Ankara’da evinin önünde otomobiline konulan bombanın patlaması sonucu katledilen, aydın gazeteci ve yazar Uğur Mumcu'yu aramızdan ayrılışının 31. yılında saygıyla anıyoruz.
"Ben Atatürkçüyüm.... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır."
Kaderime hoş geldin, bir mum yakmayı unutma. Çünkü yanmanın ve demek olduğunu gerçekten göreceksin.
Karanlıktan korkma; karanlık kalmaktan kork.
O gece aklın mı yoksa aşkın mı diye sordular. Aklını seçenlere baktım, ölmüşlerdi. Aşkını seçenlere baktım, onlar zaten ölüydü. Sonra dedim ki; bu işin sonunda kimse yaşamıyor. Ölümü seçtim. Bu saatten sonra aklın da aşkın da seni yalnızca ölüme götürürdü.
Katletmekle bitiremediğiniz gibi 33 yılda ne turan dursun'lar, ilhan arsel'ler, bahariye üçok'lar, arif tekin'ler, uğur mumcu'lar yetişti. Arkalarında aydınlık yarınlar için okuyanı aydınlatan harika eserler bıraktılar.
“Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susturulmuşlardı, bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.”
"Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız çünkü. Eksik olduğumuzu ararız, hem de eksik bırakandan ya da ona benzeyenden. Noksanımızı, bizi zaten noksan bırakandan dileniriz bir ömür boyu."
Fakat öylesine alışmışlar ki, ne yasa dinliyorlar, ne de hukuk. Bu son beyliğimizdir, ne yaparsak yapalım, diye düşünüyorlar. Nasıl olsa, şimdiye kadar hiç hesap soran olmamış.