ssoiless

[ssoiless]

Biraz iç dökme.

Olması gerekenin tersini yaşamak çok yorucu. Mutlu kalmak gerçekten çok yorucuymuş. Kullandığım ilaçlar yüzünden daha az hissettiğim bu depresiflik, eskisi gibi bir hal almaya başladı. Çok saçma geliyor bu yaşananlar. Mutsuzluk hissedilmesi gerekilen bir duygu fakat hayatın merkezine koyulmaması lazım. Hislerim ise düşüncelerime çok ters. Çoğu zaman depresif oluyordum. Her gece ağlıyordum. Elimden uyumak dışında bir iş gelmiyordu. Bir süreye kadar bu azaldı fakat bu da antidepresan sayesinde oldu. Bir ilaca böyle bağlanmak yapılacak en kötü karar. Fakat hissettiklerimin yine zihnimi doldurmasını istemiyorum. Bununla başa çıkmak çok yorucu. Elinden hiçbir şey gelmemesi çok yorucu.

İlacım bitti ve randevuya da zaman var. Fark ettim ki gerçekten mutlu değilim ben. Rahat nefes alamıyorum, düşünmeden, ağlamadan duramıyorum. Bunların sürekli yaşanması da günlük hayatı etkiliyor. Nasıl etkilemesin sonuçta. Hep böyle mi kalacak bilmiyorum. Hep mi böyle ilaçlarla mutlu olacağım bilmiyorum. Hiç mutlu değilim demiyorum. Elbette mutluluk da hissedilen bir duygu fakat olması gerekenin tam tersi olarak hissediliyor. Bilmiyorum kafam çok dolu ve içimden ağlamak dışında hiçbir şey gelmiyor. Kendimi herkese yettirmekten o kadar yoruldum ki bu süreçte nasıl hissediyorum bilmiyorum bile. Sadece çok sinirliyim. Çok kırgınım.

Ha bir de Güncel Gürsel Artıktay'a bayılıyorum.

https://open.spotify.com/intl-tr/track/5w6fura9GIdkgXw2eZZo5F?si=383cbeb8556d4ca6

[ssoiless]

•Dead Poets Society•

"We don't read and write poetry because it's cute. We read and write poetry because we are members of the human race."

[ssoiless]

Snow, Winter.

[ssoiless]

Banana Fish 🐟

Ash-

I’m very worried because I haven’t seen you and I don’t know if you are okay. You said to me before, “We live in different worlds.” But I am not sure if that is true. We are from different countries, and our skin and eyes are different color. But so what? We are friends. Isn’t that enough? What else do we need? I am very happy I came to America. I made many friends here. Above all… I met you, Ash. You asked me many times if you scare me. But I never felt scared of you, not even once. From the first time I met you. Actually, I always felt that you are hurt, much more than me—that your spirit is wounded. I know you are much smarter than me, and bigger, and stronger—but even so—I always wanted to protect you. Funny, isn’t it?

But what did I want to protect you from? I think I wanted to protect you from your future. Because your fate was sweeping you away, like a flood. Do you remember telling me about the leopard in that Hemingway book? He died at the top of the mountain, and you said he knew that he will never go back down. But I said you are not a leopard, and that you can change your future. It’s true, Ash. You can change your fate.

You are not alone, Ash. I am with you. My soul is always with you.

(Sayonara, America… Sayonara, New York… But I’m not saying “sayonara” to you, Ash. Because this isn’t good-bye. I know we’ll see each other again someday— You are my best friend, Ash.)

[ssoiless]

-same place, different views

[ssoiless]

Twilight, New Moon.

Dear Alice, you've disappeared, like everything else. But who else can I talk to? …I'm lost, Alice. When you left -- and he left -- you took everything with you. But the absence of him is everywhere I look.

[ssoiless]

Twilight, New Moon.

Time passes. Even when it seems impossible. Even when each tick of the second hand aches like the pulse of blood behind a bruise. It passes unevenly, in strange lurches and dragging lulls, but pass it does. Even for me.

[ssoiless]

them: are you ok you look out of it

me: yea sorry just tired

my brain:

[ssoiless]

La push, Washington

[ssoiless]

[ssoiless]

Rosalie's beauty ♡

[ssoiless]

la belle personne ʚ

fransızca olan her şeyin hastasıyım. film, dizi, müzik... fransızca da çok hoşuma gidiyor. maalesef şuan vaktim yok öğrenmeye fakat seneye yazın başlayacağım. j'espère ♡

filme tesadüfen rastladım. youtube'de bir müziğin türkçe çevirisine bakarken, arkada kullanılan klip hoşuma gitti ve filme baktım. ani kararla izlediğim filmlerin daha çok hoşuma gittiğini fark ettim. bu da onlardan biri oldu.

annesinin vefatı üzerinde okul değiştiren junie, okulun sessiz çocuğu ile çıkmaya başlar. lakin öğretmenine (nemours) aşık olmaya başlar.

konusunu ilk okuyunca 'klasik öğretmen öğrenci aşkı mı gerçekten?' demiştim fakat öyle olmadığını anladım. filmi bitirince. tek kötü yanı olması gereken çift filmin son 10 dakikası yakınlaşmaya başlıyor. devamını spoiler vermek istemem. birazcık yavaş ilerletmeleri sorun olmuş. çifti daha fazla görmek isterdim. verdiği vibe'da aşırı güzel ve tatlı. junie çok güzel bir kız. nemours da çok tatlı. açıkçası filmi izlememdeki tek sebep nemoursdu. fransızca filmleri daha fazla izlemeye karar verdim :)

[ssoiless]

twilight ⋆

''you put on a good show. But I'd be willing to bet that you're suffering more than you let anyone see''

'twilight, 44th page'

[ssoiless]

Call me by your name ♥

İzlediğim/Dinlediğim şeyleri mevsim mevsim ayırmayı çok seviyorum ve bu film kesinlikle bir yaz filmi. Normalde yazdan nefret ederim ama bu tarz yaz filmleri çok hoşuma gidiyor. Call me by your name'i 10 defa izlemişimdir. Efsane bir film. Çok tatlı. Verdiği vibe o kadar güzel ki bayılıyorum böyle güzel hissettiren filmlere.

Bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Şarkıları da bir o kadar güzel.

''Call me by your name and i call you by my name''

[ssoiless]

Julie and the Phantoms ♡

Müzikal olan her şeyin hastasıyım. Kurgusu biraz saçma. Çoğu yerde ne alaka burası, çok saçma ya demeniz çok mümkün. Ben Spotify'da karşıma çıkan şarkı ile gördüm diziyi. Unsaid Emily. İlk dinlediğimde kapağına bakmadan direkt favorilere almıştım. Sonra dinlerken gördüm ki Netflix dizisiymiş. 9 bölüm ve en fazla 30 dakika filan.

'Birazcık' saçma olan kurgusu da şöyle ki;

Annesinin ölümünden sonra Julie müziğe olan tutkusunu kaybediyor. Aradan geçen 1 seneden sonra da annesinin stüdyo olarak kullandığı garajı temizlerken bir grubun CD'sini buluyor ve çalıyor. O grubun 3 üyesi de 1995 yılında ünlü olan Sunset Curve'den fakat bir kaza sonucu ölüyorlar. Julie'nin CD'yi bulup çalması da onları hayalet olarak canlandırıyor. Sonrasında da Julie'yi müziğe geri döndürüyorlar falan falan.

Ben çok çok sevdim. Özellikle şarkıları dizi hakkında şiddetle önereceğim tek şey olabilir. Tekrar tekrar izleyebilirim. Dediğim gibi müzikal olan her şeyi çok seviyorum ve dizinin şarkıları da süper olunca insanın tekrar tekrar izleyesi geliyor.