yayapilott-blog
yayapilott-blog
Buzdağının Yazarı
41 posts
Gökyüzüne aşık, martılara sevdalı.
Don't wanna be here? Send us removal request.
yayapilott-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
🌚🎃
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
En sert kayalar bile su damlalarına dayanamazken Benim gönlüm hasretine nasıl dayansın
31 notes · View notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Balık Deniz'e vurgun.
Mavi kalabalığın içinde kaybolmuş bir şeffaflık ve ona aşık unutma hastalığına rağmen, unutamamış canlılar.   Deniz için binlerce balık vardır, hepsi birbirinin aynısı ve birine tutulup kalmaz mesela.  Balıkçı gelip aldığında sesini çıkarmaz.  Balıksız kaldığında ölmez mesela bir deniz. Güzel,  büyük, umut dolu. Ama eksik.  Balık öyle mi?  Denizden başkasında nefes alamaz mesela. Unutkan olmasına rağmen hala denizin içinde kalır,  unutup terkedemez öyle.  Tek denizi vardır ve kendinden büyük bir şeyi sevme cesaretini göstermiştir bir balık. Velhasıl,  göründüğünden daha fazlası vardır.  Görebilmek önemli.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Yazmayı unuttuğum bir kaç aya girdim. Yazıp silmek dersek daha doğru olur. Düşüncelerimin birbiri ile savaş ettiğini düşünürsek normal karşılabilir tabi. Sonradan sonraya telefonumun notlar bölümü doldu, canım kendim diye kurduğum whatsapp grubu yetmiyor. En sonunda sana hiç bir zaman gelemeyecek o tek tik mesajları yazmaya başlamıştım. Aynı rahatlıkla yazıp yine aynı huzursuzlukla gözüm hep o tek tike gidiyordu. Bi gün aklına gelirde kaldırırsın, bilmeden her gece yazdığım bir mesaj çift tik ardindan mavi olur diye hani. Hem korku hem biraz heyecan. Hem istek hem olmasın diye dilinde dua gibi. Beni dinlemediğin, sevmediğin her gece gibi. Beni en az tanıyıp en büyük yargıyı yapan bi adama bu kadar güvenmek akıl işi değil aslında. O kadar kızıp nefret edip, yine ardından ama o, o başka demek hiç mantıklı değil. Senden soğumak için aklımdan bilmem kaç düşünce geçirip altı üstü iki saniye nefret edebilme kapasitesine sahibim zaten. Herkese bu kadar iyi olan biri nasıl bu kadar zalim olur, işte ben orada takılıyorum. Gerçek seni bulmak, seni bulmak imkansız.
0 notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Başlık öldü.
Şarkıları dinlerken aklına gelen insanları gökyüzüne yıldız yapmalı. Güneşe olduğunca yakın. Sözlerine kilit vurmalı. Notalara adının harflerini vermeli ya da. Her şarkı bir başka insana yazılmış gibidir ya hani. Şiir dinlerken gelenler var bir de.. Yıldız olur da kayar diye kıyamadıklarımız hani. Hani hasretinden notaların bile karıştığı, hani güneşe yakın koymayız, mevsim gibi değişmesin diye. Günün geceyi beklediği gibi bekleriz. Yıldız - Güneş döngüsü gibi olanlar yüreğimizde. Hah işte onlar var, neyse.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
..
Benden size tavsiye. Hayatta affedemeyeceğiniz insanlar olabilir ancak asla bu kişi kendiniz olmayın. Bazı şeylerin dönüşü olmuyor. Vicdan diye bir şey var ya hani, onun azabı çok başka oluyor. Zamanı tutup savurmak istiyosun. Ölümün sıcak yanı yoktur. Ölümün kendisi soğuktur. Üşürsün. Hislerin bile donar. Donmayan tek şey işte o azaptır. Şuan size en gereksiz gelen bir şey için gün gelecek zamanı geri almak isteyebileceksin. Cevabini duymaktan korktuğun soruları sorup, cevabını almadan kaçacaksın. En iyisi mi kimseyi kırmayın. Ve ben o kadar iyi bi insan değilmişim deyin. Daha iyisi olabilmek için. Kime kırıldıysan, kimi kırdıysan boşver aranızda ki soğukluktan daha soğuk bir şey var. Ölüm. Erdem Bayazıt - ölüm risalesi.
0 notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Sevgili.
