Tumgik
#ama yardıma o kadar muhtacım ki
karahindibaruhu · 3 years
Text
Ben yalancı bir şehirde doğmuşum, yalancı bir şarkının peşinden gidiyorum.
“Just like a dahlia No... Dahlia”
Yıldızçiçekleriyle dolu hıyabanları takip etmek istiyorum yara bere içinde olsam da. Şarkının nakaratında gökyüzündeki bir yıldızla göz göze gelmek. Ben de iyi bir insan gibi hissetmek istiyorum.
Eğer kötü bir insan olsaydın, kötü biri olmaktan endişe etmezdin, diyorlar.
Hayır, böyle değil işte. İçimde bir yerlerde çok büyük yanlışlar yapmışım ve insanların yanında olarak telafi etmeye çalışıyorum sanki. Bu da yalan olmuş oluyor. Onları kandırıyorum,  kendimi de.
Herkesi affediyorum. Belki de kendim hariç herkesi. Yanımda olmayan herkesi. Veyahut yanında olamadığım için benden nefret eden herkesi. Şimdi tüm dünya inansa iyi biri olduğuma. Ben yine de içimde bir oyuk hissedeceğim.
Öyle geliyor ki aslında birilerini sevdiğimi düşünüyorum ama gerçek olan şey şu, daha iyi hissetmek için yalan söylüyorum.
Arkadaşıma onun yazılarını okurken dayanamayıp ağladığımı ve bu yüzden yazdıklarına pek bakmadığımı söylüyorum. Doğru. Ancak tek hissettiğim bu değil. Onun yazılarına bakınca kendi yetersizliğim, değersizliğim daha da gün yüzüne çıkıyor sanki. Sürekli hayaller kurmaktan başka bir şey yapmayan biri için bazen içimden söylenmeme rağmen ben de aynı durumdayım. Başkalarından destek alarak ilerlemeyi reddetmeme rağmen hâlâ birilerine muhtacım sanırım. Yardıma ihtiyacım olduğunda bile kendimi izole eden, kimsenin görmesini istemeyen böyle aciz, garip biriyim.
Kafamda uzun süredir şu soru dönüyor: İnsanlara ihtiyacım olduğu için mi onları seviyorum? Eğer öyleyse bu hissettiğim şeyle kendimi ve çevremdekileri kandırmıyor muyum? Ya da insanların bana olan sevgilerine inanmamamın bir başka nedeni mi bu? Baktığında öyle önemsiz görünüyor ki sorularım, ancak düşününce aslında hayatımı şekillendirdiğimi görebiliyorum. Ve uzun süredir bu düşündüklerim bana iyi biri olmadığım hatırlatıyor.
Gökyüzünden düşmek isteyen bir yıldızla karşılaştım bir süre önce. Zamanının gelmiş olduğunu söylüyordu bana sürekli. Yakında söneceğini, insanların o kayarken bir dilek tutacaklarını bile düşünüyordu. Milyarlarca yıldızın içinden sadece bir başkası olmanın çaresizliğini hissettiriyordu bana. Dinliyordum, yakında hiç doğmamış gibi olacak bir yıldız için varlığının son izleriydim belki de.
Pek duygusal biri olduğumu düşünmeme rağmen tüm samimiyetimle ağlamıştım. Biri için ağlamak beni daha iyi biri gibi hissettiriyordu. İstiyordum ki tüm insanlar için ağlayayım. Göremediğim, bilemediğim ve elimin dahi uzanamayacağı tüm insanların yüklerini üzerime yüklemek istiyorum. Saçmalık bu diyor bir yanım. Yine kendini düşünüyorsun. Bu bencilliğinden kurtulamayacaksın ancak bu senin suçun değil.
Kendimi korumak için bu yanımı konuşturuyorum sürekli. Evet, yaptıklarımın bir anlamı var. Evet, ilk önce ben geliyorum. Zaten insanların asla yanımda olmayacağını biliyorum ve ben de onlara kin güdüyorum.
Ve bu kızı tüm şehir öldürdü diye bir yazı okumuştum. Nedense birkaç dakika boyunca duraksamış, düşünmüştüm. Tüm şehrin öldürdüğü milyarlarca insan vardı bu hayatta. Bir katilin duyguları mı bunlar? Onlardan biriyim. Gözyaşlarımı metroda tutamadığım ve insanların yüzüme bile bakmadığını hatırlıyorum. Ve oradan biri çıksaydı ne değişirdi? Yüzüme dahi bakmıyorlardı işte.
