Tumgik
#eğitim ve bilim emekçileri sendikası
elazigsurmanset · 3 days
Text
Eğitim-Sen’den Müfredat Uyarısı: Derhal Geri Çekin!
Tumblr media
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), 26 Nisan 2024 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından onaylanan ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla duyurulan yeni eğitim müfredatına sert tepki gösterdi. Eğitim-Sen'in Genel Merkezi tarafından yapılan basın açıklamasında, müfredatın laik ve bilimsel eğitimi hedef aldığı, sürecin aceleye getirildiği ve ciddi bir hazırlık yapılmadığı eleştirildi. Eğitim-Sen, müfredatın sadece bir hafta içinde görüş ve önerilere açıldığını, gelen tepkiler üzerine bu sürenin on güne çıkarıldığını, ancak bu sürecin ciddiyetsiz ve formalite icabı yürütüldüğünü belirtti. Müfredatın hazırlık aşamasında 1000 kişiyle çalışıldığı ve birçok çalıştay düzenlendiği iddialarına rağmen, bu çalışmaların kimler tarafından ve nerede yapıldığına dair bilgi verilmediği ifade edildi. Bakan Tekin'in 67 bin 284 öneri ve görüş aldıklarını söylemesine rağmen, bu görüşlerin nasıl değerlendirildiği konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığı belirtildi. Yeni müfredatın hızla Talim ve Terbiye Kurulu’ndan geçirilip onaylanması sürecin kurgu olduğunu ortaya koyduğunu savunan Eğitim-Sen, bu durumu kabul edilemez bulduklarını ve ülkenin eğitim müfredatının tüm bileşenler, akademisyenler, eğitim uzmanları, sendikalar ve fakültelerle birlikte hazırlanması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, bu süreçte ihtiyaç analizi, değişim gerekçesi ve eğitim programı hazırlama tekniklerinin uygulanmadığını, pilot uygulama yapılmadan müfredatın yeni eğitim-öğretim yılında uygulanacağının duyurulduğunu belirtti. Eğitim-Sen, müfredatın içeriğiyle ilgili olarak şu eleştirileri sıraladı: - Bilim ve bilimsel gerçeklere karşı çıkması, - Laik eğitim ve yaşamı hedef alması, - Cumhuriyetin aydınlanmacı değerlerini ortadan kaldırması, - Cinsiyetçi olup, toplumsal cinsiyet eşitliğine yer vermemesi, - Toplumsal ve kültürel çeşitliliği yok sayması, - Eğitimi piyasaya açarak kamusal eğitimi ortadan kaldırma amacı taşıması, - Öğrencileri belirsizliğe, umutsuzluğa ve geleceksizliğe sürüklemesi, - Sınav odaklı eğitim sistemine devam ederek, öğrenci yeteneklerini gerici bir yöntemle ölçmesi, - Eğitimi dincileştirme ve okulları imam hatip müfredatları ile eşleştirme amacı taşıması, - Birleştirici ve bütünleştirici yurttaş bilinci yerine, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı olması. Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanı ve iktidara seslenerek, müfredatın derhal geri çekilmesini talep etti ve taleplerinin dikkate alınmaması durumunda meşru eylemlerini tüm ülke genelinde yayacaklarını açıkladı. Read the full article
0 notes
korkutkalkan · 1 year
Link
Eğitim Sen, ÇEDES Projesi protokolünün yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı. Eğitim Sen’in konuyla ilgili bugün yaptığı açıklamada, “Eğitim ve öğrenim hakkının anayasal bir hak ve kamu hizmeti olması ilkesine aykırı bir şekilde, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığı arasında imzalanan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi İş Birliği Protokolü”nün iptali ve yürütmesinin durdurulması için Danıştay’a dava açtık” denildi."TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMEL İLKELERİNE AYKIRI"‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi İş Birliği Protokolü’nün ‘Manevi danışman’ adı altında din görevlerinin eğitim öğrenim hayatına dâhil edildiği, ‘abi abla’ gibi tarikat cemaat ifadelerinin rol model olduğu, protokolün süre sınırlılığı olmaması, üzerinde değişiklikler ve ilaveler yapılabilir olması ve hukuki belirlilik ilkesine aykırı oluşu ile protokolde bahsi geçen din görevlilerine yetki-sorumluluk birliği ilkesi gereği öğretmen görevi ve sorumluluğu verilemeyeceği hususlarıyla, bilimsellik ilkesine uygun olmadığı aktarılan açıklamada, “Anayasanın laiklik ilkesinin gereği olarak ‘kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı”, Anayasanın Türkiye Cumhuriyetinin, “… başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğu ilkelerine, ‘Din ve vicdan hürriyeti’ başlıklı maddesindeki “Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzeninin kısmen de olsa, din kurallarına dayandırılamayacağı” ilkeleriyle, Anayasa’ya, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, 7354 Öğretmen Meslek Kanunu, 222 sayılı Eğitim ve Öğretim Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye aykırı olması nedeniyle, yürütmesinin durdurulması istemli ve iptali için dava açılmıştır." ifadeleri kullanıldı.