Gece çöküyor gökyüzüne. Benim içime düşenleri sayamıyorum bile. Gece düşüyor işte, karanlık, sessiz, yalnız, sensiz. Sen yoksun sanki herkes yok. huzursuzluk doluyor bak içime, sol yanım sıkışıyor, boğazım yanıyor, kulağımda çalan şarkıların ritimleri ölüme davet çıkarmaya başladı bile. Sanırım uyumam lazım. Kaçmam lazım. Sessizlikten, rüyalarımda sana kaçmam lazım. Yine gözlerine uzun uzun bakmam lazım, bana yine şair, yazar hanım demelisin. Sahi dün aksam öyle demiştin. Sana ne dediğimi hatırlıyor musun? "Şair bensem şiiri sensin". Bu diyaloglar gerçek olur mu bilmiyorum. Gerçek olana kadar ben kalır mıyım bilmiyorum. Bi yanardağ var, boğazımda patlıyor. Mideme doğru akiyor ateşi. Sol yanımı desen zaten çoktan kül olmuş. Ha bak bir de kaşların. Onları çok seviyorum. Her aksam her sabah her öğlen kısaca her saat fotoğraflardan seni izliyorum. En çok kaşların. Çatma öyle. Kızar gibi, nefret eder gibi, bana hiç gülmeyecek gibi çatma. Sanki gözlerinde ne varsa acıya dair hepsi orada. O kadar ağır şeyler taşıyor ki hep çatık, hep inatçı, hep sinirli, hep yorgun. Bir de göğsün var. Sürekli giydiğin beyaz t-shirtünun altinda kalan. Ben orada herşeyi unutmak istiyorum. Senin bana inanmadığın her saniyeyi hafızamdan yine sen sil istiyorum. Sen çoban yıldızı değil misin? Sabah yakındır o zaman. Sen buzdağı değil misin? Yanardağın sönmesi yakındır o zaman. Gel batristim, gel sevgili tavfiyelim. Uyanalım seninle güzel sabahlara.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Mai siyah.
Mavi düşünüp siyah yaşayanların çocuğunluklu olduğu bir düzende, bi hayatta, bir gezegende (vs.) yaşarıyoruz. Size de Satürn olsa bunlar olmayacak gibi geliyor mu? Bana geliyor. Dünya, insanlarin umutları, hayalleri ile dönüyor sanki. Çarkları döndüren fareler gibi hayatlarımız kullanılıyor. Dünya 4/3ü suyla falan çevrili değil bence. 4/3'ü acı dolu. Su gibi içiyoruz hayatlarımızı, dert deryasında yürüyoruz. Sabah yüzümüze su yerıne insanların her dakika açıklarını vurması gibi mesela. Su gibi hayat yaşıyoruz ama mavi değiliz. Damlaya damlaya göl olmuyor artık. İçine ata ata g'öl oluyor. Ne bileyim yağmur yağıyor mesela, kahve alıp camın kenarında siir dinleyemiyorsun. Yağmur denince akla artık huzur gelmiyor. Ya da deniz. Denize giden insanlar maviyi görmüyor. Mesela ben. En çok kafamı dinlemeyi sevdiğim anlardan biridir denizin ortasında sırt üstü gökyüzüne bakmak. Deneyin, mutlaka. Kafamızın içindeki siyahlardan maviyi bile göremiyoruz. Ya da mavi, bir adamın gözleridir sadece. Bakmaya korktuğun, bak yine siyahsın. Gördün mü? Pastel boyalarda en önce mavi mi biterdi sizde de? Çünkü bulutları bile maviye boyardık. Bulut beyazdı kabul etmedik. Aslında düşünün mavi bulup, yağmur yerine umut yağıyor. Şemsiyelerin canı cehenneme. Mavinin en güzelidir ufuk noktası. İki sonsuz birleşir. Bir tek çizgi. Oraya neler bıraktıklarını hatırladın, neler gizlediğini. Bak yine siyahsın, gördün mü?. Noktasına isim verdiğimiz ufuk bile senin acılarına sırdaş. Hele bir mavi var ki. Beyaz noktalar ile kendini mükemmel yapan. Bir de onlara yıldız ismini vermiş ki sormayın. Bir de bi Ay'ı var. Kaybolmak istersin içinde. Kaybolursun da merak etme. Bir yıldızın kaymasına bakar, biri daha gitti deriz. Ona inanırız ne saçmalık. Ya da elini uzatsan tutacak ama bilmem kaç ışık yılı kadar da uzak olduğun gelir aklına. Oğlun, yarin, kızın. Ve onların bakamadığı geldı aklına. Bak yine siyahsın gördün mü ? Mavi umuttur, kalbini mavi tut.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Vazgeçtim.
