo salonuna gittim. sadece bir tanesi ordaydı.ama bana hepsi lazımdı.onu yarın diğerleriyle beraber buluşup buluşamayacağımız sordum. gündüzden ayarlarız yarın dedi ertesi gün oldu bu arada gözüm kulağım hep telefonda aklımdan çıksa gönlümü teselli edemediğim ebrum bi mesaj atsa diye ama yok.ben de ona atamıyorum. neyse ertesi gün kumar tayfasın yanına gittim. harun abi de orda.ona bakarak kısaca durumu anlattım. -abi geçen gün kazandığım paraları size geri vermek istedim.ama almadınız. bende bu paraları harcayamam. hatırlarsan bana işin düşerse gel demiştin düştü abi dedim -devam et hele dedi -abi ben kumarı bırakmaya karar verdim.bu parayı da harcamayacağıma göre bunları bir hayır işine kullanmak istiyorum dedim. -peki bizle alakası ne dedi. -şimdi ben gidip tek başıma bir yere yardım yaparsam haram kumar parasıyla etmiş olacam.ama hep beraber gidersek kim ne kadar kaybettiyse o kadar yardım yapmış olacak. hakkınızı içten helal edeceksiniz. böylece haram olmayacak dedim. hepsinin aklına yattı. -okey mi abi hepinize uyar mı dedim. -ne yapacaz peki dediler. -bir yerden haber bekliyorum ben size yarın haber veririm dedim. telefonu olmayanların telefonunu aldım. ayrıldık o gün yine mesaj yoktu beyler. soğuyor mu acaba benden lan topyeekün mü bıraktı beni korkusuyla gece zar zor uyuyabilsemde sabah kalkar kalkmaz dedemi aradım köydeki hoş beş ellerinden öperim. muhabbetinden sonra. okulun numarasını istedim. -dur defterde yazıyordu dedi.5 dakika sonra ancak bulduktan sonra aldım telefonu -direk çevirdim. bakan yok. köyde iki öğretmen var beyler. biri ilkokul üçe kadar diğeri 4 5 sınıfları okutuyor. tekrar tekrar aradım sonunda tenefüs olsa gerek öğretmen cevap verdi. durumu anlattım elimizde bir miktar para olduğunu bunu da okula yardım olarak değerlendirmek istediğimizi söyledim. ihtiyaçlarını sordum -gelip kendiniz görseniz daha iyi olur dedi.ama hangi esnafı iş güç arası komple toplayıp köye götürecen amk. -hocam boyası iyi mi okulun dedim. defter kitap daha fazla ihtiyaç dedi. öğrenci sayısını aldım. tamam hocam ben sana haber veririm deyip kapattım telefonu. 54 öğrenci. kumarbazları arayıp durumu anlattım. öğrenci başı bir çanta içine defter kitap para yettiğine kalem silgi falan dolduracaz. benim çalıştığım dükkanın ününe getirecez. ordan senin dolmuşla akşam işini bitirince köye bırakacaz hocalar dağıtsın uyar mı dedim. -neden senin dükkanın orda akşam direk atalım dolmuşa götürelim dedi -olmaz dedim. olmaz tabi amk.ona göre plan yaptık. dükkanın önüne gelmezse o çantalar plan yatar. -neden dedi. salladım yalanı. -abi belki çantaları gören diğer efnaf da yardım etmek ister. -haa deyip okeyi aldık., ama benim amacım ebruya dükkanın önünde o çantaları göstermekti çantaların ve içindekilerin siparişini verip pazarlığı yaptık.bir miktar arttı.ona da 54 tane 9 kat kames top aldık.amk sanki hepsi erkek öğrencilerin amk.o kadar da aynştayn değiliz kafa basmadı amk işte. çantalar tamamdı. gelecekti.şimdi iş ebruyu getirtmekti dükkana ama nasıl. sike sike bi yolunu bulmak gerekiyordu. sarıldım telefona mesaj bölümünü açtım. -olmuyor deyip gönderdim belirsiz konuştum ki en azından ne olmuyor diye geri mesaj göndersin de nabzı nı ölçeyim diye cevap gelmedi.kim bilir ne bok yiyor ne düşünüyor orda mısın diye bi mesaj daha attım. yine gelmedi mesaj.lan yoksa plan yatacak mıydı.yok amk bu riski alamazdım. sokarım lafı dallandırıp budaklandırmasına deyip. direk girdim konuya. -tamam seni çok üzdüm biliyorum ama en azından görüşmeye devam etsek.bak babana bile şans veriyorsun hala dedim. bir müddet cevap gelmedi. sonra -seçim yaptın mı dedi. -evet dedim -dinliyorum dedi. -kumarı beraber oynayacaz bundan sonra dedim ortam espriyle canlanır diye düşündüm ama ters tepti amk. cevap gelmedi. -seçimimi yaptım dükkana gelirmisin lütfen dedim. -gelemem dedi. -yüz yüze vermek daha doğru olur cevabı dedim. -tamam bakarız dedi. -ne zaman gelirsin dedim. -öğleden sonra gelirim dedi. -ok dedim. kırtasiyeyi aradım. çantaların akıbetini sordum. hazır değillermiş hala. kızın gelme vakti yaklaşıyor amk.ama ortada çantalar yok. telefon üstüne telefon.yok böyle acil şöyle acil derken. akşama anca dedi eh amk. plan yatacak. hasan abiye gittim. elemanı var bi tane fırıldak piç.abi dedim. durum böle böle gitsin bi el atsın. yardım etsin dedim hemen gönderiyorum dedi.o gitti. patronu aradım.abi gel az işim var dedim. nedir dedi? dedim böle böle. tamam geliyorum dedi. bende gittim. hasan abinin eleman la ayarladık. çantaları.harun abiyi aradım. -abi gel alalım şunları dükkana dedim. yoldayım geliyorum dedi. dolmuşun önündeki tabelaları kaldırmış. hususiye dönüp geldi peougout dolmuşla. attık çantaları. getirdik dükkana. dükkana geldim ama olana bakın amk. kız gelmiş de gitmiş bile. patron olacak öküz bi işi var demiş. plan yattı amk. kız görmedi.bu arada esnaf da ne oluyor bunlar ne derken takdir ediyor bizi ama benim sikimde degil moralim bozuk amk. amac saptı. her plan tutacak diye bişey yok amk. tutmadı işte. -neden beklemedin diye salladım bi mesaj. -patronunla mı kumar oynasaydım dedi güler misin ağlar mısın amk. -gelemez misin tekrar dedim -bi arkadaşla buluşacam dedi. neee arkadaş mı hangi arkadaş kız mı erkek mi lan ne oluyor diye kıskandım. hoşlanıyor muydum lan yoksa kızdan harbi harbi. evet kalbim messinin seri çalımları gibi atıyor amk. aklıma o gelince. demek ki var bişeyler.ama bi dakika ben onu kıskanıyorsam?? kıskanmadan sonuç olarak ondan hoşlandığım çıkıyorsa o da beni kıskanmadı mı?? evet kıskandı sonuç benden hoşlanıyor. diye düz mantık yaptım kendi kendime. sevidirik oldum lan piçler garip anlatılmaz duygu yaşayanınız bilir. uzaktan ben bunları düşünürken biri görse deli bu amk salağı mal mal gülüyor kendi kendine der. -kumar varsa bende geleyim dedim -tamam sen gelme ben gelirim işim bitince dedi ohh dedim. dedim de ne zaman bitecek işi. -lütfen erken gel. bişey konuşmam lazım seninle dedim. -tamam bakıcam duruma göre dedi akşam üstü gözüm yollarda kaldı deyimi varya anasını sikim kalmadıysa. dükkana müşteri giriyor. içeri girip ilgilenmiyom bile.ha geldi ha gelecek diye. edit. bazı o.ç.turistler dışardaki çantaları görüp içine bakıyorlar. fiyatını soruyorlar. zaten gerginim amk. siktir edesim geliyor ama turizmden ekmek yiyoz amk. derken göründü. hindi gibi kabardım.o gelirken. çantalar!ben! yardım!no kumar!sen ben anla iste ebru triplerine girdim. farketmedi amk. çantaları o da turistler gibi satıyoruz sandı herhalde. yada gözü benden başkasını görmüyordu. özlemiş olamaz mı piçolar mal demeyin kıza. üç beş geyik. nasılsın iyiyim sen nasılsın. tarzında. normal muhabbet devam ederken. planlasam bu kadar olmaz amk. harun abi geldi. koçum ne zaman gidiyoruz dedi onu görünce bu kadar sevineceğim hiç aklıma gelmezdi. misafiri göndereyim gideriz abi. dedim. -nereye gidiyorsunuz dedi ebru -köye gidecez. dedim. -niçin dedi -çantaları okula bırakacaz dedim -çantalara baktı. bana baktı çantalara baktı. bu arada harun abi konuşmaya devam ediyor.iyi doldurmuşlar içini baya ağır bunlar.bu kadar çeşit defter kullanıyor mu bu çocuklar yaa dedi. -ben gideyim. dönünce mutlaka haber ver dedi. kız anladı olayı. korktuğum başıma gelmedi. benim korkum. bazı insanlar yapılan yardımların açıklanmasını beğenmezler. sağda solda yok ben buna şu yardımı yapıyorum yok şuraya bağış yaptım. söyleyişleri itici gelebilir.ama ben kıza direk bak bunu bunu yapıyorum beni affet demedim. harun abinin son saniye üçlüğü ile tamamen doğaçlama gerçekleşti.iş tamamdı beyler. -ben mi sürsem acaba daha hızlı döneriz dedim. -sakın haa dedi. -zaten gazla freni hep karıştırım dedim.(o zamanlar moda bu espri) güldü. sarılmak ister gibiydi. görüşürüz dedi. gitti. bizde aldık malzemeyi.45 dakika mesafede olan köye gittik. önce dedemin yanına gidip birer çay içtik yemek yedik. dedemlere öğretmenler de geldi. bizim bırakıp gitmemiz gerektiğini söyledik. köyden 3 4 kişi daha bulup okula bıraktık.ve geri döndük kumar halledildi. bırakıldı.muhtemelen ebru sayesinde 54 çocuk yarın sevindirilecekti. günah çıkartmış gibi temizlenmiş hissediyordum kendimi.(yanlış anlamayın elhamdülillah müslümanım)diğer esnaflar tarafından takdir topladık.en önemlisi ebru dönüşte bana mutlaka haber ver demişti. daha gelmeden yolda yazdım mesajı 10 dakikaya merkezdeyim diye. -bende evden çıkıyorum falan yere gel yorgun değilsen dedi.haa fren en ortadaki bu arada diye maytabını da geçti. dediği yere gittim. hemen hemen aynı zamanda geldik. geldi direk sarıldı bana. sıkıca içim titredi. ayakların spagetti gibi birbirine dolanıyor hissettim. dizlerimde trabzon sporlu giray tarafından sert bir faule maruz kalmışcasına derman kesildi.bi an acaba futbol hayatım bitti mi acaba dedim. demedim tabi lan şaka amk. bi andan sonrasını okumayın. bende ona sıkıca sarıldım. bir müddet öyle kaldık.ben gayet mutluydum. sabaha kadar sarılabilirdim. boyu da benden 10 cm civarı kücük olduğu için saçlarının mis kokusunu rahatça içime çekebiliyordum omzuma yasladığı başından durup durup sıkıca sarılıyordu., -yarın karnın acıkır mı senin dedim omzumdayken güldü. -gitmiyeceksin bi daha degil mi dedi[kumar oynamaya] hafiften araladım kendimi ondan gözlerine bakarak -söz dedim. biraz daha öyle kalsak kesin gözleri kapayıp dalacaktım dudaklarına ama çok sevindimi derken sarıldı yine. sonra yürümeye başladık.yan yana elimi eline atacam ama elim ayağım tutmuyor ki amk heyecandan. erkek kardeşinin durumunu sordum. anlattı. anlattı da ben dinlemiyorum. kulağımı veremiyorum. inanın ne dedi hala hatırlamıyorum. nasılmış kardeşim dese cevap yok -yarın dedim yemek dedim. -tamam dedi öğlen e randevuyu aldım kızdan. şimdi çıkıyormuyduk lan biz. zaten bu çıkma olayını da çözmüş değilim. kıza direk benimle çıkarmısın denir mi amk. -ama ben ısmarlarım sen paranın hepsini harcamışsın anlaşılan dedi. -olmaz ben bi koşu kahveye gider yine üterim onların parasını dedim. ters ters baktı ve ilk aptal kelimesini orda kullandı gülerek. bas baya samimi olmaya başlamıştık. -ben ısmarlamazsam gelmem dedi. -bende turist kızlarla giderim dedim. ikinci aptal da duyuldu. -kızları da getir dörtleriz kaybeden ısmarlar o zaman dedi. bu konuşmalar geçerken karnımın içinde gülme krizleri oluyor ama gülmüyorum zor tutuyorum kendimi. sinirlendirmek hoşuma gidiyordu. -teke tek oynayalım hep sen kazan dedim. -ikimiz oynayıp ikimiz kazanacağımız başka bi önerin yok mu dedi.