Tumgik
#atatürk ve kültür
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
haberolacom · 2 years
Link
Tumblr media
2 notes · View notes
darkyayincilik · 23 days
Text
Bursa Zabıta Teşkilatı 198. Yılını Kutluyor
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Zabıta Teşkilatı’nın kuruluşunun 198. yılı etkinlikleri kapsamında zabıta birimlerinin yöneticileri ve personelini makamında ağırladı. Zabıta teşkilatının Bursa’nın huzuru ve güveni için gece gündüz demeden çalıştığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, tüm zabıta personelinin Zabıta Haftası’nı kutladı. Bursa Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi…
0 notes
okuryazarlar · 11 months
Text
Tumblr media
Türkiye’nin bugünkü duruma gelmesinde; Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Abdi İpekçi, Necip Hablemitoğlu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi öncü aydınların menfur cinayetlere kurban edilmesinin çok büyük önemi vardı.
Bir anlamda değerli aydınların yok edilmesi; aşılması gereken en önemli kilometre taşlarındandı. On yıllara yayılan süreçte birer birer cinayetlere kurban verdiğimiz aydınların ortak değerleri; Atatürk, aydınlanma, Cumhuriyet, laiklik, tam bağımsızlık ve antiemperyalizmdi.
Yaşamını Atatürk devrim ve ilkelerine; çağdaşlaşma ile aydınlanma mücadelesine adayan değerli aydın, bilim insanı, eski Kültür Bakanı ve yazar Ahmet Taner Kışlalı'yı bombalı suikast ile katledilişinin 24. yılında saygıyla anıyor, kaybettiğimiz tüm aydınlarımızı bir kez daha özlemle yad ediyoruz. 🥀
85 notes · View notes
aybarskagan · 3 months
Text
Bozkurtun bir sembol olarak ülkedeki varlığı herhangi bir siyasi hareket yahut belirli bir grubun değil Türk kolektif bilincinin bir sonucu. Bunun izlerini de kadim Türk mitolojisindeki koruyucu ve kurtarıcı rolünden,Mustafa Kemal Atatürk döneminde paraya basılmasındaki motivasyona kadar görürsünüz.Yani İngiliz aslanı, Fransız horozu ve Rus ayısından farksız. Hareket olan işaretinin ise Türkiye'de ilk kez 1984 yılında Gagavuz kültür bakanı Maria Marunoviç tarafından kullanıldı. Oturup bu işin tarihçesini de sosyal medyadan biz öğretmeyelim bir zahmet.. (ALINTIDIR)
Tumblr media
13 notes · View notes
nefretim-kazand · 7 months
Text
Tumblr media
Erzincan'ın Düşman İşgalinden Kurtuluşunun Yıldönümü Kutlu Olsun.
ERZİNCAN 🇹🇷
Soğuk Fırat nehri hırçın akarken
Doğuya batıya cansın Erzincan
Çiçekler çalılar dağa bakarken
Karasu nehri bal sunsun Erzincan
İpek yol üzeri kültür harsıyla
Roma,Bizans ve Pers'lerin hırsıyla
Mücadele veren Türk ordusuyla
Mutlu Türk'üm diyen bensin Erzincan
"Eriza" ,"Erzingan" dilde dolaşmış
Sonra " can Aziriz" sözü oluşmuş
Tekerleme derken özü oluşmuş
Velhasıl,işte bu sensin Erzincan
Erenler diyarı,türkü otağı
Tarihi kokarken taşı toprağı
"Otlukbeli" yiğit destan yatağı
Olmuşsa, Türk'lere hânsın Erzincan
"Ekşisu"dan içen Kemâl Atatürk
Sivas, Erzurum'a geçen Atatürk;
Selâm halkım derken, selâm sana Türk
Sen ki ; yurtta açan tân'sın Erzincan
Sen şühedâ ruhu,mübarek makam
Bu makamda kimse kesmesin ahkâm
Haine intikam dedin intikam!