Bugün bitirdim seni ben. Bugün eridin içimde. Artık kaymayan bir yıldız da değilsin gözümde. Sen kaydın ve ben yeniden dileğimi diledim. Venüssün işte dümdüz sıcak bir gezegen. Bu kadar sıcakken nasıl buzdağı oldun onu da bilmiyorum ya.  İşte artık değilsin. Çoban Yıldızı hikayesinde iyi rol olamadın. Ya sen az geldin gökyüzüne ya gökyüzü sana. Bulutsuz bir bahar akşamı gökyüzünde arayıp bulmak istediğim biri değilsin artık. Artık buz taneleri yakmıyor yüreğimi. Erimiyorsun da o yüreğin yangınlarında. Buz yanıklarım geçmek üzere. Böylesine yanan bende buz olarak kalman imkansızdı zaten.  Beraber de yanamadık seninle.  Ki ben kül bile olurdum seninle. Ha bir de düşündükçe var oluyorsun mesela artık. Eskiden zamansız ve sebepsiz gelişlerin olurdu aklıma.  Uğramaz oldun ne zamandır. Seni düşünmek istediğim zaman düşünüyorum.  Bitsin kapat gitsin işte derdin ya.  Kapattım,  bitti, gitti. Kendime bazı şeyleri itiraf edebildiğim gün bugün. Beni anlamayamaz kimse. Aslında ben senden vazgeçmedim,  kendime uydurduğum yalandan uyandım sadece hepsi bu.  Ve bundan sonrası daha zor,  daha karanlık.  *Aklım ağrıyor gerçekten, düşüncelerim acıyor.
0 notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
İyi ki varsın.
Dünden beri dilimizde basit bir şekilde dolanan iyi ki varsın sözünün anlamını biliyor muyuz merak ediyorum. Eren gitti, geri gelmeyecek aslında hiç gitmedi orası da bir gerçek. O gitti biz iyi ki vardın demeye dilimiz varmadığı için iyi ki varsın dedik. İyi ki vardı. Peki, sen en son bunu kimse söyledin. Dünden beri bunu düşünen var mı ben bunu da merak ediyorum. Annene, abine, ablana, kardeşine, canından öte can olan dostuna dönüp iyi ki varsın dediniz mi? Ben söylemedim. Ben anneme babama hiç bir zaman sevdiğimi söyleyebilen bi çocuk olmadım. Uzun uzun gözlerine bakıp canım babam diye sarıldığım olmadı falan işte. Ama seviyorum, ne kadar söylemesem, söyleyemesem de seviyorum. Çok seviyorum. Ben babama bile sevdiğimi söyleyemiyorken o'na söyledim. O bunun ne anlama geldiğini bilemedi. Bana, ben hiç bir kimse değilim dediğin de sana sen herşeysin demek isterdim. Her şeydi, hiç oldum. Sen de iyi ki varsın Çoban Yıldızım. Yokluğu buz gibi kendi dağ gibi olan Buzdağım.. Şuan karşı apartmanın canımdan yansıyan bir uçak görüyorum. Bazen o uçak ay oluyor bazen yıldız. Yansımaları izlemekle kalıyorum çoğu zaman. Aslında insanlar da öyle. Sana ne yansıtırsa sen onu görürsün ya da ne yansıtmak isterse. Ben gaddarlık rolüne bürünmüş bi acizden başkası değilim. Sizleri bilmiyorum. Bu yüzdendir geceleri sevişim. Gökyüzü gibi, mavinin orada olduğunu biliyorsun ancak siyahın efkarına kapılıyorsun. Tam bu sırada da iyi ki cümlesini düşünmeye başlıyorsunuz. Düşündün değil mi? Yarın yoksun, 3 saat sonra, 1 saat, hatta 2 dakika sonra yoksun. Adın bile kalmaz şu koca gökyüzünde. Yoksun ve dönüşü yok. Şimdi böyle düşündün. Kazık atan arkadaşın, seni aldatan eski sevgilin, affedemediğin baban aklına geldi. Gelir. Gelir sonra gider. Affetmeyi öğrenemeyecek olmak acıdır. Sonra iyi ki varsın lafını iyi ki vardın alır. Şimdi bu insanlar neden iyi ki olsun diyeceksiniz. Haklısınız. Bu da bizim içimizde çözebileceğimiz konuların temeli oluyor işte. Bazıları yokluğu ile iyi ki olur çünkü bilirim. Ama inanın, ölüm gibi ağır, soğuk, balyoz gibi bir gerçek yüreğine düştüğü zaman bunların bi önemi kalmıyor. İyi ki vardın çok ağırdır. Kaldıramazsınız.  Vaktiniz varken söyleyin.  Özür dilerim Şehidim, iyi ki vardın.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
İnsanlık bitiyor.
