Tumgik
#atatürk ve bilim
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
Bilimi inkar edip bilimin nimetlerini sömürmek ancak din satanların yapabileceği bir iştir.
Önder KARAÇAY
4 notes · View notes
golgelerdekaybolma · 4 months
Text
Atatürk ilkeleri nelerdir? Atatürk ilkeleri ve kısaca açıklamaları
Türk milletinin ihtiyaçlarından doğan, Türk milletini olabilecek en kısa zamanda çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkarmayı amaç edinen temel düşünce sistemine Atatürk ilkeleri ya da altı ilke adı verilmektedir. Tamamen akla, bilime ve gerçekçi bir temele oturmuş olan Atatürk İlkeleri, sürekli bir değişme ve gelişmeye izin veriyor olması sebebiyle dinamik bir yapıya sahiptir.
Tumblr media
70 notes · View notes
okuryazarlar · 8 months
Text
Tumblr media
Türkiye’nin bugünkü duruma gelmesinde; Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Abdi İpekçi, Necip Hablemitoğlu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi öncü aydınların menfur cinayetlere kurban edilmesinin çok büyük önemi vardı.
Bir anlamda değerli aydınların yok edilmesi; aşılması gereken en önemli kilometre taşlarındandı. On yıllara yayılan süreçte birer birer cinayetlere kurban verdiğimiz aydınların ortak değerleri; Atatürk, aydınlanma, Cumhuriyet, laiklik, tam bağımsızlık ve antiemperyalizmdi.
Yaşamını Atatürk devrim ve ilkelerine; çağdaşlaşma ile aydınlanma mücadelesine adayan değerli aydın, bilim insanı, eski Kültür Bakanı ve yazar Ahmet Taner Kışlalı'yı bombalı suikast ile katledilişinin 24. yılında saygıyla anıyor, kaybettiğimiz tüm aydınlarımızı bir kez daha özlemle yad ediyoruz. 🥀
85 notes · View notes
vazgecmelerustasi · 1 year
Text
ATATÜRK’ÜM
Tumblr media
Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerini inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur.
Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü güçlükler önünde, belki amaçlara tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi onaylayacaklardır. Zaman hızla dönüyor, milletlerin, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur. Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
86 notes · View notes
kizilelma035 · 9 months
Text
Eğer sizin yokluğunuz bu âlemde hissedilmiyorsa; varlığınız bu âlemin sırtına yüktür.
Profesör Doktor
İsmail Hakkı Aydın
Beyin Cerrahı..
İsmail Hakkı Aydın 1954 yılında Trabzon’da doğdu. Lise tahsilini kadar Trabzon’da tamamlayan yazar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. 
Beyin Cerrahisi alanında asistanlığa başladı. Asistanlık ile birlikte İstanbul Üniversitesi Nöroşirurji Kürsüsünde ihtisasına devam etti. 
Zürich’te Mikro Nöroşirurji Merkezinde Öğretim Üyesi olarak görev yaptı. 1984 yılında Ülkeye döndü ve Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalı Başkanlığına getirildi. 
Türkiye de ilk olan Nöroşirurji laboratuvarını kurdu. Dünyanın birçok ülkesinde farklı zamanlarda araştırmalar yaptı. Ülkemizin başarılı bilim adamlarından olan İsmail Hakkı Aydın’ın sahip olduğu bazı ödüller;
•1990 yılında TÜBİTAK Ödülü
•1991 A.B.D Congress of Neurological Surgeons'un INTERNATIONAL FELLOW'u ve F.C.N.S. unvanı
•1991 Türk Nöroşirurji Araştırma Ödülü
•Amerika Strok Konseyi tarafından Uluslararası Bilim Adamı ve F.I.C.A payesi verildi.
•Nöroşirurji Sürekli Tıp eğitimi Kredi ödülleri A.B.D
•Congress of Neurological Surgeons yönetim kurulu üyeliğine seçildi
•2001 yılında Hindistan Dünya Bilimine katkısı sebebi ile Kristal Küre ödülüne layık görüldü
Uluslararası birçok alanda ülkemizin gururu olan Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın edebi hayatında da birçok kitaba imza atmıştır. 
30 dan fazla kitap yazarı..
İsmail Hakkı Aydın beyin cerrahi olarak kendi alanında bilgilerini sunan eserleri kaleme almıştır. Akademik kariyerinin yanı sıra musiki, karikatür, yazarlık, felsefe ve hat ile ilgilendi. Dergi ve gazetelerde eleştiri yazıları yazdı.
İsmail Hakkı Aydın’ın 100’ü aşan güftesi ile TRT repertuvarlarında yer alan sanat dalında oldukça başarılı örnekler vermiştir. 4 dil bilen İsmail Hakkı Aydın akademik ve edebi yaşamının yanında sanatsal alanda da oldukça başarılı işlere imza atmıştır.
_______________
Bu adam Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük değerlerden biri ve MÜSLÜMAN...Tam manasıyla..
Kendini ve haddini bilmeden İslamiyet'e ve Müslümanlara saldıranlara belki ders olur..
Çünkü....
Tumblr media
Tumblr media
Evet maalesef,,
Tohumuda,toprağıda bozuklar dolaşıyor aramızda...
39 notes · View notes
nefes3534 · 10 months
Text
UMARIZ TARİH TEKERRÜR ETMEZ
Ekonomik iflasını açıklayan Osmanlı Devleti'nin 1881 yılında bütün varlıklarına el konuldu.
İğneden ipliğe Yahudi, İtalyan, Ermeni, Fransız tacirler İstanbul'a dolmuştu.
Abdülhamid bu kadar borcun üzerine yeni borçlar ekledi. Osmanlı 15 defa büyük borç aldı. Ama faizini bile ödeyemez olmuştu.
Osmanlının hazinesine el koyan Avrupa, bugün
"İstanbul Erkek Lisesi" olan binaya "Duyun-u Umumiye" yi yerleştirip borçları tahsil etmeye çalıştı.
Yani hazine ecnebilerin yönetimine geçti.