Namus borcuna ayânsın Erzincan
Vatanseverliğin sözünde duran
Konukseverliğin özünde duran
Şair,ozanların sazında duran
Gönül tellerine yönsün Erzincan
Bir kara haberle çöktü sineler
Depremle yaşları döktü sineler
Nice mezarlarda koktu sineler
Feleğin tokadı dönsün Erzincan
Can otağı derken yıkıldı hanlar
Çöküntüde kaldı meskenler, canlar
Yüreklerde halen vâhlar,amanlar
Olmasın, yaralar dinsin Erzincan
Sevdalı yürekler sanki bir sebil
Bakır bakraçlara dolarken il ,il
lebiyle yudumlarken, bil !
Kür-Şâd'ın nurları konsun Erzincan
🇹🇷
17 notes · View notes
metehanaksoy · 26 days
Text
Anadolu'ya Türk mührünün tekrar vurulduğu gün 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
"Efendiler, Türk yurdunu ele geçirmek düşüncesini, Türk'ü tutsak etmek düşünü, genel, yaygın bir düşünceye dönüştürmeye çalışanların… layık oldukları sondan kurtulamamış olduklarını gözlerimizle gördük…
Yalnız bizim tarihimize değil, tüm dünya tarihine yeni bir akış vermekte kesin etkide bulunan böyle bir meydan savaşı anımsamıyorum…
Hiç kuşku duyulmamalıdır ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada güçlendirildi. Sonsuzluğa değin sürecek olan yaşamı burada taçlandı…
Efendiler, son sözlerimi yalnızca ülkemizin gençliğine yöneltmek istiyorum. Gençler! yürekliliğimizi arttıran ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık niteliğinin, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli simgesi olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve yaşatacak sizsiniz."
-Mustafa Kemal Atatürk-
5 notes · View notes
dizyarasi · 4 months
Text
“Gençler için vatanî işlerde ölmek söz konusu olabilir; fakat korkmak, asla! Gençler! Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir özgürlüğünün en değerli simgeleri olacaksınız.”
• Mustafa Kemal Atatürk
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun!
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
kagittankayik · 1 year
Text
Akp önce muhafazakar sekuler takılıp yarı liberal ve bir kısım solcuları kandırdı. Avrupa Birliği ayağına ikinci seçimini kazandı. Solcu kültür bakanı Ertuğrul Günayi yaptı oradan çıktı. Fetoculari yanına çekti. Yetmez ama evet kazandı. Ülkenin değerlerini satıp üstüne derviş modeli ile yürüdü.
E muhtıra muhabbeti, seçilemeyen cumhurbaşkanlığı ile oyunu arttırdı. MHP, CHP bir yandan muhalefet bir yandan yancilik yaptı. Bahçeli hep yetek lastik gibi can suyu verdi. Döndü çözüm süreci dedi neler neler gaad edildi. İlk defa tek başına iktidar olamazken. Önce polisler öldü , askerler öldü onlarca şehit oldu. Verin başkanlığı kaos bitsin dedi seçimi kazandı . Kendi beslediği feto darbe yaptı yine yüzlerce insan şehit oldu hiç bir şey yok gibi iktidar oldu. Türklük için demediği kalmadı döndü en büyük milliyetçi oldu. Bahçeli neler neler dedi koltuk gidecek diye R yaptı Ekmek için Ekmeleddine dedi %38 aldırdı ölü haliyle zorlamayla bu defa Kürtler doğuda oy verdi akp ( kimse PKK demedi) yetmez ama evet ile yol aldirdi kimse bir şey demedi işlerine geldi. Her tur da bir tarafı kandırdı kimse de çıt yok. Yandaşı milyarlarca dolar vurgun yaptı. Etrafındaki hizmetçisi, şoförü milyonluk oldu. Bunca vurgun, hırsızlığa yine kazandı yine kazandı. Bütün siyasi hayatı ABD gidip