Eksildik. En çok çocukluğumuzdan eksildik. Kanayan dizlerimiz değil artık. Hobby çikolataları ile, konuşan bebekler ile mutlu olamıyoruz. Bisikletten düşüp yaralanmıyoruz. Şarkı dinleyerek babalarımızın kucağında zıplamıyoruz. Canımız yanınca ısırıp tırnaklayamıyoruz. Bir şeyi isterken elimizle veya emekleyerek ona doğru ağlamak da yetmiyor artık. Azalıyoruz. Her gün, her gece, güneşin batıp tekrar merhaba dediği her gün yavaş yavaş bitiyoruz. İnsanlar aslında nefes almadığı zaman yaşayamaz. Bizler ölmenin de ötesine geçtik. Yaşamadan nefes alabiliyoruz. Bitiyoruz. Çoğu şeye tahammülümüz yok. İnsanlara dahi yok. Günümüzde en çok düşündüğümüz ve kendimize sorduğumuz sorudur aslında " neden iyiler mutlu olamıyor da kötüler mutlu oluyor " Bence de iyi insanlar mutlu olmuyor. Çünkü iyilik ve kötülük soyutluktan ibaret. Birinin acısını anlamak, başka birine üzülebilmek, yardım etmek, onları anlamak, sokakta gördüğü bırakın çocuğu köpeğe bile gözleri dolarak bakmak bunlar hep iyiliklerin simgesi. Bunlara sahip bir insan nasıl mutlu olabilir ki zaten? Kötülük; bencil insan kötüdür diyemezsiniz. Ancak kendinden başka kimseyi düşünmeyen derseniz bence bu kötülüktür. İşte bu yüzden de kötüler mutludur. Çünkü kendilerini düşünür ve kendilerini mutlu ederler. İşte bu yüzden bitiyoruz. Belki yan evinde oturan bi kız okuyamıyor ancak sen vize döneminde okuluna hocana eğitimine sövüyorsun. Belki, bugün kordon boyunda önünden geçtiğin çocuk aç ancak sen arkadaşların ile bar bar gezip eğleniyorsun. Belki bi yurtta bir çocuk bir oyuncak, bir kitap için bekliyor ancak sen, okul bitti sevinci ile kitaplarını yakıp çöpe atabiliyor, veya sanal oyunlara liralar verebiliyorsun. Sen gece evine uğramıyor, annene gülümsemiyorken nice çocuklar annesinin gözlerinin içini güldüremiyor. Farkettiyseniz ki artık çocukluktan bitiyoruz. Çocukluğumuzdan eksilip, vizdanımızdan ölüyoruz. İşte biz bu yüzden bitiyoruz.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Sevilmeyenler.
Sevilmeyenlerin hikayesinden merhaba. Merhaba güzel sevilmeyenler. Sevdiğiniz adamın gelmesi için dua etmek yerine, başkasına gitmesin yeter diye dua edenler merhaba. Kulağınıza gelen her sesin onun ellerinden çıktığını düşünmek nasıl duygu bilir misiniz? Size şuan tam olarak olduğum durumu anlatacak olursam, kulağımda her zaman son ses dinlediğim müziklerin yerine oldukça kısık sesinden şarkılar çalıyor. Ses yüksek olmamalı çünkü sen suan kulaklarım da atarken yüreğimin sesini duyabilirsin belki. O yüzden kısık. Yada benim kendi iç sesimin ne dediğini duyabilmem içindir. Aslında ben hep öyle yaparım, yazarken hep sesi kısık tutarım. Neyse. Durum diyorduk. Gözlerin kapalı, bi an aklına gelen belki olur düşüncesi ile içinde yeşeren bi umut ile gözlerini açıyorsun. Genzinden gelen yanmayı iki hamlede aldığın derin nefes ile geri itiyorsun. Çünkü ağlamak çare değil. Bunu sende çok iyi biliyorsun. İşte tam şuan bunları yazarken de olduğu gibi ağlamaya başlıyorsun. Belki sen olsan daha kolaydı. Belki ben olsam daha kolaydı. Ben gelmeyecek seni, sen belki de gelmeyen birini severken hayat geçiyor. Mutlu olmamız gereken zamanı, mucizelere olan inancımı kaybetmek ile geçiriyorum. Sevgili bataristim. Ben, mutlu olmak istemiyorum. Her insan gibi, yağmurda yürüyelim, mutlu olalım, dönme dolaplara binelim demiyorum. Alışveriş kapılarında beni beklemeni de istemiyorum. Hatta ben senden ilgi bile istemiyorum. Ben seninle gelmeyen baharda yanmaya da varım diyorum. Yazın ortasinda donmaya, kışın ortasında yanmaya da varım. Yağmayan yağmurlara inat, yağmur olacak gözyaşlarını akıtmayada varım diyorum. Mutlu da olmayalım. Ben her gün mutsuzlukla başından öpüp, küçük çocuk gibi uyutmaya da varım. Ben seninle sevmeye varım. Seninle mutsuzluktan ölmeye. Sen yeter ki sev. Biliyorum gelmeyeceksin, hatta birinin sana gelmesini bile bekliyorsun. Gelme. Öyle olsun. Gözyaşlarım uğruna helâl olsun.
0 notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Hüzün sarıyor etrafımı. Sana baharlar toplamak isterdim Papatyaları değil ellerine sinen kokularını koklamak isterdim. Rüzgarın sesi yerine o sesinden ölümü dinlenmek bile olsa, isterdim. Ölümü dinlemek kolay değildir, ama ben onu da isterdim. Yağmurlar yağsın boylu boyunca. Islanan biz olalım, ıslatan aşk. Karın beyazlığı kırılmalı yanında. Güneş yerine kolların ısıtmalı yada. Gece gözlerinin karanlığından çekinmeli. Yıldızlar bir dilek olup kabul bulmalı. Ay gitmeli sen kalmalı. 365 günüme şiir olmalısın.
0 notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Feda etmek, sevmenin bedelidir.
Hayat öğütleri vermek için çok büyük değilim, yaşım da oldukça yok. Günümüzün sorunlarından biri de bu değil mi? "Yaşından büyük hayatı olmak" ben bunların kaçıncı sırasında gelirim bilmiyorum ama, başı çekecek insanlar tanıdım. Belki de bende o başta gelen kısmın bi ferdiyimdir. Bilemem. İnsanların durumuna çok üzülüyorum. Bazen kendimi bile sorguladığım oluyor hatta. İnsanlar, insanlığın öldüğüne o kadar inanmışlar ki baska bi insanın onlar için üzülebileceği dahi akıllarına gelmiyor. Aslında bu çok büyük bir kayıp. İnsanlığın can çekiştiği gerçeğini değiştirmiyor bu. İnsan, et ve kemikten. İnsan ölür peki ya insanlık? Mesela bi insan hiç tanımadığı birini sevebilmeli, Karşılıksız sevebilmeli. Ve bunun adı aptallık olmamalı, hiç tanımadığı bir insana hasret duyup yolunu gözleyebilmeli, hiç tanımadığı birine dua edebilmeli. İnsan hayatinda biri için mutluluğunu feda edebilmeli. Örnek verecek olursam, kardeşim ve ben arkada olmak üzere ailece gidiyoruz. Emniyet kemerinin kilidinin biri çalışmıyor. Kardeşimin kemerini taktım ve devam ettik. Basit bir örnek gibi geliyor olabilir içeriğine bakacak olursanız bazı şeyleri özetleyebilir. Veya sevdiğiniz bir adam başkasına seviyor diye mutlu olsun yeter dediğiniz oldu mu? Yeşil çam filmi gibi geliyor değil mi? İnsan bir köpeğe karşı bile fedakar olmalı. Mesela yine bir örnek vereyim, bir kaç yıl önce köpeğimiz doğum yapmıştı. Babam yavrularını annesinden ayırıp dağın bi ucuna bırakmıştı. Yağmur yağıyor, hava buz. Hava hafif kararmaya başlıyor tabi ceketimin arasına aldığım 8 yavru ile eve geri gelmiştim. Tarhana yapıp içirdik her birine. Biri çok kötü olduğu için sabaha kadar başında bekledim. Birini kaybettik. Sonra hepsini. Aslına bakarsanız hayvan sevmeyen insanların kötü olmaya daha yatkın olduğunu görebilirsiniz. Bir diğer konu ise uykularımızı feda ettiklerimiz. Aslında feda etmek bir çeşit bedel ödemektir. Ve bazı bedellere kelimeler yetmiyor.
