#Sorun
Explore tagged Tumblr posts
unutamaabeni · 2 months ago
Text
Sorunlarımdan kaçmayınca "sorunlarımın olduğu yerlerden kaçtım"
16 notes · View notes
sadecetilki · 1 year ago
Text
Ailesiyle pek anlaşamayan, gece çok düşünmekten uyuyamayan, aşktan yana yüzü hiç gülmemiş, masum gibi görünen ama her şeyin farkında olan o kişisindir..
122 notes · View notes
sogukgunes41 · 2 years ago
Text
Aile evinde kalmak kadar kötü birşey yok.özellikle kısıtlanıyorsam.onların umurlarında bile değilim.Bende kendimin umurunda değilim.Tek yaşamak kadar güzeli yok yanında bir sevdiğin olsa yeter
30 notes · View notes
alperen1emre · 2 years ago
Text
Kurtulduğumu sandığım sorunların 2 sn sonra pesimden gelip beliriş şekli BAWJWKSSHWJWSB
24 notes · View notes
grizleee · 4 months ago
Text
Tutumlu bir babanın en büyük kabusu
(Bütün parasını Kitaplara yatıran bir kızının olması 😜)
Tumblr media
5 notes · View notes
seslimeram · 6 months ago
Text
Sarmal
Tumblr media
Belirsiz, üstünkörü, salt yalanlardan mülhem acayip bir sarmalın varlığına uyanıyoruz her gün. Ne müştereklerimizin esamesi okunuyor, ne hayatların biricikliğine dair en ufak bir kelama yer bıraktırılıyor. Ne sözün kerametinden dem vuruluyor, ne de elzem olagelen ol toplumsal müşterek halinin muhafaza edilmesine geçit veriliyor. Bütünüyle doğrudan kati ve kesintisiz bir linç döngüsü içerisinde her şeyin, hemen her an yeni bir yıkıma terkine bir hışım çabalanan bir menzile varılıyor. Düzen sahibi olagelenlerin zaten suskunlukları, sessizlikleri içerisinde var edebildikleri her şey bunun da bariz bir kanıtı oluyor. Bir yerin yaşamla olan iltisaklı halinin önüne geçilmesi, vahim olana bunca açık ve doğrudan iznin var edilebildiği bir yerin meselesi olarak o ev artık yaşatan değil çürüten bir sahnenin ta kendisi kılınıyor. Ev çürütüldükçe, yaşama ediminin de önüne yeni yepyeni engeller ve ol vahşi düzenin suna geldiği cerahat yüklemesi var ediliyor. Belirsiz ya da üstünkörü değil, her şeyin yalanlara tutunarak biçimlendirildiği bir tozpembe ülke tahayyülü zikredilirken, yıkıcılık, çürümüşlük, kokuşma herkesin payına düşürülüyor. Bir sarmal ki her yanından irin akıyor. Bir sarmal ki ne şimdi bırakıyor ne yarına dair en ufak bir tahayyüle zemine ihtimal.
Bianet’ten aktaralım: “Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki 12 katlı Grand Kartal Otel’de kaynağı henüz belirlenemeyen bir nedenle 21 Ocak’ta yangın çıktı.
Adalet Bakanlığı, yangında hayatını kaybedenlerin sayısının 78 olduğunu ve tüm kimliklerin tespit edildiğini bildirdi. Yangın esnasında otelde 238 konuk ve bilinmeyen sayıda çalışan bulunuyordu.
Aynı gün, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yangınla ilgili Bolu 2. Sulh Ceza Hakimliğince, 5187 sayılı Basın Kanunu'nun ilgili maddesi kapsamında yayın yasağı kararı verildiğini bildirdi. Yayın yasağı, ertesi gün (22 Ocak) kaldırıldı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke genelinde 1 gün süreyle “milli yas” ilân etti. Yas ilânıyla birlikte yangında hayatını kaybedenler toprağa verilmeye başlandı.
Yangınla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, işletme sahibi dahil dokuz kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Yürütülen soruşturma kapsamında 22 Ocak’ta da Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ve İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun gözaltına alındı. Böylece gözaltına alınanların sayısı 11’e yükselmiş oldu.
Ersoy: “İki yangın merdiveni var”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, otelin 2021 ve 2024 yıllarında tür ve sınıflandırma denetimlerinin yapıldığını, bu denetimler sırasında işyeri açma, çalışma ve yangın yeterlilik ruhsatlarının talep edildiğini söyledi.