Kâbuslar gördüğü için uyuyamayan arkadaşımın yerine gecelerce ayakta kalmak istiyorum. Ve bazı geceler uyandığımda o arkadaşımı düşünüyorum. Kabus gördüğünü hissettiğimde daha fazla uyuyamıyorum, sadece uyanık kalıyorum. Olur da kendisiyle birlikte uyuyamayan benim varlığımdan bir parça hisseder diye. Dünyadaki günahları üstlenmek… Yapabileceğim bir şey değil, değil mi?
Bir yıldızçiçeği diksinler benim için.
Yalancı bir hayat yaşamış, yalancı biri için. Kokmayan bir yıldızçiçeği.
Neye üzülüyorsun diyor içimdeki bir başka ses. Her insana yardım edemezsin ve her insanın anlattıklarından, yaşadıklarından bu kadar etkilenirsen de olmaz. Neden diyorum.
Bazen uyandığımda yüzüm öyle yabancı geliyordu ki, aynaya biraz daha yaklaşıyordum. Kim olduğumu anlamam için birkaç saniye daha gerekiyordu. Gözlerimi kapıyordum ve kendi yüzümü hatırlayamıyordum. Sevdiklerimin yüzlerini de keza.
“Once upon a time There was a little girl She really looked like you Oh darling, she was just like you”
Bunu da düşündüm çok. Ben de kalabalık bir caddenin ortasında durup kollarımı açmak istiyorum. Ne yaptığıma anlam veremeyen insanların bakışlarını üzerimde hissederek gözlerimi kapamak ve tebessüm etmek. İnsanlığı kucaklamak isterken onların ağırlığı altında ezilmek umurumda değil. Bir hikâye çalınıyor kulağıma.
Ve ben o yıldız için ne yapabilirim? Ona onu sevdiğimi söylediğimde bir çıkmaza gireceğimizi biliyorum. Oysa gerçekten seviyorum, onun istediği manada olmasa bile.
Bana hayallerimi sorduğunu hatırlıyorum. Ve hayallerime herhangi bir insanı dahil etmediğimi fark ettirdiğini. İnsanları kaybettiğimde istisnasız kendimi suçluyorum. Ne kadar kötü, iğrenç bir insan olduğumu ve hiçbir şeyi hak etmediğimi düşünüyorum. Daha sonra kendimi suçumun olmadığına ikna ettirmeye çalışma çabalarım geliyor. Kafamda düşündüğüm şeye nereden bakarsam bakayım… Yaşadıklarım yaşattıklarıma bir bahane olmamalı, değil mi? İnsanları yüz üstü bıraktığımı biliyorum. Ve belki bu yüzden sadece birine tüm kollarımla sarılmak, onu durdurmak istedim. Gücümün yetmediğini kendime anlatamıyorum.
Nerede olursan ol yalnız hissettiğinde beni hatırla demişti arkadaşım. Seni bu dünyada seven biri olarak ben kalacağım. Ben hiçbir şekilde onu da hak etmiyorum ama önemli değil. Ona yardımcı olduğum sürece kötü biri olmamın bir anlamı yok. Ağlarken tebessüm ediyorum. Çünkü yalnız hissetmemek istediğimi düşünüyor. Bunun benim için bir anlamı yok.
Beni mutlu eden tek şey ne bu hayattaki? Şu anki gözyaşlarımın nedeni ne?
Ve yine boşuna bir karahindiba üfledim, bir ömrü hiç uğruna tüketiyorum.
Düşündükçe de iyi olamıyorum. Gecenin bir zamanı Nilgün Marmara ve Didem Madak şiirleri içmiş gibiyim. Ancak kalbimi bir kitabın arasında kurutmaktan korkuyorum. Boğazıma dizilen hecelere geçit vermeksizin boğulacak mıyım? Bir şarkı geliyor aklıma, geceleri nasıl uyuyorsun diyor. Ve ben de bunu düşünüyorum şimdi. Geceleri bu şarkı gelince aklıma uyumuyorum. Bir yerlerde uyuyan bir başkası için.
“If all you want is my heart, I'd love to give it away And then I... What a sickly sweet wish”
Bunun karşılığını mı soruyorsun? Ben kendimden vazgeçmek istiyorum.
Bir yıldızçiçeğinin altına sığınmak ve sonsuza kadar…
7 notes · View notes