0 notes
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Ölmeseydik de olurdu.
Bugün her zamankinden daha sessiz ev. Şuan sadece açılmış ama izlemeyen bir filmde konuşmalar duyuluyor. Bir koltuğa oturmuş nefes almaya çalışıyorum. Bizim evde mapus gibi. Dışarı çıkmadıkça gökyüzü görünmüyor. Pencerelerde ve balkonda korkuluk. Aslında şuan ikinci ihtiyacım olan şey gökyüzüne bakmak. Boğazım yanıyor, gözlerim tarif edilemez derecede batıyor. Sonra kendime kızıyorum. Her anneye baharı görücez dedim ben. İnsan elinde olmayan bişey için böyle emin konuşur mu? Böyle hatalari siz yapmayın, yoksa benim gibi ya olmazsa diye kafayı yiyebilirsiniz. Ha bir de bir şeyleri çok fazla anlamayın. Yeterince güçlü değilseniz bazı şeyleri duymayın. Bu sakın aptal olun anlamına gelmesin. Olan bitene ot gibi bakın anlamına gelmesin. Sadece taşıyabileceğiniz kadarını öğrenin. Yoksa dayanma gücünüz kalmıyor. En acısı da ne biliyor musunuz ? Kendi acınızı, daha büyük acı taşıyanlar var diyerek hafifletmeye çalışmak. Ben isterdim ki en büyük acı benim olsun. Benden beterini çeken olmasın. Olmuyor. Hayat bizden bişey alarak anlamını kazanıyormuş demek ki. Bi zaman sonra yoruluyorsunuz. Dişlerinizi sıkmaktan, yemek yememekten, çok konuşmamaktan damaklarınız bile yara olmuş bulabiliyorsunuz . İki dakika boş zaman geçirseniz gözleriniz doluyor, nefesiniz soluyor. Size söylenen çoğu şeyi duymuyor, çoğu izlediğiniz şeyden bir şey anlamıyorsunuz. Yaşıyorsunuz ama beyhude. Etrafımda çoğu insana bu zamana kadar güçlü olduğuma inandırdım, karanlıktan, yalnızlıktan hatta babamdan bile korkmadığıma. Buna kendim bile inandım. Ben o kadar güçlü değilmişim. Meğer sadece boyumu aşan acılar ile tanışma vaktim gelmemiş. Gelmeseydi de olurdu aslında. Bu kadar büyümeseydik de olurdu. Bu kadar bıkmasak, bu kadar batmasak, bu kadar ölmeseydik de olurdu.
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Text
Unutamamak
Bir dizi izlersiniz, defalarca. Unutmazsınız. Ya çok sevdiğiniz bir oyuncu vardır içinde, ya olmak istediğin mesleği canlandıran çok başarılı biri. Ya da olmak istediğiniz karakter. Bir kitap okursunuz. Aynı sayfayı farklı tonlar da bir kaç kez tekrarladığın. Çünkü virgülüne, ünlemine, anlamına dikkat etmediğin bir kitap okunmuş sayılmaz. Kelimelere yüreğini hapsettiğin anlar olur, yada yüreğine hapsettiğin. Bir şarkı dinlersin, müzik çalarda tekrarda kalmış. Belki sevgilin ile ilk/son dinleğin, belki de sevdiğinin sesinden olan bir huzur. Sana anıları tekrar tekrar yaşatacak küçük sesler. Bazı fotoğraf da vardır bakıp bakıp konuştuğunuz, inanmazsınız belki ama onların da size cevap verdiği. Ve bazı anlatılanlar vardır tekrarı olmayan. Aklından bi o kadar çıkmayan. Hafızana yerleşmiş bir kemirgen gibi içini yediği. Tekrarı da yok uykusu da yok, durdur seçeneği de yok. Sürekli..
1 note · View note
yayapilott-blog · 8 years ago
Audio
En sevdiğim be.
2 notes · View notes