Borçlar ödenmedikçe Abdülhamid Avrupa'lı tefecilere tekeli verdi; teker teker milli varlıkları kaybettik;
Demir yolları, iplik, fındık, pamuk kömür, tekstil demir çelik, tuğla kireç... ne iş varsa Avrupalılara satıldı.
Haliç ecnebi fabrikalarla doldu. Tarlabaşı, Avrupa'dan gelen tüccarların görkemli evleriyle bezendi.
Zenginler İstiklal Caddesi ve Sıraselviler'e yerleşti. Bugün İstanbul'da gördüğümüz şahane binaların çoğu o dönemlere aittir.
Türk'lerse yüzlerce yıldır tamir gören yamalıklı bohçaya benzer tahta evlerde otururdu.
Bu evler Fatih ve Süleymaniye'nin arka sokaklarında bulunurdu.
Abdülhamid döneminde yüzlerce kilise ve sinagog açıldı...
İşte o tarihte Avrupa'dan gelen zenginleri ağırlamak için 5 yıldızlı bir otel yaptılar: Pera Palace.
Pera Palace Rumca, "Yokuş Sarayı" demek.
Fransa'dan trene binip Sirkeci'de inen Avrupa jet sosyetesi tren garından bu otele Türk hamalların sırtında özel tahtlarla taşınırdı.
Aslında batı emperyalizmi İstanbul'u Vahdettin döneminde değil, Abdülhamit döneminde çoktan ele geçirmişti.
Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda Türklerin elinde sadece çarık kalmıştı.
Sanayi ve tarım hamlesi başlattı.
Yerli malı haftası o tarihte başladı, çocuklarımız milli üretimin ve milli kalkınmanın önemini anlasın diye.
Türklere ait banka bile yoktu.
Adında Osmanlı olan banka bile ecnebilerindi. İşbankası bu yüzden kuruldu.
Osmanlı Devletinin iflas ilan ettiği meşhur
RAMAZAN KARARNAMESİ (Nisan 1876)
Vergi gelirlerinin devredildiği
MUHARREM KARARNAMELERİ (1879 ve 1881'deki iki kararnamedir) Pek bilinmez, gündeme de getirilmez.
Hep saklanır…
Dolmabahçe sarayı 1856,
Çırağan sarayı 1863,
Beylerbeyi sarayı 1864,
Yıldız sarayı 1880'de yapılmıştır.
Yani Osmanlı'nın çöküş döneminde.
Dünya;
Sanayiye,
Eğtime,
Bilime
ağırlık verirken,
Osmanlı çöküşü gizlemek için saray yapımına ağırlık vermiş.
Umarız, sonumuz aynı olmaz!
#MustafaKemalAtatürk ve kurduğu #TürkiyeCumhuriyeti hep #TürkMilleti ni düşünmüş ama akp tıpkı kendisi gibi osmanlı hayranı.!
26 notes · View notes
olumsuzsozler · 4 months
Text
Tumblr media
ÖNCELİK VE "TANRI FİKRİ" HAKKINDA BİR DEĞİNİ:
Her insan "deist" olsa ne olacak? Bir insanın kafasının içinde bir ur gibi tanrı fikiri yine kutsal olarak kalacaktır. Dinin uzun yıllar ayakta kalmasının nedenlerinden biriside budur. Önce Bireyin zihninde kutsalın yıkılması esastı. Buda Tanrı fikri denilen bu kurguyu anlatıp işi temelinden söküp atmaktır. Yaşar Nuri Öztürk ve Ülkemizde Arif Tekin, Turan Dursun, İlhan Arsel, Gibi Yazar ve düşünürler bunu dini islamı kuranı kitaplarında hep eleştirmişlerdir. Ancak bana göre dinlerin özünü ve temeli teşkil eden "Tanrı fikrini" yıkmadıkca bu işi bir tık ileri taşımak imkansızdır. Anlatılan eleştiriler doğrudur ancak "Metod" yanlıştır. Tanrısız din eleştirisi hep eksik kalacaktır. Zira zihinde bir kutsal birakmak tekrar o inancın filizlenmesine yol acaktı. Zira Tanrı fikri içinde taşıyan her bireyin muhakeme yetisi olmayacaktı. O kutsal Tanrı inancı doğru düşünmesine engel olacaktır. Bilim insanları örnek gösterenler mutlaka bu konularda da araştırma yapmaları gerekmez mi? Atatürk'ü İkide bir dillendiren islam eleştirmenleri niçin Jean Meslier'in Sağduyu" Kitabını okumazlar onu tanıtmazlar? Neden niçin? İşlerine mi gelmiyor yoksa gözden mi kaçıyor o kadar kitap tanıt o kadar kitap oku ama Atatürk'ün çevirtmiş olduğu kitabı es geç olmaz bu samimiyet olmaz. Eğer gerçekten bir şeyler yapmak istiyorsalar bu arkadaşlar mutlak her şeyi açık seçik ortaya dökmek zorundadırlar aksi halde İnsanların zihninde bir "Deistlik" bir "Ağnostiklik" sürüp gidecek. Bu netice vermiyecek bir boşa kürek çekmektir inanları yine dinin içinde bir inançın içinde tutmaktan öte geçmeyecek bir tekrar olacaktır. Ağacın kökü ve gövdesi dururken dalları ile uğraşılmaz.