parti kuran icabet ile var olan yetiştirilmiş. Ortadoğu temsilcisi herkesi bir tur bindirdi otobüse öteki turda işe yaramazı indirdi. Gerçeği görmek istemeyen görmemeye devam etti. İlk kurulduğunda %35 alanin%20 oy vermezken yine o parti sağı solu uyutup 51, 52 aldı. Ülke yönetmek için biraz yalan biraz da vurguncu tayfa olmak lazim. Her ne kadar şehirlesmis olsa da köylü zihin ürünü iç Anadolu ve Karadeniz buna en net örnek. Bu adam yokken neyimiz vardı diyerek aldığı bir evi arabayı lütuf görüp gönül rahatlığıyla oy verebiliyor. Oysa o adamın sadece yüzüğü vardı. Şimdiki serveti senin şehrini satın alır. Heyt, melese milliyetçilikse bu adam senin karşında yetmez ama evet ile karşında olup ileri süreçte pabuç pahalı diye seni yanına cekebiliyor. Ekonomiyi kafasına göre takılıp batirabiliyor. Ekonomi böyle iken sorumlusu belli iken zamlari CHP zihniyeti yaptı diyen gerizekalılar varken. Atatürke küfreden bir zihniyete karşı onları HDP destekliyor diye akp bile olmayıp akp fanatiği olanlar sağ olsun. Din, milliyet diye diye sıfır vaat ve kültürel birikimle yine kazandılar. Yancı olmaya devam edin. Siz trenden inince bir tur da diğerleri biner. Ahlaki hırsızlık varken. Vatan zaten çok vatan ya bundan sonra da vatan olur. Bu Saltanat bir gün bitecek ama çok da kötü bitecek. Siz akp tarafından öpülmeyi seviyorsunuz diye biz de akp li olacak değiliz.
13 notes · View notes
baybaykus · 11 months
Text
İHANETE DOYMADILAR
13 milyon sığınmacıyı, 2 milyon ABD Askeri Afganlıyı, yüzbinlerce kafa kesici sapığı, Türk Milletinin sırtına bindirdiler, ekmeğimize ortak ettiler, geleceğimizi kararttılar, durmadılar.
Şimdi de 750 bin-1 milyon Gazzeliyi daha ülkemize almak, patronlarından aldıkları emri yerine getirmek için çalışma başlattılar.
Adana-Antalya Dağ bölgesi ve Korkuteli gibi yörelerimize Gazzelileri yerleştirmek için hazırlık yapılıyor.
Vatanımızın en güzel yörelerine, Türk olmanın onurunu en güzel şekilde taşıyan Yörüklerin-Türkmenlerin yanına, bir demografik bomba daha yerleştirecekler.
AKP’li Bademlerin yaptığını, düşman yapmaz, yapamaz!
Kendi siyasi ve maddi çıkarları için binlerce yılın kaynaştırdığı, birleştirdiği ve Türk Milleti olma özelliğimizi paramparça etmekten çekinmediler.
Millet ve kültür beraberliğimizi, üç otuz dolar ve hırsızlıklarının kapatılması karşılığında emperyalist devletlere satmaktan utanmadılar.
Büyük Atatürk, 10’ncu Yıl nutkunun üçüncü paragrafında şunu der;
“Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
Bu kısacık iki cümle ile Cumhuriyetin temelinin ne olduğu açıkça belirtilmiştir.
“Kanla, irfanla” kurulan Cumhuriyetimiz, “Dahili ve Harici” ihanet odakları tarafından göz göre göre yıkılmak isteniyor.
İktidar maalesef böyle. Ya Ana Muhalefet CHP?
CHP, Genel Başkanını değiştirdi. Yeni Genel Başkanın aşağıdaki önemli konulardaki görüşlerini Türk Milleti ile paylaşmasını bekliyoruz!
-6’lı masa “Ortak Bildirisinde” desteklediğiniz 1921 Anayasasına sadakatınız devam ediyor mu?
-“Etnik Vatandaşlık” anlamına gelen ve Öcalan’ın isteği olan “Eşit Vatandaşlık” istiyor musunuz?
-Türkiye’yi eyaletlere ayırmayı hedefleyen “AB Yerel Yönetim Özerklik Şartına” tüm çekincelerimizi kaldırıp, imzalama kararınız devam ediyor mu?
