Tumgik
#tayyip erdoğan vize
cihangir-uzunkaya · 2 years
Text
Tumblr media
Ne mutlu Türk'üm diyene, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Onuncu Yıl Nutku'nun bitiminde Cumhuriyet Bayramı tebriği için söylediği sözdür. Daha sonra 1972 yılında Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğrenci andına eklenmiştir.[1][2][3] Siyasi miting ve eylemlerde bir slogan olarak da kullanılmaktadır. Türkiye'deki ve KKTC'deki birçok dağ ve tepede de bu sözü görmek mümkündür. Zaman zaman bu sözün etnik ayrımcılığa yol açtığı iddiasıyla çeşitli eleştirilerde de bulunulmuştur. Fakat söz, mensup olduğu millet fark etmeksizin “Türk’üm” diyebilene ne mutlu anlamı taşımaktadır.
Türk'üm, doğruyum, çalışkanım,İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.Ey Büyük Atatürk!Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.Varlığım Türk varlığına armağan olsun.Ne mutlu Türk'üm diyene!
"Ne mutlu Türk'üm diyene" ne demek?
Sen"Ne mutlu Türk'üm diyene"dersen.
O da "Ne mutlu Kürdüm diyene" der.
Recep Tayyip Erdoğan
1993 te Almanya'daki konuşmasından Sayın R.t.e nin vede konuşması içerisinde şöyle bir vurgu yapıyor"Devlet Bahçeli ve Deniz Baykal'ın evinin önüne Ne mutlu kürdüm yazsalar ne olur?
Bilmem Sayın R.t.e birinin +18 içerikli kaseti çıktı tepetaklak oldu CHP de ki onun sayesinde siyasete vize almıştınız.Şimdi soracak olursanız sağlıklı bir cevap alacağınızı sanmıyorum.Ben onun yerine cevap vereyim size "farketmez yeterki kürt seçmenin oyu gelsin"der büyük bir ihtimalle.Çünkü CHP kemikleşmiş %25 oy için yapmayacağı şey yoktur.İsterseniz şimdiki Genel Başkan Kemal Kılıçdar oğluna aynı suali sorun.Cevap üç aşağı beş yukarı değişmez,hatta size bu düşüncenizden çok etkilendiğini söyler ve bu sözü seçim propagandası bile yapabilir ve hiç şaşırmam.
Davanın bir numaralı adamı ittifak ortağınız MHP deki mesaisinin yarısını el öptürmekle geçiren Devlet Bahçeliye soracak olursanız şayet biz onlarla din kardeşiyiz gayet normal yazabilirler diyebilir ve yine şaşırmam.Bence kapalı kapılar ardında bu işi aranızda çözün.Zaten çözülecek bir şey bırakmadınız gerek yok bari bu konuyu atlayın Türk halkı için isabetli olur.
Asıl mesele benim kafamı bulandıran(bakmayın benim kafam bulanmaz psikoloji okuyorum bu aralar faydası oluyor sizede tavsiye ederim)1993 te bu cümleleri ne için,niye sarfettiniz?
1993 te Belediye Başkanı bile değildiniz.Belediye başkanlığına adaysanız Ne bileyim Haliç in durumu ile görüş belirtebilirsiniz,İstanbul un sorunları ile ilgili görüş bildirip yapacağınız görevin ameline talip olabilirdiniz.
Neden böyle bir açıklama hissi duydunuz veya başkasının etkisindemi kaldınız.
Bakmayın sorduğuma.
Cevabını biliyorum ben.
ÇÜNĶÜ TÜRKÇÜ GAFLET UYKUSUNA YATMAZ!DALALET YANIMIZDAN BILE GEÇMEZ!
ONUN İÇİN NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
3 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 days
Text
Miçotakis Türkiye'ye geliyor
https://pazaryerigundem.com/haber/170388/micotakis-turkiyeye-geliyor/
Miçotakis Türkiye'ye geliyor
Tumblr media
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, 13 Mayıs Pazartesi günü Türkiye’ye geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’da Miçotakis’i kabul edecek.
ANKARA (İGFA) – Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis Ankara ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek.
TRT Haber’in diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre ilişkilerde, başta ekonomi olmak üzere ulaştırmadan bilim ve teknolojiye, tarımdan, turizme çeşitli alanlarda ortak eylem planlarının devam ettirilmesi hedefleniyor.
Kolaylaştırılmış vize prosedürü, düzensiz göç ve terörle mücadele konuları da masadaki başlıklar arasında yer aldı.
Ticaret hacminin 10 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.
Türkiye ile Yunanistan arasında 6 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi bulunuyor. Yunanistan Başbakanı’nın ziyaretinde, ortak hedefler çerçevesinde bu kapasitenin 10 milyar dolara çıkarılmasına yönelik atılabilecek adımlar da değerlendirilecek.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
wirinformieren · 3 months
Text
Europawahl: Erdoğans Partei plant Ableger in Deutschland.
Tumblr media
Die mögliche Gründung eines Ablegers der türkischen Regierungspartei AKP in Deutschland für die Europawahl sorgt für Kontroversen und Kritik aus verschiedenen politischen Lagern. Die Partei, die sich als "türkisch-islamistisch" bezeichnet und den Namen DAVA trägt, wirft Fragen bezüglich Integration, Parallelwelten und dem Einfluss ausländischer Politik in Deutschland auf.
Warnungen vor Erdoğans Strategie
Volker Beck, der Präsident der Deutsch-Israelischen Gesellschaft, äußerte scharfe Kritik an der möglichen Gründung eines deutschen Ablegers der AKP. Er sieht darin einen Versuch von Präsident Recep Tayyip Erdoğan, Türkeistämmige in Deutschland zu "desintegrieren" und eine "Parallelwelt aufzubauen". Beck betont die Notwendigkeit, gemeinsam gegen diese Spaltungsversuche vorzugehen. Er sieht die DAVA-Initiative als Teil einer langjährigen Strategie, eine AKP-treue Parallelwelt in Deutschland zu etablieren, beispielsweise durch Schulgründungen und Moscheevereine.
Kritik aus verschiedenen politischen Lagern
Die SPD-Vorsitzende Saskia Esken äußert ihre Besorgnis und betont die Wichtigkeit, türkischstämmigen Mitbürgerinnen und Mitbürgern zu verdeutlichen, dass Deutschland als Nation zusammengehört. Sie warnt vor rechtsextremistischen Netzwerken und lehnt die Einflussnahme Erdoğans auf die innenpolitischen Angelegenheiten Deutschlands ab.
Bundeslandwirtschaftsminister Cem Özdemir, Mitglied der Grünen, bezeichnet einen möglichen Erdoğan-Ableger als das "letzte, was wir brauchen". Grünen-Parteichef Omid Nouripour betont die Bedeutung, dass neu gegründete Parteien sich zur freiheitlichen Grundordnung bekennen und diese respektieren müssen. Der Grünen-Europapolitiker Anton Hofreiter sieht schon seit Jahren das Problem des zu starken Einflusses des türkischen Staates in Deutschland und betrachtet die DAVA als von Erdoğan gesteuertes Element, das in Deutschland keinen Platz haben sollte.
Einfluss auf die deutsche Politik
Die Union, vertreten durch Vize-Fraktionschef Jens Spahn, nutzt die Parteigründung als Gelegenheit, ihre Kritik an der geplanten Reform des Staatsbürgerschaftsrechts zu erneuern. Die Warnung vor einer erleichterten doppelten Staatsbürgerschaft und der möglichen Gründung eines Erdoğan-Ablegers in Deutschland stehen im Fokus. Hierbei betont Spahn, dass die Union bereits zuvor vor den Folgen dieser Reform gewarnt habe und sich dabei nicht rassistischer Vorwürfe bedienen wollte.
Reaktionen auf sozialen Medien
Bundeslandwirtschaftsminister Cem Özdemir äußert seine Besorgnis auf der Plattform X (ehemals Twitter), indem er betont, dass ein Erdoğan-Ableger bei den Wahlen in Deutschland das Letzte sei, was ben��tigt wird. Die sozialen Medien werden somit zu einem Forum für politische Diskussionen und öffentliche Meinungsbildung.
Forderungen nach klaren Bekenntnissen zur Grundordnung
Die Grünen, vertreten durch Omid Nouripour, legen Wert darauf, dass neu gegründete Parteien in Deutschland sich klar zur freiheitlichen Grundordnung bekennen müssen. Dies spiegelt die Bedenken wider, dass politische Kräfte mit ausländischem Einfluss versuchen könnten, ihre Agenda in Deutschland durchzusetzen, ohne die grundlegenden demokratischen Werte zu respektieren.
Erdoğans Einfluss in Deutschland
Anton Hofreiter, der Vorsitzende des Bundestags-Europaausschusses, kritisiert den jahrelangen Einfluss des türkischen Staates in Deutschland. Er weist auf Einmischungen Erdoğans in die deutsche Politik hin und lehnt einen von Erdoğan gesteuerten Ableger in Deutschland ab. Dies verdeutlicht die Besorgnis über ausländische Einflussnahme auf die inneren Angelegenheiten Deutschlands.
Union und Staatsbürgerschaftsrechtsreform
Die Union, bestehend aus CDU und CSU, nutzt die Gelegenheit, ihre Kritik an der geplanten Reform des Staatsbürgerschaftsrechts zu äußern. Jens Spahn, Vize-Fraktionschef der Union, warnt vor den möglichen Konsequenzen einer erleichterten doppelten Staatsbürgerschaft, insbesondere in Verbindung mit einem Erdoğan-Ableger in Deutschland. Die Debatte um die Staatsbürgerschaftsreform und deren Auswirkungen auf die politische Landschaft in Deutschland wird somit erneut angefacht.
Insgesamt spiegeln die Reaktionen der politischen Akteure und Parteien auf die mögliche Gründung eines Erdoğan-Ablegers in Deutschland für die Europawahl die Sensibilität gegenüber ausländischer Einflussnahme und die Sorge um die Einheit und Grundwerte der deutschen Gesellschaft wider.
0 notes
goceciblog · 5 months
Text
Yunan adaları için uygulanan vize muafiyetini Edirneliler de istiyor
Yunan adaları için Türklere uygulanan 24 saatlik vizesiz Yunanistan ziyareti, Edirne için de uygulanabilir. ETSO Başkanı Sezai Irmak, 2 ay önce konuyu Evros Bölge Valisi’yle görüştüğünü ve çok olumlu tepkiler aldığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Mitçotakis arasında yapılan anlaşmayla Türkleri Yunanistan adalarına 24 saatliğine vizesiz…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Bir yıllık ‘kapıda vize’ dönemi ‘kapıda
Avrupa Birliği (AB) üyesi Yunanistan’ın 7 adası için Türk vatandaşlarına kapıda vize uygulaması başlatmayı planladığı öne sürüldü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in başkanlığında 7 Aralık’ta Yunanistan’ın Selanik kentinde düzenlenecek Türk-Yunan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) öncesinde Atina ve Ankara’daki hazırlıklara hız verildi.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Link
#Gündem
0 notes
guncelhaber1 · 1 year
Link
#Gündem
0 notes
soxyencadi · 2 years
Text
1 Bosna Hersek Markı Ne Kadar? Bosna Hersek Markı Kaç TL Ediyor?
1 Bosna Hersek Markı Ne Kadar? Bosna Hersek Markı Kaç TL Ediyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bosna Hersek ziyareti sonrası döviz araştırmalarında sürat arttı. Vatandaşlar 1 Bosna Hersek markının ne kadar olduğuna dair meraklandı. Bosna Hersek’in vize istemiyor oluşu da arama hacmini kuvvetlendirdi. Pekala 1 Bosna Hersek markı ne kadar? Bosna Hersek markı kaç TL? Mark ne kadar? İşte ayrıntılar… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Bosna Hersek’e…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
primishaber · 2 years
Link
0 notes
fiyatinedir · 2 years
Text
Asgari Ücret 2022 /5,500 TL
Tumblr media
Asgari ücrete 2022 yılında enflasyon artışı ve alım gücünün düşmesi gerekçesiyle ara zam yapılmasına karar verildi. Asgari ücret zammına karar verecek komisyon bugün(29 haziran 2022) toplandı. Milyonlarca işçi ve işverenin takip beklediği asgari ücret düzenlemesi için bugün toplantı yapıldı. Asgari ücret tespit komisyonu toplantısı Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Vedat BİLGİN başkanlığında gerçekleşti. 2022 yılında asgari ücret ara zammı hem işçiyi hem de işvereni koruyacak bir zemin çerçevesinde yapılması bekleniyor.
Tumblr media
2022 asgari ücret
Asgari Ücret 2022 Yılında 5500 TL Oldu
zam oranı eklenerek Asgari ücret 5500 TL olarak belirlendi. Asgari ücrete ara zam geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1 Temmuz 2022 tarihinde asgari ücreti 5.500 TL olarak duyurdu. Toplantıya Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Vedat BİLGİN başkanlık ediyor. Vedat BİLGİN bu gün saat 14.00 da bakanlık binasında yapılan 2022 Asgari Ücret zammı toplantısına başkanlık ediyor. Komisyonda işçileri temsilen Türk-İş ve işvereni temsilen TİSK bulunuyor. Komisyon 15 üyenin bir araya gelmesi ile asgari ücrete ara zammı konuşacak. Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay, ve İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Burak Akkol da toplantıda hazır bulundu. Asgari Ücret Zammı İçin İşveren ve İşçi Temsilcileri Konuşma Yaptı Toplantının başında sırasıyla TİSK Başkanı Burak Akkol ve Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay da asgari ücretten beklentilerine belirtti.
Tumblr media
asgari ücretne kadar "2022 Asgari ücret ara zammı bir çok kesimi ilgilendiriyor" Bakan Bilgin en son sözü alarak, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik çerçeveyi çizerek, enflasyonu artıran nedenleri aktardı. Asgari ücretin sadece belirli bir kısıma verilmekle kalmayacağını asgari ücretin üzerinde maaş alanları da bu rakam üzerinde hesaplamalara gidilmesi gerektiği için önemli olduğunu belirten bir konuşma yaptı. Asgari ücret için yapılacak ara zammı ilk kez açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, NATO zirvesi sonrasında da müjde vereceğini belirtmişti. 2022 Asgari Ücret 4253 TL olarak belirlenmişti. 2022 yılı brüt asgari ücreti 5004 TL, net olarak da 4 bin 253 lira 40 Kuruş olarak oy birliği ile kabul edilmişti. Asgari Ücret Açlık Sınırının Altında Kaldı Türk-İş, mayıs ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 6 bin 17 lira ve yoksulluk sınırını 19 bin 602 olarak açıklamıştı. Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyetini ise 7 bin 856 lira olarak açıklanmıştı. Buna göre açlık sınırı 6 bin 17 lira ile mevcut asgari ücretin 1.764 lira üzerinde kaldı. https://www.youtube.com/watch?v=PAT3PssCVGM Türk-İş: "Asgari ücret Zammı 6 aylık enflasyon düzeyinde olsun" istiyor. Türk İş Genel Başkanı Ergün ATALAY, asgari ücrette beklenen ara zamla ilgili değerlendirmelerde bulunarak "en makul" artışın 6 aylık enflasyon düzeyinde olması gerektiğini söyledi. TİSK: İş birliğine hazır (TİSK) Başkanı Burak AKKOL da asgari ücretin belirleneceği masada kendilerinin de olacağını vurgulayarak "Tüm taraflara çözüm olacak formüller için iş birliğine hazırız. Asgari ücretin değerlendirilmesi için yapılacak bir toplantıda masada olacağız. Asgari ücretle ilgili olası bir değerlendirmeye olumlu yaklaşacağız." açıklamasını yapmıştı. Mehmetçik Vakfı Kurban Bağış Fiyatları Asgari ücrete yapacak ara zam için konuşulan formüller: 6 aylık enflasyon artışına göre zam alınırsa net 5 bin 929 lira olacak Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) hesaplamasına göre; ilk 5 aylık enflasyon farkı yüzde 35,64 oldu. Buna Merkez Bankası'nın yüzde 3,77'lik haziran ayı enflasyon beklentisi eklendiğinde toplam artış yüzde 39,41'e dayanacak. Bu da şu anda net 4 bin 253 lira 40 kuruş olan asgari ücretin 1.676 lira zam alarak 5 bin 929 liraya çıkmasını sağlayacak. Haziran enflasyonu, Temmuz'un 4'ünde saat 10.00'da açıklanacak. Araç Vize Fiyatları Yıl sonu enflasyon farkına göre zam alınırsa net 5 bin 353 lira olacak 2022'nin başında asgari ücrete yüzde 50,5 zam yapılmıştı. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 76 olması bekleniyor. Buna göre, yıl başında yapılan zammı yıl sonu enflasyon beklentisine tamamlamak için yüzde 26 fark verilmesi de gündeme geldi. Buna göre de mevcut net maaşa 1.105 lira zamla birlikte toplam 5 bin 353 lira maaş alınabilir. İşverene sigorta desteği yapılırsa maaş 5 bin 132 lira olacak Bir diğer formüle göre de devlet, işverenden sigorta maliyetini almazsa o rakama denk düşen 879 lira şu andaki maaşa ekleyebilir. Bununla birlikte de maaş 5 bin 132 lira olacak. Toplantı harici kullanılan kaynak: ensonhaber.com Read the full article
0 notes
kanalmalatya · 5 years
Photo
Tumblr media
Vize Ofisi, Turizm Sezonunda Kuto Binasında Hizmet Verecek Kuşadası Ticaret Odası binasında geçtiğimiz yıl açılan VFS Global vize ofisi, 01 Nisan 2019 tarihinden itibaren yeniden tüm Kuşadası ve bölgenin hizmetinde olmaya devam ediyor.
0 notes
sakarya360 · 3 years
Text
Erdoğan'ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili tüm detaylar
Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili tüm detaylar
“Hak ve özgürlüklerin standartları İnsan Hakları Eylem Planı ile güçlendirilecek” İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında, AB’ye üyelik süreci karşılıklı hak ve yükümlülükler çerçevesinde kararlılıkla sürdürülecek, özellikle Vize Serbestisi Diyaloğunda karşılanması beklenen hususlara yönelik çalışmalara hız verilecek.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ve 9 amaç altında…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
serdar5361 · 6 years
Photo
Tumblr media
14-15 Nisan 2018 Tarihlerinde Anadolu Üniversitesi Açilıköğretim Fakültesi Bahar Dönemi vize sınavlarına girecek olan tüm öğrencilere başarılar dilerim. Mirac-ı Şerif gecemiz hürmetine allah tüm öğrencilerimize zihin açıklığı versin... #aof #anadoluüniversitesi #bahardönemi #vizesınavları #tümöğrencilerebaşarılar (Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim Fakültesi)
1 note · View note
fiyatinedir · 2 years
Text
Asgari Ücret 2022
Tumblr media
Asgari ücrete 2022 yılında enflasyon artışı ve alım gücünün düşmesi gerekçesiyle ara zam yapılmasına karar verildi. Asgari ücret zammına karar verecek komisyon bugün(29 haziran 2022) toplandı. Milyonlarca işçi ve işverenin takip beklediği asgari ücret düzenlemesi için bugün toplantı yapıldı. Asgari ücret tespit komisyonu toplantısı Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Vedat BİLGİN başkanlığında gerçekleşti. 2022 yılında asgari ücret ara zammı hem işçiyi hem de işvereni koruyacak bir zemin çerçevesinde yapılması bekleniyor.
Tumblr media
2022 asgari ücret
Asgari Ücret 2022
Toplantıya Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Vedat BİLGİN başkanlık ediyor. Vedat BİLGİN bu gün saat 14.00 da bakanlık binasında yapılan 2022 Asgari Ücret zammı toplantısına başkanlık ediyor. Komisyonda işçileri temsilen Türk-İş ve işvereni temsilen TİSK bulunuyor. Komisyon 15 üyenin bir araya gelmesi ile asgari ücrete ara zammı konuşacak. Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay, ve İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Burak Akkol da toplantıda hazır bulundu. Asgari Ücret Zammı İçin İşveren ve İşçi Temsilcileri Konuşma Yaptı Toplantının başında sırasıyla TİSK Başkanı Burak Akkol ve Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay da asgari ücretten beklentilerine belirtti.
Tumblr media
asgari ücretne kadar "2022 Asgari ücret ara zammı bir çok kesimi ilgilendiriyor" Bakan Bilgin en son sözü alarak, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik çerçeveyi çizerek, enflasyonu artıran nedenleri aktardı. Asgari ücretin sadece belirli bir kısıma verilmekle kalmayacağını asgari ücretin üzerinde maaş alanları da bu rakam üzerinde hesaplamalara gidilmesi gerektiği için önemli olduğunu belirten bir konuşma yaptı. Asgari ücret için yapılacak ara zammı ilk kez açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN, NATO zirvesi sonrasında da müjde vereceğini belirtmişti. 2022 Asgari Ücret 4253 TL olarak belirlenmişti. 2022 yılı brüt asgari ücreti 5004 TL, net olarak da 4 bin 253 lira 40 Kuruş olarak oy birliği ile kabul edilmişti. Asgari Ücret Açlık Sınırının Altında Kaldı Türk-İş, mayıs ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 6 bin 17 lira ve yoksulluk sınırını 19 bin 602 olarak açıklamıştı. Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyetini ise 7 bin 856 lira olarak açıklanmıştı. Buna göre açlık sınırı 6 bin 17 lira ile mevcut asgari ücretin 1.764 lira üzerinde kaldı. https://www.youtube.com/watch?v=PAT3PssCVGM Türk-İş: "Asgari ücret Zammı 6 aylık enflasyon düzeyinde olsun" istiyor. Türk İş Genel Başkanı Ergün ATALAY, asgari ücrette beklenen ara zamla ilgili değerlendirmelerde bulunarak "en makul" artışın 6 aylık enflasyon düzeyinde olması gerektiğini söyledi. TİSK: İş birliğine hazır (TİSK) Başkanı Burak AKKOL da asgari ücretin belirleneceği masada kendilerinin de olacağını vurgulayarak "Tüm taraflara çözüm olacak formüller için iş birliğine hazırız. Asgari ücretin değerlendirilmesi için yapılacak bir toplantıda masada olacağız. Asgari ücretle ilgili olası bir değerlendirmeye olumlu yaklaşacağız." açıklamasını yapmıştı. Mehmetçik Vakfı Kurban Bağış Fiyatları Asgari ücrete yapacak ara zam için konuşulan formüller: 6 aylık enflasyon artışına göre zam alınırsa net 5 bin 929 lira olacak Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) hesaplamasına göre; ilk 5 aylık enflasyon farkı yüzde 35,64 oldu. Buna Merkez Bankası'nın yüzde 3,77'lik haziran ayı enflasyon beklentisi eklendiğinde toplam artış yüzde 39,41'e dayanacak. Bu da şu anda net 4 bin 253 lira 40 kuruş olan asgari ücretin 1.676 lira zam alarak 5 bin 929 liraya çıkmasını sağlayacak. Haziran enflasyonu, Temmuz'un 4'ünde saat 10.00'da açıklanacak. Araç Vize Fiyatları Yıl sonu enflasyon farkına göre zam alınırsa net 5 bin 353 lira olacak 2022'nin başında asgari ücrete yüzde 50,5 zam yapılmıştı. Enflasyonun yıl sonunda yüzde 76 olması bekleniyor. Buna göre, yıl başında yapılan zammı yıl sonu enflasyon beklentisine tamamlamak için yüzde 26 fark verilmesi de gündeme geldi. Buna göre de mevcut net maaşa 1.105 lira zamla birlikte toplam 5 bin 353 lira maaş alınabilir. İşverene sigorta desteği yapılırsa maaş 5 bin 132 lira olacak Bir diğer formüle göre de devlet, işverenden sigorta maliyetini almazsa o rakama denk düşen 879 lira şu andaki maaşa ekleyebilir. Bununla birlikte de maaş 5 bin 132 lira olacak. Toplantı harici kullanılan kaynak: ensonhaber.com Read the full article
0 notes
melih-asik · 6 years
Text
Sıra suya geldi!
Satış sırası suya geldi. Nasıl mı? Günümüzde tarımsal sulama yönetimleri 1.3 milyon çiftçinin oylarıyla seçilen 300 dolayındaki sulama birlikleri aracılığıyla yapılıyor. Birlikler çiftçinin çıkarını ön planda tutuyor. Buna rağmen yüzde 90’ı kâr ediyor.
Bu özet bilgiden sonra geliyoruz şu sıralar TBMM Tarım Komisyonu’nda görüşülmekte olan tasarıya; Buna göre DSİ isterse tarımsal sulama tesislerini kişilere ve yabancılar da dahil olmak üzere özel şirketlere devredebilecek. Yani özelleştirebilecek.
Peki bu ne anlama geliyor? CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ı dinliyoruz.
- Geçmişte diğer özelleştirmelerde neler yaşandıysa aynısı fazlasıyla yaşanacak. Bir yandan suyun fiyatı artacak, diğer yandan kullanımı rantabl olmaktan çıkacak. Özel şirket daha kârlı görürse suyu belki de tarım dışına satacak.
Çiftçi tarlasını sulayamaz hale gelince satmak zorunda kalacak, tarımsal üretim büyük bir darbe daha yiyecek.
- Bunları iktidar görmüyor mu?
- Görüyor ama ne yapsın! Her gün yeni bir şeyler satmak zorunda, çünkü paraya ihtiyacı var. En önemlisi bu tasarının asıl sahibi Dünya Bankası ve FAO gibi karşı koyamayacağı güçler. Ama bütün bunlara rağmen içeriden bir direniş var, o nedenle Komisyon’daki görüşmeleri erteleyip duruyorlar.
İŞ
CHP’nin hazırladığı işsizlik raporuna göre... AKP’den önceki 22 yılda ortalama yüzde 8.3 olan işsizlik oranı, AKP’yle geçen 15 yılda ortalama yüzde 10.2’ye çıktı... Her 100 işsizden 27’si üniversite mezunu...
Sonuç: AKP işsizlikle mücadelede sınıfta kaldı.
Sözün burasında CHP’ye soru...
İşsizliği azaltmanın çözümü belli; üretimi artırmak...
Peki CHP’nin üretimi artırma yolunda uygulayacağı politikalar nelerdir?
Hangi alana ne gibi yatırımlar yapılacak, kaynak nasıl sağlanacak?
CHP, AKP’nin yaptığından farklı neler yapacak?
Sanırız seçim kazanmanın anahtarı da bu sorunun cevabında saklı...
VİZE
Zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 2016 yılının mart ayında demeç veriyor... O yılın haziran ayında Avrupa Birliği ülkelerine yönelik vize muafiyetinin başlayacağını müjdeliyor. Vize muafiyetine bağlı bir de geri kabul antlaşması vardır. Bu anlaşma o yıl 1 Haziran’da yürürlüğe giriyor. Vize muafiyeti mi? Bugün hâlâ ufukta görünmüyor...
Çünkü tuhaf bir anlaşma yapılmış... Vize muafiyeti için 72 kriter saptanmış. Türkiye’nin bu kriterleri tamamlayıp tamamlamadığına karar verme konusu AB’ye bırakılmış. Siz isterseniz kriterleri fazlasıyla tamamlayın. AB, “Hayır tamamlamadınız” derse vize muafiyeti başlamıyor. Başlayacağı da yok...
Borç çıkardılar!
Bugüne dek Bulgaristan’ın bizimle böyle bir meselenin olduğunu bilmiyorduk. Yeni öğrendik.
Meseleyi Varna görüşmeleri öncesi Bulgar Cumhurbaşkanı Ruman Radev, Başbakan Borisov’a hatırlatıyor. Borisov’a Varna’da Tayyip Erdoğan’la yapacağı görüşmede baskı yapmasını söylüyor. Konu mu? 1913 yılındaki İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Edirne ve Kırklareli’ndeki evlerini terk etmek zorunda kalan 250 binden fazla Bulgar’ın torunlarının tazminat talebi... Torunlar bu konuya yönelik dernekler kurmuşlar. Tazminat talepleri 10 milyar doları buluyor.
Başbakan Borisov - Tayyip Erdoğan görüşmesinde anlaşılan konu gündeme gelmemiş. Ancak sanılır ki Bulgarlar bundan sonra konuyu sık sık gündeme getirecek... Peki o tarihlerde Türkiye’ye göçe zorlanan 5 milyon soydaşımızın kayıpları mı? Onu hatırlayan yok!
***
Tekkede, medresede,
manastırda, kilisede,
Bir cennet cehennem
kaygısıdır sürüp gitmede.
Oysa yüce varlığın
sırlarına eren kişi
Bunların tohumunu
uğratmaz düşüncesine...
Ömer HAYYAM
1 note · View note
egedensondakika · 4 years
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Moskova'daki zirve görüntüleriyle ilgili ilk yorum
Tumblr media
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın değerlendirmeleri şöyle: "İdlib’de yaşanan gelişmeler ve mülteci krizinin yeni boyutlara ulaşması üzerine kapsamlı bir diplomasi trafiği başlattık. Yoğun bir telefon diplomasisinin ardından AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov Türkiye’ye geldi. Ardından İdlib’de geçici ateşkesi sağlamak amacıyla biz Moskova’ya gittik ve geçici ateşkesi sağladık. Bugün de hem İdlib’deki durumu hem de mülteci meselesini ele almak için Brüksel’e geldik. Fakat meseleyi sadece bu iki konudan ibaret görmüyoruz. Bu yüzden kapsamlı bir hazırlık yaptık. Hem NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg hem de AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu güvenlik tehditlerini ele aldık. NATO ve AB ilişkilerimizi nasıl güçlendirebiliriz diye müzakerelerde bulunduk. Burada hem NATO’nun hem de AB’nin üzerine düşen görevlerin olduğunu muhataplarımıza ilettik. 28 Şubat’ta NATO’yu acil toplantıya çağırdık ve taleplerimizi resmi olarak ilettik. 11 Mart Çarşamba günü yapılacak NATO toplantısından olumlu bir netice çıkmasını bekliyoruz. AB Başkanlarıyla yaptığımız görüşmede Türkiye-AB ilişkilerini geniş bir perspektiften ele almamız gerektiğini söyledim. Bu bağlamda 18 Mart 2016 tarihli Türkiye-AB Mutabakatının gözden geçirilerek güncellenmesi, Gümrük Birliğinin güncellenmesi, Schengen konusunun halledilmesi, müzakerelerin canlandırılması ve yeni fasılların açılması, mülteciler için vaat edilen 3+3 toplam 6 milyar avro fonun hızla aktarılması ve ilave fon temini konuları üzerinde durduk. AB Başkanları 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve AB’nin yavaş hareket ettiğini kabul ettiler. Bu süreci hızlandırmak için ortak bir çalışma yapılacak, teknik ve siyasi ekipler bir yol haritası çıkaracak. Türkiye tarafında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, AB tarafında Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bu süreci yürütecek. 26 Mart’taki AB Liderler Zirvesine kadar bu çalışmanın ilk ürünlerini vermesini öngörüyoruz. Tabi bunun için AB tarafının hızlı hareket etmesi gerekiyor. AB Başkanları bu yönde bir iradeye sahip. Umarım üye ülkeler de bu sürece destek verirler. Sıkıntıların temel sebeplerinden biri aramızdaki diyalog kanallarının etkin bir şekilde kullanılmaması. Bu yönde atılacak adımlar süreci hızlandıracaktır. Avrupa’nın büyük fotoğrafı görmesi gerekiyor. Enerjiden terörler mücadeleye, göç ve mülteci krizinden güvenliğe kadar her alanda dayanışmaya ve iş birliğine ihtiyacımız var. Uyum içinde hareket edersek Türkiye de AB de daha güçlü ve güvenli olur. Bu manada İdlib, Suriye ve mülteci krizi bizden daha ziyade AB için bir irade ve liderlik testidir. Bizim İdlib’de büyük bedeller ödeyerek ateşkes sağladığımız ve sivilleri koruma altına aldığımız bir dönemde AB de üzerine düşeni yapmalıdır. İdlib ateşkesinin uygulanması ve mülteci krizine kalıcı bir çözüm bulunması herkesin menfaatinedir. Netice olarak AB ile yeni bir süreç başlatabiliriz. Bunun için biz pek çok adım attık. Bundan sonra da atmaya devam edeceğiz. AB’nin de bu kararlılığı ve siyasi vizyonu göstermesi halinde mesafe almamız mümkün hale gelecektir. NİSA EFENDİOĞLU: Bazı AB ülkeleri sığınmacı çocukların ülkelerine kabulüne ilişkin kararlar aldı. Örneğin Almanya, Yunanistan ve Yunan adalarında bulunan 14 yaş altındaki kimsesiz, özellikle de kız çocuklardan 1.000 ila 1.500’ünün ülkelerine kabul edileceğini açıkladı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Öncelikle bu karar ve özellikle rakam hakkında neler söylemek isterseniz? Sizce neden sadece kimsesiz çocuklar seçiliyor? Bunun arka planında asimilasyon politikası fikri de yatıyor olabilir mi? 2016 yılında yaklaşık 10.000 mülteci çocuğun Almanya’da kaybolduğu ortaya çıkmıştı. Buna benzer bir durum Almanya’daki Türk ve göçmen çocuklarında da yaşanıyor.  Bu durum kuşkuları artırıyor. Sizce arka planda başka niyetler olabilir mi? Bu yeni bir konu değil. Maalesef Almanya’da bu yoğun bir şekilde devam eden bir süreç. Ama şu anda bu uygulamanın detayını tam olarak bilmiyoruz. Biz cuma günü için aslında bir adım atacaktık. Gerek Sayın Merkel gerekse Sayın Macron İstanbul’a gelecekti. Hatta Boris Johnson’ın da gelme durumu söz konusu. Tabi şu anda gerçekleşmedi. Çünkü pazar günü Fransa’da yerel seçimler olması hasebiyle önümüzdeki hafta salı günü bu buluşmayı gerçekleştireceğiz ve salı günü İstanbul’da bir araya geleceğiz. Eğer Boris Johnson da gelebilirse bu zirveyi dörtlü, gelmezse üçlü olarak yapacağız. Bu ifade ettiğiniz konuyu orada da Şansölye Merkel ile görüşme şansımız olacak.  BATUHAN YAŞAR: Türkiye açık kapı politikasına ne kadar daha devam edecek? AB ile yapılan anlaşmalarda hep bir oyalama, zaman kazanma gibi oldu. AB ile yeni bir geri kabul anlaşması imzalanması söz konusu olacak mı? Türkiye sınır kapılarını kapatmak için nasıl bir somut adım görmek istiyor? Temenni ederim ki aynı durum devam etmez. Biz kendilerine açık açık bunların hepsini bu akşam söyledik. Sayın Charles Michel ve Sayın Ursula von der Leyen ikili olarak beraberdi. Mevlüt Bey’le birlikte dörtlü çalışma yaptık ve bu çalışmayı yaptıktan sonra da dedik ki “Bakın, 1963’ten bu yana biz Avrupa Birliğinde resmi müracaatını yapmış, kapıda bekleyen bir ülkeyiz. Türkiye’ye bunu reva görürken, Hırvatistan şu an dönem başkanı, bakın nerden nereye gelmiş. Bunlar dönem başkanı oldu, biz şu anda hep müzakere içindeyiz. Böyle bir durumdayız. Bunun sebebi nedir? Türkiye gibi bir ülkeye yaptığınız çifte standart uygulamaktır. Açık ve net bir şey söyleyeyim, eğer hakikaten farklı bir şey düşünüyorsanız bunları da söyleyin. Biz bu akşam aramızda yaptığımız müzakereyi de iyi niyetlilikle taşıyalım ve vakit kaybetmeden bu aradaki diyalogu, zinciri koparan konuları ortadan kaldıralım. Bakın ben Dışişleri Bakanımı görevlendiriyorum. O yanına birkaç uzmanını da almak suretiyle, bütün bu konularda siz de uzmanlarıyla beraber kimi görevlendiriyorsanız görevlendirin.” Bunu da Borrell’e söyledim. “Bu çalışma başlasın ve biz bu işten yıl sonuna kadar artık bir netice alalım.” dedik. Onlar da konuya olumlu yaklaştı ve Mart ayının 26’sında bir zirve olacak. Temenni ederim ki o zirveye kadar arkadaşlarımız bir mesafe alırlar ve o zirvede de bu konular masaya yatırılır. ŞEBNEM BURSALI: Mülteci konusunda Türkiye’nin tezlerine bugüne kadar yakın duran Merkel, “Türkiye kendi problemlerini mültecilerin sırtından çözmeye çalışırsa bizden anlayış bekleyemez” dedi. Yunanistan Başbakanı Miçotakis de “Eğer Sayın Erdoğan Türkiye-AB ilişkilerinin tekrar gözden geçirilmesini istiyorsa sınıra topladığı çaresizleri geri çeksin ve tutukladığımız mültecileri kabul etsin” dedi. Bu iki açıklamaya yorumunuz ne olur? Bir de sizin Yunanistan’a kapıları açma çağrınız olmuştu. Bu konuda ne ilave etmek istersiniz? Tabi Merkel bunu hangi anlamda söyledi, ne şartlarda söyledi bunu bilmiyorum. Fakat bizimle böyle bir görüşmeyi kabul ettiğine göre herhalde bunun altında farklı bazı düşünceler olsa gerek. Salı günü bir araya geldiğimizde bu konuyu kendisiyle konuşuruz. Burada ne demek istemiş bunu kendisine sorarız. Yunanistan’a gelince… Bir defa Yunanistan önce uluslararası hukuku bilmiyor. Bu konularda Sayın Miçotakis maalesef çok geri kalmış bir konumda. Kendisinin önce uluslararası hukuku öğrenmesi lazım. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni bir okuması lazım. Sınır hattında takındıkları tavrın bir cinayet olduğunu bilmeleri lazım. Bunların sınırda öldürdükleri 4-5 tane mülteci var. Bunların hesabını soracağız. Bunu orada bırakmayacağız. Aynı şekilde o çırılçıplak soydukları insanları, bütün o resimleriyle, bu seneki Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısında bunların gözlerinin önüne sereceğiz. Şimdi bunlar yetmezmiş gibi bütün sınırlarını keskin tellerle çeviriyorlar. Fakat tabi bizim artık bu kapıları kapatma gibi bir düşüncemiz yok. Yunanistan’a teklifimdir; kapılarını açsın. Bu insanlar Yunanistan’da kalıcı değil. Yunanistan’dan Avrupa’nın diğer ülkelerine geçip gitsinler. Sen geçip gitsin diyemiyorsun, ondan sonra faturayı Türkiye’ye kesiyorsun. Biz adil, insancıl paylaşım diyoruz. Siz bütün yükü Türkiye’ye yıkmaya gelince yıkıyorsunuz ama desteğe gelince destek vermeyeceksiniz! Kusura bakmayın. Ancak Avrupa Birliği bize vaat ettiği bu şartları yerine getirirse biz de gereğini tabi gerçekleştiririz. Nedir bu? 2 ona 2 bize, 1 ona 1 bize. Adil, insani paylaşım dedik. Bunları yaparız. Ama bunlar mesela bu vize olayında Latin Amerika ülkelerine bile kalkıyorlar her şeyi veriyorlar; Balkanlara veriyorlar, Ukrayna’ya veriyorlar ancak Türkiye gibi bir ülkeye maalesef vize uygulamasını hala kaldırmıyorlar. NUR ÖZKAN ERBAY: Suriye’deki son duruma ilişkin Esed rejiminin ateşkesi ihlal ettiği yolunda haberler var. Türkiye’nin de bu konudaki tavrı net. Bundan sonra sahadaki duruma paralel olarak ne gibi caydırıcı unsurlar kullanılacak? Ayrıca bir Patriot bataryasının Türkiye’de konuşlandırılması bugünkü görüşmede gündeme geldi mi? İspanyolların bizde bulunan Patriot’ları şu anda NATO’nun bizim için görevlendirdiği pakettir. Bu gündeme geldi. Ancak ilave bir paket konusu gündeme gelmedi. S-400 konusunda da Stoltenberg’in kanaati bellidir; “Üyelerimizin kendi tercihidir. Biz onlara niye onu, niye şunu gibi bir tercih baskısı yapmayız, yapamayız.” Ama Patriot konusunda da bildiğiniz gibi biz Amerika’ya şu teklifi de yaptık; “Eğer verecekseniz siz de bize Patriot verin. Biz sizden de Patriot alırız.” Ancak S-400 konusunda tabi onlar da epeyce yumuşadılar, “S-400’leri devreye almayacağınıza dair bize söz verin” noktasına geldiler. Tabi şu anda İdlib’de Pantsir’ler var. Libya’da da var. İdlib’de biz 8 Pantsir’i SİHA’larla yok ettik. Bunlar tabi fiyatları da çok yüklü ve önemli hava savunma sistemleri. Şu an geçici bir ateşkes de olsa süreç iyi gidiyor, 4 günü doldurduk. Temennim odur ki bu şekilde devam eder ve bu kalıcı bir ateşkese de dönüşür. Bu arada tabi biz İdlib’in kuzeyinde briket barakalar konusunda çalışmalarımızı hızla devam ettiriyoruz. Sınırımızdan 25-30 kilometre derinlikte oralarda güvenli bölge oluşturmak suretiyle briket barakaları yapıyoruz. Şu an 1.500 kadar yapıldı. Bunlarla beraber İdlib’deki insanları buralara peyderpey yerleştireceğiz. Bu barakaların zeminine tahta döşüyoruz ve konforunu artırmaya gayret gösteriyoruz. Tabi bununla birlikte ateşkesin ardından güneyden kuzeye İdlib’e yavaş yavaş dönüşler de başladı. DİCLE CANOVA: Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge içinde yerleşim yerleri oluşturulması ve mültecilerin yerleştirilmesi önerisine AB ve ABD’den destek verilecek mi? Daha önce ellerini taşın altına koymamakla eleştirmiştiniz bu yeni süreçte durum değişti mi? Güvenli bölge farklı. Gerek Obama ile gerekse Trump ile yaptığımız görüşmelerin neticesindeki güvenli bölge... Bunu Obama yerine getirmedi ama Trump bunu çok dillendirdi. Dillendirmesine rağmen Trump da bununla ilgili adımı maalesef atmadı, atamadı. Hatta daha sonra daha ileri gitti ve dedi ki ben askerimi çekeceğim. Bir hareketlenme oldu fakat o da yürümedi. En son geçen hafta yaptığımız görüşmede “Ben artık burada askerimi tutmayacağım, ben burada büyük harcamalar yapmak istemiyorum ve askerimi çekeceğim.” dedi. Şimdi biz bekliyoruz. Bize verdiği son mesaj bu şekilde. Tabi bizim için şurası çok önemli; Kamışlı petrol rezervlerinin olduğu bir yer. Petrol rezervinin olduğu diğer yer Deyrizor. Burada teröristler kaynağı sömürüyor. Buranın üzerinde Amerika’nın da planı var. Kamışlı üzerinde de Putin’in bir planı var. Ben Sayın Putin’e şu teklifi yaptım; “Buradan elde edilen petroller yardımıyla, biz işin müteahhitlik tarafını yaparız, eğer mali noktada destek verirseniz, gelin bu yıkılmış olan Suriye’yi ayağa kaldıralım.” Putin de “Olabilir” dedi. Eğer burada böyle bir adım atılabilirse hatta aynı teklifi Trump’a da yapabilirim. Buradan bu teröristler nemalanacağına -çünkü zaten aldıkları, çıkardıkları petrol işlenmiş petrol değil, yani kalite yok ama alınır ve işlenir hale gelirse- buralardan gelecek imkanla Suriye’yi yeniden imar etme şansımız doğar. Bu da Suriye’nin birliğine, bütünlüğüne kimin sahip çıkma, kimin el koyma isteği içinde olduğunu ortaya çıkarır. MEHMET ACET: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçen gün Bahar Kalkanı Harekatı’nın devam ettiği günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alarak şöyle şeyler söylemişti: “İlk kez 20 Temmuz sivil darbesinden sonra ordunun emir ve komuta zinciri yoktur arkadaşlar. Genelkurmay Başkanının hiçbir yetkisi yoktur. Hiçbir Kuvvet Komutanı, Genelkurmay Başkanına bağlı değildir. Yaşanan perişanlık, devlet aklının kaybolma perişanlığıdır.” Bir iki hafta önce de “Hakimler ve Savcılar alçak kurulu” diye bir ifadesi oldu. Bu sözlerle ilgili bir değerlendirmeniz olur mu? Bay Kemal bir defa ne Milli Savunma Bakanlığımızı tanıyor ne TSK’yı tanıyor. Buralardan cahil kalmış birisi. Bir defa TSK’nın yapısı bellidir. 2014 itibarıyla Avrupa Birliği çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Milli Savunma Bakanlığına bağlanma süreci vardır. Tabi bu yerine getirilmemiştir. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Milli Savunma Bakanlığı mevcut şekle dönüştükten sonra da TSK Milli Savunma Bakanlığımıza bağlanmıştır ve şu anda da faaliyetlerini bu şekilde yürütmektedir. Kuvvet Komutanları ise Genelkurmay Başkanımıza bağlıdır. Herhangi bir değişiklik söz konusu değildir ve Genelkurmay Başkanımız aynı temsil kabiliyetine sahiptir. Gerektiğinde ABD Genelkurmay Başkanı ile de Rusya Genelkurmay Başkanı ile de görüşme yapmaktadır. Yine katılması gerekli olan uluslararası toplantılara -örneğin NATO toplantıları- o katılmaktadır. Bu adam bunların hiçbirini takip etmiyor. Nerede, ne oluyor, ne bitiyor, kim, nerede haberi yok; çünkü derdi başka. Bütün derdi, acaba biz ülkenin kurumsal yapılarıyla nasıl oynarız, bunları nasıl yıpratırız! Bunu gerek parlamentodaki çalışmalarda gerek bakanlarımıza olan saldırılarda görüyoruz. Düşünün; bu ülkenin bakanının parlamentoya girmesini engelleme gayretlerine varıncaya kadar edep dışı hareketler yapıyor. Niçin geliyor o bakanlar oraya? Parlamentoyu bilgilendirmek için geliyor. Parlamentoyu bilgilendirmek için gelen bakanlara “Neden geldi bunlar?” diyecek kadar ileri gidiyor. Bu kadar hadsizlik olabilir mi! Daha sonra Meclis Başkanımızın tekrar daveti ile arkadaşlarımız içeri giriyor. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamento tarihinde olan şeyler değil. Neymiş, milletvekili değilmiş! Vekil değiller ama ülkenin bakanı ve parlamentonun, Meclis Başkanının daveti üzerine geliyorlar. Mevcut gelişmeler sebebiyle parlamentoyu bilgilendirmek için buraya geliyorlar. Bu işin bir boyutu. İkinci boyutu ise HSK’ya yaptığı yakıştırma… Sen bu tür yakıştırmaları yaparsan, tabi HSK da yargı da seninle ilgili olarak gerekli neyse o muameleyi yapacaktır. Bana göre geç bile kalıyorlar. Anayasanın hakim maddesine göre, bırakın hakareti ima bile edemezsin. Bunlar imanın ötesine geçip hakaret ediyorlar. Söylenmesi gereken çok şey var ama bu zatı çok da muhatap almak istemiyorum. HÜSEYİN LİKOĞLU: Türkiye dışarda çok büyük mücadele verirken, içeride siyasette tansiyon çok yüksek. Böyle bir ortamda tansiyonun yükseltilmesinde kasıt görüyor musunuz? Bize bazı haberler geliyor; Bay Kemal tansiyonu düşürmek istiyor diye. Böyle bir şeyin farkına vardıysa, o tansiyonu düşürebilir, neden düşürmüyor? Tansiyon zaten durup dururken fırlamaz. Olay bu kadar basit. HÜSEYİN LİKOĞLU: Tansiyonun düşmesi için sizden bir talebi olursa değerlendirir misiniz? Ben zaten görevimi yapıyorum. Cumhurbaşkanının atması gereken adım, ülkede barışın egemen olduğu bir sürecin işlemesini sağlamaya yönelik adımdır. Ama karşımızda milletin evini hiçe sayan, milletin evini milletin evi olarak görmeyen, hala orayla uğraşan, hala her konuşmasında muhakkak oraya bir şeyler çakan bir insan var. EMİN PAZARCI: Sayın Kılıçdaroğlu sadece germiyor, gerçekleri de çarpıtıyor. Özellikle milli meselelerde bunu yapıyor. Mesela en basitinden Mustafa Kemal Atatürk’ü alabildiğine kullanıyor. Benim bildiğim kadarıyla Atatürk’ün Cemal Paşa’ya yazdığı mektuplar var. “Anadolu’nun savunması Afganistan’da başlar” der. Buna rağmen farklı şeyler söylüyor. Siz geçtiğimiz günlerde bir 5. kol faaliyetinden bahsettiniz. Bu faaliyetin neresinde CHP ve kim tarafından yönlendiriliyor bu faaliyet? Zorunlu şartların tahakkuk etmesi halinde devlet elbette savaş kararını alır. Atatürk’ün yaptığı da odur. Bu ise cümleyi bir yerinden alıyor ve kesiyor, Atatürk’ün böyle bir savaşa girmeme noktasındaki tavrından bahsediyor. O zaman Atatürk’ün Çanakkale’de ne işi vardı, Kocatepe’de ne işi vardı, Trablusgarp’ta ne işi vardı? Trablusgarp’ta gözünden yaralandı. Burada belli bir inanç onu oraya sevk etti, Libya’ya gitti, Trablusgarp’ta o mücadeleyi verdi ve bir gözünden yaralandı. Böyle bir mücadeleyi yaşayan bir komutan var. Sen kalkıp Atatürk böyle bir şeyle savaşa girmezdi diyorsun! Biraz çalışması lazım, derslerini okumuyor. Bu 5. kol faaliyetleri bunun devamı olarak gidiveriyor. HACI YAKIŞIKLI: Koronavirus AB’yi etkiledi, İtalya’da şehirlerarası geçişler yasaklandı. Şu an en güvenilir ülkelerden biri Türkiye gözüküyor. Sağlık yatırımlarının bunda etkisi nedir? Ayrıca turizmde bir artış bekleniyor mu? Bugün itibarıyla koronovirüsle ilgili dünya genelinde toplam vaka sayısı 114 bin 456’ya, ölü sayısı da 4 bin 27 ulaşmış durumda. Dolayısıyla küresel bir salgından, küresel bir halk sağlığı sorunundan bahsediyoruz. Hamdolsun ülkemizde şu ana kadar tespit edilen bir koronavirüs vakası bulunmuyor. Salgın belirginleştiği andan itibaren erken bir dönemde hiç tereddüt etmeden bütün tedbirlerimizi kararlı bir şekilde uygulamaya koyduk. Şu an 114 ülkede görülen bu salgının Türkiye’de görülmemiş olması, aldığımız önlemlerin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koyuyor. Başta Sağlık Bakanlığımız olmak üzere bütün kurumlarımızla belirlediğimiz önlemleri uygulamaya hassasiyetle ve sıkı bir şekilde devam edeceğiz. Tabi bu noktada alınacak kişisel tedbirler de çok büyük önem arz ediyor. Koronavirüse yönelik alt yapı ve ön hazırlıklarımızı iyi yaptık. Sağlık tesislerimiz zaten bu konuda tartışılmaz. Bununla ilgili de ön hazırlıklarımız var. Koronavirüse yönelik bütün malzemelerin ikmalinde iyiyiz. Bu malzemelerin üretimini de ülkemizde yapar hale geldik. Ama maalesef ahlaksızlar da yok değil. Onlar da bunu fırsata dönüştürmek suretiyle bakıyorsunuz ihracatta olsun, iç piyasada olsun, yüksek fiyatlarla bunları satmaya çalışıyorlar. Bu konuda İçişleri Bakanlığımızın maskelerle ilgili kesin tedbirleri var. Aynı şekilde Ticaret Bakanlığımızın aldığı tedbirler var. Bütün hepsinden öte sağlık tesislerimizin bu noktadaki çalışmaları ileri derecede. Şehir hastanelerimiz, devlet hastanelerimiz, eğitim araştırma hastanelerimiz, hepsinde anında müdahale edecek şekilde bu işlerin önlemi alınıyor. Turizm noktasında da Kültür ve Turizm Bakanımız bu noktada uluslararası zemini de iyi okuyan bir arkadaşımız. Temmuz’a kadar gelişmeler çok önemli. Haziran, Temmuz inşallah bu konuda toparlanma ayı olur ve hızla yükseliriz. Çünkü altyapımız buna çok müsait. ÖZLEM YURT: Koronavirüs küresel bir ekonomik krize de sebebiyet veriyor. Petrol fiyatları da rekor seviyede düştü. Bu bağlamda petrol fiyatlarının düşmesini Rusya/Suudi Arabistan çekişmesi kapsamında nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye ekonomik anlamda bu krizden nasıl etkilenir, benzin fiyatları Türkiye’de düşer mi? Brent petrolün varil fiyatında yüzde 30’a varan düşüşle 31 dolar seviyesine gerileme görüldü. Bu durum OPEC ülkeleri için özellikle ayrı bir felaket. Bizim için bir boyutu ile çok olumlu bir durum. Cari açığımıza olumlu tesir yapan bir gelişme. Bu bir resesyon olabilir mi? Temenni ederiz ki olmaz. Çünkü gerek Hazine ve Maliye Bakanlığımız gerek Ticaret Bakanlığımız bu konuda bütün tedbirlerini almış vaziyette. Bu gelişme şu anda olumlu istikamette bu süreci idare ettiğimizi gösteriyor. Zaten faizlerdeki düşüşle de ayrı bir istikamette iş yürüyor. Bunun neticesinde yatırımlarda bir hareketlenme var. Bu hareketlenme istihdamda da hareketlenmeyi meydana getirmiş durumda. Bunlar bizim için büyük önem arz ediyor. Buradan bir müjdeyi de duyurayım. Bu geceden itibaren benzinde 60 kuruş, motorinde 55 kuruş indirimi uygulamaya alacağız. AHMET HAKAN COŞKUN: Rus medyasının sizin Putin’i beklerken olduğu iddia edilen bazı görüntülerinizi yayınlamasına ne diyorsunuz? Türk-Rus ilişkilerine zarar veriyor mu Rus medyası? Her ülkenin medyasında maalesef bu tür fevri örnekler yer alabiliyor. Ancak Türkiye ve Rusya ilişkileri bu tür medyatik manipülasyonlara kurban edilemez. Arkadaşlarımız konuyla ilgili bütün muhataplarıyla görüştüler. Herhangi bir kastın kesinlikle söz konusu olmadığını, kendilerinin de bu tutumdan ciddi manada rahatsız olduklarını ifade ettiler. Rutin bir sürecin bile birilerince manipüle edilerek farklı noktalara çekilmeye çalışılması buradaki kötü niyeti gösteriyor aslında. Nitekim bizim medyaya görüntü vereceğimiz Putin’in çalışma ofisi bir uçta, biz ise öbür uçtan geliyoruz. O bu uçtan çıkana kadar, biz de bulunduğumuz yerden çıkana kadar buluşma noktası gibi orta noktada buluşuyoruz. Bazıları da buradan art niyetli çıkarımlar yapmaya çalışıyorlar. Sayın Putin bizi arabaya kadar uğurladı. Tabi niyet kötü olunca bunu yazmıyorlar, göstermiyorlar. Read the full article
0 notes