sonsuzakadarhic

[sonsuzakadarhic]

Yalnızlıktan çok korkuyorum Tusker,

[sonsuzakadarhic]

“karanlığın ortasında, bizi oradan alıp götürecek bir şeyin beklentisiyle bakınıp durmuşuz ve o şey hiç gelmemiş.”

[sonsuzakadarhic]

 Hayır, dedi kendi kendine. Çok dokunaklı, ama ağlamamam gerekiyor. Ağlarsam bir daha susmayı başaramayabilirim..

[sonsuzakadarhic]

Özür dilerim. Artık böyle aptalca sorular sormamalıyım. Soru sorma yılları geçip gitti. Bana bir aşk mektubu yazdın ve ben onu bütün gece yastığımın altında sakladım.

Bütün gece.

[sonsuzakadarhic]

İçi huzur doldu. Oturma odasından sızan ışığa arkasını döndü ve uykulu parmakları, el yordamıyla zarfa ulaştı. O zarfın içinde, yaşadığı onca yıl boyunca aldığı biricik aşk mektubu vardı.

[sonsuzakadarhic]

Her şeyi mahvetmiş görüntüsü verdiysem Luce, senden özür dilerim.

[sonsuzakadarhic]

“Hiçbir şeyi beceremiyorum. Gitgide bu sonuca varmaya başladım. Hiçbir şeyi beceremiyorum.” 

[sonsuzakadarhic]

“Luce?”

“Efendim, Tusker’cığım?”

“Dağ Manzaralı Salon? Öğle yemeği? Yalnızca sen ve ben?”

Adam ona böyle şeyler söylediğinde, o sersem yaşlı yüreğini titretebiliyordu hâlâ.

“Ah, Tusker, ne güzel bir teklif bu. Ama, doğum günü partisine neden çağrılmadıklarını merak eden insanlarla karşılaşırsak ne olacak?”

“Susup oturmak zorunda kalacaklar. Bu gece ne var?”

“Ne mi var?”

“Sinemada. Bugün pazartesi. Sen hep pazartesileri gidersin ya. Ben de gelebilirim diye düşündüm.”

“Billy-Boy ne olacak?”

“Çenesini kapayıp oturması gerekecek.”

[sonsuzakadarhic]

“Luce?”

“Efendim, Tusker’cığım?”

“Dağ Manzaralı Salon? Öğle yemeği? Yalnızca sen ve ben?”

Adam ona böyle şeyler söylediğinde, o sersem yaşlı yüreğini titretebiliyordu hâlâ. 

[sonsuzakadarhic]

Adamın arkadan görünüşü, tipik bir yaşlı adamınki gibiydi: Zayıf, kırılgan, birlikte yaşaması katlanılmaz, bir gün orada olmayacağı düşüncesi dayanılmaz, çünkü o zaman, kadının yaşamak için hiçbir nedeni kalmayacaktı.

[sonsuzakadarhic]

Güneş, güneş, sonsuz güneş. Kadınlar güneşe muhtaçtır. Hindistan’da bolca var, ama benim kastettiğim o değil. Yokluğu, yüreğinizde bir açlık hissi gibi beliren ve en sonunda yavaş yavaş öldüğünüzü düşündüren o ışığı kastediyorum. İlgi.

[sonsuzakadarhic]

Bugünlerde, sanki hiçbir şey umurunda değilmiş gibi konuşuyor.

[sonsuzakadarhic]

Zaman geçer, fotoğraf kalır.

[sonsuzakadarhic]

Hüsnükuruntuydu bu şüphesiz; ama bir umut zerresi barındıran her düşünceyi bağrına basmalıydı.

[sonsuzakadarhic]

Sahip olduklarının çoğunu kaybetti; bugün itibariyle, inandırıcılığından arta kalanların büyük bölümünü de dahil edebilirim buna.

[sonsuzakadarhic]

bunları öyle uzun zamandır çekiyorum ki, artık herhangi bir şey yapmaya mecalim kalmadı, yalnızca teessüf ediyorum

[sonsuzakadarhic]

“Seninle konuşurken nerede olduğumu, ne olduğumu bilmiyorum.”