Tumgik
#kötülüğün ülkesi
Text
Tumblr media
HATIRLAYIŞIN DİPSİZ KUYUSU
Tarih: 1 Mart 2023.
Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ını bitirdim bugün. Karşılıklı helal ettik haklarımızı birbirimize. Bitirdiğimde vedalaştığım diğer kitaplar gibi hüzünlü bir şekilde vedalaştık. Usulca ve incitmeden raftaki yerine koydum onu. Kitabın içi hatıralarla doluydu… Hatıraların içi arayışlarla… Arayışların içi kayboluşlarla… Kayboluşların içi hiçliklerle… Yaralarla, yalnızlıklarla… Proustvari uzun cümleler, postmodern anlatımlar, daldan dala, konudan konuya zıplayıp duran paragraflar, tarihi ve düşsel bir ziyafet sunuyor… Zor ve yorucu bir kitap… Ama bir o kadar da büyüleyiciydi. İnsanın başı dönüyor. Galip, Rüya ve Celal; kitabın sonunda üçü bir olup sözcüklerin ve anlamların uçurumuna atlıyorlar aynı anda. Sadece biri kurtuluyor, Galip. Aslında kurtulmuyor. Boynuna yılan gibi dolanıyor ıssızlığın kolyesi. Yüzlerinden dökülen anı parçacıklarını topluyorum yerden ve onları kanayan belleklere sargı bezi yapıyorum. Sonra kendime dönüyorum, kendime dönüyorum, kendim olamayan kendime. Tıpkı kitap boyunca yanıp yanıp sönen ve hiçbir yere varamayan “bir insanın kendi olabilmesinin mümkün olup olamayacağı” sorgusunun okunaksız kalması gibi. Bütün o okunaksızlığı bir tek şey ışıklandırıyor: Hatırlayış. İnsanın hayatındaki en görünür gerçekliktir hatırlayış. İnsanın kendi olup olamayacağı bilinmez ama hatırlayışın kaçınılmazlığındaki hüzün kesindir.
Oradayım Zeyno, hatırlayışın dipsiz kuyusunda. Hafızam hüzünlü yüzler ülkesi. Uçsuz bucaksız papatyalar vadisindeki kokuların ve polenlerin dansı. Şiir olmaya çalışan sarı bulutların gölgesi. Kuşlar, böcekler, ağaçların uğultusu, yaprakların hışırtısı. Çizgiler, atlar, yılanlar… Hareket halindeki her şeyin sesini duyuyorum. İstasyonların, terminallerin, otobüslerin ve trenlerin yaralarını duyuyorum. Otlara uzandım, toprağın kımıldanışını hissettim.  Betonların çatlayışını. Camların kırılışını. Suların çığlığını. İç içe sokulup da birbiriyle konuşamayan dev binaların öfkesini.
Bütün o rafa kaldırdığım kitapların seslerini duyuyorum içimde. Etrafımda dolaşan düşünceler hem çılgın kanatlarla hem de ağır yüklerle dolu. Sana koşuyorum, üstümden fotoğraflar dökülüyor, ömrüm dökülüyor üstümden. Koşmak imgeleşiyor. Çünkü varmanın sanatı da benimle birlikte geliyor. Tam sana vardığımda işgal edilmiş bir kent oluyorsun. Islanmış bir kent… Çamur içinde kalıyorum. Çamur içinde kalıyorum. Sen bütün zamanların en güzel işgal edilmiş kentisin Zeyno. Turuncu ve mor caddelere sıkıştırılmış evler, nefes alamayan duvarlar, sevmeyi ve gülümsemeyi unutmuş insanlar doldurmuş bu kenti.
Seni almaya gelmiştim buradan Zeyno. Seni almaya hakkım vardı diplerde dolaştığımdan dolayı. Zulme karşı işçi direnişlerinde sınadım kendimi sana yakışabilmek için. Pankartlar taşıdım, “Kahrolsun faşizm” diye bağırdım. Güçlü imgeler biriktirdim kötülüğün fabrikasını havaya uçurmak için. Susmayanların tarafında yürüdüm, bazen tekmelerle, bazen resmi kurşunlarla, bazen de gözaltında onurlu bir gazeteci olarak öldürüldüm. Ben herkesin ölüsüyüm Zeyno.  Herkesin kırılışıyım.
Seni yine bulamadım umutla çıktığım bir yolculuğun daha sonunda. İşgaller arasında geçtim, kaya gibi sertleşmiş mutsuzlukların içine girdim, kadınların ezildiği zamanlarda ağladım ve yalnızlıktan yapılan ücra adamların yüzlerinde konakladım. Gözbebeğimi riske atma pahasına milyonlarca kitabın içinde dolaştım, yine de bulamadım seni. Kim bilir hangi yüzyılda hasar almış bir gülümsemeyi onarıyorsundur şimdi. Yırtıklarını dikiyorsundur “insan” kavramının. Yıkıntılar arasında kalmış ülkelerin üzerine yıldız tozlarını serpiyorsundur. Sen bütün zamanların en güzel kaybedenisin Zeyno.
Bulamadım seni ve yine kurtulamadım üzerime yapışan bu külrengi duygudan. Sokak aralarına, köşe başlarına, kaldırımlara ipuçları ve kokular bırakarak ayrılıyorum. Yolun düşüp de rastlarsın diye. Kendime dönüyorum, kendim olmayı başarıp başaramadığımı bilmediğim, asla bilemeyeceğim kendime. Az sonra zamanını şaşırmış acemi bir kış mevsimi gelip geçecek buradan, onun kanatlarına takılıp gideceğim yeni bir roman yazmaya doğru. Adı “Buz Çölü” olan bir roman.
8 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Sesli Meram #425 - Yersiz Yurtsuz (11.09.2023)
Tumblr media
"Binbir yara var edilirken söz naçar kalsın da nasıl olursa olsun diye hamleler birbiri ardıl sıra imal ediliyor. Bir memleketin yaşatan bir yer olmaktan alıkonulmasının güzergahına her gün yeni eklemeler yapılıyor. Cerahat öylesine kolayca, sıradan bir eylemmiş gibi tam ve eksiksiz çoğaltılıyor ki, yıkıntıların, berhava edilmiş olan hayat gailesinin, ilga edilmiş olagelen tecrübenin karşısında dur durak bilinmeden bir kötülük serencam eyliyor. Aleni bir biçimde kötülük istikamet eyleniyor. Nedir ki bunca tatsızlık hali değil mi diye soran eden olursa diye aralıksız yüceltilen kötülüğün kırıp döktüğü, nefretin ayrıştırdığı, lincin ve tehditlerin bitimsiz birer yaraya dönüştüğü bunların tümünün birlikte binbir yaraya en kestirmeden evrildiği ülke gerçekliği zaten her şeyi anlatacaktır. Ol takvim yapraklarında kendisine yer bulan, gel gelelim maarif takviminde görünmez addedilen, resmi olanların da pek çoğunda ismi dahi anılmayan yaraların günleri bütün bu anlatmak istediğimiz irin dolu karanlığı görünür kılar. Bir yeri, yurdu ev olmaktan çıkartan cerahatin meseli artık yalın, apaçık bir halde yaşatılan her gündedir. Gelmişi, geçmişi, dünü hepsini kapsayan bir şimdisi ve yarının ta kendisinde bu devinim, bunca açık nobran bir yıkımın tezgahta her gün var edildiği yerdir bu ülke, bir zamanların ülkesi!
Altmış sekiz yıl önce var edilmiş 6-7 Eylül (1955) bütünüyle bu ülkedeki o ev olma hali ve muhteviyatının topyekun imha edilmesine bariz bir kanıtı oluşturur. Modern Türkiye nam tahayyülün kökünün kurutulmasının da başlangıç noktası olduğunu bugün artık çok aleni bir biçimde söyleyebileceğimiz bir karanlık kalkışma, devlet, onun yancısı faşistler ve galeyana getirilmiş olagelen yurttaşlardan mülhem çetelerin varlıkları, kurgudan has gerçekliğe geçişleriyle binbir acıya bir ek var edilir." sesli meram
podcast image credit: crowd 3 ::: misha gordin ::: volakis gallery
1 note · View note
huseyinerol3453 · 2 years
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR, HESAP KİTAP ORTADA. GÜNEY AMERİKA ÜLKESİ OLAN VENEZUELA, ADETA ABD İLE ÖLÜMÜNE SAVAŞIYOR. BU ÜLKEDE İKTİDARDA OLAN SOSYALİST, SOSYAL DEMOKRAT YÖNETİM ABD'YE KARŞI KURTULUŞ SAVAŞI VERİYOR. ANCAK BİZDEKİ PEK ÇOK SÖZDE SOSYALİSTLER, SOSYAL DEMOKRATLAR, , ÇAPULCULAR, , PKK'LI, FETÖCÜ ADETA DEVLET VE MİLLET DÜŞMANLARI . BU ÇEVRELER MİLLETİMİZİN VE DEVLETİMİZİN ALEYHİNDE HER TÜRLÜ İHANET, FİTNE, TERÖR, SAPIKLIK VE KÖTÜLÜĞÜN AZGINLIĞINDALAR. LÜTFEN GERÇEKLERİ GÖRELİM. BİRAZ DAHA HAKKANİYETLİ DÜŞÜNELİM. DEĞERLİ DOSTLAR, BİZLER, YİNE DE RABBİMİZ, HEPİMİZİ İSLAH ETSİN, ŞUUR VERSİN VE HİDAYET NASİP ETSİN DİYELİM. HUZUR, BARIŞ, REFAH VE GÜVEN İÇİNDE, KARDEŞÇE, HAKÇA, SAĞLIKLI, BAŞARILI, TÜM SEVDİKLERİMİZ İLE BİRLİKTE, GÖNLÜNÜZCE YAŞAYABİLECEĞİMİZ BİR TÜRKİYE, BİR DÜNYA DİLİYORUM. İNŞAALLAH DİYELİM. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM 👋, SEVGİ 💓, SAYGI 🙏 VE DUA 🤲 İLE https://www.instagram.com/p/CjHgKeZquo5/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
artmusicchannel · 4 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sinema Özeti, Malefiz 2: Kötülüğün Gücü - Maleficent: Mistress of Evil - Yine İnsanların İhanetine Uğrayan Malefiz'in Hikayesi..., Fantastik Macera Filmleri
https://www.artmusicchannel.com/2020/02/sinema-ozeti-malefiz-2-kotulugun-gucu.html
0 notes
pizzeriamen · 4 years
Text
Gelecekte berber izleriz....
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir adam)
9- Kimlik (Çoklu kişilik bozukluğu)
10- Şanslı (Ensest)
11- Atlı Karınca (Ensest)
12- Zenne (Eşcinsel eğilim ve aile tutumları)
13- Siyah Kuğu (Mükemmliyetçilikpsikolojik gerilim)
14- Gözlerimi de Al (Karı koca ilişkisi)
15- Karanlıktakiler (Sosyofobi- cinsel taciz)
16- Otomatik Portakal (Vicdan deneyi- vicdan var mıdır? var edilebilir mi?)
17- Sineklerin tanrısı (İnsanların medeniyetten uzaklaştıklarında “id” lerinin nasıl devreye giridğini anlatıyor)
18- Babam Büfe (Fakir bir aile yapısı)
19- Benny’nin Videosu (Psikolojik gerilim – Aile ilişkileri)
20- Funny Games (Psikolojik gerilim – Aile ilişkileri)
21- Hayat güzeldir (Nazi Almanyası, baba oğul ilişkisi)
22-İnsomnia (Polisiye , gerilim uyuyamayan bir polisin maceraları)
23- Akıl defteri (Hafıza Kaybı)
24- Tehlikeli ilişki (Freud- jung)
25- Dövüş kulübü (Saldırganlık)
26- Ceket (Psikolojik gerilim)
27- Truman şov (Kurgu bir yaşamda insan psikolojisi)
28- Makinist (Uykusuzluk problemi- insomnia)
29- Gizli pencere (Paranoya)
30- Nietzsche Ağladığında
31- Sen ne dilersen (İki kız kardeşin ilişkisi
32- Dönüş (Aile içi ilişkiler)
33- Yirmi Üç (Takıntılı kişilik)
34- Sil Baştan (İki farklı kişiliğin beraberliği- bilinçte yolculuk)
35- Piyano öğretmeni (Aşırı tutucu bir kişilik ve beraberinde getirdiği cinsel sapkınlığı anlatan bir film)
36- Takva
37- Büyük balık (Baba- oğul ilişkisi)
38-Abim evin tek çocuğu (Aile ilişkileri- özellikle kardeş ilişkisi üzerinde durulmuş)
39- Beyza’nın kadınları (Çoklu kişilik bozukluğu)
40- Max ve Mary (Asperger sendromu)
41- Babam ve Oğlum
42- Benim Adım Khan / Konusu: Rizwan Khan Otizm türü rahatsızlığı olan sperger sendromu hastasıdır..
43-Beşir'le Vals
44- İnception
45- 3 İdiot
46- Her Çocuk Özeldir
47- 28 Gün (Bağımlılık ve Alkol)
48-Yukarıya Bak (Animasyon)
49- Sybil
50- Oğul Odası
51) Ekim Düşü
52) Muhteşem Üçlü
53) Gökten İnen Melek
54) Son Armağan
55) Kırmızı Köpek
56) Tavuklar Firarda
57) Neşeli Günler
58) Yumurcak (Yabancı Film)
59) Altına Hücum
60) Düşler Ülkesi
61- Gen
62- Ölü Ozanlar Derneği
63- The Game
64- Black (Kör bir kız çocuğunun hayatı)
65- Billy Elliot
66- Forrest Gump
67- Atlıkarınca
68- Tavşan Deliği
69- Herkes Mi Aldatır?
70- Mozart ve Balina
71- Good Will Hunting (Can Dostum)
72- American Psycho
73- 12 Angry Man
74- İn Treatment (Dizi Film, her bölüm bir danışma seansıdır)
75- Lie To Me (Beden Dilini Anlatmaktadır)
76- Sherlock Holmes (Psikolojik analizler ve vaka çözümlemeleri)
77- Umudunu Kaybetme
78- Zindan Adası
79- Zoraki Kral
80- Öğretmenim Mori
81- Özgürlük Yazarları (Varoş bir okulda bir idealist öğretmenin verdiği mücadele)
82) The Mentalist (Dizi)
83- Uçurtmayı Vurmasınlar
84- Kelebek Etkisi
85-Çıldırış
86- Ghajini
87- Kuzuların Sessizliği
88- Kır Zincirlerini
89- Aile Babası
90- Başkalarının Hayatları
91) K Pax (Uzaydan geldiğini söyleyen bir adamın ilginç anlatıları)
92) Shine (Pırıltı) (Sıradışı kabiliyetli bir çocuğun müzikteki başarısı ve ailesini bir arada tutma çabası anlatılmaktadır)
93) Tabutta Rövaşata (Evsiz barksız bir adamın (hüzünlü) hikâyesini konu edinir)
94) Anayurt Oteli (Otel müdürünün birbirine benzeyen olaylar içinde, iç dünyasındaki fırtınaları dizginlemeye çalışmasını anlatır)
95) Kader ve Masumiyet (Hayat kadınına saplantılı bir adam olan Bekir (Haluk Bilginer), hapisten yeni çıkmış amaçsız biri olan Yusuf (Güven Kıraç) ve annesinin hamileyken yediği dayaktan dolayı sağır ve dilsiz doğan Çilem (Melis Tuna) etrafında gelişen sıradan olayları ele alır)
96) Six Feet Under (Dizi) (Geçimlerini başkalarının ölümlerinden kazanan bir ailenin hikâyesi)
97) Fil (Elephant) (Okulda şiddeti konu alıyor
98) Prestij (Önceleri birlikte çalışan iki sihirbazın daha sonra rekabete ve hatta düşmanlığa dönüşen öyküsü anlatılmaktadır
99) Korkuyorum Anne (İnsan nedir ki? Film bunu merak ediyor)
100) Mama-Anne-(2013): Anne babalarının öldürülmesinden sonra ormanda kaybolan iki kız kardeşin hikayesi. Kızlar yıllar sonra kurtarılır ancak yeni hayata adapte olabilecekler mi ?
101) Life Of Pi -Pi'nin Hayatı- (2012): Okyanusun ortasında bir salda mahsur kalan Pi'nin hayatta kalma savaşı. Pi keskin zekası ile bu savaşı kazanacak mı acaba ? Dev kaplan ile birlikte yaşamayı öğrenip adaya varacak mı ?
102) Lorenzo'nun Yağı(1992): 7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo amansız bir hastalığın pençesinde bulur kendisi. Gerçek bir hikayeden alınan filmde lorenzonun ailesinin mücadele azmini göreceksiniz. Ailesi Lorenzoyu bu amansız hastalıktan kurtaracak ilacı bulabilecek mi ?
103) Fil Adam-The Elephant Man (1980): Genetik şekil bozukluğu. John Merrick'in hayatının anlatıldığı filmde John Merrick’ in görünüşünden dolayı gördüğü kötü muamele ve biz insanların yapabileceği kötülüğün sınırının olmadığını gözler önüne seren bir baş yapıt.
104) Yazı- Tura (2004): Doğu Anadolu bölgesinde askerlik yapan iki gencin hayatları boyunca atlatamadıkları travmalarını ele alıyor film.
105) Cennetin Rengi (1999): Dramatik bir İran filmi. Görme engelli Muhammed'in çevresini sadece dokunarak ve duyarak anlamaya çalıştığı masalsı hikayesi. Baba evlilik planlarını bozacağından korktuğu Muhammed'ten kurtulabilecek mi ?
106) Cennetin Çocukları (1997): Yoksul bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra'nın aynı ayakkabıyı paylaşmasının öyküsü.
107) Mozart ve Balina(2005): Otizmin bir türü olan Asperger sendromlu olan iki gencin aşk hikayesi. Donalt ve Isabella toplumun baskısını, asperger sendromunun getirdiklerini yenip ortak bir hayat kurabilecekler mi ?
108) 21 Gram(2003): Bir kaza sonucu yolları kesişen 3 kişinin yaşadıklarını ele alan filmde ayrıca “şans” denen şeyin geçmiş, şimdi ve gelecek zamanda hayatları nasıl etkilediği ele alınmıştır.
109) Şifre Merkür(1998): 9 yaşında otistik bir çocuğun Amerikan hükümeti güvenlik birimi tarafından yapılan hiç kimsenin çözemeyeceği bir şifre olan “merkür"ü kırması ve başından geçenler anlatılmaktadır.
110) Maraton-Marathon(2004): otistik Cho-won’ un yılmamak ve yorulmamak prensibi ile devam ettirdiği hayatını ele alıyor film.
