Text
Yine bahar geldi, dallar öptü göğü,
Ben hâlâ seni yazarım, usul usul, gizli gizli.
Kalemim kurusa da gözyaşımla ıslatırım,
Bir mektup gibi kalbim, her gece sana gider sessizce.
Ey çocukluğumun yıldız bakışlı sevdiği,
Ay ışığında saçlarını tararken gördüğüm,
Yediğim en tatlı azar, gülüşünde saklıydı.
“Geç kalma,” derdin… Ben hep biraz geç kaldım.
Seninle bir sokak lambasının altında ant içmiştik,
Geceler şahidimiz, yıldızlar mührümüz idi.
Demedik mi, “Koparsalar bile bizi yerimizden,
Ruhumuz sarmaşık olur, bir kavak gövdesinde birleşir?”
Zaman, zalim bir ustura… Saçlarımızı kesti,
Ellerimizi bıraktırdı, şehirleri aramıza koydu.
Ama kalbim, ey sevgilim, o ilk günkü gibi çırpınır
Seni her an yeniden sevmek için.
Evimizin önü hâlâ çamurludur belki,
Ama ben her yağmurda oraya dönerim.
Islanmak pahasına seni beklediğim o köşe
Şimdi de gönlümde, bir sır gibi durur.
Ben seni, zamanın kıramadığı yerden severim.
Bir mendile sardığın gül gibi saklarım,
Kimseye gösteremem seni,
Çünkü aşkımız bir kitaptır, yalnız biz okuruz.
Sen başka bir rüzgârda savrulsan da olur,
Ben seni kokundan tanırım.
Bir sokak çocuğu gibi, gözlerine bakıp
Ekmek isterim aşkından, doymam.
Bir gün bu şehir küle dönse de,
Ben seninle yanmayı kabul ederim.
Gençlik geçti derler ya… Hayır.
Sen oldukça, gençliğim hâlâ gözlerinde.
Yazgımızı yazan kader utansın,
Bizi ayrı yazmaya çalıştığı için.
Ama biz kalem tuttuk birlikte,
Her harfi aşk olan bir öykü bıraktık zamana.
Ve şimdi, yıllar sonra…
Bir kitap arasında bulacağın bu satırlarda,
Belki kalbim solmuş olur,
Ama sevgim hâlâ canlıdır.
Ey ilk ve son sevdam,
Ey gençliğimin başıboş yelkenlisi,
Ne olursa olsun, ne fırtınalar çıksa da,
Rotam sendin. Hep sen olacaksın.
2 notes
·
View notes