#ebu hanife
Explore tagged Tumblr posts
ilmiyyat1453 · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
İmam Ebû Hanife, eğitimini tamamlayıp ders vermeye başlayacak olan talebesi Yusuf es-Semtî'ye şu nasihatte bulunmuştur:
Talebelerinle ünsiyet kur,
onlara bazen latife yap,
onlarla sohbet et, ki aranızdaki muhabbet daim olsun ve ilme devam etsinler.
Bazen onlara yemek ikram et,
ihtiyaçlarını gider,
konumlarını takdir et,
hatalarını görmezden gel,
onlara karşı yumuşak/nazik ol, müsamahakar ol.
Hiçbirine karşı sıkıldığını, onlardan bezdiğini belli etme,
onlardan biri gibi ol.
Kerderi, Menâkıb
82 notes · View notes
menittebeazzikra · 3 months ago
Text
"Ne rahat bir hayatın oldu senin ne de Allah'ı (cc) razı edecek bir amelin
Bu da sana hüzün olarak yeter."
| Ebu Hanife (ra)
33 notes · View notes
vuslat78 · 6 months ago
Text
Tumblr media
"Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım başım göğe değerdi."
İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri
~Bağdat
41 notes · View notes
farahzisan · 2 years ago
Text
Ebu Hanife şu şiiri çok okurdu:
"Ne rahat bir hayatın oldu senin
Ne de Allah‘ı razı edecek salih amelin.
Bu da sana hüzün olarak yeter"
Tumblr media
192 notes · View notes
tevafuk-asigi · 9 months ago
Text
Ebu Hanife der ki:
"Dünya için ilim elde edenlerin ilminin bereketi olmaz, ilim onun kalbine nüfuz etmez ve onun ilminden istifade eden olmaz. Din/Allah için ilim öğrenenlerin ise ilmi bereketli olur, ilim kalbine nüfuz eder, ondan ilim alanlar müstefid olur."
[Kaynak: Sübezmuni, Keşfu’l-âsâr]
23 notes · View notes
muhimmat · 3 months ago
Text
Enes (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular: "İlim öğrenmek her Müslüman üzerine farzdır. İlmi layık olmaya­na öğreten, domuzun boynuna yakut, inci ve altın takan kimse gibi­dir." [Camiussağir-5265]
Ebu Hanife Numan bin Sabît rahimahullah da bu hadisi sahih görmüş ki nakl etmiş.
Medreseler ulema ilk önce bu hususa hassasiyetlerini kaybettiler. itibar peşinde yahut makam sahibi ailelerin çocuklarını tercih ettiler. İnciler o boyunları doldurdu. Sonradan yiğitlik kumaşı olan ehil çocuklar; o yetişen ilim öğrretilen ulema denilenlerin boyunlarına baktılar ve o talepten soğudular. Boyunlarını kurtarmak hal bu ki boyunun hangi bedene ait olduğu fark etme keskinliğinde yatıyordu. Yiğit ehil olanların boynunun borcuydu ilim; borç da yiğidin kamçısı...
8 notes · View notes
lbeyzal · 9 months ago
Text
Ebu Hanife رحمه الله şu şiiri çok okurdu;
"Ne rahat bir hayatın oldu senin,
Ne de Allah'ı razı edecek salih amelin.
Bu da sana hüzün olarak yeter."
14 notes · View notes
yasamsallik · 2 years ago
Text
Sultan'ın sofrasına oturan,
Âlimin
fetvasına itibar edilmez. !
İmam-ı Azam Ebu Hanife
34 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ebû Yusuf (rahimehullâh) diyor ki: "Yağmurlu bir günde biz Ebu Hanife'nin tüm öğrencileri oturmuştuk. Sonra Ebû Hanife yanımıza gelip dedi ki: "Sizler kalbime sevinç veren, hüznümü giderensiniz." 