0 notes
sektorellfirmalar · 1 year
Link
0 notes
apsny-news · 1 year
Text
Eğitim-Sen: Üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi kabul edilemez
* Fotoğraf: Bilal Altıok / AA – Burdur Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Maraş depremlerinin ardından üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini duyurması hakkında yazılı bir açıklama yaptı. “Üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi kabul edilemez” diyen Eğitim-Sen, depremin ardından karar vericilerin “temel gerçekleri yok sayan uygulamalara imza…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
malummedya · 2 years
Text
Şerzan Kurt Öykü Yarışması’nda dereceye giren öyküler açıklandı
Şerzan Kurt Öykü Yarışması’nda dereceye giren öyküler açıklandı
  ÊLIH – Şerzan Kurt 12’nci Öykü Yarışması’nda dereceye giren öyküler açıklanırken, Xwebûn Gazetesi’ne de Kürtçeye katkısından dolayı “Emek” ödülü verildi.    Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Êlih Şubesi’nin, Muğla Üniversitesi öğrencisiyken 12 Mayıs 2010 tarihinde polis kurşunuyla yaşamını yitiren Şerzan Kurt adına düzenlediği 12’nci Öykü Yarışması’nın kazananları açıklandı.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gazetehaberi · 2 years
Text
Öğrenciler Fişleniyor İddiası !
0 notes
pegarose · 2 years
Text
Öğretmenler İş Bırakma Eylemi
https://www.pegarose.com/ogretmenler-is-birakma-eylemi
Öğretmenler İş Bırakma Eylemi
Tumblr media
Öğretmenler İş Bırakma Eylemi için hazırlanıyor. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası tarafından yapılan açıklamada, öğretmenlerin yasal olarak iş bırakma hakkının bulunduğu, iş bırakan memurlara verilen cezaların ise mahkemelerce iptal edildiğini bildirdi. Kamu görevlilerinin, sendikalarının aldığı kararlar doğrultusunda toplu eylem hakkına sahip oldukları; uluslararası sözleşmelerde, insan hakları sözleşmelerinde, Anayasa ve mahkeme kararlarında hiçbir tereddüde yer bırakmayacak […]
0 notes
Text
Tumblr media
0 notes
sondakikabu · 2 years
Text
Öğretmenlere Mektup Var !
Öğretmenlere Mektup Var !
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Nejla Kurul, eğitimcilere mektupla seslendi. İşte o Mektup “Size bu mektubu yazmamın nedeni, öğretmenlik mesleğimizi öğrencilerimiz ve velilerimizle birlikte bütüncül olarak yeniden düşünmek! Öğretmenlerle öğrencilerin hatta velilerin yazgılarının birbirine ne kadar bağlı olduğunu fark etmek! Okul binaları, eğitim programları, eğitim yönetimi,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberinpesidecom · 3 years
Text
URFA’DA ÖLDÜRÜLEN HASRET’LE İLGİLİ URFA VE DİYARBAKIR’DA AÇIKLAMA
URFA’DA ÖLDÜRÜLEN HASRET’LE İLGİLİ URFA VE DİYARBAKIR’DA AÇIKLAMA
Şanlıurfa’da fuar firmasında çalışan Hasret Tutal’ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır ve Urfa’da açıklama yapan kadınlar, yaşananın “kadın kırımı” olduğunu belirtti. Diyarbakır ve Urfa’daki bazı kadın örgütleri, Şanlıurfa’da Bekir G. tarafından 7 Ekim’de öldürülen Hasret Tutal (33) cinayetine ilişkin açıklama yaptı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Şanlıurfa Şubesi’nde yapılan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
korkutkalkan · 2 years
Text
Öğrenciler Fişleniyor İddiası !
Öğrenciler Fişleniyor İddiası !
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. Sendika, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara gönderilen “Sınıf Risk Haritası Yönergesi” ile Öğrenciler Fişleniyor iddiasını gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara “Sınıf Risk Haritası Yönergesi” gönderildiğini anlatan Eğitim İş yetkilileri, “Söz konusu haritanın sınıf/rehber öğretmenleri…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 3 years
Text
Bir Normal Mümkün Mü?
Tumblr media
Lafın eğilip büküldüğü gerçeğin, nihai gerçekliğin bir türlü doğrudan var edilmediği, ismi ya da cisminin paylaşılmadığı bir sahnedeyiz. Bir sahne diye çürüten bir çukurun kendisi olan / kılınan bir yerdeyiz. Gerçekliğimiz hiçbir zaman muktedirin aklına gelmedi. Gelse de umursanmadı, onu yerle bir etmek, hiç değilse tartışılması imkansız kılmak adına her ne varsa onunla çıkageldi bir muktedir. Lafı eğip bükerken, yalanlara, daimi bir biçimde yeniden yalanlara ve çokça yalanlara başvurup, en sonunda bir yalanlar sarmalının orta yerine demirleyen bir menzil var edildi, ediliyor. Hiçbir türlü hayatın her ne hallere, her ne şekilde çürümeye terk edildiği mevzu mesel olunmaz. Bu hallerin toplamında yılların harcandığı bir zeminde, tam da aranan dayanak olarak çıkagelen Covid-19 pandemisinin içinde eksik gedik tamamlamasına girişilir.
Bugün yaşadığımız sahanın her nasıl çukura dönüştüğünü göstere gelen ekonomik, sağlık ve hukuki çöküş hamleleri birbiri peşi sıra gelirken o salgın yönetiminin hiçleştirilmesi ve bu sahada süreğen bir denetim, gözetim ve tahakküm aparatı haline dönüşümüdür mesele. Ol sağlık bakanı koltuğunda oturan zatın “sorumlu hepimiziz” bahsine sıkıştırdığı yıkımın dört bir yanda bunca çoğaldığı bir zamanda iki satır açıklamayla geçiştirilen şey hakikatin yıkımıdır. Tümden, baş amir istemediği için bir saha yeniden deney sahası kılınır. Tüm ol yoğun bakımlarda yatak kapasitesi hızla sıfırlanmaya sevk ediliyormuş, insanlar hastaları için yatak arıyormuş bahisleri ortadayken, böyle bir sorun yokmuş gibi davranılır. Mesele her defasında sıradanın hayatına bir kere daha devletin gölgesini vurabilmektir.
Aşısı olan bir salgının (en azından bundan emin olmak istiyoruz) ortasında insanların bekalarını değil rant çevrelerinin, eline kan bulaşmış sermayenin, kendisi bakan olan turizm şirketi sahibi gibi mimli şahsiyetlerin, bir yap boz oyunundaki oyuncaklar gibi insanları tarif ettiği, köşeye kıstırdığı bir yapım İstanbul’un 4. Türkiye’nin 3. pikinde var edilir. Hemen her anlamda çürümeye yol vermiş, çürüterek gününü geçiren bir sahada yaşam pratiklerini işten eve, evden işe sıkıştıran, salgını sonlandırmak değil tam aksine devamlı bir hale sıkıştırmak, sürü bağışıklığını her yere taşımak üstünden bir ülke yeniden ve yeniden var edilir. Hakikat bu bahislerde açıklanmaz.
Hakikat bütün bir menzildeki yıkım ve tüm o yıldırı hali içerisinde denek addedilmiş olan halkın yaşamsal ivedi bir sağlık hakkından da mahrum konulmasını kapsar. Altmış bin vaka sayısının açıklandığı gün bir tedbir / ön alma değil, sermayeye hay hay, buyurun memleket sizin denilen bir açıklama silsilesi var edilir. Barış Atay’ın meramını baştan olan biten o açıklamaya yanıt olarak şu satıhta ekleyelim: “Tam kapanma ve hızlı aşılama ile düşürülebilirdi vaka ve ölüm sayısı... Kaç kişinin öldüğü falan umurunda değil Erdoğan’ın... Umurunda olan tek şey kendisini iktidarda tutabileceklerine inandığı sermayedarların gönlünü hoş etmek. Para için insan öldürene kiralık katil denir!”
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı ardından açıklamalarda bulundu.
*Türkiye'nin terör örgütleriyle, darbe heveslileriyle, ekonomik tetikçilerle, siyaset mühendisleriyle, sosyal kargaşa çıkartma gayretleriyle mücadelesinde kritik bir safhaya geldik.
* Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, hedeflerimize sahip çıkarak aşabileceğimiz bu mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz.
* Niğde, Eskişehir ve Ankara'da son 3 günde yaklaşık 7 bin 500 ton patates ve kuru soğan alınarak 15 ilimize sevk edilmiştir. Satın alma ve dağıtım işlemleri önümüzdeki günlerde de sürecektir.
* Artan vefat ve vaka sayıları, bizi tedbirleri sıkılaştırmaya götürdü.
* Ramazan ayının ilk iki haftasında kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz.
* Hafta sonu sokağa çıkma uygulaması sürerken hafta içi sokağa çıkma kısıtlamasının saatleri akşam 19.00 ve sabah 05.00 olarak güncellenmiştir.
* Olağanüstü ve zorunlu haller dışında şehirler arası ulaşım kısıtlanacak.
* 65 yaş ve 20 yaş altının toplu ulaşımı kullanma saatleri kısıtlanacak.
* Lokantalar sadece belirlenen saatlerde paket servis hizmeti verecek.
* Düğün, nişan, kına ve benzeri tüm toplantılar Ramazan Bayramı sonrasına ertelendi.
* Spor salonları bayram sonrasına dek kapalı olacak.
*Ramazan ayının ilk iki haftası sonrasında vaka sayılarında düşüş yaşanmazsa önlemler sıkılaştırılacak."
Gerçekliğin inatla paylaşılmaktan vazgeçildiği, hep böyle kılındığı bir yerde baş amirin ol sağlık bakanı ve bilim kurulu güruhunun birlikteliğinde şu yukarıdaki ucubelik kısıtlama var edilir. Sermayenin her anlamda, ya bizim sözümüz ya da bekanız tehlikede tehditleri gibi nice sözcüğün saçıldığı, itham ve yaftaların havalarda uçuştuğu bir yerde hayatın her koşulda ve şartta bedava kılınmasına devam olunur. Haftalık, beş iş gününü var etmek bir yana pandemide ancak aklına düşüren, onu da yardımların önünü kesmek için, işten atma bahsini kenarda tutarak güncelleyen, sağlığı değil sığlığı var eden bir sistemin sunduğu şey daha büyük acılardır. Bir günde altmış bin civarında insanın hayatlarında tahrifata yol açması muhtemel olan bir salgında cürümler konuşulmasın diye taklalar atılır. Bir varmış bir yokmuş yapılan aşılardan öncelikli olarak yararlanan insanların evlere yeniden yollandığı, 10-14 arası soluk almalarına müsamaha gösterilen, okula gitmesi gerekirken, evden okula gitmek için toplu taşıma kullanması yasaklanan öğrencilerden, aşılanmak bir yana, aşıya ulaşması için en altı aylık zamana ihtiyaç olan ama sürekli çalışmak zorunda bırakılan / kalan milyonlara toptan bir yönetmeme hali kesintisiz var edilir. Ortaya serilen tedbir görünümlü şarlatanlıklar da nüfuzlu ve sırtını devlete dayayanları kapsamayan bariz bir üç kağıt olduğu artık kesintisiz var edilir. Bunca gerçeklikten uzağa düşmüş bir yer, bir sahada hayatın normali kalmış mıdır, bırakılmış mıdır, kalacak mıdır, nedir yani?
Bianet’ten aktaralım: “Türk Tabipler Birliği (TTB), koronavirüs salgınıyla ilgili gelişmelere ilişkin siyasi partilerle yaptıkları görüşmeler kapsamında Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) ziyaret etti.
Ankara'da HDP Genel Merkezi'ne giden TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Merkez Konsey Üyesi Deniz Erdoğdu'yu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan karşıladı.
Burada konuşan Korur Fincancı, hükümetin salgın sürecini fırsat olarak gördüğünü ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu açıkça ifade ettiğini söyleyip "Toplumun 'Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz' demesinin önünü açmak gerekir" dedi.
Korur Fincancı, toplumdaki her kesime dayanışma çağrısı yapıp "Zorunlu üretim dışında üretim durmalı, zorunlu üretimde mutlaka dönüşümlü çalışma olmalı, azaltılmış insan sayısıyla ve iyi havalandırılmış ortamlarda çalışılmalı. Maske, mesafe, hijyen tekerlemesi doğru bir tekerleme değil. Bu; maske, mesafe ve havalandırma olmalı. Çünkü havalandırma olmayan ortamlarda bulaşın çok yoğun olduğunu biliyoruz. Şimdi bir işçi sınıf hastalığı olduğunu biz biliyoruz bu salgının. İşçi sınıfı çalışmak zorunda. Beyaz yakalı evinde çalışıyor, sermaye için bu büyük bir kâr alanı haline gelmiş üstelik" ifadelerini kullandı.
Pervin Buldan da şöyle konuştu: "Açıkçası dün açıklanan kısmi kapanma koşullarının şu anki mevcut durumu düzeltmeyeceğini düşünüyorum. AKP hükümetinin artık pandemi sürecini yönetemediğini de biliyoruz. O yüzden iş bizlere düşüyor. Bugün bir aşı meselesi bile bir muammaya dönüşmüş durumda. Sağlık çalışanlarının ve eğitim emekçilerinin büyük bir çoğunluğunun aşıdan yoksun olduğunu biliyoruz. İşçilerin, kadınların, çalışanların aşıdan yoksun olduğu bir dönemde hastalığın yayılması elbette daha fazla olacaktır."
Buldan, ayrıca salgının başından beri TTB ve sağlık meslek örgütlerinin açıklamalarını esas aldıklarını belirtti ve "Bu mücadelede birlikteyiz, sizin yanınızdayız" dedi.”
Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “Sağlık meslek örgütleri, "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun" çağrısıyla yurt genelinde eylemler gerçekleştirdi.
"Pandemi değil sistem öldürür", "Herkese sağlık, güvenli gelecek", "Dönüşümlü çalışma, 6 saat iş günü" sloganlarının atıldığı açıklamalarda gelinen durumun vahametine dikkat çekildi. Yapılan konuşmalarda “Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Kovid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bini aştı. Can kayıpları, gerçek sayının ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 300’e yaklaştı” denildi.
Pandemi servislerinin, yoğun bakımların yetersiz kaldığı vurgulandı ve "Birkaç gün son hasta seçmek zorunda kalacağız" uyarısı yapıldı. İyi yönetilemeyen sağlık sisteminden sağlık emekçilerinin sorumlu tutulmasına tepki gösterildi ve verilerin şeffaf şekilde paylaşılması talebi dile getirildi. "Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan zorunlu üretim alanları dışında tam kapanmaya gidilmelidir. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır, toplumun önüne net bir aşı takvimi koyulmalıdır" çağrısı yapıldı.
İstanbul ve Ankara eylemlerinde yaşananlar şöyledir: İstanbul'da sağlık emekçilerinin İl Sağlık Müdürlüğü önüne gitmeleri polis tarafından engellendi. Çemberlitaş tramvay durağında buluşarak, İl Sağlık Müdürlüğü önüne yürümek isteyen sağlıkçıların önü polis tarafından kesildi. Yürüyüşe izin verilmedi. Sağlık emekçileri açıklamalarını Çemberlitaş'ta yaptı.
Ankara'da düzenlenen açıklamada çeşitli illerden tabip odalarının adlarının yazdığı dövizler taşındı ve "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun" talebi dile getirildi.
Açıklamaya Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Türk Hemşireler Derneği gibi çok sayıda sağlık meslek örgütü katıldı. Ayrıca DİSK, KESK, TMMOB, CHP, HDP, EMEP, Sol Parti, TİP, TKP, Halkevleri, İHD temsilcileri de açıklamaya destek verdi.
Açıklamayı okuyan TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, "Halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettik, randevu taleplerimize yanıt gelmedi. 50 metreye varan yazılar yazdık, cevap alamadık, medya aracılığıyla uyardık yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok. Bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!” dedi.
Açıklamada söz alan diğer konuşmacılar ise şunları dile getirdi: Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan: Salgın dönemi kapitalist sistemin yıkıcılığı kadar kapitalist devletlerin haydutluk ve barbarlığını da ortaya çıkarmıştır. Bugün devletler birbirlerini mazlemelerine el koyar hale gelmi, aşı rakebet güç takim tehdit ve şantaj unsuru haline gelmiştir.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir: Bu kadar gayri ciddi, bilim dışı bir yönetim pandemiyle mücadele edemez. Ölümlerin sorumlusu biz değil, sizsiniz. 83 milyon değil!
HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik: AKP, pandemi sürecini kendi iktidarını perçinlemek için fırsata çevirmeye çalışıyor. Sağlık meslek örgütlerini karar merciine alın. Aksi tajkdirde bu süreç birçok insanın sağlığını ve yaşamını yitirmesine neden olacak.
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı: Toplum sağlığını değil ekonomik kaygılaırı önceleyerek yöentmeye çalıştıkları bu pandemi için yeter diyoruz. Eğer yapamayacaksanız çekilin, biz yönetelim.
Genel Sağlık İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız: Bilimin ışığında karar verilmesini istiyoruz.
Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Atilla Ataç: Filyasyona çıkan tüm arkadaşlarımızın sosyal, ekonomik ve meslek saygınlığı dikkat edilmiyor. Sadece Ankara’da birgün önceye göre 50 kat pozitif vakası arttı. Kendi kurduğunuz filyasyon ekiplerinin verilerini bile açıkamıyorsunuz.
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün: Sağlık emekçilerinin sesine kulak verilmediği için bu kötü rakamlar ortaya çıktı.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik: Bu sabah Samsun ESM Şube Başkanımız Müşvik Veysel Erdoğan’ı Kovid-19 nedeniyle kaybettik. Kamu emekçileri ve işçiler olarak alınmayan önlemler altında çalıştırılıyoruz. Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.”
Cuma akşamı ajanslara düşen son rakam şu şekildedir. “Sağlık Bakanlığı, koronavirüs (Kovid-19) günlük hasta tablosunu paylaştı. Verilere göre, Türkiye'de koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 289 kişi daha hayatını kaybetti, 2 bin 915 yeni hasta dahil olmak üzere 63 bin 82 yeni vaka tespit edildi. Koronavirüs nedeniyle toplam ölüm sayısı 35 bin 320’ye, toplam vaka sayısı ise 4 milyon 150 bin 39’a yükseldi.” Bütünüyle yalanlar ile bir medet yola çıkılan güzergahta, yıkım kaçınılmaz bir biçimde ulu orta her yeri kuşatandır. Ol İstanbul gözden zaten çıkarılmıştır, ne de olsa seçim ile ağır yenilginin faturası bir hal, bir yol ödetilecektir, salgın buna bir çare kılınır, bildirilir. Eğilip, bükülüp unutturulmak ve konuşturulmamak istenen şeyin nasıl bir yıkıma çıkıldığı, geçtiğimiz yıl içindeki ol Haziran açılmasının hazin sonuçlarının dahi örtbas olunduğunun daha yeni bildirildiği bir zeminin hakikatidir.
İnsanların tükenişe sevk edildiği, hekim ve sağlık çalışanlarının sınırlarının sonuna kadar zorlandığı, aşının öğretmenler gibi zorunlu / yüz yüze yoğun kalabalıklarla iletişim ve dahi çalışmaya mecbur kesimlere değil, öncelikli, imtiyazlı hamili kart yakınımızdır’lara reva görüldüğü yaşamak ve yaşatmak istiyoruz çığlıklarının duyulmadığı bir yerde sahiden hakikate hiç sıra gelecek midir? Hakikatin bunca eğilip büküldüğü herkesin ve her bir şeyin kenara köşeye kıstırılıp, linç edildiği, yok sayıldığı bir zeminin her yanı yeni, her günü bir ilericilik hamlesi taşısa ne olur? Bunca hamasetin içerisinde bir yol, bir yön, bir istikamet barındırmayan, oldu bitti var ettiği gibi yıkımlarla kendini güncelleyen bir yönetim anlayışı varken o pandemi, şu çöküş, bu çıkmaz sokaklardan bir umuda varmak söz konusu edilebilir mi? Resmi rakamlar bir yana ölüm kol gezerken, artık gizli saklı değil her yeri kuşatırken, yalanlardan doğru türetilebilir mi, hala böyle bir şey inat ve ısrarla mümkün müdür? Kısmi kapanmalar, günü kurtarmalık tedbirler, imtiyazı olana her şeyin serbest, kalan sıradan yurttaşa, evden işe, işten eve o da virüs kapmazsa bir hal, bir ihtimal reva görülen, tam da kapitalist dünyanın rüyalarını süsleyen bir kabusun artık hakikat kılındığı yerde, bir normal mümkün müdür? Bunca yalanla, bu kadar riyayla, tüm o örtbas bahislerinden sonra bir hayat “hala” ehven, nasıl kılınacaktır, böyle hallerle, bu bağnazlık silsilesi içinde, yerilip, yutulurken, çürütülüp, eksiltilirken nasıl, ne şekilde, her nerede!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Tabip Eyleminden – Eylem NAZLIER – Evrensel Gazetesi
0 notes
malummedya · 2 years
Text
Farklı bir sendika için mücadele ediyorlar
Farklı bir sendika için mücadele ediyorlar
  AYDIN – Didim ilçesinde sendikal anlayışa yeni bir tarz ve enerji getiren Eğitim Sen’li 3 kadın, idari soruşturma, baskı ve sürgünlere karşı mücadeleye devam edeceklerini belirtti.    Aydın’ın Didim ilçesinde, sendikal mücadeleyle adını duyuran Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Didim Temsilciliği, kısa zamanda büyük işler başardı. 15 Temmuz 2016 sonrası yayınlanan Kanun…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gazetehaberi · 2 years
Text
Öğretmenler İş Bırakma Eylemi
0 notes
pegarose · 2 years
Text
Öğrenciler Fişleniyor İddiası !
https://www.pegarose.com/ogrenciler-fisleniyor-iddiasi
Öğrenciler Fişleniyor İddiası !
Tumblr media
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, önemli bir iddiayı gündeme taşıdı. Sendika, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara gönderilen “Sınıf Risk Haritası Yönergesi” ile Öğrenciler Fişleniyor iddiasını gündeme getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara “Sınıf Risk Haritası Yönergesi” gönderildiğini anlatan Eğitim İş yetkilileri, “Söz konusu haritanın sınıf/rehber öğretmenleri tarafından doldurulacağı ve öğrencilerin risk gruplarında yer alma durumlarını […]
0 notes
captain-hasan-kaya · 3 years
Text
Öğretmenlerin Mesleki Çalışma Seminerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de Eklendi
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), İstanbul Çekmeköy’de MEB’in mesleki çalışma programına “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve uygulaması” başlığının eklendiğini açıkladı. Eğitim Sen, mesleki gelişimde yeri olmayan başlığa tepki göstererek, tüm öğretmenlere seminere katılmamaları konusunda çağrı yaptı. Eğitim Sen İstabul 2 Nolu Şube’den yapılan yazılı açıklamada, okul öncesi,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes