yazmakistiyorumel
yazmakistiyorumel
Kırıkmızı
12 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
yazmakistiyorumel · 7 days ago
Text
şuan ki ben bile o zamanlarda ki ben kadar sevemezdi seni... kaybettiğini bir daha kazanamayacağını bilmeliydin' zira bir kumar masası değildi hoyratça kullandığın kalbim.
Tumblr media
2 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 7 months ago
Text
sigaramın ilk nefesini çekiyorum içime, izmaritine kadar senin için. hala. utanıyorum. sigarayı bırakamadığımdan.
0 notes
yazmakistiyorumel · 9 months ago
Text
sana içim yanmıştı sevgilim bilyorsun, şimdi ise çoktandır kül olmuş bir ruhu tekrardan tutuşturmaya çalışamazsın!.. hem de sadece bi' can sıkıntısına, kendine eğlence aramak pahasına ise... ve ben bunu artık görebilecek kadar masumiyetimi kaybettiysem canımın içi, anlamalısın ki artık sadece sana kıvılcımlanabilen hislerimin de son kullanma tarihinin geçtiğini.
Tumblr media
7 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 11 months ago
Text
sigara içtiğimi gördüler ama nefes alamadığımı farketmediler.
2 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 11 months ago
Text
Bir dilek hakkı verselerdi avuçlarıma, hiç şüphesiz yatıp gözlerimi kapadığım an uykuya dalabilmek için harcardım. Kendimle başbaşa kalamadan...
1 note · View note
yazmakistiyorumel · 11 months ago
Text
Ah sevgilim don tutmuş kalbimin yegane yangını senmişsin meğer ruhuma hapsolan küllerinin savrulup gökyüzüne karışmasını dilerken kanıma karışıp içten içe beni çürüten panzehri olmayan bir zehre evrileceğini nereden tahmin edebilirdim ki... Şimdi elim kolum bağlı çaresiz bir haldeyim. Bir zavallı misali kalbimin aynası olduğunu kabullenmekten başka hiçbir yolum kalmadı. Bunca zaman sonra hala kalemimi seninle doldurduğumu öğrenseydin şüphesiz kolay yoldan ego tatmini yapabileceğin bir trajedi şakasına malzeme olurdum ne yazık...
Kıyamadım sevgilim seni yakıp atmaya. Kıyamadım... En çok da güzel gözlerine...
1 note · View note
yazmakistiyorumel · 1 year ago
Text
Yasak elma. İnsanoğlu ister miydi varoluşundan beri bu kanlı elmayı? Yoksa Havva yalnızca basit bir elmanın tadına baktı diye mi cennetten afaroz edildi öylece? Mutlak bu elmada görünmez, duyulmaz sırların bir çeşit zehri olmalıydı ki yasak olsun. Neydi bu elmayı yasak ve dokunulmaz kılan... Neydi o Ademoğlunun cennetten kapı dışarı edileceğini bile bile meydan okuması güzele ve huzura. Bile bile terketmesi harikalar diyarını ve ateşe atılması. Yoksa insanoğlu huzurda bulmaz mıydı güzelliği, güzellik diye adlandırılan aslında kavuşmak istediğimiz günahların aynası mıydı? Biz değil miyiz güzelliğe aşık olan uğruna canımızı feda ettiğimiz... Öyleyse neydi aşık olduğumuz? O vakit başından beri bütün berduş arzularımızın doğurduğu bir eserin estetiğine çarpılıyordu ademoğlu. Tutuluyordu tutulmasına ancak adım atabiliyor muydu hepsi? Uzaktan mı bakıyordu bu elmaya yoksa bütün bütün arzuladığı halde. Yoksa gerçekten yasakların ve günahların albenisine karşı bir kayıtsızlığı mı vardı O'nun. Veyahut kalbinin, ruhunun her bir zerresi en kötü ve en kirli imkansızına istenç duyarken nefsine kapıları kapatıp bu sevimli ve masum görünen lezzetli zehrin kanına karışmasına red mi veriyordu? Ya da daha yolu düşmemişti bu elma ağacının çekici adresine.
Tumblr media
Şimdi sen söyle kendine dürüstçe neyi arzuladığını, kulak ver içindeki iblisvari sese. Gel bana söyle sonra çünkü seni en çok ben anlıyorum. En çok ben hissediyorum içindeki anlam veremediğin gayrumeşru savaşı.
Bende de var çünkü; şeytanı taşlar gibi taşlanmış, bir orospuyu ayıplar gibi ayıplanmış o katliam.
Elbet en çok ben duyuyorum seni...
Ve bizim gibi hisseden, hep imkansız ve yasak kılınmış olanı arzulayanları...
2 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 1 year ago
Text
Kalbimin doğurduğu kuşlar, göç etmek için hep ve sadece senin buzdan soğumuş yüreğine doğru kanat çırpıyorlar! Daha sıcak mabetlere buğuz edip donarak can verme pahasına...
Sana alev alan ruhum, çoktandır üçüncü dereceden yaktığı yeri katran karasına çeviren soğuk ısırığına boyun eğmiş zaten.
Tumblr media
Bir göç mevsiminde, "bile bile lades" dedim sevgilim, kalbimin ebedi miracına..!
5 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 1 year ago
Text
(...)
Seninle anladım sevgilim, ancak yarım kalan aşklar durdurur nefes aldıkça atmaya yemin etmiş bir kalbi; kalbi hızlandırabilen aşkların yörüngesinden savrulup uzay boşluğunda sıkışıp kaldığından... Anladım ki güzel sevgilim, kalbin bir kerecik bile olsun tereddüt edememiş durmaya!
(...)