Şu kafa nedir? Ben Allah'ın kitabını kabul etmiyorum, ama Allah'ı kabul ediyorum... bu nedir? Deistlik" Kafada bir kutsal birakma fikri onu bütün yönleriyle ortaya koymamaktır. Tanrı mutlaka ele alınmalı bilim insanları bu konuda ne demişler. Gelmiş geçmiş ne kadar tanrı vardı? Sanki hiç araştırma yokmuş gibi davranmak ciddiyetten uzaktır. * Tanrı bir varsayımdır! Friedrich Nietzsche * Stephen Hawking Fizikçi ve kozmolog / Bu konuda ne demiş? "Bilimi anlamaya başlamadan önce, Tanrı'nın evreni yarattığına inanmamız doğaldı. Fakat artık, bilim çok daha ikna edici bir açıklama sunuyor." "Kainatı kimse yaratmadı; Kimse kaderimizi çizmiyor." "Bilim, tanrıyı gereksiz kılıyor." "Tanrı'ya bir ihtiyaç yoktur. "Stephen Hawking * "Tanrı adına işlenen cinayetlerin sayısı, şeytan adına işlenenlerden çok daha fazladır. Erica Jong * Tanrı fikri insanın mantığını ve muhakeme yetisini yok eder. Mihail Bakunin Muhakeme yeteneğini yok eden hastalık din belası mıdır yoksa Tanrı belasımıdır? * "Eğer gökyüzünde bir şeye saldıracak isen, tanrıyı hedef almalısın. "Vicdan, insanın içindeki tanrıdır. Victor Hugo * Tanrı kavramının kaynağı, insanın duyduğu acıda, korkuda ve tedirginliktedir. Baron d'Holbach * "Tanrı fikri, insandaki adalet isteğini ortadan kaldırır ve insan özgürlüğü önündeki ciddi bir engeldir. "En başta, ilahiyatın ilahi zorbalığına, tanrı’nın hayaline başkaldırmak gerekir. "Tanrı fikri insanın mantığını ve muhakeme yetisini yok eder. Mihail Bakunin * Zihninde bir tanrı fikri olan insana, din eleştirisi yapılmaz. Bu yanlış insana, doğruları anlatmaktır. Ve metot yanlıştır! * İnsanlar Tanrı'ya inanırlar çünkü öyle şartlandırılmışlardır. Aldous Huxley * Çoğu insanın Tanrıya inanması küçük yaştan öyle yetiştirildikleri içindir. Bertrand Russell * "Tanrı'ya inanmak otomatik bir çocukluk alışkanlığıdır. "Tanrı'nın varlığı kanıtlanmamıştır. "Tanrı bir ruhtur demek, hiçbir şey söylememek, hiçbir anlam ifade etmemektir. Jean Meslier * "İnsanlık Allahı yarattı. Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte Allah’tır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allah’larından istediler." Mustafa Kemal Atatürk EsenKalın.
7 notes · View notes
nefretim-kazand · 8 months
Text
TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR
TÜRK, ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞMANLARI KAYBEDECEKLER..
Değerli Arkadaşlarımızın bazılarının yılgınlık içerisinde olmaları bizi üzüyor. Genel Duruma bakıyorlar haklı olarak ”Geç kalındı” diyorlar..
Hayır geç kalınmadı.. Hiçbir zaman geç değildir. Mücadele bitmez. Gereği şekilde yılmadan mücadele yapmaya devam etmeliyiz.
Kaldı ki şu anda da büyük mücadeleler veriliyor. Dikkatle bakarsanız bir şeylerin adım adım değiştiğini farkedeceksiniz. Ülkemizi sarmalayan ve büyük bir bölümü basına yansımayan tehdit ve tehlikeler azımsanmayacak kadar büyük. Mücadele zor çünkü bir yandan da fesat tohumları ekilmeye devam ediliyor..
Kahramanca mücadele veren tüm kardeşlerimize arkadaşlarımıza okurlarımız adına yürekten teşekkür ediyoruz.
Mücadele bitmez. Gereği şekilde yılmadan mücadele yapmaya devam etmeliyiz.
Geçmişte de bir avuç vatansever varını yoğunu hatta canını ortaya koydu bilhassa son 40 yıldır yoğun bir şekilde mücadele etti.
Bizde 50 yıldır yazıyor anlatıyoruz. Tam 40 yıl önce işin buraya varacağını bizde gördük ve gazetedeki köşemizde ve imkan bulduğumuz her zeminde Türk milletinin maruz kalacağı bu felaketi anlattık.
Bu gün Milliyetçiliğin, Türkçülüğün, Atatürkçülüğün önderi görünmeye çalışan bazı zat-ı muhteremler o günlerde muarızımız olan cemaatlere övgü düzüyorlar bizim yazdıklarımıza "Pranoya" diyorlardı!..
Yine de samimi vatanseverler gazetelerimizi dergilerimizi sosyal ve kültürel faaliyetlerimizi desteklediler.
Ulusal bazda yayın yapan yüksek tirajlı gazeteler ve dergiler çıkardık. Türkiye'nin en kıymetli bilim ve fikir adamları bu gazete ve dergilerde yazdılar anlattılar.
Tüm vatansever kesimleri Atatürk çizgisinde bir araya toplayan bir kucaklaşma ve uyanış oldu.
Hep beraber kitaplar yazdık ücretsiz on binlerce dağıttık.
Vatan yolunda mücadelenin bedeli var. Bizim de 67 yıllık hayatımızın üçte biri mahkemelerde hücrelerde geçti. Onlarca davadan beraat ettik. İki davadan 2-3 aylık bir zaman sıkıntımız kaldı.
Halen gece gündüz mücadele ediyoruz ancak düşman çok güçlü.. 1950'lerden 60'lardan dış destek almaya başladılar. Önce MTTB. ele geçirerek Milliyetçi İslamcı Ancak Komünizme karşıyız görüntüsüyle ABD'nin kucağına oturdular. 12 Eylül ile semirdiler. ABD'nin Yeşil Kuşak projesiyle daha geniş desteğe ve ideolojik çalışma zeminine kavuştular. Milli Selamet Partisi bünyesine sızarak orada palazlandılar.
Daha sonra adım adım buraya kadar getirdiler. Zaten olacaklar görünüyordu bizde olanı biteni veya olacakları dile getirdik ve "tedbir alınmadığı destek olunmaya devam edildiği taktirde Bu sahte dinciler eliyle ülkemizin yıkılmaya çalışılacağını" ayrıntılarıyla anlattık.
Her çıkan ABD projesi bunları destekleme amacını güdüyordu bizde halkımızı aydınlattık.
Bizim gibi 80'lerden 90'lardan yazan anlatan savaşanların çoğu bu gün aramızda değil. Öldürdüler cezaevlerinde çürüttüler. Üzüntüler içerisinde kanser oldular veya kahırdan öldüler..