Herkes şu gerçeği iyi bilmeli;
DOĞRU Partililer olarak bizler, Meriç nehri ile Ağrı dağı, Karadeniz’le Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ile Kuzeybatı Anadolu arasında yaşayan herkesi, Türklük duygusu ve şuuru taşıyan herkesi, dini ve dili farklı da olsa, devletimize sadık bütün vatandaşlarımızı insan, vatandaş, yurtsever sıfatı ile kardeş bilir
ve rengini kanımızdan, hilalini ve yıldızını göklerden alan Türk Bayrağının gölgesinde vatanın her köşe bucağını, tüm vatandaşlarımızla, en insani, medeni ve adil ölçüler içinde, bütün tarihimiz boyunca yaptığımız gibi, paylaşarak yaşamaktan şeref duyarız.
Fakat nasıl bir gerekçe ile olursa olsun, bağımsızlığımızın simgesi olan bayrağımıza yan bakılmasına, vatan ve milletimizin bölünmezliğine asla izin vermeyiz.
Türk Milleti şahit olsun ki, 22 yıllık yıkım döneminin hesabı Bağımsız Türk Yargısında mutlaka sorulacaktır.
Bu vatan ya bizimdir, ya da hiç kimsenin…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Kasım 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
3 notes · View notes
darkyayincilik · 2 months
Text
Festivalde Şiir Dolu Bir Akşam
 Bursa Büyükşehir Belediyesi adına BKSTV tarafından Atış Grup sponsorluğunda düzenlenen 62. Uluslararası Bursa Festivali’nde sanatseverler şiir dolu bir akşam yaşadı. Dünyaca ünlü ikili, bariton Güvenç Dağüstün ve piyanist Burçin Büke’nin sadece şiir bestelerini seslendirdikleri “Şair Şarkıları” adlı projelerinin konuğu, ünlü sanatçı Zuhal Olcay oldu. Konserde, izleyicilere unutulmaz bir müzik…
0 notes
by-hulusi · 1 year
Text
✍️
Zülfü Livaneli diyor ki: "...Sorun, onun gitmesiyle bitmeyecektir.
Sorun onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinden giden halktır.
Daha doğrusu halkın bir bölümüdür.
Bu halk yığının Anadolu müslümanlığıyla, gelenekle, ahlakla, haram helal kavramıyla, merhametle, şefkatle hiçbir ilgisi yoktur.
Köyden kente göçle başlayan, ne köylü ne kentli olabilen, bütün değer ölçülerinden kopmuş, vahşi birer yaratık haline gelmiş, talandan yalandan pay kapmaya çalışan ve literatürde lumpen proletarya olarak tanımlanmış olan kitledir bu.
AKP’ye oy vermiş olanların tümünü böyle yaftalamak doğru değil elbette.
İçlerinde düzgün ve samimiyetle oy veren seçmenler de olabilir.
Ama o kitlenin genel karakteristiği budur.
Bu kesim kendini önce arabesk müzikle gösterdi.
Güzelim türküleri, geleneksel şarkıları, Anadolu’nun büyük şiir geleneğini terk eden insanlar, bir anda mide bulandırıcı seslere, insanın kulağını tornavida gibi delen elektro bağlamalara, içinde hiçbir hakiki lirizm ve hüzün barındırmayan
‘’Ben de isterem!’’ saldırganlığına kaptırdı kendini.
Şehirler kaçak mahallelerle, üzerinde demir filizleri bırakılmış sıvasız çirkin yapılarla, lağım kokan mahallelerle doldu.
Suç oranı ve özellikle kadına karşı şiddet akıl almayacak ölçülerde arttı.
Bunun adına ‘’muhafazakarlık’’ denilebilir mi? Elbette denilemez.
Aşağı yukarı sayıları kırk milyon dolayında tahmin edilen bu kitle Itri,
Mimar Sinan estetiğine de sahip değildir; Anadolu’da yüzyıllarca aydınlık bir nehir gibi akmış olan Karacaoğlan, Pir Sultan, Dadaloğlu temizliğine de.
Dolayısıyla bu kesim muhafazakar değil,
Türkiye’ye çarpık ve ahlak ölçülerinden yoksun bir ‘’modernleşme’’
sunan yeni bir oluşumdur.
Lafı uzatmadan söyleyeyim.
Bu kesimin hayatta en çok nefret ettiği model uygarlaşma, kültür, temizlik ve zarafet simgesi Mustafa Kemal Atatürk,
kanıyla canıyla savunduğu lideri ise şimdiki cumhurbaşkanıdır.
