Tumgik
#Kap VE 41
kardesder · 1 year
Text
BİR KAP SICAK YEMEK İKRAM EDEREK ONLARIN AÇLIĞINI GİDEREBİLİRSİN
https://www.kardesder.com/bir-kap-sicak-yemek-ikram-ederek-onlarin-acligini-giderebilirsin-102805.html
BİR KAP SICAK YEMEK İKRAM EDEREK ONLARIN AÇLIĞINI GİDEREBİLİRSİN
Tumblr media
“Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın.” (Buhârî, Îmân/41) Mazlumların sofrasına yemek bağışın ile misafir olmak ister misin? Onlar bu yemekleri bulmakta güçlük çekiyor... Allah hayır sahibi Y** A**'dan kabul etsin...
(Resim ve videoları hayır sahiplerine sansürsüz gönderiyoruz) Yetim yemek bedeli 50₺ https://online.kardesder.com/camp/16 bu linkten anında yemek bağışında bulunabilirsiniz...
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Nohut büyüsü yapma ve bozma
Nohut büyüsü yapma ve bozma
Nohut büyüsü Bozma Günümüzde etkili olan aşk büyülerinden biri olan Nohut falı ,büyüsü yapma ve bozma dan bahsedeceğiz. Oldukça etkili olduğu belirtilen bu büyü sayesinde aşk ve gönül işlerinin rahatlıkla üstesinden gelebilir ve bu büyüye başvurabilirsiniz. Sevilen kişinin kalbini kendinize çevirmek için başvurulan ve 41 adet nohutla yapılan bu büyü, aşkına karşılık bulamayan ve son çare olarak gören kişilerce yapılabilir. Ucuz ve etkili bir aşk büyüsü olarak da adlandırılır. Kullanılan malzeme sadece nohut olacağı için sadece emek gerektirir.   Nohut büyülerindeki genel amaç aslında giden sevgiliyi geri getirmektir. Sizi çok seven biri varsa ve o kişiyi geri getirmek istiyorsanız nohut büyüsünden faydalanabilirsiniz. Nohut büyüsü nü internet üzerinden alacağınız bilgilere dayanarak kendi başınıza yapmamanız gerekiyor.
Tumblr media
Nohut büyüsü yapma ve bozma Hatalı yapılan bir adımda sevdiğinizi daha çok kendinizden uzaklaştırabilirsiniz. Sade nohut ile birlikte kara nohutla da Nohut büyüsü yapma ve bozma bilirsiniz. 41 adet kara nohutların her bir âdetine 1 asr suresi okunur ve hepsi ateş atılır. Bu nohutlar yanıyorsa gerekli niyetleri yaptıktan sonra o kişi de sizin için yanacaktır. Bu uygulamayı 1, 3 ve 7 gün aralığında devam ettirebilirsiniz. Oldukça etkili olduğu bilinir.
Nohut Büyüsü Yapma
Nohut büyüsünü yapmak için ilk olarak bir takım malzemelere ihtiyacınız var. Bu malzemeler; 1 adet kap ve ocak, 41 adet nohut ve okunacak 41 adet ihlâs suresi. İlk olarak nohutlar teker teker alınır ve her birine olmak üzere ihlâs suresi okunarak kaba bırakılır. Hayatınızın aşkına kavuşacağınız kişi için yapılan bu büyü ile nohutlar ilk olarak kapta toplanır. Malzemeler bir araya getirildikten sonra ‘Kâinatın tüm sırları bazen tek bir noktada toplanır, aşkın tüm gizemi de çoğu kez bir nohutta gizlenecektir. Öyle ise muradıma karşılık bulmak için bir araya getirip işlem yapmak istediğim siz nohutlar, bana engel olmayın; destek olun. a ki, bir insanın masum bir niyetle yaptığı etkili bir sihri onun için çıkmaz bir sokak haline getirmeyin. 7 nohutla da bu işlem yapılabilir. Suya bırakacağınız bu nohutlar üzerine; ‘Ey içine su koyduğum mübarek cezve ve ey cezveyle birleşen aziz su. Sizi, nohut büyüsünün tahakkuku için kendime vekil seçiyorum ve sizin sayenizde de gönlümdeki yakıcı arzunun gerçekleşeceğini umut ediyorum’. Bu sözleri, suyu cezvenin içine dökerken söyleme başlamalısınız. Dökme işi bitince de sözlerin son bulması gerekiyor. Bu anlamda suyun dökülme hızını, tılsımlı cümlelere göre ayarlamanız gerekecek.   Her büyü gibi nohut büyüsü de birçok kişide tesir göstermiş ve çok etkili bir tılsımdır. Büyünün işlem basamaklarına dikkat ettiğiniz sürece bu büyü başarı ile sonlanacaktır.
Nasıl Bozulur?
Tecrübeli ve güvenilir medyumlar tarafından yapılabilecek nohut büyüsünü yine bu tür medyumlar farklı tılsımlar ile bozabilmektedir. Yapıldığı andan itibaren etkili sonuçlar gösterecek bu büyüyü yaparken tekrar düşünmeniz gerekebilir.   Ayrılan sevgililerin geri birleşmesi ve terk eden sevgililerin de geri dönmesi için yapılan bu büyüyü bozmak için detaylı araştırma yapmalı ve gerekli hocalardan da destek alınmalıdır.Geri geirmek amaçlı hazırlanan rahmani uygulamalar ile hazırlanan kişiye özel vefk konusunda bilgi almak isterseniz; 05464843166 arayınız.  Read the full article
0 notes
arifdbsr · 5 years
Text
Tumblr media
Dua, Yüreğimin Türküsü O Yâr'e..
"Dünya duayla duruyor kızım" derdi, Anacığım hep..
Belki tam idrak edemiyor o yaşlarda insan,
Ama şimdi, insanı-dünyayı ayakta tutan "Sır"rı artık biliyorum.
Düşünsenize, Kainattaki tüm zerreler duada..
Çiçeğin duası kokmak.. Ağacınki meyveye durmak..
Arının duası bal, ineğinki süt yapmak.
Ayın-Dünyanın dönmesi,
Güneşin doğması-Yağmurun yağması hep dua..
Bir an kesilse dua, deli olacak dünya..
Serseri bir kurşun gibi, vuracak kendini kalbinden..
Cansızlar dahî duada..Öyle ya, madem atomlardan yapılmışlar, canlı değillerse de hayattalar.. Sürekli bir dönüş, bir hareket, kainatın zikrine-akışına ortak oluş var..İşte bu yüzden buyurmuş Efendimiz salllalahu aleyhi ve sellem; "..Kırılan bir şey için kızmayın, onun ömrü bitmiştir" diye..Bardak, çanak, sehpa vb. Eşya,canlı değiller ama hayatta, zikirdeler dâim.
Emre muhatab o bıçağa; "kesme" der Rabbi, kesmez..
Ateşe; "yakma" der, yakmaz.
Canlı-cansız herşeyin duası, O'na itaat ancak.
Ya insanın duası?
Kainat orkestrasında yerini alan, tek tek yüreklerin türküsü O Yâr'e..
Dünya duayla durur,
İbadettir dua, hem Rabbe teslim olmak, boyun eğmek,
"Lebbeyk ya Rab" demektir..
Duasız insan "Hiç"tir!
Çünkü o, önce daim duada olan tüm yaradılmışa,
Sonra kendine ve tabii ki Rabbine ihanettedir.
O yüzden buyrulur:
"Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?"
Hiç!
Efendim, çok kardeşler hüsn-ü zan edip, ara ara benden çeşitli vesilelerle dua soruyor- istiyorlar..Ben de acizane uyguladıklarımı, soranlara tavsiye ediyorum..Başka yüreklere de ulaşır belki düşüncesiyle, derledim-topladım, buraya da alayım dedim..
Uzun olacak, affola peşinen ;)
İlk “aktif korunma” ayetleriyle başlayalım.. 3 ayet sadece, hem de kısa kısa..Kolayca ezberlenebilir. Ezberleyin inşaallah ve sabah ve gece yatmadan önce esas olmak üzere gün boyu okuyun..Aurayı kalınlaştırdığı ve biiznillah kötü tesirlerin dokunmayacağı söyleniyor ehlince..
Ben korkanlara, evde yalnız kalamayanlara, sürekli kabus görenlere ve sürekli nazar değen bundan hasta olan çok kişiye verdim, okudular ve tesirini gördüler elhamdulillah..
Rabbi inni messeniyeş şeytanu binusbin ve azab
Rabbi euzu bike min hemazatiş şeyatıyni ve euzu bike rabbi en yahdurun
Ve hifzan min kulli şeytanin marid
Sad:41 – Müminun:97-98 – Saffat 7
Sıkıştığınız ya da korktuğunuz zaman şu duayı okuyun, dertlere dermandır..Hem de düşmanlara karşı zırh gibidir..
Efendimiz aleyhisselam hicrette sürekli bu duayı okuyormuş;
“Allahummekfînîhim bimâ şi't keyfe şi't inneke alâ kullu şey'in Qadîr”
“Şi't” yazdım belki anlaşılmaz, şöyle yazalım;
“Bimâ şi'te keyfe şi'te”: ıstediğin gibi, nasıl istersen demek.
Allahummekfînîhim bimâ şi'te keyfe şi'te inneke alâ kullu şey'in Qadîr
Allah'ım, beni onların şerlerinden istediğin gibi, nasıl dilersen o şekilde koru, muhafaza eyle..Sen herşeye Qadirsin -Senin herşeye gücün yeter-
Rızk için: MaşaAllahu kâne ve mâ lem yeşa' lem yekun
Bir de, her namazdan sonra; 10 Allahuekber
19 Allahu Ferdun Hayyun Qayyumun Allahu Hakemun Adlun Quddûsun
19 innallahe, hüverrazzâku zul kuvvetil metin
19 seyecallallahu ba'de usrin yusra
Akşam namazından sonra Vaqıa suresini okumak maddeten ve manen rızk için ve evde masum yavrular varsa, onlara yüksek sesle "Ya Latif- Ya Rezzaq" çektirmek tesirlidir.
Ayrılıklarda: “Ya Baki entel Baki” okunur sürekli, dertlere dermandır. Acıyı söker atar yürekten. Ama manasına ererek okumak lazım..”Dünyadaki herşey, ama herşey fani, mal da, en sevdiklerimiz de, güzellik vs de. Baki olan ancak O’dur” diyerek..