Eğer bu gün bir Atatürkçü uyanış ve derleniş toparlanış varsa temeli 30-40 yıl önce atılmış ve o günlerden bu günlere getirilmiştir.
Geçmişten bu güne mücadele veren bir avuç Bilim ve fikir adamı tanımaktan onur duyduğumuz abilerimizin arkadaşlarımızın ve kardeşlerimizin çok büyük hizmetleri olmuştur.
Bu gün hep beraber vatan için el ele yürüttüğümüz bu faaliyetlerin, çabaların temelinde, 30-40 yıl geride kaldığı için arada bir hatırlanan büyük mücadeleler vardır. Bu mücadelelerin asıl kahramanları ise canını ve yüreğini ortaya koyan çok kıymetli arkadaşlarımızdır.
Değerli Arkadaşlarım,
Halen zulüm ve baskı sürüyor.. Bizlerde elimizde kalan son imkanlarımızla izle vatan mücadelesine devam ediyoruz..
Bu şahsi bir kavga değil ki vaz geçelim. Vatan mücadelesi bu yılmak yok son nefesimize kadar mücadeleye devam..
TANER ÜNAL
13 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 4 months
Text
Tumblr media
✓ Atatürk
Bir İranlı, Ülen Tölge'nin ATATÜRK hakkındaki tespitleri:
Atatürk kimdir?
1- Atatürk üst insandı. Onu herkesle karşılaştırmak doğru olmaz kanımca.
Atatürk’ün vatan sevgisi basit bir ifade olur! Üst insanlarda vatan sevgisi çok farklıdır!
Başka şey olmalı: Vatan kuruculuğu...
Farklı düşünüyorum bu konuda.
Çünkü o zaman sevilecek vatan diye bir olgu yoktu.
Osmanlı’nın yok ettiği ümmetçi karanlık geçmişin harabeleri vardı.
Vatan sadece toprak yığınından oluşmuyor. Vatan, değerlerin zarfıdır.
Peki Atatürk zamanında hangi değerler vardı? Hiçbir değer...
Hiçlik vardı.
İnsan hiçliği nasıl sevebilir?
Atatürk sevilecek ve insanca değerlere zarf olacak bir vatan tesis etmek istedi.
Yüksek ölçüde de bunu başardı.
Çünkü üst insanlar, değerlerin kurucuları olurlar.
O değerlerle de vatan, madde olmaktan, toprak yığını olmaktan çıkarak manevi ölçütlerin yurduna dönüşür. Atatürk´ün kurduğu ve Anadolu´ya armağan ettiği değerlerin O´ndan önce var olduğuna dair hiçbir örnekle karşılaşmadım.
Nelerdi bu örnekler?
2- Cumhuriyet bir değerdir ve Atatürk öncesi yoktu.
3- Laiklik, sadece bir değer değildir, değerlerin üreme ve üretilme olanağıdır ve Atatürk öncesi yoktu.
4- Türkçe bir değerdir ve Atatürk öncesi yoktu. Özellikle benim için önemli olan budur.
Ben bir kaç dil bilirim ve Türkçenin de bir kaç lehçesini bilirim.
Atatürk öncesi Türkçe yoktu.
Felsefeye, fiziğe, tıbba, bütün bilim dallarına girmiş bulunan modern Türkçenin kurucusu Atatürk´tür.
Çağımızda eski Yunan felsefesinden modern Batı felsefesine denli bilgi kaynakları tercüme edilmişse, bunun nedeni Atatürk tarafından insanlık tarihine sunulan ve grameri belli olan Türkçedir.
5- Atatürk öncesi kadın yoktu.
Şeriat esiri ve seks makinası olan, evde oturması gereken, cihat için çocuk doğuran dişi nesne vardı.
Kadına insan onuru kazandıran, yazıp okuması için önündeki şeriat engellerini kaldıran, seçip seçilme hakkı kazandıran Atatürk olmuştur. Atatürk olmuştur ve başka kimse olmamıştır.
6- Atatürk öncesi tarih hafızası olan bir toplum yoktu.
Çünkü tarih bilgisi ve bilinci olan bir toplum yoktu.
10 yıl boyunca TDK başkanlığı yapmış olan felsefeci Macit Gökberk "Değişen dünya, değişen dil" kitabında "Ortaokulu Osmanlı döneminde bitirdim. Anadoluda Selçuklu devletinin de olduğunu Ortaokulu bitirdikten sonra yabancı kaynaklardan öğrendim" diye yazar.
Yani Anadolu toplumunda tarih bilinci ve bilgisi yoktu.
Bu hafıza, bilinç ve bilginin yaratıcısı
Atatürk’tür.
7- Türkler için (Sadece Türkiye Türkleri için değil) Atatürk´ten önce tarihin kendisi de yoktu. Üst insanlar kendilerinden itibaren başlayan tarihin yaratıcıları olmuyorlar. Daha önceki tarihin de kurtarıcıları, aydınlatıcıları oluyorlar. Bu açıdan Atatürk tarihin kurucusu, kurtarıcısı ve aydınlatıcısıdır.
8- Atatürk öncesi Arap töreleri Türk toplumunun beynini öylesine karanlığa gömmüştü ki, iğne deliği denli bir yer bile ışık sızması için kalmamıştı.
Atatürk büyük dinsel aydınlatıcı gibi Kuran’ı Türkçeye çevirttirerek 1000 yıllık katı ve delinmesi güç olan karanlıklara ışık sızdırtmaya çalıştı ve büyük ölçüde başarılı oldu.
Günümüzdeki Osmanlı karanlıklarına dönüşün
macerası başkadır.
9- Atatürk´ten önce edebiyat yoktu, çünkü alfabe yoktu.
Arap alfabesi, sadece Türkçe'nin düşmanı değil, Arapça'nın ve Farsça’nın da düşmanı. Arap harflerinin beyinleri körleştirme sürecini durduran Atatürk olmuştur ve başkası değildir.
Atatürk öncesinde 1000 yıl boyunca Ebu Reyhan El Biruni gibi bilgeler bu alfabeden Orta Doğu’yu kurtaracak kurtarıcı üst insan aramışlardı.
O kurtarıcı Atatürk kişiliğiyle ortaya çıkmıştır.
10 - Atatürk öncesi musiki yoktu.
Osmanlı sarayının saçma ve karmaşık dildeki aruz edebiyatı musiki için asla yatkın değildi ve beyinlere uyuşturucu etkisi bırakmaktaydı. Konservatuarların kurucusu ve eski karanlıklara gömülmüş toplumun estetik zevk algısını aydınlatan Atatürk olmuştur.
11- "Atatürk’ten önce, Tanzimat’tan başlayarak Batılılaşma süreci vardı ve bu süreç Atatürk’ü yetiştirdi" savını kabul edemiyorum.
Çünkü böyle olsaydı, o zaman Atatürk gibi bir önder Batının kendisinde yetişmeliydi?
Ama yetişmedi.
18. YY itibarı ile Rusya’da büyük aydınlanma süreci başladı.
Rusya aydınlanma ve intelenjiyası 19. yüzyılda bütün dünyayı etkisi altına aldı.
Tanzimattan sonra Osmanlı'da Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev, .... gibi dahiler mi yetişti? Yok.
O zaman neden Rusya intelejensiyası Atatürk gibi bir önder değil, Lenin gibi bir terörist yetiştirdi?
Evet, Lenin teröristti ve Çar saltanatını mensuplarının hepsini toptan teröre uğratarak katletti.
Atatürk de Osmanlı hanedanını toptan katledemez miydi?
Ama etmedi.
Hz. Muhammed’in "Yeryüzünde İslam egemen olana dek savaşın!" sözlerine benzer Lenin de "Yer yüzünde işçiler azat olana dek savaşın ve proletar diktatörlüğünü kurun!" dedi.
Ama Atatürk ne Arap, ne de Lenin saçmalıklarına aldırış etti.
Bu saldırgan zihniyetlere karşı "Yurtta barış dünyada barış" söylemini ortaya koydu. Tarihte böylesine bir devlet adamıyla karşılaşmadım ve neler neler...
12- Özetle: Atatürk öncesi yokluk vardı, en önemli ve kıymetli insani ve evrensel değerler yoktu!
ATATÜRK, sadece Türkiye’ye değil, dünyaya eşsiz bir armağandır...
6 notes · View notes
mustafasalihbozok · 1 year
Text
ATATÜRK BİR İNSANLIK SANATÇISIDIR  ....
Sigmund Freud
Yıl 1936.
İngiltere Kralı VIII. Edward,
Türkiye'ye geliyor...
Atatürk tarafından ağırlanıp, uğurlanıyor...
Kral,
Londra'ya dönünce,
Kraliyet sarayında "tarihçilere ve düşünürlere" sekiz saat süren bir yemek veriyor...
Düşünür ve tarihçiler Kral'a,
"Bize Mustafa Kemal Atatürk'ü" anlatın diyorlar...
Kral anlatıyor,
Herkes düşüncelerini sıralıyor...
Son sözü,
Freud alıyor...
Sigmund Freud,
Psikanaliz biliminin kurucusu dünyaca ünlü nörolog ve psikolog...
Freud,
Aşk'ı tarif ederken "Aşk cinselliği içerir" diyen düşünür...
Aynı Freud,
1939 yılında ölmeden bir yıl önce "aşkın tarifinde yanıldığını itiraf" ediyor...
Sebep ise,Bir Karga!...
Hasta yatağında yatarken,
Kırık penceresinden gagasında bir adet cevizle içeri karga giriyor...
Cevizi Freud'un baş ucuna bırakıp pencerede yarım saat melul melul Freud'u seyredip uçuyor...
İşte o an Freud,
Aşk cinsellikten öte bir duyguymuş diyor...
BURASI ÇOK ÖNEMLİ?...
Freud,
Yemekte son sözlerini,
Atatürk için sıralıyor;
'Hangi dilden,
Hangi dinden,
Hangi topraktan olursan ol,
Atatürk'ü sevmemek mümkün mü?
Aşk,
Duygular ötesi bir sanatsa,
Atatürk'te bir insanlık sanatçısıdır' diyor...
Kral,
'Neden böyle kesin ve keskin düşünüyorsun' diyor?
Freud;
'Atatürk esir aldığı komutanlara insanca davrandı...
Esir aldığı bayrakları çiğnemedi, çiğnetmedi...
Esir aldığı halklara saygı duydu…O;
Sadece toprağını korudu...
Ülkesini ve milletini sevdi onlar için savaştı...
Tüm insanlığa,
Mazlum milletlere örnek oldu...
Emperyalizme dur dedi...
Çağdaş düzeni kurdu...
Özgürlükleri,
İnançların serbestliğini,
Kadınlara seçme seçilme hakkını,
Bilimi,
Doğanın korunmasını,
Sanatı ön plana çıkardı...
Biz evrensel bilim insanlarına?'
Freud,
Böyle sıralıyor düşüncelerini...
***
Şimdi gel de,
Hangi hakla,
Hangi vicdana dayanarak sevmeyeceksin be kardeşim?
Hele de,
Yüz yıl geriye yüz tutmuş bugünün zihniyetine karşı!...
Türk kanı,
Müslüman kanı taşımayan...
Ama,
İnsanlık kanı taşıyan Freud'a gel de hak verme!Ama,
İnsanlık kanı taşıyan Freud'a gel de hak verme!
Tespit ettiğim,
Teyit ettirdiğim bu bilgi, bu yazım;
Mevcut tarihçilerimize,
Bilim insanlarımıza,
Siyasetçilerimize,
Sanatçılarımıza,
Tüm halkımıza...
İsmet ORHAN 🖌️🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Tumblr media
14 notes · View notes
judasizm1 · 1 year
Text
Ne fetö bitti ne de onları büyüten, besleyen, "ne istediler de vermedik" diyen bop eşbaşkanları istifa etti!..