Kimse kendini aldatmasın. Sayıları çok kalabalık olan bu kesim, ne olursa olsun, hangi skandal patlarsa patlasın sonuna kadar liderini destekleyecek ve Cumhuriyet’e karşı çıkacaktır. Erdoğan siyasi ömrünü tamamlasa da ona benzeyen başka bir lider bulmakta gecikmeyecektir.
Çünkü Türkiye’nin çürüyen kesimi , bu bozulmayı önce müzikle, sonra hayatımızın her alanına egemen olan lumpenleşme ve arabeskleşmeyle ifade etmeye devam ediyor.
Gafil aydınlardan (!) destek alan lümpen kültür, örgütlü cehaletle beslenerek kılcal damarlarımıza kadar yayılıyor.
Bu manzaraya, lumpenlerin ele geçirdiği muazzam para ve iktidar gücünü de eklerseniz geleceğin hiçbirimiz için kolay olmadığı çok açık.
Erdoğan bu kitlenin lideridir ve onun yokluğunda yeni bir lider bulacaklarına hiçbir kuşku yok.
Mustafa Kemal aydınlığını savunan kitleler birleşene ve kendi aralarındaki çelişkileri gidererek, evrensel değerleri savunan bir Türkiye kültürü yaratana kadar acılar devam edecek.
•Z. Livaneli
8 notes · View notes
albatrosmen · 1 year
Text
KADIN MI, BAYAN MI?
"Bir de "Bayan değil kadın!" diye bir tepki, bir laf çıktı son zamanlarda. Kim çıkardı nereden cıktı bilmem ama bu saygın kelimenin yani BAYAN kelimesinin geçmişini benden öğrenin isterim.
Atatürk ilke ve inkılaplarının en önemli özelliklerinden biri ayrıştırılmış toplumu millet haline getirme ve eşit yurttaş yapma amacıydı.
Bu ilkelerin uygulamalarından biri olan soyadı kanunu tüm yurttaşlara; zengin fakir, müslüm gayri müslim, zümre mensubu veya bir gariban olsun ayırd etmeksizin eşit insan haline getirme çabasıydı. Daha da ötesi bazılarının ben soyluyum, ben seçkinim, ben daha üstünüm iddiasını bir hamlede boşa çıkaran herkesin soyunu bilmesini sağlayacak bir uygulama başlıyor idi. Daha da ötesi bu kanunla birlikte efendi, hacı, hoca, efendi gibi lakaplar da kaldırılıyordu. (Bugün kendisine efendi dedirtenlerin ülkeye verdiği zararı hep birlikte yaşayarak görüyoruz.)
Tam bu noktada, tek bir hitap getirilmiştir. Bundan böyle erkeklere BAY, kadınlara BAYAN diye hitap edilecektir. Ayrımsız. Toplumun tüm erkekleri ve toplumun tüm kadınlarına eşit hitap getirilmiştir. Peki neden BAY ve BAYAN kelimesi seçilmiştir? İşte asıl maharet işte asıl incelik buradadır.
Önce şu bilgiyi vermekten onur duyarım;
Orhun Yazıtları 1893'te Danimarkalı dilbilimci Thomsen tarafından çözülür. Osmanlı devleti bu çalışmalarla pek ilgilenmez. Ama sağolsun Şemsettin Sami, kişisel olarak bu çalışmaları elinden geldiğince İstanbul'a taşır. Onun çalışmalarını da Necip Asım Yazıksız devam ettirir. Koca Osmanlı'da başka ilgilenen yoktur. Atatürk ise Necip Asım'ı takip eder ve onun eserlerinden Orhun Anıtlarını okur. Okuyan bir lidere bir öndere sahip olmanın güzelliği burada da kendini gösterir. Şimdi konumuza tekrar dönelim.
Orhun Anıtlarında Bilge Kağan Doğu Yüzü 23'ün sonunda şu cümle yazar. "çıgan bodunug BAY kıldım." Yani günümüz Türkçesi ile "Fakir halkı zengin kıldım (yaptım) der. Evet. BAY kelimesi özbeöz Türkçe kelimedir. Hiç bozulmadan gelmiştir. ZENGİN demektir.
