Tumgik
#Osmanlı yemekleri
baybaykus · 1 month
Text
Ben özeleştiri diye buna derim..!
Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'tan ilginç bir yazı....
Dindar gomanist...!
😎😎😎😎
TERS KÖŞE :
“Fuhuş, uyuşturucu, marka ve lüks tutkusu derken, bizim ‘modern muhafazakarların' geldiği nokta, dudaklarınızı uçuklatacak hale geldi.
Su geçiren oje, abdeste mani olmayan rujlarımız var artık.
Helal likör, helal bira, helal şampanyalarımız var.
Yakında helal etiketli rakı da çıkaracaklar.
Hani biz başkalarına benzemeyecektik ?
Siyasilerimiz, bürokrasimiz, ahlak zafiyeti içinde.
Bebeğin cinsiyetini tahmin partisi diye bir parti duydunuz mu siz ?Bizimkilerde var.
After umre party var.
Eskiden hac ve umreden dönenlerin evinde tebrik ziyaretleri olurdu, tebriğe gelenlere tesbih ve seccade hediye edilirdi, ama bu işin bir adabı olurdu.
Rock müzik eşliğinde zikir party'si bile var artık.
Yatlarda happy birthday party gibi rezaletler de var.
Hepsi tesettürlü tabii !
Ramazan iftarını party'e dönüştürenler var, şatafat, müzik, kadınlı erkekli rengarenk giysiler içinde semazenlerle başlıyor.
Baby shower party çıkmış.
Bekarlığa veda partisi adı altında fuhuşa özendirenler bile var.
Tesettürlü ama, lüks, israf, ne istersen var.
Artık bu işler için ajanslar var, altın kaplamalı pasta sunumlarına kadar, Körfez ülkelerindeki rezillikleri aratmayacak her şey var.
Haram para cüzdanda durduğu gibi durmuyor.
Bu işlerin içinde siyasilerin, bürokratların yakınları, karıları var.
Bunlar biliniyor.
Yat partilerinde konken oynayan, tesettürlü hanımlar var.
Başörtüsü başörtüsü olmaktan çıktı, aksesuara dönüştü.
Namazı spor, orucu diyet niyetine dönüştürmüşler.
Hac da turizm olmuş.
Zaten adı şimdiden belli, hac ve umre turizmi.
Kurban da kebap bayramı olunca, bu iş tamam.
Sakal bırak, başörtüsü tak, sonra onlar ne yapıyorsa aynısını yap.
Seremoni, ritual, ikonalar, hepsi aynı.
Gay dergahlarına az kaldı.
Aşağılık kompleksi bizi mahvediyor.
Sadece makam sahiplerinin değil, her seviyenin ayağı kayıyor.
Yakında piercingli, tattolu imamlar görürsünüz.
Kimileri Lale Devri sosyetesinin yaptıklarını Osmanlı zannediyor, kimileri mevlidleri bile party'lere dönüştürüyor.
Artık ilahiyatlarda bile namaz kılanlar yüzde 50 nin altına düşmüş.
İnandığımız gibi yaşamayınca, yaşadığımız gibi inanmaya başladık.
Bunun sorumlusu kim ?”
Kırk günlük bebeğe tek taş yüzük takan tesettür sosyetesi var.
Ascot yarışlarındaki düşeslere, baroneslere özeniyorlar, türbanın üstüne tüylü şapka takarak, Lale Devri saraylarında, şatafatlı sofralarla mevlit yapıyorlar.
Mutaassıp yaşam biçiminden, gösteriş tüketimine sürüklendiler.
Mahremiyet duygusunun yerini, abartılı görgüsüzlük aldı, para döküp saçarak varolmaya çalışıyorlar, bedevi kültürüyle yarışıyorlar.
Maneviyattan maddiyata öylesine hızlı geçtiler, dünyevi zevklere kendilerini öylesine kaptırdılar ki, kulaklarından altınlar, pırlantalar fışkırdığını herkese seyrettirmek istiyorlar.
Nasıl bir açlıksa artık, helal etiketli şampanyalar satılıyor.
Alkolsüz mojito var.
Sodalı limonata derse, havalı durmuyor, illa mojito diyecek.
Alkolsüz bellini var.
Alkolsüz aperol var.
Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie'lerin kaçınılmaz yansımasıdır bu…
Demirhindi şerbetiyle iktidara geldiler, mojitoya dönüştüler.
“İslami eğlence” adı altında “helal organizasyon” yapan şirketlerin sayısında patlama yaşanıyor.
Beş yıldızlı otellerde tahtırevanla düğün yapan var.
Salona tavandan sarkıtılan gondola binerek giren var.
İlahi ekipleri var, helal müzik yapıyorlar, “düğün gecenizi helal çerçevesinde şenlendiriyoruz” diye reklam veriyorlar.
Sunucusuyla beraber semazen ekipleri var.
Helal suşili düğün yemekleri, Osmanlı köşklerindeki varaklı dekorlarda, Swarovski kristalleriyle süslü padişah koltuklarında, altın kaplamalı pastalarla bitiyor, cümle alem görsün diye, videolarını internette yayınlıyorlar.
Dini düğün palyaçosu var kardeşim !
İslami animatör var.
Helal selülit kremiyle İslami esaslara uygun masaj salonu var.
Taylandlı masözlere türban taktırıyorsun, İslami esaslara uygun olmuş oluyor !
Bu çürüme sürecinde, tee Singapurlardaki casinolarda rulet masasında yakalanan bakan çocuğunu görmüştük…
En son, Akp genel merkezinde çalışan, lise mezunu ve henüz 27 yaşında olmasına rağmen, lüks otomobil koleksiyonu olan, kumar fişleriyle, revü kızlarıyla, elinde kadehle jakuzide poz veren, Çankaya'da lüks sitede oturan, rabia tweetleri atan arkadaşı kokain çekerken gördük.
17/25 Aralık lağımı patladığında, inanın, ne yakalandılar diye sevinmiştim, ne de öfkelenmiştim, hissettiğim sadece üzüntüydü.
Ait olduğum milletin başına gelenlere, koskoca Türkiye'nin düşürüldüğü hale, demokrasimize, gerçekten çok üzülmüştüm.
Rabiacı arkadaşı kokain çekerken gördüğümde de, inanın, aynı duyguları hissettim.
“Allah ile aldatma” ikliminin, Türkiyemizi ne hale getirdiğini gördüğüm için, gerçekten çok üzgünüm.
Ama…
Mütedeyyin (!) iktidardan medet uman sayın ahalimiz bir defa daha layığını bulduğu için, doğrusu bu defa memnunum."
Abdurrahman Dilipak
4 notes · View notes
mehmeteygul · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Felekten Bir Tatil ve Onun Kısa Hikayesi
Aldığım plansız ve ani kararlar büyük sürprizlerle dolu olabiliyor; Bosna'ya gidişte bunlardan birisi. Hayatımızda daha önceden hayal edip daha sonradan gerçekleştirdiğimiz planların geç de olsa gerçekleşmesinin verdiği haz ise tarif edilemez.