Herkes siyasetteki fetöcüleri aradı durdu. Ama adaletteki fetöcüler temizlenmedi ki! Daha da yayıldılar. Bu ülkenin gencini kalbinden bıçaklayan sığınmacı itlere bu hakim ve savcılar iyi hal indirimi yapmadı mı? Anlaşılan siyasetteki kripto fetöcülerden daha çok adalet sistemimizde fetönün hain o.ç.ları var! Şehirlerimizde arap ırkçısı 515 çetesi dolaşıyor, bu ülkenin vatandaşlarını tehdit ediyor. Çete demiyorum ben bunlara terörist diyorum çünkü şeriatçılar ve Cumhuriyetimizin düşmanları. Tabiki ölü yada diri geldikleri gibi gidecekler ama ülkemde asla kaos yaratamayacaklar. Bu emperyalist çokamaklarını biz Kurtluluş Savaşımızdan biliriz, unutmadık.. Biz bir ulusuz ve bu ulusun bileşeni ve ülkesinin sahibi olan Türk, Laz, Kürt, Arap, Ermeni, Rum ve diğeleri ülkemizin en değerli insanlarıdır çünkü biz biriz ve ülkesini teröristliğe soyunmuş üç beş sığınmacıya bırakmayacaktır. Merak ediyorum kaçak sarayın iti niye "alayına" deyip havlamıyor? Havlayamaz çünkü havlayan it ısırmaz derler! Ve tasması başkasının elinde..
Bozkurtlar, ülkücüler, tam bağımsızlıık diyen solcular, koministler vatansever misiniz? Birlik olma zamanı! Ülkemizde ulus devlete ve bağımsızlığa canını verecek yurttaşlar, birlik olalalım artık! Hiçbir siyasi parti sempatizanı değilim tam tersine hepsinden iğreniyor, iki yüzlü ve yalancı siyasilerden de nefret ediyorum. Benim için varsa yoksa vatanım...
Ben korkmuyorum çünkü bir vatansever yanımda benimle yürüyecek. Sende korkma çünkü senin yanında ben duracağım..
.. .
Tumblr media
Akıl, bilim, vicdan ve sevgiyle izindeyiz Ata'm..
"Yurtta sulh cihanda sulh.."
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
8 notes · View notes
kaan51 · 4 months
Text
“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümid etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu; Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Tumblr media
Ön-Türkler: Anadolu'nın Kadim ve Gerçek Sahipleridir.
Türklerin 12500 yıl önceki büyük tufana kadar giden kökeni, M.Ö. 8000’lerden itibaren Orta Asya’dan Anadolu’ya binlerce yıldır dalgalar halinde gelmiştir. Türklerin Anadolu’ya son gelişi olan 1071’i hep Batı’nın günümüzde Türklerin ilk gelişi gibi göstermiştir, bu göçlerin yabancı kaynaklardaki önemli belgelerini, resmi tarihleri saklanmaktadır. Ön-Türk Uygarlığı, Türk kimliği tartışması, Türk Geni, Sümerin türk olduğu saklanmaktadır.
Dünya tarihine “TÜRK” adıyla bilinen ilk devlet GÖKTÜRKLER değil, M.Ö. 4000 – 2000 arasında Mezopotamya bölgesinde kurulan “TURUKKU KRALLIĞI” ile Anadolu’da kurulan “Turki Krallığı” olduğu vurgulanıyor.
Ayrıca Etrüskler ve Truvalıların Ön-Türk Uygarlığından olduğu bilinmektedir.
Türkler Ön-Türklerden beri binlerce yıldır Anadolu’nun sahipleridir. Türkiye’deki 10.000’lerce Ön-Türk damgası, kaya resimleri, mezar başlıkları ve Ön-Türk yazısı ile bezenmiş Anadolu’daki onlarca Yazılıkaya ve anıtın fotoğrafları bize Türklerin binlerce yıldır Anadolu’nun sahibi olduğunu kanıtlamaktadır…
Bu bağlamda 19’ncu yüzyıldan beri yabancı bilim adamlarının belgeleri ve bunları doğrulayan en son DNA ve karbon testleri ile ispatlanan bilgileri, araştırmaları, kaynaklarıda vardır, önceki yazılarımda paylaşmıştım.... Ama bunların hepsi gizlenmektedir birileri de buna çanak tutmaktadır...
☪︎ ЋץҐИ ☪︎
Süleyman Efe KOCAZEYBEK 🇹🇷🇦🇿🇺🇿🇹🇲🇰🇬🇰🇿🇭🇺
Tumblr media
3 notes · View notes
baybaykus · 7 months
Text
MATURİDİLİK:
Horasan da İmam Maturidinin akıl, fen, bilim, teknik ile nakli bilgileri bir araya getirerek, felsefi olarak birleştirip, Türk milletinin töresine uygun oluşturduğu itikadi yoldur...
Hoca Ahmet Yesevi tarafından hayata geçirilip, Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi Ocağında yetişen Alperenleri vasıtası ile Türk ile Anadoluyu buluşturmasıdır...
Anadolu da Türklük gurur ve şuurunu, İslam ahlak ve fazileti ile tanıştırmasıdır...
TÜRK LAİKLİĞİNİ MATURİDİ İLE SAVUNMAK...
Mustafa Kemal Atatürk iddia edildiği gibi Cumhuriyetin Laiklik ilkesini Fransa dan değil Selçuklu devletin den almıştır. Bizzat kendi sesinden 10. Yıl kutlama konuşmasında "lâiklik Türkün kültüründe vardır." Demektedir.
Çoğumuz biliriz, duymusuzdur. Çünkü, bize öyle öğretmişlerdir, deriz ki: “Amelde mezhep imamımız İmam-ı Âzâm Ebu Hanife’dir, itikatta İmam Matûrîdi”.
Peki, kim bu Matûrîdi, nedir bu Matûrîdilik?
Kendi kendimize sormayız. Sormadığımız gibi ilgilenmeyiz de. Hacısı, hocası, âlimi de dahil, üç beş cümle edemeyiz çoğumuz...