Atatürk, Bilge Kağanın bu sözünden hareketle, 1910'dan 1922'ye kadar 12 yıl aralıksız savaşıp fakir ve bitap düşen Türk Halkına, soyadı kanununu hediye ederken, halkın üstünde tahakküm kuran daha önceden zengin ve seçkin olan tüm hacıları, yobazları, efendileri, hanedanları, kendini halkın üstünde tanımlayan soyluları bir kalemde darmadağın etmiş, fakir Türk halkını BAY kılmıştır. Erkeklere BAY kadınlara BAYAN diye hitap edilmesini en uygun hitap tarzı olarak benimsetmiştir.
BAY ve BAYAN kelimeleri buradan gelmektedir.
Övünerek kullanılması gerekilen bir hitap tarzı iken "Bayan değil kadın!" tepkisinin Türk ve Atatürk düşmanları tarafından bilinçli bir şekilde bilinçsiz kadınlarımıza aşılandığını düşünüyorum.
___Kürşad Emre ÖĞRETMEK
Gazi Kemal Eğitim ve Kültür Derneği Genel Başkanı
5 notes · View notes
onderkaracay · 2 years
Text
Tumblr media
🗣️ Siyasetin Ürettiği Enkaz
Siyasetin ürettiği enkaz en büyük enkazdır. Deprem o enkazın bir parçasıdır. Büyük resmi görmediğimiz ya da görmek istemediğimiz için gerçek enkaz ile yüzleşemiyoruz.
Siyasetin ürettiği enkaz altında bir kültür, bir toplum ve devlet geleneği kaldı.
Ümmetçi Osmanlı imparatorluğu döneminde Ziya Paşa, Namık Kemal, Ziya Gökalp, Tevfik Fikret gibi ulus bilinci yüksek kahramanlar Türk siyasetinin yeniden rol oynamasını sağlayan değerlerdi.
Mustafa Kemal bu bilinci siyaset sahnesine bir kurtuluş savaşı sonrası taşıdı.
Bugün o bilinci yaşatmak isteyen kimseyi hiçbir siyasi anlayış tam olarak benimsendiği için siyasetin ürettiği enkazın biri bitmeden biri devreye giriyor.
Sırada ne var? Bilen yok!
Her işimizi us ve duyunç sahibi olduğumuz halde kendimiz yapmamız gerekirken birilerine yetki veriyor sonra da işi yaratana havale ediyoruz.
Onlarda haliyle suçu fıtrat, ilahi plan ve kader olarak yaratana atarak bu toplumun gözünden düşmemeyi başarıyorlar.
Enkaz üreten asıl bu toplumun bu kadar basiretsiz olmasıdır.
✓ İtiraz etmemek basiretsiz bir durumdur.
✓ Sessiz kalmak, suskun seyretmek olanı biteni kendini ilgilendirmiyormuş gibi izlemek basiretsiz bir durumdur.
✓ Verdiği oya sahip çıkmamak, takım tutar gibi siyasi parti taraftarı olmak basiretsiz bir durumdur.
✓ Kendi parasını harcama yetkisi verdiği kişi ve zihniyetlere hesap sormamak hesap vermemeyi kabul etmek basiretsiz bir durumdur.
Bu durum böyle devam ettiği müddetçe yeni enkaz üretecek ve acı sonuçlar dışında hiçbir şey yaşamak mümkün değildir.
Oturduğu yerden işini bir tek tavuklar yapabilir. Tavuklar da yumurta yapabilmesi için gezerek denlenip denciğini beslemesi gerekir.
Yutmak için çiğnemek gerekiyor. Lokma bile tek başına yetmiyor.
Yarın ülkemizin başka bir yerinde bir deprem, orman yangını, grizu patlaması vb olumsuzluk durumunda yine aynı konuları konuşarak bir arpa boyu yol gidemeyen bir toplum olmanın ötesine bu kafayla gitmemiz mümkün değildir.
Oysa biz hep ileriye doğru giden bir toplum olmalıydık.
Muasır medeniyet seviyesine nasıl ulaşmayı düşünüyoruz?