Bakan Ersoy, bir gazetecinin “Tesiste yangın merdiveni var mıydı?" sorusuna, “İki yangın merdiveni var,” yanıtını verdi. Ersoy, açıklamasında “Otelin itfaiye tarafından verilmiş yangın yeterlilik belgesi mevcut,” da dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy'a yanıt veren Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “Burası Bolu Belediyesi sınırları içinde değil, burada yetkili Turizm Bakanlığı'dır. Bakan bu olayın bizzat sorumlusudur. Sorumluluğu atmak için alçak bir şekilde belediyemizi suçlama cüretine girmiştir,” dedi.
TMMOB’un açıklamaları
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bolu İl Koordinasyon Kurulu, yangına ilişkin yaptığı açıklamada otelde yangın yayılımını engelleyen ve söndüren otomatik Yağmurlama (Sprinkler) sistemi gibi zorunlu güvenlik önlemlerinin eksik olduğunu söyledi.
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası da yaptığı açıklamada yangın ihbarı ve tahliye süreçlerinde eksiklikler olduğunu söyledi.
2007’den önce yapılan binaların, mevcut düzenlemeler gereği yangın güvenlik önlemlerinden muaf tutulmasının sistematik bir soruna işaret ettiğini söyleyen EMO, bu düzenlemenin değiştirilmesi ve kamuya açık binalarda yangın güvenlik sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Hazırlanan ön hasar tespit raporunda “ağır hasarlı” olduğu belirtilen otel, bugün mühürlendi.
Mühürleme ile ilgili açıklama yapan Bolu Belediye Başkanı “Kartalkaya’da 80 canımız gitti. Konu ile ilgili hem idari soruşturma hem de adli soruşturma yapılıyor. Ancak aldığımız bilgilere göre; Turizm Bakanlığı yanan binayı apar topar yıkmak istiyor. Daha bilirkişi raporları çıkmamış, incelemeler sürüyor. Yarın soruşturma veya kovuşturma (dava) aşamasında binada keşif, bilirkişi incelemesi gibi çalışmalar yapılabilir. Turizm Bakanlığının apar topar binayı yıkmaya çalışması delillerin karartılması ile sonuçlanabilir. Bu sebeplerle gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle adli ve idari soruşturma ve sonraki süreç tamamlanmadan otel binasının yıkımı durdurulmalıdır,” dedi.
Grand Kartal Oteli’nde meydana gelen yangında hayatını kaybeden 78 kişinin kimlikleri şöyle:
Dilara Ermanoğlu, Alya Turan, Müge Turan, Vedia Nil Apak, Ferda Apak, Eslem Uyanık, Nehir Sarıtaş, Yılmaz Sarıtaş, Doruk Sarıtaş, Ömür Kotan, Bilal Gültekı̇n, Zehra Sena Gültekı̇n, Sümeyye Güner, Bekir Sadık Gültekı̇n, Muhammed Selim Gültekı̇n, Yusuf Sinaneddin Gültekı̇n, Enes Gültekı̇n, Rümeysa Gültekı̇n, Mehmet Cem Doğan, Ayşemin Elif Doğan, Ayşe Maya Doğan, Habibe Çetı̇z, Vedat Çetı̇z, Ahmet Çetı̇z, Sedat Çetı̇z, Esat Çetı̇z, Alican Boduroğlu, Ebru Boduroğlu, Elif Naz Boduroğlu, Mert Doğan, Duygu Doğan, Doğa Doğan, Mavi Doğan, Eren Bağcı, Ceren Yaman Doğan, Lalin Doğan, Müge Suyolcu, Pera Suyolcu, Atakan Yalçın, Derin Yalçın, Atıl Enis Tokcan, Atlas Kaan Tokcan, Kemal Tokcan, Can Tokcan, Demir Tüzgı̇ray, Defne Tüzgı̇ray, Yasemen Boncuk Tüzgı̇ray, Erhan Tüzgı̇ray, Kıvanç Güngör, Kerem Güngör, Burcu Güngör, Pelin Güngör, Nedim Türkmen, Ayşe Neva Türkmen, Ala Dora Türkmen, Yüce Ata Türkmen, Defne Arkadaş, Dila İnal, Ela İnal, Laura Kurtınadze, Feray Kanpolat, Oya Kanpolat, Özüm Karataşlı, Alya Altın, Kübra Altın, Esra Nazı̇k, Seden Nurgül Dayı, Süleyman Dayı, Ela Dayı, Buse Dayı, Yiğit Gençbay, Alp Mercan, Şevval Şahı̇n, Mine Akı̇şli, Şenol Akı̇şli, Gülçin Akı̇şli, Kürşat Yıldız, Nergiz Yıldız.”