Çünkü bu konuda kimse bir arastirma yapmamış bilgi aktarma zahmetine bilenlerde girmemiştir.
Ancak sorulduğunda ben de dahil Kem-küm ederiz...
O kadar...
Merak edip araştırmak zahmet edip okumak zor gelir bize. Hatta bu makaleyi de zahmet edip sonuna kadar okumayacaktir çoğunuz...
Okuyan da kafasina takılan basit de olsa bir soru sormayacaktır. Sorun ki bizde araştırıp kendi bilgimizi araştıralım bari buna katkınız olsun...
İlahiyatçı, İslam Tarihi ve İslam Mezhepleri Tarihi uzmanı Ahmet Vehbi Ecer’in mükemmel bir Matûrîdi incelemesi var. Yesevi Yayıncılık tarafından kitap haline getirilen bu incelemeden sizlere oncelikle ilginç bir iki bölüm aktaracağım...
Daha sonra yargımız, son tahlilimiz, iletimiz değerlendirmemizi yapacağız.
***Matûrîdi’ye göre din ve şeriat ayrıdır.
“Din’de nasih-mensuh cereyan etmez, ama şeriatlarda nesh yani hükümsüz kılma mümkündür”.
Yani, Kur’an-ı Kerim’in ibadet, iman ve ahlâk ayetleri dışındaki, muamelat (ticaret, borçlanma, miras...), münakehat (evlenme-nikâh) ve ukubat (ceza) hükümleri çağın gereklerine ya da maslahata (kamu yararına) göre hükümden düşürülebilir ya da hükmü başka bir zamana ertelenebilir.
(Arapça ve Farsça kelimeler alıntı yaptığımız kaynakta olduğu için vardır. Bu konu dan dolayi özür dilerim.)
Matûrîdi diyor ki:
“Şeriat din olsaydı, her bir Müslüman hemen bütün davranışlarında dinini değiştiren konumuna düşerdi. (...) Din’in kaynağı akıl, şeriatın kaynağı ise duyma-işitme (nakildir).
***Amel imana dahil değildir. İman etmek mutlaka ibadet etmeyi gerektirmez.
***Anadilde ibadet olabilir. Allah sözcüğünün başka dildeki karşılıkları (Tanrı, Çalap, Hüda) kullanılabilir.
***Matûrîdi’nin tefsir yöntemi, ayeti ayetle yorumlama ve nüzul (indirilme) sebeplerine yer vermedir. Dinî problemlere felsefi açıdan da yaklaşır. Bilime ve deneye önem verir.
***Türk Müslümanlığı’na damgasını vuran akımlar:
Matûrîdilik, Hanefilik, Yesevilik.
Türkler İslam dinini bir kabile dini olmaktan çıkardılar. Matûridi’yi tanımak ve tanıtmak Türk kültürüne hizmettir.
***Tarikatlara Matûridi mesafelidir, bilgi kaynaklarına kuşkuyla bakar.
***Osmanlı’nın, Eş’ariliği benimseyerek, Mâtûrîdi’ye sırt çevirip medrese programlarında yer vermemesinin sonuçları vahim olmuştur. Matûrîdi’nin eserleri Eş’ari’ninkilerden üstündür. Eş’ari Arap olduğu için öne çıkarıldı. Matûrîdi, Türk olduğu için görmezlikten gelindi. Bunda Gazzali’nin parmağı ve etkisi var.
Gazali de Eş’ariye Mezhebi’ndendir. Said-i Nursî de öyle. Onun eserleri Türkler arasında Hanefi-Matûrîdi kimliğini zayıflattı."
Evet...
Ne diyordu bizim İslamcıların pek sevdiği Olivier Roy adlı o kefere: ”İslam ülkesinde laiklik olmaz, siz şeriata dönün, şeriat+elektrik (yani teknolojik ve sınai gelişme) sizi dünya devi yapar “.
Ne diyordu?
Heiner Bilefeldt adlı o teolog Alman: "İslam ülkelerinde (yani Türkiye’de) laiklik olmaz, siz şeriata dönün, inanca saygılı laiklik Almanya’da var, bu laiklik sizi, bize entegre edecek”.
Ne diyordu?
Şimdi ülkemize gelerek laiklik vurguları yapmaya çalışan Hillary Clinton’ın kocası Billy:
“Hilafet gereklidir. Türkiye’nin Hilafeti kaldırması yanlış olmuştur."
Bunların içerideki işbirlikçileri, yüzyıl önce bunlar Ingiliz muhipleri idi. Selefî-Milli Görüş çizgisinden ve Said-i Nursi Eş’ariliği’nden AB ve ABD muhipliğine doğru ”değişerek gelişen “ kesim ve kişilerdir bunlar.
Yani, İngiliz muhipligin den, AB ve ABD Muhipligi ne değişenler.
Türk laikliğini (Selçuklu Türkünden alınan laik anlayışı) silmek ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni köklerinden koparıp bir Batı sömürgesi etmek isteyen zihniyetlerdir bunlar.
Demokratik yollarla, fikri alanda bunlarla mücadele edecek gerçek Türk milliyetçilerinin, en büyük dayanağı İmam Matûridi olacaktır.
Araştırıp öğrenmek her Türk Milliyetçisinin görevidir.
MATURİDİLİK, DOĞU DAN GELEREK TÜRK İSLÂM MEDENİYETİNİ BATIYA ANLATMANIN EN DOĞRU YOLUDUR...
Osmanlı Türk Devletinin kuruluş felsefesinin manevi mimarları, Manevi kurucuları Hace Bektaşi Veli ve Şeh Edabalı, Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevinin Alperenlerinden Türk ulu kişileridir...
Maturidi itikadı ile egitilmiş Şeyh Edebali ve Hace Bektaşi Veli Osmanlı devletinin kuruluş felsefesinde akıl-nakil dengesini sağlam kurarak, devletimizin ilimde, fende, teknikte ve ekonomik alanda en güçlü olmasını sağlamışlardır...
