yazmasamaglayacaktim

[yazmasamaglayacaktim]

"ben seni kötüleyemem hiç. çiçekli bir yol vardı yürüdüm derim. ayaklarıma dikenler battı ama her ormanda böyle şeyler olur derim."

[yazmasamaglayacaktim]

iyileşirken bir başka acıyor.

[yazmasamaglayacaktim]

insanın ölebiliyor olması bu dünyadaki tek adalettir. kendini sorgulayabilen insanın yapabileceği tek savunma intihardır.

[yazmasamaglayacaktim]

hızlıca çürüyorum. aslında ben bir şeylerin değişeceğine de inanmıyorum hiç. bazen umut o kadar gereksiz bir kelime gibi geliyor ki bunu olmazsa olmaz yapan, o olmazsa hayatı yaşanmaz kılan her şeyi biri uydurup kaçmış gibi kandırılmış hissediyorum hatta. kötü hiçbir zaman iyi olmayacak. üç defa denedikten sonra dördüncü için mücadele edenin aklını sikeyim diyorum kendi kendime. iğde ağacına erik aşılıyorsun sadece, o değişiyor ama insanlar ağaçlar gibi değil. değişmiyorlar. hiç değişmiyorlar. çürümenin adına yaşamak demişsin de, aralarından ayrılıyorsun, uzak duruyorsun, temas etmiyorsun fazla.  sadece onlar gibi çürümemek için yapıyorsun bunu. kasadaki elma gibisin ama sen kendini kurtarmışsın. düşürebilmişsin kendini. bunun adına yalnızlık demene gerek yok. bu yüzden bir şeylere umutlanmaya gerek yok. yine çürüyeceksin. illa ki çürüyeceksin. senin çürüyüşün bir diş çürümesi gibi başkalarına acı verecek. e o da geçecek güzelim sonra. o da geçecek. 

[yazmasamaglayacaktim]

geçenlerde bir şarkıyı yürürken gördüm. insan onurunun kırıldığı caddelerde şarkılar yürüyebilir. şarkıyı sadece dinlemek ve söylemek yetmiyor bazen, eşlik etmek haykırmak yetmiyor, öpsün istiyor kendini. öyle günler, hatta geceler de vardır. azıcık bile kararsa hava gökyüzüne bakıp yağmur yağacak mısın diye sorulabilir. cevap gelmez. yine de ıslanırsın ama. hisler, temenniler, günler, hissedilir, dilenir, geçer, ama her yerde kötü haberler hep. insan onuruna yakışacak şeyler bekliyorsun bir zaman sonra. zedeleyici çok şey olmuş. hatırlamaya ve saymaya kalksan delirecek gibi hissediyorsun. nitekim delirirsin de, dur az daha. sadece iyi bir şeyler arıyorsun etrafında. en uzaklarda bile birisi bir iyilik yapıyor, milyonlarca seviniyoruz buralarda. ama arada bir. çoğu zaman, çok kırmızı diye alıp kanına sakladığın her şey seni bilek kesmeye zorluyor. çoğu zaman seni hikayesine çağırana mürekkebinle gidiyorsun. müthiş bir haber olarak hiç okunmayan gazetelerde sayfası ipeksi bir metin oluyor hayatın. alçakgönüllüsün diye gönlünü ayaklar altına almak zor olmuyor bu hikayelerde. kırılmakta toparlanmakta zor olmuyor. canın hiçbir zaman o türlü acımıyor. onurunun kırıldığı yerlerde can acısı hiçbir şeydir. etiyle kemiğiyle burada olsun bir hikaye sadece demek istediğin. şarkı yoksa yürür. şarkıyla sevişebilirsin de. yağmurla bile. demek istenilen seninle, etinle kemiğinle.

[yazmasamaglayacaktim]

fazla büyüttüğünüz hayatların içinde yoksunuz

[yazmasamaglayacaktim]

ama şu konuda anlaşmalıyız; insanlar sizin tanıdığınız andaki gibi kalmazlar. zaman geçer, güneş batar, mevsimler değişir.. herkes bir parçalarını bir yerlerde bırakırken, kendilerine de yeni parçalar yamalarlar. hayatın şaşmaz kuralıdır. birinin tanıdığınız andaki gibi kalması beklemek hayatın en büyük ahmaklığıdır.

[yazmasamaglayacaktim]

mutluluk arayışımı sonlandıralı uzun zaman oldu bi sigara içip yatarım

[yazmasamaglayacaktim]

günlerimi şiir okuyarak, arada yazarak, bol ağlamaklı ve bira içerek geçiriyorum. çok güzel de yalnızım. çok güzel de şarkılar ayırdım. iki saat kıpırdamadan oturabiliyor, düşüncelerden sıyrılana kadar da kalkamıyorum. herkesin yaptıkları işte ama yağmurlusundan. hayali arkadaşlarım var, şizofrenler yanımda staj yapar diyorum, deliler, köylüler, en çok şehirliyim diyen zavallılar. yalan yok, geçenlerde biraz cigaram da vardı bütün her şeyin özrü için. dileyemedim. herkes hayaldi, gerçek olarak bir ben vardım mezarımda, uçtu gitti hepsi diyorum ya, iyi ki de gitti, herkesin kendine göre haklı olduğu bir yerde adalete tek hesap veren benmişim gibi. kaldım. kaldım burada. salonda yalnız başıma. salonda yalnız başıma sıkmadım. keşke ama. keşke yine. keşke toprak olsaydım.

[yazmasamaglayacaktim]

hangi yol doğru bilmiyorum ben

[yazmasamaglayacaktim]

içimde iyiliğe, güzelliğe dair bütün umut kapıları kapandı. hayalim bile yok artık.

[yazmasamaglayacaktim]

[yazmasamaglayacaktim]

inanın ben de derdimin ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum size anlatabilmek için

[yazmasamaglayacaktim]

uzaklara dalıyorum. uzaklar senden daha yakın.

[yazmasamaglayacaktim]

heyecanımız yüksek ama hevesimiz kalmadı.

[yazmasamaglayacaktim]

midenizde uçuşuyor sandığınız kelebek kozasından çıkmayı başaramayan bir tırtıldır belki. ölecektir.

[yazmasamaglayacaktim]

hayat diye geldim cenazemden çıkamıyorum