Tumblr media
3 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 1 year ago
Text
Ciğerlerime çektiğim her nefes sensin. kabul ettim. Etmesinin ne kadar acı verici derecede zor olduğunu tahmin edemezsin... Uzunca bir süre geçmiş üzerinden, kalbimi yerinden çıkarıp kendine hapsedeli. Baştan bir kalp yaratmaya çalışmışım benliğime ancak benliğim zaten senmişsin! Sonra da yarattığım imitasyon kalpten söküp atmaya çalışmışım seni. Senin benliğimin daniskası olduğunu fark etmeden... Benliğimi çürütüp akıtmışım hislerime, sonra benden geriye ben değil, tek ve mutlak sen kalmışsın! Daha çok kalmışsın. Ne senden öncesi ve senden sonrası ben sensin! Kursağımdan geçen her yudum, hiddetle söndürmeye çalıştığım her izmarit, senden kaçtığımı sanmayı dilerken attığım her adımım, aynaya bakınca gördüğüm sensin! Ruhumun her zerresine nasıl bu kadar sızıp karışabildin? - Atamıyorum çünkü seni, yapamıyorum...- Kalbimi çalıp gideli kendi kendime yarattığım bu kalp senin için bile acı çekemiyecek hale gelmiş, çünkü artık acını hissedebilecek gerçek bir kalbim kalmamış. Sen hiç sordun mu, ellerindeki bana? Ne hissediyor!? Ben duyamıyorum çünkü artık benden uzaksın. Beynim söylüyor acı çektiğimi ancak ellerimle içime çizmeye çalıştığım organ ne seni tanıyor ne beni! Sonra özlemini duymaya başladığımı anımsıyorum sana kendini karşılıksız satan kalbimin... Fakat götürmüşsün o'nu ne yapayım şimdi!? Utanıyorum daha sonraları, gururumu kırıp katran karasına çeviren bu kalemin yazdıklarından. Belli edeceğim birilerine diye ödüm kopuyor bir bilsen! Gözlerimi kaçırıp sık sık nefes almaya çalışıyorum fakat o da sensin sevgilim!..
Tumblr media
1 note · View note
yazmakistiyorumel · 1 year ago
Text
Hastane ışıklarının cızırtısı tırnaklarımla derimi kazımam için kulaklarıma fısıldadı. Adem o elmanın zehirli olduğunu bile bile yediğinde hastaneye kaldırılmış. O da duymuş bu fısıltıları ki Havva rüyasında görmüş Adem'in intihara koştuğunu. Ben'se dişlerimi kırmak pahasına çığlık atmakla yetindim sadece. Tanrı gurur duydu benimle bu sayede çünkü nefret edermiş Adem'den! Adem Havva'nın elmasına kan bulaştırdı diye... Şimdi tüm kadınların elması sancılı bir şekilde kanlı?! Havva'nın babası tüm kadınlara Adem'in ısırığının bedelini ödetmeye yeminliymişçesine. Oysa İsa'yı değil de Adem'i çarmıha gerseydi bu kan davası daha adil sonuçlanabilirdi. Meğer sanılanın aksine Adem Havva'nın elmasını ısırınca Havva'nın babası Adem'i değil Havva'yı lanetlemiş... Tıpkı 18 yaşındaki o çocuk trenin önüne kendini attı diye onu cayır cayır yanan ateş dolu koskoca bir kazanda çaresizce terketmesi gibi. - Pekala o çocuğun zaten içine doğduğu ateş kazanında canı yanması üzerine çaresizlikten kendisini atması hiç umrunda olmamışçasına- Bütün bu olanlara şahit olan Havva'nın süt annesinin vicdan tartısı şarampole yuvarlanınca sütü birden bire kesilmiş işte! Kesilen süt kendisine çıkacak bir delik arayınca gözler ona bir çift kapı aralayıvermiş. Havva'nın annesi biçare gözyaşını akıtırken kendinden başka bir varlığın yaş akıtabilmesini kıskanan bulutlar bir daha kimse yaş akıtamasın diye Havva ve Havva'nın kız çocuklarının canları pahasına vajinalarını koruyup kafalarına karşılık kimseye göstermemelerine yemin ettiren bir kitap yazmaya hüküm vermişler. İşte tam olarak bu sebepten mutlak bir şehvet ve spermi sonucu dünyaya geldiğim Ademoğlu karşımda etek giymenin "Havvalık" olduğunu iddia edip beni koruduğunu söyleyerek Tanrı'sının yasaklarını önüme sürebiliyordu!
Tumblr media
3 notes · View notes
yazmakistiyorumel · 1 year ago
Text
Yaşlı bir kadın var ergen Havva'nın içinde herkesten gizlediği. Her gün o yaşlı kadının şımarık ve asi olan torununun senaryosu ellerinde... Ademoğlu görememiş ki kursağındaki elmaya bakmaktan ellerindeki kağıt kesiklerini. Gün geçtikte kaltaklaşmış, gün geçtikte hırpalanmış. Kurbağayı öpüp prense dönüştüreceğini zanneden aptal ve aç kız çocuğu da aslında Havva mı? Yapayalnız o! Sadece ağlarken yazarmış ondanmış işte kağıt kesikleri... Hadi Ademoğlu görmedi o yaraları Tanrı da mı görmedi? Tanrı aşkına... Hadi görmemiş olsun da, neden bide üstüne elleri yaralı ve aç bir kız çocuğunu elmanın tadına baktı diye mabedinden yaka paça afaroz etti?
Tumblr media
Ben de "Havva" olsam ben de vajinamın Tanrı'dan daha güçlü olduğunu iddia ederdim!
2 notes · View notes