Belirsiz, üstünkörü, salt yalanlardan mülhem acayip bir sarmalın varlığına uyanıyoruz her gün. Biteviye bir korku dehlizinin bambaşka evrelerini arşınlıyor insanlık. Sıradan insanın hayatta var olma hakkının zayi olunduğu, cerahatin, sırf cehaletin öncelendiği bir yerde ol zemindeki çürümenin kesintisizliği bir kere daha Bolu, Kartalkaya’daki Grand Kartal otel yangınından sonra çıkagelir. Yetmiş sekiz insanı hayattan kopartan karanlığa dair ne soru, ne sorguya yer bıraktırılır. Doğrudan o facianın sorumlularından değil bahis açmak, bizler değiliz berikiler, berikiler değil onlar diye top çevrilirken, Otelin sahibi olagelen iki insan ile yedi kişinin daha tutuklandığı bir gizli / örtük soruşturma neticesiyle konu kapatılmak istenir. Hiçbir mevzuata uymayan bir hatalar sarmalından mülhem ne kablosu tam ne de asansörü güvenli olagelen, bırakın sadece konumunu, yangın merdivenlerinin kullanımı konusunda dahi pek çok yetersizliğin bulunduğu bir tabut binanın hali bunca bağır çağır meydandayken, o yangın sonrası, bunca can kaybından sonra ah, vah, tühten ötesinin hiç var edilemeyeceği açığa düşer. Hukuk önünde hesap verilecektir, adalet hesabını eksiksiz bir biçimde soracaktır, hükumet kararlıdır vesair beylik cümlelerin bir karşılığın olmadığı yerdir misal o belirsiz, üstünkörü, yalanlardan mülhem acayip sarmal. Sonu hep ölümlere, yıkıma, doymak bilmez bir karanlığa kurban edilen yurttaşlarıyla dopdolu bir sarmal.
Yalanlardan mülhem bir sarmalın varlığına uyanıyoruz. Ne müştereklerimizin esamesi okunuyor, ne hayatların biricikliğine dair en ufak bir kelama yer bıraktırılıyor. Toplumsal çürümenin kalıcılığı, istirahat etmeye gidilen yerde can verenlere dahi ama onlar zengindi ya da varsılların ölümünden bize neyi de beraberinde getirir. Yetmiş sekiz kişinin canına mal olan o facianın sorumlularına dair, otel yönetiminin, bir başka merkezi noktada yine, Bolu’da işlettiği bir otelinden de insanlar gözaltına alınır, pek çoğu tutuklanır. Gel gelelim asıl can alıcı olan, yalanlarla birlikte bir masal sahnesi diye aksettirilen o otellerde hiçbir can güvenliğinin söz konusu edilmemesidir. Grand Kartal’ın hemen dibinde bir tane daha otelin konumlandırıldığı başkaca bir yerin de belgelerde tahrifatlar yapılarak ol ailenin mülklerinden birisi olduğu açığa düşer, yine Kültür ve Turizm bakanının sessizliği ile kuşatılır memleket. Bunlar yöneten katından çıkagelenler bir de sosyal medyada kendi kendilerine kara mizah, güncel konulara ters tepkiler vererek eğlendiklerini zikreden bir güruhun, acılı insanları arayarak hakaret etmeleri, küfürler yağdırmalarının kayıtları ortaya saçılır. Dört başı mamur bir cehennemin orta yerine demirleyen ülke gerçekliğini bir de böyle teyit eder şu sahne. Yalanlar hakikatin önüne set edilir. Çürümüşlüğü örtbas etmeye hamili kart yakınımdır çıkartmasına sahip olan lacivert takım elbiselerin açıktan müdahalesi var edilebilir. Yönetenin, bir biçimde korku devreye girmiş olabilir yani ol karşımızdaki de nüfuslu insanlar dediği yerde zaten olan olmuş, çürümenin bir sonraki aşamasına geçilmiştir. Sorumluların, sorumsuzluklarıyla tüm facialardan kurtulabildiği en ufak bir hesap verme idesinin kalmadığı / bildirilmediği / bırakılmadığı zeminde hayat un ufak edilmiştir. Her günün yıkıma çıkartıldığı, her an bir şeylerin tersine gittiği bir yerde, böyle kılınmış bir zeminde hayatın, müşterek olagelen yaşama idesinin muhafazası nasıl mümkün olacaktır! Devletin, sermayenin, çıkar çevrelerinin gölgesinin değmediği sadece ve yaşama eyleminin doğrudan muhafazasını düşünmeye, karanlığa, bunca nobranlığa, kötülüğe karşı ses etmeye daha kaç sınav vardır, kalmıştır?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2025
Görsel: Geoff MCFETRIDGE - It’s Not Getting Worse It’s A Loop – It’s Nice That
Meramda Paylaşılan Haber
Grand Kartal Otel Yangını - Bianet https://bianet.org/haber/grand-kartal-otel-yangini-303899
2 notes · View notes
tokay-blog · 2 years ago
Text
youtube
I realize that not many people will understand what's going on in this animatic, but I'm so glad, that finally posted it x)
21 notes · View notes
senbiyolunubul · 2 years ago
Text
aslında çok fazla düşünüyorum. en büyük sorunum bu.
15 notes · View notes
denizkabuk · 2 years ago
Text
Yine yalnız kaldım mı?
Yine hiç kimse fark etmeyeceğimi sanip yüzüme yalan söylendi mi
Evet
10 notes · View notes
geckalmissatirlar · 2 years ago
Note
Nasılsın diye soracağım ancak kısa bir yanıt istemiyorum, detaylı bir biçimde gerçekten hissettiklerinin uzunca bir anlatımını bekliyorum,,
Nasılsın?
İdare ediyorum. Aslında iyi gibi gözüksem de içten içe, insanların gariplikleri, insanlık dışı davranışları, acı ve keder ile örülmüş; taştan ve dipsiz kuyularımda düşüncelerimle boğuluyorum gibi hissediyorum. Yeni moda olan karşındakini değersiz hissettirme ve karşındakinin sana verdiği ilgiyi kötüye kullanıp bencilce davranışlar sergilenmesine ve daha çok karşındakine gösterdiğin değeri sürekli hak etmeyenlere verdiğimi fark ettiğim için -yazarken bile o kadar çok boğuluyorum ve bedenimdeki kalın halatlar o kadar sıkıyor ki- "Kafamda resmen bir cümbüş var!" Üzgünüm bazı cümlelere devam edemiyorum.. Nefesim tükenene kadar bağırıp çığlık atmak, -Hayır, kendim için değil; bahsettiklerim için; onlar için..- haykırarak ağlamak istiyorum! Şu sıralar ruh halimden hiç de memnun değilim gerçekten. Keşke çevremdekilerin dediği kadar saf olmasaydım diyorum bazen.. Bazen de o koca çayırdaki bir sürü sıradan gülün arasındaki tek bir masum papatya olmak, yalnız olmak, "Bir gün yine o güllerin arasında benim gibi masum bir papatya açar mı?" Diye düşünüyorum. Acaba akbabalar ben gibi, gelecekte açmasını beklediğim bir diğer masum papatyayı doyumsuz açlıklarına yenik düşüp de çayırdan koparmaya çalışır mı? Acaba o papatyayla aynı rüzgarda savrulur muyuz? Düşünmeden edemiyorum. Bir süredir kafamdaki düşünceleri kontrol edemiyorum. Kontrolsüzce yıldızlar arası o galaksiden bu galaksiye sürükleniyormuş gibi hissediyorum. Düşüncelerimi kontrol edemesem de düşünsel olarak sürekli bir kavga içerisinde olsam da; her zamanki gibi olaylara sakin tavırlarla karşılık veriyorum. Ve şu sıralar çokça şaşırıyorum. Aslında sıradanlaşan anormalliklerle karşılaşıyorum.. Yazarken fark ettim aslında üzerine daha fazla düşünsem daha yoğun yazabilirdim. Ve yazmak gerçekten iyi geldi. Teşekkür ediyorum.. Sen nasılsın demek istiyorum. Ancak kısa bir yanıt istemiyorum, detaylı bir biçimde gerçekten hissettiklerinin uzunca bir anlatımını bekliyorum.. Direkt mesaj atmak istersen de atabilirsin. Sen nasılsın?
11 notes · View notes
msoylesinebirii · 2 years ago
Text
Konuşarak çözülemeyen şeyler uzaklaşarak çözülür
Maalesef
7 notes · View notes
sillage-p · 2 years ago
Text
İçimdeki bu iflah olmaz, hiçbir yere sığdıramadığım delilik...
Hiçbir zaman bu deliliği kontrol altına alamadım ve bundan sonrasında da zaten almak istemiyorum. Bu durumda ne istediğimin hiçbir hükmü kalmıyor. İlerisi, hayatımın devamı diye bir zaman dilimi göremiyorum ben.
9 notes · View notes
1aselime · 1 year ago
Text
İyi olmaktan daha kolay,
iyi kalmaktan daha zor ne vardı bu dünyada?
6 notes · View notes
birizmirhikayesi · 2 years ago
Text
Bir sorunum var ama anlatmaya dilim varmıyor, içim böyle paramparça ama yürümeye devam ediyorum, insanın bazen durup her şeyin olacağına varmasını beklemesi gerekiyor.
2 notes · View notes
Text
Kendini yük gibi hissetmek<<<<
4 notes · View notes