sanane-01s-blog

[sanane-01s-blog]

Bana sevgiyi layık görmeyenlere bende yaşamayı layık görmüyorum

[sanane-01s-blog]

Bana sevgiyi layık görmeyenlere bende yaşamayı layık görmüyorum

[sanane-01s-blog]

onu görmek sesini duymak çöp atmak içim dışarı çıkıp yıldız kaymasına şahit olmak gibiydi

[sanane-01s-blog]

Hayat her zaman bir yolunu bulur olur olmadık yerde yabani ot gibi yeşerir

[sanane-01s-blog]

Sen yoksun, boşuna yağıyor yağmur. Birlikte ıslanamayacağız ki..

[sanane-01s-blog]

O kadar yandıki canım oturup kendime ağladım

[sanane-01s-blog]

Sessiz kalmayı seviyorum çünkü dünya yeterince gürültülü

[sanane-01s-blog]

Güvensiz kalplerimizi karektersiz insanlara borçluyuz

[sanane-01s-blog]

Yaşamak çok nadir bir şeydi. Ben sadece var oldum o kadar

[sanane-01s-blog]

"

[sanane-01s-blog]

Sadece üç günlük ömrü olan kelebek papatyaya aşık olur. Ancak öleceğine saatler kala seni seviyorum der. Papatya sadece bende diyebilir ve kelebek ölür. Ona sevdiğimi neden zamanında söyleyemedim diye papatya üzüntüsünden hasta olur. Yapraklarını dökmeye başlar döktüğü her yaprakta seni seviyorum der. Ve sonunda ölür. İşte o günden beri sevdiğini söyleyemeyen herkes papatyaya sorar Seviyor mu Sevmiyor mu diye.

[sanane-01s-blog]

" Koparılan çiçeği suya koymak kadar gereksizdir. Kalbe sunulan özür... "

[sanane-01s-blog]

"tanrım merhaba, cehennemi dökmeye ne gerek vardı dünyaya?"

[sanane-01s-blog]

Kadın yağmurdan sırılsıklam olmuş bir şekilde uçurumun kenarına oturdu. Bulutlarla birlikte ağlıyor gibi hissediyordu kendisini. Başını gökyüzüne kaldırıp yağmurun yüzüne damlamasına ve gözyaşlarına karışmasına izin verdi. Daha sonra duyduğu bir sesle arkasına baktı. Küçük bir kız gördü. Yağmuru eğlenceli hâle getirmiş küçük bir kız. Yerde oturmuş ve çamurdan oyuncak bebeği için eşyalar yapan küçük bir kız. Burukça tebessüm etti kadın. Usulca ayağa kalktı ve kız çocuğunun yanına gitti. Bitkin çıkan ses tonuyla "ben de sana eşlik edebilir miyim?" diye sordu. Küçük kız kafasını kaldırdı ve ağlayan kadına gülümsedi. Bu, izin verdiği anlamına geliyordu. Kadın küçük kızın yanına oturdu ve elleriyle yere küçük bir çukur açtı. Küçük kıza baktığında göz göze geldiler. Hiçbir şey söylemedi kadın. Küçük kız üzgün bir ifadeyle çamurdan yaptığı eşyaları bozdu ve oyuncak bebeğini çukura yerleştirdi. Daha sonra her ikisi birlikte çukuru kapattılar. Kadın ayağa kalktı, küçük kızın elini tuttu ve geçmişiyle birlikte uçurumdan atladı.

[sanane-01s-blog]

Acı çekiyorum. Farklı bir acı bu. Hiçbir nedeni yok gibi dururken o kadar çok nedeni bir arada tutan bir acı ki. Anlatamıyorum. Anlatsam ağlarım, ağlarsam gülerler. Kırıldığım her saniye büyüyor içimdeki o boşluk. Siz hiç elinizde olmadan üzülmeye mahkum ettiniz mi kendinizi? Gökyüzüne bakarken takıldığınız taşı önemsediniz mi? Uzun uzun konuşmak isterken içinizdekileri sessizce haykırmak geçerken aklınızdan, sesinizin çıkmadığı oldu mu hiç? Benim oldu işte. Hiç geçmedi ki üstümden. Bildiklerim, işittiklerim öyle çok yük oldu omuzlarıma. Taşıyamıyorum sanki artık onları. Her geçen dakika gülümsemek salak salak mutluymuş rolüne bürünmek öyle zor geliyor ki bazen. Unutuyorum kim olduğumu. Hiç bilemedim ki zaten. Sessizce fısıldıyorum rüzgara içimdekileri sessizce çığlıklar atıyorum, ne duyulduğum oluyor ne görüldüğüm.

[sanane-01s-blog]

Bu kız beni severmi???

"

[sanane-01s-blog]

Zaman herşeyi affederde ben zaman değilim