Ufkun ötesini ulusuna gösterebilmiş bütün insanlığın örnek aldığı Mustafa Kemal Atatürk gibi bir değerin değerini bilmeyen bir toplumun böyle bir enkaz altında kalması kimseyi şaşırtmamalıdır.
Tarihin bizi hiç istemediğimiz bir durumla yüzleşmek zorunda bırakmasını istemiyorsak, kendimize gelmemiz için kendimiz ile yüzleşmemiz gerekir.
Bütün üretim ve hizmet araçlarının sahibi olmaktan vazgeçen, yurttaş iken sömürgeci sermayeye müşteri olarak uyanan bir toplumu uyanmış saymak hatta ölmüş olduğunu görmemek en büyük aptallık olarak tarihe geçecektir.
] Önder KARAÇAY [
9 notes · View notes
nefretim-kazand · 1 year
Text
BOZKURT DÜŞMANLIĞI
“Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan sakının”
Türklerin; millî kültür değerlerinin en önemlilerinden biri sayılan “
Bozkurt”a karşı düşmanlık, elbette ki oldukça eski yıllara dayanır.
Ancak,
Türk olup da mankurtlaşmamış bir zümrenin Bozkurt düşmanlığı yapması oldukça yeni sayılır.
Türkler ilk anayurtlarında yaşarken, düşmanları başta varlığı olmak üzere, Türklerin her şeyine düşman iken, elbette ki kendilerine mânevî güç verdiğine inandıkları bütün kültür değerlerinin yanında Bozkurt’a da düşman idiler.
Türkler İslâmiyet’i kabul ettikten sonra ise, Bozkurt’u bir totem olarak gören bâzı zavallılar da, artık Bozkurt motifinin Türkler için bir değer olamayacağını ileri sürerek, onu sevenlere karşı düşmanlık beslemeye devam etmişlerdir.
Halbuki bundan önceki sohbetimizde açıkladığımız gibi Türklerde Bozkurt hiçbir zaman totem olarak alınmamış, ona tapınılmamıştır.
O sadece atalarından kalan ve millî kültür değerini ifade eden bir sembol olarak bilinmiştir.
Yine, Türkün büyük düşmanlarından birisi olan SSCB döneminin ilk yıllarında Lenin, araştırmacı tarih yazarı İlhan Bardakçı (Murat Bardakçı’nın babası) ile yaptığı bir konuşmada:
-- “Türkiye’de komünizmi yerleştirmek için önce onlara dinlerini, milliyetlerini unutturmak ve kafalarına yerleşmiş olan şu Bozkurt efsanesini söküp atmak lâzımdır” demiştir.(Dr. Tahsin Ünal, Türklüğün Sembolü Bozkurt, Millî Ülkü yayını,6.Baskı,s.21,Konya-1976).
Yakın zamanlarda ise; İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde ve 1970′lerden sonra da solun desteğinde Bülent Ecevit’in yanında bulunan özellikle Başbakanlığı döneminde bâzı kişilerce aşırı derecede Bozkurt düşmanlığı yapılmıştır.
Bunların dışında ise, kendilerini Atatürkçü gören bâzı gâfiller de bu rüzgâra kapılarak Bozkurt düşmanlığında bulunmuşlardır. Sadece örnek olarak 1974′de yaşanan hazin bir olay basına şöyle yansımıştır:
“Sene içersinde yapılan bir aramada bir ülkücü öğrencinin üzerinde Atatürk’ün zamanında basılmış olan Bozkurtlu paraların örneği bulunmuş ve bu paralar suç aleti olarak alınmıştır.”
Halbuki Atatürk’teki Bozkurt sevgisi; gelmiş-geçmiş hiçbir devlet adamında ve döneminde yaşanmamış ve O’nun bu sevgisinden ötürü de kendisine gerek yabancı ve gerekse bâzı vatandaşlarımız/yazarlarımız “Bozkurt” demişler.
Peki, Atatürk’e Bozkurt diyenler kimlerdir? İşte bunlardan sizlere verebileceğim birkaç örnek:
ATATÜRK’E BOZKURT DİYENLER
Ziya GÖKALP- 1918′de Malta zindanında iken arkadaşlarına söylediği Atatürk hakkındaki sözleri
“Mustafa Kemal Paşa Türkün efsanelerinde yaşayan Bozkurt gibi kurtarıcı bir şahsiyettir.”
