Tumgik
#Pervane Aga
Text
This Costume is worn on Selim Bayraktar as Sümbül Aga in Magnificent Century Season 3 Episode 36 (2013) and worn again later on Fatih Altinagac as Pervane Aga in Magnificent Century: Kosem Season 1 Episode 11 (2016) and worn again on an ekstra in Tozkoparan Iskender Season 2 Episode 7 (2021)
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
merzifontarihi · 4 years
Photo
Tumblr media
Kayıtlarda Geçen Fakat Günümüze Ulasamayan Eserler Merzifon Kalesi Merzifon'un antik iç kalesi, sehrin ortasinda yer alan tek tepe üzerinde-dir. Dis kale ise, tepenin eteklerinde olup bugün herhangi bir izi kalmamistir. Aslinda Çelebi Sultan Mehmet devrinden itibaren sehir dis kale surlarinin dısına tasinmistir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Merzifon Kalesinin özelliklerini söyle anlatir: “Danismendîlerin binasidir. Hâlâ Sivas eyaletinde, Amasya Sancagi hâkinde kerpiç bir Kal'ayi rânadir. Içinde asla evleri yoktur. Mühimmat ve levazim için muhafizlari vardir.” ^Ulu Camii Merzifon, Türkler tarafindan fethedildigi zaman, ilk ulu camisinin nerede bulundugunu bilmiyoruz. Ancak Halil Edhem Eldem'in Tarihi Osmani Encümeni Mecmuasi'nin 43. sayisinda yayinladigi “Merzifon'da Pervane Muîniddin Süleyman Namina bir Kitabe” konulu kisa yazisinda; 1264-65 tarihinde Pervane Süleyman'in bir cami yaptirdigi bilinmektedir. Ancak cami 1904 yilinda çikan yanginda tamamen yanmis, 1906 yilinda yeniden insa edilmek istenmisse de mümkün olmamis ve arsasi 1927-28 yillarindaki vakif arazi satisi furyasinda satilmistir. Günümüzde Belediye'nin mülkü durumunda olan arsa baraka tarzinda dükkanlarla çevrelenmistir. ^ Dürrüzade Medresesi Yeri bilinmemektedir. Ahmet Agazade Haci Hasan Aga Medresesi1798 yilinda Ahmed Agazade Hacihasan Aga ile diger hayir sahipleri tarafindan yaptirilmis olup yeri hakkinda bilgi yoktur. Muallimhaneler Ilkokul seviyesindeki ögretimin yapildigi bu okullarin sayisini Evliya Çelebi yetmis civarinda diye belirtmis olmasina ragmen kaynaklarda sekiz tanesi ancak tespit edilebilmistir.^ Devlet Hatun Vakfi1419 yilinda Çelebi Sultan Mehmet'in annesi Devlet Hatun tarafindan bir cami ile bir zaviye için yapilmistir. Kapan HanÇelebi Sultan Mehmet Vakfindan olan hanin yeri bilinmemektedir.Deve HaniTacettin Ibrahim Camiinin doğusunda bulunan kesme tastan insa edilmis Deve Hani 1949 yilinda harabe halinde iken, 1970'li yillarda Belediye tarafindan istimlak edilerek Taceddin Camiinin etrafi açılmak amacıyla yıkılmıs ve sebze hali yapılmıstır. https://www.instagram.com/p/B_sC-9xpnM8/?igshid=18i2l3fxqx5sj
0 notes
zatenhepimizyancaz · 7 years
Text
Selanik Türküsü..
Rüstem Aga,  Fitnat’ı öyle bir delikanlıyla evlendirmeliydi ki, hem kızının gönlünü almalı hem de servetini idare edebilecek kabiliyete haiz birisi olmalıydı. 
Gel zaman git zaman, günlerden bir gün Rüstem Aga’nın dükkânına genç bir müşteri gelir. Delikanlı, alacağı kumaşları titizlikle seçer, kibarlığını bozmadan pazarlığını eder, sonunda da kuşağındaki keseden çıkardığı paralarla borcunu öder. Delikanlının kendinden emin, ne yaptığını bilen ve terbiyeli hali Rüstem Aga’nın hoşuna gitmiştir. Mağazasında ilk kez gördüğü gence nereli olduğunu sorar. İsmi Memet olan delikanlı, Selanik’e bir hayli uzak bir köy olan Mazganlı’dan gelmiştir. Selanik Pazarı’na getirdiği hayvanlarını satmış, kazandığı üç beş kuruşla köyündeki ana babasının birkaç ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadır. Genç adama kanı ısınan Rüstem Aga, “sen köyüne gidip büyüklerinden müsaade al, daha sonra gel burada ben sana iş vereyim” der. Memet, Rüstem Aga’nın teklifine hem şaşırmış hem de çok sevinmiştir. Birkaç gün sonra gelip hemen işe koyulur.
 İlk günler sadece kumaş toplarını indirip tekrar yerine koymakla başladığı işinde kısa zamanda çalışkanlığı, becerisi, dürüstlüğü ve zekâsı ile Rüstem Aga’nın en güvendiği çalışanı haline gelir. Mazganlı Memet, yaşlı adamın sadece mağazada değil, konaktaki işlerine de yardımcı olmaya başlamıştır. Konağa girip çıkarken görüp tanıştığı Fitnat’ın güzelliği delikanlıyı hemen etkilemiştir. Fitnat da babasının delikanlıya olan güveninden etkilenmiş, gönlünü kaptırmıştır.
 İki genç, önce masum bakışlarla daha sonra da konakta yalnız kaldıkları bir anda sözleriyle birbirlerine olan sevdalarını itiraf edivermiştir. O günden sonra Memet, kara kara Rüstem Aga’ya derdini nasıl söyleyeceğini düşünürken Fitnat da komşu kadından duyduklarına inanıp “dolunaylı gecelerde aynaya okuduğu yasin ile” sevdiğine kavuşmak için dua etmeye başlamıştır. Rüstem Aga da kısa süre içinde iki gencin arasındaki sevdanın farkına varmıştır. 
Etraftakilerin kendisini tenkit etmelerine kulak asmadan sevgili kızının, yanında çalışan fakir gençle evlenmesine izin verir. Böylece hem kızının konaktan ayrılmamasını sağlayacak hem de malına mülküne sahip çıkabilecek bir iç güveysi damat edinmiş olacaktır. Kısa süre içinde Memet’in ailesi gelip Fitnat’ı ister. Usuller, adetler yerine getirilir ve düğün için hazırlıklar başlar. Bütün bunlar olurken Selanik’te büyük bir kolera salgını başlamıştır. Uluslararası bir liman kenti olan Selanik’e uzaklardan gelen gemilerin taşıdığı bu illet yüzünden, her gün birkaç cenaze kalkmaya başlamıştır. Kentin semalarına çarpan sala sesleri arasında Azrail kol gezmektedir. 
Düğün günü yaklaştıkça solgunlaşmaya başlar Fitnat. Önce düğün telaşına verirler. “Heyecandandır” derler. En sonunda vücudunu saran ateş ve kusma öyle bir hal alır ki, yaşlı bir Yahudi Hekim eve çağrılır. Teşhis korkunçtur: Selanik’te yüzlerce can alan kolera illeti Fitnatçık’a da bulaşmıştır. Düğüne on beş gün kalmıştır. Kimse Fitnat’a ölümü yakıştıramamaktadır. Hekimler etrafında pervane edilmişlerdir. Mazganlı Memet, müstakbel karısının iyileşmesi için dört dönmektedir. Rüstem Aga, durmadan dua etmektedir. Bir yandan da düğün hazırlıkları sessiz sedasız bitirilmeye çalışılmaktadır. Umulmaktadır ki, Fitnat iyileşecektir. Düğüne üç gün kala gelir Azrail. Bir kuş yavrusu misali babasının kollarında can verir Fitnat. 
Daha kınası yakılmamış gelin için Hortacı camiinde sala okunurken, Memet gözyaşları içinde kendisine bu acıyı yaşatan Selanik’e beddua eder: 
“Selanik Selanik ıssız kalasın Taşına toprağına bre dostlar,  diken dolasın Sen de benim gibi yarsız kalasın  Aman ölüm, zalim ölüm, üç gün are ver  Al başımdan bu sevdayı, götür yâre ver  Çalın davulları çaydan aşağı  Mezarımı kazın belden aşağı Suyunu da dökün boydan aşağı” 
Tütün gözlü Fitnat’ın kara bahtı ne kadar mesuldür bilemeyiz;  lakin Mazganlı Memet’in “ıssız kalasın” diye beddua ettiği Selanik, kısa bir süre sonra Yunanlılar tarafından işgal edildi.  Ardından kentte yaşayan Türkler, mübadele ile Selanik’i terk ettiler.  Selanik, işte o gün bu gündür “ıssız” ve “yarsız”… Tıpkı türküdeki gibi... 
https://www.youtube.com/watch?v=IfQM_AGvM10
3 notes · View notes