İş ve ev için: “Rabbi enzilni munzelen mubareken ve ente hayrul Munzilin” Nuh alehisselam'ın duaıs bu..MU'MİNÛN 29 Bu ayeti günde en az yüz kez ihlasla okumalı, çok tesirlidir, nefese-yüreğe-ihlasa bakar ;)
Hastalıklarda ve her türlü musibette Eyyub aleyhisselam'ın duası:
“Rabbi inni messeniyeddurru ve ente erhamurrahimin”
Çocuk isteyenlere Zekeriyya aleyhisselam’ın duası ve Meryem suresi okunur:
Rabbi lâ tezerni ferden ve ente hayru'l-vârisin
Rabbi heb li min ledünke zurriyyeten tayyibeten inneke semi'ud-duâ
Sıkıntı ve her türlü musibette Yunus aleyhisselam'ın duası ilaç gibidir..
“Lâilâhe illâ Ente subhânek innî kuntu minezzâlimîn”
Şu ayetleri de Filistinli bir arkadaşım vermişti çok eskiden, dedi ki;
“Bütün bu ayetleri, bir kap içindeki suya -zemzem olsa daha iyi- oku, üfle, sonra bu suyu evin tüm köşelerine serp, insi ve cinni şeytanlardan korunmak için." Ben de dağıttım herkese..Uygulayan arkadaşlar çok rahatladıklarını, adeta evin havasının değiştiğini, ferahladığını, oturanları sıkmadığını söylediler.
Bir sebep olması da gerekmez, herkes yapabilir.Çünkü verilen ayetlerdeki harflerin frekansları çok güçlü olduğundan, müthiş enerji yüklemesi oluyormuş..Ve tabii ki bu olumlu enerji, evdeki diğer olumsuz enerjilere baskın geliyormuş.
Fatiha Suresi
Bakara Suresi 1-4. dahil Ayete kadar
163-164. dahil . Ayete kadar
255-257. dahil Ayete kadar
285-286.
Ali İmran Suresi: 115. Ayet
A'raf Suresi: 54. Ayet
Mu'minun Suresi: 115-118
Saffat Suresi: 1-10. dahil Ayete kadar
Haşir Suresi: 21-24. dahil Ayete kadar
İhlas, Felak-Nas Sureleri
Bedendeki ağrılar için:Üç kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere:
"Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru."
iki secde arasında;
Allahumm'ağfirli Verhamni Verzukni Vehdini
Her namazdan sonra 3 kez:
Allahumme ainnî ala zikrike ve şukrike ve husni ibadetik
İstihare hakkında:
İstihare namazı ve duasını hepimiz biliyoruz ve ara ara yapmışızdır..Onu anlatmayacağım burada, hepimiz biliyoruz yani..Benim diyeceğim şu;
İstihare namazını kıldık, duasını okuduk yattık..Rüya göreceğim diye beklemeyeceğiz..Zaten duanın da içeriğinde olduğu gibi, biz bunu yapmakla Allah'ı Vekil tayin ettik, işlerimizi O'na bıraktık..
Biz aciziz, bilemeyiz, sen yap Allah'ım dedik çünkü..
"Hayırlıysa hakkımda nasibeyle, kolaylaştır, aç yolları..
Hayırsızsa nasibeyleme, uzaklaştır benden.."
İşte bunu dedikten sonra gelişen olaylara bakacağız; Eğer gerçekten ihlaslı, samimi, yürektense duamız, O'na sığınmaklığımız..O açacak yolları, kolaylaştıracak, uzakları ykaınlaştıracak en iyi, en umulmaz bir biçimde..Değilse de tam tersi..Bize düşen tevekkülle boyun büküp beklemek bu noktadan sonra ve O'ndan gelene razı olmak..
İstiharenin özü bu işte, Rüya beklemek yok.
Bu da benim özel duamdır..Rıza ve teslimiyet duası;
Ya Rabbi! Ben senden razı oldum..Bana verdiklerinden, vermediklerinden, hiç vermeyeceklerinden ben razı oldum..
Ya Rabbi ben sana teslim oldum..Senin dediğin olacak Rabbim..
Sen de benden razı ol..Razı değilsen, razı olacağın amelleri işlememi bana nasibeyle.
Çok dua var ama ben genelde pek bilinmeyenleri yazmaya gayret ettim, yine sonradan aklıma gelen olursa ilave ederim, sizler de yazın inşaAllah bildiklerinizi olur mu?
Dünya dua ile duruyor inanın efendim..Ne kadar merkeze Rabbimizi alırsak, hücrelerimize kadar O'na dayanıp, tevekkül eder, O'nu Vekil tayin edersek, o kadar çabuk geliyor rahmet, mıktanıs gibi çekiyoruz o zaman rahmeti şefkati..Tabii ki gereğini maddeten yapmak ve salih ameli, sadakayı unutmamak şartıyla..
Ya Rabbi! Bizleri daima seninle meşğul eyle..
Ya Rab öğrendiklerimizle amel etmemizi nasibeyle..
Ya Rab nasıl ki sana yalvaran, kapını tıklatan o Resullerin dualarını reddetmedin, bizimkileri de onların yüzüsuyu hürmetine kabul ediver..
Ya Rab senden iki dünyada da cennetleri istiyoruz, nasibeyle..
Göz açıp kapayıncaya dek bile olsa bizleri nefsimizin eline bırakma.
Muhabbetle efendim
Ayşe Reşad
6 notes · View notes
etaali · 6 years
Text
VALLAHİ BİZİM HALİMİZ ÇOK VAHİM...
İmam Ali (a.s) ın Yakarışı
'ONU TUTUN" (ayet)
Ebu Derda şöyle diyor:
Karanlık gecelerden birinde, Medine’de Ben-i Neccar hurmalıkları arasından geçiyordum. O esnada hüzün dolu bir gamlı ve inilti kulağıma ilişti. Sese yaklaştığımda gecenin karanlığında kuytu bir köşede birisinin Allah Teala’ya şöyle münacat ettiğini duydum:
“İlahî! Nice helak edici günahlarıma karşı, hilimli davranarak beni ansızın cezalandırmadın; nice suçlarımın üzerini örterek lütuf ve kereminle onları aşikar etmedin. İlahi! Gerçi ömrüm sana isyan etmekle geçmiş ve günahlarım amel defterimi doldurmuştur; ama benim ümidim, senin mağfiret ve hoşnutluğundan başka bir şey değildir.”
Bu kalp okşayıcı, etkileyici ses, beni öylesine kendisine cezp etti ki elimde olmaksızın o sese doğru hareket ettim, aniden gözüm Ali bin Ebi Talib’e ilişti. O Hazretin dua ve münacatına mani olmamak ve o yakarıştan mahrum kalmamak için ağaçların arasına saklandım.
Ali bin Ebi Talip, o ıssız karanlık gecede iki rekat namaz kıldı, sonra en içiten dualarla hüzün dolu gözyaşlarını dökerek yakarışını sürdürdü.
Hz. Ali (a.s)’ın münacatlarından biri de şu idi:
“Ey Rabbim! Senin affını düşündüğümde, günahlarım küçük geliyor; senin şiddetli azabını düşündüğümde ise musibetim büyüyor.”
Daha sonra duasına şöyle devam etti:
“Âh! Amel defterimde benim unuttuğum ama senin kaydettiğin günahları okumuş olursam o zaman ‘Onu tutun’ diye emredeceksin. Yakalanıp da ailesi kendisini kurtaramadığı, kabilesinin kendisine bir fayda sağlayamadığı ve meleklerin kendisine merhamet etmediği kimsenin vay haline!”
Daha sonra duasını şöyle sürdürdü:
“Ciğer ve böbrekleri yakan, organları birbirinden ayıran ateşten dolayı vay halimize! Cehennemin şiddetli yakıcı alevinden dolayı eyvah!”
Ebu Derda sözünün devamında şöyle diyor:
Hz. Ali (a.s) yine şiddetle ağladı, bir müddet sonra ondan artık bir ses duyulmuyordu, hiçbir hareket ve kımıldama da görülmüyordu. Kendi kendime şöyle dedim: “Gece uyumadığından dolayı kesinlikle uykuya dalmıştır.” Şafağın sökmesi yaklaştı, onu namaz için uyandırmak istedim. Bundan dolayı onun yanına gittim, yanına varır varmaz onu, kuru bir ağaç gibi yere düşmüş olduğunu gördüm. Hareket ettirdim, hareket etmedi; seslendim cevap vermedi. Bu durumu görünce; “İnna lillah ve inna ileyhi raciun” dedim.
Ebu Derda sözünün devamında şöyle diyor:
Ben suretle Hz. Ali’nin (a.s) evine doğru koştum, Hazretin durumunu onlara bildirdim.
Fatıma (a.s) şöyle dedi: “Ebu Derda! Olay nedir?”
Ben Hz. Ali’nin durumunu onlara anlattım. Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyurdu:
“Ebu Derda! Allah’a and olsun ki, o baygınlıktır; Allah korkusuyla kendisinden geçmiştir.”
Daha sonra bir kap suyla Hz. Ali’nin yanına döndük, O Hazretin yüzüne su serptik, böylece kendisine geldi, gözlerini açtı, benim şiddetle ağladığımı görünce bana bakarak şöyle buyurdu: “Ebu Derda! Neden ağlıyorsun?”
Cevaben dedim ki: “Kendine yakıştırdığın şeyden dolayı ağlıyorum.”
Buyurdular ki: “Ey Ebu Derda! Beni hesaba götürdüklerinde, günahkarlar azaba yakin ettiklerinde, katı yürekli melek ve cehennem zebanileri (görevlileri) beni kuşattıklarında, Kahhar Allah’ın huzurunda durduğumda, dostlar beni ilahi emre teslim ettiklerinde ve dünya ehli halime acıdıklarında durumun nasıl olacak? Elbette sen, her gizli ve saklı şeyleri bilen bir Allah’ın karşısında yer aldığımda bana herkesten daha çok acıyacaksın.” (Bihar, c. 41, s. 11; c.87, s. 195.)
7 notes · View notes
pdfsayar · 2 years
Text
Ruhi Konak
10 sonuç Boyut Önizleme İndirme Ruhi Konak – DergiparkKONAK, Ruhi, “Minyatür Sanatında Boşluk ve Mekân Anlayışı Sayfa 41 Bu yorum doğrultusunda kap teorilerinde ele alınan şekli ile vasıfsız bir boşluğun mümkün olmadığı noktasında beliren bir itirazın Doğu ve İslam düşüncesi açsından haklılığı açıktır. Bizim amacımız açısından boşluk varlığın görünme …Kaynak:…
View On WordPress
0 notes
gazetehaberi · 3 years
Link
Derlüks Yatırım, güneş enerjisi santrali ön alım protokolünü iptal etti
0 notes
eniyimedyum1 · 3 years
Link
0 notes
marmalaise · 3 years
Photo
Tumblr media
Galatasaray'ın konu ile ilgili Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yaptığı açıklamada, "25.01.1998 doğum tarihli Profesyonel Futbolcu Berkan İsmail Kutlu ve kulübü Alanya Spor Kulübü Derneği ile oyuncunun transferi konusunda 2021-2022 sezonundan başlamak üzere 5 yıllık anlaşmaya varılmıştır" ifadeleri kullanıldı.
1998 yılında İsviçre'de doğan Berkan Kutlu, futbolculuk kariyerine bu ülkede Monthey altyapısında başladı. Burada 41 maça çıkan ve 9 gollük performans ortaya koyan Kutlu, 2018 yılında Sion altyapısına transfer edildi. Sion'da alt yaş kategorilerindeki takımlarda 81 maça çıkan 23 yaşındaki futbolcu, 7 kez fileleri havalandırdı. Sion'da A takımda ise iki kez forma şansı bularak Türkiye serüvenine başladı.
Başarılı futbolcu, 2020-2021 sezonu başında Aytemiz Alanyaspor'a transfer oldu. Alanya'da geçirdiği bir sezon içerisinde gösterdiği iyi performansla dikkat çeken oyuncu, Süper Lig'de 38 maça çıktı ve 3 kez golle buluştu. Berkan, Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takımı'nda da üç kez sahaya çıktı.
0 notes
kardesder · 3 years
Text
YETİM AİLELERİNE BİR KAP SICAK YEMEK DE SENDEN OLSUN
https://www.kardesder.com/yetim-ailelerine-bir-kap-sicak-yemek-de-senden-olsun-73295.html
YETİM AİLELERİNE BİR KAP SICAK YEMEK DE SENDEN OLSUN
Tumblr media
“Ey insanlar! İşte size Rabb’inizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için bir rehber ve rahmet kaynağı (olan Kur’an) geldi.” (Yunus Sûresi, 57) Ekmek dahi bulmak da güçlük çeken ihtiyaç sahibi kardeşlerimiz bağışlamış olduğunuz yemekler umut oluyor... [gallery link="file" size="large" ids="73296,73297,73298,73299,73300,73301,73302,73303,73304,73305,73306,73307,73308,73309,73310,73311,73312,73313,73314,73315,73316,73317,73318,73319,73320,73321,73322,73323,73324,73325"] İki yetimlik yemek 20₺ Banka kartınızla online yardım ve bağışta bulunabilmek için: 💳 https://online.kardesder.com/ Hesap numaralarımız için tıklayın: 👉https://www.kardesder.com/hesaplar/ www.kardesder.com Facebook adresimiz: Facebook.com/kardesder1299 Telegram adresimiz: T.me/kardesder Instagram.com/kardesder twitter.com/kardesder WhatsApp iletişim: 0533 162 1299 E-Posta: [email protected] Adresimiz: Tuna Mh. Kartal sok. No:41 Osmangazi / Bursa
0 notes
mehmetkali · 4 years
Text
THY’nin 2020 zararı ne kadar? https://ift.tt/3s1Ws1C
Türk Hava Yolları, Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) 2020 bilançosuyla ilgili olarak gelir tablosunu paylaştı.
Döneme  ait 41 milyar 187 milyon 411 bin 613 TL kambiyo zararı açıklayan THY’nin dönem zararı 17 milyar 339 milyon 310 bin 713 TL olarak duyuruldu.
“DÖNEM NET KÂRI VEYA ZARARI -17.339.310.713,00”
Bildirim İçeriğioda_PeriodCoveredInFinancialStatement|Mali Tablonun Hesap Dönemi01/01/2020 – 31/12/2020oda_GovernmentAuthorityToWhichFinancialStatementWasSubmitted|Mali Tablonun Verildiği OtoriteBÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİoda_SubmissionReason|Mali Tablonun Verilme NedeniGEÇİCİ VERGİ BEYANNAMESİoda_SubmissionDateOfFinancialStatement|Mali Tablonun Verilme Tarihi17/02/2021
2020 Yılı 4. Dönem Geçici Vergi Beyanı ile ilgili olarak “Geçici Vergi Beyannamesi ekinde verilen Sermaye Piyasası Mevzuatına göre düzenlenmemiş 01.01.2020-31.12.2020 dönemine ait Gelir Tablosu ekte sunulmuştur. 
Faaliyet karına rağmen dönem zararı, ekli gelir tablosundan da görüleceği üzere kambiyo zararlarından kaynaklanmaktadır.” dendi.
Kap bildirimi için tıkla
A-BRÜT SATIŞLAR 45.067.739.887,00 1-Yurt içi Satışlar 2.884.029.565,00 2-Yurt dışı Satışlar 40.054.583.847,00 3-Diğer Gelirler 2.129.126.475,00 B-SATIŞ İNDİRİMLERİ(-) 0,00 1-Satıştan İadeler(-) 0,00 2-Satış İskontoları(-) 0,00 3-Diğer İndirimler(-) 0,00 C-NET SATIŞLAR 45.067.739.887,00 D-SATIŞLARIN MALİYETİ(-) 37.564.687.558,00 1-Satılan Mamuller Maliyeti(-) 0,00 2-Satılan Ticari Mallar Maliyeti(-) 0,00 3-Satılan Hizmet Maliyeti(-) 37.564.687.558,00 4-Diğer Satışların Maliyeti(-) 0,00 BRÜT SATIŞ KÂRI VEYA ZARARI 7.503.052.329,00 E-FAALİYET GİDERLERİ(-) 5.658.673.656,00 1-Araştırma ve Geliştirme Giderleri(-) 94.789,00 2-Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri(-) 4.597.073.894,00 3-Genel Yönetim Giderleri(-) 1.061.504.973,00 FAALİYET KÂRI VEYA ZARARI 1.844.378.673,00 F-DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GELİR VE KÂRLAR 26.891.748.034,00 1-İştiraklerdan Temettü Gelirleri 18.005.161,00 2-Bağlı Ortaklıklardan Temettü Gelirleri 0,00 3-Faiz Gelirleri 955.423.619,00 4-Komisyon Gelirleri 11.984.608,00 5-Konusu Kalmayan Karşılıklar 3.108.988,00 6-Menkul Kıymet Satış Kârı 33.445.272,00 7-Kambiyo Kârları 23.743.929.618,00 8-Reeskont Faiz Gelirleri 0,00 9-Diğer Olağan Gelir ve Kârlar 2.125.850.768,00 G-DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR(-) 43.650.324.183,00 1-Komisyon Giderleri(-) 276.533,00 2-Karşılık Giderleri(-) 42.763.948,00 3-Menkul Kıymet Satış Zararı(-) 7.511.781,00 4-Kambiyo Zararları(-) 41.187.411.613,00 5-Reeskont Faiz Giderleri(-) 0,00 6-Diğer Olağan Gider ve Zararlar(-) 2.412.360.308,00 H-FİNANSMAN GİDERLERİ(-) 2.877.374.014,00 1-Kısa Vadeli Borçlanma Giderleri(-) 2.877.374.014,00 2-Uzun Vadeli Borçlanma Giderleri(-) 0,00 OLAĞAN KÂR VEYA ZARAR -17.791.571.490,00 I-OLAĞAN DIŞI GELİR VE KÂRLAR 494.442.800,00 1-Önceki Dönem Gelir ve Kârları 0,00 2-Diğer Olağan Dışı Gelir ve Kârlar 494.442.800,00 J-OLAĞAN DIŞI GİDER VE ZARARLAR(-) 42.182.023,00 1-Çalışmayan Kısım Gider ve Zararları(-) 105.073,00 2-Önceki Dönem Gider ve Zararları(-) 0,00 3-Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar(-) 42.076.950,00 DÖNEM KÂRI VEYA ZARARI -17.339.310.713,00 K-DÖNEM KÂRI VERGİ VE DİĞER YASAL YÜKÜMLÜLÜK KARŞILIKLARI(-) 0,00 DÖNEM NET KÂRI VEYA ZARARI -17.339.310.713,00
The post THY’nin 2020 zararı ne kadar? first appeared on Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/3duGlG1 via IFTTT
0 notes
radyobalfm · 4 years
Text
Ford, Doğuş ve Tofaş'a soruşturma!
Ford, Doğuş ve Tofaş’a soruşturma!
Tumblr media
Rekabet Konseyi, Doğuş Otomotiv, Tofaş ve Ford hakkında soruşturma başlattı.
  Hususla ilgili Doğuş Otomotiv’den Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, “Rekabet Konseyi 24.07.2020 tarih 20-35/456-M sayılı kararı ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 41’inci unsuru uyarınca, birinci el (sıfır) ikinci el satışı pazarlarında faaliyet gösteren şirketimizin de dahil…
View On WordPress
0 notes
duaetmek · 7 years
Text
Fetih Suresi İlk Ayeti ve Fazileti
Sizlerden gelen sorular;fetih suresi ilk ayeti 9999 okumanın fazileti nedir?,fetih suresi ilk ayeti fazileti nedir?,fetih suresinin ilk ayeti kaç kere okunur?,fetih suresinin ilk ayeti 1453 defa okumanın fazileti nedir?,fetih suresinin ilk ayeti ne için okunur?,fetih suresinin ilk ayeti okunuşu nasıldır?..şeklindeydi.Bizde bu soruların cevaplarını sizler için paylaştık.Allah ettiğiniz duaları kabul etsin inşallah.
Fetih Suresinin 1.Ayeti ve Fazileti
Kur'an-ı Kerîm'in 48. suresi. Medine'de, Hudeybiye antlaşmasından sonra Hicret'in altıncı yılında nâzil olmuştur.29 ayet, 560 kelime, 2433 harftir. Fâsılası Elif harfidir. Adı surede geçen Feth kelimesine dayanır: "Biz sana apaçık bir fetih müjdeledik" (Ayet I) 
Fetih: Bir yeri almak, zapt etmek, ele geçirmek veya Fetih, açmak, bir kapalılığı gidermek demektir.
Fetih Suresinin 1.Ayetinin Arapça Yazılışı
إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا ﴿١
"İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ(mubînen)."