Daha uçaktan iner inmez mükemmel bir hava ve alabildiğine yeşil ortam hem gözümü hem de İstanbul'da karbonmonoksit dolmuş olan ciğerlerimi ferahlattı. Şehir merkezine giderken ara yollardan yazlık diye tabir edebileceğimiz evlerin yanından geçerek troleybüse bindik. Takribi 15 dakikalık bir yolculuktan sonra konaklayacağımız eve vardık. Tahminimce 100 senelik olduğunu düşündüğüm apartmanın döner merdivenlerinden 2. kata çıktık. Giriş kapısı demir korkuluklu ve onun ardında bir tahta kapıdan geçerek daireye giriş yaptık. Dairenin içi yüksek tavanlı klasik Sovyet mimarisinde yapılmış bir yerdi. Bavulları bırakıp "aç ayı oynamaz" felsefesiyle çıktık Saraybosna'nın sokaklarına. Başçarşı'nın sokaklarında yürürken bir dükkandan nefis kokular geldi; burun direkt olarak beyne "burası değilse neresi" mesajını iletti ve girdik içeri. Tezgahtar ablamıza "Ćao, kako ste? Možemo li dobiti dvije lepinje?" (Merhaba, nasılsınız? İki tane lepinja alabilir miyiz?) dedik. Sıcacık yuvarlak ekmek içinde kuru et ve yanında lezzeti damağımda kalan kaymak geldi. Bir güzel karnımızı doyurduktan sonra tekrar çıktık sokaklara. Binalar çok eski ve mimari yönünden mükemmeldi. Bazı binaların üzerinde hala savaş zamanından kalan mermi izlerini görmek mümkündü. Neden onarılmıyor diye sorduğumda, savaşın verdiği zararı unutmamak ve tarihi hafızayı canlı tutmak amacıyla olduğu cevabını aldım. Favori yerlerimden birisi ise "Pekara" denen fırınlar oldu; satılan ürünlerin iç malzemeleri o kadar doluydu ki ısırdığım kruvasanın çikolatasını üstüme döktüm. Miljacka Nehri'nin kenarından yürüyerek Latin Köprüsü'ne ulaştık. Meşhur 1. Dünya Savaşı'nın başladığı, Franz Ferdinand'ın Sırp milliyetçisi tarafından suikastla öldürüldüğü köprü. Köprü üzerinde bir dakika durup o anı canlandırdım kafamda. Tekrar devam ettik yürümeye; köprülerin demir korkuluklarına takılmış, üzerinde isim ve tarih yazılı asma kilitler dikkatimi çekti. Merakımı yenemeyip sordum: bu kilitler neden var? Neden insanlar buraya kilit takıyor? Cevap olarak bunun bir ritüel olduğunu, aşkların ölümsüzlüğünü ve sonsuzluğunu, kişilerin birbirine bağlılığını temsil ettiğini aldım. Asma kilidi takıp anahtarı nehre atıyorlarmış. Yine devam ettik nehir boyunca yürümeye, karşımıza mimari yapısına hayran kaldığım sanat fakültesi çıktı. Bir iki fotoğraf çekilip yine yola devam ettik. Dikkatimi çeken bir diğer şey, AVM girişlerinde ya da diğer yerlerde güvenlik görevlisi olmamasıydı. Zaten karşılaştığım polis sayısı da bir hayli azdı. Bunu hem güvenli bir yer olmasına hem de nüfus bakımından küçük bir yer olmasına bağladım. Toplam nüfusu 3,5 milyon olan bir ülke ki sadece İstanbul'un nüfusu bunun 6 katı. Gün sonunda saat 23:45 sıralarında ayaklarımıza kara sular inmiş, zaman mekan kavramını kaybetmiş şekilde attık kendimizi eve.
Sabah olduğunda kiraladığımız araç ile düştük Jajce yoluna. Yaklaşık 3 saat süren yolun her bir kilometresi ayrı güzellikler taşıyordu. Yol boyunca bize eşlik eden nehir, dağların yamaçlarına tutunmuş çam ağaçları, irili ufaklı çiftlikler ve onların küçük bahçeleri, bahçelerin içinde çeşitli ağaçlar. Pliva Şelalesi'nin kenarına geldiğimizde içimizi bir ferahlık kapladı. Şelaleden akan su gibi dert ve tasalarımız bir bir akıp gitti.
Sular o kadar soğuk ve temizdi ki bulduğum her akarsu ya da çeşmeden şifa niyetine su içtim. İrili ufaklı birçok gölet ve buralarda yüzen yeşil başlı gövel ördekleri de unutmamak lazım. Tabii ki, yerel yemekleri denemekten geri durmadım. Dönüş yolunda, Travnik isimli küçük bir şehre uğradık. Cami ve kiliselerin karşılıklı yapılmış olması ve camilerin minarelerinde Osmanlı sancaklarının asılı olması dikkatimi çeken başka bir durum oldu. Şehir o kadar sessiz ve sakindi ki, akşam saatlerinde merkezdeki ana caddeler araç trafiğine kapanıyor, yollar insanların yürüyüş yolu oluyordu.
Sonrasında, 1851 yılında yapılan tarihi bir kahveci olan Lutvina Kahva'ya uğradık. Zamanında yerel halkın buluşma mekanı olan bu kahveci, hala gözde yerlerden biri. Ayrıca kahve sunumları ve tatlıları da çok hoştu. Hava karardığında Saraybosna’ya dönüşe geçtik. Gidişteki o tat, o güzellik; havanın kararmasıyla etrafı izleyemeyişimiz ve bastıran yağmurla beraber pek tat vermedi. Başkentte geçirdiğimiz bir günün ardından dönüş vakti diyerek havalimanının yolunu tuttuk.
Bir başka ülkede, yeni deneyimlere diyerek ve buraya bir şarkı bırakarak bu postu sonlandırıyorum.
dinlemek için Tık🎶
Sağlıcakla kalın…
2 notes · View notes
ramazanserdar · 2 years
Text
Tumblr media
TARİHİ TAŞ KONAK…
Geçen haftaki yazımda “Atatürk’ün Demirkapı’da kaldığı Taş Konak”tan da bahsetmiştim.
Birçok kişi bu konu hakkında beni aradı, bilgi istedi.
Anlatayım…
Kasım 1919…
Osmanlı Devleti, işgallerle, iç ayaklanmalarla tam bir kaos halindedir.
İşgal devletleri, kurdurdukları silahlı çeteler vasıtasıyla Anadolu’daki direnişi kırdırmaya çalışmakta, halka baskı uygulamaktadırlar.
Emekli Jandarma Binbaşısı olan Ahmet Anzavur, İngilizlerin desteğiyle Millî Mücadeleye karşı tavır almış, kurduğu çeteyle bölgemizde ayaklanma hareketlerine başlamıştır.
Çok ciddi boyutlara ulaşan Aznavur kuvvetlerine cevap gecikmez.
Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak isyanın bastırılmasını emreder.
Albay Kazım Özalp ve Salihli Cephesi Komutanı Çerkes Ethem’in idaresindeki birlikler,
Demirkapı köyü sırtlarında Aznavur’un çetesini kıstırırlar.
Ama Aznavur, bu saldırıdan birkaç adamıyla kurtulur.
Çerkes Ethem yaklaşık bir ay boyunca Demirkapı köyünde bulunan Askeri Birlikte kalır.
Bir gün köyün ileri gelenlerinden Abdullah Ağa, Çerkes Ethem’i evine yemeğe davet eder.
Abdullah Ağa’nın “Taş Konak” olarak bilinen evi; kafesli pencereleriyle, oymalı tavanlarıyla, mavi kırmızı çiniyle kaplı ocağıyla, nakışlı kapıları, demir topuzlu kapı kollarıyla, işlemeli konsolları, komodinleri, aynalarıyla yörenin en gösterişli evidir.
Hemen altın kaplamalı tabaklar, gümüş çatal kaşıklar çıkartılır. Mükellef bir sofra kurulur.
Çerkes Ethem ve maiyeti o gün en iyi şekilde ağırlanır.
Sonrasında aynı Taş Konak’ta “Gazi Mustafa Kemal” de ağırlanacaktır…
Abdullah Ağa’nın torunu ve evin sahibi Nükhet Meteoğlu Birinç’le, 2015 yılında, evin tarihiyle ilgili konuşmuş, anlattıklarını yine bu köşede sizlerle paylaşmıştım.
Bandırma’da yaşayan Nükhet Hanım, o yıl Demirkapı’da düzenlenen Çerkes Yemekleri Festivali’ne katılmış, yemekte dönemin Büyükşehir Belediye Başkan Edip Uğur ve Susurluk Belediye Başkanı Hüseyin Hızlıoğlu’na evin tarihini anlatmış,onlar da evin hemen restore edilmesine karar vermişlerdi.
 Nükhet Hanım sohbetimizde köyün gençlerinden de övgüyle bahsetmiş; “Evimize sahip çıktılar. Ev yıkılmak üzereyken ‘Nükhet Abla, bu ev yıkılmasın, biz çatısını onarırız’ dediler. Bu beni çok mutlu etti.” demişti.
Birinç Ailesi Demirkapı’dan ayrıldıktan sonra Taş Konak yıllarca boş kalmış ama konağın hikâyesini bilen kötü niyetli kişiler boş durmamış.
“Evimizde hazine aramışlar” demişti Nükhet Hanım, “Evimizi talan etmişler. Kapı kollarından çinilere kadar ne varsa çalmışlar.”
Neyse ki Gazi Mustafa Kemal’inve Çerkes Ethem’in yemek yediği tabaklar,kaşıklar evinde özel koleksiyon olarak muhafaza ediliyormuş.
Nükhet Hanımdan köydeki caminin hikâyesini de öğrenmiştim.
Sultan Abdülmecid’in 4. Hanımı ve Osmanlı’nın son Valide Sultanı Rahime Pirüstü, Nükhet Birinç’in üvey annesinin öz halası, Sultan Abdülhamid Han’ın da manevi annesiymiş. Köydeki camiyi Sultan Abdülhamid Han, manevi annesinin yani Nükhet Hanımın halasının isteği üzerine yaptırmış.
Atatürk’ün ve Çerkes Ethem’in kaldığı bir evden haberimiz olmamışsa, şimdiye kadar bu eve, tarihimize sahip çıkamamışsak bu tamamen bizim eksikliğimiz…
Umarım 150 seneden fazla geçmişi olan ve çok önemli olaylara tanıklık eden “Taş Konak”, restore edilir ve tarihimize ışık tutmaya devam eder…
Ramazan S.TOPRAKTEPE
2 notes · View notes
tripuck · 6 days
Link
0 notes
restoranci · 10 days
Text
Restoran, Restorancı ve Restorancılık
Sıcak bir Temmuz sonu, İstanbul'da bir kitapçıda aşık oldum, kitapçının en ücra yerinde, küçük bir köşede, en az kitap bulunan terkedilmiş bir rafta, gri kapaklı bir kitaba. Aşk yaşadık resmen bir hafta boyunca. Kitap aşkı bitmeyen aşklardan olduğundan dolayı, bir hafta seviştik sonra bitti diye birşey olamıyor. canınız istediği zaman, tekrar tekrar sevişebiliyorsunuz, kitaplığınıza uzanıp, kolayca. Aslında ne kadar az şey biliyormuşuz meğer, bir o kadar da eksik bilgilerle yaşıyormuşuz.
Tumblr media
Bu kitaptan alıntılarla ilk yazımı birleştirmek istedim.
İyi okumalar...
Hepimize yemek yaptırdı pandemi ve birçoğumuz da sevdik bu işi. Evde saatlerce uğraşıp dostlarla yemek pişirmek kadar keyifli birşey yoktur bence. Tabi eğer herkes elbirliği çerçevesinde çalışacak ki o bulaşıklar dağ gibi evsahibine bırakılmasın. Tabi pandemi öncesi neredeyse haftada 2-3 kez dışarıda aynı yemeği bir restoranda 20-30 dk içinde masamıza alabiliyorduk ve bu yemeği beklerken sosyalleşebiliyorduki hem de bulaşığı kim yıkayacak derdi olmadan. Aşçcılar, garsonlar ve bulaşıkçılar sayesinde, restoran rahatlığında.
Yemeği içmeyi bu kadar fazla seven bir kültür olarak hiç merak ettik mi mesela restorancılık fikri ilk kimin aklına geldi, kimin fikriydi, nasıl gelişti ve ilk hangi ülkede açıldı diye.
Dünyanın ilk restoranı ve restoran kelimesinin ne zaman kullandıldığı birçok kişi tarafından bilinmeyen veya akla gelmeyen bir soru. Ancak, restoran kelimesinin kökenine bakınca anlamı ile yemek yapma sanatının benzerlikleri ön plana çıkıyor...
1970 ler Fransasında Paris'te bir restorancı ilk restoran tanımını yapar. Kendisi bir restorancı olarak Pariste çorba / kemik suyu yapan iyi bir aşçı. O günlerde, restoran tanımı henüz yapılmadan, bu tip yerler sadece zenginlere hizmet eden bir sektördü. Aslında şu an sürüklendiğimiz yol, tam da yaşadığımız şey bir yandan da. Ekonomik koşullar sayesinde sadece zenginlerin gidip yemek yeyebileceği mekanlara dönüşüyor yavaş yavaş restoranlar.
Bolanger sağlığa iyi geldiğini düşünerek çorbalarını restoran konsepti adı altına satmaya başlar. Ancak, bu gelişme herkes tarafından kabul görülmez. Fırıncılar loncası ve aşçılar loncası gibi tüm yemek grupları bu duruma karşı çıkarak uygun görmediklerini açıkça belli ederler.
Boulanger ise işini yasallaştırarak devam ettirir ve bugün her yerde gördüğümüz restoranın ilk temelini atar.
Ancak bazı kaynaklara göre ise, ilk restoranın Çin'de açıldığı ve Marco Polo Çin'de bulunan restoranların tıpkı bugünkü gibi o zaman da menülü ve garsonlu olduğunu söyler. Ancak, başka bir kaynağa göre ise ilk restoranın kurulmasını sağlayan kişi olarak Mathurin Roze de Chantoiseau gösterilir.
Fakat Chantoiseau ile Boulanger'in birbirlerine karşı çıktığı da iddialar arasında bulunmaktadır. Chantoiseau yine 1766' da besleyici bir reçete ile Paris'te bir restoran açar, ancak tarih kitaplarında Boulenger' a değinilir. Tıpkı Edison ve Tesla' da olduğu gibi.
Tam da bizim yapmaya çalıştığımız gibi, babamızın ilaç kullanmadan restoranımız için yetiştirdiği ürünlerin, farklı farklı yörelerden, kooperatiflerden aldığımız organik, adil ticaret yöntemleri sonunda, tarladan tabağa kadar olan süreç esnasında harmanlayarak önünüze gelen sağlık, vitamin, ilaç yani, iyileştirici bir restorancılık.
Türkçede kullanılan lokanta sözcüğü ise lokal ile aynı kökten gelir. Türk yemeklerinde Osmanlı döneminde günlük hayatta geleneksel yemek aşçıları, esnafı, kebapçıları ve köftecileri bulunurdu.
Türkiye'de bilinen ilk rostoran ise 1888' de İstanbul'da Galata' da hizmet veren Viktorya' dır. Daha sonra adı Abdullah Efendi olarak değiştirilen hani. Restoranda birçok yemek aynı anda satılır, kadınlara ayrı oturma yeri, devlet büyüklerini ağırlama yeri ve içki satışı da bulunuyordu. Bugünkü adı ise Hacı Abdullah olarak değiştirildi ve daha çok Osmanlı yemekleri yapılıyor.
Tumblr media
Bu bilgilere nereden nasıl ulaşabileceğimi bilemediğimden dolayı, Kıbrıs' a dair böyle bir bilgi paylaşımı yapamıyorum malesef. Turizm Adası dediğimiz bu coğrafya da, bunu merak eden çalışan birileri olmamış belli ki.
Belki kazıya kazıya birşeyler bulurum, bulduğum zaman bir yazımız da Kıbrıs' a dair olur.
Bu kitabı okurken aklımdan geçenler, beni götürdüğü yerleri, kabaran duygular, travmalar ve yaşadığım tüm yas süreçlerini tetiklediği tüm duyguları buraya sığdıramam mümkün olamayacağı için kısa bir toparlama yapıp yazımı bu defalık sonlandırmak istiyorum.
Girne-Taşucu-Ankara-İstanbul-İzmir-Bayındır-Köyceğiz-Karaman-Taşucu-Girne yollarında dostlarımızla, Dr. Hami' nin 13 at emektar Toyota Probox'u ile, 1 hafta da 4500km yaptığımız, kooperatifler, permakültür, işlevsel ormanlar, organik tarım, adil ticaret tartışmaları yaptığımız süre içinde;
KIBTEK bütün bu yolculuğumuz boyunca restoranımızın elektriğini 8 defa kesmiş bulundu. Çöpe atılan gıdalar, zarar ziyan falan. Kontür yükleyemedik ya, yollarda bayırlardayız ya, internet, hatta telefon hattı bile yok ya, hani anavatan, ama roaming var ya.
Kontürlü restoran sayacım var, evet.
Ada da bir ilk bence.
Sadece bize özel.
Hizmet vermeden / veremeden haraç kesen bir kurum var bu coğrafyada, "cennet vatan, yavru vatan, hatta ve hatta yemyeşil" yarım adamızda.
Beni bu yarım ada, pandemi sürecindeki yarım ada ve pandemi sonrası yarım ada yaşlandırmıştı, çökmüştüm resmen! Ama silkindim bir, dostlar da silkindi! Şu anda gençleşiyoruz yeniden, hep birlikte, iktidarların en büyük korkusu oluyoruz yeniden.
Dip Not: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) yaşlılığın tanımını yaptı.
UNESCO yaşlılığı sadece kronolojik ve biyolojik yaşla sınıflandırmak yerine daha geniş bir açısıyla konuya ele aldı.
Bunlar sizde varsa UNESCO’nun tanımına göre yaşlı sayılıyorsunuz:
Konfor alanının dışına çıkamamak
Yeni şeyler öğrenmemek, şaşırmamak ve çoğu şeyi bildiğini düşünmek
Merak etmemek, keşfetmemek
Geçmişte, anılarında yaşamak ve sürekli eskiyi tekrar etmek
0 notes
mortallychiefking · 21 days
Text
İstanbul'un Mutfak Kültürü ve Lezzet Durakları
İstanbul, zengin mutfak kültürü ile de öne çıkar. Osmanlı saray mutfağından esinlenen geleneksel Türk yemekleri, şehrin her köşesinde farklı lezzetler sunar. Kebap, döner, balık ekmek, baklava ve lokum gibi tatlar, İstanbul'un mutfak kültürünün vazgeçilmezleridir. Ayrıca, şehrin farklı bölgelerinde yer alan restoranlar, kafe ve sokak lezzetleri, ziyaretçilere geniş bir yelpazede gastronomik deneyim sunar.
0 notes
weepingkingdombear · 21 days
Text
İstanbul’un Yemek Kültürü
İstanbul, zengin ve çeşitli yemek kültürüyle de ünlüdür. Osmanlı saray mutfağından gelen geleneksel yemekler, şehrin dört bir yanındaki restoranlarda ve lokantalarda servis edilmektedir. Kebaplar, meze çeşitleri, balık yemekleri ve tatlılar, İstanbul mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Ayrıca, İstanbul’da dünyanın dört bir yanından gelen mutfakları da deneyimlemek mümkündür. Sokak lezzetlerinden lüks restoranlara kadar her bütçeye uygun seçeneklerin bulunabildiği İstanbul, gurmeler için adeta bir cennettir.
0 notes
haber-euro-turk · 25 days
Text
Dünyanın En İyi Patlıcan Yemekleri Seçildi: İlk Sırada Türkiye Var!
Dünyanın en geniş gastronomi veri tabanına sahip olan Taste Atlas, bu kez kullanıcı ve eleştirmen puanlarına göre dünyanın en iyi patlıcan yemeklerini belirledi. Listeye Türk mutfağından 13 lezzetli yemek dahil edildi. İşte, Taste Atlas’a göre dünyanın en iyi patlıcan yemekleri; Hünkar Beğendi Dünyanın en iyi patlıcan yemekleri listesinin birinci sırasında, Osmanlı mutfağından günümüze miras…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dijitalkonu · 2 months
Text
Bilecik’in Meşhur Yemekleri
Anadolu’da Tunç Çağı’ndan itibaren Bizans’tan Selçuklu, sonrasında Osmanlı ve Milli Mücadele Dönemi olmak üzere oldukça köklü bir geçmişe sahip olan Bilecik Güney Marmara Bölümü’nde yer alan şehirlerden biridir. Karadeniz, Ege ve İç Anadolu Bölgelerinin tam kesişim noktasındadır. İklimlerin kesişim noktasında bulunan ilde bitki ve hayvan çeşitliliği de oldukça fazladır. Bilecik’in meşhur…
0 notes
birpaylass · 1 year
Text
Antalyada Gezilecek Yerler
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/antalyada-gezilecek-yerler.html
Antalyada Gezilecek Yerler
Tumblr media
Antalyada Gezilecek Yerler Antalya, Türkiye’nin güney sahilinde bulunan popüler bir turistik şehirdir. Tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlüdür. İşte Antalya’da gezilecek bazı yerler:
Kaleiçi: Antalya’nın tarihi merkezi olan Kaleiçi, dar sokakları, tarihi evleri ve büyüleyici atmosferiyle ziyaretçileri cezbeder. Kaleiçi’nde Osmanlı döneminden kalma Hadrian Kapısı, Yivli Minare Camii ve Kesik Minare gibi önemli yapıları görebilirsiniz.
Antalya Müzesi: Antalya Müzesi, tarihi eserlerin sergilendiği önemli bir müzedir. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin yanı sıra, Antalya’nın arkeolojik geçmişini aydınlatan eserler de burada bulunur.
Düden Şelalesi: Antalya’nın sembolik doğal güzelliklerinden biri olan Düden Şelalesi, şehir merkezine yakın bir konumdadır. Şelale, yüksek bir uçurumdan aşağıya dökülen sularıyla etkileyici bir manzara sunar.
Perge Antik Kenti: Antalya’nın yaklaşık 18 km doğusunda bulunan Perge Antik Kenti, Helenistik ve Roma dönemlerine ait kalıntılarıyla ünlüdür. Antik tiyatrosu, agora, sütunlu cadde ve Roma hamamı gibi yapıları gezebilirsiniz.
Aspendos Antik Tiyatrosu: Antalya’nın Serik ilçesinde bulunan Aspendos Antik Tiyatrosu, dünyanın en iyi korunan antik tiyatrolarından biridir. İnanılmaz bir akustiği vardır ve hala konserlerin düzenlendiği bir mekandır.
Termessos Antik Kenti: Antalya’nın dağlık bölgesinde yer alan Termessos Antik Kenti, muhteşem bir doğal ortamda konumlanmıştır. Eski kalıntıları, tiyatrosu ve manzarasıyla ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunar.
Konyaaltı Plajı: Antalya’nın merkezine yakın bir plaj olan Konyaaltı, yerli ve yabancı turistlerin sıkça tercih ettiği bir dinlenme alanıdır. Temiz denizi ve güzel kumsalıyla keyifli bir plaj deneyimi yaşayabilirsiniz.
Lara Plajı: Antalya’nın doğusunda bulunan Lara Plajı, uzun kumsalı, lüks otelleri ve plaj kulüpleriyle ünlüdür. Güneşlenmek, yüzmek ve deniz sporları yapmak için ideal bir yerdir.
Bu sadece Antalya’da gezilebilecek bazı yerlerin birkaç örneğidir. Şehirdeki diğer önemli turistik yerler arasında Olympos, Phaselis, Side Antik Kenti, Antalya Aqualand Su Parkı ve Antalya Akvaryum gibi yerler de bulunmaktadır.
Bu sadece Antalya’da gezilebilecek tarihi yerlerin birkaç örneğidir. Şehirde daha fazla antik kent, kale, kilise ve müze gibi tarihi mekanlar da bulunmaktadır.
Reklam (Antalyada Gezilecek Yerler)
Antalyada Gezilecek Yerler
WordPress Tema Seçerken Nelere Dikkat Edilir?
Girit Adası Ve Türkiye
B12 Eksik Olanlar Neler Yemeli?
Teknoloji İnsanlari Nasıl Etkiler?
Antalya Yemek Kültürü
Antalya Yemek Kültürü Antalya, zengin bir mutfak kültürüne sahip olan bir şehirdir. Hem yöresel lezzetleriyle hem de çeşitli etkileşimlerden kaynaklanan çeşitlilikleriyle dikkat çeker. İşte Antalya’nın lezzetli yemekleri ve yemek kültürüne ilişkin bazı bilgiler:
Piyaz: Antalya’nın meşhur bir başlangıç yemeğidir. Genellikle kuru fasulye, soğan, maydanoz, zeytin yağı ve nar ekşisi gibi malzemelerle hazırlanır. İsteğe bağlı olarak üzerine haşlanmış yumurta veya ton balığı eklenir.
Taratorlu Levrek: Antalya’nın deniz ürünlerinden biri olan levrek, özellikle tarator sosuyla servis edilir. Levrek filetoları, nar ekşisi, sarımsak, ceviz ve yoğurt ile hazırlanan tarator sosuyla pişirilir.
Güveç: Antalya mutfağında sıklıkla kullanılan bir pişirme tekniğidir. Farklı malzemelerin bir araya geldiği güveçler, et veya sebzelerle hazırlanır. Etli güveç, sebzeli güveç ve deniz ürünlü güveç gibi çeşitleri bulunur.
Antalya Pidesi: Antalya’ya özgü bir pide çeşididir. İnce ve yumuşak hamurun üzerine peynir, sucuk, kıyma veya sebzeler gibi çeşitli malzemeler eklenir. Sıcak ve taze olarak servis edilir.
Kabak Çiçeği Dolması: Antalya’da yaygın olarak tüketilen bir dolma çeşididir. Kabak çiçekleri, pirinç, soğan, baharatlar ve zeytinyağıyla doldurulur. Genellikle yoğurtla servis edilir.
Öğle Yemeği: Antalya’nın sahil kesimlerinde, balık restoranlarında çeşitli balık çeşitleri taze olarak sunulur. Bu öğle yemeği deneyimi, yerel balık pazarlarından taze balıkları seçerek veya balıkçı köylerindeki restoranlarda gerçekleştirilebilir.
Meyve: Antalya, Türkiye’nin önemli meyve üretim bölgelerinden biridir. Özellikle narenciye üretimiyle tanınır. Portakal, mandalina, limon ve greyfurt gibi narenciye meyveleri burada lezzetli ve taze olarak bulunur.
Antalya’da ayrıca Türk mutfağından zeytinyağlılar, kebaplar, baklavalar ve diğer tatlılar gibi çeşitli yiyecekler de bulunur. Şehirdeki restoranlar, yöresel lezzetlerin yanı sıra uluslararası mutfağa ait seçenekler de sunmaktadır. Gezi Rehberi kategorimizde her hafta diyar diyar gezip yeni yerlerin tanıtımını yapmaya devam edeceğiz.
0 notes
pazaryerigundem · 5 months
Text
Bursa Büyükşehir'e gastronomi ödülü
https://pazaryerigundem.com/haber/169229/bursa-buyuksehire-gastronomi-odulu/
Bursa Büyükşehir'e gastronomi ödülü
Tumblr media
Bursa Büyükşehir Belediyesi, şehrin sahip olduğu zengin mutfak kültürünü turizme kazandırmak amacıyla yaptığı çalışmalar dolayısıyla Gastro Bursa Dergisi tarafından ödüle layık görüldü
BURSA (İGFA) – Osmanlı saray mutfağının doğduğu şehir olan ve günümüz gastronomi lezzetlerinin önemli duraklarından olan Bursa’nın tescilli lezzetlerini dünyaya duyurmak amacıyla önemli çalışmalara imza atan Bursa Büyükşehir Belediyesi, sektörün bileşenlerine desteklerini de sürdürüyor.
Gastro Bursa Dergisi tarafından düzenlenen ‘Değer Katanlar’ töreninde, Bursa Büyükşehir Belediyesi de ödüle layık görüldü.
Şehir yöneticileri, kamu kurumlarının yöneticileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, gastronomi turizmi bileşenleri ve sosyal medya fenomenlerinin katıldığı geceye, Büyükşehir Belediyesi adına Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Yıldız katıldı. Genel Sekreter Yardımcısı Yıldız, ödülünü Gastro Bursa Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İhsan Önder Uçar’ın elinden aldı.
“MARMARA’DA İLK SIRADAYIZ”
Bursa’nın, Türkiye’nin köklü tarihini ve kültürel zenginliğini en iyi şekilde temsil eden şehirlerden biri olduğunu söyleyen Mehmet Yıldız, “Şehrimizin lezzetli yemekleri, tarih boyunca yaşanan göçler ve kültürel etkileşimlerle birleşerek benzersiz bir çeşitliliğe dönüşmüştür. Bursa kebabı, İnegöl köfte, Mustafakemalpaşa tatlısı, pideli köfte, cevizli lokum, tahinli pide, cendere baklavası, Bağdat hurma tatlısı ve kestane şekeri Bursa ile anılan lezzetlerden bazıları. Şehrimizde coğrafi işaretle tescil edilmiş 30 farklı kategoride ürün ve yemek bulunması, Bursa’mızın tarım ve gıda alanındaki zenginliğini ve kalitesini de gözler önüne sermektedir. Bir lokmanın içinde binlerce yılın hikâyesi gizlidir. Sahip olduğumuz coğrafi işaret sayısıyla Marmara Bölgesi’nde ilk sırada yer alıyoruz. Şehrin marka değerini yukarılara taşıyan çalışmalarımızı Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak devam ettireceğiz. Bursa’yı dünyanın önemli gastronomi merkezlerinden birisi hâline getirmek istiyoruz” dedi.
Tumblr media
Gastro Bursa Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Araştırmacı-Yazar İhsan Önder Uçar ise, gastronomi turizmiyle ilgili bütün birleşenleri bir araya getirmek ve Bursa’daki gastronomi turizminin sıkıntılarının konuşulması amacıyla dergiyi kaleme aldıklarını ifade etti.
Bursa mutfağının çok zengin olduğunu dile getiren Uçar, dergiyle Bursa gastronomisine ve gastronomi turizmine değer katmak istediklerini belirtti
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
tatilgez · 6 months
Text
Manisa'nın nesi meşhurdur? Manisa'nın en meşhur yemekleri ve alınacak hediyeler
KAYNAKCnnturk.com Manisa’nın nesi meşhurdur? Manisa ilinde zengin bir mutfak öne çıkmaktadır. Ayrıca Manisa ilinde üzüm, pamuk, tütün ve zeytin yetiştirilmektedir. Üzüm, özellikle kehribar rengi dünya çapında ünlüdür. Manisa’nın en meşhur yemekleri nelerdir? Manisa, mesir makarnasıyla Türkiye’de adından söz ettiriyor. Osmanlı döneminden günümüze pek çok lezzet günümüze ulaşmıştır. Osmanlı…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
gezilmesigerekenyer · 8 months
Text
Tumblr media
Web sitemiz gezginler için birçok önemli yer ve deneyim sunmaktadır. İstanbul'da gezilecek yerler saymakla bitmez, ancak en popüler ve etkileyici olanları paylaşmaya değer.
İstiklal Caddesi, İstanbul'un en ünlü ve canlı caddelerinden biridir. Bu caddede bir yürüyüş yapmak, mağazaları gezmek ve yerel lezzetleri tatmak için harika bir fırsattır. Ayasofya, İstanbul'un sembolik yapılarından biridir ve tarihi ve mimari açıdan büyüleyicidir. Tamamıyla içerisine girdiğinizde, kendinizi geçmişe yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz.
Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi bir yeridir ve birçok önemli tarihi eseri barındırır. Sarayı gezerken, İmparatorluk dönemine dair büyüleyici detayları ve gizemleri keşfedeceksiniz. Sultanahmet Camii ise İstanbul'un en büyük camilerindendir ve muhteşem bir mimariye sahiptir. Caminin içindeki ayrıntılar ve dekorasyonlar göz kamaştırıcıdır ve ziyaretçilerin üzerinde büyüleyici bir etki bırakır.
Bunların yanı sıra, Boğaz turu yapabilir ve İstanbul'un tarihi ve modern bölgelerini keşfedebilirsiniz. Boğaz'da tekneyle seyahat etmek, şehrin güzelliklerini ve eşsiz manzaralarını keşfetmek için harika bir yoldur. İstanbul'da ayrıca birçok müze, sanat galerisi ve tarihi eser sergilenen mekanlar bulunur.
İstanbul Modern Sanat Müzesi
Arkeoloji Müzeleri
Rahmi Koç Müzesi
Pera Müzesi
İstanbul gezilecek yerler sadece bununla sınırlı değildir. Şehirdeki renkli pazarlar, lezzetli sokak yemekleri ve tarihi hamamlar da keşfedilmeyi bekleyen güzellikler arasındadır. İstanbul'u ziyaret edenler, bu büyüleyici şehrin tarih, kültür ve doğal güzelliklerini keşfetmenin heyecanını yaşayacaklardır.
0 notes
mafaweb · 9 months
Text
Türk Kültüründe Osmanlı Mirası Osmanlı İmparatorluğu, Türk kültürü üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Osmanlı dönemi, Türk gelenekleri ve yaşam tarzı üzerinde kalıcı izler bırakmıştır. Türk mutfağından sanatına, halk danslarından müziğine kadar birçok alanda Osmanlı mirası hissedilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim biçimi, hukuk sistemi, mimarisi ve sanatı Türk kültürü üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Özellikle, Osmanlı'nın topraklarının genişlemesiyle birlikte farklı kültürlerin kaynaşması sonucunda zengin bir kültürel mozaik oluşmuştur. Osmanlı mutfağı da Türk geleneklerini ve kültürünü yansıtan önemli bir mirastır. Bugün hala Osmanlı döneminden kalma yemekler ve tatlılar Türk mutfağının temelini oluşturmaktadır. Örneğin, baklava ve kebap gibi Osmanlı döneminde ortaya çıkan lezzetler hala büyük bir öneme sahiptir. Osmanlı dönemi Türk müziği ve halk dansları üzerinde de belirgin bir etkiye sahiptir. Mehter marşı gibi eserler ve Osmanlı sarayında gelişen müzik türleri günümüze kadar uzanan bir miras bırakmıştır. Ayrıca, halk dansları ve müzikleri de Osmanlı'nın etkisiyle geleneksel hale gelmiştir.Geleneksel Türk Mutfağı YemekleriTürk mutfağı, zengin lezzetleri ve geçmişiyle dünya mutfağına önemli katkılarda bulunmuştur. Geleneksel Türk mutfağının eşsiz yemekleri, farklı tatlar ve hazırlanışlarıyla herkesin beğenisini kazanmaktadır. Bu geleneksel yemekler, lezzet anlayışı, yöresel malzemeler ve yemek kültürüyle öne çıkmaktadır.Türk mutfağının en popüler yemeklerinden biri olan kebap, etin farklı şekillerde hazırlanmasıyla yapılan bir lezzettir. Patlıcan kebabı, Adana kebabı, şiş kebabı gibi çeşitleri bulunan kebaplar, etin şişe takılıp közlenmesiyle hazırlanır. Ayrıca, kebabın yanında tüketilen bulgur pilavı ve cacık gibi yan lezzetler de kebabın tadını tamamlayan unsurlardır.Türk mutfağının vazgeçilmez bir diğer lezzeti ise dolmalardır. Yaprak sarması, biber dolması, patlıcan dolması gibi çeşitleri olan dolmalar, pirinç ve etin bir arada harmanlanmasıyla hazırlanır. Genellikle zeytinyağlı olarak da yapılan dolmalar, misafir sofralarının da vazgeçilmezi olmuştur.Türk mutfağının yöresel lezzetlerinden biri olan köfte, kıyma, soğan ve baharatlarla hazırlanarak farklı şekillerde sunulmaktadır. İnegöl köftesi, İzmir köfte, Sultanahmet köfte gibi çeşitleri bulunan köfteler, Türk mutfağının sevilen lezzetleri arasındadır. Bu enfes yemekler, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerini yansıtarak damaklarda unutulmaz tatlar bırakmaktadır.Türk Halk Dansları ve MüzikleriTürk Halk Dansları Türk kültürünün önemli bir parçasıdır ve köklü bir geçmişe sahiptir. Her bölgenin kendine özgü halk dansları bulunmaktadır. Bu danslar genellikle düğünlerde, bayramlarda, özel günlerde ve festivallerde sergilenir. Genellikle ritmik ve coşkulu olan Türk halk dansları, izleyicileri kendine hayran bırakır. Türk Halk Müzikleri ise, halkın duygu ve düşüncelerini yansıtan özgün eserlerden oluşur. Genellikle Anadolu müziği olarak adlandırılan Türk halk müzikleri, türküler, ezgiler ve yöresel enstrümanlarla icra edilir. Saz, bağlama, keman gibi enstrümanlar halk müziğinde sıkça kullanılır. Türk Halk Dansları ve Müzikleri, Türk halkının tarih, kültür ve yaşam tarzını yansıtan önemli bir unsurdur. Bu halk dansları ve müzikleri, nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar gelmiştir, geleneksel Türk kültürünün bir parçası olarak yaşatılmaktadır. Türk halk dansları ve müzikleri, Türk halkının birlik ve beraberliğini, sevincini ve hüzününü ifade etmesinde önemli bir role sahiptir. Bu değerli mirasın gelecek nesillere aktarılması ve yaşatılması büyük bir önem taşımaktadır.Edebiyatımızın Önemli YazarlarıEdebiyatımızın Önemli Yazarları arasında yer alan birçok isim, Türk edebiyatının zengin mirasını oluşturmuştur. Bu yazarlar, hem geçmişte hem de günümüzde edebiyat dünyasına yön vermişler ve önemli eserler bırakmışlardır. Yunus Emre, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. Halk şairi olarak bilinen Yunus Emre, tasavvufi şiirleriyle Türk kültürüne derin izler bırakmıştır.
Aynı zamanda, Fuzuli de Türk edebiyatının önemli şairlerindendir. Divan edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan Fuzuli, gazel ve kaside türündeki eserleriyle tanınmaktadır. Mehmet Akif Ersoy, Türk edebiyatının önemli isimlerindendir. En bilinen eseri olan İstiklal Marşı ile Türk milletinin duygularına tercüman olmuş ve bağımsızlık mücadelesine destek vermiştir. Halide Edib Adıvar ise, Türk edebiyatının önemli kadın yazarlarından biridir. Romanları ve makaleleriyle çağdaş Türk edebiyatına katkı sağlamıştır. Şairler, yazarlar, düşünürler ve romancılar… Türk edebiyatının önde gelen isimleri, her dönemde farklı konularda eserler vermiş ve okuyucularıyla buluşturmuşlardır. Edebiyatımızın zengin mirası, bu değerli yazarların eserleriyle her geçen gün daha da genişlemektedir.Türk Sanatının Önemli TemsilcileriTürk sanatının geçmişi derin bir tarihe sahiptir ve bu sanat, birçok önemli temsilci tarafından şekillendirilmiştir. Türk sanatının önemli temsilcileri arasında Osman Hamdi Bey, İbrahim Çallı, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Fikret Mualla gibi isimler bulunmaktadır.Bu sanatçılar, resim, heykel, seramik ve diğer sanat dallarında önemli eserler ortaya koymuşlardır. Osman Hamdi Bey'in Kaplumbağa Terbiyecisi ve İbrahim Çallı'nın Üç Kadın gibi eserleri, Türk sanatının önemli birer örnekleridir. Bu sanatçılar, Türk sanatının gelişimine ve bugünkü konumuna katkıda bulunmuşlardır.Türk sanatının önemli temsilcileri arasında müzik alanında da öne çıkan isimler bulunmaktadır. Zeki Müren ve Müslüm Gürses, Türk müziğinin önemli temsilcileri olarak kabul edilmektedir. Bu sanatçılar, Türk müziğine yaptıkları katkılarla geniş kitlelerce sevilmişler ve unutulmaz eserler bırakmışlardır.Genel olarak Türk sanatının önemli temsilcileri, ülkemizin kültürel mirasına büyük katkıda bulunmuşlardır. Onların eserleri, Türk sanatının zenginliğini ve çeşitliliğini yansıtmaktadır ve gelecek nesillere de ilham kaynağı olmaya devam edecektir.Türk Halk İnançları ve RitüelleriTürk halk inançları ve ritüelleri, köklü bir tarihe sahip olan Türk kültürünün önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Türk halkının geleneksel inançları, doğaüstü varlıklara, ruhlara ve mitolojik unsurlara dayanmaktadır. Bu inançlar, Türk toplumunun günlük yaşamına derinlemesine nüfuz etmiş ve çeşitli ritüellerle şekillenmiştir.Türk halk inançlarının temel unsurlarından biri, doğa kültüdür. Türk toplumunda doğaya derin bir saygı ve sevgi vardır. Dağlar, nehirler, ağaçlar ve taşlar doğaüstü varlıklar olarak kabul edilir ve onlara saygı gösterilir. Bu inançlar, çeşitli ritüellerle pekiştirilir. Örneğin, ağaçlara sunulan adaklar, dağ zirvelerine yapılan dua etkinlikleri ve suyun kutsallığına dair yapılan ritüeller Türk halk inançlarının birer örneğidir.Bunun yanı sıra, Türk halk inançlarında mitolojik unsurlar da önemli bir yer tutar. Efsanevi varlıklar, periler, cinler ve masal kahramanları Türk halkının inanç dünyasını renklendirmektedir. Bu unsurlar, geleneksel ritüellerde ve kutlamalarda sıkça karşımıza çıkar. Örneğin, düğünlerde perilerin yardımı ve mutluluk getirmesi için yapılan ritüeller bu mitolojik unsurların varlığını gösterir.Türk halk inançları ve ritüelleri, Türk kültürünün zengin dokusunu oluşturan önemli unsurlardır. Bu inançlar, toplumun sosyal ve kültürel yapısını derinden etkilemiş ve geleneksel olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Bu değerli mirasın korunması ve yaşatılması, Türk kültürünün geleceği açısından büyük bir öneme sahiptir.
0 notes
tripuck · 26 days
Link
0 notes
bilgilikus · 9 months
Text
Tiran Gezi Rehberi: Şehir Turu ve Tarihi Yerler
Tumblr media
Tiran, tarihi ve kültürel mirası ile büyüleyici bir şehirdir. Bu şehirde gezilecek tarihi yerler ve müzeler, tarihin derinliklerine yolculuk yapmanıza olanak tanır. Ayrıca Tiran'ın simge yapıları da ziyaretçilerini etkileyici bir atmosferle karşılar. Yerel lezzetler ve restoranlar ise damak tadınıza hitap ederken, doğal güzellikleri de göz kamaştırıcıdır. Tarihi etkinlikler ve festivallerle renklenen Tiran, aynı zamanda gizli cennetlere ev sahipliği yapar. Yerel el sanatları ve hediyelik eşyalar da alışveriş severler için cazip seçenekler sunar. Tiran'da gece hayatı ve eğlence mekanları da unutulmamalı, bu şehirde unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Tiran'ın Tarihi Ve Kültürel Mirası
Tiran, tarihi ve kültürel mirasıyla ünlü bir şehirdir. Zengin tarihine ve kültürel mirasına sahip olması nedeniyle birçok turisti cezbetmektedir. Tiran’da bulunan tarihi yerler ve müzeler şehrin zenginliklerini yansıtmaktadır. Bu yerler arasında Ethem Bey Camii, Tiran Kalesi ve Etnografya Müzesi gibi önemli yapılar bulunmaktadır. Ayrıca, şehirdeki kültürel miras ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir deneyim yaşatmaktadır. Geleneksel el sanatları, müzik ve dans gösterileriyle Tiran, kültürel zenginliğini ortaya koymaktadır.
Gezilecek Tarihi Yerler Ve Müzeler
Tiran, tarihi ve kültürel mirasıyla ziyaretçilere birçok gezilecek yer ve müze seçeneği sunmaktadır. Tiran'ın zengin tarihini ve kültürünü keşfetmek isteyenler için birçok tarihi mekan ve müze bulunmaktadır. Özellikle Tiran Kalesi ve Ethem Bey Camii gibi tarihi yapılar, şehrin tarihini ve kültürünü en iyi şekilde yansıtmaktadır. Ulusal Tarih Müzesi ve Sokrat Fan Noli Evi Müzesi gibi müzeler de Tiran'ın zengin tarihini ziyaretçilere aktarmaktadır. Bunların dışında Piramida Bunk'Art Müzesi ve Sanat Galerisi gibi farklı konseptlere sahip müzeler de ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir deneyim sunmaktadır.
Tiran'ın Simge Yapıları
şehrin önemli sembollerini ve tarihi yapılarını kapsayan bir gezi rehberidir. Tiran'a gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yapılar arasında bulunan simge yapılar, şehrin kültürel mirasını ve tarihini yansıtmaktadır. Bu yapılar arasında en bilineni ve simgesi olan Ethem Bey Camii ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. 18. yüzyılda Osmanlı zamanında inşa edilen cami, Osmanlı dönemi mimarisinin en güzel örneklerindendir. Hala aktif bir ibadet yeri olan cami, şehrin tarihi dokusunu korumaktadır. Diğer bir simge yapı ise Tiran Saat Kulesi’dir. 1822 yılında inşa edilen saat kulesi, şehrin simgelerinden biri olup, şehir merkezinde bulunan Skanderbeg Meydanı’nda yer almaktadır. Tarihi dokusuyla ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunmaktadır.
Yerel Lezzetler Ve Restoranlar
Tiran şehri, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleri ile değil, aynı zamanda leziz yerel yemekleri ve popüler restoranları ile de tanınır. Tiran'a gelen ziyaretçiler, şehrin kendine özgü mutfağının tadını çıkarmak ve çeşitli restoranları denemek için heyecan duyarlar. Bu şehirdeki yerel lezzetler genellikle deniz ürünleri, zeytinyağlı yemekler, kebap çeşitleri ve taze sebzelerden oluşur. Ayrıca, Tiran'ın meşhur kahvaltıları ve tatlıları da oldukça popülerdir. Tiran mutfağı, Osmanlı, İtalyan ve Yunan mutfaklarından etkilenmiştir, bu nedenle şehirdeki restoranlarda farklı lezzetleri deneyimlemek mümkündür. Eğer Tiran'a yolunuz düşerse, mutlaka şehrin en iyi restoranlarını ziyaret etmelisiniz. Burada hem geleneksel Tiran yemeklerini tadabilir, hem de dünya mutfaklarından seçenekler bulabilirsiniz. Aşağıda Tiran'ın en popüler restoranlarından bazılarına dair bir liste bulabilirsiniz: Restoran Adı Spesiyalite Adres Mangal Evi Kuzu şiş Merkez Mah. 123 Sok. No:4 Liman Balıkçısı Taze deniz ürünleri Sahil Cad. 45 Olive Restoran Zeytinyağlı yemekler Papatya Sok. 6
Tiran'ın Doğal Güzellikleri
Tiran, doğal güzellikleriyle her mevsim ziyaretçilerini etkileyen bir şehirdir. Şehrin doğal güzellikleri, dağlar, nehirler, göller ve yeşil alanlar gibi birçok farklı özellikten oluşmaktadır. Şehirde bulunan pek çok doğal güzellik, ziyaretçilere huzurlu ve dinlendirici bir atmosfer sunmaktadır. Tiran'ın doğal güzelliklerinden biri de **Dajti Dağı**'dır. Bu dağ, şehrin hemen arkasında yükselmekte olup, ziyaretçilere muhteşem bir manzara sunmaktadır. Aynı zamanda dağda bulunan ormanlık alanlar ve yürüyüş parkurları, doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir seçenektir. Tiran'ın bütünleştiği **Lana Nehri**, şehrin doğal güzelliklerinden bir diğeridir. Nehrin kenarında yürüyüş yapmak veya piknik yapmak, ziyaretçilere şehrin stresinden uzaklaşabilecekleri bir ortam sunmaktadır. Ayrıca nehrin etrafında bulunan kafeler ve restoranlar, ziyaretçilere nehir manzarasında yemek yeme imkanı sunmaktadır.
Tarihi Etkinlikler Ve Festivaller
Tiran, tarih boyunca çeşitli etkinliklere ve festivallere ev sahipliği yapmıştır. Şehrin zengin kültürel mirası, tarihi festival ve etkinliklerle daha da renklenmektedir. Özellikle tarihi yapıları ve kültürel değerleriyle bilinen Tiran, her yıl binlerce turisti bu etkinliklere çekmektedir. Bu etkinlikler arasında en önemlilerinden biri **Tiran Tarih Festivali**'dir. Her yıl düzenlenen bu festival, şehrin tarih ve kültürünü yansıtmakta ve ziyaretçilere zengin bir deneyim sunmaktadır. Ayrıca **Geleneksel El Sanatları Fuarı** da Tiran'da önemli bir etkinliktir. Bu fuar, şehirdeki el sanatlarını ve geleneksel el işlerini tanıtmaktadır. Bunun yanı sıra **Uluslararası Müzik Festivali** ve **Tiran Uluslararası Film Festivali** gibi etkinlikler de şehrin kültürel hayatını zenginleştiren önemli organizasyonlardır. Bu festivaller, yerel halkın yanı sıra uluslararası katılımcıları da ağırlayarak Tiran'ı kültürel anlamda önemli bir merkez haline getirmektedir.
Tiran'ın Gizli Cennetleri
Tiran, turistik yerler arasında popüler bir destinasyon olmasının yanı sıra keşfedilmeyi bekleyen birçok gizli cennete de ev sahipliği yapmaktadır. Eğer şehirde gizli güzellikleri keşfetmek istiyorsanız, bu yazıda size rehber olacak bazı önerilere yer vereceğiz. Tiran'ın gizli cennetlerinden biri olan Dajti Dağı, şehre yukarıdan muhteşem bir manzara sunmaktadır. Buraya teleferikle çıkabilir ve tepeden şehri seyredebilirsiniz. Ayrıca burada doğa yürüyüşleri yapabilir, piknik yapabilir ve temiz dağ havasının tadını çıkarabilirsiniz. Dajti Dağı, şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için mükemmel bir kaçış noktasıdır. Bunun yanı sıra Tiran'ın gizli cennetlerinden bir diğeri de Petrela Kalesi'dir. Bu tarihi kale, şehir merkezine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta yer almaktadır ve sakin ve huzurlu bir ortamda tarihi bir yolculuk yapmanızı sağlar. Kaleye çıkarak etkileyici manzarayı izleyebilir ve tarihi yapıyı keşfedebilirsiniz.
Yerel El Sanatları Ve Hediyelik Eşyalar
Tiran, tarihi ve kültürel mirasıyla öne çıkan bir şehirdir. Şehirdeki el sanatları ve hediyelik eşyalar da bu zengin mirası yansıtmaktadır. Tiran'ı ziyaret eden turistler, yerel el sanatlarının ve hediyelik eşyaların benzersiz güzelliklerini keşfetme fırsatı bulurlar. Tiran'ın sokaklarında dolaşırken, geleneksel el sanatlarıyla süslenmiş dükkanlara rastlamak mümkündür. Bu dükkanlarda genellikle el yapımı halılar, seramikler, ahşap oymacılığı ve geleneksel kıyafetler gibi ürünler satılmaktadır. Bu el sanatları, Tiran'ın kültürel kimliğini yansıtan önemli birer sembol haline gelmiştir. Ayrıca, şehirde bulunan pazar yerleri ve el sanatları fuarları da yerel el sanatlarının ve hediyelik eşyaların popüler bir platformudur. Burada, zanaatkarların el emeği göz nuru eserleriyle karşılaşmak mümkündür. Turistler, bu pazar yerlerinde yöresel el sanatlarını inceleyebilir ve sevdikleri için hatıra olarak hediyelik eşyalar satın alabilirler.
Tiran'da Gece Hayatı Ve Eğlence Mekanları
hakkında konuşmak gerekirse, şehir geceleri de oldukça canlı bir atmosfere sahiptir. Tiran'ın gece hayatı oldukça hareketli ve eğlencelidir. Şehirde birçok bar, gece kulübü ve canlı müzik mekanı bulunmaktadır. Tiran geceleri, zengin eğlence seçenekleri ile ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Şehirde bulunan eğlence mekanları arasında genellikle canlı müzik performanslarına ve DJ'lerin setlerine ev sahipliği yapan mekanlar ön plana çıkmaktadır. Bu mekanlarda yerel müzisyenlerin performanslarına şahit olabilir ve Tiran'ın yerel müzik sahnesini keşfedebilirsiniz. Ayrıca Tiran'da bulunan gece kulüpleri de şehrin gecelerine renk katan mekanlardan biridir. Dans etmeyi sevenler için ideal olan bu mekanlarda, farklı müzik tarzlarına ve eğlence seçeneklerine rastlamak mümkündür. Tiran'da gece hayatı, her yaş ve zevke hitap eden geniş bir yelpazeye sahiptir. Read the full article
0 notes