113 notes · View notes
menittebeazzikra · 3 months ago
Note
bu menzildeki şeyhlerin milyarlık arabalara binmelerine ne diyorsunuz sünnetle örtüşmeyen şeyler olunca soğuyorum peygamber böyle yapmadı
Şimdi bu milyarlık arabalara bir ünlü binse kimse ses etmiyor, sıradan vatandaş binse yine herkese normal lâkin bir Allah dostu binse kalbimizde birşeyler oluyor niçin acaba ? Kalbimizi sorgulayalım biz dinden soğumak için bahane mi arıyoruz yoksa evliyaullahın gözümüzde bir standardı var da onlara yakıştıramıyor muyuz acaba ? Yoksa filmlerde dizilerde bize yırtık elbiseli mağarada sürekli ibadetle meşgul eden birisi gibi öyle bir algı oluşturuldu da bu algıdan kurtulamıyor muyuz ?
Bir insan bu herkes için geçerli. Zekatını veriyorsa ki bu da açıkçası bizi ilgilendirmez. İsterse helikoptere binsin. Açıkçası ben kendi menfaatime o güzel insandan nasıl istifade ederim ona bakarım. Kimse kötü ve zengin insanlara bakıp paradan soğumuyor lâkin konu dine gelince soğumak için bahaneler havalarda uçuşmasın lütfen. Ki çoğu zamanda oraya hizmete gelenlerin yahut yakın kimselerin araçlarıyla bir yerden bir yere gidilip geliniyor. Velev ki öyle olmasın kendi malları olsun ben açıkçası sevinirim. Zamanında Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellemin devesi kusva zamanının en değerli en pahalı bineklerindendi. Arkadaşlar genel manada söylüyorum sözüm meclisten dışarı.. böyle şeylerle şeytan oyalıyor. Artık hedefe odaklanıp şu kalbi Âllah celle celaluhun zikriyle hemhâl neden eylemiyoruz..
Bakın iblis herkesi bir yerinden yakalamış oyalıyor.. soğuyacak başka şeyler bulalım inşaÂllah. Nice Allah dostu vardır ki günümüze kadar gelen onların hayat hikayelerini dinlediğimizde kimisi çok zengin kimisi orta hâlli kimisi fakirdir. Fakat hiçbirisi malı kalbine koymamış aksine bir araç olarak görmüş ve kullanmışlardır. Mesela mezhep imamımız İmamı Azâm Ebu Hanife Hazretleri çok zengindi kumaş işiyle uğraşırdı. Namaz için binlerce dinarlık giydiği hususi elbiseleri vardı.. bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ki mübarekler menzile zamanında yerleşip o kurak çorak araziyi satın alıp yerleşmişler. Yani köy topraklarının çoğu onlara ait olmuş. Sonradan o topraklar bereketlenmiş münbit topraklar hâline gelmiş o güzel insanların bereketiyle. Su çıkmış termal sular çıkmış ve değerlenmiş.. dolayısıyla bunca zamandır oranın zaten sahipleri bizzat kendileri
Yani hiçbir şey bilmesek dahi sadece ekip biçmiş olsalar zaten dilediği araca da biner eve de oturur. Ama gittiniz mi bilmiyorum sınırlı bir alanda köy de yani orada irşada vesile oluyor ve insanları Âllah celle celaluha tövbe ettirip yakınlaştırıyorlar. Bu çok güzel ve çok özel bir şey.. Gidip yerinde görelim ve çokca istifade edenlerden olalım inşaÂllah.. dua ile
4 notes · View notes
umuttherzamanvar · 8 months ago
Text
Tumblr media
Dünyalıklara ve bulunduğun haline güvenme!
Çünkü Allah tüm bunlardan senı hesaba çekecektir. İmam-ı Azam Ebu Hanife
ALLAH ...
Yolunuzu
Yüreğinizi
Gönlünüzü
Hayırlı insanlara çıkarsın ...
Ne Eminsin.
Ne Ümitsizsin.
Ama Senin Adına
MEVLAM sevilenleri
Sevenlerin duasıyla korurmuş.