111) Kelebekler Hürdür- Butterflies Are Free(1972): Don, ailesinde, toplumdan uzak hayatını devam ettirmeye çalışan bir genç. Yaşadığı yerde hippi bir kız olan Jill ile tanışır aşık olurlar. Jill Don'a yaşama sevinci aşılayabilecek mi ?
112) Kelebeğin Rüyası(2013): Veremli iki şairin 2. dünya savaşı döneminde halka şiiri sevdirme çabası ve kendi geleceklerini kurabilme adına gösterdikleri çabayı ele alıyor film.
113) Ben X(2007): Ben otistik bir gençtir. Çevresiyle uyum sorunları yaşamaktadır. Ben, internet ortamında oynanan bir oyunda gerçek hayatında olduğunun tam tersi bir hayat kuracaktır kendisine.
114) Koro(2005): Müzik öğretmeni Clement yatılı bir okula müdür olarak atanır. Kendisinden bu yatılı okuldaki çocukları rehabilite etmesi beklenilir ancak çocukların umursamazlıkları ve baskıcı eğitim sistemi başlarda onu hayal kırıklığına uğratır ancak Clement müziğin gücünü kullanacaktır.
115) Ron Clark'ın Hikâyesi-The Ron Clark Story(2006): Gerçek bir hikayeden alınan filmde öğretmen Ron Clark'ın öğrencilerinin hayatını nasıl etkilediğini izleyiciye sunan biyografi filmi.
116) İnception-Başlangıç(2010) : Rüya içinde rüya. Bilim kurgu ve aksiyon dolu bir film. Filmin başrol oyuncusu Leonardo Dicaprio için zihnin bilinçaltı derinliklerinde saklı değerli bilgileri çalmak için rüya görme anı kadar daha değerli bir an olamaz.
117) Erkek Severse (1994): Alkolizmin pençesinde bir aile ve bu ailenin bu büyük soruna rağmen sevgi ve aşk ile birbirlerine destek olma çabaları
118) Saklambaç(2005): Annesi intihar ettikten sonra Emily depresyona girer psikiyatrist olan babası kızına yardımcı olmaya çalışır ancak kendisi de çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Yeni taşındıkları evde Emily hayali bir arkadaş edinmiştir.
119) Benden Bu Kadar(1997): Udall "obsesif kompülsif” başarılı bir yazardır.
120) Kevin Hakkında Konuşmalıyız(2011): Çocuk gelişimi ve anne çocuk ilişkisini ele alan filmde anne Eva kariyerini ve planlarını bir kenara bırakarak çocuğu Kevini dünyaya getirir. Ancak Kevin toplumsal normlardan uzak kurallara aykırı bir hayat yaşar, çete gruplarına katılır. Anne Eva çocuğunun davranışlarından dolayı derin bir sorumluluk duymakta ve nerde hata yaptığını sorgular.
121) Tehlikeli Oyun-Die welle (2008): 1967 yılında Kaliforniya'da geçen gerçek bir olayı perdeye aktaran filmde insanları robotlaştıran ideolojilerin insanlar ve toplum üzerindeki etkisi ele alınıyor. The Wave grubu ilk başlarda dayanışma, saf bir birliktelik olarak ortaya çıkmışsa da durum kontrolden çıkmaya başlar ve farklı boyutlara ulaşır
Toplum psikolojisi nasıl harekete geçirilir nasıl bir tehlikeli bir hal alır, bunu anlatıyor. Olay bir lisede geçiyor. Basit bir proje ödevi olarak başlayan hareket, çok tehlikeli bir hale dönüşüyor.
122) Experiment (Deney): Bir bilim adamı grubunun, hapishane ortamına deney yapmak amacıyla girmesini ve sonrasında işlerin çığırından çıkmasını konu almaktadır.
123) Billy Elliot(2000): Billy 11 yaşında bir çocuktur ancak yaşına fazlasıyla olgundur. Yeri geldiğinde babası ve abisi ile birlikte grevlere katılmaktadır. Ancak Billy bir gün bale yapmak istediğini söylediğinde ailesi nasıl bir tepki verecektir ?
124) 12 Kızgın Adam-12 angry man (1957): Grup psikolojisinin, yabancı düşmanlığının kararları vermede ne kadar etkili olduğunu ortaya koyan bir film. Filmde babasını öldürmekle suçlanan latin amerikalı genci suçlu bulan 11 jüri üyesi ve genci suçsuz bulan 1 jüri üyesinin arasında geçen muhteşem diyologlar.
125) İçinde Yaşadığım Deri(2011): Tarantula adlı romandan çevrilen filmde Ünlü bir plastik cerrahın kaza sonucu yanan eşine deri yaratmak için 12 yıl boyunca uğraşması, eşinin intiharı ve bu intihar sonucu psikolojik travma yaşayan küçük kızını konu alır ancak olanlar sadece bunlarla sınırlı kalmayacaktır. Plastik cerrahın kızı tecavüze uğrar ve baba intikam için tecavüzcü üzerinde deri deneyleri yapar.
126) Amedeus (1984):8 dalda Oscar ve birçok ödül kazanan filmde ünlü besteciler Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’ nin başından geçenlere tanık olacaksınız.
127) Beethoven'i Anlamak -Copying Beethoven (2006): Beethoven’ ı daha iyi, daha yakından tanımak isteyenler için güzel bir film. Sağırlığı giderek artmakta olan Beethoven son bestesini bitirmeyi hedeflediği sürede bitirip başarısına başarı katabilecek mi ?
128) Küçük Gün Işığım(2007): Hoover ailesinin küçük bireyi yarışmaya katılmak için ailesini ikna eder ve calofirniya’ ya doğru eğlenceli bir yolculuk başlar.
129) Bir Zamanlar Anadolu'da(2010): Bir Nuri Bilge CEYLAN filmi. Filmde cinayet soruşturmasında doktor ve savcının 12 saatlik gerilimli hikayesi.
130) Baran -Yağmur(2001): Majid Majidi yapımı bir iran filmi. Büyük bir kinin derin bir aşka dönüşmesinin hikayesi.
131) Kulübe-Enter Nowhere(2011): Gizem dolu izlenilesi bir film. Film ormanda kaybolan 3 gencin bir kulübede buluşması ve bir türlü kurtulamamalarını ele alıyor. Bu gençler farklı zamandan ve mekandan mı gelmişler ?
132) Kız kardeşimin Hikâyesi(2009): Kate adından çocukları olan çift kısa bir süre sonra çocuklarının lösemi olduğunu ve ilik nakli yapılmazsa bir kaç yıldan fazla yaşayamayacağı bilgisi ile hayatları altüst olur. Çift bir çare olarak Anna adında bir bebek daha yaparlar ve 11 yaşında kate'e böbrek nakli yapılması gerekmektedir. Ancak anna kendisinin bu amaçla kullanılmasına karşı ailesine dava açar.
133) Dorothy Mills(2008): Ailesini trafik kazasında kaybeden bir psikiyatrist ve daha sonrasında yolları kesişen aynı kazadan kurtulan bir kız çocuğu ile yaşadığı garip olaylar.
134) Uyanış -Awakenings- (1990) (Dr. Sayer, uzun süre bilincini kaybetmiş hareketsiz bir nevi koma durumunda olan hastalarını iyileştirmek amacıyla çabalamaktadır. L-Dopa adlı ilacı deneyecektir ancak pahalı olduğu için sadece bir kişi üzerinde deneyecektir. Ancak ilacın yan etkileri de kaçınılmazdır.
135) Behzat Ç. -Seni Kalbime Gömdüm-
136) Aynı Yıldızın Altında (2014) – 3 yıldır troid kanseri ile boğulan 16 yaşındaki bir genç kız ve kanserli hastalar için oluşturulan terapi grubunda yaşadıkları.
137) Lorenzo’nun Yağı(1992) –7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo amansız bir hastalığın pençesinde bulur kendisi. Gerçek bir hikayeden alınan filmde lorenzonun ailesinin mücadele azmini göreceksiniz. Ailesi Lorenzoyu bu amansız hastalıktan kurtaracak ilacı bulabilecek mi ?
138) Sevgili Öğretmenim (1967) – Asıl mesleği mühendislik olan Thackeray iş bulamadığından öğretmenlik yapar. Ancak idealist öğretmenimizi okulun haylaz öğrencileri rahat bırakmayacaktır. Thackeray pes edecek midir ?
139) Tedavi – The Great Hypnotist(2014) – Xu, alanında uzman bir o kadar da ukala çinli, bir psikiyatristir. Hayalet gördüğünü iddia eden hastasına inanmamakta ve hastasını hipnoz terapisine alacaktır.
140) Musaranas (2014) – 1950 İspanyasında geçen psikolojik gerilim filminde Montse agorafobisi (açık alan korkusu) bir bireydir. Hayatı bir apartman dairesinde geçmektedir. Montse hayatının kalanını bu apartman dairesinde mi geçirecek yoksa başına çok daha farklı olaylar mı gelecek ?
141) Edit ve Ben (2009)– Psikoloji bölümü okuyan genç zekasını arttırmak amacıyla kendisine çip taktırır ancak içinde yapay bir benlik olması nedeniyle birçok tuhaf olay yaşayacaktır. Bir yandan da otistik olan matematik dehasının gizli araştırmanın formülünü çözmesi Edit ile yakınlaşmasını sağlar.
142) İnfaz-Calvary (2014)– Psikolojik ögelerin yer aldığı bir kara komedi filmi. Günah çıkartmak için Rahibi ziyaret eden bir adam rahibe onu öldüreceğini söyler ancak rahip adamın yüzünü görememiştir. Rahip bir yandan ölüm hazırlıkları yaparken bir yandan da bu adamın kim olduğunu bulmaya çalışır.
143) Koku -
144) Yalanın İcadı –
145) Bir Rüyaya Ağıt – (Televizyon bağımlılığı)
146) Şeytan Üçgeni -Triangle (2009) – Arabasıyla giderken çaptığı bir martı nedeniyle trafik kazası geçiren Jess, bu kazanın hayatının değiştireceğini sonradan öğrenecektir.
147) İhtiyarlara Yer Yok (2007)- Birçok ödül alan filmde uyuşturucu çetelerinin kanlı bir pazarlığına denk gelen Moss'un hikayesine yer verilmektedir. Moss parayı alıp gidecektir ancak akşam yaralı birisine yardım amacıyla tekrar dönecektir. Ancak başına neler geleceğinin farkında değildir
148) Yüksek Tansiyon (2003)– Psikopat bir katilin evdekileri teker teker öldürmesini ele alan gerilim dolu bir film.
149) İhtiyar Delikanlı -Old Boy (2003)– Muhteşem bir psikolojik film. 15 yıl boyunca tek başına bir odada esir tutulan bir adam ve yaşadıklarının hikayesi. Aklını yitirmemesi için Oh Dae-Su’ ya şizofreni ilaçları verilmektedir. Oh Dae-Su bu esaretten kaçıp kurtulabilecek mi ?
150) Yalın Ayak -Barefoot(2014) – Annesini kaybetmiş, psikiyatrik bir hasta olan Daisy, zengin bir ailenin çocuğu olan Joy ile tanışır. Romantik komedi tadında saflık ve masumiyet dolu bir film.
151) Kayıp Otoban -Lost Highway (1997) – Fred, eşinin geçmişinden habersiz onunla evlenir ancak işler yolunda gitmeyecektir. Fred’ in kişilik bölünmesi yaşaması, cinayet, bir korku hikayesi ..
152) Enter Nowhere -Kulübe (2011) – Gizem dolu izlenilesi bir film. Film ormanda kaybolan 3 gencin bir kulübede buluşması ve bir türlü kurtulamamalarını ele alıyor. Bu gençler farklı zamandan ve mekandan mı gelmişler ?
153) Onur Savaşı (2012)– Küçük bir kız tarafından cinsel istismar ile suçlanan ve sonrasında da toplumsal histeriye maruz kalan bir adamın dramatik hikayesi. Film birçok ödül almıştır.
154) Etki Altında Bir Kadın (1974) – Bir ev kadınının eşi ve çocuklarıyla kendini var etme çabası. Mabel'in manik davranışları, çok fazla gülmesi gibi bir çok psikolojik rahatsızlığı ile eşi baş edebilecek mi ? Toplumsal eleştiri ögelerini de barındıran film ağır gelebilir ancak izlenilmesi tavsiye edilir.
155) Trainspotting (1996)-(Psikolojik, Macera, Uyuşturucu kullanımı)
156) Öldüren Sis -The Mist (2007) – Tutucu insanların bulunduğu bir kasaba ve bu kasabada bulunan hür düşünceli gençler..
157) İntihar Odası (2011) – ( Farklı bir birey olan Dominik depresyonun eşiğine gelmiştir. Ailesinden ilgi görmeyen ve sürekli dışlanan Dominin kendini internet oyununa verir. İşte bundan sonra olanlar olur.
158) Davetsiz -The Uninvited (2009) – Annesinin ölmesi üzerine travma yaşayan ve bir süre psikiyatri kliniğinde yatan genç bir kızın hikayesi. Babasının bir hemşire ile evlenmesi genç kızın depresyon yaşamasına neden olacaktır.
159) Bir Rüya İçin Ağıt (2000)– Uyuşturucu bağımlılığı olan bir genç ve televizyon bağımlılığı olan annesi arasında giderek yükselen bir uçurum ve iletişimsizlik.
160) Şampiyon -The Wrestler (2008) – Ünlü bir güreşçinin kalp krizi sonrası şov dünyasına veda etmesi ve tezgahtar olarak işe başlaması. Ailevi bağları bozulmuş bir adamın hikayesi.
161) Bipolar (2014) - Harry çekingen bir adam ve aynı zamanda bipolar bozukluğu olan bir hastadır. Yeni bir tedaviyi denemek üzere bir kliniğe yatar ve tüm günü kamera ile izlenilecektir. Harry düzelme gösterebilecek mi ?
162) Kukla - The Beaver (2011) – Sıkıntılarla dolu günler sonrası hayatını ve ailesini yeniden keşfe çıkan bri adamın hem esprili hem de duygu yüklü hikayesi.
163) Phobe Harikalar Diyarında (2008) – Geniş bir hayal gücüne sahip olan bir çocuk ve kendini Alice Harikalar Dünyasında piyesi için olan rolüne fazlasıyla kaptırması nedeniyle kendini birden bu dünyanın içinde buluverir.
164) Sineklerin Tanrısı (1963) - Bütün yetişkin insanların öldüğü bir uçak kazasında hayatta kalan küçük bir grup küçük çocuk ve hayatta kalma savaşları.
165) Aklım Karıştı (1999) Bir gencin 18 ay boyunca akıl hastanesinde kalışı ve yaşadıkları
166) Ara (2008) - Tek bir apartman dairesinde geçen filmde 4 kişinin birbirini seven ve aldatan, kıran ama bırakmayan hikayelerini ele alınmaktadır.
167) Aç Gözünü (1997) – Psikolojik gerilim filmi. Çok güvendiği güzel yüzünü kaybedince Cesar'ın hayatı çok farklı bir yöne doğru gidecektir.
168) Beyaz Köpek (1982) (Klasik Koşullanma) Eski sahipleri tarafından sadece siyahları saldırması ve öldürmesi yönünde eğitilmiş bir köpek. Yeni sahibi bu köpeğin koşullamasını söndürebilecek mi ?
169) Büyük Yalnızlık –
170) Cennet –
171) Gölgesizler –
172) Güneş Yanığı –
173) Küçük Kıyamet
174) Solaris –
175) Gerçeğe Çağrı –
176) Küp –
177) Ölüm Kitabı (Misery)
178)Esaretin bedelli
179)godfather 1-2
180)kaplumbağlarda uçar
181)bajrangi bahija
182)rab ne de bana di jodi"
58 notes · View notes
nermiwhesenli · 5 years
Text
İZLEYEBİLECEĞİNİZ GÜZEL FİLMLER 😍🎈
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir adam)
9- Kimlik (Çoklu kişilik bozukluğu)
10- Şanslı (Ensest)
11- Atlı Karınca (Ensest)
12- Zenne (Eşcinsel eğilim ve aile tutumları)
13- Siyah Kuğu (Mükemmliyetçilikpsikolojik gerilim)
14- Gözlerimi de Al (Karı koca ilişkisi)
15- Karanlıktakiler (Sosyofobi- cinsel taciz)
16- Otomatik Portakal (Vicdan deneyi- vicdan var mıdır? var edilebilir mi?)
17- Sineklerin tanrısı (İnsanların medeniyetten uzaklaştıklarında “id” lerinin nasıl devreye giridğini anlatıyor)
18- Babam Büfe (Fakir bir aile yapısı)
19- Benny’nin Videosu (Psikolojik gerilim – Aile ilişkileri)
20- Funny Games (Psikolojik gerilim – Aile ilişkileri)
21- Hayat güzeldir (Nazi Almanyası, baba oğul ilişkisi)
22-İnsomnia (Polisiye , gerilim uyuyamayan bir polisin maceraları)
23- Akıl defteri (Hafıza Kaybı)
24- Tehlikeli ilişki (Freud- jung)
25- Dövüş kulübü (Saldırganlık)
26- Ceket (Psikolojik gerilim)
27- Truman şov (Kurgu bir yaşamda insan psikolojisi)
28- Makinist (Uykusuzluk problemi- insomnia)
29- Gizli pencere (Paranoya)
30- Nietzsche Ağladığında
31- Sen ne dilersen (İki kız kardeşin ilişkisi
32- Dönüş (Aile içi ilişkiler)
33- Yirmi Üç (Takıntılı kişilik)
34- Sil Baştan (İki farklı kişiliğin beraberliği- bilinçte yolculuk)
35- Piyano öğretmeni (Aşırı tutucu bir kişilik ve beraberinde getirdiği cinsel sapkınlığı anlatan bir film)
36- Takva
37- Büyük balık (Baba- oğul ilişkisi)
38-Abim evin tek çocuğu (Aile ilişkileri- özellikle kardeş ilişkisi üzerinde durulmuş)
39- Beyza’nın kadınları (Çoklu kişilik bozukluğu)
40- Max ve Mary (Asperger sendromu)
41- Babam ve Oğlum
42- Benim Adım Khan / Konusu: Rizwan Khan Otizm türü rahatsızlığı olan sperger sendromu hastasıdır..
43-Beşir'le Vals
44- İnception
45- 3 İdiot
46- Her Çocuk Özeldir
47- 28 Gün (Bağımlılık ve Alkol)
48-Yukarıya Bak (Animasyon)
49- Sybil
50- Oğul Odası
51) Ekim Düşü
52) Muhteşem Üçlü
53) Gökten İnen Melek
54) Son Armağan
55) Kırmızı Köpek
56) Tavuklar Firarda
57) Neşeli Günler
58) Yumurcak (Yabancı Film)
59) Altına Hücum
60) Düşler Ülkesi
61- Gen
62- Ölü Ozanlar Derneği
63- The Game
64- Black (Kör bir kız çocuğunun hayatı)
65- Billy Elliot
66- Forrest Gump
67- Atlıkarınca
68- Tavşan Deliği
69- Herkes Mi Aldatır?
70- Mozart ve Balina
71- Good Will Hunting (Can Dostum)
72- American Psycho
73- 12 Angry Man
74- İn Treatment (Dizi Film, her bölüm bir danışma seansıdır)
75- Lie To Me (Beden Dilini Anlatmaktadır)
76- Sherlock Holmes (Psikolojik analizler ve vaka çözümlemeleri)
77- Umudunu Kaybetme
78- Zindan Adası
79- Zoraki Kral
80- Öğretmenim Mori
81- Özgürlük Yazarları (Varoş bir okulda bir idealist öğretmenin verdiği mücadele)
82) The Mentalist (Dizi)
83- Uçurtmayı Vurmasınlar
84- Kelebek Etkisi
85-Çıldırış
86- Ghajini
87- Kuzuların Sessizliği
88- Kır Zincirlerini
89- Aile Babası
90- Başkalarının Hayatları
91) K Pax (Uzaydan geldiğini söyleyen bir adamın ilginç anlatıları)
92) Shine (Pırıltı) (Sıradışı kabiliyetli bir çocuğun müzikteki başarısı ve ailesini bir arada tutma çabası anlatılmaktadır)
93) Tabutta Rövaşata (Evsiz barksız bir adamın (hüzünlü) hikâyesini konu edinir)
94) Anayurt Oteli (Otel müdürünün birbirine benzeyen olaylar içinde, iç dünyasındaki fırtınaları dizginlemeye çalışmasını anlatır)
95) Kader ve Masumiyet (Hayat kadınına saplantılı bir adam olan Bekir (Haluk Bilginer), hapisten yeni çıkmış amaçsız biri olan Yusuf (Güven Kıraç) ve annesinin hamileyken yediği dayaktan dolayı sağır ve dilsiz doğan Çilem (Melis Tuna) etrafında gelişen sıradan olayları ele alır)
96) Six Feet Under (Dizi) (Geçimlerini başkalarının ölümlerinden kazanan bir ailenin hikâyesi)
97) Fil (Elephant) (Okulda şiddeti konu alıyor
98) Prestij (Önceleri birlikte çalışan iki sihirbazın daha sonra rekabete ve hatta düşmanlığa dönüşen öyküsü anlatılmaktadır
99) Korkuyorum Anne (İnsan nedir ki? Film bunu merak ediyor)
100) Mama-Anne-(2013): Anne babalarının öldürülmesinden sonra ormanda kaybolan iki kız kardeşin hikayesi. Kızlar yıllar sonra kurtarılır ancak yeni hayata adapte olabilecekler mi ?
101) Life Of Pi -Pi'nin Hayatı- (2012): Okyanusun ortasında bir salda mahsur kalan Pi'nin hayatta kalma savaşı. Pi keskin zekası ile bu savaşı kazanacak mı acaba ? Dev kaplan ile birlikte yaşamayı öğrenip adaya varacak mı ?
102) Lorenzo'nun Yağı(1992): 7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo amansız bir hastalığın pençesinde bulur kendisi. Gerçek bir hikayeden alınan filmde lorenzonun ailesinin mücadele azmini göreceksiniz. Ailesi Lorenzoyu bu amansız hastalıktan kurtaracak ilacı bulabilecek mi ?
103) Fil Adam-The Elephant Man (1980): Genetik şekil bozukluğu. John Merrick'in hayatının anlatıldığı filmde John Merrick’ in görünüşünden dolayı gördüğü kötü muamele ve biz insanların yapabileceği kötülüğün sınırının olmadığını gözler önüne seren bir baş yapıt.
104) Yazı- Tura (2004): Doğu Anadolu bölgesinde askerlik yapan iki gencin hayatları boyunca atlatamadıkları travmalarını ele alıyor film.
105) Cennetin Rengi (1999): Dramatik bir İran filmi. Görme engelli Muhammed'in çevresini sadece dokunarak ve duyarak anlamaya çalıştığı masalsı hikayesi. Baba evlilik planlarını bozacağından korktuğu Muhammed'ten kurtulabilecek mi ?
106) Cennetin Çocukları (1997): Yoksul bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra'nın aynı ayakkabıyı paylaşmasının öyküsü.
107) Mozart ve Balina(2005): Otizmin bir türü olan Asperger sendromlu olan iki gencin aşk hikayesi. Donalt ve Isabella toplumun baskısını, asperger sendromunun getirdiklerini yenip ortak bir hayat kurabilecekler mi ?
108) 21 Gram(2003): Bir kaza sonucu yolları kesişen 3 kişinin yaşadıklarını ele alan filmde ayrıca “şans” denen şeyin geçmiş, şimdi ve gelecek zamanda hayatları nasıl etkilediği ele alınmıştır.
109) Şifre Merkür(1998): 9 yaşında otistik bir çocuğun Amerikan hükümeti güvenlik birimi tarafından yapılan hiç kimsenin çözemeyeceği bir şifre olan “merkür"ü kırması ve başından geçenler anlatılmaktadır.
110) Maraton-Marathon(2004): otistik Cho-won’ un yılmamak ve yorulmamak prensibi ile devam ettirdiği hayatını ele alıyor film.
111) Kelebekler Hürdür- Butterflies Are Free(1972): Don, ailesinde, toplumdan uzak hayatını devam ettirmeye çalışan bir genç. Yaşadığı yerde hippi bir kız olan Jill ile tanışır aşık olurlar. Jill Don'a yaşama sevinci aşılayabilecek mi ?
112) Kelebeğin Rüyası(2013): Veremli iki şairin 2. dünya savaşı döneminde halka şiiri sevdirme çabası ve kendi geleceklerini kurabilme adına gösterdikleri çabayı ele alıyor film.
113) Ben X(2007): Ben otistik bir gençtir. Çevresiyle uyum sorunları yaşamaktadır. Ben, internet ortamında oynanan bir oyunda gerçek hayatında olduğunun tam tersi bir hayat kuracaktır kendisine.
114) Koro(2005): Müzik öğretmeni Clement yatılı bir okula müdür olarak atanır. Kendisinden bu yatılı okuldaki çocukları rehabilite etmesi beklenilir ancak çocukların umursamazlıkları ve baskıcı eğitim sistemi başlarda onu hayal kırıklığına uğratır ancak Clement müziğin gücünü kullanacaktır.
115) Ron Clark'ın Hikâyesi-The Ron Clark Story(2006): Gerçek bir hikayeden alınan filmde öğretmen Ron Clark'ın öğrencilerinin hayatını nasıl etkilediğini izleyiciye sunan biyografi filmi.
116) İnception-Başlangıç(2010) : Rüya içinde rüya. Bilim kurgu ve aksiyon dolu bir film. Filmin başrol oyuncusu Leonardo Dicaprio için zihnin bilinçaltı derinliklerinde saklı değerli bilgileri çalmak için rüya görme anı kadar daha değerli bir an olamaz.
117) Erkek Severse (1994): Alkolizmin pençesinde bir aile ve bu ailenin bu büyük soruna rağmen sevgi ve aşk ile birbirlerine destek olma çabaları
118) Saklambaç(2005): Annesi intihar ettikten sonra Emily depresyona girer psikiyatrist olan babası kızına yardımcı olmaya çalışır ancak kendisi de çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Yeni taşındıkları evde Emily hayali bir arkadaş edinmiştir.
119) Benden Bu Kadar(1997): Udall "obsesif kompülsif” başarılı bir yazardır.
120) Kevin Hakkında Konuşmalıyız(2011): Çocuk gelişimi ve anne çocuk ilişkisini ele alan filmde anne Eva kariyerini ve planlarını bir kenara bırakarak çocuğu Kevini dünyaya getirir. Ancak Kevin toplumsal normlardan uzak kurallara aykırı bir hayat yaşar, çete gruplarına katılır. Anne Eva çocuğunun davranışlarından dolayı derin bir sorumluluk duymakta ve nerde hata yaptığını sorgular.
121) Tehlikeli Oyun-Die welle (2008): 1967 yılında Kaliforniya'da geçen gerçek bir olayı perdeye aktaran filmde insanları robotlaştıran ideolojilerin insanlar ve toplum üzerindeki etkisi ele alınıyor. The Wave grubu ilk başlarda dayanışma, saf bir birliktelik olarak ortaya çıkmışsa da durum kontrolden çıkmaya başlar ve farklı boyutlara ulaşır
Toplum psikolojisi nasıl harekete geçirilir nasıl bir tehlikeli bir hal alır, bunu anlatıyor. Olay bir lisede geçiyor. Basit bir proje ödevi olarak başlayan hareket, çok tehlikeli bir hale dönüşüyor.
122) Experiment (Deney): Bir bilim adamı grubunun, hapishane ortamına deney yapmak amacıyla girmesini ve sonrasında işlerin çığırından çıkmasını konu almaktadır.
123) Billy Elliot(2000): Billy 11 yaşında bir çocuktur ancak yaşına fazlasıyla olgundur. Yeri geldiğinde babası ve abisi ile birlikte grevlere katılmaktadır. Ancak Billy bir gün bale yapmak istediğini söylediğinde ailesi nasıl bir tepki verecektir ?
124) 12 Kızgın Adam-12 angry man (1957): Grup psikolojisinin, yabancı düşmanlığının kararları vermede ne kadar etkili olduğunu ortaya koyan bir film. Filmde babasını öldürmekle suçlanan latin amerikalı genci suçlu bulan 11 jüri üyesi ve genci suçsuz bulan 1 jüri üyesinin arasında geçen muhteşem diyologlar.
125) İçinde Yaşadığım Deri(2011): Tarantula adlı romandan çevrilen filmde Ünlü bir plastik cerrahın kaza sonucu yanan eşine deri yaratmak için 12 yıl boyunca uğraşması, eşinin intiharı ve bu intihar sonucu psikolojik travma yaşayan küçük kızını konu alır ancak olanlar sadece bunlarla sınırlı kalmayacaktır. Plastik cerrahın kızı tecavüze uğrar ve baba intikam için tecavüzcü üzerinde deri deneyleri yapar.
126) Amedeus (1984):8 dalda Oscar ve birçok ödül kazanan filmde ünlü besteciler Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’ nin başından geçenlere tanık olacaksınız.
127) Beethoven'i Anlamak -Copying Beethoven (2006): Beethoven’ ı daha iyi, daha yakından tanımak isteyenler için güzel bir film. Sağırlığı giderek artmakta olan Beethoven son bestesini bitirmeyi hedeflediği sürede bitirip başarısına başarı katabilecek mi ?
128) Küçük Gün Işığım(2007): Hoover ailesinin küçük bireyi yarışmaya katılmak için ailesini ikna eder ve calofirniya’ ya doğru eğlenceli bir yolculuk başlar.
129) Bir Zamanlar Anadolu'da(2010): Bir Nuri Bilge CEYLAN filmi. Filmde cinayet soruşturmasında doktor ve savcının 12 saatlik gerilimli hikayesi.
130) Baran -Yağmur(2001): Majid Majidi yapımı bir iran filmi. Büyük bir kinin derin bir aşka dönüşmesinin hikayesi.
131) Kulübe-Enter Nowhere(2011): Gizem dolu izlenilesi bir film. Film ormanda kaybolan 3 gencin bir kulübede buluşması ve bir türlü kurtulamamalarını ele alıyor. Bu gençler farklı zamandan ve mekandan mı gelmişler ?
132) Kız kardeşimin Hikâyesi(2009): Kate adından çocukları olan çift kısa bir süre sonra çocuklarının lösemi olduğunu ve ilik nakli yapılmazsa bir kaç yıldan fazla yaşayamayacağı bilgisi ile hayatları altüst olur. Çift bir çare olarak Anna adında bir bebek daha yaparlar ve 11 yaşında kate'e böbrek nakli yapılması gerekmektedir. Ancak anna kendisinin bu amaçla kullanılmasına karşı ailesine dava açar.
133) Dorothy Mills(2008): Ailesini trafik kazasında kaybeden bir psikiyatrist ve daha sonrasında yolları kesişen aynı kazadan kurtulan bir kız çocuğu ile yaşadığı garip olaylar.
134) Uyanış -Awakenings- (1990) (Dr. Sayer, uzun süre bilincini kaybetmiş hareketsiz bir nevi koma durumunda olan hastalarını iyileştirmek amacıyla çabalamaktadır. L-Dopa adlı ilacı deneyecektir ancak pahalı olduğu için sadece bir kişi üzerinde deneyecektir. Ancak ilacın yan etkileri de kaçınılmazdır.
135) Behzat Ç. -Seni Kalbime Gömdüm-
136) Aynı Yıldızın Altında (2014) – 3 yıldır troid kanseri ile boğulan 16 yaşındaki bir genç kız ve kanserli hastalar için oluşturulan terapi grubunda yaşadıkları.
137) Lorenzo’nun Yağı(1992) –7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo amansız bir hastalığın pençesinde bulur kendisi. Gerçek bir hikayeden alınan filmde lorenzonun ailesinin mücadele azmini göreceksiniz. Ailesi Lorenzoyu bu amansız hastalıktan kurtaracak ilacı bulabilecek mi ?
138) Sevgili Öğretmenim (1967) – Asıl mesleği mühendislik olan Thackeray iş bulamadığından öğretmenlik yapar. Ancak idealist öğretmenimizi okulun haylaz öğrencileri rahat bırakmayacaktır. Thackeray pes edecek midir ?
139) Tedavi – The Great Hypnotist(2014) – Xu, alanında uzman bir o kadar da ukala çinli, bir psikiyatristir. Hayalet gördüğünü iddia eden hastasına inanmamakta ve hastasını hipnoz terapisine alacaktır.
140) Musaranas (2014) – 1950 İspanyasında geçen psikolojik gerilim filminde Montse agorafobisi (açık alan korkusu) bir bireydir. Hayatı bir apartman dairesinde geçmektedir. Montse hayatının kalanını bu apartman dairesinde mi geçirecek yoksa başına çok daha farklı olaylar mı gelecek ?
141) Edit ve Ben (2009)– Psikoloji bölümü okuyan genç zekasını arttırmak amacıyla kendisine çip taktırır ancak içinde yapay bir benlik olması nedeniyle birçok tuhaf olay yaşayacaktır. Bir yandan da otistik olan matematik dehasının gizli araştırmanın formülünü çözmesi Edit ile yakınlaşmasını sağlar.
142) İnfaz-Calvary (2014)– Psikolojik ögelerin yer aldığı bir kara komedi filmi. Günah çıkartmak için Rahibi ziyaret eden bir adam rahibe onu öldüreceğini söyler ancak rahip adamın yüzünü görememiştir. Rahip bir yandan ölüm hazırlıkları yaparken bir yandan da bu adamın kim olduğunu bulmaya çalışır.
143) Koku -
144) Yalanın İcadı –
145) Bir Rüyaya Ağıt – (Televizyon bağımlılığı)
146) Şeytan Üçgeni -Triangle (2009) – Arabasıyla giderken çaptığı bir martı nedeniyle trafik kazası geçiren Jess, bu kazanın hayatının değiştireceğini sonradan öğrenecektir.
147) İhtiyarlara Yer Yok (2007)- Birçok ödül alan filmde uyuşturucu çetelerinin kanlı bir pazarlığına denk gelen Moss'un hikayesine yer verilmektedir. Moss parayı alıp gidecektir ancak akşam yaralı birisine yardım amacıyla tekrar dönecektir. Ancak başına neler geleceğinin farkında değildir
148) Yüksek Tansiyon (2003)– Psikopat bir katilin evdekileri teker teker öldürmesini ele alan gerilim dolu bir film.
149) İhtiyar Delikanlı -Old Boy (2003)– Muhteşem bir psikolojik film. 15 yıl boyunca tek başına bir odada esir tutulan bir adam ve yaşadıklarının hikayesi. Aklını yitirmemesi için Oh Dae-Su’ ya şizofreni ilaçları verilmektedir. Oh Dae-Su bu esaretten kaçıp kurtulabilecek mi ?
150) Yalın Ayak -Barefoot(2014) – Annesini kaybetmiş, psikiyatrik bir hasta olan Daisy, zengin bir ailenin çocuğu olan Joy ile tanışır. Romantik komedi tadında saflık ve masumiyet dolu bir film.
151) Kayıp Otoban -Lost Highway (1997) – Fred, eşinin geçmişinden habersiz onunla evlenir ancak işler yolunda gitmeyecektir. Fred’ in kişilik bölünmesi yaşaması, cinayet, bir korku hikayesi ..
152) Enter Nowhere -Kulübe (2011) – Gizem dolu izlenilesi bir film. Film ormanda kaybolan 3 gencin bir kulübede buluşması ve bir türlü kurtulamamalarını ele alıyor. Bu gençler farklı zamandan ve mekandan mı gelmişler ?
153) Onur Savaşı (2012)– Küçük bir kız tarafından cinsel istismar ile suçlanan ve sonrasında da toplumsal histeriye maruz kalan bir adamın dramatik hikayesi. Film birçok ödül almıştır.
154) Etki Altında Bir Kadın (1974) – Bir ev kadınının eşi ve çocuklarıyla kendini var etme çabası. Mabel'in manik davranışları, çok fazla gülmesi gibi bir çok psikolojik rahatsızlığı ile eşi baş edebilecek mi ? Toplumsal eleştiri ögelerini de barındıran film ağır gelebilir ancak izlenilmesi tavsiye edilir.
155) Trainspotting (1996)-(Psikolojik, Macera, Uyuşturucu kullanımı)
156) Öldüren Sis -The Mist (2007) – Tutucu insanların bulunduğu bir kasaba ve bu kasabada bulunan hür düşünceli gençler..
157) İntihar Odası (2011) – ( Farklı bir birey olan Dominik depresyonun eşiğine gelmiştir. Ailesinden ilgi görmeyen ve sürekli dışlanan Dominin kendini internet oyununa verir. İşte bundan sonra olanlar olur.
158) Davetsiz -The Uninvited (2009) – Annesinin ölmesi üzerine travma yaşayan ve bir süre psikiyatri kliniğinde yatan genç bir kızın hikayesi. Babasının bir hemşire ile evlenmesi genç kızın depresyon yaşamasına neden olacaktır.
159) Bir Rüya İçin Ağıt (2000)– Uyuşturucu bağımlılığı olan bir genç ve televizyon bağımlılığı olan annesi arasında giderek yükselen bir uçurum ve iletişimsizlik.
160) Şampiyon -The Wrestler (2008) – Ünlü bir güreşçinin kalp krizi sonrası şov dünyasına veda etmesi ve tezgahtar olarak işe başlaması. Ailevi bağları bozulmuş bir adamın hikayesi.
161) Bipolar (2014) - Harry çekingen bir adam ve aynı zamanda bipolar bozukluğu olan bir hastadır. Yeni bir tedaviyi denemek üzere bir kliniğe yatar ve tüm günü kamera ile izlenilecektir. Harry düzelme gösterebilecek mi ?
162) Kukla - The Beaver (2011) – Sıkıntılarla dolu günler sonrası hayatını ve ailesini yeniden keşfe çıkan bri adamın hem esprili hem de duygu yüklü hikayesi.
163) Phobe Harikalar Diyarında (2008) – Geniş bir hayal gücüne sahip olan bir çocuk ve kendini Alice Harikalar Dünyasında piyesi için olan rolüne fazlasıyla kaptırması nedeniyle kendini birden bu dünyanın içinde buluverir.
164) Sineklerin Tanrısı (1963) - Bütün yetişkin insanların öldüğü bir uçak kazasında hayatta kalan küçük bir grup küçük çocuk ve hayatta kalma savaşları.
165) Aklım Karıştı (1999) Bir gencin 18 ay boyunca akıl hastanesinde kalışı ve yaşadıkları
166) Ara (2008) - Tek bir apartman dairesinde geçen filmde 4 kişinin birbirini seven ve aldatan, kıran ama bırakmayan hikayelerini ele alınmaktadır.
167) Aç Gözünü (1997) – Psikolojik gerilim filmi. Çok güvendiği güzel yüzünü kaybedince Cesar'ın hayatı çok farklı bir yöne doğru gidecektir.
168) Beyaz Köpek (1982) (Klasik Koşullanma) Eski sahipleri tarafından sadece siyahları saldırması ve öldürmesi yönünde eğitilmiş bir köpek. Yeni sahibi bu köpeğin koşullamasını söndürebilecek mi ?
169) Büyük Yalnızlık –
170) Cennet –
171) Gölgesizler –
172) Güneş Yanığı –
173) Küçük Kıyamet
174) Solaris –
175) Gerçeğe Çağrı –
176) Küp –
177) Ölüm Kitabı (Misery)
178)Esaretin bedelli
179)godfather 1-2
180)kaplumbağlarda uçar
181)bajrangi bahija
182)rab ne de bana di jodi"
18 notes · View notes
zennialweirdo · 5 years
Text
13.12.2018
Bence tüm dünyada 'ya itaat et ya itaat et' yöntemi uygulanmakta. Yani bu demek oluyor ki müslümansan bir kadın olarak kapanır, bir adam olarak sakal bırakıp ağır dindar olup bazı ülkelerin(artık kim onlar bilemiyorum) oyuncağı haline gelerek onlara itaat etmek. Yada modern olup, özgürlükçü olup yine onlara itaat etmek. Bu şekilde istesen de istemesen de onlar ne diyorsa yapmak zorunda kalırsın. Ha bi de şu var eğer istediklerini yapmazsan öldürülürsün, işkence etmeyi tercih ederler, hapise atarlar yada deli yerine konup hastanelere tıkılırsın. Yani iyi niyetli ve vicdanlı olursan onlardan olmazsan bütün bunlara maruz kalırsın. Aslında iyi taktik sonuçta insanlar cesaret edip de karşı gelemiyorlar. Ama bunlara iyi taktik desen de seni içeri tıkarlar o derece kötüler.
Neden böyle oldu hangi olaydan sonra böyle oldu bilmiyorum belki de hep böyledi. Ama acımasız insanların çoğunlukta olduğunu düşünmezdim. Bi kez daha sana karşı hayal kırıklığı içindeyim Dünya! Keşke daha adaletli bir yer olsaydın.
Ama pes etmek bana göre değil elimden geleni yapmak benim kanımda var. Belki bu yolda beni caydıracak milyon tane insan olacak beni engelleyecekler ama ben yine de bu insanlık adına savaşmayı bırakmamayı düşünüyorum beni de deli olarak raporlara kaydetmelerine kadar.
Zamanında bu insanlara karşı gelmiş insanlar vardı.
Belki de bunlardan bir tanesi Atatürk'tü. Bence öyleydi çünkü dünyada en çok takdir edilen liderlerden biriydi ama bence sevmeyeni de çoktu ki bunu şuan canlı görmekteyiz. Ama bunda şu sorgulanmalıdır ki Atatürk her şeyi yaparken herkes onu başarılı bulup, tebrik ediyordu ama neden o öldükten sonra herkes düşman oldu? Yani neden dünya tarafından tebrik edilen insanın kurtardığı ülkesi ve milli değerleri şuanda yine aynı dünya tarafındam yıkılmak isteniyor.
Demekki burada bir yanılgı var. Yani aslında Atatürk'ü saygın gören insanlar sadece iyi niyetli, dünyayı düşünen, sadece kendini düşünmeyen insanlar oluyor bence. Yani 'dünya tarafından saygı duyulan' ifadesi saçma sapan bir yalan. Sadece ondan korktukları için ve ne yapacağını bilmedikleri için saygı duyduklarımı dile getiren bir çift ülke başkanı.
Barış için kendini adayan NADİR insanlardan bir tanesiydi bence Atatürk.
Ama sadece nefrete savaşmakla kaldık bence. Çünkü eğer bi şeyleri değiştirmiş olsaydık bu kadar acımasız olur muydu dünya. Belki ben tecrübesiz olduğum için böyle konuşuyor olabilirim. Belki yıllar öncesine göre milyon adım atmamızdan ve kurtulduğumuz bi çok şeyden haberim olmadığından böyle düşünüyorumdur.
Ama haklı olduğum bi yer var ki o da dünyada hala kötülüğün olduğu evet kötülük olmasa iyilik de olmazdı. Ama hala neden böyle olduğumuzu anlayamıyorum.
Sanırım nefreti yada kibirliği yada bencilliği ortadan kaldırabiliriz ama kötülüğü asla. Aslında her duygunun bir manası var. Ama kötülük beden bu kadar bana ağır geliyor?
Bir arkadaşımı alıp karşıma bu şekilde konuşamıyorum çünkü benim gibi insanlar nadir. Hem de çok nadir. Belki Atatürk gibi biri gibi nadir. Belki yine barış adına savaşmış biri gibi nadir. Ama ben bu konuda konuşunca baba deli muamelesi yapılması onların planlarının çok iyi işlediğinin bir göstergesi. Bu dünyayı yönetenlerin, kötülüğü benimseyenlerin ...
Halk sadece konuşur ve konuşur. Başka elinden bir şey gelmez.
Müslümanlara karşı olan bu tutumun değişmesi sanırım yüzyıllar sürecek. Tıpkı zencilere yapılanlar gibi.
Yani dünyada bunca aptallık oluyorken bu aptallıkların farkındalığını yaratanlar niye susturuluyor. Onların bombasına kimse ağzını açmıyorken bir ülkenin çığlığı adına yapılan olayları herkes kabus gibi gördü. Evet ikisi de doğru değildi ama şu bir gerçek ki biri yardım için biri ise kötülük adına yapılan bir şeydi.
Müslüman olanlar hep düşman olarak görüldü bir kahraman dahi olsalar yine terörist olarak adları kazındı.
Bu olayın din olayı olduğunu da düşünmüyorum bence aç gözlülük.
İleride ise başka insanlar gruplanacak ve o gruptan faydalanıp yine birileri kötülenecek. Dünyanın aptal düzeni hiçbir zaman hiç kimseye uymayacak çünkü herkesten farklı ses çıkar her gruptan farklı fikir çıkar.
Ayrımcılık suçtur. En büyük suçtur hem de.
Bu dünyada hep birileri iyilik adına yada kötülük adına bir şeyler yaptı ve diğerleri de bunu fırsat bildiler.
1 note · View note
sin-u-san · 5 years
Text
Kürtler neden yenilmez ve neden zafere uzak? – Nurettin Demirtaş
Kristof Kolomb Amerika kıtasına ulaştığında katliamdan geçirmeyi planladığı yerli halk hakkında İspanya Kraliçesine bir mektup yazmıştır. Kürtlere yaklaşımla benzerliği açısından ilginç bir bölümü vardır.
Şöyle diyordu Kolomb:
“Yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerinin önünde ant içebilirim. Kötülüğün ne olduğunu hiç bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, son derece tatlı ve kibarlar, konuşurken hep gülümsüyorlar. Elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz.”
Kürtler hakkında kitap yazan B. Nikitin, Amerika kıtasının yerli halkları için sayılan özelliklerin hemen hepsini Kürtler için de sayar; bir tek adam öldürme konusunda Kürtleri farklı ve fazla cesaretli, hatta umursamaz sayar.
G. Müller ise “Başka kimsenin edemeyeceği kadar eşsiz ateş edebilen insanlar!” olarak tanımlar Kürtleri. Yine Müller’in deyimiyle “Dağlar ve geçitlerle, karlı zirveler ve hoş göllerle dolu… İçinde insanlardan çok ayıların ve kurtların bulunduğu, çok romantik, geniş sıradağ ülkesi”dir Kürdistan. Bu nedenlerle her zaman sömürgeci ordulara karşı- koyma cesaretini de göstermiş bir halktır Kürt halkı.
William Eagleton’a göre burası “kükreyen akarsuların, gölgeli kanyonların ve asma köprülerin” ülkesidir. Oryantalistlerin, işgalcilerin bile reddedemediği bir asiliği vardır Kürtlerin ve Kürdistan’ın. Böyle bir ülkenin insanları hep dayanıklılık, cesaret ve yiğitlikle anılır. Hele ki on binlerce yılı bulan toplumsal gelenekleri düşünülünce yenilmeleri öyle kolay değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk askeri darbecisi Cemal Madanoğlu bile anılarında en güvenilecek insanlar olarak Kürtlerden bahseder.
Sadece bu tanımlar bile Kürtlerin neden yenilmez olduğunu anlatmaya yetmektedir.
Bir de Kürtlerin yenilgili hallerine verilecek örnekler vardır ki bir İdris-i Bitlis’i hatırlatması yeter de artar bile.
Bugünkü durum nedir? Son iki yüz yılda Kapitalist Modernitenin tüm Ortadoğu’ya yaptığı saldırılar Kürtleri de etkiledi. Soykırımlardan geçirildi ve neredeyse sosyal bir varlık olmaktan çıkma noktasına getirildi. Önder Öcalan bu gidişata dur dedi ve toplumsal kültürü yeniden canlandırdı, özgürlük alevini tüm yüreklere saldı. Verilen mücadelenin büyüklüğü ortadadır.
Şimdi dağlarıyla, gerillasıyla, çağdaş önderliğiyle, demokratik, özgürlükçü felsefesiyle ve 40 yılı geride bırakan mücadelesiyle öne çıkan ve yenilmezliğin sembolü haline gelen Özgürlük Hareketi PKK ve bir de bir türlü birliğe gelmeyen, hatta her fırsatta birliğe hançer sokan KDP-YNK gibi partileriyle tanınıyor Kürtler.
Maalesef gerçek bu…
Kürtler toplumsal kültürleri ve direniş gelenekleri sayesinde yenilmez hale gelmişler fakat dış güçlere endeksli, iki yüzlü ve iradesiz duruşlar yüzünden de zaferden yoksun kalmışlardır.
Soykırımcı-sömürgeci işgal güçlerini Barzan’a, Behdinan’a, Xakurkê’ye getiren KDP anlayışı ve öte yandan Tevgera Azad’ın bürolarını kapatan YNK anlayışıdır Kürtleri zaferden uzaklaştıran.
Apaçık işgal güçleriyle işbirliği yapıyorlar, her halükârda onların şantaj ve tehditlerine boyun eğiyorlar ve bunu da Kürt halkının çıkarları adına yaptıklarını iddia edecek kadar yüzsüzce davranıyorlar. Bunun en uç örneğini Türk işgal güçleri ve bağlı çetelerinin Efrîn işgalinde onlara ortak olan ENKS sergilemişken şimdi YNK benzer bir yolda ilerlemektedir. ENKS’nin yaptıklarıyla Tevger’in kapatılması arasında fark yoktur. Fakat bu girişim YNK’yi bölünmeye dek götürebilir. Tevger’in kapatılmasını YNK’nin belli bir kesimi hazmetmez, karşı çıkar. Bu işbirlikçi ve boyun eğmeci çizgi ve tutum karşısında YNK içindeki onurlu tutum sahibi olanlar o kadar da güçsüz değildir.
YNK bölünmek üzereyken bu durumdan kurtulmasına yardım etmiş olan bir harekete karşı şu an yapılan girişimleri tarih affetmeyecektir.
Tevger’in kapatılması Kürtleri zaferden alıkoyan girişimlerden biridir. Gizli-açık daha birçok girişimden bahsedilebilir. Peki Kürt halkı buna mecbur mudur? Yenilmeyecek ama zaferi de olmayacak, öyle mi! Bu mudur yani bunca bedelin karşılığı?
Asla kabul edilemez! Kürt halkı yeri geldiğinde kendisini zaferden, özgürlükten, demokrasiden alıkoyan tüm güçlerin üzerine yürümesini, hesap sormasını ve gerektiğinde ezip geçmesini de bilir. Herkes bunu aklında tutsun!
NURETTİN DEMİRTAŞ – YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 
18 notes · View notes
gokhanerturkey · 4 years
Text
Tumblr media
Onlar, o müstekbirler yok mu?
Bugün günlerden cuma. Hayırlı cuma. Bugün kitabın ortasından seçtiğim ayetler var. Kim neyi ihtirasla isterse o şey onun imtihanı olur. O şey onun için dua ile istenen belaya dönüşür. Biz hayırlısını isteyelim. Bize her hayır gibi görünen şeyde hayır olmayabilir..
Kim neyle mağrur olursa Allah onu o şeyle zelil eder. Hiç kimse kendi nefsine aşırı güven duymasın.
Ali İmran 26: De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” Şuara’da denmiştir ki: 225-226. “Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?” 227 “Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah’ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” “Yüzyılın projesini açıklarken Trump kendinden ne kadar emindi. Dünyanın en güçü, en zengin ülkesi(!). Dünya umurunda değil, meydan okuyordu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, “Yeryüzünde Çin’in gelişmesini durdurabilecek hiçbir güç yok” diyordu, ABD ile takıştığında. Oysa hiç düşünmüyorlardı ki, “Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih, 7).
Dünya nice Firavun’lar, Nemrut’lar, Belam’lar, Karun’lar, Haman’lar ve Şeddat’lar gördü! İktidarı, egemen gücü temsil eden kişiler için kötü örnek Firavun’dur. Ebu Cehiller ve Ebu Leheblerle dolu dünya. İktidar ilişkisi içindeki çevreleri ve bürokrasiyi temsil eden kişilik Haman’ı, piyasada mal, para gücünü temsil eden kişilik olarak Karun’u ve insanları Allah’la aldatan ya da dini çıkarlarına alet eden kişilik olarak Kur’an Bel’am’ı misal verir. Rivayet edilir ki Karun, Hz. Musa ve Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilen kişiydi. Yani “Kitap yüklü bir eşek”ti.
“Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve “Bizden daha güçlü kim var?” dediler. Onları yaratan Allah’ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi? Onlar, âyetlerimizi de inatla inkâr ediyorlardı. Sonunda dünya hayatında onlara alçaltıcı cezayı tattırmak için o kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiret azabı ise daha da alçaltıcı olacak, onlara yardım da edilmeyecektir. (Fussilet, 15,16). Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üzerlerine alçaklık damgası vurulmuştur. Meğer ki Allah’ın ipine ve insanlar (müminler)ın ahdine sığınmış olsunlar. Onlar Allah’ın hışmına uğradılar ve üzerlerine de miskinlik damgası vuruldu. Bunun sebebi, onların Allah’ın âyetlerini inkâr etmiş olmaları ve haksız yere peygamberleri öldürmeleridir. Ayrıca isyan etmiş ve haddi de aşmışlardı. 10:27-Kötülük kazanmış olanlara gelince, kötülüğün cezası, misli kadardır. Ve onları bir aşağılık ve eziklik kaplar. Onlar için Allah’tan başka hiçbir kurtarıcı yoktur. Yüzleri karanlık gecelerden bir parçaya bürünmüş gibidir. İşte onlar cehennem ehlidir. Orada ebedî kalacaklardır. 42:45 -Sen, onların aşağılıktan dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken ateşe sunulduklarını görürsün, iman edenler de: “Gerçekten zarara uğrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kıyamet günü yazık etmiş olan kimselerdir” diyeceklerdir. İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içerisindedirler.
Unutmayalım ki, haksız edilen her mal ve makam hırsızlıktır. Yetim hakkıdır ve zulümdür. O zalimler, yalan söyleyenler, inkarcılar, halkı aldatanlar yok mu, 54:7-“Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.” 9:58-“İçlerinde (topladığın) sadakalar hakkında sana tariz eden (dil uzatan)ler de var. Eğer o sadakalardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen kızarlar.” Kamu kaynaklarını haksız şekilde tasarruf edinenler de işte böyle uyarılır. Ve Allah buyurdu ki, 16:106- “Kalbi iman ile sükûnet bulduğu halde (dinden dönmeye) zorlananlar dışında, her kim imanından sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onların üzerine Allah’tan bir gazab gelir ve kendilerine çok büyük bir azab vardır.”
20:81-“Size verdiğimiz rızıkların en temizlerinden yiyin ve bunda taşkınlık etmeyin, sonra üzerinize gazabım iner. Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o mahvolur.” Evet 42:37-“O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar. Onlar öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlarlar.” Çünkü güzel örnek olarak, ötekileri o yakıcı ateşten kurtarmaya çalışırlar ve çağırırlar.
Eğer birileri inatla sapkınlıklarına devam ederlerse 47:28-“Bu onların Allah’ı gazablandıran şeylere uymaları ve O’nun rızasına sebep olacak şeyleri beğenmemelerinden dolayıdır. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.” Allahım, bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara.
Selâm ve dua ile.
Abdurrahman DİLİPAK
03.04.2020
•&•
https://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/onlar-o-mustekbirler-yok-mu-31805.html
0 notes
hbedebiyatsanat · 7 years
Text
Ahmet Şık'tan tarihi savunma:
Türkiye bir gariplikler ülkesi ve her dönemde birçok absürdlük yaşandı ama evrensel demokratik normların her birinin içinin boşaltılıp, ülkeyi teslim alan bir örgütlü kötülüğün egemen olduğu bir başka dönem olmadı.
ÜLKENİN TAMAMI MEZARLIĞA DÖNDÜ
En yakın örnekten başlayacağım. Baskı ve otoriterliği daha da katmerleyerek, geçmişteki ve günümüzdeki cunta rejimlerini kıskandırarak bir tek adam diktatörlüğü demokrasi diye yutturulmaya çalışılıyor. Medyanın büyük kısmının ele geçirildiği, kalanların neredeyse tamamının kontrol altına alındığı, "Hayır" diyenlerin "terörist" diye yaftalandığı, hile yapılacağından kimsenin kuşku duymadığı, eşit olmayan koşullarda yapılacak bir referandumu "millet iradesi" demogojisiyle önümüze getiriyorlar. Kendilerinin ve temsil ettikleri oligarşik düzenin varlığına tehdit içeren bir sonuç ortaya koyan 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin ardından o iradenin yanlış tecelli ettiğine kadar verip, ülkeyi yeniden bir kan banyosuna sokmakta bir an tereddüt etmediler. "Baldıran zehiri de olsa içeceklerini" iddia ettikleri "Barış sürecinin" sonunda ülkenin tamamı mezarlığa döndü.
DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANESİ
Demokratik gelişimde katledildiği iddia edilen mesafe sonunda gelinen yerin "İleri demokrasi" olduğuna inanmasızı isteyenler, basın özgürlüğünün " En iyi döneminde" olduğunu da "Sizi tasmalarınızdan kurtardık" şeklinde veciz sözlerle ifade etmişlerdi. Ancak ulusal ve uluslararası meslek örgütlerinin raporlarında Türkiye'nin "Dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi" olduğunu yazıyor. Avrupa konseyinin 47 üyesi içinde, ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği ülkenin Türkiye olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Son 10 yılda, "darbe" ve "darbeci", "iktidar mahfileri ve yandaşlarından en çok duyulan sözcüler oldu. İktidar karşıtı her eylem "darbe," her muhalif daha da kolaylıkla "darbeci" diye ilan edildi. Halbuki, siyasi tarihinde birçok darbe bulunan Türkiye'de, rejimleri Türkiyeli İslamcılar tarafından alkışlarla karşılanmıştı.
DARBECİLERİ KISKANDIRAN BİR CUNTA REJİMİ HAYATA GEÇİRİLDİ
Faşist ruhu devletin derinliklerine nüfuz etmişken darbe şakşakçılığı İslamcı bir iktidarın, "Darbelerden ve darbecilerden hesap sorduğu" iddiası ise hayli İlginçti. 10 yıl önce başlatılan ve bazı kontrgerilla artıklarının herekçe suçları soruşturma konusu edilmeden sanık olarak dosyalara serpiştirildiği bir dizi kumpasla kurgulanmış davalarla memleket güya "sivilleştiriliyordu". Bir yandan sivilleşme sağlanırken, "Dindar ve kindar" diye arih edilen taraftarlarının bizzat iktidar tarafından militerleştirilmesinden daha ilginç olansa, AKP'nin siyasi desteğiyle kumpas davalarının tetikçiliğini üstlenenlerin daha 7 ay önce darbeci olarak sahneye çıkmasıydı. Eski suç ortağının, geride bir dolu kuşkulu ve karanlık soru bırakan bu kanlı kalkışmasını "Allah'ın lütfu" fırsatçılığına çeviren iktidar, engellenen darbecileri kıskandıran bir cunta rejimini hayata geçirdi. Sözün kısası demokrasilerde yanıtı net olan "darbe nedir", "darbeci kime denir", "sivilleşme nasıl olur" sorularına verilecek yanıtlar herkesin siyasal argümanına göre farklılık gösteriyor.
Daha birçok örnek vermenin mümkün olduğu bu demokrasi illüzyonunun en büyük paradoksu ise bizzat iktidarın, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ta kendisi. Zifiri karanlık bir zihniyeti temsil ediyor ama partilerinin amblemi ışık saçan bir ampul Devlet ve ülke kaynaklarının ve doğanın talan edilerek ülkeyi bir beton cumhuriyetine çevirmenin adına kalkınma diyorlar. İsimleride yer alan adalet sözcüğünün ne anlama geldiğini ise benze birçok örneği bulunmakla birlikte sadece bu davanın kendisi anlatmaya yetiyor. Ne olduğunu birazdan özetleyeceğim ama öncelikle bir başka haksızlığa, içinde yine kendimin de olduğu bir başka adaletsizliğe dikkat çekmek yerinde olur.
CUMHURİYET'İ SUSTURMA OPERASYONU: TALİMATIN GÜLEN CEMAATİ İLE SUÇ ORTAKLARININ GİZLEMEYE ÇALIŞAN İKTİDARDAN GELDİĞİ AÇIK
Bugün burada olmaları gereken bazı kişiler yok. Avukatlarımdan ikisi, Bületn Utku ve Akın Atalay ile meslektaşları Mustafa Kemal Güngör. Sadece onlar da değil. Tutuklu olduğum süre boyunca hiçbir zaman yalnız bırakmayan meslektaşlarım Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Turhan Günay, Hakan Kara, Musa Kart ve Önder Çelik de izleyici sıralarında değiller. Tıpkı bu davadakine benzer bir kumpasla, gazetemiz Cumhuriyet'i hedef alarak gazeteciliği yargılamaya kalkan bir soruşturma nedeniyle 108 gün önce tutuklandılar. Şimdi kardeşi "FETÖ" denilen Gülen Cemaati'nin Ordu Fatsa'daki öğretmen sorumlusu olduğu öne sürülen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'in görevlendirdiği, kendisi de "FETÖ sanığı" olan savcı Murat İnam'ın yürüttüğü soruşturmada, avukatlarıma ve meslektaşlarıma yöneltilen suçlama "FETÖ'cü olmak". Talimatın "kandırıldık" diyerek Gülen Cemaati ile suç ortaklarının gizlemeye çalışan iktidardan geldiği açıktır.
Bununla kalsa iyi. Cemaat kumpasıyla sanığı kendine getirildiğim ve hakıımda diğer arkadaşlarla birlikte beraat isenecek bir mütalaa verilerek bu davaya "FETÖ propagandası yaptığım" iddiasıyla bir başka soruşturmanın tutuklusu olarak getirildim. Sonlanması beklenen bu davada olduğu gibi yine gazetecilik faaliyetlerim soruşturma konusu ediliyor. Yani 'mankurtlar' denilen cemaatin savcı ve hakimlerininkinden farklı bir yargı teşkilatı yok. O zaman bir takım suçlar gizli kalsın diye tutuklama terörüne maruz kalmıştım. Şimdi de öyle. Yazılmasın, konuşulmasın, duyulmasın, bilinmesin, istenen gerçeklerin ne yapılırsa yapılsın ortaya çıkacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
Suriye'deki iç savaşta MİT'in ayak izlerinin bulunduğu suçlar da sahte bir tarih yazımına girişilen kanlı bir kalkışmanın iktiyaç duyulan kaosu sağlayacak bir kontrollü darbe olduğuna yönelik kuşkulu soruların yanıtları da elbet yazılacak. Bu kötülüğün iktidarında, her şeyden daha çok hakikate ihtiyacımız var. Çünkü, Eğer anlatılırsa kötülükler son söz olmaktan çıkar. Anlatmamanın, hatırlamamanın ve hatırlatmamanın kendimizi inkar etmek olduğunu bilerek, yakın geçmişten bugüne uzanan maalesef devam eden kötülükleri anımsatalım.
AÇIK KUMPASIN FAİLLERİNİ GİZLEYEN MÜTALAA
Savcılık makamına ve mahkeme heyetine kalsa bu dava önceki celse bitmiş olacaktı. Çalakalem yazılmış, konunun ne olduğunu anlatmaktan kaçınan, ortadaki açık kumpasın faillerini gizleyen ve dahası "Olan oldu, unutun gitsin" diyen bir mütalaa yeni bir celse daha yapılmasını kaçınılmaz kıldı. öyle bir özensizlikti ki karışımızdaki, davanını bazı sanıklarının isimlerine dahi yer vermeyi luzumlu görmemişti.
Kimi zaman gazetecilik faaliyetlerimin hedef alınması nedeniyle "sanık", kimi zaman da mesleğimin gereği olarak çok sayıda iddianame ve mütaala okudum. "Böyle iddianame olmaz" dediğim, çok sayıda hukuktan uzak metinle karşılaştım. Özellikle siyasal nitelikli davalarda, mahkumiyet isteyen iddianame ve mütalaaların siyasi niteliklerinin onlarcasını hemen kolayca saymam mümkün değil. Hakkımda mahkumiyet isteyen iddianame ve beraat isteyen mütalaa onlardan sadece biri.
FETHULLAH GÜLEN VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN ROLLERİNİ GİZLEYEN BİR MÜTALAA
Mütalaa hakkımda beraat istese de siyasallığını ortadan kaldırmıyor. Mütalaa göstermiyor, anlatmıyor, açıklamıyor. Sadece susuyor. Beraat istiyor ama gizliyor. Gülen Cemaati'nin adını anmayan, suç ortağı AKP'yi anlatmayan, Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan'ın rollerini gizleyen bir mütalaa. Bu haliyle tıpkı iddianamenin kendisi gibi gerçeklere karşı işlenmiş bir suç oluyor. Böyle mütalaa olmaz.
Soruşturmanın başlamasından bugüne kadar dosyada birçok şey oldu. Birçok gelişme yaşandı. Yargının bu acınası haline rağmen hukukun üstünlüğüne olan inançlarını yitirmemiş avukatlarım, bu davanın hukukla kurulabilecek tek bağı oldular. Temel hak ve özgürlüklerin ne olduğunu, önemini, durumunu anlattılar. Düşünce ve ifade hürriyetinin, basın özgürlüğünün dokunulmaz olduğunu izan ettiler. Gazeteciliğin yargılanamayacağını, gazeteciliğin suç olmadığını sabırla anlattılar. Düşünce ve ifade hürriyetini hedef alanlara, basın özgürlüğünü yok etmeye çalışanlar, gazeteciliği yargılamaya kalkışanlara suçlarının ısrarla anlatılmasından vazgeçilmedi. Vazgeçilmemesi de halen gerekiyor.
DEVLET ÜNİFORMASI GİYEN ÇETEYDİLER
Devlet içi boş bir kavram değil. Geçmişten bugüne dek yasama, yürütme, yargı erkinden oluşan mekanizmayı ele geçirenler; Özgürlük, eşitlik, barış, adalet ve insanca bir yaşam isteklerinin kerşısına kan ve vahşetle çıkıp çarklarını yıllarca işlettiler. Böylesine kanlı bir geçmişe sahip olan devletin, tartışmasız bir itaat şartıyla ve sorgulamadan düzenin kirine kinine sahip kitleler yaratma çabasındaki bir siyasal iktidarın ve suç ortaklığını yapan medyanın tekelindeki "hayali hakikatin" üzerimize nasıl boca edildiğine işaret edip tarihe emanet edilmesi gerekiyor. Bu yüzden, "hadi unutalım" diyen bir mütalaaya karşılık "Hadi hatırlayalım" diyoruz.
Bu davanın polisleri vardı. Devlet ünüforması giyen çeteydiler. Hedeflerine koydukları "düşmanlarını" takip eden, telefonlarını dinleyip konuşmalarını kaydeden, korsanlıkla bilgisayarlarını, e-postalarını ele geçiren bir çete. Gazetecilik çalışmalarını ve mesleki faaliyetleri suç olarak göstermeye çalışan, hazırladıkları fezlekeleri ürettikleri sahte delillerle besleyen polislerdi.
GÜLEN CEMAATİNİN TETİKÇİLERİYDİLER
Bu davanın savcı ve hakimleri vardı. Dini araçsallaştıran sözüm ona kutsal bir mafyanın, Gülen Cemaati'nin, yargı teşkilatındaki tetikçileriydiler. Siyasal iktidarın onay ve desteğiyle iftira, dedikodu, yalan, aklaksızlık ve alçaklığın toplamından zifiri karanlık bir cehennem yaratıp, adına da "tarafsız- bağımsız" yargı dediler. Utanmazca yalanlar söyleyip gazeteciliği yargılamaya kalktılar. Sadece zihnini ve benliğini değil, mesleklerinin etik değerlerini, ahlaki prensiplerini ve vicdanlarını da tek bir kişiye ya da anlayışa tesli edenlerin organize ev ilkel saldırganlığından başka bir şey değildi yaptıkları. Çok fazlaydılar ama özellikle ikisinin adını anmadan geçmeyelim.
Birisinin adı Zekeriya Öz'dü. Şimdi düşman olanların suç ortaklığı yaptıkları dönemde kendisine "kahraman" payesi verdiği, kimi menfaat düşkünlerininse "heykeli dikmeye" kalktığı günümüzün firari sancısı Zekeriya Öz için söylenecek tek şey; Geçmişten bugüne Türkiye yargısının zavallığının, Adalet dağıtmaktan uzak içler acısı halinin en kısa özeti olduğudur.
Bir diğerinin adı Mehmet Ekinci'ydi. Bizleri "Yargılıyormuş" gibi yapan mahkeme heyetinin başkanıydı. Her duruşmamızda "kaçma şüphesi" gerekçesiyle hapisliğimizin süresini uzatan kararların altında hakim olarak imzası bulunuyordu. İşte o Mehmet Ekinci, kendisi sanık olunca kaçıverdi. Yakın zamana dek firariydi.Yakalandı. Hapise götürülürken "her alçağın son sığınağı vatanseverlikti" sözünü doğrularcasına ne kadar "vatansever" olduğunu haykırıyordu.
BU DAVANIN SİYASETÇİLERİ VARDI
Bu davanın siyasetçileri vardı. Düşmanı oldukları demokrasinin araçlarını kullanarak, din tüccarlağıyla ele geçirdikleri güçle bir mafyayı iktidarlarına ortak ettiler. Kendilerine "aynı menzile varmayı hedeflediklerini" düşündükleri suç ortaklarına tüm akıllarıyla inandılar. Tüm kalpleriyle sevip "ne istedilerse verdiler" Her bir ikisi de dindar olduklarını söylüyorlardı ama dinleri ve kutsal kitapları sadece kendilerine ve menfaatlerine hitap ediyordu. "darbecilerin hesap sorulduğu", "derin devletin yargılandığı" yalanlarını söylediler. Dönemin başbakanı, kumpas davalarının "savcısı" olduğunu bile ilan etti. Amaçları için sığınan her yalan mübahtı onlar için. Öyle de yaptılar. Mesleki faaliyetlerini soruşturma konusu edilip, kumpaslar özgürlüklerimizin gasp edildiği bilinmesine rağmen, her dikta rejiminin klişesi olan "gazeteci değil teröristler" yalanıyla örtbas etmeye çalıştılar suç ve günahlarını. İki suç ortağı hile, kumpas ve tuzaklarla ele geçirdikleri gücün sahibi kim olacak diye birbirlerine düşünce "kandırıldık" dediler. Suç defterlerine "el ele verip herkesi birlikte kandırmaya çalıştıkları" yazılıydı.
Bu davanın haklı olduğuna inanan akılları ve vicdanları kör destekçileri, haksızlık yapıldığını görüp karşı çıkanları vardı. Bir de haksızlığı adaletsizliği bilmelerine rağmen koruduklarının esiri olup suskunluğa gömülenler vardı. En kalabalık olan onlardı. O zaman da tıpkı bugün olduğu gibi sağır edici sessizlikleriyle içine düştükleri karanlıktan kendilerini kurtaracak birini ya da birilerini bekliyorlardı. Yaşanan kötülüklerin sonu gelmez haksızlıkların silik birer izleyicisi kötü birer dinleyicisi olarak hala sustukları için kurtulmak istedikleri karanlığa daha çok battılar. Halbuki yapılacak olan dün olduğu gibibugün de en yakın haliyle orta yerde duruyordu: Olmayacak hayallerin kölesi olmaktansa, gerçeklerin sahibi olmayı tercih edip bu zulüm dolu karanlığa hep birlikte hayır demek.
HAYSİYET CELLATLIĞI GÖREVİNİ ÜSTLENDİLER
Bu davanın gazetecileri vardı. Alçak gönüllülerdi. Mesleklerinin meslektaşlarının onurlarına sahip çıktılar. Her türlü riski göze alıp dostluk ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birini sergileyen bir avuç gazeteci olarak adlarını yazdırdılar.
Bu davanın başka gazetecileri de vardı. Alçak olmaya gönüllülerdi. Ya suskun kalarak suça ortak oldular ya da hakikati ters yüz edip gerçekleri gizleyerek haysiyet cellatlığı görevini üstlendiler. Varlıkları sırtlarını dayadıkları gücün iktidara kalmasına bağlandı.
Sadakatleri sahte, menfaatleri gerçekti. O yüzden sahipleri her kim ise onun sesiydiler. Bir insanın ne kadar ve nereye kadar düşebileceğinin alçaklığın sınırı olmadığının, hiç zorlanmadan ve hiç pişmanlık duymadan her türlü ahlaki değerin nereye kadar yok olarak adlarını tarihe yazdırdılar.
Kurulan bir suç düzeninin devam etmesini sağlamak amacıyla gazeteciliğin yeniden tanımlayıp , basın özgürlüğünün sınırlarını daha da daraptmaya çalışan bir iddianameye konu edilen bizler de bu davanın "sanığı" olan gazetecilerdik. Yazdığımız haber ve yorumlarla, söylemlerimizle, yayınlanan ve yayınlanması engellenen kitaplarımızla suçlandık.
BOMBALARLA, KURŞUNLARLA SUSTURULMAK İSTENİLER
Çünkü gündelik dili bile şekillendirerek totaliterizmini sıradanlaştırmaya çalışan bir iktidarın dil oyunlarının tuzağına düşmeyi reddetmiştik.
İtaatin olduğu yerde yaşam bulmasına izin vermek istemeyen hakikatin peşine düştük. Bulaşıcı olup hafıza yayılabilen korkuya temsil olanların esir, yitireceklerinizden vazgeçmeyi göze alarak hakikate gerçeklere yakın duran gazetecilerin ise özgür olduklanı bilmiyorduk.
İktidarın ya da güç odaklarının duyulmasını istediklerini anlatmanın gazetecilik olmadığı, örnek aldığımız meslek büyüklerimizin bizlere bıraktığı en değerli mirastı. Bu mirası bırakanlar şimdi olduğu gibi geçmişte de hapis ya da sürgünle sözümona cezalandırılmak istendiler. Bunlar yetmediğinde bombalara, kurşunlarla katledilerek susturulmak istendiler. Güce sahip olduklarını düşünenlerin, gerçekleri sansürlemek için gazetecilere karşı giriştiği mücadele, bu topraklarda gazetecilik varolduğundan bu yana sürüyor.
Ancak bu beyhude bir çaba.
Çünkü, her kim olursanız olun, gücünü gerçeklerden alan bir fikirle savaşamazsınız.
Savaştığınızı sanıyorsanaz; bilin ki kazanamazsınız. Yine kaybedeceksiniz.
14 notes · View notes
sizekitap · 4 years
Text
Kül Prensesi
Kül Prensesi Ciltli Laura Sebastian Pegasus Yayınları
Prenses.Tutsak.Kimsesiz.İsyankar. “Annem ateş kraliçesi’ydi. Bense kaderin bir cilvesi olarak kül prensesiyim.” Ülkesi işgal edilip Ateş Kraliçesi olan annesi gözlerinin önünde öldürüldüğünde Theodosia henüz altı yaşındadır. Kayzer o gün Theodosia’nın ailesini, ülkesini ve ismini elinden almıştır. Theo artık esir olarak yaşayacağı yeni hayatında bir utanç gibi taşıyacağı Kül Prensesi unvanıyla anılmaktadır. On yıl boyunca kendi sarayında tutsak hayatı yaşar. Kayzer ve sarayındakilerin acımasız tacizlerine ve aşağılamalarına maruz kalır. Eskiden olduğu kızı içine gömüp yeni dünyasında güçsüz bir prenses olarak hayatını sürdürür. Ta ki bir gece, Kayzer akla hayale gelmeyecek bir şey yapana kadar. Ellerini kana bulayınca, kaybettiği tahtını bir gün geri alma umudunu da yitiren Theo için artık kurtuluş yoktur. Ancak bir silahı vardır: Zekâsı kılıçtan keskindir. Ve güç, her zaman savaş meydanında kazanılmaz. Kül Prensesi on yıl boyunca ülkesinin nasıl yağmalandığını, halkının nasıl köleleştirildiğini görmüştür. Ama bu böyle bitmeyecektir.  “Politik entrikalar, insanı elden ayaktan düşüren gizli güçler ve sömürgecilik zulmünü anlatan bir hikâye. Kül Prensesi, okurlarını sürükleyici ve büyüleyici bir yolculuğa çağırıyor.” – Kirkus Reviews “Yazın en çok okunan kitaplarından biri olacak. Elinizden bırakamayacağınız kadar sürükleyici ve büyüleyici bir roman.” – Bustle  “Büyük bir hayal gücüyle ustaca örülen bu hikâye, gözden düşmüş ancak intikam almak isteyen bir prensesi ve eski gücünü yeniden ele geçirmek için nasıl adım adım isyana gittiğini anlatıyor. Kül Prensesi, düşmüş bir kahramanı anlatan klasik anlatıların aksine zeki ve feminist kahramanıyla saray entrikaları, aşk ve yalanlarla örülü bir dünyayı baş döndürücü bir hızla anlatıyor. Gözünüz kesiyorsa onu alt edin bakalım.” – Virginia Boecker “Bu öykü, kılıç ustası bir kadın gibi savrulup dönerken her kılıç darbesiyle karakterlerini de baştan yaratıp kendileriyle karşı karşıya getiriyor. Bu sürükleyici ve yakıcı roman hem kötülüğün hem de direnmenin zorlu sınavını anlatıyor.” – Sarah Porter “Laura Sebastian, Kül Prensesi’nde karanlık ve muhteşem bir dünya yaratmış. Kendinizi hazırlayın çünkü yaralı, hırslı ve ölümcül Theodosia Huzzara gelip kalbinizde kendine bir yer açacak.”  – Sara Holland, The New York Times çoksatan kitabı Everless’in yazarı “Özellikle de güçlü kadın kahramanları seven fantastik hayranları bu kitaba bayılacak. Theo sert, gururlu ve herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir karakter ve elbette Laura Sebastian çok katmanlı ve müthiş bir dünya yaratmış.”  – VOYA  “Asi bir kraliçe, isyan ateşini yakar. Theo’nun birinci şahıs anlatımı sayesinde hem duygularını daha derinden hissederiz hem de entrikaların ve vaatlerin hızına ayak uydururuz.”  – Kirkus Reviews “Beklenmedik müttefikler ve tehlikeli kaçış planlarıyla Theodosia’nın mazlum prensesten kraliçeliğe giden yolculuğu fantastikseverlerin bayıldığı heyecanı sunuyor.” – Suzanne Collins, SLJ “Sebastian, Tehodosia’nın iç çatışmalarını tırnak yedirten bir maceraya dönüştürüyor. Okurlar, devrime giden ikinci kitabı büyük bir sabırsızlıkla bekleyecek.” – Bulletin
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
0
devamı burada => https://sizekitap.com/kitaplar/edebiyat/kul-prensesi/
0 notes
Text
"İNSAN KAVRAMININ DÜŞÜŞÜNE AĞIR BİR ELEŞTİRİ GİRİŞİMİ"
seni küçük şaka, seni gözyaşı çantası düşündüğün oluyor mu hiç gün sona erdiğinde; dudak tiryakileri gibi içine çekmeden bir insanı söndürüp yenisini yakıyordun ağzında yazdığın o korkunç kitap ne çok okunmuştu alay ediyordunuz sorusu olanların yalnızlıklarıyla güneşin kovulduğu merhametsiz zamanlar hayallere yer açarken sonsuz vedaya yakalananlar ve yaşama izinleri iptal edilenlerin yürüyüşü bak hepsi duruyor orada taş ölüleri olarak
ah, nasıl da gürültülüydü sessizliğin
eline iliştirilmiş bir çölle dolaşıyordun bir tek kuş bile uçmazdı içindeki ağaçsız dağlarda gittiğin her yere seninle gelirdi itaatkârlığın sahiplerin “masumiyeti” ortadan ikiye böldüklerinde görünmez olanlarla aynı gemiye binmiştin sırtını dönmüştün yürüyüşçülerden akan kana ne çoktunuz düş ve barış karşıtları olarak
ve bu ülke, aşık olma hakkını kullanamamış olan bir zamanlar sevgili ülkem derken artık ondan “bu ülke” diye söz ettiğim sevgisizliğin tozlu ülkesi; örgütlü kötülüğün ele geçirdiği ne çoktunuz siz karanlığı başlatmaktan gelenler siz ki aslında bir uğultu bile etmezdiniz
küçük bir şakasın sen körleşmenin merkezinde zalimin tahta çıkışı için atılmış oy’uncak katiller geçidi sırasında ayağa kalkıp iliklediğin o düğme biri deli gibi alkışlamıştı “ya sev ya terk et” diye bağıranı o sendin, sen, yani aldatılmış büyük çoğunluk hatırla, tüylerin nasıl da diken diken olmuştu sevinçten zincire vurup götürdüklerinde sizden olmayanları o sendin, iliklerine kadar kuşatılmış, kodlanmış üstünde unutma yöntemleri denenen kullanıldıktan sonra artık çağrılmayacak olan
zaman geçti işte, o çözümsüz yerdesin gün sona erdiğinde ellerin uyuşmaya başlıyor çölden adresini buluyor boğazını sıktığın savunmasız çağ itiyor seni hafızanın uçurumundan insan kavramından kovuluyorsun sığındığın sözcükler yok, yüzün bakışlar ölüsü bir düşünceyi söndürüp yenisini yakıyorsun kafanda göğsüne iniyor o şey, yerleşiyor ve acıtıyor “sen olmak”
18 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Binbir Yara
Tumblr media
Binbir yaranın üstünde yükseliyor ülke. Dününden şimdisine ulaşan, şimdiden yarınlarına tam anlamıyla taşınmak istenen cerahat nüvesinin dolaylarında o yaralar birer ikişer onar, yüzer büyüyor. Bir kıymık tanesi kadar başlayanın bugün bütün benliği / ülkeyi sarmasını aralıksız seyretmeye mecbur kaldığımız bir yerden sesleniyoruz. 1894-6 Kilikya kırımının her nasıl 1915 Medz Yeghern / Aghet’ine yol verdiğini bugün az çok biliyoruz. O Ermeni halkına reva görülenlerin, yok etmenin, Sayfo ile Süryanilere, Küçük Anadolu Kırımı ile Pontos Rumlarına, Smyrna Felaketi ile Rumların kalanına, eylendiğini biliyoruz az ya da çok. Bütünüyle Osmanlıdan çıkışın Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temellendirilip var edildiği odaktan, cumhuriyetin yüz yıllık tarihinde nelerin ilga edildiğini mahvının her nasıl şekillendirildiğini artık az çok seziyoruz değil mi? Binbir yaranın üstüne basa basa var edilmiş kötülük dolu hallerin o Kilikya yıkımından sonra kademe kademe ötekiler için cehennem pratiğine Varlık Vergisi, Aşkale Sürgünleri, 20 Dolar 20 Kg Tehciri gibi nicesi ile varılır. Deneyimlenen, uygun / reva görülen şey bir kere daha hayat pratiğinin aralıksız bir halde çalınmasıdır.
Binbir yara var edilirken söz naçar kalsın da nasıl olursa olsun diye hamleler birbiri ardıl sıra imal ediliyor. Bir memleketin yaşatan bir yer olmaktan alıkonulmasının güzergahına her gün yeni eklemeler yapılıyor. Cerahat öylesine kolayca, sıradan bir eylemmiş gibi tam ve eksiksiz çoğaltılıyor ki, yıkıntıların, berhava edilmiş olan hayat gailesinin, ilga edilmiş olagelen tecrübenin karşısında dur durak bilinmeden bir kötülük serencam eyliyor. Aleni bir biçimde kötülük istikamet eyleniyor. Nedir ki bunca tatsızlık hali değil mi diye soran eden olursa diye aralıksız yüceltilen kötülüğün kırıp döktüğü, nefretin ayrıştırdığı, lincin ve tehditlerin bitimsiz birer yaraya dönüştüğü bunların tümünün birlikte binbir yaraya en kestirmeden evrildiği ülke gerçekliği zaten her şeyi anlatacaktır. Ol takvim yapraklarında kendisine yer bulan, gel gelelim maarif takviminde görünmez addedilen, resmi olanların da pek çoğunda ismi dahi anılmayan yaraların günleri bütün bu anlatmak istediğimiz irin dolu karanlığı görünür kılar. Bir yeri, yurdu ev olmaktan çıkartan cerahatin meseli artık yalın, apaçık bir halde yaşatılan her gündedir. Gelmişi, geçmişi, dünü hepsini kapsayan bir şimdisi ve yarının ta kendisinde bu devinim, bunca açık nobran bir yıkımın tezgahta her gün var edildiği yerdir bu ülke, bir zamanların ülkesi!
Altmış sekiz yıl önce var edilmiş 6-7 Eylül (1955) bütünüyle bu ülkedeki o ev olma hali ve muhteviyatının topyekun imha edilmesine bariz bir kanıtı oluşturur. Modern Türkiye nam tahayyülün kökünün kurutulmasının da başlangıç noktası olduğunu bugün artık çok aleni bir biçimde söyleyebileceğimiz bir karanlık kalkışma, devlet, onun yancısı faşistler ve galeyana getirilmiş olagelen yurttaşlardan mülhem çetelerin varlıkları, kurgudan has gerçekliğe geçişleriyle binbir acıya bir ek var edilir. Yılmaz Murat Bilican’ın T24’te yayınlanmış makalesinden iliştirelim: “1955 yılına bakarsak, ülke gündemindeki en önemli madde Kıbrıs sorunudur. Grivas önderliğindeki EOKA, adada yaşayan İngiliz ve Türklere karşı terör saldırılarına başlamış, saldırılar kamuoyunda büyük bir öfkeye neden olmuştur. Bu sırada İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ı konuyu görüşmek üzere Londra’da toplanacak üçlü bir konferansa davet etmiş, Konferans 29 Ağustos’ta başlamış ve Dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu Türkiye’yi temsilen yerini almıştır. Basın ve siyasi çevreler tarafından çok önceden başlatılan, Rum vatandaşlarını ve Yunanistan’ı hedef alan kampanyalar yürütülmektedir. Kıbrıs Türktür Cemiyeti ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) kampanyalara katılan ve ön plana çıkan iki örgüttür. KTC başkanı Hikmet Bil, Hürriyet Gazetesi yazarı ve hükümetle yakın ilişkileri olan bir kişidir. Yönetim kurulu üyelerinin de hem basınla, hem hükümetle hem de Milli İstihbaratla ilişkileri bilinmektedir. "Türkiye Türklerindir" alt başlığıyla çıkan Hürriyet gazetesi, Yeni Sabah ve İzmir’de yayınlanan Gece Postası gazeteleri yoğun bir Fener Rum Patrikhanesi ve Yunanistan aleyhtarı yayın yürütmektedirler.
Zorlu’nun Londra’dan gönderdiği ve konferansta, Türk kamuoyunun güçlü sesinden söz ederek elini güçlendirmek istediğini belirten telgrafı Hikmet Bil’le paylaşan Menderes, aslında olaylar için adeta başlat komutu verir. 5 Eylül tarihli gazetelerde üç Rum casusun yakalandığı haberi çıkar aynı gün Taksim’de bir Rum genci dövülür, bazı Rum gazeteler yakılır ve “Kıbrıs Türktür” yazılı bir pankart Patrikhane’ye bırakılır. Ortam oldukça sıcaktır.
Beklenen Kıvılcım Selanik’ten Gelir
6 Eylül günü öğlen saatlerinde radyolar, Selanik’te Atatürk’ün evinin bombalandığını duyurdu. (Gerçekte bahçeye atılan küçük çaplı bir patlayıcı binanın iki camını kırmıştı sadece) Demokrat Parti ve Milli istihbaratla yakın ilişkide olan Istanbul Ekspres gazetesi, bu haberle normal tirajının çok üstünde baskı yapar. (Bunun için önceden kağıt stoğu yaptığı iddia edilmiştir)
Öğleden sonra ellerinde tek tip sopalarla harekete geçen gruplar Önce İstiklal’de gayrimüslimlere ait işyerlerini taşlamaya ve yağmalamaya başlarlar. Yağma kısa sürede, diğer semtlere de yayılır. Sonradan tanıkların anlattıkları, grup liderlerinin ellerinde listelerin olduğunu ve buna göre hareket ettiklerini, bazı ev ve işyerlerinin önceden tebeşirle işaretlendiğini, cana zarar vermemek üzere uyarıldıklarını gösterir. (Bu sayede az can kaybı, bol tecavüz olmuştur.) Benzer eylemler İzmir’de de başlar. 6 Eylül gecesi olaylar artık çığırından çıkmıştır yağma ve zorbalık akıl almaz boyutlara ulaşmış ve kontrol kaybedilmiştir.”
Celal Bayar Efendi’nin “galiba dozu kaçırdık” itirafına rağmen unutturulmak isten bir yıkım halidir, var edilmiş olagelen. Cürümlerle, cerahatle, kesintisiz bir nefretle ortada hiç ama hiçbir zaman var edilmemiş olagelen bir saldırı haberi sonrasında kent sınırları içerisinde yaşamaya çalışan Rumlar başta olmak üzere, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler, Kıptiler, Bulgar ve Rus Hristiyanlar, Yahudiler, İstanbul dışında azdan az kalmış olagelen yukarıdaki dinsel inanç sahiplerinin yanında Arap Hristiyanlar, her milletten Katolikler ve gözdağına en kolay teslim edilebilecek olagelen bir başka kesim Romanlar hedef kılınır. İstanbul’da Şişli, Nişantaşı, Feriköy, Pangaltı, Beyoğlu, Samatya, Bakırköy, Yeşilköy’de yer alan ev, iş yerlerine, kent çeperine serpiştirilmiş kilise, ayazma ve dinsel ünvanlar taşıyan kurumlara, eğitim kurumlarına ve mezarlıklara, kısacası aidiyetini buralı hiç ama hiçbir zaman saymadıklarına tehdidi, bir de pogromu var ederek, onunla hemhal olarak imal eder bu ülke! Rum tarihçilere göre en az 15 ölü, üç yüzün üstünde yaralı ( kimlikleri ortaya çıkmasın diye saklanmayı mecburen tercih eden binler), bilinen en az altmış kadına doğrudan tecavüz, şiddet ve ötesinde işkenceye varan taarruzlar var edilir. Dönem için büyük bir rakam olan birkaç yüz bin kişilik bir güruh eliyle aşağı yukarı dört binin üstünde ev, 73 kilise, 26 okul, 1 sinagog, 5 binin üstünde dükkan / iş yeri olan binaya saldırı gerçekleştirilir. Tümünü üst üste koyduğunuz vakit binbir yaranın her nasıl biçimlendirildiği de az çok ortaya çıkar. Nihayetinde Rum’a gözdağını var edebilmek için en olmayacak şeylerin peşinden koşulurken, sahiden de ipin ucu bile isteye kaçırılır. Bir kentin belleği, dokusu tahrif edilir. İçine sinmiş olan ezgisi cenaze marşına dönüştürülür, bir kakofoni dışında hiçbir şeyin duyulmadığı, zebani inlemesiyle hayat takas edilir. Çürümüşlük içine rehin edilmiş ülke gerçek kılınır. (Veriler Uluslararası literatürde 6-7 Eylül hakkındaki en kapsamlı kitabın yazarı olarak tanınan Speros Vryonis’in verdiği rakamlardır.) https://t.co/cJShN18lZa
Bir de bütün bu yıkımı halen sahiplenen, arka çıkanlar vardır: “Yapanların eline sağlık, aynısını tekrar yapıp diğer azınlıkları da ülkemizden kovmalıyız tek kurtuluş yolumuz budur.” diye yaza duracaklardır binbir biçimde. İçlerindeki irinle, sinkaflara tutunarak, kin kusup nefret saçarak bir utanç organizasyonu / yıkım daha sahiplenilir. Modern ülke tahayyülünü var ederken içindeki gayrimüslimin sadece “zararsız” olanlarıyla bağ kuran, ötekilerini “düşman” gören bir zihniyetin tezahürü her gün bambaşka açılardan sokaktadır o 6-7 Eylül 1955’in karanlığının izindedir. Tümüyle ülkenin yenilenmesi halini, nefretle, ırkçılıkla, sonsuz bir kinle birlikte kurgulayan aklın sunduğu / yönlendirdiği her düzlem bir başka cerahati birlikte getirir. 68 yıl sonra ülkenin her nerede durduğu, yıkım / kırım ve cinai faaliyetlere, linç girişimlerine nasıl da meylettiğinin utanç verici suretleri bütün o birkaç günde var edilmiş olanı da sahiplenen ülkeyi / yurttaş denilen yepyeni kastın halini açık eder. Korkunç değil mi, gerçekten utanç verici değil mi?
Bianet’ten Hikmet Adal’ın haberinden aktaralım: “bianet editörü Ruken Tuncel’in ailesine yönelik ırkçı taciz ve saldırıya ilişkin yeni bir gelişme yaşandı.
Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesi, Beylikdüzü İlçe Emniyet Müdürlüğünün olay günü, saldırgan M.Y. ve A.Y.’nin Tuncel ailesine yaklaşmasını engelleyen önleyici tedbir kararını kaldırdı.
Mahkeme, saldırının "komşuluk ilişkisinden kaynaklandığını" ileri sürerek 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun uygulanamayacağına hükmetti. Her cezai soruşturmanın 6284 sayılı yasa kapsamında değerlendirilemeyeceğine karar verdi.
Tuncel ailesinin avukatı Destina Yıldız mahkemenin kararını eleştirerek 6284 sayılı kanunun tam da bu ve benzer konular için var olduğunu söyledi.
Yıldız “Mahkeme ‘komşular arası ilişki’ demiş ama 6284 sayılı kanunun amacı ve kapsamına aykırı bir şekilde karar vermiş. Kanunun amaç ve kapsamı çok açık bu konuda. Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama ihtimali olan kadın, çocuk, aile bireyi ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişiler diyor. Şiddet söz konusu. Tehdit altında olan bir kadın söz konusu. Yasanın amacı zaten bunun önlenmesi. Kanunun uygulanabilmesi için şiddetin illa aile arasında olması gerekmiyor. Ama mahkeme buna rağmen ‘komşuculuk’ diyerek tedbir kararını kaldırmış. İtiraz edeceğiz” dedi.
Ruken Tuncel de “Emniyet aşamasında avukatımız Destina Yıldız 6284 sayılı kanun kapsamında önleyici tedbir kararı talep etti. Ancak mahkeme talebi komşuluk ilişkisi-kavgasına sığdırarak reddetti. Silahla tehdit var. Evde silah olduğu ifade ediliyor ama bunun için bir arama kararı dahi çıkarılmıyor. Üstüne tedbir kararı reddediliyor. Mahkemenin kararı aslında soruşturmanın ne şekilde yürütüleceğini gösteriyor. Var olan şey nefret saldırısı ama bu komşuluk kavgasıymış gibi gösterilmek isteniyor” diye konuştu.
Ne olmuştu?
bianet editörü Ruken Tuncel’in ailesi 10 Ağustos’ta İstanbul Beylikdüzü’ndeki evlerinde ırkçı tacize ve saldırıya uğradı. Tuncel saldırı sırasında evde değildi. Ancak kardeşi Sinem Tuncel darp, annesi ve teyzesi ise tehdit edildi.
Polisin aranması üzerine M.Y. “Polis size gelmez. Ben arayayım ki nasıl geliyor görün. Devlet benim, polis benim. Trabzonluyuz, sizi yakarız. Bu Aleviler, her ayak sizde. Uyuşturucu satmak sizde, eroin kullanmak sizde. Yürüyüşlere gidiyorsunuz, bu yürüyüşe gitmeye benzemez. Pompalım var benim, bir pompalıya bakarsınız. Şarjörü boşaltırım." dedi.
Bina sakinlerinin dışarıya çıkmasıyla da A.Y., Tuncel ailesine “Bunlar terörist" şeklinde, anne M.Y. de “Bunlar Ermeni, bunlar terörist” diye nefret söyleminde bulundu.
Geri dönen A.Y. bu sefer de Sinem Tuncel’in çenesine yumruk attı. M.Y. ise eline bir sopa alarak Sinem ve Ruken Tuncel’in teyzelerine vurmaya çalıştı. Sinem Tuncel araya girmesiyle darbe kendisine geldi ve yaralandı.
Aile daha sonra emniyete giderek ifade verdi ve M.Y. ile A.Y.’den şikayetçi oldu. Tuncel ailesi ayrıca bir başka komşuları E.Y.Y hakkında da ‘kışkırtma ve hedef göstermeden’ şikayette bulundu. Tuncel ailesi önleyici tedbir kararı çıkartarak M.Y. ve A.Y.’nin yanlarına yaklaşmasını yasaklattı.”
Bir gazetecinin başına getirilen saldırganlığın tamamlayıcı unsuru, ırkçı taciz olarak var edilir. Kanunlar önünde yurttaşın eşit olduğu zikredilirken, ol 6-7 Eylül’e her nasıl arka çıkılmaya devam olunduğunun da nişanelerinden birisidir sürgit paldır küldür sarf edilen cümleler. “Devlet benim, polis benim. Trabzonluyuz, sizi yakarız. Bu Aleviler, her ayak sizde. Uyuşturucu satmak sizde, eroin kullanmak sizde. Yürüyüşlere gidiyorsunuz, bu yürüyüşe gitmeye benzemez. Pompalım var benim, bir pompalıya bakarsınız. Şarjörü boşaltırım. Bunlar Ermeni, bunlar terörist” Böyle bir tahayyülle çıkagelen, nato kafa, nato mermer bir akıl tutulmasının karşısında sıradanın hayatının ehemmiyetini kim ne zaman fark edecektir ki sahiden? Yinelemelerle, bambaşka tanımlamalarla, sokakta her gün karşı karşıya kalınan, her gün başka bir yerde birimizden bir başka “ötekisini” hedefe koyan ve var edilmiş cüretin kötülüğü güncellenirken, cezasızlık zırhının sınırları da sonsuzluklara kadar ulaştırılan bir yerde hangi hakkaniyet, nasıl bir yüzleşme ihtimali söz konusu edilebilir ki? Tümüyle nobran, bir biçimde kötülükle soluk ala duran, içindeki kini, onca yıkımın sorumlusu addedebilecek bir öteki bulduğunda ona yükleyen şu herkesin sahibi olduğunu zanneden akıllarla tek bir iyi gün söz konusu edilebilir mi? Sahiden, nasıl!
Binbir yaranın üstünde yükseliyor ülke. Her anlamda şekillendirilmiş olagelen nefretin, her gün üstüne eklenmiş, boca edilmiş linçlerin kıyısında acıları biriktiriyor bir ülke. Bir tek yaraların çoğaltılmasına çaba sarf ediliyor. Dün Anastasia, Eleni, Anna’nın, dün Georges, Yanni, Stavri’nin başına getirilmiş onları bu deryadan çekip kopartmış olanın güncellenmesine devam olunuyor. Planlı programlı bir pogrom kalkışmasının ardılından yirmi dolar, yirmi kg yükle derdest etme halleri nasıl var edildiyse bir mübadele sarmalı Ermeni, Süryani, Kıpti, Arap Hristiyanlara var edildi, ediliyor. Şimdi o bilinmez, başa sanki hiç gelmez addedilen Alevi’ye, Kürd’e, Ezidi’ye, Arab’a binbir biçimde yeniden ve yeniden buluşturuluyor. Cerahatin menzili kılınan bir sahnede hayatın ederi, anlamı, tüm kapsamı derdest ediliyor. Ne hiddet tükeniyor, ne nerede hata yapılıyor buna kafa yorup, iki satır özeleştiri. Bir kuru özrün dahi çok görüldüğü bir zeminde yaşatılan her kırımdan, tahakküm hamlesinden sonra çıkagelen vatan, millet cümlelerinin de var edilen karanlığı örtbas etmek adına yinelendiği açıktır. Bir demokrasi pratiğinden uzaklaştıkça, hayatın bu sahnedeki duruşu / anlamı pejmürde bir kabalığa, eksiltmeye tabi tutuluyor. Bunca yıldır o yaşatan yerin, yok eden, tüketen bir cerahate evrimine dair itirazlar var ediliyor. Bugün şu raddede evi yok olmanın kıyısına taşımış bir zeminde dağ taş Türk’ün olsa ne yazar sahiden, her şeyi yitirdikten sonra? Tümüyle kötülüğün benliğine teslim olunduktan sonra her şey güllük gülistanlık dense ne yazar sahiden? Düşünüyor musunuz, kaybettiklerinizi, onca zamanda izi kalmasın denilenlerin bıraktığı izi, yarayı, bereyi... Sahiden oralarda mısınız, duyuyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Speros VRYONIS’in Külliyatından: The Mechanism of Catastrophe: The Turkish Pogrom of September 6 – 7, 1955, And The Destruction Of The Greek Community Of Istanbul
0 notes
huseyinerol3453 · 4 years
Photo
Tumblr media
Değerli dostlar, Sadece ülkemiz değil, neredeyse tüm Dünya hassas bir dönemden geçiyor. Bu hassas , zor dönemde , bizim milletimiz için kim dost, kim düşman , çok şükür onları da öğrendik. Lütfen 🙏🏼 biraz daha hakkaniyetli düşünelim. Özellikle AK Parti iktidar olduğu 2002 yılından beri hem ezeli ve azılı dış düşmanlarımız ile hem de onların emir ve güdümündeki içimizdeki ihanet ve fitne odakları ile amansız savaş halindeyiz. Halk deyişi ile Halep orda ise arşın buradadır. Lütfen 🙏🏼 bu fitne, kötülük, ihanet odaklarını hatırlayalım. Dış mihraklar; ABD, İsrail, Almanya, Fransa, Avrupa Birliğinin pek çok ülkesi, Adeta İslam ve milletimizin tüm Düşmanları ile ittifak eden Vahhabi Suudi Arabistan, BAE, Zalim Mısır Yönetimi, Yunanistan, Zalim Esat yönetimi, Çin Yönetimi, kısmen de Rusya . İç mihraklar; PKK, FETÖ, PYD, DAEŞ, THKPC, Gezi Organizasyonu, Kobani Organizasyonu, Adnan Hoca Grubu, ve daha pek çok ihanet ve fitne organizasyonları var. Değerli dostlar, bu düşmanlıklar , fitneler, kötülüklere rağmen bugünlere geldik. Aslında böyle düşmanlıklar ve fitneler geçmişte de oldu. Özellikle Osmanlı’nın son dönemlerini hatırlayalım. Lütfen 🙏🏼 eskiye dönerek gerçekleri görelim. 2002 yılından önce İMF den alınan 17 milyar dolara rağmen beş seneyi beklemeden , memur maaşlarını deprem paraları ile ödeyip seçime gidildi. Yine lütfen 🙏🏼 diyorum. Tüm olumsuzluklara ve adeta iç ve dış savaşlara rağmen ülkemiz adeta çağ atladı. Bence bu belalar, felaketler, düşmanlıklar, fitneler olmasaydı ülkemiz çok daha iyi durumda olurdu. Dost ve müttefik bildiğimiz süper güçlü ülkeler bile bizlere kötülüğün , fitnenin, ihanetin ve düşmanlığın her türlüsünü yaptılar. Sadece açıkça onlarla savaşmadık. Suriye Operasyonunda olduğu gibi en sonunda ABD , Rusya ve İran ile de savaşı göze alarak operasyon başlattık. ABD adeta İMDAT deyip bizlere teslim bayrağı çekip Başkan Yardımcısını ve bakanlarını bize gönderdi. İsteklerimiz doğrultusunda onunla anlaştık. Keza Rusya ile de benzer şekilde anlaştık. https://www.instagram.com/p/B_hNu5CgOgg/?igshid=83ro7cqjllfp
0 notes
Text
filmlervizyondakitv
7. Koğuştaki Mucize Türkçe Dublaj online
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-7-kogustaki-mucize-turkce-dublaj-online-2019-full-hd-izle-film-tek-parca-turkce/
Karakomik Filmler Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/hd-760p-karakomik-filmler-full-izle-turkce-dublaj-2019-online-full-izle-dublaj-turkce/
Cinayet Süsü Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-cinayet-susu-2019-full-izle-turkce-dublaj-film-tek-parca-turkce/
Malefiz: Kötülüğün Gücü Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/hd-760p-malefiz-kotulugun-gucu-2019-online-full-izle-turkce-dublaj/
Muhbir Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-muhbir-full-izle-turkce-dublaj-2019-online-turkce-dublaj/
Deri Ceket Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/deri-ceket-deri-ceket-full-izle-turkce-dublaj-hd-filmini-full-izle/
Recep İvedik 6 Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-recep-ivedik-6-full-izle-turkce-dublaj-2019-online-full-izle-turkce-dublaj/
Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-cep-herkulu-naim-suleymanoglu-full-izle-turkce-dublaj-2019-online-full-izle-turkce-dublaj/
Mucize 2 Aşk Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/hd-760p-mucize-2-ask-mucize-2-ask-full-izle-turkce-dublaj-2019-turkce-dublaj/
Terminatör: Kara Kader Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-terminator-kara-kader-full-izle-turkce-dublaj-2019-full-hd-izle-film-tek-parca-turkce/
Söz Vermiştin Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/soz-vermistin-full-izle-turkce-dublaj-2019-izle-turkce-dublaj-hd-film-izle/
Parazit Full izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-parazit-full-izle-turkce-dublaj-2019-online-full-izle-turkce-dublaj/
Karlar Ülkesi 2 Full HD izle Türkçe Dublaj
https://sito.libero.it/filmlervizyondakitv/2019/10/28/1080p-karlar-ulkesi-2-full-hd-izle-turkce-dublaj-2019-full-hd-izle-turkce-dublaj/
0 notes
nermiwhesenli · 5 years
Text
İZLEYEBİLECEĞİNİZ GÜZEL FİLMLER
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (��izofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir adam)
9- Kimlik (Çoklu kişilik bozukluğu)
10- Şanslı (Ensest)
11- Atlı Karınca (Ensest)
12- Zenne (Eşcinsel eğilim ve aile tutumları)
13- Siyah Kuğu (Mükemmliyetçilikpsikolojik gerilim)
14- Gözlerimi de Al (Karı koca ilişkisi)
15- Karanlıktakiler (Sosyofobi- cinsel taciz)
16- Otomatik Portakal (Vicdan deneyi- vicdan var mıdır? var edilebilir mi?)
17- Sineklerin tanrısı (İnsanların medeniyetten uzaklaştıklarında “id” lerinin nasıl devreye giridğini anlatıyor)
18- Babam Büfe (Fakir bir aile yapısı)
19- Benny’nin Videosu (Psikolojik gerilim – Aile ilişkileri)
20- Funny Games (Psikolojik gerilim – Aile ilişkileri)
21- Hayat güzeldir (Nazi Almanyası, baba oğul ilişkisi)
22-İnsomnia (Polisiye , gerilim uyuyamayan bir polisin maceraları)
23- Akıl defteri (Hafıza Kaybı)
24- Tehlikeli ilişki (Freud- jung)
25- Dövüş kulübü (Saldırganlık)
26- Ceket (Psikolojik gerilim)
27- Truman şov (Kurgu bir yaşamda insan psikolojisi)
28- Makinist (Uykusuzluk problemi- insomnia)
29- Gizli pencere (Paranoya)
30- Nietzsche Ağladığında
31- Sen ne dilersen (İki kız kardeşin ilişkisi
32- Dönüş (Aile içi ilişkiler)
33- Yirmi Üç (Takıntılı kişilik)
34- Sil Baştan (İki farklı kişiliğin beraberliği- bilinçte yolculuk)
35- Piyano öğretmeni (Aşırı tutucu bir kişilik ve beraberinde getirdiği cinsel sapkınlığı anlatan bir film)
36- Takva
37- Büyük balık (Baba- oğul ilişkisi)
38-Abim evin tek çocuğu (Aile ilişkileri- özellikle kardeş ilişkisi üzerinde durulmuş)
39- Beyza’nın kadınları (Çoklu kişilik bozukluğu)
40- Max ve Mary (Asperger sendromu)
41- Babam ve Oğlum
42- Benim Adım Khan / Konusu: Rizwan Khan Otizm türü rahatsızlığı olan sperger sendromu hastasıdır..
43-Beşir'le Vals
44- İnception
45- 3 İdiot
46- Her Çocuk Özeldir
47- 28 Gün (Bağımlılık ve Alkol)
48-Yukarıya Bak (Animasyon)
49- Sybil
50- Oğul Odası
51) Ekim Düşü
52) Muhteşem Üçlü
53) Gökten İnen Melek
54) Son Armağan
55) Kırmızı Köpek
56) Tavuklar Firarda
57) Neşeli Günler
58) Yumurcak (Yabancı Film)
59) Altına Hücum
60) Düşler Ülkesi
61- Gen
62- Ölü Ozanlar Derneği
63- The Game
64- Black (Kör bir kız çocuğunun hayatı)
65- Billy Elliot
66- Forrest Gump
67- Atlıkarınca
68- Tavşan Deliği
69- Herkes Mi Aldatır?
70- Mozart ve Balina
71- Good Will Hunting (Can Dostum)
72- American Psycho
73- 12 Angry Man
74- İn Treatment (Dizi Film, her bölüm bir danışma seansıdır)
75- Lie To Me (Beden Dilini Anlatmaktadır)
76- Sherlock Holmes (Psikolojik analizler ve vaka çözümlemeleri)
77- Umudunu Kaybetme
78- Zindan Adası
79- Zoraki Kral
80- Öğretmenim Mori
81- Özgürlük Yazarları (Varoş bir okulda bir idealist öğretmenin verdiği mücadele)
82) The Mentalist (Dizi)
83- Uçurtmayı Vurmasınlar
84- Kelebek Etkisi
85-Çıldırış
86- Ghajini
87- Kuzuların Sessizliği
88- Kır Zincirlerini
89- Aile Babası
90- Başkalarının Hayatları
91) K Pax (Uzaydan geldiğini söyleyen bir adamın ilginç anlatıları)
92) Shine (Pırıltı) (Sıradışı kabiliyetli bir çocuğun müzikteki başarısı ve ailesini bir arada tutma çabası anlatılmaktadır)
93) Tabutta Rövaşata (Evsiz barksız bir adamın (hüzünlü) hikâyesini konu edinir)
94) Anayurt Oteli (Otel müdürünün birbirine benzeyen olaylar içinde, iç dünyasındaki fırtınaları dizginlemeye çalışmasını anlatır)
95) Kader ve Masumiyet (Hayat kadınına saplantılı bir adam olan Bekir (Haluk Bilginer), hapisten yeni çıkmış amaçsız biri olan Yusuf (Güven Kıraç) ve annesinin hamileyken yediği dayaktan dolayı sağır ve dilsiz doğan Çilem (Melis Tuna) etrafında gelişen sıradan olayları ele alır)
96) Six Feet Under (Dizi) (Geçimlerini başkalarının ölümlerinden kazanan bir ailenin hikâyesi)
97) Fil (Elephant) (Okulda şiddeti konu alıyor
98) Prestij (Önceleri birlikte çalışan iki sihirbazın daha sonra rekabete ve hatta düşmanlığa dönüşen öyküsü anlatılmaktadır
99) Korkuyorum Anne (İnsan nedir ki? Film bunu merak ediyor)
100) Mama-Anne-(2013): Anne babalarının öldürülmesinden sonra ormanda kaybolan iki kız kardeşin hikayesi. Kızlar yıllar sonra kurtarılır ancak yeni hayata adapte olabilecekler mi ?
101) Life Of Pi -Pi'nin Hayatı- (2012): Okyanusun ortasında bir salda mahsur kalan Pi'nin hayatta kalma savaşı. Pi keskin zekası ile bu savaşı kazanacak mı acaba ? Dev kaplan ile birlikte yaşamayı öğrenip adaya varacak mı ?
102) Lorenzo'nun Yağı(1992): 7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo amansız bir hastalığın pençesinde bulur kendisi. Gerçek bir hikayeden alınan filmde lorenzonun ailesinin mücadele azmini göreceksiniz. Ailesi Lorenzoyu bu amansız hastalıktan kurtaracak ilacı bulabilecek mi ?
103) Fil Adam-The Elephant Man (1980): Genetik şekil bozukluğu. John Merrick'in hayatının anlatıldığı filmde John Merrick’ in görünüşünden dolayı gördüğü kötü muamele ve biz insanların yapabileceği kötülüğün sınırının olmadığını gözler önüne seren bir baş yapıt.
104) Yazı- Tura (2004): Doğu Anadolu bölgesinde askerlik yapan iki gencin hayatları boyunca atlatamadıkları travmalarını ele alıyor film.
105) Cennetin Rengi (1999): Dramatik bir İran filmi. Görme engelli Muhammed'in çevresini sadece dokunarak ve duyarak anlamaya çalıştığı masalsı hikayesi. Baba evlilik planlarını bozacağından korktuğu Muhammed'ten kurtulabilecek mi ?
106) Cennetin Çocukları (1997): Yoksul bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra'nın aynı ayakkabıyı paylaşmasının öyküsü.
107) Mozart ve Balina(2005): Otizmin bir türü olan Asperger sendromlu olan iki gencin aşk hikayesi. Donalt ve Isabella toplumun baskısını, asperger sendromunun getirdiklerini yenip ortak bir hayat kurabilecekler mi ?
108) 21 Gram(2003): Bir kaza sonucu yolları kesişen 3 kişinin yaşadıklarını ele alan filmde ayrıca “şans” denen şeyin geçmiş, şimdi ve gelecek zamanda hayatları nasıl etkilediği ele alınmıştır.
109) Şifre Merkür(1998): 9 yaşında otistik bir çocuğun Amerikan hükümeti güvenlik birimi tarafından yapılan hiç kimsenin çözemeyeceği bir şifre olan “merkür"ü kırması ve başından geçenler anlatılmaktadır.
110) Maraton-Marathon(2004): otistik Cho-won’ un yılmamak ve yorulmamak prensibi ile devam ettirdiği hayatını ele alıyor film.
111) Kelebekler Hürdür- Butterflies Are Free(1972): Don, ailesinde, toplumdan uzak hayatını devam ettirmeye çalışan bir genç. Yaşadığı yerde hippi bir kız olan Jill ile tanışır aşık olurlar. Jill Don'a yaşama sevinci aşılayabilecek mi ?
112) Kelebeğin Rüyası(2013): Veremli iki şairin 2. dünya savaşı döneminde halka şiiri sevdirme çabası ve kendi geleceklerini kurabilme adına gösterdikleri çabayı ele alıyor film.
113) Ben X(2007): Ben otistik bir gençtir. Çevresiyle uyum sorunları yaşamaktadır. Ben, internet ortamında oynanan bir oyunda gerçek hayatında olduğunun tam tersi bir hayat kuracaktır kendisine.
114) Koro(2005): Müzik öğretmeni Clement yatılı bir okula müdür olarak atanır. Kendisinden bu yatılı okuldaki çocukları rehabilite etmesi beklenilir ancak çocukların umursamazlıkları ve baskıcı eğitim sistemi başlarda onu hayal kırıklığına uğratır ancak Clement müziğin gücünü kullanacaktır.
115) Ron Clark'ın Hikâyesi-The Ron Clark Story(2006): Gerçek bir hikayeden alınan filmde öğretmen Ron Clark'ın öğrencilerinin hayatını nasıl etkilediğini izleyiciye sunan biyografi filmi.
116) İnception-Başlangıç(2010) : Rüya içinde rüya. Bilim kurgu ve aksiyon dolu bir film. Filmin başrol oyuncusu Leonardo Dicaprio için zihnin bilinçaltı derinliklerinde saklı değerli bilgileri çalmak için rüya görme anı kadar daha değerli bir an olamaz.
117) Erkek Severse (1994): Alkolizmin pençesinde bir aile ve bu ailenin bu büyük soruna rağmen sevgi ve aşk ile birbirlerine destek olma çabaları
118) Saklambaç(2005): Annesi intihar ettikten sonra Emily depresyona girer psikiyatrist olan babası kızına yardımcı olmaya çalışır ancak kendisi de çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Yeni taşındıkları evde Emily hayali bir arkadaş edinmiştir.
119) Benden Bu Kadar(1997): Udall "obsesif kompülsif” başarılı bir yazardır.
120) Kevin Hakkında Konuşmalıyız(2011): Çocuk gelişimi ve anne çocuk ilişkisini ele alan filmde anne Eva kariyerini ve planlarını bir kenara bırakarak çocuğu Kevini dünyaya getirir. Ancak Kevin toplumsal normlardan uzak kurallara aykırı bir hayat yaşar, çete gruplarına katılır. Anne Eva çocuğunun davranışlarından dolayı derin bir sorumluluk duymakta ve nerde hata yaptığını sorgular.
121) Tehlikeli Oyun-Die welle (2008): 1967 yılında Kaliforniya'da geçen gerçek bir olayı perdeye aktaran filmde insanları robotlaştıran ideolojilerin insanlar ve toplum üzerindeki etkisi ele alınıyor. The Wave grubu ilk başlarda dayanışma, saf bir birliktelik olarak ortaya çıkmışsa da durum kontrolden çıkmaya başlar ve farklı boyutlara ulaşır
Toplum psikolojisi nasıl harekete geçirilir nasıl bir tehlikeli bir hal alır, bunu anlatıyor. Olay bir lisede geçiyor. Basit bir proje ödevi olarak başlayan hareket, çok tehlikeli bir hale dönüşüyor.
122) Experiment (Deney): Bir bilim adamı grubunun, hapishane ortamına deney yapmak amacıyla girmesini ve sonrasında işlerin çığırından çıkmasını konu almaktadır.
123) Billy Elliot(2000): Billy 11 yaşında bir çocuktur ancak yaşına fazlasıyla olgundur. Yeri geldiğinde babası ve abisi ile birlikte grevlere katılmaktadır. Ancak Billy bir gün bale yapmak istediğini söylediğinde ailesi nasıl bir tepki verecektir ?
124) 12 Kızgın Adam-12 angry man (1957): Grup psikolojisinin, yabancı düşmanlığının kararları vermede ne kadar etkili olduğunu ortaya koyan bir film. Filmde babasını öldürmekle suçlanan latin amerikalı genci suçlu bulan 11 jüri üyesi ve genci suçsuz bulan 1 jüri üyesinin arasında geçen muhteşem diyologlar.
125) İçinde Yaşadığım Deri(2011): Tarantula adlı romandan çevrilen filmde Ünlü bir plastik cerrahın kaza sonucu yanan eşine deri yaratmak için 12 yıl boyunca uğraşması, eşinin intiharı ve bu intihar sonucu psikolojik travma yaşayan küçük kızını konu alır ancak olanlar sadece bunlarla sınırlı kalmayacaktır. Plastik cerrahın kızı tecavüze uğrar ve baba intikam için tecavüzcü üzerinde deri deneyleri yapar.
126) Amedeus (1984):8 dalda Oscar ve birçok ödül kazanan filmde ünlü besteciler Amadeus Mozart ile Antonio Salieri’ nin başından geçenlere tanık olacaksınız.
127) Beethoven'i Anlamak -Copying Beethoven (2006): Beethoven’ ı daha iyi, daha yakından tanımak isteyenler için güzel bir film. Sağırlığı giderek artmakta olan Beethoven son bestesini bitirmeyi hedeflediği sürede bitirip başarısına başarı katabilecek mi ?
128) Küçük Gün Işığım(2007): Hoover ailesinin küçük bireyi yarışmaya katılmak için ailesini ikna eder ve calofirniya’ ya doğru eğlenceli bir yolculuk başlar.
129) Bir Zamanlar Anadolu'da(2010): Bir Nuri Bilge CEYLAN filmi. Filmde cinayet soruşturmasında doktor ve savcının 12 saatlik gerilimli hikayesi.
130) Baran -Yağmur(2001): Majid Majidi yapımı bir iran filmi. Büyük bir kinin derin bir aşka dönüşmesinin hikayesi.
131) Kulübe-Enter Nowhere(2011): Gizem dolu izlenilesi bir film. Film ormanda kaybolan 3 gencin bir kulübede buluşması ve bir türlü kurtulamamalarını ele alıyor. Bu gençler farklı zamandan ve mekandan mı gelmişler ?
132) Kız kardeşimin Hikâyesi(2009): Kate adından çocukları olan çift kısa bir süre sonra çocuklarının lösemi olduğunu ve ilik nakli yapılmazsa bir kaç yıldan fazla yaşayamayacağı bilgisi ile hayatları altüst olur. Çift bir çare olarak Anna adında bir bebek daha yaparlar ve 11 yaşında kate'e böbrek nakli yapılması gerekmektedir. Ancak anna kendisinin bu amaçla kullanılmasına karşı ailesine dava açar.
133) Dorothy Mills(2008): Ailesini trafik kazasında kaybeden bir psikiyatrist ve daha sonrasında yolları kesişen aynı kazadan kurtulan bir kız çocuğu ile yaşadığı garip olaylar.
134) Uyanış -Awakenings- (1990) (Dr. Sayer, uzun süre bilincini kaybetmiş hareketsiz bir nevi koma durumunda olan hastalarını iyileştirmek amacıyla çabalamaktadır. L-Dopa adlı ilacı deneyecektir ancak pahalı olduğu için sadece bir kişi üzerinde deneyecektir. Ancak ilacın yan etkileri de kaçınılmazdır.
135) Behzat Ç. -Seni Kalbime Gömdüm-
136) Aynı Yıldızın Altında (2014) – 3 yıldır troid kanseri ile boğulan 16 yaşındaki bir genç kız ve kanserli hastalar için oluşturulan terapi grubunda yaşadıkları.
137) Lorenzo’nun Yağı(1992) –7 yaşına kadar diğer çocuklar gibi normal bir hayat yaşayan Lorenzo amansız bir hastalığın pençesinde bulur kendisi. Gerçek bir hikayeden alınan filmde lorenzonun ailesinin mücadele azmini göreceksiniz. Ailesi Lorenzoyu bu amansız hastalıktan kurtaracak ilacı bulabilecek mi ?
138) Sevgili Öğretmenim (1967) – Asıl mesleği mühendislik olan Thackeray iş bulamadığından öğretmenlik yapar. Ancak idealist öğretmenimizi okulun haylaz öğrencileri rahat bırakmayacaktır. Thackeray pes edecek midir ?
139) Tedavi – The Great Hypnotist(2014) – Xu, alanında uzman bir o kadar da ukala çinli, bir psikiyatristir. Hayalet gördüğünü iddia eden hastasına inanmamakta ve hastasını hipnoz terapisine alacaktır.
140) Musaranas (2014) – 1950 İspanyasında geçen psikolojik gerilim filminde Montse agorafobisi (açık alan korkusu) bir bireydir. Hayatı bir apartman dairesinde geçmektedir. Montse hayatının kalanını bu apartman dairesinde mi geçirecek yoksa başına çok daha farklı olaylar mı gelecek ?
141) Edit ve Ben (2009)– Psikoloji bölümü okuyan genç zekasını arttırmak amacıyla kendisine çip taktırır ancak içinde yapay bir benlik olması nedeniyle birçok tuhaf olay yaşayacaktır. Bir yandan da otistik olan matematik dehasının gizli araştırmanın formülünü çözmesi Edit ile yakınlaşmasını sağlar.
142) İnfaz-Calvary (2014)– Psikolojik ögelerin yer aldığı bir kara komedi filmi. Günah çıkartmak için Rahibi ziyaret eden bir adam rahibe onu öldüreceğini söyler ancak rahip adamın yüzünü görememiştir. Rahip bir yandan ölüm hazırlıkları yaparken bir yandan da bu adamın kim olduğunu bulmaya çalışır.
143) Koku -
144) Yalanın İcadı –
145) Bir Rüyaya Ağıt – (Televizyon bağımlılığı)
146) Şeytan Üçgeni -Triangle (2009) – Arabasıyla giderken çaptığı bir martı nedeniyle trafik kazası geçiren Jess, bu kazanın hayatının değiştireceğini sonradan öğrenecektir.
147) İhtiyarlara Yer Yok (2007)- Birçok ödül alan filmde uyuşturucu çetelerinin kanlı bir pazarlığına denk gelen Moss'un hikayesine yer verilmektedir. Moss parayı alıp gidecektir ancak akşam yaralı birisine yardım amacıyla tekrar dönecektir. Ancak başına neler geleceğinin farkında değildir
148) Yüksek Tansiyon (2003)– Psikopat bir katilin evdekileri teker teker öldürmesini ele alan gerilim dolu bir film.
149) İhtiyar Delikanlı -Old Boy (2003)– Muhteşem bir psikolojik film. 15 yıl boyunca tek başına bir odada esir tutulan bir adam ve yaşadıklarının hikayesi. Aklını yitirmemesi için Oh Dae-Su’ ya şizofreni ilaçları verilmektedir. Oh Dae-Su bu esaretten kaçıp kurtulabilecek mi ?
150) Yalın Ayak -Barefoot(2014) – Annesini kaybetmiş, psikiyatrik bir hasta olan Daisy, zengin bir ailenin çocuğu olan Joy ile tanışır. Romantik komedi tadında saflık ve masumiyet dolu bir film.
151) Kayıp Otoban -Lost Highway (1997) – Fred, eşinin geçmişinden habersiz onunla evlenir ancak işler yolunda gitmeyecektir. Fred’ in kişilik bölünmesi yaşaması, cinayet, bir korku hikayesi ..
152) Enter Nowhere -Kulübe (2011) – Gizem dolu izlenilesi bir film. Film ormanda kaybolan 3 gencin bir kulübede buluşması ve bir türlü kurtulamamalarını ele alıyor. Bu gençler farklı zamandan ve mekandan mı gelmişler ?
153) Onur Savaşı (2012)– Küçük bir kız tarafından cinsel istismar ile suçlanan ve sonrasında da toplumsal histeriye maruz kalan bir adamın dramatik hikayesi. Film birçok ödül almıştır.
154) Etki Altında Bir Kadın (1974) – Bir ev kadınının eşi ve çocuklarıyla kendini var etme çabası. Mabel'in manik davranışları, çok fazla gülmesi gibi bir çok psikolojik rahatsızlığı ile eşi baş edebilecek mi ? Toplumsal eleştiri ögelerini de barındıran film ağır gelebilir ancak izlenilmesi tavsiye edilir.
155) Trainspotting (1996)-(Psikolojik, Macera, Uyuşturucu kullanımı)
156) Öldüren Sis -The Mist (2007) – Tutucu insanların bulunduğu bir kasaba ve bu kasabada bulunan hür düşünceli gençler..
157) İntihar Odası (2011) – ( Farklı bir birey olan Dominik depresyonun eşiğine gelmiştir. Ailesinden ilgi görmeyen ve sürekli dışlanan Dominin kendini internet oyununa verir. İşte bundan sonra olanlar olur.
158) Davetsiz -The Uninvited (2009) – Annesinin ölmesi üzerine travma yaşayan ve bir süre psikiyatri kliniğinde yatan genç bir kızın hikayesi. Babasının bir hemşire ile evlenmesi genç kızın depresyon yaşamasına neden olacaktır.
159) Bir Rüya İçin Ağıt (2000)– Uyuşturucu bağımlılığı olan bir genç ve televizyon bağımlılığı olan annesi arasında giderek yükselen bir uçurum ve iletişimsizlik.
160) Şampiyon -The Wrestler (2008) – Ünlü bir güreşçinin kalp krizi sonrası şov dünyasına veda etmesi ve tezgahtar olarak işe başlaması. Ailevi bağları bozulmuş bir adamın hikayesi.
161) Bipolar (2014) - Harry çekingen bir adam ve aynı zamanda bipolar bozukluğu olan bir hastadır. Yeni bir tedaviyi denemek üzere bir kliniğe yatar ve tüm günü kamera ile izlenilecektir. Harry düzelme gösterebilecek mi ?
162) Kukla - The Beaver (2011) – Sıkıntılarla dolu günler sonrası hayatını ve ailesini yeniden keşfe çıkan bri adamın hem esprili hem de duygu yüklü hikayesi.
163) Phobe Harikalar Diyarında (2008) – Geniş bir hayal gücüne sahip olan bir çocuk ve kendini Alice Harikalar Dünyasında piyesi için olan rolüne fazlasıyla kaptırması nedeniyle kendini birden bu dünyanın içinde buluverir.
164) Sineklerin Tanrısı (1963) - Bütün yetişkin insanların öldüğü bir uçak kazasında hayatta kalan küçük bir grup küçük çocuk ve hayatta kalma savaşları.
165) Aklım Karıştı (1999) Bir gencin 18 ay boyunca akıl hastanesinde kalışı ve yaşadıkları
166) Ara (2008) - Tek bir apartman dairesinde geçen filmde 4 kişinin birbirini seven ve aldatan, kıran ama bırakmayan hikayelerini ele alınmaktadır.
167) Aç Gözünü (1997) – Psikolojik gerilim filmi. Çok güvendiği güzel yüzünü kaybedince Cesar'ın hayatı çok farklı bir yöne doğru gidecektir.
168) Beyaz Köpek (1982) (Klasik Koşullanma) Eski sahipleri tarafından sadece siyahları saldırması ve öldürmesi yönünde eğitilmiş bir köpek. Yeni sahibi bu köpeğin koşullamasını söndürebilecek mi ?
169) Büyük Yalnızlık –
170) Cennet –
171) Gölgesizler –
172) Güneş Yanığı –
173) Küçük Kıyamet
174) Solaris –
175) Gerçeğe Çağrı –
176) Küp –
177) Ölüm Kitabı (Misery)
178)Esaretin bedelli
179)godfather 1-2
180)kaplumbağlarda uçar
181)bajrangi bahija
182)rab ne de bana di jodi"
8 notes · View notes