[aşk] -var ama oluşum içinde henüz galiba dedim. sessizlik oldu.ben yine kırmızı.o bakacak yer arıyor. -ne kadar vaktin var dedim. -max 30 dakika. dedi -30 dakika da ne yapılabilir ki dedim göz göze geldik bir an bunu derken.. oldukçayakındıkda nefesler tutuldu. hazırmıydık acaba? birbirimizin gözlerine bu sorunun cevabını arayarak bakarken... **evet öpüşme için ortam hazırdı. şartlar müsaitti.tek yapılması gereken gözleri kısarak bi kaç mm yanaşmaktı. öyle de yaptım.ama o gözleri aşşağı kaçırarak boynunu aşşağı büktü. konuşmadan şimdi olmaz dedi bir nevi. çok da üzüldüğüm söylenemez.ilk bi kaç saniye üzüldüm evet.ama sonra takdir bile ettim denilebilir. turist kızlarla aynı geceye çık konuş öpüş sikişi sığdırdıktan sonra ebruyla olayların biraz daha yavaş gelişmesi daha çekici geliyordu bile diyebilirim. ---ben gideyim artık dedi. fazla da zorlamak olmazdı. tamam dı amk işte. ben yaşamak istediğim duyguların aslında bunlar olduğunu hissediyordum.bi kız bana değer veriyor. hemde benim de ona değer verdiğim birisi. yanımdayken heyecanlandırıyordu beni illaki tuttuğun karıyı sikmek mi amk olay?? ** o ben gideyim artık dediği zaman durdum.180 derece geri dönerek evleri istikamine doğru yürümeye devam ettim. hiç bişey demeden yürümeye devam ettim. orda ayrılalım istemedim aslında.en azından evine kadar yürüyeyim yana yana yürür duruma gelinceye kadar bir kaç büyük adımla yaklaştı bana evleri mahaline girdiğimizde durdum.. -ben bu yoldan gideyim. dedim tehlikeli bölgede olabileceğimizi düşünüp kızı zor durumda bırakmamak adına sarılma girişiminde bulunmadım. -bir sarılma alacaklıyım dedim. etrafa bakarak burda da kucaklanılmaz ki dercesine. o bana sarıldı. -tamam alacağın devam etsin dedi. hafif bi gülümseme ve sevgi dolu olduğunu sandığım bakışlarıyla. döndü, gitti. ve yola koyuldum **eve gelmeme yakın bi mesaş geldi -sana borçlu olmak güzel sey yazıyordu. -esas güzel olan senin hayatımda olman dedim. dedimde sanki biraz erken demişim hissine kapılmama sebeb olan bi durum oldu. mesaj a cevap gelmedi. erken miydi lan piçler. ben aslında ona tüm kalbimi çok yüksek faizle sana versem ömür boyu ödeyemesen demek istercesine doluydum ona karşı duygusal bağlamda. acaba ertesi günki yemeği de riske mi atmıştık korkusuyla yattım. bu arada beni tükürüklü şamar manyağı yapan piçten de haber yoktu. aklımın bir kenarında o da vardı hep. daha bi de onunla uğraşacaktık amk. geçen süre zarfında hiç görememiştim onu. geberdi miydi lan yok. keşke amk. nerde?? yarın ola hayrola sabah kalktığımda 1 mesaj alındı yazıyordu konuşmamız lazım. diyordu mesajda. ebrudan gelmişti. mesajı gönderme vakti oldukça geçti. yine bi bokluk mu çıkmıştı amk. ne güzel sevgili olma yolunda ilerliyorduk. -ne zaman istersen. dedim -yemek konuşmamız için bahane olsun dedi. -konuyu sorsam diye. gönderdim tekrar. -sabretsen. diye cevapladı ne denir amk. bekle diyor işte. karnımda sancılarla yemeği bekledim. adamın aklına binbir türlü şey geliyor amk. yemek vakti geldi. restoran dışında bekledim. geldi.beraber restoranın üst katına çıkacakken tahmin edin gözüm kime takıldı şamarcı piçe bize bakıyor ama özellikle bana hemde ne bakış amk. kızın haberi yok tabi. bilmiyor ki amk olayları. kızın bu piçten haberi bile yok. kendi başına aşık olmuş beynine siktiğim. kız önde yürüyor üst kata doğru. piç bana bakıyor.off amk off. kalsam hadi ne oldu diyecek. gitsem ayrı dert bak şimdi ebru şu karşıdaki piç beni seninle konuşmama konusunda uyarmıştı mı diyecekttim?? denmez tabi zamanlamanı sikeyim baht. amk zaten kızla konuşacaklarımız kapalı kutu. bu yüzden zaten tedirginim bi de bu piç işi extra extra large yaptı amk. **anlayacağınız önümde bir yarrak vardı beyler. üstüne mi bastık ,yan mı bastık, götümüze mi kaçacak yoksa benim yaptığım yarrağa donsuz koşmakmıydı??an itibari ile bilmiyordum. çıktım yukarı ama çıkarken piç hala bana bakıyor amk. şimdi bile hatırlıyorum o suratının halini. sanki sülalesine orgy yapmışım. beni sikecek ama siksede hırsını alamayacak gibi. oturduk. moralimi durumumu az çok tahmin edebiliyorsunuz. derkan garson menüyle geldi. ne yer ne içer faslını aynısından bende ile geçiştirdim. açlık maçlık kalmadı bende garson gitti. ve kaldık mı masada yalnız. **o piçi görmemiş olsaydım çok büyük bir heyecanla hemen sorardım ne konuşacağız diye. ama aklım bölündü.?yarısı bende yok bende bu durumda sessiz kaldım ilk konuşsun diye zira ikinci bir şok için hazır değildim. -durgunsun diyerek söze girdi. -uslu çocuk olmaya karar verdim dedim -bak şimdi uslu çocuk dedi çok heyecansız baktım. sanki çok hastaydım da doktor öleceğimi söylemek üzereydi. -nasıl anlatsam bilmiyorum dedi. ama lafları duyduktan sonra bana hiç öyle gelmedi.bas baya çalışılmıştı ne söyleneceğine. -öğrenince anlat o zaman dedim. -korkuyorum dedi. -bende dedim ama muhtemelen farklı şeylerden korkuyorduk. lafa başladı beyler burdan sonrasını kesintisiz anlatıyorum yani kızın söylediklerini **kızın söylediklerini kesintisiz yazıyorum -dün gece bir şeyin farkına vardım. senin hakkında nerdeyse hiçbirşey bilmiyor olmama rağmen hiç hazır olmadığım ve istemediğim halde arkadaşlıktan öte gittiğimizn farkına vardım. discoda ki sarhoş halin ancak gülüp geçeceğim biraz da dalga geçeceğim bir insan tipiydi. halbuki kendime çok fazla güvenmişim. hiç birşey olmaz bana diye sadece kendimi kandırmışım aslında ... -hani sigara içer insanlar. muhabbetti olur başlama bırakamazsın diye. sende kendi kendine dersin ben istediğim zaman bırakırım iradem sağlamdır benim diye düşünüp kendine güvenipte tiryaki olduktan sonra çok geç kaldığının farkına varırsınya öyle bişey işte biraz daha açık konuşmak gerekirse yolda önümden geçsen dönüp tekrar bakacağım biri değilsin ama zaman işte. yada alışmak bilemiyorum su toprağa alışırda balçık yerine göl olur derdi büyükannem haklıymış **dur yaa dur amk.bi nefes al.dönem ödevi gibi çalışmışsın amk. gece boyunca bunları mı yazdın.dur beynim sikişti ebru. zaten bağlanmışım amk sana bi de bu kadar ilgi çekici olup daha fazla acı çektirme olmayacaksa siktir et gideyim.aç da değilim zaten.bu kadar zor cümleler kurma.ne diyom amk. derken kendi kendime yemek geldi.ama belli ki daha konuşacaktı. yemek bi şekilde yardımcı gelmişti bana. elimi ayağımı nere koyacağımı şaşırmıştım amk. şimdi bi çatal bi kaşık bi de yemek meşgalesi vardı ellerim için **konuşmaya devam etti. öyle oldu işte, alıştım sana ama daha fazlası için hazır olduğumu bilmiyorum lütfen yanlış anlama, bilemiyorum. bir soluğa ihtiyacım var. sindirelim iyice seyrek olmasın bazı şeyler. deyip yanlış anlama lütfen diye tekrarladı. eh amk.bi bok anlamadım ki yanlış anlayayım.ne diyon şimdi. tamam senden hoşlanıyom ama beni öpüp sikmeye çalışma mı diyon. yoksa bi anlık gaza geldim sonra senle çıkmanın yanlış olduğunu düşünüp başlamadan ayrılmaya mı karar verdin. ama belli ki sevgili olmak istemiyordu en azından şimdilik. yanlış mı anlıyordum?? ---gideyim mi dedim? -ooo yanlış anlamışsın bile ben sadece korkuyorum biraz sakin düşünmeye ihtiyacım var dedi. -ebru zaman mı istiyorsun dedim -bir nevi dedi. -beni nerede indireceksin ,yada nerde bekleyeyim dedim -nasıl yani dedi. -sen sakin sakin düşünürken ben nerede durayım adres ver dünyanda bana dedim -gönlüme farklı aklıma farklı cevaplar var dedi sandalyeyi geriye itip. ayağa kalktım. -gönlün aklını kandırabilirse sen benim adresimi biliyorsun dedim. döndüm alt kata indim. **anasını sikim utanmasam hüngür hüngür ağlayacaktım. gözlerim zaten dolmuştu bile. merdivenlerden inerken iki elimin tersiyle makyajımı tazeledim.alt katta hesabı ödeyip dışarı çıktım o piçin beni dışarıda bir yerlerde bekliyor olma ihtimali çok yüksekti.ama sikimde bile değildi amk. kralı gelsin direk nakavt edecek sinir vardı üstümde. mutlaka boş boş yürüyüp ne bok yiyeceğinizi bilemediğiniz. nereye gideceğinizi ayaklarınızın belirleyeceği zamanlar olmuştur sizde de.olmadıysa da bu duyguyu da anlamayıverin amk. çünkü bana öyle oldu **telefona bakıyorum. ulan bişey yazarmı vicdansız diye.yok sağa sola bakıyorum.şu piç nerde gelsin adam akıllı komaya soksun beni gidip serumla yaşayayım biraz diye yok nereye gitsem diyorum. gönlüme su serpecek serin bir kuytu yok amk alanyasınd geri gidip manyak mısın olm git konuş kızla ben sensiz yapamam de yalvar amk dayanamazsın diyorum bu acıya ayaklarımın inadından vaz geçeceği yok. yok oğlu yok amk. eve gittim uyudum beyler. akşam 8 gibi kalktım. götüm kaşınıyor muşcasına en azından o piçi aradan çıkarayım dedim bilardo salonuna gittim. orda cengaver. o bana demeden konuşabilir miyiz dedim. şimdi düşünüyorum da kibar konuşmuşum piçe dışarı çıkmayalım ne olur ne olmaz önce bi konuşalım direk dalmasın diye bizi iki çay abi dedim. masaya oturdum karşıma geçti.o da oturdu. anlat bakalım babayiğit dedi. -bak dedim arkadaşım ben alanyalıyım. yani tek tanıdığım sen ile ebru değil burda dedim benimde bir çevrem benimde tanıdıklarım. benimde daha önce adam dövmüş tanıdıklarım var dedim.bu bilardo salonunda sen ne kadar adam tanıyorsan bende en az o kadar tanıyorum dedim. geçen gün geldin. adam akıllı dövdün beni sesimi çıkarmadım. beni dinliyor ama hiç sikine takmazmış gibi dinliyor beyler. -sevmişsin eyvallah dedim. kimseye gidip de bu bana böyle böyle yaptı demedim. seni bir yerde tek başına başkalarıyla sıkıştırmaya çalışmadım dedim.ki teke tek karşılaşsak dayak yesem bile en azından o günden kalan hıncımın bir kısmını çıkaracak kadar zarar veririm sana. dedim. -buraya geldim ne elimde bıçak ne de yanımda adam var. -kızla görüşme dedin mi??dedin -ben görüştüm mü??her gün -ha şimdi seni dinliyorum dedim. ... ** biraz baktı bana. düşünüyor gibiydi. derken masanın karşısından o tokatı nasıl çıkardı suratıma hala anlayamadım. ben ne oluyor amk. diye olayın şokundayken hemen kahveci geldi masaya -bi durum mu var lan?ne bok yiyonuz olm dedi -yok abi şakalaşıyoruz bişey yok dedim -abi sen bize iki çay daha ver dedi piç. hay çayını sikeyim senin o tokat neyin nesiydi amın oğlu madem kahveci gitti. -sende beni dinle dedi. piç ---bak olm. senin gibi çok piç siktim ben zamanında. -bak dedi suratındaki bi kaç tane izi gösterek. -hepsini bana karşılık verdikleri için oldu. -amına soktumun korkağı geçen seni tokatlarken neden dayılanmıyordun da şimdi bana artislik yapıyon. dedi -karşılık vermediğin içi daha çok sinirlendim sana göt.ne biçim delikanlısın lan sen dedi. göt madem kızı seviyon oraya buraya götürüyon onun için kavga edemeyeceksen siktir git mundar etme bari kızı dedi. doğrı söylüyordu lan. -yok onu tanıyormuş yok bunu tanıyormuş sikimde mi olm kimsin sen yarram dedi. -biz bilmiyoz mu amk.o kızın bana bakmayacağını. zaten kızla denk olsak gider basardım teklifi peşinden deli gibi koşardım. bırakmazdım dedi -ama sen kimsin amk.ne ayaksın çıkıyonuz mu kızla seviyonuz mu olm birbirinizi dedi -senin duygunu sikeyim kız seni seviyor mu sen onu söyle bana dedi. **ne diyeyim lan şimdi seviyor mu kız beni.bu soruya cevap var mı verebileceğim. -evet dedim. kısık sesle. bi tane daha patlattı tokat. kan beynime sıçradı. amk. orospu çocuğuna bak vuruyor yaa. masanın ortasına doğru eğilerek yanaştım. -sana burda karşılık vermeyecem elimden alırlar hıncımı alamam. dışarı gel götün yiyorsa seni manşet yapayım alanyaya dedim kalktım dışarı çıktım. elim ayağım titriyor korkudan değil ama sinirden.bi sigarayı zar zor yaktım. çakmak elime yakışmadı amk. sanki sol elle yazı yazmak gibi. sigara bitti gelen yok az daha bekledim yine gelen yok girdim içeri tekrar. orrospu evladı tahmin edin ne yapıyor?? **piç oğlu piç oturmuş eşli batak oynuyor. sanki dalga geçiyor amk. batak oynuyor yaa. geçtim karşısına ellerimi kaldırarak ne oldu der gibi yaptım. yanındaki sineklerin oturduğu sandalyenin birini çekerek gel otur işaret yaptı. -ne güzel posta koyuyon lan piç dedi. ama derken pis pis sırıtıyor ibne.bu arada ihaleyi de o almış. -hasta mısın aga sen dedim. -sokacam senin açacağın kağıtlara diye eşine kızıyor.ben sikinde değilim amk. -dur amk battık zaten diyor bana da. gülsen gülünmez sövsen sövülmez. topluma zarar amın oğlu tam boğazlamalık piç ---batağına ben sokacam şimdi.şu olayı çözelim ben gidecem dedim. -ben onun suratına bakıyorum.o elim iyi diye eşine kaş göz işareti yapıyor.gir ihaleye diye. bana döndü. hani severek vurma varya çocuklara yavaşca acıtmadan üst üste iki üç kere ondan yaptı bana. anasını sikeyim dalacam ama zor tutuyorum kendimi. mekan içindeyiz diye -git ne yarrağımı yersen ye.sikimde bile değilsin amk. dedi -gel çıkalım şu işi halledelim. dedim. yanındaki lavuklar da bana ters ters bakıyor bu arada.ama tanıyorum ikisini. -olm siktir git. dürtecem götüne başına bıçağı suratına bakılmaz hale getirecem seni sonra kızı da başkası alacak siktir git ne bok yersen ye diyom hala kaşınıyon.bi oyun oynatmadın amk. dedi mesajımı aldım. içimde bi rahatlama oldu.onu halletmiş gibiydik. artık aramızda olmayacaktı ebruyla ama ebruyla aramız?? bi ara olduğu kesin di ama uzak mı yakın mı bilene aşk olsun mekandan ayrıldım.o piçi hala görürüm hatta bana müşteri getirirdi arasıra ve hanutunu da alırdı. bazen hala piçliğine şaka yollu tokat atar. yanarım yanarım bi tokat da ben vurup hıncımı alamadım ona yanarım amk. bi kulağım la bi gözüm hep telefondaydı. acaba bi mesaj gelir mi?bir arar mı?? çaldırmasına bile razıydım tam iki hafta hiç bişey gelmedi.ses soluk yok.o iki haftayı bana sorun amk. tam umudu kesmeye başlamışken... **evet iki hafta onsuz geçmişti. işten yemekten yatmaktan hatta gülmekten bile zevk alamadığım bir iki hafta olmuştu. umudum gün geçtikçe eriyor.ama içimden sürekli hadi çık gel artık diyordum ama bende kalkıp gitmiştim masadan.bi nevi onu orda öyle bırakıp gitmiştim. belki bana daha diyecekleri vardı. günlerce bunları düşündüm hep. sonra o gün geldi. iskele caddesinde meşhur bir cafeterya vardı balıkçılar kahvesi diye. sabah 11 gibi tost yemeye gittik 3 arkadaş. totsları söyledik çayla beraber götürüyorduk ki **onun geldiğini gördüm.o da bir arkadaşı ile gelmişti. dünyam durdu. sadece baktım kaldım ona.ne kadar özlemişim lan bilemezsiniz amk. beni görsemiydi görmesemiydi bilemedim.ne yapacağımı şaşırdım. utandım,duygulandım, sevindim,üzüldüm duygularım orgy yaptı birbiriyle bakmamaya çalıştım ama gözlerim beynimin kontrolünden çıktı. hiç durmadan bakasım geliyordu. öyle sik gibi hiç durmadan oraya bakınca farketti beni. anam anam anam göz göze geldik ya gönlümün feri kesildi. kalbim o an durmadı ya ben artık kalp krizinden ölmem beyler. o kesti bakmayı önüne dönerek bende bıraktım ama yan gözle hep oraya bakıyorum şaşı oldum olacam az kaldı. bakmıyor görünüp düpe düz bakıyorum amk **elinde telefonla oynamaya başladı.o da ne yapacağına tam emin değil gibiydi. ama ben iki hafta aramamışsa yeteri kadar beğenmemiş beni diye düşünüyordum. ama mesaj geldi. -selam selamını sikeyim illa bi yerde karşılaşmak mı gerekiyordu. neden aramadın sormadın yazık değil mi bana diye. kızdım kendi kendime. ama sike sike içimdeki baskıyla -selam diye cevap verdim. -afiyet olsun dedi. -ona helal denir boğazımda kaldı seni görünce dedim -ne diyeceğimi bilebilseydim. şimdi burda senin senin yanında olurdum dedi bi dakika lan ne diyor bu bana yanlış bişey mi söylemişti ki zamanında?? **kız bana yazıyordu da arada başka bir sorun mu var ihtimali aklıma geldi. yani bu zaman lazım olayının aslında başka bişey mi vardı?? -gel baştan anlat dedim. -kafan çok karışır dedi. karıştı zaten amk.ne bok yiyon ne yapıyon nedir bu sır?? -sensiz çok karıştım zaten. dedim -burdan böyle olmaz sonra gürüşelim dedi. -sonra yı rakamlandıralım ay gün yıl saat ver dedim -şimdi veremem lütfen dedi. kalktılar hesabı ödediler gittiler. vay amk.ne dedi lan bu. neden zaman vermedi?? kafamdaki başka neden olma ihtimali iyice artmıştı.bi insana bu kadar eziyet edilir mi amk. olmazsa olmaz de siktir et daha iyi **benim bi lafım vardır beyler. *hard to live when it is hard to believe.tam türkçe meali olmayabilir ama. inancını kaybedersen yaşam zor gelir gibi birşey. dini açıdan değil genel olarak geçen iki hafta sonunda neler düşünmüştüm ama o günki olaydan sonra bana söylediği senin yanında olurdum ifadesinden yola çıkarak tutunmaya çalıştım hep ona olan duygularıma. vardı bişey mutlaka vardı. yoksa herkes gibi (sonradan tespit ettiğim)tanışıp konuşup sevgili olma yolunda ilerliyorduk. tabi insanın aklına neler gelmiyor. fakir genç zengin kız. beni beğenmiyor ama muhabbetimi seviyor. beni beğeniyor ama sevgili olacak kadar değil aslında istiyor ama çapkınlığımdan ve kumardan korktuğu için boşuna risk almıyor ya da onun söylediği gibi gerçekten zamana ihtiyacı var ama hiç birisi olmadığını 3 gün sonra yüz yüze anlatamam mesajla da olmaz arasam konuşamam. sana e mail attım ile öğrendim **senden önce bir erkek arkadağım vardı ama üniversiteyi kazanıp başka şehire gitti.tek sevdiğim kişi o oldu bu güne ömrümde.o nu hiç unutmadım belki de ilk olduğu içindi.2.5 sene beraberdik. şimdi 6 aydır onsuzum. kendimi hep diğer erkeklerden kaçırdım.her erkekle konuşmamda hala ona ihanet ettiğimi düşündüm. taki sana kadar önceleri hissetmediğim bu duyguyu sonra yine hissetmeye çalıştım. sorun şu ki ben onu unutamamış olmama rağmen onun şu an başka kız arkadaşı var. benim bu kadar uğruna ölüp bayıldığım gecemi gündüzümü onu düşünerek geçirdiğim birisinin nasıl böyle pervasızca başka biriyle birlikte oluşunu hiç anlayamadım.o yüzden korkuyorum. sorun sen değilsin. sana restoranda yanlış anlama derken aslında bunu demek istiyordum., sana anlatacaktım ama sonra sana umut verdiğimi gördüm. anlatırsam yanlış anlayacağını seni başından savmak için bir yalan uydurduğumu düşünürsün diye anlatmadım. dikkat ettiysen sana ayrılalım demedim. senden zaman istedim. zaman istemiş olmamın sebebini de anla işte. iki hafta sürdü belki seni görmesem iki ay da sürerdi. belki iki yıl. ne denir bilmem ama affet lütfen **e mail bundan ibaretti beyler. bu kadar yani. sonunda affet diyor da hadi affettin desem bana dönecek gibi gözükmüyordu. tekrar tekrar okudum aynı e maili. alın sizde okudunuz şimdi.ne cevap verilir buna. benim aklıma doğru düzgün hiçbirşey gelmedi 2 gün. ama yazmak gerekiyordu. en azından bişey demek gerekiyordu. çünkü kız beni gerçekten seviyor olabilir ve cevap vermediğim için kendisini hayatımdan çıkarmak istediğimi düşünebilirdi ama benim istediğim ben onu hiç çıkarmak istemedim beyler. bir kaç deneme. olmadı sil baştan yok bu da olmaz yeni sayfa derken yazdım ** affet demişsin. buna cevap bulamadım. neyi affedeyim. sana her gecen saniye artan ve durduramadığım duygularıma kızgınım onu mu affedeyim ayrı dünyaların insanıyız ayrımını farkedemeyen beynime kızgınım onu mu affedeyim seni görünce alıkoyamadığım gözlerime kızgınım onu mu? yoksa vücudumu terk edip sana kaçmış ruhuma kızgınım onu mu affedeyim ben bunları affetsem kaderim beni affeder mi?? hepsi tamam sana döndük al turşusunu kur duygunun da aklınında gözlerinin de ruhununda der mi?? senin 6 ayda yaşadığını ben iki haftada ezberledim. diye onunda yaptığı gibi sonuca bağlanmamış üzerinde konuşabiliritesi olan bir cevap gönderdim. **sıkıntı vardı beyler. kız bana bu e mailden sonra. tamam onu unuttum artık seninim demezdi. tamam biz yazacağımızı yazdık duygularımızı dile döktük mecazı mürsellerle ama ne olcaktı ki? kızın ne yapacağı nasıl tepki vereceği mısır piramidi sırrı gibi meraklandırıyordu beni ha diyeceksiniz ki. lan piç alanyada sın paso karı kız düşüyor yabancı dilinde var.bul bi tane zengin turist siktir git parayı cukka yap siktir et ülkenin derdini tasasını kim ne yarramı yersen yesin ama olmuyor işte. seven sevmeyen sikimde değil kajmer yazmış lafı görürdü elmas muamelesi eğer az olsaydı kum. bende türk kızı hep eksik bişey olarak kalmıştı taa okul yıllarından. bi tane bulmuştum yerden aldım elması kalbimin en derin yerine koydum **e maile cevap mesajla geldi -bak şimdiden seni üzmeye başlamışım diye -unutmaya çalışmak daha üzücü olmuyor mu? sen tecrübelisin dedim -unutursan bende üzülürüm dedi -ebru uzaktan kurşunu sıktın.ben gelinceye kadar ölme diyorsun.ne geleceğini biliyorum ne de gelmeyeceğini dedim -allahın sarhoşu o kadar içmesen tanışmayacaktık dedi -lafı değiştirme ,ya gel şu kurşunu çıkar yada bi tane daha sık mundar olacam kan kaybından dedim cevap vermedi. tekrar yazdım aynı mesajı yine cevap vermedi. -beni birazcık anla lütfen. dedi. -yine mi zaman istiyorsun yani dedim -bu defa böyle kalalım. askıda olsun herşey ilerlemeye çalışmayalım. dedi -yani halimi hatırımı anlatıp senin kini de sorayım. böyle kalsın mı diyorsun dedim. -babamın adı ne dedi?? annemin adı ne?? ??? -ne dinler ne okurum.ne giyer ne içersin bunları öğrene duralım böylece beraber beklemiş oluruz doğru zamanı dedi **arkadaş olalım demek istiyordu herhalde sonra ne çıkarsa kaderden razı olacağız der gibi bişeydi unutamadığı birisi varken benden etkilenmişti. şimdi arkadaş gibi davranacaktık ve bu benim için boş boş onun düşünmesini beklemekten daha iyiydi herkese göre göreceli bir olay olduğu için bazılarınız düşünceleri farklı olabilir ama ben herşeye rağmen onsuz yapamayacağımı düşünüyordum -tamam sen nasıl istersen. tamamen sensiz olmaktan daha iyidir dedim -böylece sık sık görüşebiliriz dedi. dediği gibi de oldu beyler her gün olmasa bile çoğu zaman dükkana uğradı kimi zaman 10 kimi zaman 1 saate yakın oturdu. anlattı dinledim. dinledi anlattım genel hayatındaki yok o bunu dedi.şu böyleymiş.şu film güzelmiş geyikleri yaptık hafta sonları bazen o an alanyada sadece bir tane olan sinemaya gittik. bazen çay bahçesine gidip oturduk bana göre çıkıyorduk.ama o buna sıkı dostluk olarak bakıyordu. **3 ay civarı bu olaylar böyle gitti. hergün mutlaka onla görüştüm. en kötü günümüz sadece mesajlaşmaktı. bu geçen süre zarfında ona hiç bir şekilde gerçek duygularımı yansıtmadım. sadece arkadaş gibi davrandım. hiç bir zaman sevgiyle sarılmaya ,elini tutmaya veya ötesine teşebbüs etmedim. ona ondan çok hoşlandığımı belirtecek hiç bir ima da bulunmadım. onun bir kız arkadaşı gibi yani aramızda cinsiyet ayrımı olmayan hiç bir zaman beraber olamayacak iki dost gibiydik ama kızı gün geçtikçe daha çok tanıyor gerçekten çok samimi birisi olduğuna inanıyordum ona olan hayranlığım içten içe artıyordu bazen yuh amk.bu kadar da iyilik olmaz ki diyordum bana göre en kötü huyu en küçük ihtimalleri bile değerlendirip korkarak yaklaşmasıydı olaylara. bu sadece benimle olan ilişkisi için değil aslında genel olarak vardı kızın tabiatında ama ben dayanamıyordum beyler. her hali beni mest ediyor resmen içten içe eriyordum bulduğum en yüksek yere çıkıp öküzler gibi ebru seni deliler gibi seviyorum diye böğüresim geliyordu **herşey birgün(3 ay gibi bir süre) yine sarhoşken yazdığım bir mesajla değişti. sadece büyük harflerle -seni çok özledim yazmıştım saat geç olmasına rağmen o sarhoş olduğumu bilmiyordu tabi -bende özledim. yarın gelirim dükkana dedi nedensiz ağlamaya başladım. sigaradan bir fırt yerine ard arda ağzımdan çıkarmadan 3 4 fırt çekip ciğerlerimi iyice dolduruyordum içimdeki sancıyı duman kaplasın da biraz olsun azalsın diye olmuyordu. herşey iyi güzel hoştu ama olmuyordu. kendimi teselli etme gücüm azalmıştı bende seni özledim demesi bile bana sadece arkadaşçıl bir yaklaşım olarak geliyordu. ertesi gün. acaba yanlış mı yaptım dün gece diye düşünürken belli bi zaman sonra dükkana geldi bende yazmasından da cesaret alarak **o gün en azından belli etmeye karar verdim. belki zamanı gelmiştir diye. -dün gece sarhoşmuydun dedi bugüne gerek kalmadı bunu duyunca zaten dün belli etmişim halbuki. -çok mu belli oldu dedim -daha önce adımın baş harfini bile büyük harfle yazmamıştın dedi bu konuşma sırasında utanma moduna hemen girmiştim bile. -çok özlemişim demek ki dedim -gelmem giderdi mi biraz özlemini dedi hayır anlamında kafamı salladım sağa sola. gözlerine bakarak o da utanmış gibiydi -çok mu uzak kaldık dedi. bilmem manasında dudaklarımı bükerken sarıldı bana ohhh ne kadar özlemişim lan. -bende seni çok özledim. dedi ** harbiden çok özlemiştim. çok uzun zaman olmuştu bu anı beklemek benim için. seviyordum ve sevdiğim kız bana sarılıyordu beni özlediğini söyleyerek. ama peki şimdi ne olacaktı bu sarılma beraberinde aşkı getirecek miydi yoksa yine ızdırap mı görünüyordu bana sarılma bittikten sonraki cümleler belli edecekti herşeyi ben hazırdım aşka he dese ölüme gidecektim. -çok yaklaştın soni çok yaklaştın dedi ve kalktı gitti. artık benim için alışkanlık haline gelmiş ne olduğunu anlamayarak yarrak gibi ortada kalma sorunu yine başıma gelmişti eh be güzelim bi açıklama yap ama benim anladığım kadarıyla olacaktı bu iş ama neden o an olmamıştı. bi insanın peşinden koşmak ne kadar acı vericidir az çok bilirsiniz. işin en kötü yanı sonunda ne olacağını bilmeden koşmak daha çok acı verir. gencecik yaşınızda ömrünüzü bir kıza adarsınız ömrünüz sikilir boşa geçer yıllar hep ama farkına varamazsınız. benimkinin de böyle olması korkusu her zaman bir kenarındaydı bazen kaçan kovalanır. biraz da ben kaçayım diye düşündüm ama işin açığı götüm yemedi beyler onun la ilgili hiç bir kumar oynamak istemiyordum,ya kaybedersem diye. yine malum soru soruyu soruyordum kadere ''şimdi ne olacak'' hiç içimden gelmesede -yanlış bişey yapmadım umarım diye mesaj gönderdim içimden gelmemesinin sebebi doğru yaptığını düşünmem oluşumdu yine ,gelecek mesaj gerginliğini yaşarken -sanmıyorum. bunu sormanın nedeni benim farkında olmadan yanlış bişey yapmam mı yoksa dedi?? evet amk evet yaptın ömrümü yedin he de bitsin işte sevgili olalım ,demedim tabi -yok tam aksine sarılma borcunu ödedin dedim -aa evet borçluydum sana dedi -keşke hep alacaklı olsam senden dedim ve cevap bulmakta biraz zorlandığım soru geldi -benden tam olarak istediğin nedir?? ona destan yazardım, aslında çayımda şekerim. kolamda asitim. biramda beşim. rakım da yüzde 45 im,diye devam eder giderim ama çok abes kaçar diye destan kursağımda kaldı. evet lan piç al sana fırsat söyle ne istediklerini işte dedim kendi kendime -gözlerine bakarak söyleyemek zor olur ama yine de denemek istiyorum dedim -şimdiden heyecanlandım dedi yarına sözleştik. iskele caddesinde denize bakan bir yere ben erken geldim. gece yatıp oraya gelinceye kadar neler yazdım kafamda neler ama iş pratiğe gelince hepsini unuttum denilebilir. neyse kız geldi.o gün herzamankinden biraz daha süslü gibiydi. zaten çok düzgün giyinir ama sanki ektra özen göstermiş gibi geldi bana beraber hoş geldik hoş gittik, nasıldık iyiydikten sonra -soruyu tekrar sorayım mı dedi -hangi soruyu dedim heyecanla. sonra hatırlayarak tabi -benden tam olarak istediğin nedir dedi -gazozuna ilaç katmak istiyorum dedim -ciddi ol lütfen dedi -sana hiç birşey içirmeden tamamen kendi iradenle olsun istiyorum herşey dedim -seni şu ana kadar tanıdığım soni olarak bi kaç sorum daha var dedi ---muhtemel en az iki tane ayrılık var bize. bunları biliyor musun dedi evet biliyordum. üniversite ve askerlik -evet dedim. -birisinden korkmuyorum ama ya diğerinde daha önce yaşadığım acıyı yaşatırsan dedi -ondan korkuyorsunda burda bir yere gitmeden ayrılmadan yapacağımdan korkmuyor musun dedim -korkularımı teselli edeceğine daha çok arttırıyorsun dedi -neden bencillik yapıp sadece kendini düşünüyorsun dedim -nasıl yani dedi -yani tek sen acı çekeceksin öyle mi??hiç benim acı çekme ihtimalim yok mu??dedim ve devam ettim **bana korktuğunu söylüyorsun sürekli de tekrarlıyorsun. hep beni bırakır gider mi psiklojisi ile beni rencide ediyorsun. korkuyorum diyorsun. benden ayrılmıyorsun. bırak olmaz bu iş de bırakıp gideyim o zaman dedim. -gidebilir misin dedi -gidemem yok giderim.ama sende mi nelerimi bırakırım bilemem dedim -gitme dedi -o zaman tut elimi bırakma beni. -sen risk alınacak birisisin dedi ve sarıldı **evet beyler galiba bu iş olmuştu. bende ona sıkıca sarıldım. daha sonra elimi tuttu.vay amk elimden utandım lan beyler.bu kadar yumuşak el mi olur amk. ben sadece o eli tutmadım o gün ,ayrıca o gün siki tuttuğum günün başlangıcıydı. daha önce arkadaş olduğumuzun üzerine sadece ele ele tutuşmayı ve sarılmayı ekleyebilmiştik ne o bana canım cicim diyor ne de ben ona diyordum.mal mıydık evet maldık. ne sikimsonik bi ilişkiydi amk. öpüşme yok seni seviyorum u sümle içinde kullanan yok ötesini zaten hiç aklıma bile getirmiyordum. **belirli bir süre sadece arkadaş kalsaydık daha iyi olacağını düşünmüştüm hep. ben ki her türlü piçliği gözümü kırpmadan yaparım laf konusunda ama. direk seni seviyorum demesi bu kadar mı zordu amk. bariz bi şekilde ikimizden birisi dese diğeri de bendeeeeeeeeeeeee diye yapıştıracaktı ama ne zaman nerde ve kim söyleyecek. bi kaç zaman böyle devam etti. lafda sevgiliydik. derken doğum günü geldi, ikimizi ilgilendiren çoğu şeyin değiştiği **doğum günüydü ertesi gün günün schedulesini sordum -akşam yemeği civarı evde aile ve yakınlarla kutlayacaz muhtemelen çünkü annem yarın akşama bir yere söz verme dedi yemek için. muhtemelen sürpriz yapacaklar. öğlenden sonra kız arkadaşlarla olacam akşam yemeğine kadar. başka da bir planım yok dedi evet herhangi bir davet gelmemişti bana. kızların yanına mı gidecektim. yoksa ailesiyle mi yemek yiyecektim. herhalde çağırmaması normal onlara amk.ama insan da umutlanıyor. bi kenarda bırakılmaz acıtıyor. -yemekten sonra ne yapacaksın gece boyu evde mi kalacaksın dedim -bilmiyorum henüz dedi bende hemen ne yapabilirim diye düşünmeye başlayarak tamam dedim. **o zaman anladım ki.dünyadaki en zor şey bir insana hediye almakmış. hele bir de benim durumumda olursanız. kuyumcu hayrettim amcaya gittim. abi dedim durum böyle böyle. bokunu yiyeyim yardım et. -sen şöyle bir bak. bişey beğenmezsen ben yardımcı olayım dedi gezdim biraz hepsi güzel amk. hepsini alasım geliyor ama, hangisini alacağıma karar veremiyorum. o göstermeye başladı bi kaç tane kalpli yüzük kalp kolye ucu ama vermeye götüm yemez boşuna para vermiş oluruz diye almadım onları. anlat durumu iyice dedi. abi dedim daha tam sevgili değiliz, bunlar ağır kaçar dedim **güldü -anladım lan derdini dedi. -bende yaşadım zamanında dedi -e yardım et o zaman dedim -seviyor mu seni kız dedi -galiba evet dedim. -git aşkını anlat o zaman sabaha kadar dinler seni.o hediye ona yeter dedi -öyle hediye mi olur sen bana şurdan bi de yüzük ver ne olur ne olmaz yanıma alayım dedim. -sen bilirsin dedi yüzük aldım bi tane orta çapta. taş filan yok beyler garip bi çizim olan sade görünümlü bi yüzük işte ertesi gün oldu işe gittim. öğlenden sonra mesajlar gelmeye başladı -arkadaşarın yanına gidiyorum -sürpriz hazırlamışlar pasta falan -keşke sende burda olsan -onlara seni daha cesurca anlatmaya başladım diye zamanı geldikçe her mesajı gönderdi bende umarım eğleniyorsundur diye sadece ikinci mesajına cevap yazdım -babam beni almaya geliyor. yanına uğrardım ama hediyeler falan var dedi -sen eğlenmene bak dedim biz ne zaman görüşecektik amk. paso onu düşünüyordum.ben daha ona doğum günün kutlu olsun bile dememiştim ama mesajla denir mi amk.o sevgilim di benim en nihayetinde. öküz değilse bana da zaman ayıracaktı elbet yemekte de mesajlar gelmeye devam etti, önce evdeki akraba listesini belirten bir mesaj sonra -bu yemeği seninle yemek isterdim. -sen ne yapıyorsun? ben gönlümü seninle doyuruyorum zaten diye ilkini cevaplayıp, seni düşünüyorum diye ikincisini gönderdim -bende bende bende yazdı ama benim derdim bir an önce şu yemek bitsede bende az bi yüzünü görsem. yüz yüze günü kutlayıp üzerine birkaç sevgi sözüyle sevgililik görevimi yerine getirsem diye bekliyordum. -ailecek dışarı çıkıyormuşuz dedi -nereye olduğunu sorup.bir süre sonra canlı türkçe müzik yapılan bir barın ismini aldım evet benimde gitmem lazımdı.ama onunla eğlenemeyecektim. ailesiyle beni tanıştıracak hali yoktu -şimdi yola çıkıyoruz diye mesajı gönderdi -ha bu arada kiminle mesajlaştığımı sordu dayım. arkadaşım dedim ama hiç inandırıcı gelmemiş onlara. galiba anladılar birisinin olduğunu dedi onlar gitti akabinde bende gittim. ayrı bir yere oturup onu izledim. herkes sahneye dönük olduğu ve bende arkalarda bir yerde oturuyor olduğum için beni farketmedi. bu arada bana mesaj atmaya da devam etti. burası şöyle kalabalık. sanatçının sesi şöyle güzel. isteğimizi çalmıyor:( gibi mesajlar gönderdi, derken bi sap yanına geldi.3 4 dakika kadar konuştular.
3 notes · View notes
Text
Sahiden İyimi (-1-)
fakir bir ailenin ilk çocuğuyum.iki erkek kardeşiz.ben ilkokuldan sonra anadolu lisesini kazandım.ilk sene hazırlık sınıfında okudum yani sadece ingilizce ağırlıklı eğitim veriyorlardı. 12 yaşında çalışmaya başladım hem ingilizcem gelişsin hemde okul a harçlık ��ıksın diye okul kitapları ingilizce ve çok pahalıydı.7 sene boyunca okulda babam bir kere cebime harçlık koyamadı benim gibi fakir ama o okulu sınavla kazanmış çocuklara takılırdım okulda. yazları çalışmaya devam ettim. küçük olduğum ve ingilizce bildiğim için yazları çok fazla para kazanıyordum. bütün turistler cebime para sıkıştırırdı. ilerleyen senelerde yazları bar da çalışmaya başladım. 15 yaşımda turist amıyla tanıştım. şimdiye kadar siktiğim turistin haddi hesabı yok. yaşım 29 anadolu lisesinde 7 sene hiç bir kızla çıkmadım. çıkabilirdim ama onları bir cafeye götürüp çay içirecek bile param olmazdı. çünkü yazın kazandıklarımı aileme veriyordum. onlarda hem benden aldıklarını hemden yemeden içmeden keserek biriktirdikleriyle kooparatife veriyorlardı ev sahibi olmak için üniversite sınavına girdim. çok iyi puan aldım.ama yanlış tercihden dolayı giremedim. sonra hem çalışmaya hemde dersaneye devam ettim. sonra bir arkadaş hediyelik dükkanı açacağını tezgahtara ihtiyacı olduğunu söyledi. ama benim işim ve maaşım zaten iyi olduğu için burun kıvırdım.ama o bana süper bi teklif yaptı. herşey ondan bütün malların alımı. dükkan kirası. elektrik v.s. ve kar ın yüzde ellisini önerdi bana kabul ettim. hemen işe başladık. mallar alındı. kontrat yapıldı. turizm bölgesi olduğu için süper para dönüyordu. birinci ayını kutlamak için dükkanın genelde türklerin takıldığı. belirli bir saate kadar restoran sonra disco olan bir yere gittik 4 arkadaş. herşey o gece başladı beyler daha önce barmen olarak çalıştığım için ben çok içerim bana bişey olmaz hissine kapıldım o gece içtimde içtim.amk. kafam trilyon oldu. konuşabiliyordum ama düşünemeden sonra balkona çıktım biraz temiz hava alayım diye. çok az kendime geldim.ama arkadaşları kaybettim.bir tanesini görür gibi oldum bara doğru gitti yine ayaklarım.iki tane bira söyledim. doldurdu barmen efes fıçıları elimde biralarla o arkadaşı aradım ama bulamadım sonra o nu gördüm. kahverengi gözlü. kumral saçlı.165 boylarında, normalde hiç türk kızı tecrübem yoktur. elimdeki birayı önüne koydum. bu seninmiş dedim. yürüyüp başka bir bar masasına yöneldim ama kıpkırmızı oldum. sarhoşken bile kıpkırmızı olduğumu hissettim. kendi kendime ne yaptım lan ben ya sapı varsa bi de dayak yemeyelim amk diye düşünürken kız elinde birayla masaya geldi. teşekkür ederim ben bunu içmem dedi neden diye sordum.ama zor konuşuyorum ya içine ilaç attıysan ya bana tecavüz etmek istiyorsan dedi. bariz bi şekilde benimle makara yapıyordu o sarhoşlukla 31 bile çekilmez amk kime tecavüz ediyon. kız birayı bıraktı gitti.ama bana dert oldu. yanlış anladı kız amk.ne yapsam ne yapsam diye düşünürken tekrar dışarı çıktım temiz hava almak için. bira dan da iki fırt bile almamışımdır. sonra tekrar bara gittim.iki tane şişe bira istedim.ama kapağını açma dedim. calrsberg verdi. aldım mal mal sallana sallana kızın tekrar yanına gittim.iki üç tane daha arkadaşı vardı bu defa yanında. şişeyi önüne koydum. çakmağı da çıkardım.al dedim. açılmamış bira sana. bıraktım masasına sonra yine boş başka bir masaya yöneldim kız sonra yanıma geldi.bar masasına o da yaslandı.bir yandan birayı içip bir yandan da sallanıyordu müziğin tirmine uyarak. gülmeyin piçler ama bende kafamı kolumu sallıyordum ama kim bilir ne halde amk. haturladıkça utanıyorum. hiç konuşmadı beyler tek kelime etmedi. bana bakmıyordu bile. sonra bizim arkadaşın bir tanesi geldi.bu kim kanka dedi ne bilim tanımıyorum ki amk dedim. kanka konuşsana kız yanına gelmiş dedi göster sikiciliğini atıp tutuyordun bize yok böle turist sikiyom yok şöyle yaparım hadi bakalım dedi eh amk dedim şimdi sıçtık. en azından biraz konuşuyor görüneyim sonra sapı varmış der sallarım arkadaşlara diye girdim lafa ismin ne dedim boşver yarın hatırlamazsın bile dedi ne diyeceğimi bilemedim kilitlendi amk muhabbet. zaten kafam güzel karşıda bizim tayfada toplanmış beni izliyorlar makara yapıyor piçler tabi. dans edelim mi dedim demez olaydım aklımı sikeyim. masaya tutunmadan ayakda durabiliyor musun dedi. evet bak dedim bar sandalyesinden kalktım aynı anda birayı da devirdim biraz paçaya biraz da ayakkabılara döküldü. yine kıpmırmızı oldum amk yanıyordu suratım utançtan derken wc ye gittim. aynaya bi baktım kendimi tanıyamadım geri döndüm kız yine arkadaşlarının yanına dönmüş. bende çok az da olsa kendime geldim. yüzümü yıkamanın etkisiyle biraz sonra kız elinde iki birayla geldi. efes fıçı. içinde ilaç olmasın bunların dedim. güldü. bekle dedi. geri gitti. sonra şişe birayla geri geldi bi tane benim ona şişeyi açması için bıraktığım çakmağı da yanına bıraktı. ben bunu da içersem bırak seni kendimi bile hatırlayamam dedim. sen bana içirdin ama dedi. ben belki sarhoş edip de ırzına geçebilirmiyim diye ısmarladım onu dedim belki benim de amacım o dedi yuh dedim. benim senin bildiğin erkeklerden değilim dedim. sözde erkek olduğunu idda edenler dışında ben daha hiç erkekle tanışmadım dedi. ismini söylemezsen tanışamassın tabi dedim. güldü.eee nerde kalmıştık dedi. o zamanlar bir espri vardı beyler isim sorma hakkında onu yaptım senin bir adın var mı yoksa ailen hala bir kahramanlık yapmanı mı bekliyor dedim.(anlamayana açıklarım) taktın sende ismime dedi gel koluma takayım dans edelim dedim. sarıldın bir koluna sarhoşluğunla kal sapıklık yapma abimi çağırırım bak dedi eh amk. şaka mı yapıyor gerçekten abisi diskoda mı bilene aşk olsun. bi karı kız için dayak yemediğimiz kaldı onu da yeriz dedim çağırayım o zaman dedi. sarhoş değilken daha az hastane masrafı çıkar yarın çağır istersen dedim. güldü geyik bir an çıkmaza girdi. sustuk.arkadaşları toparlandı kıza seslendi. hadi gidiyoruz gibisinden. benim gitmem lazım dedi. polifonik telefonum var o zamanlar. yeni çıktı. numaram aklımda yok kendini bi ara istersen dedim. aldı aradı sarıldı bana kız sonra yanağımın birinden öpüp diğerine geçerken gaza geldim dudağına yapıştım. size yemin ediyorum kafamın güzelliğinden mi bilmiyorum ama ben o kadar güzel dudak o yaşıma kadar hiç bir turist kızında görmemiştim. dolgun pürüzsüz.bal gibi. bir saniye ya sürdü ya sürmedi zaten sarhoşluğuna veriyorum bunu dedi. yine kıpkırmızı oldum ne bok yedim lan ben dedim kendi kendime. derken beni de eve bırakmışlar. kız bana iki tane mesaj atmış 1.sağ salim eve varabildin mi?? 2.sızdın galiba * diye sabah bi kalktım kafam kazan gibi ertesi gün o gecenin muhasebesini yaptığımda ben ne yapmışım amk. diye düşünürken gece attığı mesajları da okudum. abartmıyorum.en az 200 kere mesaj yazıp silmişimdir ve en az 200 kere göndersemmi göndermesem mi diye ikilemde kaldım kendi kendime öptüm lan ben bu kızı. kimdir nedir amk. hoşlandı mı lan yoksa benden. aklıma bir milyon soru geldiği için ne yazacağımı bilemedim.ve yazmadım onun tekrar bişey yazmasını beklemenin en iyi şey olacagını düşünüp işe gittim ama beklerken içim içime sığmıyordu. dayanamayıp bi mallık yaptım.o zaman çok meşhurdu şimdi hala yapan liseliler vardır ama çaldırıp kapattım amk. yarın saat sonra ayılabildin mi diye bi mesaj attı. dün gece için çok özür dilerim. diye cevapladım cevap yazmadı.amk hani bi mesaj atarsınız cevap gelmez de düşündüğünü bilemezsiniz kafayı yersiniz dayanamaz bir mesaj daha atarsınız yaa ha işte bende bir tane daha yazdım şimdi hatırlıyorumda biraz saçmalamışım. kusura bakma deyip gönderdim. üstelercesine özrümü 5 dakika sonra cevapladı. dün geceyi tamamen unutalım en iyisi. diye cevapladı birden karamsarlığa düştüm. tamam dedim amk kız bi daha görüşmek istemiyor herhalde diye düşündüm. pişmanlığım biraz daha arttı. cevaplamadım mesajını sonra o mallık yaptı çaldırdı beni.amk ne bok yiyeceğimi bilemedim. elim ayağım dolandı.ne yazsam diye mal mal düşündüm. arasam konuşabilir miyim diye kendi kendime sordum. sonra heyecandan konuşamam mala bağlarım kelimeleri birleştiremem diye vazgeçtim yolda karşılaşırsak görmezden gel beni o zaman lütfen dedim. beni hatırlayabilir misin ki dedi en azından dudaklarını dedim. yine mesaj atmadı bende sıçtığımı düşünerek sessiz kaldım. gece oldu yatağa uzandım şeytan dürtüyor amk. illa ki bişey yaz bişey yaz diye tamam amk şeytanı yazayım da ne yazayım baktım olacak gibi değil şeytan dakika 90 baskısı yapıyor.ne olacaksa olsun dedim ve dudaklarını unutursam seni tekrar hatırlamak için görmeme izin verir misin diye mesaj attım amk bilirsiniz beyler yeni kız mesajlaşma durumlarını ağırdan alırlar. siklemez gibi görünürler. yazmadı cevap yarrak gibi kaldım. şeytana sövdüm uyuyana kadar sabah kalktım yine mesaj yok. işe gittim yine mesaj yok öğlen oldu yine yok. sonra olabilir diye mesaj geldi okudum dakika bir hakan şükür golü gibi.ne bok yiyecem lan şimdi ben.ne giycem olm. nerde buluşcaz. ciddileştik mi lan şimdi diye beni heyecan sardı. elim ayağıma dolandı. dükkana gelen müşteriye. yüzde 80 indirim yaptım. çay söyledim su içtim. yemek yedim. karnımda kelebek var amk.ama bu yarrak siken kelebekden değil basbaya sancı yapıyor içimde. düğüne gidecek genç kız telaşı sardı amk nerde ne zaman istersin dedim. nerde ne zaman istersen dedi. yer verdim. zaman verdim uyar mı dedim. onay mesajı geldi. vay amk. bişeyler olcak dı ama ne. verdiğim saatten yarım saat önce mekana gittim.bi kafeteryaydı. oturdum beklemeye başladım. derken kız da geldi. önce biraz salak salak bakındı sonra beni gördü benim olduğum masaya doğru yöneldi. o an hissettim bir insan kalbi ne kadar hızlı atabilir diye. yaklaştı karşıma dikildi merhaba dercesine kafa selamı verdim. bana baktı dişleri gözükmeden gülümseden yaptı elimi uzattım amk hani ruslar demişya çirkin karı yoktur az votka vardır diye.tam tersi ben kafamın güzelliğinden kızın o kadar güzel olduğunu farketmemişim. yine aynı mod kıpkırmızı oldum.ne içersin demeye çalıştım ama Allahtan o anladı kahve olabilir dedi. garsonda damladı zaten masaya iki kahve söyledim. bu durumlarda insanın aklına bi sürü şey geliyor benim ilk aklıma gelen olm bu kız seni çok aşar amk afet bu.çok tatlı seni amına bile takmaz bu.diye düşünüyordum. hani bi karı görürsünüz bu karı bana bi kere versin ömür boyu am a tövbe ederim dersiniz yaa o cinsten derken normal bi geyik başladı. otobüsde yanınıza biri oturur gayri ihtiyari konuşursunuz ya o sorar sen cevaplarsın sonra aynısı sen sorarsın falan.o nun gibi devam etti muhabbet.bu vesileyle biraz tanımış oldum kızı. ismi ebru yerli kolej mezunu sınava hazırlanıyor sonra yine muhabbet döndü dolaştı o geceye geldi. kızın samimi bir konuşması vardı. bilindik kızlar gibi kendini olduğundan fazla gösterme çabası yoktu.40 dakika içinde normal arkadaşıyla konuşurmuş gibi samimileşti muhabbet onda sıkılganlık yoktu.bu sayede bende rahatladım biraz gerginlik gitti. üstüne ilgi geldi.bi kere siksem düşüncesi gitti en azından arkadaş olmalıyım düşüncesi geldi zaten bu kız benimle çıkmaz hayatta yürümez bizim ilişki düşüncesi vardı kendi kendime ben en iyisi bu kıza hiç yavşamayayım dedim.bu mod beni de rahatlattı tabi. kızı tavlama gibi derdim azaldığı için bende artık düzgün cümleler kurup yüzüm her bişey soruşumda kıpkırmızı olmaktan kurtulmuştu espri bile yapmaya başlamıştım lan kıza bas baya gülüyordu bu da benim çok hoşuma gidiyordu 2 saat kadar oturduk. hesabı istedik ödemek için hamle yaptı sen öğrenci sayılırsın çalışmıyorsun da ben öderim dedim. 4 kahveden nolcak bunu ben ödeyeyim bir daha ki yemeği sen ödersin dedi. yemeğe çıkma teklif ettiğini duyunca yine kıpkırmızı oldum. kendi kendime olm yoksa hoşlandı mı kız lan benden diye kendi kendime havalara girdim. tamam onu da ben öderim ama bu kahve bana senin hatırın lazım yıllar boyunca dedim bunu da ben ödeyeyim derken attım parayı zaten hesabın üstüne. dışarı çıktık ben burdan gideyim dedi. bende malmışım beraber yürüyelim demedim amk. tokalaştık tam sarılır gibi olduk alkollü değilsin yine öpmezsin dimi dedi amına sokayım öyle espri mi yapılır yerin dibine geçtim. yine bana bakarak gülümsüyordu.amk kına yak kıpkırmızı oldum zaten. hani küçük çocukları dalga geçerek utandırırsınız ya onun gibi dalga geçiyordu kız benle resmen. ama bu yaptıkları bu kadar açık sözlü olması çok hoşuma gidiyordu neyse vedalaştık sırtımı döndüm.bir kaç adım attım sonra tekrar bana bakıyor mu acaba diye döndüğüm zaman mesaj geldi. kahveler için teşekkür ettim ben sana diye soru şeklinde mesaj göndermesinin amacı mesajlaşmaya devam edelim fikrini verdi bana. yoksa direk kahveler için tekrar teşekkür ederim de diyebilirdi dimi lan?? cevaplamadım amk.iyi bok yemiş olacağım ki bir mesaj daha geldi takriben bir saat sonra cevap vermeyerek önemli değil demek istedin herhalde dedi. bütün paraları kahvelere verdim.eve yürüyerek gidiyorum senin yüzünden dedim piçliğe piçlik amk. ne güzel işte spor yapar kaslanırsın biraz dedi. sonuna da gülücük koyuyor amk. harbi harbi makara yapıyordu kız benle. yanlış anlamayın lan piçler sıska filan değilim. kışın hafta sonları babam bazen iş alırdı inşaat işi tuğla örme filan.ona 50 kiloluk çimento getir. tuğla taşı harç kar derken baya baya kas bile vardı vardı da amk gel bunu kıza anlat neyse aksam oldu sonra o zamanlar çok meşhur olan bi chat olayı vardı. mırc mı gırç mı amk unutttum. internet cafeye gider orda konuşurduk kullanıp kullanmadığını sordum. ben genelde diskolardan sarhoş erkek düşürürüm internetten fazla uğraşmam dedi. amk yine soktu bize lafı. yarım saat düşündüm amk ne cevap versem diye. amk kızın laf sokmaları inceden iğnelemeleri bana çok çekici geliyordu. normalde kimse kendisiyle dalga geçilsin istemez ama kız abartı birşey söylemiyordu. benim yediğim bokları suratıma vuruyordu bir nevi. nasıl anlatılır bilmem ama kız bana acaip ilgi çekici gelmişti ilgi çekmek için mi böyle davranıyor yoksa gerçekten böylemiydi bilmiyorum ama ben kıza tav olmuştum beyler ne yazsam ne yazsam diye iyice düşünüp kendine sonunda bir oyuncak buldun. geç bakalım dalganı dedim gönderdim. cevap gelmedi. 30 dk. sonra çaldırdım yine siklemedi. yanlış bişey mi dedim diye bir mesaj daha attım yine cevap yok sabaha 5 de uykuya daldım o gece onu düşünmekten.son gönderdiğim mesajları tek tek okudum. yanlış birşey bulmaya çalıştım. acaba birşeye mi alındı diye ama yok amk. ertesi günde ses soluk çıkmadı ondan. tabi ister istemez bir karamsarlık sardı beni zaten bu kız bana fazla güzel benden daha zeki diye önyargı vardı. cevap da vermeyince buraya kadarmış dedim kendimce ama... ertesi gün işte kahvaltıda yemekte heryerde onu düşündüm. mutsuz oldum lan piçler çok üzüldüm. hayatımın amk diye kendi kendime isyan ettim.ki ben o kadar fakir geçen çocuklukluğuma bile isyan etmemiştim hiç hiç bir boktan zevk almaz oldum. kendi kendimi teselli etmeye çalıştım lan olm siktir et zaten yürümezdi bunda da bir hayır vardır diye ama nafile piçler. içimde derin bir nefes vardı o kadar derin nefes almama rağmen dışarı bir türlü çıkaramıyordum ikinci gün oldu yine ses soluk yok.tam çöktüm amk derken bir arkadaşım onu gördüğünü söyledi emin misin olm.o muydu lan sen sadece diskoda gördün hatırlıyon mu amk. dedim evet kanka kesin oydu hastaneye eşimin doğumu için gittim o da yoğun bakımın ordaydı dedi. 5 6 kişi vardılar dedi hemen çıktım yola. yarım saat sonra hastaneye vardım. önce bakındım sağa sola yok içeri girmeye yeltendim ama arkadaşın 5 6 kişi olduklarını söylediğini hatırladım anası babası da vardır bu kim derlerse zor durumda kalmasın diye dışarda büfe tarzı bir yer vardı orda beklemeye karar verdim 1 saat civarı bekledim ama görünmedi hiç. gitsem mi içeri mi girsem mi diye ikilemdeyken. bekle amk işin ne diye kendimi masada biraz daha oturmaya zorladım hep derken onu görür gibi oldum.tam bu sırada hani ne bok yiyeceğini bilememe durumu olur ya üstüne bastınız amk. kafamı çevirip oraya bakmamaya çalışsamda gözüm kayıyordu ve evet görür gibi olmamışım görmüşüm amk.o işte dedim sikerim ne olacaksa olsun saklanmaya mı geldik amk. kalktım ayağa o beni görsün ve yanında konuşmamıza engel biri yoksa o yönelsin bana doğru diye beni gördü göz göze geldik. hafiften kafa selamı verdi.1 dk.işareti yaptı. tekrar hastaneye yöneldi. kiminle girip kiminle çıktığını pek anlayamadım amk. bilirsiniz biz türkler kenarda bir yerde değilde tam olayın yanında bekleriz amk. hastane kapısı özel bi hastane olmasına rağmen bekleyen bekleyeneydi. girip çıkan sa dingo ahırı gibi kullanıyordu hastaneyi 3 4 dakika sonra geldi. hayırdır geçmiş olsun bir durum mu var dedim erkek kardeşi 17 yaşındaki motorla kaza yapmış. kask varmış ama kaburga kemiğinde çatlak kırık. götü başı çizilmiş. ayak parmağının biri ezilmiş. kontrol amaçlı yoğun bakımda tutuyorlarmış niye daha önce haber vermedin dedim. yeterince üzgün insan var burda. birde seni niye üzeyim ki dedi söylemediğin için daha çok üzüldüm dedim. neyse boşver durumu iyiye gidiyor.sen neden geldin hayırdır dedi hakaten lan ben niye gittim?? kızı görmeye gittim amk. direk seni görmeye geldim denmez ki. sen kimsin nesin neyimsin de beni merak edip buraya geldin derse ne bok yiyecektim. tahmin ettiğiniz gibi yalan uydurmadım. arkadaş seni burda görmüş bende sana birşey mi oldu acaba diye derken cümleninin sonuna bir fiil bulmaya çalışırken teşşekkür ederim dedi teşekkür kelimesinden sonra sarılmıştı bana tuhaf oldum amk. farklıydı yani.her kıza sarılırken bi amaç vardır.ya vedalaşmak için sarılırsınız ya öpüşmek için ya teselli için ama o bana sarılınca ne bok yiyeceğimi bilemedim. içimden sıkı sıkı sarıl olm çıkar onsuz iki günün acısını diyordum ama öyle olmuyor işte amk. benim yapabileceğim birşey var mı dedim. saol dedi karnın filan açmı birşey içer misin. başka bir ihtiyacınız var mı dedim bişey olursa ben sana haber veririm saol dedi. bu laftan sonra ben gideyim o zaman demek geldi içimden tamam ben sana mesaj atarım dedi tekrar sarıldık vedalaşma derken ayrıldım hastanenin ordan amk içimi bisiklet sürmeyi bilmeyen ama babası tarafından bisiklet alınmış çocuk sevinci ve heyecanı kapladı. sebebsiz seviniyordum duygu yüklenmesi oldu. öğlenden sonra iki gündür yazamadım sana kusura bakma dedi istersen kardeşin yoğun bakımdan çıksın ondan sonra görüşelim. kendini mesaj atmak zorunda hissetme dedim muhtemelen yarın sabah doktor kontrol ettikten sonra normal odaya alacaklarmış dedi hmm çok sevindim dedim bende dedi yorgun olmazsan iş çıkışı gel hastaneye istersen dedi tamam amk geleyim de.ne hoşlandığını belli ediyon. seviyon mu dalga mı geçiyon ne bok yediğin belli değil. yanına gelince ne yapacağımı şaşırıyom. arka arkaya iki cümleyi bırak birini zor söylüyom. hepten eziyet amk bana yüreğime beynime. tamam duruma göre haber veririm ben sana dedim. eskiden kolonya alınırdı piçler dalga geçmeyin amk. şimdi bana komik geliyor amk.bi kolonya aldım. gittim gece 11 gibi dükkanı kapattıktan sonra hastaneye geldim.o da dışarda başka bir aile bireyi olsa gerek onunla konuşuyordu.(halasıymış) kenar bir yerde bir süre bekledim. hani gider mi yanında ki diye yok amk. ölüden göt beklemek misali.iki kadın durup dururken konuşmayı bırakır mı?? baktım olacak gibi değil mesaj attım. müsait olduğunda haber ver ben bekliyorum dedim nerdesin dedi yanındakini gönder akabinde yanındayım dedim sağına soluna baktı. beni gördü bana doğru yaklaştı. hoş geldin dedi hoşbulduk. bunu getirdim ama alakasız oldu galiba dedim kolonyayı göstererek sağol düşünmen yeterli dedi. bunu içeri bırakıp geliyorum. burda mısın dedi evet bekliyorum dedim geçti içeri geri geldi beyler.bu arada saat 12 civarı oldu .ara ara içeri girmeye devam etti. eee anlat bakalım diye başladı tam 4 saat konuşmuşuz. ben anlattım kız anlattı. babasının mesleğini sordum oteli var iki tane dedi yuh amk. birden gözüm korktu dedim sıçtık zengin kız fakir aşık muhabbeti olacak senin baban ne iş yapar dedi. inşaatda çalışıyor dedim. ne güzel dedi. neresi güzel. yazık adam ömrünü bize bakmak için inşaatlarda geçirdi dedim duygu sömürüsü yapma onu yapmayıp içip kumar oynayıp hatta çocuklarını dilendirenler bile var. hepsini boşver babası olduğunu reddedenler var dedi. bu kadar açık sözlü olunur mu amk. sikti yine ızdırabımı evet haklısın şükretmek lazım dedim geyik döndü dolaştı benim eski çalıştığım oteldeki turist kızlara geldi. ah siz erkekler gördünüz mü sarışını mavi gözlüyü hemen yamuluyorsunuz dedi. yarrak var amk bende neden anlattıysam o kızları. evet ayıkken onlarla sarhoşken türk kızlarına takılıyorum dedim kendi kendimle dalga geçmeye başlamıştım.bu durumda onun benle dalga geçerken alacağı zevk eğer alıyorsa azalacaktı ama türk kızları sadece yanlışlıkla öptürüyor dedim dur lan neler diyordum amk ben.bu kadar samimileşmişmiydik ki?ama ilk defa biraz suratının kızardığını görmüştüm hal böyleyken onun benle dalga geçerken gördüğü kırmızı surattan aldığı hazı galiba bende almaya başlamıştım ben ona hiç soramadım erkek arkadaşın var mı diye. alacağım cevapdan tırsıyordum amk.ya varsa? işin açığı götüm yemiyordu sormaya o da bana sormadı zaten. derken beyler başka önemli bir soruyu sordum nasıl oldu da böyle çabuk dost olduk dedim. yani ... deyip soruyu başka bir şekilde sormaya çalışırken şikayetçi misin yoksa dedi? şikayetçi olsam burda olur muydum dedim hem ben geldim buldum seni dedim ama sebebini sorsam cevabın var mı dedim hangi soruya dedi niçin ben yada herkese mi böylesin dedim işin aslına bakarsan en yakın dostum sen sayılırsın dedi tamam ama neden dedim cevabını tam bilmiyorum ama iki şık var dedi şıkları alayım dedim 1 senin farklı olman 2 iki benim farklılık aramam dedi 1 i direk ele o zaman dedim nedenmiş o dedi sarhoşken bi kıza bira ısmarlayan tek ben değilim de ondan dedim. 2 yi de sil o zaman dedi neden dedim sandığım kadar farklı değilmişsin baksana dedi.. sonra da şaka şaka diye edit yaptı. ben çok iyi dost olabileceğimizi düşünüyorum dedi. kafama kaynar sular döküldü amk. keşke mal adam beni sikseydi de o lafı duymasaydım amk suratım düştü moralim bozuldu ama içten içe tabi çaktırmamaya çalışıyorum kıza. böyle devam edersek ulaşır mıyız hedefe[dostluk] dedim. ikimizde aynı hedefe koşuyorsak evet dedi. al amk. yine soktu lafı çaktırmadan bana asılıyor musun yoksa diyor bana aklı sıra bana lafı koyduktan sonra bir an sessizlik oldu.ben bi içeri bakıp geleyim dedi tamam bekliyorum dedim.bu gidince iyi dinleyin lan anlatması zor biraz amk belki de herkese olmuyordur. hani biriyle konuşursunuz veya kavga edersiniz sonra gece kafanızı yastığa koyduğunuzda günün muhasebesini yaparken ulan keşke bunu da söyleseydim yada o dediğine şu cevabı verseydim dersiniz yaa. inşallah anladınız ben bunu biraz erkene aldım. kısa bir özetle düşündüm. demem gereken başka bişey var mı. düzeltme yapacağım yer falan diye o gelinceye kadar uyuyor mu dedim der demez saçma bi soru olduğunu anladım. adam komada amk. herhalde uyuyor evet dedi. uyansın artık yaa çok özledim dedi.lan birden baba şevkati geldi içime o ses tonuyla söyleyince amk kıza üzülmek bile yakışıyor. bu arada saat geç oldu iyi güzel hoş konuşuyoruz ama ertesi gün iş var amk. amsalak gibi gezecem uyumasam e kızı orda bıraksam olmaz.ben gidiyom desem ters. yarrak gibi ortada kaldım. zaten dost olalım demiş dostlarımdan nefret ettim amk.o cümleden sonra ve gözlerimdeki canlılığı arttıracak o cümlesi döküldü dudaklarından ... çok yorgun gözüküyorsun.git dinlen istersen biraz.sen şimdi bütün paranı kolonyaya vermişsindir. taksi parası da kalmamıştır sende.:)koşarak gidersin artık:)haa bu arada doğru bildiğin hedeflerin peşinden koşmayı da bırakma. bakarsın tutturursun dedi lan birden kalbim gıdıklandı amk. vücutta extra heyecan hissettim.ne diyeceğimi bilemedim. sevindim lan işte seninle ilk tanıştığımızda son paramı biralara vermiştim.o zamandan beri koşuyorum aslında ama farkedilmedim henüz dedim. kimbilir dedi. oluyordu beyler bu iş biraz zamanla olacak gibiydi. besbelli olacaktı amk. baksana kızın dediklerine.ama bu son konuşmalarda hani kızlar utanınca kızların gözleri aşağı düşer hep aşşağı bakarak konuşurlar utançları suratlarından belli olur.haa işte anladınız siz onu bu surata hafif bir gülümseme ekleyerek ayağa kalktı. böyle bir durumda ayağa kalkmak kibarca siktir git demektir beyler. malım ama o kadar da değil amk. bende kalktım.ama zaten ben havalarda uçuyordum sevinçten. sağol bu gece gelmesen hem sıkıntıyı hem üzüntüyü gece boyunca yaşayacaktım dedi. bana da tecrübe oldu. çok sevdiğin bir filmi aşırı uykusuz olmana rağmen göz kırpmadan izlemek gibiydi dedim. gülümsedi. sadece tokalaştık. tokalaşırkende yarın sabah muhtemelen uyuyor olurum öğlenden sonraya kadar ben kalkınca sana mesaj atarım dedi bekliyecem dedim. tokalaşma biter bitmez kız daha yanımdakyken taaksiiii diye bağırdım ama ortada in cin top oynuyor makarasına bağırıyorum ey allahım dedi gülümsedi. ben en iyisi koşayım dedim makarasına koşmaya başladım. köşeyi döndüm dalağım patladı amk. hastane nöbetçi taksisine binip eve gittim ertesi gün normalde işte olmam gereken saatten yaklaşık 3 4 saat sonra anca kalkabildim.ama sikimde değildi amk. yüzümde hani ibneler nedensiz güler ya o gülümseme vardı. yüzümü yıkamak için lavoboya gittim. aynada şöyle kendime bi baktım. kendi kendimi beğendim amk. yakışıklı geldim kendim kendime. kısacası kendimi gaza verdim beyler yakışıklıyım olm lan gibilerinden. neyse işe gittim. kafa balyoz ama nedensiz gülüyorum hala. öğlenden sonra saat 4 gibi mesaj geldi beyler. merhaba çok güzel uyudum. kardeşimi normal odaya almışlar. ziyaretçi varmış bayağı ben hastaneye gidiyorum. umarım uykun yeterli gelmiştir. dedi kardeşine çok sevindim. akşam hastane de mi olcaksın yine dedim. annem bekleyecek galiba bu gece.ben sana duruma göre haber veririm dedi evde misafirler olacak bu gece haberin olsun diye bir mesaj geldi akşam üstü. tamam kolay gelsin sana başka zaman görüşürüz dedim. beyler bu arada bilardo salonu var araya çocukluktan beri takılırdım. oynayanları izlerdim param olmazdı. sonra elime para geçmeye başlayınca aynı bilardo salonunda olan okey masasında. çayına kahvesine oynadığım kumar. elim para görünce yavaş yavaş herkes bilmez belki ama yanık diye bir kumar var ona dönüştü. parasına oynanan bir kumar bilmeyenler. için söylüyorum. arasıra oynuyordum. yağmur yağdığı akşamlar fazla müşteri olmaz dükkanı erken kapatır oraya giderdim. belli bir müddet sonra farkettim ki oynamadan duramaz olmuşum amk tam bi hastalık kumar. kazansan da oynuyon kaybetsende. o gece de oynadım. ufak tefek nasılsın nasıl gidiyor gibisinden mesajlaştık sadece. ertesi gün oldu. çarşıdayım dedi.iyi gel dükkana dedim. kabaca adresi verdim. geldi. elma çayı ısmarladım. klasik turist ikramı. içtik kardeşinin durumunu misafirleri iş güç dershane konuştuktan sonra. gittiği dershanenin dükkana 10 15 dakikan mesafede olduğunu bazı dershane çıkışlarında uğrayabileceğini söyledikten sonra. uğurladım nerden duyulur nasıl duyulur bilmem beyler. hemen malzeme olmuşuz milletin ağzına ki ortada daha doğru dürüst bi bok da yok. kızın bi tane platoniği varmış. bilardo salonuna gittim. baktım kumar oynayacak kimse yok. tekken var o zamanlar o nu oynuyorum. almışım adamım king i.seri kombolarla sikiyorum amk herkesi.bi yakalama hareketi var oyunu iyi bilenler bilir. rakibi kaldırıp kaldırıp çarpıyor amk. dınıııı nı diye jeton sesi geldi. yanıma biri oturdu. seçti adamını. tipine bi baktım amk. selam verilmez. tanıyorum uzaktan pisliğin teki. neyse siktim bunu.bi jeton daha attı. yine siktim.bi tane daha attı yine siktim.bu arada etrafımız da bizi izleyenlerle doldu. bilirsiniz atarilerin başında iyi oynayanlara herkes bakar amk. onun da tayfası var tabi jeton almaya gitti geri geldi. yine siktim. gerildi amk. tuşlara sert vurmaya küfür etmeye başladı. baktım olacak gibi değil beyler kavga çıkacak bilerek yenildim amk. yenilirken el kırma hareketi var onu yapıyor senin de elini böyle kıracam diyor. eh dedim bulduk amk. belayı.neyse yenildim kalktım ben.gir lan bi daha kaçmak yok sikerim dedi bi jeton daha vardı yine yenildim. saol bilader dedim. güzel oyundu. ortam gerilmesin diye.ne gerek var amk kaşı gözü patlatmaya. daha kızla buluşacaz.o halin derse?? serseri gibi kavga mı ettin derse? ben dışarı doğru yöneldim. arkamdan geldiler.o ve 2 arkadaşı daha var.gel bakayım bilader sen benle dedi? hayırdır dedim. sen benim anama avradıma küfür etmişsin dedi?? ne zaman dedim ben jeton almaya gidince dedi?? kim dedi dedim?? gel sen benle gel dedi karşı apartmanın önüne geldik. o karşıma durdu. sağ elini açtı içine okkalı bir tükürük yapıştırdı. ettin mi dedi etmedim dememle suratımda hisssettim tepki vermedim. bi daha tükürdü ettin mi dedi etmedim dedim bi daha patlattı tokatı yine tükürdü ettin mi dedi etmedim dedim yine patlattı. aynı yere vuruyor. karşılık versem diğer piçler dağıtacak beni. serseri takımı bıçak taşıyor olma ihtimalleri çok yüksek bi daha tükürdü ama iyice sinirlendim artık. ettin mi dedi aynı ses tonuyla etmedim dedim. elini üstüme sildi tükürüklü elini. etmemişsin tamam bunu geçtik dedi şimdi gelelim diğer konuya dedi yine tükürdü eline öbürüne tükür bu taraf acıdı dedim sempatiklik yapayım da insafa gelir piç diye. nafile amk. sebebini söylemeden diğer bu defa tükürmeden diğer tarafa patlattı bir daha ebrunun yanında görmeyeyim seni dedi. döndü gitti diğerleriyle beraber yarrak gibi kalakaldım orda. yarım saat oturdum ne bok yiyecem ben şimdi diye. neyse gittim eve ama sinirden patlıyorum amk. resmen çıkmazdayım. işin gücün yoksa amın oğluyla uğraş dur. kız da bana karşılık vermiş amk belli ki hoşlanıyor.gel de çık işin içinden. bir kaç arkadaşa danıştım.ne olur nasıl olur ne yaparız diye. bi kaç tane sadece ağzı laf yapan ama icraatta sıfır sığır gidelim dövelim amk. çocuklarını dedi tamam amk dövelim de sonra onlar gelcek yine biz gidecez onlar gelecek falan. olmaz bu iş bi kaç arkadaşla daha görüştüm.bi tanesi bana en mantıklı gelen fikri verdi. kanka bu iş dayak la kavgayla olmaz. belli adamlar maganda. tamam bizde oluruz icabında ama bana sorarsan.sen önce sen kızla gizliden gizliye fazla ortalarda gözükmeden işi bi bağla. mesaj telefon bi şekilde ayarla. önce kız arkadaşın olsun. sonra araya tanıdıklar sokar.o piçi kavgasız dövüşsüz hallederiz.ama elinde somut bişey yok daha dedi. aklıma yattı. beyler. akşam yine bilardo salonuna gittim. kumara başladık. mesaj geldi. nerdesin diye kızdan.. bilardo salonundayım dedim. ne yapıyorsun dedi. arkadaşlarla oyun oynuyoruz dedim. tamam ben gideyim o zaman dedi. sen nerdesin dedim dükkanın ordayım dedim. bekle geliyorum dedim. yok ben gideyim.sen keyfini bozma dedi o gece kızı sallamış olduk lafda kızı ayarlayacam kumardan kalkmıyom amk.ama bi yandan da göt korkusu var beyler o piç bi daha görür mü diye ertesi gün dükkandayım. dışarıda nargile içiyorum.hem nargile reklamı yapıyor oluyorum hemde nargile zevki. yoldan geçen turistlere tadına baktırıyorum falan. iki tane turist kız geldi. gelin tadına baktırdım hoşlarına gitti. çilekli aroması var mı dediler. lüleyi değiştirip çilekli yaptım bi tane. bilenler bilir.iyi nargilelerde kömürü sipsi tütünü yedek lülesi. maşası rüzgarlığı derken nargile satmak uğraş gerektiren bir iştir.ben kızlarla hem muhabbet ediyorum.hem de anlaştığımız nargileyi paket yapıyorum. elma çayı ikram ettim kızlara. bende bu arada sarıp sarmalıyorum nargileyi. gırgır şamata döndü. turist kızı amk. biraz tipin varsa türk erkeklerine hemen yavşıyorlar. bi de klasik yalanları var eğer seni begendilerse.bi kız sana burda iyi disco nerde var derse bilki bu gece beni diskoya götür demek istiyordur. yoksa her gece diskodalar zaten bana numaradan soruyorlar. ben şu iyi bu iyi derken. sende gidiyor musun hiç diskoya diye sordu birisi giderim bazen dedim.iyi karşılaşırız belki bu gece dedi. ne diyim amk. belki dedim. ve tahmin edin kapıda 2 ile 5 dakika arasında bizi dinliyor olduğunu tahmin ettiğim. kolej mezunu yani ingilizceyi iyi derecede bilen kim var?? evet hiçbiriniz yanılmadınız amk. ebru. kabilesini sikeyim ben bu ızdırabın. hayırlı işler dedi. döndü gitti. amk. türk filmlerinde makara yapardım.tam nasıl denk getiriyorlar diye.bu olayda anladım. dalga geçtiğin herşey dönüp dolaşıp seni buluyor. ben ne yapsam diye. düşünürken. mesaj da geldi. hırsını alamamış belli amk. akşama iyi eğlenceler sana diye işin açığı ne yapacağımı bilemedim.ama sessiz kalmak durumu daha da kötü yapacaktı.ama yanlış bişey söylemek daha da kötü olabilirdi.ilk defa karşılaşıyom. yine mal mal düşünürken bi bok yazamadım. akşam üstü oldu. dükkanı erkenden kapattım. hastaneye gittim. dışarda kimse yok. içeri girsem nasıl gireyim. mesai bitmiş güvenlik almaz amk.ama içeri girmem lazım.ya kız hastanede değilse evi nerde amk.onu da bilmiyom. biraz daha dolaştım.yok beyler. gittim güvenliğe abi dedim böle böle bi kaza yapan çocuk vardı dedim.ben tanımam bilader dedi. içeri gir sor.ehh dedim eyvallah. canıma minnet amaç içeri girmek zaten.iyi girdik de. oda hangisi. resepsiyona gittim. abla böle böle biri vardı odası nerde biliyor musnuz dedim. nerden bilsin ismi lazım piçin ama ben bilmiyorum. çıkardım telefonu. kardeşinin adı neydi dedim. gönderdim tabi siklenmedim. naz yapıyor amk. ahmet miydi önemli çabuk dedim. hayır dedi. sadece düşmedi anlayacağınız ben hayır ahmet değil hüseyin osman mehmet neyse söyler diye bekledim. çıkmaza girdi. olay.recepsiyoncuya. durumu tekrar anlattım.bak dedim. böle böle komadaydı. motor kazası. normal odada olması lazım şimdi. derken.kayıtlara bi daha baktı.şu galiba dediler. verdiler odayı. gittim odaya baktım. tamam bi lavuk yatıyor orda ama ebru yok amk. ortada.başka bi bayan var. pardon yanlış oldu dedim. çıktım. belki wc dedir diye. biraz daha koridorda oyalandım yine yok. sıra evini bulmaya gelmişti. resepsiyona tekrar gittim. saolun deyip çıktım. resepsiyona sorsam adresi var mı diye. niye ordan öğrenmedin dese şüphelenecek göte gelecez amk. olay yeri gözlemci katili olacaz gözlerinde yine telefonu aldım. nasılsın diye mesaj attım. tansiyonunu ölçmek için cevap gelmedi tabi bende iyiyim sağol dedim. bira ısmarladın mı kızlara dedi evet ısmarladım.ilk birada sarhoş ettim ikisinide fıcı bira taktiğini yuttu salaklar götürecem şimdi dedim ne dese beğenirsiniz?? hedefini iskandinav rüzgarı düşürmüş haberin olsun.. dedi ev nerdeydi sizin dedim kızları mı getirecen dedi. misafirliğe gelecez uygunsa dedim kasırga çıkıyor haberin olsun. dedi ama bu konuşmalar sırasında henüz diskolar açık değil beyler biliyor yani. daha akşam 8 civarı amk ne diskosu. baktım olacak gibi değil söylemez amk neden söylesin. telefonu çıkardım.onu ara bunu ara ortak arkadaş bulacam diye götüm patladı.bi arkadaşın kız arkadaşı dershaneden tanıyormuş. aynı okula gitmişler. dolayısıyla biliyor evini. öğrendik yerini.tam olarak. apartmanı buldum ama kız zaten daire numarası söylemedi ne olur ne olmaz diye. apartmanın hangi tarafında kaçıncı katta oturuyor nerden bileyim amk. binanın yola baka iki yanını gören yere geldim kaldırımda pencereden aşşağı bakarmısın dedim gönderdikten sonra yola yürüdüm. binanın iki tarafınıda görecek şekilde. sağa sola radar gibi gözleri gezdirdim.bi perde aralandı. hemen hareketli bölgeye yöneldim. tamamdı beyler evi buldum. allahtan öbür tarafta çıkmadı amk binanın. kaldırıma kıçımı yola ayaklarımı koyup oturdum, tam onun dairesinin karşısına. ufak bi edit.4. kattı başım ağrıdı amk. yukarı bakmaktan bana bakıyor mu diye. kız piç amk.az çok tanıyorsunuz. kürkçü dükkanına bakıyorsan kapandı dükkan dedi. lafa bak amk. açılmasını beklerim dedim. açılmaya bilir.ama dedi. direk açılmaz deseydin kızların yanına dönerdim ama olabilir ihtimalli konuştuğun için bekleyeceğim dedim hala kızlar diyorsun aklın orda kalmış dedi gönlüm başka yerde ama dedim bana ikisiyle de gel. dedi(akıl gönül) iş tamam gibiydi. biraz yumuşama vardı. sadece götü biraz sıkıp bi kaç saat orda beklemek gerekiyordu. arasıra pencereden bakıyordu. bi saat kadar oturdum. tamam inandım. gidebilirsin dedi. tamam seni hallettiğime göre kızların yanına gidebilirim artık dedim offffff diye 159 karekteri kullandığı bir mesajla cevap verdi kendi kendime ibne misin amk.ne bok yiyon amcık desem de artık göndermiştim beyler yine sessizlik oldu. gitsem şüpheye düşecek. boş boş oturmak sıkıcı geliyor amk. tamam arasıra pencereden bakıyor ama. 5 dakikada on dakika da bir.5 dakika da 300 saniye var amk.300 e kadar saymak demek. illa bişey yazasım geliyor. piç şeytan dürtüyor işi nasıl piçliğe dökmüştüm artık.o da seviyordu bana yapmayı o yüzden sıkıntı olmaz diye devam ettim beni kıskanmana bayılıyorum dedim bu defa offff u 159 karekterle doldurmuş ek mesajla da 159 karekter fffff yazmış sadece diskolar kaçta kapanıyor.ben hep sarhoş bitirdiğimden gecenin hiç hatırlamıyorum dedim 3 e kadar orda beklemeyeceksin herhalde dedi gel beraber bekleyelim dedim cevap vermedi sen bilirsin dedim tam bir turizme darbesin ne güzel kızlarla eğlenecektim onlarıda eğlendirecektim. dedim alıkoyan mı var dedi evet dedim. nedir kimdir dedi başka iki kız daha var onları da sen yokken ayarladım. burda buluşacaktık tesadüf senin evin oraymış dedim amacın ne dedi. nedir yani bu oturmalar falan dedi bak bakayım eve marketten bişey eksik mi dedim gelemem misafir var dedi affettiğini söyle diyecem ama zaten affedilecek bişey yok. yanlış anladın bugün ki olayı dedim. cevaplamadı hastaneye de gittim kardeşini gördüm bu arada dedim nasıl yani dedi yok yok merak etme durumu iyi dedim beni görmeye mi geldin dedi evet dedim evi nasıl buldun dedi kızlarla buluşacaktık hatırlasana dedim ciddi olur musun lütfen dedi buldum işte bi şekilde dedim ya gelmek isterdim ama evde misafir var dedi. lütfen git artık dedi. çöpde mi yok evde dedim annem yok evde misafirlerle ilgilenmem lazım. çayıdır meyvesidir. eksik olan herşeyi babam almış zaten başka zaman dedi tamam ben gidiyorum o zaman dedim. tamam iyi geceler.eve sağdan gidecen unutma dedi.sol yol diskolar caddesi beyler. offff uzatma şimdi diskonun yolunu bana dedim sende şu espriyi uzatma artık dedi. göt oldum iyi geceler deyip kumara gittim beyler kumar oynayanlar bilirler gece sonuna doğru. kumar oranları daha da artar. yani 5 lik onluk oyun gece sonu 50 100 çıkar. kapanacak artık mekan. yanık bilmeyenler bilmez ama. kısaca okeyin iki tane jokerle oynananı.ama yere yaptığın perleri açmalı. elinde kalan sayıları da sana yazarlar 100 olunca yanarsın. oyundan çıkarsın. eğer tekrar girmek istersen sayısı en yüksek olanın sayısıyla girersin.ama aynı oyunda her girişte girmen gereken para miktarı katlanır. herkes yanıp bir kişi kalınca yerdeki tüm parayı alırsın. oyun katlandı da katlandı. biri yanıyor tekrar giriyor. öteki yanıyor o giriyor masada iki ayda kazanacağım para birikti.ama ben ilk giriş parasıyla duruyorum. sayılar.yanma sınırında yani tam hatırlamıyorum ama 98 97 96 civarı. mesela sayısı 98 olan açtıktan sonra elinde 2 sayı kalması lazım yada kafadan bitmesi lazım. iyice gerildi masa. neyse kagıtlar dagıtıldı.eli dizdim. elden tekim.ama nasıl tek iki joker var 10 kagıtla oynanıyor.bir 3 lü bir 4 lü perim var birde maça sekizli var boşta. onun yanına kağıt arıyom. karo sinek kupa 8 veya maca 6 7 9 10 lazım. yada diger perlerin yanına bir kagıt. çekiyorum yok. atıyor yok. çekiyorum yok atıyor yok.bi de çift desteyle oynanıyor amk.bu kadar şansızlık olamaz.yok amk gelmiyor. işin garibi elime ikili çeksem kagıtları yere açıp elimde ikiliyi bırakıp bir el daha şansım olacak o da gelmiyor.amk. sonunda geldi.ama bittim. topladım paraları. başladı geyik amk.vay şansını sikeyim.vay amk ben böle işin. çift joker sana nasıl geliyor. hile mi yapıyon.ne diyecen adamlara amk.yok ne hilesi falan filan derken. küfürler başladı.bi tanesi dedi. dışarda görüşecez. tamam oynadığım adamları tanıyorum da kumar olunca işin içinde para olunca olay değişiyor. adamlar çıktı. mekan kapanacak. bende sike sike çıkacam. dışarı çıktım.4 5 kişi var ama hepsi dövmek için değil beni seven ayırmaya çalışan da var aralarında. hile yaptın dedi diretti adam.aga yok ne hilesi. istiyorsan vereyim paranı dedim para için yapılır mı dedim sokarım sanada parana da dedi. yumruğu sağ kaşımın üstü hissetti. yıldızları gördüm. digerleri ayırayım falan derken.bir iki tane de traş tekme falan geldi. sonra ayırdılar.onu aldılar gittiler. kaşın üstü şişti ama açılmadı.bu demek oluyordu ki içerdeki zedelenme yarın gözün üstüne morluk olarak belirecek.amk ben yine karşılık vermedim. orda oturdum kaldım. yanımda bi arkadaş daha kaldı. oturdum sigarayı yaktım. içiyorum.arkadaş tekel bayisinin birinden kutu kola aldı geldi onu bastık üstüne. sonuç yine dayak yedik. sebebi amk. kumarı.göz moraracak. herkese açıklama yapılacak. nasıl morardığına bir yalan uydurulacak. gittim eve. ebru yatmadan önce aradı. aramazdı amk. hiç aramamıştı ki beni telefonla. sadece çaldırmıştı bi kaç kez. mutlaka bişey olmuştu ama ne?? **heyecan bastı beyler.ne oldu lan neden aradı amk. yoksa kavgayı mı duydu diyte tedirgin bir şekilde açtım telefonu çatallı bi ses tonuyla efendim dedim. -merhaba nasılsın dedi?? bok gibiyim amk. neden aradın?? gerginliğiyle -iyiyim dedim -telefonu bi kaç saniyeliğine kulağından uzaklaştırır mısın dedi?? mal oldum ne diyor lan bu derken telefonu da uzaklaştırdım kulağımdan. sonra yine dayadım kulağıma -tamam teşekkürler dedi. kapattı amk. zart diye.bi bekle amk. bizde iyi geceler falan diyelim yok. nerde.böyle yapmasının bi sebebi olmalıydı.ama zaten kafam ağrıyor. kafa çalışmadı amk. derken jeton düştü benim müzik sesi var mı diye yaptı bunu beyler bence. yani diskoda mıyım onu deniyor. tamam kıskan iyi güzel hoşda şimdiden böyleysen ilerde ne bok yiyecem ben amk. ilerde hayatımda söz sahibi olmaya başlayınca ne olacak kız beni besbelli kıskanıyor beyler. bir mesaj geldi -sesini duymak güzeldi yorgunluğumu aldı diye. hassiktir ordan kimi yiyon amk. götün tutuşmuş işte discodamıyım diye. -çok şanslıyım dedim -sebeb? dedi -sen aradığında discoda elektrikler kesikti sessizce konuşabildik dedim. utandı mı nedir. bilemem ama konunun üzerine gitmedi. belki de ben sadece kuruntu yapıyordum ama neden kulağımdan telefonu uzaklaştırmamı istesin ki?? -yarın kaçta dükkanda olacaksın dedi. sıçtık beyler. yediğim yumruğu unutup geleceği göremeden -saat 9 gibi dedim. -belki uğrarım iyi geceler dedi. bi kaç iyi geceler mesajlaşmasından sonra yattım. sabah kalktım lavaboya gittim. göze bi baktım. kaş la üst kirpik arası kara lahana renginde amk. yine mallık edip 9 a tam gelmeden dükkana gittim. sığır geç git amk. gelsin bulamasın görmesin işte morluk ininceye kadar. ben dükkanı açtıktan sonra çay poğaça keyfi yaparken geldi. tabureye oturdu karşıma. merhaba falan fistan geyiğinde fark etti tabi gözü. -aaa ne oldu gözüne dedi. anne şevkati edasıyla -ben sana çay söyleyeyim dedim. kalktım diyafona yöneldim çay söylemek için çay söylerken kendi kendime muhakeme yapıyordum. beyler ihtimaller açıktı. kafamı kapıya dolaba falan vurdum desem konu kapanabilirdi belki ama inandırıcı gelmeyip kızın güvenini kaybetme onun gözünde yeni tanıdığı birisi olarak yalancı olma ihtimalim de vardı. kumar oynayıp dayak yedim de denilmezdi amk. denilirmiydi lan yoksa. aklımda net bi fikir yokken bende oturdum karşısındaki tabureye. gözlerimi her kaçırmaya çalıştığımda aşşağı baktığım için daha net görüyordu morluğu. -seni dinliyorum dedi. hiç yalan söylemek gelmedi içimden. -dün gece bir arkadaş yanlış anlaşılmadan dolayı yumruk attı dedim -sen dün eve gitmemişmiydin dedi -evet de işte şey kem küm ederken. göz göze geldik. gözlerinde ki mesaj açık ve netti. yalan söyleme -eve gitmek için bir arkadaşı aradım. beraber döneriz müsaitse diye. her kelimemin sonunda eeeee dercesine bakıyordu merakla. -bana bilardo salonunda olduğunu ve işinin bitmek üzere olduğunu söyledi.gel beraber döneriz dedi. dedim -gittim oyun oynuyordu parasına dedi -kumar yani dedi. -evet dedim. -seninle ne alakası var dedi. yine laflar ağzıma dolanınca. -sende oynadın degil mi? dedi annem sigara mı içiyon diye sorduğu zamanki suçluluğu hissettim birden. yakalandık amk. beyler evet dedim ama. inanın neden dedim. niye bütün gerçekleri anlattım ona bilmiyorum. mallık olarak da yorumlayabilirsiniz ama bakın bu sayede ne öğrendim. gerçeği söylemesem ebru hakkında bunu öğrenemeyecektim.ve ebruyu böylesine tanıyamaya bilirdim<>
2 notes · View notes