Herkesi sevdiğine emanet edermiş
Bende sizi gecenin SAHİBİNE
Sabahın RABBİNE zorlukların ardındaki Kolaylıkların MALİKİNE
Merhameti ve lutfu sonsuz olan
ALLAH'ıma emanet ediyorum
Rabbim hizmet kapısından, Rahmet nazarından, Cennet kokusundan, Kendi rızasından mahrum
etmesin
Sevgi, selam ve dua ile,,,
Hayır dolu gecenin sabahında. Cumamız mubarek olsun.
5 notes · View notes
ziyapasa-01 · 1 year ago
Text
“Sultanın sofrasına oturan ALİMİN FETVASINA İTİBAR edilmez”
İmam-I Azam Ebu Hanife
...Yiyip içtikleriniz şifa olsun dileğimle;
Hayırlı akşamlar, bereketli iftarlar efendim.
Duâ ile
🤲🇹🇷
Tumblr media
14 notes · View notes
yorgunhamza · 1 year ago
Text
#ABD
BloombergTV...
" #TürkOrdusunun,...
#Osmanlı İmparatorluğu'ndan bugüne değin hiç bu kadar geniş bir ayak izi olmamıştı."
"Türkler, hemen her yerdeler."
Bizim patates soğan edebiyatına oy moy yok diyen kesime özellikle ders niteliğinde ...
Evet ekonomik olarak sıkıntılı günler yaşıyoruz..
Ama unutuyorsunuz...
✔️Zahmet Olmadan Rahmet Olmayacağını..✔️
Imamı Azam Ebu Hanife ( r.a)
Tumblr media
7 notes · View notes
muhimmat · 3 months ago
Text
Ebi Vehb Muhammed b. Müzahım ç: Abdullah b. Mübarek'i şöyle söylerken işittim:
"insanların en fakihi olarak Ebu Hanife’yi gördüm. Fıkıhta onun benzerini de görmedim. "
"Abdullah b. Mübarek'i şöyle söylerken işittim: Allah bana Süfyan ve Ebu Hanife ile yardım etmese diğer insanlar gibi olurdum." [Siyeru Alami’n Nübela 6/398]
9 notes · View notes
sermerii · 2 years ago
Text
Sünnet olmasaydı, hiçbirimiz Kur'ân-ı anlamazdık.
İmamı azam ebu Hanife
7 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılardan
Kamuoyuna Bildirge - 1
İslam, halkın köle – hür, yoksul – varsıl diye sınıflara ayrıldığı vıı. Yüzyıl Mekke’sinde bir özgürlük ve adalet hareketi olarak doğdu. İslam peygamberi Hz. Muhammed, sınıf ayrımcılığına karşı kardeşliği, köleliğe karşı özgürlüğü ikame etmek için mücadele etti. Kur’an, akılcılığı temel alan bir kitap kimliğiyle dönemin koşullarında bir özgürlük ve adalet manifestosu olarak peygamberin dilinden insanlara ulaştı.
İslam’ın adalet ve özgürlüğü temel alan eşsiz düzeni, Medine Sözleşmesi ile pratize edildi. Böylece kölelerin kölelikten, yoksulların yoksulluktan kurtuluş süreci başlamış oldu. Bu süreç, peygamberimizin vefatına değin aynı minvalde ilerledi. Ancak, peygamberin vefatını takiben başlayan ve özellikle Emeviler dönemiyle iyice belirginleşen yeni süreçte kölelik, İslami bir kisveyle kurumsallaştırıldı. Tarihin ve toplumun doğal akışı içerisinde çoktan ortadan kalkması gereken kölelik kurumu, saltanatçı ve hilafetçi İslam anlayışıyla kalıcı hale getirildi. Aynı şekilde yoksulluk da servet hırsı ve ganimetçi zihniyet nedeniyle ortadan kaldırılamadı. Aşırı zenginleşen bir avuç insan dışında geniş Müslüman kitleler fakirliğe mahkum edildi. Emevi neslinden olup da Ömer Bin Abdülaziz vb. birkaç kişi gibi Emevi zulmüne itiraz edenler hariç bu hanedanın İslam’a verdiği zararı anlatmaya kelimeler kifayet etmemektedir.
Öyle ki 680’de Kerbela’da peygamber torunu ve yakınları Emevi saltanatının vesayetçileri tarafından katledilip Hz. Muhammed’in manevi mirasının son unsurları da çöle gömülerek İslam’a ihanetin zirvesine ulaşıldı. O günden itibaren gerçek Müslümanlar muhalefete çekildi. Saltanat ve hilafet yüzlerce yıl boyunca Müslüman toplumların üzerinde bir baskı ve zulüm aracı olarak varlığını sürdürdü. Yaklaşık 1400 yıllık İslam tarihi boyunca kısa aralıklar dışında Müslümanlar, bilime sırt çeviren ve aklı nakil karşısında önemsizleştiren siyaset ve din esnafı yüzünden büyük mahrumiyetler yaşadılar. Sultanlar ve halifeler iktidarlarını ganimetler ve halka yükledikleri ağır vergilerle sürekli kıldılar.
Saltanat ve hilafet düzeni, özgürlükçü İslami düşüncenin gelişimini engelledi. Her yeni fikir, fitne etiketiyle mahkum edildi. Başta Ebu Hanife ve ehlibeyt neslinden gelen imamlar olmak üzere pek çok Müslüman bilgin, sözde İslami yönetimler tarafından çeşitli zulümlere uğratıldı. Özgür düşünceli İslam filozoflarının çoğu sultanlarla işbirliği içinde hareket eden sözde ulema tarafından kafir ilan edildi. Bundan dolayıdır ki İslam toplumları içerisinden yeterince bilgin ve mucit yetişmedi.
Batıda başlayan aydınlanma felsefesinin doğurduğu yeni süreç, xıx. Yüzyıla gelindiğinde büyük bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ve çeşitli düşünsel akımların önünü açtı. İnsanlık, din adamlarının, sultanların / kralların, halifelerin teokratik egemenliğine ve inancın aklın önüne geçirilmesine karşı laikliği keşfetti.
Laiklik, din ve inancın akıl üzerinde kurduğu baskıyı ortadan kaldırmak ve dinsel erki yok edip halkın iktidarını kurmak için bulunan bir anlayış olarak hızla yayıldı. Bu yayılış bazen devrimlerle, bazen de aydınların başlattığı ve tamamladığı düşünsel evrimlerle gerçekleşti. Kaldı ki İslam’ın özü laikliğe dayanmakta, bu özden uzaklaşıldığında inancın din ile olan bağı da kopmaktadır.
Yaklaşık bin yıl boyunca aklı ve özgürlüğü, saltanatçı ve hilafetçi teokratik iktidarlar eliyle tutsak edilen Türk toplumu da insanlığın ulaştığı bu yeni evreye yönelme yolunu tuttu. Bu yöneliş, Osmanlı’nın özellikle son yüzyılında cereyan eden özgürlükçü hareketlerle ivme kazandı. Sonuçta Türk toplumu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları eliyle aklın ve bilimin önünde yüzyıllardır bir engel olarak duran saltanat ve hilafeti kaldırarak laiklik esasına dayalı cumhuriyet rejimine geçti.
Cumhuriyet büyük bir devrimdir. Aklı özgürleştiren, bilimin önünü açan, hurafe ve bidatlara karşı İslami düşüncenin doğmasını sağlayan laiklik, deyim yerindeyse cumhuriyetin ruhudur.
Cumhuriyet devriminin önderi olan büyük Atatürk, gerçekleştirdiği devrimlerle medeni bir toplum hedefi doğrultusunda az zamanda çok ve büyük işler başarmış emsalsiz bir kahramandır.
Cumhuriyet, adeta Medine Sözleşmesinin güncellenmiş hali olarak nebevi mirası xx. Yüzyılda yeniden dirilten görkemli bir devrimdir. Bu devrimi ve devrimin önderini savunmak samimi her müminin görevidir.