1. innâ : muhakkak 2. fetahnâ : biz fetih açtık, fetih verdik 3. leke : sana, senin için 4. fethan : fetih 5. mubînen : apaçık
Fetih Suresinin 1.Ayetinin Fazileti:
Allah Resulü (S.A.V) buyuruyor: Bir kimse Fetih suresinin tamamını ramazan ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu Allah rızası için yaparsa gelecek aynı güne kadar bir sene müddetle Cenabı hak o kulunu himayesine alır. 
Velilerden bir kimse diyor ki: Ramazan ayını ilk defa görür görmez bir kimse Fetih suresini üst üste üç defa okursa Cenab-ı Hak o kulunun rızkını gelecek sene aynı güne kadar bol bol ihsan eder.
- Her kim Ramazan-ı Şerif hilalini gördüğü zaman, Fetih suresini 3 defa okursa, Allah’u Teala o kulunun rızkını gelecek sene aynı güne kadar bol bol ihsan eder, geçim sıkıntısı çekmez. - Bu sureyi 7 kere okuyan kimse her müşkülünü halledip her muradına nail olur. - Her kim 33 kere Fetih suresini okursa, hapisten kurtulur. - Olmasını istediği bir iş için bu sureyi üç veya beş veya yedi günde 41 defa okursa, o iş biiznillah hallolur. -Sıkıntı ve bunalımda olan bir kişi bu sureyi okursa, Allah’u Teala lütuf ve keremiyle o kimsenin gam ve kederini, sıkıntı ve üzüntüsünü giderir. - İmam Sa’lebi (rahimehullah) Fetih Suresinin fazileti hakkında şöyle buyurdu: “Fetih suresini okuyanların, meleklerin tespihlerinden ve zikirlerinden nasibi vardır.” İşleri bakımından sıkıntıda olanlar okursa, Allah’u Teala o kimselerin işlerini kolaylaştırır ve sıkıntıdan kurtarır. - Her kim Besmele ile beraber Fetih Suresinin 1-3 ayetlerini okumaya devam ederse, işleri açılır ve büyük nimetlere kavuşur. - Fetih suresinin 29. ayetini okursa, duası kabul olur, dünya ve ahirette büyük rızıklara ulaşır, maddi ve manevi sıkıntılar için büyük faydası vardır. - Bu ayeti yazıp üzerinde muska şeklinde taşırsa, Allah’u Teala o kişiyi görünür görünmez bütün kaza ve belalardan korur.
Fetih Surenin Faziletine Dair Hadisler: Rasulullah s.a.v şöyle buyurmuştur: Bu gece bana öyle bir sure indirildi ki o sure benim için dünya ve içinde bulunan her şeyden daha hayırlıdır. (sahihi buhari) bir diğer hadiste: fetih suresini okuyan kimseye hudeybiye ağacının altında Muhammed s.a.v e biat eden kimse gibi sevab vardır.( Ubey bin kab r.a dan) İbni mesud r.a dan: rasulullah buyurdu ki: Ramazanın birinci gecesinde kim nafile namaz kılıp namaz içinde fatihadan sonra fetih suresini okursa Allah teala o kimseyi bütün sene korur. (Ruhul Beyan tefsiri) Ebu said (r.a.) ve ebu hureyre (r.a ) rivayetinde ise bu namazın sonunda selam verildikten sonra 10 defa kadir suresi ve 10 defada Efendimize salatü selam okunur ilavesi vardır. (İhyayı Ulumiddin) Fetih Suresinin Havasları - Her muradın husuli için Günde 7 defa okunursa biiznillah her muradı gerçekleşir. - Günde en az 1 defa okuyan tüm kötülüklerden ve zararlardan korunur. Her işi hayırlı ve bereketli olur. - Zor durumda olup bu durumdan kurtulmak isteyen; cuma gecesi 2 rekat ALLAH rızası için namaz kılıp, 11 defa Fetih Suresi ile 41 defa Salaten Tuncinayı okuyarak durumunu arz edip, kurtuluşu için dua ederse o dertten kurtulup, refaha erer. - Savaş halinde, her sabah Fetih Suresini okuyan askeri birlik, düşmana karşı başarı kazanır. Cemaat sabah namazını mütakip, 1001 defa Fetih Suresini okuyup, ordunun galip gelmesi için dua ederse ordu zafer kazanır. - Bir kağıda safran, misk ve gül suyu karışımı mürekkeple yazıp, üzerinde taşırsan kendini korumaya alırsın düşman şerrinden fakirlik zilletinden zarar ve ziyandan emin olursun. -Aynı şekilde yazılıp bir ticaret hanenin kapısı üzerine konulur ve her gün 1 defa Fetih Suresi okunursa; o yerin bereketi ve saadeti artar. - Kısmeti kapalı olan bir kız için temiz bir kağıda safran ve misk ile bu sure yazılır ve rüzgar değen bir yere mesela ağaca asılırsa biiznillah yakın zamanda bir hayırlı kısmet çıkar. - Fetih suresinin ilk ayeti olan inna fetahna ayetini Fetih, zafer, düşmana galip gelmek, düşmanı yenmek, bağlı işleri açmak ve mühim bir hacetinin yerine gelmesi için Ferdun Hayyun Kayyûmun Hakemun Adlun Kuddûsun innâ fetahnâ leke fethan mubînâ. Şeklinde her farz namazın arkasından 19 gün 19 defa okunursa maksat hasıl olur. - Fetih suresinin Muhammedurrasullahi vellezine meahu ayetinden sonuna kadar olan kısmı bereket, kuvvet, kötü ahlak zina ve belasından emin olmak için vefkiyle beraber zağferan ve misk ile yazılıp taşınırsa maksat hasıl olur. Yine her kim bu ayetleri Ramazanın 14'ncü günü zağferan ve gül suyuyla yazıp taşırsa insan ve cin zararlarına karşı korunmuş olur. Ayrıca baş ağrıları içinde aynı usul faydalıdır. - Ramazanın ilk hilali görüldüğünde fetih suresini okuyan kimseye Cenabı Hak o sene rızık kapılarını genişletir. - Ariflerin bazıları demişlerdir ki bu sureyi her gece okumaya devam eden kimse rüyasında Rasulullah s.a.v efendimize biat etme mazhariyetine kavuşur. - Zayıf kimse bu sureyi çokça okursa güçlenir, sıkıntıda olan okursa Allah c.c onun işlerini kolaylaştırır. Borçlu olan bol, bol okursa borcu ödeme imkanına kavuşur. - Bu sure arzulanan her hangi bir şeye kavuşmak için okunur. yalnız okuma şekli şudur ki 3 gün içinde 21 veya 41 defa okunur. 3-5-7 gün içinde de bu sayının tamamlanması olur. - Fahreddin Razi (k.s) diyor ki: Cuma namazından sonra Fetih suresini 7 defa okuyup sonrada Ya Fettah ismi şerifini 489 defa zikreder ve bu uygulamaya bir dahaki Cuma gelene kadar öğlen namazları vaktinde devam eden kimsenin arzu ettiği ve istediği şeyler Allahın lütfu keremiyle verilir. - Bir gece rızaellillah 2 rekat namaz kılıp Fetih suresinin ilk ayeti inna fetahna leke fethan mübina dedikten sonra 1001 defa Ya Fettah esmasını okuyup bitirince sureye kaldığı yerden devam edip surenin sonunda da hacetini haktan isterse biiznillah haceti reva olur. - Fetih suresini her okuduğunda ilk ayetini 2000 defa okuyana Allah c.c hayır kapılarını açar gaib olan bilgilerden ve manevi ilimlerden nasiptar eder. - Besmele-i Şerifeyi bir daire içine 8 defa yazıp dairenin etrafına da fetih suresinin son ayetleri ve kefa billahi şehida ayetinden itibaren yazılsa ve bu yazıyı her kim taşırsa her kesin gözüne şirin gözükür ve onu her kes sever muhabbeti celb eder. - Fetih suresinin 29 ayetini ve Aliimran 154 ayetini yazıp üstünde taşıyan kimseden cenabı Hak gam ve kederi izale eder. Lütüf ve berekete her daim mazhar olur. Yine bu ayetleri iç ve dış rahatsızlıklarda bir kap içerisine yazıp yağmur veya menba suyu ile yazıyı sildikten sonra 7 gün aç karnına sabahları içse biiznillah şifa bulur. Yine bu ayetleri bir kaba yazıp bu sefer içine halis zeytin yağı koyup vucudunda çıkan yaralar, çıbanlar vs. sürerse biiznillah şifaya kavuşur Fetih suresinin bir duası hacetlerde surenin ardından bu duada okunur: "Bismillahirrahmanirrahim,allahümme ya nur veya müdebbirel umur ehricna minelzzulumati ilennur. Bihaggi ayetinnur ve bi haggi inna fetahna leke fethan mübina ya fettahu ya rezzagu ya müfettihel ebvabı ifteh aleyna ebvabel Hayri bi hurmeti muhammedin aleyhisselamu ve alihi ve eshabihi ve zürriyatihi ve ezvacihi ecmain. Birahmetike ya erhamerrahimin velhamdülillahi rabbil alemin."
Fetih Suresi Hakkında Bilgi
Sure, müslümanların geleceğine dâir müjdeler ihtiva etmektedir. Hudeybiye andlaşmasından önce Resulullah (s.a.s.) rûyasında sahabeleriyle birlikte Mekke'ye gittiklerini ve orada umre ziyaretini yaptıklarını gördü. Bir peygamber için rûya ayrı bir önem ifade eder; Çünkü rûyaları bir çeşit vahiydir. Bunun üzerine Resulullah ashabına umreye gitmek üzere hazırlık yapmalarını ve çevreye haber gönderilmesini emretti. Muhâcir ve Ensâr hazırlıklarını yaptılar. Ancak çevre kabîlelerden çağrıya icabet etmeyenler oldu. Çünkü hicretten sonra Mekkeliler, beş yıldır hiçbir müslümanı Mekke'ye sokmamışlardı. Mekkelilerden izin almadan yapılan bu yolculuk sonucunda müslümanların bir katliama tâbi tutulacaklarını sanıyorlardı. Hac mevsiminde Mekke'nin kapılarını amansız düşmanlarına bile açan Mekkeliler sadece müslümanların gelmesini kabul etmiyorlardı. Peygamber (s.a.s.)'le birlikte 1400 sahabi yola koyuldu. O dönemde umreye gidenlerde âdet olduğu üzere her şahıs beraberinde silah olarak sadece kılıcını götürürdü. Kurban edilmek üzere beraberlerinde yetmiş deve de götürmüşlerdi. Mıkat'a geldiklerinde ihramlarını giyerek yollarına devam ettiler. Harem sınırına yakın Hudeybiye denilen yere geldiklerinde ise Mekkelilerin silahlanarak pusuya yattıkları haberi duyuldu. Müslümanlar orada konakladılar. Karşılıklı elçiler gönderildi. Nihayet anlaşma yapmak üzere görüşmeler yapıldı ve anlaşma imzalandı. Anlaşma maddeleri görünürde müslümanların aleyhineydi. Bu sebeple şartlar görüşülürken müslümanlar aşırı derecede huzursuz idiler. Hoşnutsuzluklarını Resulullah'ın huzurunda bile söylüyorlardı. İşte böyle bir anlaşmadan dönerken ki umre yapma imkânını da bulamamışlardı Mekke fethini içeren Fetih suresi indi. Sure, müslümanların gönlüne su serpmişti. Sûre şu fetih müjdesiyle başlar: "Biz sana apaçık bir fetih verdik. Tâ ki Allah, senin günahından, geçmiş ve gelecek olanı bağışlasın ve sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru bir yola iletsin. Ve Allah sana şanlı bir zafer versin. O, imanlarına iman katsınlar diye mü'minlerin kalplerine huzûr indirdi. Göklerin ve yerin askerleri Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır." (1-4) . Böylece müslümanlara sadece umreye gidecekleri değil, Mekke'nin fethedileceği müjdesi de verilmiş oluyordu. Sure, müminlerin âhirette de mükâfatlandırılacaklarına, münâfık ve müşriklerin ise şiddetli bir azaba çarptırılacaklarına dikkat çektikten sonra; korkuları sebebiyle bu yolculuğa katılmayanların samimî kişiler olmadıklarını, Medine'ye varıldığında asılsız birtakım bahaneler uyduracaklarını haber vermektedir. Söz nihayet antlaşmaya katılan müminlere getirilir. Allah'ın o kimselerden razı olduğu ve yakında bir fetihle mükâfatlandırılacakları anlatılır: "Allah şu müminlerden râzı olmuştur: ki onlar, ağacın altında sana bey'at ediyorlardı. Allah onların gönüllerindeki (doğruluk ve vefayı) bildiği için onların üzerine huzur ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi. Yine onlara (yakında) alacakları birçok ganimetler bahşeyledi. Allah üstündür, hikmet sahibidir" (18-19). Bu arada Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Hudeybiye antlaşmasından önce gördüğü rüya ele alınarak Peygamberin bu rûyasının gerçek çıkacağı bildirilir (27-28). Kuran'da geleceğe dair bu tür pek çok haber vardır ve bunların hepsi anlatıldığı gibi gerçekleşmiştir. 
Surenin sonunda Peygamber ve onunla birlikte olanlar övülerek üstün hasletlerinden bir kısmı şöylece dile getirilir: "Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rukû ve secde ederek Allah'ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Onların Tevrat'taki vasıfları ve İncil'deki vasıfları da şudur: Filizini çıkarmış, onu güçlendirmiş, kalınlaşmış, derken gövdesinin üstüne dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden bir ekin gibidirler. Onlara karşı kâfirleri de öfkelendirir (bir duruma geldi). Allah, onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vadetmiştir" (29).
Bu benzetme, Allah Resulünün ve arkadaşlarının ilk ve son durumlarını anlatmaktadır. İlk defa yere atılan bir tane gibi filizlenmeğe başlayan müslümanlar, gittikçe güçlenerek koca bir ordu olmuşlar; İslâm tohumunu ekenler bu durumdan son derece sevinirlerken, onların bu güçlü durumunu gören kâfirler, öfkeden çatlar hale gelmişlerdi.
10 notes · View notes
ayetvehadis · 7 years
Photo
Tumblr media
​ İsra ve Miraç Mucizesi
Hem Kur’an’ın hem de bütün sahih hadis ve tarih kaynaklarının haber verdikleri; Peygamberimizin (asm) en büyük mucizelerinden birisi de İsra ve Miraç mucizesidir. Biz burada ilk önce Kur’an’daki ilgili ayetlerden ve sahih kaynaklardaki hadislerden ve rivayetlerden İsra ve Miraç mucizesinin nasıl gerçekleştiğini anlatacak, ardından ise bu mucize ile ilgili akla gelebilecek bazı soruların cevaplarını vereceğiz.
Kelime anlamı olarak “isra”, gece yürüyüşü, gece yolculuk etmek[1], “miraç” ise yükselmek, yükseğe çıkmak anlamlarına gelmektedir.[2] İsrâ ve Mirac hadisesi, Efendimizin (asm) peygamberliğinin on ikinci yılında[3], Mekke’de vuku bulmuştur.[4]
Hadise özetle şöyle cereyan etmiştir: Receb ayının 27. Gecesi[5] Cenab-ı Hakk’ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz (asm) Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmiştir.
İsra ve miraç mucizesinin nasıl gerçekleştiği Kur’an’da, İsra ve Necm surelerinde anlatılmıştır. İlgili ayetler şöyledir:
“Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu Muhammedi, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren O zatın şanı ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O! Gerçekten, her şeyi işiten, her şeyi gören O'dur.”[6]
“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâ’da gördü. Ki, onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.”[7]
Miraç nasıl oldu? Hazreti Peygamber (asm) Mescid-i Haram’dan (Mekke'den), Mescid-i Aksâ'ya (Kudüs'e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi.[8] Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın (as) makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı,[9] daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi.[10]Orada içlerinde Hazreti İsa, Hazreti Musa ve Hazreti İbrahim’in de (Aleyhimüsselam) bulunduğu peygamberler topluluğu kendisini karşıladı.[11] Hazreti Muhammed (asv) bu peygamberlere imam olarak onlara iki rekat namaz kıldırdı.[12]
Bu hadiseden sonra Hazreti Peygamber’e (asm) iki kap getirildi ki; kabın birisinde şarap, diğerinde süt vardı.[13] “Bunlardan hangisini istersen, al!" denildi.[14] Peygamberimiz (asm) sütü seçti.[15] Cebrail (as), Peygamberimiz’e (asm): "Sen fıtratı seçtin[16], eğer sen şarabı almış olsaydın, senden sonra ümmetin azardı.[17]Sütü tercih etmekle sen de fıtrata yöneltildin, ümmetin de fıtrata yöneltildi. Şarap size haram kılındı!” dedi.[18]
Semanın bütün tabakalarına uğradı.[19] Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim (Aleyhimüsselam ecmain) gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin!..” dediler, tebrik ettiler.[20] Sonra her gün yetmiş bin meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti.[21]
Bundan Sonra Hz. Cebrail (as) ile birlikte sidretü'l-müntehâ'ya geldiler.[22] Sidretü’l-müntehâ; kökü altıncı kat gökte ve gövdesi, dalları yedinci kat göğün üzerinde, gölgesiyle bütün gökleri ve cenneti gölgeleyen, yaprakları fil kulakları gibi, meyveleri küpler kadar, bir ağaçtır.[23]
Refref ve Öteler Ötesindeki Buluşma Cebrail (as), Peygamberimiz’i (asm) yukarı götüre götüre, nihayet (kaza ve kaderi yazan) kalemlerin cızırtılarını işitecek kadar yüksek bir yere çıkardı.[24] Peygamberimiz (asm); cennetten, yemyeşil bir Refref (ipek döşek)'in birden ufku kapladığını gördü. Peygamberimiz (asm), onun (Refref’in) üzerine oturdu.[25] Cebrail (as), Peygamberimiz’den (asm) ayrıldı. Peygamberimiz (asm); Aziz ve Cebbar olan Rabbine yükseltilip yaklaştırıldı.[26]
Peygamberimiz (asm), Yüce Rabbinin: "Korkma ya Muhammed, Yaklaş!" buyruğunu işitmeye başladı. Nihayet, hiçbir kimsenin hiçbir zaman erişememiş olduğu yakınlık makamına, İlahî kabule, İlahî ikram ve ihsana nail oldu![27] İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Peygamberimiz (asm): "Ben, Yüce Rabbimi gördüm!" buyurmuştur.[28]
Peygamberimiz (asm) Miraç’ta Cenab-ı Hakk’a selam yerine bütün mahlukatın ibadetlerini hediye etmiştir. Efendimizin (asm) Cenab-ı Hak ile olan bu konuşması bütün müminlerin miracı olan namazlarında okudukları tahiyyatın sözlerinden oluşmaktadır. Bu konuşmanın meali şöyledir:
Peygamberimiz (asm) Cenab-ı Hakk’a hitaben: “Bütün tahiyyeler, bütün mübarek şeyler, bütün salâvat ve duâlar ve bütün kelimat-ı tayyibe Allah’a mahsustur.”[29] şeklinde hitab vermiştir. Bunun anlamı “Bütün varklıkların halleriyle ve dilleriyle yapmış oldukları ibadetleri ve tesbihlerini, bütün çekirdekler ve nutfeler gibi mübarek şeylerin fitri mübarekliklerini ve tesbihlerini, bütün insanlar gibi şuurlu varlıkların ibadetlerini ve bütün peygamberler ve kamil insanlar olan evliyaların, asfiyaların ibadetlerini ve tesbihlerini onların namına sana hediye ediyorum; sana mahsustur.” demektir.
Bu selamın üzerine Cenab-ı Hak da Resulüne (asm): “Selâm olsun sana ey Peygamber!” şeklinde mukabele de bulunmuştur. Bunun üzerine Allah Resulü (asm) de: “Bize ve Allah’ın salih kullarına selâm olsun.” şeklinde cevap vermiştir. Bu konuşmaya sidretü’l-müntehada tanık olan Cebrail (as) da Allah’ın şahitlik etmesini emretmesi üzerine “Allah’tan başka hiçbir ilâh olmadığına şehadet ederim. Ve Muhammed’in (asv), Allah’ın elçisi olduğuna da şehadet ederim.” diyerek şehadet etmiştir.[30]
Miraç’ta cereyan eden bu karşılıklı sohbetteki sözlerin, müminlerin miracı hükmünde olan namazda okunması sünnettir. Bu şekilde her mümin bütün şuurlu ve şuursuz mahlukatın ibadetlerini kendi ibadeti içerisinde Cenab-ı Allah’a takdim etme şerefine ulaşmış olur.
Mirac’ta Peygamberimize Verilenler Peygamberimiz’e (asm) Mirac mülakatı sonunda şu üç şey verildi:
Elli vakit namaz sevabına denk, beş vakit namaz verildi.
Bakara sûresinin son iki âyeti verildi.
Peygamberimiz’in (asm) ümmetinden olup da, Allah'a şerik koşmayanlardan mukhimat (büyük günahlar) bağışlandı.[31]
Nitekim bir hadiste bu hediyeler şöyle ifade edilmiştir: “…Miraçta Hz. Peygamber (a.s.m)’e şu üç şey verildi: Beş vakit namaz verildi, Bakara Suresinin son kısmı (Amenerresul) verildi ve bu ümmetten Allah’a şirk koşmadan ölen kimsenin günahlarının bağışlanacağı hususu (söz verildi).” (bk. Müslim, İman, 279).
Bu müjde hiç bir müminin cehenneme girmeyeceği anlamında değildir. Her günahın affedilebileceğini ve eğer günahkar olsa bile iman ile ölmüşse cehennemde ebedi kalmayacağını bildirmektedir.
Sevabı günahlarından çok olan müminler direk cennete gideceklerdir. Günahı ağır basanlar ise, bu günahlardan temizlenmek için cehennemde bir müddet kaldıktan sonra tekrar cennete gireceklerdir.
Yüce Allah: "Yâ Muhammedi Bu namazlar, her gün ve gecede, beş namazdır! Amma, her namaz için, on sevab vardır! Bu, yine, elli namaz demektir.[32]
Bende söz bir olur, değişmez![33]
Her kim, bir hayr işlemek ister ve onu yapmazsa, o kimseye (bu iyi niyetinden dolayı) bir sevab yazılır, yaparsa on sevab yazılır.
Her kim de, bir kötülük yapmak ister, onu yapmazsa, ona bir şey yazılmaz. O kötülüğü yaparsa, bir günah yazılır!" buyurdu.[34]
Bakara sûresinin son iki ayetinde de, meâlen şöyle buyurulur: "O Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler).
Onlardan her biri:
Allah'a,
Allah'ın meleklerine,
Allah'ın kitablarına,
Allah'ın peygamberlerine inandı. Peygamberlerin hiçbirini, diğerlerinin arasından ayırmayız! (Hepsine inanırız.)
Dinledik! (Emrine) itaat ettik!
Ey Rabbimiz! Mağfiretini dileriz!
Son varış(ımız) ancak Sanadır! dediler.
Allah, hiçbir kimseye, gücünün yettiğinden başkasını yüklemez.
(Herkesin) kazandığı (hayır) kendi yararınadır.
Yaptığı (şer) de kendi zararınadır.
Ey Rabbimiz! Unuttuk yahut yanıldık ise, bizi tutup sorguya çekme!
Ey Rabbimiz! Bizden önceki(ümmet)lere yüklediğin gibi, üstümüze ağır bir yük yükleme!
Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimizi, bize yükleme!
Bizden (sâdır olan günahları) sil, bağışla! Bizi affet! Bizi esirge!
Sen bizim Mevlâmızsın!
Artık, kâfirler güruhuna karşı da, bize yardım et!"[35]
Mukhimat; insanı cehenneme sürükleyen büyük ve tehlikeli günahlar, demektir.[36]
Peygamberimiz (asm), bir gün: "İnsanı helake sürükleyen yedi şeyden sakınınız!" buyurmuştu.
"Yâ Rasûlallah! Nedir bu tehlikeli şeyler?" diye sordular.
Peygamberimiz (asm):
“Allah'a şerik koşmak,
Sihir (büyü) yapmak,
Yüce Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi, haksız yere öldürmek,
Faiz yemek,
Yetim malı yemek,
Savaş meydanından kaçmak,
Zinadan korunan, böyle bir şey hatırından bile geçmeyen Müslüman kadınlarına zina isnad etmektir!" buyurdu.[37]
Peygamberimiz’e (asm) Cennetin Gösterilişi Yüce Allah, Peygamberimiz’e (asm) vahyedeceğini vahyettikten sonra, Peygamberimiz (asm), Cebrail (as) tarafından cennete götürüldü.[38]
Cennetin eni, göklerle (altlarındaki) yer kadar olup.[39] Peygamberimiz (asm) orada:
İnciden, yakuttan, zebercetten,.. köşkler,[40] cennetin toprağını da, misk kokar bir halde buldu.[41] Peygamberimiz (asm), cennette; iki yanında içi boş inciden yapılmış kubbeler (kubbeli evler) dizili bir ırmak da gördü[42] ki, inci, yakut çakılları ve misk üzerinde akıp gidiyordu.[43]
Peygamberimiz (asm): "Ey Cebrail! Nedir bu?" diye sordu. Cebrail (as): "Bu, sana Yüce Allah'ın vermiş olduğu Kevser ırmağıdır!" dedi. Kevser ırmağının suyu da, baldan daha tatlı ve sütten daha ak idi.[44]
Peygamberimiz’e (asm) Cehennemin Gösterilişi Peygamberimiz (asm); dünya semasında kendisini güler yüzle karşılayan melekler arasında, yüzü hiç gülmeyen, cehennemin bekçisi Malik adındaki bir melekle de karşılaşmıştı.
Peygamberimiz (asm), onun kim olduğunu Cebrail (as)’dan sorup öğrenince, Cebrail (as)’a:
"Cehennemi bana göstermesini ona emretmez misin?" diye sormuştu.
Cebrail (as) da:
"Olur!" diyerek, cehennemin bekçisi Malik'e: "Ey Malik! Muhammed’e (asm) cehennemi göster!" demişti.
Malik; cehennemin üzerinden örtüsünü açınca, cehennem öyle kaynamaya ve kabarmaya başladı ki, Peygamberimiz (asm) onun gördüğü her şeyi yakalayıp yakıvereceğini sandı. Hemen, Cebrail (as)’a:
"Ey Cebrail! Malik'e emret de, onu yerine geri çevirsin!" buyurdu.
Cebrail (as) da, cehennemi yerine çevirmesi için, Malik'e emretti. O da, cehenneme:
"Sakin ol!" dedi.
Cehennem, çıkmış olduğu yerine girince, Malik onun üzerine örtüsünü tekrar örttü.[45]
Peygamberimiz (asm); cehennemdeki susuzluk azaplarını, azap zincirlerini, azap yılan ve akreplerini, oradaki azaplardan daha bazılarını da gördü.[46]
Peygamberimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Eğer benim bildiğimi sizler de bilmiş olsaydınız, muhakkak ki, pek az güler ve çok ağlardınız!"[47]
Peygamberimiz’in (asm) Mekke'ye Dönüşü Peygamberimiz (asm), Mekke'ye dönmek üzere, Beytü'l-Makdis mescidinin kapısına bağladığı Burak'a binip Mekke'ye döndü. Peygamberimiz AIeyhisselamın İsrâ ve Miracı, bir gece içinde, yatsı namazı ile sabah namazı arasında vuku buldu.[48]
Abdulmuttalib Oğullarının Peygamberimiz’i (asm) Aramaya Çıkışları Abdulmuttalib oğulları, İsrâ ve Mirac gecesinde, Peygamberimiz (asm)’ı bulamayınca, ara­maya çıkmışlardı.
Hatta, Hz. Abbas, Zîtuvâ'ya kadar gitti. Oralarda, yüksek sesle:
"Yâ Muhammed! Yâ Muhammed!" diyerek bağırdı.
Peygamberimiz (asm): "Lebbeyk! = Buyur!" diye karşılık verince, Hz. Abbas:
"Ey kardeşimin oğlu! Sen kavmini geceden beri zahmet ve meşakkate soktun!? Nerede idin?" dedi. Peygamberimiz (asm):
"Beytü'l-Makdis'e gittim." buyurunca, Hz. Abbas:
"Bu gecenin içinde mi?" diye sordu. Peygamberimiz (asm):
"Evet. Bu gecenin içinde gidip geldim!" buyurunca, Hz. Abbas:
"Her halde, senin başına ancak hayır gelmiş olmalıdır!" dedi. Peygamberimiz (a.s.):
"Benim başıma hayırdan başka bir şey gelmemiştir!" buyurdu.[49]
Sabah olunca Kabe'nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı.[50] Onlar Peygamberimiz (asm)’den delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam da onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen Peygamberimizin Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.[51]
Ama yine de Peygamberimiz (asm)’den üst üste Miraç’a çıktığına dair delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs'e, Mescid-i Aksâ'ya uğradığını anlatınca Kureyşliler,“Bir ayda gidilebilen bir yere Muhammed nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler; ardından da Mescid-i Aksâ'yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ'yı bize anlatır mısın?” diye Peygamberimize (asm) soru yönelttiler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı:
“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü'l-Makdis'i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü'l-Makdis'in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü'l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”
Bunun üzerine müşrikler:“Vallahi dos doğru tarif ettin.” dediler, ama yine de iman etmediler.[52]
O esnada Hz. Ebû Bekir (ra) çıkageldi, müşrikler durumu ona haber verdiler. Hz. Ebû Bekir (ra), “Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız şeksiz şüphesiz doğrudur.” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hz. Ebû Bekir (ra) “Sıddîk, tereddütsüz inanan” unvanını aldı.[53]
Peygamberimiz (asm) Mirac’a Neden Çıktı? Bir padişahın iki türlü konuşması vardır. Biri, bir vatandaşla telefon ederek küçük bir meseleyi görüşmesidir. Diğeri de devlet başkanı, halifelik yönü ve milletin idarecisi olarak, emirlerini her tarafa duyurmak için özel bir elçisi ile konuşması, sohbet etmesi, onun aracılığı ile ferman yayınlamasıdır.
Bu örnekte olduğu gibi Cenab-ı Hakk’ın da kulları ile iki tarzda muhatap olması vardır. Biri, özel ve cüz'i, diğeri de geniş ve genel mahiyette bir konuşması. Cenab-ı Hakk’ın bazı velilerle özel ve cüz'i anlamda ilham etmesi birinciye örnektir.
Ama Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün velayet mertebelerinin üstünde bir büyüklük ve yücelikte, kâinatın Rabbine, bütün varlıkların Yaratıcısı olarak Cenab-ı Hakk’ın sohbetine müşerref olması ise ikinci ve mükemmel olanına misaldir.
Peygamber Aleyhissalâtu Vesselamın elçiliği iki taraflıdır. Birisi halktan Hakk’a, diğeri de Hakk’tan halka. Birisi Mirâcın bâtıni tarafı olan velayet yönüdür, diğeri de zahiri tarafı olan risalet yönüdür.
Yani Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam bizi temsilen Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıktı; başta insanlar olmak üzere bütün varlıkların ibadet, kulluk, tesbih ve zikirlerini toplu olarak (askerin komutana tekmil vermesi gibi) arz etti. Bu yönüyle Miraç halktan, insanlardan, varlıklardan Hakk’a bir gidiştir. Diğeri de Cenab-ı Hakk’ın biz kullarından istediklerini, emir ve yasaklarını Resul olarak getirmiştir. İbadetlerin özü ve esası olan beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmesi gibi...
Peygamberimiz (asm), Allah ile Nasıl Görüşebilir? Soru: “Bize her şeyden daha yakın olan Cenab-ı Hakk’a binlerce senelik mesafeyi aşarak, yetmiş bin perdeyi geçtikten sonra Rabbi ile görüşmesi ne demektir?”
Cenab-ı Hak her şeye her şeyden daha yakındır, fakat her şey O’ na sonsuz şekilde uzaktır.
Meselâ, güneşin insan gibi aklı olsa da bizimle konuşacak olsa, elimizdeki ayna aracılığıyla bizimle konuşabilir.
Diğer taraftan biz bir çeşit ayna olan gözümüzle güneşe yaklaşabiliyoruz. Oysa güneş bize 150.000.000 km. uzaklıkta bulunuyor, hiçbir şekilde ona yanaşamayız. Güneşe bir derece yaklaşmak için ancak Ay kadar büyümek lazım; bu da mümkün değildir.
Bu misalde olduğu gibi, gerçek anlamda Cenab-ı Hak her şeye yakındır, ama her şey ona sonsuz derece uzaktır. Ancak Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam, Cenab-ı Hakk’ın lütfuyla bir anda binlerce perdeyi geçerek Miraç’a yükselmiş; bütün manevi mertebeleri aşarak huzura varmıştır.
Bir İnsan Nasıl Göklere Çıkabilir? Soru: “Bunun bir örneği var mıdır? Bir uçak ancak 10.000-15.000 metre yukarı çıkabiliyor, bir uzay gemisi ancak Ay'a ve Venüs'e ulaşabiliyor. Bir insan birkaç dakika gibi kısa bir sürede milyonlarca metre uzaklara nasıl gidip gelebilir?”
Yerküremiz, yani Dünyamız yaklaşık yüz seksen saatlik bir mesafeyi bir dakikada döner, yirmi beş bin senelik mesafeyi bir senede alır. Bu muazzam hareketi ona yaptıran ve bir sapan taşı gibi döndüren bir kudret, bir insanı Arş-ı Âlâya getiremez mi? Güneşin çevresinde o ağır cisim olan dünyayı gezdiren bir hikmet, bir insan bedenini şimşek gibi Rahman'ın Arşına çıkaramaz mı?
Peygamberimiz (asm) Sadece Ruhuyla Gitse Olmaz mıydı? Soru: "Öyleyse neden Miraç’a çıktı? Ne lüzumu var? Evliya gibi ruhu ve kalbi ile gitse yetmez miydi?"
Cenab-ı Hak görünen ve görünmeyen âlemlerdeki güzellikleri göstermek için, kâinat fabrikasını ve merkezini gezdirmek, insanlığın amel ve ibadetlerinin âhiretteki neticesini bildirmek için Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamı oralara davet etmesi gayet makuldür. Sadece ruhu ve kalbi ile değil, bu seyahate bedeninin de iştirak etmesi gerekir.
Görünen âlemin anahtarı olan gözünü, işitilen âlemin anahtarı olan kulağını Arşa kadar birlikte alması gerektiği gibi, ruhunun sayısız görevlerini üstlenen âlet ve makinesi hükmünde olan mübarek bedenini Arşa kadar çıkarması akıl ve hikmet gereğidir.
Zaten Cenab-ı Hak cennette bedeni ruha arkadaş ediyor. Çünkü pekçok kulluk görevine ve sınırsız lezzetlere ve acılara beden kaynaklık etmektedir.
Öyle ise bu mübarek beden ruha arkadaşlık edecektir. Cennette ruh bedenle birlikte olacaksa Cennetü'l-Me'vâ'nın gövdesi olan sidretü'l-müntehaya Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın bedeninin ruhuna arkadaşlık etmesi hikmetin tâ kendisidir.
Peygamberimiz (asm) Miraç’a sadece ruhen çıkmış olsaydı, zaten mucize olmazdı. Çünkü her veli ruhen ve kalben o âlemlere çıkabiliyor.
Peygamberimiz (asm) Kısa Zamanda Nasıl Gidip Geldi? Soru: "Birkaç dakikada binlerce yıllık mesafeye gidip gelmek aklen mümkün müdür?"
Cenab-ı Hakk’ın sanatında hareket ve hızın derecesi farklı farklıdır. Sesin hızı ile ışığın hızı, elektriğin hızı, hatta ruhun ve hayalin hızı birbirinden bütünüyle farklıdır. Gezegenlerin hızları da birbirinden farklıdır. Meselâ ışığın hızı 300.000 km/sn iken sesin hızı 340 m/sn'dır.
Acaba Peygamberimizin (asm) lâtif bedeninin yüce ruhuna tabi olması, ruh hızında hareketi nasıl akla ters gelebilir?
Yine bir insan on dakika uyusa bazı olur ki, bir yıllık iş görebilir. Hatta bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, rüyada işittiği sözleri, konuştuğu kelimeleri toplansa uyanıkken bir gün, belki daha fazla bir zaman gerekir.
Demek ki bir zaman dilimi iki kişiye göre değişebiliyor, birisine bir gün, diğerine de bir yıl hükmüne geçebilir.
İşte Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, şimşek gibi Kudüs’e gider. Oradan da bütün kâinatı gezip İlâhi huzura çıkıp Rabbi ile sohbet şerefine erer, Onun cemalini görür, emirlerini alıp dönüp gelir.
Miraç’ın Benzeri Bir Olay Var mıdır? Soru: "Peygamberimizin (asm) Miraç’a çıkması mümkündür. Fakat her mümkün gerçekleşmiyor. Bunun bir benzeri var mı ki kabul edelim?"
Miraç’ın çok örnekleri vardır: Bir insan, gözüyle bir saniyede Neptün gezegenine çıkabilir. Bir bilim adamı, astronomi kanunlarına binerek tâ yıldızların arkasına bir dakikada gidebilir. İman sahibi her insan, namazın hareketlerine düşüncesini bindirerek bir çeşit Miraç ile kâinatı arkasına alarak İlâhî huzura girebilir.
Kalb gözü açık bir veli, İlâhî sırlara kırk günde ulaşabilir. Hattâ Abdülkadir Geylânî ve İmam-ı Rabbanî gibi bazı evliyanın bir dakikada Arş-ı Âlâ’ya kadar ruhen çıktıkları bildiriliyor.
Yine nurlu bir cisme sahip olan melekler bir anda yerden Arş’a, Arş’tan yeryüzüne gidip geliyorlar.
Cennette, cennet ehli müminler, cennet bahçelerine kısa bir zamanda çıkabiliyorlar.
Bu kadar örnekler gösteriyor ki, bütün evliyanın sultanı, bütün müminlerin imamı, bütün cennet ehlinin reisi ve bütün meleklerin makbulü olan Peygamber Efendimizin (asm) bir anda Miraç’a çıkması, dönmesi, bütün yüce âlemleri gezip görmesi gayet makuldür ve şüphesizdir.
Miraç ile Gelen Hediyeler Yukarıda Miraç hadisesinin nasıl vuku bulduğunu anlatırken, rivayetlerdeki Miraç ile bize verilen hediyelerden bahsetmiştik. Bu hediyelerin bizler için önemini burada birkaç madde halinde özetlemek istiyoruz:
Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakk’ın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o Yüce İnsan (asm), mümin ruhlara manen şöyle diyordu:
“Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.”
Böylece müminler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.
İkincisi: İnsan her şeyi merak ediyor. Uzayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki uzaydaki en büyük yıldızlar O Ezelî Sultan’ın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor. Hakiki müminler de bu merak duygusunu doğru kullanarak şöyle düşünüyorlar: “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık.” derken, İki Cihan Serveri (asm) yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanı’nın razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi ve insanlığa hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâm’ın diğer esasları ve ibadetleridir.
Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz (asm) kendi gözüyle cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
Aynen öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.
Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz (asm) Miraç’ta Cenab-ı Hakk’ın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin cennette müminlere de nasip olacağı müjdesini verdi.“Bulutsuz berrak bir mehtap gecesinde ay nasıl görünüyorsa, bulutsuz bir günde güneş nasıl görünüyorsa, müminler de cennette Rablerini öyle apaçık göreceklerdir.”[54]buyurarak, bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.
Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibi’nin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraç ile anlaşıldı. Kâinata nispetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere,“Sen paşa oldun.” dense ne kadar sevinir. Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, "Sonsuz ve baki bir cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin." dendiğinde, o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakk’ın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakk’ın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraç’ın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir.
[1]Feyruz Abadi, Kamûsu'l-muhit, c. 4, s. 343. [2]İbn Esir, Nihâye, c. 3, s. 203. [3]Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefa, c. 1, s. 218; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 1 48; Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-Kârî, c. 4, s. 39; Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 306. [4]İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 214; Belâzurî, c. 1 , s. 255; Beyhakî, c. 2, s. 354; İbn Abdilberr, c. 1, s. 40; Ebu'l-Ferec, c. 1, s. 219; İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 51; Kurtubı, Tefsîr, c. 15, s. 216; İbnSeyyid, c. 1 , s. 148; Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 22; Bedrüddin Aynî, Umde, c. 4, s. 39. [5]Ebu'l-Ferec, c.1, s. 219. [6]İsra, 17/1. [7]Necm, 53/7-18. [8]Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148; Buhârî, c. 4, s. 248; Müslim, c. 1, s. 145; Tirmizî, c. 5, s. 301; Beyhakî, c. 2, s. 362-363; Begavî, c. 2, s. 177; İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53; Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 8. [9]Mesâf, Sünen, c.1, s. 221-222; İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 52; Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s. 6. [10]Nesâî, c. 1, s. 222; Kadı lyaz, c. 1, s. 136. [11]İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 ,s.214; Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 3, s. 109-110. [12]İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 39; Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110. [13]İbn İshak, İbn Hişam, c 2, s. 39; Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 329; İbn E bi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 302; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 148; Buhârî, Sahih, c. 4, s. 141; Müslim, Sahih, c. 1, s. 145; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 300; Dârımf, Sünen, c. 2, s. 36; Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 256; Taberî, Tefsir, c. 15, s. 15; Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 387; Kadı Iyaz, c. 1, s. 136; İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53; İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 52; İbn Seyyid, c. 1, s. 144; Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 244, Ebu'l-Fidâ, c. 3, s.109-110. [14]Abdurrezzak.c.S, s. 329; Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 282; Buharı, c. 4, s. 141; Tirmizî, c. 5, s. 300; Tabeıf, Tefsir, c.1 5, s. 12. [15]İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 39; Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110. [16]Müslim, Sahîh, c. 1, s. 145; İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144. [17]Abdurrezzak, c. 5, s. 330; Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 141; Tirmizî, c. 5, s. 300; Taberî, Tefsîr, c. 1 5, s. 15; Beyhakî, c. 2, s. 357; İbn Esir, c. 2, s. 52; Zehebî, s. 244. [18]İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 39; Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 15; Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110. [19]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 45; Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 14; Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 111; Kastlânî, Mevâhibu'l-ledünniye, c. 2, s. 24. [20]İbn Ebi Şeybe, c. 14, s. 303; Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 148; Müslim, Sahîh, c. 1, s. 146; Beyhakî, Delâilü'n- nübüvve, c. 2, s. 383; Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s. 179; Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137; İbn Esîr, Musannef, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 53; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144. [21]İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 303-304; Ahmed b. Hanbel Müsned, c. 3, s. 148-149; Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 146-147; Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 384; Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s. 179; Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137; İbn Esîr, Câmiu'l- usûl, c. 12, s. 53-54; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 144. [22]Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 207-208; Buhârî, Sahih, c. 4, s. 249. [23]İbn Ebi Şeybe, c. 14, s. 304; M üslim, c. 1, s. 146; Taberî, c. 27, s. 54; Beyhakî, c. 2, s. 384; Kadı lyaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 137; İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 54; İbn Seyyid, c. 1,s.144; Zehebî, s. 266. [24]İbn Sa'd.Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1, s. 213; Buhârî, Sahih, c. 1, s. 92; Müslim, Sahih, 11, s. 149; Beyhakî, c. 2, s. 381; Kadı lyaz, c. 1, s.140, 148; İbn Esîr, c. 12, s. 56; İbn Seyyid, c. 1.S.145; Zehebî, s. 254. [25]Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 449; Buhârî, c. 6, s. 51; Taberî, c. 27, s. 57, Beyhakî, c. s. 372; Kurtubî, c. 17, s. 98. [26]Buhârî, c. 8, s. 204; Taberî, c. 27, s. 45; İbnEsîr, c. 12, s. 51; İbn Kayyım, Zâdü'l-Mead, c. 2, s. 53; Kurtubî, c. 17, s. 98; Zehebî, s. 267; E bu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 112. [27]Kadı lyaz, c. 1, s. 160; Diyarbekrî, c. 1, s. 312. [28]Kadı lyaz, c. 1, s. 163. [29]Buhari, Ezân: 148, 150; el-Amel Fi’s-Salât: 4, İsti’zân: 3, 28, Da’avât: 16, Tevhîd: 5; Müslim, Salât: 56, 60, 62; Ebû Dâvud, Salât: 178; Tirmizî, Salât: 100, Nikâh: 17; Nesâî, Tatbîk: 23, Sehv: 41, 43-45, 56, 100-104; İbn-i Mâce, İkâme: 24; Nikâh: 19; Dârimî, Salât: 84, 92; Muvatta’, Nidâ’: 53, 55; Müsned, 1:292, 376, 382-4:409. [30]Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, Altıncı Şua, s.92; On Beşinci Şua, s.642-646. [31]Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 422; Müslim , Sahih, c. 1, s. 157; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 393-394; Nesâî, Sünen, c. 1, s. 224; Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 373; Begavî, Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s.179; Kadı I yaz, eş-Şifâ, c. 1, s. 1 42; İbn Esir, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 57; Kurtubî, c. 17, s. 94; Zehebî, s. 255; Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 312. [32]İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 304; Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 149; Müslim, c. 1, s. 146-147; Beyhakî, Delâil, c. 2, s. 384; Kadı lyaz.c.1, s. 138; İbn Esîr, c. 1 2, s. 54; Zehebî, s. 266. [33]Buhârî, Sahih, c.1, s. 93; Müslim, Sahih, c. 1 ,s.149; İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 57. [34]İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 14, s. 304-305; Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 149; Müslim, c. 1, s. 147; Beyhakî, c.2, s. 384; Kadı lyaz, c. 1, s.138; İbn Esîr, c. 12, s. 54. [35]Bakara, 2/285-286. [36]İbn Esîr,Nihâye, c. 4. s.19. [37]Abdurrezzak, M usannef, c. 11 , s. 17;, Buhârî, Sahih, c. 195; Müslim, Sahih, c. 1, s. 92; Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 8, s. 20, 249. [38]Buhârî, Sahili, c. 1 , s. 93; Müslim , Sahili, c. 1, s. 149; Begavı", Mesâbîhu's-sünne, c. 2, s. 179; İbn Esîr, Câmiu'l-usûl, c. 12, s. 57; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1 , s. 145. [39]Al-i İmran, 3/133. [40]İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 55. [41]Buhârî, c. 1, s. 93; Müslim, c. 1, s. 149; Begavî, c. 2, s. 179; İbn Esîr, c. 12, s. 57; İbn Seyyid, c. 1, s. 145; Zehebî, Târîhu'l-islâm, s.260. [42]Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 263; Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 92; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 449; Taberî, Târîh, c. 2, s. 211. [43]İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 55. [44]Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 263; Buhârî, c. 6, s. 92; Tirmizî, c. 5, s. 449; Taberî, c. 2, s. 211; İbn Esîr, c. 2, s. 55; Tirmizi, c.5, s. 450; Taberî, c. 2, s. 211; İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 55. [45]İbn İshak.İbnHişam, Sîre, c.2, s. 45-46. [46]İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 55. [47]Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 210; Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 190; Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 557; İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 141; Dârimî, Sünen, c. 2, s. 216; Hâkim, Müstedrek, c. 4, s. 320; Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 7, s. 52; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2. s. 335; Zehebî, Târîhu'l-islâm. s. 480. [48]İbn İshak, İbnHişam, c. 2, s.43; İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 214-215; Taberî, Tefsîr, c. 15, s. 2; Zehebî, Târıhu'l-islâm, s. 272; Ebu'l-Fidâ, c. 3, s. 110-111; Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 1, s. 439; İbnEsîr, Kâmil, c. 2, s. 56. [49]İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s.214; Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 272. [50]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 43; İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 215; İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 1, s. 141; Zehebî, Târîhu'l-islâm, s. 245-246; Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 3, s. 110. [51]Diyarbekrî, Hamîs, c. 1, s. 315-316; Ebu'l-Fidâ, Tefsir, c. 3, s. 22; İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 56-57; İbn Seyyid, c.1, s. 142; İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 2, s. 44; Zehebî, Târîhul-islâm, s. 243; İbn Sa'd, Tabakâtül-kübrâ, c. 1, s. 215. [52]İbn Ebi Şevbe, Musannef, c. 14, s. 306; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 309; Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, el-Vetâ, c. 1 , s. 223; Zehebî, Târihu'l-islâm, s. 250. [53]İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 39-40; Zehebî, s. 248; Ebu'l-Fidâ, Tefsîr, c. 3, s.21. [54]Buhari, Müslim, Tirmiz’den, Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 416/10133
Yazar:Yusuf Sıddk
16 notes · View notes
millisura-blog · 4 years
Text
Mega Polietilen'de bedelli sermaye artırımı başvurusu
YENİ HABER https://millisura.com/mega-polietilende-bedelli-sermaye-artirimi-basvurusu-4452/
Mega Polietilen'de bedelli sermaye artırımı başvurusu
Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada, şunlar aktarıldı:
”Şirketimizin 99.000.000 TL tutarındaki kayıtlı sermaye tavanı içerisinde 13.221.450,25 TL olan çıkarılmış sermayesinin tamamı nakit karşılığı ve yüzde 100 oranında olmak üzere 13.221.450,25 TL artışla 26.442.900,50 TL’ye yükseltilmesine ilişkin başvurumuz Sermaye Piyasası Kurulu’nun 09.07.2020 tarih ve 41/847 sayılı toplantısında kabul edilmiştir. Arttırılacak sermayeyi temsilen tüm payların satılması sonrasında,sermaye artırımı sonrasında oluşacak 0,50 TL tutarındaki küsüratın düzeltilmesi kapsamında, şirket ortağı Eda Özhan 0,50 TL’nin şahsına ait paylardan düşülmesini kabul etmekte ve bu kapsamda 0,50 TL’lik pay hakkında feragat etmektedir.”
Hibya Haber Ajansı
0 notes
lokmanhekimsite · 5 years
Text
Burlumbuş Otu Jeli 120 ML 12 Adet
Burlumbuş Otu Jeli 120 ML 12 Adet
Burlumbuş Otu Jeli 120 ML 12 Adet Burlumbuş Otu Jeli Kaç ML ?
Burlumbuş Otu Jeli 120 ML 12 Adet
Burlumbuş Otu Jeli Üretici Firma Adı
Kasımpatı Gıda Kozmetik Paz.Tic.Ltd.Şti.
Burlumbuş Otu Jeli Üretici Firma İşletme Kayıt Numarası
TR-41-K-001554
Burlumbuş Otu Jeli Yorumları
Burlumbuş Otu Jeli kullananlar, yani tüketicilerin Burlumbuş Otu Jeli kullanıcı yorumlarısayesinde ürün hakkında geniş…
View On WordPress
0 notes
office-deals-blog · 5 years
Text
Halogeen bureaulamp MAUL Business zilver
Inclusief 50 Watt halogeenlamp GY6 2900 Kelvin met beschermglas br Armlengte onder 41 cm boven 41 cm br Hoogte bij normale werksituatie 52 cm br Arm en reflector draaibaar br Lengte van de reflector 13 cm neigbaar br Arm van hoogwaardig aluminium kan 160 gedraaid worden br Stabiele metalen voet met antraciet kleurig designoppervlak draaibaar br Schakelaar op de kap voor makkelijk aan- en uitschakelen br Metalen tafelklem tot 55 cm wordt als alternatief meegeleverd br Kabellengte ca 18 m br Losse halogeenlamp ter vervanging met fitting GY6 art nr 829 50 05 br VE 16 st br garantie 2 jaar http://dlvr.it/RJNnCX
0 notes