Cumhuriyet gazetesi- 15 Aralık 1933,s.1-5(manşet)
Le Mois(Fr.dergi)- Cumhuriyetin verdiği haber.
Benoist Mechin- Kurt ve Pars Mustafa Kemal(kitap)
H.C.ARMSTRONG- Bozkurt (Doğrudan kitap adı).
Behçet Kemal Çağlar- Dolmabahçe’den Anıtkabire
Fazıl Hüsnü Dağlarca-
Mehmet Ateşoğlu- Atatürk’ün Türkçülüğü, Türk Yurdudergisi, C.2, S.8(290), Kasım-1960, s.39-40;
Şevket Süreyya Aydemir- Tek Adam (kitap)
Gülçin Çandarlıoğlu- “Türk Destanlarında Bozkurt”
Bozkurt özel sayı, 19 Mart 1968, s.11.
Lord Curson- Atatürk’ü anlattığı eserinde.
Berlin Türk Ocağı- Bozkurt Atatürk (bildiri), 19 Ocak 1974.
Genç Arkadaş(dergi)- S.1, 15 Ocak 1975, s.2.
Dr.Tahsin Ünal- Türklüğün Sembolü Bozkurt,6. baskı
Konya-1976, s.36,41,55.
Taner Ünal- O Bir Bozkurttu(kitap) İstanbul-1995.
Atillâ İlhan- O Sarışın Kurt, İstanbul-1998.
Yılmaz Öztuna- Bozkurt Nedir? Türkiye gazetesi, 26 Nisan 1999, s.1.
Yavuz Bülent Bâkiler- Bozkurt Atatürk, Türkiye gazetesi, 31.3.2001.
Yusuf Koç/Ali Koç- Türk Milliyetçi Hareketinin Lideri Başbuğ Atatürk,2.baskı, Ankara-2005,s.VII; Emekli General Veli Küçük, s.2-3.
Sami Yavrucuk- Yeniçağ gazetesi(Köşesinde birçok).
Ertuğrul Afşın- Bozkurt Atatürk Adsız dergisi,S.2,
Kasım-1972, s.5-12.
Hulki Cevizoğlu- AKP’den Farkınız Ne? Yeniçağ gazetesi, 17 Temmuz 2007, s.10.
Tabii ki örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bu konudaki incelemelerim devam etmektedir. Onun için bu kadarlık bir açıklamayı yeterli görüyorum.
———————
(1) Millî kimliğini kaybetmişler için kullanılır. Kelime dilimize romanlarıyla ünlü Kırgız Türkü yazar Cengiz Aytmatov tarafından kazandırılmıştır.
(2) Nejdet Sançar, “Okullarımızda Bozkurt Düşmanlığı”, Ötüken dergisi, S.4, Nisan-1970, s.2.
(3) ”Bucak İlçesinde Olup Bitenler”,Bozkurt(dergi),
S.23, Ağustos-1974, s.4-5.
Tumblr media
🇹🇷🇺🇿🇹🇲🇲🇳🇦🇿🇭🇺🇰🇬🇰🇿🤘🐺𐱅𐰇𐰼𐰰🐺🤘
10 notes · View notes
ibokumus · 1 year
Text
Tumblr media
ATATÜRK’ÜN İNÖNÜ’YE YAZDIĞI O MEKTUP / TURGUT ÖZAKMAN
Ve 30 Ekim 1923 sabahı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı İsmet İnönü’ne şöyle yazdı:
“Sevgili paşam, Cumhuriyet’in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın.
Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Baş Delegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın.
Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz.
Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda.
Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız. Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet’le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız.
Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.
Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı %60’ı geçiyor.
Nüfusun yüzde 80’i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe.
Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremiti bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir’in bazı semtlerinde var.
Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan’dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek. İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet’in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor.
Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler.
Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı.
Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.
Cumhuriyet’e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney.
Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız.
Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.
Allah yardımcımız olsun!”
(Mektup, Turgut Özakman’ın yazmış olduğu ‘Cumhuriyet: Türk Mucizesi 2’ kitabından alınmıştır.)
3 notes · View notes