Cumhuriyeti ve onun ruhu olan laikliği İslam karşıtı olarak yaftalamak, ardılları tarafından kurumsallaştırılan Muaviye ve Yezid’in uygulamalarını İslam sanmaktan başka bir şey değildir. Özetle, cumhuriyete karşı olup halifelik özlemi duymak ve saltanat sevdasına kapılmak; İslam’ı Emevi ırkçılığının yararına yorumlayıp bu şekilde yaşamaya çalışmakla eşdeğerdir.
Bu nedenle bizler, Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılar olarak son dönemde laik cumhuriyetimize ve Atatürk ilke ve devrimlerine yönelik ağır saldırıları ibretle, teessürle izlemekte ve not etmekteyiz.
Bu bağlamda, yüksek bir kararlılıkla belitelim ki, öğretim programlarından ve özellikle de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatından Atatürkçülük ve laiklikle ilgili konuların çıkarılması yahut azaltılmasını, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesini ve Atatürk anıtlarına yönelik çirkin saldırıları kabul etmek mümkün olmadığı gibi önemsizleştirmeye çalışmak da düpedüz bir gaflettir.
Öğretim programlarının laiklik ilkesi doğrultusunda yeniden düzenlenmesi şarttır. Bizler; cihatçı, ganimetçi, fetihçi değil; akılcı, bilimi esas alan, aydınlanmacı ve laikliği güçlendirici bir müfredatın başta Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri olmak üzere bütün dersleri içine alacak şekilde yeniden belirlenmesini talep ediyoruz.
Öte yandan İmam Hatip Liselerinin ve İmam Hatip Ortaokullarının sayılarının hızla artması ve din öğretiminin kalitesizleşmesi sonucu liyakatsiz din görevlilerinin dini hayata verdikleri zararın, telafisi zor sonuçlara yol açtığını da üzüntüyle belirtmek durumundayız.
Müftülüklere nikâh kıyma yetkisi iyi niyetli bir uygulama gibi gösterilmeye çalışılsa da yol açacağı sorunlar tahminlerin ötesinde olacaktır. En başta bu uygulama Müslüman din görevlilerini Hristiyanlıkta olduğu ruhbanlaştıracak ve müftülerimizin papazlaştırılmasına sebebiyet verecektir.
Bu, İslam’ın Hristiyanlaştırılması gibi bir tehlikenin kapılarını açacaktır. Bu nedenle nikâh kıyma yetkisinin mevcut haliyle kalmasından yanayız.
Atatürk anıtlarına yönelik çirkin saldırıları gerçekleştirenlere karşı caydırıcı cezaların verilmesi elzemdir. Aynı şekilde sosyal medyada büyük Atatürk’ün aziz hatırasına saygısızlık manası taşıyan her türlü yazı, yorum ve görüntü takip edilmeli, failleri süratle cezalandırılmalıdır.
Bizler, Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılar olarak, bundan önce bireysel anlamda yaptığımız cumhuriyet devrimi ve Atatürk müdafaasını bundan sonra birlikte ve eşgüdümlü bir biçimde devam ettireceğiz. İnanıyoruz ki ilerleyen süreçte aramıza yeni ilahiyatçı arkadaşlar da katılacaktır.
Son olarak; 1923’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti yerine yeni bir devlet kurmaktan bahsedenleri, Atatürk’ün hatırasına yönelik ağır hakaretlerde bulunanları, Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmeye çalışanları ve toplumumuzu yeniden saltanat ve hilafet karanlığına sürüklemek isteyen şer fikirli kafaları şiddetle kınadığımızı ilan eder, kamuoyumuzun yüksek bilgisine saygıyla sunarız.
Cumhuriyetçi Atatürkçü İlahiyatçılar
Cemil KILIÇ / İlahiyatçı Yazar – Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Nazif AY / İlahiyatçı Yazar – Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Mehmet Ali ÖZ / İlahiyatçı Yazar – Emekli Din Görevlisi
Yusuf Gökhan ÇOLAK / Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Yusuf DÜLGER / Emekli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Kamil Hayati AYDIN / Emekli Müftü
Mehmet GÖL / İlahiyatçı - Emekli Kültür Müdürü
Lütfullah Kaleli / Emekli Din Görevlisi – Yazar
8 notes · View notes