Osmanlı kuruluş döneminde Horasan Erenleri ile Anadolu'ya Türkler Müslümanlığın damgasını vurarak insanlığı, Müslüman Türkün, Asrı Saadetine Dönemesi ni sağlamış ilimle bilimle gercek islamı Anadolu halkıyla tanıştırmışlardır...
Anadolu nun o dönemde huzur ve mutluluk içinde yaşamasını ve Hıristiyan halkın islâmı kabul ederek Müslüman olmasını sağlayan Hanefi ameli ve Maturidi itikadi yolu olmuştur...
Osmanlı Türk Devletinin çöküşü ise...
Yavuz Sultan Selimin Mısır seferinden sonra, 1517 yılından sonra Halifelik makamını almak için Arap ulemayı yanına almak amacı ile, Mısır'dan getirilen 2000'e yakin Arap kökenli geneli Emevi İslam anlayışının bir sonucu olan Eşari anlayışında yetişmiş, Türk ve İslâm düşmanı ulemaların Medreselerde, bilim ve Felsefeyi yasaklamaları ve Türklük aleyhine verdikleri akıl almaz fetvalar ile başlamıştır...
Bugün de Anadolu da bu Emevi Arap Kültürü ile yetişmiş, Selefi ve Eşari anlayışı ile islamı anlatan din adamları hakimdir...
Halbu ki bu din adamlarına sorsak Amelde Hanefi itikatde Maturidi yiz derler ancak, ne Imamı AZAMIN ne imam MATURİDİ nin yolunu izlemezler.
İzledikleri yol ise Arap Eşari anlayışlı Emevi Arap kültürüdur. Bunu da İslam dini zannederler...
TÜRK MİLLETİ en kısa zamanda kendisine en uygun olan akılı, bilimi, ilmi, fenni ve teknoloji ile nakli islami bilgileri özümseyen MATURİDİ FELSEFESİNE dönerek itikadi yaşam biçimi haline dönüştürmelidir...
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Anadolu İnsanının Kurtuluşunun tek adresi budur...
Not: Arap kültürünü geleneklerini din zanneden, Laikliği dinsizlik zanneden ve bunun üzerinden Atatürk'e türlü iftiralar atan, Osmanlıcılık oynayan dönme Devşirme Mankurt koyun sürülerine karşı bilgi amaçlı paylaşılmıştır bu açıklamalar...
Mevlüt Kaleli
Tumblr media
4 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Bir an için tahayyül ediniz ki: Batı dünyasındaki 400 yıllık rönesans, reformasyon, bilim ve düşünce ihtilali, Fransız İnkılabı ve Sanayi Devrimini; Atatürk, bir insan ömrüne sığdırmıştır." Arnold Joseph Toynbee
5 notes · View notes
bilgeyim · 2 years
Text
O, bir gerçekci olarak görünüşe değil, düşünerek tasarlanmış, bilim yoluyla planlanmış ve sistematik olarak gerçekleştirilmiş işe önem veriyordu. Çevresinde, sözüm ona ülkeyi yönetmekte olanlardan birçoğu gevezelikten başka bir şey bilmeyen, duyguları ham, düşünceleri belirsiz birtakım kişilerdi. "Bugünün adamları"nın Doğulu kafaları, soyut düşünceler ve bunların duygular üzerinde uyandırdığı etkilerle gelişirdi. "Yarının adamları"nın Batılı kafaları ise, pratik kavramlara ve bunların eyleme dönüştürülmesine dayanırdı.
ATATÜRK - Bir Milletin Yeniden Doğuşu-
LORD KINROSS
6 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 days
Text
Denizli Büyükşehir’den gençlerle bilim buluşması
https://pazaryerigundem.com/haber/178542/denizli-buyuksehirden-genclerle-bilim-bulusmasi/
Denizli Büyükşehir’den gençlerle bilim buluşması
Tumblr media
Denizli Büyükşehir Belediyesi, Gençlerle Bilim Buluşması programı kapsamında Prof. Dr. Muzaffer Adak’ı ‘Yerçekimi ve yerçekimsiz ortam nedir?’ konulu sunumuna ev sahipliği yaptı. Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu burada yaptığı konuşmada, “Ben diyenler değil, biz diyenler kazanır” dedi.
DENİZLİ (İGFA) – Denizli Büyükşehir Belediyesi, Gençlerle Bilim Buluşması programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Muzaffer Adak’ı gençlerle buluşturdu. Yörünge altı uçuşu ve yörünge altında yapılacak olan deneyler hakkında gençlere bilgi vermek amacıyla Yerçekimi ve yerçekimsiz ortam nedir?’ konulu sunum Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Gençlerle Bilim Buluşmasına Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Mehmet Selçuk, Prof. Dr. Muzaffer Adak, öğrenciler ve çok sayıda genç katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, Türkiye’nin ilim ve irfanla ayakta kalabileceğine inandıklarını, bu anlamda özellikle Denizli Bilim Merkezi çatısı altında önümüzdeki süreçte pek çok etkinliği gerçekleştirileceğinin müjdesini verdi.
Başkan Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Gençlerimizin nünü açacak, gençlerimizle kat edeceğimiz yolculuğun içerisinde bize ne düşüyorsa yapacağımızdan emin olabilirsiniz. Özellikle ülkemizde yaşayıp büyük katma değerler yaratabilecek gençlerimizin, ülkemizde yaşanan şartlardan dolayı ülkemizden ayrılma düşüncelerinin bizi üzdüğüne emin olabilirsiniz. Herkes kendini kurtarırsa bu gemi batar. Biz istiyoruz ki sadece gemisini kurtaranın kaptan olmadığı, hep beraber bu ülkeyi kurtarabilirsek, bilimin ışığında gençlerin yarına umutlu bakabileceği bir Türkiye yaratırsak mutlu olabileceğiz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ben değil, biz diyebildikleri için, kendilerini değil gelecek nesilleri düşündükleri için bugün burada güzel bir cumhuriyette yaşadığımızın bilinmesini isterim. Şunu unutmayın, ben diyenler değil, biz diyenler kazanır.” Konuşmanın ardından Başkan Çavuşoğlu, günün anısına Prof. Adak’a plaket takdim etti.  
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes