Text
Bir şeyler eksik gibiydi. Kuşkusuz o günden sonra artık hiçbir şey hissetmemek ve yüreğini döven sancılardan kurtulmak istiyordu. Kurtulmuştu. Fakat şimdi geriye anlamlandıramadığı, insana kaybolmuşçasına varlığını sorgulattıran kocaman bir boşluk kalmıştı.
0 notes
Text
İnsanların bakışlarına bile dayanamıyorum. İnsan düşmanı olduğumdan değil ama insanların bakışları, çevremde bulunmaları, öylesine oturup bakmaları, bütün bunlar benim için dayanılır gibi değil.
- Franz Kafka.
0 notes
Text
Tek bildiğim şu, aklımı kaçırıyorum. Ego ego ego. Bıktım usandım. Kendiminkinden de, başkalarınınkinden de. Bir yere varmak, farklı ve ayrıcalıklı bir şeyler yapmak, ilginç biri olmak isteyen herkesten bıktım usandım. İğrenç bir şey bu, iğrenç, iğrenç. Kimin ne dediği umurumda bile değil.
- J.D. Salinger.
0 notes
Text
Kendimi herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Ne bir şehre, ne bir ülkeye, ne de dünyaya. Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım.
- Hasan Ali Toptaş.
0 notes
Text
Birlikteyken çok içten konuşanların bile ayrıldıktan sonraki konuşmaları asla eskisi gibi içten olmuyor. Nasılsın diyor, iyiyim sen diyorsun, iyiyim işte diyor. Tamam o zaman diyorsun, sonra görüşürüz diyor, konuşma bitiyor. Yani dışardan bakınca konuşuluyor gibi gözükse de, konuşmada hiçbir derinlik olmuyor. İnsanlar sustuklarını konuşmayı becerebilseydi, sanırım herkes daha mutlu olabilirdi.
0 notes
Text
Yapmak istediğin birçok şeye mantığını kullanarak engel olabiliyorsun ama ne yaparsan yap hissettiklerine engel olamıyorsun ya, tam bir rezalet.
1 note
·
View note
Text
İnsanın, sandığı kadar zeki olmadığını fark ettiği an yaşadığı hayal kırıklığı ve utanç duygusunun tarifi yok sanırım.
1 note
·
View note
Text
Bazen ayaklarının yerden kesilmesi için kanatlarının olmasına ihtiyacın yoktur, hayal kurabilmek yeterlidir. Hayal kuramıyorsan herhangi bir uçağa bilet al veya sigaranı tüttürdüğün balkondan atla.
1 note
·
View note
Text
'Büyüdükçe ne istediğini daha iyi bileceksin' derlerdi hep. Büyüdüm. Ne istediğimi hâlâ bilmiyorum. Sanırım büyümek sadece, neyin mümkün olup neyin olamayacağını anlamaya ve buna göre istekte bulunmaya yarıyor.
0 notes
Text
Sorulan her 'nasılsın' sorusuna 'iyiyim' yalanıyla cevap vermekten sıkıldım. Ha, kötü müyüm? Hayır! Ama kötü değilse iyi midir bir insan? Ortalarda bir yerlerde de geziyor olabilir pekâlâ. Hadi bırakalım yalanı, iyi olma durumunu çoktan unuttuk hepimiz. Unutmadıysak da, ne zaman şöyle bir durup düşündük, dinginleştik? Sürekli bir koşturmaca haliyle beraber, daha iyi olma umudunu taşıyoruz içimizde. Daha iyi olmayı istemek, iyi değilim demekle aynı değil midir?
0 notes
Text
Uçsuz bucaksız bir okyanusta teknedeyim, bu benim teknem. İçine tüm mutluluklarımı, mutsuzluklarımı, hayal kırıklıklarımı, yaşayabildiklerimi ve yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımı doldurdum. Bu tekne sakin sularda usul usul ilerlemeye çalışıyor, nereye gidiyor bilmiyorum. Beni nereye götürüyor bilmiyorum. Teknemdeki yükün fazlalığı yetmezmiş gibi, bir de gelip delik açıyorlar tam ortasından. Su alıyor ama usul usul ilerlemeye devam ediyor. Okyanusun ortasında yapayalnızım, yardım isteyebileceğim kimse yok, sesimi duyabilecek kimse yok. Hoş! Yardım istemek gibi bir derdim de yok. Usul usul ilerliyorum ama bir yandan da dibe batıyorum. Kimseye dokunmadan, bir başıma, sessiz sedasız batıyorum. Ve sanırım buna alışıyorum...
0 notes
Text
İçimde bir kuş var, nereye kanat çırpacağını, kime güveneceğini bilmiyor. Birilerine güvenmek istiyor, o hâlâ iyi insanların var olduğuna inanıyor. Söylemiyorum ona, kırmıyorum umudunu ama bir yandan da boşa kanat çırpmasına üzülüyorum. Peki ne öğütlemeliyim ona? Kime gitsin, kime güvensin, nereye kanat çırpsın? Kime giderse gitsin, kıracaklar kanadını. Ama vazgeçmeyecek, yolunu bulmak uğruna kanadını feda edecek biliyorum. Yoruldun, bitkin düşeceksin, bul artık yolunu kuş...
0 notes
Text
Konuşmak! İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük farklardan biri; konuşmak! Peki her zaman iyiye kullanabiliyor muyuz bu ayrıcalığı? Bence hayır. Aksine, konuşarak bir çuval inciri berbat etmekte usta sayılırız. Öyle olmadık anlarda, öyle gereksiz durumlarda, öyle söylenmemesi gereken şeyleri söylüyoruz ki, konuşmak bizim için bir dezavantaj oluveriyor. Susmayı denesek belki hiçbir problem olmayacak. Ama yok! Konuşuyoruz. Biraz sus be insan. Dinle, anla, ondan sonra konuş. Ve konuşurken biraz karşıdakinin hislerine önem ver. Karşıdakini yakıp yıkmak için verilmedi bu ayrıcalık sana, unutma!
0 notes
Text
Bunun adı nedir bilmiyorum, sormayacağım da. Biliyorum ki sorarsam bir sürü cevaba maruz kalırım. Oysa bunun cevaplarla kirletilmemesi gerek. Bunun bir adı yok, varsa da sormayacağım size, bilmek istemiyorum. Bilinmeden kalsın böyle, sessizlikte gömülü dursun. İçimde öyle güzel ki, sadece melodilere ait kalsın. İnsanlara değil...
0 notes
Text
Hayatı tek kelime ile tanımla deseler, bu kelime 'monoton' olurdu sanırım. Herkes, her şey, her gün o kadar birbirinin aynısı ki, bunları birbirinden ayırmaya çalışmak müthiş derecede baş ağrıtıcı oluyor. Hayat tekdüze ilerliyor, insanlar tek tip yaşıyor ve günler birbirini taklit ediyor. Bazen etrafımda çıt dahi duymak istemiyorum, uçsuz bucaksız bir sessizlik çekiyor canım. İşin ilginç yanı, insanlar sussa da kafamdaki sesler rahat bırakmıyor beni. Yüzlerce insanın konuşması, zihnimin sesi kadar yormuyor aslında. Hep 'kalbinin sesini dinle' dediler. Benim sadece beynim konuşuyor. Sanırım kalbim dilsiz.
0 notes
Text
Değer vererek yaşar insan. Bazen bir eşyaya, bazen bir kitaba, bazen bir şarkıya, gökyüzüne, bulutlara ve elbette bir insana. Çünkü insan; bir şeylere değer vermeden, bir şeylere bağımlı olmadan yaşayamaz. Tabi yalnızca etten, kemikten oluşan bir kas yığını değildir. Sever, ağlar, kırılır, üzülür.. İnsan bu, bir kalbi var. Her ne kadar önemsemese de diğerleri, bir kalbi vardır onun. Ve bir de kalbinin kırılmasına sebep olan belirsizlikler.. Belirsizlikler dostum! İnsanın iç organlarını söküp, kendi ağzına tıkıştırıvermesi gibi bir şey. Belirsizlikler yoruyor insanı. Sanırım olduğunu sandığımız şeyler aslında yok. Bunları biz kuruyoruz. Olan şey şu; acılarımız bizleri birleştiriyor. Çünkü acılar, mutluluğa göre daha çekici. 'Mutluluk bir pop şarkısı ise, acı şiirdir' diyordu bir filmde. Acılarımız, sevinçlerimize göre daha samimi. Mutluluğunu senin için hiç önemi olmayan, alelade birisiyle de paylaşırsın ama üzüntünü paylaşmak konusunda çok seçicisindir. Onu yalnızca en güvendiklerinle paylaşırsın, yaralarını sadece en güvendiklerine gösterirsin. O kadar çok yara almışsındır ki, artık iyi olmayı dilemeyip, daha kötü olmamayı dilersin. Ve kabuk bağlamamış yaralarının daha çok kanatılmamasını...
0 notes
Text
Bu sayfayı atla, bunu atla, bunu da atla diye diye koca bir kitabı okumadan bitirdiğinin farkına varmak? Ve bu yüzden de suçlu sayılmak.. Elinde olmuyor bazen insanın, her sayfa veya düzeltmek gerekirse her insan o kadar birbirinin aynısı ki, aynı şeyi bir daha okumak, aynı olayı bir daha yaşamak istemiyor insan. Hiç kimse şaşırtmıyor seni ve hiç kimse kazanamıyor güvenini. Söyledikleriyle, yaptıkları o kadar tezat ki insanların. Sana güvenmiyorum dediğinde çıt diye kırılıveriyorlar ama güvenini kazanmak için ne yapıyorlar? Güvenmiyorum hiçbirinize. Bundan sonra bunu net olarak anlayın lütfen. 'Bana da mı' deme, sana da güvenmiyorum, sana da ve ötekine de. Hepiniz aynısınız çünkü, bir fark göremiyorum.
0 notes